Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

FETÖ'nün İstanbul Üniversitesi'ndeki akademik yapılanmasına yönelik İstanbul merkezli 12 ilde başlatılan operasyonda, haklarında gözaltı kararı bulunan 87 kişiden 51'i yakalandı.

 

iuFetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) İstanbul Üniversitesindeki akademik yapılanmasına yönelik İstanbul merkezli 12 kentte başlatılan operasyonda, haklarında gözaltı kararı bulunan 87 kişiden 51'i yakalandı.
Alınan bilgiye göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında sabah saatlerinde 12 ilde 100 adrese yönelik operasyon başlatan İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, haklarında gözaltı kararı bulunan 87 akademisyenden 51'ini yakaladı.
Ekiplerin, adreslerdeki arama işlemleri sürüyor.
Ayrıca, soruşturma kapsamında hakkında gözaltı kararı bulunan Merkez Parti Genel Başkanı Prof. Dr. Abdurrahim Karslı'nın ise kısa süre önce karaciğer nakli olmak için ameliyat geçirdiği ve doktor gözetiminde evinde bakım halinde olduğu için gözaltına alınmadığı öğrenildi.
Hakkında gözaltı kararı bulunanlar arasında, Karslı'nın yanı sıra çok sayıda profesör, doçent, yardımcı doçent ve öğretim görevlilerinin olduğu bildirilmişti.


> İstanbul Üniversitesi'nde 51 gözaltı

FETÖ'nün İstanbul Üniversitesi'ndeki akademik yapılanmasına yönelik İstanbul merkezli 12 ilde başlatılan operasyonda, haklarında gözaltı kararı bulunan 87 kişiden 51'i yakalandı.

 

iuFetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) İstanbul Üniversitesindeki akademik yapılanmasına yönelik İstanbul merkezli 12 kentte başlatılan operasyonda, haklarında gözaltı kararı bulunan 87 kişiden 51'i yakalandı.
Alınan bilgiye göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma kapsamında sabah saatlerinde 12 ilde 100 adrese yönelik operasyon başlatan İstanbul Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık Suçlarıyla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, haklarında gözaltı kararı bulunan 87 akademisyenden 51'ini yakaladı.
Ekiplerin, adreslerdeki arama işlemleri sürüyor.
Ayrıca, soruşturma kapsamında hakkında gözaltı kararı bulunan Merkez Parti Genel Başkanı Prof. Dr. Abdurrahim Karslı'nın ise kısa süre önce karaciğer nakli olmak için ameliyat geçirdiği ve doktor gözetiminde evinde bakım halinde olduğu için gözaltına alınmadığı öğrenildi.
Hakkında gözaltı kararı bulunanlar arasında, Karslı'nın yanı sıra çok sayıda profesör, doçent, yardımcı doçent ve öğretim görevlilerinin olduğu bildirilmişti.


Son Güncelleme: Cuma, 09 Aralık 2016 11:00

Gösterim: 1665

Milli Eğitim Bakanı Yılmaz, OECD tarafından hazırlanan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı 2015 sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

 

ismet_yilmaz_meb_1Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Adile Sultan Kasrı Öğretmenevi'nde Bakanlık ve Anadolu Üniversitesinin iş birliğinde gerçekleştirilen Türkiye'nin ilk yerli zeka ölçeği tanıtım toplantısının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından hazırlanan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2015 sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yılmaz, programın, 35'i OECD üyesi 72 ülkede yaklaşık 29 milyon öğrenciyi temsilen 540 bine yakın öğrencinin katılımıyla geçen yıl gerçekleştirildiğini kaydederek, programın, Türkiye'den 15 yaş grubu 5 bin 895 öğrencinin katılımıyla bilgisayar tabanlı olarak yapıldığını söyledi.

"Öğretmenlerimizi mesleki gelişim programlarına katabilmek lazım"
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, OECD'nin eğitime genel bakış 2016 raporunda ülkelerin öğrenci başına harcadığı miktarın yer aldığına değinirken, OECD ülkelerinin eğitime milli gelirin yüzde 5,2'sini, Türkiye'nin 5,1'ini ayırdığını belirtti.

Öğrenci başına düşen harcamada OECD ortalamasının 10 bin doların üzerinde iken, Türkiye'de 5 bin doların altında bulunduğunu kaydeden Yılmaz, "10 bin dolar harcayan OECD ülkeleri ile 5 bin doların altında harcayan OECD ülkelerinin aynı sonucu almasını mı istiyorsunuz? 2002'de milli eğitime bütçeden ayrılan pay 11 milyar liraydı. Bu toplam bütçenin yüzde 10'u. 2017 bütçesinde eğitime ayırdığımız 122 milyar, toplam bütçenin yüzde 20'si. Bizim iddiamız şu; geçmiş dönemlerde verilmediği kadar eğitime önem verdik. Ölçüsü bundan gelir. Ne kadar kaynak ayırırsanız, o kadar eğitime önem veriyorsunuz demektir. Eğitime kaynak ayırmadan eğitime önem verildiği iddia edilebilir mi? 2002'de yüzde 10 ayıranların, biz şimdi yüzde 20 ayırınca, 'Niçin OECD ülkelerinin yakaladığı başarıyı gösteremediniz?' diye eleştiride bulunması doğru değil. Biz geçmişten çok daha iyiyiz." diye konuştu.

 

"Türkiye eğitime daha fazla kaynak ayırıyor"
Tek bir kritere bakılarak Türkiye'nin eğitim durumu değerlendirilirse hata yapılacağını ifade eden Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye, geçmişe kıyasla eğitime daha çok önem veriyor, eğitime daha fazla kaynak ayırıyor ve eğitimde de alınan sonuçlar çok daha iyi durumdadır. Eksiklerimizin farkındayız, ama geçmişe göre çok iyi durumdayız. İnşallah önümüzdeki dönemde okul öncesi eğitimi zorunlu eğitim kapsamına alarak, ikili eğitimi kaldırarak, yabancı dil eğitimini artırarak, mesleki ve teknik eğitime önem vererek, gerek TIMSS'te gerekse PISA'da çok iyi sonuçlar alacağımızı söylüyorum."


> Bakan Yılmaz: PISA tek kriter olamaz

Milli Eğitim Bakanı Yılmaz, OECD tarafından hazırlanan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı 2015 sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

 

ismet_yilmaz_meb_1Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Adile Sultan Kasrı Öğretmenevi'nde Bakanlık ve Anadolu Üniversitesinin iş birliğinde gerçekleştirilen Türkiye'nin ilk yerli zeka ölçeği tanıtım toplantısının ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) tarafından hazırlanan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) 2015 sonuçlarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yılmaz, programın, 35'i OECD üyesi 72 ülkede yaklaşık 29 milyon öğrenciyi temsilen 540 bine yakın öğrencinin katılımıyla geçen yıl gerçekleştirildiğini kaydederek, programın, Türkiye'den 15 yaş grubu 5 bin 895 öğrencinin katılımıyla bilgisayar tabanlı olarak yapıldığını söyledi.

"Öğretmenlerimizi mesleki gelişim programlarına katabilmek lazım"
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, OECD'nin eğitime genel bakış 2016 raporunda ülkelerin öğrenci başına harcadığı miktarın yer aldığına değinirken, OECD ülkelerinin eğitime milli gelirin yüzde 5,2'sini, Türkiye'nin 5,1'ini ayırdığını belirtti.

Öğrenci başına düşen harcamada OECD ortalamasının 10 bin doların üzerinde iken, Türkiye'de 5 bin doların altında bulunduğunu kaydeden Yılmaz, "10 bin dolar harcayan OECD ülkeleri ile 5 bin doların altında harcayan OECD ülkelerinin aynı sonucu almasını mı istiyorsunuz? 2002'de milli eğitime bütçeden ayrılan pay 11 milyar liraydı. Bu toplam bütçenin yüzde 10'u. 2017 bütçesinde eğitime ayırdığımız 122 milyar, toplam bütçenin yüzde 20'si. Bizim iddiamız şu; geçmiş dönemlerde verilmediği kadar eğitime önem verdik. Ölçüsü bundan gelir. Ne kadar kaynak ayırırsanız, o kadar eğitime önem veriyorsunuz demektir. Eğitime kaynak ayırmadan eğitime önem verildiği iddia edilebilir mi? 2002'de yüzde 10 ayıranların, biz şimdi yüzde 20 ayırınca, 'Niçin OECD ülkelerinin yakaladığı başarıyı gösteremediniz?' diye eleştiride bulunması doğru değil. Biz geçmişten çok daha iyiyiz." diye konuştu.

 

"Türkiye eğitime daha fazla kaynak ayırıyor"
Tek bir kritere bakılarak Türkiye'nin eğitim durumu değerlendirilirse hata yapılacağını ifade eden Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye, geçmişe kıyasla eğitime daha çok önem veriyor, eğitime daha fazla kaynak ayırıyor ve eğitimde de alınan sonuçlar çok daha iyi durumdadır. Eksiklerimizin farkındayız, ama geçmişe göre çok iyi durumdayız. İnşallah önümüzdeki dönemde okul öncesi eğitimi zorunlu eğitim kapsamına alarak, ikili eğitimi kaldırarak, yabancı dil eğitimini artırarak, mesleki ve teknik eğitime önem vererek, gerek TIMSS'te gerekse PISA'da çok iyi sonuçlar alacağımızı söylüyorum."


Son Güncelleme: Cuma, 09 Aralık 2016 10:52

Gösterim: 2090

Somali ve Gine'deki FETÖ ile iltisaklı tüm okullar Maarif Vakfı'na devredilirken, Sudan'daki okulların devir teslim işlemlerinde sona gelindi.

 

birol_akgunTürkiye Maarif Vakfı'nın kuruluşunun üzerinden geçen 3 ay içerisinde, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile bağlantılı okulların bulunduğu 100'e yakın ülkenin 15'ine ziyaretler gerçekleştirildi. Bu ülkelerden Somali ve Gine'deki FETÖ ile iltisaklı tüm okullar Maarif Vakfı'na devredilirken, Sudan'daki okulların devir teslim işlemlerinde sona gelindi.
Türkiye Maarif Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, Türkiye Maarif Vakfı'nın yaklaşık 3 ay önce kurulduğunu hatırlattı.Vakfın kuruluşundan itibaren 3 ay içerisinde yaklaşık 15 ülke ziyaretinin yapıldığını bildiren Akgün, "Bazı ülkelere temsilciler, bazı okullara müdürler atandı, bazı okulların da teknik anlamda Maarif Vakfı'na geçiş süreci devam ediyor. Görüşmelerin devam ettiği ülkeler var. Mutabakat zabıtları imzaladığımız ülkeler var. Fiilen okullarını devraldığımız ülkeler var. Her hafta birkaç yeni ülkeye heyetler gönderiyoruz. FETÖ'nün eğitim alanında faaliyette bulunduğu 100'e yakın ülkenin tamamına ulaşma 6 ay ya da 1 yıl sürecektir." dedi.

 

"Ciddi talepler var"
FETÖ ile mücadelenin dışında, yurt dışında prestijli marka Türk okullarının açılması konusunda da çalışmalar yürüttüklerini belirten Akgün, bu konuda da yurt dışı ziyaretleri yaptıklarını ifade ederek, "Özellikle Türk diasporasının yoğun bulunduğu Avrupa ülkelerinden, Balkanlardan hatta Avustralya'dan ciddi talepler var. " diye konuştu.

 

FETÖ okullarının devralındığı ülkeler
Vakfın devralıp işletmeye başladığı okulların bulunduğu ülkeler arasında Gine'nin de yer aldığını bildiren Akgün, Sudan'daki okulların devir teslim işlemlerinin de tamamlanmak üzere olduğunu kaydetti.
Çad ve Senegal'de FETÖ ile irtibatlı okulların Maarif Vakfı'na devrine ilişkin mutabakat anlaşmalarının imzalandığını belirten Akgün, şöyle konuştu: "Aslında Avrupa, Afrika, Avustralya ve Asya olmak üzere 4 kıtada şu an faaliyet yürütüyoruz. Bu ülkeler Uzakdoğu'da da var, Balkanlar'da da var, Orta Asya'da da var. Dolayısıyla isim vermekten ziyade dünyanın farklı bölgelerinde özellikle Türkiye'ye müzahir olan ve Türkiye'nin 15 Temmuz sonrasında diplomatik anlamda gidip süreci anlattığı ülkeler, bu konuyu ciddi şekilde dinliyorlar ve Türkiye ile çalışmak istiyorlar."

 

Benin'e heyet gidecek
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Benin Cumhurbaşkanı Patrice Talon'un birlikte düzenledikleri ortak basın toplantısında, en önemli gündem maddelerinden birinin bu ülkedeki FETÖ ile irtibatlı 3 okulun Maarif Vakfı'na devrine ilişkin açıklamalar olduğunu ifade eden Akgün, "Maarif Vakfı olarak görevimiz, diplomasinin yol göstericiliğinde siyasetle beraber bu okulları devretmeye hazır olan ülkelerde alt yapıyı hazırlamak, o ülkelere eleman göndermek ve temsilcilik açmak. Bu kapsamda, en kısa zamanda Benin'e bir heyet gidecek. Bu heyetler içinde Maarif Vakfı ve Milli Eğitim Bakanlığından temsilciler bulunacak." dedi.

 

Temel hedef 193 ülke
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın daha önce Maarif Vakfı'nın 193 ülkede faaliyet göstermesi yönündeki sözlerini dile getiren Akgün, "Temel hedefimiz budur." dedi.
Birol Akgün, yurt dışında devraldıkları okullara genel isim olarak "Türkiye Maarif Okulları"nı kullandıklarını ama yanında yerel düzeyde de isimler verdiklerini sözlerine ekledi. 


> Maarif Vakfı 4 kıtada faaliyetlerine başladı

Somali ve Gine'deki FETÖ ile iltisaklı tüm okullar Maarif Vakfı'na devredilirken, Sudan'daki okulların devir teslim işlemlerinde sona gelindi.

 

birol_akgunTürkiye Maarif Vakfı'nın kuruluşunun üzerinden geçen 3 ay içerisinde, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile bağlantılı okulların bulunduğu 100'e yakın ülkenin 15'ine ziyaretler gerçekleştirildi. Bu ülkelerden Somali ve Gine'deki FETÖ ile iltisaklı tüm okullar Maarif Vakfı'na devredilirken, Sudan'daki okulların devir teslim işlemlerinde sona gelindi.
Türkiye Maarif Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Birol Akgün, Türkiye Maarif Vakfı'nın yaklaşık 3 ay önce kurulduğunu hatırlattı.Vakfın kuruluşundan itibaren 3 ay içerisinde yaklaşık 15 ülke ziyaretinin yapıldığını bildiren Akgün, "Bazı ülkelere temsilciler, bazı okullara müdürler atandı, bazı okulların da teknik anlamda Maarif Vakfı'na geçiş süreci devam ediyor. Görüşmelerin devam ettiği ülkeler var. Mutabakat zabıtları imzaladığımız ülkeler var. Fiilen okullarını devraldığımız ülkeler var. Her hafta birkaç yeni ülkeye heyetler gönderiyoruz. FETÖ'nün eğitim alanında faaliyette bulunduğu 100'e yakın ülkenin tamamına ulaşma 6 ay ya da 1 yıl sürecektir." dedi.

 

"Ciddi talepler var"
FETÖ ile mücadelenin dışında, yurt dışında prestijli marka Türk okullarının açılması konusunda da çalışmalar yürüttüklerini belirten Akgün, bu konuda da yurt dışı ziyaretleri yaptıklarını ifade ederek, "Özellikle Türk diasporasının yoğun bulunduğu Avrupa ülkelerinden, Balkanlardan hatta Avustralya'dan ciddi talepler var. " diye konuştu.

 

FETÖ okullarının devralındığı ülkeler
Vakfın devralıp işletmeye başladığı okulların bulunduğu ülkeler arasında Gine'nin de yer aldığını bildiren Akgün, Sudan'daki okulların devir teslim işlemlerinin de tamamlanmak üzere olduğunu kaydetti.
Çad ve Senegal'de FETÖ ile irtibatlı okulların Maarif Vakfı'na devrine ilişkin mutabakat anlaşmalarının imzalandığını belirten Akgün, şöyle konuştu: "Aslında Avrupa, Afrika, Avustralya ve Asya olmak üzere 4 kıtada şu an faaliyet yürütüyoruz. Bu ülkeler Uzakdoğu'da da var, Balkanlar'da da var, Orta Asya'da da var. Dolayısıyla isim vermekten ziyade dünyanın farklı bölgelerinde özellikle Türkiye'ye müzahir olan ve Türkiye'nin 15 Temmuz sonrasında diplomatik anlamda gidip süreci anlattığı ülkeler, bu konuyu ciddi şekilde dinliyorlar ve Türkiye ile çalışmak istiyorlar."

 

Benin'e heyet gidecek
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Benin Cumhurbaşkanı Patrice Talon'un birlikte düzenledikleri ortak basın toplantısında, en önemli gündem maddelerinden birinin bu ülkedeki FETÖ ile irtibatlı 3 okulun Maarif Vakfı'na devrine ilişkin açıklamalar olduğunu ifade eden Akgün, "Maarif Vakfı olarak görevimiz, diplomasinin yol göstericiliğinde siyasetle beraber bu okulları devretmeye hazır olan ülkelerde alt yapıyı hazırlamak, o ülkelere eleman göndermek ve temsilcilik açmak. Bu kapsamda, en kısa zamanda Benin'e bir heyet gidecek. Bu heyetler içinde Maarif Vakfı ve Milli Eğitim Bakanlığından temsilciler bulunacak." dedi.

 

Temel hedef 193 ülke
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın daha önce Maarif Vakfı'nın 193 ülkede faaliyet göstermesi yönündeki sözlerini dile getiren Akgün, "Temel hedefimiz budur." dedi.
Birol Akgün, yurt dışında devraldıkları okullara genel isim olarak "Türkiye Maarif Okulları"nı kullandıklarını ama yanında yerel düzeyde de isimler verdiklerini sözlerine ekledi. 


Son Güncelleme: Perşembe, 08 Aralık 2016 12:08

Gösterim: 1737

MEB Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Gülay, meslek liselerinden meslek yüksekokullarına sınavsız geçişin kaldırıldığını belirterek, "Öğrenciler emek verecek, sınava girecek ve karşılığını alacak." dedi.

 

osman_nuri_gulayMilli Eğitim Bakanlığı (MEB) Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Osman Nuri Gülay, meslek liselerinden meslek yüksekokullarına sınavsız geçişin kaldırıldığını belirterek, "Öğrenciler emek verecek, sınava girecek ve karşılığını alacak. Her şey üniversiteye girmek değil. Ana hedefimiz sektörün aradığı, arzuladığı iş gücünü oluşturmak." dedi.
Gülay, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK ile Bazı Kanun ve KHK'larda Değişiklik Yapan Kanun ile meslek yüksekokullarına sınavsız geçişin kaldırıldığını anımsattı.
Bakanlığın mesleki eğitimde seferberlik başlattığını vurgulayan Gülay, ana hedeflerinin sektörün arzuladığı iş gücünü yetiştirmek olduğunu ifade etti.
Gülay, meslek yüksekokullarına sınavsız geçişin mesleki eğitimde devamsızlık oranları ve akademik başarıyı doğrudan etkilediğini vurgulayarak, "Öğrenciler emek verecek, sınava girecek ve karşılığını alacak. Her şey üniversiteye girmek değil. Ana hedefimiz sektörün aradığı, arzuladığı iş gücünü oluşturmak. Öğrencilerimizin (meslek liseleri) yüzde 50'ye yakını açık öğretim fakülteleri, sınavsız meslek yüksekokulu ile üniversiteye gidiyordu. İş gücüne katılım oranı yüzde 57'lerdeydi. Hedefimiz iş gücüne katılım oranını daha yukarıya çekmek ve üretime yönlendirmek." diye konuştu

 

"Bu daha adil bir düzenleme"
Geçen hafta 26 maddede mesleki eğitimi düzenleyen yasa tasarısının kabul edilerek TBMM'den geçtiğini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sunulduğunu hatırlatan Gülay, şunları kaydetti:
"Meslek lisesini bitirenler, meslek yüksekokullarındaki kendi alanlarındaki 2 yıllık bölümlere sınavsız olarak geçebiliyorlardı. Okul müdürleri, okul terk oranlarının yükseldiğini ve sınavsız bir üst öğrenime yerleşeceklerini bildikleri için öğrencilerin amaçsız olduğunu, derslerinde arzuladığı performansı ve okula devamı sağlayamadıklarını belirtiyorlardı. Yükseköğretim Kurumu (YÖK) ile yapmış olduğumuz görüşmede, özellikle okul müdürlerinden gelen teklif doğrultusunda sınavsız geçiş kaldırılmıştır. Daha nitelikli iş gücü yetiştirilmesi adına sınavsız geçiş kaldırıldı. İki yıllık meslek yüksekokulunu tercih eden bir öğrencinin sınavda alacağı puana, kendi alanında YÖK'ün belirleyeceği bir katsayı ve ortaöğretim başarı puanının çarpımıyla ortaya çıkan puan eklenecek. Dolayısıyla bu daha adil bir düzenleme diye düşünüyoruz. Orta öğretimde daha çok çalışan bir çocuk, başarısından dolayı meslek yüksekokullara daha kolay yerleşecek. Düzenleme ile hem meslek liselerinde eğitim ve öğrenme kalitesi hem de meslek yüksekokullarından mezun olanların öğretim ve eğitim kalitesi artmış olacak."
Meslek liseleri ve meslek yüksekokullarında daha nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi ve yetişen iş gücünün kendi alanında çalışmasını hedeflediklerini aktaran Gülay, düzenlemenin gelecek yıldan itibaren geçerli olacağını belirtti.


> Mesleki eğitimde yeni dönem

MEB Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Gülay, meslek liselerinden meslek yüksekokullarına sınavsız geçişin kaldırıldığını belirterek, "Öğrenciler emek verecek, sınava girecek ve karşılığını alacak." dedi.

 

osman_nuri_gulayMilli Eğitim Bakanlığı (MEB) Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürü Osman Nuri Gülay, meslek liselerinden meslek yüksekokullarına sınavsız geçişin kaldırıldığını belirterek, "Öğrenciler emek verecek, sınava girecek ve karşılığını alacak. Her şey üniversiteye girmek değil. Ana hedefimiz sektörün aradığı, arzuladığı iş gücünü oluşturmak." dedi.
Gülay, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen Milli Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında KHK ile Bazı Kanun ve KHK'larda Değişiklik Yapan Kanun ile meslek yüksekokullarına sınavsız geçişin kaldırıldığını anımsattı.
Bakanlığın mesleki eğitimde seferberlik başlattığını vurgulayan Gülay, ana hedeflerinin sektörün arzuladığı iş gücünü yetiştirmek olduğunu ifade etti.
Gülay, meslek yüksekokullarına sınavsız geçişin mesleki eğitimde devamsızlık oranları ve akademik başarıyı doğrudan etkilediğini vurgulayarak, "Öğrenciler emek verecek, sınava girecek ve karşılığını alacak. Her şey üniversiteye girmek değil. Ana hedefimiz sektörün aradığı, arzuladığı iş gücünü oluşturmak. Öğrencilerimizin (meslek liseleri) yüzde 50'ye yakını açık öğretim fakülteleri, sınavsız meslek yüksekokulu ile üniversiteye gidiyordu. İş gücüne katılım oranı yüzde 57'lerdeydi. Hedefimiz iş gücüne katılım oranını daha yukarıya çekmek ve üretime yönlendirmek." diye konuştu

 

"Bu daha adil bir düzenleme"
Geçen hafta 26 maddede mesleki eğitimi düzenleyen yasa tasarısının kabul edilerek TBMM'den geçtiğini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a sunulduğunu hatırlatan Gülay, şunları kaydetti:
"Meslek lisesini bitirenler, meslek yüksekokullarındaki kendi alanlarındaki 2 yıllık bölümlere sınavsız olarak geçebiliyorlardı. Okul müdürleri, okul terk oranlarının yükseldiğini ve sınavsız bir üst öğrenime yerleşeceklerini bildikleri için öğrencilerin amaçsız olduğunu, derslerinde arzuladığı performansı ve okula devamı sağlayamadıklarını belirtiyorlardı. Yükseköğretim Kurumu (YÖK) ile yapmış olduğumuz görüşmede, özellikle okul müdürlerinden gelen teklif doğrultusunda sınavsız geçiş kaldırılmıştır. Daha nitelikli iş gücü yetiştirilmesi adına sınavsız geçiş kaldırıldı. İki yıllık meslek yüksekokulunu tercih eden bir öğrencinin sınavda alacağı puana, kendi alanında YÖK'ün belirleyeceği bir katsayı ve ortaöğretim başarı puanının çarpımıyla ortaya çıkan puan eklenecek. Dolayısıyla bu daha adil bir düzenleme diye düşünüyoruz. Orta öğretimde daha çok çalışan bir çocuk, başarısından dolayı meslek yüksekokullara daha kolay yerleşecek. Düzenleme ile hem meslek liselerinde eğitim ve öğrenme kalitesi hem de meslek yüksekokullarından mezun olanların öğretim ve eğitim kalitesi artmış olacak."
Meslek liseleri ve meslek yüksekokullarında daha nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi ve yetişen iş gücünün kendi alanında çalışmasını hedeflediklerini aktaran Gülay, düzenlemenin gelecek yıldan itibaren geçerli olacağını belirtti.


Son Güncelleme: Perşembe, 08 Aralık 2016 16:20

Gösterim: 1867

OECD, 34 üyesinin de aralarında bulunduğu 72 ülkede gerçekleştridiği eğitim araştırmasının sonuçlarının yer aldığı merakla beklenen Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) Araştırması Raporu'nu Paris'te açıkladı.

pisaÖzellikle bilim ve matematik alanında öğrencilerin seviyelerini ölçen raporda, bilim alanında eğitim seviyesi en yüksek ülkenin Singapur olduğu ortaya çıktı. Singapur'u Japonya, Taipei (Çin), Finlandiya ve Estonya takip etti. Tüm ülkeler 530 puanın üzerinde skor elde ederken, Türkiye 425 puanla, Meksika da 416 puanla bilim sıralamasında en sonda yer alan iki ülke oldu.
OECD üyesi 72 ülkede, 15 yaşındaki 540 bin öğrenci üzerinde yapılan araştırma sonuçlarının yer aldığı PISA raporu bütün hükumetlerin bir barometre olarak kabul ettiği ve eğitim politikalarını belirleyen bir rapor olması bakımından önemle takip ediliyor.
Bilim, yazı, matematik, problem çözümü gibi sınavlara tabi tutulan öğrencilerden alınan sonuçları analiz eden OECD uzmanları, sonuç analizlerini PISA 2015 raporunda yayınladı.
Türkiye, ortalaması 493 olan Bilim sıralamasında 425 puanla, dil ve ortalaması 493 olan dil ve yazı sıralamasında 405 puanla, ortalaması 490 olan matematik sıralamasında ise 413 puanla tüm alanlarda ortalamanın çok gerisinde kaldı.

Türkiye en düşükler arasında
Türkiye eğitim haritasında Güney Amerika, bazı Afrika ülkeleri ve doğu Avrupa ülkeleri ile birlikte en düşük seviye olan kırmızı renkli ülkeler arasında yer aldı. Raporda, Türkiye'nin, bilim, matematik ve okuma oranında OECD ülkeleri ortalamasının oldukça gerisinde olduğu da tespit edildi.
Bilim sıralamasında Amerika, İsveç, Fransa ve Avusturya 490 ve üzerinde puanla ortada yer aldı. İtalya 481 puanda kalırken, Almanya ve Belçika 500'ün üzerinde puanla ortanın üzerinde skor elde etti.
OECD ülkelerinde her 10 öğrenciden biri bilim alanında "çok iyi" not elde ederken, Sİngapur'da bu rakam her 4 öğrenciden 1'ine kadar yükseliyor.
Genel sıralamada ise, dengeli bir çoğunlukta, Kanada, Danimarka, Estonya, Hongkong (Çin), ve Macao (Çin)'lu öğrenciler "mükemmel" derecede sonuç elde ettiler. Çek cumhuriyeti, Yunanistan, Macaristan, Yeni Zelenda ve Slovakya'da ise öğrenclerin genel performansı en çok düşen ülkeler oldu.
Eğitim haritasında Türkiye, Cezayir, Tunus, Malta, Yunanistan, Doğu Avrupa ülkeleri, Brezilya, Peru, Kolombiya, Birleşik Arap Emirlikleri, Tayland ve Endonezya ile birlikte en alt seviyeyi belirleyen kırmızı renkte gösterildi.
Türkiye, kız-erkek öğrenci eşitiği OECD ortalamasını yakaladığı ise tespit edildi.
Raporda, gelişen teknolojiler ışığında yoğun bilgi akışımı ortamında, her bireyin bilimsel düşünme kapasitesine sahip olması, yani "bir sonuç çıkarabilmek için done'lerin karşılaştırılmasını yapabilmesi, zamanla yeni keşiflerle bilimsel verilerin değişişebileceğini anlaması, doğanın ve teknolojinin gücünü ve sınırlarını kavraması" zorunluluğunun altı çizildi.
Matematik ve bilim alanında kız ve erkek öğrencilerin seviyelerinin karşılaştırılmasında ise 72 ülkeden 33'ünde erkek öğrencilerin daha yüksek seviyede olduğu anlaşıldı. Yalnızca Finlandiya'da kız öğrenciler bilim ve matematik alanında erkek öğrencilerin önüne geçti.
Öğrencilerin 4'te 1'i gelecekte bilimsel bir alanda meslek seçmek istediğini belirtirken, kız öğrenciler daha çok sağlık alanında, erkek öğrenciler ise bilgisayar, bilimsel araştırma ve mühandislik alanlarında meslek seçmek istediklerini dile getirdi.
Eğitim performansı açısından ise en yüksek notu alan ülkeler Kanada, Danimarka, Estonya, Hong Kong (Çin) ve Macao (Çin) oldu.
Maddi durumu yerinde olan ailelerin çocuklarının, diğer öğrencilere oranla 3 kez daha başarılı sonuçlar elde ettikleri de raporun ortaya çıkardığı çarpıcı sonuçlar arasında yer aldı.
Göçmen çocuklarının ise göçmen olmayan ailelerin çocuklarına oranla 2 kat daha az başarı gösterdikleri gerçeği de raporda tespit edildi. Ancak bu oranın da göçmen olma gerçeğinin yanı sıra ailenin sosyo-ekonomik durumuyla bağlantılı olduğunun da altı çizildi.
OECD ülkelerinin yüzde 20'sinde öğrenciler yazıda istenen ortalama baza ulaşamıyor. Kız ve erkek öğrenciler arasında yazı alanında, kızlar erkek öğrencilere oranla yüzde 12 daha ileride. Ancak gelişmiş ülkelerde, erkek öğrencilerin arayı kapatmaya başladığı belirtiliyor.
Matematik alanında şampiyon ise Çin, daha detayına inersek, Pekin-Şangay-Jiangsu-Guangdong (Çin), Hong Kong (Çin), Singapur ve Taipei Çin). Bütün ülkeleri geride bırakan Çin'in bu bölgelerinde her 4 öğrenciden 1'i matematikte yüksek başarı elde etti.
OECD üyelerinin yalnızca 5'inde sınıfta kalmalar ve aynı sınıfı tekrar etme oranı büyüdü, 30'unda ise geriledi. Yüzde 10 ile en çok Costa Rica, Fransa, Endonezya, Letonya, Macao (Çin), Malta, Meksika ve Tunus'ta sınıfta kalma oranı geriledi.

PISA raporu nedir?

PISA değerlendirmeleri, dünyanın çeşitli yerlerinden eğitim uzmanlarının bir araya gelmesiyle hazırlanıyor. Program 2000 yılında düzenlenmeye başlamıştı. PISA’ya mutlak suretle ülkelerin katılması beklenmiyor, belli bölgelerin katılması da mümkün oluyor. PISA değerlendirmeleri, “ülkeleri sıralamayı değil, hangi ülkedeki eğitim sisteminin çocukları geleceğe hazırlamada daha efektif olduğunu göstermeyi” amaçlıyor. Program, 3 yılda bir düzenleniyor.

> PISA sonuçlarında Türkiye şok oldu

OECD, 34 üyesinin de aralarında bulunduğu 72 ülkede gerçekleştridiği eğitim araştırmasının sonuçlarının yer aldığı merakla beklenen Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA) Araştırması Raporu'nu Paris'te açıkladı.

pisaÖzellikle bilim ve matematik alanında öğrencilerin seviyelerini ölçen raporda, bilim alanında eğitim seviyesi en yüksek ülkenin Singapur olduğu ortaya çıktı. Singapur'u Japonya, Taipei (Çin), Finlandiya ve Estonya takip etti. Tüm ülkeler 530 puanın üzerinde skor elde ederken, Türkiye 425 puanla, Meksika da 416 puanla bilim sıralamasında en sonda yer alan iki ülke oldu.
OECD üyesi 72 ülkede, 15 yaşındaki 540 bin öğrenci üzerinde yapılan araştırma sonuçlarının yer aldığı PISA raporu bütün hükumetlerin bir barometre olarak kabul ettiği ve eğitim politikalarını belirleyen bir rapor olması bakımından önemle takip ediliyor.
Bilim, yazı, matematik, problem çözümü gibi sınavlara tabi tutulan öğrencilerden alınan sonuçları analiz eden OECD uzmanları, sonuç analizlerini PISA 2015 raporunda yayınladı.
Türkiye, ortalaması 493 olan Bilim sıralamasında 425 puanla, dil ve ortalaması 493 olan dil ve yazı sıralamasında 405 puanla, ortalaması 490 olan matematik sıralamasında ise 413 puanla tüm alanlarda ortalamanın çok gerisinde kaldı.

Türkiye en düşükler arasında
Türkiye eğitim haritasında Güney Amerika, bazı Afrika ülkeleri ve doğu Avrupa ülkeleri ile birlikte en düşük seviye olan kırmızı renkli ülkeler arasında yer aldı. Raporda, Türkiye'nin, bilim, matematik ve okuma oranında OECD ülkeleri ortalamasının oldukça gerisinde olduğu da tespit edildi.
Bilim sıralamasında Amerika, İsveç, Fransa ve Avusturya 490 ve üzerinde puanla ortada yer aldı. İtalya 481 puanda kalırken, Almanya ve Belçika 500'ün üzerinde puanla ortanın üzerinde skor elde etti.
OECD ülkelerinde her 10 öğrenciden biri bilim alanında "çok iyi" not elde ederken, Sİngapur'da bu rakam her 4 öğrenciden 1'ine kadar yükseliyor.
Genel sıralamada ise, dengeli bir çoğunlukta, Kanada, Danimarka, Estonya, Hongkong (Çin), ve Macao (Çin)'lu öğrenciler "mükemmel" derecede sonuç elde ettiler. Çek cumhuriyeti, Yunanistan, Macaristan, Yeni Zelenda ve Slovakya'da ise öğrenclerin genel performansı en çok düşen ülkeler oldu.
Eğitim haritasında Türkiye, Cezayir, Tunus, Malta, Yunanistan, Doğu Avrupa ülkeleri, Brezilya, Peru, Kolombiya, Birleşik Arap Emirlikleri, Tayland ve Endonezya ile birlikte en alt seviyeyi belirleyen kırmızı renkte gösterildi.
Türkiye, kız-erkek öğrenci eşitiği OECD ortalamasını yakaladığı ise tespit edildi.
Raporda, gelişen teknolojiler ışığında yoğun bilgi akışımı ortamında, her bireyin bilimsel düşünme kapasitesine sahip olması, yani "bir sonuç çıkarabilmek için done'lerin karşılaştırılmasını yapabilmesi, zamanla yeni keşiflerle bilimsel verilerin değişişebileceğini anlaması, doğanın ve teknolojinin gücünü ve sınırlarını kavraması" zorunluluğunun altı çizildi.
Matematik ve bilim alanında kız ve erkek öğrencilerin seviyelerinin karşılaştırılmasında ise 72 ülkeden 33'ünde erkek öğrencilerin daha yüksek seviyede olduğu anlaşıldı. Yalnızca Finlandiya'da kız öğrenciler bilim ve matematik alanında erkek öğrencilerin önüne geçti.
Öğrencilerin 4'te 1'i gelecekte bilimsel bir alanda meslek seçmek istediğini belirtirken, kız öğrenciler daha çok sağlık alanında, erkek öğrenciler ise bilgisayar, bilimsel araştırma ve mühandislik alanlarında meslek seçmek istediklerini dile getirdi.
Eğitim performansı açısından ise en yüksek notu alan ülkeler Kanada, Danimarka, Estonya, Hong Kong (Çin) ve Macao (Çin) oldu.
Maddi durumu yerinde olan ailelerin çocuklarının, diğer öğrencilere oranla 3 kez daha başarılı sonuçlar elde ettikleri de raporun ortaya çıkardığı çarpıcı sonuçlar arasında yer aldı.
Göçmen çocuklarının ise göçmen olmayan ailelerin çocuklarına oranla 2 kat daha az başarı gösterdikleri gerçeği de raporda tespit edildi. Ancak bu oranın da göçmen olma gerçeğinin yanı sıra ailenin sosyo-ekonomik durumuyla bağlantılı olduğunun da altı çizildi.
OECD ülkelerinin yüzde 20'sinde öğrenciler yazıda istenen ortalama baza ulaşamıyor. Kız ve erkek öğrenciler arasında yazı alanında, kızlar erkek öğrencilere oranla yüzde 12 daha ileride. Ancak gelişmiş ülkelerde, erkek öğrencilerin arayı kapatmaya başladığı belirtiliyor.
Matematik alanında şampiyon ise Çin, daha detayına inersek, Pekin-Şangay-Jiangsu-Guangdong (Çin), Hong Kong (Çin), Singapur ve Taipei Çin). Bütün ülkeleri geride bırakan Çin'in bu bölgelerinde her 4 öğrenciden 1'i matematikte yüksek başarı elde etti.
OECD üyelerinin yalnızca 5'inde sınıfta kalmalar ve aynı sınıfı tekrar etme oranı büyüdü, 30'unda ise geriledi. Yüzde 10 ile en çok Costa Rica, Fransa, Endonezya, Letonya, Macao (Çin), Malta, Meksika ve Tunus'ta sınıfta kalma oranı geriledi.

PISA raporu nedir?

PISA değerlendirmeleri, dünyanın çeşitli yerlerinden eğitim uzmanlarının bir araya gelmesiyle hazırlanıyor. Program 2000 yılında düzenlenmeye başlamıştı. PISA’ya mutlak suretle ülkelerin katılması beklenmiyor, belli bölgelerin katılması da mümkün oluyor. PISA değerlendirmeleri, “ülkeleri sıralamayı değil, hangi ülkedeki eğitim sisteminin çocukları geleceğe hazırlamada daha efektif olduğunu göstermeyi” amaçlıyor. Program, 3 yılda bir düzenleniyor.

Son Güncelleme: Çarşamba, 07 Aralık 2016 17:15

Gösterim: 2184


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.