Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu’nun düzenlediği “Türkiye’de Aile ve Çocuk Eğitimi” forumunda, GfK Türkiye tarafından gerçekleştirilen “Türkiye’de Aile ve Çocuk Eğitimi Araştırması”nın sonuçları açıklandı.

cocuk_arastirmaAraştırma sonuçlarına göre Türkiye kamuoyunun %42’si ebeveynlerin çocuk yetiştirmekte başarısız olduğunu, %66’sı ise ebeveynlerin desteğe ihtiyaç duyduğunu düşünüyor.

Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu, kamuoyunun Çocuk Hakları Evrensel Beyannamesi’ne ilişkin bilgi düzeyini, Türkiye’nin çocuk yetiştirmekte ne kadar başarılı olduğunu, anne-baba eğitiminin gerekliliğini, hangi kurumlar tarafından ne zaman verilebileceğini ve çocukların cinsel istismar gibi zarar görme durumunda haklarını nasıl aramaları ve kimlerden eğitim almaları gerektiğini değerlendirmek amacıyla 15 Aralık Salı günü, Işık Üniversitesi Maslak Kampüsü Konferans Salonu’nda Türkiye’de Aile ve Çocuk Eğitimi Forumu’nu düzenledi.

Forumda GfK Türkiye tarafından gerçekleştirilen “Türkiye’de Aile ve Çocuk Eğitimi Araştırması”nın bulguları açıklandı ve değerlendirildi. Forumun moderatörlüğünü ünlü sunucu Cem Ceminay yürütürken açılış konuşmasını Çocuk Haklarını Koruma Platformu Başkanı Av. Figen Özbek, araştırma raporunun aktarımını ise GfK Tüketici Deneyimleri Genel Müdürü Fulya Durmuş yaptı. Forumdaki konuşmacılar ise Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fatoş Erkman; İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Üyesi ve Avukat Seda Akço Bilen; İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi, Klinik Psikolog Yard. Doç. Dr. Zeynep Çatay Çalışkan; ile Pedagog ve Eğitim Koordinatörü Şima Sunder’di.

Araştırma sonuçları bize ne söylüyor?

Türkiye’de Aile ve Çocuk Eğitimi Araştırması, Eylül-Ekim 2015 tarihlerinde kentsel Türkiye’de 15 ilde 15 yaş ve üstü 1.237 kişi ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirildi.

Araştırmanın bulgularına göre Türkiye’de her 10 kişiden 2’si Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan Çocuk Hakları Evrensel Beyannamesi’nden haberdar olduğunu belirtiyor. Haberdar olanların en fazla olduğu bölgeler %26 ile İç Anadolu
ve Marmara bölgeleridir. Güneydoğu Anadolu’da ise hemen hemen hiç kimse (%98) Çocuk Hakları Evrensel Beyannamesi’nden haberdar olmadığını belirtiyor.

Çocuk Hakları Evrensel Beyannamesi’ni duyanların hemen hemen yarısı (%56) Türkiye’nin bu beyannameyi imzaladığını biliyor. Bu konuyla ilgili farkındalığı en yüksek olan bölge %91 oranla Ege Bölgesi’dir. Ege’yi %62 ile Marmara bölgesi takip ediyor. Yaş gruplarına bakıldığında ise farkındalığı en yüksek yaş grubu %65 ile 15-17 yaş grubu.

Çocuk yetiştirmede ne ölçüde başarılıyız?

Türkiye'de ebeveynlerin (anne-babaların) çocuklarını yetiştirme ve eğitme konusunda başarısız bulduklarını belirtenlerin oranı %42’dir. Bölgelere bakıldığında, ebeveynleri başarız bulanların en yüksek olduğu bölge %76 ile Ege Bölgesi’dir. Ege’yi % 48 ile Marmara Bölgesi takip ediyor. Ebeveynleri başarılı bulanların en fazla olduğu bölgeler ise Güneydoğu Anadolu (%38) ve Doğu Anadolu’dur (%30).

Çocuk yetiştirmede başarısızlığın temel nedeni bilgisizlik

Ebeveynleri çocuk yetiştirmede başarısız bulanların yarısından fazlası (%57) ebeveynlerin bilgi sahibi olmadıkları için başarız olduklarını düşünüyor. %28 ebeyenlerin kendileri de iyi yetiştirilmedikleri için derken, kitlenin %14’ü ise ekonomik ve sosyal imkanların yetersizliğini neden olarak gösteriyor.

Türkiye’de her 10 kişiden yaklaşık 7’si ebeveynlerin eğitim alması gerektiğini düşünüyor

“Türkiye’de anne-babaların çocuklarla doğru iletişim kurabilme / kendileri / çevrelerine faydalı, özgüvenli bireyler olarak yetiştirme konusunda eğitime ihtiyaçları vardır” ifadesine katıldığını belirtenlerin oranı %66 iken, bu ifadeye katılmadıklarını belirtenlerin oranı %7’dir. %27’lik bir kesim ise “ne katılıyorum ne katılmıyorum” şeklinde görüş bildirmiştir. Bu ifadeye katıldığını belirtenlerin en yüksek olduğu bölge %87 ile Ege Bölgesi’dir. İç Anadolu Bölgesi Ege’yi %81 ile takip ediyor. Bu ifadeye katılmadığını belirtenlerin en yüksek olduğu bölgeler ise sırasıyla Güney Doğu Anadolu (%17) ve Karadeniz (%16) bölgeleridir. 15-17 ve 25-34 yaş grupları içinde diğer yaş gruplarına oranla bu ifadeye katılanların oranı daha yüksek(%69).

Ebeveynlerin eğitim alması gerektiğini düşünenlerin yarısından fazlası (%52) ise bu eğitimi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın vermesi gerektiğini düşünüyor.

Bölgelere bakıldığında, en çok İç Anadolu Bölgesi ve Karadeniz Bölgesi (%64) bu eğitimin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından verilmesi gerektiğini düşünüyor. Bu eğitimin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından verilmesi gerektiğini düşünenlerin en fazla olduğu bölge ise %51 ile Doğu Anadolu’dur.

Eğitim verilmesi gerektiğini düşünen kişilerin %35’i, ebeveynlerin ihtiyaç duydukları zaman başvurabilecekleri uzmanlar olması gerektiğini düşünüyor. %31’i ise kişilerin ortaöğretim-lise-yükseköğrenim gibi eğitim kurumlarında okurken ebeveynlikle ilgili eğitim görmeleri gerektiğini belirtiyor.

Ebeveynlerin eğitim alması gerektiğini düşünenler, ebeveynlerin özellikle aile içi iletişim konusunda eğitilmeye ihtiyaçları olduğunu belirtiyorlar. Bölgelere bakıldığında, ebeveynlerin bu konuda eğitim alması gerektiğini düşünenlerin en yüksek olduğu Marmara (%57) ve İç Anadolu (%50)’dur. Ege bölgesi %42 ile ebeveynlerin özellikle ergenlik psikolojisi üzerine eğitim alması gerektiğini düşünüyor. Bu konu yaş kırılımında incelendiğinde; 15-17 yaş grubu içinde diğer yaş gruplarına oranla, ebeveynlerin ergenlik psikolojisi üzerine eğitime ihtiyaç duyduğunu belirtenlerin oranı daha yüksek (%28).

Cinsel istismar ve eğitim

Türkiye'de çocuklara cinsel istismar ve bu gibi durumlarda ne yapmaları, nereye başvurmaları gerektiği konusunda eğitim verilmesi gerektiğini düşünenlerin oranı %68 iken sadece %10’u eğitime gerek olmadığını düşünüyor. %22’si ise konuyla ilgili fikri olmadığını belirtiyor. Eğitim verilmesi gerekmiyor diyenlerin oranının en fazla olduğu bölge %32 ile Güney Doğu Anadolu’dur.

Eğitim verilmesi gerektiğini düşünenlerin en fazla olduğu bölgeler ise %93 ile Ege ve %88 ile İç Anadolu Bölgesi’dir. Karadeniz bölgesinde ise yaklaşık her 2 kişiden 1’i (%47) çocuklara bu konuda eğitim verilip verilmemesi konusunda fikri olmadığını belirtmişlerdir.
Eğitim verilmesi gerektiğini düşünenlerin %65’i eğitimin devlet tarafından okullarda verilmesi gerektiğini belirtirken, %31’i aile tarafından evde eğitim verilmesi gerektiğini düşünüyor.
Aile tarafından evde eğitim verilmesi gerektiğini düşünenlerin en yüksek olduğu bölge %54 ile Güneydoğu Anadolu’dur. Devlet tarafından okullarda eğitim verilmesi gerektiğini düşünenlerin en yüksek olduğu bölge ise %87 ile Ege’dir.

Çocuğumuzla nasıl iletişim kuracağımızı şaşırdığımızda rehber olarak kime başvuruyoruz?

Ebeveyn olanlar, çocuğuyla nasıl iletişim kuracaklarını şaşırdıklarında veya bir problemi çözemedikleri durumda ağırlıkla eşlerine danıştıklarını belirtiyorlar (%39). “İç güdülerime göre hareket ederim” diyenler ise %20 oranındadır. Diğer bölgelere oranla İç Anadolu’daki ebeveynler arasında, çocukla ilgili bir problemle karşılaştıklarında eşlerine danışmayı tercih edenler daha fazla (%66). Güney Doğu Anadolu’da ise ebeveynlerin %40’ı güvendikleri arkadaşlarına danışmayı tercih ediyorlar.

> Aile ve Çocuk Eğitimi Araştırması’nın çarpıcı sonuçları açıklandı

Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu’nun düzenlediği “Türkiye’de Aile ve Çocuk Eğitimi” forumunda, GfK Türkiye tarafından gerçekleştirilen “Türkiye’de Aile ve Çocuk Eğitimi Araştırması”nın sonuçları açıklandı.

cocuk_arastirmaAraştırma sonuçlarına göre Türkiye kamuoyunun %42’si ebeveynlerin çocuk yetiştirmekte başarısız olduğunu, %66’sı ise ebeveynlerin desteğe ihtiyaç duyduğunu düşünüyor.

Çocuk ve Haklarını Koruma Platformu, kamuoyunun Çocuk Hakları Evrensel Beyannamesi’ne ilişkin bilgi düzeyini, Türkiye’nin çocuk yetiştirmekte ne kadar başarılı olduğunu, anne-baba eğitiminin gerekliliğini, hangi kurumlar tarafından ne zaman verilebileceğini ve çocukların cinsel istismar gibi zarar görme durumunda haklarını nasıl aramaları ve kimlerden eğitim almaları gerektiğini değerlendirmek amacıyla 15 Aralık Salı günü, Işık Üniversitesi Maslak Kampüsü Konferans Salonu’nda Türkiye’de Aile ve Çocuk Eğitimi Forumu’nu düzenledi.

Forumda GfK Türkiye tarafından gerçekleştirilen “Türkiye’de Aile ve Çocuk Eğitimi Araştırması”nın bulguları açıklandı ve değerlendirildi. Forumun moderatörlüğünü ünlü sunucu Cem Ceminay yürütürken açılış konuşmasını Çocuk Haklarını Koruma Platformu Başkanı Av. Figen Özbek, araştırma raporunun aktarımını ise GfK Tüketici Deneyimleri Genel Müdürü Fulya Durmuş yaptı. Forumdaki konuşmacılar ise Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fatoş Erkman; İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Üyesi ve Avukat Seda Akço Bilen; İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi, Klinik Psikolog Yard. Doç. Dr. Zeynep Çatay Çalışkan; ile Pedagog ve Eğitim Koordinatörü Şima Sunder’di.

Araştırma sonuçları bize ne söylüyor?

Türkiye’de Aile ve Çocuk Eğitimi Araştırması, Eylül-Ekim 2015 tarihlerinde kentsel Türkiye’de 15 ilde 15 yaş ve üstü 1.237 kişi ile yüz yüze görüşülerek gerçekleştirildi.

Araştırmanın bulgularına göre Türkiye’de her 10 kişiden 2’si Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan Çocuk Hakları Evrensel Beyannamesi’nden haberdar olduğunu belirtiyor. Haberdar olanların en fazla olduğu bölgeler %26 ile İç Anadolu
ve Marmara bölgeleridir. Güneydoğu Anadolu’da ise hemen hemen hiç kimse (%98) Çocuk Hakları Evrensel Beyannamesi’nden haberdar olmadığını belirtiyor.

Çocuk Hakları Evrensel Beyannamesi’ni duyanların hemen hemen yarısı (%56) Türkiye’nin bu beyannameyi imzaladığını biliyor. Bu konuyla ilgili farkındalığı en yüksek olan bölge %91 oranla Ege Bölgesi’dir. Ege’yi %62 ile Marmara bölgesi takip ediyor. Yaş gruplarına bakıldığında ise farkındalığı en yüksek yaş grubu %65 ile 15-17 yaş grubu.

Çocuk yetiştirmede ne ölçüde başarılıyız?

Türkiye'de ebeveynlerin (anne-babaların) çocuklarını yetiştirme ve eğitme konusunda başarısız bulduklarını belirtenlerin oranı %42’dir. Bölgelere bakıldığında, ebeveynleri başarız bulanların en yüksek olduğu bölge %76 ile Ege Bölgesi’dir. Ege’yi % 48 ile Marmara Bölgesi takip ediyor. Ebeveynleri başarılı bulanların en fazla olduğu bölgeler ise Güneydoğu Anadolu (%38) ve Doğu Anadolu’dur (%30).

Çocuk yetiştirmede başarısızlığın temel nedeni bilgisizlik

Ebeveynleri çocuk yetiştirmede başarısız bulanların yarısından fazlası (%57) ebeveynlerin bilgi sahibi olmadıkları için başarız olduklarını düşünüyor. %28 ebeyenlerin kendileri de iyi yetiştirilmedikleri için derken, kitlenin %14’ü ise ekonomik ve sosyal imkanların yetersizliğini neden olarak gösteriyor.

Türkiye’de her 10 kişiden yaklaşık 7’si ebeveynlerin eğitim alması gerektiğini düşünüyor

“Türkiye’de anne-babaların çocuklarla doğru iletişim kurabilme / kendileri / çevrelerine faydalı, özgüvenli bireyler olarak yetiştirme konusunda eğitime ihtiyaçları vardır” ifadesine katıldığını belirtenlerin oranı %66 iken, bu ifadeye katılmadıklarını belirtenlerin oranı %7’dir. %27’lik bir kesim ise “ne katılıyorum ne katılmıyorum” şeklinde görüş bildirmiştir. Bu ifadeye katıldığını belirtenlerin en yüksek olduğu bölge %87 ile Ege Bölgesi’dir. İç Anadolu Bölgesi Ege’yi %81 ile takip ediyor. Bu ifadeye katılmadığını belirtenlerin en yüksek olduğu bölgeler ise sırasıyla Güney Doğu Anadolu (%17) ve Karadeniz (%16) bölgeleridir. 15-17 ve 25-34 yaş grupları içinde diğer yaş gruplarına oranla bu ifadeye katılanların oranı daha yüksek(%69).

Ebeveynlerin eğitim alması gerektiğini düşünenlerin yarısından fazlası (%52) ise bu eğitimi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın vermesi gerektiğini düşünüyor.

Bölgelere bakıldığında, en çok İç Anadolu Bölgesi ve Karadeniz Bölgesi (%64) bu eğitimin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından verilmesi gerektiğini düşünüyor. Bu eğitimin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından verilmesi gerektiğini düşünenlerin en fazla olduğu bölge ise %51 ile Doğu Anadolu’dur.

Eğitim verilmesi gerektiğini düşünen kişilerin %35’i, ebeveynlerin ihtiyaç duydukları zaman başvurabilecekleri uzmanlar olması gerektiğini düşünüyor. %31’i ise kişilerin ortaöğretim-lise-yükseköğrenim gibi eğitim kurumlarında okurken ebeveynlikle ilgili eğitim görmeleri gerektiğini belirtiyor.

Ebeveynlerin eğitim alması gerektiğini düşünenler, ebeveynlerin özellikle aile içi iletişim konusunda eğitilmeye ihtiyaçları olduğunu belirtiyorlar. Bölgelere bakıldığında, ebeveynlerin bu konuda eğitim alması gerektiğini düşünenlerin en yüksek olduğu Marmara (%57) ve İç Anadolu (%50)’dur. Ege bölgesi %42 ile ebeveynlerin özellikle ergenlik psikolojisi üzerine eğitim alması gerektiğini düşünüyor. Bu konu yaş kırılımında incelendiğinde; 15-17 yaş grubu içinde diğer yaş gruplarına oranla, ebeveynlerin ergenlik psikolojisi üzerine eğitime ihtiyaç duyduğunu belirtenlerin oranı daha yüksek (%28).

Cinsel istismar ve eğitim

Türkiye'de çocuklara cinsel istismar ve bu gibi durumlarda ne yapmaları, nereye başvurmaları gerektiği konusunda eğitim verilmesi gerektiğini düşünenlerin oranı %68 iken sadece %10’u eğitime gerek olmadığını düşünüyor. %22’si ise konuyla ilgili fikri olmadığını belirtiyor. Eğitim verilmesi gerekmiyor diyenlerin oranının en fazla olduğu bölge %32 ile Güney Doğu Anadolu’dur.

Eğitim verilmesi gerektiğini düşünenlerin en fazla olduğu bölgeler ise %93 ile Ege ve %88 ile İç Anadolu Bölgesi’dir. Karadeniz bölgesinde ise yaklaşık her 2 kişiden 1’i (%47) çocuklara bu konuda eğitim verilip verilmemesi konusunda fikri olmadığını belirtmişlerdir.
Eğitim verilmesi gerektiğini düşünenlerin %65’i eğitimin devlet tarafından okullarda verilmesi gerektiğini belirtirken, %31’i aile tarafından evde eğitim verilmesi gerektiğini düşünüyor.
Aile tarafından evde eğitim verilmesi gerektiğini düşünenlerin en yüksek olduğu bölge %54 ile Güneydoğu Anadolu’dur. Devlet tarafından okullarda eğitim verilmesi gerektiğini düşünenlerin en yüksek olduğu bölge ise %87 ile Ege’dir.

Çocuğumuzla nasıl iletişim kuracağımızı şaşırdığımızda rehber olarak kime başvuruyoruz?

Ebeveyn olanlar, çocuğuyla nasıl iletişim kuracaklarını şaşırdıklarında veya bir problemi çözemedikleri durumda ağırlıkla eşlerine danıştıklarını belirtiyorlar (%39). “İç güdülerime göre hareket ederim” diyenler ise %20 oranındadır. Diğer bölgelere oranla İç Anadolu’daki ebeveynler arasında, çocukla ilgili bir problemle karşılaştıklarında eşlerine danışmayı tercih edenler daha fazla (%66). Güney Doğu Anadolu’da ise ebeveynlerin %40’ı güvendikleri arkadaşlarına danışmayı tercih ediyorlar.

Son Güncelleme: Salı, 15 Aralık 2015 13:51

Gösterim: 4704

aile_internet

Yeni çok platformlu çözüm olan Kaspersky Safe Kids, anne babalara çocukları hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaları ve onları yalnızca gerçek yaşamda değil sanal yaşamda da korumaları için tasarlandı.
Kaspersky Lab ve B2B International tarafından yürütülen bir ankete göre, Türkiye’de anne babaların yarısından fazlası (%58) çocuklarına yönelik çevrimiçi saldırıların sayısında artış bildirdi ve üçte biri de (%32) çocuklarının Internet'te gördükleri ve yaptıkları şeyleri denetlemekte kendilerini çaresiz hissettiklerini kabul etti. Kaspersky Lab uzmanları, çocukları çevrimiçinde korumanın kapsamlı bir yaklaşım gerektirdiğinden emin: anne babalar çevrimiçi güvenlik konusunda çocuklarıyla konuşmalı, onlara güvenliklerini korumak için gereken kuralları öğretmeli ve tabii ki özel teknolojik çözümleri kullanmalı.
Kaspersky Lab Baş Pazarlama Sorumlusu Alexander Erofeev şunları söylüyor: "Kullanıcılarımıza bir çocuğun Internet'e bağlı cihazları kullanmasından kaynaklanan hoş olmayan sonuçları, çocuk teknoloji hakkında anne babasından daha fazla bilgi sahibi olsa bile önlemeye yardımcı olacak bir araç sunmaktan mutluyuz. Gençlerin davranışları göz önüne alınarak geliştirilen Kaspersky Safe Kids, çocukların siber dünyayı güvenle keşfetmelerine izin veriyor ve anne babanın çocuk yetiştirme olanaklarının sınırlarını genişletiyor. Bu tür çözümler anne babalara çocuklarını zekice, onların etkinliklerini engellemeden koruma ve onlarla diyaloğu sürdürme olanağı veriyor”.
Kaspersky Safe Kids, "freemium" (ücretsiz ve paralı bir arada) bir ürün: işlevselliği çoğu ücretsiz sunuluyor, ancak ayrıcalıklı özellikleri ücrete tabi. Çözümü kullanmak için My Kaspersky portalına kaydolmak, çocuk için bir profil oluşturmak ve uygulamayı gerekli platform için indirmek (veya Uygulama Mağazası'ndan çocuğun cihazına yüklemek) yeterli. Çözümün Windows, Mac, Android ve iOS sürümleri var.
Çözüm bir My Kaspersky hesabı aracılığıyla yönetiliyor (özel kurallar oluşturma da buna dahil). Kurallar anne babaların bir çocuğun cihazları kullanma süresini, yüklediği uygulamaları, görüntülediği web sayfalarını, bulunduğu yeri ve bağlantıda olduğu sosyal çevreyi izlemesine izin veriyor:
• Cihaz Kullanımı. Çocuklar bir cihazda oyun oynarken çoğu kez geçen zamanın farkına varmıyorlar. Safe Kids, anne babalara bir cihazın ne kadar süreyle kullanılabileceğinin sınırlarını belirleme veya haftanın çocuğun çevrimiçinde kalabileceği gün ve saatlerini seçme olanağı tanıyor. Zaman yönetimi özelliği, süre sınırı aşıldığında cihazı bloke etmek üzere ayarlanabiliyor (bu özellik iOS cihazlarında yok) veya Safe Kids, cihazı bloke etmeden çocuğunuza cihazı kullanmayı bırakma zamanı geldiğini bildirebiliyor.
• Uygulama Kullanımı. Uygulamalar; örneğin şiddet sahneleri içerenler tehlikeli olabilir. Safe Kids ile çocuğun yükleyebileceği veya açabileceği uygulamaları, yaşa veya kategoriye göre (ör. oyunlar, çevrimiçi mağazalar, eğlence vs.) sınırlayabiliyorsunuz. Anne babalar ayrıca çocuğun belirli bir uygulamada ne kadar süre harcayabileceğini de belirleyebiliyor. Uygulama kullanımını kategoriye göre sınırlama olanağı yalnızca Windows, Mac OS X ve Android tabanlı cihazlarda var.
• Web Etkinliği. Safe Kids, çocuğun Internet'te istenmeyen şeyler görmesini engellemek için web sitelerini kategoriye göre; örneğin yetişkinlere yönelik içerikli, küfürlü dil kullanan veya uyuşturucular hakkında bilgi içeren sayfaları filtreleme olanağı sunuyor. İstenmeyen siteler ayrıca Google, Yandex, Bing ve Yahoo gibi popüler arama motorlarının sunduğu arama sonuçlarından çıkarılabiliyor. Anne babanın isteklerine bağlı olarak, tehlikeli olabilecek uygulama veya sayfalar hemen bloke edilebiliyor veya çocuk bunları açmanın doğru olmadığı konusunda uyarılabiliyor.
• Facebook Etkinliği. Anne babalar, My Kaspersky hesaplarında çocuğun Facebook'taki etkinliklerini; arkadaş sayısındaki değişiklikleri veya herkese açık yazılarını görebiliyor. Bu tür bir izleme, çocuğun yaşıtlarıyla sorunları olduğunun belirtilerini hemen farketmeyi mümkün kılıyor.
• Çağrılar ve SMS. Android tabanlı cihazlar için bir başka seçenek de çocuğunuzun telefon çağrısı veya SMS mesajı aldığı kişilerle ilgili istatistikler. (Mahremiyeti ihlal etmemek için mesajın metni gösterilmiyor.) Çözüm ayrıca anne babaların ayarlarda belirli kişiileri, örneğin kuşku uyandıran arkadaşlarını seçmesine izin veriyor. Seçilen bu kişilerden birisi çocukla bağlantı kurmaya çalışırsa, anne babaya bir uyarı mesajı gönderiliyor.
• Yer. Bu özellik, anne babanın çocuğun belirli bir anda nerede olduğunu bilmesine ve belirli zamanlarda nerede olmasının beklendiğini gösteren bir çevre belirlemesine izin veriyor. Çocuk belirtilen alanın dışına çıkarsa, bu anne babaya bildiriliyor. Bu özellik yalnızca Android ve iOS'te, GPS etkinleştirildiğinde ve cihaz Internet'e bağlandığında var.
Çocuk bir tehditle karşı karşıyaysa, aileden bir yetişkin (Safe Kids'in anne baba sürümü anne babanın cihazına yüklüyse) bir e-posta mesajı ve/veya sunucu bildirimi biçiminde bir mesaj alıyor. My Kaspersky'de anne babalar ayrıca çocuklarının günlük, haftalık ve aylık çevrimiçi etkinliği hakkında bir özet ve ayrıntılı istatistikler görebiliyor.
Safe Kids kullanılarak alınan bilgiler anne babalara, hata olabilecek şeyleri düzeltmek veya doğru zamanda müdahale edip yardımcı olmak ve korumak amacıyla çocuklarııyla daha ayrıntılı olarak konuşma fırsatı sunuyor. Ayrıca anne babalara aşağıdaki önerileri sunuyoruz:
• Çocuğunuz aynı anda birkaç cihazı kullanıyorsa, bunların her birine birer koruma çözümü yüklemek en iyisidir.
• Çocuğunuz cihazı yalnızca evde gözetiminiz altında kullansa bile yine de istenmeyen içerikle karşılaşabilir, bu yüzden koruma çözümlerini bu cihazlara da yüklemenizi öneriyoruz.
• Çocuğunuza bunu neden yaptığınız izah edin. Ona bunun sizin için önemli olduğunu söyleyin ve ondan koruma çözümünün önerilerini göz ardı etmemesini isteyin.
• Kötü amaçlı yazılım ve sahte web siteleri gibi siber tehditleri unumayın. Çevrimiçi bir oyun hesabının çalınması veya bir araştırma raporunun kaybedilmesi çocuğu rahatsız edebilir, bu yüzden anne baba denetimi açarlarına ek olarak çevrimiçi koruma çözümlerinin de kullanılması gerekir.

> Aileler için çocukları internetten koruma rehberi

aile_internet

Yeni çok platformlu çözüm olan Kaspersky Safe Kids, anne babalara çocukları hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaları ve onları yalnızca gerçek yaşamda değil sanal yaşamda da korumaları için tasarlandı.
Kaspersky Lab ve B2B International tarafından yürütülen bir ankete göre, Türkiye’de anne babaların yarısından fazlası (%58) çocuklarına yönelik çevrimiçi saldırıların sayısında artış bildirdi ve üçte biri de (%32) çocuklarının Internet'te gördükleri ve yaptıkları şeyleri denetlemekte kendilerini çaresiz hissettiklerini kabul etti. Kaspersky Lab uzmanları, çocukları çevrimiçinde korumanın kapsamlı bir yaklaşım gerektirdiğinden emin: anne babalar çevrimiçi güvenlik konusunda çocuklarıyla konuşmalı, onlara güvenliklerini korumak için gereken kuralları öğretmeli ve tabii ki özel teknolojik çözümleri kullanmalı.
Kaspersky Lab Baş Pazarlama Sorumlusu Alexander Erofeev şunları söylüyor: "Kullanıcılarımıza bir çocuğun Internet'e bağlı cihazları kullanmasından kaynaklanan hoş olmayan sonuçları, çocuk teknoloji hakkında anne babasından daha fazla bilgi sahibi olsa bile önlemeye yardımcı olacak bir araç sunmaktan mutluyuz. Gençlerin davranışları göz önüne alınarak geliştirilen Kaspersky Safe Kids, çocukların siber dünyayı güvenle keşfetmelerine izin veriyor ve anne babanın çocuk yetiştirme olanaklarının sınırlarını genişletiyor. Bu tür çözümler anne babalara çocuklarını zekice, onların etkinliklerini engellemeden koruma ve onlarla diyaloğu sürdürme olanağı veriyor”.
Kaspersky Safe Kids, "freemium" (ücretsiz ve paralı bir arada) bir ürün: işlevselliği çoğu ücretsiz sunuluyor, ancak ayrıcalıklı özellikleri ücrete tabi. Çözümü kullanmak için My Kaspersky portalına kaydolmak, çocuk için bir profil oluşturmak ve uygulamayı gerekli platform için indirmek (veya Uygulama Mağazası'ndan çocuğun cihazına yüklemek) yeterli. Çözümün Windows, Mac, Android ve iOS sürümleri var.
Çözüm bir My Kaspersky hesabı aracılığıyla yönetiliyor (özel kurallar oluşturma da buna dahil). Kurallar anne babaların bir çocuğun cihazları kullanma süresini, yüklediği uygulamaları, görüntülediği web sayfalarını, bulunduğu yeri ve bağlantıda olduğu sosyal çevreyi izlemesine izin veriyor:
• Cihaz Kullanımı. Çocuklar bir cihazda oyun oynarken çoğu kez geçen zamanın farkına varmıyorlar. Safe Kids, anne babalara bir cihazın ne kadar süreyle kullanılabileceğinin sınırlarını belirleme veya haftanın çocuğun çevrimiçinde kalabileceği gün ve saatlerini seçme olanağı tanıyor. Zaman yönetimi özelliği, süre sınırı aşıldığında cihazı bloke etmek üzere ayarlanabiliyor (bu özellik iOS cihazlarında yok) veya Safe Kids, cihazı bloke etmeden çocuğunuza cihazı kullanmayı bırakma zamanı geldiğini bildirebiliyor.
• Uygulama Kullanımı. Uygulamalar; örneğin şiddet sahneleri içerenler tehlikeli olabilir. Safe Kids ile çocuğun yükleyebileceği veya açabileceği uygulamaları, yaşa veya kategoriye göre (ör. oyunlar, çevrimiçi mağazalar, eğlence vs.) sınırlayabiliyorsunuz. Anne babalar ayrıca çocuğun belirli bir uygulamada ne kadar süre harcayabileceğini de belirleyebiliyor. Uygulama kullanımını kategoriye göre sınırlama olanağı yalnızca Windows, Mac OS X ve Android tabanlı cihazlarda var.
• Web Etkinliği. Safe Kids, çocuğun Internet'te istenmeyen şeyler görmesini engellemek için web sitelerini kategoriye göre; örneğin yetişkinlere yönelik içerikli, küfürlü dil kullanan veya uyuşturucular hakkında bilgi içeren sayfaları filtreleme olanağı sunuyor. İstenmeyen siteler ayrıca Google, Yandex, Bing ve Yahoo gibi popüler arama motorlarının sunduğu arama sonuçlarından çıkarılabiliyor. Anne babanın isteklerine bağlı olarak, tehlikeli olabilecek uygulama veya sayfalar hemen bloke edilebiliyor veya çocuk bunları açmanın doğru olmadığı konusunda uyarılabiliyor.
• Facebook Etkinliği. Anne babalar, My Kaspersky hesaplarında çocuğun Facebook'taki etkinliklerini; arkadaş sayısındaki değişiklikleri veya herkese açık yazılarını görebiliyor. Bu tür bir izleme, çocuğun yaşıtlarıyla sorunları olduğunun belirtilerini hemen farketmeyi mümkün kılıyor.
• Çağrılar ve SMS. Android tabanlı cihazlar için bir başka seçenek de çocuğunuzun telefon çağrısı veya SMS mesajı aldığı kişilerle ilgili istatistikler. (Mahremiyeti ihlal etmemek için mesajın metni gösterilmiyor.) Çözüm ayrıca anne babaların ayarlarda belirli kişiileri, örneğin kuşku uyandıran arkadaşlarını seçmesine izin veriyor. Seçilen bu kişilerden birisi çocukla bağlantı kurmaya çalışırsa, anne babaya bir uyarı mesajı gönderiliyor.
• Yer. Bu özellik, anne babanın çocuğun belirli bir anda nerede olduğunu bilmesine ve belirli zamanlarda nerede olmasının beklendiğini gösteren bir çevre belirlemesine izin veriyor. Çocuk belirtilen alanın dışına çıkarsa, bu anne babaya bildiriliyor. Bu özellik yalnızca Android ve iOS'te, GPS etkinleştirildiğinde ve cihaz Internet'e bağlandığında var.
Çocuk bir tehditle karşı karşıyaysa, aileden bir yetişkin (Safe Kids'in anne baba sürümü anne babanın cihazına yüklüyse) bir e-posta mesajı ve/veya sunucu bildirimi biçiminde bir mesaj alıyor. My Kaspersky'de anne babalar ayrıca çocuklarının günlük, haftalık ve aylık çevrimiçi etkinliği hakkında bir özet ve ayrıntılı istatistikler görebiliyor.
Safe Kids kullanılarak alınan bilgiler anne babalara, hata olabilecek şeyleri düzeltmek veya doğru zamanda müdahale edip yardımcı olmak ve korumak amacıyla çocuklarııyla daha ayrıntılı olarak konuşma fırsatı sunuyor. Ayrıca anne babalara aşağıdaki önerileri sunuyoruz:
• Çocuğunuz aynı anda birkaç cihazı kullanıyorsa, bunların her birine birer koruma çözümü yüklemek en iyisidir.
• Çocuğunuz cihazı yalnızca evde gözetiminiz altında kullansa bile yine de istenmeyen içerikle karşılaşabilir, bu yüzden koruma çözümlerini bu cihazlara da yüklemenizi öneriyoruz.
• Çocuğunuza bunu neden yaptığınız izah edin. Ona bunun sizin için önemli olduğunu söyleyin ve ondan koruma çözümünün önerilerini göz ardı etmemesini isteyin.
• Kötü amaçlı yazılım ve sahte web siteleri gibi siber tehditleri unumayın. Çevrimiçi bir oyun hesabının çalınması veya bir araştırma raporunun kaybedilmesi çocuğu rahatsız edebilir, bu yüzden anne baba denetimi açarlarına ek olarak çevrimiçi koruma çözümlerinin de kullanılması gerekir.

Son Güncelleme: Pazartesi, 07 Aralık 2015 11:49

Gösterim: 5985

Çocuklara gereğinden fazla hoşgörülü ve yumuşak davranmaktan kaçınılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Kurtman Ersanlı, “Olabildiğince normal, her zamanki davranışlarımızı sürdürmeliyiz. Çünkü çocuklarımızın ihtiyacı olan şey, mümkün olduğunca normal bir iş yaptıklarına inanmalarıdır" dedi.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kurtman Ersanlı, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemi kapsamında yapılan sınavlarda başarı için, çocuklara olabildiğince "normal" davranılmasının ön şart olduğunu söyledi. 

Ersanlı, TEOG sınavları öncesi öğrencilerin gergin, stresli ve başarısızlık korkusu yaşadığını, bu nedenle ailelere büyük görevler düştüğünü söyledi.

Çocukların bu dönemde zor bir dönemden geçtiklerine işaret eden Ersanlı, sınavlar öncesinde motivasyonlarının artırılması gerektiğini vurguladı.

TEOG'a girecek çocukların gergin bir dönemden geçtiğini vurgulayan Ersanlı, öğrencilerin bu dönemde ergenliği de yoğun biçimde yaşadıklarını, bu durumun getirdiği birtakım sıkıntılarla mücadele ettiklerini anlattı.

Çocukların metabolizmalarında bu dönemde oldukça hızlı değişimler gerçekleştiğini dile getiren Ersanlı, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla bu süreçte çocuğunuzu özellikle takip edip ilgilenmek gerekiyor. Ebeveynlerin beklentileri ile çocuğun yapabilecekleri birbiriyle uyumlu olursa daha az kaygı yaşarlar. Bu zor dönemde çocuklara anlayışlı davranmak ve onları desteklemek önem taşıyor. Sınav öncesinde çocuklar kızmadıkları şeylere bu dönemde sert tepki gösterebilir. Bu durumun geçici olduğunu düşünerek çocuğunuza karşı anlayışlı olmaya çalışın. Ayrıca çocuğunuzu hiçbir zaman başka çocuklarla kıyaslamayın. Her birey ayrı bir kişiliktir. Çocuğunuzu ancak gereken durumlarda kendisiyle kıyaslayabilirsiniz. Dolayısıyla TEOG, bir ölüm kalım meselesi gibi sunulmamalı. Sınav yokmuş gibi gündelik hayatın sürdürülmesi önemlidir."

Ersanlı, sınavların çocuklar üzerinde büyük bir stres unsuru olduğunun altını çizerek, TEOG'un ilk aşamasındaki stres ve gerginliğin diğer aşamalarında yaşanmamasına özen gösterilmesi gerektiğini söyledi.

Hassas süreç dengeli götürülmesi gerekir

Ebeveynlerin bu hassas süreci dengeli götürmesi gerektiğini anlatan Ersanlı, şunları kaydetti:

"Çocuklara gereğinden fazla hoşgörülü ve yumuşak davranmaktan da kaçınılmalıdır. Bu davranış biçimi onların, 'Gerçekten çok kötü bir durumla karşı karşıyayım ki bana bu derece hoşgörülü davranıyorlar' diye düşünmesine neden oluyor. Olabildiğince normal, her zamanki davranışlarımızı sürdürmeliyiz. Çünkü çocuklarımızın ihtiyacı olan şey, mümkün olduğunca normal bir iş yaptıklarına inanmalarıdır. Sınavı gözünüzde büyütmeyin ki onların da büyütmesine engel olabilesiniz. Aynı biçimde sınavı hiç önemsemiyormuş gibi de davranmayın. Onun her zaman yanında olduğunuzu, onunla ilgilendiğinizi hissettirmelisiniz."

Öğrencilere de tavsiyelerde bulunan Ersanlı, sınav hakkında olumsuz düşünce ve sohbetlerden uzak durulması, moral bozacak ortamlara ve kişilere yaklaşılmamasının önem taşıdığını sözlerine ekledi.

> TEOG'da başarı için çocuğa normal davranılmalı

Çocuklara gereğinden fazla hoşgörülü ve yumuşak davranmaktan kaçınılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Kurtman Ersanlı, “Olabildiğince normal, her zamanki davranışlarımızı sürdürmeliyiz. Çünkü çocuklarımızın ihtiyacı olan şey, mümkün olduğunca normal bir iş yaptıklarına inanmalarıdır" dedi.

Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Bölümü Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Kurtman Ersanlı, Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) sistemi kapsamında yapılan sınavlarda başarı için, çocuklara olabildiğince "normal" davranılmasının ön şart olduğunu söyledi. 

Ersanlı, TEOG sınavları öncesi öğrencilerin gergin, stresli ve başarısızlık korkusu yaşadığını, bu nedenle ailelere büyük görevler düştüğünü söyledi.

Çocukların bu dönemde zor bir dönemden geçtiklerine işaret eden Ersanlı, sınavlar öncesinde motivasyonlarının artırılması gerektiğini vurguladı.

TEOG'a girecek çocukların gergin bir dönemden geçtiğini vurgulayan Ersanlı, öğrencilerin bu dönemde ergenliği de yoğun biçimde yaşadıklarını, bu durumun getirdiği birtakım sıkıntılarla mücadele ettiklerini anlattı.

Çocukların metabolizmalarında bu dönemde oldukça hızlı değişimler gerçekleştiğini dile getiren Ersanlı, şöyle devam etti:

"Dolayısıyla bu süreçte çocuğunuzu özellikle takip edip ilgilenmek gerekiyor. Ebeveynlerin beklentileri ile çocuğun yapabilecekleri birbiriyle uyumlu olursa daha az kaygı yaşarlar. Bu zor dönemde çocuklara anlayışlı davranmak ve onları desteklemek önem taşıyor. Sınav öncesinde çocuklar kızmadıkları şeylere bu dönemde sert tepki gösterebilir. Bu durumun geçici olduğunu düşünerek çocuğunuza karşı anlayışlı olmaya çalışın. Ayrıca çocuğunuzu hiçbir zaman başka çocuklarla kıyaslamayın. Her birey ayrı bir kişiliktir. Çocuğunuzu ancak gereken durumlarda kendisiyle kıyaslayabilirsiniz. Dolayısıyla TEOG, bir ölüm kalım meselesi gibi sunulmamalı. Sınav yokmuş gibi gündelik hayatın sürdürülmesi önemlidir."

Ersanlı, sınavların çocuklar üzerinde büyük bir stres unsuru olduğunun altını çizerek, TEOG'un ilk aşamasındaki stres ve gerginliğin diğer aşamalarında yaşanmamasına özen gösterilmesi gerektiğini söyledi.

Hassas süreç dengeli götürülmesi gerekir

Ebeveynlerin bu hassas süreci dengeli götürmesi gerektiğini anlatan Ersanlı, şunları kaydetti:

"Çocuklara gereğinden fazla hoşgörülü ve yumuşak davranmaktan da kaçınılmalıdır. Bu davranış biçimi onların, 'Gerçekten çok kötü bir durumla karşı karşıyayım ki bana bu derece hoşgörülü davranıyorlar' diye düşünmesine neden oluyor. Olabildiğince normal, her zamanki davranışlarımızı sürdürmeliyiz. Çünkü çocuklarımızın ihtiyacı olan şey, mümkün olduğunca normal bir iş yaptıklarına inanmalarıdır. Sınavı gözünüzde büyütmeyin ki onların da büyütmesine engel olabilesiniz. Aynı biçimde sınavı hiç önemsemiyormuş gibi de davranmayın. Onun her zaman yanında olduğunuzu, onunla ilgilendiğinizi hissettirmelisiniz."

Öğrencilere de tavsiyelerde bulunan Ersanlı, sınav hakkında olumsuz düşünce ve sohbetlerden uzak durulması, moral bozacak ortamlara ve kişilere yaklaşılmamasının önem taşıdığını sözlerine ekledi.

Son Güncelleme: Salı, 24 Kasım 2015 12:09

Gösterim: 1006

Birinci dönem TEOG sınavlarının iki oturumu da yapıldı. Öğrenciler sınavdan iyi sonuç alabilmek için ter döktüler. Bilfen Ortaokulları bölüm başkanları TEOG sınavıyla ilgili ilk değerlendirmelerini yaptılar.

bilfen okulİki aşamalı gerçekleştirilen Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş sınavlarının (TEOG) ikinci aşaması bugün tamamlandı. Tüm öğrenciler TEOG-2 sınavına göre çok daha az kazanımdan sorumlu oldukları TEOG-1’den iyi bir sonuç alabilmek için ter döktüler.

İkinci sınav günü sırasıyla Fen Bilimleri, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ile Yabancı Dil derslerinden sınava giren öğrencilere, her dersten 20 soru soruldu.

Bu seneki soruların geneline bakıldığında geçtiğimiz iki yıldaki sorulara göre, soru zorluk derecelerinin daha yüksek olduğu görüldü.

Bilfen Ortaokulları bölüm başkanları sınav sonrası ilk değerlendirmelerini yaptı. Buna göre,

Bilfen Ortaokulları Fen Bilimleri Bölüm Başkanı - Yasemin DÜNDAR

Tartışmaya Açık Soru Var!

Sınavın kazanımlara uygun ancak son zamanlarda yapılan en zor sorulardan oluştuğunu söyleyebiliriz. Sorular deney düzeneklerini sorgulayan, bilgi düzeyi yüksek, yorum yeteneği gerektiren bir yapıya sahiptir. A kitapçığındaki 13. soru, soruda verilen bilgi doğrultusunda tartışmaya açık bir sorudur. Soru kökü “Hangi düzeneklerdeki değerler tabloya doğru yazılmış olabilir?” ifadesini içerdiği için üç farklı seçenekte doğru kabul edilebilir. Sorudaki düzenekler birbirinden bağımsız değerlendirilirse cevap D şıkkıdır. Fakat düzenekler birbirine bağımlıysa bu durumda sorunun cevabı B ve C olabilir. Soruda bilgi olarak düzeneklerin birbirine bağımlı ya da birbirinden bağımsız olması belirtilmediği için öğrenciler çelişkide kalmıştır.

Bilfen Ortaokulları Sosyal Bilgiler Bölüm Başkanı – Havva GÜNEŞ

Nitelikli Bir Sınavdı

T.C. İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük dersi sınav soruları, müfredata ve Millî Eğitim Bakanlığının yayımlamış olduğu kazanımlara uygun olarak hazırlanmıştır. Öğrencilerin, kavramsal tarih bilgisini, yer ve konum bilgisini çok iyi ölçen sorulardan oluşan orta zorlukta, çok nitelikli kabul edilebilecek bir sınav olduğunu görüyoruz. Sınavda birinci ünite olan “Bir Kahraman Doğuyor” ünitesinden toplam 8 soru, ikinci ünite olan “Millî Uyanış: Yurdumuzun işgaline Tepkiler” ünitesinden 10 soru, üçüncü ünitede yer alan “Doğu Cephesi ve Güney Cephesi” konularından da toplam 2 soru çıkmıştır.

Bilfen Ortaokulları İngilizce Bölüm Başkanı - Müjgan YEŞİLOĞLU

Kelime Bilgisi Kuvvetli Olan Avantajlı

Bütün sorular üç ünitenin kazanımlarına eşit olarak dağıtılmıştır. Kazanım dışı herhangi soru yoktur. Hedef kelimeler daha çok diyalog ağırlıklı ve parça içinde anlamını bulmaya yönelik olarak sorulmuştur. Görsel sorular kelimeleri birebir ölçmeye yönelik olarak verilmiştir. Soru köklerinde kullanılan kelimenin anlamını bilmek, soruların cevabını doğru bulma konusunda önem teşkil etmektedir. A kitapçığındaki 8. soru çok ayırt edici bir sorudur. Sorunun doğru cevaplandırılabilmesi için “However” bağlacının doğru kullanımının bilinmesi gerekmektedir. Genel anlamda hedef kazanımların İngilizce dil yapısına uygun şekilde ölçüldüğü görülmüştür.

Rehber Öğretmenlerin gözünden TEOG-1 Değerlendirmesi

İki güne yayılarak uygulanan ve aralarında yarım saatlik aralar bulunan, 3 oturumdan oluşan TEOG sınavının öğrenciler üzerindeki psikolojik etkilerini değerlendirdiğimizde üzerinde önemle durulması gereken bazı hususlar olduğu görülmektedir. Öncelikle her iki günün de ilk sınavında çelişkili soruların bulunması, zaten kaygılı ve heyecanlı olan öğrencileri olumsuz etkilemektedir. Öğrencilerin aralardaki yarım saatlik molalarda arkadaşlarıyla bir araya gelip değerlendirme yaptıklarında kaygılarının yükseldiği ve motivasyonlarının düştüğü görülmektedir. Bu duygu durumu, öğrencilerin girecekleri bir sonraki sınavda da performanslarını olumsuz etkilemektedir.

> TEOG sınavları gittikçe zorlaşıyor

Birinci dönem TEOG sınavlarının iki oturumu da yapıldı. Öğrenciler sınavdan iyi sonuç alabilmek için ter döktüler. Bilfen Ortaokulları bölüm başkanları TEOG sınavıyla ilgili ilk değerlendirmelerini yaptılar.

bilfen okulİki aşamalı gerçekleştirilen Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş sınavlarının (TEOG) ikinci aşaması bugün tamamlandı. Tüm öğrenciler TEOG-2 sınavına göre çok daha az kazanımdan sorumlu oldukları TEOG-1’den iyi bir sonuç alabilmek için ter döktüler.

İkinci sınav günü sırasıyla Fen Bilimleri, T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ile Yabancı Dil derslerinden sınava giren öğrencilere, her dersten 20 soru soruldu.

Bu seneki soruların geneline bakıldığında geçtiğimiz iki yıldaki sorulara göre, soru zorluk derecelerinin daha yüksek olduğu görüldü.

Bilfen Ortaokulları bölüm başkanları sınav sonrası ilk değerlendirmelerini yaptı. Buna göre,

Bilfen Ortaokulları Fen Bilimleri Bölüm Başkanı - Yasemin DÜNDAR

Tartışmaya Açık Soru Var!

Sınavın kazanımlara uygun ancak son zamanlarda yapılan en zor sorulardan oluştuğunu söyleyebiliriz. Sorular deney düzeneklerini sorgulayan, bilgi düzeyi yüksek, yorum yeteneği gerektiren bir yapıya sahiptir. A kitapçığındaki 13. soru, soruda verilen bilgi doğrultusunda tartışmaya açık bir sorudur. Soru kökü “Hangi düzeneklerdeki değerler tabloya doğru yazılmış olabilir?” ifadesini içerdiği için üç farklı seçenekte doğru kabul edilebilir. Sorudaki düzenekler birbirinden bağımsız değerlendirilirse cevap D şıkkıdır. Fakat düzenekler birbirine bağımlıysa bu durumda sorunun cevabı B ve C olabilir. Soruda bilgi olarak düzeneklerin birbirine bağımlı ya da birbirinden bağımsız olması belirtilmediği için öğrenciler çelişkide kalmıştır.

Bilfen Ortaokulları Sosyal Bilgiler Bölüm Başkanı – Havva GÜNEŞ

Nitelikli Bir Sınavdı

T.C. İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük dersi sınav soruları, müfredata ve Millî Eğitim Bakanlığının yayımlamış olduğu kazanımlara uygun olarak hazırlanmıştır. Öğrencilerin, kavramsal tarih bilgisini, yer ve konum bilgisini çok iyi ölçen sorulardan oluşan orta zorlukta, çok nitelikli kabul edilebilecek bir sınav olduğunu görüyoruz. Sınavda birinci ünite olan “Bir Kahraman Doğuyor” ünitesinden toplam 8 soru, ikinci ünite olan “Millî Uyanış: Yurdumuzun işgaline Tepkiler” ünitesinden 10 soru, üçüncü ünitede yer alan “Doğu Cephesi ve Güney Cephesi” konularından da toplam 2 soru çıkmıştır.

Bilfen Ortaokulları İngilizce Bölüm Başkanı - Müjgan YEŞİLOĞLU

Kelime Bilgisi Kuvvetli Olan Avantajlı

Bütün sorular üç ünitenin kazanımlarına eşit olarak dağıtılmıştır. Kazanım dışı herhangi soru yoktur. Hedef kelimeler daha çok diyalog ağırlıklı ve parça içinde anlamını bulmaya yönelik olarak sorulmuştur. Görsel sorular kelimeleri birebir ölçmeye yönelik olarak verilmiştir. Soru köklerinde kullanılan kelimenin anlamını bilmek, soruların cevabını doğru bulma konusunda önem teşkil etmektedir. A kitapçığındaki 8. soru çok ayırt edici bir sorudur. Sorunun doğru cevaplandırılabilmesi için “However” bağlacının doğru kullanımının bilinmesi gerekmektedir. Genel anlamda hedef kazanımların İngilizce dil yapısına uygun şekilde ölçüldüğü görülmüştür.

Rehber Öğretmenlerin gözünden TEOG-1 Değerlendirmesi

İki güne yayılarak uygulanan ve aralarında yarım saatlik aralar bulunan, 3 oturumdan oluşan TEOG sınavının öğrenciler üzerindeki psikolojik etkilerini değerlendirdiğimizde üzerinde önemle durulması gereken bazı hususlar olduğu görülmektedir. Öncelikle her iki günün de ilk sınavında çelişkili soruların bulunması, zaten kaygılı ve heyecanlı olan öğrencileri olumsuz etkilemektedir. Öğrencilerin aralardaki yarım saatlik molalarda arkadaşlarıyla bir araya gelip değerlendirme yaptıklarında kaygılarının yükseldiği ve motivasyonlarının düştüğü görülmektedir. Bu duygu durumu, öğrencilerin girecekleri bir sonraki sınavda da performanslarını olumsuz etkilemektedir.

Son Güncelleme: Perşembe, 26 Kasım 2015 14:29

Gösterim: 2014

Okulların sonuna doğru, öğrencilerin ilerleyen dönemdeki eğitim hayatlarını ve geleceklerini belirleyen sınavlar ve sınav telaşı birçok öğrenci ile birlikte velileri de etkiliyor. Çocukların geleceklerine yön veren, onlarla birlikte ailelerine de endişe veren sınav kaygısı ile baş etme yolları hakkında çeşitli bilgiler veren  Medicana Sivas Hastanesi Psikolog Begüm Çayır, ailelerin sınav kaygısı karşısında sergileyebilecekleri davranışların çocuklar üzerindeki etkilerinden bahsetti.

sinav kaygiSınav Sonuçlarıyla Çocukların Kişiliğini Değerlendirmek Doğru Değil

Sınavlar okulda edinilen bilgi ve becerilerin düzeyini belirlemek için öğrencilere yapılan bir değerlendirme sistemi ve sonuçları gelecekteki eğitim hayatını etkiliyor. Bu sebeple hem çocuklar hem de onların başarılı bir gelecek inşa etmelerini isteyen aileleri için oldukça önemli. Medicana Sivas Hastanesi Psikolog Begüm Çayır, aileleri, sınavların sınırlı alandaki bilgi ve becerileri değerlendirmek için yapıldığı ve çocuklarının kişiliğiyle ilgili değerlendirmemeleri konusunda uyardı. Özellikle ailelerin sınav başarısı ile ilgili yanlış tutumundan dolayı öğrencilerin sınav kaygısı yaşadığını ve panik halinde sağlıklı düşünemeyen çocukların bildiklerini unuttuğunu bu sebeple başarısız olma oranının yükseldiğini belirtti. 

Sınav Kaygısı Hepimizin Hayatının Bir Parçası Olmakla Birlikte Çözülebilir Bir Durumdur

Medicana Sivas Hastanesi Psikolog Begüm Çayır, bütün öğrencilerin maruz kaldığı sınav kaygısının türü belirlendiği ve doğru yönetildiği takdirde çözümlenebileceğini ifade etti. Yaşanılan kaygının sınava yeteri kadar hazırlanmamaktan kaynaklanması durumunda çözüm odaklı yaklaşımla, zamanı iyi yöneterek sınav hazırlığının tamamlanmasının faydalı olacağını, iyi hazırlanılmış bir sınav öncesi yaşanan kaygının yönetilmesi için de uzman desteğini tavsiye etti.

Sınav Kaygısı Yarattığı Duygu Durum Bozukluğu ile Hayatı Etkiler

Sınav öncesi ve esnasında yaşanan hızlı kalp atımı, terleme –titreme, dilin damağın kuruması, mide şikayetleri, baş ağrısı, ishal-kabızlık şikayetlerinin iyi hazırlanmış bir sınavı kötü etkileyeceğini belirten Psikolog Begüm Çayır,  çocukların endişe, mutsuzluk, huzursuzluk, öfke-kızgınlık, korku, hayal kırıklığı, ümitsizlik mahcubiyet yaşamalarına sebep olacağını açıkladı.

Sınav Kaygısı Çözümü İçin Nedenler Belirlenmeli ve İyi Yönetilmeli

Öğrencilerin sınav kaygısı yaşamasının sebeplerinin belirlenmesinin önemli bir başlangıç olduğuna değinen Psikolog Begüm Çayır, kötü çalışma alışkanlığı, verilen görevleri erteleme, zamanı iyi kullanamama, başarısız olma ve değerlendirilme korkusu, ailelerinin beklentilerinin önemli etmenler olduğunu ve kaygıya neden olan faktörün tespitinden sonra ortadan kaldırılması için uzman yardımının önemli olduğunu vurguladı. Kaygıdan kurtulmak için ise “Öncelikli olarak beyinde yaratılan olumsuz düşünceleri durdurmalıyız, kendi kendimizi telkin etmeli ve iç diyalog kurmalıyız.” dedi. Başarısız, beceriksiz ve sakar olduğunu düşünmenin kişinin beyin ve sinir sistemini o yönde harekete geçirmesine sebep olduğunu ifade ederek olumlu iç konuşmaların bu durumu engellemek için faydalı olacağına dikkat çekti.

Sınav Öncesi ve Sırasında Tutum Sınav Kaygısı Yönetimi için Önemli

Medicana Sivas Hastanesi Psikolog Begüm Çayır, sınav öncesi yapılacak sporun olumlu duygular yaratmada etkili olduğunun altını çizerken, sınav yerinin önceden görülmesini, sevdikleri insanlarla iyi vakit geçirmelerini, iyi uyumalarını, iyi beslenmelerini, bir gün önceden ders çalışmayı bırakmalarını, kendilerine güven duymalarını, telaşlanmamak için sınava erken gitmelerini tavsiye etti. Sınava başlarken soru ve yönergeleri iyi okumalarının, zaman zaman duruş değiştirmenin, sınıf arkadaşlarının sınav karşısındaki tutumundan dolayı panik olmamanın faydalı olabileceğini belirtti. Sınav esnasında ise iyi bilinen ders sorularını cevaplamalarını, oyalayan soruları yanına işaret koyarak sonraya bırakmalarını ve sonra cevaplamalarını, emin olunmayan soruları cevaplamamalarını önerdi. Sınav bittikten sonra kendilerini ödüllendirmelerini, başarısız olunan konuların tespitini yaparak yanlışların doğrularına odaklanmalarını söyledi.

Anne Baba Çocuklarının Sınav ve Hayat Başarısı için Doğru Tutumu Sergilemeli

Ailelerin, çocukların kişilik gelişiminde, sosyal hayatlarında olduğu gibi okul başarısı ve sınav sonuçları üzerinde çok büyük etkisi olduğunu ifade eden Psikolog Begüm Çayır, ailelere çocuklarını sorgulamadan yaklaşmalarını, başkalarıyla kıyaslamamalarını önerdi.  Birçok ailenin sınav öncesinde evde olağanüstü hal ilan ettiğini örneğin misafir kabul etmediğini belirterek bu yaklaşımın çocuğun daha fazla strese girmesine sebep olduğunu açıkladı.  Anlayışlı, dürüst, objektif davranmanın en doğru tutum olacağını belirterek yasaklamak yerine kısıtlamanın, beklenti içine girmek yerine güvenmenin daha doğru bir yaklaşım olacağını sözlerine ekledi.

Son olarak çocuklarına, sınavın hayatın en önemli dönüm noktasıymış gibi davranmamaları gerektiğini,  insan olarak kıymetli olduğunu hissettirmelerini tavsiye etti. 

> Sınav kaygısı çözümlendiğinde başarıya ulaşmak mümkün

Okulların sonuna doğru, öğrencilerin ilerleyen dönemdeki eğitim hayatlarını ve geleceklerini belirleyen sınavlar ve sınav telaşı birçok öğrenci ile birlikte velileri de etkiliyor. Çocukların geleceklerine yön veren, onlarla birlikte ailelerine de endişe veren sınav kaygısı ile baş etme yolları hakkında çeşitli bilgiler veren  Medicana Sivas Hastanesi Psikolog Begüm Çayır, ailelerin sınav kaygısı karşısında sergileyebilecekleri davranışların çocuklar üzerindeki etkilerinden bahsetti.

sinav kaygiSınav Sonuçlarıyla Çocukların Kişiliğini Değerlendirmek Doğru Değil

Sınavlar okulda edinilen bilgi ve becerilerin düzeyini belirlemek için öğrencilere yapılan bir değerlendirme sistemi ve sonuçları gelecekteki eğitim hayatını etkiliyor. Bu sebeple hem çocuklar hem de onların başarılı bir gelecek inşa etmelerini isteyen aileleri için oldukça önemli. Medicana Sivas Hastanesi Psikolog Begüm Çayır, aileleri, sınavların sınırlı alandaki bilgi ve becerileri değerlendirmek için yapıldığı ve çocuklarının kişiliğiyle ilgili değerlendirmemeleri konusunda uyardı. Özellikle ailelerin sınav başarısı ile ilgili yanlış tutumundan dolayı öğrencilerin sınav kaygısı yaşadığını ve panik halinde sağlıklı düşünemeyen çocukların bildiklerini unuttuğunu bu sebeple başarısız olma oranının yükseldiğini belirtti. 

Sınav Kaygısı Hepimizin Hayatının Bir Parçası Olmakla Birlikte Çözülebilir Bir Durumdur

Medicana Sivas Hastanesi Psikolog Begüm Çayır, bütün öğrencilerin maruz kaldığı sınav kaygısının türü belirlendiği ve doğru yönetildiği takdirde çözümlenebileceğini ifade etti. Yaşanılan kaygının sınava yeteri kadar hazırlanmamaktan kaynaklanması durumunda çözüm odaklı yaklaşımla, zamanı iyi yöneterek sınav hazırlığının tamamlanmasının faydalı olacağını, iyi hazırlanılmış bir sınav öncesi yaşanan kaygının yönetilmesi için de uzman desteğini tavsiye etti.

Sınav Kaygısı Yarattığı Duygu Durum Bozukluğu ile Hayatı Etkiler

Sınav öncesi ve esnasında yaşanan hızlı kalp atımı, terleme –titreme, dilin damağın kuruması, mide şikayetleri, baş ağrısı, ishal-kabızlık şikayetlerinin iyi hazırlanmış bir sınavı kötü etkileyeceğini belirten Psikolog Begüm Çayır,  çocukların endişe, mutsuzluk, huzursuzluk, öfke-kızgınlık, korku, hayal kırıklığı, ümitsizlik mahcubiyet yaşamalarına sebep olacağını açıkladı.

Sınav Kaygısı Çözümü İçin Nedenler Belirlenmeli ve İyi Yönetilmeli

Öğrencilerin sınav kaygısı yaşamasının sebeplerinin belirlenmesinin önemli bir başlangıç olduğuna değinen Psikolog Begüm Çayır, kötü çalışma alışkanlığı, verilen görevleri erteleme, zamanı iyi kullanamama, başarısız olma ve değerlendirilme korkusu, ailelerinin beklentilerinin önemli etmenler olduğunu ve kaygıya neden olan faktörün tespitinden sonra ortadan kaldırılması için uzman yardımının önemli olduğunu vurguladı. Kaygıdan kurtulmak için ise “Öncelikli olarak beyinde yaratılan olumsuz düşünceleri durdurmalıyız, kendi kendimizi telkin etmeli ve iç diyalog kurmalıyız.” dedi. Başarısız, beceriksiz ve sakar olduğunu düşünmenin kişinin beyin ve sinir sistemini o yönde harekete geçirmesine sebep olduğunu ifade ederek olumlu iç konuşmaların bu durumu engellemek için faydalı olacağına dikkat çekti.

Sınav Öncesi ve Sırasında Tutum Sınav Kaygısı Yönetimi için Önemli

Medicana Sivas Hastanesi Psikolog Begüm Çayır, sınav öncesi yapılacak sporun olumlu duygular yaratmada etkili olduğunun altını çizerken, sınav yerinin önceden görülmesini, sevdikleri insanlarla iyi vakit geçirmelerini, iyi uyumalarını, iyi beslenmelerini, bir gün önceden ders çalışmayı bırakmalarını, kendilerine güven duymalarını, telaşlanmamak için sınava erken gitmelerini tavsiye etti. Sınava başlarken soru ve yönergeleri iyi okumalarının, zaman zaman duruş değiştirmenin, sınıf arkadaşlarının sınav karşısındaki tutumundan dolayı panik olmamanın faydalı olabileceğini belirtti. Sınav esnasında ise iyi bilinen ders sorularını cevaplamalarını, oyalayan soruları yanına işaret koyarak sonraya bırakmalarını ve sonra cevaplamalarını, emin olunmayan soruları cevaplamamalarını önerdi. Sınav bittikten sonra kendilerini ödüllendirmelerini, başarısız olunan konuların tespitini yaparak yanlışların doğrularına odaklanmalarını söyledi.

Anne Baba Çocuklarının Sınav ve Hayat Başarısı için Doğru Tutumu Sergilemeli

Ailelerin, çocukların kişilik gelişiminde, sosyal hayatlarında olduğu gibi okul başarısı ve sınav sonuçları üzerinde çok büyük etkisi olduğunu ifade eden Psikolog Begüm Çayır, ailelere çocuklarını sorgulamadan yaklaşmalarını, başkalarıyla kıyaslamamalarını önerdi.  Birçok ailenin sınav öncesinde evde olağanüstü hal ilan ettiğini örneğin misafir kabul etmediğini belirterek bu yaklaşımın çocuğun daha fazla strese girmesine sebep olduğunu açıkladı.  Anlayışlı, dürüst, objektif davranmanın en doğru tutum olacağını belirterek yasaklamak yerine kısıtlamanın, beklenti içine girmek yerine güvenmenin daha doğru bir yaklaşım olacağını sözlerine ekledi.

Son olarak çocuklarına, sınavın hayatın en önemli dönüm noktasıymış gibi davranmamaları gerektiğini,  insan olarak kıymetli olduğunu hissettirmelerini tavsiye etti. 

Son Güncelleme: Pazartesi, 23 Kasım 2015 16:31

Gösterim: 1787


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.