banner

Eğitimde değişim şart! Ama nasıl?




Hatice Yılmaz - Oğuzkaan Koleji Yönetim Kurulu Üyesi ve Eğitim Koordinatörü

hatice_yilmazPandemi sürecinde okullarını en uzun süre kapalı tutan ülkelerden biri de Türkiye oldu. Neredeyse 18 ay boyunca okuldan uzak kalan öğrencilerin bir bölümü eğitime neredeyse hiç erişemedi. Sınırlı sürelerle de olsa uzaktan eğitime erişebilen öğrenciler için verilen eğitimin oldukça yetersiz kaldığı hepimizin bildiği bir gerçektir. Özel okullar uzaktan eğitim sürecini yoğun olarak sürdürüp öğrencilerini yakından takip ettiler. Ancak 2021-2022 eğitim öğretim dönemi başladığında pandeminin eğitim sürecine verdiği hasar daha net görüldü. Öğrencilerimizin sosyal-duygusal gelişim düzeyleri neredeyse pandemi öncesindeki sınıf düzeyinde kalmıştı. Akademik kayıpların ise zannettiğimizden çok daha fazla olduğunu tespit ettik. Birinci dönemin sonuna geldiğimiz bu günlerde öğrencilerin sosyal-duygusal beceri eksiklerinin tamamlanmadığını, akademik kayıplarının tamamlanması için en az iki yıl daha sıkı çalışmak gerektiğini görüyoruz.

Bir ülkede eğitimin kalitesine yapılan yatırım, o ülkenin ekonomik geleceğinin en önemli belirleyicisidir. Pandeminin eğitime ve iş dünyasına yaptığı en büyük etki; dijital teknolojilerin etkin kullanılmaya başlanması ve uzaktan çalışma yönteminin olabileceğinin fark edilmesi nedeniyle iş dünyasının eğitimden beklentilerinin değişmesi olmuştur.

İş dünyası; kendi kendine öğrenme becerisi edinmiş, sorun çözme becerisi gelişmiş, tüm bilgi birikimini kullanarak iş üretebilen, güçlü iletişim kurabilen, alanına hâkim ve kendini sürekli geliştirme becerileri edinmiş çalışanlar arıyor. Özel eğitim sektörünün önünde hem iş dünyasının beklentilerine cevap verecek insan yetiştirmek için eğitim öğretimi yeniden yapılandırma görevi var hem de yetişkin eğitimine yönelik büyük bir fırsat var. Bugüne kadar uygulanmakta olan eğitim, sanayi toplumuna insan yetiştirmek üzerine kurgulanmış. Oysa bugün makineleri kullanabilen insana değil, tüm bilgi birikimini kullanarak makinelere yeni iş yapma becerisi kazandırabilecek, araştıran, düşünen ve üreten insanlara ihtiyaç var. Dolayısıyla eğitim öğretim sisteminin değişimi şart.

Eğitim öğretimde başarıya ulaşabilmemiz için tüm akademik bilgilerin birbirleri ile ilişkilendirildiği disiplinler arası öğretim yöntemi, öğrenilen bilgilerin uygulamaya dönüştürüldüğü STEM uygulamaları ile atölye çalışmaları olmazsa olmaz bir gerekliliktir. Ayrıca öğrencilerin sosyallik, girişkenlik, sebat, sorumluluk, merak, yaratıcılık, iş birliği, strese dayanıklılık gibi sosyal ve duygusal beceriler alanlarında geliştirilmesi gerekmektedir. Günümüzde okuryazarlık kapsamına akademik yeterlilikle birlikte dijital okuryazarlık, fiziksel ve zihinsel sağlık, sosyal ve duygusal becerilerde giriyor. OECD bu kapsamda öğrencilerin sahip olması gereken dönüştürücü yetkinlikleri, yeni değer yaratmak, gerilimleri ve ikilemleri uzlaştırmak ve sorumluluk almak olarak açıklıyor. Gerilimleri ve ikilemleri uzlaştırmak için öğrencilerin bilişsel esnekliğe ve birçok konuyu farklı bakış açılarından görebilmeye ihtiyaçları vardır. Sorumluluk alabilmeyi öğrenmek için yenilik, değişim, çeşitlilik, belirsizlik ve belirsizlikle başa çıkmak için sorumlu bir şekilde başkalarıyla birlikte çalışmaya ihtiyaçları vardır. Öğrencilere bu becerilerin kazandırılması ise ancak bu becerileri içselleştirmiş öğretmenlerle mümkün olacaktır.
OECD’nin yayınladığı “Eğitimin Geleceği ve Beceriler” raporunda da belirtildiği gibi eğitimin odağını öğrenmekten öğretmeye kaydırmak gerekiyor. Öğretmenlerin tüm öğrencilerin potansiyellerini gerçekleştirmelerine yardımcı olmak için iyi bir akıl hocası iyi bir koç olmaları önem kazanıyor. Dolayısıyla eğitim sisteminde yapılacak değişiklik öğretmen eğitimini de zorunlu hâle getiriyor.
Yetişkinlerin sahip olduğu becerileri iş dünyasının beklentilerine cevap verebilecek düzeye yükseltmek de ayrı bir çalışma alanı olarak karşımızda duruyor. Eğitimcilerin iş dünyası ile iş birliği yaparak hangi alanlarda ve ne tür eğitime ihtiyaç olduğunu belirleyip bu alanlara yatırım yapmaları gerekiyor. Tüm bu çalışmalar, özel eğitim sektörüne ek yatırım ve ek maliyet getiriyor.
Özel eğitim sektörünün önündeki kısa vadedeki en önemli sorunu ise ekonomik belirsizliktir. Özel eğitim sektörü senede bir defa zam yapma hakkına sahiptir ve bu ücretle bir eğitim öğretim yılını tamamlamak zorundadır. Oysa 2021-2022 dönemi için belirlenmiş olan fiyatlar, girdi maliyetlerinin umulanın üzerinde artmış olması özel okulları oldukça zorlamaktadır. Önümüzdeki bir iki yılı atlatabilen kurumlar işini en iyi yapan ve fiyat-hizmet dengesini sağlıklı oturtabilen kurumlar olacaktır. Özel eğitim sektörünün özellikle özel okulların ayakta kalabilmesi için devlet desteği şart gibi görünüyor. Vergi indirimi, KDV’nin kaldırılması gibi destekler sektörü biraz olsun rahatlatacaktır.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.