Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ilköğretim 1’inci sınıf öğrencilerini karne stresinden kurtarmak için, notla değerlendirme yapılmamasına yönelik çalışma başlattı.

karne var not yokYapılan çalışmaya göre ilköğretim 1’inci sınıf öğrencileri mevcut sistemde olduğu gibi karne alacak, ama not verilmeyecek. Öğrenciler karnelerinde notla değil, davranış puanları ile değerlendirilecek. Yeni sistemle beraber öğrencilere; oyunla, resim ve müzik ağırlıklı derslerle okuma ve yazma öğretmeyi planlayan Bakanlık, minik öğrencilerin daha 5.5 yaşında not stresi yaşamalarının da önüne geçmeyi hedefliyor.

(hürriyet)

> İlköğretim 1. sınıf öğrencilerine karne var not yok

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), ilköğretim 1’inci sınıf öğrencilerini karne stresinden kurtarmak için, notla değerlendirme yapılmamasına yönelik çalışma başlattı.

karne var not yokYapılan çalışmaya göre ilköğretim 1’inci sınıf öğrencileri mevcut sistemde olduğu gibi karne alacak, ama not verilmeyecek. Öğrenciler karnelerinde notla değil, davranış puanları ile değerlendirilecek. Yeni sistemle beraber öğrencilere; oyunla, resim ve müzik ağırlıklı derslerle okuma ve yazma öğretmeyi planlayan Bakanlık, minik öğrencilerin daha 5.5 yaşında not stresi yaşamalarının da önüne geçmeyi hedefliyor.

(hürriyet)

Son Güncelleme: Çarşamba, 23 May 2012 09:23

Gösterim: 4287

”Yeni eğitim sisteminde toplumsal talepler dikkate alınmalıdır, ilkokul öğrencilerine din eğitimi imkanı sağlanması hususu tartışılmalıdır”

4+4+4 eğitim sistemi”4 4 4: Eğitim Sisteminin Yeniden  Yapılandırılması” çalıştayı sonuç bildirisinde ailelerin ve öğretmenlerin yeni  eğitim düzenlemesi hakkında ciddi endişeleri bulunduğu ve yeni sistem hakkında  yeterli bilgilendirmenin yapılması gerektiği belirtilerek, ”Yeni eğitim  sisteminde toplumsal talepler dikkate alınmalıdır, ilkokul öğrencilerine din  eğitimi imkanı sağlanması hususu tartışılmalıdır” denildi.

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) ve Siyaset Ekonomi Toplum Araştırmaları Vakfı  (SETA) işbirliğiyle SAÜ’de düzenlenen ”4 4 4: Eğitim Sisteminin Yeniden  Yapılandırılması” konulu çalıştay sona erdi.

Çalıştayın ardından açıklanan sonuç bildirisinde anasınıfına başlama yaşı  için 48-66 ay yerine, 54-66 ayın esas alınması gerektiği belirtilerek, 60-66  aylık çocukların okula başlamasının sisteme bağlanması, veli, sınıf öğretmeni,  rehber öğretmen ve müdürlerin de karar alma süreçlerinde yer almaları gerektiği  ifade edildi.

Öğretmen yetiştirme programlarının yeni yasal düzenlemedeki  yeterlilikleri sağlayacak şekilde gözden geçirilmesi gerektiği kaydedilen  bildiride, şu görüşlere yer verildi: ”Yeni eğitim sisteminde (özellikle seçmeli dersler belirlenirken),  toplumsal talepler dikkate alınmalıdır. Örneğin, ilkokul öğrencilerine din  eğitimi imkanı sağlanması hususu tartışılmalıdır. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi  dersi, 1. sınıftan itibaren müfredatta yer alabilir. Ayrıca, farklı din ve  mezheplere göre seçmeli dersler sunulmalıdır. Türkiye’de konuşulan dillerin  öğretimi talepleri de dikkate alınmalıdır. Sınıf mevcutları azaltılmalı ve  ihtiyaca binaen öğretmen ataması yapılmalıdır. Mevcut eğitim sisteminde ciddi  eşitsizlikler bulunmaktadır. Eğitim sisteminin kalitesini arttırmaya yönelik  çalışmalar sürdürülmelidir.

Eğitim sistemindeki yeniden düzenlemenin başarılı olması için öğretmenler  sürece dahil edilmelidir. Özellikle, bu çerçevede okulda olumlu bir atmosfer  oluşturulması, öğrenen okul mantığının yerleştirilmesi, idari kadronun liderlik  özellikleriyle donatılması, öğretmenlerin haklarının düşünülmesi gereklidir.”

”Kapalı köy okulları, mümkün olduğunca aktif hale getirilmelidir”

Okula devamsızlık ve terk konusunun özellikle ortaöğretimde ciddi bir  sorun teşkil ettiğine işaret edilen bildiride, sorunun çözümü için gerekli  çalışmaların etkinleştirilmesi gerektiği vurgulandı.

Ortaokul ara sınıflardan imam hatip okullarına geçiş talebi bulunduğu,  Milli Eğitim Bakanlığı ile bu konuda çalışma yapılması gerektiği belirtilen  bildiri, şöyle devam etti:

”Bir mahalde imam-hatip ortaokulu veya lisesi için talep varsa, bu talep  bakanlık tarafından karşılanmalıdır. Din eğitiminin doğuracağı personel ihtiyacı  hususunda, Diyanet İşleri Başkanlığı’nda görevli 13 bin ilahiyat mezunu  personelden yararlanılabilir. Okul yılının uzamaması ve yabancı dil eğitiminin  etkinleştirilmesi için isteyen okulların yabancı dil ağırlıklı 5. ve 9. sınıf  açması sağlanmalıdır.  dil eğitimi gibi gerekçelerle kademeler arası geçişlerde bir yıl ara verme  tartışılmalıdır.

Okuldaki fiziki ortamlar, çocukların gelişimsel özelliklerine, derslerin  mahiyetine uygun şekilde ve kademeler göz önüne alınarak tasarlanmalıdır. Kapalı  köy okulları, mümkün olduğunca aktif hale getirilmelidir. Bu çerçevede, en az 10  öğrenci yerine 5 öğrencisi olan köylerde de okul-sınıf açılabilmelidir. Öğrenciyi  taşımak yerine, öğretmeni taşıyan bir sistem değerlendirmeye ve tartışmaya  açılmalıdır. Seçmeli derslerin verimli bir şekilde uygulanabilmesi için okul  içinde derslerin mahiyetine uygun yeni mekanlar oluşturulmalıdır.”

”Öğrencilerin ikametleri ile okullar arasındaki mesafeler dikkate  alınmalıdır”

Kademeler arası geçişler sonrası öğrencilerin uyum sorunlarının  azaltılması için çalışma yapılması gerektiği ifade edilen bildiride, seçmeli  derslerin esnek ve kur sistemi olarak kurgulanması, öğrencilerin sınıf ayrımı  olmaksızın seçmeli derslere istediği zaman başlayabilmesi gerektiği kaydedildi.

Kazanılmış yeterliliklerin belgelendirilmesi ve derslerden muafiyetin  sağlanması gerektiğine vurgu yapılan bildiri, şöyle sona erdi:

”İlk iki sınıf programları, özellikle ilk okuma ve yazma öğretimi  çerçevesinde yeniden ele alınmalı ve programların daha etkin bir şekilde  uygulanması için çalışmalar yapılmalıdır. İlköğretim okullarının  kademelendirilmesiyle öğrencilerin ilk ve ortaokulları belirlenirken,  öğrencilerin ikametleri ile okullar arasındaki mesafeler dikkate alınmalıdır.

Yeni eğitim düzenlemesinin uygulama süreci ilgili kurumlar ve bağımsız  kuruluşlar tarafından izlenmeli, bu konuda yapılacak araştırmalar desteklenmeli  ve sistemin geliştirilmesi için öneriler yetkililerle paylaşılmalıdır.”

(milliyet)

> 4 4 4: Eğitim Sisteminin Yeniden Yapılandırılması

”Yeni eğitim sisteminde toplumsal talepler dikkate alınmalıdır, ilkokul öğrencilerine din eğitimi imkanı sağlanması hususu tartışılmalıdır”

4+4+4 eğitim sistemi”4 4 4: Eğitim Sisteminin Yeniden  Yapılandırılması” çalıştayı sonuç bildirisinde ailelerin ve öğretmenlerin yeni  eğitim düzenlemesi hakkında ciddi endişeleri bulunduğu ve yeni sistem hakkında  yeterli bilgilendirmenin yapılması gerektiği belirtilerek, ”Yeni eğitim  sisteminde toplumsal talepler dikkate alınmalıdır, ilkokul öğrencilerine din  eğitimi imkanı sağlanması hususu tartışılmalıdır” denildi.

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) ve Siyaset Ekonomi Toplum Araştırmaları Vakfı  (SETA) işbirliğiyle SAÜ’de düzenlenen ”4 4 4: Eğitim Sisteminin Yeniden  Yapılandırılması” konulu çalıştay sona erdi.

Çalıştayın ardından açıklanan sonuç bildirisinde anasınıfına başlama yaşı  için 48-66 ay yerine, 54-66 ayın esas alınması gerektiği belirtilerek, 60-66  aylık çocukların okula başlamasının sisteme bağlanması, veli, sınıf öğretmeni,  rehber öğretmen ve müdürlerin de karar alma süreçlerinde yer almaları gerektiği  ifade edildi.

Öğretmen yetiştirme programlarının yeni yasal düzenlemedeki  yeterlilikleri sağlayacak şekilde gözden geçirilmesi gerektiği kaydedilen  bildiride, şu görüşlere yer verildi: ”Yeni eğitim sisteminde (özellikle seçmeli dersler belirlenirken),  toplumsal talepler dikkate alınmalıdır. Örneğin, ilkokul öğrencilerine din  eğitimi imkanı sağlanması hususu tartışılmalıdır. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi  dersi, 1. sınıftan itibaren müfredatta yer alabilir. Ayrıca, farklı din ve  mezheplere göre seçmeli dersler sunulmalıdır. Türkiye’de konuşulan dillerin  öğretimi talepleri de dikkate alınmalıdır. Sınıf mevcutları azaltılmalı ve  ihtiyaca binaen öğretmen ataması yapılmalıdır. Mevcut eğitim sisteminde ciddi  eşitsizlikler bulunmaktadır. Eğitim sisteminin kalitesini arttırmaya yönelik  çalışmalar sürdürülmelidir.

Eğitim sistemindeki yeniden düzenlemenin başarılı olması için öğretmenler  sürece dahil edilmelidir. Özellikle, bu çerçevede okulda olumlu bir atmosfer  oluşturulması, öğrenen okul mantığının yerleştirilmesi, idari kadronun liderlik  özellikleriyle donatılması, öğretmenlerin haklarının düşünülmesi gereklidir.”

”Kapalı köy okulları, mümkün olduğunca aktif hale getirilmelidir”

Okula devamsızlık ve terk konusunun özellikle ortaöğretimde ciddi bir  sorun teşkil ettiğine işaret edilen bildiride, sorunun çözümü için gerekli  çalışmaların etkinleştirilmesi gerektiği vurgulandı.

Ortaokul ara sınıflardan imam hatip okullarına geçiş talebi bulunduğu,  Milli Eğitim Bakanlığı ile bu konuda çalışma yapılması gerektiği belirtilen  bildiri, şöyle devam etti:

”Bir mahalde imam-hatip ortaokulu veya lisesi için talep varsa, bu talep  bakanlık tarafından karşılanmalıdır. Din eğitiminin doğuracağı personel ihtiyacı  hususunda, Diyanet İşleri Başkanlığı’nda görevli 13 bin ilahiyat mezunu  personelden yararlanılabilir. Okul yılının uzamaması ve yabancı dil eğitiminin  etkinleştirilmesi için isteyen okulların yabancı dil ağırlıklı 5. ve 9. sınıf  açması sağlanmalıdır.  dil eğitimi gibi gerekçelerle kademeler arası geçişlerde bir yıl ara verme  tartışılmalıdır.

Okuldaki fiziki ortamlar, çocukların gelişimsel özelliklerine, derslerin  mahiyetine uygun şekilde ve kademeler göz önüne alınarak tasarlanmalıdır. Kapalı  köy okulları, mümkün olduğunca aktif hale getirilmelidir. Bu çerçevede, en az 10  öğrenci yerine 5 öğrencisi olan köylerde de okul-sınıf açılabilmelidir. Öğrenciyi  taşımak yerine, öğretmeni taşıyan bir sistem değerlendirmeye ve tartışmaya  açılmalıdır. Seçmeli derslerin verimli bir şekilde uygulanabilmesi için okul  içinde derslerin mahiyetine uygun yeni mekanlar oluşturulmalıdır.”

”Öğrencilerin ikametleri ile okullar arasındaki mesafeler dikkate  alınmalıdır”

Kademeler arası geçişler sonrası öğrencilerin uyum sorunlarının  azaltılması için çalışma yapılması gerektiği ifade edilen bildiride, seçmeli  derslerin esnek ve kur sistemi olarak kurgulanması, öğrencilerin sınıf ayrımı  olmaksızın seçmeli derslere istediği zaman başlayabilmesi gerektiği kaydedildi.

Kazanılmış yeterliliklerin belgelendirilmesi ve derslerden muafiyetin  sağlanması gerektiğine vurgu yapılan bildiri, şöyle sona erdi:

”İlk iki sınıf programları, özellikle ilk okuma ve yazma öğretimi  çerçevesinde yeniden ele alınmalı ve programların daha etkin bir şekilde  uygulanması için çalışmalar yapılmalıdır. İlköğretim okullarının  kademelendirilmesiyle öğrencilerin ilk ve ortaokulları belirlenirken,  öğrencilerin ikametleri ile okullar arasındaki mesafeler dikkate alınmalıdır.

Yeni eğitim düzenlemesinin uygulama süreci ilgili kurumlar ve bağımsız  kuruluşlar tarafından izlenmeli, bu konuda yapılacak araştırmalar desteklenmeli  ve sistemin geliştirilmesi için öneriler yetkililerle paylaşılmalıdır.”

(milliyet)

Son Güncelleme: Salı, 22 May 2012 15:31

Gösterim: 2743

Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna'da, Guinness rekorlar kitabına girebilmek için düzenlenen ''mezuniyet töreni 2012'' adlı etkinlik kapsamında yaklaşık 700 liseli dans etti.

700 liseli dans ettiGuinness rekorlar kitabına en fazla öğrencinin katılımıyla ''uyumlu dans'' kategorisine girmek için Avrupa'nın 10 ülkesinde, çeşitli okullarca organize edilen ''mezuniyet töreni 2012'' adlı etkinlik, bugün 70 şehirde, 30 bine yakın öğrencinin katılımıyla yapıldı.

Bosna-Hersek'te de başkent Saraybosna başta olmak üzere Mostar, Tuzla, Zenica, Bosanska Gradişka, Travnik, Cazin ve Bihaç kentlerinde söz konusu etkinlik kapsamında lise son sınıfa giden öğrenciler dans gösterisi yaptı.

Başkent Saraybosna'nın merkezinde bulunan Çocuklar Parkı'nda toplanan 700 genç, Johann Strauss'un "Fledermauss-Quadrille" eseri eşliğinde 6 dakika boyunca dans ederek, diğer ülkelerdeki arkadaşlarıyla aynı etkinliğe katıldı.

> 700 liseli Guinness’e girmek için dans etti

Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna'da, Guinness rekorlar kitabına girebilmek için düzenlenen ''mezuniyet töreni 2012'' adlı etkinlik kapsamında yaklaşık 700 liseli dans etti.

700 liseli dans ettiGuinness rekorlar kitabına en fazla öğrencinin katılımıyla ''uyumlu dans'' kategorisine girmek için Avrupa'nın 10 ülkesinde, çeşitli okullarca organize edilen ''mezuniyet töreni 2012'' adlı etkinlik, bugün 70 şehirde, 30 bine yakın öğrencinin katılımıyla yapıldı.

Bosna-Hersek'te de başkent Saraybosna başta olmak üzere Mostar, Tuzla, Zenica, Bosanska Gradişka, Travnik, Cazin ve Bihaç kentlerinde söz konusu etkinlik kapsamında lise son sınıfa giden öğrenciler dans gösterisi yaptı.

Başkent Saraybosna'nın merkezinde bulunan Çocuklar Parkı'nda toplanan 700 genç, Johann Strauss'un "Fledermauss-Quadrille" eseri eşliğinde 6 dakika boyunca dans ederek, diğer ülkelerdeki arkadaşlarıyla aynı etkinliğe katıldı.

Son Güncelleme: Cuma, 18 May 2012 17:27

Gösterim: 2116

Edirne'de bir öğretmen ve 2 öğrencisi kulak çınlamasını tedavi etmek amacıyla geliştirdikleri ve dünya çapında 1576 proje arasından ilk dörde kalan ''Manyetik rezonans arı kulaklığı'' projesi ile dünya dördüncüsü oldu.

kulak çınlaması projesiKeşan Anadolu Meslek Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Hasan Avcu ile öğrenciler Betül Büdün ve Melek Danacı kulak çınlamasını tedavi etmek amacıyla ''Manyetik rezonans arı kulaklığı'' projesi geliştirdi.

Geliştirilen projeyle Türkiye'de düzenlenen İnepo Çevre Proje Olimpiyatları'nda birinci olan ekip, ABD'de yapılan ''Uluslararası Bilim ve Mühendislik Fuarı İntel-ISEF Proje Olimpiyatları'nda Türkiye'yi temsil etme hakkı kazandı.

Geçen hafta Pittsburg'da 68 ülkeden 1576 projenin yarıştığı proje olimpiyatlarında Türkiye'yi temsil eden grubun ''Manyetik rezonans arı kulaklığı'' projesi dünya dördüncüsü oldu.

Bir çok bilim adamı ve teknoloji firmalarının takip ettiği olimpiyatlarda, Türk ekibin projesinin başta dünya devi Apple'ın ve bir çok firmanın patentini almak için teklifte bulunduğu belirtildi.

''Bu başarı Türkiye'nin başarısıdır''

Başarılı öğrenciler yurda dönüşlerinde Edirne Valisi Gökhan Sözer'i makamında ziyaret etti.

Vali Sözer, projenin Türkiye çapında yapılan yarışmalarda birinci olduktan sonra dünya çapında çok önemli bir başarıya imza attığını söyledi. Öğrencileri ABD'ye gönderirken projenin derece alacağını tahmin ettiklerini anlatan Vali Sözer, ''Biz öğrencilerimizi ABD'ye gönderirken hem heyecanlı hemde ümitliydik. Bizim için bu okulumuzun, bu öğretmen ve öğrencilerimizin elde ettiği başarı önemlidir. Bu başarı Türkiye'nin bir başarısıdır. Ben projede emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Ama öğrencilerimizi herkesten çok tebrik ediyorum. Bizi gururlandırdılar, sevindirdiler'' diye konuştu.

Projenin mimarlarından Betül Büdün ise Türkiye'de ve dünyada kesin bir tedavisi olmayan kulak çınlamasını geliştirdikleri ''Manyetik rezonans arı kulaklığı'' ile tedavi ettiklerini belirtti.

Proje kapsamında 30 hasta üzerinde çalışmalar yaptıklarını anlatan Büdün,''Kulak çınlaması olan hastalar üzerinde yaptığımız çalışmalarda geliştirdiğimiz arı sesi veren kulaklığın hastalardan yüzde 87'sinde olumlu sonuç verdiğini gördük. Bizler Türkiye'de ve dünyada tedavisi olmayan kulak çınlamasını arı sesi frekansıyla tedavi etmeyi başardık'' diye konuştu.

Projenin ABD'de çok dikkat çektiğini ifade eden Büdün, başta Apple'ın kurucusu ve ortaklarından olan bir doktor olmak üzere bir çok kişinin projenin patentini almak için teklifte bulunduğunu belirtti.

Edirne Valisi Sözer, proje ekibini başarılarından dolayı kutlayarak, her birini çeyrek Cumhuriyet altını ile ödüllendirdi.

Kulaklık nasıl çalışıyor?

Öğrencilerin geliştirdiği manyetik rezonans arı kulaklığında, kulaklıklar içindeki modüllere göre ayarlanan özel bal arıları, kulaktaki çınlamayı algılamasıyla, çınlamaya karşı ses frekansı gönderiyor. Böylece işitme sistemi içinde doğan kulak çınlamasını işitilmez hale getirerek bloke ediyor.

Kulakta bulunan sinir liflerini onarıcı etkisi sayesinde bu tedavi ile bazı hastaların kulak çınlaması tamamıyla ortadan kaldırılıyor.


> Liseli öğrencilerden müthiş buluş

Edirne'de bir öğretmen ve 2 öğrencisi kulak çınlamasını tedavi etmek amacıyla geliştirdikleri ve dünya çapında 1576 proje arasından ilk dörde kalan ''Manyetik rezonans arı kulaklığı'' projesi ile dünya dördüncüsü oldu.

kulak çınlaması projesiKeşan Anadolu Meslek Lisesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni Hasan Avcu ile öğrenciler Betül Büdün ve Melek Danacı kulak çınlamasını tedavi etmek amacıyla ''Manyetik rezonans arı kulaklığı'' projesi geliştirdi.

Geliştirilen projeyle Türkiye'de düzenlenen İnepo Çevre Proje Olimpiyatları'nda birinci olan ekip, ABD'de yapılan ''Uluslararası Bilim ve Mühendislik Fuarı İntel-ISEF Proje Olimpiyatları'nda Türkiye'yi temsil etme hakkı kazandı.

Geçen hafta Pittsburg'da 68 ülkeden 1576 projenin yarıştığı proje olimpiyatlarında Türkiye'yi temsil eden grubun ''Manyetik rezonans arı kulaklığı'' projesi dünya dördüncüsü oldu.

Bir çok bilim adamı ve teknoloji firmalarının takip ettiği olimpiyatlarda, Türk ekibin projesinin başta dünya devi Apple'ın ve bir çok firmanın patentini almak için teklifte bulunduğu belirtildi.

''Bu başarı Türkiye'nin başarısıdır''

Başarılı öğrenciler yurda dönüşlerinde Edirne Valisi Gökhan Sözer'i makamında ziyaret etti.

Vali Sözer, projenin Türkiye çapında yapılan yarışmalarda birinci olduktan sonra dünya çapında çok önemli bir başarıya imza attığını söyledi. Öğrencileri ABD'ye gönderirken projenin derece alacağını tahmin ettiklerini anlatan Vali Sözer, ''Biz öğrencilerimizi ABD'ye gönderirken hem heyecanlı hemde ümitliydik. Bizim için bu okulumuzun, bu öğretmen ve öğrencilerimizin elde ettiği başarı önemlidir. Bu başarı Türkiye'nin bir başarısıdır. Ben projede emeği geçen herkesi tebrik ediyorum. Ama öğrencilerimizi herkesten çok tebrik ediyorum. Bizi gururlandırdılar, sevindirdiler'' diye konuştu.

Projenin mimarlarından Betül Büdün ise Türkiye'de ve dünyada kesin bir tedavisi olmayan kulak çınlamasını geliştirdikleri ''Manyetik rezonans arı kulaklığı'' ile tedavi ettiklerini belirtti.

Proje kapsamında 30 hasta üzerinde çalışmalar yaptıklarını anlatan Büdün,''Kulak çınlaması olan hastalar üzerinde yaptığımız çalışmalarda geliştirdiğimiz arı sesi veren kulaklığın hastalardan yüzde 87'sinde olumlu sonuç verdiğini gördük. Bizler Türkiye'de ve dünyada tedavisi olmayan kulak çınlamasını arı sesi frekansıyla tedavi etmeyi başardık'' diye konuştu.

Projenin ABD'de çok dikkat çektiğini ifade eden Büdün, başta Apple'ın kurucusu ve ortaklarından olan bir doktor olmak üzere bir çok kişinin projenin patentini almak için teklifte bulunduğunu belirtti.

Edirne Valisi Sözer, proje ekibini başarılarından dolayı kutlayarak, her birini çeyrek Cumhuriyet altını ile ödüllendirdi.

Kulaklık nasıl çalışıyor?

Öğrencilerin geliştirdiği manyetik rezonans arı kulaklığında, kulaklıklar içindeki modüllere göre ayarlanan özel bal arıları, kulaktaki çınlamayı algılamasıyla, çınlamaya karşı ses frekansı gönderiyor. Böylece işitme sistemi içinde doğan kulak çınlamasını işitilmez hale getirerek bloke ediyor.

Kulakta bulunan sinir liflerini onarıcı etkisi sayesinde bu tedavi ile bazı hastaların kulak çınlaması tamamıyla ortadan kaldırılıyor.


Son Güncelleme: Salı, 22 May 2012 10:08

Gösterim: 2304

Sakarya'da YGS'ye giren ve LYS'ye hazırlanan öğrencilere sınav kaygılarının belirlenmesi için yapılan ankette kaygı verici sonuçlar ortaya çıktı, öğrenciler üniversite sınavını tehdit olarak görüyor .

sınav anketiSakarya Üniversitesi (SAÜ) Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Zafer Danış gözetiminde, bölüm öğrencilerinin Serdivan Lisesi son sınıf öğrencilerine yaptığı anket üniversite sınavına giren öğrencilerin birçok kaygı taşıdığını ortaya çıkardı. Anketle öğrencilerin sınav kaygısını etkileyen faktörlerden 'başkalarının görüşü, kendi görüşleri, gelecekle ilgili endişeleri, sınava hazırlanmakla ilgili endişeleri, sınav sürecine ilişkin bedensel ve zihinsel tepkiler ve genel sınav kaygısına ilişkin durumları ele alındı. 153 öğrenci ile yapılan ankette öğrencilerin yüzde 73'ü sınavı bir kriz dönemi, yüzde 80'ni ise geleceği için bir tehdit olarak görüyor. Öğrencilerin yüzde 86'sı ise sınavdaki başarısının gelecekteki mutluluğunun ve başarısının tek ölçütü olarak algılıyor.

Anket sonuçlarını değerlendiren Sosyal Hizmet Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Zafer Danış, öğrencilerin sınava yönelik kaygılarını tetikleyen birçok unsurun bulunduğunu söyledi. Danış, ailenin tutumu, arkadaş ortamı, her geçen gün değişen sınav sistemi, okul ortamı ve öğretmenlerin öğrencilere karşı olan tutumlarının öğrencilerin sınav kaygısı üzerinde belirleyici rol oynadığını kaydetti.

Her bir öğrenci için sınav kaygısını etkileyen faktörlerin analiz edilerek, velilere mektupla gönderildiğini ve tavsiyelerde bulunduklarını vurgulayan Danış, ailelerin öğrencilerin sınav kaygısının azaltılmasında önemli rol oynayabileceklerini kaydetti.

77'si erkek, 76'sı kız toplam 153 öğrenci ile yüz yüze yapılan ankette çıkan sonuçlar şöyle:

133 öğrenci (yüzde 86) sınavlardaki başarılarının gelecekteki mutluluğunun ve başarısının tek ölçütü olarak düşünüyor.

113 öğrenci (yüzde 73) sınavı bir kriz dönemi olarak görmektedir. 52 öğrenci sınava hazırlanırken iştahsızlık, uykusuzluk, gerginlik gibi birçok bedensel rahatsızlıkla mücadele etmek zorunda kalıyor.

97 öğrenci (yüzde 63) sınava hazırlanırken veya sınav esnasında çevresinde olup bitenden fazlasıyla etkilenmekte ve dikkatini toplamakta güçlük çekiyor.

123 (yüzde 80) öğrenci sınavlarda kendine güvenmediğini, sınavların varlığını geleceği için bir tehdit olarak görüyor.

87 öğrenci (yüzde 56) başkalarının görüşüne büyük önem veriyor.

79 öğrenci (yüzde 51) sınavlardaki başarısını kendisine olan saygısı ile eşdeğer görüyor.

(zaman)

> Üniversite sınavı öğrenciler için bir tehdit

Sakarya'da YGS'ye giren ve LYS'ye hazırlanan öğrencilere sınav kaygılarının belirlenmesi için yapılan ankette kaygı verici sonuçlar ortaya çıktı, öğrenciler üniversite sınavını tehdit olarak görüyor .

sınav anketiSakarya Üniversitesi (SAÜ) Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Zafer Danış gözetiminde, bölüm öğrencilerinin Serdivan Lisesi son sınıf öğrencilerine yaptığı anket üniversite sınavına giren öğrencilerin birçok kaygı taşıdığını ortaya çıkardı. Anketle öğrencilerin sınav kaygısını etkileyen faktörlerden 'başkalarının görüşü, kendi görüşleri, gelecekle ilgili endişeleri, sınava hazırlanmakla ilgili endişeleri, sınav sürecine ilişkin bedensel ve zihinsel tepkiler ve genel sınav kaygısına ilişkin durumları ele alındı. 153 öğrenci ile yapılan ankette öğrencilerin yüzde 73'ü sınavı bir kriz dönemi, yüzde 80'ni ise geleceği için bir tehdit olarak görüyor. Öğrencilerin yüzde 86'sı ise sınavdaki başarısının gelecekteki mutluluğunun ve başarısının tek ölçütü olarak algılıyor.

Anket sonuçlarını değerlendiren Sosyal Hizmet Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Zafer Danış, öğrencilerin sınava yönelik kaygılarını tetikleyen birçok unsurun bulunduğunu söyledi. Danış, ailenin tutumu, arkadaş ortamı, her geçen gün değişen sınav sistemi, okul ortamı ve öğretmenlerin öğrencilere karşı olan tutumlarının öğrencilerin sınav kaygısı üzerinde belirleyici rol oynadığını kaydetti.

Her bir öğrenci için sınav kaygısını etkileyen faktörlerin analiz edilerek, velilere mektupla gönderildiğini ve tavsiyelerde bulunduklarını vurgulayan Danış, ailelerin öğrencilerin sınav kaygısının azaltılmasında önemli rol oynayabileceklerini kaydetti.

77'si erkek, 76'sı kız toplam 153 öğrenci ile yüz yüze yapılan ankette çıkan sonuçlar şöyle:

133 öğrenci (yüzde 86) sınavlardaki başarılarının gelecekteki mutluluğunun ve başarısının tek ölçütü olarak düşünüyor.

113 öğrenci (yüzde 73) sınavı bir kriz dönemi olarak görmektedir. 52 öğrenci sınava hazırlanırken iştahsızlık, uykusuzluk, gerginlik gibi birçok bedensel rahatsızlıkla mücadele etmek zorunda kalıyor.

97 öğrenci (yüzde 63) sınava hazırlanırken veya sınav esnasında çevresinde olup bitenden fazlasıyla etkilenmekte ve dikkatini toplamakta güçlük çekiyor.

123 (yüzde 80) öğrenci sınavlarda kendine güvenmediğini, sınavların varlığını geleceği için bir tehdit olarak görüyor.

87 öğrenci (yüzde 56) başkalarının görüşüne büyük önem veriyor.

79 öğrenci (yüzde 51) sınavlardaki başarısını kendisine olan saygısı ile eşdeğer görüyor.

(zaman)

Son Güncelleme: Cumartesi, 12 May 2012 17:08

Gösterim: 4064


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.