Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
İstanbul Okan Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'nden 8 akademisyen, Üniversitenin Ulaştırma Teknolojileri ve Akıllı Otomotiv Sistemleri Araştırma ve Uygulama Merkezi (UTAS) araştırmacıları ve burada çalışan doktora, yüksek lisans ve lisans öğrencileri tarafından geliştirilen OTOKAR Otonom otobüsü, OTOKAR test pistinde yapılan testleri başarı ile geçti.
Bu projede belirli bir parkurda otobüsün sürücüsüz bir şekilde ilerleyerek, duraklarda durması, yolcuları aldıktan sonra hareket etmesi, önünde daha ağır giden bir araç olduğunda aktif olarak onu takip edebilmesi, öndeki aracın ani duruşunda veya bir yaya çıktığında acil fren yapabilmesi, sollama algoritmasının geliştirilmesi hedeflendi.
Gerçek zamanlı lidar sadece Okan’da var
OTOKAR otobüsünde Türkiye’de sadece İstanbul Okan Üniversitesi’nde bulunan 64 kanallı, saniyede 2,2 milyon nokta verebilen gerçek zamanlı bir lidar ile haritalandırma çalışması yapıldı. Hem harita hem de hassas GPS ile yörünge takibi hassas şekilde sağlandı. Araç üzerinde 4 lidar ve 6 kamera da dahil olmak üzere 20'ye yakın sensör bulunuyor. Bu sensörler otobüs çevresini hassas bir şekilde algılayabiliyor.
UTAS laboratuvarlarında bulunan ileri yazılım ve donanım sistemleri ile geliştirilen OTOKAR Otobüsü artık belirli güzergahlarda otonom sürüş ile yolcularını en konforlu ve güvenli şekilde ağırlamaya hazır durumda. UTAS, yeni projesi OPINA (Açık İnovasyon Otonom Araç Geliştirme ve Test Platformu) altyapısını da kullanarak akademisyenleri, araştırmacıları ve öğrencileri ile otonom ve haberleşen araç alanlarında dünyada öncü üniversitelerden birisi olacak ve sanayimize destek verecek.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
İstanbul Okan Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'nden 8 akademisyen, Üniversitenin Ulaştırma Teknolojileri ve Akıllı Otomotiv Sistemleri Araştırma ve Uygulama Merkezi (UTAS) araştırmacıları ve burada çalışan doktora, yüksek lisans ve lisans öğrencileri tarafından geliştirilen OTOKAR Otonom otobüsü, OTOKAR test pistinde yapılan testleri başarı ile geçti.
Bu projede belirli bir parkurda otobüsün sürücüsüz bir şekilde ilerleyerek, duraklarda durması, yolcuları aldıktan sonra hareket etmesi, önünde daha ağır giden bir araç olduğunda aktif olarak onu takip edebilmesi, öndeki aracın ani duruşunda veya bir yaya çıktığında acil fren yapabilmesi, sollama algoritmasının geliştirilmesi hedeflendi.
Gerçek zamanlı lidar sadece Okan’da var
OTOKAR otobüsünde Türkiye’de sadece İstanbul Okan Üniversitesi’nde bulunan 64 kanallı, saniyede 2,2 milyon nokta verebilen gerçek zamanlı bir lidar ile haritalandırma çalışması yapıldı. Hem harita hem de hassas GPS ile yörünge takibi hassas şekilde sağlandı. Araç üzerinde 4 lidar ve 6 kamera da dahil olmak üzere 20'ye yakın sensör bulunuyor. Bu sensörler otobüs çevresini hassas bir şekilde algılayabiliyor.
UTAS laboratuvarlarında bulunan ileri yazılım ve donanım sistemleri ile geliştirilen OTOKAR Otobüsü artık belirli güzergahlarda otonom sürüş ile yolcularını en konforlu ve güvenli şekilde ağırlamaya hazır durumda. UTAS, yeni projesi OPINA (Açık İnovasyon Otonom Araç Geliştirme ve Test Platformu) altyapısını da kullanarak akademisyenleri, araştırmacıları ve öğrencileri ile otonom ve haberleşen araç alanlarında dünyada öncü üniversitelerden birisi olacak ve sanayimize destek verecek.
Son Güncelleme: Çarşamba, 22 Temmuz 2020 11:11
Gösterim: 2898
Bahçeşehir Üniversitesi (BAU), tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle ara verilmek zorunda kalınan adalet sisteminin kesintisiz ve güvenli işlemesini sağlayabilecek "e-Mahkeme" modelini geliştirdi. BAU Siber Güvenlik Merkezi ile Hukuk Fakültesi iş birliğinde, üniversitenin yazılımcıları tarafından açık kaynak kod kullanılmadan tasarlanan sistemin, adalet sisteminin yanı sıra ülke ekonomisine de katkı sağlaması hedefleniyor.
Davaların online platformlarda görülmesine olanak verecek e-Mahkeme ile duruşmalar, fiziksel mekandan bağımsız mahkemelerde gerçekleşebilecek. Uçtan uca şifreli olarak hızlı ve güvenli veri, görüntü, ses ve her türlü belge alışverişi sağlayan sistem, avukatlar, davacı, davalı, davaya bakan sorumlu hakim ve savcılara duruşmalara istedikleri yerden katılım imkanı sunuyor https://canadianviagras.net.
"e-Devlet" sistemine de kolaylıkla entegre edilebilir olan sistem, davası olan her vatandaşın veya avukatının iş yerinde, evinde, tatilde, yurt içinde ya da dışında, cep telefonu, tablet ya da bilgisayar aracılığı ile kolaylıkla davasına katılmasına olanak sağlayacak.
"Bunu ülkemize armağan etmek isteriz"
Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şirin Karadeniz, ürünü tamamen interdisipliner, hukuk fakültesi akademisyenleri ve mühendislik fakültesi hocaları ile öğrencilerinin bir araya gelerek ortaya çıktığını söyleyerek; "Siber Güvenlik Merkezimizdeki uzmanlarımız, hocalarımız, öğrencilerimizle beraber bu süreci öncelikle güvenlik açısından ki adalet sistemi olduğu için daha da hassas davranarak, siber güvenliğini sağlayarak oluşturmaya başladık. Burada yaptığımız ürün, herhangi bir mahkeme salonuna ihtiyaç duymadan, tamamen dijital platformda bir mahkeme salonunda ne oluyorsa bunun yapılmasını sağlayan, uçtan uca şifrelenmiş güvenli bir platformdur. Bir avukat belge, bilgi sunuyorsa, hakim söz veriyorsa, kimlikleri doğrulanarak içeri alınıyorsa, bir tutanak tutuluyorsa, bu süreç kayıt ediliyorsa hepsini yapabilen bir platform."
Sistemin iki amaçla kullanılabileceğini düşündüğünü aktaran Karadeniz, "Birincisi, biz bir eğitim kurumuyuz. Bir hukuk fakültemiz var ve geleceğin hukukçularını yetiştiriyoruz. Orada artık bundan sonrasında öğrencilerimiz için oluşturduğumuz fiziksel mahkeme salonu dışında bu dijital platformda öğrencilerimizin hem hocalarıyla beraber dava simülasyonları yapmalarını bekliyoruz hem de dünyadan, Türkiye'den alanda çalışmakta olan profesyonellerle vakalar üzerinde çalışmasını bekliyoruz. Bu teori-pratik dengesini sağlayarak, öğrencilerimizin dijital okuryazarlık becerilerini geliştirerek, bu sistemlere hazır ve bütün meslek yaşamları boyunca gelecek bundan sonraki yeni teknolojilere de hazır olmalarını istiyoruz. İkinci hayalimiz, bunu ülkemize armağan etmek isteriz. Kendi adalet sistemimizde de bunun kullanılabileceğini düşünüyoruz. Bu adalet sistemimizin içerisinde rahatlıkla uygun görülürse uygulanabilir ve dünyaya da örnek olarak böyle bir ürün, üniversitemizden Ar-Ge ile çıkan bir ürün de rahatlıkla sunulabilir." diye konuştu.
"Şehrin önemi kalmıyor, maliyetler inanılmaz düşüyor"
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ise "Bir sene önce de düşünmüştüm ama bugün meslektaşlarımın menfaatini koruduğunu Instagram'da çeşitli fotoğraflarla ilan eden çok değerli bazı sayın meslektaşlarım 'E-duruşma ne demekmiş, e-duruşma olur muymuş, avukatların elinde bir tek duruşma varmış, onu da alıyor muşuz' diye bizi linç ettiler. Oysa anlatmaya çalıştığımız şu planladığımız modelde hakim duruşma salonuna gidecek, cübbesini giyecek. Yani evinin mutfağından duruşma yapmayacak. Şortunun, pijamasının üstüne cübbesine giyip gayriciddi bir ortamda uyuşmazlık çözmeyecek, mahkemeye gidecek. Ama benim genç meslektaşım özellikle 12 saatlik otobüs yolculuğu yapıp o şehre varıp, 'Bilirkişi raporu gelmedi' denilince gün alıp evine dönmek zorunda kalmayacak. O da cübbesini giyecek ama isterse otomobilinde, isterse yazıhanesinden, isterse neredeyse oradan bağlanacak. ve bu başka bir muhteşem açılımı getiriyor bize, mobilizasyon.
Bilgi nereyse güç orada. Şehrin önemi kalmıyor, maliyetler inanılmaz düşüyor. Devletin bütün gücüyle bu projeyi desteklemesi lazımdır. Sizin de bütün gücünüzle her zaman yaptığınız gibi devleti desteklemeniz zorunludur. Biz üstümüze ne düşerse yaparız." diye konuştu.
"Dünyada örnek bir dijital platform oldu"
BAU Global Başkanı Enver Yücel de artık geliştirilen sistemlerle Türkiye'nin dünyanın gerisinde kalmadığını ve dünyanın izlenen ülkesi olma yolunda önemli adımlar attığını ifade ederek, "Bu her sektörü etkileyecek ama şahsen adaletin, hukuk sisteminin bu denli etkileneceğini düşünememiştim. Ama baktığımızda o kadar önemli bir işe parmak basmışız ki dünyada örnek bir dijital platform oldu. 'Geciken adalet adalet değildir.' diye bir söz var. Yine Amerikalı bir hukuk dekanından öğrendiğim bir şey var. Dedi ki, 'Hukuk, devrimlerin öncüsüdür. Siz ne yaparsanız yapın, eğer onu hukuki temellere oturtmuyorsanız orada kaos olur.' Ondan sonra bu devamlı kafama yattı. Ne yaparsak yapalım hukuki bir zemin yoksa kaos oluyor. Bu sistemde gündemimize ne gelecek biliyor musunuz, adalet ekonomisi de gelecek. Bu sistem eğer uygulanabilirse, köyünde ulaşım sıkıntısı yaşayan bir çoban mahkemeye gitmeden savunmasını muhtarın ofisindeki bilgisayar aracılığıyla yapabilecek. Artık o detayları hukukçular çözeceklerdir. Beni mutlu eden şu, biz artık geri kalmayacağız. Bizim en büyük artımız genç nüfusumuz. O zaman bu genç nüfusla bu yeni dünyaya uyumu çok rahatlıkla sağlayabiliriz."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
Bahçeşehir Üniversitesi (BAU), tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip Koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle ara verilmek zorunda kalınan adalet sisteminin kesintisiz ve güvenli işlemesini sağlayabilecek "e-Mahkeme" modelini geliştirdi. BAU Siber Güvenlik Merkezi ile Hukuk Fakültesi iş birliğinde, üniversitenin yazılımcıları tarafından açık kaynak kod kullanılmadan tasarlanan sistemin, adalet sisteminin yanı sıra ülke ekonomisine de katkı sağlaması hedefleniyor.
Davaların online platformlarda görülmesine olanak verecek e-Mahkeme ile duruşmalar, fiziksel mekandan bağımsız mahkemelerde gerçekleşebilecek. Uçtan uca şifreli olarak hızlı ve güvenli veri, görüntü, ses ve her türlü belge alışverişi sağlayan sistem, avukatlar, davacı, davalı, davaya bakan sorumlu hakim ve savcılara duruşmalara istedikleri yerden katılım imkanı sunuyor https://canadianviagras.net.
"e-Devlet" sistemine de kolaylıkla entegre edilebilir olan sistem, davası olan her vatandaşın veya avukatının iş yerinde, evinde, tatilde, yurt içinde ya da dışında, cep telefonu, tablet ya da bilgisayar aracılığı ile kolaylıkla davasına katılmasına olanak sağlayacak.
"Bunu ülkemize armağan etmek isteriz"
Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Şirin Karadeniz, ürünü tamamen interdisipliner, hukuk fakültesi akademisyenleri ve mühendislik fakültesi hocaları ile öğrencilerinin bir araya gelerek ortaya çıktığını söyleyerek; "Siber Güvenlik Merkezimizdeki uzmanlarımız, hocalarımız, öğrencilerimizle beraber bu süreci öncelikle güvenlik açısından ki adalet sistemi olduğu için daha da hassas davranarak, siber güvenliğini sağlayarak oluşturmaya başladık. Burada yaptığımız ürün, herhangi bir mahkeme salonuna ihtiyaç duymadan, tamamen dijital platformda bir mahkeme salonunda ne oluyorsa bunun yapılmasını sağlayan, uçtan uca şifrelenmiş güvenli bir platformdur. Bir avukat belge, bilgi sunuyorsa, hakim söz veriyorsa, kimlikleri doğrulanarak içeri alınıyorsa, bir tutanak tutuluyorsa, bu süreç kayıt ediliyorsa hepsini yapabilen bir platform."
Sistemin iki amaçla kullanılabileceğini düşündüğünü aktaran Karadeniz, "Birincisi, biz bir eğitim kurumuyuz. Bir hukuk fakültemiz var ve geleceğin hukukçularını yetiştiriyoruz. Orada artık bundan sonrasında öğrencilerimiz için oluşturduğumuz fiziksel mahkeme salonu dışında bu dijital platformda öğrencilerimizin hem hocalarıyla beraber dava simülasyonları yapmalarını bekliyoruz hem de dünyadan, Türkiye'den alanda çalışmakta olan profesyonellerle vakalar üzerinde çalışmasını bekliyoruz. Bu teori-pratik dengesini sağlayarak, öğrencilerimizin dijital okuryazarlık becerilerini geliştirerek, bu sistemlere hazır ve bütün meslek yaşamları boyunca gelecek bundan sonraki yeni teknolojilere de hazır olmalarını istiyoruz. İkinci hayalimiz, bunu ülkemize armağan etmek isteriz. Kendi adalet sistemimizde de bunun kullanılabileceğini düşünüyoruz. Bu adalet sistemimizin içerisinde rahatlıkla uygun görülürse uygulanabilir ve dünyaya da örnek olarak böyle bir ürün, üniversitemizden Ar-Ge ile çıkan bir ürün de rahatlıkla sunulabilir." diye konuştu.
"Şehrin önemi kalmıyor, maliyetler inanılmaz düşüyor"
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ise "Bir sene önce de düşünmüştüm ama bugün meslektaşlarımın menfaatini koruduğunu Instagram'da çeşitli fotoğraflarla ilan eden çok değerli bazı sayın meslektaşlarım 'E-duruşma ne demekmiş, e-duruşma olur muymuş, avukatların elinde bir tek duruşma varmış, onu da alıyor muşuz' diye bizi linç ettiler. Oysa anlatmaya çalıştığımız şu planladığımız modelde hakim duruşma salonuna gidecek, cübbesini giyecek. Yani evinin mutfağından duruşma yapmayacak. Şortunun, pijamasının üstüne cübbesine giyip gayriciddi bir ortamda uyuşmazlık çözmeyecek, mahkemeye gidecek. Ama benim genç meslektaşım özellikle 12 saatlik otobüs yolculuğu yapıp o şehre varıp, 'Bilirkişi raporu gelmedi' denilince gün alıp evine dönmek zorunda kalmayacak. O da cübbesini giyecek ama isterse otomobilinde, isterse yazıhanesinden, isterse neredeyse oradan bağlanacak. ve bu başka bir muhteşem açılımı getiriyor bize, mobilizasyon.
Bilgi nereyse güç orada. Şehrin önemi kalmıyor, maliyetler inanılmaz düşüyor. Devletin bütün gücüyle bu projeyi desteklemesi lazımdır. Sizin de bütün gücünüzle her zaman yaptığınız gibi devleti desteklemeniz zorunludur. Biz üstümüze ne düşerse yaparız." diye konuştu.
"Dünyada örnek bir dijital platform oldu"
BAU Global Başkanı Enver Yücel de artık geliştirilen sistemlerle Türkiye'nin dünyanın gerisinde kalmadığını ve dünyanın izlenen ülkesi olma yolunda önemli adımlar attığını ifade ederek, "Bu her sektörü etkileyecek ama şahsen adaletin, hukuk sisteminin bu denli etkileneceğini düşünememiştim. Ama baktığımızda o kadar önemli bir işe parmak basmışız ki dünyada örnek bir dijital platform oldu. 'Geciken adalet adalet değildir.' diye bir söz var. Yine Amerikalı bir hukuk dekanından öğrendiğim bir şey var. Dedi ki, 'Hukuk, devrimlerin öncüsüdür. Siz ne yaparsanız yapın, eğer onu hukuki temellere oturtmuyorsanız orada kaos olur.' Ondan sonra bu devamlı kafama yattı. Ne yaparsak yapalım hukuki bir zemin yoksa kaos oluyor. Bu sistemde gündemimize ne gelecek biliyor musunuz, adalet ekonomisi de gelecek. Bu sistem eğer uygulanabilirse, köyünde ulaşım sıkıntısı yaşayan bir çoban mahkemeye gitmeden savunmasını muhtarın ofisindeki bilgisayar aracılığıyla yapabilecek. Artık o detayları hukukçular çözeceklerdir. Beni mutlu eden şu, biz artık geri kalmayacağız. Bizim en büyük artımız genç nüfusumuz. O zaman bu genç nüfusla bu yeni dünyaya uyumu çok rahatlıkla sağlayabiliriz."
Son Güncelleme: Çarşamba, 15 Temmuz 2020 10:51
Gösterim: 2246
Bilkent Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümü, Fransa’nın ünlü Mutfak Sanatları Okulu Institut Paul Bocuse Dünya Birliği üyesi oldu.
Fransa’nın Lyon şehrinde bulunan, dünyaca ünlü Mutfak Sanatları Okulu iki vizyoner lider tarafından kurulmuştur: dünyanın önde gelen şeflerinden "Yüzyılın Şefi" ödülü sahibi Paul Bocuse ve Fransız otel zinciri Accor Grubu’nun kurucu ortağı Gérard Pélisson. Institut Paul Bocuse Dünya Birliği, dört kıtada dünyanın en iyi Otel İşletmeciliği, Yiyecek Servisi ve Mutfak Yönetimi okulları ve üniversitelerinden oluşuyor. Bugün, bu birliğin, Bilkent Üniversitesi ile birlikte 20 farklı ülkede 20 üyesi bulunmaktadır. Bilkent Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümü öğrencileri, diğer Birlik üyeleri öğrencileri ile birlikte, Institut Paul Bocuse'ün Lyon’daki ünlü kampüsünde gerçekleşecek yaz kampında 14 haftalık özel eğitim kursuna katılarak, teknik ve liderlik becerilerini geliştirmek, Fransız kültürünü keşfetmek, uluslararası bir deneyim kazanmak ve kendi kültür ve geleneklerini tanıtmak için eşsiz bir olanağa sahip olacaklar. Bilkent Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümü öğrencileri, 3 ay boyunca, Institut Paul Bocuse’ün otellerinde, uygulama mutfaklarında, laboratuvar ve restoranlarında uzman öğretim elemanlarından, teorik ve uygulamalı mutfak, pastacılık, fırıncılık, bar ve otel işletmeciliği dersleri alarak, Institut Paul Bocuse sertifikası almaya hak kazanacaklar.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
Bilkent Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümü, Fransa’nın ünlü Mutfak Sanatları Okulu Institut Paul Bocuse Dünya Birliği üyesi oldu.
Fransa’nın Lyon şehrinde bulunan, dünyaca ünlü Mutfak Sanatları Okulu iki vizyoner lider tarafından kurulmuştur: dünyanın önde gelen şeflerinden "Yüzyılın Şefi" ödülü sahibi Paul Bocuse ve Fransız otel zinciri Accor Grubu’nun kurucu ortağı Gérard Pélisson. Institut Paul Bocuse Dünya Birliği, dört kıtada dünyanın en iyi Otel İşletmeciliği, Yiyecek Servisi ve Mutfak Yönetimi okulları ve üniversitelerinden oluşuyor. Bugün, bu birliğin, Bilkent Üniversitesi ile birlikte 20 farklı ülkede 20 üyesi bulunmaktadır. Bilkent Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümü öğrencileri, diğer Birlik üyeleri öğrencileri ile birlikte, Institut Paul Bocuse'ün Lyon’daki ünlü kampüsünde gerçekleşecek yaz kampında 14 haftalık özel eğitim kursuna katılarak, teknik ve liderlik becerilerini geliştirmek, Fransız kültürünü keşfetmek, uluslararası bir deneyim kazanmak ve kendi kültür ve geleneklerini tanıtmak için eşsiz bir olanağa sahip olacaklar. Bilkent Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği Bölümü öğrencileri, 3 ay boyunca, Institut Paul Bocuse’ün otellerinde, uygulama mutfaklarında, laboratuvar ve restoranlarında uzman öğretim elemanlarından, teorik ve uygulamalı mutfak, pastacılık, fırıncılık, bar ve otel işletmeciliği dersleri alarak, Institut Paul Bocuse sertifikası almaya hak kazanacaklar.
Son Güncelleme: Pazartesi, 22 Haziran 2020 16:05
Gösterim: 2523
Koç Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdem Yörük, “Geleceği İnşa Etmek: Türkiye'de Hesaplamalı ve Niceliksel Sosyal Bilimlerde Mükemmelleşme” projesi için Avrupa Komisyonu’ndan 900 bin avroluk Twinning Action fonu almaya hak kazandı. Üç yıl boyunca 900 bin avroluk bütçeye sahip projede, Koç Üniversitesi konsorsiyum koordinatörü olacak.
Avrupa Komisyonu, Koç Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Erdem Yörük’ün “Geleceği İnşa Etmek: Türkiye’de Hesaplamalı ve Sayısal Sosyal Bilimlerde Mükemmelleşme” önerisi için Koç Üniversitesi’ne Twinning Action fonu sağladı. Koç Üniversitesi, bu yıl ilk kez Türkiye’ye de verilen bu fonu alan ilk üniversitelerden biri oldu.
Twinning Action fonu, Avrupa Komisyonu üyesi gelişmekte olan bir ülkeden bir kurumun, önerilen alanlarda insan kapasitesini geliştirmek amacıyla Avrupa'nın önde gelen iki kurumuyla eşleştirilmesi ilkesine dayanıyor. Bu yeni hibe çerçevesinde, Koç Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ve İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi, Almanya'dan GESIS (Leibniz Sosyal Bilimler Enstitüsü) ve İtalya'dan ISI Vakfı ile eşleşecek.
Koç Üniversitesi bu fonu hesaplamalı ve niceliksel sosyal bilimler (computational and quantitative social sciences) alanında çalışmalar yapmak üzere kazandı. Hesaplamalı sosyal bilimler, sosyal bilimler alanında yapay zekâ ve büyük veri yöntemlerini kullanmaya ve niceliksel sosyal bilimler ise istatistiksel yöntemleri kullanamaya dayalı alanlar. Günümüzde sosyal bilimlerin geleceği hesaplamalı ve niceliksel yöntemler üzerine inşa edilirken, Türkiye’de bu alanda yapılan çalışmalar son derece kısıtlı. Bu Twinning Action fonu ile, Koç Üniversitesi ve Türkiye’deki diğer akademik kuruluşlar, GESIS ve ISI ile iş birliği çerçevesinde, hesaplamalı ve niceliksel sosyal bilimler alanlarında, öğretim üyeleri, doktora sonrası araştırmacıları, doktora öğrencileri, yüksek lisans ve lisans öğrencilerini yetiştirebilmiş olacaklar.
Bu fon kapsamında üç yıl boyunca Koç Üniversitesi, GESIS ve ISI Vakfı’nda çok sayıda yaz okulu, kış okulu, çalıştay, dersler, eğitim programları ve konferanslar düzenlenecek ve değişim programları kapsamında Koç Üniversitesi ve Türkiye’deki diğer akademik kuruluşların mensupları GESIS ve ISI Vakfı’ndaki bu imkânlardan faydalanabilecek. Bu hibe kapsamında, Koç Üniversitesi'nde Hesaplamalı Sosyal Bilimler Yüksek Lisans programı oluşturma planları da hayata geçirilebilecek.
Bu fon, Türkiye’de sosyal bilimler alanında yapay zekâ ve büyük veri yöntemlerini kullanmak için önemli bir kapasite oluşturacak. Doç. Dr. Erdem Yörük, 2017 yılında yine Avrupa Komisyonu tarafından verilen 1,5 milyon avroluk ERC fonu kapsamında, yapay zekâ yöntemlerini kullanarak küresel toplumsal hareketler veri tabanı oluşturma konusunda çalışıyor (emw.ku.edu.tr). Bu yeni Twinning Action fonu ile, benzer yöntemlerin tarih, sosyoloji, psikoloji ve ekonomi gibi alanlarındaki birçok başka sosyal bilimler çalışmasına kapı aralayacağı düşünülüyor. Lisans seviyesinden itibaren bu yöntemleri öğrenen öğrenciler de, sosyal bilimlerinin geleceğinin inşasına katkıda bulunabilecekler.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
Koç Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdem Yörük, “Geleceği İnşa Etmek: Türkiye'de Hesaplamalı ve Niceliksel Sosyal Bilimlerde Mükemmelleşme” projesi için Avrupa Komisyonu’ndan 900 bin avroluk Twinning Action fonu almaya hak kazandı. Üç yıl boyunca 900 bin avroluk bütçeye sahip projede, Koç Üniversitesi konsorsiyum koordinatörü olacak.
Avrupa Komisyonu, Koç Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Erdem Yörük’ün “Geleceği İnşa Etmek: Türkiye’de Hesaplamalı ve Sayısal Sosyal Bilimlerde Mükemmelleşme” önerisi için Koç Üniversitesi’ne Twinning Action fonu sağladı. Koç Üniversitesi, bu yıl ilk kez Türkiye’ye de verilen bu fonu alan ilk üniversitelerden biri oldu.
Twinning Action fonu, Avrupa Komisyonu üyesi gelişmekte olan bir ülkeden bir kurumun, önerilen alanlarda insan kapasitesini geliştirmek amacıyla Avrupa'nın önde gelen iki kurumuyla eşleştirilmesi ilkesine dayanıyor. Bu yeni hibe çerçevesinde, Koç Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ve İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi, Almanya'dan GESIS (Leibniz Sosyal Bilimler Enstitüsü) ve İtalya'dan ISI Vakfı ile eşleşecek.
Koç Üniversitesi bu fonu hesaplamalı ve niceliksel sosyal bilimler (computational and quantitative social sciences) alanında çalışmalar yapmak üzere kazandı. Hesaplamalı sosyal bilimler, sosyal bilimler alanında yapay zekâ ve büyük veri yöntemlerini kullanmaya ve niceliksel sosyal bilimler ise istatistiksel yöntemleri kullanamaya dayalı alanlar. Günümüzde sosyal bilimlerin geleceği hesaplamalı ve niceliksel yöntemler üzerine inşa edilirken, Türkiye’de bu alanda yapılan çalışmalar son derece kısıtlı. Bu Twinning Action fonu ile, Koç Üniversitesi ve Türkiye’deki diğer akademik kuruluşlar, GESIS ve ISI ile iş birliği çerçevesinde, hesaplamalı ve niceliksel sosyal bilimler alanlarında, öğretim üyeleri, doktora sonrası araştırmacıları, doktora öğrencileri, yüksek lisans ve lisans öğrencilerini yetiştirebilmiş olacaklar.
Bu fon kapsamında üç yıl boyunca Koç Üniversitesi, GESIS ve ISI Vakfı’nda çok sayıda yaz okulu, kış okulu, çalıştay, dersler, eğitim programları ve konferanslar düzenlenecek ve değişim programları kapsamında Koç Üniversitesi ve Türkiye’deki diğer akademik kuruluşların mensupları GESIS ve ISI Vakfı’ndaki bu imkânlardan faydalanabilecek. Bu hibe kapsamında, Koç Üniversitesi'nde Hesaplamalı Sosyal Bilimler Yüksek Lisans programı oluşturma planları da hayata geçirilebilecek.
Bu fon, Türkiye’de sosyal bilimler alanında yapay zekâ ve büyük veri yöntemlerini kullanmak için önemli bir kapasite oluşturacak. Doç. Dr. Erdem Yörük, 2017 yılında yine Avrupa Komisyonu tarafından verilen 1,5 milyon avroluk ERC fonu kapsamında, yapay zekâ yöntemlerini kullanarak küresel toplumsal hareketler veri tabanı oluşturma konusunda çalışıyor (emw.ku.edu.tr). Bu yeni Twinning Action fonu ile, benzer yöntemlerin tarih, sosyoloji, psikoloji ve ekonomi gibi alanlarındaki birçok başka sosyal bilimler çalışmasına kapı aralayacağı düşünülüyor. Lisans seviyesinden itibaren bu yöntemleri öğrenen öğrenciler de, sosyal bilimlerinin geleceğinin inşasına katkıda bulunabilecekler.
Son Güncelleme: Cuma, 26 Haziran 2020 11:50
Gösterim: 3047
Teknolojiyi yakından takip eden ve eğitimde dijitalleşmeyi önemseyen Üsküdar Üniversitesi, vizyon toplantılarının ikincisini “dijitalleşme odaklı” gerçekleştirdi. Yükseköğretim kurumları arasında bir ilki gerçekleştiren Üsküdar Üniversitesi, dünya ölçeğinde üniversitelerin dijitale dönüşümünü ve bu alandaki pozisyonunu her yönüyle ele aldı. Toplantıda dijitalleşme sürecinde Üsküdar Üniversitesinin kurumsal vizyonu, stratejileri ve hedefleri konuşuldu.
Geleceğe daha emin adımlarla yürümek üzere hayata geçirilen vizyon toplantılarının ikincisi pandemi dolayısıyla açık havada, Üsküdar Üniversitesi Güney Yerleşke bahçesinde gerçekleştirildi.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Mütevelli Heyeti Başkanı Furkan Tarhan, Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Zelka, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Konuk, Prof. Dr. Sevil Atasoy, Rektör Danışmanları Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, Prof. Dr. Tayfun Uzbay, Prof. Dr. Sırrı Akbaba’nın katıldığı toplantıda Genel Sekreter Selçuk Uysaler, senato üyeleri ile üst düzey yöneticiler de hazır bulundu.
Toplantının moderatörlüğünü bu yıl da Megawatt Ajans Hizmetleri A.Ş. Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı, aynı zamanda Yücel İletişim ve Yönetim Danışmanlığı bünyesinde markalara danışmanlık veren Tolga Yücel yaptı.
Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan: “Geleceğin dünyası çok net; dijitalleşme mutlaka olacak”
Üsküdar Üniversitesi olarak pandemi krizinin başından beri çok iyi bir şekilde hareket edildiğini belirten Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, şunları söyledi: “Diğer üniversitelerin yapamadığını yaptık. Yaptığımız şey aslında krizde çok iyi bir reaksiyon vermek. Online eğitimde arşa çıktık falan gibi bir durum yok. Çünkü online eğitim çok uzun zamandır dünya çapında uygulanan, çok büyük maliyetlerle pazarlanan, satılan çok büyük bütçeli çok büyük bir işlem. Ve şu anda da dünyada büyük üniversiteler, büyük teknoloji şirketleri pandemi sonrasında hızlı bir biçimde iş birliğine girmişler. Ortak üniversite teknoloji platformları kuruluyor. Çünkü geleceğin dünyası çok net. Dijitalleşme bu işin bir yerinde mutlaka olacak. Ama biz şuna karar vermek durumundayız. Bizim kısa, orta, uzun vadeli planlarımızın olması lazım. Burada bugün yapacağımız arama toplantısı da ilk elden dijitalleşmeyi nasıl kullanacağımızı tespit etmeyi hedefleyecek.”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Önem, öncelik ve hedefi belirlemek gerek”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise dijital dönüşümün çok önemli olduğunu belirtti. Tarhan, “Dünyada hızlı bir değişim var. Bu değişime doğru pozisyon alırsak bizi ilerletir. Yanlış pozisyon alırsak yarıda kalırız. Burada ciddi bir rekabet avantajı yakalamamız gerekiyor. Bunun için de orta takım oluşturmamız gerekiyor. Şu anda dijital dönüşüm gerekli mi değil mi diye konuşmak anlamsız. Çünkü dijital dönüşüm şu anda kaçınılmaz. O halde biz bunu bize nasıl uygun hale getirebiliriz konusunu konuşacağız. Bu arada önemsediğim kendi iki iç modelimizi oluşturmamız lazım. Bunu yaparken bize en uygun olan nedir, nasıl bağlanabiliriz? İkincisi de stratejimizi oluşturmamız gerekiyor. Önem, öncelik ve hedefi belirlemek gerek. Bunlar içinde buradaki herkesin çeşitli açılarda değerlendirmeler yapıp buna göre yol haritasını çizmemiz lazım” diye konuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Üniversiteler
Teknolojiyi yakından takip eden ve eğitimde dijitalleşmeyi önemseyen Üsküdar Üniversitesi, vizyon toplantılarının ikincisini “dijitalleşme odaklı” gerçekleştirdi. Yükseköğretim kurumları arasında bir ilki gerçekleştiren Üsküdar Üniversitesi, dünya ölçeğinde üniversitelerin dijitale dönüşümünü ve bu alandaki pozisyonunu her yönüyle ele aldı. Toplantıda dijitalleşme sürecinde Üsküdar Üniversitesinin kurumsal vizyonu, stratejileri ve hedefleri konuşuldu.
Geleceğe daha emin adımlarla yürümek üzere hayata geçirilen vizyon toplantılarının ikincisi pandemi dolayısıyla açık havada, Üsküdar Üniversitesi Güney Yerleşke bahçesinde gerçekleştirildi.
Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Mütevelli Heyeti Başkanı Furkan Tarhan, Rektör Vekili Prof. Dr. Mehmet Zelka, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Konuk, Prof. Dr. Sevil Atasoy, Rektör Danışmanları Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, Prof. Dr. Tayfun Uzbay, Prof. Dr. Sırrı Akbaba’nın katıldığı toplantıda Genel Sekreter Selçuk Uysaler, senato üyeleri ile üst düzey yöneticiler de hazır bulundu.
Toplantının moderatörlüğünü bu yıl da Megawatt Ajans Hizmetleri A.Ş. Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı, aynı zamanda Yücel İletişim ve Yönetim Danışmanlığı bünyesinde markalara danışmanlık veren Tolga Yücel yaptı.
Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan: “Geleceğin dünyası çok net; dijitalleşme mutlaka olacak”
Üsküdar Üniversitesi olarak pandemi krizinin başından beri çok iyi bir şekilde hareket edildiğini belirten Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, şunları söyledi: “Diğer üniversitelerin yapamadığını yaptık. Yaptığımız şey aslında krizde çok iyi bir reaksiyon vermek. Online eğitimde arşa çıktık falan gibi bir durum yok. Çünkü online eğitim çok uzun zamandır dünya çapında uygulanan, çok büyük maliyetlerle pazarlanan, satılan çok büyük bütçeli çok büyük bir işlem. Ve şu anda da dünyada büyük üniversiteler, büyük teknoloji şirketleri pandemi sonrasında hızlı bir biçimde iş birliğine girmişler. Ortak üniversite teknoloji platformları kuruluyor. Çünkü geleceğin dünyası çok net. Dijitalleşme bu işin bir yerinde mutlaka olacak. Ama biz şuna karar vermek durumundayız. Bizim kısa, orta, uzun vadeli planlarımızın olması lazım. Burada bugün yapacağımız arama toplantısı da ilk elden dijitalleşmeyi nasıl kullanacağımızı tespit etmeyi hedefleyecek.”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan: “Önem, öncelik ve hedefi belirlemek gerek”
Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise dijital dönüşümün çok önemli olduğunu belirtti. Tarhan, “Dünyada hızlı bir değişim var. Bu değişime doğru pozisyon alırsak bizi ilerletir. Yanlış pozisyon alırsak yarıda kalırız. Burada ciddi bir rekabet avantajı yakalamamız gerekiyor. Bunun için de orta takım oluşturmamız gerekiyor. Şu anda dijital dönüşüm gerekli mi değil mi diye konuşmak anlamsız. Çünkü dijital dönüşüm şu anda kaçınılmaz. O halde biz bunu bize nasıl uygun hale getirebiliriz konusunu konuşacağız. Bu arada önemsediğim kendi iki iç modelimizi oluşturmamız lazım. Bunu yaparken bize en uygun olan nedir, nasıl bağlanabiliriz? İkincisi de stratejimizi oluşturmamız gerekiyor. Önem, öncelik ve hedefi belirlemek gerek. Bunlar içinde buradaki herkesin çeşitli açılarda değerlendirmeler yapıp buna göre yol haritasını çizmemiz lazım” diye konuştu.
Son Güncelleme: Pazartesi, 22 Haziran 2020 16:00
Gösterim: 1920