British Council'den Bakan Avcı'ya İngilizce raporu
- Ayrıntılar
- Kategori: Gündem
- Çarşamba, 07 May 2014 13:58 tarihinde oluşturuldu
Devlet okullarında İngilizce’nin neden öğretilemediğini British Council ve TEPAV teşhis etti ve hazırlanan rapor Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'ya sunuldu. “Ezberci, test odaklı gramer eğitiminde ısrar, başarısızlığın önde gelen sebebi…”
Eğitimtercihi- British Council ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), devlet okullarında verilen İngilizce eğitiminin mevcut durumunu saptayan ve geleceğe yönelik öneriler getiren kapsamlı bir raporu Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya sundu. Türkiye’nin 2023 hedeflerine anlamlı bir katkı yapacak yabancı dil becerilerinin gençlere nasıl kazandırılabileceği sorusundan yola çıkan ve ekonomik analizleri TEPAV tarafından yapılan çalışma, Türkiye çapında 80 İngilizce dil sınıfında gerçekleştirilen gözlem çalışmalarına ve 20 bine yakın öğrenci, veli ve İngilizce öğretmeniyle gerçekleştirilen anket çalışmalarında elde edilen verilere dayanıyor.
British Council ve TEPAV proje ekibi temsilcileri, “Türkiye’deki Devlet Okullarında İngilizce Dilinin Öğretimine İlişkin Ulusal İhtiyaç Analizi” başlıklı çalışmayı, 13 Mart 2014 tarihinde yaptıkları ziyaretle Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’ya sundular. FATİH Projesi ile 12 yıllık zorunlu eğitimin başlatılmasının, Türk devlet okulları sisteminde yabancı dillerin, özellikle İngilizcenin öğretimini ve öğrenimini gözden geçirme ve yeniden düzenleme fırsatı sunduğuna vurgu yapan raporda, Bakanlığın bu fırsattan en iyi şekilde yararlanma çabalarına, ortaya konan ihtiyaç analiziyle destek olunmak istendiği belirtiliyor.
YABANCI DİL EĞİTİMİ 2. SINIFTA BAŞLATILMALI
Devlet okullarında halen 4’üncü sınıfta başlatılan yabancı dil eğitiminin 2’nci sınıfta başlatılmasının, yüksek öğrenim de dahil sonraki bütün eğitim aşamaları üzerinde olumlu etkiler yapacağına işaret eden raporda, yabancı dil eğitiminin geleceği hakkında iyimser olmak için yeterince sebep olduğu dile getiriliyor... “Okulların altyapısının genel olarak iyi durumda olduğu”, “öğrencilerin yenilikçi öğretim yöntemlerine olumlu karşılık verdiği ve hızlı kavrama becerileri gösterdikleri”, “öğretmenlerin ise mesleki gelişim olanaklarını kullanarak öğrencilerinin durumunu iyileştirmeye istekli oldukları”, raporda aktarılan dikkat çekici gözlemler arasında…
İngilizcenin, ana dili İngilizce olmayanlar arasında iletişim amacıyla en yaygın kullanılan ortak dil olduğuna, İngilizceyi yeterli şekilde kullanmanın hem makroekonomik, hem de bireysel kazanımlara kapı aralayacağına işaret eden British Council – TEPAV ortak çalışmasında, Türkiye’nin henüz İngilizce dil yeterliliği bakımından rakip ekonomileri yakalayamamış olduğuna dikkat çekilerek şu saptamaya yer veriliyor:
“Çeşitli İngilizce konuşma ölçütlerine göre Türkiye sürekli olarak çok düşük sıralarda yer almaktadır. Örneğin, English First tarafından geliştirilen 2013 İngilizce Yeterlilik Endeksi (EPI), Türkiye’yi 60 ülke arasında 41’inci sıraya yerleştirmektedir. 2012 yılında hem anadili Türkçe olanların, hem de Türkiye’de yerleşik olanların ortalama toplam ‘Test of English as a Foreign Language’ (TOEFL) puanı, Sudan ve Etiyopya gibi Latin alfabesi kullanmayan ülkelere benzer bir biçimde 120 üzerinden 75’tir.”
İngilizce öğretmenlerinin büyük bölümünün (%80’inin) etkin dil dersleri vermek için gereken niteliklere ve dil becerilerine sahip olduklarını, dolayısıyla Türkiye’deki öğrenci nüfusunun büyük bölümünün liseden en az “orta düzeyde” İngilizce dinleme, konuşma, okuma ve yazma yeterliliğiyle mezun olabileceklerini saptayan British Council – TEPAV ortak analizi, İngilizce dilinin öğretimi ve öğreniminin devlet okullarında görece düşük düzeylerde başarıya ulaşmasının nedenlerini şöyle özetliyor:
EZBERCİ YAKLAŞIM, BAŞI ÇEKEN OLUMSUZLUK
“Gözlemlenen öğretmenlerin %80’inden fazlası İngilizce öğretmeni olarak ihtiyaçları karşılayacak düzeyde mesleki yeterliliğe ve dil yeterliliğine sahiptir. Ancak, ziyaret edilen bütün okullarda İngilizce’nin bir iletişim dili olarak değil, herhangi (tarih, coğrafya gibi) bir ders olarak öğretildiği gözlemlenmiştir. Öğretmenlerin potansiyeline ve olumlu sınıf ortamına karşın, gramer tabanlı ezberci yaklaşım, Türk öğrencilerin büyük bölümünün (%90’dan fazlasının) yaklaşık 1000 saatten fazla sınıf içi ders almalarına karşın liseden mezun olurken İngilizce’yi konuşup anlamakta başarısız olmalarına neden olan beş temel faktörden birincisidir. Lise sona ermeden İngilizce’yi öğrenmede başarısız olmak, öğrencilerin yüksek öğrenimdeki dil performanslarını da etkilemekte ve öğretim dilinin İngilizce olduğu yüksek öğrenim kurumlarındaki öğretim maliyetini ve öğrenim kalitesini de olumsuz etkilemektedir.”
GRAMER TESTİNE ODAKLANMA YANLIŞI…
“Gözlemlenen bütün sınıflarda, öğrencilerin İngilizce olarak iletişim kurmayı ve dile işlevsellik kazandırmayı öğrenemedikleri saptanmıştır. Mevcut öğretmen odaklı sınıf uygulamalarının aksine öğrenciler, öğretmenlerin sorularını (ders kitabı tipinde, sadece bir tek “doğru” cevabı olan sorular) nasıl yanıtlayacaklarına, bir ders kitabındaki yazılı alıştırmaları nasıl tamamlayacaklarına ve gramer tabanlı bir testi nasıl geçeceklerine odaklanmaktadır. Dolayısıyla, doğru/yanlış cevap seçeneklerinin olduğu gramer tabanlı sınavlar/ gramer testleri, 4. sınıftan itibaren öğretim ve öğrenim sürecini yönlendirmektedir. Bu tür sınıf içi uygulamalar, bütün İngilizce derslerinde egemen durumda olup, öğrencilerin İngilizce’yi konuşup anlamada başarısız olmalarına neden olan ikinci faktör olarak ortaya çıkmaktadır. Diğer taraftan, gözlemlenen sınıfların tamamına yakını öğrencilerin ikişer kişilik sıralarda oturduğu bir yapıdadır. Ancak, öğretmenler bu oturma düzenini öğrencileri günlük sınıf içi aktiviteler kapsamında bağımsız, iletişim kurmaya yönelik dil uygulamaları yapmaları amacıyla çiftler ya da gruplar halinde ayırarak kullanmada başarısız olmaktadırlar.”
KİTAPLAR VE MÜFREDAT, ÖĞRENCİYİ SOĞUTUYOR
“Resmi ders kitapları ve müfredat, öğrencilerin değişkenlik gösteren düzeylerini ve ihtiyaçlarını dikkate almamaktadır. Bu durum öğrencilerin, özellikle 6’ncı sınıftan sonra derse ilgi duymamasına ve yıldan yıla İngilizce dersinin içeriğinden kopmalarına neden olmuştur. Uç durumlarda, öğrencilerin öğretmeni tamamen görmezden geldiği gözlemlenmiştir. Daha genel bir ifadeyle, öğrenciler derste “bulunmakta”, ders kitabındaki alıştırmaları yapmakta ve hiçbir şey öğrenmemektedirler. Gözlemlenen bütün derslerde sonuç, İngilizce öğrenmede açıkça başarısız olunduğudur. Dolayısıyla, mevcut ders
kitaplarının ve müfredatın (ve dolayısıyla öğretmenlerin) öğrenci ihtiyaçlarına göre farklılık göstermemesi, başarısızlığa neden olan dördüncü kritik faktör olarak değerlendirilmektedir.”
TEFTİŞ SİSTEMİ SORUNLU…
“Kendileriyle görüşme yapılan öğretmenler İngilizce öğretme süreci ve uygulaması üzerinde çok az söz sahibi olduklarını belirtmişlerdir. Yapılan görüşmeler mevcut müfettişlerin İngilizce öğretiminde uzman olmadıklarını, genellikle İngilizce konuşamadıklarını ve okul ziyaretleri sırasında öğretmenlere tavsiye veya destek sağlayamadıklarını ortaya çıkarmıştır. Kendileriyle görüşme yapılan öğretmenlerin yüzde 80’inden fazlası müfettişlerin, örneğin müfredatın tam olarak uygulanmasını şart koşmak suretiyle, öğrencilerin ihtiyaçları ile örtüşsün ya da örtüşmesin kendilerini “ders kitabındaki bütün alıştırmaları tamamlamak” zorunda bırakarak, dil öğretimindeki ilerlemeyi engellediklerini belirtmişlerdir. Bu nedenle teftiş sistemi öğrencilerin İngilizce’yi öğrenmede başarısız olmalarına neden olan beşinci kritik öneme sahip faktör olarak tanımlanmaktadır.”
ÇOCUKLAR BÜYÜDÜKÇE GERİLİYOR…
“Sınıflar ilerledikçe aynı müfredatın tekrarlanmasının ve öğretmenlerin müfredatı takip etmeye zorunlu olmalarının bir sonucu olarak, öğrenciler eğitim sisteminde ilerledikçe kendi İngilizce düzeylerini daha düşük olarak değerlendirmektedirler. Genel lise öğrencilerinin %37’sine karşılık, ilkokul öğrencilerinin %24’ü İngilizce seviyelerinin başlangıç düzeyinde ya da daha düşük düzeyde olduğuna inanmaktadırlar. Lise öğrencilerinin %6’sına karşılık, ilkokul öğrencilerinin %10’u kendi İngilizce düzeylerini ileri olarak değerlendirmektedirler. İlkokuldan sonra İngilizce’ye ayrılan toplam saat sayısı arttığından, öğrencilerin İngilizce düzeylerine daha fazla güven duyduklarını belirtebilecekleri ve kendi İngilizce düzeylerini daha yüksek olarak değerlendirebilecekleri varsayılabilir. Ancak, sınıf içi gözlemler ve öğretmenlere yönelik anketler ile desteklenen araştırma bulguları, öğrencilerin okul yılları boyunca İngilizce düzeylerinde önemli bir ilerleme kaydedemediklerini göstermektedir. Sınıflar ilerledikçe aynı müfredatın tekrarlanması nedeniyle öğrenciler kendi öğrenim düzeylerinde ilerleme belirtisi görememektedirler. Sonuçta, yıllar içinde İngilizce düzeylerinin aslında gerilediğini düşünmeye başlamaktadırlar. Bu konuya ilişkin başka bir önemli bulgu da meslek lisesi öğrencilerinin kendi İngilizce düzeyleri algılarının genel lise öğrencilerine göre daha düşük olduğudur. Bu fark öğrencilerin gereksinimlerine ve başlangıçtaki İngilizce düzeylerine baştan itibaren uygun olan özelleştirilmiş bir İngilizce dil müfredatının olmadığı meslek liselerinin karşılanmamış gereksinimlerinden kaynaklanıyor olabilir.”
AKSAKLIKLAR NASIL GİDERİLEBİLİR?
Raporda İngilizce eğitimindeki aksaklıkları gidermek ve mesleki gelişim sürecinin çerçevesini belirlemek amacıyla bir dizi öneri de sunuluyor. Özetle;
a) İngilizce öğretmenleri için kapsamlı ve sürdürülebilir bir hizmet içi eğitim sistemi geliştirilmeli… Bu sistem çağdaş İngilizce dil öğretim metodolojilerine ve sonuçlarına ilişkin yeterlilikleri arttırmayı hedeflemelidir. Özellikle odaklanılması gereken unsurlar şunlardır:
• Gramer öğretmenin aksine, İngilizce’nin bir iletişim aracı olarak öğretilmesi,
• Farklı yaş ve beceri gruplarındaki öğrencilere ilgi ve motivasyon aşılamak için ders kitaplarının içeriğinin nasıl “kişiselleştirilebileceği”nin üzerinde durulması,
• Söz konusu eğitim bir çeşit sürekli mesleki gelişim çerçevesine dahil edilmeli ve eğitim kurslarının
akreditasyonu da dahil olmak üzere öğretmenlere yönelik bir teşvik planı ile bağlantılı olmalıdır.
• Ders materyallerinin Türkiye için uygunluğunun sağlanması amacıyla, bu eğitim kurslarının içeriği iyi eğitimli ders materyali hazırlayıcıları tarafından geliştirilebilir.
• Eğitimler Türkiye’deki öğretmen eğiticilerinden oluşan bir kadro tarafından verilebilir. Öğretim standartlarındaki gelişmenin tespit edilmesinin sağlanabilmesi için, eğitimin gerçek sınıf uygulamalarına olan etkisinin tamamıyla gözden geçirilmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
b) Müfredat gözden geçirilmeli ve ders kitapları da dahil olmak üzere ilgili öğrenim materyalleri geliştirilmelidir. Geliştirilen yeni müfredat;
• öğretmenlerin öğrencilerle iletişim kurmak için çeşitli özgün ve öğrenci odaklı fırsatlar ve nedenler
sunabilmesine olanak tanıyacak içerik tabanlı ve işlevsel ilave hedefler içermeli,
• öğretmenlere öğrencilerin farklılık gösteren becerileriyle nasıl örtüşebileceklerini göstermek için
esnekliği teşvik etmelidir.
c) Yukarıda sözü edilen gözden geçirilmiş müfredat ve öğrenim materyalleri:
• 2. sınıftan 12. sınıfa kadar gerçekçi bir ilerleme sergilemeli,
• haftalık ders saatlerinin sayısının arttığı bir yapıda verilmeli,
• mesleki/teknik liselere özel önem verilerek, farklı gereksinimlere/becerilere sahip öğrencilere işe
yarar seçenekler sağlayan modüller eklenmesine izin verilmeli;
• sınıf öğretmenlerinin destek ve katılımıyla geliştirilmelidir.
d) İngilizce derslerini denetleyecek müfettişler konunun uzmanları olmalıdır. Bu nedenle, Bakanlığın bu gözden geçirilmiş görev için kadroları kıdemli ya da İngilizce öğretme becerileri kanıtlanmış İngilizce öğretmenleri arasından seçmesi önerilmektedir. Bu şekilde, teftiş kurulu yönetici ve uzman teftiş ekibi olarak ikiye ayrılabilir. Yönetici bölümü mevcut işlevini korurken, uzman bölümü öğretmenlerin konuya ilişkin mesleki gelişimlerini desteklemek için bir gözetim görevi üstlenebilir.”
EYLEM PLANI ÖNERİSİ…
Türkiye’nin, genelinde gözlemlenen dinamizm ve devlet okullarında okuyan genç nüfusun potansiyeli göz önüne alındığında, İngilizce alanında fark yaratacak eşsiz bir fırsata sahip bulunduğunu vurgulayan British Council - TEPAV ortak analizinde, bu fırsatı değerlendirmeye yönelecek muhtemel eylem planının aşamalarına ilişkin öneriler de şu şekilde sıralanmış:
AŞAMA 1- MÜFREDATIN YENİDEN YAZILMASI: Mevcut gramer tabanlı öğretim yaklaşımından iletişim kurmaya yönelik bir yaklaşıma olan geçişi yerleştirmek için müfredatın yeniden yazılması. Bu süreçte, İngilizce öğretmenlerinin mevcut sınıf içi yeterliliklerinin ve ilkokuldan sonraki düşük öğrenci motivasyonunun göz önüne alınması,
AŞAMA 2 – ÖĞRETMEN YETERLİLİKLERİNİN ARTIRILMASI: Öncelikle başarısız olan mevcut gramer tabanlı öğretim yaklaşımından iletişim kurmaya yönelik bir yaklaşıma geçiş için gerekli öğretim becerilerini elde etmelerine yardımcı olmak üzere İngilizce öğretmenlerinin yeterliliklerinin arttırılması. Ülkedeki her öğretmen için ulaşılabilir olan sürekli mesleki eğitim için, bu sürecin kapsamlı geçiş yollarına oturtulması,
AŞAMA 3: EĞİTİM İÇİN ELÇİ OKULLAR: İngilizce konusunda iyi performans gösteren ve çevre okullara destek olabilecek Eğitim İçin Elçi Okul (SAFE)’lar üzerine kurulu ve ulusal bir okul ağı geliştirmek için üniversitelerin eğitim fakülteleri ve Yabancı Diller Yüksek Okulları ile işbirliği halinde çalışılması,
AŞAMA 4: TEFTİŞ SİSTEMİNİN GELİŞTİRİLMESİ: Mevcut yönetici teftiş grubunu korurken, teftiş kurulu sistemine mesleki gelişimin getirilmesi,
AŞAMA 5: ULUSAL KAMPANYA: İngilizce ve (diğer dillerde) iletişim kurmanın önemine ilişkin öğrenciler, veliler ve halkın genelinde farkındalık yaratmak için ulusal bir kampanya başlatılması gerekmektedir. Konularına ilişkin sağlam bir teorik bilgiyle donanmış, dil yeterliliğine sahip hazırda bulunan İngilizce öğretmeni kadrosu göz önüne alındığında, Türkiye’nin mevcut potansiyeli böyle bir eylem planını uygulamaya koymak için yeterlidir. Bu süreci desteklemek için Türkiye’nin çeşitli kurumlarında önemli bir uzmanlık ve deneyim birikimi de bulunmaktadır. Raporda ileri sürülen önerilerin uygulanması durumunda, İngilizce öğretmeye ve öğrenmeye ilişkin çok farklı bir tablo ortaya çıkabilecektir: İletişim amacına yönelik işlevsel bir İngilizce düzeyinin başarılı şekilde elde edilmesinin liseden mezun olan öğrenciler arasındaki istisnalar olmak yerine, asıl standart olarak belirlendiği bir tablo... Bu şekilde, becerileri gittikçe artan bir işgücünün Türkiye’nin ekonomik performansını geliştireceğini ve ülkenin 2023 hedeflerine ulaşmasında önemli bir adım olacağını söylemek mümkündür.”
YASAL UYARI:
Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
DİĞER GÜNDEM HABERLERİ
-
3 ve 4. Sürdürülebilir Eğitim Sempozyumları kapılarını açmaya hazırlanıyor
-
‘Kadın eğitimcilerin liderlik ettikleri okullarda başarı oranları artış gösteriyor’
-
‘Geleceğin eğitiminde kadınlar sistemin şekillendiricileri ve dönüştürücüleri olacak’
-
‘Bakanlığın destekleyici politikalarıyla eğitimde kadın yönetici sayısı artıyor’
-
Prof. Dr. İrfan Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanlığı görevinden ayrıldı
-
Final 45. yılında eğitimin geleceğini şekillendirmeye devam ediyor
-
DAS Akademie, insan kaynakları uygulamaları ile fark yaratıyor!
-
Özel okullarımızın sesi duyulmalı, haklı taleplerimiz değerlendirilmeli!
-
YETEV ve Boğaziçi Üniversitesi Montessori Eğitiminde öğretmenlere yeni kapılar açacak
-
Eğitimin farklı ‘SES’leri Antalya’da buluştu