banner

Eğitimin yüksek maliyetleri adilce paylaşılmalı!




Zafer Öztürk - TÖZOK Yönetim Kurulu Başkanı

zafer_ozturk2022- 2023 öğretim yılına başlarken özel okulların son dönemde yaşadıkları zorlukları hatırlamakta yarar olacaktır. Şöyle ki; okul kapanışlarının çok yüksek bir sosyal bedele karşılık geldiği iki yıllık pandemi ve ardından gelen ekonomik dalgalanmaların oluşturduğu mali güçlükler sonucu, özel okullar öğrenci kaybına uğramış ve birçok özel okul kapanmıştır. Velilerimizin, öğretmen ve diğer personelimizin, ayrıca eğitim alanında hizmet sunan diğer birimler olumsuz etkilenmiştir. Pandemi sürecinde özel okulların kapalı kaldığı gün sayısının, gelir seviyesi yüksek ülkelere göre fazla olması, okullarımıza ve özellikle okul öncesi kurumlarımıza büyük darbe vurmuştur.

Bu olumsuz süreçte başta kurumlarımızın kendi özverileri gelmek üzere bütün yetkili birimlerin özel okul sektörünün daha fazla yıpranmaması amacıyla yaşananların tamiri için azami hassasiyeti göstermelerini beklemekteyiz.

2022-2023 öğretim yılında öne çıkacak en önemli konu, yüksek enflasyon nedeniyle özel okulların genel giderlerini oluşturan kalemlerde %100’ün üzerindeki artış oranının nasıl telafi edilebileceği arayışları olacaktır. Asgari ücret ve memur maaşlarına Ocak 2023’te yapılacak artışın, özel okul çalışanlarına etkilerinin nasıl gelişeceği, buna karşılık özel okulların ara sınıf ücretlerinde ne kadarlık bir artışa izin verileceği ve bunun okul bütçeleri dengesine etkileri de baş edilmesi geren diğer bir alan olacaktır.

Özel okul ücretlerinin yılda bir kez değiştirilebilmesi ve ilan edilen ücretin bir yıl boyunca değiştirilememesinden dolayı kurumlarımız yüksek enflasyon karşısında kendilerini koruyamamaktadır. Özel okul sektörünü darboğaz içerisine sokan bu hususta bazı düzenlemelerin yapılmasını Bakanlığımızdan beklediğimizi belirtmek isterim. Eğitimin yüksek maliyetli bir hizmet olduğu malumdur. Dolayısıyla maliyeti adilce paylaşmak gerekir.

2022-2023 öğretim yılında (birkaç yıllığına da olsa) KDV dahil olmak üzere, vergilerimiz konusunda bazı iyileştirici düzenlemeler beklemekteyiz. Birçok ülkede eğitim kurumlarına muhtelif vergi muafiyeti veya mali destek uygulamaları yapılmaktadır. Ülkemizde okullara herhangi bir teşvik, yatırım desteği, vergi muafiyeti veya benzeri destekler maalesef bulunmamaktadır. Özel okullarla ilgili vergi iyileştirmelerinin yapılması bunca zorluklar içinde hizmete devam etmeye çalışan eğitim kurumlarımıza bir can suyu olacaktır.

Devletimizin, özel okullara giden öğrencilerin velilerine mali katkı sağlaması, resmi okullarda öğrenim gören öğrencilerin, devlete olan maliyeti oranında çocuğunun gideceği özel okula katkı ve yardım sağlaması veya öğretmen ücretlerinin Bakanlığımızca desteklenmesi beklenmektedir.

Ayrıca genel eğitimimizi de kapsayan ve yanlış olduğuna inandığımız bir konu da izinsiz eğitim faaliyetleridir.

Pandemi sürecinin de kullanılmasıyla özellikle son dönemlerde Milli Eğitim Bakanlığından ruhsatı olmayan ve kayıt altına alınamayan, şahıs veya gruplar tarafından, büyük şehirlerde villa ya da plaza tipi yerlerde, küçük kentlerde ise büro tipi mekânlarda kaçak eğitim faaliyeti yürütüldüğünün de dikkatlerden kaçmamasını isterim.

Çoğunlukla öğretmenlik mesleği icra eden kişiler tarafından; nadiren de eğitimci olmayan kişiler tarafından, saatlik ücreti 300 TL’ye varan özel ders piyasası oluşturulmuştur. Maalesef ağırlıklı olarak resmi okullarda (bazen de özel okullarda) öğretmenlik görevini şeklen ifa eden birçok öğretmen, asıl motivasyon ve performanslarını özel ders vererek göstermektedirler. Üzülerek görülmektedir ki bu öğrencilerin azımsanmayacak bir miktarı öğretmenin kendi öğrencisidir

Tabii ki bu konunun bir de güvenlik ve mali yönden zararlarını da göz önünde bulundurmalıyız.

Güvenlik yönünden, MEB ataması olmayan, adli sicili meçhul, öğretmenlik ehliyeti taşımayan hatta KHK ile meslekten men edilmiş kişiler tarafından bu faaliyetler yürütülmekte olup, ulusal güvenliği tehdit edebilecek derecede yaygınlaşmaktadır.

Mali yönden, kısmen ya da tamamen belgesiz ödeme ve tahsilat düzeninin hüküm sürdüğü bu alanda, ülkemizin vergi ve SGK kaybı üst düzeydedir. İstanbul’da kaçak kursların, yıllık ücretinin 20.000 - 50.000 TL aralığında olduğu ve aynı kentte on binlerce öğrencinin bu kurslara devam ettiği düşünüldüğünde, ekonomik boyut daha net anlaşılabilecektir. Çocuklarına daha iyi bir gelecek sunabilmek için ailelerin eğitim adına yaptığı bu harcama, kısıtlı kaynakların heba edilmesi anlamına da gelmektedir.

Kayıt dışı kurslarla mücadelede milli eğitim müdürlüklerinin ve illerde oluşturulan komisyon ve kurulların güçlendirilmesi ve kayıt dışı eğitim oluşumlarıyla mücadelede yeni bir düzenleme yapılmasına acil ihtiyaç bulunmaktadır

Aynı zamanda Cumhuriyetimizin 100. Yılını da kucaklayan 2022-2023 öğretim yılının, olumsuzlukların da son bulmasına vesile olmasını; ülkemize, öğrencilerimize, öğretmenlerimize ve eğitime gönül veren dostlara hayırlı olmasını içtenlikle diliyorum…

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.