Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Başbakan Yardımcısı Arınç, 32. Gün programında ODTÜ ile ilgili yaptığı açıklamada öğrenciler için, "Demir leblebilerle misket atmaya kalkarsanız oraya polis mutlaka gelir ve insanların güvenliğini sağlamaya çalışır" dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Kanal D televizyonunda yayınlanan, ''32. Gün'' programında gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.
Arınç, ODTÜ'deki olaylar hatırlatılarak, değerlendirmesinin sorulması üzerine, şunları kaydetti:
"Protestonuzu yapın, selametle gidin. Bu türlüsü bir protesto, bir eleştiri hakkı olarak görmek mümkün. Ben de onları desteklerim, ben de onları alkışlarım. Ama yumurta atmak kadar değil. O bile masum kalacak birtakım gösterilere dönüşürse, demir leblebilerle misket atmaya kalkarsanız, varillerle bir şeyleri yakmaya çalışırsanız, özellikle yüzlerinizi, gözlerinizi bağlayarak molotof, yanıcı maddelerle hücum ederseniz oraya polis mutlaka gelir ve orada insanların güvenliğini sağlamaya çalışır.''
ODTÜ'de olay çıkartanların seyyar ekipler olduğunu ifade eden Arınç, "Flamalarına bakarsanız eğer hepsinin hangi fikirlerde olduğunu görebilirsiniz. Bunlar orayı karıştırmak için gelmişler. Ve polisle bunun için çatışıyorlar. Görüntüler çok tehlikeli. Şüphesiz poliste onlara karşı elindeki imkanları ister az, ister çok kullanmış'' diye konuştu.
''Polis biraz sert değil mi?'' sorusuna ise Arınç, ''Olabilir. Bunu İçişleri Bakanı da söylüyor, biz de söylüyoruz. Dünyada genel kabul görmüş bir kabul var. Orantısız güç kullanmamak lazım'' dedi.
Rektörün istifasına gerek yok
Bülent Arınç, ''ODTÜ rektörü istifa etmeli mi?'' sorusuna ise ''Hayır. YÖK zaten bununla ilgili bir soruşturma başlattı. YÖK'ün bulacağı nedir veya bunun müeyyidesi nedir bilmiyorum. Ama ben Sayın Rektörü, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'na katılan bir Başbakan Yardımcısı olarak biliyorum ve bildiğim kadarıyla ikinci defa atandı. Sayın Cumhurbaşkanımız onu tercih ettiler. Mutlaka bu tercihte önemli ve olumlu faktörler rol oynamış olabilir. Buradan çıkaracağımız dersler olabilir ama ben 'Sayın Rektörün istifasına gerek yok' diye düşünüyorum'' ifadesini kullandı.
İkisi de yanlış yaptı
''Polisin tutumu bizi tahrik etti'' sözlerine katılmadığını belirten Arınç, şunları kaydetti:
''Tam tersi onların eylemlerine karşı polis belki haddinden fazla biraz taşkınlık yapmış olabilir. İsterseniz ikisine de 'yanlış yaptı' diyelim ama bir yanlış yapan var. O da o günkü eylemleri bu şekilde şiddete dönüştüren öğrenciler ve onların liderleri. Belki onların arkadaki siyasi destekçileri. Bunlar çok açık, iki kere iki dört. Raporlar, ifadeler, hepsi bize bunu gösteriyor. Bunu meşru bulamayız. Bu, yanlıştır. Toplantı Gösteri Yürüyüşleri Kanunu var istediği yerde gösteri yapabilir, slogan atabilir, beğenmediğini ifade edebilir.''
Yetkileri yeniden belirlenebilir
Başkanlık sistemi ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin soruları da yanıtlayan Arınç,halkın seçeceği cumhurbaşkanının mevcut yetkilerle devam edeceğini belirterek şunları kaydetti:
"4 partinin de anlaşamadığı bir konuyu bir kenara çekmek zorunda kalacağız. Fakat şu olabilir, mevcut sistem içerisinde cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle birlikte yetkilerinin yeni anayasa çalışmasıyla yeniden belirlenmesi gündeme gelebilir. Yıl sonuna geldiğimiz için komisyonun görev süresi de bitiyor. İnisiyatif Meclis Başkanı'nda, derse ki 'neredeyse sonuna geldik, yıl bitiyor diye bu işi bitirmeyelim 3 ay daha çalışalım' ve Sayın Başbakan ve diğer genel başkanlar rıza gösterirse bu komisyonun çalışmaları sürecek ve ben eminim iyi şekilde sonuçlanacak. Ümitli olmak lazım.''
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Başbakan Yardımcısı Arınç, 32. Gün programında ODTÜ ile ilgili yaptığı açıklamada öğrenciler için, "Demir leblebilerle misket atmaya kalkarsanız oraya polis mutlaka gelir ve insanların güvenliğini sağlamaya çalışır" dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Kanal D televizyonunda yayınlanan, ''32. Gün'' programında gündemdeki konulara ilişkin soruları yanıtladı.
Arınç, ODTÜ'deki olaylar hatırlatılarak, değerlendirmesinin sorulması üzerine, şunları kaydetti:
"Protestonuzu yapın, selametle gidin. Bu türlüsü bir protesto, bir eleştiri hakkı olarak görmek mümkün. Ben de onları desteklerim, ben de onları alkışlarım. Ama yumurta atmak kadar değil. O bile masum kalacak birtakım gösterilere dönüşürse, demir leblebilerle misket atmaya kalkarsanız, varillerle bir şeyleri yakmaya çalışırsanız, özellikle yüzlerinizi, gözlerinizi bağlayarak molotof, yanıcı maddelerle hücum ederseniz oraya polis mutlaka gelir ve orada insanların güvenliğini sağlamaya çalışır.''
ODTÜ'de olay çıkartanların seyyar ekipler olduğunu ifade eden Arınç, "Flamalarına bakarsanız eğer hepsinin hangi fikirlerde olduğunu görebilirsiniz. Bunlar orayı karıştırmak için gelmişler. Ve polisle bunun için çatışıyorlar. Görüntüler çok tehlikeli. Şüphesiz poliste onlara karşı elindeki imkanları ister az, ister çok kullanmış'' diye konuştu.
''Polis biraz sert değil mi?'' sorusuna ise Arınç, ''Olabilir. Bunu İçişleri Bakanı da söylüyor, biz de söylüyoruz. Dünyada genel kabul görmüş bir kabul var. Orantısız güç kullanmamak lazım'' dedi.
Rektörün istifasına gerek yok
Bülent Arınç, ''ODTÜ rektörü istifa etmeli mi?'' sorusuna ise ''Hayır. YÖK zaten bununla ilgili bir soruşturma başlattı. YÖK'ün bulacağı nedir veya bunun müeyyidesi nedir bilmiyorum. Ama ben Sayın Rektörü, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'na katılan bir Başbakan Yardımcısı olarak biliyorum ve bildiğim kadarıyla ikinci defa atandı. Sayın Cumhurbaşkanımız onu tercih ettiler. Mutlaka bu tercihte önemli ve olumlu faktörler rol oynamış olabilir. Buradan çıkaracağımız dersler olabilir ama ben 'Sayın Rektörün istifasına gerek yok' diye düşünüyorum'' ifadesini kullandı.
İkisi de yanlış yaptı
''Polisin tutumu bizi tahrik etti'' sözlerine katılmadığını belirten Arınç, şunları kaydetti:
''Tam tersi onların eylemlerine karşı polis belki haddinden fazla biraz taşkınlık yapmış olabilir. İsterseniz ikisine de 'yanlış yaptı' diyelim ama bir yanlış yapan var. O da o günkü eylemleri bu şekilde şiddete dönüştüren öğrenciler ve onların liderleri. Belki onların arkadaki siyasi destekçileri. Bunlar çok açık, iki kere iki dört. Raporlar, ifadeler, hepsi bize bunu gösteriyor. Bunu meşru bulamayız. Bu, yanlıştır. Toplantı Gösteri Yürüyüşleri Kanunu var istediği yerde gösteri yapabilir, slogan atabilir, beğenmediğini ifade edebilir.''
Yetkileri yeniden belirlenebilir
Başkanlık sistemi ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin soruları da yanıtlayan Arınç,halkın seçeceği cumhurbaşkanının mevcut yetkilerle devam edeceğini belirterek şunları kaydetti:
"4 partinin de anlaşamadığı bir konuyu bir kenara çekmek zorunda kalacağız. Fakat şu olabilir, mevcut sistem içerisinde cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle birlikte yetkilerinin yeni anayasa çalışmasıyla yeniden belirlenmesi gündeme gelebilir. Yıl sonuna geldiğimiz için komisyonun görev süresi de bitiyor. İnisiyatif Meclis Başkanı'nda, derse ki 'neredeyse sonuna geldik, yıl bitiyor diye bu işi bitirmeyelim 3 ay daha çalışalım' ve Sayın Başbakan ve diğer genel başkanlar rıza gösterirse bu komisyonun çalışmaları sürecek ve ben eminim iyi şekilde sonuçlanacak. Ümitli olmak lazım.''
Son Güncelleme: Cuma, 28 Aralık 2012 09:36
Gösterim: 1489
Başbakan Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un ölümünün 76. yıl dönümü dolayısıyla AK Parti Gençlik Kolları tarafından düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmada, "Birileri ellerinde döner bıçaklarıyla molotoflarla sapanlarla demir bilyelerle kilit taşlarıyla dolaşabilir ama AK Parti'nin gençliği bilgisayarıyla dolaşacak" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un ölümünün 76. yıl dönümü dolayısıyla AK Parti Gençlik Kolları tarafından parti genel merkezinde düzenlenen anma programına katıldı.
Kur'an-ı Kerim okunmasının ardından gençlere seslenen Başbakan Erdoğan, Akif'in Çanakkale Destanı şiirinin son bölümündeki ''Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber, sana aguşunu açmış duruyor peygamber'' mısrasını okudu.
Bu şiirin içinde çok ilginç tespitler olduğunu, Akif'in Bedir zaferiyle Çanakkale zaferini kıyasladığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bununla ilgili çok eleştirenler oldu merhum Akif'i, ama onlar Akif'in baktığı pencereden bakmadılar. Orada aslında tespit, o nazlanış, o yakalayış farklıydı. Akif, Mehmetçiğin destanını yazdığı kadar, şehitlerin ruhuna en güzel Fatiha tefsirlerini yazdığı kadar istikbale, atiye yönelik de bizlere çok anlamlı bir miras bıraktı.
Akif her zaman okumayı, araştırmayı, ilmi teşvik etti. Maziden devralınan mirasın öz güven içinde atiye taşınmasını, yani geleceğe taşınmasını tavsiye etti. Akif'in Asım'dan ve Asım'ın neslinden beklediği buydu. Göğsünde imanla her bir gencin istikbali şekillendirecek bir ruh ve aksiyona sahip olmasını istedi. Ben, siz genç kardeşlerimden bunu istiyorum. Birileri ellerinde döner bıçaklarıyla dolaşabilir, birileri ellerinde molotoflarla dolaşabilir, birileri ellerinde sapanlarla demir bilyelerle dolaşabilir, birileri ellerinde birçok çeşitli, akla hayale gelmez, kilit taşlarıyla şunla bunla dolaşabilir, ama AK Parti'nin gençliği bilgisayarıyla dolaşacak, o tuşlarla dünyaya evet yeniden dirilişimizin destanını yazacak.''
''Bu medeniyetin evladıydı''
Mehmet Akif'in babası Mehmet Tahir Efendi'nin Kosova sınırları içindeki İpek kasabasında doğmuş alim bir zat olduğunu anlatan Erdoğan, şunları belirtti:
''Nereden nereye. Biz de nerelerden geliyoruz. Onun için sorumluluğumuzun, mesuliyetimizin ne kadar büyük olduğunu iyi bilelim. Mehmet Akif'in merhume annesi Emine Şerife Hanım aslen Buharalı. Tokatlı bir aileye mensup. Yani Mehmet Akif köken itibariyle bir Arnavut'tu. Ama Akif'te öyle bir milliyetçilik anlayışı vardı ki Türkiye'nin İstiklal Marşı'nı yazacak kadar, dikkat edin Arnavut Türk milletinin İstiklal Marşı'nı yazıyor. Bu milletin, bu toprakların, bu medeniyetin evladıydı.
Şimdi neye gayret ediyorlar bu ülkede, bu güzel ülkemde. Fitneyi, nifakı içimize sokmak, içeriden ve dışarıdan bizi bölmek parçalamak için, böl-parçala-yönet anlayışıyla bunun gayreti içindeler. İşte bu mısralar Akif'in dilinde ve gönlünde farklı bir şekilde tezahür etse de aslında asırlar öncesinden, Ahmet Yesevi'nin asırlar öncesinden, Hz. Mevlana'nın, Yunus Emre'nin mısralarıdır. Bu mısralar ilhamını Kur'an-ı Kerim'den almış mısralardır. İşte bu mısralara sahip çıkıp. Bunları ulaşabildiğimiz her kardeşimize, her coğrafyaya anlatmak, bize Akif'ten tevarüs etmiş bir emanettir, bir mesuliyettir.''
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Başbakan Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un ölümünün 76. yıl dönümü dolayısıyla AK Parti Gençlik Kolları tarafından düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmada, "Birileri ellerinde döner bıçaklarıyla molotoflarla sapanlarla demir bilyelerle kilit taşlarıyla dolaşabilir ama AK Parti'nin gençliği bilgisayarıyla dolaşacak" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un ölümünün 76. yıl dönümü dolayısıyla AK Parti Gençlik Kolları tarafından parti genel merkezinde düzenlenen anma programına katıldı.
Kur'an-ı Kerim okunmasının ardından gençlere seslenen Başbakan Erdoğan, Akif'in Çanakkale Destanı şiirinin son bölümündeki ''Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber, sana aguşunu açmış duruyor peygamber'' mısrasını okudu.
Bu şiirin içinde çok ilginç tespitler olduğunu, Akif'in Bedir zaferiyle Çanakkale zaferini kıyasladığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Bununla ilgili çok eleştirenler oldu merhum Akif'i, ama onlar Akif'in baktığı pencereden bakmadılar. Orada aslında tespit, o nazlanış, o yakalayış farklıydı. Akif, Mehmetçiğin destanını yazdığı kadar, şehitlerin ruhuna en güzel Fatiha tefsirlerini yazdığı kadar istikbale, atiye yönelik de bizlere çok anlamlı bir miras bıraktı.
Akif her zaman okumayı, araştırmayı, ilmi teşvik etti. Maziden devralınan mirasın öz güven içinde atiye taşınmasını, yani geleceğe taşınmasını tavsiye etti. Akif'in Asım'dan ve Asım'ın neslinden beklediği buydu. Göğsünde imanla her bir gencin istikbali şekillendirecek bir ruh ve aksiyona sahip olmasını istedi. Ben, siz genç kardeşlerimden bunu istiyorum. Birileri ellerinde döner bıçaklarıyla dolaşabilir, birileri ellerinde molotoflarla dolaşabilir, birileri ellerinde sapanlarla demir bilyelerle dolaşabilir, birileri ellerinde birçok çeşitli, akla hayale gelmez, kilit taşlarıyla şunla bunla dolaşabilir, ama AK Parti'nin gençliği bilgisayarıyla dolaşacak, o tuşlarla dünyaya evet yeniden dirilişimizin destanını yazacak.''
''Bu medeniyetin evladıydı''
Mehmet Akif'in babası Mehmet Tahir Efendi'nin Kosova sınırları içindeki İpek kasabasında doğmuş alim bir zat olduğunu anlatan Erdoğan, şunları belirtti:
''Nereden nereye. Biz de nerelerden geliyoruz. Onun için sorumluluğumuzun, mesuliyetimizin ne kadar büyük olduğunu iyi bilelim. Mehmet Akif'in merhume annesi Emine Şerife Hanım aslen Buharalı. Tokatlı bir aileye mensup. Yani Mehmet Akif köken itibariyle bir Arnavut'tu. Ama Akif'te öyle bir milliyetçilik anlayışı vardı ki Türkiye'nin İstiklal Marşı'nı yazacak kadar, dikkat edin Arnavut Türk milletinin İstiklal Marşı'nı yazıyor. Bu milletin, bu toprakların, bu medeniyetin evladıydı.
Şimdi neye gayret ediyorlar bu ülkede, bu güzel ülkemde. Fitneyi, nifakı içimize sokmak, içeriden ve dışarıdan bizi bölmek parçalamak için, böl-parçala-yönet anlayışıyla bunun gayreti içindeler. İşte bu mısralar Akif'in dilinde ve gönlünde farklı bir şekilde tezahür etse de aslında asırlar öncesinden, Ahmet Yesevi'nin asırlar öncesinden, Hz. Mevlana'nın, Yunus Emre'nin mısralarıdır. Bu mısralar ilhamını Kur'an-ı Kerim'den almış mısralardır. İşte bu mısralara sahip çıkıp. Bunları ulaşabildiğimiz her kardeşimize, her coğrafyaya anlatmak, bize Akif'ten tevarüs etmiş bir emanettir, bir mesuliyettir.''
Son Güncelleme: Cuma, 28 Aralık 2012 07:40
Gösterim: 1337
Kastamonu Üniversitesi(KÜ) Genel Sekreteri Muhiddin Sağlam, silahlı saldırıya uğradı. Saldırıda 4 kurşun isabet ettiği bildirilen Sağlam, kaldırıldığı İsfendiyar Anadolu Hastanesi'nde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Kastamonu Üniversitesi(KÜ) Genel Sekreteri Muhiddin Sağlam, silahlı saldırıya uğradı. Kastamonu Üniversitesi Genel Sekreteri Muhiddin Sağlam, bu akşam evinin bulunduğu Mehmet Akif Ersoy Mahallesi Şerife Bacı Caddesi Safalan Sitesi girişinde silahlı saldırıya uğradı. Saldırıda 4 kurşun isabet ettiği bildirilen Sağlam, kaldırıldığı İsfendiyar Anadolu Hastanesi'nde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Kastamonu Valisi Erdoğan Bektaş, AA'ya yaptığı açıklamada, genel sekreterin evine giderken silahlı saldırıya uğradığını söyledi. Genel sekreterin dört el kurşun sıkılmak suretiyle öldürüldüğü bilgisini veren Bektaş, “Olayın üzerinde çalışıyoruz. Başka da bir bilgimiz yok” dedi. Öte yandan Kastamonu emniyeti, saldırıyı gerçekleştiren zanlı veya zanlıların yakalanması için operasyon başlattı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Kastamonu Üniversitesi(KÜ) Genel Sekreteri Muhiddin Sağlam, silahlı saldırıya uğradı. Saldırıda 4 kurşun isabet ettiği bildirilen Sağlam, kaldırıldığı İsfendiyar Anadolu Hastanesi'nde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Kastamonu Üniversitesi(KÜ) Genel Sekreteri Muhiddin Sağlam, silahlı saldırıya uğradı. Kastamonu Üniversitesi Genel Sekreteri Muhiddin Sağlam, bu akşam evinin bulunduğu Mehmet Akif Ersoy Mahallesi Şerife Bacı Caddesi Safalan Sitesi girişinde silahlı saldırıya uğradı. Saldırıda 4 kurşun isabet ettiği bildirilen Sağlam, kaldırıldığı İsfendiyar Anadolu Hastanesi'nde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Kastamonu Valisi Erdoğan Bektaş, AA'ya yaptığı açıklamada, genel sekreterin evine giderken silahlı saldırıya uğradığını söyledi. Genel sekreterin dört el kurşun sıkılmak suretiyle öldürüldüğü bilgisini veren Bektaş, “Olayın üzerinde çalışıyoruz. Başka da bir bilgimiz yok” dedi. Öte yandan Kastamonu emniyeti, saldırıyı gerçekleştiren zanlı veya zanlıların yakalanması için operasyon başlattı.
Son Güncelleme: Cuma, 28 Aralık 2012 09:30
Gösterim: 1760
Galatasaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ethem Tolga dün akşam saatlerinde yazılı bir açıklama yaptı ve “Açıklamanın Başbakan’ın eleştirileri ile aynı günde denk gelmesi, olayın gündemde olmasından kaynaklanan bir tesadüftür” dedi ve öğrencilerden özür diledi
ODTÜ’de yaşanan olayların ardından İstanbul’da üniversitelerin yayınladığı bildirileree tepkilerden biri de Galatasaray Üniversitesi öğrencilerinden geldi. Rektörlük binası önünde toplanan öğrenciler Rektör Prof. Dr. Ethem Tolga’ın bizlerle konuşmasını, ortak bildirideki imzasını çekmesini ya da istifa etmesini istiyoruz yoksa eylemlerimize devam edeceğiz açıklaması yaptı. Bunun üzerine üç öğrenci ile konuşmayı kabul eden Rektör Tolga “Sabah basına açıklama yaptım, sanırım yanlış anlaşılma söz konusu, polisin uyguladığı orantısız güce de karşıyım” dedi ancak bu açıklama yeterli bulunmadı ve protestolar devam etti.
Prof. Tolga dün akşam saatlerinde yazılı bir açıklama yaptı ve “Açıklamanın Başbakan’ın eleştirileri ile aynı günde denk gelmesi, olayın gündemde olmasından kaynaklanan bir tesadüftür” dedi.
Ancak bu açıklama da öğrencileri tatmin etmedi. Öğrenciler, “Rektör Prof. Dr. Ethem Tolga bizimle konuşana kadar bekleyeceğiz. Bildirinin altındaki imzasını geri çekmesini ya da istifa etmesini istiyoruz” dedi. Rektör yaptığı görüşmelerin ardından megafonla öğrencilere seslendi. Daha önce yaptığı açıklamanın aynısını tekrar yapan Prof. Dr. Ethem Tolga, konuşmasının sonunda yanlış anlaşıldığını söyleyerek özür diledi. Bunun üzerine öğrenciler dağıldı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Galatasaray Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ethem Tolga dün akşam saatlerinde yazılı bir açıklama yaptı ve “Açıklamanın Başbakan’ın eleştirileri ile aynı günde denk gelmesi, olayın gündemde olmasından kaynaklanan bir tesadüftür” dedi ve öğrencilerden özür diledi
ODTÜ’de yaşanan olayların ardından İstanbul’da üniversitelerin yayınladığı bildirileree tepkilerden biri de Galatasaray Üniversitesi öğrencilerinden geldi. Rektörlük binası önünde toplanan öğrenciler Rektör Prof. Dr. Ethem Tolga’ın bizlerle konuşmasını, ortak bildirideki imzasını çekmesini ya da istifa etmesini istiyoruz yoksa eylemlerimize devam edeceğiz açıklaması yaptı. Bunun üzerine üç öğrenci ile konuşmayı kabul eden Rektör Tolga “Sabah basına açıklama yaptım, sanırım yanlış anlaşılma söz konusu, polisin uyguladığı orantısız güce de karşıyım” dedi ancak bu açıklama yeterli bulunmadı ve protestolar devam etti.
Prof. Tolga dün akşam saatlerinde yazılı bir açıklama yaptı ve “Açıklamanın Başbakan’ın eleştirileri ile aynı günde denk gelmesi, olayın gündemde olmasından kaynaklanan bir tesadüftür” dedi.
Ancak bu açıklama da öğrencileri tatmin etmedi. Öğrenciler, “Rektör Prof. Dr. Ethem Tolga bizimle konuşana kadar bekleyeceğiz. Bildirinin altındaki imzasını geri çekmesini ya da istifa etmesini istiyoruz” dedi. Rektör yaptığı görüşmelerin ardından megafonla öğrencilere seslendi. Daha önce yaptığı açıklamanın aynısını tekrar yapan Prof. Dr. Ethem Tolga, konuşmasının sonunda yanlış anlaşıldığını söyleyerek özür diledi. Bunun üzerine öğrenciler dağıldı.
Son Güncelleme: Cuma, 28 Aralık 2012 00:22
Gösterim: 1993
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası'nda ''mescit'' yapılacağını belirten bir grup öğretim elemanı ve öğrenci eylem yaptı. Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlker Belek, üniversitelerin aydınlanma yeri olduğunu ve dini yönetime karşı verilen mücadelenin sembolü olduğunu ifade etti.
Akdeniz Üniversitesi Morfoloji Binası önünde toplanan grup adına açıklama yapan Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlker Belek, Morfoloji Binası'nda mescit açılacağına ilişkin bilgi aldıklarını, bu bilginin yöneticileri tarafından da doğrulandığını söyledi.
Mescit yapımının inanç özgürlüğüyle açıklanamayacağını savunan Belek, üniversitelerin aydınlanma yeri olduğunu ve dini yönetime karşı verilen mücadelenin sembolü olduğunu ifade etti.
Kimsenin inançlarına ve bu inancı nasıl yerine getirdiğine karışılmaması gerektiğini anlatan Belek, üniversitenin içine cami ve mescitler yapılmasının bazı projelerin somut göstergesi olduğunu ileri sürdü.
Morfoloji binasına mescit açılmasının, üniversitenin bilimle herhangi bir bağlantısının kalmadığının göstergesi olduğunu iddia eden Belek, yakında tüm bölümlerin içine birer mescit yapılabileceğini kaydetti.
Fakültede öğrenim gören öğrencilerin farklı eksiklikleri bulunduğunu, binadaki derslik ve laboratuvarlar kapasitelerinin yetersiz olduğuna öne süren Belek, ''Kütüphane çok yetersiz. Öğrencilerin ders saatleri dışında çalışabileceği mekanlar sınırlı. Öğretim üyelerinin kullanacakları deney ve laboratuvar yok. Mescit yapılması planlanan odayı laboratuvar yapmak için başvurduk, ancak cevap alamadık'' dedi.
Öğretim elemanları ve öğrenciler, basın açıklamasının ardından bir süre slogan atıp dağıldı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası'nda ''mescit'' yapılacağını belirten bir grup öğretim elemanı ve öğrenci eylem yaptı. Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlker Belek, üniversitelerin aydınlanma yeri olduğunu ve dini yönetime karşı verilen mücadelenin sembolü olduğunu ifade etti.
Akdeniz Üniversitesi Morfoloji Binası önünde toplanan grup adına açıklama yapan Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlker Belek, Morfoloji Binası'nda mescit açılacağına ilişkin bilgi aldıklarını, bu bilginin yöneticileri tarafından da doğrulandığını söyledi.
Mescit yapımının inanç özgürlüğüyle açıklanamayacağını savunan Belek, üniversitelerin aydınlanma yeri olduğunu ve dini yönetime karşı verilen mücadelenin sembolü olduğunu ifade etti.
Kimsenin inançlarına ve bu inancı nasıl yerine getirdiğine karışılmaması gerektiğini anlatan Belek, üniversitenin içine cami ve mescitler yapılmasının bazı projelerin somut göstergesi olduğunu ileri sürdü.
Morfoloji binasına mescit açılmasının, üniversitenin bilimle herhangi bir bağlantısının kalmadığının göstergesi olduğunu iddia eden Belek, yakında tüm bölümlerin içine birer mescit yapılabileceğini kaydetti.
Fakültede öğrenim gören öğrencilerin farklı eksiklikleri bulunduğunu, binadaki derslik ve laboratuvarlar kapasitelerinin yetersiz olduğuna öne süren Belek, ''Kütüphane çok yetersiz. Öğrencilerin ders saatleri dışında çalışabileceği mekanlar sınırlı. Öğretim üyelerinin kullanacakları deney ve laboratuvar yok. Mescit yapılması planlanan odayı laboratuvar yapmak için başvurduk, ancak cevap alamadık'' dedi.
Öğretim elemanları ve öğrenciler, basın açıklamasının ardından bir süre slogan atıp dağıldı.
Son Güncelleme: Perşembe, 27 Aralık 2012 14:44
Gösterim: 1780