Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Ankara Valiliği, bir ilköğretim okulunda öğrencilere üst üste iki kez karma aşı yapılmasının ardından, okul müdürü ile 4 sağlık personelini görevden uzaklaştırdı.
Ankara'nın Mamak ilçesinde bir ilköğretim okulu öğrencilerine üst üste iki kez aynı aşının yapıldığının ortaya çıkmasının ardından okul müdürü ile 4 sağlık personeli görevden uzaklaştırıldı.
Ankara Valiliği'nden yapılan yazılı açıklamada, Alper Tunga İlkokulu'nda, Toplum Sağlığı Merkezi görevlilerince birinci sınıf öğrencilerinden 51'ine, 20 Şubat 2013'te karma aşı (difteri, boğmaca, tetanoz, polia) yapıldığı ancak bu aşının 24 Aralık 2012'de de yapıldığının anlaşılması üzerine konuyla ilgili soruşturma başlatıldığı bildirildi.
Sorumlu sağlık ve milli eğitim personeli hakkında başlatılan soruşturma kapsamında, 2'si doktor 4 sağlık görevlisiyle okul müdürünün görevden uzaklaştırıldığı kaydedildi.
Çocuk Sağlığı ve Hastalığı uzmanı dahil bir sağlık ekibinin, söz konusu okula giderek aşılanan öğrencileri muayene ettiği, kolunda kızarıklık olduğu tespit edilenlere soğuk pansuman uygulandığı bildirilen açıklamada, velilerle de toplantı yapılarak aşıya bağlı lokal etki dışında bir yan etki beklenmediği bilgisinin iletildiği ifade edildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Ankara Valiliği, bir ilköğretim okulunda öğrencilere üst üste iki kez karma aşı yapılmasının ardından, okul müdürü ile 4 sağlık personelini görevden uzaklaştırdı.
Ankara'nın Mamak ilçesinde bir ilköğretim okulu öğrencilerine üst üste iki kez aynı aşının yapıldığının ortaya çıkmasının ardından okul müdürü ile 4 sağlık personeli görevden uzaklaştırıldı.
Ankara Valiliği'nden yapılan yazılı açıklamada, Alper Tunga İlkokulu'nda, Toplum Sağlığı Merkezi görevlilerince birinci sınıf öğrencilerinden 51'ine, 20 Şubat 2013'te karma aşı (difteri, boğmaca, tetanoz, polia) yapıldığı ancak bu aşının 24 Aralık 2012'de de yapıldığının anlaşılması üzerine konuyla ilgili soruşturma başlatıldığı bildirildi.
Sorumlu sağlık ve milli eğitim personeli hakkında başlatılan soruşturma kapsamında, 2'si doktor 4 sağlık görevlisiyle okul müdürünün görevden uzaklaştırıldığı kaydedildi.
Çocuk Sağlığı ve Hastalığı uzmanı dahil bir sağlık ekibinin, söz konusu okula giderek aşılanan öğrencileri muayene ettiği, kolunda kızarıklık olduğu tespit edilenlere soğuk pansuman uygulandığı bildirilen açıklamada, velilerle de toplantı yapılarak aşıya bağlı lokal etki dışında bir yan etki beklenmediği bilgisinin iletildiği ifade edildi.
Son Güncelleme: Cumartesi, 23 Şubat 2013 13:19
Gösterim: 1910
Şanlıurfa Harran Üniversitesinde 211. Üniversitelerarası Kurul toplantısında açıklamalarda bulunan YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, akademisyenliğin cazibesinin ve itibarının her manada arttırılması gerektiğini söyledi.
Çetinsaya, “gerçekten önümüzde önemli bir problem var. Akademisyenliğin cazibesi ve itibarı çok önemli bir derecede erozyona uğradı. Bunun nedenlerinden bir tanesinin geçmişte yaşanan baskılar ve yasaklar var” ifadelerini kullandı.
Akademisyenliğin erozyona uğramasının bir diğer nedeninin ise özlük hakları konusu olduğunu belirten YÖK Başkanı Çetinsaya, “devlet üniversitelerinden hep özel sektöre ve vakıf üniversitelerine doğru bir kaçış başladı. Devlet her yıl bin kişiyi yurt dışına doktora yapmak için çağrıda bulunuyor ancak bu sayı 400’lerde kalıyor. Araştırdığınız zaman bunun özlük haklarından dolayı olduğunu görüyorsunuz. En parlak beyinlerimizi üniversitelerde kalmaya, araştırma yapmaya ikna edemezsek küresel rekabette nasıl rekabet edeceğiz? O nedenle olay maaşların yetersizliği, diğer sektörlerden geriye kalma meselesi değildir. Olay 2023’te iyi sıralarda olmak isteyen bir ülkenin en parlak beyinlerini akademide tutabilme meselesidir. En parlak beyinleri üniversitede tutabilme sürecinde hepinizi desteklemeye davet ediyorum” diye konuştu.
Akademik iş gücü planlamasın ciddi sorunların olduğunu belirten YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya daha sonra sözlerini şöyle sürdürdü; “akademisyenliğin cazibesi bu ülkenin topraklarında arttırılmalıdır. Her şeyden önce daha çok akademisyen yetiştirmeliyiz. Büyüme rakamlarını yakalayabilmemiz için kesinlikle öğretim üyesi sayılarımızı arttırmamız lazım. Hoca başına düşen öğrenci sayısında ciddi farklılıklar var bunun için öğretim görevlisi sayımızı arttırmamız lazım. ”
“MESLEKİ EĞİTİMDE YÖK’ÜN DE DIŞINDA BİR REFORMA İHTİYACIMIZ VAR
YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, ön lisans, lisans ve doktora kademlerinde farklı politikalar izlemenin kaçınılmaz olduğunu vurgulayarak, özellikle mesleki eğitimde bir reformun şart olduğunu söyledi. Çetinsaya, “bu artık kaçınılmaz bir şey. Bu konuda yaptığımız çalışmalar ve yeni süreçte önerdiklerimiz var. Ama bunun da dışında YÖK’ün ötesinde bir reform ihtiyacımız var. ” Çetinsaya, ikinci öğretimin de kademeli olarak azaltılması gerektiğini ifade etti.
Yüksek Lisans ve Doktora konusunda da açıklamalarda bulunan YÖK Başkanı Çetinsaya, “bu konuda kesinlikle sayımızı arttırmamız gerekiyor. Bazı üniversitelere bazı bölümlerde yüksek lisans ve doktora yaptırma konusunda daha fazla şans vermeliyiz ki araştırmayı teşvik edelim. Her manada öğretim görevlilerimizi AR-GE’ye yönlendirmeli ve üniversitelerimizi araştırma konusunda teşvik etmeliyiz ” diye konuştu. Çetinsaya, “öğretim üyelerinin AR-GE’ye yönelmelerindeki engelleri ortadan kaldırmak önemli bir faktördür. Bu engelleri kaldırmak bizim için bir vazifedir” dedi.
Daha sonra üniversiteler ile toplu ilişkileri konusuna değinen YÖK Başkanı Çetinsaya, üniversiteler üzerinde 30-40 yıllık süreç içerisinde çok ciddi baskıların yalandığına dikkat çekti. Çetinsaya, “Unutmayalım ki; hepimiz o süreçlerden geçtik. Bırakınız ülkenin siyasi meseleleri üzerinde tez yapıp kafa yormayı, bu ülkede 2'nci Abdülhamit üzerine doktora tezi yapmak bile mesele yapıldı. İnsanlar bu yüzden araştırıldılar, soruşturdular, akademik yükselmeleri engellendi. Bunları hepsini maalesef gördük. Bu tez yüzden branşlarını değiştiren arkadaşlarımız oldu. Bunlar siyasi konularda değil, Kürt meselesi, kalkınma ve çevre meselesi gibi konularda değil, bir tarihsel mesele bile akademik kariyer amaçlayan insanların burunlarından fitil fitil getirildi. Artık o engeller kalmadı. Allaha şükür o süreçleri aştık” ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından Harran Üniversitesi Rektörü İbrahim Halil Mutlu, YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya’ya divit takımı hediye etti. Toplantı daha sonra basına kapalı bir şekilde devam etti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Şanlıurfa Harran Üniversitesinde 211. Üniversitelerarası Kurul toplantısında açıklamalarda bulunan YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, akademisyenliğin cazibesinin ve itibarının her manada arttırılması gerektiğini söyledi.
Çetinsaya, “gerçekten önümüzde önemli bir problem var. Akademisyenliğin cazibesi ve itibarı çok önemli bir derecede erozyona uğradı. Bunun nedenlerinden bir tanesinin geçmişte yaşanan baskılar ve yasaklar var” ifadelerini kullandı.
Akademisyenliğin erozyona uğramasının bir diğer nedeninin ise özlük hakları konusu olduğunu belirten YÖK Başkanı Çetinsaya, “devlet üniversitelerinden hep özel sektöre ve vakıf üniversitelerine doğru bir kaçış başladı. Devlet her yıl bin kişiyi yurt dışına doktora yapmak için çağrıda bulunuyor ancak bu sayı 400’lerde kalıyor. Araştırdığınız zaman bunun özlük haklarından dolayı olduğunu görüyorsunuz. En parlak beyinlerimizi üniversitelerde kalmaya, araştırma yapmaya ikna edemezsek küresel rekabette nasıl rekabet edeceğiz? O nedenle olay maaşların yetersizliği, diğer sektörlerden geriye kalma meselesi değildir. Olay 2023’te iyi sıralarda olmak isteyen bir ülkenin en parlak beyinlerini akademide tutabilme meselesidir. En parlak beyinleri üniversitede tutabilme sürecinde hepinizi desteklemeye davet ediyorum” diye konuştu.
Akademik iş gücü planlamasın ciddi sorunların olduğunu belirten YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya daha sonra sözlerini şöyle sürdürdü; “akademisyenliğin cazibesi bu ülkenin topraklarında arttırılmalıdır. Her şeyden önce daha çok akademisyen yetiştirmeliyiz. Büyüme rakamlarını yakalayabilmemiz için kesinlikle öğretim üyesi sayılarımızı arttırmamız lazım. Hoca başına düşen öğrenci sayısında ciddi farklılıklar var bunun için öğretim görevlisi sayımızı arttırmamız lazım. ”
“MESLEKİ EĞİTİMDE YÖK’ÜN DE DIŞINDA BİR REFORMA İHTİYACIMIZ VAR
YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, ön lisans, lisans ve doktora kademlerinde farklı politikalar izlemenin kaçınılmaz olduğunu vurgulayarak, özellikle mesleki eğitimde bir reformun şart olduğunu söyledi. Çetinsaya, “bu artık kaçınılmaz bir şey. Bu konuda yaptığımız çalışmalar ve yeni süreçte önerdiklerimiz var. Ama bunun da dışında YÖK’ün ötesinde bir reform ihtiyacımız var. ” Çetinsaya, ikinci öğretimin de kademeli olarak azaltılması gerektiğini ifade etti.
Yüksek Lisans ve Doktora konusunda da açıklamalarda bulunan YÖK Başkanı Çetinsaya, “bu konuda kesinlikle sayımızı arttırmamız gerekiyor. Bazı üniversitelere bazı bölümlerde yüksek lisans ve doktora yaptırma konusunda daha fazla şans vermeliyiz ki araştırmayı teşvik edelim. Her manada öğretim görevlilerimizi AR-GE’ye yönlendirmeli ve üniversitelerimizi araştırma konusunda teşvik etmeliyiz ” diye konuştu. Çetinsaya, “öğretim üyelerinin AR-GE’ye yönelmelerindeki engelleri ortadan kaldırmak önemli bir faktördür. Bu engelleri kaldırmak bizim için bir vazifedir” dedi.
Daha sonra üniversiteler ile toplu ilişkileri konusuna değinen YÖK Başkanı Çetinsaya, üniversiteler üzerinde 30-40 yıllık süreç içerisinde çok ciddi baskıların yalandığına dikkat çekti. Çetinsaya, “Unutmayalım ki; hepimiz o süreçlerden geçtik. Bırakınız ülkenin siyasi meseleleri üzerinde tez yapıp kafa yormayı, bu ülkede 2'nci Abdülhamit üzerine doktora tezi yapmak bile mesele yapıldı. İnsanlar bu yüzden araştırıldılar, soruşturdular, akademik yükselmeleri engellendi. Bunları hepsini maalesef gördük. Bu tez yüzden branşlarını değiştiren arkadaşlarımız oldu. Bunlar siyasi konularda değil, Kürt meselesi, kalkınma ve çevre meselesi gibi konularda değil, bir tarihsel mesele bile akademik kariyer amaçlayan insanların burunlarından fitil fitil getirildi. Artık o engeller kalmadı. Allaha şükür o süreçleri aştık” ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından Harran Üniversitesi Rektörü İbrahim Halil Mutlu, YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya’ya divit takımı hediye etti. Toplantı daha sonra basına kapalı bir şekilde devam etti.
Son Güncelleme: Cumartesi, 23 Şubat 2013 11:37
Gösterim: 1666
Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, AK Parti tarafından hazırlanan ''dershane raporunu'' Başbakan Erdoğan’a sundu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ve AK Parti genel başkan yardımcılarıyla bir araya geldi.
Görüşmede, Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in AK Parti tarafından hazırlanan ''dershaneler raporunu'' Başbakan Erdoğan'a sunduğu öğrenildi.
Başbakanlık Resmi Konutu'nda basına kapalı gerçekleşen görüşme yaklaşık 2 saat sürdü.
Görüşmeye, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Mehmet Ali Şahin, Numan Kurtulmuş, Hüseyin Çelik, Nükhet Hotar, Süleyman Soylu ve AK Parti Gençlik Kolları Başkanı Zafer Çubukçu da katıldı.
Mehmet Ali Şahin başkanlığında oluşturulan bir komisyon, dershanelerin kapatılmasına ilişkin bir araştırma yapmış ve bu araştırma raporlaştırılmıştı.
Görüşmede, Şahin'in söz konusu raporu Başbakan Erdoğan'a sunduğu ve rapor üzerinde değerlendirmelerde bulunulduğu öğrenildi.
YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, AK Parti tarafından hazırlanan ''dershane raporunu'' Başbakan Erdoğan’a sundu
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ve AK Parti genel başkan yardımcılarıyla bir araya geldi.
Görüşmede, Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in AK Parti tarafından hazırlanan ''dershaneler raporunu'' Başbakan Erdoğan'a sunduğu öğrenildi.
Başbakanlık Resmi Konutu'nda basına kapalı gerçekleşen görüşme yaklaşık 2 saat sürdü.
Görüşmeye, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Mehmet Ali Şahin, Numan Kurtulmuş, Hüseyin Çelik, Nükhet Hotar, Süleyman Soylu ve AK Parti Gençlik Kolları Başkanı Zafer Çubukçu da katıldı.
Mehmet Ali Şahin başkanlığında oluşturulan bir komisyon, dershanelerin kapatılmasına ilişkin bir araştırma yapmış ve bu araştırma raporlaştırılmıştı.
Görüşmede, Şahin'in söz konusu raporu Başbakan Erdoğan'a sunduğu ve rapor üzerinde değerlendirmelerde bulunulduğu öğrenildi.
YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Son Güncelleme: Cuma, 22 Şubat 2013 08:55
Gösterim: 1895
MEB ile TÜBİTAK işbirliğinde MEB'e bağlı, örgün ve yaygın mesleki eğitim veren okul ve kurumlarda görev yapan 15 bin yönetici ve öğretmene, haftalık 56'şar saat eğitim verilecek
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Öğretmenlik, Girişimcilik ve Liderlik Eğitimleri İşbirliği Protokolü kapsamında düzenlenecek eğitimlerden 15 bin öğretmen ve yöneticinin faydalanacağını, bunun yanında 10 bin meslek dersleri öğretmeni ve idarecisinin gelişimlerinin ise bakanlıklarınca sağlanacağını belirtti.
Milli Eğitim Bakanlığı'nda gerçekleşen ''Öğretmenlik, Girişimcilik ve Liderlik Eğitimleri İşbirliği Protokolü'' imza törenine, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak ile Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Ömer Açıkgöz ve diğer ilgililer katıldı.
Milli Eğitim Bakanı Avcı, protokolle mesleki ve teknik eğitimde 15 bin yönetici ve öğretmenin mesleki niteliklerinin, girişimcilik ve liderlik özelliklerinin desteklenmesinin amaçlandığını belirterek, günümüz bilgi toplumunda, girişimcilik ruhunun, yeni anlamlar yüklenerek kazanılması ve geliştirilmesi gereken bir beceri ve kültürü ifade ettiğini söyledi.
Girişimci bir ruh ve girişimci kültürün kendiliğinden serpilip, gelişmediğini belirten Avcı, aileden başlayarak okulda ve toplumda bu kültürü besleyecek ve gelişmesine imkan sağlayacak özgür bir ortam yoksa girişimin öneminden söz edilse de girişimciliğin desteklenmiş olamayacağına işaret etti.
''Burada da bir itirafta da bulunmamızda sakınca yok'' diyen Avcı, ''Toplumsal kültürümüzün yeni ve farklı şeyler söylemeyi, hayal kurmayı, merak ve araştırma duygusunu risk ve sorumluluk almayı, cesaret ve öz güveni teşvik ettiğini, çocuklarımızı yüreklendirdiğini söylemek biraz zor görünüyor'' diye konuştu.
Son 10-11 yılda eğitim sisteminde gerçekleştirilen değişimin temel amacının da araştırıcı, yenilikçi, özgür düşünen, hayal eden dolayısıyla da girişimcilik ruhuna sahip bireyler yetiştirmek olduğuna dikkati çeken Avcı, bunun için elverişli bir ortam hazırlamanın, çocukların önlerindeki engelleri kaldırmanın ve onları cesaretlendirmenin herkesin görevi olduğunu kaydetti.
Cesaretin hayatı değiştirecek sihrini, önce anne babaların sonra da öğretmenlerin ortaya çıkaracağını vurgulayan Avcı, bu nedenle öğretmenler ve eğitim yöneticileri için mesleki gelişim, girişimcilik ve liderlik eğitimlerini önemsediklerini ve bununla ilgili projeler başlattıklarını söyledi.
Bu kapsamda çeşitli kurs ve seminerler düzenlendiklerini, üniversiteler, STK'lar ve kamu kurum ve kuruluşları ve özel sektörle iş birliği yaptıklarını ifade eden Avcı, geçen yıl ocak ayında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve TÜBİTAK iş birliğiyle mesleki ve teknik öğretim öğrencilerine girişimcilik kültürü kazandırılması ve bu yöndeki becerilerinin artırılması çalışmalarının başlatıldığını, bunun kısa vadedeki sonuçların bu iş birliğinin önemini ve anlamını bir kat daha artırdığını kaydetti.
Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Öğrencilerimizin, girişimcilik ruhunu canlandıracak çalışmalar yaparken, öğretmenlerimiz ve yöneticilerimizin eğitimiyle inşallah bu zihniyet dönüşümünü çok daha hızlı ve etkin şekilde gerçekleştirmiş olacağız. 2013-2015 yıllarında bu protokolle eğitime alacağımız yöneticilerimiz ve öğretmenlerle birlikte mesleki ve teknik eğitimde 25 bin yönetici ve öğretmenimizi eğitimden geçirmeyi amaçlıyoruz. Bu protokol kapsamında düzenlenecek eğitimlerden 15 bin öğretmen ve yöneticimiz faydalanacak, bunun yanında 10 bin meslek dersleri öğretmeni ve idarecisinin gelişimlerini de Bakanlığımız gerçekleştirecek.''
15 bin yönetici ve öğretmene eğitim verilecek
Protokol kapsamında MEB ile TÜBİTAK işbirliğinde 3 yıl içerisinde MEB'e bağlı, örgün ve yaygın mesleki eğitim veren okul ve kurumlarda görev yapan 15 bin yönetici ve öğretmene, haftalık 56'şar saat eğitim ve öğretim verilmesi planlanıyor.
Bu kapsamda öğretmenlere ''Öğretmenlik ve Girişimcilik Eğitimi'', yöneticilere ise ''Liderlik ve Girişimcilik Eğitimi'' verilecek. Eğitim ve öğretimlerde gruplar 30'ar kişiyi geçmeyecek. Akademisyenlerin veya kamu kurum ve kuruluşlarından alan uzmanlarının eğitim görevlisi olarak görev almaları sağlanacak.
Seminerlerin tamamı için 18 milyon 782 bin 105 TL'lik bir kaynak oluşturulacak. Bu miktarın yüzde 53'ünü oluşturan 10 milyon TL'lik kısmı MEB tarafından, yüzde 47'lik kısmını oluşturan 8 milyon 782 bin 105 TL'si ise TÜBİTAK tarafından karşılanacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
MEB ile TÜBİTAK işbirliğinde MEB'e bağlı, örgün ve yaygın mesleki eğitim veren okul ve kurumlarda görev yapan 15 bin yönetici ve öğretmene, haftalık 56'şar saat eğitim verilecek
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Öğretmenlik, Girişimcilik ve Liderlik Eğitimleri İşbirliği Protokolü kapsamında düzenlenecek eğitimlerden 15 bin öğretmen ve yöneticinin faydalanacağını, bunun yanında 10 bin meslek dersleri öğretmeni ve idarecisinin gelişimlerinin ise bakanlıklarınca sağlanacağını belirtti.
Milli Eğitim Bakanlığı'nda gerçekleşen ''Öğretmenlik, Girişimcilik ve Liderlik Eğitimleri İşbirliği Protokolü'' imza törenine, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak ile Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Ömer Açıkgöz ve diğer ilgililer katıldı.
Milli Eğitim Bakanı Avcı, protokolle mesleki ve teknik eğitimde 15 bin yönetici ve öğretmenin mesleki niteliklerinin, girişimcilik ve liderlik özelliklerinin desteklenmesinin amaçlandığını belirterek, günümüz bilgi toplumunda, girişimcilik ruhunun, yeni anlamlar yüklenerek kazanılması ve geliştirilmesi gereken bir beceri ve kültürü ifade ettiğini söyledi.
Girişimci bir ruh ve girişimci kültürün kendiliğinden serpilip, gelişmediğini belirten Avcı, aileden başlayarak okulda ve toplumda bu kültürü besleyecek ve gelişmesine imkan sağlayacak özgür bir ortam yoksa girişimin öneminden söz edilse de girişimciliğin desteklenmiş olamayacağına işaret etti.
''Burada da bir itirafta da bulunmamızda sakınca yok'' diyen Avcı, ''Toplumsal kültürümüzün yeni ve farklı şeyler söylemeyi, hayal kurmayı, merak ve araştırma duygusunu risk ve sorumluluk almayı, cesaret ve öz güveni teşvik ettiğini, çocuklarımızı yüreklendirdiğini söylemek biraz zor görünüyor'' diye konuştu.
Son 10-11 yılda eğitim sisteminde gerçekleştirilen değişimin temel amacının da araştırıcı, yenilikçi, özgür düşünen, hayal eden dolayısıyla da girişimcilik ruhuna sahip bireyler yetiştirmek olduğuna dikkati çeken Avcı, bunun için elverişli bir ortam hazırlamanın, çocukların önlerindeki engelleri kaldırmanın ve onları cesaretlendirmenin herkesin görevi olduğunu kaydetti.
Cesaretin hayatı değiştirecek sihrini, önce anne babaların sonra da öğretmenlerin ortaya çıkaracağını vurgulayan Avcı, bu nedenle öğretmenler ve eğitim yöneticileri için mesleki gelişim, girişimcilik ve liderlik eğitimlerini önemsediklerini ve bununla ilgili projeler başlattıklarını söyledi.
Bu kapsamda çeşitli kurs ve seminerler düzenlendiklerini, üniversiteler, STK'lar ve kamu kurum ve kuruluşları ve özel sektörle iş birliği yaptıklarını ifade eden Avcı, geçen yıl ocak ayında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ve TÜBİTAK iş birliğiyle mesleki ve teknik öğretim öğrencilerine girişimcilik kültürü kazandırılması ve bu yöndeki becerilerinin artırılması çalışmalarının başlatıldığını, bunun kısa vadedeki sonuçların bu iş birliğinin önemini ve anlamını bir kat daha artırdığını kaydetti.
Avcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Öğrencilerimizin, girişimcilik ruhunu canlandıracak çalışmalar yaparken, öğretmenlerimiz ve yöneticilerimizin eğitimiyle inşallah bu zihniyet dönüşümünü çok daha hızlı ve etkin şekilde gerçekleştirmiş olacağız. 2013-2015 yıllarında bu protokolle eğitime alacağımız yöneticilerimiz ve öğretmenlerle birlikte mesleki ve teknik eğitimde 25 bin yönetici ve öğretmenimizi eğitimden geçirmeyi amaçlıyoruz. Bu protokol kapsamında düzenlenecek eğitimlerden 15 bin öğretmen ve yöneticimiz faydalanacak, bunun yanında 10 bin meslek dersleri öğretmeni ve idarecisinin gelişimlerini de Bakanlığımız gerçekleştirecek.''
15 bin yönetici ve öğretmene eğitim verilecek
Protokol kapsamında MEB ile TÜBİTAK işbirliğinde 3 yıl içerisinde MEB'e bağlı, örgün ve yaygın mesleki eğitim veren okul ve kurumlarda görev yapan 15 bin yönetici ve öğretmene, haftalık 56'şar saat eğitim ve öğretim verilmesi planlanıyor.
Bu kapsamda öğretmenlere ''Öğretmenlik ve Girişimcilik Eğitimi'', yöneticilere ise ''Liderlik ve Girişimcilik Eğitimi'' verilecek. Eğitim ve öğretimlerde gruplar 30'ar kişiyi geçmeyecek. Akademisyenlerin veya kamu kurum ve kuruluşlarından alan uzmanlarının eğitim görevlisi olarak görev almaları sağlanacak.
Seminerlerin tamamı için 18 milyon 782 bin 105 TL'lik bir kaynak oluşturulacak. Bu miktarın yüzde 53'ünü oluşturan 10 milyon TL'lik kısmı MEB tarafından, yüzde 47'lik kısmını oluşturan 8 milyon 782 bin 105 TL'si ise TÜBİTAK tarafından karşılanacak.
Son Güncelleme: Cuma, 22 Şubat 2013 15:23
Gösterim: 1816
Yaşar Üniversitesi (YÜ) Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Elif Durgel Jagtap, Hollanda'da tamamladığı doktora tezi ile kültürlerarası bir araştırmaya imza attı. Türk, Alman ve Hollandalı annelerin 'çocuk yetiştirme davranışlarını' inceleyen Jagtap, Türk annelerin 'itaatkar' Avrupalı annelerin ise 'bağımsız' bireyler yetiştirdiklerini tespit etti.
Akademik kariyerini Yaşar Üniversitesi'nde sürdüren Yrd. Doç. Dr. Elif Durgel Jagtap Hollanda'nın Tilburg Üniversitesi'nde gerçekleştirdiği araştırmasında '3-6 yaş grubu' çocuk sahibi bine yakın Türk, Alman ve Hollandalı annenin çocuklarını yetiştirme davranışlarını inceledi. 4 yıl süren araştırması için Hollanda Eğitim Bakanlığı'ndan da mali destek gören Elif Durgel Jagtap, Almanya ve Holanda'da yaşayan Türk göçmen ve Avrupalı annelerin yanı sıra İstanbul'da yaşayan Türk anneler ile bire bir görüşmeler gerçekleştirdi. Araştırmadaki görüşmeler, Almanya'da Bochum, Hollanda'da Tilburg, Eindhoven, Rotterdam, Amsterdam şehirlerinde gerçekleştirildi. Annelere 'Nasıl bir birey yetiştirmek istiyorsunuz?', 'Çocuğunuzdan beklentileriniz neler?', 'Kültürünüzü ne kadar koruyorsunuz', 'Yabancı uyruklu anneleri nasıl buluyorsunuz' gibi sorular yönelten Psikolog Jagtap böylece Türk ve yabancı annelerin çocuk yetiştirmede gösterdikleri davranış farklılıklarını ortaya koydu.
Jagtap araştırmasında şu farklılıkları saptadığını söyledi:
"Türk anneler çocuklarının aileyle yakın ilişkileri olan, terbiyeli, büyüklerine saygılı ve itaatkâr birer yetişkin olarak büyümelerini Alman ve Hollandalı annelerden daha çok önemsiyor. Oysa Hollandalı ve Alman anneler çocuklarının sağlıklı ve mutlu, ayakları üzerinde durabilen, özerk, bağımsız bir kişilik geliştirebilen bireyler olarak gelişmesini ön plana çıkarıyorlar. Öte yandan Türk göçmen anneleri kendi içinde Almanya da Hollanda kültürünü benimsemelerine göre farklılıklar da gösteriyorlar. İçinde yaşadıkları Avrupa kültürüne bütünleşmiş Türk annelerinin daha çok özerklik vurgusu yaptıklarını da görüyoruz."
Kuralcılık garipseniyor
Türk annelerin yabancı anneleri kimi zaman gaddar bulduklarını da belirten Jagtap, "İki grup annenin birbirlerine bakış açısı çok farklı. Türk anneleri yabancı anneleri çok kuralcı ve gaddar buluyorlar. Yabancı annelerin küçük çocuklarını odalarında yalnız bırakmalarını çok garipsiyorlar. Yabancı anneler ise Türk anneleri gereğinden fazla yumuşak buluyorlar" dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Yaşar Üniversitesi (YÜ) Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Elif Durgel Jagtap, Hollanda'da tamamladığı doktora tezi ile kültürlerarası bir araştırmaya imza attı. Türk, Alman ve Hollandalı annelerin 'çocuk yetiştirme davranışlarını' inceleyen Jagtap, Türk annelerin 'itaatkar' Avrupalı annelerin ise 'bağımsız' bireyler yetiştirdiklerini tespit etti.
Akademik kariyerini Yaşar Üniversitesi'nde sürdüren Yrd. Doç. Dr. Elif Durgel Jagtap Hollanda'nın Tilburg Üniversitesi'nde gerçekleştirdiği araştırmasında '3-6 yaş grubu' çocuk sahibi bine yakın Türk, Alman ve Hollandalı annenin çocuklarını yetiştirme davranışlarını inceledi. 4 yıl süren araştırması için Hollanda Eğitim Bakanlığı'ndan da mali destek gören Elif Durgel Jagtap, Almanya ve Holanda'da yaşayan Türk göçmen ve Avrupalı annelerin yanı sıra İstanbul'da yaşayan Türk anneler ile bire bir görüşmeler gerçekleştirdi. Araştırmadaki görüşmeler, Almanya'da Bochum, Hollanda'da Tilburg, Eindhoven, Rotterdam, Amsterdam şehirlerinde gerçekleştirildi. Annelere 'Nasıl bir birey yetiştirmek istiyorsunuz?', 'Çocuğunuzdan beklentileriniz neler?', 'Kültürünüzü ne kadar koruyorsunuz', 'Yabancı uyruklu anneleri nasıl buluyorsunuz' gibi sorular yönelten Psikolog Jagtap böylece Türk ve yabancı annelerin çocuk yetiştirmede gösterdikleri davranış farklılıklarını ortaya koydu.
Jagtap araştırmasında şu farklılıkları saptadığını söyledi:
"Türk anneler çocuklarının aileyle yakın ilişkileri olan, terbiyeli, büyüklerine saygılı ve itaatkâr birer yetişkin olarak büyümelerini Alman ve Hollandalı annelerden daha çok önemsiyor. Oysa Hollandalı ve Alman anneler çocuklarının sağlıklı ve mutlu, ayakları üzerinde durabilen, özerk, bağımsız bir kişilik geliştirebilen bireyler olarak gelişmesini ön plana çıkarıyorlar. Öte yandan Türk göçmen anneleri kendi içinde Almanya da Hollanda kültürünü benimsemelerine göre farklılıklar da gösteriyorlar. İçinde yaşadıkları Avrupa kültürüne bütünleşmiş Türk annelerinin daha çok özerklik vurgusu yaptıklarını da görüyoruz."
Kuralcılık garipseniyor
Türk annelerin yabancı anneleri kimi zaman gaddar bulduklarını da belirten Jagtap, "İki grup annenin birbirlerine bakış açısı çok farklı. Türk anneleri yabancı anneleri çok kuralcı ve gaddar buluyorlar. Yabancı annelerin küçük çocuklarını odalarında yalnız bırakmalarını çok garipsiyorlar. Yabancı anneler ise Türk anneleri gereğinden fazla yumuşak buluyorlar" dedi.
Son Güncelleme: Perşembe, 21 Şubat 2013 16:07
Gösterim: 1897

