Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Türkiye Üstün Zekalı ve Dahi Çocuklar Eğitim Vakfı (TÜZDEV), zeka seviyesi yüksek çocukların hangi alanda beceriye sahip olduğunu belirlemek için yetenek laboratuvarları kuracak.

TÜZDEV Genel Başkanı Kemal Tekden, AA muhabirine yaptığı açıklamada, üstün zekalı çocukların bütün toplumlar için bir "güç" olduğunu belirterek, bu çocukların keşfedilmesi konusunda dünyanın bazı ülkelerinin ön sırada yer aldığını söyledi.

Türkiye'de, zeka seviyesi üst düzeyde olan çocukların ya çevresindeki duyarlı kişilerin ya da ailesi veya eğitimcilerinin çeşitli testler yaptırmasıyla keşfedildiğini anlatan Tekden, İsrail, ABD, Hollanda, Rusya gibi ülkelerde çocukların "şansa bırakılmadan" tespit edildiğini kaydetti.

"Deha çaplı" çocukların hem vakıflarının hem de Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) Rehberlik ve Araştırma Merkezleri'ndeki (RAM) testlerle ortaya çıkarıldığını ifade eden Tekden, "Aslında dünya çapında yetenek testleri var. İsrail ve ABD gibi ülkelerin uyguladığı sistemde çocuklar, yetenek laboratuvarlarına sokuluyor. Bu laboratuvarlarda beyinle, el melekeleriyle, vücutla ve duygusal yeteneklerle alakalı testler yapılıyor ve çocukların ne konuda başarılı olabileceği ortaya çıkarılıyor" diye konuştu.

Tekden, yetenekler laboratuvarlardaki tespit işleminin en sağlıklı yöntem olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Bunu henüz Türkiye'de başlatamadık çünkü bunun için altyapı yok. Ama dünyanın çeşitli yerlerinde, gelişmiş ülkelerde bunlar yapılıyor. Bizim arzumuz böyle bir laboratuvar oluşturmak. Bunlar yapıldıktan sonra çocukların analiz edilmesi gerekiyor. Ailelerine, eğitimcilerine ve vakfımıza bu çocuklarla ilgili analiz raporları sunuluyor. 'Çocuğunuzun şu yetenekleri çok üst planda' gibi raporlar ortaya çıkıyor. Ona göre çocukların eğitimi devam ediyor. Arzumuz, vakıf adına çok üst seviyede özel okullar açmak. İnşallah bu konuda devletimizin de desteğini alacağımıza eminim."

Deha çaplı çocukları tespit edecek eğitimci yok

Tekden, tüm toplumlarda deha çaplı çocuklar olduğunu ve bunların nüfusa oranının yaklaşık yüzde 2-2,5 civarında görüldüğünü belirtti.

Zeka seviyesi üst düzeydeki çocukları küçük yaşta tespit edebilmek için özellikle eğitimcilerin ve ailelerinin de bu konuda bilgili olması gerektiğini anlatan Tekden, şöyle konuştu:

"En önemli sıkıntılardan birisi bu konuda yetişmiş eğitimci eksiği olması. Bu açığın da kısa zamanda kapatılması gerekiyor. Vakfımızda yaklaşık 100'ün üzerinde uzman, hem akademisyen hem sanatçı, hem aydın hem eğitimci insanlarla bu işi yapmayı planlıyoruz. Bunlar sahalarında gerçekten çok iyi, otorite olan insanlar. Mesela liderlik ve girişimcilik eğitimleri, bir takım akıl ve zeka oyunlarıyla alakalı programlar... Akıl ve zeka oyunlarıyla alakalı programlarla ilgili bir eksiğimiz var. Milli Eğitim Bakanlığı okullara böyle bir ders koydu ama eğitimcisi yok, kitabı yok ama biz kitabını da bastırdık."

Stratejik düşünme ve bilimsel bakış açısı gibi sosyal yönde çocukların önünü açacak eğitimlerle öğrencilerini desteklemek istediklerini dile getiren Tekden, "Bu konuda hayırseverlerin, devlet yetkililerinin, bürokratlarımızın desteğini alarak bu çocuklarımızı en iyi şekilde, dünya çapında yetiştirme gayemiz var" ifadelerini kullandı.

Pilot uygulamayla zeka testleri yapılacak

Tekden, vakıflarının MEB desteğiyle uygulamaya koyacağı bir projeyle, üstün zekalı ya da dahi çocuklara, ailelerine ve öğretmenlerine Türkiye genelinde eğitimler başlatacaklarını da bildirdi.

İstanbul, Ankara, Kayseri, Denizli, Gaziantep, Konya, Eskişehir ve Adana'da pilot uygulaması yapılacak projeyle, üstün zekalı çocuğu olduğunu düşünen aileler, TÜZDEV'e giderek zeka testi yaptıracak, daha sonra bu çocuklara akademik desteğin yanında liderlik, sosyal ve duygusal zeka gibi konularda da eğitimler verilecek.

Zeka testleri beş yaş üstündeki çocuklara yapılacak ve TÜZDEV merkezlerinde eğitimlere alınan çocukların daha sonra MEB'e bağlı Bilim ve Sanat Merkezlerinde eğitim görmesi sağlanacak.

> Üstün zekalıları tespit için laboratuvar kuruluyor

Türkiye Üstün Zekalı ve Dahi Çocuklar Eğitim Vakfı (TÜZDEV), zeka seviyesi yüksek çocukların hangi alanda beceriye sahip olduğunu belirlemek için yetenek laboratuvarları kuracak.

TÜZDEV Genel Başkanı Kemal Tekden, AA muhabirine yaptığı açıklamada, üstün zekalı çocukların bütün toplumlar için bir "güç" olduğunu belirterek, bu çocukların keşfedilmesi konusunda dünyanın bazı ülkelerinin ön sırada yer aldığını söyledi.

Türkiye'de, zeka seviyesi üst düzeyde olan çocukların ya çevresindeki duyarlı kişilerin ya da ailesi veya eğitimcilerinin çeşitli testler yaptırmasıyla keşfedildiğini anlatan Tekden, İsrail, ABD, Hollanda, Rusya gibi ülkelerde çocukların "şansa bırakılmadan" tespit edildiğini kaydetti.

"Deha çaplı" çocukların hem vakıflarının hem de Milli Eğitim Bakanlığı'nın (MEB) Rehberlik ve Araştırma Merkezleri'ndeki (RAM) testlerle ortaya çıkarıldığını ifade eden Tekden, "Aslında dünya çapında yetenek testleri var. İsrail ve ABD gibi ülkelerin uyguladığı sistemde çocuklar, yetenek laboratuvarlarına sokuluyor. Bu laboratuvarlarda beyinle, el melekeleriyle, vücutla ve duygusal yeteneklerle alakalı testler yapılıyor ve çocukların ne konuda başarılı olabileceği ortaya çıkarılıyor" diye konuştu.

Tekden, yetenekler laboratuvarlardaki tespit işleminin en sağlıklı yöntem olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Bunu henüz Türkiye'de başlatamadık çünkü bunun için altyapı yok. Ama dünyanın çeşitli yerlerinde, gelişmiş ülkelerde bunlar yapılıyor. Bizim arzumuz böyle bir laboratuvar oluşturmak. Bunlar yapıldıktan sonra çocukların analiz edilmesi gerekiyor. Ailelerine, eğitimcilerine ve vakfımıza bu çocuklarla ilgili analiz raporları sunuluyor. 'Çocuğunuzun şu yetenekleri çok üst planda' gibi raporlar ortaya çıkıyor. Ona göre çocukların eğitimi devam ediyor. Arzumuz, vakıf adına çok üst seviyede özel okullar açmak. İnşallah bu konuda devletimizin de desteğini alacağımıza eminim."

Deha çaplı çocukları tespit edecek eğitimci yok

Tekden, tüm toplumlarda deha çaplı çocuklar olduğunu ve bunların nüfusa oranının yaklaşık yüzde 2-2,5 civarında görüldüğünü belirtti.

Zeka seviyesi üst düzeydeki çocukları küçük yaşta tespit edebilmek için özellikle eğitimcilerin ve ailelerinin de bu konuda bilgili olması gerektiğini anlatan Tekden, şöyle konuştu:

"En önemli sıkıntılardan birisi bu konuda yetişmiş eğitimci eksiği olması. Bu açığın da kısa zamanda kapatılması gerekiyor. Vakfımızda yaklaşık 100'ün üzerinde uzman, hem akademisyen hem sanatçı, hem aydın hem eğitimci insanlarla bu işi yapmayı planlıyoruz. Bunlar sahalarında gerçekten çok iyi, otorite olan insanlar. Mesela liderlik ve girişimcilik eğitimleri, bir takım akıl ve zeka oyunlarıyla alakalı programlar... Akıl ve zeka oyunlarıyla alakalı programlarla ilgili bir eksiğimiz var. Milli Eğitim Bakanlığı okullara böyle bir ders koydu ama eğitimcisi yok, kitabı yok ama biz kitabını da bastırdık."

Stratejik düşünme ve bilimsel bakış açısı gibi sosyal yönde çocukların önünü açacak eğitimlerle öğrencilerini desteklemek istediklerini dile getiren Tekden, "Bu konuda hayırseverlerin, devlet yetkililerinin, bürokratlarımızın desteğini alarak bu çocuklarımızı en iyi şekilde, dünya çapında yetiştirme gayemiz var" ifadelerini kullandı.

Pilot uygulamayla zeka testleri yapılacak

Tekden, vakıflarının MEB desteğiyle uygulamaya koyacağı bir projeyle, üstün zekalı ya da dahi çocuklara, ailelerine ve öğretmenlerine Türkiye genelinde eğitimler başlatacaklarını da bildirdi.

İstanbul, Ankara, Kayseri, Denizli, Gaziantep, Konya, Eskişehir ve Adana'da pilot uygulaması yapılacak projeyle, üstün zekalı çocuğu olduğunu düşünen aileler, TÜZDEV'e giderek zeka testi yaptıracak, daha sonra bu çocuklara akademik desteğin yanında liderlik, sosyal ve duygusal zeka gibi konularda da eğitimler verilecek.

Zeka testleri beş yaş üstündeki çocuklara yapılacak ve TÜZDEV merkezlerinde eğitimlere alınan çocukların daha sonra MEB'e bağlı Bilim ve Sanat Merkezlerinde eğitim görmesi sağlanacak.

Son Güncelleme: Pazar, 02 Kasım 2014 12:57

Gösterim: 1502

TÜBİTAK, ön lisans, lisans ve lisansüstü öğrencilerine yönelik akademik e-Kitap ile videolardan oluşan e-Ders içerikleri hazırlatacak, dijital eğitim içeriği hazırlayacaklara 120 bin liraya kadar destek verilecek.

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), ön lisans, lisans ve lisansüstü öğrencilerine yönelik akademik e-Kitap ile videolardan oluşan e-Ders içerikleri hazırlatacak, dijital eğitim içeriği hazırlayacaklara 120 bin liraya kadar destek verilecek.

AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, akademik kaynak eksikliğinin giderilmesi, modern araçlarla zenginleştirilen ders materyallerinin tüm öğrencilerin erişimine sunulması ve eğitim kalitesinin artırılması amacıyla TÜBİTAK tarafından iki çağrı programı başlatıldı.

TÜBİTAK Bilim ve Toplum Daire Başkanlığı Kitaplar Müdürlüğünün, "5000-Akademik e-Ders" ve "5000-Akademik e-Kitap" çağrıları ile e-Kitap ve e-Ders içerikleri desteklenecek. Proje başvuruları, en geç 31 Aralık'a kadar yapılabilecek.

Dijital içeriklere ücretsiz erişilebilecek

Çağrı programları ile ön lisans, lisans ve lisansüstü öğrencilerine yönelik Türkçe kaynaklar artırılacak ve ders materyali havuzu oluşturulacak. Akademisyenlerin Türkçe eser yazmaları teşvik edilecek, zengin içeriğe sahip akademik kaynakların çeşit ve niteliği artırılacak. Program sonunda ortaya çıkacak ders materyalleri, çevrimiçi ve ücretsiz olarak tüm öğrencilerin erişimine açılacak. Hazırlanacak eserlerden öğretim elemanları da yararlanabilecek.

Dijital eğitim içeriklerinde derslerin anlatımına yardımcı olması amacıyla özgün çizim, animasyon, simülasyon, sunum, deney, fotoğraf, proje tabanlı öğrenim teknikleri, video ile etkileşimli uygulamalar kullanılacak.

Eserlere telif ücreti de ödenecek

Çağrı kapsamında e-Kitap ve e-Ders hazırlamak amacıyla başvuru yapacak kişilerin, en az doktora derecesine sahip olmaları, dersin ilgili olduğu alanda lisans ya da lisansüstü düzeyde eğitim almış veya ders vermiş olmaları şartı aranacak. TÜBİTAK'ın projeye vereceği destek miktarı, çağrının içeriğine ve ihtiyaçlarına uygun olarak belirlenecek. Akademik e-Kitap ve e-Ders çağrıları kapsamında telif bedeli hariç 120 bin liraya kadar destek sağlanacak. TÜBİTAK, hazırlanacak e-Kitaplar için eser sahiplerine toplam 50 bin liraya kadar, e-Ders için ise 15 bin liraya kadar da telif bedeli ödeyecek.

> TÜBİTAK'tan eğitime ‘dijital’ destek

TÜBİTAK, ön lisans, lisans ve lisansüstü öğrencilerine yönelik akademik e-Kitap ile videolardan oluşan e-Ders içerikleri hazırlatacak, dijital eğitim içeriği hazırlayacaklara 120 bin liraya kadar destek verilecek.

Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK), ön lisans, lisans ve lisansüstü öğrencilerine yönelik akademik e-Kitap ile videolardan oluşan e-Ders içerikleri hazırlatacak, dijital eğitim içeriği hazırlayacaklara 120 bin liraya kadar destek verilecek.

AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, akademik kaynak eksikliğinin giderilmesi, modern araçlarla zenginleştirilen ders materyallerinin tüm öğrencilerin erişimine sunulması ve eğitim kalitesinin artırılması amacıyla TÜBİTAK tarafından iki çağrı programı başlatıldı.

TÜBİTAK Bilim ve Toplum Daire Başkanlığı Kitaplar Müdürlüğünün, "5000-Akademik e-Ders" ve "5000-Akademik e-Kitap" çağrıları ile e-Kitap ve e-Ders içerikleri desteklenecek. Proje başvuruları, en geç 31 Aralık'a kadar yapılabilecek.

Dijital içeriklere ücretsiz erişilebilecek

Çağrı programları ile ön lisans, lisans ve lisansüstü öğrencilerine yönelik Türkçe kaynaklar artırılacak ve ders materyali havuzu oluşturulacak. Akademisyenlerin Türkçe eser yazmaları teşvik edilecek, zengin içeriğe sahip akademik kaynakların çeşit ve niteliği artırılacak. Program sonunda ortaya çıkacak ders materyalleri, çevrimiçi ve ücretsiz olarak tüm öğrencilerin erişimine açılacak. Hazırlanacak eserlerden öğretim elemanları da yararlanabilecek.

Dijital eğitim içeriklerinde derslerin anlatımına yardımcı olması amacıyla özgün çizim, animasyon, simülasyon, sunum, deney, fotoğraf, proje tabanlı öğrenim teknikleri, video ile etkileşimli uygulamalar kullanılacak.

Eserlere telif ücreti de ödenecek

Çağrı kapsamında e-Kitap ve e-Ders hazırlamak amacıyla başvuru yapacak kişilerin, en az doktora derecesine sahip olmaları, dersin ilgili olduğu alanda lisans ya da lisansüstü düzeyde eğitim almış veya ders vermiş olmaları şartı aranacak. TÜBİTAK'ın projeye vereceği destek miktarı, çağrının içeriğine ve ihtiyaçlarına uygun olarak belirlenecek. Akademik e-Kitap ve e-Ders çağrıları kapsamında telif bedeli hariç 120 bin liraya kadar destek sağlanacak. TÜBİTAK, hazırlanacak e-Kitaplar için eser sahiplerine toplam 50 bin liraya kadar, e-Ders için ise 15 bin liraya kadar da telif bedeli ödeyecek.

Son Güncelleme: Pazar, 02 Kasım 2014 12:47

Gösterim: 1252

Yurt Dışına Lisansüstü Öğrenim Görmek Üzere Gönderilecek Adayları Seçme ve Yerleştirme (YLSY) işlemleri için başvurular bugünden itibaren 6 Kasım'a kadar alınacak.

Milli Eğitim Bakanlığının internet sitesinde yayımlanan duyuruya göre, bu yıl, 1416 Sayılı Kanun kapsamında yurt dışına lisansüstü öğrenim görmek amacıyla gönderilecek öğrencilerin yerleştirme işlemleri için adaylardan tercih alınacak.

Yurt dışında lisansüstü öğrenimi görmek üzere tercih yapacak adaylar, tercihlerini bugünden itibaren 6 Kasım'a kadar ÖSYM’nin https://ais.osym.gov.tr  internet adresinden TC kimlik numaraları ve şifreleri ile yapacaklar. Duyuruda, başvuru kılavuzunun Yükseköğretim ve Yurtdışı Eğitim Genel Müdürlüğünün internet sayfasında yayımlandığı bildirildi. 

Üniversiteler, Milli Eğitim Bakanlığı ve farklı kamu kurum ve kuruluşlarının nitelikli insan gücüne katkıda bulunmak amacıyla, 1416 sayılı Kanun kapsamında 2014 yılında resmi burslu statüde yüksek lisans ve doktora yapmak üzere yurt dışına toplam bin 391 öğrenci gönderilecek.

Bu öğrenciler, yerleştikleri tercihlerine göre dönüşlerinde üniversitelerde öğretim üyesi, MEB’de uzman ve diğer kamu kurumlarında kılavuzda ilan edilen kadrolarına uygun bir göreve atanacaklar. 

Başvuru yapanların, başvuru tarihi bitimine kadar ilgili lisans alanlarından mezun olmaları ve 2011 Sonbahar, 2012 İlkbahar-Sonbahar, 2013 İlkbahar-Sonbahar ve 2014 İlkbahar dönemlerinde yapılan ALES’te, tercih edilebilecek programın kabul ettiği puan türünden en az 70 almış olmaları gerekecek. 

Ayrıca, lisans öğrenimi ile ilgili genel akademik not ortalaması 4 üzerinden 2.5, 100 üzerinden 65 veya daha yukarı olma şartı aranacak ve 1984 ve daha sonraki yıllarda doğmuş olanların başvuruları kabul edilecek. 

Şartları taşıyan adayların lisans mezuniyet alanlarına göre başvuruları ve öğrenim görülecek alan tercihleri ÖSYM tarafından alınacak. İlan edilen kontenjan sayısının üç katı aday ALES puan üstünlüğüne göre sözlü sınava çağrılmaya hak kazanacak.

Bakanlıkça yapılacak sözlü sınavdan sonra, ALES puanının yüzde 40’ı, sözlü sınav puanının yüzde 40’ı ile mezuniyet notunun yüzde 20’si dikkate alınarak hesaplanan yerleştirme puanı 70 ve üzeri olan adaylar, ÖSYM sistemi üzerinden adına öğrenim görecekleri kurum tercihlerini yapacaklar.

Burslara başvuru için ilk aşamada dil şartı istenmeyecek, ancak bursa hak kazanıldıktan sonra öğrencilerin Bakanlığın düzenleyeceği dil kurslarına katılmaları gerekecek. 

2014 YLSY çalışmalarında, ÖSYM’nin Lisans Programları Tablosu'ndaki 935 lisans alanı tarandı ve ilan edilen burslara 423 farklı lisans alanından mezun olan öğrencilerin başvurabilmesi sağlandı.

Eğitim fakültelerine 275 kontenjan

2013 yılından itibaren Milli Eğitim Bakanlığında uzman olarak çalışmak üzere de yurt dışına öğrenci gönderilmeye başlandı. 2014 yılında MEB'in yetişmiş insan kaynağı ihtiyacı doğrultusunda, doktora eğitimi sonrasında MEB'de uzman olarak çalışmak üzere 149 öğrenciye burs sağlanacak.

Bu kapsamda dil ve edebiyat eğitimi, eğitim psikolojisi, eğitim sosyolojisi, eğitim teknolojileri, eğitimde ölçme ve değerlendirme, işitme engelliler eğitimi, zihinsel engelliler eğitimi gibi alanlarda yurtdışına doktora amacıyla öğrenci gönderilecek. MEB yanında eğitim fakültelerinde görev yapmak üzere gönderilecekler de dahil olmak üzere bu yıl eğitim fakültesi mezunlarının başvurabileceği 275 kontenjan bulunuyor. 

Türk öğrenciler 21 ülkede

1416 Sayılı Kanun kapsamında 1929 yılından itibaren yurt dışına öğrenci gönderiliyor. Başlangıcından bugüne kadar bu burslardan toplam 13 bin 453 kişi burslardan yararlandı. 2006 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla uygulanmaya başlanan "5 Yılda 5 Bin Öğrenci Projesi" kapsamında burs sayısı arttırıldı ve 2007-2013 yılları arasında 3 bin 747 öğrenci bu burslardan yararlanmaya hak kazandı.

Milli Eğitim Bakanlığı burslusu olarak 21 farklı ülkede 2 bin 629 öğrenci, yüksek lisans ve doktora eğitimini sürdürüyor.

> Yurt dışında lisansüstü öğrenim başvuruları başladı

Yurt Dışına Lisansüstü Öğrenim Görmek Üzere Gönderilecek Adayları Seçme ve Yerleştirme (YLSY) işlemleri için başvurular bugünden itibaren 6 Kasım'a kadar alınacak.

Milli Eğitim Bakanlığının internet sitesinde yayımlanan duyuruya göre, bu yıl, 1416 Sayılı Kanun kapsamında yurt dışına lisansüstü öğrenim görmek amacıyla gönderilecek öğrencilerin yerleştirme işlemleri için adaylardan tercih alınacak.

Yurt dışında lisansüstü öğrenimi görmek üzere tercih yapacak adaylar, tercihlerini bugünden itibaren 6 Kasım'a kadar ÖSYM’nin https://ais.osym.gov.tr  internet adresinden TC kimlik numaraları ve şifreleri ile yapacaklar. Duyuruda, başvuru kılavuzunun Yükseköğretim ve Yurtdışı Eğitim Genel Müdürlüğünün internet sayfasında yayımlandığı bildirildi. 

Üniversiteler, Milli Eğitim Bakanlığı ve farklı kamu kurum ve kuruluşlarının nitelikli insan gücüne katkıda bulunmak amacıyla, 1416 sayılı Kanun kapsamında 2014 yılında resmi burslu statüde yüksek lisans ve doktora yapmak üzere yurt dışına toplam bin 391 öğrenci gönderilecek.

Bu öğrenciler, yerleştikleri tercihlerine göre dönüşlerinde üniversitelerde öğretim üyesi, MEB’de uzman ve diğer kamu kurumlarında kılavuzda ilan edilen kadrolarına uygun bir göreve atanacaklar. 

Başvuru yapanların, başvuru tarihi bitimine kadar ilgili lisans alanlarından mezun olmaları ve 2011 Sonbahar, 2012 İlkbahar-Sonbahar, 2013 İlkbahar-Sonbahar ve 2014 İlkbahar dönemlerinde yapılan ALES’te, tercih edilebilecek programın kabul ettiği puan türünden en az 70 almış olmaları gerekecek. 

Ayrıca, lisans öğrenimi ile ilgili genel akademik not ortalaması 4 üzerinden 2.5, 100 üzerinden 65 veya daha yukarı olma şartı aranacak ve 1984 ve daha sonraki yıllarda doğmuş olanların başvuruları kabul edilecek. 

Şartları taşıyan adayların lisans mezuniyet alanlarına göre başvuruları ve öğrenim görülecek alan tercihleri ÖSYM tarafından alınacak. İlan edilen kontenjan sayısının üç katı aday ALES puan üstünlüğüne göre sözlü sınava çağrılmaya hak kazanacak.

Bakanlıkça yapılacak sözlü sınavdan sonra, ALES puanının yüzde 40’ı, sözlü sınav puanının yüzde 40’ı ile mezuniyet notunun yüzde 20’si dikkate alınarak hesaplanan yerleştirme puanı 70 ve üzeri olan adaylar, ÖSYM sistemi üzerinden adına öğrenim görecekleri kurum tercihlerini yapacaklar.

Burslara başvuru için ilk aşamada dil şartı istenmeyecek, ancak bursa hak kazanıldıktan sonra öğrencilerin Bakanlığın düzenleyeceği dil kurslarına katılmaları gerekecek. 

2014 YLSY çalışmalarında, ÖSYM’nin Lisans Programları Tablosu'ndaki 935 lisans alanı tarandı ve ilan edilen burslara 423 farklı lisans alanından mezun olan öğrencilerin başvurabilmesi sağlandı.

Eğitim fakültelerine 275 kontenjan

2013 yılından itibaren Milli Eğitim Bakanlığında uzman olarak çalışmak üzere de yurt dışına öğrenci gönderilmeye başlandı. 2014 yılında MEB'in yetişmiş insan kaynağı ihtiyacı doğrultusunda, doktora eğitimi sonrasında MEB'de uzman olarak çalışmak üzere 149 öğrenciye burs sağlanacak.

Bu kapsamda dil ve edebiyat eğitimi, eğitim psikolojisi, eğitim sosyolojisi, eğitim teknolojileri, eğitimde ölçme ve değerlendirme, işitme engelliler eğitimi, zihinsel engelliler eğitimi gibi alanlarda yurtdışına doktora amacıyla öğrenci gönderilecek. MEB yanında eğitim fakültelerinde görev yapmak üzere gönderilecekler de dahil olmak üzere bu yıl eğitim fakültesi mezunlarının başvurabileceği 275 kontenjan bulunuyor. 

Türk öğrenciler 21 ülkede

1416 Sayılı Kanun kapsamında 1929 yılından itibaren yurt dışına öğrenci gönderiliyor. Başlangıcından bugüne kadar bu burslardan toplam 13 bin 453 kişi burslardan yararlandı. 2006 yılında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla uygulanmaya başlanan "5 Yılda 5 Bin Öğrenci Projesi" kapsamında burs sayısı arttırıldı ve 2007-2013 yılları arasında 3 bin 747 öğrenci bu burslardan yararlanmaya hak kazandı.

Milli Eğitim Bakanlığı burslusu olarak 21 farklı ülkede 2 bin 629 öğrenci, yüksek lisans ve doktora eğitimini sürdürüyor.

Son Güncelleme: Cuma, 31 Ekim 2014 19:35

Gösterim: 2764

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, telekonferans yöntemiyle bağlandığı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği taslak toplantısında, katılımcılardan hiç kimsenin etkisi altında kalmadan rahat rahat görüşlerini dile getirmelerini istedi.

Avcı, Erciyes Kayak Merkezi'nde bir otelin konferans salonunda gerçekleştirilen toplantıya telekonferansla bağlanarak, taslağın tamamen ucu açık bir şekilde eleştirilmesi, önerilerin değerlendirilmesini çok önemsediklerini söyledi.

Avcı, "Masa başında, kağıt üzerinde ne kadar parlak fikirler, çözümler üretirseniz üretin uygulamaya geçildiğinde ne tür sonuçlar doğurabileceğini en iyi sizler biliyorsunuz. Toplantının verimli hale gelebilmesi için katılımcılar hiç kimsenin etkisi altında kalmadan rahat rahat görüşlerini dile getirsinler. Bu taslakla alakalı her konuda görüşlerinizi hiç çekinmeden bize iletmenizi istiyoruz" şeklinde konuştu.

Daha önce MEBSİS üzerinden 2 bin 277 görüşün kendilerine ulaştırıldığını ifade eden Avcı, şöyle devam etti:

"Bunları da değerlendireceğiz ama özellikle yüz yüze görüşme bizim için çok önemli. Bizim görüşlerimizi destekleyecek arkadaşlar olsun diye seçilmediniz. Katılımcıları tesadüfen örneklemeyle yapmamızın nedeni farklı görüşleri de değerlendirmek istememiz. Farklı yerlerde, farklı uygulamalar dışından gelen arkadaşlar bu taslağın aksayabilecek yönlerini bizimle rahat rahat paylaşsınlar diye bu toplantıyı düzenledik"

Rotasyon ve aile birliğine bağlı yer değişimi konularını çok önemsediklerini dile getiren Avcı, bu iki konunun sahadaki en çarpıcı örnekleriyle tartışılmasını istedi.

MEB İnsan Kaynakları Genel Müdürü Hamza Aydoğdu da öğretmen atama ve yer değiştirme yönetmeliğini bir hafta önce sistem üzerinden paydaşlarla paylaştıklarını ve 2 bin 277 görüş geldiğini söyledi.

Kayseri'deki toplantıya 7 bölgeden her branştan öğretmen her okul türünden bir okul müdürü, ilçe milli eğitim müdürleri, şube müdürleri, il milli eğitim müdürleri ve bakanlık bürokratlarını davet ettiklerini ifade eden Aydoğdu, şunları kaydetti:

"MEBSİS üzerinde en çok rotasyon ve eş durumundan tayin istemeyle alakalı konular üzerinde durulduğunu gördük. Biz rotasyonun süresini 8 yıl olarak belirlemiştik. En çok görüş gelen konu bu. İkincisi de Başbakanlık Çerçeve Yönetmelik gereği eşi özel kurumda çalışan öğretmenlerin tayin isteyebilmesi için bir yıl sigortalılık hakkı vardı. Bir yıl dolunca eş durumundan tayin isteyebiliyordu. Şimdi 3 yıla çıkınca tabi öğretmenlerimiz ciddi anlamda mağdur olduklarını belirterek, ciddi anlamda eleştirilerini dile getirdi. Burada hem öğretmenlerimizin hem müdürlerimizin görüşlerini alarak nihai kararı almak üzere Sayın Bakanımızın başkanlığında son toplantıyı yaparak son şeklini vereceğiz."

Eş durumundan tayin istenebilmesi için 3 yıllık süre şartında bakanlık olarak çok oynama şanslarının olmadığına dikkati çeken Aydoğdu, şunları söyledi:

"Başbakanlık Çerçeve Yönetmeliği bütün bakanlıkları kapsayan üst normdur. Bu çerçeve yönetmelikte, bakanlıkların yönetmeliğe aykırı olmamak şartıyla kendi yönetmeliklerini 6 ay içinde düzenlemek zorunda olduğuna dair bir madde var. Bununla ilgili şu an mevcut olanların mağdur olmamalarıyla alakalı bir durum söz konusu olabilir. Toplantıda bunu değerlendireceğiz. Rotasyonla ilgili Antalya'da öğretmen çalıştayında bütün sendikaların da katıldığı toplantıda alınan bir karar var. İçeride bütün bu görüşmeler bittikten sonra salondaki, alandaki ve uygulayıcı pozisyonundaki arkadaşların görüşleri ne doğrultudaysa onu değerlendireceğiz."

Toplantı daha sonra basına kapalı şekilde devam etti.

> Bakan Avcı’dan öğretmen ve müdürlere çağrı

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, telekonferans yöntemiyle bağlandığı Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği taslak toplantısında, katılımcılardan hiç kimsenin etkisi altında kalmadan rahat rahat görüşlerini dile getirmelerini istedi.

Avcı, Erciyes Kayak Merkezi'nde bir otelin konferans salonunda gerçekleştirilen toplantıya telekonferansla bağlanarak, taslağın tamamen ucu açık bir şekilde eleştirilmesi, önerilerin değerlendirilmesini çok önemsediklerini söyledi.

Avcı, "Masa başında, kağıt üzerinde ne kadar parlak fikirler, çözümler üretirseniz üretin uygulamaya geçildiğinde ne tür sonuçlar doğurabileceğini en iyi sizler biliyorsunuz. Toplantının verimli hale gelebilmesi için katılımcılar hiç kimsenin etkisi altında kalmadan rahat rahat görüşlerini dile getirsinler. Bu taslakla alakalı her konuda görüşlerinizi hiç çekinmeden bize iletmenizi istiyoruz" şeklinde konuştu.

Daha önce MEBSİS üzerinden 2 bin 277 görüşün kendilerine ulaştırıldığını ifade eden Avcı, şöyle devam etti:

"Bunları da değerlendireceğiz ama özellikle yüz yüze görüşme bizim için çok önemli. Bizim görüşlerimizi destekleyecek arkadaşlar olsun diye seçilmediniz. Katılımcıları tesadüfen örneklemeyle yapmamızın nedeni farklı görüşleri de değerlendirmek istememiz. Farklı yerlerde, farklı uygulamalar dışından gelen arkadaşlar bu taslağın aksayabilecek yönlerini bizimle rahat rahat paylaşsınlar diye bu toplantıyı düzenledik"

Rotasyon ve aile birliğine bağlı yer değişimi konularını çok önemsediklerini dile getiren Avcı, bu iki konunun sahadaki en çarpıcı örnekleriyle tartışılmasını istedi.

MEB İnsan Kaynakları Genel Müdürü Hamza Aydoğdu da öğretmen atama ve yer değiştirme yönetmeliğini bir hafta önce sistem üzerinden paydaşlarla paylaştıklarını ve 2 bin 277 görüş geldiğini söyledi.

Kayseri'deki toplantıya 7 bölgeden her branştan öğretmen her okul türünden bir okul müdürü, ilçe milli eğitim müdürleri, şube müdürleri, il milli eğitim müdürleri ve bakanlık bürokratlarını davet ettiklerini ifade eden Aydoğdu, şunları kaydetti:

"MEBSİS üzerinde en çok rotasyon ve eş durumundan tayin istemeyle alakalı konular üzerinde durulduğunu gördük. Biz rotasyonun süresini 8 yıl olarak belirlemiştik. En çok görüş gelen konu bu. İkincisi de Başbakanlık Çerçeve Yönetmelik gereği eşi özel kurumda çalışan öğretmenlerin tayin isteyebilmesi için bir yıl sigortalılık hakkı vardı. Bir yıl dolunca eş durumundan tayin isteyebiliyordu. Şimdi 3 yıla çıkınca tabi öğretmenlerimiz ciddi anlamda mağdur olduklarını belirterek, ciddi anlamda eleştirilerini dile getirdi. Burada hem öğretmenlerimizin hem müdürlerimizin görüşlerini alarak nihai kararı almak üzere Sayın Bakanımızın başkanlığında son toplantıyı yaparak son şeklini vereceğiz."

Eş durumundan tayin istenebilmesi için 3 yıllık süre şartında bakanlık olarak çok oynama şanslarının olmadığına dikkati çeken Aydoğdu, şunları söyledi:

"Başbakanlık Çerçeve Yönetmeliği bütün bakanlıkları kapsayan üst normdur. Bu çerçeve yönetmelikte, bakanlıkların yönetmeliğe aykırı olmamak şartıyla kendi yönetmeliklerini 6 ay içinde düzenlemek zorunda olduğuna dair bir madde var. Bununla ilgili şu an mevcut olanların mağdur olmamalarıyla alakalı bir durum söz konusu olabilir. Toplantıda bunu değerlendireceğiz. Rotasyonla ilgili Antalya'da öğretmen çalıştayında bütün sendikaların da katıldığı toplantıda alınan bir karar var. İçeride bütün bu görüşmeler bittikten sonra salondaki, alandaki ve uygulayıcı pozisyonundaki arkadaşların görüşleri ne doğrultudaysa onu değerlendireceğiz."

Toplantı daha sonra basına kapalı şekilde devam etti.

Son Güncelleme: Cumartesi, 01 Kasım 2014 14:31

Gösterim: 1148

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ile Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü arasında Türkiye burslusu uluslararası öğrencilere yönelik arşivcilik ve Osmanlı arşivleri konusunda uygulamalı eğitim protokolü imzalandı.

YTB binasında düzenlenen törende anlaşmaya, YTB Başkanı Kudret Bülbül ve Devlet Arşivleri Genel Müdürü Doç. Dr. Uğur Ünal imza attı.

YTB Başkanı Bülbül, yaptığı konuşmada, Türkiye'de çok geniş bir coğrafyadan gelen 15 bin uluslararası öğrenci bulunduğunu, bu öğrencilerin Türkiye'nin tarihi, toplumu, devleti ve özellikle kurumlarıyla yakın çalışabilir hale getirilmesi gerektiğini söyledi.

Öğrencilerin Türkiye'nin kurumlarını tanımaları, bu kurumlarla vakit geçirmeleri, bu kurumların deneyim ve birikimlerini ülkelerine taşımalarına çok ihtiyaç duyulduğunu belirten Bülbül  "Bu protokol ile öğrencilerimiz bütün bir coğrafyanın tarihini çalışmış olacaklar. Ortak bir tarihe, kültüre ve medeniyete sahip olduğumuz duygusu çok daha yaygınlıkla görülecek. Devlet arşivlerindeki çalışmalar, zaman zaman pozitif olmayan Osmanlı imajının düzeltilmesine ciddi şekilde katkı sağlayacaktır" dedi.

Doç. Dr. Ünal da Osmanlı arşivlerinde 95 milyon belge ve 400 bin defter bulunduğunu ifade ederek "Arşivlerimiz sadece Türkiye'nin tarihinin değil, Osmanlı coğrafyasında yaşamış olan ve bugün her biri birer bağımsız devlet olan 40'ın üzerindeki milletin tarihinin aydınlatılmasıyla doğrudan alakalıdır. Bu nedenle Osmanlı arşivleri ihmal edilerek yazılan tarihler; eksik, mesnetsiz, temelsiz ve mutlaka yanlışlıklarla dolu bir tarih olarak karşımıza çıkacaktır" diye konuştu.

Ünal, imzalanan protokol sayesinde uluslararası öğrencilerin birer kültür elçisi olacağını sözlerine ekledi.

> Uluslararası öğrencilere Osmanlı arşivleri eğitimi

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ile Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü arasında Türkiye burslusu uluslararası öğrencilere yönelik arşivcilik ve Osmanlı arşivleri konusunda uygulamalı eğitim protokolü imzalandı.

YTB binasında düzenlenen törende anlaşmaya, YTB Başkanı Kudret Bülbül ve Devlet Arşivleri Genel Müdürü Doç. Dr. Uğur Ünal imza attı.

YTB Başkanı Bülbül, yaptığı konuşmada, Türkiye'de çok geniş bir coğrafyadan gelen 15 bin uluslararası öğrenci bulunduğunu, bu öğrencilerin Türkiye'nin tarihi, toplumu, devleti ve özellikle kurumlarıyla yakın çalışabilir hale getirilmesi gerektiğini söyledi.

Öğrencilerin Türkiye'nin kurumlarını tanımaları, bu kurumlarla vakit geçirmeleri, bu kurumların deneyim ve birikimlerini ülkelerine taşımalarına çok ihtiyaç duyulduğunu belirten Bülbül  "Bu protokol ile öğrencilerimiz bütün bir coğrafyanın tarihini çalışmış olacaklar. Ortak bir tarihe, kültüre ve medeniyete sahip olduğumuz duygusu çok daha yaygınlıkla görülecek. Devlet arşivlerindeki çalışmalar, zaman zaman pozitif olmayan Osmanlı imajının düzeltilmesine ciddi şekilde katkı sağlayacaktır" dedi.

Doç. Dr. Ünal da Osmanlı arşivlerinde 95 milyon belge ve 400 bin defter bulunduğunu ifade ederek "Arşivlerimiz sadece Türkiye'nin tarihinin değil, Osmanlı coğrafyasında yaşamış olan ve bugün her biri birer bağımsız devlet olan 40'ın üzerindeki milletin tarihinin aydınlatılmasıyla doğrudan alakalıdır. Bu nedenle Osmanlı arşivleri ihmal edilerek yazılan tarihler; eksik, mesnetsiz, temelsiz ve mutlaka yanlışlıklarla dolu bir tarih olarak karşımıza çıkacaktır" diye konuştu.

Ünal, imzalanan protokol sayesinde uluslararası öğrencilerin birer kültür elçisi olacağını sözlerine ekledi.

Son Güncelleme: Cuma, 31 Ekim 2014 14:08

Gösterim: 1035


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.