Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Hakem heyetinin kararı doğrultusunda 2013 yılında 3 artı 3 zam alacak olan 2.5 milyon memura ek zam göründü.
2013 yılı bütçe hazırlıkları sırasında 'harcama riskleri' de masaya yatırıldı. Bu risklerin başında ise enflasyon geliyor. ÖTV zamları ile birlikte eylül ayından itibaren yükselişe geçen enflasyonun yıl sonuna kadar yüksek seyretmesi bekleniyor.
En iyimser tahminlere göre yılın ikinci altı ayında enflasyonun en az yüzde 5 olacağı tahmin ediliyor. Star'dan Hüseyin Özay'ın haberine göre Bu da 2012 yılının ikinci altı ayı için yüzde 4 zam alan memurlara, en az yüzde 1 daha zam almasının yolunu açacak.
Bu durumda enflasyon hesabında sapma olmazsa, memur ve memur emeklileri yüzde 3 yerine yüzde 4 zam alacaklar. Yılın ikinci yarısında enflasyonun yüksek çıkması, yaklaşık 9 milyon SSK ve Bağ-Kur emeklisinin de yüzünü güldürecek.
Her iki kesimin de zamları geçmiş enflasyona göre belirleniyor. Yılın ilk yarısında yüzde 1.9 oranında zam alan 9 milyon SSK ve Bağ-Kur emeklisine yüzde 5 civarında bir zam verilmesi söz konusu olacak.
Dolaysıyla yüksek enflasyon, memur ve emeklilerin sevindirirken bir anlamda bütçe hedeflerini tutturmaya çalışan Maliye bürokratlarını ise üzecek.
3.500 emekliye ödeme
Kamuoyunda 'İntibak Yasası' olarak bilinen 2000 yılı öncesinde emekli olan vatandaşların maaşlarında iyileştirme öngören düzenlemeden, 3 bin 500 emekliye müjde çıktı. Çalışmalar esnasında, 3 bin 500 vatandaşa fazladan, 2 bin 500 vatandaşa ise eksik maaş ödemesi yapıldığı tespit edilmişti.
SGK, maaşları eksik ödenen 2 bin 500 vatandaşa geriye dönük olarak ödeme yapmaya başladı. Bu çerçevede fazladan ödeme yapılan vatandaşların durumu masaya yatırıldı. Hata SGK'dan kaynaklandığı için fazladan ödemelerin geri tahsil edilmemesi yönünde görüş oluştu.
SGK görüşünü Bakanlar Kurulu'na iletti. Bakanlar Kurulu'ndan tersi yönde bir karar alınmazsa, fazladan maaş alan 3 bin 500 personele borç çıkarılmayacak, maaşlarında düzeltme yapılacak. Bu da 10 bin liraya kadar olan borçların silinmesi anlamına geliyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Hakem heyetinin kararı doğrultusunda 2013 yılında 3 artı 3 zam alacak olan 2.5 milyon memura ek zam göründü.
2013 yılı bütçe hazırlıkları sırasında 'harcama riskleri' de masaya yatırıldı. Bu risklerin başında ise enflasyon geliyor. ÖTV zamları ile birlikte eylül ayından itibaren yükselişe geçen enflasyonun yıl sonuna kadar yüksek seyretmesi bekleniyor.
En iyimser tahminlere göre yılın ikinci altı ayında enflasyonun en az yüzde 5 olacağı tahmin ediliyor. Star'dan Hüseyin Özay'ın haberine göre Bu da 2012 yılının ikinci altı ayı için yüzde 4 zam alan memurlara, en az yüzde 1 daha zam almasının yolunu açacak.
Bu durumda enflasyon hesabında sapma olmazsa, memur ve memur emeklileri yüzde 3 yerine yüzde 4 zam alacaklar. Yılın ikinci yarısında enflasyonun yüksek çıkması, yaklaşık 9 milyon SSK ve Bağ-Kur emeklisinin de yüzünü güldürecek.
Her iki kesimin de zamları geçmiş enflasyona göre belirleniyor. Yılın ilk yarısında yüzde 1.9 oranında zam alan 9 milyon SSK ve Bağ-Kur emeklisine yüzde 5 civarında bir zam verilmesi söz konusu olacak.
Dolaysıyla yüksek enflasyon, memur ve emeklilerin sevindirirken bir anlamda bütçe hedeflerini tutturmaya çalışan Maliye bürokratlarını ise üzecek.
3.500 emekliye ödeme
Kamuoyunda 'İntibak Yasası' olarak bilinen 2000 yılı öncesinde emekli olan vatandaşların maaşlarında iyileştirme öngören düzenlemeden, 3 bin 500 emekliye müjde çıktı. Çalışmalar esnasında, 3 bin 500 vatandaşa fazladan, 2 bin 500 vatandaşa ise eksik maaş ödemesi yapıldığı tespit edilmişti.
SGK, maaşları eksik ödenen 2 bin 500 vatandaşa geriye dönük olarak ödeme yapmaya başladı. Bu çerçevede fazladan ödeme yapılan vatandaşların durumu masaya yatırıldı. Hata SGK'dan kaynaklandığı için fazladan ödemelerin geri tahsil edilmemesi yönünde görüş oluştu.
SGK görüşünü Bakanlar Kurulu'na iletti. Bakanlar Kurulu'ndan tersi yönde bir karar alınmazsa, fazladan maaş alan 3 bin 500 personele borç çıkarılmayacak, maaşlarında düzeltme yapılacak. Bu da 10 bin liraya kadar olan borçların silinmesi anlamına geliyor.
Son Güncelleme: Pazartesi, 22 Ekim 2012 11:18
Gösterim: 2231
Bakan Ergün, ''Aileler, çocuklar ya popçu olsun ya topçu olsun diye uğraşıyorlar. Bilim işlerini kim yapacak?'' dedi.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Bursa Bilim ve Teknoloji Merkezi'nin açılışında yaptığı konuşmada, böyle bir merkezin açılmasında çok geç kalındığını, 1960'lı yıllarda ABD'de ve Kanada'da kurulan ilk bilim ve teknoloji merkezlerinin dünyanın birçok yerinde en popüler kurumlar olduğunu söyledi.
''Çocuklarımızı bilim adamı olmaya, bilim ve teknolojiyle onları geliştirmekle ilgilenmeye sevk etmeliyiz'' diyen Ergün, söyle devam etti:
''Şimdi teşvikler var. Türkiye'de aileler, çocuklar ya popçu olsun ya topçu olsun diye uğraşıyorlar. Niye? Para orada. Ya popçu olacaksın ya topçu. Memlekete popçu da lazım topçu da lazım. Ama bilim adamı, teknoloji lazım değil mi? Ne olacak? Bu bilim işlerini kim yapacak? Teknolojiyi kim geliştirecek? Hep başkasının buluşlarını, hep başkasının icatlarını yüksek paralar verip kullanmakla mı meşgul olacağız? Bilim adamı olmaya, teknoloji geliştirmeye de teşvik etmemiz, destek vermemiz, cesaretlendirmemiz lazım.''
Olimpiyat şampiyonlarını, fiziksel gücünü göstermiş, rakiplerini geçmiş gençlerin ödüllendirildiğini dile getiren Ergün, ''Bursa'dan bir çocuk da dünya matematik olimpiyatlarına gitmiş, birinci olmuş. Zihnini, bütün gücünü göstererek zorlamış. Dünyanın en gelişmiş ülkelerindeki çocukları geçmiş. Haberiniz var mı böyle bir çocuğun olduğundan? Yok. Bir cumhuriyet altını verdiniz mi? Yok. Niye? Haberimiz bile yok ki. Halbuki istikbal o çocukta, o çocuğun bilim adamı olmasında, onun teknoloji geliştirmesinde'' diye konuştu.
Topa düzgün vurmasını bilene kaç milyon dolar
Ergün, topa düzgün vurmasını bilene kaç milyon dolar verildiğini vurgulayarak, ''3 milyon, 5 milyon, 10 milyon dolar. Peki o çocuklar, bilim ve teknolojide, matematikte, fizikte olimpiyat şampiyonu olmuş çocuklar. Haberimiz var mı? Bunlardan haberimiz olduğu gün biz, bir şey oluruz. Bu çocuklara da büyük teşvikler, destekler verdiğimiz gün bir yere geliriz. İşte buralar, hem o çocukların sayısını arttıracaktır hem bu konudaki farkındalıklar ortaya çıkacaktır'' dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Bakan Ergün, ''Aileler, çocuklar ya popçu olsun ya topçu olsun diye uğraşıyorlar. Bilim işlerini kim yapacak?'' dedi.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Bursa Bilim ve Teknoloji Merkezi'nin açılışında yaptığı konuşmada, böyle bir merkezin açılmasında çok geç kalındığını, 1960'lı yıllarda ABD'de ve Kanada'da kurulan ilk bilim ve teknoloji merkezlerinin dünyanın birçok yerinde en popüler kurumlar olduğunu söyledi.
''Çocuklarımızı bilim adamı olmaya, bilim ve teknolojiyle onları geliştirmekle ilgilenmeye sevk etmeliyiz'' diyen Ergün, söyle devam etti:
''Şimdi teşvikler var. Türkiye'de aileler, çocuklar ya popçu olsun ya topçu olsun diye uğraşıyorlar. Niye? Para orada. Ya popçu olacaksın ya topçu. Memlekete popçu da lazım topçu da lazım. Ama bilim adamı, teknoloji lazım değil mi? Ne olacak? Bu bilim işlerini kim yapacak? Teknolojiyi kim geliştirecek? Hep başkasının buluşlarını, hep başkasının icatlarını yüksek paralar verip kullanmakla mı meşgul olacağız? Bilim adamı olmaya, teknoloji geliştirmeye de teşvik etmemiz, destek vermemiz, cesaretlendirmemiz lazım.''
Olimpiyat şampiyonlarını, fiziksel gücünü göstermiş, rakiplerini geçmiş gençlerin ödüllendirildiğini dile getiren Ergün, ''Bursa'dan bir çocuk da dünya matematik olimpiyatlarına gitmiş, birinci olmuş. Zihnini, bütün gücünü göstererek zorlamış. Dünyanın en gelişmiş ülkelerindeki çocukları geçmiş. Haberiniz var mı böyle bir çocuğun olduğundan? Yok. Bir cumhuriyet altını verdiniz mi? Yok. Niye? Haberimiz bile yok ki. Halbuki istikbal o çocukta, o çocuğun bilim adamı olmasında, onun teknoloji geliştirmesinde'' diye konuştu.
Topa düzgün vurmasını bilene kaç milyon dolar
Ergün, topa düzgün vurmasını bilene kaç milyon dolar verildiğini vurgulayarak, ''3 milyon, 5 milyon, 10 milyon dolar. Peki o çocuklar, bilim ve teknolojide, matematikte, fizikte olimpiyat şampiyonu olmuş çocuklar. Haberimiz var mı? Bunlardan haberimiz olduğu gün biz, bir şey oluruz. Bu çocuklara da büyük teşvikler, destekler verdiğimiz gün bir yere geliriz. İşte buralar, hem o çocukların sayısını arttıracaktır hem bu konudaki farkındalıklar ortaya çıkacaktır'' dedi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 22 Ekim 2012 09:30
Gösterim: 1491
Kaliteli öğrenme konusunda öğretmenlere büyük görevler düştüğüne dikkat çeken uzmanlar sağlıklı öğrenme için öğrenciyle iyi bir ilişki şart diyor ve dikkat edilmesi gereken konulara vurgu yapıyor.
Öğrenmenin, hayatın her aşamasını, doğum ile ölüm arasında geçen süreçte gerçekleşen tüm davranışları kapsadığına dikkat çeken Üsküdar Üniversitesi Nöropsikiyatri Sağlık, Uygulama ve Araştırma Merkezi Psikoloğu Aynur Sayım, okul sıralarında gerçekleşen öğrenmenin kişi için önem taşıdığını söyledi.
Anne babaların çocuklarına, işverenlerin işçilerine, eşlerin birbirlerine, öğretmenlerin de öğrencilerine bir şeyler öğrettiğine vurgu yapan Sayım, okul eğitiminde öğretmenlere önemli görevler düştüğünü belirtti.
Öğretmenin, çocukların model aldığı bir yetişkin olduğunun altını çizen Sayım, davranış dili kullanan çocukların bu dili kendi davranış, çevre, anne-baba, öğretmenlerinden modelleyerek oluşturduğunu söyledi. Çocuklara, gençlere bir şeyler öğretip beceri kazandırmanın keyifli olduğu kadar zor süreçleri de bulunduğunu belirten Uzm. Psk. Aynur Sayım, bu süreçte öğretmenin öğretme tarzının etkinliğinin çok önemli olduğunu ifade etti. Sayım, öğretmenin ne öğrettiği, nasıl öğrettiği, kime ne öğretmeye çalıştığının da önem taşıdığını dile getirdi.
Uzm. Psk. Aynur Sayım öğrenmek ve öğretmek kavramlarının da farklılık arz ettiğine dikkat çekti.
“Öğrenme-öğretme sürecinin etkili oluşabilmesi için iki kişi arasında çok özel bir ilişkinin kurulması gereklidir. Doğru iletişim ve bilginin sunulması, öğretme metodlarının uygulanması burada önemli kavramlardır. Övgü, öğrencinin gereksinimlerini belirleme, saygı duyma, sınıf ortamı, sevecen bir tarz, iletişim, öğrenme özgürlüğü öğrenmede önemli kavramlar olarak karşımıza çıkmaktadır.”
Öğrenmede öğretmenin tutumunun önemli olduğunu hatırlatan Sayım öğrenme ilişkisini etkileyen başlıkları ise şöyle sıraladı.
• Öğretmendeki değişiklikler
• Öğrencideki değişiklikler
• Durum ve çevredeki değişiklikler
Öğretmenin eğitim, öğretim sürecinde etkili olmasının, çocukların gelişimini, psikolojisini iyi bilmesinin etkili öğretmenlik yöntemlerini bilmesiyle mümkün olabileceğini kaydeden Sayım, öğretmen öğrenci ilişkisinde iletişimin de gözden kaçırılmaması gerektiğini vurguladı.
Sayım, iletişimi engelleyen yaklaşımların olduğunu söyledi.
Emir vermek, yönlendirmek, şikâyet etme, dersini çalış demek, uyarmak, gözdağı vermek, iyi not almak istiyorsan kıpırda biraz demek, ahlak dersi vermek… vs.
Öğrencilere kesinlikle kendi sorunlarını çözme stilinin öğretilmesi gerektiği üzerinde duran Sayım, öğrencilere güven vermenin de öğrenmede etkisi olduğunu kaydetti.
Öğretmenlerin çocuklara bir şey söylemeleri halinde aslında onun hakkında kendisine ileti vermiş olduğunu belirten Sayım, verilen bu iletilerin de kişinin kendi ile ilgili değer yargılarını oluşturduğunu söyledi. Bu nedenle öğretmenin yaklaşımının öğrencinin kendi değer yargısıyla ilgili ve öğretmenle ilişkisi açısından yapıcı olabileceğini vurgulayan Sayım aksi durumda yıkıcı da olabileceği konusunda uyardı.
Öğretmenin öğrenciyle ilişkisinde uygulaması gereken yöntemlerin olduğunun da altını çizen Sayım şunları söyledi.
“Öğrenciyi kabul etme, yapıcı konuşma, edilgin dinleme (sessizlik) kapı aralayıcı iletiler (bu konuda konuşmak ister misin?) etkin dinleme, doğru iletişim, motivasyon.”
Uzm. Psk. Aynur Sayım, aile, öğretmen, okul işbirliğinin çocuk eğitiminde oldukça önem taşıdığını da sözlerine ekledi.
“Bir takım psikiyatrik rahatsızlıklar da kaliteli öğrenci-öğretmen ilişkisini engelleyebilmektedir. Dikkat eksikliği hiperaktivite, özel öğrenme güçlüğü, davranım bozukluğu, depresyon, yaygın gelişimsel bozukluklar, zekâ engeli vb. gibi durumlarda tedavi ekibiyle işbirliği önem taşımaktadır."
(milliyet)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Kaliteli öğrenme konusunda öğretmenlere büyük görevler düştüğüne dikkat çeken uzmanlar sağlıklı öğrenme için öğrenciyle iyi bir ilişki şart diyor ve dikkat edilmesi gereken konulara vurgu yapıyor.
Öğrenmenin, hayatın her aşamasını, doğum ile ölüm arasında geçen süreçte gerçekleşen tüm davranışları kapsadığına dikkat çeken Üsküdar Üniversitesi Nöropsikiyatri Sağlık, Uygulama ve Araştırma Merkezi Psikoloğu Aynur Sayım, okul sıralarında gerçekleşen öğrenmenin kişi için önem taşıdığını söyledi.
Anne babaların çocuklarına, işverenlerin işçilerine, eşlerin birbirlerine, öğretmenlerin de öğrencilerine bir şeyler öğrettiğine vurgu yapan Sayım, okul eğitiminde öğretmenlere önemli görevler düştüğünü belirtti.
Öğretmenin, çocukların model aldığı bir yetişkin olduğunun altını çizen Sayım, davranış dili kullanan çocukların bu dili kendi davranış, çevre, anne-baba, öğretmenlerinden modelleyerek oluşturduğunu söyledi. Çocuklara, gençlere bir şeyler öğretip beceri kazandırmanın keyifli olduğu kadar zor süreçleri de bulunduğunu belirten Uzm. Psk. Aynur Sayım, bu süreçte öğretmenin öğretme tarzının etkinliğinin çok önemli olduğunu ifade etti. Sayım, öğretmenin ne öğrettiği, nasıl öğrettiği, kime ne öğretmeye çalıştığının da önem taşıdığını dile getirdi.
Uzm. Psk. Aynur Sayım öğrenmek ve öğretmek kavramlarının da farklılık arz ettiğine dikkat çekti.
“Öğrenme-öğretme sürecinin etkili oluşabilmesi için iki kişi arasında çok özel bir ilişkinin kurulması gereklidir. Doğru iletişim ve bilginin sunulması, öğretme metodlarının uygulanması burada önemli kavramlardır. Övgü, öğrencinin gereksinimlerini belirleme, saygı duyma, sınıf ortamı, sevecen bir tarz, iletişim, öğrenme özgürlüğü öğrenmede önemli kavramlar olarak karşımıza çıkmaktadır.”
Öğrenmede öğretmenin tutumunun önemli olduğunu hatırlatan Sayım öğrenme ilişkisini etkileyen başlıkları ise şöyle sıraladı.
• Öğretmendeki değişiklikler
• Öğrencideki değişiklikler
• Durum ve çevredeki değişiklikler
Öğretmenin eğitim, öğretim sürecinde etkili olmasının, çocukların gelişimini, psikolojisini iyi bilmesinin etkili öğretmenlik yöntemlerini bilmesiyle mümkün olabileceğini kaydeden Sayım, öğretmen öğrenci ilişkisinde iletişimin de gözden kaçırılmaması gerektiğini vurguladı.
Sayım, iletişimi engelleyen yaklaşımların olduğunu söyledi.
Emir vermek, yönlendirmek, şikâyet etme, dersini çalış demek, uyarmak, gözdağı vermek, iyi not almak istiyorsan kıpırda biraz demek, ahlak dersi vermek… vs.
Öğrencilere kesinlikle kendi sorunlarını çözme stilinin öğretilmesi gerektiği üzerinde duran Sayım, öğrencilere güven vermenin de öğrenmede etkisi olduğunu kaydetti.
Öğretmenlerin çocuklara bir şey söylemeleri halinde aslında onun hakkında kendisine ileti vermiş olduğunu belirten Sayım, verilen bu iletilerin de kişinin kendi ile ilgili değer yargılarını oluşturduğunu söyledi. Bu nedenle öğretmenin yaklaşımının öğrencinin kendi değer yargısıyla ilgili ve öğretmenle ilişkisi açısından yapıcı olabileceğini vurgulayan Sayım aksi durumda yıkıcı da olabileceği konusunda uyardı.
Öğretmenin öğrenciyle ilişkisinde uygulaması gereken yöntemlerin olduğunun da altını çizen Sayım şunları söyledi.
“Öğrenciyi kabul etme, yapıcı konuşma, edilgin dinleme (sessizlik) kapı aralayıcı iletiler (bu konuda konuşmak ister misin?) etkin dinleme, doğru iletişim, motivasyon.”
Uzm. Psk. Aynur Sayım, aile, öğretmen, okul işbirliğinin çocuk eğitiminde oldukça önem taşıdığını da sözlerine ekledi.
“Bir takım psikiyatrik rahatsızlıklar da kaliteli öğrenci-öğretmen ilişkisini engelleyebilmektedir. Dikkat eksikliği hiperaktivite, özel öğrenme güçlüğü, davranım bozukluğu, depresyon, yaygın gelişimsel bozukluklar, zekâ engeli vb. gibi durumlarda tedavi ekibiyle işbirliği önem taşımaktadır."
(milliyet)
Son Güncelleme: Pazartesi, 22 Ekim 2012 08:00
Gösterim: 3441
İLKSAN, alan değiştiren 18 bin öğretmene toplu ödeme yapacak
Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu yıl alan değiştirme hakkı tanıdığı sınıf öğretmenlerine, İlkokul Öğretmenleri Sandık ve Sosyal Yardım Sandığı’ndan (İLKSAN) toplu para ödenecek. Alan değiştiren yaklaşık 23 bin öğretmenden 18 bin 420’si üyelikten ayrılacaklardan oluşuyor. Öğretmenlere hizmet yılına göre 3 bin 400 lira ile 5 bin 400 lira arasında ödeme yapılacak. Kasasından tek seferde 80 milyon liraya yakın para çıkacak olan sandık ayrıca üye kaybı sebebiyle aylık 500 bin lira gelir kaybına uğrayacak. Yaklaşık 280 bin sınıf öğretmeninin üye olduğu İLKSAN’a, her öğretmenin maaşının yüzde 2’si kadar zorunlu kesinti yapılıyor.
Bir öğretmen emekli olduğunda İLKSAN’a yatırdığı parayı yüzde 150 fazlasıyla alıyor. Üyelikten ayrılması durumunda ise yüzde 50 fazlasıyla alıyor. Bu sebeple emekliliği beklemeden ayrılacak öğretmenler, emekliliği bekleyenlere kıyasla bir miktar kayıpla karşı karşıya kalacak.
Yaklaşık 280 bin sınıf öğretmeninin üye olduğu İLKSAN’a, her bir öğretmenin maaşının yüzde 2’si kadar zorunlu kesinti yapılıyor. Bu da ortalama olarak her bir öğretmen maaşından ayda 27 lira, yılda ise 321 liralık kesinti anlamına geliyor. Sandığın her ay üyelerinden gelen aidat miktarı da 8,5 milyon lira. Sandığın banka mevduatı olarak 38,5 milyonu bulunuyor. Buna ilave olarak 125,5 milyon lira portföy miktarı ve 341,4 milyon lira üyelerden alacağı var. Buna göre toplam varlık miktarı 505,4 milyon lira. Ancak sandığın mevduat tutarının 38 milyon olduğu, buna karşın üyelikten çıkacaklara ödeyeceği paranın 80 milyon civarında olacağı dikkate alındığında sıkıntı yaşanabileceği belirtiliyor. Bu sebeple alan değiştiren öğretmenlere üyeliğe devam etmeleri çağrısı yapılıyor. Gerekli mevzuat değişikliği de sandığın girişimleri sonucu gerçekleştirildi.
Sınıf öğretmenliğine geçtiği için sandık üyeliğinden ayrılacak olanların alacağı miktar yıllara göre değişiklik gösteriyor. 10 yıllık bir sınıf öğretmeni üyelikten ayrılırsa 3 bin 406 lira alacak. 20 yıllık bir öğretmen 4 bin 536, 30 yıllık bir öğretmen ise 5 bin 434 lira alıyor. Ayrıca bir öğretmenin sandık üyeliğinden emeklilik yoluyla ayrılmasıyla emekli olmadan ayrılması arasında önemli fark bulunuyor. 20 yıllık bir öğretmen emekli olarak ayrılırsa 13 bin lira, 30 yıllık öğretmen emekli olarak ayrılırsa 15 bin lira alıyor.
İLKSAN üyesi bir öğretmen emekli olduğunda yatırdığı parayı yüzde 150 fazlasıyla alıyor. Sandık ayrıca maluliyet durumunda emeklilik haklarını veriyor. Evlilik, şehitlik, afet, ölüm durumlarında da üyesine ödeme yapıyor. Sandık 2002 ile 2012 yılları arasında emekli olan 62 bin üyesine 439 milyon lira ödeme yaptı. 71 bin üyeye ise evlenme yardımı olarak 27 milyon ödendi. Afet sebebiyle 3 bin 716 üyesine yaklaşık 2 milyon lira yardım yapan sandık, ölüm yardımı olarak ise 1947 kişiye 12 milyon lira ödedi. Bir üye için de şehit yardımı olarak 12 bin lira verildi. Toplamda 163 bin kişiye 507 milyon lira ödeme yapıldı.
İlkokul öğretmenleri arasında yardımlaşma sandığı olarak kurulan İLKSAN’a üyelik zorunlu. Bu durum çeşitli tartışmalara yol açıyor. Bu yıl yapılan toplu sözleşmenin sosyal haklar kısmında sandığa üyeliğin gönüllülük esasına göre olması karara bağlandı. Fakat uygulamada henüz değişen bir şey yok.
(zaman)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
İLKSAN, alan değiştiren 18 bin öğretmene toplu ödeme yapacak
Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu yıl alan değiştirme hakkı tanıdığı sınıf öğretmenlerine, İlkokul Öğretmenleri Sandık ve Sosyal Yardım Sandığı’ndan (İLKSAN) toplu para ödenecek. Alan değiştiren yaklaşık 23 bin öğretmenden 18 bin 420’si üyelikten ayrılacaklardan oluşuyor. Öğretmenlere hizmet yılına göre 3 bin 400 lira ile 5 bin 400 lira arasında ödeme yapılacak. Kasasından tek seferde 80 milyon liraya yakın para çıkacak olan sandık ayrıca üye kaybı sebebiyle aylık 500 bin lira gelir kaybına uğrayacak. Yaklaşık 280 bin sınıf öğretmeninin üye olduğu İLKSAN’a, her öğretmenin maaşının yüzde 2’si kadar zorunlu kesinti yapılıyor.
Bir öğretmen emekli olduğunda İLKSAN’a yatırdığı parayı yüzde 150 fazlasıyla alıyor. Üyelikten ayrılması durumunda ise yüzde 50 fazlasıyla alıyor. Bu sebeple emekliliği beklemeden ayrılacak öğretmenler, emekliliği bekleyenlere kıyasla bir miktar kayıpla karşı karşıya kalacak.
Yaklaşık 280 bin sınıf öğretmeninin üye olduğu İLKSAN’a, her bir öğretmenin maaşının yüzde 2’si kadar zorunlu kesinti yapılıyor. Bu da ortalama olarak her bir öğretmen maaşından ayda 27 lira, yılda ise 321 liralık kesinti anlamına geliyor. Sandığın her ay üyelerinden gelen aidat miktarı da 8,5 milyon lira. Sandığın banka mevduatı olarak 38,5 milyonu bulunuyor. Buna ilave olarak 125,5 milyon lira portföy miktarı ve 341,4 milyon lira üyelerden alacağı var. Buna göre toplam varlık miktarı 505,4 milyon lira. Ancak sandığın mevduat tutarının 38 milyon olduğu, buna karşın üyelikten çıkacaklara ödeyeceği paranın 80 milyon civarında olacağı dikkate alındığında sıkıntı yaşanabileceği belirtiliyor. Bu sebeple alan değiştiren öğretmenlere üyeliğe devam etmeleri çağrısı yapılıyor. Gerekli mevzuat değişikliği de sandığın girişimleri sonucu gerçekleştirildi.
Sınıf öğretmenliğine geçtiği için sandık üyeliğinden ayrılacak olanların alacağı miktar yıllara göre değişiklik gösteriyor. 10 yıllık bir sınıf öğretmeni üyelikten ayrılırsa 3 bin 406 lira alacak. 20 yıllık bir öğretmen 4 bin 536, 30 yıllık bir öğretmen ise 5 bin 434 lira alıyor. Ayrıca bir öğretmenin sandık üyeliğinden emeklilik yoluyla ayrılmasıyla emekli olmadan ayrılması arasında önemli fark bulunuyor. 20 yıllık bir öğretmen emekli olarak ayrılırsa 13 bin lira, 30 yıllık öğretmen emekli olarak ayrılırsa 15 bin lira alıyor.
İLKSAN üyesi bir öğretmen emekli olduğunda yatırdığı parayı yüzde 150 fazlasıyla alıyor. Sandık ayrıca maluliyet durumunda emeklilik haklarını veriyor. Evlilik, şehitlik, afet, ölüm durumlarında da üyesine ödeme yapıyor. Sandık 2002 ile 2012 yılları arasında emekli olan 62 bin üyesine 439 milyon lira ödeme yaptı. 71 bin üyeye ise evlenme yardımı olarak 27 milyon ödendi. Afet sebebiyle 3 bin 716 üyesine yaklaşık 2 milyon lira yardım yapan sandık, ölüm yardımı olarak ise 1947 kişiye 12 milyon lira ödedi. Bir üye için de şehit yardımı olarak 12 bin lira verildi. Toplamda 163 bin kişiye 507 milyon lira ödeme yapıldı.
İlkokul öğretmenleri arasında yardımlaşma sandığı olarak kurulan İLKSAN’a üyelik zorunlu. Bu durum çeşitli tartışmalara yol açıyor. Bu yıl yapılan toplu sözleşmenin sosyal haklar kısmında sandığa üyeliğin gönüllülük esasına göre olması karara bağlandı. Fakat uygulamada henüz değişen bir şey yok.
(zaman)
Son Güncelleme: Pazartesi, 22 Ekim 2012 17:45
Gösterim: 12893
TBMM İçişleri Komisyonu'nda, 13 ilin büyükşehir olmasını öngören kanun tasarısı kabul edildi.
TBMM İçişleri Komisyonu'nda, 13 ilin büyükşehir olmasını öngören ''Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazın Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'' kabul edildi.
Tasarıya göre, Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van büyükşehir belediyesi olacak.
Tasarıya göre, İstanbul Şişli'nin Ayazağa, Maslak ve Huzur mahalleleri, Sarıyer'e bağlanacak. 23 yeni ilçe kurulacacak.
Vali ve büyükşehir belediye başkanları diplomatik pasaport alabilecek.
559 belediye köye dönüştürülecek
Belediye sınırları içinde nüfusu 500'ün altında mahalle kurulamayacak.
8 maddeden oluşan tasarı için İçişleri Komisyonu, alt komisyon toplantısı hariç 8 gün aralıksız çalıştı. Komisyon, 8 günde yaklaşık 80 saat mesai yaptı.
Tasarının bugünkü görüşmelerinde MHP ve CHP'li milletvekilleri, tasarının geri çekilmesi yönünde görüş bildirdiler.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
TBMM İçişleri Komisyonu'nda, 13 ilin büyükşehir olmasını öngören kanun tasarısı kabul edildi.
TBMM İçişleri Komisyonu'nda, 13 ilin büyükşehir olmasını öngören ''Büyükşehir Belediyesi Kanunu ile Bazın Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'' kabul edildi.
Tasarıya göre, Aydın, Balıkesir, Denizli, Hatay, Malatya, Manisa, Kahramanmaraş, Mardin, Muğla, Tekirdağ, Trabzon, Şanlıurfa ve Van büyükşehir belediyesi olacak.
Tasarıya göre, İstanbul Şişli'nin Ayazağa, Maslak ve Huzur mahalleleri, Sarıyer'e bağlanacak. 23 yeni ilçe kurulacacak.
Vali ve büyükşehir belediye başkanları diplomatik pasaport alabilecek.
559 belediye köye dönüştürülecek
Belediye sınırları içinde nüfusu 500'ün altında mahalle kurulamayacak.
8 maddeden oluşan tasarı için İçişleri Komisyonu, alt komisyon toplantısı hariç 8 gün aralıksız çalıştı. Komisyon, 8 günde yaklaşık 80 saat mesai yaptı.
Tasarının bugünkü görüşmelerinde MHP ve CHP'li milletvekilleri, tasarının geri çekilmesi yönünde görüş bildirdiler.
Son Güncelleme: Pazartesi, 22 Ekim 2012 07:35
Gösterim: 1890