Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Kastamonu Üniversitesi(KÜ) Genel Sekreteri Muhiddin Sağlam, silahlı saldırıya uğradı. Saldırıda 4 kurşun isabet ettiği bildirilen Sağlam, kaldırıldığı İsfendiyar Anadolu Hastanesi'nde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Kastamonu Üniversitesi(KÜ) Genel Sekreteri  Muhiddin Sağlam, silahlı saldırıya uğradı. Kastamonu Üniversitesi Genel Sekreteri Muhiddin Sağlam, bu akşam evinin bulunduğu Mehmet Akif Ersoy Mahallesi Şerife Bacı Caddesi Safalan Sitesi girişinde silahlı saldırıya uğradı. Saldırıda 4 kurşun isabet ettiği bildirilen Sağlam, kaldırıldığı İsfendiyar Anadolu Hastanesi'nde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Kastamonu Valisi Erdoğan Bektaş, AA'ya yaptığı açıklamada, genel  sekreterin evine giderken silahlı saldırıya uğradığını söyledi. Genel sekreterin dört el kurşun sıkılmak suretiyle öldürüldüğü bilgisini  veren Bektaş, “Olayın üzerinde çalışıyoruz. Başka da bir bilgimiz yok” dedi. Öte yandan Kastamonu emniyeti, saldırıyı gerçekleştiren zanlı veya  zanlıların yakalanması için operasyon başlattı.

> Kastamonu Üniversitesi Genel Sekreteri’ne silahlı saldırı

Kastamonu Üniversitesi(KÜ) Genel Sekreteri Muhiddin Sağlam, silahlı saldırıya uğradı. Saldırıda 4 kurşun isabet ettiği bildirilen Sağlam, kaldırıldığı İsfendiyar Anadolu Hastanesi'nde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Kastamonu Üniversitesi(KÜ) Genel Sekreteri  Muhiddin Sağlam, silahlı saldırıya uğradı. Kastamonu Üniversitesi Genel Sekreteri Muhiddin Sağlam, bu akşam evinin bulunduğu Mehmet Akif Ersoy Mahallesi Şerife Bacı Caddesi Safalan Sitesi girişinde silahlı saldırıya uğradı. Saldırıda 4 kurşun isabet ettiği bildirilen Sağlam, kaldırıldığı İsfendiyar Anadolu Hastanesi'nde tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Kastamonu Valisi Erdoğan Bektaş, AA'ya yaptığı açıklamada, genel  sekreterin evine giderken silahlı saldırıya uğradığını söyledi. Genel sekreterin dört el kurşun sıkılmak suretiyle öldürüldüğü bilgisini  veren Bektaş, “Olayın üzerinde çalışıyoruz. Başka da bir bilgimiz yok” dedi. Öte yandan Kastamonu emniyeti, saldırıyı gerçekleştiren zanlı veya  zanlıların yakalanması için operasyon başlattı.

Son Güncelleme: Cuma, 28 Aralık 2012 09:30

Gösterim: 1797

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası'nda ''mescit'' yapılacağını belirten bir grup öğretim elemanı ve öğrenci eylem yaptı. Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlker Belek, üniversitelerin aydınlanma yeri olduğunu ve dini yönetime karşı verilen mücadelenin sembolü olduğunu ifade etti.

Akdeniz Üniversitesi Morfoloji Binası önünde toplanan grup adına açıklama yapan Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlker Belek, Morfoloji Binası'nda mescit açılacağına ilişkin bilgi aldıklarını, bu bilginin yöneticileri tarafından da doğrulandığını söyledi.

Mescit yapımının inanç özgürlüğüyle açıklanamayacağını savunan Belek, üniversitelerin aydınlanma yeri olduğunu ve dini yönetime karşı verilen mücadelenin sembolü olduğunu ifade etti.

Kimsenin inançlarına ve bu inancı nasıl yerine getirdiğine karışılmaması gerektiğini anlatan Belek, üniversitenin içine cami ve mescitler yapılmasının bazı projelerin somut göstergesi olduğunu ileri sürdü.

Morfoloji binasına mescit açılmasının, üniversitenin bilimle herhangi bir bağlantısının kalmadığının göstergesi olduğunu iddia eden Belek, yakında tüm bölümlerin içine birer mescit yapılabileceğini kaydetti.

Fakültede öğrenim gören öğrencilerin farklı eksiklikleri bulunduğunu, binadaki derslik ve laboratuvarlar kapasitelerinin yetersiz olduğuna öne süren Belek, ''Kütüphane çok yetersiz. Öğrencilerin ders saatleri dışında çalışabileceği mekanlar sınırlı. Öğretim üyelerinin kullanacakları deney ve laboratuvar yok. Mescit yapılması planlanan odayı laboratuvar yapmak için başvurduk, ancak cevap alamadık'' dedi.

Öğretim elemanları ve öğrenciler, basın açıklamasının ardından bir süre slogan atıp dağıldı.

> Öğretim üyeleri mescide karşı çıktı

Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası'nda ''mescit'' yapılacağını belirten bir grup öğretim elemanı ve öğrenci eylem yaptı. Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlker Belek, üniversitelerin aydınlanma yeri olduğunu ve dini yönetime karşı verilen mücadelenin sembolü olduğunu ifade etti.

Akdeniz Üniversitesi Morfoloji Binası önünde toplanan grup adına açıklama yapan Öğretim Üyesi Doç. Dr. İlker Belek, Morfoloji Binası'nda mescit açılacağına ilişkin bilgi aldıklarını, bu bilginin yöneticileri tarafından da doğrulandığını söyledi.

Mescit yapımının inanç özgürlüğüyle açıklanamayacağını savunan Belek, üniversitelerin aydınlanma yeri olduğunu ve dini yönetime karşı verilen mücadelenin sembolü olduğunu ifade etti.

Kimsenin inançlarına ve bu inancı nasıl yerine getirdiğine karışılmaması gerektiğini anlatan Belek, üniversitenin içine cami ve mescitler yapılmasının bazı projelerin somut göstergesi olduğunu ileri sürdü.

Morfoloji binasına mescit açılmasının, üniversitenin bilimle herhangi bir bağlantısının kalmadığının göstergesi olduğunu iddia eden Belek, yakında tüm bölümlerin içine birer mescit yapılabileceğini kaydetti.

Fakültede öğrenim gören öğrencilerin farklı eksiklikleri bulunduğunu, binadaki derslik ve laboratuvarlar kapasitelerinin yetersiz olduğuna öne süren Belek, ''Kütüphane çok yetersiz. Öğrencilerin ders saatleri dışında çalışabileceği mekanlar sınırlı. Öğretim üyelerinin kullanacakları deney ve laboratuvar yok. Mescit yapılması planlanan odayı laboratuvar yapmak için başvurduk, ancak cevap alamadık'' dedi.

Öğretim elemanları ve öğrenciler, basın açıklamasının ardından bir süre slogan atıp dağıldı.

Son Güncelleme: Perşembe, 27 Aralık 2012 14:44

Gösterim: 1818

Ahmet Hakan’ın Hürriyet Gazetesi’ndeki bugünkü köşesinden…

-  Üniversitelerimiz ikiye bölünmüş durumda: Bir yanda “ODTÜ’yü kınayanlar”, diğer yanda “ODTÜ’yü kınayan üniversiteleri kınayan üniversiteler”.

-  Hiç kuşku yok ki işin en eğlenceli kısmı, “ODTÜ’yü de, ODTÜ’yü kınayanı da kınayan üniversiteler” diye bir kategorinin belirmesiyle başlayacaktır.

-  “ODTÜ’yü kınayan üniversiteler” arasında bir yarışma tertip edilse birincilik kesin Bingöl Üniversitesi’nin olur... Şöyle demiş üniversite senatosu: “Sayın Başbakanımıza bu nevi muamelenin reva görülmesini doğru bulmadığımızı Türkiye kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz.”

-  Korkarım olaylar şu yönde gelişecek: ODTÜ’yü kınayan üniversitelerde “ODTÜ’yü kınayan rektörümüzü kınıyoruz” bildirileri ortaya çıkacak... Bir sonraki adım ise muhtemelen “ODTÜ’yü kınayan rektörümüzü kınayan öğretim üyelerini kınıyoruz” türü karşı bildiriler olacak... Hafazanallah, hafazanallah!

-  Bütün bu “kınama bildirileri”nde işin en hazin tarafı şu: Kınayan kınadığını zerre kadar incitemiyor.

-  En çok şunu merak ediyorum: ODTÜ’yü kınayan üniversitelerin yönetiminde bir tartışma yapılmış mıdır? Eğer yapıldıysa üniversite yöneticilerinden biri çıkıp da “Hükümet zaten tüm gücüyle ve defalarca ODTÜ’ye yüklendi, ‘yazıklar olsun’ bile dedi... Şimdi biz de kalkıp kınama bildirisi yayınlarsak fena halde goygoycu durumuna düşeriz” dememiş midir?

-  ODTÜ’yü kınayan üniversite bildirilerinin hiçbirinde “Protesto adam gibi yapılmalı, şiddet içermemeli ama polis de orantısız güç kullanmamalı” gibi bir cümlenin geçmemesi kaç puan?

-  Peki ODTÜ’yü kınayan rektörlerin büyük çoğunluğunun rektörlük seçiminde ikinci ya da üçüncü olup cumhurbaşkanı tarafından atanan rektörler olması kaç puan sildentadal.com?

İktidar yanlılarına ODTÜ vaazı

MUHTEREM arkadaşlar!

Protesto bir haktır.

Protesto olmadan özgürlük olmaz.

Protestoya tahammül edemeyenden de demokrat olmaz.

Protestocunun ideolojisine, kimliğine, dünya görüşüne, ideolojisinin sorunlu taraflarına bakılmaz. “Tek yol İslam” diyenin de protesto hakkı vardır, “Tek yol

devrim” diyenin de...

* * *

Muhterem arkadaşlar!

Şiddete dönüşen bir protesto elbette tasvip edilmez, edilemez.

Kim ki eline taş, sopa alıyorsa, kim ki molotof fırlatıyorsa, kim ki cam çerçeve indiriyorsa...

Demokratik hakkı kötüye kullanıyordur.

Bizden uzaktır. Ancak bir protestonun nasıl gerçekleştiğiyle ilgili olarak sadece devletin resmi makamlarının yaptıkları açıklamalarla yetinilmez.

Olayın nasıl şiddete dönüştüğüne, bunda polisin tutumunun etkili olup olmadığına da bakılır.

Başlangıçta şiddet içermeyen bir protestoya, polisin neden biber gazıyla, copla, tazyikli suyla müdahale ettiği de sorgulanır.

Hüküm bina edilecekse...

Ancak bundan sonra edilir.

* * *

Muhterem arkadaşlar!

İktidarınıza karşı protesto gösterisi yapan herkese “terörist” deme huyundan vazgeçin.

Yoksa ortalık teröristten geçilmez.

Ayrıca inceden de olsa empati yapın.

Mesela şunu düşünün: Suriye’de sizin “özgürlük savaşçısı” dediklerinize başkaları nasıl da kolayca “terörist” diyorlar, diyebiliyorlar?

Ve onlar böyle dediğinde sizin canınız nasıl da sıkılıyor?

Yazının devamını okumak için tıklayın

> Üniversitelerarası kınama yarışması

Ahmet Hakan’ın Hürriyet Gazetesi’ndeki bugünkü köşesinden…

-  Üniversitelerimiz ikiye bölünmüş durumda: Bir yanda “ODTÜ’yü kınayanlar”, diğer yanda “ODTÜ’yü kınayan üniversiteleri kınayan üniversiteler”.

-  Hiç kuşku yok ki işin en eğlenceli kısmı, “ODTÜ’yü de, ODTÜ’yü kınayanı da kınayan üniversiteler” diye bir kategorinin belirmesiyle başlayacaktır.

-  “ODTÜ’yü kınayan üniversiteler” arasında bir yarışma tertip edilse birincilik kesin Bingöl Üniversitesi’nin olur... Şöyle demiş üniversite senatosu: “Sayın Başbakanımıza bu nevi muamelenin reva görülmesini doğru bulmadığımızı Türkiye kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz.”

-  Korkarım olaylar şu yönde gelişecek: ODTÜ’yü kınayan üniversitelerde “ODTÜ’yü kınayan rektörümüzü kınıyoruz” bildirileri ortaya çıkacak... Bir sonraki adım ise muhtemelen “ODTÜ’yü kınayan rektörümüzü kınayan öğretim üyelerini kınıyoruz” türü karşı bildiriler olacak... Hafazanallah, hafazanallah!

-  Bütün bu “kınama bildirileri”nde işin en hazin tarafı şu: Kınayan kınadığını zerre kadar incitemiyor.

-  En çok şunu merak ediyorum: ODTÜ’yü kınayan üniversitelerin yönetiminde bir tartışma yapılmış mıdır? Eğer yapıldıysa üniversite yöneticilerinden biri çıkıp da “Hükümet zaten tüm gücüyle ve defalarca ODTÜ’ye yüklendi, ‘yazıklar olsun’ bile dedi... Şimdi biz de kalkıp kınama bildirisi yayınlarsak fena halde goygoycu durumuna düşeriz” dememiş midir?

-  ODTÜ’yü kınayan üniversite bildirilerinin hiçbirinde “Protesto adam gibi yapılmalı, şiddet içermemeli ama polis de orantısız güç kullanmamalı” gibi bir cümlenin geçmemesi kaç puan?

-  Peki ODTÜ’yü kınayan rektörlerin büyük çoğunluğunun rektörlük seçiminde ikinci ya da üçüncü olup cumhurbaşkanı tarafından atanan rektörler olması kaç puan sildentadal.com?

İktidar yanlılarına ODTÜ vaazı

MUHTEREM arkadaşlar!

Protesto bir haktır.

Protesto olmadan özgürlük olmaz.

Protestoya tahammül edemeyenden de demokrat olmaz.

Protestocunun ideolojisine, kimliğine, dünya görüşüne, ideolojisinin sorunlu taraflarına bakılmaz. “Tek yol İslam” diyenin de protesto hakkı vardır, “Tek yol

devrim” diyenin de...

* * *

Muhterem arkadaşlar!

Şiddete dönüşen bir protesto elbette tasvip edilmez, edilemez.

Kim ki eline taş, sopa alıyorsa, kim ki molotof fırlatıyorsa, kim ki cam çerçeve indiriyorsa...

Demokratik hakkı kötüye kullanıyordur.

Bizden uzaktır. Ancak bir protestonun nasıl gerçekleştiğiyle ilgili olarak sadece devletin resmi makamlarının yaptıkları açıklamalarla yetinilmez.

Olayın nasıl şiddete dönüştüğüne, bunda polisin tutumunun etkili olup olmadığına da bakılır.

Başlangıçta şiddet içermeyen bir protestoya, polisin neden biber gazıyla, copla, tazyikli suyla müdahale ettiği de sorgulanır.

Hüküm bina edilecekse...

Ancak bundan sonra edilir.

* * *

Muhterem arkadaşlar!

İktidarınıza karşı protesto gösterisi yapan herkese “terörist” deme huyundan vazgeçin.

Yoksa ortalık teröristten geçilmez.

Ayrıca inceden de olsa empati yapın.

Mesela şunu düşünün: Suriye’de sizin “özgürlük savaşçısı” dediklerinize başkaları nasıl da kolayca “terörist” diyorlar, diyebiliyorlar?

Ve onlar böyle dediğinde sizin canınız nasıl da sıkılıyor?

Yazının devamını okumak için tıklayın

Son Güncelleme: Perşembe, 27 Aralık 2012 09:33

Gösterim: 1796

Başbakan Erdoğan, ODTÜ'de yaşanan şiddet olaylarına ilişkin, ''Bu okulun yönetimi, akademisyenleri bu öğrencilere bu işi mi öğretti? Lastik ne zaman yakılır, molotof nasıl yapılır'' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ODTÜ'de yaşanan şiddet olaylarına ilişkin, ''Olayda sadece demir leblebi atmak yok, sırtlarda çantaların içinde kilit taşları, onun yanında molotoflar, bir taraftan da kampüsün içinde otomobil lastikleri yakılıyor. Merak ediyorum, bu okulun yönetimi, akademisyenleri bu öğrencilere bu işi mi öğrettiler? Nasıl sapan kullanılır, hangi cins kullanılır veya araba lastikleri ne zaman, hangi ortamda nasıl yakılır veyahutta molotof nasıl yapılır, kimlere nasıl atılır. Bu mu öğretildi bunlara? Biz de öğrencilik yaptık, biz kimsenin burnunu kanatmadık. Öyle yetiştik, geldik'' dedi.

Erdoğan, şöyle konuştu:

''Allah korusun bir başka siyasi parti kendi kitlesini bu öğrencilerin karşısına dikerse o zaman CHP Genel Başkanı ne diyecek, bu sorumsuzluğun hesabını nasıl verecek? CHP tarih boyunca bu olayların hesabını vermedi, darbelerdeki rolünü sorgulamadı, öğrenci olaylarındaki rolünü sorgulamadı, Çorum'daki, Sivas'taki, Kahramanmaraş'taki rolünü sorgulamadı. Bugün çıkıp sorumsuzca şiddet uygulayan eylemcilerin sırtını sıvazlamak klasik bir CHP pişkinliğidir. Medyayı da muhalefet partilerini de öğrenci olaylarını istismar etmekten, öğrenci olayları üzerinden tehlikeli bir oyun oynamaktan sakınmaya çağırıyorum.''

Bizimle final filan yapamazsınız

Başbakan Erdoğan, terör örgütünün 2012 yılını ''kendileri için final yılı'' ilan ettiğini anımsatarak, ''Ama şimdi final yılı olmadığını gördüler. Şimdi diyorlar ki 'Finali bir yıl daha erteledik'. Avcunuzu yalayacaksınız. Siz bu ülkede, bizimle final falan yapamazsınız, yapamazsınız. Ya insan gibi yaşar, bu milletin içinde barınırsınız ya da kendinize yaşayacak başka ülkeler bulursunuz. Veyahut da ebediyen mağaralarda, inlerde kalırsınız ki biz sizi inlerinizde de bulacağız. Bu işin lamı cimi yok'' diye konuştu.

> Başbakan Erdoğan’dan 3. ODTÜ açıklaması

Başbakan Erdoğan, ODTÜ'de yaşanan şiddet olaylarına ilişkin, ''Bu okulun yönetimi, akademisyenleri bu öğrencilere bu işi mi öğretti? Lastik ne zaman yakılır, molotof nasıl yapılır'' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ODTÜ'de yaşanan şiddet olaylarına ilişkin, ''Olayda sadece demir leblebi atmak yok, sırtlarda çantaların içinde kilit taşları, onun yanında molotoflar, bir taraftan da kampüsün içinde otomobil lastikleri yakılıyor. Merak ediyorum, bu okulun yönetimi, akademisyenleri bu öğrencilere bu işi mi öğrettiler? Nasıl sapan kullanılır, hangi cins kullanılır veya araba lastikleri ne zaman, hangi ortamda nasıl yakılır veyahutta molotof nasıl yapılır, kimlere nasıl atılır. Bu mu öğretildi bunlara? Biz de öğrencilik yaptık, biz kimsenin burnunu kanatmadık. Öyle yetiştik, geldik'' dedi.

Erdoğan, şöyle konuştu:

''Allah korusun bir başka siyasi parti kendi kitlesini bu öğrencilerin karşısına dikerse o zaman CHP Genel Başkanı ne diyecek, bu sorumsuzluğun hesabını nasıl verecek? CHP tarih boyunca bu olayların hesabını vermedi, darbelerdeki rolünü sorgulamadı, öğrenci olaylarındaki rolünü sorgulamadı, Çorum'daki, Sivas'taki, Kahramanmaraş'taki rolünü sorgulamadı. Bugün çıkıp sorumsuzca şiddet uygulayan eylemcilerin sırtını sıvazlamak klasik bir CHP pişkinliğidir. Medyayı da muhalefet partilerini de öğrenci olaylarını istismar etmekten, öğrenci olayları üzerinden tehlikeli bir oyun oynamaktan sakınmaya çağırıyorum.''

Bizimle final filan yapamazsınız

Başbakan Erdoğan, terör örgütünün 2012 yılını ''kendileri için final yılı'' ilan ettiğini anımsatarak, ''Ama şimdi final yılı olmadığını gördüler. Şimdi diyorlar ki 'Finali bir yıl daha erteledik'. Avcunuzu yalayacaksınız. Siz bu ülkede, bizimle final falan yapamazsınız, yapamazsınız. Ya insan gibi yaşar, bu milletin içinde barınırsınız ya da kendinize yaşayacak başka ülkeler bulursunuz. Veyahut da ebediyen mağaralarda, inlerde kalırsınız ki biz sizi inlerinizde de bulacağız. Bu işin lamı cimi yok'' diye konuştu.

Son Güncelleme: Perşembe, 27 Aralık 2012 13:31

Gösterim: 1706

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, CHP’li İhsan Özkes’in bir okulda Din Kültürü dersinde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün duasının okutulduğunu belirterek, “Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) müfredatına uygun mudur?” sorusuna, “Müfredata aykırı bir durum teşkil etmemektedir” yanıtını verdi.

İstanbul Milletvekili Özkes, önergeyle Kartal Ege Sanayi İlköğretim Okulu’nda öğretim sezonunun ilk haftasında yapılan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde öğretmenin 7’inci sınıf öğrencilerinin defterlerine duayı yazdırması iddiasını dile getirdi.

Müfredata aykırı değil




İşte Gül'ün duası

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün her akşam okuduğu duası şöyle: 

“Allahım, beni güvenilir kıl, kibirden, gururdan uzak tut, kalbimi, sevgi, adalet, tevazu ve şefkatle doldur. Üzerime kul hakkının zerre gölgesini düşürme. Devletin, milletin imkânlarını israf ettirme, helalinden hizmet etme imkânı ver. Milletimi benimle mahcup etme. Beni ve bütün çalışma arkadaşlarımı taşıdığı yükün farkında olan emanette emin insanlardan eyle. Ülkemin yücelmesi, yükselmesi ve insanımızın onurlu bir hayat sürmesi için bize güç ver, kuvvet ver, dirlik ver, birlik ver. İşlerimizi kolaylaştır, hem dünyada hem de ahirette iyilik, güzellik ve saadetler lütfeyle. İnsanımızı her türlü kazadan, beladan ve afetten koru, ülkemize bereket ver. Devletimizi ve milletimizi payidar kıl. Barış ve huzur içinde bir vücudun azaları gibi olmayı, birbirimizi sevip kardeşçe yaşamayı nasip eyle.”

Özkes, Bozdağ’a Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün her akşam ettiği duanın, okulda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde okutulup okutulmadığını ve MEB müfredatına uygunluğunu sordu. Özkes’in sorularını İstanbul Valiliği’nden aldığı bilgiyle yanıtlayan Bozdağ, “Sözü edilen duanın Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde okutulmasının müfredata aykırı bir durum teşkil etmediği, siyasetçilerin dualarının Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde okutulmasının ve yine siyasetçilerin bu derslere konu olmasının söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır” dedi.

Başkalarının dualarına kapı ararlar

Hürriyet’e Bozdağ’ın yanıtını değerlendiren Özkes, duanın müfredata aykırı olup olmadığının tartışılması gerektiğini belirterek, “Cumhurbaşkanıdır, konumu itibariyle saygı duyulur; ama o zaman bu başkalarının yaptığı duaların da okutulmasına kapı aralanır. Çelişkiler var. Abdullah Gül siyasetçi değil mi?” diye sordu.

(hürriyet)

> Okulda 'Gül duası' müfredata uygun mu?

Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, CHP’li İhsan Özkes’in bir okulda Din Kültürü dersinde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün duasının okutulduğunu belirterek, “Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) müfredatına uygun mudur?” sorusuna, “Müfredata aykırı bir durum teşkil etmemektedir” yanıtını verdi.

İstanbul Milletvekili Özkes, önergeyle Kartal Ege Sanayi İlköğretim Okulu’nda öğretim sezonunun ilk haftasında yapılan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde öğretmenin 7’inci sınıf öğrencilerinin defterlerine duayı yazdırması iddiasını dile getirdi.

Müfredata aykırı değil




İşte Gül'ün duası

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün her akşam okuduğu duası şöyle: 

“Allahım, beni güvenilir kıl, kibirden, gururdan uzak tut, kalbimi, sevgi, adalet, tevazu ve şefkatle doldur. Üzerime kul hakkının zerre gölgesini düşürme. Devletin, milletin imkânlarını israf ettirme, helalinden hizmet etme imkânı ver. Milletimi benimle mahcup etme. Beni ve bütün çalışma arkadaşlarımı taşıdığı yükün farkında olan emanette emin insanlardan eyle. Ülkemin yücelmesi, yükselmesi ve insanımızın onurlu bir hayat sürmesi için bize güç ver, kuvvet ver, dirlik ver, birlik ver. İşlerimizi kolaylaştır, hem dünyada hem de ahirette iyilik, güzellik ve saadetler lütfeyle. İnsanımızı her türlü kazadan, beladan ve afetten koru, ülkemize bereket ver. Devletimizi ve milletimizi payidar kıl. Barış ve huzur içinde bir vücudun azaları gibi olmayı, birbirimizi sevip kardeşçe yaşamayı nasip eyle.”

Özkes, Bozdağ’a Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün her akşam ettiği duanın, okulda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde okutulup okutulmadığını ve MEB müfredatına uygunluğunu sordu. Özkes’in sorularını İstanbul Valiliği’nden aldığı bilgiyle yanıtlayan Bozdağ, “Sözü edilen duanın Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinde okutulmasının müfredata aykırı bir durum teşkil etmediği, siyasetçilerin dualarının Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi derslerinde okutulmasının ve yine siyasetçilerin bu derslere konu olmasının söz konusu olmadığı anlaşılmaktadır” dedi.

Başkalarının dualarına kapı ararlar

Hürriyet’e Bozdağ’ın yanıtını değerlendiren Özkes, duanın müfredata aykırı olup olmadığının tartışılması gerektiğini belirterek, “Cumhurbaşkanıdır, konumu itibariyle saygı duyulur; ama o zaman bu başkalarının yaptığı duaların da okutulmasına kapı aralanır. Çelişkiler var. Abdullah Gül siyasetçi değil mi?” diye sordu.

(hürriyet)

Son Güncelleme: Çarşamba, 26 Aralık 2012 19:40

Gösterim: 1713


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.