Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Türker Kılıç, dünyanın en prestijli akademilerinden biri olarak gösterilen Avrupa Bilim ve Sanat Akademisi’ne üye olarak seçildi.

Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Türker Kılıç, dünyanın en prestijli akademilerinden biri olarak gösterilen Avrupa Bilim ve Sanat Akademisi’ne üye olarak seçildi.

Beşeri Bilimler, Tıp, Sanat, Doğa Bilimleri, Sosyal Bilimler, Hukuk, Ekonomi, Çevre Bilimleri gibi alanlardaki çalışmaları destekleyen, 30’u Nobel ödüllü olmak üzere 1500’e yakın üyesiyle uluslararası bir kuruluş olan Avrupa Bilim ve Sanat Akademisi özellikle Avrupa ile ilgili konulara ve insanlığın yararına olacak bilimsel ve kültürel çalışmalara imza atıyor. Bünyesinde bulunan Avrupalı bilim adamları ve sanatçılar sayesinde sorunların farklı açılardan incelenmesi ve çözümler bulunması amacı taşıyan akademi, bağımsız bir bilgi havuzu oluşturarak, disiplinler arası diyalog, farklı fikir ve düşüncelerin bir araya getirilmesi ve uluslararası bilimsel söylem oluşturulması gibi temalar etrafında birleşiyor.

> Türk bilim adamına büyük onur

Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Türker Kılıç, dünyanın en prestijli akademilerinden biri olarak gösterilen Avrupa Bilim ve Sanat Akademisi’ne üye olarak seçildi.

Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Türker Kılıç, dünyanın en prestijli akademilerinden biri olarak gösterilen Avrupa Bilim ve Sanat Akademisi’ne üye olarak seçildi.

Beşeri Bilimler, Tıp, Sanat, Doğa Bilimleri, Sosyal Bilimler, Hukuk, Ekonomi, Çevre Bilimleri gibi alanlardaki çalışmaları destekleyen, 30’u Nobel ödüllü olmak üzere 1500’e yakın üyesiyle uluslararası bir kuruluş olan Avrupa Bilim ve Sanat Akademisi özellikle Avrupa ile ilgili konulara ve insanlığın yararına olacak bilimsel ve kültürel çalışmalara imza atıyor. Bünyesinde bulunan Avrupalı bilim adamları ve sanatçılar sayesinde sorunların farklı açılardan incelenmesi ve çözümler bulunması amacı taşıyan akademi, bağımsız bir bilgi havuzu oluşturarak, disiplinler arası diyalog, farklı fikir ve düşüncelerin bir araya getirilmesi ve uluslararası bilimsel söylem oluşturulması gibi temalar etrafında birleşiyor.

Son Güncelleme: Çarşamba, 25 Şubat 2015 11:47

Gösterim: 3410

Birleşmiş Milletler'in (BM) dünya barışı ve küresel kalkınmaya yönelik yapılan çalışmaları cesaretlendirmek için verdiği UNCA ödülüne Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel layık görüldü

Birleşmiş Milletler'de (BM) görev yapan muhabirlerin önemli bir çoğunluğunun üye olduğu BM Muhabirleri Derneği'nin (UNCA) her yıl düzenlediği geleneksel balosunda dağıtılan ödüllerden biri Enver Yücel'e verildi.

Gecenin sponsorlarından olan Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Yücel'e bu yıl ilk defa verilen "Küresel Eğitim İçin Özel Ödül"ü her yıl baloya davet edilen BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun takdim etti.

Gecede ayrıca görevi başında hayatını kaybeden gazeteci Elizabeth Neuffer ve Ricardo Ortega adına verilen iki ayrı ödül dışında Monoko Prensi 2. Albert UNCA Küresel Ödülü ve BM Vakfı Ödülleri de uluslararası gazetecilere dağıtıldı.

UNCA'nın yıllık balosunda bu yıl ilk defa Türkiye'den gelen ziyaretçilerin yoğunluğu dikkat çekti. Geçen sene Fas'ın sponsorları arasında yer aldığı UNCA'nın balosuna bu yıl etkinliği destekleyen kuruluşlar arasında bulunan THY damgasını vurdu. THY, gecede yapılan çekilişte iki kişiye İstanbul'a gidiş-dönüş ''business'' sınıfı bilet hediye ederken, baloya katılan tüm davetlilere THY takvimi ve ajandası verildi.

BM muhabirlerinin balosuna, UNCA'ya üye olan gazeteciler dışında BM Genel Sekreteri Ban, Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Halit Çevik ve bazı ülkelerin büyükelçileri de katıldı.

> BM’den Enver Yücel’e büyük ödül

Birleşmiş Milletler'in (BM) dünya barışı ve küresel kalkınmaya yönelik yapılan çalışmaları cesaretlendirmek için verdiği UNCA ödülüne Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel layık görüldü

Birleşmiş Milletler'de (BM) görev yapan muhabirlerin önemli bir çoğunluğunun üye olduğu BM Muhabirleri Derneği'nin (UNCA) her yıl düzenlediği geleneksel balosunda dağıtılan ödüllerden biri Enver Yücel'e verildi.

Gecenin sponsorlarından olan Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Yücel'e bu yıl ilk defa verilen "Küresel Eğitim İçin Özel Ödül"ü her yıl baloya davet edilen BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun takdim etti.

Gecede ayrıca görevi başında hayatını kaybeden gazeteci Elizabeth Neuffer ve Ricardo Ortega adına verilen iki ayrı ödül dışında Monoko Prensi 2. Albert UNCA Küresel Ödülü ve BM Vakfı Ödülleri de uluslararası gazetecilere dağıtıldı.

UNCA'nın yıllık balosunda bu yıl ilk defa Türkiye'den gelen ziyaretçilerin yoğunluğu dikkat çekti. Geçen sene Fas'ın sponsorları arasında yer aldığı UNCA'nın balosuna bu yıl etkinliği destekleyen kuruluşlar arasında bulunan THY damgasını vurdu. THY, gecede yapılan çekilişte iki kişiye İstanbul'a gidiş-dönüş ''business'' sınıfı bilet hediye ederken, baloya katılan tüm davetlilere THY takvimi ve ajandası verildi.

BM muhabirlerinin balosuna, UNCA'ya üye olan gazeteciler dışında BM Genel Sekreteri Ban, Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Halit Çevik ve bazı ülkelerin büyükelçileri de katıldı.

Son Güncelleme: Çarşamba, 17 Aralık 2014 12:18

Gösterim: 3132

Öğretmenlik mesleğine gönül veren ve 42 yıl hizmet eden Saadet Berna, 97 yaşında hala okuldan okula koşarak genç meslektaşlarına "model öğretmen" olmanın sırlarını anlatıyor.

Öğretmenlik mesleğine gönül veren ve 42 yıl hizmet eden Saadet Berna, 97 yaşında hala okuldan okula koşarak genç meslektaşlarına "model öğretmen" olmanın sırlarını anlatıyor.

Saadet Öğretmen, 24 Kasım Öğretmenler Günü öncesi, kendi boyadığı perdeleriyle, renkli koltuklarıyla, zengin kütüphanesiyle kurduğu dünyasının kapılarını AA muhabirine açtı.

Atatürk'ün naaşının Dolmabahçe'den Haydarpaşa'ya getirilirken onu havadan takip eden uçağı kullanan pilot eşi Turgut Berna'yı gururla, kalbi delik olduğu için kaybettiği 21 yaşındaki kızını gözleri dolarak ansa da oğlunu ve torunlarını düşünerek kendini mutlu edebilen güçlü bir kadın Saadet Berna.

Cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden 97 yaşındaki Saadet Berna, iki yıl önce de Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından Türkiye'den "aktif yaşlı" seçilerek ülkeyi temsil etti.

Dört çocuklu bir ailenin en küçük kızı olarak dünyaya gelen Saadet Berna'nın hem annesi hem de babası öğretmen.

Öğretmen olabilmek için çok uğraştığını anlatan Saadet öğretmen, ortaokulu okuduktan sonra Eskişehir Lisesine devam etmek istediğini ancak kız olduğu için alınmadığını anlattı.

Saadet Öğretmen, babasına okula devam etmek için çok ısrar ettiğini belirterek, "Babam 'üç kardeşin daha var, farklı bir şehre gönderemem masraflı olur' dedi. Bir sene ağlayarak geçirdim çünkü okumak istiyordum. Sonra bu isteğimi bilen Eskişehir Lisesi'ndeki Öğretmenler Kurulu'nun önerisiyle 1934'de İstanbul'daki Çapa Öğretmen Okulu'na gönderildim" diye konuştu.

"Dünyaya bir daha gelsem yine öğretmenlik mesleğini seçerdim"

Atatürk ile ilgili anılarını gözleri dolarak anlatan Saadet Öğretmen, bir gün Atatürk'ün eğitim gördüğü okulu ziyaret ettiğini onu yakından görmenin kendisini çok heyecanlandırdığını söyledi.

Atatürk'ün ülkenin düşmanlardan temizlenmesinin ardından öğretmenlere "Türkiye'nin geleceğini siz kuracaksınız", genç subaylara da "siz de memleketi koruyacaksınız" sözleriyle seslendiğini aktaran Berna,  bu nedenle Atatürk'ün her iki mesleğe de büyük önem verdiğini vurguladı.

Okuldan 1937 yılında mezun olduğunu ve meslek hayatına ülkenin çeşitli illerinde devam ettiğini ifade eden Saadet Berna, "Dünyaya bir daha gelsem yine öğretmenlik mesleğini seçerdim" dedi.

Cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden Saadet Berna, öğretmenlere ara tatillerde kendilerini daha iyi yetiştirebilmeleri için kurs verilerek, sertifika alanlara da maaşlarına zam yapılması gerektiğini belirtti.

Öğretmenlerin mesai saati kavramının olmaması gerektiğini vurgulayan Berna, "Öğretmenlerin mesai saatiyle kendini bağlaması doğru değil. Çalıştığım okullarda bu maaşa bu kadar çalışırım diyenler oldu. Dedim ki o zaman git. Parayla yapılacak iş değildir öğretmenlik. Para kazanmak aylık almak istiyorsa başka işler yapsın. Para işi değil bu gönül işi" dedi.

"Öğretmenlik hiç bir mesleğe benzemiyor"

Meslektaşlarını hiç bir zaman unutmadığını anlatan Berna, okullardan gelen teklifler üzerine deneyimlerini öğretmenlerle paylaştığını, ailelerle konuştuğunu ve öğrencilerle bir araya geldiğini anlattı.

Öğretmenlik mesleğinin hiç bir mesleğe benzemediğini dile getiren Berna, "Öğretmenin pedagojik formasyonu olacak yani mesleği uygulama bilgileri olacak, dalında uzman olacak, bir de genel kültürü olacak, çocuklara gelin araştıralım bunu diyecek" ifadesini kullandı.

Özel bir okulda müdürlük yaparken birinci sınıf öğrencilerini uyum eğitimi için bir hafta önceden eğitime başlattığını anlatan Berna, bugün de bu uygulamanın olmasının kendisini mutlu ettiğini dile getirdi.

Berna, "Öğretmen yaşamıyla model olmalı. Araştırıcı, inceleyici olmalı, geleceğe dönük olmalı, sabırlı olmalı ve sade bir yaşam içinde olmalı" dedi.

Emekli öğretmenlerin bütün Türkiye'yi dolaştıkları için pek çok konuda bilgisinin olabileceğine, tecrübelerinden faydalanılabileceğine dikkati çeken Berna, aileler çocuğuyla, yaşamıyla ilgili konularda emekli öğretmenlere danışabileceğini sözlerine ekledi.

> Bir asırlık öğretmen, mesleğin sırlarını anlattı

Öğretmenlik mesleğine gönül veren ve 42 yıl hizmet eden Saadet Berna, 97 yaşında hala okuldan okula koşarak genç meslektaşlarına "model öğretmen" olmanın sırlarını anlatıyor.

Öğretmenlik mesleğine gönül veren ve 42 yıl hizmet eden Saadet Berna, 97 yaşında hala okuldan okula koşarak genç meslektaşlarına "model öğretmen" olmanın sırlarını anlatıyor.

Saadet Öğretmen, 24 Kasım Öğretmenler Günü öncesi, kendi boyadığı perdeleriyle, renkli koltuklarıyla, zengin kütüphanesiyle kurduğu dünyasının kapılarını AA muhabirine açtı.

Atatürk'ün naaşının Dolmabahçe'den Haydarpaşa'ya getirilirken onu havadan takip eden uçağı kullanan pilot eşi Turgut Berna'yı gururla, kalbi delik olduğu için kaybettiği 21 yaşındaki kızını gözleri dolarak ansa da oğlunu ve torunlarını düşünerek kendini mutlu edebilen güçlü bir kadın Saadet Berna.

Cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden 97 yaşındaki Saadet Berna, iki yıl önce de Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından Türkiye'den "aktif yaşlı" seçilerek ülkeyi temsil etti.

Dört çocuklu bir ailenin en küçük kızı olarak dünyaya gelen Saadet Berna'nın hem annesi hem de babası öğretmen.

Öğretmen olabilmek için çok uğraştığını anlatan Saadet öğretmen, ortaokulu okuduktan sonra Eskişehir Lisesine devam etmek istediğini ancak kız olduğu için alınmadığını anlattı.

Saadet Öğretmen, babasına okula devam etmek için çok ısrar ettiğini belirterek, "Babam 'üç kardeşin daha var, farklı bir şehre gönderemem masraflı olur' dedi. Bir sene ağlayarak geçirdim çünkü okumak istiyordum. Sonra bu isteğimi bilen Eskişehir Lisesi'ndeki Öğretmenler Kurulu'nun önerisiyle 1934'de İstanbul'daki Çapa Öğretmen Okulu'na gönderildim" diye konuştu.

"Dünyaya bir daha gelsem yine öğretmenlik mesleğini seçerdim"

Atatürk ile ilgili anılarını gözleri dolarak anlatan Saadet Öğretmen, bir gün Atatürk'ün eğitim gördüğü okulu ziyaret ettiğini onu yakından görmenin kendisini çok heyecanlandırdığını söyledi.

Atatürk'ün ülkenin düşmanlardan temizlenmesinin ardından öğretmenlere "Türkiye'nin geleceğini siz kuracaksınız", genç subaylara da "siz de memleketi koruyacaksınız" sözleriyle seslendiğini aktaran Berna,  bu nedenle Atatürk'ün her iki mesleğe de büyük önem verdiğini vurguladı.

Okuldan 1937 yılında mezun olduğunu ve meslek hayatına ülkenin çeşitli illerinde devam ettiğini ifade eden Saadet Berna, "Dünyaya bir daha gelsem yine öğretmenlik mesleğini seçerdim" dedi.

Cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden Saadet Berna, öğretmenlere ara tatillerde kendilerini daha iyi yetiştirebilmeleri için kurs verilerek, sertifika alanlara da maaşlarına zam yapılması gerektiğini belirtti.

Öğretmenlerin mesai saati kavramının olmaması gerektiğini vurgulayan Berna, "Öğretmenlerin mesai saatiyle kendini bağlaması doğru değil. Çalıştığım okullarda bu maaşa bu kadar çalışırım diyenler oldu. Dedim ki o zaman git. Parayla yapılacak iş değildir öğretmenlik. Para kazanmak aylık almak istiyorsa başka işler yapsın. Para işi değil bu gönül işi" dedi.

"Öğretmenlik hiç bir mesleğe benzemiyor"

Meslektaşlarını hiç bir zaman unutmadığını anlatan Berna, okullardan gelen teklifler üzerine deneyimlerini öğretmenlerle paylaştığını, ailelerle konuştuğunu ve öğrencilerle bir araya geldiğini anlattı.

Öğretmenlik mesleğinin hiç bir mesleğe benzemediğini dile getiren Berna, "Öğretmenin pedagojik formasyonu olacak yani mesleği uygulama bilgileri olacak, dalında uzman olacak, bir de genel kültürü olacak, çocuklara gelin araştıralım bunu diyecek" ifadesini kullandı.

Özel bir okulda müdürlük yaparken birinci sınıf öğrencilerini uyum eğitimi için bir hafta önceden eğitime başlattığını anlatan Berna, bugün de bu uygulamanın olmasının kendisini mutlu ettiğini dile getirdi.

Berna, "Öğretmen yaşamıyla model olmalı. Araştırıcı, inceleyici olmalı, geleceğe dönük olmalı, sabırlı olmalı ve sade bir yaşam içinde olmalı" dedi.

Emekli öğretmenlerin bütün Türkiye'yi dolaştıkları için pek çok konuda bilgisinin olabileceğine, tecrübelerinden faydalanılabileceğine dikkati çeken Berna, aileler çocuğuyla, yaşamıyla ilgili konularda emekli öğretmenlere danışabileceğini sözlerine ekledi.

Son Güncelleme: Pazartesi, 24 Kasım 2014 08:06

Gösterim: 2477

Hizan'ın Çatak Değirmen köyünde görev yapan kadın öğretmenler, tüm zorluk ve imkansızlığa rağmen öğrencilerini geleceğe hazırlıyor.

Hizan'ın Çatak Değirmen köyünde görev yapan kadın öğretmenler, tüm zorluk ve imkansızlığa rağmen öğrencilerini geleceğe hazırlıyor.

Alışılagelmiş yaşamlarını geride bırakıp Hizan'a 50 kilometre mesafedeki Çatak Değirmen köyünde öğretmenlik yapan İzmirli Zeynep Kiraz ile Antalyalı İpek Şekerci, ailelerinden ve sevdiklerinden kilometrelerce uzakta eğitim veren öğretmenlerden yalnızca ikisi...

Köydeki imkansızlıklar nedeniyle ilçe merkezinde oturan ve her gün kilometrelerce yol katederek günün ilk ışıklarıyla köye ulaşan Zeynep ve İpek öğretmen, öğrencilerini sıcak dersliklerde karşılamanın çabasını gösteriyor.

Öğrencileri okula gelmeden ellerine aldıkları baltayla odun kıran ve sınıflardaki sobaları yakan fedakar öğretmenler, kendi çocuklarından ve kardeşlerinden ayırt etmedikleri öğrencilerine hem anne hem de abla şefkati gösteriyor.

Alışık olmadıkları köy şartlarında tüm zorluklara göğüs gererek öğrencilerine iyi bir gelecek sunmanın uğraşını veren genç öğretmenlerin bu özverisi, köy halkı tarafından da takdir ediliyor.

Antalya'dan ilk görev yeri olan Çatak Değirmen köyüne gelen öğretmenlerden İpek Şekerci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, öğrencilerinin iyi bir eğitim alması için gün doğmadan yola koyulduklarını söyledi.

Şekerci, hafta içi her gün bir saat süren yolculuğun ardından köye ulaştıklarını ve ilk iş olarak odun kırıp dersliklerdeki sobaları yaktıklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Antalya'dan geldiğim için hiç soba yakmamıştım. Öğrencilerin yardımıyla soba yakmayı öğrendim. Hava şartları bizi zorluyor. Soğuk kış günlerinde soba yakmak zor oluyor. Fakat hem köylüler hem de öğrencilerimiz bize çok destek oluyor. Antalya'dan geldiğimde burada hiç alışık olmadığım bir yaşam tarzıyla karşılaştım. Biraz zorlandım ama öğrencilerimizin gözündeki o ışık, her şeye değiyor. Tüm zorluklara rağmen öğrencilerimizin sevgisi bizi mutlu ediyor. Onlar için buradayız. Onların mutlu olduğunu görmek benim de hoşuma gidiyor. Bizi buraya tek bağlayan unsur öğrencilerimiz."

Geçen yıl kış mevsiminde köy yolunun kar nedeniyle kapandığını ve kendilerinin de birkaç defa yolda kaldığını ifade eden Şekerci, aracın yolda kaldığı günlerde saatlerce yürüyüp okula gittiklerini dile getirdi.

"Öğrenciler bize odun kırmayı, soba yakmayı öğretti"

İzmirli Zeynep öğretmen ise Ankara'nın doğusunu ilk kez gördüğünü, bu nedenle de alışık olmadığı bir yaşantıya adapte olmakta büyük zorluklar yaşadığını belirtti.

Tüm zorlukları öğrencilerin ve köylülerin desteğiyle aştıklarına değinen Zeynep Kiraz, şunları kaydetti:

"Buraya ilk geldiğimde soba yakmayı bilmiyordum. Daha önce hiç böyle bir deneyimim olmamıştı. Okulu ilk gördüğümde büyük şaşkınlık yaşadım. Okulda iki bayan öğretmen olduğumuz için her şeyle biz ilgileniyoruz. Okulun sobalı olması, kışın aşırı soğuk geçmesi ve konuşulan dil nedeniyle çok sıkıntı yaşadım. Ama çocuklar benim alışmam için çok yardımcı oldular. Doğu'ya ilk defa geldim ve alışılmadık bir yaşam tarzıyla karşılaştım. Öğrenciler bana odun kırmayı ve soba yakmayı öğretti. Şimdi işimi severek yapıyorum. İyi ki öğretmen olmuşum ve iyi ki buradayım."

> Odun kırıp soba yakan fedakar öğretmenler

Hizan'ın Çatak Değirmen köyünde görev yapan kadın öğretmenler, tüm zorluk ve imkansızlığa rağmen öğrencilerini geleceğe hazırlıyor.

Hizan'ın Çatak Değirmen köyünde görev yapan kadın öğretmenler, tüm zorluk ve imkansızlığa rağmen öğrencilerini geleceğe hazırlıyor.

Alışılagelmiş yaşamlarını geride bırakıp Hizan'a 50 kilometre mesafedeki Çatak Değirmen köyünde öğretmenlik yapan İzmirli Zeynep Kiraz ile Antalyalı İpek Şekerci, ailelerinden ve sevdiklerinden kilometrelerce uzakta eğitim veren öğretmenlerden yalnızca ikisi...

Köydeki imkansızlıklar nedeniyle ilçe merkezinde oturan ve her gün kilometrelerce yol katederek günün ilk ışıklarıyla köye ulaşan Zeynep ve İpek öğretmen, öğrencilerini sıcak dersliklerde karşılamanın çabasını gösteriyor.

Öğrencileri okula gelmeden ellerine aldıkları baltayla odun kıran ve sınıflardaki sobaları yakan fedakar öğretmenler, kendi çocuklarından ve kardeşlerinden ayırt etmedikleri öğrencilerine hem anne hem de abla şefkati gösteriyor.

Alışık olmadıkları köy şartlarında tüm zorluklara göğüs gererek öğrencilerine iyi bir gelecek sunmanın uğraşını veren genç öğretmenlerin bu özverisi, köy halkı tarafından da takdir ediliyor.

Antalya'dan ilk görev yeri olan Çatak Değirmen köyüne gelen öğretmenlerden İpek Şekerci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, öğrencilerinin iyi bir eğitim alması için gün doğmadan yola koyulduklarını söyledi.

Şekerci, hafta içi her gün bir saat süren yolculuğun ardından köye ulaştıklarını ve ilk iş olarak odun kırıp dersliklerdeki sobaları yaktıklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Antalya'dan geldiğim için hiç soba yakmamıştım. Öğrencilerin yardımıyla soba yakmayı öğrendim. Hava şartları bizi zorluyor. Soğuk kış günlerinde soba yakmak zor oluyor. Fakat hem köylüler hem de öğrencilerimiz bize çok destek oluyor. Antalya'dan geldiğimde burada hiç alışık olmadığım bir yaşam tarzıyla karşılaştım. Biraz zorlandım ama öğrencilerimizin gözündeki o ışık, her şeye değiyor. Tüm zorluklara rağmen öğrencilerimizin sevgisi bizi mutlu ediyor. Onlar için buradayız. Onların mutlu olduğunu görmek benim de hoşuma gidiyor. Bizi buraya tek bağlayan unsur öğrencilerimiz."

Geçen yıl kış mevsiminde köy yolunun kar nedeniyle kapandığını ve kendilerinin de birkaç defa yolda kaldığını ifade eden Şekerci, aracın yolda kaldığı günlerde saatlerce yürüyüp okula gittiklerini dile getirdi.

"Öğrenciler bize odun kırmayı, soba yakmayı öğretti"

İzmirli Zeynep öğretmen ise Ankara'nın doğusunu ilk kez gördüğünü, bu nedenle de alışık olmadığı bir yaşantıya adapte olmakta büyük zorluklar yaşadığını belirtti.

Tüm zorlukları öğrencilerin ve köylülerin desteğiyle aştıklarına değinen Zeynep Kiraz, şunları kaydetti:

"Buraya ilk geldiğimde soba yakmayı bilmiyordum. Daha önce hiç böyle bir deneyimim olmamıştı. Okulu ilk gördüğümde büyük şaşkınlık yaşadım. Okulda iki bayan öğretmen olduğumuz için her şeyle biz ilgileniyoruz. Okulun sobalı olması, kışın aşırı soğuk geçmesi ve konuşulan dil nedeniyle çok sıkıntı yaşadım. Ama çocuklar benim alışmam için çok yardımcı oldular. Doğu'ya ilk defa geldim ve alışılmadık bir yaşam tarzıyla karşılaştım. Öğrenciler bana odun kırmayı ve soba yakmayı öğretti. Şimdi işimi severek yapıyorum. İyi ki öğretmen olmuşum ve iyi ki buradayım."

Son Güncelleme: Pazartesi, 24 Kasım 2014 13:00

Gösterim: 2791

Microsoft'un testinden başarılı sonuç elde eden 5 yaşındaki çocuk, bu alandaki rekoru kırdı ve genç yaşına rağmen bilgisayar uzmanı olmaya hak kazandı...

İngiltere’nin Birmingham kentinde yaşayan 5 yaşındaki Ayan Qureshi, Microsoft’un testini başarıyla geçerek en genç bilgisayar uzmanı oldu.

Bu sene okula başlayan Qureshi, Birmingham City Üniversitesi'de yapılan testi başarıyla tamamlayarak Microsoft’un verdiği sertifikayı almaya hak kazandı.

Babasının yaptığı açıklamaya göre, 2 sene önce oğlunun teknolojiye olan ilgisini fark eden baba, Qureshi’yi bu alana yönlendirmiş. Dünyanın en genç bilgisayar uzmanı olan ve bu alandaki rekoru kıran Qureshi, 3 yaşındayken haşır neşir olmaya başladığı bilgisayarlarda son iki sene içerisinde büyük bir aşama kaydetti.

Qureshi’nin kırdığı rekor, bir süredir 6 yaşındaki Pakistanlı Mehroz Yawar’ın elinde bulunuyordu. (Ntvmsnbc)

> Henüz 5 yaşında ama öyle bir şey başardı ki…

Microsoft'un testinden başarılı sonuç elde eden 5 yaşındaki çocuk, bu alandaki rekoru kırdı ve genç yaşına rağmen bilgisayar uzmanı olmaya hak kazandı...

İngiltere’nin Birmingham kentinde yaşayan 5 yaşındaki Ayan Qureshi, Microsoft’un testini başarıyla geçerek en genç bilgisayar uzmanı oldu.

Bu sene okula başlayan Qureshi, Birmingham City Üniversitesi'de yapılan testi başarıyla tamamlayarak Microsoft’un verdiği sertifikayı almaya hak kazandı.

Babasının yaptığı açıklamaya göre, 2 sene önce oğlunun teknolojiye olan ilgisini fark eden baba, Qureshi’yi bu alana yönlendirmiş. Dünyanın en genç bilgisayar uzmanı olan ve bu alandaki rekoru kıran Qureshi, 3 yaşındayken haşır neşir olmaya başladığı bilgisayarlarda son iki sene içerisinde büyük bir aşama kaydetti.

Qureshi’nin kırdığı rekor, bir süredir 6 yaşındaki Pakistanlı Mehroz Yawar’ın elinde bulunuyordu. (Ntvmsnbc)

Son Güncelleme: Cuma, 14 Kasım 2014 13:39

Gösterim: 2248


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.