Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Bilfen Okulları ‘Öğrenme Stilleri Sempozyumu’nda konuşan Uluslararası Öğrenme Stilleri Ağı Yöneticileri Dr. Louis Favre ve Susan Rundle ise dünyada öğrenme stilleri modelini uygulayan okulların başarılarını her yıl arttırdıklarına dikkat çektiler.
Bilfen Okulları’nın Öğrenme Stilleri Modelini dünyaya bir vitrin olarak sunmak için ideal bir örnek olduğunu söyleyen Susan Rundle “Bilfen öğrenme stilleri modeline uygun tasarlanan eğitim ortamı sayesinde öğrenciler şanslı kitleyi oluşturuyor. Mesela Filipinler’de 80 öğrenciye 1 öğretmen düşüyor. Sınıfta mobilya olmadığı için öğrenciler yerde oturuyor. Ama ortam nasıl olursa olsun, eldeki imkanları doğru kullanarak öğrenme stilleri uygulandığında başarıya ulaşabiliyor. Biz Filipinler’de iki sınıfı boşaltıp öğrencilerin isteklerine göre boyadık, perdeler diktirip, halılar serdik. Onların tercihlerine göre ışık ayarlaması, oturma düzeni gerçekleştirdik. Çocuklara yeni sınıflarında eğitim almaya başladıktan sonra ne gibi farklılıklar olduğunu, en çok eski sınıfları mı yoksa yeni sınıflarını mı sevdiklerini sorduk. Öğrencilerden biri, ‘öğretmenimiz artık daha mutlu dedi’. Diğerlerinden öğretmenimiz artık daha esnek, eskiden yapmadığımız şeyleri yapmamıza izin veriyor gibi yanıtlar geldi. Sonuçta orada sadece sınıf değil öğretmen ve öğretme biçimi de değişti. Filipinler bu modelle başarıyı yakaladı” dedi. Her yaşın bir biyolojik saati olduğuna ve öğrenmenin bu saate göre yapılması gerektiğine dikkat çeken Dr. Rundle “Lise öğrencisini sabah 7’de okula göndermemeliyiz. Çünkü o yaşın vücut saati 10’dan önce pek çalışmaz. Buna dikkat etmek gerekir” uyarısında bulundu.
Son dönemde teknolojiden faydalanarak verilen eğitimin öğrenciler üzerindeki etkisinin araştırıldığını belirten Dr. Louis Favre “Akıllı tahta kullanımının, teknolojiden faydalanarak verilen eğitimin öğrencilere ne gibi faydalar sağladığı araştırıldı. Bunun sonuçlarına göre teknoloji destekli eğitim daha çok ortaokul öğrencilerinin başarısını arttırıyor. İlkokul öğrencisi de akıllı tahtadan faydalanıyor, teknolojik ürünleri kurcalayıp, öğrenmeye çalışıyor. Teknolojinin öğrenmede başarıya olumlu etkisi var” diye konuştu.
İlköğretim 8’inci sınıfta yapılan Seviye Belirleme Sınavı’nın Türkiye için önemli olduğunu hatırlatan Dr. Louis Favre şunları söyledi:
“Öğrenme stilleri modelini uygulayarak Türkiye’de de öğrencilerin başarılarını arttırmak mümkün. Bilfen Okulları öğrenme stilleri modeliyle bunun en güzel örneğini teşkil ediyor. Öğrenme stilleri modelinin uygulandığı okullarda 1’inci sınıftan 5’inci sınıfa kadar tüm dersleri içeren testlerde puanların 4-10 arasında arttığı, matematik testinde ise 13 puanlık bir artış olduğunu gözlemledik. İlköğretim 6,7 ve 8’inci sınıfa devam eden 11-13 yaş arası öğrencilerde ise genel test başarılarında yüzde 17 oranında bir artış olurken, matematik testinde de yüzde 15-21 arasında bir artış tespit edildi. Şunu unutmamak gerekir: Herkesin öğrenme biçimi farklıdır. Elimizde sihirli değnek yok. Ama öğrencilerin nasıl daha iyi öğrendiklerini tespit edip bunu sınıfta sağlıklı bir biçimde uyguladığınız taktirde sonuçların nasıl değiştiğini göreceksiniz.”
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Bilfen Okulları ‘Öğrenme Stilleri Sempozyumu’nda konuşan Uluslararası Öğrenme Stilleri Ağı Yöneticileri Dr. Louis Favre ve Susan Rundle ise dünyada öğrenme stilleri modelini uygulayan okulların başarılarını her yıl arttırdıklarına dikkat çektiler.
Bilfen Okulları’nın Öğrenme Stilleri Modelini dünyaya bir vitrin olarak sunmak için ideal bir örnek olduğunu söyleyen Susan Rundle “Bilfen öğrenme stilleri modeline uygun tasarlanan eğitim ortamı sayesinde öğrenciler şanslı kitleyi oluşturuyor. Mesela Filipinler’de 80 öğrenciye 1 öğretmen düşüyor. Sınıfta mobilya olmadığı için öğrenciler yerde oturuyor. Ama ortam nasıl olursa olsun, eldeki imkanları doğru kullanarak öğrenme stilleri uygulandığında başarıya ulaşabiliyor. Biz Filipinler’de iki sınıfı boşaltıp öğrencilerin isteklerine göre boyadık, perdeler diktirip, halılar serdik. Onların tercihlerine göre ışık ayarlaması, oturma düzeni gerçekleştirdik. Çocuklara yeni sınıflarında eğitim almaya başladıktan sonra ne gibi farklılıklar olduğunu, en çok eski sınıfları mı yoksa yeni sınıflarını mı sevdiklerini sorduk. Öğrencilerden biri, ‘öğretmenimiz artık daha mutlu dedi’. Diğerlerinden öğretmenimiz artık daha esnek, eskiden yapmadığımız şeyleri yapmamıza izin veriyor gibi yanıtlar geldi. Sonuçta orada sadece sınıf değil öğretmen ve öğretme biçimi de değişti. Filipinler bu modelle başarıyı yakaladı” dedi. Her yaşın bir biyolojik saati olduğuna ve öğrenmenin bu saate göre yapılması gerektiğine dikkat çeken Dr. Rundle “Lise öğrencisini sabah 7’de okula göndermemeliyiz. Çünkü o yaşın vücut saati 10’dan önce pek çalışmaz. Buna dikkat etmek gerekir” uyarısında bulundu.
Son dönemde teknolojiden faydalanarak verilen eğitimin öğrenciler üzerindeki etkisinin araştırıldığını belirten Dr. Louis Favre “Akıllı tahta kullanımının, teknolojiden faydalanarak verilen eğitimin öğrencilere ne gibi faydalar sağladığı araştırıldı. Bunun sonuçlarına göre teknoloji destekli eğitim daha çok ortaokul öğrencilerinin başarısını arttırıyor. İlkokul öğrencisi de akıllı tahtadan faydalanıyor, teknolojik ürünleri kurcalayıp, öğrenmeye çalışıyor. Teknolojinin öğrenmede başarıya olumlu etkisi var” diye konuştu.
İlköğretim 8’inci sınıfta yapılan Seviye Belirleme Sınavı’nın Türkiye için önemli olduğunu hatırlatan Dr. Louis Favre şunları söyledi:
“Öğrenme stilleri modelini uygulayarak Türkiye’de de öğrencilerin başarılarını arttırmak mümkün. Bilfen Okulları öğrenme stilleri modeliyle bunun en güzel örneğini teşkil ediyor. Öğrenme stilleri modelinin uygulandığı okullarda 1’inci sınıftan 5’inci sınıfa kadar tüm dersleri içeren testlerde puanların 4-10 arasında arttığı, matematik testinde ise 13 puanlık bir artış olduğunu gözlemledik. İlköğretim 6,7 ve 8’inci sınıfa devam eden 11-13 yaş arası öğrencilerde ise genel test başarılarında yüzde 17 oranında bir artış olurken, matematik testinde de yüzde 15-21 arasında bir artış tespit edildi. Şunu unutmamak gerekir: Herkesin öğrenme biçimi farklıdır. Elimizde sihirli değnek yok. Ama öğrencilerin nasıl daha iyi öğrendiklerini tespit edip bunu sınıfta sağlıklı bir biçimde uyguladığınız taktirde sonuçların nasıl değiştiğini göreceksiniz.”
Son Güncelleme: Cumartesi, 10 Mart 2012 15:36
Gösterim: 2283
Bilfen Okulları ‘Öğrenme Stilleri Sempozyumu’nda konuşan Prof. Dr. Ziya Selçuk, yeni dünya düzeninde bireye göre özgünleşen yapıların ortaya çıktığını belirterek “Bir öğrencinin matematik problemini çözerken hangi noktada zorlandığı görülerek o öğrenciye özel ders yazılımı yapılacak” dedi.
Dunn&Dunn Öğrenme Stilleri Modelinin Türkiye’de ilk, dünyadaki 34. merkezi olan Bilfen Okulları, Prof. Dr. Ziya Selçuk, Susan Rundle ve Dr. Louis Favre’in katılımıyla düzenlediği sempozyumda ‘her öğrenci farklı öğrenir’ mesajını bir kez daha dile getirdiler. Öğrenme stilleri konusuyla çok uzun yıllardan beri ilgilendiğini belirten Prof. Dr. Ziya Selçuk, “Harvard Üniversitesi’nde çoklu zeka programını izlerken eksik bir yönü olduğunu gördüm. Çoklu zekanın sınıf içi uygulamalarında bir desteğe ihtiyacı vardı. Bu ihtiyacı öğrenim stilleri modeli tamamladı” dedi.
Öğrenme Stilleri Modeli konusunda 27 kitabı, 450’den fazla çalışması olan Prof. Dr. Rita Dunn’ın 2007 yılında Bilfen Okulları’nda bu modeli tanıtmıştı. Bilfen Okulları, Türkiye’nin ilk, dünyanın 34’üncü Öğrenme Stilleri Merkezi oldu. Modelin Türkiye’ye adaptasyonu çalışmalarında yer alan Prof. Dr. Ziya Selçuk, tüm dünyada eğitim modellerinde değişikliklere gidildiğini söyledi. Prof. Dr. Selçuk “Şimdiye kadar bireye göre ortam düzenlenirdi, şimdi gelişmiş ülkelerde ortamın bireye göre değiştirilmesi gündeme geldi. Buna semantik öğrenme deniyor. Yani bir öğrencinin matematik problemini çözerken hangi noktada zorlandığı görülerek o çocuğa özel ders yazılımı yapılacak. Yeni tabletler üzerinde işlem yapılırken çocuğun kas gelişim özelliklerini bile belirleyen, ekranın rengini kişinin özelliklerine göre ayarlayabilen yazılımlar var. Bireye göre özgünleşen bir yapı ortaya çıktı” diye konuştu.
Yaratıcı çocuklar anlaşılmıyor
Yaratıcı çocukların gözde olmayan öğrenciler arasından çıktığına dikkat çeken Prof. Dr. Ziya Selçuk, öğretmenlerin bu çocukları yaramaz, uyumsuz olarak nitelendirdiklerini, bu nedenle yaratıcı çocukların arada kaybolduklarını söyledi. İsveç’te okulların bireysel isteklere göre şekillendiğini anlatan Prof. Dr. Ziya Selçuk, gelecekte derslik ihtiyacını kapattıktan sonra Türkiye’nin de bu tür yapılanmaya gideceğini vurguladı.
Okulda başarısız olan çocukların büyük çoğunluğunun dokunsal ve kinestetik olduğunu belirten Prof. Dr. Selçuk şunları söyledi: “Mevcut müfredat yapısı bu çocuklara uygun olmadığı için çocuk başarısız sayılıyor ama aslında bu çocuklarda sorun yok. Sorun ortam ve öğretmenden kaynaklanıyor. İlköğretimde öğrencilerin yüzde 85’i global iken bu öğrencilerin öğretmenlerinin çoğu analitik. Birbirlerini anlamıyorlar. İkili grup çalışmaları eğitim sistemimizde çok az. Oysa dünyada öğretmenden öğrenme oranı yüzde 30’lardayken, akrandan öğrenme oranı yüzde 90’lara çıkıyor. Öğretmenler önce kendi stillerini saptayıp ondan sonra öğrencilere yönelmeliler.”
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Bilfen Okulları ‘Öğrenme Stilleri Sempozyumu’nda konuşan Prof. Dr. Ziya Selçuk, yeni dünya düzeninde bireye göre özgünleşen yapıların ortaya çıktığını belirterek “Bir öğrencinin matematik problemini çözerken hangi noktada zorlandığı görülerek o öğrenciye özel ders yazılımı yapılacak” dedi.
Dunn&Dunn Öğrenme Stilleri Modelinin Türkiye’de ilk, dünyadaki 34. merkezi olan Bilfen Okulları, Prof. Dr. Ziya Selçuk, Susan Rundle ve Dr. Louis Favre’in katılımıyla düzenlediği sempozyumda ‘her öğrenci farklı öğrenir’ mesajını bir kez daha dile getirdiler. Öğrenme stilleri konusuyla çok uzun yıllardan beri ilgilendiğini belirten Prof. Dr. Ziya Selçuk, “Harvard Üniversitesi’nde çoklu zeka programını izlerken eksik bir yönü olduğunu gördüm. Çoklu zekanın sınıf içi uygulamalarında bir desteğe ihtiyacı vardı. Bu ihtiyacı öğrenim stilleri modeli tamamladı” dedi.
Öğrenme Stilleri Modeli konusunda 27 kitabı, 450’den fazla çalışması olan Prof. Dr. Rita Dunn’ın 2007 yılında Bilfen Okulları’nda bu modeli tanıtmıştı. Bilfen Okulları, Türkiye’nin ilk, dünyanın 34’üncü Öğrenme Stilleri Merkezi oldu. Modelin Türkiye’ye adaptasyonu çalışmalarında yer alan Prof. Dr. Ziya Selçuk, tüm dünyada eğitim modellerinde değişikliklere gidildiğini söyledi. Prof. Dr. Selçuk “Şimdiye kadar bireye göre ortam düzenlenirdi, şimdi gelişmiş ülkelerde ortamın bireye göre değiştirilmesi gündeme geldi. Buna semantik öğrenme deniyor. Yani bir öğrencinin matematik problemini çözerken hangi noktada zorlandığı görülerek o çocuğa özel ders yazılımı yapılacak. Yeni tabletler üzerinde işlem yapılırken çocuğun kas gelişim özelliklerini bile belirleyen, ekranın rengini kişinin özelliklerine göre ayarlayabilen yazılımlar var. Bireye göre özgünleşen bir yapı ortaya çıktı” diye konuştu.
Yaratıcı çocuklar anlaşılmıyor
Yaratıcı çocukların gözde olmayan öğrenciler arasından çıktığına dikkat çeken Prof. Dr. Ziya Selçuk, öğretmenlerin bu çocukları yaramaz, uyumsuz olarak nitelendirdiklerini, bu nedenle yaratıcı çocukların arada kaybolduklarını söyledi. İsveç’te okulların bireysel isteklere göre şekillendiğini anlatan Prof. Dr. Ziya Selçuk, gelecekte derslik ihtiyacını kapattıktan sonra Türkiye’nin de bu tür yapılanmaya gideceğini vurguladı.
Okulda başarısız olan çocukların büyük çoğunluğunun dokunsal ve kinestetik olduğunu belirten Prof. Dr. Selçuk şunları söyledi: “Mevcut müfredat yapısı bu çocuklara uygun olmadığı için çocuk başarısız sayılıyor ama aslında bu çocuklarda sorun yok. Sorun ortam ve öğretmenden kaynaklanıyor. İlköğretimde öğrencilerin yüzde 85’i global iken bu öğrencilerin öğretmenlerinin çoğu analitik. Birbirlerini anlamıyorlar. İkili grup çalışmaları eğitim sistemimizde çok az. Oysa dünyada öğretmenden öğrenme oranı yüzde 30’lardayken, akrandan öğrenme oranı yüzde 90’lara çıkıyor. Öğretmenler önce kendi stillerini saptayıp ondan sonra öğrencilere yönelmeliler.”
Son Güncelleme: Cumartesi, 10 Mart 2012 15:25
Gösterim: 3321
İstanbul Aydın Üniversitesi’nin bu yıl birincisini düzenlediği ‘Liseler arası Ödüllü Robot Yarışması’ finali gerçekleşti. Farklı kategorilerde kıyasıya yarışan ‘geleceğin teknoloji dâhileri’ ödülleri paylaştı.
İstanbul Aydın Üniversitesi, özellikle lise çağındaki gençlerin teknoloji çalışmalarında araştırma- geliştirme konusuna ilgilerini arttırabilmek için düzenlediği ‘Liseler arası Ödüllü Robot Yarışması’ İstanbul Aydın Üniversitesi Florya Yerleşkesinde bulunan Teknoloji Merkezinde gerçekleşti.
Liselerarası Robot Yarışması’na Türkiye genelinden 43 lise, 178 kişiden oluşan 89 grupla katılım gösterdi. Düzenlenen “Liseler Arası Robot Yarışması” ile Türkiye genelinde lise çağındaki gençleri teknoloji öğrenimi ve üretimi konusunda teşvik etmek, onların yaratıcılığını tetikleyerek yetenekli gençleri ödüllendirmek ve bu alandaki potansiyeli katma değer üreten bir noktaya taşımak için planlanan yarışmada 3 farklı kategoride yarışmacılar ödüllerin sahibi oldu. Türkiye’nin ekonomik kalkınmasında önemli yere sahip olan meslek liseleri öğrencileri için teknoloji üretimi konusunda itici bir güç olmak ve buralardaki yetenekli gençlerin meslek yüksek okullarına ve mühendislik fakültelerine devam etmelerini sağlamak amacıyla belirlenen ödüller, birçok lise arasında paylaşıldı.
Serbest Kategoride birincilik ödülünü “Özel Tim” isimli robotla İhlâs Koleji alırken, ikincilik “Maçka EBO” ile Maçka Akif Tuncel Endüstri Meslek lisesine, üçüncülük ödülü ise “LDR Kontrollü Motor” ile Kıraç İMKB Endüstri Meslek Lisesine gitti. Bu kategoride üçüncülük ödülünü ise Erkan Avcı Endüstri Meslek Lisesi öğrencileri “Yaban” isimli robotları ile alarak okullarına kazandırdı.
Bir diğer kategori olan Sumoda ise Haydarpaşa Anadolu Teknik Endüstri Meslek Lisesi katıldıkları “Shark” ve “Gladyatör” isimli iki farklı takım ve robotla birincilik ve ikincilik ödüllerini aldı.
Çizgi İzleyen Robot Kategorisinde Pendik Anadolu Teknik Endüstri Meslek Lisesi “Zeus” ile birinciliği, yine Pendik Anadolu Teknik Endüstri Meslek Lisesi “Fatih” ile ikinciliği, Hürriyet Anadolu Teknik Endüstri Meslek Lisesi “Atak” adlı robotla yarışmada üçüncülüğü elde etti.
Yarışmaya tüm kategorilerde katılan yarışmacılardan, İstanbul Aydın Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültelerini tercih etmeleri halinde birinciler %100 burslu, ikinci %75 burslu, üçüncüler ise %50 burslu öğrenim görme hakkı kazandılar. Ayrıca kategorilerde yarışan tüm yarışmacılar Texas Instruments Launchpad Kiti kazanırken, MSP4030 mikro denetleyici eğitimini alma fırsatı buldular.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
İstanbul Aydın Üniversitesi’nin bu yıl birincisini düzenlediği ‘Liseler arası Ödüllü Robot Yarışması’ finali gerçekleşti. Farklı kategorilerde kıyasıya yarışan ‘geleceğin teknoloji dâhileri’ ödülleri paylaştı.
İstanbul Aydın Üniversitesi, özellikle lise çağındaki gençlerin teknoloji çalışmalarında araştırma- geliştirme konusuna ilgilerini arttırabilmek için düzenlediği ‘Liseler arası Ödüllü Robot Yarışması’ İstanbul Aydın Üniversitesi Florya Yerleşkesinde bulunan Teknoloji Merkezinde gerçekleşti.
Liselerarası Robot Yarışması’na Türkiye genelinden 43 lise, 178 kişiden oluşan 89 grupla katılım gösterdi. Düzenlenen “Liseler Arası Robot Yarışması” ile Türkiye genelinde lise çağındaki gençleri teknoloji öğrenimi ve üretimi konusunda teşvik etmek, onların yaratıcılığını tetikleyerek yetenekli gençleri ödüllendirmek ve bu alandaki potansiyeli katma değer üreten bir noktaya taşımak için planlanan yarışmada 3 farklı kategoride yarışmacılar ödüllerin sahibi oldu. Türkiye’nin ekonomik kalkınmasında önemli yere sahip olan meslek liseleri öğrencileri için teknoloji üretimi konusunda itici bir güç olmak ve buralardaki yetenekli gençlerin meslek yüksek okullarına ve mühendislik fakültelerine devam etmelerini sağlamak amacıyla belirlenen ödüller, birçok lise arasında paylaşıldı.
Serbest Kategoride birincilik ödülünü “Özel Tim” isimli robotla İhlâs Koleji alırken, ikincilik “Maçka EBO” ile Maçka Akif Tuncel Endüstri Meslek lisesine, üçüncülük ödülü ise “LDR Kontrollü Motor” ile Kıraç İMKB Endüstri Meslek Lisesine gitti. Bu kategoride üçüncülük ödülünü ise Erkan Avcı Endüstri Meslek Lisesi öğrencileri “Yaban” isimli robotları ile alarak okullarına kazandırdı.
Bir diğer kategori olan Sumoda ise Haydarpaşa Anadolu Teknik Endüstri Meslek Lisesi katıldıkları “Shark” ve “Gladyatör” isimli iki farklı takım ve robotla birincilik ve ikincilik ödüllerini aldı.
Çizgi İzleyen Robot Kategorisinde Pendik Anadolu Teknik Endüstri Meslek Lisesi “Zeus” ile birinciliği, yine Pendik Anadolu Teknik Endüstri Meslek Lisesi “Fatih” ile ikinciliği, Hürriyet Anadolu Teknik Endüstri Meslek Lisesi “Atak” adlı robotla yarışmada üçüncülüğü elde etti.
Yarışmaya tüm kategorilerde katılan yarışmacılardan, İstanbul Aydın Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültelerini tercih etmeleri halinde birinciler %100 burslu, ikinci %75 burslu, üçüncüler ise %50 burslu öğrenim görme hakkı kazandılar. Ayrıca kategorilerde yarışan tüm yarışmacılar Texas Instruments Launchpad Kiti kazanırken, MSP4030 mikro denetleyici eğitimini alma fırsatı buldular.
Son Güncelleme: Pazartesi, 05 Mart 2012 17:29
Gösterim: 3253
Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Enver Yücel: “Sadece sınav başarısı yetmez, hedefimiz sosyal ve kültürel alanda da üretken ve başarılı çocuklar yetiştirmek” Türkiye’nin önde gelen eğitim kurumlarından Bahçeşehir Koleji, 23. okulunu 2012-2013 eğitim öğretim yılında İzmir’de açılıyor. İlk etapta anaokulu ve ilköğretim bölümleri hizmete girecek okulda Türkiye’ye örnek olacak teknolojik bir altyapı olacak.
Basın toplantısında konuşan Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Enver Yücel, “Bahçeşehir Kolejleri olarak Türkiye’nin ve dünyanın geleceğine yön verecek bilim insanlarını yetiştirmek için yola çıktık. Bu amaçla Türk eğitimine yatırım yapıyor, eğitim kalitemizi ülke geneline yaymak için çalışıyoruz. 23. okulumuzu 17 milyon dolar yatırımla İzmir Bornova’da açıyoruz. Bu yıl 65 milyon dolarlık yatırımla 7 okul açmayı hedefliyoruz” dedi.
Türkiye’de özel öğretimi geliştirmek, eğitimde fırsat eşitliği sağlamak ve çağdaş eğitiminin kalitesini yurt geneline yaymak amacıyla ülke çapında okullar açan Bahçeşehir Koleji, eğitim-öğretime bakış açısını ve 2012-2013 eğitim öğretim yılında hizmete girecek İzmir Bornova Bahçeşehir Koleji’ni anlatmak üzere basın toplantısı düzenledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Enver Yücel: “Sadece sınav başarısı yetmez, hedefimiz sosyal ve kültürel alanda da üretken ve başarılı çocuklar yetiştirmek” Türkiye’nin önde gelen eğitim kurumlarından Bahçeşehir Koleji, 23. okulunu 2012-2013 eğitim öğretim yılında İzmir’de açılıyor. İlk etapta anaokulu ve ilköğretim bölümleri hizmete girecek okulda Türkiye’ye örnek olacak teknolojik bir altyapı olacak.
Basın toplantısında konuşan Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Enver Yücel, “Bahçeşehir Kolejleri olarak Türkiye’nin ve dünyanın geleceğine yön verecek bilim insanlarını yetiştirmek için yola çıktık. Bu amaçla Türk eğitimine yatırım yapıyor, eğitim kalitemizi ülke geneline yaymak için çalışıyoruz. 23. okulumuzu 17 milyon dolar yatırımla İzmir Bornova’da açıyoruz. Bu yıl 65 milyon dolarlık yatırımla 7 okul açmayı hedefliyoruz” dedi.
Türkiye’de özel öğretimi geliştirmek, eğitimde fırsat eşitliği sağlamak ve çağdaş eğitiminin kalitesini yurt geneline yaymak amacıyla ülke çapında okullar açan Bahçeşehir Koleji, eğitim-öğretime bakış açısını ve 2012-2013 eğitim öğretim yılında hizmete girecek İzmir Bornova Bahçeşehir Koleji’ni anlatmak üzere basın toplantısı düzenledi.
Son Güncelleme: Cumartesi, 10 Mart 2012 12:16
Gösterim: 3319
Soma İlçesi’nde "Kitap kumbaram” projesini gerçekleştiren Özel Birlik İlköğretim Okulu öğrencileri, yarıyıl tatilinde okul tarafından dağıtılan kumbaralarda biriktirdikleri harçlıklarıyla, okulda düzenlenen kitap fuarında onlarca kitap sahibi oldular.
Fuarda, her yaştan öğrenciye hitap eden kitaplar sergilenirken, öğrenciler de kitaplarla buluşmanın heyecanını yaşadılar. Özel Birlik İlköğretim Okulu Müdürü Seyfullah Ekim, öğrencilerin kumbaralarına her gün harçlıklarından gönüllü olarak para atıp biriktirdiklerini, kampanyaya katılımın kendilerini de mutlu ettiğini söyledi. Çocuklara erken yaşlarda okuma alışkanlığı kazandırmanın önemine değinen Ekim, “Okumak insanın kişisel gelişimini sağlayan önemli etkenlerden biridir. İnsanın düşünce yapısını, hayal dünyasını geliştirir; sözcük dağarcığını arttırır, insana bilgi ve birikim kazandırır. Kitaplar sayesinde bazen uçan bir halıya biner, bilmediğimiz diyarlara yolculuk ederiz; yeni arkadaşlıklar kurar, bazen hüzünlerimizi bazen neşemizi bu yeni arkadaşlarla paylaşır, hiç tanımadığımız evlere misafir oluruz. Tarihin sayfalarında koşar adım dolaşır; destanlara, trajedilere tanıklık ederiz. Geçmişin elem verici olaylarını değiştirmeye gücümüz yetmese de geleceğimizi kitaplardan edindiğimiz tecrübelerle inşa ederiz. Tutumlu olma ve kitap okuma alışkanlığı, eğlenceli bir etkinlik oldu. Bu sosyal sorumluluk projesi okulumuzda düzenlenen kitap fuarı kapsamında gerçekleşti” dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Soma İlçesi’nde "Kitap kumbaram” projesini gerçekleştiren Özel Birlik İlköğretim Okulu öğrencileri, yarıyıl tatilinde okul tarafından dağıtılan kumbaralarda biriktirdikleri harçlıklarıyla, okulda düzenlenen kitap fuarında onlarca kitap sahibi oldular.
Fuarda, her yaştan öğrenciye hitap eden kitaplar sergilenirken, öğrenciler de kitaplarla buluşmanın heyecanını yaşadılar. Özel Birlik İlköğretim Okulu Müdürü Seyfullah Ekim, öğrencilerin kumbaralarına her gün harçlıklarından gönüllü olarak para atıp biriktirdiklerini, kampanyaya katılımın kendilerini de mutlu ettiğini söyledi. Çocuklara erken yaşlarda okuma alışkanlığı kazandırmanın önemine değinen Ekim, “Okumak insanın kişisel gelişimini sağlayan önemli etkenlerden biridir. İnsanın düşünce yapısını, hayal dünyasını geliştirir; sözcük dağarcığını arttırır, insana bilgi ve birikim kazandırır. Kitaplar sayesinde bazen uçan bir halıya biner, bilmediğimiz diyarlara yolculuk ederiz; yeni arkadaşlıklar kurar, bazen hüzünlerimizi bazen neşemizi bu yeni arkadaşlarla paylaşır, hiç tanımadığımız evlere misafir oluruz. Tarihin sayfalarında koşar adım dolaşır; destanlara, trajedilere tanıklık ederiz. Geçmişin elem verici olaylarını değiştirmeye gücümüz yetmese de geleceğimizi kitaplardan edindiğimiz tecrübelerle inşa ederiz. Tutumlu olma ve kitap okuma alışkanlığı, eğlenceli bir etkinlik oldu. Bu sosyal sorumluluk projesi okulumuzda düzenlenen kitap fuarı kapsamında gerçekleşti” dedi.
Son Güncelleme: Cuma, 02 Mart 2012 09:48
Gösterim: 2162