Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Teniste Türkiye ikinciliğini yakalayan Adana Koleji, bilimde, sanatta, sporda önemli etkinlikler gerçekleştiriyor. Adana Koleji’nin 57 yıldır ilke ve değerlerini öğrenci ağırlıklı olarak belirlediğine dikkat çeken Adana koleji Genel Müdürü Hande Melis Gülcan ile okulun yaptığı çalışmaları ve elde ettiği başarıları konuştuk.

hande_melis_gulcanAdana Koleji teniste Türkiye ikincisi olarak önemli bir başarıya imza attı. Adana Koleji’nin bu başarısını nelere bağlıyorsunuz? Spor alanında okulunuzda başka başarılarınız da var mı? Sporda hedefiniz nedir?
Adana Koleji Adana’nın en eski ve en köklü özel okuludur. Geçmiş yıllarda basketbol, voleybol, yüzmede Türkiye başarılarımız olmuştu. Bu yıl teniste Türkiye ikincisi olmamızda emeği geçen kaptanlarımız RasimKoçaslan ve Zafer Özyenen’e öğrencilerimiz Ada Gezercan, Arda Eker, Ata Türkeli ve Berke Tuna Kükrer’e okulum ve Adana adına teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Bu başarı sadece okulumuzun değil, kentimizin de başarısıdır. Çünkü, öğrencilerimiz Türkiye şampiyonasında Adana’mızı da temsil etmişlerdir. Bu başarı bizleri duygulandırdı ve hedefimizde Türkiye Şampiyonluğu var. Bu yıl basketbol, voleybol takımlarımız da Adana’da büyük başarılar elde etti; alt yapı çalışmalarına ağırlık verdik. Önümüzdeki yıllarda Türkiye şampiyonalarında okulumuza ve kentimize şampiyonluklar getirmek istiyoruz.

adana_kolejiOKUYAN OKUL
Spordaki başarılarınızın yanında kültür ve sanat alanlarında da önemli etkinlikler gerçekleştiriyorsunuz. Adana Koleji’nin bu alandaki çalışmaları nelerdir?
Kültür ve sanat denilince ağırlığımız tiyatro, müzik ve edebiyatta kendini gösteriyor. İlköğretimden başlayarak bu alanlarda bir çalışma içinde bulunuyoruz. Bu çalışmalarımız içinde en önem verdiğimiz konu ise okuma çalışmalarımız. Okullarımızda Türkçe ve edebiyat derslerinde haftada bir saat okuma dersleri var, öğrencilerimiz sadece okumakla kalmıyor, öğretmeni tarafından okuduğundan ne anladığı da sorularak pekiştiriliyor. Bizler de dahil olmak üzere “Okuyan bir okul” yolunda büyük adımlarımız var. Öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin elinde her an bir kitap görebilirsiniz.
Gerçekten de sanata ve sanatçıya değer veren bir okul kültürüne sahibiz. 5 yıldır Uluslararası Çukurova Sanat Günleri etkinliklerine destek veriyoruz ve bundan büyük heyecan duyuyoruz. Bu yıl 11. si düzenlenen “Yerelden ulusala, ulusaldan evrensele” sloganı ve “sınır” temalı etkinliklere ev sahipliği yaptık. Bu etkinliklerden okulumuz öğrencileri, öğretmenleri, velilerimiz ve Adana yararlandı. Bir örnek vermek istiyorum: Türk edebiyatının iki önemli ismi Hidayet Karakuş ve Kemal Ateş konuğumuzdu ve “Dilimizde Kirlenme” konulu bir söyleşi gerçekleştirildi. Dilimizi kirleten gereksiz kullanımları örneklendiren konuşmacılarımız, kirlenmenin önüne geçmek için öğrencilere düşen görevleri de anımsatınca öğrencilerimizden güzel bir katılım oldu. Bunları izlerken keyiflendik.

Okulunuz için tiyatro önem taşıyor, bu yıl hangi oyunları oynadınız?
Okullarımızda tiyatroya ayrı bir önem verilir. Liselerde Edebiyat Öğretmeni Hakan Tabakan, ortaokulumuzda Türkçe Öğretmenimiz Mustafa Nilüfer yönetiminde her yıl birkaç oyun sergileniyor. 2017’de Hakan Tabakan’ın ulusal başarılarda etkin olduğu bir yıl oldu. Tabakan,17. Direkler Arası Seyirci Ödülleri’nde İstanbul Semaver Kumpanya’da oynanan oyunu “Mağrur Fil Ölüleri” ile “En İyi Oyun Yazarı” ödülüne layık görüldü; onunla gurur duyduk. 27 Martta lisede “Ama Fareler Uyurlar Gece”, 8 Mayıs’ta “Yağmurlar Dinince”, 22 Mayıs’ta ortaokullarda “Yaşasın Tiyatro” oynandı, büyük beğeniler topladı. 5 Haziran’da da lisede “İstasyon “ oynanacak. Tiyatronun öğrencinin eğitiminde ve sosyalleşme yönünde etkisinin büyük olduğunu biliyoruz ve bu nedenle tiyatro okulumuzun olmazsa olmazlarındandır.
HEDEFİMİZ ULUSUMUZUN VE ÇEVREMİZİN
SORUNLARINA DUYARLI BİREYLER YETİŞTİRMEK
Adana Koleji kurum olarak sosyal sorumluluk projelerini belirlerken neleri ön planda tutuyor?
Adana Koleji’nin ilkeleri ve değerleri öğrenci ağırlıklıdır. Öğrencilerimizi yaşama hazırlama, yaşamda sosyal sorumluluğunu ve etkinliğini gösterebilme yetisi kazanmış bireyler olarak görmek isteriz. Anaokulundan lise son sınıfa kadar öğrencilerimizi sosyal sorumluluk hakkında bilgilendirmek zorundayız. Deneyim sahibi olmaları ve sosyal sorumluluğu davranışa dönüştürmeleri konusunda gerekli eğitimi veriyoruz. Adana Koleji 21. yüzyılda beklenen öğrenci gelişiminin bireysellikten öte ulusumuzun ve çevremizin gereksinimlerine ve sorunlarına duyarlı bireyler yetiştirmek olduğunun bilincindedir. Bunun için sosyal sorumluluk projelerini küçük, üretken ve etkili gruplar durumunda gerçekleştirmek hedefindeyiz. Sosyal sorumluluk projelerimizi belirlerken öğrencilerimizi, akademik, kültürel ve sportif yönlerden donanımlı, başarılı ve toplum içinde söz sahibi olabilecek düzeyde yetişmelerini göz önünde bulunduruyoruz. Onları, toplumsal konularla ilgili farkındalıklarını artırmak adına çeşitli sosyal sorumluluk projeleriyle buluşturmakta ve onların bu projelerde etkin görevler almalarını sağlamaktayız.
Sizce sosyal sorumluluk projeleri öğrencilere ve eğitim kurumlarına ne kazandırıyor? Bu yıl hangi projeleri uygulamaya koydunuz?
Topluma ve çevreye sorumlu kişilerin bu uğraşları gerçekleştirirken büyük hoşnutluk duyduklarını sanıyorum. Öğrenci de sosyalliğini gösterme, duyarlığını belli etme durumundadır. Kurum olarak bu etkinliklere sahip çıkmak ve uygulamaları izlemek çağdaş okulculuğun bir gereğidir ve biz bu gereği fazlasıyla yapmak istiyoruz. 2016-2017 Öğretim Yılı’nda uygulamaya koyduğumuz projelerden bazılarını şöyle sırlayabilirim; lise öğrencileri yaşlılar yurdu ziyareti; hayvan barınağına yiyecek ve ihtiyaç yardımı, çevremizde gördüğümüz sahipsiz sokak köpeklerine mama yardımı, devlet okullarına kitap desteği vb… Bunların dışında Seyhan Belediyesi’yle işbirliğine geçerek yağ ve benzeri atıkları depolama ve arıtma kutuları koyduk; Kızılay’la işbirliğiyle “Kan Kampanyası” çalışması yürütüldü ve basında bu girişime geniş yer verildi; TEMA ile işbirliğiyle ortaokul ve lise öğrencilerimiz belirlenen mekanlara fidan dikimi gerçekleştirdi. “Kentimin Tarihine Sahip Çıkıyorum” Projesi yapıldı.“LÖSEV’e Umut Olalım” projesi kapsamında okulda yardım kampanyaları düzenlendi. İlimizin sınırları içinde yer alan Varda Köprüsü’nü koruma projesi yürüyüşüne katıldık. Mehmetçik Vakfı kermesi düzenledik. Bunlar aklıma gelenler, amacımız daha çok sosyal sorumluluk projesinde yer almaktır.
EĞİTİM BAYRAĞINI ANNESİNDEN DEVRALDI
1983 Adana doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini Adana Koleji’nde tamamladı. Türkiye 1154.sü olarak 2001 tarihinde Bilkent Üniversitesi İngilizce- Fransızca Mütercim Tercümanlık bölümüne girdi ve 2007’de bu bölümden mezun oldu. 2007-2008 Öğretim Yılı’nda Adana Koleji’ne İngilizce öğretmeni olarak başladı. Aynı zamanda Çukurova Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nde “Yönetim ve Organizasyon” yüksek lisansını başarıyla tamamlayıp Adana Koleji’ne Genel Müdür Yardımcısı olmaya hak kazandı. 9 yıl sürdürdüğü Genel Müdür Yardımcılığı’nı 2015 Aralık’ta Genel Müdür olan annesi Leyla Göksel’in vefatıyla bıraktı ve “Bu yuva; hepimize aile olmayı, saygı duymayı, sevgiyi öğreten bu kurum artık bana emanet “ sözleriyle Genel Müdür oldu. “57 yıl olduğu gibi bundan böyle de Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef gösterdiği çağdaş uygarlık yolunda O’nun ilke ve inkılaplarından bir an olsun sapmadan , nasıl gördüysem, öğrendiysem öyle uygulayacağım.” sözünü verdi.

> Adana’nın 57 yıllık eğitim markası: Adana Koleji

Teniste Türkiye ikinciliğini yakalayan Adana Koleji, bilimde, sanatta, sporda önemli etkinlikler gerçekleştiriyor. Adana Koleji’nin 57 yıldır ilke ve değerlerini öğrenci ağırlıklı olarak belirlediğine dikkat çeken Adana koleji Genel Müdürü Hande Melis Gülcan ile okulun yaptığı çalışmaları ve elde ettiği başarıları konuştuk.

hande_melis_gulcanAdana Koleji teniste Türkiye ikincisi olarak önemli bir başarıya imza attı. Adana Koleji’nin bu başarısını nelere bağlıyorsunuz? Spor alanında okulunuzda başka başarılarınız da var mı? Sporda hedefiniz nedir?
Adana Koleji Adana’nın en eski ve en köklü özel okuludur. Geçmiş yıllarda basketbol, voleybol, yüzmede Türkiye başarılarımız olmuştu. Bu yıl teniste Türkiye ikincisi olmamızda emeği geçen kaptanlarımız RasimKoçaslan ve Zafer Özyenen’e öğrencilerimiz Ada Gezercan, Arda Eker, Ata Türkeli ve Berke Tuna Kükrer’e okulum ve Adana adına teşekkürlerimi iletmek istiyorum. Bu başarı sadece okulumuzun değil, kentimizin de başarısıdır. Çünkü, öğrencilerimiz Türkiye şampiyonasında Adana’mızı da temsil etmişlerdir. Bu başarı bizleri duygulandırdı ve hedefimizde Türkiye Şampiyonluğu var. Bu yıl basketbol, voleybol takımlarımız da Adana’da büyük başarılar elde etti; alt yapı çalışmalarına ağırlık verdik. Önümüzdeki yıllarda Türkiye şampiyonalarında okulumuza ve kentimize şampiyonluklar getirmek istiyoruz.

adana_kolejiOKUYAN OKUL
Spordaki başarılarınızın yanında kültür ve sanat alanlarında da önemli etkinlikler gerçekleştiriyorsunuz. Adana Koleji’nin bu alandaki çalışmaları nelerdir?
Kültür ve sanat denilince ağırlığımız tiyatro, müzik ve edebiyatta kendini gösteriyor. İlköğretimden başlayarak bu alanlarda bir çalışma içinde bulunuyoruz. Bu çalışmalarımız içinde en önem verdiğimiz konu ise okuma çalışmalarımız. Okullarımızda Türkçe ve edebiyat derslerinde haftada bir saat okuma dersleri var, öğrencilerimiz sadece okumakla kalmıyor, öğretmeni tarafından okuduğundan ne anladığı da sorularak pekiştiriliyor. Bizler de dahil olmak üzere “Okuyan bir okul” yolunda büyük adımlarımız var. Öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin elinde her an bir kitap görebilirsiniz.
Gerçekten de sanata ve sanatçıya değer veren bir okul kültürüne sahibiz. 5 yıldır Uluslararası Çukurova Sanat Günleri etkinliklerine destek veriyoruz ve bundan büyük heyecan duyuyoruz. Bu yıl 11. si düzenlenen “Yerelden ulusala, ulusaldan evrensele” sloganı ve “sınır” temalı etkinliklere ev sahipliği yaptık. Bu etkinliklerden okulumuz öğrencileri, öğretmenleri, velilerimiz ve Adana yararlandı. Bir örnek vermek istiyorum: Türk edebiyatının iki önemli ismi Hidayet Karakuş ve Kemal Ateş konuğumuzdu ve “Dilimizde Kirlenme” konulu bir söyleşi gerçekleştirildi. Dilimizi kirleten gereksiz kullanımları örneklendiren konuşmacılarımız, kirlenmenin önüne geçmek için öğrencilere düşen görevleri de anımsatınca öğrencilerimizden güzel bir katılım oldu. Bunları izlerken keyiflendik.

Okulunuz için tiyatro önem taşıyor, bu yıl hangi oyunları oynadınız?
Okullarımızda tiyatroya ayrı bir önem verilir. Liselerde Edebiyat Öğretmeni Hakan Tabakan, ortaokulumuzda Türkçe Öğretmenimiz Mustafa Nilüfer yönetiminde her yıl birkaç oyun sergileniyor. 2017’de Hakan Tabakan’ın ulusal başarılarda etkin olduğu bir yıl oldu. Tabakan,17. Direkler Arası Seyirci Ödülleri’nde İstanbul Semaver Kumpanya’da oynanan oyunu “Mağrur Fil Ölüleri” ile “En İyi Oyun Yazarı” ödülüne layık görüldü; onunla gurur duyduk. 27 Martta lisede “Ama Fareler Uyurlar Gece”, 8 Mayıs’ta “Yağmurlar Dinince”, 22 Mayıs’ta ortaokullarda “Yaşasın Tiyatro” oynandı, büyük beğeniler topladı. 5 Haziran’da da lisede “İstasyon “ oynanacak. Tiyatronun öğrencinin eğitiminde ve sosyalleşme yönünde etkisinin büyük olduğunu biliyoruz ve bu nedenle tiyatro okulumuzun olmazsa olmazlarındandır.
HEDEFİMİZ ULUSUMUZUN VE ÇEVREMİZİN
SORUNLARINA DUYARLI BİREYLER YETİŞTİRMEK
Adana Koleji kurum olarak sosyal sorumluluk projelerini belirlerken neleri ön planda tutuyor?
Adana Koleji’nin ilkeleri ve değerleri öğrenci ağırlıklıdır. Öğrencilerimizi yaşama hazırlama, yaşamda sosyal sorumluluğunu ve etkinliğini gösterebilme yetisi kazanmış bireyler olarak görmek isteriz. Anaokulundan lise son sınıfa kadar öğrencilerimizi sosyal sorumluluk hakkında bilgilendirmek zorundayız. Deneyim sahibi olmaları ve sosyal sorumluluğu davranışa dönüştürmeleri konusunda gerekli eğitimi veriyoruz. Adana Koleji 21. yüzyılda beklenen öğrenci gelişiminin bireysellikten öte ulusumuzun ve çevremizin gereksinimlerine ve sorunlarına duyarlı bireyler yetiştirmek olduğunun bilincindedir. Bunun için sosyal sorumluluk projelerini küçük, üretken ve etkili gruplar durumunda gerçekleştirmek hedefindeyiz. Sosyal sorumluluk projelerimizi belirlerken öğrencilerimizi, akademik, kültürel ve sportif yönlerden donanımlı, başarılı ve toplum içinde söz sahibi olabilecek düzeyde yetişmelerini göz önünde bulunduruyoruz. Onları, toplumsal konularla ilgili farkındalıklarını artırmak adına çeşitli sosyal sorumluluk projeleriyle buluşturmakta ve onların bu projelerde etkin görevler almalarını sağlamaktayız.
Sizce sosyal sorumluluk projeleri öğrencilere ve eğitim kurumlarına ne kazandırıyor? Bu yıl hangi projeleri uygulamaya koydunuz?
Topluma ve çevreye sorumlu kişilerin bu uğraşları gerçekleştirirken büyük hoşnutluk duyduklarını sanıyorum. Öğrenci de sosyalliğini gösterme, duyarlığını belli etme durumundadır. Kurum olarak bu etkinliklere sahip çıkmak ve uygulamaları izlemek çağdaş okulculuğun bir gereğidir ve biz bu gereği fazlasıyla yapmak istiyoruz. 2016-2017 Öğretim Yılı’nda uygulamaya koyduğumuz projelerden bazılarını şöyle sırlayabilirim; lise öğrencileri yaşlılar yurdu ziyareti; hayvan barınağına yiyecek ve ihtiyaç yardımı, çevremizde gördüğümüz sahipsiz sokak köpeklerine mama yardımı, devlet okullarına kitap desteği vb… Bunların dışında Seyhan Belediyesi’yle işbirliğine geçerek yağ ve benzeri atıkları depolama ve arıtma kutuları koyduk; Kızılay’la işbirliğiyle “Kan Kampanyası” çalışması yürütüldü ve basında bu girişime geniş yer verildi; TEMA ile işbirliğiyle ortaokul ve lise öğrencilerimiz belirlenen mekanlara fidan dikimi gerçekleştirdi. “Kentimin Tarihine Sahip Çıkıyorum” Projesi yapıldı.“LÖSEV’e Umut Olalım” projesi kapsamında okulda yardım kampanyaları düzenlendi. İlimizin sınırları içinde yer alan Varda Köprüsü’nü koruma projesi yürüyüşüne katıldık. Mehmetçik Vakfı kermesi düzenledik. Bunlar aklıma gelenler, amacımız daha çok sosyal sorumluluk projesinde yer almaktır.
EĞİTİM BAYRAĞINI ANNESİNDEN DEVRALDI
1983 Adana doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini Adana Koleji’nde tamamladı. Türkiye 1154.sü olarak 2001 tarihinde Bilkent Üniversitesi İngilizce- Fransızca Mütercim Tercümanlık bölümüne girdi ve 2007’de bu bölümden mezun oldu. 2007-2008 Öğretim Yılı’nda Adana Koleji’ne İngilizce öğretmeni olarak başladı. Aynı zamanda Çukurova Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi’nde “Yönetim ve Organizasyon” yüksek lisansını başarıyla tamamlayıp Adana Koleji’ne Genel Müdür Yardımcısı olmaya hak kazandı. 9 yıl sürdürdüğü Genel Müdür Yardımcılığı’nı 2015 Aralık’ta Genel Müdür olan annesi Leyla Göksel’in vefatıyla bıraktı ve “Bu yuva; hepimize aile olmayı, saygı duymayı, sevgiyi öğreten bu kurum artık bana emanet “ sözleriyle Genel Müdür oldu. “57 yıl olduğu gibi bundan böyle de Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün hedef gösterdiği çağdaş uygarlık yolunda O’nun ilke ve inkılaplarından bir an olsun sapmadan , nasıl gördüysem, öğrendiysem öyle uygulayacağım.” sözünü verdi.

Son Güncelleme: Perşembe, 15 Haziran 2017 15:39

Gösterim: 2008

Okul seçimi dönemi başladı. Pek çok alternatif arasından en iyisine karar vermenin zor olabileceğini belirten ERA Okulları Kurumsal İletişim ve Marka Direktörü Gülçin Aşkın Çetin, ailelerin çocuğun hem fiziksel, hem zihinsel hem de sosyal açıdan tatmin olabileceği bir okul seçebilmeleri için püf noktalarını anlattı.
gulcinHer ebeveyn sağlıklı ve mutlu çocuklar, bireyler yetiştirmek ister. Aile içindeki eğitimi destekleyen en önemli unsur ise okuldur. Bu nedenle anaokulundan itibaren okul seçimi çok önemlidir. En iyisine karar vermek için çok yönlü inceleme yapmak gerektiğini söyleyen ERA Okulları Kurumsal İletişim ve Marka Direktörü Gülçin Aşkın Çetin, bu konuda ailelerin işini kolaylaştıracak 7 püf noktasını anlattı.

1- Çok yönlü okul yaşamı!
Z Kuşağı için okul seçimi yapılırken dikkat edilmesi gereken pek çok kriter vardır. Okul yaşamının çok yönlü olması, bunların başında gelir. Öğrencinin kendini geliştirmesi için oluşturulan fırsatların çokluğu önemlidir. Eğitimde odaklanma, akıl yürütme ve karar verme konularının üzerine düşülmelidir. Ayrıca çocuğun sağlıklı gelişimi için işitsel beceriler, görsel beceriler, psiko-motor beceriler ve sosyal-duygusal becerilerin geliştirilmesine önem veriliyor olmalıdır. Bunların yanında fiziksel gelişimde öğrencilerin bireysel gelişimine uygun beslenme ve spor programları uygulanmalıdır.

2- Bilgi çağında teknoloji önemli!
Çocuklar artık teknolojiyle yaşıyor, büyüyor. Teknoloji odaklı bir bilgi çağına hazırlanıyor. Bu nedenle seçilecek okulun teknolojik konuları yakından takip etmesi ve bunları ders programlarına yansıtması önemli. Kullanılan eğitim sistemi, teknolojik altyapı, mimari olarak eğitime uygunluk, okul seçiminde dikkat edilmesi gereken faktörlerdir.

3- Yabancı dil eğitimi ile dünya vatandaşı olmalı!
Her geçen gün globalleşen dünyada, çocuklar da birer dünya vatandaşı olarak yetiştirilmeli. Bunun sağlanması içinse en önemli unsur yabancı dil eğitimdir. Tercih edilecek okulda uluslararası geçerliliği olan metotlar kullanılmalıdır. Yurtdışı ile teması geliştiren kültürel alışverişler, seyahatler ve yaşama çağdaş bir yaklaşım, öncelikle iyi yabancı dil eğitimini gerektirir.

4- Eğitimciler çocukla aynı dili konuşmalı!
Teknolojiyle birlikte eğitimcinin rolü değişse de eğitim öğretmenle birlikte ele alınmalıdır. Bu nedenle eğitmenler de her daim kendini geliştirmeli, çağa ayak uydurmalıdır. Özellikle teknoloji ve hızlı bilgi akışı ile büyüyen çocuklarla aynı dili konuşabilmelidir. Seçilecek okulun eğitmenleriyle tanışılmalı ve çağa ne kadar ayak uydurup uydurmadığı gözlenmelidir.

5- Sosyal sorumluluk projeleri ve okul başarılarına dikkat edin!
Seçeceğiniz eğitim kurumu topluma olan sorumluluğunun farkında olmalı öğrencilerini de içine alarak sosyal sorumluluk projelerinde yer almalıdır. Sosyal gelişime değer veren okullarda yetişen öğrenciler kendi çevrelerinde ve okul hayatı sonrasında da gönüllük kavramını uygulamaya devam edecektir. Aynı şekilde okulun sahip olduğu başarılar da önemli, çocuğun gelişiminde etkilidir. Çocuğun kendine örnek alacağı, ilham haline getireceği başarıları görmesi, onu da başarıya yöneltecektir.

6- Ulaşılabilir uzaklıkta olmalı!
Özellikle İstanbul gibi kalabalık şehirlerde çocuğun çok fazla yorulmaması için ev ile okul arasındaki mesafe çok uzun olmamalıdır. Bunun yanı sıra anaokulundan lise bitimine kadar eğitim veren okulların tercih edilmesi, hem bu mesafenin stabil olmasını sağlayacak hem de çocuğun düzeni bozulmamış olacaktır.

7- Aile bütçesine önem verin!
Özel eğitim denince akla ister istemez bütçeler gelir. Her ailenin kendi bütçesine göre seçim yapacağı da tartışılmaz bir gerçektir. Aileler, gereksiz harcamalardan fedakarlık yapmayı düşünebilir ama bütçelerini çok aşmayacak şekilde hareket etmeleri, faydalı olacaktır.

Son olarak mutlaka hatırlatmak istediğimiz bir nokta daha var: Bir öğrencinin okulunu sevmesi başarısını etkileyeceğinden, okulları, çocuğunuzla birlikte gezin ve öğrencinin seveceği okula öncelik verin.

> Okul seçimini kolaylaştırmanın 7 püf noktası

Okul seçimi dönemi başladı. Pek çok alternatif arasından en iyisine karar vermenin zor olabileceğini belirten ERA Okulları Kurumsal İletişim ve Marka Direktörü Gülçin Aşkın Çetin, ailelerin çocuğun hem fiziksel, hem zihinsel hem de sosyal açıdan tatmin olabileceği bir okul seçebilmeleri için püf noktalarını anlattı.
gulcinHer ebeveyn sağlıklı ve mutlu çocuklar, bireyler yetiştirmek ister. Aile içindeki eğitimi destekleyen en önemli unsur ise okuldur. Bu nedenle anaokulundan itibaren okul seçimi çok önemlidir. En iyisine karar vermek için çok yönlü inceleme yapmak gerektiğini söyleyen ERA Okulları Kurumsal İletişim ve Marka Direktörü Gülçin Aşkın Çetin, bu konuda ailelerin işini kolaylaştıracak 7 püf noktasını anlattı.

1- Çok yönlü okul yaşamı!
Z Kuşağı için okul seçimi yapılırken dikkat edilmesi gereken pek çok kriter vardır. Okul yaşamının çok yönlü olması, bunların başında gelir. Öğrencinin kendini geliştirmesi için oluşturulan fırsatların çokluğu önemlidir. Eğitimde odaklanma, akıl yürütme ve karar verme konularının üzerine düşülmelidir. Ayrıca çocuğun sağlıklı gelişimi için işitsel beceriler, görsel beceriler, psiko-motor beceriler ve sosyal-duygusal becerilerin geliştirilmesine önem veriliyor olmalıdır. Bunların yanında fiziksel gelişimde öğrencilerin bireysel gelişimine uygun beslenme ve spor programları uygulanmalıdır.

2- Bilgi çağında teknoloji önemli!
Çocuklar artık teknolojiyle yaşıyor, büyüyor. Teknoloji odaklı bir bilgi çağına hazırlanıyor. Bu nedenle seçilecek okulun teknolojik konuları yakından takip etmesi ve bunları ders programlarına yansıtması önemli. Kullanılan eğitim sistemi, teknolojik altyapı, mimari olarak eğitime uygunluk, okul seçiminde dikkat edilmesi gereken faktörlerdir.

3- Yabancı dil eğitimi ile dünya vatandaşı olmalı!
Her geçen gün globalleşen dünyada, çocuklar da birer dünya vatandaşı olarak yetiştirilmeli. Bunun sağlanması içinse en önemli unsur yabancı dil eğitimdir. Tercih edilecek okulda uluslararası geçerliliği olan metotlar kullanılmalıdır. Yurtdışı ile teması geliştiren kültürel alışverişler, seyahatler ve yaşama çağdaş bir yaklaşım, öncelikle iyi yabancı dil eğitimini gerektirir.

4- Eğitimciler çocukla aynı dili konuşmalı!
Teknolojiyle birlikte eğitimcinin rolü değişse de eğitim öğretmenle birlikte ele alınmalıdır. Bu nedenle eğitmenler de her daim kendini geliştirmeli, çağa ayak uydurmalıdır. Özellikle teknoloji ve hızlı bilgi akışı ile büyüyen çocuklarla aynı dili konuşabilmelidir. Seçilecek okulun eğitmenleriyle tanışılmalı ve çağa ne kadar ayak uydurup uydurmadığı gözlenmelidir.

5- Sosyal sorumluluk projeleri ve okul başarılarına dikkat edin!
Seçeceğiniz eğitim kurumu topluma olan sorumluluğunun farkında olmalı öğrencilerini de içine alarak sosyal sorumluluk projelerinde yer almalıdır. Sosyal gelişime değer veren okullarda yetişen öğrenciler kendi çevrelerinde ve okul hayatı sonrasında da gönüllük kavramını uygulamaya devam edecektir. Aynı şekilde okulun sahip olduğu başarılar da önemli, çocuğun gelişiminde etkilidir. Çocuğun kendine örnek alacağı, ilham haline getireceği başarıları görmesi, onu da başarıya yöneltecektir.

6- Ulaşılabilir uzaklıkta olmalı!
Özellikle İstanbul gibi kalabalık şehirlerde çocuğun çok fazla yorulmaması için ev ile okul arasındaki mesafe çok uzun olmamalıdır. Bunun yanı sıra anaokulundan lise bitimine kadar eğitim veren okulların tercih edilmesi, hem bu mesafenin stabil olmasını sağlayacak hem de çocuğun düzeni bozulmamış olacaktır.

7- Aile bütçesine önem verin!
Özel eğitim denince akla ister istemez bütçeler gelir. Her ailenin kendi bütçesine göre seçim yapacağı da tartışılmaz bir gerçektir. Aileler, gereksiz harcamalardan fedakarlık yapmayı düşünebilir ama bütçelerini çok aşmayacak şekilde hareket etmeleri, faydalı olacaktır.

Son olarak mutlaka hatırlatmak istediğimiz bir nokta daha var: Bir öğrencinin okulunu sevmesi başarısını etkileyeceğinden, okulları, çocuğunuzla birlikte gezin ve öğrencinin seveceği okula öncelik verin.

Son Güncelleme: Perşembe, 15 Haziran 2017 14:05

Gösterim: 1419

Anaokulunda, “Her çocuk özeldir!” yaklaşımından yola çıkarak öğrenci merkezli bir anlayış benimsediklerini belirten AREL Koleji Anaokulu Koordinatörü Ayça Benice, “Sorgulayıcı Öğrenme” ilkesine dayalı İlk Yıllar Programı (Primary Years Programme: PYP) çerçevesinde eğitim verdiklerini söyledi.

arel_okul_oncesiAREL Eğitim Kurumları okul öncesi eğitimde hangi yöntemleri uyguluyor?
Anaokulumuzda, “Her çocuk özeldir!” yaklaşımından yola çıkılarak öğrenci merkezli bir anlayış benimsiyoruz. “Sorgulayıcı Öğrenme” ilkesine dayalı İlk Yıllar Programı (Primary Years Programme: PYP) çerçevesinde eğitim veriliyor. Bu program çerçevesinde öğrencilerimize sadece bilgi vermek değil aynı zamanda bir takım tutum ve becerileri de kazandırmayı amaçlıyoruz. Öğrencinin öğrenme sürecinde aktif ve merkezde olduğu bu sistemle araştıran, sorgulayan, meraklı, hayat boyu öğrenmeye açık bireyler yetiştiriyoruz.
Ayrıca 4, 5 ve 6 yaş grubunda, anadil eğitimiyle birlikte haftada 10 saat yoğun İngilizce eğitimi veriyoruz. İngilizce, gün içerisinde çocukların doğal eğitim ve oyun ortamında, sınıf öğretmeni ve bu yaş gurubunda deneyimli branş öğretmeni işbirliğiyle öğretiliyor. Öğrenciler, el becerilerini ve algılamayı geliştiren çeşitli oyunlar, aktiviteler, şarkılar, masallar, kuklalar ve oyuncaklar yoluyla İngilizce ile eğlenceli bir ortamda öğreniyorlar.
Öğrencilerimizin çok yönlü gelişimlerini destekleyici çok sayıda fiziksel ve sosyal etkinlik yapmaktayız. Öğrencilere günlük uygulanan eğitsel program ile ilk ve orta öğretimde alacakları eğitimin temelini oluşturuyoruz. Bu programda, alanlarında uzman branş öğretmenleri tarafından; Bilgisayar, Müzik, Görsel Sanatlar, Beden Eğitimi, Halk Oyunları, Bale, Satranç ve Yüzme eğitimi veriyoruz.
Aktivite olarak Yaratıcı Sanat Çalışmaları, Fen ve Doğa Çalışmaları, Çevre İnceleme Gezileri, Portfolyo Sunumları, Kulüp Çalışmaları yapıyoruz.

ayca_benice_arelÇOCUKLAR YAŞAYARAK ÖĞRENİYOR
Okul Öncesinde sınıf dışı etkinliklerin önemi nedir? Uygulamalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Okul öncesi dönemde sınıf içi çalışmalar kadar sınıf dışı etkinliklerin de öğrencilerin gelişiminde önemli etkisi olduğunu düşünüyoruz. Konularımızı destekleyen, öğrencilerimizin kazandıkları bilgi ve becerileri destekleyici gezilerle onlara yaşayarak, görerek, dokunarak öğrenme fırsatı sunuyoruz. Bilim merkezleri, seralar, müzeler, tiyatrolar gibi gezilerle konularımızı pekiştiriyoruz. Bunun yanısıra çeşitli branş ve etkinliklerle kendilerini farklı şekilde ifade etmelerine de olanak sağlıyoruz. Kimi öğrencimiz resim yaparak kendini gösterirken kimisi dans yeteneğiyle öne çıkıyor.
Okul dönemi süresince farklı yaş grupları ile yürüttüğümüz projelerle de çocuklarımız hem hayal güçlerini, yaratıcılıklarını ortaya koyuyorlar hem de projelerini sunarken özgüvenlerini sergiliyorlar.

OKUL ÖNCESİ OKULA BAĞLANMAYI SAĞLAR
Okul öncesi eğitim neden önemlidir? Okul öncesi eğitime en uygun başlama yaşı kaçtır?
İçinde bulunduğumuz dönemde artık okul öncesi eğitimin gerekliliği tartışılmaz hale gelmiştir. Şu anda çocuklarımız bilgiye her zamankinden çok daha açık ve hatta aç. 3 yaşını bitirdikten sonra ev ortamında elde edebilecekleri kazanımların tamamını almış, sosyal öğrenme ihtiyacı duymaya başlamış oluyorlar. Bunu okulumuza gelen öğrencilerin heyecanlarından, meraklı bakışlarından, mutluluklarından anlayabiliyoruz. Yeni şeyler görme, yaşama ihtiyacı okul öncesi dönemde oldukça yoğun. Öğrenme de ihtiyaçtan doğar. Dolayısıyla çocukların bu ihtiyaçlarına erken cevap verilmeye başlanması potansiyellerini sonuna kadar kullanmalarını sağlayacaktır. Anne-babaların bu konudaki önemli sorularından bir tanesi okul öncesi dönemde bir seneden fazla okula gitmenin çocuğun sıkılmasına sebep olup olmayacağıdır. İyi planlanmış, doğru kurum ve öğretmenler tarafından uygulanan okul öncesi program çocukların okuldan sıkılmasına ya da soğumasına değil aksine okula bağlanmasına sebep olacaktır.

arel_okul_oncesi_2Okul öncesi eğitimde son dönemde öne çıkan yaklaşımlar ve bu konuda değerlendirmeleriniz nelerdir?
Eğitim öğretimde çocuklar arasındaki bireysel farklılıklara hitap edebilmek, onların ihtiyaçlarını fark edebilmek çok önemlidir. Çoklu zeka yaklaşımına göre çocuklar farklı şekilde öğrenirler. Kimi görerek kimi duyarak kimi dokunarak kimi de hareketle öğrenir. Yaparak yaşayarak öğrenme ve sorgulayarak öğrenme esasına dayanan PYP ve High Scope adlı programlarda çocuklar etkinlikleri planlayarak ve değerlendirerek yaparlar. Montessori, Gems, Reggio Emilia ve Waldorf da diğer yaklaşımlar arasındadır. Bu programlardan en etkili ve geçerli olanın IB’nin ilk yıllar programı (PYP) olduğunu düşünüyoruz ve eğitimimizi bu çerçevede gerçekleştiriyoruz. Öğrenciye bilgiyi doğrudan sunmak yerine önce onun ne bildiğine ardından da ne öğrenmek istediğine odaklanıyoruz. Bu şekilde çocuklarımızın eğitimin içinde aktif şekilde yer almasını sağlıyoruz. Ayrıca bu yaklaşım sadece akademik kazanımları değil aynı zamanda farklı beceri, tutum ve davranışların geliştirilmesini de sağlıyor. İlkokulda da devam eden PYP eğitimimizle çocuklar araştıran sorgulayan bireyler olarak eğitim hayatlarına devam ediyorlar. Okul öncesi söz konusu olduğunda tüm yaklaşımlarda en önemli şey çocuğun yaratıcılığına önem verilmesidir. Çocukların oyun aracılığıyla öğrendiğini de unutmamak gerekir.

ÖĞRENCİLER İKİ DİLİ AYNI ANDA ÖĞRENİYOR
Okul öncesinde yabancı dil eğitim politikanız hakkında neler söyleyebilirsiniz? Okul öncesinde yabancı dil eğitiminin ağırlığı ne olmalıdır? Yabancı dil konusunda öğretmenlerinizi nasıl seçiyorsunuz?
Anaokulumuzda 3 yaş grubundan itibaren İngilizce derslerimiz haftada 10 saat olarak yapılmaktadır. 5 saat native speaker, 5 saat Türk öğretmen tarafından yapılan derslerimizde İngilizce etkinliklerinde çeşitli gramer çalışmalarının yanı sıra İlk Yıllar Programı (PYP) üniteleri doğrultusunda hedeflenen tüm kavramlar; hikâyeler, drama çalışmaları, parmak oyunları, şarkı, rond ve farklı aktivitelerle öğrencilere kazandırılır.
Bunun yanı sıra hazırlık sınıfımızda uyguladığımız çift öğretmenli, yabancı dil ağırlıklı sınıfımızda İngilizce derslerinin tamamını sınıf öğretmeni olan native speaker öğretmenimiz işlemekte, ortak dersleri yine yabancı öğretmenimiz ağırlıklı olarak işlemekte Türk öğretmenimiz de ona destek olmaktadır. Yabancı dile karşı ilgi uyandırarak öğrencilerin iki dili aynı anda öğrenmeleri sağlanır. Öğrenciler İngilizceyi resimle, oyunla, dansla, dramayla, şarkılarla ve fen-doğa çalışmalarıyla öğrenirler.
Okul öncesi dönem çocukların öğrenmeye en açık oldukları, en doğal öğrendikleri dönemdir. Anaokulumuzda İngilizce ile ilk kez tanışan öğrenciler, yeni bir dil öğrendiklerini fark etmeden, ana dil etkinliklerine paralel eğlenceli, iletişime dayalı pek çok aktiviteyle eğitilirler.

Öğretmenin niteliği okul öncesi eğitimde kaliteyi belirleyen temel öğelerden biri. Öğretmen kadronuzu oluştururken hangi kriterleri gözetiyorsunuz? Okul öncesinde öğretmenler hangi niteliklere sahip olmalı? Öğretmenlerinize hizmet içi eğitimler düzenliyor musunuz? Burada ne gibi eğitimler veriliyor?
Her meslekte olduğu gibi okul öncesi öğretmenliğinde de başarıya giden yollardan en önemlisi işini sevmektir. İşini seven, çocuklarla olmaktan keyif alan, öğrenmeye açık ve öğretmeye istekli öğretmenlerle çalışıyoruz. Öğretmenlerimizin hepsi üniversitelerin ilgili lisans bölümünden mezundur. Okurken kazandıkları beceriler, daha sonra aldıkları ekstra eğitim ve programlar, drama yeteneği, yaratıcı düşünme becerisi gibi beceriler birlikte çalışacağımız öğretmenlerimizi belirlerken elbette önemlidir. Ayrıca bilişim teknolojilerini kullanabilmeleri ve alanlarındaki yenilikleri takip edebilmeleri de önem verdiğimiz özelliklerden. Öğretmenlerimizin iletişim güçlerinin yüksek olması da programımızı takip ederken, planlamalarımızı yaparken, etkinliklerimizi oluştururken grup çalışmasını kolaylaştırıp bilgi paylaşımının etkili şekilde yapılabilmesine olanak vermektedir. Kurumumuzda uyguladığımız IB İlk Yıllar Programı ile ilgili öğretmenlerimiz düzenli olarak hizmet içi eğitim almaktadır. Rehberlik servisimiz tarafından öğretmenlerimize farklı konularda eğitim hizmeti sunulmaktadır. Bunların yanısıra belirli zamanlarda yerli veya yabancı konuklarımız tarafından öğretmenliğe ve öğrenmeye farklı bakış açıları katacak seminer ve eğitimleri de öğretmenlerimize sağlamaktayız.

Türkiye’de okul öncesi eğitimin gelişimi hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu alanda önerileriniz nelerdir?
Ülkemizde okul öncesi eğitimin önemine dikkat çekilmesi, yeni anaokullarının açılması, çocukların, ailelerin yönlendirilmesi sevindirici bir durum. İçinde bulunduğumuz devirde ilkokula başlayana kadar çocukların evde kalması, eğitimden yoksun bırakılması çocukların gerçek potansiyellerinin ortaya çıkmasının önünde önemli bir engel. Eğitim hayatına erken başlamak sadece bilişsel gelişim için değil aynı zamanda sosyal duygusal gelişim için de çok önemlidir. Okul öncesi eğitimin ilk ve en önemli hedeflerinden biri de çocukların bir sosyal gruba dâhil olması, sosyalleşmesi, toplumsal yaşantının gereklerini öğrenmeye başlamasıdır. Okulu sevmesi, öğrenmeyi sevmesi, ihtiyaç duyması en önemli hedeflerimizdendir.

OKUL ÖNCESİ KURUMU SEÇERKEN AİLELER BEKLENTİLERİNİ DOĞRU BELİRLEMELİ
Veliler, okul öncesi eğitim kurumlarını seçerken nelere dikkat etmeliler?
Okul öncesi eğitim ne kadar önemliyse bu konuda seçilecek, güvenilecek kurum da o kadar önemlidir. Aileler öncelikle okul öncesi eğitimden beklentilerini doğru bir şekilde belirlemelidir. Öncelikle verilen eğitimin kalitesine bakılmalıdır. Eskiden olduğu gibi sadece bakım verme üzerine çalışan anaokulları yerine çocuklarını bilişsel, sosyal, duygusal olarak da destekleyecek kurum arayışına girmelidirler. Bu dönem çocuğunun hassas duygusal yapısına hitap edebilecek doğru öğretmenlerle ve doğru bir sistemle çalışan kurumlara yönelmeliler. Sahip olunan olanakları iyi bir kadro ile ve çağdaş uygulamalarla destekleyen okul tercih edilirken öncelikli olmalıdır. Çocukların ilgi ve becerilerini ortaya çıkaracak farklı branş dersleri ve etkinliklerin yeterli sayıda olması önemlidir. Çocukların rahat hareket edebilecekleri ferah, güvenli bir ortamın ve tabi ki sağlık koşullarının sağlanmış olmasına dikkat edilmelidir. Kurumda öğretmen değişikliklerinin sıklığı da kurumun ve uygulanan programın güvenilirliği hakkında fikir verecektir.

> AREL’de IB İlk Yıllar Programı ile çocuklar yaratıcılıklarını geliştiriyor

Anaokulunda, “Her çocuk özeldir!” yaklaşımından yola çıkarak öğrenci merkezli bir anlayış benimsediklerini belirten AREL Koleji Anaokulu Koordinatörü Ayça Benice, “Sorgulayıcı Öğrenme” ilkesine dayalı İlk Yıllar Programı (Primary Years Programme: PYP) çerçevesinde eğitim verdiklerini söyledi.

arel_okul_oncesiAREL Eğitim Kurumları okul öncesi eğitimde hangi yöntemleri uyguluyor?
Anaokulumuzda, “Her çocuk özeldir!” yaklaşımından yola çıkılarak öğrenci merkezli bir anlayış benimsiyoruz. “Sorgulayıcı Öğrenme” ilkesine dayalı İlk Yıllar Programı (Primary Years Programme: PYP) çerçevesinde eğitim veriliyor. Bu program çerçevesinde öğrencilerimize sadece bilgi vermek değil aynı zamanda bir takım tutum ve becerileri de kazandırmayı amaçlıyoruz. Öğrencinin öğrenme sürecinde aktif ve merkezde olduğu bu sistemle araştıran, sorgulayan, meraklı, hayat boyu öğrenmeye açık bireyler yetiştiriyoruz.
Ayrıca 4, 5 ve 6 yaş grubunda, anadil eğitimiyle birlikte haftada 10 saat yoğun İngilizce eğitimi veriyoruz. İngilizce, gün içerisinde çocukların doğal eğitim ve oyun ortamında, sınıf öğretmeni ve bu yaş gurubunda deneyimli branş öğretmeni işbirliğiyle öğretiliyor. Öğrenciler, el becerilerini ve algılamayı geliştiren çeşitli oyunlar, aktiviteler, şarkılar, masallar, kuklalar ve oyuncaklar yoluyla İngilizce ile eğlenceli bir ortamda öğreniyorlar.
Öğrencilerimizin çok yönlü gelişimlerini destekleyici çok sayıda fiziksel ve sosyal etkinlik yapmaktayız. Öğrencilere günlük uygulanan eğitsel program ile ilk ve orta öğretimde alacakları eğitimin temelini oluşturuyoruz. Bu programda, alanlarında uzman branş öğretmenleri tarafından; Bilgisayar, Müzik, Görsel Sanatlar, Beden Eğitimi, Halk Oyunları, Bale, Satranç ve Yüzme eğitimi veriyoruz.
Aktivite olarak Yaratıcı Sanat Çalışmaları, Fen ve Doğa Çalışmaları, Çevre İnceleme Gezileri, Portfolyo Sunumları, Kulüp Çalışmaları yapıyoruz.

ayca_benice_arelÇOCUKLAR YAŞAYARAK ÖĞRENİYOR
Okul Öncesinde sınıf dışı etkinliklerin önemi nedir? Uygulamalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Okul öncesi dönemde sınıf içi çalışmalar kadar sınıf dışı etkinliklerin de öğrencilerin gelişiminde önemli etkisi olduğunu düşünüyoruz. Konularımızı destekleyen, öğrencilerimizin kazandıkları bilgi ve becerileri destekleyici gezilerle onlara yaşayarak, görerek, dokunarak öğrenme fırsatı sunuyoruz. Bilim merkezleri, seralar, müzeler, tiyatrolar gibi gezilerle konularımızı pekiştiriyoruz. Bunun yanısıra çeşitli branş ve etkinliklerle kendilerini farklı şekilde ifade etmelerine de olanak sağlıyoruz. Kimi öğrencimiz resim yaparak kendini gösterirken kimisi dans yeteneğiyle öne çıkıyor.
Okul dönemi süresince farklı yaş grupları ile yürüttüğümüz projelerle de çocuklarımız hem hayal güçlerini, yaratıcılıklarını ortaya koyuyorlar hem de projelerini sunarken özgüvenlerini sergiliyorlar.

OKUL ÖNCESİ OKULA BAĞLANMAYI SAĞLAR
Okul öncesi eğitim neden önemlidir? Okul öncesi eğitime en uygun başlama yaşı kaçtır?
İçinde bulunduğumuz dönemde artık okul öncesi eğitimin gerekliliği tartışılmaz hale gelmiştir. Şu anda çocuklarımız bilgiye her zamankinden çok daha açık ve hatta aç. 3 yaşını bitirdikten sonra ev ortamında elde edebilecekleri kazanımların tamamını almış, sosyal öğrenme ihtiyacı duymaya başlamış oluyorlar. Bunu okulumuza gelen öğrencilerin heyecanlarından, meraklı bakışlarından, mutluluklarından anlayabiliyoruz. Yeni şeyler görme, yaşama ihtiyacı okul öncesi dönemde oldukça yoğun. Öğrenme de ihtiyaçtan doğar. Dolayısıyla çocukların bu ihtiyaçlarına erken cevap verilmeye başlanması potansiyellerini sonuna kadar kullanmalarını sağlayacaktır. Anne-babaların bu konudaki önemli sorularından bir tanesi okul öncesi dönemde bir seneden fazla okula gitmenin çocuğun sıkılmasına sebep olup olmayacağıdır. İyi planlanmış, doğru kurum ve öğretmenler tarafından uygulanan okul öncesi program çocukların okuldan sıkılmasına ya da soğumasına değil aksine okula bağlanmasına sebep olacaktır.

arel_okul_oncesi_2Okul öncesi eğitimde son dönemde öne çıkan yaklaşımlar ve bu konuda değerlendirmeleriniz nelerdir?
Eğitim öğretimde çocuklar arasındaki bireysel farklılıklara hitap edebilmek, onların ihtiyaçlarını fark edebilmek çok önemlidir. Çoklu zeka yaklaşımına göre çocuklar farklı şekilde öğrenirler. Kimi görerek kimi duyarak kimi dokunarak kimi de hareketle öğrenir. Yaparak yaşayarak öğrenme ve sorgulayarak öğrenme esasına dayanan PYP ve High Scope adlı programlarda çocuklar etkinlikleri planlayarak ve değerlendirerek yaparlar. Montessori, Gems, Reggio Emilia ve Waldorf da diğer yaklaşımlar arasındadır. Bu programlardan en etkili ve geçerli olanın IB’nin ilk yıllar programı (PYP) olduğunu düşünüyoruz ve eğitimimizi bu çerçevede gerçekleştiriyoruz. Öğrenciye bilgiyi doğrudan sunmak yerine önce onun ne bildiğine ardından da ne öğrenmek istediğine odaklanıyoruz. Bu şekilde çocuklarımızın eğitimin içinde aktif şekilde yer almasını sağlıyoruz. Ayrıca bu yaklaşım sadece akademik kazanımları değil aynı zamanda farklı beceri, tutum ve davranışların geliştirilmesini de sağlıyor. İlkokulda da devam eden PYP eğitimimizle çocuklar araştıran sorgulayan bireyler olarak eğitim hayatlarına devam ediyorlar. Okul öncesi söz konusu olduğunda tüm yaklaşımlarda en önemli şey çocuğun yaratıcılığına önem verilmesidir. Çocukların oyun aracılığıyla öğrendiğini de unutmamak gerekir.

ÖĞRENCİLER İKİ DİLİ AYNI ANDA ÖĞRENİYOR
Okul öncesinde yabancı dil eğitim politikanız hakkında neler söyleyebilirsiniz? Okul öncesinde yabancı dil eğitiminin ağırlığı ne olmalıdır? Yabancı dil konusunda öğretmenlerinizi nasıl seçiyorsunuz?
Anaokulumuzda 3 yaş grubundan itibaren İngilizce derslerimiz haftada 10 saat olarak yapılmaktadır. 5 saat native speaker, 5 saat Türk öğretmen tarafından yapılan derslerimizde İngilizce etkinliklerinde çeşitli gramer çalışmalarının yanı sıra İlk Yıllar Programı (PYP) üniteleri doğrultusunda hedeflenen tüm kavramlar; hikâyeler, drama çalışmaları, parmak oyunları, şarkı, rond ve farklı aktivitelerle öğrencilere kazandırılır.
Bunun yanı sıra hazırlık sınıfımızda uyguladığımız çift öğretmenli, yabancı dil ağırlıklı sınıfımızda İngilizce derslerinin tamamını sınıf öğretmeni olan native speaker öğretmenimiz işlemekte, ortak dersleri yine yabancı öğretmenimiz ağırlıklı olarak işlemekte Türk öğretmenimiz de ona destek olmaktadır. Yabancı dile karşı ilgi uyandırarak öğrencilerin iki dili aynı anda öğrenmeleri sağlanır. Öğrenciler İngilizceyi resimle, oyunla, dansla, dramayla, şarkılarla ve fen-doğa çalışmalarıyla öğrenirler.
Okul öncesi dönem çocukların öğrenmeye en açık oldukları, en doğal öğrendikleri dönemdir. Anaokulumuzda İngilizce ile ilk kez tanışan öğrenciler, yeni bir dil öğrendiklerini fark etmeden, ana dil etkinliklerine paralel eğlenceli, iletişime dayalı pek çok aktiviteyle eğitilirler.

Öğretmenin niteliği okul öncesi eğitimde kaliteyi belirleyen temel öğelerden biri. Öğretmen kadronuzu oluştururken hangi kriterleri gözetiyorsunuz? Okul öncesinde öğretmenler hangi niteliklere sahip olmalı? Öğretmenlerinize hizmet içi eğitimler düzenliyor musunuz? Burada ne gibi eğitimler veriliyor?
Her meslekte olduğu gibi okul öncesi öğretmenliğinde de başarıya giden yollardan en önemlisi işini sevmektir. İşini seven, çocuklarla olmaktan keyif alan, öğrenmeye açık ve öğretmeye istekli öğretmenlerle çalışıyoruz. Öğretmenlerimizin hepsi üniversitelerin ilgili lisans bölümünden mezundur. Okurken kazandıkları beceriler, daha sonra aldıkları ekstra eğitim ve programlar, drama yeteneği, yaratıcı düşünme becerisi gibi beceriler birlikte çalışacağımız öğretmenlerimizi belirlerken elbette önemlidir. Ayrıca bilişim teknolojilerini kullanabilmeleri ve alanlarındaki yenilikleri takip edebilmeleri de önem verdiğimiz özelliklerden. Öğretmenlerimizin iletişim güçlerinin yüksek olması da programımızı takip ederken, planlamalarımızı yaparken, etkinliklerimizi oluştururken grup çalışmasını kolaylaştırıp bilgi paylaşımının etkili şekilde yapılabilmesine olanak vermektedir. Kurumumuzda uyguladığımız IB İlk Yıllar Programı ile ilgili öğretmenlerimiz düzenli olarak hizmet içi eğitim almaktadır. Rehberlik servisimiz tarafından öğretmenlerimize farklı konularda eğitim hizmeti sunulmaktadır. Bunların yanısıra belirli zamanlarda yerli veya yabancı konuklarımız tarafından öğretmenliğe ve öğrenmeye farklı bakış açıları katacak seminer ve eğitimleri de öğretmenlerimize sağlamaktayız.

Türkiye’de okul öncesi eğitimin gelişimi hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu alanda önerileriniz nelerdir?
Ülkemizde okul öncesi eğitimin önemine dikkat çekilmesi, yeni anaokullarının açılması, çocukların, ailelerin yönlendirilmesi sevindirici bir durum. İçinde bulunduğumuz devirde ilkokula başlayana kadar çocukların evde kalması, eğitimden yoksun bırakılması çocukların gerçek potansiyellerinin ortaya çıkmasının önünde önemli bir engel. Eğitim hayatına erken başlamak sadece bilişsel gelişim için değil aynı zamanda sosyal duygusal gelişim için de çok önemlidir. Okul öncesi eğitimin ilk ve en önemli hedeflerinden biri de çocukların bir sosyal gruba dâhil olması, sosyalleşmesi, toplumsal yaşantının gereklerini öğrenmeye başlamasıdır. Okulu sevmesi, öğrenmeyi sevmesi, ihtiyaç duyması en önemli hedeflerimizdendir.

OKUL ÖNCESİ KURUMU SEÇERKEN AİLELER BEKLENTİLERİNİ DOĞRU BELİRLEMELİ
Veliler, okul öncesi eğitim kurumlarını seçerken nelere dikkat etmeliler?
Okul öncesi eğitim ne kadar önemliyse bu konuda seçilecek, güvenilecek kurum da o kadar önemlidir. Aileler öncelikle okul öncesi eğitimden beklentilerini doğru bir şekilde belirlemelidir. Öncelikle verilen eğitimin kalitesine bakılmalıdır. Eskiden olduğu gibi sadece bakım verme üzerine çalışan anaokulları yerine çocuklarını bilişsel, sosyal, duygusal olarak da destekleyecek kurum arayışına girmelidirler. Bu dönem çocuğunun hassas duygusal yapısına hitap edebilecek doğru öğretmenlerle ve doğru bir sistemle çalışan kurumlara yönelmeliler. Sahip olunan olanakları iyi bir kadro ile ve çağdaş uygulamalarla destekleyen okul tercih edilirken öncelikli olmalıdır. Çocukların ilgi ve becerilerini ortaya çıkaracak farklı branş dersleri ve etkinliklerin yeterli sayıda olması önemlidir. Çocukların rahat hareket edebilecekleri ferah, güvenli bir ortamın ve tabi ki sağlık koşullarının sağlanmış olmasına dikkat edilmelidir. Kurumda öğretmen değişikliklerinin sıklığı da kurumun ve uygulanan programın güvenilirliği hakkında fikir verecektir.

Son Güncelleme: Salı, 16 May 2017 16:30

Gösterim: 2161

Öğrencilerin yaratıcılık yeteneklerini ve bilimsel araştırmalara ilgilerini ortaya çıkarmayı ve geliştirmeyi hedefleyen, kültürler arası iletişimi geliştirme ve zenginleştirme amacını taşıyan Uluslararası XIII. URFODU Bilim Temelleri Matematik Final Yarışması’nda, Irmak Ortaokulu öğrencileri 4 altın madalya alarak büyük bir başarıya imza attı.

irmak_urfoduÖğrencilerin bilim araştırma faaliyetlerine olan ilgisini ve yeteneğini ortaya çıkarmak ve artırmak amacıyla organize edilen Uluslararası XIII. URFODU Bilim Temelleri Matematik Final Yarışması sonuçları açıklandı.
Yarışma sonuçlarına göre, Özel Irmak Ortaokulu öğrencisi Bade Pekuysal, 100 tam puan alarak en yüksek skoru elde etti. 90 – 100 aralığındaki öğrenciler, “madalya” ve birinci derece diploma; 73 – 89 aralığındaki öğrenciler, ikinci derece diploma; 55 – 72 aralığındaki öğrenciler de üçüncü derece diploma ile ödüllendirildiler.
8. sınıf öğrencilerinden Bade Pekuysal, Ayşe Ela Yılmaz, Ali ihsan Kuzucuoğlu ve 7. sınıf öğrencilerinden Bilge Doğa Bacınoğlu, 1. derece diploma ve madalya, 8. sınıf öğrencilerinden Lara Çınar ve 7. sınıf öğrencilerinden Serpil Rana Özhekim, Ece Karaca, ve Zeynep Tezcan, 2. derece diploma, 7. sınıf öğrencilerinden Güneş Özen, Billur Gülge, Onur Yılmaz, Alper Karakurt ve 6. sınıf öğrencilerinden Can Uca, 3. derece diploma almaya hak kazandılar.
Özel Irmak Okulları, öğrencilerinin tüm alanlarda olduğu gibi uluslararası alanda da gösterdiği bu başarılardan dolayı haklı bir gurur yaşıyor.

> Irmak Ortaokulu öğrencilerinden dört altın madalya

Öğrencilerin yaratıcılık yeteneklerini ve bilimsel araştırmalara ilgilerini ortaya çıkarmayı ve geliştirmeyi hedefleyen, kültürler arası iletişimi geliştirme ve zenginleştirme amacını taşıyan Uluslararası XIII. URFODU Bilim Temelleri Matematik Final Yarışması’nda, Irmak Ortaokulu öğrencileri 4 altın madalya alarak büyük bir başarıya imza attı.

irmak_urfoduÖğrencilerin bilim araştırma faaliyetlerine olan ilgisini ve yeteneğini ortaya çıkarmak ve artırmak amacıyla organize edilen Uluslararası XIII. URFODU Bilim Temelleri Matematik Final Yarışması sonuçları açıklandı.
Yarışma sonuçlarına göre, Özel Irmak Ortaokulu öğrencisi Bade Pekuysal, 100 tam puan alarak en yüksek skoru elde etti. 90 – 100 aralığındaki öğrenciler, “madalya” ve birinci derece diploma; 73 – 89 aralığındaki öğrenciler, ikinci derece diploma; 55 – 72 aralığındaki öğrenciler de üçüncü derece diploma ile ödüllendirildiler.
8. sınıf öğrencilerinden Bade Pekuysal, Ayşe Ela Yılmaz, Ali ihsan Kuzucuoğlu ve 7. sınıf öğrencilerinden Bilge Doğa Bacınoğlu, 1. derece diploma ve madalya, 8. sınıf öğrencilerinden Lara Çınar ve 7. sınıf öğrencilerinden Serpil Rana Özhekim, Ece Karaca, ve Zeynep Tezcan, 2. derece diploma, 7. sınıf öğrencilerinden Güneş Özen, Billur Gülge, Onur Yılmaz, Alper Karakurt ve 6. sınıf öğrencilerinden Can Uca, 3. derece diploma almaya hak kazandılar.
Özel Irmak Okulları, öğrencilerinin tüm alanlarda olduğu gibi uluslararası alanda da gösterdiği bu başarılardan dolayı haklı bir gurur yaşıyor.

Son Güncelleme: Perşembe, 08 Haziran 2017 11:41

Gösterim: 1853

Eğitimde 38 yıllık bir geleneği temsil eden Kültür Eğitim Kurumları, bu deneyimini 2 yıldır özel okulculuk alanında sergiliyor. Kısa sürede özel okul sektöründe önemli bir konuma gelen Kültür Eğitim Kurumları’nın uzun yıllara dayanan başarısını şifrelerini Genel Müdür Ahmet Sait Yurtseven ile değerlendirdik.

ahmet_saitKültür Eğitim Kurumları diğer özel okullardan hangi özellikleriyle öne çıkıyor? Bu kapsamda okullarınızda uyguladığınız eğitim modelleri ve programları hakkında neler söyleyebilirsiniz? Ülkemizde uygulanan eğitim metotlarıyla, sizin uygulamalarınız arasında farklılıklar var mı?
Kültür Eğitim Kurumlarının geçmişten bu güne taşıdığı en önemli misyonu verdiği eğitim hizmeti ve sunduğu eğitim olanaklarıyla en iyiyi yakalama ve sektörün lider kurumu olarak her geçen gün nitelikli hizmet üretme konusunda daha iyi bir noktaya gelmedir. Hangi bilgi ve birikim düzeyinde olursa olsun öğrenciyi kurumlarımızda eğitim hizmetine aldığımızda onun gerçekliğine uygun öğretim ortamı sunabilme becerimizdir. Günümüz eğitim bilimlerinin pek çok model ve doktrini vardır. Salt bunlardan birini alıp ilerlemek yerine toplumsal, sosyal, kültürel ve kişisel beklentilere cevap verebilecek esneklikteki eğitim anlayışımızla birey odaklı bir hizmet üretmeye çalışıyoruz. Türk Milli Eğitim Sisteminin belirlemiş olduğu temel becerileri kazandırmanın yanında öğrencilerimizin kişisel gelişim ve kariyer planlarını da göz ardı etmiyor, sistemin temel gereksinimlerini karşılayacak nitelikte bir eğitim hizmetini de sunuyoruz.
Bir diğer önemli farklılığımız uygulanan müfredat değişimine, psikoloji ve pedagojideki yeniliklere, eğitimini verdiğimiz bilim dallarındaki içerik ve yöntem değişikliklerine hemen adapte olabilen ve bunu rahatlıkla uygulamalarımıza yansıtan dinamik bir ekip ile çalışıyoruz. Lokal farklılıkları da dikkate alarak tüm okullarımızda aynı damak lezzetini bırakan bir konsept bütünlüğü ile hizmetlerimizi devam ettiriyoruz. Bunları da ulaşılabilir, erişilebilir bir ücret politikası ile çok da kar amacı gütmeden yapma gayretindeyiz.

EN BELİRLEYİCİ YANIMIZ AKILLI EĞİTİM KONSEPTİ
Eğitim sisteminde teknoloji kullanımının önemi gün geçtikçe artıyor. Bu kapsamda son yıllarda Akıllı Okul Konsepti öne çıkıyor. Bu konsept hakkında ne düşünüyorsunuz? Okullarınızda bu konsepte uygun eğitimler veriyor musunuz?
Kültür Eğitim Kurumlarının geçmişten bu güne en belirleyici yanlarından birisi zaten eğitim teknolojileriyle barışık olmamız. Akıllı eğitim teknolojilerinin ülke gündemine girmediği dönemlerde dahi biz bu zorunluluğu görmüş, 1996 yılından itibaren dersliklerimizi bu konsepte uygun hale getirmiştik. Sadece bu teknolojiyi kurmayla da kalmamış, çok kapsamlı içerikler hazırlamış, bunun için önemli bütçeler ayırarak büyük yatırımlar yapmıştık. Bugün de en belirleyici yanlarımızdan birisi akıllı eğitim konsepti… Burada şu gerçekliğin de farkındayız; Sadece teknolojik donanım ile bu etkinliği sürdüremezsiniz. Güncel ve doğru bilgiyle hazırlanmış bir içeriğe ve bunu verimli ve etkili kullanabilecek bir insan kaynağına da ihtiyacınız var. Bu üç unsuru senkronize kullandığınız ölçüde başarıyı yakalıyor, öğrencinin daha hızlı ve daha kalıcı öğrenmesini sağlıyorsunuz. Şu an okullarımızdaki tüm dersliklerimiz bu teknoloji ile donatılmış ve bu içerikler kullanılır vaziyette. Öğrenci artık pek çok bilgiye daha az zaman kaybıyla erişebiliyor. Öğretmen kendini daha iyi bir takım lideri olarak hissediyor. Genç ve dinamik öğretmen ekibimiz zaten kafa yapısı olarak bu teknolojiye uzak değil. Çeşitli hizmetiçi eğitim programlarımızla da pedagojik olarak nasıl kullanacaklarını daha net kavramış oluyorlar. Bu aynı zamanda öğretmenimizin de kişisel gelişimine yaptığımız bir yatırım.

ÖĞRETMEN NİTELİĞİNDEN ÖDÜN VERMEYİZ
Okulunuzda çalışacak öğretmenleri seçerken nelere dikkat ediyorsunuz, hangi kriterlere öncelik veriyorsunuz?
Bir kere çok geniş bir öğrenci yelpazesine hitap ediyoruz. Kültür Eğitim Kurumları ana sınıfından liseye kadar her yaş grubundan öğrenciyi bünyesinde barındıran bir kurum. Ülkenin farklı lokasyonlarındaki okullarımızla aynı zamanda sosyal ve kültürel olarak da çok geniş bir spektrumda hizmet üretmeye çalışıyoruz. Hizmet sektörleri arasındaki eğitimde en son sığınacağınız şey öğretmen niteliğinden ödün vermektir. Bu, doğrudan verdiğiniz hizmete yansır. Bu nedenle biz öncelikle akademik yeterliliğe bakıyoruz. Tabi ki bu tek başına yeterli değil. Pedagojik yeterliliklerini ölçmeye ve eğer bu konuda kazandırmamız gereken deneyimler varsa henüz göreve başlamadan bunu kazandırmaya çalışıyoruz. Ekibimiz uzun yıllardan beri beraber olduğumuz öğretmenlerden ve her yıl aramıza yeni katılan öğretmenlerden oluşuyor. Bu iki grup arasında işbirliği ve deneyim paylaşımını güçlü tutmaya özen gösteriyoruz. Öte yandan sürekli yerinde gözlemlerle öğretmenimizi canlı ve diri tutmaya çalışıyoruz. Amacımız onlara rahat çalışıp işlerini yapabilecekleri bir öğrenme ve öğretme ortamı hazırlamak. Bunu yaparken de zihnen rahat olacakları bir özlük hizmeti sunmak. Vatanını, milletini, insanını seven, evrensel ahlaki değerlere sahip ve bunlar ile öğrencisine örnek olabilecek öğretmenlerle çalışmak çok keyifli.

100 ÖĞRENİDEN 64’Ü ÜNİVERSİTEYE YERLEŞTİ
Öğrencilerinizi TEOG ve üniversite sınavlarına hazırlamak için yaptığınız çalışmalara da değinebilir misiniz?
Okullaşma sürecimiz çok yeni. İki yıldır okul olarak hizmet sunuyoruz. Ancak 38 yıllık bir gelenekten geliyoruz ki bu zaten en öncü belirleyicimiz. Her ne kadar genç bir okul olarak tanımlasak da Kültür Eğitim Kurumları bugün ülke gündeminde haklı bir yere gelmiş pek çok okul zincirinin de amiral gemisi. Biz öğrencilerimize sınıf düzeylerine uygun temel kazanımları vermenin yanında ayrıca bir üst okula geçişe yönelik çok kapsamlı bir eğitimi de sunuyoruz. Programlarımızı oluştururken bu vasfımızı geri plana itmedik. 38 Yıllık deneyimi bir çırpıda silip atamazsınız hakeza bunu atmak değil, tam tersine kullanmak en vazgeçilmez unsurumuz. Geçen yıl liselerimizin son sınıfındaki her 100 öğrenciden 64’ü lisans eğitimini kazanarak bir üniversiteye yerleşti. Bunlar da öyle eften püften, düşük puanlı bölümler değil. Okullarımızda her hafta deneme sınavları uygulayarak çocukları girecekleri merkezi sınavlara alışık hale getiriyoruz. Bu sınavlardaki zaafları hakkında sürekli geri bildirimler alarak onları giderecek eğitim uygulamalarını yapıyoruz. Sınıflarımızdaki öğrenci sayıları bu yoğun ilgiyi sunabilecek boyutlarda. Tam gün eğitimin bir kısmını doğrudan merkezi sınavlara teknik hazırlık ile yürütüyor, hatta cumartesi günleri de bu konuda uygulamalar yaparak çocukların zamanı verimli kullanabilmelerine olanak sunuyoruz.

Öğrencilerinize sportif, sanatsal ve kültürel, yabancı dil alanında ne gibi imkânlar sunuyorsunuz? Ayrıca okullarınızda öğrencilere sunduğunuz burs olanaklarından da bahsedebilir misiniz?
Kolejlerimiz fiziki mekan olarak bu etkinliklere çok elverişli. Temel Liselerimiz dönüşüm süreci tamamlanıncaya değin mevcut binalarında hizmet üretiyorlar. Bu binalarda bizi en zorlayan etkinlik sportif etkinlikler. Bunu açık yüreklilikle söyleyebilirim. Onun dışında her okulumuzda kulüplerimiz aktif bir şekilde faaliyetlerini sürdürüyorlar. Gerek okul içinde gerekse okul dışında pek çok kültürel etkinlikler düzenliyoruz. Okul sadece teknik anlamda öğrenciyi bir üst okula hazırlayan bir yer değildir. Çocukların yaşama da hazırlanması gerekiyor. En basit yaşamsal becerileri kazandırmanın yanında en grift becerileri kazandırma konusunda da programlarımız oluyor. Aynı zamanda değerler eğitimi gibi bir derse müfredatında yer veren belki de ilk eğitim kurumlarından biriyiz. Müzik grupları, tiyatro grupları, resim ve plastik sanat etkinlikleri, edebiyat ve kitap kulüpleri gibi pek çok etkinlik gruplarımız var. Öğrencilerimizin okullarımıza aidiyet duygusu ile bağlanmasına önem veriyor ve bu tür etkinliklerle bunu desteklemeye çalışıyoruz.
Dil eğitimi konusunda da belki bu konsepte göre kurgulanmış okullar değiliz ama biz bunu da önemsiyoruz. Özellikle kolejlerimizin en belirleyici özelliklerinden biri dil eğitimi. Temel liselerimizin de 9 ve 10. Sınıflarında matematik ve Türkçe kadar önemsediğimiz bir ders İngilizce. Diğer sınıf düzeylerinde ise filoloji dallarına girecek öğrenciler için ayrıca programlar düzenliyor onları dil alanında da iyi bir geleceğe hazırlıyoruz.

YATAY DEĞİL DİKEY BÜYÜMEYE ÖNEM VERİYORUZ
Kültür Eğitim Kurumları olarak gelecek döneme yönelik yeni yatırım planlarınız nelerdir?
Kültür Eğitim Kurumları sağlıksız yatay büyüme yerine sağlıklı dikey büyümeye önem veriyor. Mantar gibi çoğalmak hiçbir zaman bizim temel ilkemiz olmadı. Bu konuda farklı beklentilerimiz olsaydı ülke genelindeki hemen her yere okul açardık ama bu da bizim kalitemize olumsuz yansırdı. Böyle yapmadık. İnce eleyip sık dokuduk. İstanbul ve Ankara gibi büyük illerde yönetişim bakımından tüm yönleriyle kendimize bağlı okullar kurduk. Diğer illerde de okul açma izni verdiğimiz isim hakkı kuruluşları ise çok ince eleyip sık dokuduk. Konsept bütünlüğünü sağlamadığınız anda hizmet birlikteliğini de yakalamakta zorlanıyorsunuz. Kurumsal kimliğimizi bu açıdan çok önemsiyoruz. Bu kimliği zedeleyecek standart dışı yapılanmaya hiç sıcak bakmadık. Bir dönüşüm sürecinin içindeyiz. Öncelikle bu süreç tamamlanıncaya kadar hizmeti en yüksek standartta sunabilmek en temel amacımız. İyi ve nitelikli hizmet üretebildiğimiz ölçüde dönüşüme tabi kurumların Türk Eğitim Sistemine yeni bir soluk getireceğini de düşünüyoruz. Devletimiz süreç tamamlandı ve yeni yerlerinizde sizleri görmek istiyoruz diyeceği an için de teknik hazırlıklarımız devam ediyor. Verdiğimiz hizmetin kalitesine artı katabilecek yerlerle konsept değişikliğine uyumlu hale getirmeye çalışıyoruz kurumlarımızı.

Burs fırsatlarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Başarıyı ödüllendiririz biz her yıl. Kültür Giriş Sınavları adı altında yaptığımız sınavlara her yıl binlerce öğrenci iştirak eder ve bu sınav sonuçlarını bu amaçla kullanırız. Hemen her öğrencimiz az veya çok bir burs ya da teşvikten yararlanır. Öte yandan şehit ve gazi çocuklarını da unutmuyor, onların da eğitim hizmeti ücretlerini çeşitli oranlarda burslarla destekliyoruz. Burada tek tek hangi tür öğrenciye hangi koşullarda ve ne oranda burslar verdiğimizi dile getirmek yerine bursların sosyal bir sorumluluk anlayışımız olduğunu bilmenizi isterim.

DEVLETLE HEM REKABET HEM İŞBİRLİĞİ YAPIYORUZ
Ülkemizdeki özel okul sektörünün durumuna ilişkin neler söyleyebilirsiniz? Yaşanan sorunlar ve sorunlara yönelik çözüm önerileriniz nelerdir?
Bir ülkenin gelişmişlik düzeyini gösteren pek çok kriter vardır. Kişi başına düşen milli gelirden, toplumsal refah düzeyine kadar… Özel okullaşma da bu göstergelerden birisi. Bir kere eğitim zor ve meşekkatli bir iş. Aynı zamanda yüksek düzeyde sorumluluk gerektiren bir iş… Yatırımcı ve işletmeci olarak da kar marjları düşük bir iş. Buna rağmen ısrarla bu sektörde faaliyet icra etmeyi teşvik eden de bir cazibe merkezi. Saygınlığı çok yüksek… Yıllardan beri özel okullaşma oranında beklediğimiz istediğimiz düzeye gelemedik. Bunda ülkenin içinden geçtiği ekonomik, siyasal ve sosyal sistemin de payı büyük. En önemli zorluklarımızdan bir tanesi devlet ile rekabet ediyor olmak. Bir yandan da ürettiğimiz değer ile devletimizin yükünü hafifletmek arzusundayız. Yani hem rekabet ediyor hem de işbirliği içinde taşın altına elimizi koymaya çalışıyoruz. Son yıllarda bazı kentlerimizde oranların yükselmesi ve Avrupa birliği normlarına yaklaşmaya başlaması özel okullaşma bakımından sevindirici. Süreç içinde bunun daha yaygınlaşmasını bekliyoruz. Ürettiğimiz hizmetin kalitesi ölçüsünde kurumsal varlığımızı sürdürmeye, geliştirmeye devam edeceğiz. Bu konuda büyük beklentiler içinde değiliz. Bu kurumlar bir şekilde büyük kar amacı gütmeyen, kendi yağı ile kavrulan kurumlar. Şimdiye kadar en büyük zorluğu öğretmen atamalarında yaşadık. Siz ne kadar güvence verirseniz verin, kamu güvencesi elde etmeyi kafasına koymuş bir öğretmenle de zorla çalışamıyorsunuz. Ancak bunların kamu okullarına alım süreçlerinin daha senkronize ve daha koordineli yapılmasını istiyoruz. Turizm gibi, tarım gibi, madencilik gibi pek çok özel sektör kuruluşuna sürekli teşvikler verilip önleri açılıyorken, eğitim sektörüne de bazen üvey evlat muamelesi gösterilmesini de üzüntüyle karşılıyoruz. İlla bir yer, kredi, teşvik beklentimiz de yok. Bu kurumlar ülke gençliğine hizmet eden kurumlar. Daha yaygın ve erişilebilir hale getirilecek bir takım yasal mevzuatlar, kolaylaştırmalar yapılırsa devletin üzerindeki ağır yükü de bir miktar hafifletmiş olacağız.

VELİLER ÇÖZÜM ODAKLI OKULLARI TERCİH ETMELİ
Özel okul seçerken nelere dikkat etmek gerekiyor? Bu kapsamda velilere neler önerirsiniz?
Öğrenci ve veli odaklı yaklaşım sergileyen okul olmasını çok önemsiyorum. İyi bir eğitim programı sunabilen, güler yüzlü, deneyimli ve dinamik bir ekiple çalışan, çözüm odaklı okullar olması gerekiyor. Bilimsel yeniliklere ve teknolojiye ayak uydurması, aynı zamanda bunu içselleştirerek uygulayabilmesini dikkate almalılar. Bütün önyargılarını bir kenara bırakıp, başarı öyküsü olan okulları tercih etmelerini öneriyorum. Hemen her okul iyi eğitim verdiğini iddia ediyor mutlaka. Önemli olan bunun somut verilerle ölçülebilir, gözlenebilir kılmak. Veli ve okul işbirliğinin güçlü olduğu kurumlar daha nitelikli bir hizmet üretebiliyorlar. Aynı zamanda çocuğun algı ve yeteneklerini dinamize edebilen okullar olmalı. Büyük kentlerde lokasyon yakınlığı ve erişilebilirlik de son derece önemli. Okul öğrenciyi de veliyi de yormamalı, çocuğum enerjisini doğru yöne kanalize edebilmeli, velinin belini incitmemeli…

KÜNYE BİLGİLERİ

Kuruluş Yılı : 1979
Öğrenci Sayısı : 12.500
Öğretmen Sayısı : 1.350
Kulüpler : Kitap, Edebiyat, Felsefe, Bilim ve Teknik, Tiyatro, Görsel Sanatlar, Müzik, İnsan hakları ve Vatandaşlık, Çevre ve Doğal Yaşam
İletişim Bilgileri : Kültür Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğü
İncirli Cad. No:27 Bakırköy/İSTANBUL
Tel : (212) 572 17 77 Fax: (212) 571 62 79
Kurumsal Web : www.kulturegitimkurumlari.com
E-Posta Adresi : Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

> Yurtseven: Öğrenci odaklı hizmet üretiyoruz

Eğitimde 38 yıllık bir geleneği temsil eden Kültür Eğitim Kurumları, bu deneyimini 2 yıldır özel okulculuk alanında sergiliyor. Kısa sürede özel okul sektöründe önemli bir konuma gelen Kültür Eğitim Kurumları’nın uzun yıllara dayanan başarısını şifrelerini Genel Müdür Ahmet Sait Yurtseven ile değerlendirdik.

ahmet_saitKültür Eğitim Kurumları diğer özel okullardan hangi özellikleriyle öne çıkıyor? Bu kapsamda okullarınızda uyguladığınız eğitim modelleri ve programları hakkında neler söyleyebilirsiniz? Ülkemizde uygulanan eğitim metotlarıyla, sizin uygulamalarınız arasında farklılıklar var mı?
Kültür Eğitim Kurumlarının geçmişten bu güne taşıdığı en önemli misyonu verdiği eğitim hizmeti ve sunduğu eğitim olanaklarıyla en iyiyi yakalama ve sektörün lider kurumu olarak her geçen gün nitelikli hizmet üretme konusunda daha iyi bir noktaya gelmedir. Hangi bilgi ve birikim düzeyinde olursa olsun öğrenciyi kurumlarımızda eğitim hizmetine aldığımızda onun gerçekliğine uygun öğretim ortamı sunabilme becerimizdir. Günümüz eğitim bilimlerinin pek çok model ve doktrini vardır. Salt bunlardan birini alıp ilerlemek yerine toplumsal, sosyal, kültürel ve kişisel beklentilere cevap verebilecek esneklikteki eğitim anlayışımızla birey odaklı bir hizmet üretmeye çalışıyoruz. Türk Milli Eğitim Sisteminin belirlemiş olduğu temel becerileri kazandırmanın yanında öğrencilerimizin kişisel gelişim ve kariyer planlarını da göz ardı etmiyor, sistemin temel gereksinimlerini karşılayacak nitelikte bir eğitim hizmetini de sunuyoruz.
Bir diğer önemli farklılığımız uygulanan müfredat değişimine, psikoloji ve pedagojideki yeniliklere, eğitimini verdiğimiz bilim dallarındaki içerik ve yöntem değişikliklerine hemen adapte olabilen ve bunu rahatlıkla uygulamalarımıza yansıtan dinamik bir ekip ile çalışıyoruz. Lokal farklılıkları da dikkate alarak tüm okullarımızda aynı damak lezzetini bırakan bir konsept bütünlüğü ile hizmetlerimizi devam ettiriyoruz. Bunları da ulaşılabilir, erişilebilir bir ücret politikası ile çok da kar amacı gütmeden yapma gayretindeyiz.

EN BELİRLEYİCİ YANIMIZ AKILLI EĞİTİM KONSEPTİ
Eğitim sisteminde teknoloji kullanımının önemi gün geçtikçe artıyor. Bu kapsamda son yıllarda Akıllı Okul Konsepti öne çıkıyor. Bu konsept hakkında ne düşünüyorsunuz? Okullarınızda bu konsepte uygun eğitimler veriyor musunuz?
Kültür Eğitim Kurumlarının geçmişten bu güne en belirleyici yanlarından birisi zaten eğitim teknolojileriyle barışık olmamız. Akıllı eğitim teknolojilerinin ülke gündemine girmediği dönemlerde dahi biz bu zorunluluğu görmüş, 1996 yılından itibaren dersliklerimizi bu konsepte uygun hale getirmiştik. Sadece bu teknolojiyi kurmayla da kalmamış, çok kapsamlı içerikler hazırlamış, bunun için önemli bütçeler ayırarak büyük yatırımlar yapmıştık. Bugün de en belirleyici yanlarımızdan birisi akıllı eğitim konsepti… Burada şu gerçekliğin de farkındayız; Sadece teknolojik donanım ile bu etkinliği sürdüremezsiniz. Güncel ve doğru bilgiyle hazırlanmış bir içeriğe ve bunu verimli ve etkili kullanabilecek bir insan kaynağına da ihtiyacınız var. Bu üç unsuru senkronize kullandığınız ölçüde başarıyı yakalıyor, öğrencinin daha hızlı ve daha kalıcı öğrenmesini sağlıyorsunuz. Şu an okullarımızdaki tüm dersliklerimiz bu teknoloji ile donatılmış ve bu içerikler kullanılır vaziyette. Öğrenci artık pek çok bilgiye daha az zaman kaybıyla erişebiliyor. Öğretmen kendini daha iyi bir takım lideri olarak hissediyor. Genç ve dinamik öğretmen ekibimiz zaten kafa yapısı olarak bu teknolojiye uzak değil. Çeşitli hizmetiçi eğitim programlarımızla da pedagojik olarak nasıl kullanacaklarını daha net kavramış oluyorlar. Bu aynı zamanda öğretmenimizin de kişisel gelişimine yaptığımız bir yatırım.

ÖĞRETMEN NİTELİĞİNDEN ÖDÜN VERMEYİZ
Okulunuzda çalışacak öğretmenleri seçerken nelere dikkat ediyorsunuz, hangi kriterlere öncelik veriyorsunuz?
Bir kere çok geniş bir öğrenci yelpazesine hitap ediyoruz. Kültür Eğitim Kurumları ana sınıfından liseye kadar her yaş grubundan öğrenciyi bünyesinde barındıran bir kurum. Ülkenin farklı lokasyonlarındaki okullarımızla aynı zamanda sosyal ve kültürel olarak da çok geniş bir spektrumda hizmet üretmeye çalışıyoruz. Hizmet sektörleri arasındaki eğitimde en son sığınacağınız şey öğretmen niteliğinden ödün vermektir. Bu, doğrudan verdiğiniz hizmete yansır. Bu nedenle biz öncelikle akademik yeterliliğe bakıyoruz. Tabi ki bu tek başına yeterli değil. Pedagojik yeterliliklerini ölçmeye ve eğer bu konuda kazandırmamız gereken deneyimler varsa henüz göreve başlamadan bunu kazandırmaya çalışıyoruz. Ekibimiz uzun yıllardan beri beraber olduğumuz öğretmenlerden ve her yıl aramıza yeni katılan öğretmenlerden oluşuyor. Bu iki grup arasında işbirliği ve deneyim paylaşımını güçlü tutmaya özen gösteriyoruz. Öte yandan sürekli yerinde gözlemlerle öğretmenimizi canlı ve diri tutmaya çalışıyoruz. Amacımız onlara rahat çalışıp işlerini yapabilecekleri bir öğrenme ve öğretme ortamı hazırlamak. Bunu yaparken de zihnen rahat olacakları bir özlük hizmeti sunmak. Vatanını, milletini, insanını seven, evrensel ahlaki değerlere sahip ve bunlar ile öğrencisine örnek olabilecek öğretmenlerle çalışmak çok keyifli.

100 ÖĞRENİDEN 64’Ü ÜNİVERSİTEYE YERLEŞTİ
Öğrencilerinizi TEOG ve üniversite sınavlarına hazırlamak için yaptığınız çalışmalara da değinebilir misiniz?
Okullaşma sürecimiz çok yeni. İki yıldır okul olarak hizmet sunuyoruz. Ancak 38 yıllık bir gelenekten geliyoruz ki bu zaten en öncü belirleyicimiz. Her ne kadar genç bir okul olarak tanımlasak da Kültür Eğitim Kurumları bugün ülke gündeminde haklı bir yere gelmiş pek çok okul zincirinin de amiral gemisi. Biz öğrencilerimize sınıf düzeylerine uygun temel kazanımları vermenin yanında ayrıca bir üst okula geçişe yönelik çok kapsamlı bir eğitimi de sunuyoruz. Programlarımızı oluştururken bu vasfımızı geri plana itmedik. 38 Yıllık deneyimi bir çırpıda silip atamazsınız hakeza bunu atmak değil, tam tersine kullanmak en vazgeçilmez unsurumuz. Geçen yıl liselerimizin son sınıfındaki her 100 öğrenciden 64’ü lisans eğitimini kazanarak bir üniversiteye yerleşti. Bunlar da öyle eften püften, düşük puanlı bölümler değil. Okullarımızda her hafta deneme sınavları uygulayarak çocukları girecekleri merkezi sınavlara alışık hale getiriyoruz. Bu sınavlardaki zaafları hakkında sürekli geri bildirimler alarak onları giderecek eğitim uygulamalarını yapıyoruz. Sınıflarımızdaki öğrenci sayıları bu yoğun ilgiyi sunabilecek boyutlarda. Tam gün eğitimin bir kısmını doğrudan merkezi sınavlara teknik hazırlık ile yürütüyor, hatta cumartesi günleri de bu konuda uygulamalar yaparak çocukların zamanı verimli kullanabilmelerine olanak sunuyoruz.

Öğrencilerinize sportif, sanatsal ve kültürel, yabancı dil alanında ne gibi imkânlar sunuyorsunuz? Ayrıca okullarınızda öğrencilere sunduğunuz burs olanaklarından da bahsedebilir misiniz?
Kolejlerimiz fiziki mekan olarak bu etkinliklere çok elverişli. Temel Liselerimiz dönüşüm süreci tamamlanıncaya değin mevcut binalarında hizmet üretiyorlar. Bu binalarda bizi en zorlayan etkinlik sportif etkinlikler. Bunu açık yüreklilikle söyleyebilirim. Onun dışında her okulumuzda kulüplerimiz aktif bir şekilde faaliyetlerini sürdürüyorlar. Gerek okul içinde gerekse okul dışında pek çok kültürel etkinlikler düzenliyoruz. Okul sadece teknik anlamda öğrenciyi bir üst okula hazırlayan bir yer değildir. Çocukların yaşama da hazırlanması gerekiyor. En basit yaşamsal becerileri kazandırmanın yanında en grift becerileri kazandırma konusunda da programlarımız oluyor. Aynı zamanda değerler eğitimi gibi bir derse müfredatında yer veren belki de ilk eğitim kurumlarından biriyiz. Müzik grupları, tiyatro grupları, resim ve plastik sanat etkinlikleri, edebiyat ve kitap kulüpleri gibi pek çok etkinlik gruplarımız var. Öğrencilerimizin okullarımıza aidiyet duygusu ile bağlanmasına önem veriyor ve bu tür etkinliklerle bunu desteklemeye çalışıyoruz.
Dil eğitimi konusunda da belki bu konsepte göre kurgulanmış okullar değiliz ama biz bunu da önemsiyoruz. Özellikle kolejlerimizin en belirleyici özelliklerinden biri dil eğitimi. Temel liselerimizin de 9 ve 10. Sınıflarında matematik ve Türkçe kadar önemsediğimiz bir ders İngilizce. Diğer sınıf düzeylerinde ise filoloji dallarına girecek öğrenciler için ayrıca programlar düzenliyor onları dil alanında da iyi bir geleceğe hazırlıyoruz.

YATAY DEĞİL DİKEY BÜYÜMEYE ÖNEM VERİYORUZ
Kültür Eğitim Kurumları olarak gelecek döneme yönelik yeni yatırım planlarınız nelerdir?
Kültür Eğitim Kurumları sağlıksız yatay büyüme yerine sağlıklı dikey büyümeye önem veriyor. Mantar gibi çoğalmak hiçbir zaman bizim temel ilkemiz olmadı. Bu konuda farklı beklentilerimiz olsaydı ülke genelindeki hemen her yere okul açardık ama bu da bizim kalitemize olumsuz yansırdı. Böyle yapmadık. İnce eleyip sık dokuduk. İstanbul ve Ankara gibi büyük illerde yönetişim bakımından tüm yönleriyle kendimize bağlı okullar kurduk. Diğer illerde de okul açma izni verdiğimiz isim hakkı kuruluşları ise çok ince eleyip sık dokuduk. Konsept bütünlüğünü sağlamadığınız anda hizmet birlikteliğini de yakalamakta zorlanıyorsunuz. Kurumsal kimliğimizi bu açıdan çok önemsiyoruz. Bu kimliği zedeleyecek standart dışı yapılanmaya hiç sıcak bakmadık. Bir dönüşüm sürecinin içindeyiz. Öncelikle bu süreç tamamlanıncaya kadar hizmeti en yüksek standartta sunabilmek en temel amacımız. İyi ve nitelikli hizmet üretebildiğimiz ölçüde dönüşüme tabi kurumların Türk Eğitim Sistemine yeni bir soluk getireceğini de düşünüyoruz. Devletimiz süreç tamamlandı ve yeni yerlerinizde sizleri görmek istiyoruz diyeceği an için de teknik hazırlıklarımız devam ediyor. Verdiğimiz hizmetin kalitesine artı katabilecek yerlerle konsept değişikliğine uyumlu hale getirmeye çalışıyoruz kurumlarımızı.

Burs fırsatlarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Başarıyı ödüllendiririz biz her yıl. Kültür Giriş Sınavları adı altında yaptığımız sınavlara her yıl binlerce öğrenci iştirak eder ve bu sınav sonuçlarını bu amaçla kullanırız. Hemen her öğrencimiz az veya çok bir burs ya da teşvikten yararlanır. Öte yandan şehit ve gazi çocuklarını da unutmuyor, onların da eğitim hizmeti ücretlerini çeşitli oranlarda burslarla destekliyoruz. Burada tek tek hangi tür öğrenciye hangi koşullarda ve ne oranda burslar verdiğimizi dile getirmek yerine bursların sosyal bir sorumluluk anlayışımız olduğunu bilmenizi isterim.

DEVLETLE HEM REKABET HEM İŞBİRLİĞİ YAPIYORUZ
Ülkemizdeki özel okul sektörünün durumuna ilişkin neler söyleyebilirsiniz? Yaşanan sorunlar ve sorunlara yönelik çözüm önerileriniz nelerdir?
Bir ülkenin gelişmişlik düzeyini gösteren pek çok kriter vardır. Kişi başına düşen milli gelirden, toplumsal refah düzeyine kadar… Özel okullaşma da bu göstergelerden birisi. Bir kere eğitim zor ve meşekkatli bir iş. Aynı zamanda yüksek düzeyde sorumluluk gerektiren bir iş… Yatırımcı ve işletmeci olarak da kar marjları düşük bir iş. Buna rağmen ısrarla bu sektörde faaliyet icra etmeyi teşvik eden de bir cazibe merkezi. Saygınlığı çok yüksek… Yıllardan beri özel okullaşma oranında beklediğimiz istediğimiz düzeye gelemedik. Bunda ülkenin içinden geçtiği ekonomik, siyasal ve sosyal sistemin de payı büyük. En önemli zorluklarımızdan bir tanesi devlet ile rekabet ediyor olmak. Bir yandan da ürettiğimiz değer ile devletimizin yükünü hafifletmek arzusundayız. Yani hem rekabet ediyor hem de işbirliği içinde taşın altına elimizi koymaya çalışıyoruz. Son yıllarda bazı kentlerimizde oranların yükselmesi ve Avrupa birliği normlarına yaklaşmaya başlaması özel okullaşma bakımından sevindirici. Süreç içinde bunun daha yaygınlaşmasını bekliyoruz. Ürettiğimiz hizmetin kalitesi ölçüsünde kurumsal varlığımızı sürdürmeye, geliştirmeye devam edeceğiz. Bu konuda büyük beklentiler içinde değiliz. Bu kurumlar bir şekilde büyük kar amacı gütmeyen, kendi yağı ile kavrulan kurumlar. Şimdiye kadar en büyük zorluğu öğretmen atamalarında yaşadık. Siz ne kadar güvence verirseniz verin, kamu güvencesi elde etmeyi kafasına koymuş bir öğretmenle de zorla çalışamıyorsunuz. Ancak bunların kamu okullarına alım süreçlerinin daha senkronize ve daha koordineli yapılmasını istiyoruz. Turizm gibi, tarım gibi, madencilik gibi pek çok özel sektör kuruluşuna sürekli teşvikler verilip önleri açılıyorken, eğitim sektörüne de bazen üvey evlat muamelesi gösterilmesini de üzüntüyle karşılıyoruz. İlla bir yer, kredi, teşvik beklentimiz de yok. Bu kurumlar ülke gençliğine hizmet eden kurumlar. Daha yaygın ve erişilebilir hale getirilecek bir takım yasal mevzuatlar, kolaylaştırmalar yapılırsa devletin üzerindeki ağır yükü de bir miktar hafifletmiş olacağız.

VELİLER ÇÖZÜM ODAKLI OKULLARI TERCİH ETMELİ
Özel okul seçerken nelere dikkat etmek gerekiyor? Bu kapsamda velilere neler önerirsiniz?
Öğrenci ve veli odaklı yaklaşım sergileyen okul olmasını çok önemsiyorum. İyi bir eğitim programı sunabilen, güler yüzlü, deneyimli ve dinamik bir ekiple çalışan, çözüm odaklı okullar olması gerekiyor. Bilimsel yeniliklere ve teknolojiye ayak uydurması, aynı zamanda bunu içselleştirerek uygulayabilmesini dikkate almalılar. Bütün önyargılarını bir kenara bırakıp, başarı öyküsü olan okulları tercih etmelerini öneriyorum. Hemen her okul iyi eğitim verdiğini iddia ediyor mutlaka. Önemli olan bunun somut verilerle ölçülebilir, gözlenebilir kılmak. Veli ve okul işbirliğinin güçlü olduğu kurumlar daha nitelikli bir hizmet üretebiliyorlar. Aynı zamanda çocuğun algı ve yeteneklerini dinamize edebilen okullar olmalı. Büyük kentlerde lokasyon yakınlığı ve erişilebilirlik de son derece önemli. Okul öğrenciyi de veliyi de yormamalı, çocuğum enerjisini doğru yöne kanalize edebilmeli, velinin belini incitmemeli…

KÜNYE BİLGİLERİ

Kuruluş Yılı : 1979
Öğrenci Sayısı : 12.500
Öğretmen Sayısı : 1.350
Kulüpler : Kitap, Edebiyat, Felsefe, Bilim ve Teknik, Tiyatro, Görsel Sanatlar, Müzik, İnsan hakları ve Vatandaşlık, Çevre ve Doğal Yaşam
İletişim Bilgileri : Kültür Eğitim Kurumları Genel Müdürlüğü
İncirli Cad. No:27 Bakırköy/İSTANBUL
Tel : (212) 572 17 77 Fax: (212) 571 62 79
Kurumsal Web : www.kulturegitimkurumlari.com
E-Posta Adresi : Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir.

Son Güncelleme: Cuma, 28 Nisan 2017 14:23

Gösterim: 1468


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.