Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Turgay Polat, Akşam Gazetesi’ndeki köşesinde eğitim sisteminde devrim yaratacak “okulda üniversite” modeli üzerine yazdı.  Polat, “okulda üniversite” modelinin aslında tıp alanında uygulandığını ve bu modelin Türkiye’yi tıp eğitiminde dünyanın en önde gelen ülkeleri arasına çıkardığını belirtirken, modelin her alanda uygulanabileceğini belirtti.

Turgay Polat Akşam Gazetesi’ndeki köşesinde Türkiye’nin tıp alanındaki başarılarının en önemli unsurunun tıp eğitimi veren üniversitelerdeki eğitim modeli olduğunu belirtti. Polat, bu eğitim modeliyle tıp öğrencilerinin okullarda bir yandan teorik dersler alırken diğer yandan da öğrendikleri bilgileri pratiğe dönüştürebildiklerini, örneğin hastanelerde hasta bakımı, viziteye çıkma, ameliyatlarda asistanlık gibi ve tüm bu süreçlerden geçen öğrencilerin bu sistem sayesinde mezun olduklarında diğer alanlara göre daha fazla işe hazır ve daha fazla uygulamayı bilen olarak işe başladıklarını ifade etti.

Polat, “okulda üniversite” modelinin aslında her alanda yapılması gereken bir model olduğunu öğretmen adaylarının okulda, finans adaylarının bankada veya iletişimcilerin medya merkezinde eğitim aldığında daha başarılı olacağını ifade etti.

Polat, modeli şöyle tanımladı, “Eğitim fakültesini kazanan öğrenciler eğitimlerinin tamamını üniversitede değil, belirlenen okullarda yapacaklar. Öğrenciler aynı tıp öğrencileri gibi okulda hem eğitimine devam edecek, hem derslere katılacak, hem ders materyalleri üretecek, sınıfa girip öğretmen nezaretinde ders anlatacak. Eğitim fakültesi profesörleri, akademisyenleri okulda bulunan ofislerinde oturacak hem sınıf uygulamalarına katılacak hem de öğrencilerini yetiştirecek. Kısacası öğretmen adayı öğretmenliği üniversitede tek yönlü değil okullarda etkileşimli olarak öğrenmiş olacak.”

Turgay Polat’ın yazısı için tıklayın

 

> Geleceğin eğitim modeli ‘okulda üniversite’

Turgay Polat, Akşam Gazetesi’ndeki köşesinde eğitim sisteminde devrim yaratacak “okulda üniversite” modeli üzerine yazdı.  Polat, “okulda üniversite” modelinin aslında tıp alanında uygulandığını ve bu modelin Türkiye’yi tıp eğitiminde dünyanın en önde gelen ülkeleri arasına çıkardığını belirtirken, modelin her alanda uygulanabileceğini belirtti.

Turgay Polat Akşam Gazetesi’ndeki köşesinde Türkiye’nin tıp alanındaki başarılarının en önemli unsurunun tıp eğitimi veren üniversitelerdeki eğitim modeli olduğunu belirtti. Polat, bu eğitim modeliyle tıp öğrencilerinin okullarda bir yandan teorik dersler alırken diğer yandan da öğrendikleri bilgileri pratiğe dönüştürebildiklerini, örneğin hastanelerde hasta bakımı, viziteye çıkma, ameliyatlarda asistanlık gibi ve tüm bu süreçlerden geçen öğrencilerin bu sistem sayesinde mezun olduklarında diğer alanlara göre daha fazla işe hazır ve daha fazla uygulamayı bilen olarak işe başladıklarını ifade etti.

Polat, “okulda üniversite” modelinin aslında her alanda yapılması gereken bir model olduğunu öğretmen adaylarının okulda, finans adaylarının bankada veya iletişimcilerin medya merkezinde eğitim aldığında daha başarılı olacağını ifade etti.

Polat, modeli şöyle tanımladı, “Eğitim fakültesini kazanan öğrenciler eğitimlerinin tamamını üniversitede değil, belirlenen okullarda yapacaklar. Öğrenciler aynı tıp öğrencileri gibi okulda hem eğitimine devam edecek, hem derslere katılacak, hem ders materyalleri üretecek, sınıfa girip öğretmen nezaretinde ders anlatacak. Eğitim fakültesi profesörleri, akademisyenleri okulda bulunan ofislerinde oturacak hem sınıf uygulamalarına katılacak hem de öğrencilerini yetiştirecek. Kısacası öğretmen adayı öğretmenliği üniversitede tek yönlü değil okullarda etkileşimli olarak öğrenmiş olacak.”

Turgay Polat’ın yazısı için tıklayın

 

Son Güncelleme: Cumartesi, 30 Mart 2013 13:10

Gösterim: 1667

YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay, ''Mesleki eğitim konusunda ahilik benzeri manevi bir boyuta ihtiyaç var'' dedi.

Alanya Ticaret ve Sanayi Odası (ALTSO) ve Akdeniz Üniversitesi ALTSO Meslek Yüksekokulu işbirliğinde organize edilen, ''Türkiye'deki Mesleki Eğitimin Dünü Bugünü ve Dünyadaki Durumu'' konulu konferans, ALTSO Konferans Salonunda düzenlendi.

YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay, konferansta yaptığı konuşmada, mesleki eğitimin istihdam ve ekonomik büyümeye katkı sağlamayı amaçladığını kaydetti. Günay, bilgi toplumunda mesleki bilgi ve yetkinliğin, akademik beceri ve yetkinlikler kadar önemli olduğunu vurguladı.

Meslek yüksekokullarının iş dünyasının beklentilerini karşılamadığı yönünde eleştiriler olduğuna değinen Günay, iş dünyasının taleplerine tatmin edici düzeyde cevap verebilen, sürdürülebilir bir mesleki eğitim sisteminin kurulamadığını söyledi. Prof. Dr. Günay, ''Mesleki eğitim konusunda ahilik benzeri manevi bir boyuta ihtiyaç var'' dedi.

Mesleki ve teknik yükseköğretimin yeniden düzenlenmesi konusunun 2008 yılının ortalarında YÖK bünyesinde ele alındığını anlatan Günay, bu konuda 2011 yılında bazı yasal değişiklikler de yapıldığını bildirdi.

Kişinin mesleğini iyi yapmasının çok önemli olduğunu söyleyen Günay, ''Mesleğin değerini yüceltmemiz gerekiyor. Türkiye hızla büyüyor, gelişiyor. Bu büyümeye paralel olarak içeriği de iyi doldurmamız gerekiyor. Hepimizin geleceğe sahip çıkması lazım'' diye konuştu.

Konferansın sonunda Alanya Kaymakamı Erhan Özdemir, Prof. Dr. Durmuş Günay'a plaket verdi.

> Mesleki eğitimde ‘Ahilik Modeli’

YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay, ''Mesleki eğitim konusunda ahilik benzeri manevi bir boyuta ihtiyaç var'' dedi.

Alanya Ticaret ve Sanayi Odası (ALTSO) ve Akdeniz Üniversitesi ALTSO Meslek Yüksekokulu işbirliğinde organize edilen, ''Türkiye'deki Mesleki Eğitimin Dünü Bugünü ve Dünyadaki Durumu'' konulu konferans, ALTSO Konferans Salonunda düzenlendi.

YÖK Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Durmuş Günay, konferansta yaptığı konuşmada, mesleki eğitimin istihdam ve ekonomik büyümeye katkı sağlamayı amaçladığını kaydetti. Günay, bilgi toplumunda mesleki bilgi ve yetkinliğin, akademik beceri ve yetkinlikler kadar önemli olduğunu vurguladı.

Meslek yüksekokullarının iş dünyasının beklentilerini karşılamadığı yönünde eleştiriler olduğuna değinen Günay, iş dünyasının taleplerine tatmin edici düzeyde cevap verebilen, sürdürülebilir bir mesleki eğitim sisteminin kurulamadığını söyledi. Prof. Dr. Günay, ''Mesleki eğitim konusunda ahilik benzeri manevi bir boyuta ihtiyaç var'' dedi.

Mesleki ve teknik yükseköğretimin yeniden düzenlenmesi konusunun 2008 yılının ortalarında YÖK bünyesinde ele alındığını anlatan Günay, bu konuda 2011 yılında bazı yasal değişiklikler de yapıldığını bildirdi.

Kişinin mesleğini iyi yapmasının çok önemli olduğunu söyleyen Günay, ''Mesleğin değerini yüceltmemiz gerekiyor. Türkiye hızla büyüyor, gelişiyor. Bu büyümeye paralel olarak içeriği de iyi doldurmamız gerekiyor. Hepimizin geleceğe sahip çıkması lazım'' diye konuştu.

Konferansın sonunda Alanya Kaymakamı Erhan Özdemir, Prof. Dr. Durmuş Günay'a plaket verdi.

Son Güncelleme: Cumartesi, 30 Mart 2013 10:45

Gösterim: 1492

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 18 fakülteye dekan ataması yaparken, MEF Üniversitesi ile Ufuk Üniversitesi’ne atanacak rektörler için olumlu görüş bildirdi

 

YÖK’ün 28 Mart’ta yapılan toplantıda aldığı karara göre18 fakülteye dekan ataması yapılırken,  iki vakıf üniversitesinin mütevelli heyeti tarafından rektör adayı olarak Yükseköğretim Kurulu’na önerilen adaylarla ilgili de olumlu görüş bildirildiği belirtildi.

YÖK’ün olumlu görüş bildirdiği üniversitelerden MEF Üniversitesi’ne Prof. Dr. Muhammed ŞAHİN’in, Ufuk Üniversitesi’ne ise Prof. Dr. Aral EGE’nin rektör olarak atanmasına karar verildi.

İki vakıf üniversitesine rektör atamasında son kararı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül verecek.

YÖK’ün atadığı dekanlar ve fakülteler

ADIYAMAN Teknoloji Prof. Dr. Turhan KOYUNCU

ADNAN MENDERES Nazilli İktisadi ve İdari Bilimler Prof. Dr. Ertuğrul ACARTÜRK

AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN Fen Edebiyat Prof. Dr. Mehmet BİBER

ANADOLU Eczacılık Prof. Dr. Yusuf ÖZTÜRK

ARTVİN ÇORUH İlahiyat Prof. Dr. Hasan AYIK

BURSA TEKNİK Orman Prof. Dr. Ramazan KURT

DİCLE Ziraat Prof. Dr. Bekir BÜKÜN

ERCİYES Fen Prof. Dr. Hüseyin ALTINDİŞ

GAZİOSMANPAŞA Diş Hekimliği Prof. Dr. Ali Altuğ BIÇAKÇI

İSTANBUL TEKNİK İşletme Prof. Dr. Fethi ÇALIŞIR

KARAMANOĞLU MEHMETBEY Kamil Özdağ Fen Prof. Dr. Mehmet KARATAŞ

MARMARA Teknik Eğitim Prof. Dr. Ahmet İrfan YÜKLER

PAMUKKALE Eğitim Prof. Dr. Selahittin ÖZÇELİK

SÜLEYMAN DEMİREL Teknoloji Prof. Dr. Osman İPEK

TRAKYA Fen Prof. Dr. Hasan AKBAŞ

Sağlık Bilimleri Prof. Dr. Hamdi Nezih DAĞDEVİREN

UŞAK İlahiyat Prof. Dr. Rifat OKUDAN

YALOVA Mühendislik Prof. Dr. Rafet BOZDOĞAN

> YÖK, 18 fakülteye dekan atadı ve rektör adayı belirledi

Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 18 fakülteye dekan ataması yaparken, MEF Üniversitesi ile Ufuk Üniversitesi’ne atanacak rektörler için olumlu görüş bildirdi

 

YÖK’ün 28 Mart’ta yapılan toplantıda aldığı karara göre18 fakülteye dekan ataması yapılırken,  iki vakıf üniversitesinin mütevelli heyeti tarafından rektör adayı olarak Yükseköğretim Kurulu’na önerilen adaylarla ilgili de olumlu görüş bildirildiği belirtildi.

YÖK’ün olumlu görüş bildirdiği üniversitelerden MEF Üniversitesi’ne Prof. Dr. Muhammed ŞAHİN’in, Ufuk Üniversitesi’ne ise Prof. Dr. Aral EGE’nin rektör olarak atanmasına karar verildi.

İki vakıf üniversitesine rektör atamasında son kararı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül verecek.

YÖK’ün atadığı dekanlar ve fakülteler

ADIYAMAN Teknoloji Prof. Dr. Turhan KOYUNCU

ADNAN MENDERES Nazilli İktisadi ve İdari Bilimler Prof. Dr. Ertuğrul ACARTÜRK

AĞRI İBRAHİM ÇEÇEN Fen Edebiyat Prof. Dr. Mehmet BİBER

ANADOLU Eczacılık Prof. Dr. Yusuf ÖZTÜRK

ARTVİN ÇORUH İlahiyat Prof. Dr. Hasan AYIK

BURSA TEKNİK Orman Prof. Dr. Ramazan KURT

DİCLE Ziraat Prof. Dr. Bekir BÜKÜN

ERCİYES Fen Prof. Dr. Hüseyin ALTINDİŞ

GAZİOSMANPAŞA Diş Hekimliği Prof. Dr. Ali Altuğ BIÇAKÇI

İSTANBUL TEKNİK İşletme Prof. Dr. Fethi ÇALIŞIR

KARAMANOĞLU MEHMETBEY Kamil Özdağ Fen Prof. Dr. Mehmet KARATAŞ

MARMARA Teknik Eğitim Prof. Dr. Ahmet İrfan YÜKLER

PAMUKKALE Eğitim Prof. Dr. Selahittin ÖZÇELİK

SÜLEYMAN DEMİREL Teknoloji Prof. Dr. Osman İPEK

TRAKYA Fen Prof. Dr. Hasan AKBAŞ

Sağlık Bilimleri Prof. Dr. Hamdi Nezih DAĞDEVİREN

UŞAK İlahiyat Prof. Dr. Rifat OKUDAN

YALOVA Mühendislik Prof. Dr. Rafet BOZDOĞAN

Son Güncelleme: Cuma, 29 Mart 2013 13:04

Gösterim: 1647

Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın okullarda serbest kıyafetle ilgili olarak “İstenilirse velilerin kararı doğrultusunda formaya dönülebilir” açıklamasının ardından yapılan araştırmaya göre, öğretmenler ve velilerin büyük çoğunluğu serbest kıyafet uygulamasına karşı.

A&G şirketinin araştırması, velilerin yüzde 81.4'ünün, öğretmenlerin ise yüzde 83'ünün okulda serbest kıyafet istemediğini ortaya koydu

Okullarda serbest kıyafet uygulaması tartışmaları devam ederken, araştırma şirketi A&G'nin konuya ilişkin araştırmasında uygulamaya vize çıkmadı. Araştırmaya katılanların ezici çoğunluğu serbest kıyafet uygulamasına karşı çıktı.

A&G, Ankara, İzmir, Edirne, Bursa, Batman, Mardin, Malatya, Erzurum başta olmak üzere 35 il merkezi, 140 mahalle ve köyde çocuğu ilkokul, ortaokul ve lisede öğrenim gören 2 bin 510 veli, ve 504 öğretmene kıyafet serbestliğini sordu. Araştırmanın sonuçları özetle şöyle:

Ankete katılan velilerin yüzde 81.4'ü, öğretmenlerin ise yüzde 83'ü çocukların okula okul kıyafetiyle gitmelerini istiyor. Velilerin yüzde 76.4'ü, öğretmenlerin ise yüzde 63'ü serbest kıyafetin olması halinde dar gelirli ailelerin çocuklarının okullarda ezileceğini düşünüyor. Velilerin yüzde 82.4'ü uygulamanın dar gelirli ailelerin çocuklarının psikolojisini kötü yönde etkileyeceğini düşünüyor. Velilerin yüzde 47.9'ü evde her gün 'yarın ne giyeceğim' tartışması yaşanacağını düşünüyor. Velilerin yüzde 88.8'i, öğretmenlerin de yüzde 88.3'ü serbest kıyafet uygulamasının ailelerin okul masraflarını arttıracağını düşünüyor. Velilerin yüzde 62.1'i, öğretmenlerin yüzde 59.7'si de okul kıyafetinin belirlenmesinde velilerin kararlarının geçerli olmasını istiyor. Veliler özel okullarda velilerin en az yüzde 60'ının onayı ile okul kıyafetinin belirlenmesi kararının devlet okullarında da uygulanmasını istiyor. Öğretmenlerin yüzde 41.3'ü de öğrenci olan ve olmayanın anlaşılamayacağı için güvenlik sorunlarının artacağından endişeli.

> Veliler de öğretmenler de serbest kıyafete karşı

Geçtiğimiz günlerde Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın okullarda serbest kıyafetle ilgili olarak “İstenilirse velilerin kararı doğrultusunda formaya dönülebilir” açıklamasının ardından yapılan araştırmaya göre, öğretmenler ve velilerin büyük çoğunluğu serbest kıyafet uygulamasına karşı.

A&G şirketinin araştırması, velilerin yüzde 81.4'ünün, öğretmenlerin ise yüzde 83'ünün okulda serbest kıyafet istemediğini ortaya koydu

Okullarda serbest kıyafet uygulaması tartışmaları devam ederken, araştırma şirketi A&G'nin konuya ilişkin araştırmasında uygulamaya vize çıkmadı. Araştırmaya katılanların ezici çoğunluğu serbest kıyafet uygulamasına karşı çıktı.

A&G, Ankara, İzmir, Edirne, Bursa, Batman, Mardin, Malatya, Erzurum başta olmak üzere 35 il merkezi, 140 mahalle ve köyde çocuğu ilkokul, ortaokul ve lisede öğrenim gören 2 bin 510 veli, ve 504 öğretmene kıyafet serbestliğini sordu. Araştırmanın sonuçları özetle şöyle:

Ankete katılan velilerin yüzde 81.4'ü, öğretmenlerin ise yüzde 83'ü çocukların okula okul kıyafetiyle gitmelerini istiyor. Velilerin yüzde 76.4'ü, öğretmenlerin ise yüzde 63'ü serbest kıyafetin olması halinde dar gelirli ailelerin çocuklarının okullarda ezileceğini düşünüyor. Velilerin yüzde 82.4'ü uygulamanın dar gelirli ailelerin çocuklarının psikolojisini kötü yönde etkileyeceğini düşünüyor. Velilerin yüzde 47.9'ü evde her gün 'yarın ne giyeceğim' tartışması yaşanacağını düşünüyor. Velilerin yüzde 88.8'i, öğretmenlerin de yüzde 88.3'ü serbest kıyafet uygulamasının ailelerin okul masraflarını arttıracağını düşünüyor. Velilerin yüzde 62.1'i, öğretmenlerin yüzde 59.7'si de okul kıyafetinin belirlenmesinde velilerin kararlarının geçerli olmasını istiyor. Veliler özel okullarda velilerin en az yüzde 60'ının onayı ile okul kıyafetinin belirlenmesi kararının devlet okullarında da uygulanmasını istiyor. Öğretmenlerin yüzde 41.3'ü de öğrenci olan ve olmayanın anlaşılamayacağı için güvenlik sorunlarının artacağından endişeli.

Son Güncelleme: Cuma, 29 Mart 2013 17:06

Gösterim: 1365

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2012-2013 eğitm yılına ilişkin verilerine göre, dershane sayısı azalırken, dershanelerde çalışan öğretmen sayısı 50 bin 163'ten 51 bin 522'ye yükseldi.

2011-2012 eğitim yılında 3 bin 961 olan dershane sayısı 2012-2013 döneminde 3 bin 858'e düştü.

Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) 2012-2013 istatistiklerine göre, dershane sayısında bir önceki eğitim dönemine göre yaklaşık yüzde 3'lük düşüş gerçekleşti.

Bir önceki dönem 3 bin 961 olan dershane sayısı 3 bin 858'e düştü. Dershanelerde eğitim gören öğrenci sayısı ise önceki döneme göre 60 bin 825 artarak, 1 milyon 219 bin 472'den 1 milyon 280 bin 297'e çıktı.

Özel dershanelere gidenlerin 644 bin 59'ünü erkek, 636 bin 238'ini kız öğrenciler oluşturuyor.

Dershanelerde çalışan öğretmen sayısı 50 bin 163'ten 51 bin 522'ye yükseldi.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Başkan Yardımcısı Bekir Gür, AA muhabirine, dershane sayısının azalmasının önemini vurgulayarak, ''Yaklaşık 40 yıldır eğitim sisteminde varlığını ciddi anlamda hissettiren ve her geçen yıl gelişen bir sektörün büyümesi ilk defa durmuştur. Bunun en önemli sebebi, hükümetin son yıllarda çok sayıda üniversite açması ve YÖK'ün 2008 sonrası yükseköğretim kontenjanlarını artırmasıdır'' dedi.

Hükümet ve YÖK'ün, yükseköğretime giriş sisteminde arz ve talebin uyumlaştırılması konusunda önemli adımlar attığını ifade eden Gür, bunun olumlu sonuçlarının şimdiden görülmeye başlandığını söyledi.

''Sınavların eğitim sistemi üzerinde baskısı azaltılmalıdır''

Lise mezunlarının dershaneye ihtiyacının azaldığına ve mezunların yükseköğretim programlarına geçmişe kıyasla daha kolay yerleştiğine dikkati çeken Gür, şunları kaydetti:

''Şunu da ifade etmek gerekir ki dershane sektörü üniversiteye giriş açısından küçülmeye başlarken üniversite sonrası KPSS, YDS ve ALES gibi sınavlar dolayısıyla büyümektedir. Üniversite mezunlarının kamuda istihdamı, söz konusu sınavlara bağlı olduğu ve sınavlar toplum tarafından nesnel ve dolayısıyla meşru olarak değerlendirildiği için sınavların önümüzdeki yıllar boyunca devam edeceğini öngörebiliriz. Aynı şekilde üniversiteye giriş ve liseye geçiş sınavları da bizimle olmaya devam edecektir. Bununla beraber, alınacak tedbirlerle sınavların eğitim sistemi üzerinde baskısı azaltılmalıdır. Örneğin, şu an öğrencilerin neredeyse yarısını seçip yerleştiren bir SBS'ye son verilmeli, bunun yerine az sayıda liseye öğrenci seçen bir sınav tercih edilmelidir. Zaten Milli Eğitim Bakanlığı sınavla öğrenci alan lise enflasyonunun olumsuz sonuçlarını gördü ve şu an bu enflasyonu azaltacak tedbirleri bulmaya çalışıyor.'' 

5 yıllık dönemde dershane sayısı azaldı 

Bakanlığın verilerine göre, son 5 yılda dershanelerin sayısı azaldı. Yıllara göre dershane, öğrenci ve öğretmen sayıları şöyle:

YIL DERSHANE SAYISI ÖĞRENCİ SAYISI ÖĞRETMEN SAYISI

2003-2004 2 bin 568 668 bin 673 23 bin 730

2004-2005 2 bin 984 784 bin 565 30 bin 537

2005-2006 3 bin 570 925 bin 299 41 bin 031

2006-2007 3 bin 986 1 milyon 071 bin 827 47 bin 621

2007-2008 4 bin 031 1 milyon 232 bin 129 48 bin 855

2008-2009 4 bin 262 1 milyon 178 bin 943 51 bin 916

2009-2010 4 bin 193 1 milyon 174 bin 860 50 bin 432

2010-2011 4 bin 099 1 milyon 234 bin 738 50 bin 209

2011-2012 3 bin 961 1 milyon 219 bin 472 50 bin 163

2012-2013 3 bin 858 1 milyon 280 bin 297 51 bin 522

> Dershane sayısı azalıyor İşte son rakamlar

Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2012-2013 eğitm yılına ilişkin verilerine göre, dershane sayısı azalırken, dershanelerde çalışan öğretmen sayısı 50 bin 163'ten 51 bin 522'ye yükseldi.

2011-2012 eğitim yılında 3 bin 961 olan dershane sayısı 2012-2013 döneminde 3 bin 858'e düştü.

Milli Eğitim Bakanlığının (MEB) 2012-2013 istatistiklerine göre, dershane sayısında bir önceki eğitim dönemine göre yaklaşık yüzde 3'lük düşüş gerçekleşti.

Bir önceki dönem 3 bin 961 olan dershane sayısı 3 bin 858'e düştü. Dershanelerde eğitim gören öğrenci sayısı ise önceki döneme göre 60 bin 825 artarak, 1 milyon 219 bin 472'den 1 milyon 280 bin 297'e çıktı.

Özel dershanelere gidenlerin 644 bin 59'ünü erkek, 636 bin 238'ini kız öğrenciler oluşturuyor.

Dershanelerde çalışan öğretmen sayısı 50 bin 163'ten 51 bin 522'ye yükseldi.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Başkan Yardımcısı Bekir Gür, AA muhabirine, dershane sayısının azalmasının önemini vurgulayarak, ''Yaklaşık 40 yıldır eğitim sisteminde varlığını ciddi anlamda hissettiren ve her geçen yıl gelişen bir sektörün büyümesi ilk defa durmuştur. Bunun en önemli sebebi, hükümetin son yıllarda çok sayıda üniversite açması ve YÖK'ün 2008 sonrası yükseköğretim kontenjanlarını artırmasıdır'' dedi.

Hükümet ve YÖK'ün, yükseköğretime giriş sisteminde arz ve talebin uyumlaştırılması konusunda önemli adımlar attığını ifade eden Gür, bunun olumlu sonuçlarının şimdiden görülmeye başlandığını söyledi.

''Sınavların eğitim sistemi üzerinde baskısı azaltılmalıdır''

Lise mezunlarının dershaneye ihtiyacının azaldığına ve mezunların yükseköğretim programlarına geçmişe kıyasla daha kolay yerleştiğine dikkati çeken Gür, şunları kaydetti:

''Şunu da ifade etmek gerekir ki dershane sektörü üniversiteye giriş açısından küçülmeye başlarken üniversite sonrası KPSS, YDS ve ALES gibi sınavlar dolayısıyla büyümektedir. Üniversite mezunlarının kamuda istihdamı, söz konusu sınavlara bağlı olduğu ve sınavlar toplum tarafından nesnel ve dolayısıyla meşru olarak değerlendirildiği için sınavların önümüzdeki yıllar boyunca devam edeceğini öngörebiliriz. Aynı şekilde üniversiteye giriş ve liseye geçiş sınavları da bizimle olmaya devam edecektir. Bununla beraber, alınacak tedbirlerle sınavların eğitim sistemi üzerinde baskısı azaltılmalıdır. Örneğin, şu an öğrencilerin neredeyse yarısını seçip yerleştiren bir SBS'ye son verilmeli, bunun yerine az sayıda liseye öğrenci seçen bir sınav tercih edilmelidir. Zaten Milli Eğitim Bakanlığı sınavla öğrenci alan lise enflasyonunun olumsuz sonuçlarını gördü ve şu an bu enflasyonu azaltacak tedbirleri bulmaya çalışıyor.'' 

5 yıllık dönemde dershane sayısı azaldı 

Bakanlığın verilerine göre, son 5 yılda dershanelerin sayısı azaldı. Yıllara göre dershane, öğrenci ve öğretmen sayıları şöyle:

YIL DERSHANE SAYISI ÖĞRENCİ SAYISI ÖĞRETMEN SAYISI

2003-2004 2 bin 568 668 bin 673 23 bin 730

2004-2005 2 bin 984 784 bin 565 30 bin 537

2005-2006 3 bin 570 925 bin 299 41 bin 031

2006-2007 3 bin 986 1 milyon 071 bin 827 47 bin 621

2007-2008 4 bin 031 1 milyon 232 bin 129 48 bin 855

2008-2009 4 bin 262 1 milyon 178 bin 943 51 bin 916

2009-2010 4 bin 193 1 milyon 174 bin 860 50 bin 432

2010-2011 4 bin 099 1 milyon 234 bin 738 50 bin 209

2011-2012 3 bin 961 1 milyon 219 bin 472 50 bin 163

2012-2013 3 bin 858 1 milyon 280 bin 297 51 bin 522

Son Güncelleme: Cuma, 29 Mart 2013 11:58

Gösterim: 1577


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.