Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Cem Kaçmaz / artı eğitim Dergisi Genel Yayın Yönetmeni

cem_kacmazTürkiye genciyle yaşlısıyla, sağcısıyla solcusuyla, muhalefetiyle iktidarıyla 7’den 70’e 15 Temmuz darbe girişimine karşı tek yürek olarak karşı koydu.
Birliğe, bütünlüğe çok ihtiyaç duyduğumuz bu zamanlarda Türk halkı olgunluğunun zirvesinde olduğunu göstererek tarihin onurlu sayfalarına adını bir kez daha yazdırdı.
Bu gurur tüm Türkiye’nindir, bunun değerini bilmek ve görmek hepimizin vatan borcudur…
Tabi bu darbe girişimi toplumda derin yaralar açmıştır.
Şimdi bu yaraların sarılma ve demokratik, özgür bir Türkiye’nin inşa edilme zamanıdır.
Sorgusuz sualsiz, körü körüne bir itaat kültürünün nelere mal olduğu bu darbe girişimiyle apaçık ortaya çıkmıştır.
Burada özgürlükçü bir eğitim sisteminin ne kadar hayati bir konu olduğunun, darbelere ve otoriter sistemlere heves edenlere karşı nasıl bir emniyet sübabı işlevi gördüğünün anlaşılması gerekir.
Eğitimde yeniden yapılanma artık kaçınılmazdır.
Her zaman ifade ettiğimiz gibi toplumun tüm kesimlerinin yer alacağı eğitimde bir dönüşümün zorunluluğu darbe girişimi sonrası aciliyet kazanmıştır.
Merkezin her şeyi belirlediği ve dikte ettiği bir sistemin kimseye fayda sağlamadığı gün gibi ortadadır.
Bine yakın okul ve 15 üniversite kapatılmıştır.
40 binin üzerinde eğitim çalışanı açığa alınmış, birçoğu ise görevden uzaklaştırılmıştır.
Daha önce belirli aidiyetler gözetilerek yapılan atamaların sistemi nasıl tek tipleştirdiği ve bu tutumun ülkeye verdiği zararların nelere mal olduğu ortadadır.
Eğitimde liyakatın ön plana çıktığı, çalışanın, hak edenin önünün açıldığı bir sisteme evrilmek zorunda olduğumuz aşikardır.
Türkiye bu günlerde geleceğini yeniden tayin edecek süreçleri tanzim edecek bir döneme girmiştir.
Bu dönemde eğitimde gerçekleştirilecek dönüşümlerin ilkelerini belirleyecek, çerçevesini oluşturacak, tüm toplumsal kesimlerinin temsil edildiği Eğitim Şura’sının acilen gerçekleştirilmesi en doğru adım olacaktır.
Eğitimde yeni bir soluk oluşturmanın, yenilenmenin ilk adımı düzenlenecek bir Eğitim Şurası ile atılmalıdır.
Bundan önce yakın dönemlerde gerçekleştirilen Şura’lar siyasi mecralar haline gelmiş ve iktidarla muhalefetin güç çekişmesine sahne olmuştur.
İktidar ve muhalefetin Türkiye’nin birliği için ortak hareket ettiği bu siyasal ve soyal ortamda gerçekleştirilecek Eğitim Şurası, eğitimde gerçekçi bir dönüşümün oluşturulması için fırsattır…
Ve bu fırsat acilen değerlendirilmelidir…
Atatürk Sakarya cephesinde savaşırken, 1. Maarif Kongresi’nin toplanmasını istemiş, cepheden ayrılarak Kongre’nin açılış konuşmasını gerçekleştirmiş ve bu Kongre’de Cumhuriyetin eğitim ilkeleri belilrlenmiştir.
Bu örnek iktidar için yol gösterici olmalıdır.


> Eğitim Şurası toplanmalı

Cem Kaçmaz / artı eğitim Dergisi Genel Yayın Yönetmeni

cem_kacmazTürkiye genciyle yaşlısıyla, sağcısıyla solcusuyla, muhalefetiyle iktidarıyla 7’den 70’e 15 Temmuz darbe girişimine karşı tek yürek olarak karşı koydu.
Birliğe, bütünlüğe çok ihtiyaç duyduğumuz bu zamanlarda Türk halkı olgunluğunun zirvesinde olduğunu göstererek tarihin onurlu sayfalarına adını bir kez daha yazdırdı.
Bu gurur tüm Türkiye’nindir, bunun değerini bilmek ve görmek hepimizin vatan borcudur…
Tabi bu darbe girişimi toplumda derin yaralar açmıştır.
Şimdi bu yaraların sarılma ve demokratik, özgür bir Türkiye’nin inşa edilme zamanıdır.
Sorgusuz sualsiz, körü körüne bir itaat kültürünün nelere mal olduğu bu darbe girişimiyle apaçık ortaya çıkmıştır.
Burada özgürlükçü bir eğitim sisteminin ne kadar hayati bir konu olduğunun, darbelere ve otoriter sistemlere heves edenlere karşı nasıl bir emniyet sübabı işlevi gördüğünün anlaşılması gerekir.
Eğitimde yeniden yapılanma artık kaçınılmazdır.
Her zaman ifade ettiğimiz gibi toplumun tüm kesimlerinin yer alacağı eğitimde bir dönüşümün zorunluluğu darbe girişimi sonrası aciliyet kazanmıştır.
Merkezin her şeyi belirlediği ve dikte ettiği bir sistemin kimseye fayda sağlamadığı gün gibi ortadadır.
Bine yakın okul ve 15 üniversite kapatılmıştır.
40 binin üzerinde eğitim çalışanı açığa alınmış, birçoğu ise görevden uzaklaştırılmıştır.
Daha önce belirli aidiyetler gözetilerek yapılan atamaların sistemi nasıl tek tipleştirdiği ve bu tutumun ülkeye verdiği zararların nelere mal olduğu ortadadır.
Eğitimde liyakatın ön plana çıktığı, çalışanın, hak edenin önünün açıldığı bir sisteme evrilmek zorunda olduğumuz aşikardır.
Türkiye bu günlerde geleceğini yeniden tayin edecek süreçleri tanzim edecek bir döneme girmiştir.
Bu dönemde eğitimde gerçekleştirilecek dönüşümlerin ilkelerini belirleyecek, çerçevesini oluşturacak, tüm toplumsal kesimlerinin temsil edildiği Eğitim Şura’sının acilen gerçekleştirilmesi en doğru adım olacaktır.
Eğitimde yeni bir soluk oluşturmanın, yenilenmenin ilk adımı düzenlenecek bir Eğitim Şurası ile atılmalıdır.
Bundan önce yakın dönemlerde gerçekleştirilen Şura’lar siyasi mecralar haline gelmiş ve iktidarla muhalefetin güç çekişmesine sahne olmuştur.
İktidar ve muhalefetin Türkiye’nin birliği için ortak hareket ettiği bu siyasal ve soyal ortamda gerçekleştirilecek Eğitim Şurası, eğitimde gerçekçi bir dönüşümün oluşturulması için fırsattır…
Ve bu fırsat acilen değerlendirilmelidir…
Atatürk Sakarya cephesinde savaşırken, 1. Maarif Kongresi’nin toplanmasını istemiş, cepheden ayrılarak Kongre’nin açılış konuşmasını gerçekleştirmiş ve bu Kongre’de Cumhuriyetin eğitim ilkeleri belilrlenmiştir.
Bu örnek iktidar için yol gösterici olmalıdır.


Son Güncelleme: Pazartesi, 08 Ağustos 2016 16:31

Gösterim: 1164

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Arif Ergin, "FETÖ'cüler, hem TÜBİTAK'tan hem de Türkiye'nin bilim ve teknoloji arenasından temizlenecek" dedi.

 

tubitakErgin, 15 Temmuz'da Türkiye'nin büyük bir badire atlattığını belirterek, şehitlere rahmet, yaralılara da acil şifalar diledi. Darbe girişiminin ardından Türk milletinin bir araya gelip demokrasiye sahip çıkarak, darbecilere gerekli cevabı verdiğini ifade eden Ergin, "OHAL ilan edilmesi ve ardından kanun hükmünde kararnamelerle, devlet içindeki malum yapının temizlenmesiyle ilgili kurumlar çalışma içinde. TÜBİTAK'ta da bu kurumlarda olduğu gibi çalışmalar yapılıyor." diye konuştu.

 

"FETÖ'yle mücadelemiz devam edecek"
Ergin, TÜBİTAK'ın farklı özellikleri bulunduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu: "17-25 Aralık sürecinden sonra TÜBİTAK en çok dikkati çeken kurumlardan biri oldu. Gerek eski davalarda verilmiş raporlar, dijital deliller konusunda gerekse teşvik edilen işler, gerekse Türkiye'nin teknolojisiyle ilgili yaptığı işlerin malum yapı tarafından nasıl ele geçirilmeye çalışıldığı konularında basına yansıma oldu. TÜBİTAK aslında 30 aydır bu mücadeleyi devam ettiriyor. O yüzden 15 Temmuz, bizim için işlerimizi daha da hızlandıracağımız bir dönemi başlattı. Ondan önce de gayretlerimiz devam ediyordu."

 

TÜBİTAK'ın 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi bir kurum olmadığını anlatan Prof. Dr. Ergin, "Neden? Çünkü, bilim ve teknoloji konularında hızlı hareket etmek, bilim, teknoloji, irfan, beyin gücü neredeyse onu hızlı bir şekilde bünyemize katabilmek üzere kanunda özerk bir yapıya sahibiz. Bu bakımdan çıkan kanun hükmünde kararnameyi beklememize gerek yoktu. Bize yararı oldu ama bizim mücadelemiz ondan önce de başlamış ve devam ediyordu. Cuma günü de Sayın Bakanımız açıklamalarıyla kurumdan bazı ihraçların olduğunu ilan ettiler. Bu yanlış anlaşılmamalı. Bir kerede göbeğimizi kestik ve tamamlandı denebilecek bir mücadele değil bu." diye konuştu.
Ergin, TÜBİTAK'taki mücadelenin de iki boyutu bulunduğunu anlatarak, şunları kaydetti: "Birincisi, 30 yılda yapılanmasını gerçekleştirilen bir yapıyı iki günde sonuçları açıklanan kararnameyle bitirmek mümkün değil. Bu konudaki çabalar sürecek. İkincisi de öyle bir yapı düşünün ki, bunu insanlar ayakta tutuyor. Bilim ve teknoloji, beyin gücü olduğu için insanların destek verdikleri bir unsur. Bu insan unsurunun belirli bir yüzdesini çekip aldığınız zaman yaptığınız işleri de akamete uğratmakla karşı karşıyasınız. Dolayısıyla yakın ve uzak tehdit analizleri yapılıp, neyin kritik olduğuna bakılarak bu iş belirli dalgalarla gerçekleştirilecek bir operasyondur. TÜBİTAK da bu operasyonda birkaçıncı basamağını geçen cuma günü almıştır."

 

"Tek hamleyle bitecek bir şey değil"
FETÖ'cülerin, hem TÜBİTAK'tan hem de Türkiye'nin bilim ve teknoloji arenasından temizleneceğini belirten Ergin, "Bunun olması için mesai kavramı gözetmeksizin çalışıyoruz. Bütün dikkatimiz bunun üzerine odaklanmış durumda. Şu yanlış kanı da oluşmasın; bu, bir günde, tek seferde, tek hamleyle bitecek bir şey değil. 30 yıllık birikimi temizlemek için kapsamlı ve dikkatli çalışmalar yapılıyor." ifadelerini kullandı. Ergin, çalışmalar yapılırken, masum insanlara zarar gelmemesi için azami ölçüde dikkat gösterildiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle bitirdi: "Bunun uzun sürmesinin bir sebebi de kurunun yanında yaşın da yanmaması. Buna dikkat ediyoruz. Tespitlerin net olması, TÜBİTAK'a yakışır şekilde olması için maksimum gayret sarf ediyoruz. Öte yandan bazı haberler çıkmıştı, bazı bilgilerin yurt dışına sızdırıldığına ilişkin. O haberler 2012 ve öncesini adreslemektedir. 2014-2015 yıllarında bizim gayretlerimizle bunların olmasına artık imkan ve ihtimal kalmadı. Burada asıl olan sistemdir. FETÖ'nün yaptığı sisteme paralel bir sistem oluşturarak işi kendi üzerine alma çalışmasıdır. Biz kendi sistemimizi devletimiz uğruna düzgün hale getirdiğimiz için bu kaçakların olması sıfıra kadar inmiştir."


> TÜBİTAK'ta büyük temizlik başlıyor

TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Arif Ergin, "FETÖ'cüler, hem TÜBİTAK'tan hem de Türkiye'nin bilim ve teknoloji arenasından temizlenecek" dedi.

 

tubitakErgin, 15 Temmuz'da Türkiye'nin büyük bir badire atlattığını belirterek, şehitlere rahmet, yaralılara da acil şifalar diledi. Darbe girişiminin ardından Türk milletinin bir araya gelip demokrasiye sahip çıkarak, darbecilere gerekli cevabı verdiğini ifade eden Ergin, "OHAL ilan edilmesi ve ardından kanun hükmünde kararnamelerle, devlet içindeki malum yapının temizlenmesiyle ilgili kurumlar çalışma içinde. TÜBİTAK'ta da bu kurumlarda olduğu gibi çalışmalar yapılıyor." diye konuştu.

 

"FETÖ'yle mücadelemiz devam edecek"
Ergin, TÜBİTAK'ın farklı özellikleri bulunduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu: "17-25 Aralık sürecinden sonra TÜBİTAK en çok dikkati çeken kurumlardan biri oldu. Gerek eski davalarda verilmiş raporlar, dijital deliller konusunda gerekse teşvik edilen işler, gerekse Türkiye'nin teknolojisiyle ilgili yaptığı işlerin malum yapı tarafından nasıl ele geçirilmeye çalışıldığı konularında basına yansıma oldu. TÜBİTAK aslında 30 aydır bu mücadeleyi devam ettiriyor. O yüzden 15 Temmuz, bizim için işlerimizi daha da hızlandıracağımız bir dönemi başlattı. Ondan önce de gayretlerimiz devam ediyordu."

 

TÜBİTAK'ın 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi bir kurum olmadığını anlatan Prof. Dr. Ergin, "Neden? Çünkü, bilim ve teknoloji konularında hızlı hareket etmek, bilim, teknoloji, irfan, beyin gücü neredeyse onu hızlı bir şekilde bünyemize katabilmek üzere kanunda özerk bir yapıya sahibiz. Bu bakımdan çıkan kanun hükmünde kararnameyi beklememize gerek yoktu. Bize yararı oldu ama bizim mücadelemiz ondan önce de başlamış ve devam ediyordu. Cuma günü de Sayın Bakanımız açıklamalarıyla kurumdan bazı ihraçların olduğunu ilan ettiler. Bu yanlış anlaşılmamalı. Bir kerede göbeğimizi kestik ve tamamlandı denebilecek bir mücadele değil bu." diye konuştu.
Ergin, TÜBİTAK'taki mücadelenin de iki boyutu bulunduğunu anlatarak, şunları kaydetti: "Birincisi, 30 yılda yapılanmasını gerçekleştirilen bir yapıyı iki günde sonuçları açıklanan kararnameyle bitirmek mümkün değil. Bu konudaki çabalar sürecek. İkincisi de öyle bir yapı düşünün ki, bunu insanlar ayakta tutuyor. Bilim ve teknoloji, beyin gücü olduğu için insanların destek verdikleri bir unsur. Bu insan unsurunun belirli bir yüzdesini çekip aldığınız zaman yaptığınız işleri de akamete uğratmakla karşı karşıyasınız. Dolayısıyla yakın ve uzak tehdit analizleri yapılıp, neyin kritik olduğuna bakılarak bu iş belirli dalgalarla gerçekleştirilecek bir operasyondur. TÜBİTAK da bu operasyonda birkaçıncı basamağını geçen cuma günü almıştır."

 

"Tek hamleyle bitecek bir şey değil"
FETÖ'cülerin, hem TÜBİTAK'tan hem de Türkiye'nin bilim ve teknoloji arenasından temizleneceğini belirten Ergin, "Bunun olması için mesai kavramı gözetmeksizin çalışıyoruz. Bütün dikkatimiz bunun üzerine odaklanmış durumda. Şu yanlış kanı da oluşmasın; bu, bir günde, tek seferde, tek hamleyle bitecek bir şey değil. 30 yıllık birikimi temizlemek için kapsamlı ve dikkatli çalışmalar yapılıyor." ifadelerini kullandı. Ergin, çalışmalar yapılırken, masum insanlara zarar gelmemesi için azami ölçüde dikkat gösterildiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle bitirdi: "Bunun uzun sürmesinin bir sebebi de kurunun yanında yaşın da yanmaması. Buna dikkat ediyoruz. Tespitlerin net olması, TÜBİTAK'a yakışır şekilde olması için maksimum gayret sarf ediyoruz. Öte yandan bazı haberler çıkmıştı, bazı bilgilerin yurt dışına sızdırıldığına ilişkin. O haberler 2012 ve öncesini adreslemektedir. 2014-2015 yıllarında bizim gayretlerimizle bunların olmasına artık imkan ve ihtimal kalmadı. Burada asıl olan sistemdir. FETÖ'nün yaptığı sisteme paralel bir sistem oluşturarak işi kendi üzerine alma çalışmasıdır. Biz kendi sistemimizi devletimiz uğruna düzgün hale getirdiğimiz için bu kaçakların olması sıfıra kadar inmiştir."


Son Güncelleme: Pazartesi, 08 Ağustos 2016 14:08

Gösterim: 1726

171 yıllık tarihinde Cumhuriyet döneminde 5 genelkurmay başkanı çıkaran, 8 yıldır da havacılar yetiştiren Işıklar Askeri Lisesi, FETÖ'nün darbe girişiminin ardından yürütülen çalışmalar kapsamında kapatıldı.

 

isiklar_askeri_lisesiSultan Abdülmecid döneminde "Mekteb-i Fünun-u İdadi" adıyla açılan, günümüze kadar 4 harbiye reisi ile serasker, 5 genelkurmay başkanı ve çok sayıda kuvvet komutanı yetiştiren 171 yıllık Işıklar Askeri Lisesi, FETÖ mensubu askerlerin darbe girişiminin ardından yürütülen çalışmalar kapsamında kapatılmasıyla sessizliğe büründü. Uzun yıllardır çok sayıda genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanı çıkardığı için "komutanlar ocağı" olarak nitelendirilen Işıklar Askeri Lisesi, Sultan Abdülmecid döneminde, bir kumaş fabrikasının kamulaştırılarak okul haline getirilmesiyle açıldı.
"Mekteb-i Fünun-u İdadi" adı altında 15 Şubat 1845'te eğitim vermeye başlayan lise, 171 yıllık tarihi boyunca ordu kademesine önemli isimler yetiştirdi. 15 Temmuz darbe girişimine kadar eğitim verilen binanın yapımı ise Sultan Abdülhamid zamanında 1890'da başlatılıp, 1892'de tamamlandı.
Yunanların Bursa'yı işgal etmesinden bir hafta önce tarihinde ilk kez kapısına kilit vurulan lise, Kurtuluş Savaşı'nın ardından 28 Kasım 1922'de "Askeri İdadi" adıyla yeniden açıldı.
Milli Savunma Bakanlığının yönetimine 1926'da girerek "Bursa Askeri Lisesi" adını alan "Komutanlar ocağı", 31 Temmuz 1961'de lağvedilerek ikinci kez kapatıldı.
İzmir'deki hava lisesinin 1974 yılında kapanmasıyla oradaki personel ve öğrencilerin Bursa'ya gelmesiyle Işıklar Askeri Lisesi adı altında eğitim öğretime başlayan okul, 2008'de de Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinden Hava Kuvvetleri Komutanlığında devredilerek Işıklar Askeri Hava Lisesi adını aldı.
Son 8 yıldır "gökyüzünün yılmaz bekçileri" olmayı hayal edenlerin ilk adımını attığı lise, Osmanlı zamanında 4 harbiye reisi ile serasker, Cumhuriyet döneminde Hilmi Özkök ve Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun da aralarında bulunduğu 5 genelkurmay başkanı yetiştirdi.
Hava Kuvvetleri Komutanlığına da hava lisesi mezunu 10 hava kuvvetleri komutanı yetiştiren kurum, özellikle son yıllarda uluslararası yarışmalarda aldığı ödüllerle adını duyurdu.
Askeri lise, FETÖ'nün darbe ihanetinin ardından yürütülen çalışmalar kapsamında kapatılmasının ardından sessizliğe büründü.


> 171 yıllık Işıklar Askeri Lisesi kapatıldı

171 yıllık tarihinde Cumhuriyet döneminde 5 genelkurmay başkanı çıkaran, 8 yıldır da havacılar yetiştiren Işıklar Askeri Lisesi, FETÖ'nün darbe girişiminin ardından yürütülen çalışmalar kapsamında kapatıldı.

 

isiklar_askeri_lisesiSultan Abdülmecid döneminde "Mekteb-i Fünun-u İdadi" adıyla açılan, günümüze kadar 4 harbiye reisi ile serasker, 5 genelkurmay başkanı ve çok sayıda kuvvet komutanı yetiştiren 171 yıllık Işıklar Askeri Lisesi, FETÖ mensubu askerlerin darbe girişiminin ardından yürütülen çalışmalar kapsamında kapatılmasıyla sessizliğe büründü. Uzun yıllardır çok sayıda genelkurmay başkanı ve kuvvet komutanı çıkardığı için "komutanlar ocağı" olarak nitelendirilen Işıklar Askeri Lisesi, Sultan Abdülmecid döneminde, bir kumaş fabrikasının kamulaştırılarak okul haline getirilmesiyle açıldı.
"Mekteb-i Fünun-u İdadi" adı altında 15 Şubat 1845'te eğitim vermeye başlayan lise, 171 yıllık tarihi boyunca ordu kademesine önemli isimler yetiştirdi. 15 Temmuz darbe girişimine kadar eğitim verilen binanın yapımı ise Sultan Abdülhamid zamanında 1890'da başlatılıp, 1892'de tamamlandı.
Yunanların Bursa'yı işgal etmesinden bir hafta önce tarihinde ilk kez kapısına kilit vurulan lise, Kurtuluş Savaşı'nın ardından 28 Kasım 1922'de "Askeri İdadi" adıyla yeniden açıldı.
Milli Savunma Bakanlığının yönetimine 1926'da girerek "Bursa Askeri Lisesi" adını alan "Komutanlar ocağı", 31 Temmuz 1961'de lağvedilerek ikinci kez kapatıldı.
İzmir'deki hava lisesinin 1974 yılında kapanmasıyla oradaki personel ve öğrencilerin Bursa'ya gelmesiyle Işıklar Askeri Lisesi adı altında eğitim öğretime başlayan okul, 2008'de de Kara Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinden Hava Kuvvetleri Komutanlığında devredilerek Işıklar Askeri Hava Lisesi adını aldı.
Son 8 yıldır "gökyüzünün yılmaz bekçileri" olmayı hayal edenlerin ilk adımını attığı lise, Osmanlı zamanında 4 harbiye reisi ile serasker, Cumhuriyet döneminde Hilmi Özkök ve Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun da aralarında bulunduğu 5 genelkurmay başkanı yetiştirdi.
Hava Kuvvetleri Komutanlığına da hava lisesi mezunu 10 hava kuvvetleri komutanı yetiştiren kurum, özellikle son yıllarda uluslararası yarışmalarda aldığı ödüllerle adını duyurdu.
Askeri lise, FETÖ'nün darbe ihanetinin ardından yürütülen çalışmalar kapsamında kapatılmasının ardından sessizliğe büründü.


Son Güncelleme: Pazar, 07 Ağustos 2016 13:38

Gösterim: 1514

2010 KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin 16'sı tutuklu 51 kişi hakkında "FETÖ üyesi olmak, resmi belgede sahtecilik ile kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık" suçlarından açılan davanın ilk duruşması başladı.

 

kpssAnkara 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, avukatları ile şikayetçi ÖSYM avukatları katıldı. anıkların kimlik tespitinin ardından başlayan duruşmada, Mahkeme Başkanı Cafer Aşık, bazı sanık avukatlarının davadan çekildiğini hatırlatarak, sanıklara avukat isteyip istemediklerini ve avukatsız savunma yapıp yapmayacaklarını sordu. Avukatı olmayan sanıkların savunma yapmak istediklerini belirtmesi üzerine duruşmaya devam edildi.

 

İddianame
Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosunda görevli cumhuriyet savcısının hazırladığı iddianamede Ali̇ Ağacan Yükselen, Mehmet Güngör, Çi̇ğdem Özdemi̇r, Kemal Sakman, Ati̇la Sağır, Hali̇l İbrahi̇m Toz, Ertan Özkök, Hasan Çınar, Hüdaverdi̇ Taşkın, Seli̇m Akköse, Hasan Doğan, Mustafa Işıkol, Ci̇had Bacanak, Ahmet Hamdi̇ Kalyon, Faruk Cantürk, Ci̇han Çolak, Adem Aydın, Yasemi̇n Düzgün, Hasan Altuntepe, Ümi̇t Demi̇rbaş, Erhan Yıldırım, Fati̇h Aslan, Yakup Dalkılıç, Bi̇lal Karataş, Yusuf Tozanoğlu, Ali̇ Bulutyaran, Erdem Doğan, Raşi̇t Kanyurt, Ali̇ Karakuş, Berri̇n Demi̇r, Mahmut Avcılar, Bünyami̇n Palta, Erkan Kılınç, Hasan Çeti̇n, Meti̇n Sancaklı, Muhammed Ali̇ Özkorkmaz, Murat Ağsu, Tuncay Solmaz, Fatma Kuş, Hati̇ce Akkaya, Fati̇h Cengi̇z, Tevfi̇k Öztaş, Tuğba Aydemi̇r, Mevlüt Yaman, Ali̇ Durmuş, Zeynep Gazi̇oğlu, Adem Aktürk, Beki̇r Düzenli̇, Ahmet Yapalak, Si̇bel Akçay ve Mehmet Sukas sanık olarak gösteriliyor.
İddianamede, 2010 KPSS eğitim bilimleri, genel kültür ve genel yetenek alanlarındaki soruların sınavdan önce elde edilerek dağıtıldığının, jandarma kriminal, Emniyet Bilişim Uzmanlığı, TÜBİTAK raporları, şüpheli, şikayetçi ve tanık beyanlarına göre "kesin ve net" olduğu belirtiliyor.


> KPSS sorularının sızdırılmasında ikinci dava

2010 KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin 16'sı tutuklu 51 kişi hakkında "FETÖ üyesi olmak, resmi belgede sahtecilik ile kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık" suçlarından açılan davanın ilk duruşması başladı.

 

kpssAnkara 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, avukatları ile şikayetçi ÖSYM avukatları katıldı. anıkların kimlik tespitinin ardından başlayan duruşmada, Mahkeme Başkanı Cafer Aşık, bazı sanık avukatlarının davadan çekildiğini hatırlatarak, sanıklara avukat isteyip istemediklerini ve avukatsız savunma yapıp yapmayacaklarını sordu. Avukatı olmayan sanıkların savunma yapmak istediklerini belirtmesi üzerine duruşmaya devam edildi.

 

İddianame
Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçları Soruşturma Bürosunda görevli cumhuriyet savcısının hazırladığı iddianamede Ali̇ Ağacan Yükselen, Mehmet Güngör, Çi̇ğdem Özdemi̇r, Kemal Sakman, Ati̇la Sağır, Hali̇l İbrahi̇m Toz, Ertan Özkök, Hasan Çınar, Hüdaverdi̇ Taşkın, Seli̇m Akköse, Hasan Doğan, Mustafa Işıkol, Ci̇had Bacanak, Ahmet Hamdi̇ Kalyon, Faruk Cantürk, Ci̇han Çolak, Adem Aydın, Yasemi̇n Düzgün, Hasan Altuntepe, Ümi̇t Demi̇rbaş, Erhan Yıldırım, Fati̇h Aslan, Yakup Dalkılıç, Bi̇lal Karataş, Yusuf Tozanoğlu, Ali̇ Bulutyaran, Erdem Doğan, Raşi̇t Kanyurt, Ali̇ Karakuş, Berri̇n Demi̇r, Mahmut Avcılar, Bünyami̇n Palta, Erkan Kılınç, Hasan Çeti̇n, Meti̇n Sancaklı, Muhammed Ali̇ Özkorkmaz, Murat Ağsu, Tuncay Solmaz, Fatma Kuş, Hati̇ce Akkaya, Fati̇h Cengi̇z, Tevfi̇k Öztaş, Tuğba Aydemi̇r, Mevlüt Yaman, Ali̇ Durmuş, Zeynep Gazi̇oğlu, Adem Aktürk, Beki̇r Düzenli̇, Ahmet Yapalak, Si̇bel Akçay ve Mehmet Sukas sanık olarak gösteriliyor.
İddianamede, 2010 KPSS eğitim bilimleri, genel kültür ve genel yetenek alanlarındaki soruların sınavdan önce elde edilerek dağıtıldığının, jandarma kriminal, Emniyet Bilişim Uzmanlığı, TÜBİTAK raporları, şüpheli, şikayetçi ve tanık beyanlarına göre "kesin ve net" olduğu belirtiliyor.


Son Güncelleme: Pazartesi, 08 Ağustos 2016 12:13

Gösterim: 1485

Yenikapı Miting Alanı'nda gerçekleşecek "Demokrasi ve Şehitler Mitingi" için, vatandaşlar saatler öncesinden miting alanına gelmeye başladı.

 

demokrasi_mitingiCumhurbaşkanlığı himayesinde, İstanbul Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi desteğiyle düzenlenen "Demokrasi ve Şehitler Mitingi" için Yenikapı Miting Alanı'na saatler öncesinden gelen vatandaşlar alana alınmaya başlandı.
Yenikapı'daki miting için hazırlıkların tamamlanmasının ardından vatandaşlar, arama noktalarından geçerek miting alanına giriyor. Güvenlik noktalarından geçen vatandaşlara, İstanbul Büyükşehir Belediye ekipleri, şapka ve bayrak dağıtıyor. Yenikapı Miting Alanı'na Türk bayrağı, Atatürk ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafları asıldı.

 

 

Miting alanı ve çevresinde, özel harekatın da destek verdiği polis ekipleri, dedektör köpekler ve havadan 2 helikopterle güvenliği sağlıyor.
Basın ve engelliler için platform oluşturulan miting alanında, çadır hastane, sağlık noktası, mescit, mobil tuvalet ve şadırvan ile su dağıtım noktaları yer alıyor.
Bu arada Cumhurbaşkanlığı Halkla İlişkiler Başkanlığı personelince, darbe girişimin ardından her akşam Millet Camisinin minarelerinden dalgalandırılan Türk bayrağı, Yenikapı'daki miting boyunca Sultanahmet Camisinin minarelerini süsleyecek.

  pharmaciepourhomme.fr

 

15 bin polis görevli
İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı 15 bin polis memuru,  İstanbul Valiliği ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi desteğiyle "Demokrasi ve Şehitler Mitingi"nde görev yapacak.
Miting alanı ve çevresinde, denizden sahil güvenlik ve deniz polisi tarafından botlarla miting süresince havadan ise 2 helikopterin gerekli tedbiri alacağı bildirildi.


> Milyonlar Yenikapı'da buluşuyor

Yenikapı Miting Alanı'nda gerçekleşecek "Demokrasi ve Şehitler Mitingi" için, vatandaşlar saatler öncesinden miting alanına gelmeye başladı.

 

demokrasi_mitingiCumhurbaşkanlığı himayesinde, İstanbul Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi desteğiyle düzenlenen "Demokrasi ve Şehitler Mitingi" için Yenikapı Miting Alanı'na saatler öncesinden gelen vatandaşlar alana alınmaya başlandı.
Yenikapı'daki miting için hazırlıkların tamamlanmasının ardından vatandaşlar, arama noktalarından geçerek miting alanına giriyor. Güvenlik noktalarından geçen vatandaşlara, İstanbul Büyükşehir Belediye ekipleri, şapka ve bayrak dağıtıyor. Yenikapı Miting Alanı'na Türk bayrağı, Atatürk ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafları asıldı.

 

 

Miting alanı ve çevresinde, özel harekatın da destek verdiği polis ekipleri, dedektör köpekler ve havadan 2 helikopterle güvenliği sağlıyor.
Basın ve engelliler için platform oluşturulan miting alanında, çadır hastane, sağlık noktası, mescit, mobil tuvalet ve şadırvan ile su dağıtım noktaları yer alıyor.
Bu arada Cumhurbaşkanlığı Halkla İlişkiler Başkanlığı personelince, darbe girişimin ardından her akşam Millet Camisinin minarelerinden dalgalandırılan Türk bayrağı, Yenikapı'daki miting boyunca Sultanahmet Camisinin minarelerini süsleyecek.

  pharmaciepourhomme.fr

 

15 bin polis görevli
İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı 15 bin polis memuru,  İstanbul Valiliği ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi desteğiyle "Demokrasi ve Şehitler Mitingi"nde görev yapacak.
Miting alanı ve çevresinde, denizden sahil güvenlik ve deniz polisi tarafından botlarla miting süresince havadan ise 2 helikopterin gerekli tedbiri alacağı bildirildi.


Son Güncelleme: Pazar, 07 Ağustos 2016 13:34

Gösterim: 1083


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.