Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Girne Koleji CEO’su Dilek Cambazoğlu, önümüzdeki dönemde eğitimin nihai hedeflerini, öğrencilerin psikososyal ihtiyaçlarını akademik başarıyla denk tutarak belirlediklerini söyledi. Cambazoğlu, yüz yüze eğitim için yaptıkları hazırlıkları artı eğitim’e anlattı.
Kesintisiz yüz yüze eğitim için hangi tedbirler alınmalı?
Okullar yalnızca akademik bilginin aktarıldığı ortamlar değil. Yaşanan süreç eğitimcileri, öğrencileri, velileri eğitimin ve okulun işlevleri ile ilgili tekrar düşünmeye sevk etti. Eğitim yaşamından fiziksel olarak uzaklaşılmasıyla okul içi sosyal öğrenme ile sınıf içi iletişime dayalı akran etkileşimi kayboldu, küçük yaş gruplarında somut öğrenme deneyimleri eksik kaldı. ‘Okulların açılmaması daha fazla kaldırılabilir mi?’ bu soruyu sormalıyız. Öncelik açılması olmalı ve tüm tedbirler buna göre alınmalı.
Öğrencilerin, öğretmenlerin ve diğer personelin sağlığının her anlamda korunabileceğinden emin olunması gerekiyor. Okul ile temas eden herkesin fiziksel sağlığının güvence altına alınmasının yanı sıra pandemi döneminin ve okula dönüşün getirdiği psikososyal zorluklara karşı hem öğretmenler hem de öğrenciler desteklenmeye devam edilmeli. Öğretmenlerin sınırlı bir bölümü aşılanmaya başladı, çocukların ise aşılanmalarının önünde uzun bir süreç var. Bu süreçler MEB ve Sağlık Bakanlığı iş birliği ile hızlı bir şekilde planlanarak koordine edilmeli.
Yüz yüze eğitimin özellikle de çocukların sosyalleşmesi ve okula aidiyet gibi konulardaki önemini düşününce önümüzdeki dönemde eğitimin nihai hedeflerini, öğrencilerin psikososyal ihtiyaçlarını akademik başarıyla denk tutarak belirlemek gerekecek. Eğitim ortamları oturma düzenleri, teneffüsler, servisler ve beden eğitimi gibi virüs bulaşma riski yüksek dersler başta olmak üzere her açıdan yeniden düzenlendi. Bu ortamlarda fiziksel koruma için konulmuş olan sosyal mesafe, maske, ateş ölçümü ve hijyen kurallarının uygulanmasında disiplini elden bırakmamak, okullarda kuralların uygulanmasını sağlayacak sayıda görevli bulundurmak gerekecek.
OKULA UYUM İÇİN 7 GÖREV
MEB ve okullar kriz yönetimine hazır mı?
Pandemi, beklenmedik ve hızlı bir şekilde hayatımızın içine girdi. 2 seneye yaklaşan bu süreçte epey bir tecrübe kazandık. Pandemi süreci özellikle belirsiz karşımıza çıkabilecek afetler ile ilgili de bir eylem planı oluşturmak gerektiğinin önemini bir kez daha gözler önüne serdi.
Salgın sonrasında okul ortamının güvenli hale getirilmesi ve okula uyumun kolaylaştırılması sürecinde okul yönetimi, öğretmenler, okul çalışanları, aileler ve öğrencilere düşen görev ve sorumlulukları maddeler halinde özetlemek isterim:
Salgını dikkate alarak okul psikososyal koruma, önleme ve krize müdahale eylem planı ile acil durum eylem planını güncellenmeli
Her sınıf için iletişim ağı oluşturulmalı
Öğrenci, öğretmen ve okul çalışanlarına ait acil durumlarda iletişime geçilecek kişilerin listesi oluşturulmalı ve/veya güncellenmeli
Okul dışındaki paydaşlarla (Aileler, Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi, Milli Eğitim Bakanlığı vb.) bilgi paylaşım sistemi geliştirilmeli
Koruma ve önleme konusunda tüm paydaşları bilgilendirilmeli
Okulların açılmama ihtimaline karşılık online eğitim süreçleri önceden tasarlanmalı
Her sınıf seviyesindeki kritik kazanımlara yönelik ölçme değerlendirme çalışmaları planlanmalı
Pandemi nedeniyle oluşacak olumsuzluklar için hangi senaryolar hayata geçirilecek?
Uluslararası dokümanlar incelendiğinde, salgının dünya geneline yayıldığı ilk şok sürecinde, bu krizin eğitim sistemleri ve öğrenciler üzerindeki etkilerini anlamlandırma ve yaşanan ve yaşanabilecek etkiler karşısında çözümler üretmeye yönelik bir odak bulunuyordu. Zamanla salgın hayatımızın bir gerçeği haline geldi ve birçok kurum ve sistemde önemli değişikliklere gidildi. Çalışmaların odağı da önümüzdeki süreçte eğitim sistemlerini nelerin beklediği, salgın sonrası eğitimin nasıl yapılandırılabileceği, salgından hangi derslerin çıkarılabileceği, daha güçlü ve esnek bir yapının nasıl oluşturulabileceği gibi konularda yoğunlaştı.
Milli Eğitim Bakanlığımız yeni eğitim öğretim yılına ilişkin farklı senaryolar üzerine çalıştığını biliyoruz. Biz de kurum olarak her türlü gelişmeyi yakın takip ederek tüm hazırlıklarımızı tamamladık. Bu senaryolar ile ilgili başlıklara kısaca değinmek isterim:
TERS YÜZ SINIF MODELİ
İlk senaryo Ters Yüz Sınıf Modeli.Bu modelde, eğitimin bir kısmı yüz yüze bir kısmı uzaktan yapılacak.Bazı derslerin tamamı uzaktan verilebileceği gibi, bazı derslerde teorik eğitim okulda pratik eğitim evlerde yapılacak.Öğrenciler okullarında derslerini dinledikten sonra verilen proje ve ödevlerle konuyu evlerinde pekiştirecek. Öğretmenler sürecin her aşamasında öğrencileriyle iletişimde olacak.
SEYRELTME SINIF
Bir diğer senaryo ise öğrencilerin kendi okullarında ikili eğitime geçmesi. Bu plana ilişkin fizibilite çalışmaları başlatıldı. Sınıflar için "seyreltme çalışması" yapılıyor.Senaryo uygulanırsa 20 öğrencilik bir sınıf yarı yarıya seyretilecek.10 öğrenciye sabah, 10 öğrenciye ise öğlen yüz yüze eğitim verilecek.
Okulların hiç açılmaması veya açıldıktan sonra tekrar ara verilmesi ihtimaline karşı da tam zamanlı uzaktan eğitim planı çalışılıyor.
UZAKTAN EĞİTİM
Söz konusu içerikler, yüz yüze eğitime geçilse dahi kurumların online eğitim platformları üzerinden öğrencilere sunulmaya devam edilecek.
Farklı senaryolara göre, kantin, yemekhane ve ulaşım hizmetlerinin nasıl düzenleneceği üzerinde de çalışılıyor.
MEB ve eğitim dünyası kesintisiz yüz yüze eğitim için hangi ortak adımları atmalı?
Kesintisiz yüz yüze eğitim için MEB ve eğitim dünyasının ortak adımlar atması önemlidir. Yapılacak takvim planlamalarında ve takvimlendirmelerde bölgesel farklılıklar da dikkate alınarak süreç yönetilebilir düşüncesindeyim. Atılacak adımlarla ilgili TEDMEM (Türk Eğitim Derneği Düşünce Kuruluşu) tarafından hazırlanan ve önemli gördüğüm Türkiye’nin Telafi Eğitimi Yol Haritası çalışmasında yer alan başlıklardan kısaca bahsetmek isterim:
Hiçbir öğrenci olması gereken düzeyin gerisinde bırakılmamalıdır.
Öğretmenler her koşulda desteklenmelidir.
Öğrencilerin öğrenmeye etkin bir şekilde katılabilmeleri için sosyal ve duygusal iyi olma halleri önceliklendirilmelidir.
Her bir öğrencinin öğrenme kayıpları ve eksikliklerini tespit etmeye kaynaklık edecek geçerli, güvenilir ve aynı zamanda süreç odaklı bir ölçme değerlendirme yaklaşımı benimsenmelidir.
Karar alma süreçlerinde telafi programının genel çerçevesi ve temel prensipleri merkezi düzeyde belirlenmeli; uygulamada okulların ihtiyaçları esas alınmalıdır.
Öğrenme kayıpları ve eksikliklerinin belirlenmesi kadar öğrencilerin sosyal ve duygusal gereksinimleri de belirlenmeli ve izlenmelidir.
Yeni öğretim programı çalışmaları kapsamında mevcut öğretim programları çerçeve program anlayışıyla yeniden uyarlanmalı, salgında önemi anlaşılan yaşam becerilerine de yer verilmelidir.
Uzaktan öğrenme sürecinde çoğunlukla kapsam dışı bırakılan uygulamalı dersler, öğrencinin bütüncül gelişimini de destekleyecek biçimde yeni bir anlayışla düzenlenmelidir.
Öğrenciler okullara hangi şartlar altında adım atacaklar?
Pandemi sonrası öğrencilerimizin rahatlıkça adapte olabilmeleri için Okula Uyum programımızı oluşturduk. Okula Uyum Programımız çerçevesinde öncelikle öğrencilerimizin COVİD-19 süreci ile ilgili bilgilendirmelerini sağladık. Bu süreçte rehberlik servisimiz salgın sürecinde ortaya çıkan stres, kaygı ,depresyon gibi psikolojik tepkilere karşılık çalışmalar yürüttü ve yürütmeye devam edecek.
Salgın sonrasında okul ortamının güvenli hale getirilmesi ve okula uyumun kolaylaştırılması sürecinde okul yönetimi, öğretmenler, okul çalışanları, aileler ve öğrencilere düşen görev ve sorumluluklar ile ilgili tüm paydaşları bilgilendirdik.
Salgını da dikkate alarak okul psikososyal koruma, önleme ve krize müdahale eylem planı ile acil durum eylem planımızı güncelledik.
Sınıf mevcutları ve zaman çizelgeleri pandemi koşullarına göre düzenlenerek eğitim öğretim takvimleri paylaşıldı.
Yeni dönemin eğitim modelinde hangi teknolojilerden nasıl yararlanılacak?
Girne Kolejleriolarak güçlü bir akademik programı her platformda sunabilmek en büyük hedefimiz ve önceliğimizdir. Öğrenmenin merkezinde öğrenci vardır. Öğrenci öğrenme sürecinde aktiftir. Araştırarak, keşfederek, yaparak yaşayarak, tartışarak öğrenir. Bir konuyu anlamak bilmekten veya yapmaktan çok daha fazlasını gerektirir. Bir konuyu anlamak, o konuya ilişkin bilgi ve becerileri daha gelişmiş, esnek biçimlerde ve ortamlarda kullanmaktır.
Okullarımızın teknoloji altyapısı “okulda ve okul dışında gerçekleşen öğrenme aktivitelerini destekleyecek”, “doğru kaynaklara uygun araçlar ile hızlı bir şekilde ulaşılmasını sağlayacak” ve “öğrenmenin zamandan ve mekandan bağımsız bir şekilde devam etmesine olanak verecek” şekilde yapılandırılmıştır.
Eğitim öğretim faaliyetlerinin planlaması noktasında öğretmen, öğrenci ve yöneticilerimizin teknolojik yeterliliklerini arttırmak için Girne Amerikan Üniversitesi BÖTE bölümü öğretim üyelerinden ve Bilişim Öğretmenlerimizden eğitimler alarak süreci yönettik ve yönetmeye devam ediyoruz. Özellikle web 2.0 araçlarının derslere entegrasyonu konusunda önemli çalışmalar yaptık. Pandemi döneminin en önemli kazançlarından biri öğrencilerin kendi başlarına zamanı yönetmelerini ve öğrenmelerini sağlayacak çalışmalara olanak tanımasıydı. Yürüttüğümüz planlamalarda bu başlıkları önceliklendirerek önemli bir yol kat ettik.
YENİ DÖNEM İÇİN YOL HARİTASI HAZIR
Yeni eğitim – öğretim dönemi başlarken akademik ve sosyal hazırlıklarınızı tamamladınız mı?
Yeni eğitim-öğretim dönemi için “Covid-19 Salgını Sonrası Eğitim ve Öğretimde Alınacak Tedbirler ve Uygulamalar Rehberi” çalışmamızı tamamladık. Bu çalışmada hem akademik hem de sosyal anlamda yapılan tüm hazırlıklara yer verildi.
Her alan için özenle çalışıp ayrı ayrı önlem maddeleri oluşturduk. Servis araçlarımız, okul girişleri, sınıfların içleri, diğer derslik alanlarımız, yemekhane, kantin, tuvalet ve duş alanları, bahçemiz ve açık alanlar, ortak kullanım alanları, laboratuvarlar, kütüphane, spor salonu, öğretmenler odası gibi okuldaki her fiziki ortamımıza özel tedbirlerimizi hazırladık ve uygulayacağız. Okulumuza gelecek personelimiz, ziyaretçilerimiz, velilerimiz bu kurallar dahilinde gelebilecek.
Maske, ateş ölçer, dezenfektan ve sosyal mesafe gibi artık yeni düzenimizin en başında yer alan maddeleri her alanda, kesintisiz uygulayacağız. Öğrenci servislerimizin mevcudunu sosyal mesafe kurallarını dikkate alarak yeniden düzenleyeceğiz. Hem servis hem okul araçlarımızın hijyeni çok sık aralıklarla yapılacak. Okulun merdivenleri sadece çıkış ve sadece iniş merdivenleri olarak ayrılacak ve temas azaltılacak. Lobi alanlarındaki veli oturma alanları kaldırılacak. Kargolarımız dahi dezenfekte edilip personelimize teslim edilecek.
Sosyal mesafe kuralına göre oturma düzeni oluşturuyoruz. Ders esnasında sınıf kapıları açık olacak, öğrenciler ve öğretmenler maskeli olacak, öğretmenimiz siperlik de takacak. Ders öncesi, ders esnası ve ders sonrası olmak üzere her koşul göz önünde bulundurularak tedbirler alınacak ve takibi yapılacak. Havalandırma hem okulda hem servislerde klima ile değil doğal yollarla sağlanacak. Pencereler açık kalacak, sınıflar hem gece hem gündüz düzenli olarak havalandırılacak. Teneffüsler her sınıf kademesi ayrı kullanacak şekilde kurgulanacak.
Yemekhanede de tüm hijyen kuralları gözetilerek ve yemeğe çıkış saatleri planlanarak hizmet verilecek. Menüler salgın döneminde bağışıklık sistemini güçlendirecek şekilde düzenlenecek.
Yapılan bu fiziki hazırlıkların yanı sıra öğrencilerin bir önceki yıldan getirdikleri akademik eksikliklerinin tespiti ve bunların kapatılması noktasında da telafi programlarımızı tamamladık.
Rehberlik servisimiz tüm çalışan, öğrenci ve öğretmenlerimizin psikolojik sağlamlıklarını ve kendini iyi hissetme durumlarını artırmak üzerine yapacağı çalışmaları planladı ve uygulamaya başladık. Bahsettiğimiz bu planlamalarımız çerçevesinde yeni eğitim-öğretim yılına hazırız.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Girne Koleji CEO’su Dilek Cambazoğlu, önümüzdeki dönemde eğitimin nihai hedeflerini, öğrencilerin psikososyal ihtiyaçlarını akademik başarıyla denk tutarak belirlediklerini söyledi. Cambazoğlu, yüz yüze eğitim için yaptıkları hazırlıkları artı eğitim’e anlattı.
Kesintisiz yüz yüze eğitim için hangi tedbirler alınmalı?
Okullar yalnızca akademik bilginin aktarıldığı ortamlar değil. Yaşanan süreç eğitimcileri, öğrencileri, velileri eğitimin ve okulun işlevleri ile ilgili tekrar düşünmeye sevk etti. Eğitim yaşamından fiziksel olarak uzaklaşılmasıyla okul içi sosyal öğrenme ile sınıf içi iletişime dayalı akran etkileşimi kayboldu, küçük yaş gruplarında somut öğrenme deneyimleri eksik kaldı. ‘Okulların açılmaması daha fazla kaldırılabilir mi?’ bu soruyu sormalıyız. Öncelik açılması olmalı ve tüm tedbirler buna göre alınmalı.
Öğrencilerin, öğretmenlerin ve diğer personelin sağlığının her anlamda korunabileceğinden emin olunması gerekiyor. Okul ile temas eden herkesin fiziksel sağlığının güvence altına alınmasının yanı sıra pandemi döneminin ve okula dönüşün getirdiği psikososyal zorluklara karşı hem öğretmenler hem de öğrenciler desteklenmeye devam edilmeli. Öğretmenlerin sınırlı bir bölümü aşılanmaya başladı, çocukların ise aşılanmalarının önünde uzun bir süreç var. Bu süreçler MEB ve Sağlık Bakanlığı iş birliği ile hızlı bir şekilde planlanarak koordine edilmeli.
Yüz yüze eğitimin özellikle de çocukların sosyalleşmesi ve okula aidiyet gibi konulardaki önemini düşününce önümüzdeki dönemde eğitimin nihai hedeflerini, öğrencilerin psikososyal ihtiyaçlarını akademik başarıyla denk tutarak belirlemek gerekecek. Eğitim ortamları oturma düzenleri, teneffüsler, servisler ve beden eğitimi gibi virüs bulaşma riski yüksek dersler başta olmak üzere her açıdan yeniden düzenlendi. Bu ortamlarda fiziksel koruma için konulmuş olan sosyal mesafe, maske, ateş ölçümü ve hijyen kurallarının uygulanmasında disiplini elden bırakmamak, okullarda kuralların uygulanmasını sağlayacak sayıda görevli bulundurmak gerekecek.
OKULA UYUM İÇİN 7 GÖREV
MEB ve okullar kriz yönetimine hazır mı?
Pandemi, beklenmedik ve hızlı bir şekilde hayatımızın içine girdi. 2 seneye yaklaşan bu süreçte epey bir tecrübe kazandık. Pandemi süreci özellikle belirsiz karşımıza çıkabilecek afetler ile ilgili de bir eylem planı oluşturmak gerektiğinin önemini bir kez daha gözler önüne serdi.
Salgın sonrasında okul ortamının güvenli hale getirilmesi ve okula uyumun kolaylaştırılması sürecinde okul yönetimi, öğretmenler, okul çalışanları, aileler ve öğrencilere düşen görev ve sorumlulukları maddeler halinde özetlemek isterim:
Salgını dikkate alarak okul psikososyal koruma, önleme ve krize müdahale eylem planı ile acil durum eylem planını güncellenmeli
Her sınıf için iletişim ağı oluşturulmalı
Öğrenci, öğretmen ve okul çalışanlarına ait acil durumlarda iletişime geçilecek kişilerin listesi oluşturulmalı ve/veya güncellenmeli
Okul dışındaki paydaşlarla (Aileler, Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi, Milli Eğitim Bakanlığı vb.) bilgi paylaşım sistemi geliştirilmeli
Koruma ve önleme konusunda tüm paydaşları bilgilendirilmeli
Okulların açılmama ihtimaline karşılık online eğitim süreçleri önceden tasarlanmalı
Her sınıf seviyesindeki kritik kazanımlara yönelik ölçme değerlendirme çalışmaları planlanmalı
Pandemi nedeniyle oluşacak olumsuzluklar için hangi senaryolar hayata geçirilecek?
Uluslararası dokümanlar incelendiğinde, salgının dünya geneline yayıldığı ilk şok sürecinde, bu krizin eğitim sistemleri ve öğrenciler üzerindeki etkilerini anlamlandırma ve yaşanan ve yaşanabilecek etkiler karşısında çözümler üretmeye yönelik bir odak bulunuyordu. Zamanla salgın hayatımızın bir gerçeği haline geldi ve birçok kurum ve sistemde önemli değişikliklere gidildi. Çalışmaların odağı da önümüzdeki süreçte eğitim sistemlerini nelerin beklediği, salgın sonrası eğitimin nasıl yapılandırılabileceği, salgından hangi derslerin çıkarılabileceği, daha güçlü ve esnek bir yapının nasıl oluşturulabileceği gibi konularda yoğunlaştı.
Milli Eğitim Bakanlığımız yeni eğitim öğretim yılına ilişkin farklı senaryolar üzerine çalıştığını biliyoruz. Biz de kurum olarak her türlü gelişmeyi yakın takip ederek tüm hazırlıklarımızı tamamladık. Bu senaryolar ile ilgili başlıklara kısaca değinmek isterim:
TERS YÜZ SINIF MODELİ
İlk senaryo Ters Yüz Sınıf Modeli.Bu modelde, eğitimin bir kısmı yüz yüze bir kısmı uzaktan yapılacak.Bazı derslerin tamamı uzaktan verilebileceği gibi, bazı derslerde teorik eğitim okulda pratik eğitim evlerde yapılacak.Öğrenciler okullarında derslerini dinledikten sonra verilen proje ve ödevlerle konuyu evlerinde pekiştirecek. Öğretmenler sürecin her aşamasında öğrencileriyle iletişimde olacak.
SEYRELTME SINIF
Bir diğer senaryo ise öğrencilerin kendi okullarında ikili eğitime geçmesi. Bu plana ilişkin fizibilite çalışmaları başlatıldı. Sınıflar için "seyreltme çalışması" yapılıyor.Senaryo uygulanırsa 20 öğrencilik bir sınıf yarı yarıya seyretilecek.10 öğrenciye sabah, 10 öğrenciye ise öğlen yüz yüze eğitim verilecek.
Okulların hiç açılmaması veya açıldıktan sonra tekrar ara verilmesi ihtimaline karşı da tam zamanlı uzaktan eğitim planı çalışılıyor.
UZAKTAN EĞİTİM
Söz konusu içerikler, yüz yüze eğitime geçilse dahi kurumların online eğitim platformları üzerinden öğrencilere sunulmaya devam edilecek.
Farklı senaryolara göre, kantin, yemekhane ve ulaşım hizmetlerinin nasıl düzenleneceği üzerinde de çalışılıyor.
MEB ve eğitim dünyası kesintisiz yüz yüze eğitim için hangi ortak adımları atmalı?
Kesintisiz yüz yüze eğitim için MEB ve eğitim dünyasının ortak adımlar atması önemlidir. Yapılacak takvim planlamalarında ve takvimlendirmelerde bölgesel farklılıklar da dikkate alınarak süreç yönetilebilir düşüncesindeyim. Atılacak adımlarla ilgili TEDMEM (Türk Eğitim Derneği Düşünce Kuruluşu) tarafından hazırlanan ve önemli gördüğüm Türkiye’nin Telafi Eğitimi Yol Haritası çalışmasında yer alan başlıklardan kısaca bahsetmek isterim:
Hiçbir öğrenci olması gereken düzeyin gerisinde bırakılmamalıdır.
Öğretmenler her koşulda desteklenmelidir.
Öğrencilerin öğrenmeye etkin bir şekilde katılabilmeleri için sosyal ve duygusal iyi olma halleri önceliklendirilmelidir.
Her bir öğrencinin öğrenme kayıpları ve eksikliklerini tespit etmeye kaynaklık edecek geçerli, güvenilir ve aynı zamanda süreç odaklı bir ölçme değerlendirme yaklaşımı benimsenmelidir.
Karar alma süreçlerinde telafi programının genel çerçevesi ve temel prensipleri merkezi düzeyde belirlenmeli; uygulamada okulların ihtiyaçları esas alınmalıdır.
Öğrenme kayıpları ve eksikliklerinin belirlenmesi kadar öğrencilerin sosyal ve duygusal gereksinimleri de belirlenmeli ve izlenmelidir.
Yeni öğretim programı çalışmaları kapsamında mevcut öğretim programları çerçeve program anlayışıyla yeniden uyarlanmalı, salgında önemi anlaşılan yaşam becerilerine de yer verilmelidir.
Uzaktan öğrenme sürecinde çoğunlukla kapsam dışı bırakılan uygulamalı dersler, öğrencinin bütüncül gelişimini de destekleyecek biçimde yeni bir anlayışla düzenlenmelidir.
Öğrenciler okullara hangi şartlar altında adım atacaklar?
Pandemi sonrası öğrencilerimizin rahatlıkça adapte olabilmeleri için Okula Uyum programımızı oluşturduk. Okula Uyum Programımız çerçevesinde öncelikle öğrencilerimizin COVİD-19 süreci ile ilgili bilgilendirmelerini sağladık. Bu süreçte rehberlik servisimiz salgın sürecinde ortaya çıkan stres, kaygı ,depresyon gibi psikolojik tepkilere karşılık çalışmalar yürüttü ve yürütmeye devam edecek.
Salgın sonrasında okul ortamının güvenli hale getirilmesi ve okula uyumun kolaylaştırılması sürecinde okul yönetimi, öğretmenler, okul çalışanları, aileler ve öğrencilere düşen görev ve sorumluluklar ile ilgili tüm paydaşları bilgilendirdik.
Salgını da dikkate alarak okul psikososyal koruma, önleme ve krize müdahale eylem planı ile acil durum eylem planımızı güncelledik.
Sınıf mevcutları ve zaman çizelgeleri pandemi koşullarına göre düzenlenerek eğitim öğretim takvimleri paylaşıldı.
Yeni dönemin eğitim modelinde hangi teknolojilerden nasıl yararlanılacak?
Girne Kolejleriolarak güçlü bir akademik programı her platformda sunabilmek en büyük hedefimiz ve önceliğimizdir. Öğrenmenin merkezinde öğrenci vardır. Öğrenci öğrenme sürecinde aktiftir. Araştırarak, keşfederek, yaparak yaşayarak, tartışarak öğrenir. Bir konuyu anlamak bilmekten veya yapmaktan çok daha fazlasını gerektirir. Bir konuyu anlamak, o konuya ilişkin bilgi ve becerileri daha gelişmiş, esnek biçimlerde ve ortamlarda kullanmaktır.
Okullarımızın teknoloji altyapısı “okulda ve okul dışında gerçekleşen öğrenme aktivitelerini destekleyecek”, “doğru kaynaklara uygun araçlar ile hızlı bir şekilde ulaşılmasını sağlayacak” ve “öğrenmenin zamandan ve mekandan bağımsız bir şekilde devam etmesine olanak verecek” şekilde yapılandırılmıştır.
Eğitim öğretim faaliyetlerinin planlaması noktasında öğretmen, öğrenci ve yöneticilerimizin teknolojik yeterliliklerini arttırmak için Girne Amerikan Üniversitesi BÖTE bölümü öğretim üyelerinden ve Bilişim Öğretmenlerimizden eğitimler alarak süreci yönettik ve yönetmeye devam ediyoruz. Özellikle web 2.0 araçlarının derslere entegrasyonu konusunda önemli çalışmalar yaptık. Pandemi döneminin en önemli kazançlarından biri öğrencilerin kendi başlarına zamanı yönetmelerini ve öğrenmelerini sağlayacak çalışmalara olanak tanımasıydı. Yürüttüğümüz planlamalarda bu başlıkları önceliklendirerek önemli bir yol kat ettik.
YENİ DÖNEM İÇİN YOL HARİTASI HAZIR
Yeni eğitim – öğretim dönemi başlarken akademik ve sosyal hazırlıklarınızı tamamladınız mı?
Yeni eğitim-öğretim dönemi için “Covid-19 Salgını Sonrası Eğitim ve Öğretimde Alınacak Tedbirler ve Uygulamalar Rehberi” çalışmamızı tamamladık. Bu çalışmada hem akademik hem de sosyal anlamda yapılan tüm hazırlıklara yer verildi.
Her alan için özenle çalışıp ayrı ayrı önlem maddeleri oluşturduk. Servis araçlarımız, okul girişleri, sınıfların içleri, diğer derslik alanlarımız, yemekhane, kantin, tuvalet ve duş alanları, bahçemiz ve açık alanlar, ortak kullanım alanları, laboratuvarlar, kütüphane, spor salonu, öğretmenler odası gibi okuldaki her fiziki ortamımıza özel tedbirlerimizi hazırladık ve uygulayacağız. Okulumuza gelecek personelimiz, ziyaretçilerimiz, velilerimiz bu kurallar dahilinde gelebilecek.
Maske, ateş ölçer, dezenfektan ve sosyal mesafe gibi artık yeni düzenimizin en başında yer alan maddeleri her alanda, kesintisiz uygulayacağız. Öğrenci servislerimizin mevcudunu sosyal mesafe kurallarını dikkate alarak yeniden düzenleyeceğiz. Hem servis hem okul araçlarımızın hijyeni çok sık aralıklarla yapılacak. Okulun merdivenleri sadece çıkış ve sadece iniş merdivenleri olarak ayrılacak ve temas azaltılacak. Lobi alanlarındaki veli oturma alanları kaldırılacak. Kargolarımız dahi dezenfekte edilip personelimize teslim edilecek.
Sosyal mesafe kuralına göre oturma düzeni oluşturuyoruz. Ders esnasında sınıf kapıları açık olacak, öğrenciler ve öğretmenler maskeli olacak, öğretmenimiz siperlik de takacak. Ders öncesi, ders esnası ve ders sonrası olmak üzere her koşul göz önünde bulundurularak tedbirler alınacak ve takibi yapılacak. Havalandırma hem okulda hem servislerde klima ile değil doğal yollarla sağlanacak. Pencereler açık kalacak, sınıflar hem gece hem gündüz düzenli olarak havalandırılacak. Teneffüsler her sınıf kademesi ayrı kullanacak şekilde kurgulanacak.
Yemekhanede de tüm hijyen kuralları gözetilerek ve yemeğe çıkış saatleri planlanarak hizmet verilecek. Menüler salgın döneminde bağışıklık sistemini güçlendirecek şekilde düzenlenecek.
Yapılan bu fiziki hazırlıkların yanı sıra öğrencilerin bir önceki yıldan getirdikleri akademik eksikliklerinin tespiti ve bunların kapatılması noktasında da telafi programlarımızı tamamladık.
Rehberlik servisimiz tüm çalışan, öğrenci ve öğretmenlerimizin psikolojik sağlamlıklarını ve kendini iyi hissetme durumlarını artırmak üzerine yapacağı çalışmaları planladı ve uygulamaya başladık. Bahsettiğimiz bu planlamalarımız çerçevesinde yeni eğitim-öğretim yılına hazırız.
Son Güncelleme: Pazar, 29 Ağustos 2021 11:19
Gösterim: 970
Okulların açılması ve çocukların eğitimlerinin yarım kalmaması için “Sosyal Sorumluluk Kampanyası” düzenlediklerini belirten Vatan Eğitim Kurumları Genel Müdürü Orhan Dağhan, “Annesi babası aşı olmuş tüm öğrencilere ekstra yüzde 10 indirim uyguluyoruz. Tüm kurumlarımızda idarecilerimizin, öğretmenlerimizin ve çalışan personelimizin aşılanması bizim için son derece önemlidir.” diye konuştu.
Kesintisiz yüz yüze eğitim için hangi tedbirler alınmalı?
Yüz yüze eğitime geçilebilmesi için salgın belirli oranlarda tutulmalı, sosyal hareketliliği azaltacak tedbirler alınmalı ve okullarda sağlık riskinin oluşmasını engelleyecek gerekli tüm önlemlerin hayata geçirilmesi gerekir. Ayrıca sağlıklı ve kesintisiz yüz yüze eğitimin sürdürülebilmesi için sadece okulların değil ailelerin de bu süreçte Covid 19 sosyal mesafe kurallarına uyması maske takması vb. noktalarda daha dikkatli olması gerekir. Yine Milli Eğitim Bakanlığına bağlı tüm personel ve çocuklarınave çocuğu okula giden velilere aşı takviminde öncelik sağlanması en önemli nokta olarak karşımızda duruyor.
Bizler de bu konuda üzerimize düşen her şeyi yapıyoruz. Bu bağlamda Vatan Eğitim Kurumları olarak okullarımızın açılması ve çocuklarımızın eğitimlerinin yarım kalmaması için “Sosyal Sorumluluk Kampanyası” düzenledik. Annesi babası aşı olmuş tüm öğrencilere ekstra yüzde 10 indirim uyguluyoruz. Tüm kurumlarımızda idarecilerimizin, öğretmenlerimizin ve çalışan personelimizin aşılanması bizim için son derece önemlidir. Bunun yanında başta temizlik ve hijyen çalışmaları olmak üzere hazırlıklarımız aralıksız olarak titizlikle yürütüyoruz. Kurum çalışanlarımıza el yıkama yöntemleri, el dezenfektan kullanımı, maske takılması vb. eğitimleri içeren hizmet içi seminerler düzenlenerek hem okullarımızın fiziksel olarak bu sürece hazırladık hem de yaptığımız rehberlik çalışmaları ve hazırladığımız telafi programlarını içeren güncel programlarımızla yeni döneme ilişkin hazırlıklarımızı tamamlamış durumdayız. Derslerimizin bir kısmını hava koşullarını göz önüne alarak açık havada oyun temelli olarak yapmayı planlıyoruz. Kurumlarımızda her sınıf için bahçede de sabit alanlar belirleyerek sosyal mesafe kuralları ile ilgili yönlendirme ve işaretlemeler yaptık. Okullarımızınbelirli alanlarına öğrencilerimizin de görebileceği şekilde Covid 19 önlemleri ile ilgili bilgilendirici afişler (El yıkama, tıbbi maske kullanımı, okul içinde uyulması gereken kurallar vb.) astık.
YÜZ YÜZE EĞİTİME HAZIRIZ
MEB ve okullar kriz yönetimine hazır mı?
Kovid-19 salgını dünyada ve ülkemizde bütün hızıyla yayılmaya devam ederken, sağlık, eğitim ve çalışma yaşamı başta olmak üzere toplumsal yaşamın birçok alanını olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor. Dünya genelinde bütün eğitim kademelerinde bir buçuk milyarın üzerinde öğrencinin eğitim hayatı pandemiden dolayı olağan akışının dışına çıkmış durumda. Bu durum maalesef bizim ülkemizde de böyle. Bu süreçte geleneksel yüz yüze eğitim ortamlarından zorunlu olarak uzaklaşıldı. Pandemi sürecinde uygulanan online eğitim ya da hibrit eğitim imkanlarıyla oluşan eğitim kayıpları minumum seviyeye indirilmeye çalışıldı.Bu süreçte özel okullar uzaktan ve hibrit modellerle eğitim – öğretim süreçlerini kesintisiz sürdürmeyi başarırken aynı başarıyı Milli Eğitime bağlı diğer kurumlarda görmek çok mümkün olmadı. Özel okullar diğer okullara göre zaten belli oranlarda hibrit eğitim programlarını önceden uyguladıkları için bu süreçte çok daha hazır olarak girdiler. Vatan Eğitim Kurumları olarak bu süreci başarılı bir şekilde yönettiğimizi söyleyebilirim. Yeni Eğitim Öğretim döneminde tüm hazırlıklarımızı yüz yüze eğitim yapmak üzere tamamlamış durumdayız. Ancak olası tekrar bir kapanma ya da okulların açılmaması ihtimaline karşın B planımızı hazırlamış durumdayız. Bu bağlamda hem öğretmenlerimizin hem öğrencilerimizin hem de velilerimizin bu süreçte neler yapacakları hangi programları uygulayacağımızı ve ürettiğimizi içerikler ve dijital platformlarla sürece hazır olduğumuzu söyleyebilirim.
Pandemi nedeniyle oluşacak olumsuzluklar için hangi senaryolar hayata geçirilecek?
Yukarıda da belirttiğim gibi MEB ve eğitim camiasının tek çabası yüz yüze eğitimin başlaması olmalı. Öğrencilerimizde oluşan öğrenme kayıplarını tekrar uzaktan online eğitimle telafi etme şansımız erişim engelleriyle beraber zorlaşıyor. Ayrıca öğrencilerde ve ailelerde yaşanan psikolojik ve sosyolojik durumlarıda düşündüğümüzde bu sürecin başarıyla yönetilme şansının çok az olduğunu söyleyebilirim. Ancak pandemi nedeniyle bir olumsuzluk oluşması durumunda tam kapanmanın bu süreçte doğru olmadığını kademeli ya da öğrencilerin belli günlerde okul ortamına dahil olduğu bir süreç devreye sokulmalı. Öğrencilerin haftada en az iki gün okullara gelecekleri şekilde seyreltilmiş programlar yapılmalı.
Yeni eğitim – öğretim dönemi başlarken okullar akademik ve sosyal hazırlıklarını tamamladılar mı?
Bildiğiniz üzere Milli eğitim Balkanımız Prof. Dr. Sn. Ziya Selçuk geçen günlerde istifa etti. Yerine gelen Sn. Mahmut Özer daha önce sayın Ziya Selçuk’un da belirtiği gibi ilk önceliğimiz okullarımızı 6 Eylül tarihinde açmak dedi. Ancak orda dikkat çeken şöyle bir cümle vardı. Bu tarihe kadar önceliğimiz okullarımızı hazır hale getirmek. Burada da şöyle bir soru akla geliyor okullarımız halen bu sürece hazır değil mi? Özel okulların yeni eğitim öğretim dönemine geçilirken tüm hazırlıklarını tamamladığını söyleyebiliriz. Bizler kurumlarımızda uyguladığımız tam öğrenme modeli ve oyun ve beceri temelli programlarla sürece hazır bir şekilde giriyoruz. Ayrıca kurduğumuz öğrenci, veli ve öğretmen akademileriyle bu süreci daha sağlıklı yürüteceğimize inanıyorum.
Öğrenciler okullara hangi şartlar altında adım atacaklar?
Öğrencilerimizin okullarını, arkadaşlarını ve öğretmenlerini çok özlediğini hepimiz biliyoruz. Elbette ki büyük bir heyecanla okullarına geleceklerdir. Okullarda emin olun öğrencileri fazlasıyla özlemiş durumda. Busürecin sağlıklı başlayabilmesi için öncelikle okullarda oryantasyon ve rehberlik çalışmalarına öncelik verilmeli. Geçmiş dönemde yaşanan öğrenme kayıplarının giderilmesine yönelik telafi programları yapılmalı. Öğrencilerin sürece daha iyi adapte olabilmesi için rehberlik birimi öğrencilerle bireysel görüşmeler yapıp destek programlarını hayata geçirmeli.
Yeni dönemin programları nasıl oluşturuldu?
Bizler programlarımızı oluştururken öğrencilerimizle öğretmenlerimiz ve ilgili alanlardan sorumlu koordinatörlerimiz ve zümre ve bölüm başkanlarımızla beraber yapmış olduğumuz çalıştaylar sonucunda hazırladık. Temel amacımız öğrencilerimizin sürece sağlıklı bir şekilde başlamalarını sağlamak ve yaşanan eğitim kayıplarını giderirken aynı zaman da psikolojik açıdan da öğrencilerimizin, çalışanlarımızın ve velilerimizinyanında olarak onlara bu noktalarda destek olmaktır. Ayrıca uygulayacağımız beceri temelli öğrenme ve programlarla da bu alanlarda uzaktan eğitim sürecinde eğitimin aksayan uygulamalı alanlarını da tamamlamış olacağız.
Yeni dönemin eğitim modelinde hangi teknolojilerden nasıl yararlanılacak?
Her ne kadar bütün hazırlıklarımız yüz yüze eğitim verilmesine yönelik yapsak da her hangi bir aksaklık olmasına karşın hibrit ve online eğitimin daha sağlıklı sürdürebilmek için bir çok farklı dijital platformlar ve içerikler ürettik. Bizler bu süreçte hem yüze eğitimde hem de hibrit ve online eğitim için gerekli hazırlıklarımızı, dijital platformlarımızı ve buna ilişkin içeriklerimizi tamamlamış durumdayız. Yaptığımız çalışmalarla yüz yüze verdiğimiz eğitime yakın bir eğitimi öğrencilerimize vermek üzere tasarladık. Anlaşmış olduğumuz çözüm ortaklarımızla öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin bu süreci daha sağlıklı yürütebilmesi için bütün hazırlıklarımızı tamamlamış durumdayız. Bu bağlamda öğrencilerimizin hem akademik hem sosyal açıdan hem de yabancı dil, rehberlik ve IT ve kültür sanat noktalarında ilgili içeriklerimizi ve programlarımızı hazırlamış durumdayız.
SERVİS ve YEMEK HİZMETİ YENİDEN YAPILANDIRILDI
Servis-yemek vb lojistik konularda nasıl bir hizmet sunulacak?
Pandemi sürecinde velilerin ve okulların karşı karşıya geldiği konuların başında yemek ve servis ücretlerinin iadesinin yapılıp yapılmayacağı noktası olmuştu. Sonrasında alınan kararla bu ücretlerin velilere iade edilmesi kararlaştırıldı. Yeni eğitim öğretim döneminde bizlerde bu sıkıntıların yaşanmaması için velilerimizle bu yönde anlaşmalar yaptık. Ayrıca pandemiden dolayı servislerin taşıyacağı öğrenci sayıları ve hijyen kuralları yeniden oluşturuldu. Aynı şey yemek servisi içinde geçerli. Öğrencilerimizin kalabalık bir şekilde bu alanları kullanmamaları için gerekli önlemleri alarak tek kullanımlık setler aldık. Hijyen ve temizlik konularında çok daha hassas bir şekilde gerekli tedbirler alınarak öğrencilerimizin bu sürece sağlıklı bir şekilde başlamalarını hedeflemekteyiz.
ÖZEL OKULLAR ÜLKEMİZİN ORTAK SERMAYESİ
MEB ve eğitim dünyası kesintisiz yüz yüze eğitim için hangi ortak adımları atmalı?
Bu nokta da ilk öncelik aşılanma oranlarının artırılması olmalı. Bu bağlamda hem öğretmenlerin hem de öğrencilerin ve ailelerinin aşılanmasına öncelik verilmeli. Ayrıca özel okulların bu süreci başarıyla yönettiğini düşündüğümüzde MEB özel okulların bu deneyimlerinden yaralanmalı ve ortak programlar oluşturmalı. Daha da ileriye giderek şunu belirtmeliyim. Pandemi sürecininolumsuz etkilediği sektörlerin başında özel okulların geldiğini hepimiz biliyoruz. Birçok özel okul öğrencilerinin azalması nedeniyle kapanmak durumunda kaldı. Ancak bu kurumlar ülkemizin ortak sermayesi. Bunların yok olmasına izin verilmemeli. MEB bu bağlamda belirli koşullarla kalabalık olan devlet okullarındaki öğrencileri özel okullara gönderebilir. Bu şekilde hem özel okullar desteklenmiş olur hem de öğrencilerimizin bu şekilde daha iyi koşularda eğitim görmeleri sağlanabilir. Ayrıca bu kurumlarda çalışan binlerce öğretmenin de işsiz kalmasının önüne geçilmiş olur.
“Vatan Eğitim Kurumları olarak Ağustos ayının başından itibaren kurumlarımızda telafi eğitimine başladık. Program içeriklerini oluştururken de daha çok oryantasyon ve rehberlik temelli olarak düzenledik. Bunun yanında programımızı oluştururken öğrencilerimizin bir önceki sene eksik kalan kazanımlarını tamamlamaya yönelik olarak hazırladık.”
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Okulların açılması ve çocukların eğitimlerinin yarım kalmaması için “Sosyal Sorumluluk Kampanyası” düzenlediklerini belirten Vatan Eğitim Kurumları Genel Müdürü Orhan Dağhan, “Annesi babası aşı olmuş tüm öğrencilere ekstra yüzde 10 indirim uyguluyoruz. Tüm kurumlarımızda idarecilerimizin, öğretmenlerimizin ve çalışan personelimizin aşılanması bizim için son derece önemlidir.” diye konuştu.
Kesintisiz yüz yüze eğitim için hangi tedbirler alınmalı?
Yüz yüze eğitime geçilebilmesi için salgın belirli oranlarda tutulmalı, sosyal hareketliliği azaltacak tedbirler alınmalı ve okullarda sağlık riskinin oluşmasını engelleyecek gerekli tüm önlemlerin hayata geçirilmesi gerekir. Ayrıca sağlıklı ve kesintisiz yüz yüze eğitimin sürdürülebilmesi için sadece okulların değil ailelerin de bu süreçte Covid 19 sosyal mesafe kurallarına uyması maske takması vb. noktalarda daha dikkatli olması gerekir. Yine Milli Eğitim Bakanlığına bağlı tüm personel ve çocuklarınave çocuğu okula giden velilere aşı takviminde öncelik sağlanması en önemli nokta olarak karşımızda duruyor.
Bizler de bu konuda üzerimize düşen her şeyi yapıyoruz. Bu bağlamda Vatan Eğitim Kurumları olarak okullarımızın açılması ve çocuklarımızın eğitimlerinin yarım kalmaması için “Sosyal Sorumluluk Kampanyası” düzenledik. Annesi babası aşı olmuş tüm öğrencilere ekstra yüzde 10 indirim uyguluyoruz. Tüm kurumlarımızda idarecilerimizin, öğretmenlerimizin ve çalışan personelimizin aşılanması bizim için son derece önemlidir. Bunun yanında başta temizlik ve hijyen çalışmaları olmak üzere hazırlıklarımız aralıksız olarak titizlikle yürütüyoruz. Kurum çalışanlarımıza el yıkama yöntemleri, el dezenfektan kullanımı, maske takılması vb. eğitimleri içeren hizmet içi seminerler düzenlenerek hem okullarımızın fiziksel olarak bu sürece hazırladık hem de yaptığımız rehberlik çalışmaları ve hazırladığımız telafi programlarını içeren güncel programlarımızla yeni döneme ilişkin hazırlıklarımızı tamamlamış durumdayız. Derslerimizin bir kısmını hava koşullarını göz önüne alarak açık havada oyun temelli olarak yapmayı planlıyoruz. Kurumlarımızda her sınıf için bahçede de sabit alanlar belirleyerek sosyal mesafe kuralları ile ilgili yönlendirme ve işaretlemeler yaptık. Okullarımızınbelirli alanlarına öğrencilerimizin de görebileceği şekilde Covid 19 önlemleri ile ilgili bilgilendirici afişler (El yıkama, tıbbi maske kullanımı, okul içinde uyulması gereken kurallar vb.) astık.
YÜZ YÜZE EĞİTİME HAZIRIZ
MEB ve okullar kriz yönetimine hazır mı?
Kovid-19 salgını dünyada ve ülkemizde bütün hızıyla yayılmaya devam ederken, sağlık, eğitim ve çalışma yaşamı başta olmak üzere toplumsal yaşamın birçok alanını olumsuz yönde etkilemeye devam ediyor. Dünya genelinde bütün eğitim kademelerinde bir buçuk milyarın üzerinde öğrencinin eğitim hayatı pandemiden dolayı olağan akışının dışına çıkmış durumda. Bu durum maalesef bizim ülkemizde de böyle. Bu süreçte geleneksel yüz yüze eğitim ortamlarından zorunlu olarak uzaklaşıldı. Pandemi sürecinde uygulanan online eğitim ya da hibrit eğitim imkanlarıyla oluşan eğitim kayıpları minumum seviyeye indirilmeye çalışıldı.Bu süreçte özel okullar uzaktan ve hibrit modellerle eğitim – öğretim süreçlerini kesintisiz sürdürmeyi başarırken aynı başarıyı Milli Eğitime bağlı diğer kurumlarda görmek çok mümkün olmadı. Özel okullar diğer okullara göre zaten belli oranlarda hibrit eğitim programlarını önceden uyguladıkları için bu süreçte çok daha hazır olarak girdiler. Vatan Eğitim Kurumları olarak bu süreci başarılı bir şekilde yönettiğimizi söyleyebilirim. Yeni Eğitim Öğretim döneminde tüm hazırlıklarımızı yüz yüze eğitim yapmak üzere tamamlamış durumdayız. Ancak olası tekrar bir kapanma ya da okulların açılmaması ihtimaline karşın B planımızı hazırlamış durumdayız. Bu bağlamda hem öğretmenlerimizin hem öğrencilerimizin hem de velilerimizin bu süreçte neler yapacakları hangi programları uygulayacağımızı ve ürettiğimizi içerikler ve dijital platformlarla sürece hazır olduğumuzu söyleyebilirim.
Pandemi nedeniyle oluşacak olumsuzluklar için hangi senaryolar hayata geçirilecek?
Yukarıda da belirttiğim gibi MEB ve eğitim camiasının tek çabası yüz yüze eğitimin başlaması olmalı. Öğrencilerimizde oluşan öğrenme kayıplarını tekrar uzaktan online eğitimle telafi etme şansımız erişim engelleriyle beraber zorlaşıyor. Ayrıca öğrencilerde ve ailelerde yaşanan psikolojik ve sosyolojik durumlarıda düşündüğümüzde bu sürecin başarıyla yönetilme şansının çok az olduğunu söyleyebilirim. Ancak pandemi nedeniyle bir olumsuzluk oluşması durumunda tam kapanmanın bu süreçte doğru olmadığını kademeli ya da öğrencilerin belli günlerde okul ortamına dahil olduğu bir süreç devreye sokulmalı. Öğrencilerin haftada en az iki gün okullara gelecekleri şekilde seyreltilmiş programlar yapılmalı.
Yeni eğitim – öğretim dönemi başlarken okullar akademik ve sosyal hazırlıklarını tamamladılar mı?
Bildiğiniz üzere Milli eğitim Balkanımız Prof. Dr. Sn. Ziya Selçuk geçen günlerde istifa etti. Yerine gelen Sn. Mahmut Özer daha önce sayın Ziya Selçuk’un da belirtiği gibi ilk önceliğimiz okullarımızı 6 Eylül tarihinde açmak dedi. Ancak orda dikkat çeken şöyle bir cümle vardı. Bu tarihe kadar önceliğimiz okullarımızı hazır hale getirmek. Burada da şöyle bir soru akla geliyor okullarımız halen bu sürece hazır değil mi? Özel okulların yeni eğitim öğretim dönemine geçilirken tüm hazırlıklarını tamamladığını söyleyebiliriz. Bizler kurumlarımızda uyguladığımız tam öğrenme modeli ve oyun ve beceri temelli programlarla sürece hazır bir şekilde giriyoruz. Ayrıca kurduğumuz öğrenci, veli ve öğretmen akademileriyle bu süreci daha sağlıklı yürüteceğimize inanıyorum.
Öğrenciler okullara hangi şartlar altında adım atacaklar?
Öğrencilerimizin okullarını, arkadaşlarını ve öğretmenlerini çok özlediğini hepimiz biliyoruz. Elbette ki büyük bir heyecanla okullarına geleceklerdir. Okullarda emin olun öğrencileri fazlasıyla özlemiş durumda. Busürecin sağlıklı başlayabilmesi için öncelikle okullarda oryantasyon ve rehberlik çalışmalarına öncelik verilmeli. Geçmiş dönemde yaşanan öğrenme kayıplarının giderilmesine yönelik telafi programları yapılmalı. Öğrencilerin sürece daha iyi adapte olabilmesi için rehberlik birimi öğrencilerle bireysel görüşmeler yapıp destek programlarını hayata geçirmeli.
Yeni dönemin programları nasıl oluşturuldu?
Bizler programlarımızı oluştururken öğrencilerimizle öğretmenlerimiz ve ilgili alanlardan sorumlu koordinatörlerimiz ve zümre ve bölüm başkanlarımızla beraber yapmış olduğumuz çalıştaylar sonucunda hazırladık. Temel amacımız öğrencilerimizin sürece sağlıklı bir şekilde başlamalarını sağlamak ve yaşanan eğitim kayıplarını giderirken aynı zaman da psikolojik açıdan da öğrencilerimizin, çalışanlarımızın ve velilerimizinyanında olarak onlara bu noktalarda destek olmaktır. Ayrıca uygulayacağımız beceri temelli öğrenme ve programlarla da bu alanlarda uzaktan eğitim sürecinde eğitimin aksayan uygulamalı alanlarını da tamamlamış olacağız.
Yeni dönemin eğitim modelinde hangi teknolojilerden nasıl yararlanılacak?
Her ne kadar bütün hazırlıklarımız yüz yüze eğitim verilmesine yönelik yapsak da her hangi bir aksaklık olmasına karşın hibrit ve online eğitimin daha sağlıklı sürdürebilmek için bir çok farklı dijital platformlar ve içerikler ürettik. Bizler bu süreçte hem yüze eğitimde hem de hibrit ve online eğitim için gerekli hazırlıklarımızı, dijital platformlarımızı ve buna ilişkin içeriklerimizi tamamlamış durumdayız. Yaptığımız çalışmalarla yüz yüze verdiğimiz eğitime yakın bir eğitimi öğrencilerimize vermek üzere tasarladık. Anlaşmış olduğumuz çözüm ortaklarımızla öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin bu süreci daha sağlıklı yürütebilmesi için bütün hazırlıklarımızı tamamlamış durumdayız. Bu bağlamda öğrencilerimizin hem akademik hem sosyal açıdan hem de yabancı dil, rehberlik ve IT ve kültür sanat noktalarında ilgili içeriklerimizi ve programlarımızı hazırlamış durumdayız.
SERVİS ve YEMEK HİZMETİ YENİDEN YAPILANDIRILDI
Servis-yemek vb lojistik konularda nasıl bir hizmet sunulacak?
Pandemi sürecinde velilerin ve okulların karşı karşıya geldiği konuların başında yemek ve servis ücretlerinin iadesinin yapılıp yapılmayacağı noktası olmuştu. Sonrasında alınan kararla bu ücretlerin velilere iade edilmesi kararlaştırıldı. Yeni eğitim öğretim döneminde bizlerde bu sıkıntıların yaşanmaması için velilerimizle bu yönde anlaşmalar yaptık. Ayrıca pandemiden dolayı servislerin taşıyacağı öğrenci sayıları ve hijyen kuralları yeniden oluşturuldu. Aynı şey yemek servisi içinde geçerli. Öğrencilerimizin kalabalık bir şekilde bu alanları kullanmamaları için gerekli önlemleri alarak tek kullanımlık setler aldık. Hijyen ve temizlik konularında çok daha hassas bir şekilde gerekli tedbirler alınarak öğrencilerimizin bu sürece sağlıklı bir şekilde başlamalarını hedeflemekteyiz.
ÖZEL OKULLAR ÜLKEMİZİN ORTAK SERMAYESİ
MEB ve eğitim dünyası kesintisiz yüz yüze eğitim için hangi ortak adımları atmalı?
Bu nokta da ilk öncelik aşılanma oranlarının artırılması olmalı. Bu bağlamda hem öğretmenlerin hem de öğrencilerin ve ailelerinin aşılanmasına öncelik verilmeli. Ayrıca özel okulların bu süreci başarıyla yönettiğini düşündüğümüzde MEB özel okulların bu deneyimlerinden yaralanmalı ve ortak programlar oluşturmalı. Daha da ileriye giderek şunu belirtmeliyim. Pandemi sürecininolumsuz etkilediği sektörlerin başında özel okulların geldiğini hepimiz biliyoruz. Birçok özel okul öğrencilerinin azalması nedeniyle kapanmak durumunda kaldı. Ancak bu kurumlar ülkemizin ortak sermayesi. Bunların yok olmasına izin verilmemeli. MEB bu bağlamda belirli koşullarla kalabalık olan devlet okullarındaki öğrencileri özel okullara gönderebilir. Bu şekilde hem özel okullar desteklenmiş olur hem de öğrencilerimizin bu şekilde daha iyi koşularda eğitim görmeleri sağlanabilir. Ayrıca bu kurumlarda çalışan binlerce öğretmenin de işsiz kalmasının önüne geçilmiş olur.
“Vatan Eğitim Kurumları olarak Ağustos ayının başından itibaren kurumlarımızda telafi eğitimine başladık. Program içeriklerini oluştururken de daha çok oryantasyon ve rehberlik temelli olarak düzenledik. Bunun yanında programımızı oluştururken öğrencilerimizin bir önceki sene eksik kalan kazanımlarını tamamlamaya yönelik olarak hazırladık.”
Son Güncelleme: Pazar, 29 Ağustos 2021 11:13
Gösterim: 2106
“Yeni Okul olarak adlandırabileceğimiz hibrit eğitim modelini çağın gereği olarak teknolojiyle desteklemek ve bunu farklı eğitim felsefeleriyle harmanlamak en temel hedefimizdir” diyen Vatan Eğitim Kurumları Genel Müdür Yardımcısı Atilla Aktaş, pandemiyle oluşan yeni süreci ve kurumda gerçekleştirdikleri çalışmaları artı eğitim’e anlattı.
Eğitimde geçmişin anlayış ve uygulamalarıyla yeni dönemi yönetmek mümkün mü? Neler, nasıl değişiyor?
Günümüz dünyasının en belirgin özelliği, birçok alanda ve yerde görülen hızlı değişimlerdir. Bu hızlı değişim ve dönüşümlerle beraber günümüzde öğrencilere kazandırılması gereken bilgi ve becerilerin yoğunluğu ve çeşitliliği azımsanmayacak derecede artmıştır. Bilgi çağı olarak adlandırılan bu dönemde; bilgi hızla üretilmekte, yayılmakta ve çok hızlı bir şekilde değişip dönüşmektedir. Dolayısıyla bilgiyi sadece elinde tutup aktaran sistem üzerine temellenmiş bir eğitim sistemi gereksinip duyulan yeni çağdaş insan modelini yaratmada yetersiz kalmaktadır. Bu anlamda eğitimde yeni uygulamaların ve farklı modellerin uygulanması da kaçınılmaz olarak ortaya çıkmaktadır. Bu ihtiyaçların ne kadar elzem olduğu Covid-19’un küresel salgın olarak ortaya çıkmasıyla beraber daha da belirginleşti. Dolayısıyla geçmişin anlayış ve uygulamalarının bazılarında yenilenmeye ve değişime ihtiyaç olduğu çok açık. Elbette eğitimde devam eden anlayış ve uygulamaların bazılarında ısrarcı olmak gerekir; ancak birçok alanda “yeni dönemi” eğitimdeki mevcut anlayış ve uygulamalarla yönetmek mümkün değildir. Bilgi çağı olarak adlandırdığımız bu dönemde özellikle teknolojik alanlarda meydana gelen hızlı değişimlerin hayatın her alanında etkisinin hissedildiğini biliyoruz. Ayrıca Z kuşağı olarak adlandırdığımız günümüz öğrencilerinin hayatı anlama tarzları, yaşayış biçimleri, beklenti ve hayallerin bir önceki kuşağa göre farklı olduğunu, yine onların kendilerini birçok alanda geliştirebilecek deneyim ve vizyona sahip olduklarını görmekteyiz.
TELAFİ PROGRAMIMIZ 2021-2022 BOYUNCA SÜRECEK
Pandemi ile birlikte uzaktan ve hibrit eğitimin ön plana çıkması Yeni Okul kavramını da gündeme getirdi? Sizce Yeni Okul hangi parametreler üzerine inşa edilecek? Bu anlamda kurumunuzdaki dönüşümler neler olacak ve nasıl hayata geçirilecek?
Yukarıda da belirttiğim üzere Covid-19’un aslında kaçınılmaz olanı (eğitimde değişim ihtiyaçlarını) daha da hızlandırdığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla öğrencilerimizi sadece geleneksel metotlarla yeni döneme hazırlama şansımız yok. Bu nedenle karma eğitim modeli olarak adlandırdığımız hibrit ve uzaktan eğitim modeline geçiş kaçınılmazdır. Karma öğrenme olarak da adlandırabileceğimiz bu modelde geleneksel eğitim uygulamalarının çevrimiçi eğitim materyalleriyle zenginleştirilmesi, farklı eğitim felsefelerinin geleneksel öğrenme ortamlarında birlikte kullanılması gerekmektedir.
Bizler; kurumlarımızda uyguladığımız yapılandırmacı eğitim modelini teknolojiyle zaten destekliyorduk ancak yaşanan bu süreçte yaptığımız bu uygulamaların aslında ne kadar da önemli olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Dolayısıyla “Yeni Okul” olarak adlandırabileceğimiz hibrit eğitim modelini çağın gereği olarak teknolojiyle desteklemek ve bunu farklı eğitim felsefeleriyle harmanlamak en temel hedefimizdir.
Öte yandan bu dönemde ilk önceliğimiz; öğrencilerimizin, öğretmenlerimizin çalışan personelimizin ve velilerimizin yaşadıkları bilişsel, sosyal, psikolojik, duygusal ve ekonomik kayıplarını tamamlamaya yönelik ihtiyaç ve kazanım temelli çalışmalar yaparak bu kayıpları en aza indirmektir. Bu süreçte yaşanan eğitim kayıplarını sadece yazın telafi programları şeklinde değil 2021/2022 eğitim öğretim dönemi boyunca yapmayı planlamaktayız. Öğrencilerimizin bu dönemde yaşadıkları bu kayıpları tamamlamadan yeni döneme sağlıklı başlamaları mümkün değildir. Tabi bu durum sadece öğrenciler açısından değil aynı zamanda öğretmenlerimiz açısından da böyle. Dolayısıyla uygulayacağımız ihtiyaç ve kazanım temelli programlarla hem öğrencilerimizin hem de öğretmenlerimizin bu alanlarda yaşadıkları kayıpları ve duygu durumlarını tespit edip(bunu her bir öğrencimizin, konu eksikliklerini, öğrenme kayıplarını ortaya çıkaracak bilişsel haritalar ve gelişim karneleri oluşturarak yapmaktayız ) telafi programlarımızı buna göre müfredatla bütünleştirecek yeni bir program hazırlamaktayız. Ayrıca rehberlik birimlerimizle yeni bir anlayışla kurmuş olduğumuz; veli, öğrenci ve öğretmen akademileriyle de hem öğrencilerimize, hem öğretmenlerimize, hem de velilerimize destek olacak çalışmalar yapmaktayız. Öğrencilerimizin bu süreçte bir yandan akademik kayıplarını gidermeye yönelik çalışmalar yapılırken öte yandan onların sosyal ve duygusal açıdan da destekleyecek farklı programları hayata geçirdik.
Eğitimde MEB’in belirlediği müfredat üzerinden planlamalar yapılıyor. Bu anlayışın değişmesini bekliyor musunuz? Bu konuda önerileriniz nelerdir?
Milli Eğitim Bakanlığımız aslında son birkaç senedir bu konuda bazı değişimlerin olacağının sinyallerini vermişti. Özellikle 40 saatlik ders saati yerine 20 saatlik ders programı, geri kalan zamanda da atölye çalışmalarının yapılacağı yönünde adımlar atılmıştı. Fakat bunun uygulamaya geçmesi çok mümkün olmadı. Ancak yeni dönemde seyreltilmiş sınıf ortamlarında ders saatlerinin hatta sürelerinin kısaltılması ve benzeri düzenlemelerin yapılması bana göre kaçınılmazdır. Bu dönemde veli ve öğrenci akademileri kurularak öğrencilerimizin bu yeni karma eğitim modeline daha rahat ayak uydurmaları sağlanmalıdır. Öğrencilerimizin sadece akademik derslere yönelmelerinin önüne geçilerek onları sosyal duygusal yönden besleyecek ve yeteneklerini ortaya koyabilecekleri bir eğitim modelinin hayata geçirilmesi gerekmektedir.
KARARLAR ORTAK AKIL İLE ALINIYOR
Eğitim yönetiminde yukarıdan aşağıya bir yönetim modelinin hakim olduğunu görüyoruz. Bu yönetim anlayışı günümüzün dinamiklerini karşılamaya yetiyor mu? Eğitim yönetiminde demokratik bir model nasıl inşa edilebilir? Bu anlamda Kurumunuzdaki yönetim modeli hakkında bilgi verebilir misiniz?
Aslında bu sorunun cevabı kolay ancak bir o kadar da karmaşık. Günümüz eğitim sistemlerinde okulları etkili yönetmek için sosyal, politik, ekonomik, teknolojik birçok faktörü göz önünde bulundurmak zorundayız. Yönetim süreçlerini ortaya koyarken somut gerçeklerden kopuk, eğitimin öznesi olan öğrencileri sürecin içine sadece pasif olarak almakla başarıya ulaşma şansımız yok. Böyle düşündüğümüzde yukarıdan aşağıya bir yönetim anlayışının çok da sağlıklı olmadığını görüyoruz. Aslolan bu konuda eğitimin tüm bileşenlerinin bir araya gelerek demokratik bir yönetim anlayışıyla ortak kararlar almasıdır.
Bizler kurumlarımızda yaptığımız çalıştaylarda eğitimin tüm kademelerinde uygulayacağımız programları öncelikli olarak öğrencilerimizin beklentilerini ve düşüncelerini akademik, sosyal, bilişsel ve duygusal açıdan destekleyecek şekilde planlamaya özen gösteririz. Eğitimle ilgili kararları alırken öğrencilerimizin, zümrelerimizin, bölüm başkanlarımızın, eğitim koordinatörlerimizin yaptıkları çalışmalar sonucunda ortaya çıkan ortak akıl sonucunda oluşturuyoruz.
Yeni Okul’un değerler skalasında neler ön plana geçecek? Sürdürülebilir eğitimin belirleyici ilkeleri neler olmalı ve nasıl hayata geçirilmeli?
Yeni Okulun değerler skalasına baktığımızda; öğrencilerin yönetimde daha çok söz sahibi olduğu, düşüncelerini ve görüşlerini özgür bir ortamda ifade edebilmeleri çok önemli. Ayrıca öğrencilerimizin öz değerlendirme kapasitelerini güçlendirmek, onlara öğrenecekleri konuları seçmede daha fazla özgürlük vermek, kendilerini öğrenme konusunda özgür hissetmelerini sağlamak temel amaçlarımızdan olmalıdır. Bunun için de okul iklimini ön yargısız, tarafsızlığı koruyacak şekilde materyallerle donatmak ve bu alanları öğrencilerin öğrenme tarzlarının farklı olduğunu unutmadan düzenlememiz gerekir. Bunun sürdürülebilir olması için eğitim yöneticilerimizin ve öğretmenlerimizin demokratik yaşam biçimini özümsemiş, vizyon sahibi, yeniliklere açık ve kendini sürekli geliştiren ve toplumsal düzeyde meydana gelen değişimleri yakından takip eden bir yapıda olmaları gerekir.
Beceri temelli eğitim yeni eğitim modelinin temellerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu çerçevede Yeni Okul’un beceri kriterleri neler olacak?
Yeni eğitim modelinin gerektirdiği yetkinliklere yada becerilere baktığımızda değişen dünya ve bilgi çağıyla birlikte öğrencilerden sadece akademik başarısı yüksek bireyler olarak değil, 21. yüzyıl becerileri olarak tanımlanan üst düzey becerilere sahip, okuduğunu anlama, eleştirel düşünme, karar verme, sorumluluk alma, problem çözme ve benzeri yetkinliklere sahip bireyler olmaları beklenmektedir. Bu nedenle eğitim yöneticilerinin öğrenme ortamlarını tasarlarken ve uygulayacakları programları oluştururken disiplinler arası bir yaklaşımla öğrencilerini araştıran, sorgulayan, bugün aldıkları eğitimle geleceği inşa eden bir eğitim felsefesiyle yetiştirmeleri gerekmektedir.
“Öğrencilerimizin; teknolojik faktörlerle hızlı değişen dünyayı yakalamaları ve gelecekte söz sahibi olabilmeleri için; onların kendine güvenen, yönetimlerde inisiyatif alabilen, girişimci, yeniliğe açık ve dinamik öğrenciler olarak yetiştirebilen Yeni Okul modelini oluşturmamız gerekir.”
“Uzun zamandır öğrencilerimizi mümkün olduğunca ezbere dayalı bilgi ile yüklenmiş bireyler olarak değil; kurumlarımızda sağladığımız teknoloji desteği ve öğrenci merkezli eğitim politikamızla öğrencilerimizin daha yaratıcı, yenilikçi, etkin iletişim kuran, eleştirel düşünebilen ve teknolojiyi ihtiyaç duydukları bilgiye ulaşmak için etkin kullanabilen bireyler olarak yetişmelerini sağlıyoruz.”
Vatan’da yeni dönem ORTAK AKIL ile planlanıyor
“Yeni Okul olarak adlandırabileceğimiz hibrit eğitim modelini çağın gereği olarak teknolojiyle desteklemek ve bunu farklı eğitim felsefeleriyle harmanlamak en temel hedefimizdir” diyen Vatan Eğitim Kurumları Genel Müdür Yardımcısı Atilla Aktaş, pandemiyle oluşan yeni süreci ve kurumda gerçekleştirdikleri çalışmaları artı eğitim’e anlattı.
Eğitimde geçmişin anlayış ve uygulamalarıyla yeni dönemi yönetmek mümkün mü? Neler, nasıl değişiyor?
Günümüz dünyasının en belirgin özelliği, birçok alanda ve yerde görülen hızlı değişimlerdir. Bu hızlı değişim ve dönüşümlerle beraber günümüzde öğrencilere kazandırılması gereken bilgi ve becerilerin yoğunluğu ve çeşitliliği azımsanmayacak derecede artmıştır. Bilgi çağı olarak adlandırılan bu dönemde; bilgi hızla üretilmekte, yayılmakta ve çok hızlı bir şekilde değişip dönüşmektedir. Dolayısıyla bilgiyi sadece elinde tutup aktaran sistem üzerine temellenmiş bir eğitim sistemi gereksinip duyulan yeni çağdaş insan modelini yaratmada yetersiz kalmaktadır. Bu anlamda eğitimde yeni uygulamaların ve farklı modellerin uygulanması da kaçınılmaz olarak ortaya çıkmaktadır. Bu ihtiyaçların ne kadar elzem olduğu Covid-19’un küresel salgın olarak ortaya çıkmasıyla beraber daha da belirginleşti. Dolayısıyla geçmişin anlayış ve uygulamalarının bazılarında yenilenmeye ve değişime ihtiyaç olduğu çok açık. Elbette eğitimde devam eden anlayış ve uygulamaların bazılarında ısrarcı olmak gerekir; ancak birçok alanda “yeni dönemi” eğitimdeki mevcut anlayış ve uygulamalarla yönetmek mümkün değildir. Bilgi çağı olarak adlandırdığımız bu dönemde özellikle teknolojik alanlarda meydana gelen hızlı değişimlerin hayatın her alanında etkisinin hissedildiğini biliyoruz. Ayrıca Z kuşağı olarak adlandırdığımız günümüz öğrencilerinin hayatı anlama tarzları, yaşayış biçimleri, beklenti ve hayallerin bir önceki kuşağa göre farklı olduğunu, yine onların kendilerini birçok alanda geliştirebilecek deneyim ve vizyona sahip olduklarını görmekteyiz.
TELAFİ PROGRAMIMIZ 2021-2022 BOYUNCA SÜRECEK
Pandemi ile birlikte uzaktan ve hibrit eğitimin ön plana çıkması Yeni Okul kavramını da gündeme getirdi? Sizce Yeni Okul hangi parametreler üzerine inşa edilecek? Bu anlamda kurumunuzdaki dönüşümler neler olacak ve nasıl hayata geçirilecek?
Yukarıda da belirttiğim üzere Covid-19’un aslında kaçınılmaz olanı (eğitimde değişim ihtiyaçlarını) daha da hızlandırdığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla öğrencilerimizi sadece geleneksel metotlarla yeni döneme hazırlama şansımız yok. Bu nedenle karma eğitim modeli olarak adlandırdığımız hibrit ve uzaktan eğitim modeline geçiş kaçınılmazdır. Karma öğrenme olarak da adlandırabileceğimiz bu modelde geleneksel eğitim uygulamalarının çevrimiçi eğitim materyalleriyle zenginleştirilmesi, farklı eğitim felsefelerinin geleneksel öğrenme ortamlarında birlikte kullanılması gerekmektedir.
Bizler; kurumlarımızda uyguladığımız yapılandırmacı eğitim modelini teknolojiyle zaten destekliyorduk ancak yaşanan bu süreçte yaptığımız bu uygulamaların aslında ne kadar da önemli olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Dolayısıyla “Yeni Okul” olarak adlandırabileceğimiz hibrit eğitim modelini çağın gereği olarak teknolojiyle desteklemek ve bunu farklı eğitim felsefeleriyle harmanlamak en temel hedefimizdir.
Öte yandan bu dönemde ilk önceliğimiz; öğrencilerimizin, öğretmenlerimizin çalışan personelimizin ve velilerimizin yaşadıkları bilişsel, sosyal, psikolojik, duygusal ve ekonomik kayıplarını tamamlamaya yönelik ihtiyaç ve kazanım temelli çalışmalar yaparak bu kayıpları en aza indirmektir. Bu süreçte yaşanan eğitim kayıplarını sadece yazın telafi programları şeklinde değil 2021/2022 eğitim öğretim dönemi boyunca yapmayı planlamaktayız. Öğrencilerimizin bu dönemde yaşadıkları bu kayıpları tamamlamadan yeni döneme sağlıklı başlamaları mümkün değildir. Tabi bu durum sadece öğrenciler açısından değil aynı zamanda öğretmenlerimiz açısından da böyle. Dolayısıyla uygulayacağımız ihtiyaç ve kazanım temelli programlarla hem öğrencilerimizin hem de öğretmenlerimizin bu alanlarda yaşadıkları kayıpları ve duygu durumlarını tespit edip(bunu her bir öğrencimizin, konu eksikliklerini, öğrenme kayıplarını ortaya çıkaracak bilişsel haritalar ve gelişim karneleri oluşturarak yapmaktayız ) telafi programlarımızı buna göre müfredatla bütünleştirecek yeni bir program hazırlamaktayız. Ayrıca rehberlik birimlerimizle yeni bir anlayışla kurmuş olduğumuz; veli, öğrenci ve öğretmen akademileriyle de hem öğrencilerimize, hem öğretmenlerimize, hem de velilerimize destek olacak çalışmalar yapmaktayız. Öğrencilerimizin bu süreçte bir yandan akademik kayıplarını gidermeye yönelik çalışmalar yapılırken öte yandan onların sosyal ve duygusal açıdan da destekleyecek farklı programları hayata geçirdik.
Eğitimde MEB’in belirlediği müfredat üzerinden planlamalar yapılıyor. Bu anlayışın değişmesini bekliyor musunuz? Bu konuda önerileriniz nelerdir?
Milli Eğitim Bakanlığımız aslında son birkaç senedir bu konuda bazı değişimlerin olacağının sinyallerini vermişti. Özellikle 40 saatlik ders saati yerine 20 saatlik ders programı, geri kalan zamanda da atölye çalışmalarının yapılacağı yönünde adımlar atılmıştı. Fakat bunun uygulamaya geçmesi çok mümkün olmadı. Ancak yeni dönemde seyreltilmiş sınıf ortamlarında ders saatlerinin hatta sürelerinin kısaltılması ve benzeri düzenlemelerin yapılması bana göre kaçınılmazdır. Bu dönemde veli ve öğrenci akademileri kurularak öğrencilerimizin bu yeni karma eğitim modeline daha rahat ayak uydurmaları sağlanmalıdır. Öğrencilerimizin sadece akademik derslere yönelmelerinin önüne geçilerek onları sosyal duygusal yönden besleyecek ve yeteneklerini ortaya koyabilecekleri bir eğitim modelinin hayata geçirilmesi gerekmektedir.
KARARLAR ORTAK AKIL İLE ALINIYOR
Eğitim yönetiminde yukarıdan aşağıya bir yönetim modelinin hakim olduğunu görüyoruz. Bu yönetim anlayışı günümüzün dinamiklerini karşılamaya yetiyor mu? Eğitim yönetiminde demokratik bir model nasıl inşa edilebilir? Bu anlamda Kurumunuzdaki yönetim modeli hakkında bilgi verebilir misiniz?
Aslında bu sorunun cevabı kolay ancak bir o kadar da karmaşık. Günümüz eğitim sistemlerinde okulları etkili yönetmek için sosyal, politik, ekonomik, teknolojik birçok faktörü göz önünde bulundurmak zorundayız. Yönetim süreçlerini ortaya koyarken somut gerçeklerden kopuk, eğitimin öznesi olan öğrencileri sürecin içine sadece pasif olarak almakla başarıya ulaşma şansımız yok. Böyle düşündüğümüzde yukarıdan aşağıya bir yönetim anlayışının çok da sağlıklı olmadığını görüyoruz. Aslolan bu konuda eğitimin tüm bileşenlerinin bir araya gelerek demokratik bir yönetim anlayışıyla ortak kararlar almasıdır.
Bizler kurumlarımızda yaptığımız çalıştaylarda eğitimin tüm kademelerinde uygulayacağımız programları öncelikli olarak öğrencilerimizin beklentilerini ve düşüncelerini akademik, sosyal, bilişsel ve duygusal açıdan destekleyecek şekilde planlamaya özen gösteririz. Eğitimle ilgili kararları alırken öğrencilerimizin, zümrelerimizin, bölüm başkanlarımızın, eğitim koordinatörlerimizin yaptıkları çalışmalar sonucunda ortaya çıkan ortak akıl sonucunda oluşturuyoruz.
Yeni Okul’un değerler skalasında neler ön plana geçecek? Sürdürülebilir eğitimin belirleyici ilkeleri neler olmalı ve nasıl hayata geçirilmeli?
Yeni Okulun değerler skalasına baktığımızda; öğrencilerin yönetimde daha çok söz sahibi olduğu, düşüncelerini ve görüşlerini özgür bir ortamda ifade edebilmeleri çok önemli. Ayrıca öğrencilerimizin öz değerlendirme kapasitelerini güçlendirmek, onlara öğrenecekleri konuları seçmede daha fazla özgürlük vermek, kendilerini öğrenme konusunda özgür hissetmelerini sağlamak temel amaçlarımızdan olmalıdır. Bunun için de okul iklimini ön yargısız, tarafsızlığı koruyacak şekilde materyallerle donatmak ve bu alanları öğrencilerin öğrenme tarzlarının farklı olduğunu unutmadan düzenlememiz gerekir. Bunun sürdürülebilir olması için eğitim yöneticilerimizin ve öğretmenlerimizin demokratik yaşam biçimini özümsemiş, vizyon sahibi, yeniliklere açık ve kendini sürekli geliştiren ve toplumsal düzeyde meydana gelen değişimleri yakından takip eden bir yapıda olmaları gerekir.
Beceri temelli eğitim yeni eğitim modelinin temellerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu çerçevede Yeni Okul’un beceri kriterleri neler olacak?
Yeni eğitim modelinin gerektirdiği yetkinliklere yada becerilere baktığımızda değişen dünya ve bilgi çağıyla birlikte öğrencilerden sadece akademik başarısı yüksek bireyler olarak değil, 21. yüzyıl becerileri olarak tanımlanan üst düzey becerilere sahip, okuduğunu anlama, eleştirel düşünme, karar verme, sorumluluk alma, problem çözme ve benzeri yetkinliklere sahip bireyler olmaları beklenmektedir. Bu nedenle eğitim yöneticilerinin öğrenme ortamlarını tasarlarken ve uygulayacakları programları oluştururken disiplinler arası bir yaklaşımla öğrencilerini araştıran, sorgulayan, bugün aldıkları eğitimle geleceği inşa eden bir eğitim felsefesiyle yetiştirmeleri gerekmektedir.
“Öğrencilerimizin; teknolojik faktörlerle hızlı değişen dünyayı yakalamaları ve gelecekte söz sahibi olabilmeleri için; onların kendine güvenen, yönetimlerde inisiyatif alabilen, girişimci, yeniliğe açık ve dinamik öğrenciler olarak yetiştirebilen Yeni Okul modelini oluşturmamız gerekir.”
“Uzun zamandır öğrencilerimizi mümkün olduğunca ezbere dayalı bilgi ile yüklenmiş bireyler olarak değil; kurumlarımızda sağladığımız teknoloji desteği ve öğrenci merkezli eğitim politikamızla öğrencilerimizin daha yaratıcı, yenilikçi, etkin iletişim kuran, eleştirel düşünebilen ve teknolojiyi ihtiyaç duydukları bilgiye ulaşmak için etkin kullanabilen bireyler olarak yetişmelerini sağlıyoruz.”
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
“Yeni Okul olarak adlandırabileceğimiz hibrit eğitim modelini çağın gereği olarak teknolojiyle desteklemek ve bunu farklı eğitim felsefeleriyle harmanlamak en temel hedefimizdir” diyen Vatan Eğitim Kurumları Genel Müdür Yardımcısı Atilla Aktaş, pandemiyle oluşan yeni süreci ve kurumda gerçekleştirdikleri çalışmaları artı eğitim’e anlattı.
Eğitimde geçmişin anlayış ve uygulamalarıyla yeni dönemi yönetmek mümkün mü? Neler, nasıl değişiyor?
Günümüz dünyasının en belirgin özelliği, birçok alanda ve yerde görülen hızlı değişimlerdir. Bu hızlı değişim ve dönüşümlerle beraber günümüzde öğrencilere kazandırılması gereken bilgi ve becerilerin yoğunluğu ve çeşitliliği azımsanmayacak derecede artmıştır. Bilgi çağı olarak adlandırılan bu dönemde; bilgi hızla üretilmekte, yayılmakta ve çok hızlı bir şekilde değişip dönüşmektedir. Dolayısıyla bilgiyi sadece elinde tutup aktaran sistem üzerine temellenmiş bir eğitim sistemi gereksinip duyulan yeni çağdaş insan modelini yaratmada yetersiz kalmaktadır. Bu anlamda eğitimde yeni uygulamaların ve farklı modellerin uygulanması da kaçınılmaz olarak ortaya çıkmaktadır. Bu ihtiyaçların ne kadar elzem olduğu Covid-19’un küresel salgın olarak ortaya çıkmasıyla beraber daha da belirginleşti. Dolayısıyla geçmişin anlayış ve uygulamalarının bazılarında yenilenmeye ve değişime ihtiyaç olduğu çok açık. Elbette eğitimde devam eden anlayış ve uygulamaların bazılarında ısrarcı olmak gerekir; ancak birçok alanda “yeni dönemi” eğitimdeki mevcut anlayış ve uygulamalarla yönetmek mümkün değildir. Bilgi çağı olarak adlandırdığımız bu dönemde özellikle teknolojik alanlarda meydana gelen hızlı değişimlerin hayatın her alanında etkisinin hissedildiğini biliyoruz. Ayrıca Z kuşağı olarak adlandırdığımız günümüz öğrencilerinin hayatı anlama tarzları, yaşayış biçimleri, beklenti ve hayallerin bir önceki kuşağa göre farklı olduğunu, yine onların kendilerini birçok alanda geliştirebilecek deneyim ve vizyona sahip olduklarını görmekteyiz.
TELAFİ PROGRAMIMIZ 2021-2022 BOYUNCA SÜRECEK
Pandemi ile birlikte uzaktan ve hibrit eğitimin ön plana çıkması Yeni Okul kavramını da gündeme getirdi? Sizce Yeni Okul hangi parametreler üzerine inşa edilecek? Bu anlamda kurumunuzdaki dönüşümler neler olacak ve nasıl hayata geçirilecek?
Yukarıda da belirttiğim üzere Covid-19’un aslında kaçınılmaz olanı (eğitimde değişim ihtiyaçlarını) daha da hızlandırdığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla öğrencilerimizi sadece geleneksel metotlarla yeni döneme hazırlama şansımız yok. Bu nedenle karma eğitim modeli olarak adlandırdığımız hibrit ve uzaktan eğitim modeline geçiş kaçınılmazdır. Karma öğrenme olarak da adlandırabileceğimiz bu modelde geleneksel eğitim uygulamalarının çevrimiçi eğitim materyalleriyle zenginleştirilmesi, farklı eğitim felsefelerinin geleneksel öğrenme ortamlarında birlikte kullanılması gerekmektedir.
Bizler; kurumlarımızda uyguladığımız yapılandırmacı eğitim modelini teknolojiyle zaten destekliyorduk ancak yaşanan bu süreçte yaptığımız bu uygulamaların aslında ne kadar da önemli olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Dolayısıyla “Yeni Okul” olarak adlandırabileceğimiz hibrit eğitim modelini çağın gereği olarak teknolojiyle desteklemek ve bunu farklı eğitim felsefeleriyle harmanlamak en temel hedefimizdir.
Öte yandan bu dönemde ilk önceliğimiz; öğrencilerimizin, öğretmenlerimizin çalışan personelimizin ve velilerimizin yaşadıkları bilişsel, sosyal, psikolojik, duygusal ve ekonomik kayıplarını tamamlamaya yönelik ihtiyaç ve kazanım temelli çalışmalar yaparak bu kayıpları en aza indirmektir. Bu süreçte yaşanan eğitim kayıplarını sadece yazın telafi programları şeklinde değil 2021/2022 eğitim öğretim dönemi boyunca yapmayı planlamaktayız. Öğrencilerimizin bu dönemde yaşadıkları bu kayıpları tamamlamadan yeni döneme sağlıklı başlamaları mümkün değildir. Tabi bu durum sadece öğrenciler açısından değil aynı zamanda öğretmenlerimiz açısından da böyle. Dolayısıyla uygulayacağımız ihtiyaç ve kazanım temelli programlarla hem öğrencilerimizin hem de öğretmenlerimizin bu alanlarda yaşadıkları kayıpları ve duygu durumlarını tespit edip(bunu her bir öğrencimizin, konu eksikliklerini, öğrenme kayıplarını ortaya çıkaracak bilişsel haritalar ve gelişim karneleri oluşturarak yapmaktayız ) telafi programlarımızı buna göre müfredatla bütünleştirecek yeni bir program hazırlamaktayız. Ayrıca rehberlik birimlerimizle yeni bir anlayışla kurmuş olduğumuz; veli, öğrenci ve öğretmen akademileriyle de hem öğrencilerimize, hem öğretmenlerimize, hem de velilerimize destek olacak çalışmalar yapmaktayız. Öğrencilerimizin bu süreçte bir yandan akademik kayıplarını gidermeye yönelik çalışmalar yapılırken öte yandan onların sosyal ve duygusal açıdan da destekleyecek farklı programları hayata geçirdik.
Eğitimde MEB’in belirlediği müfredat üzerinden planlamalar yapılıyor. Bu anlayışın değişmesini bekliyor musunuz? Bu konuda önerileriniz nelerdir?
Milli Eğitim Bakanlığımız aslında son birkaç senedir bu konuda bazı değişimlerin olacağının sinyallerini vermişti. Özellikle 40 saatlik ders saati yerine 20 saatlik ders programı, geri kalan zamanda da atölye çalışmalarının yapılacağı yönünde adımlar atılmıştı. Fakat bunun uygulamaya geçmesi çok mümkün olmadı. Ancak yeni dönemde seyreltilmiş sınıf ortamlarında ders saatlerinin hatta sürelerinin kısaltılması ve benzeri düzenlemelerin yapılması bana göre kaçınılmazdır. Bu dönemde veli ve öğrenci akademileri kurularak öğrencilerimizin bu yeni karma eğitim modeline daha rahat ayak uydurmaları sağlanmalıdır. Öğrencilerimizin sadece akademik derslere yönelmelerinin önüne geçilerek onları sosyal duygusal yönden besleyecek ve yeteneklerini ortaya koyabilecekleri bir eğitim modelinin hayata geçirilmesi gerekmektedir.
KARARLAR ORTAK AKIL İLE ALINIYOR
Eğitim yönetiminde yukarıdan aşağıya bir yönetim modelinin hakim olduğunu görüyoruz. Bu yönetim anlayışı günümüzün dinamiklerini karşılamaya yetiyor mu? Eğitim yönetiminde demokratik bir model nasıl inşa edilebilir? Bu anlamda Kurumunuzdaki yönetim modeli hakkında bilgi verebilir misiniz?
Aslında bu sorunun cevabı kolay ancak bir o kadar da karmaşık. Günümüz eğitim sistemlerinde okulları etkili yönetmek için sosyal, politik, ekonomik, teknolojik birçok faktörü göz önünde bulundurmak zorundayız. Yönetim süreçlerini ortaya koyarken somut gerçeklerden kopuk, eğitimin öznesi olan öğrencileri sürecin içine sadece pasif olarak almakla başarıya ulaşma şansımız yok. Böyle düşündüğümüzde yukarıdan aşağıya bir yönetim anlayışının çok da sağlıklı olmadığını görüyoruz. Aslolan bu konuda eğitimin tüm bileşenlerinin bir araya gelerek demokratik bir yönetim anlayışıyla ortak kararlar almasıdır.
Bizler kurumlarımızda yaptığımız çalıştaylarda eğitimin tüm kademelerinde uygulayacağımız programları öncelikli olarak öğrencilerimizin beklentilerini ve düşüncelerini akademik, sosyal, bilişsel ve duygusal açıdan destekleyecek şekilde planlamaya özen gösteririz. Eğitimle ilgili kararları alırken öğrencilerimizin, zümrelerimizin, bölüm başkanlarımızın, eğitim koordinatörlerimizin yaptıkları çalışmalar sonucunda ortaya çıkan ortak akıl sonucunda oluşturuyoruz.
Yeni Okul’un değerler skalasında neler ön plana geçecek? Sürdürülebilir eğitimin belirleyici ilkeleri neler olmalı ve nasıl hayata geçirilmeli?
Yeni Okulun değerler skalasına baktığımızda; öğrencilerin yönetimde daha çok söz sahibi olduğu, düşüncelerini ve görüşlerini özgür bir ortamda ifade edebilmeleri çok önemli. Ayrıca öğrencilerimizin öz değerlendirme kapasitelerini güçlendirmek, onlara öğrenecekleri konuları seçmede daha fazla özgürlük vermek, kendilerini öğrenme konusunda özgür hissetmelerini sağlamak temel amaçlarımızdan olmalıdır. Bunun için de okul iklimini ön yargısız, tarafsızlığı koruyacak şekilde materyallerle donatmak ve bu alanları öğrencilerin öğrenme tarzlarının farklı olduğunu unutmadan düzenlememiz gerekir. Bunun sürdürülebilir olması için eğitim yöneticilerimizin ve öğretmenlerimizin demokratik yaşam biçimini özümsemiş, vizyon sahibi, yeniliklere açık ve kendini sürekli geliştiren ve toplumsal düzeyde meydana gelen değişimleri yakından takip eden bir yapıda olmaları gerekir.
Beceri temelli eğitim yeni eğitim modelinin temellerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu çerçevede Yeni Okul’un beceri kriterleri neler olacak?
Yeni eğitim modelinin gerektirdiği yetkinliklere yada becerilere baktığımızda değişen dünya ve bilgi çağıyla birlikte öğrencilerden sadece akademik başarısı yüksek bireyler olarak değil, 21. yüzyıl becerileri olarak tanımlanan üst düzey becerilere sahip, okuduğunu anlama, eleştirel düşünme, karar verme, sorumluluk alma, problem çözme ve benzeri yetkinliklere sahip bireyler olmaları beklenmektedir. Bu nedenle eğitim yöneticilerinin öğrenme ortamlarını tasarlarken ve uygulayacakları programları oluştururken disiplinler arası bir yaklaşımla öğrencilerini araştıran, sorgulayan, bugün aldıkları eğitimle geleceği inşa eden bir eğitim felsefesiyle yetiştirmeleri gerekmektedir.
“Öğrencilerimizin; teknolojik faktörlerle hızlı değişen dünyayı yakalamaları ve gelecekte söz sahibi olabilmeleri için; onların kendine güvenen, yönetimlerde inisiyatif alabilen, girişimci, yeniliğe açık ve dinamik öğrenciler olarak yetiştirebilen Yeni Okul modelini oluşturmamız gerekir.”
“Uzun zamandır öğrencilerimizi mümkün olduğunca ezbere dayalı bilgi ile yüklenmiş bireyler olarak değil; kurumlarımızda sağladığımız teknoloji desteği ve öğrenci merkezli eğitim politikamızla öğrencilerimizin daha yaratıcı, yenilikçi, etkin iletişim kuran, eleştirel düşünebilen ve teknolojiyi ihtiyaç duydukları bilgiye ulaşmak için etkin kullanabilen bireyler olarak yetişmelerini sağlıyoruz.”
Vatan’da yeni dönem ORTAK AKIL ile planlanıyor
“Yeni Okul olarak adlandırabileceğimiz hibrit eğitim modelini çağın gereği olarak teknolojiyle desteklemek ve bunu farklı eğitim felsefeleriyle harmanlamak en temel hedefimizdir” diyen Vatan Eğitim Kurumları Genel Müdür Yardımcısı Atilla Aktaş, pandemiyle oluşan yeni süreci ve kurumda gerçekleştirdikleri çalışmaları artı eğitim’e anlattı.
Eğitimde geçmişin anlayış ve uygulamalarıyla yeni dönemi yönetmek mümkün mü? Neler, nasıl değişiyor?
Günümüz dünyasının en belirgin özelliği, birçok alanda ve yerde görülen hızlı değişimlerdir. Bu hızlı değişim ve dönüşümlerle beraber günümüzde öğrencilere kazandırılması gereken bilgi ve becerilerin yoğunluğu ve çeşitliliği azımsanmayacak derecede artmıştır. Bilgi çağı olarak adlandırılan bu dönemde; bilgi hızla üretilmekte, yayılmakta ve çok hızlı bir şekilde değişip dönüşmektedir. Dolayısıyla bilgiyi sadece elinde tutup aktaran sistem üzerine temellenmiş bir eğitim sistemi gereksinip duyulan yeni çağdaş insan modelini yaratmada yetersiz kalmaktadır. Bu anlamda eğitimde yeni uygulamaların ve farklı modellerin uygulanması da kaçınılmaz olarak ortaya çıkmaktadır. Bu ihtiyaçların ne kadar elzem olduğu Covid-19’un küresel salgın olarak ortaya çıkmasıyla beraber daha da belirginleşti. Dolayısıyla geçmişin anlayış ve uygulamalarının bazılarında yenilenmeye ve değişime ihtiyaç olduğu çok açık. Elbette eğitimde devam eden anlayış ve uygulamaların bazılarında ısrarcı olmak gerekir; ancak birçok alanda “yeni dönemi” eğitimdeki mevcut anlayış ve uygulamalarla yönetmek mümkün değildir. Bilgi çağı olarak adlandırdığımız bu dönemde özellikle teknolojik alanlarda meydana gelen hızlı değişimlerin hayatın her alanında etkisinin hissedildiğini biliyoruz. Ayrıca Z kuşağı olarak adlandırdığımız günümüz öğrencilerinin hayatı anlama tarzları, yaşayış biçimleri, beklenti ve hayallerin bir önceki kuşağa göre farklı olduğunu, yine onların kendilerini birçok alanda geliştirebilecek deneyim ve vizyona sahip olduklarını görmekteyiz.
TELAFİ PROGRAMIMIZ 2021-2022 BOYUNCA SÜRECEK
Pandemi ile birlikte uzaktan ve hibrit eğitimin ön plana çıkması Yeni Okul kavramını da gündeme getirdi? Sizce Yeni Okul hangi parametreler üzerine inşa edilecek? Bu anlamda kurumunuzdaki dönüşümler neler olacak ve nasıl hayata geçirilecek?
Yukarıda da belirttiğim üzere Covid-19’un aslında kaçınılmaz olanı (eğitimde değişim ihtiyaçlarını) daha da hızlandırdığını söyleyebiliriz. Dolayısıyla öğrencilerimizi sadece geleneksel metotlarla yeni döneme hazırlama şansımız yok. Bu nedenle karma eğitim modeli olarak adlandırdığımız hibrit ve uzaktan eğitim modeline geçiş kaçınılmazdır. Karma öğrenme olarak da adlandırabileceğimiz bu modelde geleneksel eğitim uygulamalarının çevrimiçi eğitim materyalleriyle zenginleştirilmesi, farklı eğitim felsefelerinin geleneksel öğrenme ortamlarında birlikte kullanılması gerekmektedir.
Bizler; kurumlarımızda uyguladığımız yapılandırmacı eğitim modelini teknolojiyle zaten destekliyorduk ancak yaşanan bu süreçte yaptığımız bu uygulamaların aslında ne kadar da önemli olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Dolayısıyla “Yeni Okul” olarak adlandırabileceğimiz hibrit eğitim modelini çağın gereği olarak teknolojiyle desteklemek ve bunu farklı eğitim felsefeleriyle harmanlamak en temel hedefimizdir.
Öte yandan bu dönemde ilk önceliğimiz; öğrencilerimizin, öğretmenlerimizin çalışan personelimizin ve velilerimizin yaşadıkları bilişsel, sosyal, psikolojik, duygusal ve ekonomik kayıplarını tamamlamaya yönelik ihtiyaç ve kazanım temelli çalışmalar yaparak bu kayıpları en aza indirmektir. Bu süreçte yaşanan eğitim kayıplarını sadece yazın telafi programları şeklinde değil 2021/2022 eğitim öğretim dönemi boyunca yapmayı planlamaktayız. Öğrencilerimizin bu dönemde yaşadıkları bu kayıpları tamamlamadan yeni döneme sağlıklı başlamaları mümkün değildir. Tabi bu durum sadece öğrenciler açısından değil aynı zamanda öğretmenlerimiz açısından da böyle. Dolayısıyla uygulayacağımız ihtiyaç ve kazanım temelli programlarla hem öğrencilerimizin hem de öğretmenlerimizin bu alanlarda yaşadıkları kayıpları ve duygu durumlarını tespit edip(bunu her bir öğrencimizin, konu eksikliklerini, öğrenme kayıplarını ortaya çıkaracak bilişsel haritalar ve gelişim karneleri oluşturarak yapmaktayız ) telafi programlarımızı buna göre müfredatla bütünleştirecek yeni bir program hazırlamaktayız. Ayrıca rehberlik birimlerimizle yeni bir anlayışla kurmuş olduğumuz; veli, öğrenci ve öğretmen akademileriyle de hem öğrencilerimize, hem öğretmenlerimize, hem de velilerimize destek olacak çalışmalar yapmaktayız. Öğrencilerimizin bu süreçte bir yandan akademik kayıplarını gidermeye yönelik çalışmalar yapılırken öte yandan onların sosyal ve duygusal açıdan da destekleyecek farklı programları hayata geçirdik.
Eğitimde MEB’in belirlediği müfredat üzerinden planlamalar yapılıyor. Bu anlayışın değişmesini bekliyor musunuz? Bu konuda önerileriniz nelerdir?
Milli Eğitim Bakanlığımız aslında son birkaç senedir bu konuda bazı değişimlerin olacağının sinyallerini vermişti. Özellikle 40 saatlik ders saati yerine 20 saatlik ders programı, geri kalan zamanda da atölye çalışmalarının yapılacağı yönünde adımlar atılmıştı. Fakat bunun uygulamaya geçmesi çok mümkün olmadı. Ancak yeni dönemde seyreltilmiş sınıf ortamlarında ders saatlerinin hatta sürelerinin kısaltılması ve benzeri düzenlemelerin yapılması bana göre kaçınılmazdır. Bu dönemde veli ve öğrenci akademileri kurularak öğrencilerimizin bu yeni karma eğitim modeline daha rahat ayak uydurmaları sağlanmalıdır. Öğrencilerimizin sadece akademik derslere yönelmelerinin önüne geçilerek onları sosyal duygusal yönden besleyecek ve yeteneklerini ortaya koyabilecekleri bir eğitim modelinin hayata geçirilmesi gerekmektedir.
KARARLAR ORTAK AKIL İLE ALINIYOR
Eğitim yönetiminde yukarıdan aşağıya bir yönetim modelinin hakim olduğunu görüyoruz. Bu yönetim anlayışı günümüzün dinamiklerini karşılamaya yetiyor mu? Eğitim yönetiminde demokratik bir model nasıl inşa edilebilir? Bu anlamda Kurumunuzdaki yönetim modeli hakkında bilgi verebilir misiniz?
Aslında bu sorunun cevabı kolay ancak bir o kadar da karmaşık. Günümüz eğitim sistemlerinde okulları etkili yönetmek için sosyal, politik, ekonomik, teknolojik birçok faktörü göz önünde bulundurmak zorundayız. Yönetim süreçlerini ortaya koyarken somut gerçeklerden kopuk, eğitimin öznesi olan öğrencileri sürecin içine sadece pasif olarak almakla başarıya ulaşma şansımız yok. Böyle düşündüğümüzde yukarıdan aşağıya bir yönetim anlayışının çok da sağlıklı olmadığını görüyoruz. Aslolan bu konuda eğitimin tüm bileşenlerinin bir araya gelerek demokratik bir yönetim anlayışıyla ortak kararlar almasıdır.
Bizler kurumlarımızda yaptığımız çalıştaylarda eğitimin tüm kademelerinde uygulayacağımız programları öncelikli olarak öğrencilerimizin beklentilerini ve düşüncelerini akademik, sosyal, bilişsel ve duygusal açıdan destekleyecek şekilde planlamaya özen gösteririz. Eğitimle ilgili kararları alırken öğrencilerimizin, zümrelerimizin, bölüm başkanlarımızın, eğitim koordinatörlerimizin yaptıkları çalışmalar sonucunda ortaya çıkan ortak akıl sonucunda oluşturuyoruz.
Yeni Okul’un değerler skalasında neler ön plana geçecek? Sürdürülebilir eğitimin belirleyici ilkeleri neler olmalı ve nasıl hayata geçirilmeli?
Yeni Okulun değerler skalasına baktığımızda; öğrencilerin yönetimde daha çok söz sahibi olduğu, düşüncelerini ve görüşlerini özgür bir ortamda ifade edebilmeleri çok önemli. Ayrıca öğrencilerimizin öz değerlendirme kapasitelerini güçlendirmek, onlara öğrenecekleri konuları seçmede daha fazla özgürlük vermek, kendilerini öğrenme konusunda özgür hissetmelerini sağlamak temel amaçlarımızdan olmalıdır. Bunun için de okul iklimini ön yargısız, tarafsızlığı koruyacak şekilde materyallerle donatmak ve bu alanları öğrencilerin öğrenme tarzlarının farklı olduğunu unutmadan düzenlememiz gerekir. Bunun sürdürülebilir olması için eğitim yöneticilerimizin ve öğretmenlerimizin demokratik yaşam biçimini özümsemiş, vizyon sahibi, yeniliklere açık ve kendini sürekli geliştiren ve toplumsal düzeyde meydana gelen değişimleri yakından takip eden bir yapıda olmaları gerekir.
Beceri temelli eğitim yeni eğitim modelinin temellerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu çerçevede Yeni Okul’un beceri kriterleri neler olacak?
Yeni eğitim modelinin gerektirdiği yetkinliklere yada becerilere baktığımızda değişen dünya ve bilgi çağıyla birlikte öğrencilerden sadece akademik başarısı yüksek bireyler olarak değil, 21. yüzyıl becerileri olarak tanımlanan üst düzey becerilere sahip, okuduğunu anlama, eleştirel düşünme, karar verme, sorumluluk alma, problem çözme ve benzeri yetkinliklere sahip bireyler olmaları beklenmektedir. Bu nedenle eğitim yöneticilerinin öğrenme ortamlarını tasarlarken ve uygulayacakları programları oluştururken disiplinler arası bir yaklaşımla öğrencilerini araştıran, sorgulayan, bugün aldıkları eğitimle geleceği inşa eden bir eğitim felsefesiyle yetiştirmeleri gerekmektedir.
“Öğrencilerimizin; teknolojik faktörlerle hızlı değişen dünyayı yakalamaları ve gelecekte söz sahibi olabilmeleri için; onların kendine güvenen, yönetimlerde inisiyatif alabilen, girişimci, yeniliğe açık ve dinamik öğrenciler olarak yetiştirebilen Yeni Okul modelini oluşturmamız gerekir.”
“Uzun zamandır öğrencilerimizi mümkün olduğunca ezbere dayalı bilgi ile yüklenmiş bireyler olarak değil; kurumlarımızda sağladığımız teknoloji desteği ve öğrenci merkezli eğitim politikamızla öğrencilerimizin daha yaratıcı, yenilikçi, etkin iletişim kuran, eleştirel düşünebilen ve teknolojiyi ihtiyaç duydukları bilgiye ulaşmak için etkin kullanabilen bireyler olarak yetişmelerini sağlıyoruz.”
Son Güncelleme: Perşembe, 29 Temmuz 2021 13:48
Gösterim: 714
1974 İstanbul, Laleli’de tek bir bina ile başlayan Kavram markasının yolculuğu bugün süreçte 22 kampüs okul ve 54 kurs merkezi ile toplamda 76 eğitim kurumu ile devam ediyor. “Önümüzdeki yıl 10 yeni kampüs ve 40 yeni kurs merkeziyle eğitim – öğretim faaliyetlerine başlamak için tüm hazırlıklarımızı yaptık.” diye konuşan Kavram Eğitim Kurumları Genel Müdürü Adem Durmuş, kurumdaki değişimi ve gelecek hedeflerini artı eğitim’e anlattı.
* Geleceğin insan profili ihtiyacını doğru analiz ederek, eğitim içeriklerinde yaptığımız farklılıklar, sektörde oluşturduğumuz inavosyonlar eğitim vizyonumuzu oluşturuyor.
* Kavram’da öğrenciler pandemi dönemindeki eğitim sürecini; birey odaklı, akademik, sosyal ve iletişim yoğunluklu çalışmalarımızla kendilerini okuldaymış gibi hissederek yaşadılar.
* Sürekli değişen eğitim paradigmaları teknolojiyi her adımda barındırmaktadır. Bu sebeple de öğretmen oryantasyon ve okula uyum süreçlerinde desteklenmelidir.
Kavram Eğitim Kurumlarının kuruluş ve gelişim sürecinden bahsedebilir misiniz? Kavram, Türk Eğitim sisteminde nasıl bir konumda bulunuyor? Kuruluşunuzdan bu yana markanın oluşumundaki dönüm noktaları neler oldu?
Kavram, 1974 - 1975 eğitim-öğretim yılında kurucumuz ve onursal başkanımız Sayın Bahattin Durmuş’un vizyonuyla, bilimde çağdaş, fikirde özgür nesiller yetiştirme ilkesini benimseyerek kurulmuştur. Kavram, eğitim denince akla gelen nadide kurumlardan biridir. 47 yılı geride bırakan Kavram, yönetim kurulu başkanımız Sayın Nureddin Durmuş’un katkılarıyla bu günlere geldi. Kavram, her zaman kendisini yenileyerek çağın eğitim argümanlarına uyum sağlamıştır. Şubat 2019 tarihinde eğitim girişimcisi Sayın Ümit Kalko’nun da Kavram yönetim kuruluna katılması ile birlikte çağın dinamiklerine uygun yenilenme sürecine girdik. 47 yıldır eğitimdeki değişimi ve dönüşümü takip ederek çağa ayak uyduran bir eğitim kurumu olmayı başardık. Bu başarıyı köklü geçmişimize sadık yönetim kadromuz ve çalışanlarımız ile sağladık. Sayısı gün geçtikçe artan Kolejlerimiz ve Kurs Merkezlerimiz ile köklü deneyimlerini nesilden nesile aktaran eğitim ve yönetim kadromuz sayesinde, bugün eğitim dünyasında kaliteli bir eğitim markası olarak varız. Bu da Kavram ailesi olarak bizlere büyük gurur veriyor.
1974 yılında İstanbul, Laleli’de tek bir bina ile başlayan eğitim tutkumuz günümüze dek katlanarak Türkiye’nin doğusundan batısına uzanan çeşitli illerimize yayılarak onbinlerce öğrenciyi yetiştirmeye devam ediyor. Bu süreçte 22 kampüs okul ve 54 kurs merkezi ile toplamda 76 eğitim kurumuna ulaştık. Önümüzdeki yıl 10 yeni kampüs ve 40 yeni kurs merkeziyle eğitim – öğretim faaliyetlerine başlamak için tüm hazırlıklarımızı yaptık. Kavram’ın yeniden yapılanması sürecinde “aynı başarı bambaşka bir heyecan” mottosunu tercih ettik. Çünkü, bir işte heyecan varsa bütün sorunların çözülebileceğine inandık ve bugün eğitimin önde markalarından biri olarak eğitim yolculuğumuza devam ediyoruz.
Büyüme trendimizi pandeminin oluşturduğu zor koşullara rağmen devam ettirdik. Kavram ailesine bu sene Testfen markasıyla yeni eğitim markası kazandırdık. Testfen 2 kurs merkeziyle “Başarın için Seninle” mottosuyla öğrencilerimize eğitim vermeye başladı. 2022 – 2023 eğitim – öğretim dönemine ise yeni 25 kurs merkeziyle merhaba diyecek.
DAHA ÇOK ÖĞRENCİ ve VELİYE KAPILARIMIZI AÇACAĞIZ
Kavram Eğitim Kurumlarının kısa, orta ve uzun vadede hedefleri ve büyüme stratejisi hakkında bilgi verebilir misiniz?
Kavram büyük bir aile... Laleli'de, her öğrencinin iyi ve kaliteli eğitimi hak ettiğine inanarak açtığımız ilk kurumumuz; bu yıl 1.500 akademik kadromuzla, 15.000 öğrenci ve 30.000 velimize hizmet vereceğiz. Türkiye’nin her bölgesinde bir Kavram Eğitim Kurumu açmak ve akabinde yurtdışında bir eğitim kurumuna imza atmak hedeflerimdir. Kavram’ın köklü geçmişi bunu sağlamaya fazlası ile yeterlidir. Kavram’ın yeni hedefi eğitim kalitesini artırarak nitelikli büyümedir.
Geleceğin insan profili ihtiyacını doğru analiz ederek, eğitim içeriklerinde yaptığımız farklılıklar, sektörde oluşturduğumuz inavosyonlar bizim eğitim vizyonumuzu oluşturuyor.
Son iki yılda özel okul ve kurslar çok kan kaybetti. Gerek pandemi, gerek ekonomide yaşanan ani ve hızlı dalgalanmalar gerekse özel okulculuğu destekleyen bazı kolaylıkların zaman içinde kalkması nedeniyle. Geçen yıl yeni 3 okul ve 22 kurs merkezi açtık. Bu sene bu büyüme artarak devam edecek. Kavram daha çok öğrenciye ve daha çok veliye kapılarını açacak. Okul ve kurs merkezi sayımızı artırmaya yatırım ortaklarımızla sürdüreceğiz. Yatırım ortaklarımıza yeni okul ve kurs merkezi olarak sunduğumuz kolaylıklar bunu fazlasıyla sağlayacaktır. Büyüme hedefimiz, öğretme, geliştirme, fırsat verme ve kaliteli eğitim verme tutkumuz ile devam edecek.
Pandemi ile birlikte ihtiyaç haritamıza eklenen KİM’i (Kavram İletişim Merkezi) hayata geçirerek paydaşlarla olan iletişimimizi artırdık. “Sağlıklı iletişim, verimli eğitim” anlayışı ile kurduğumuz KİM, kurumlarımızın gelişmesinde bize kısa sürede destek sağladı. Velilerimizden aldığımız geri dönüşler ile ileriye dönük programlarımızı şekillendirmemizde yol gösterdi. Kurum kültürümüzü tabana yayarak ilerleyen bir sistem ile eğitim vermeye devam edeceğiz.
EĞİTİM KADROMUZU GLOBAL ÇERÇEVEDE YETİŞTİRDİK
Kavram Eğitim Kurumlarının eğitim anlayışı nasıl oluşturuldu? Kurumlarınızı diğer eğitim kurumlarından farklı kılan özellikler nelerdir?
“En iyi okul, her öğrencisini başarıya götüren okuldur” bakış açısının öncüsü olarak herkesin ortak değerlerde buluşmasının mümkün olacağı inancı ile Kavram kuruldu. Değişen zaman dinamikleri ve nesillerin profilini göz önünde bulundurarak anaokulunda “Çocuk Merkezli Tasarım”, ilkokulda “Etkileşim Temelli Öğrenme”, ortaokulda “Performans Hedefli Gelişim”, lisede “Yetkinlik Odaklı Deneyim” anlayışını eğitim modelimize kattık. Eğitim anlayışımızın temelinde var olan öğrenen merkezli ve ihtiyaca yönelik eğitim kalitesini sağlamaktır. Kavram eğitim anlayışını, 21.yy becerileri ile harmanlayarak ders içeriklerimize yansıttık. Yenilikçi, sosyal ve duygusal becerilere odaklanan, teknoloji ile barışık, eleştirel düşünebilen ve araştıran öğrenciler yetiştirmeyi hedefleyerek ders programlarımızı oluşturduk.
Değişen ve gelişen zaman içerisinde akademik başarının yanı sıra global ve lokal becerilere sahip olması gerektiğine inandığımız öğrencilerimizi okul içi ve okul dışı ders programları ile destekledik. Eğitim kadromuzu global çerçevede yetiştirdik. Tüm bunlar Kavram eğitim anlayışının çatısı altında hayat buldu.
Akademik başarının, sosyal-duygusal becerilerin ve toplumsal değerlerin yanında, mutlu ve başarılı birer birey yetiştirme çabasında olan bir kurum olarak tanımlayabiliriz.
Pandemi ile başlayan yeni dönemde öğretmenleri nasıl bir değişim süreci bekliyor? Öğretmenlerin yeni döneme uyumu için neler planlıyorsunuz? Yeni dönem öğretmenlerinin özellikleri neler olacak?
Pandemi dönemi online ders süreçleri ile beraber, öğretmenlerin pedagojik ve akademik rolünün yanında, iletişim becerisi ve teknolojiyi etkili kullanma gücü büyük önem kazandı. Öğrencilerin okuldan uzak eğitim aldıkları bu süreçte online dersler öğretmen iletişiminin tek kanalı haline geldi. Dolayısıyla öğretmenlerin rolü ivme kazandı. Yeni dönemde de öğretmenlerimizin akademik başarılarının yanı sıra sosyal-duygusal ve teknoloji okuryazarlık becerileri de ön planda olacaktır. Sürekli değişen eğitim paradigmaları teknolojiyi her adımda barındırmaktadır. Bu sebeple de öğretmen oryantasyon ve okula uyum süreçlerinde desteklenmelidir.
Kavram Eğitim Kurumları’nda öğretmenlerimiz; pandeminin etkisini en aza indirmek için, online derslerin yanında birebir görüşmeler yaptılar, online etkinlikler düzenlediler. Rehberlik ve psikolojik danışmanlık süreçlerinin dâhil olduğu ve öğrencileri desteklediğimiz bu dönemde, onların bireysel başarısına odaklandık. Kavram’da öğrenciler pandemi dönemindeki eğitim sürecini; birey odaklı, akademik, sosyal ve iletişim yoğunluklu çalışmalarımızla kendilerini okuldaymış gibi hissederek yaşadılar. Bunu başarmamızın en büyük nedeni ise öğretmenlerimiz ile kurduğumuz samimi ve kuvvetli bağ, gelişmelerini sağlamak için organize ettiğimiz eğitimler, eğitim merkezinde olmaları için nitelikli eğitim vermeleri için sağlığımız özgür ortamdır.
YÖNETİCİDEN ÇOK LİDER OLMALISINIZ!
Uzun yıllardır eğitim sektöründe yönetici olarak yer alıyorsunuz. Nasıl bir yöneticisiniz? Yöneticilik vasfınızı belirleyen ilkeleriniz nelerdir?
Eğitimde profesyonelliğin ilk adımı ve değişmeyen yegâne özelliği işini sevmektir. Yönetici olmaktan çok lider olmanız sizi başarıya götürür. Bunun yolu da her şeyden önce iyi bir dinleyici olarak, anlama ve öğrenme çabanızın her zaman dip diri olmasıdır. Kariyerimde ilerlememi sağlayan en büyük etken bunlardır. Tabi ki her yöneticinin taşıması gereken olaylara objektif bakabilmek, eleştiriye açık olmak, değişimi takip edebilmekte var.
Kariyer yolculuğumda aldığım her görevde kendime sorduğum birkaç soru vardır? Bunlardan birincisi bu işi verimli, hızlı ve kaliteli bir şekilde yapmanın başka bir yolu var mı? İkincisi birlikte çalıştığım insanlar veya ürettiğin hizmetten yararlananlar ne bekliyor? Kuracağın sistem bunların ne kadarını karşılıyor? Üçüncüsü kişisel doyumu, ait olma duygusunu, üretme ve katkı sağlama çabasını nasıl ayakta tutabilirsin? Son olarak da heyecanı her zaman dipdiri nasıl tutabilirsin?
Tüm bu sorulara kendi içinizde cevap sağladığınızda ve uygulama noktasında sadece kendi perspektifinizden bakmadığınızda liderlik sizinle birlikte çalışma odanıza kadar geliyor.
BİLİMDE YETKİN, SANATTA ÖZGÜR ÖĞRENCİLER YETİŞTİRMEYİ GAYE EDİNDİM
Eğitim sektörünün zorlu süreçlerinde Kavram Eğitim Kurumlarının Genel Müdürlük görevini üstlendiniz. Başarılı bir yıl geçirdiniz. Uzun yıllardır eğitim sektöründe yönetici olarak yer alıyorsunuz. Biraz kendinizden bahseder misiniz?
1975 yılında Tokat'ta doğdum. 1997 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri bölümünden mezun oldum. Sosyal sorumluluk kapsamında 2004 yılında www.rehberliksitesi.com web sitesini kurarak veli, öğrenci ve eğitimcilere alanımla ilgili destek verdim, vermeye de devam ediyorum. Kariyerim boyunca eğitim alanında farklı görevlerde bulundum; Rehberlik vePsikolojik Danışmanlık, Bölüm Başkanlığı, Akademik Koordinatörlük, Eğitim Koordinatörlüğü, Genel Yayın Koordinatörlüğü ve Genel Müdür Yardımcılığı pozisyonlarında görev aldım. Birçok eğitim kurumunun ve markasının kuruluşunda, eğitim modelinin geliştirilmesinde ve yeniden yapılandırılmasında aktif olarak görev aldım. Eğitim kurumlarının vizyonuna uygun eğitim modelleri geliştirerek dijital ve teknolojik alt yapının kurulmasına öncülük edip vizyoner eğitim içeriklerinin hazırlanmasına başkanlık ettim. 2010 yılında, Eğitimde Değişim Hareketi Platformu'nun kuruculuğunu ve onursal başkanlığını 7 yıl boyunca yaptım, Yeni Nesil Eğitim Konferansları organize ederek binlerce öğretmenin kendisini yenilemesine ve geliştirmesine katkı sağladım.
“Başarının Yol Haritası”, “Çocuğumu Gençliğe ve Hayata Hazırlıyorum”, “Okula Giden Çocukların Eğitimi”, “Çocuklarda Özgüven Gelişimi ve Karakter Eğitimi” ve “Eyvah! Çocuğum Bilgisayar Kullanıyor” adlı kültür kitabı ve bunların yanı sıra farklı yayın evlerine ait 20 adet KPSS Eğitim Bilimleri kitabını yayınladım. Birçok eğitim yazılımına,yayın evine ve eğitim kurumuna danışmanlık yaparak eğitim çerçevesinde pek çok projeye de başkanlık ettim.
Türk eğitim sisteminde yer aldığım ilk günden bugüne kadar değerlerinin bilincinde, evrensel bakış açısına sahip, bilimde yetkin, sanatta özgür öğrenciler yetiştiren eğitim sistemi tasarlamayı gaye edindim.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
1974 İstanbul, Laleli’de tek bir bina ile başlayan Kavram markasının yolculuğu bugün süreçte 22 kampüs okul ve 54 kurs merkezi ile toplamda 76 eğitim kurumu ile devam ediyor. “Önümüzdeki yıl 10 yeni kampüs ve 40 yeni kurs merkeziyle eğitim – öğretim faaliyetlerine başlamak için tüm hazırlıklarımızı yaptık.” diye konuşan Kavram Eğitim Kurumları Genel Müdürü Adem Durmuş, kurumdaki değişimi ve gelecek hedeflerini artı eğitim’e anlattı.
* Geleceğin insan profili ihtiyacını doğru analiz ederek, eğitim içeriklerinde yaptığımız farklılıklar, sektörde oluşturduğumuz inavosyonlar eğitim vizyonumuzu oluşturuyor.
* Kavram’da öğrenciler pandemi dönemindeki eğitim sürecini; birey odaklı, akademik, sosyal ve iletişim yoğunluklu çalışmalarımızla kendilerini okuldaymış gibi hissederek yaşadılar.
* Sürekli değişen eğitim paradigmaları teknolojiyi her adımda barındırmaktadır. Bu sebeple de öğretmen oryantasyon ve okula uyum süreçlerinde desteklenmelidir.
Kavram Eğitim Kurumlarının kuruluş ve gelişim sürecinden bahsedebilir misiniz? Kavram, Türk Eğitim sisteminde nasıl bir konumda bulunuyor? Kuruluşunuzdan bu yana markanın oluşumundaki dönüm noktaları neler oldu?
Kavram, 1974 - 1975 eğitim-öğretim yılında kurucumuz ve onursal başkanımız Sayın Bahattin Durmuş’un vizyonuyla, bilimde çağdaş, fikirde özgür nesiller yetiştirme ilkesini benimseyerek kurulmuştur. Kavram, eğitim denince akla gelen nadide kurumlardan biridir. 47 yılı geride bırakan Kavram, yönetim kurulu başkanımız Sayın Nureddin Durmuş’un katkılarıyla bu günlere geldi. Kavram, her zaman kendisini yenileyerek çağın eğitim argümanlarına uyum sağlamıştır. Şubat 2019 tarihinde eğitim girişimcisi Sayın Ümit Kalko’nun da Kavram yönetim kuruluna katılması ile birlikte çağın dinamiklerine uygun yenilenme sürecine girdik. 47 yıldır eğitimdeki değişimi ve dönüşümü takip ederek çağa ayak uyduran bir eğitim kurumu olmayı başardık. Bu başarıyı köklü geçmişimize sadık yönetim kadromuz ve çalışanlarımız ile sağladık. Sayısı gün geçtikçe artan Kolejlerimiz ve Kurs Merkezlerimiz ile köklü deneyimlerini nesilden nesile aktaran eğitim ve yönetim kadromuz sayesinde, bugün eğitim dünyasında kaliteli bir eğitim markası olarak varız. Bu da Kavram ailesi olarak bizlere büyük gurur veriyor.
1974 yılında İstanbul, Laleli’de tek bir bina ile başlayan eğitim tutkumuz günümüze dek katlanarak Türkiye’nin doğusundan batısına uzanan çeşitli illerimize yayılarak onbinlerce öğrenciyi yetiştirmeye devam ediyor. Bu süreçte 22 kampüs okul ve 54 kurs merkezi ile toplamda 76 eğitim kurumuna ulaştık. Önümüzdeki yıl 10 yeni kampüs ve 40 yeni kurs merkeziyle eğitim – öğretim faaliyetlerine başlamak için tüm hazırlıklarımızı yaptık. Kavram’ın yeniden yapılanması sürecinde “aynı başarı bambaşka bir heyecan” mottosunu tercih ettik. Çünkü, bir işte heyecan varsa bütün sorunların çözülebileceğine inandık ve bugün eğitimin önde markalarından biri olarak eğitim yolculuğumuza devam ediyoruz.
Büyüme trendimizi pandeminin oluşturduğu zor koşullara rağmen devam ettirdik. Kavram ailesine bu sene Testfen markasıyla yeni eğitim markası kazandırdık. Testfen 2 kurs merkeziyle “Başarın için Seninle” mottosuyla öğrencilerimize eğitim vermeye başladı. 2022 – 2023 eğitim – öğretim dönemine ise yeni 25 kurs merkeziyle merhaba diyecek.
DAHA ÇOK ÖĞRENCİ ve VELİYE KAPILARIMIZI AÇACAĞIZ
Kavram Eğitim Kurumlarının kısa, orta ve uzun vadede hedefleri ve büyüme stratejisi hakkında bilgi verebilir misiniz?
Kavram büyük bir aile... Laleli'de, her öğrencinin iyi ve kaliteli eğitimi hak ettiğine inanarak açtığımız ilk kurumumuz; bu yıl 1.500 akademik kadromuzla, 15.000 öğrenci ve 30.000 velimize hizmet vereceğiz. Türkiye’nin her bölgesinde bir Kavram Eğitim Kurumu açmak ve akabinde yurtdışında bir eğitim kurumuna imza atmak hedeflerimdir. Kavram’ın köklü geçmişi bunu sağlamaya fazlası ile yeterlidir. Kavram’ın yeni hedefi eğitim kalitesini artırarak nitelikli büyümedir.
Geleceğin insan profili ihtiyacını doğru analiz ederek, eğitim içeriklerinde yaptığımız farklılıklar, sektörde oluşturduğumuz inavosyonlar bizim eğitim vizyonumuzu oluşturuyor.
Son iki yılda özel okul ve kurslar çok kan kaybetti. Gerek pandemi, gerek ekonomide yaşanan ani ve hızlı dalgalanmalar gerekse özel okulculuğu destekleyen bazı kolaylıkların zaman içinde kalkması nedeniyle. Geçen yıl yeni 3 okul ve 22 kurs merkezi açtık. Bu sene bu büyüme artarak devam edecek. Kavram daha çok öğrenciye ve daha çok veliye kapılarını açacak. Okul ve kurs merkezi sayımızı artırmaya yatırım ortaklarımızla sürdüreceğiz. Yatırım ortaklarımıza yeni okul ve kurs merkezi olarak sunduğumuz kolaylıklar bunu fazlasıyla sağlayacaktır. Büyüme hedefimiz, öğretme, geliştirme, fırsat verme ve kaliteli eğitim verme tutkumuz ile devam edecek.
Pandemi ile birlikte ihtiyaç haritamıza eklenen KİM’i (Kavram İletişim Merkezi) hayata geçirerek paydaşlarla olan iletişimimizi artırdık. “Sağlıklı iletişim, verimli eğitim” anlayışı ile kurduğumuz KİM, kurumlarımızın gelişmesinde bize kısa sürede destek sağladı. Velilerimizden aldığımız geri dönüşler ile ileriye dönük programlarımızı şekillendirmemizde yol gösterdi. Kurum kültürümüzü tabana yayarak ilerleyen bir sistem ile eğitim vermeye devam edeceğiz.
EĞİTİM KADROMUZU GLOBAL ÇERÇEVEDE YETİŞTİRDİK
Kavram Eğitim Kurumlarının eğitim anlayışı nasıl oluşturuldu? Kurumlarınızı diğer eğitim kurumlarından farklı kılan özellikler nelerdir?
“En iyi okul, her öğrencisini başarıya götüren okuldur” bakış açısının öncüsü olarak herkesin ortak değerlerde buluşmasının mümkün olacağı inancı ile Kavram kuruldu. Değişen zaman dinamikleri ve nesillerin profilini göz önünde bulundurarak anaokulunda “Çocuk Merkezli Tasarım”, ilkokulda “Etkileşim Temelli Öğrenme”, ortaokulda “Performans Hedefli Gelişim”, lisede “Yetkinlik Odaklı Deneyim” anlayışını eğitim modelimize kattık. Eğitim anlayışımızın temelinde var olan öğrenen merkezli ve ihtiyaca yönelik eğitim kalitesini sağlamaktır. Kavram eğitim anlayışını, 21.yy becerileri ile harmanlayarak ders içeriklerimize yansıttık. Yenilikçi, sosyal ve duygusal becerilere odaklanan, teknoloji ile barışık, eleştirel düşünebilen ve araştıran öğrenciler yetiştirmeyi hedefleyerek ders programlarımızı oluşturduk.
Değişen ve gelişen zaman içerisinde akademik başarının yanı sıra global ve lokal becerilere sahip olması gerektiğine inandığımız öğrencilerimizi okul içi ve okul dışı ders programları ile destekledik. Eğitim kadromuzu global çerçevede yetiştirdik. Tüm bunlar Kavram eğitim anlayışının çatısı altında hayat buldu.
Akademik başarının, sosyal-duygusal becerilerin ve toplumsal değerlerin yanında, mutlu ve başarılı birer birey yetiştirme çabasında olan bir kurum olarak tanımlayabiliriz.
Pandemi ile başlayan yeni dönemde öğretmenleri nasıl bir değişim süreci bekliyor? Öğretmenlerin yeni döneme uyumu için neler planlıyorsunuz? Yeni dönem öğretmenlerinin özellikleri neler olacak?
Pandemi dönemi online ders süreçleri ile beraber, öğretmenlerin pedagojik ve akademik rolünün yanında, iletişim becerisi ve teknolojiyi etkili kullanma gücü büyük önem kazandı. Öğrencilerin okuldan uzak eğitim aldıkları bu süreçte online dersler öğretmen iletişiminin tek kanalı haline geldi. Dolayısıyla öğretmenlerin rolü ivme kazandı. Yeni dönemde de öğretmenlerimizin akademik başarılarının yanı sıra sosyal-duygusal ve teknoloji okuryazarlık becerileri de ön planda olacaktır. Sürekli değişen eğitim paradigmaları teknolojiyi her adımda barındırmaktadır. Bu sebeple de öğretmen oryantasyon ve okula uyum süreçlerinde desteklenmelidir.
Kavram Eğitim Kurumları’nda öğretmenlerimiz; pandeminin etkisini en aza indirmek için, online derslerin yanında birebir görüşmeler yaptılar, online etkinlikler düzenlediler. Rehberlik ve psikolojik danışmanlık süreçlerinin dâhil olduğu ve öğrencileri desteklediğimiz bu dönemde, onların bireysel başarısına odaklandık. Kavram’da öğrenciler pandemi dönemindeki eğitim sürecini; birey odaklı, akademik, sosyal ve iletişim yoğunluklu çalışmalarımızla kendilerini okuldaymış gibi hissederek yaşadılar. Bunu başarmamızın en büyük nedeni ise öğretmenlerimiz ile kurduğumuz samimi ve kuvvetli bağ, gelişmelerini sağlamak için organize ettiğimiz eğitimler, eğitim merkezinde olmaları için nitelikli eğitim vermeleri için sağlığımız özgür ortamdır.
YÖNETİCİDEN ÇOK LİDER OLMALISINIZ!
Uzun yıllardır eğitim sektöründe yönetici olarak yer alıyorsunuz. Nasıl bir yöneticisiniz? Yöneticilik vasfınızı belirleyen ilkeleriniz nelerdir?
Eğitimde profesyonelliğin ilk adımı ve değişmeyen yegâne özelliği işini sevmektir. Yönetici olmaktan çok lider olmanız sizi başarıya götürür. Bunun yolu da her şeyden önce iyi bir dinleyici olarak, anlama ve öğrenme çabanızın her zaman dip diri olmasıdır. Kariyerimde ilerlememi sağlayan en büyük etken bunlardır. Tabi ki her yöneticinin taşıması gereken olaylara objektif bakabilmek, eleştiriye açık olmak, değişimi takip edebilmekte var.
Kariyer yolculuğumda aldığım her görevde kendime sorduğum birkaç soru vardır? Bunlardan birincisi bu işi verimli, hızlı ve kaliteli bir şekilde yapmanın başka bir yolu var mı? İkincisi birlikte çalıştığım insanlar veya ürettiğin hizmetten yararlananlar ne bekliyor? Kuracağın sistem bunların ne kadarını karşılıyor? Üçüncüsü kişisel doyumu, ait olma duygusunu, üretme ve katkı sağlama çabasını nasıl ayakta tutabilirsin? Son olarak da heyecanı her zaman dipdiri nasıl tutabilirsin?
Tüm bu sorulara kendi içinizde cevap sağladığınızda ve uygulama noktasında sadece kendi perspektifinizden bakmadığınızda liderlik sizinle birlikte çalışma odanıza kadar geliyor.
BİLİMDE YETKİN, SANATTA ÖZGÜR ÖĞRENCİLER YETİŞTİRMEYİ GAYE EDİNDİM
Eğitim sektörünün zorlu süreçlerinde Kavram Eğitim Kurumlarının Genel Müdürlük görevini üstlendiniz. Başarılı bir yıl geçirdiniz. Uzun yıllardır eğitim sektöründe yönetici olarak yer alıyorsunuz. Biraz kendinizden bahseder misiniz?
1975 yılında Tokat'ta doğdum. 1997 yılında Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri bölümünden mezun oldum. Sosyal sorumluluk kapsamında 2004 yılında www.rehberliksitesi.com web sitesini kurarak veli, öğrenci ve eğitimcilere alanımla ilgili destek verdim, vermeye de devam ediyorum. Kariyerim boyunca eğitim alanında farklı görevlerde bulundum; Rehberlik vePsikolojik Danışmanlık, Bölüm Başkanlığı, Akademik Koordinatörlük, Eğitim Koordinatörlüğü, Genel Yayın Koordinatörlüğü ve Genel Müdür Yardımcılığı pozisyonlarında görev aldım. Birçok eğitim kurumunun ve markasının kuruluşunda, eğitim modelinin geliştirilmesinde ve yeniden yapılandırılmasında aktif olarak görev aldım. Eğitim kurumlarının vizyonuna uygun eğitim modelleri geliştirerek dijital ve teknolojik alt yapının kurulmasına öncülük edip vizyoner eğitim içeriklerinin hazırlanmasına başkanlık ettim. 2010 yılında, Eğitimde Değişim Hareketi Platformu'nun kuruculuğunu ve onursal başkanlığını 7 yıl boyunca yaptım, Yeni Nesil Eğitim Konferansları organize ederek binlerce öğretmenin kendisini yenilemesine ve geliştirmesine katkı sağladım.
“Başarının Yol Haritası”, “Çocuğumu Gençliğe ve Hayata Hazırlıyorum”, “Okula Giden Çocukların Eğitimi”, “Çocuklarda Özgüven Gelişimi ve Karakter Eğitimi” ve “Eyvah! Çocuğum Bilgisayar Kullanıyor” adlı kültür kitabı ve bunların yanı sıra farklı yayın evlerine ait 20 adet KPSS Eğitim Bilimleri kitabını yayınladım. Birçok eğitim yazılımına,yayın evine ve eğitim kurumuna danışmanlık yaparak eğitim çerçevesinde pek çok projeye de başkanlık ettim.
Türk eğitim sisteminde yer aldığım ilk günden bugüne kadar değerlerinin bilincinde, evrensel bakış açısına sahip, bilimde yetkin, sanatta özgür öğrenciler yetiştiren eğitim sistemi tasarlamayı gaye edindim.
Son Güncelleme: Cumartesi, 28 Ağustos 2021 09:47
Gösterim: 788
Kurum olarak eğitim çerçevesini Dünya Kimliği, Etkili İletişim, Bütünsel Tasarım ve Yaratıcı Bakış Açısı olarak belirlediklerini vurgulayan Girne Koleji CEO’su Dilek Cambazoğlu, Yeni Okul kavramını , bu kapsamda Girne Koleji’nin kurgusunu ve yeni döneme ilişkin düşüncelerini artı eğitim’e anlattı.
Eğitimde geçmişin anlayış ve uygulamalarıyla yeni dönemi yönetmek mümkün mü? Neler, nasıl değişiyor?
Tüm dünyayı etkileyen Pandemi sürecinden sonra eğitimde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, tabi ki temel programlamalar ana eksende kalacak ama mutlaka geliştirilecek ve günümüz koşullarına göre yeniden yapılandırılacak.
Zamandan ve mekandan bağımsız öğrenme biçimlerine uygun müfredat çalışmaları yapılandırılarak sisteme dahil edilecek. Eskiden sadece gezi etkinliği olarak düşünülen çalışmalar artık derslerle entegre edilerek ister online/ister yüz yüze disiplinler arası çalışmalar haline dönüşecek. Bizler Girne Koleji olarak bu bağlamda Müze’de Eğitim başlığını yanımıza aldık.
Öğrencilerin sosyal-duygusal becerilerini geliştirme noktasında PDR bölümü ile yapılan çalışmalar arttırılacak. Pandemi sürecinde sıkılıkla karşımıza çıkan bu kavramla ilgili öğrenci-öğretmen-yönetici ve veli ayağında “iyi olma hali’’ temelli etkinlikler arttırılacak.
Aslında hep bildiğimiz ama pandemi ile birlikte yoğun bir şekilde hayatımızın içine giren hijyen eğitimi ile ilgili çalışmalar periyodik aralıklarla yapılmaya devam edecek ve konunun unutulmaması adına sitem içinde hep kalacak. Okul alanları yeni normale göre düzenlenip planlanacak. Online çalışmalar artık kalıcı olarak okulların sistemine entegre olacak. Toplantıların ve hafta içi kursların/etütlerin bir kısmı online olarak yapılmaya devam edecek. Uygulamalı dersler planlanırken yeni normale ve ihtiyaçlara göre yeniden değerlendirilip hayata geçirilecek.
OKULLARIN DEĞİŞMESİ KAÇINILMAZ
Pandemi ile birlikte uzaktan ve hibrit eğitimin ön plana çıkması Yeni Okul kavramını da gündeme getirdi? Sizce Yeni Okul hangi parametreler üzerine inşa edilecek? Bu anlamda kurumunuzdaki dönüşümler neler olacak ve nasıl hayata geçirilecek?
Eğitimin maksadı nedir? Çocukları hayata hazırlamak. Hayat çok hızlı bir şekilde değişiyor. Çok eskiye gitmeye gerek yok, 20 yıl öncesine bakın örneğin internet dahi yoktu. Teknolojik olarak her şeyin çok hızlı değiştiği bu dünyada okulların da değişmesi kaçınılmaz.
Reform diye bir kavram var ve Eğitimde Reformu da konuşmak gerekir.
Bizim eğitimciler olarak görevimiz önümüzdeki süreci bugünü ve yarını değiştirebilecek üretebilen bireyler yetiştirmek bu nedenle; Yüz yüze, hibrit yada online fark etmez okul iklimi; günün koşullarına uygun ve geleceğe hazırlayan bir eğitimin gerçekleşeceği nitelikte olmalı.
Bugün okula başlayan öğrencileri mezun olduklarında 2030’lu ve 2040’li yıllara yetişecekler ve o dönemde mesleklerini icra edecekler ve şu anda biz o dönemin mesleklerini bilmiyoruz.
Yapay zekanın bu denli aktif konuşulduğu dönemde Eğitimde Reform zaten başlamıştı Covid-19 salgını, yaşamın her alanında etkisini gösterirken okullarda bu dönüşümü hızlandırdı.
Dünyanın hemen hemen her yerinde eğitim kurumlarını 21. Yüzyılın paradigmaları doğrultusunda yeni bir eğitim tasarımına doğru harekete geçirdi.
İçinde bulunduğumuz durum eğitimin çok kanallı bir yaklaşım ile planlanmasını ve gerçekleştirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Bu kapsamda; bilimsel yaklaşımlardan ödün vermeksizin her türlü değişime ve zorlu şartlara uyarlanabilecek, esnek ve iletişime dayalı bir yapıya imkan sağlayan yaklaşımlara öncelik vermiştir.
Bu öncelikler doğrultusunda, tüm akademik süreçlerin, üst düzey öğrenme deneyimlerini gerçekleştirmek amacı ile yüz yüze ve çevrim içi öğrenme araç ve stratejilerini bir arada kullanmak olarak tanımlanabilecek harmanlanmış öğrenme (blended learning) yaklaşımı ile planlanması ve uygulanması stratejik planlarımızda yerini almıştır.
Biz artık zaman ve mekandan bağımsız eğitim ortamları oluşturulmalı diye düşünüyoruz.
Hele ki teknolojinin bize birçok fırsat sunduğu bu dönemde Yeni Dünya Düzeninde, öğrencinin her bilgiyi tam öğrendiği ve sınıfın ortalama hızında değil kendi hızında, özgürce öğrendiği, fırsat eşitliği sağlayan bir modelle, teknoloji destekli ama insan odaklı yeni nesil bir öğrenme anlayışı yapılandırılmalı diye düşünüyorum.
Beceri temelli eğitim yeni eğitim modelinin temellerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu çerçevede Yeni Okul’un beceri kriterleri neler olacak?
Biz Girne Koleji olarak Yeni Dünya İnsanının Başarı Yolculuğuna Odaklandık… Bizim kurum olarak eğitim çerçevemizi Dünya Kimliği, Etkili İletişim, Bütünsel Tasarım ve Yaratıcı Bakış Açısı Oluşturuyor.
Bu çerçeve doğrultusunda; Dünyada değişen öğrenme ekosisteminde, yeni nesil öğrenme kültürünü oluştururken kullanılacak ve öğrencilerin kazanması gereken bir takım beceriler var. Bunlara 21. YY becerileri de diyoruz.
Teknoloji Okuryazarlığı; Çocuklarımızın, çağımızda ve gelecekte ihtiyaç duyulacak teknolojileri en iyi şekilde kullanacak, hayatlarını kolaylaştıracak biçimde onlardan faydalanacak ve teknoloji üretebilecek bireyler haline gelmeleri. Teknoloji üretebilecek kelimesini özellikle vurgulamak istiyorum. Biz Girne Koleji olarak Anaokulu itibari ile robotik kodlama derslerine, ders programımızda yer veriyoruz.
Araştırma-Sorgulama; Üst düzey düşünme becerilerinin tamamının süreçlerinde yer alan araştırma ve sorgulama yetkinlikleri çocuklarımıza okullarımızın tüm kademelerinde kazandırılır ve geliştirilir. Soran, sorgulayan, araştıran çocuklar yetiştirmek için “Araştırma-Sorgulama” temel bir yetkinlik olarak ekosistemimiz içerisinde yer almalıdır.
Öğrenciler İçin Öz Düzenleme Becerisi; Öğrencilerin öz-düzenleme becerilerini geliştirerek kendi öğrenme süreçlerini yürütebilmeleri oldukça önemlidir.
İnovasyon ve Yaratıcılık; Çocuklarımızın hayatlarının her alanında yeniliği arayan, inovatif düşünme becerilerine sahip, farklı ve özgün eserler ortaya koyabilen bireyler olarak yetişmeleri geleceğin dünyasında yer alabilmeleri için temel bir özellik olacaktır.
Değişim Yönetimi; Şüphesiz en kritik becerilerden biridir. Özellikle pandemi sürecinde çalışanların ve liderlerin değişime açık olmaları ve değişimi yönetmede usta olmaları gerekmektedir. Bu nedenle, hızla adapte olabilen, birden fazla şapka giyebilen ve değişime açık olan kişiler daha başarılı olacaktır.
Akademik Başarı ve Yabancı Dil; Çocuklarımızın okuduğunu anlama, fen okuryazarlığı ve matematik okuryazarlığı gibi temel alanlarda başarılı bireyler olarak yetişmeleri için gerekli temel ve ileri seviye dersleri sunuyoruz.
Bu amaçla ders başarısını ve sınav başarısını bütüncül-gerçekçi bir biçimde ele alıyor, öğrencilerimizin ulusal veya uluslararası merkezi sınavlarda başarılı olmalarını sağlıyoruz.
Çocuklarımızı aynı zamanda en az iki yabancı dilde, bu dilin uluslararası olarak tanınmış yeterliklerine sahip bireyler olarak yetişmelerini sağlamak.
Akademik başarı ile sosyal başarı arasındaki denge Yeni Okul’un kurgusunu nasıl etkileyecek?
Hayatımız boyunca birçok sınavla karşılaşacağız ama bu demek değil ki hayat sınavlardan ibaret. Hayat bizim seçimlerimizden, aldığımız kararlardan, attığımız adımlardan, duygularımızdan, düşüncelerimizden, sevdiklerimizden, sevmediklerimizden ve daha birçok sürprizden oluşuyor. Bu yüzden akademik başarı ve sosyal başarı birlikte değer kazanıp eşgüdümlü olarak ilerlemelidir. Sosyal başarı; iletişim becerilerinde başarılı olma, sosyal faaliyetlerde etkin olarak rol alabilme, fiziki ve sosyal çevresi ile ilişkilerinde dengeyi koruyarak kendini ifade edebilmek demektir. Bulunduğu ortamın doğal ve sağlıklı bir üyesi olmak demektir. Bir gruba ait olabilmek, oraya uyum sağlayabilmek ve kendini gerçekleştirebilmek demektir.
Eğitim sistemimizde sınavlar gelecek planlarımızın bir kısmında etkili olsa da sosyal başarı hayat boyu bizimle devam etmektedir. Bu yüzden okul aynı zamanda öğrencisine sosyal başarı da kazandırmalıdır. Ne işe yarar bu sosyal başarı? Bakıldığında sosyal başarının doğrudan sınav kazanmada etkisi yok gibi görünse de öğrencilerin özgüvenini artırarak ders başarılarını olumlu yönde etkilediği ve öğrencileri sorumluluk almada daha aktif bireyler haline getirdiği söylenebilir. Bu da sınav süreci için önemli bir özelliktir. Akademik başarı gibi sosyal başarı da okul-aile-öğrenci işbirliği ile doğru sonuca ulaşır.
Öğrencinin bir ortama girdiğinde görünmeyen olmak yerine kendini ifade edebilen, kendi gücünün farkında olan bir birey olmasını, okulda, iş hayatında veya özel hayatında farklı insanlarla bir arada uyum içerisinde zaman geçirebilmesini,kişiliğini sağlam temellere oturtmasını, başarıya ulaşmak için engelleri fırsata çevirmesini istiyoruz.
YENİ MÜFREDAT NASIL OLMALI?
Eğitimde MEB’in belirlediği müfredat üzerinden planlamalar yapılıyor. Bu anlayışın değişmesini bekliyor musunuz? Bu konuda önerileriniz nelerdir?
Pandemi sürecinde yaşanılanlar müfredat üzerinde yeni planlama ve uygulamaları zorunlu kılmıştır. Bu nokta Milli Eğitim Bakanlığımızın çeşitli çalışmalar yürüttüğünü duyuyor ve takip ediyoruz. Bu süreçte bizim önerilerimizi maddeler halinde paylaşmak isterim.
- Müfredat günümüz gerçekliklerine göre, önceki sınıf düzeyinin kritik kazanımlarını da kapsayacak şekilde tasarlanmalı, sadeleştirilecek başlıklar var ise sadeleştirilmeli ve ders saatleri yeniden gözden geçirilmeli,
- Sosyal -Duygusal becerileri dikkate alan çalışma ve etkinliklere daha fazla zaman ayrılmalı,
- Öğrenme kayıpları ve eksikliklerini tespit etmeye yönelik geçerli, güvenilir ve aynı zamanda süreç odaklı bir ölçme değerlendirme yaklaşımı benimsenmeli,
- Yeni öğretim çalışmaları planlanırken salgında önemi bir kez daha anlaşılan yaşam becerilerine de yer verilmeli,
- Uygulamalı dersler, öğrencinin bütüncül gelişimini de destekleyecek biçimde yeni bir anlayışla düzenlenmeli,
- İlkokul 1. ve 2. sınıfı uzaktan eğitim yoluyla tamamlayan, ortaokul veya lise kademesine geçiş yapan öğrenciler, lisede alan seçecek öğrenciler, 8. ve 12.sınıf öğrencilere özellikle odaklanacak çalışmalara yer verilmeli,
- Yeni koşullara uygun bir rehberlik anlayışı geliştirilmeli,
- Öğretmenlerin iyi olma hallerinin sağlanmasına yönelik çalışmalar devam etmeli,
- Gelecekte yaşanabilecek olası doğal afet ve salgın gibi durumlarda eğitim öğretimin sürdürülmesi ve öğrenme kayıplarının azaltılması için önceden hazırlanmış eğitimde acil durum eylem planı oluşturulmalı.
Girne Koleji olarak biz kurumlarımızda, ders tasarımlarını oluştururken içeriği doğru eğitim teknolojisi ile bütünleştiriyoruz.
- Yapay zeka tabanlı online eğitim platformları,
- Oyunlaştırılmış eğitim araçları,
- Dijital Okuryazarlık dersleri,
- Robotik-kodlama dersleri,
- Bilim ve teknoloji dersleri
gibi dersler ile sadece sınıf ortamında değil ev ortamında da senkron ve asenkron yaklaşımla teknolojiyi içerikle bütünleştiriyoruz.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Kurum olarak eğitim çerçevesini Dünya Kimliği, Etkili İletişim, Bütünsel Tasarım ve Yaratıcı Bakış Açısı olarak belirlediklerini vurgulayan Girne Koleji CEO’su Dilek Cambazoğlu, Yeni Okul kavramını , bu kapsamda Girne Koleji’nin kurgusunu ve yeni döneme ilişkin düşüncelerini artı eğitim’e anlattı.
Eğitimde geçmişin anlayış ve uygulamalarıyla yeni dönemi yönetmek mümkün mü? Neler, nasıl değişiyor?
Tüm dünyayı etkileyen Pandemi sürecinden sonra eğitimde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, tabi ki temel programlamalar ana eksende kalacak ama mutlaka geliştirilecek ve günümüz koşullarına göre yeniden yapılandırılacak.
Zamandan ve mekandan bağımsız öğrenme biçimlerine uygun müfredat çalışmaları yapılandırılarak sisteme dahil edilecek. Eskiden sadece gezi etkinliği olarak düşünülen çalışmalar artık derslerle entegre edilerek ister online/ister yüz yüze disiplinler arası çalışmalar haline dönüşecek. Bizler Girne Koleji olarak bu bağlamda Müze’de Eğitim başlığını yanımıza aldık.
Öğrencilerin sosyal-duygusal becerilerini geliştirme noktasında PDR bölümü ile yapılan çalışmalar arttırılacak. Pandemi sürecinde sıkılıkla karşımıza çıkan bu kavramla ilgili öğrenci-öğretmen-yönetici ve veli ayağında “iyi olma hali’’ temelli etkinlikler arttırılacak.
Aslında hep bildiğimiz ama pandemi ile birlikte yoğun bir şekilde hayatımızın içine giren hijyen eğitimi ile ilgili çalışmalar periyodik aralıklarla yapılmaya devam edecek ve konunun unutulmaması adına sitem içinde hep kalacak. Okul alanları yeni normale göre düzenlenip planlanacak. Online çalışmalar artık kalıcı olarak okulların sistemine entegre olacak. Toplantıların ve hafta içi kursların/etütlerin bir kısmı online olarak yapılmaya devam edecek. Uygulamalı dersler planlanırken yeni normale ve ihtiyaçlara göre yeniden değerlendirilip hayata geçirilecek.
OKULLARIN DEĞİŞMESİ KAÇINILMAZ
Pandemi ile birlikte uzaktan ve hibrit eğitimin ön plana çıkması Yeni Okul kavramını da gündeme getirdi? Sizce Yeni Okul hangi parametreler üzerine inşa edilecek? Bu anlamda kurumunuzdaki dönüşümler neler olacak ve nasıl hayata geçirilecek?
Eğitimin maksadı nedir? Çocukları hayata hazırlamak. Hayat çok hızlı bir şekilde değişiyor. Çok eskiye gitmeye gerek yok, 20 yıl öncesine bakın örneğin internet dahi yoktu. Teknolojik olarak her şeyin çok hızlı değiştiği bu dünyada okulların da değişmesi kaçınılmaz.
Reform diye bir kavram var ve Eğitimde Reformu da konuşmak gerekir.
Bizim eğitimciler olarak görevimiz önümüzdeki süreci bugünü ve yarını değiştirebilecek üretebilen bireyler yetiştirmek bu nedenle; Yüz yüze, hibrit yada online fark etmez okul iklimi; günün koşullarına uygun ve geleceğe hazırlayan bir eğitimin gerçekleşeceği nitelikte olmalı.
Bugün okula başlayan öğrencileri mezun olduklarında 2030’lu ve 2040’li yıllara yetişecekler ve o dönemde mesleklerini icra edecekler ve şu anda biz o dönemin mesleklerini bilmiyoruz.
Yapay zekanın bu denli aktif konuşulduğu dönemde Eğitimde Reform zaten başlamıştı Covid-19 salgını, yaşamın her alanında etkisini gösterirken okullarda bu dönüşümü hızlandırdı.
Dünyanın hemen hemen her yerinde eğitim kurumlarını 21. Yüzyılın paradigmaları doğrultusunda yeni bir eğitim tasarımına doğru harekete geçirdi.
İçinde bulunduğumuz durum eğitimin çok kanallı bir yaklaşım ile planlanmasını ve gerçekleştirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Bu kapsamda; bilimsel yaklaşımlardan ödün vermeksizin her türlü değişime ve zorlu şartlara uyarlanabilecek, esnek ve iletişime dayalı bir yapıya imkan sağlayan yaklaşımlara öncelik vermiştir.
Bu öncelikler doğrultusunda, tüm akademik süreçlerin, üst düzey öğrenme deneyimlerini gerçekleştirmek amacı ile yüz yüze ve çevrim içi öğrenme araç ve stratejilerini bir arada kullanmak olarak tanımlanabilecek harmanlanmış öğrenme (blended learning) yaklaşımı ile planlanması ve uygulanması stratejik planlarımızda yerini almıştır.
Biz artık zaman ve mekandan bağımsız eğitim ortamları oluşturulmalı diye düşünüyoruz.
Hele ki teknolojinin bize birçok fırsat sunduğu bu dönemde Yeni Dünya Düzeninde, öğrencinin her bilgiyi tam öğrendiği ve sınıfın ortalama hızında değil kendi hızında, özgürce öğrendiği, fırsat eşitliği sağlayan bir modelle, teknoloji destekli ama insan odaklı yeni nesil bir öğrenme anlayışı yapılandırılmalı diye düşünüyorum.
Beceri temelli eğitim yeni eğitim modelinin temellerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Bu çerçevede Yeni Okul’un beceri kriterleri neler olacak?
Biz Girne Koleji olarak Yeni Dünya İnsanının Başarı Yolculuğuna Odaklandık… Bizim kurum olarak eğitim çerçevemizi Dünya Kimliği, Etkili İletişim, Bütünsel Tasarım ve Yaratıcı Bakış Açısı Oluşturuyor.
Bu çerçeve doğrultusunda; Dünyada değişen öğrenme ekosisteminde, yeni nesil öğrenme kültürünü oluştururken kullanılacak ve öğrencilerin kazanması gereken bir takım beceriler var. Bunlara 21. YY becerileri de diyoruz.
Teknoloji Okuryazarlığı; Çocuklarımızın, çağımızda ve gelecekte ihtiyaç duyulacak teknolojileri en iyi şekilde kullanacak, hayatlarını kolaylaştıracak biçimde onlardan faydalanacak ve teknoloji üretebilecek bireyler haline gelmeleri. Teknoloji üretebilecek kelimesini özellikle vurgulamak istiyorum. Biz Girne Koleji olarak Anaokulu itibari ile robotik kodlama derslerine, ders programımızda yer veriyoruz.
Araştırma-Sorgulama; Üst düzey düşünme becerilerinin tamamının süreçlerinde yer alan araştırma ve sorgulama yetkinlikleri çocuklarımıza okullarımızın tüm kademelerinde kazandırılır ve geliştirilir. Soran, sorgulayan, araştıran çocuklar yetiştirmek için “Araştırma-Sorgulama” temel bir yetkinlik olarak ekosistemimiz içerisinde yer almalıdır.
Öğrenciler İçin Öz Düzenleme Becerisi; Öğrencilerin öz-düzenleme becerilerini geliştirerek kendi öğrenme süreçlerini yürütebilmeleri oldukça önemlidir.
İnovasyon ve Yaratıcılık; Çocuklarımızın hayatlarının her alanında yeniliği arayan, inovatif düşünme becerilerine sahip, farklı ve özgün eserler ortaya koyabilen bireyler olarak yetişmeleri geleceğin dünyasında yer alabilmeleri için temel bir özellik olacaktır.
Değişim Yönetimi; Şüphesiz en kritik becerilerden biridir. Özellikle pandemi sürecinde çalışanların ve liderlerin değişime açık olmaları ve değişimi yönetmede usta olmaları gerekmektedir. Bu nedenle, hızla adapte olabilen, birden fazla şapka giyebilen ve değişime açık olan kişiler daha başarılı olacaktır.
Akademik Başarı ve Yabancı Dil; Çocuklarımızın okuduğunu anlama, fen okuryazarlığı ve matematik okuryazarlığı gibi temel alanlarda başarılı bireyler olarak yetişmeleri için gerekli temel ve ileri seviye dersleri sunuyoruz.
Bu amaçla ders başarısını ve sınav başarısını bütüncül-gerçekçi bir biçimde ele alıyor, öğrencilerimizin ulusal veya uluslararası merkezi sınavlarda başarılı olmalarını sağlıyoruz.
Çocuklarımızı aynı zamanda en az iki yabancı dilde, bu dilin uluslararası olarak tanınmış yeterliklerine sahip bireyler olarak yetişmelerini sağlamak.
Akademik başarı ile sosyal başarı arasındaki denge Yeni Okul’un kurgusunu nasıl etkileyecek?
Hayatımız boyunca birçok sınavla karşılaşacağız ama bu demek değil ki hayat sınavlardan ibaret. Hayat bizim seçimlerimizden, aldığımız kararlardan, attığımız adımlardan, duygularımızdan, düşüncelerimizden, sevdiklerimizden, sevmediklerimizden ve daha birçok sürprizden oluşuyor. Bu yüzden akademik başarı ve sosyal başarı birlikte değer kazanıp eşgüdümlü olarak ilerlemelidir. Sosyal başarı; iletişim becerilerinde başarılı olma, sosyal faaliyetlerde etkin olarak rol alabilme, fiziki ve sosyal çevresi ile ilişkilerinde dengeyi koruyarak kendini ifade edebilmek demektir. Bulunduğu ortamın doğal ve sağlıklı bir üyesi olmak demektir. Bir gruba ait olabilmek, oraya uyum sağlayabilmek ve kendini gerçekleştirebilmek demektir.
Eğitim sistemimizde sınavlar gelecek planlarımızın bir kısmında etkili olsa da sosyal başarı hayat boyu bizimle devam etmektedir. Bu yüzden okul aynı zamanda öğrencisine sosyal başarı da kazandırmalıdır. Ne işe yarar bu sosyal başarı? Bakıldığında sosyal başarının doğrudan sınav kazanmada etkisi yok gibi görünse de öğrencilerin özgüvenini artırarak ders başarılarını olumlu yönde etkilediği ve öğrencileri sorumluluk almada daha aktif bireyler haline getirdiği söylenebilir. Bu da sınav süreci için önemli bir özelliktir. Akademik başarı gibi sosyal başarı da okul-aile-öğrenci işbirliği ile doğru sonuca ulaşır.
Öğrencinin bir ortama girdiğinde görünmeyen olmak yerine kendini ifade edebilen, kendi gücünün farkında olan bir birey olmasını, okulda, iş hayatında veya özel hayatında farklı insanlarla bir arada uyum içerisinde zaman geçirebilmesini,kişiliğini sağlam temellere oturtmasını, başarıya ulaşmak için engelleri fırsata çevirmesini istiyoruz.
YENİ MÜFREDAT NASIL OLMALI?
Eğitimde MEB’in belirlediği müfredat üzerinden planlamalar yapılıyor. Bu anlayışın değişmesini bekliyor musunuz? Bu konuda önerileriniz nelerdir?
Pandemi sürecinde yaşanılanlar müfredat üzerinde yeni planlama ve uygulamaları zorunlu kılmıştır. Bu nokta Milli Eğitim Bakanlığımızın çeşitli çalışmalar yürüttüğünü duyuyor ve takip ediyoruz. Bu süreçte bizim önerilerimizi maddeler halinde paylaşmak isterim.
- Müfredat günümüz gerçekliklerine göre, önceki sınıf düzeyinin kritik kazanımlarını da kapsayacak şekilde tasarlanmalı, sadeleştirilecek başlıklar var ise sadeleştirilmeli ve ders saatleri yeniden gözden geçirilmeli,
- Sosyal -Duygusal becerileri dikkate alan çalışma ve etkinliklere daha fazla zaman ayrılmalı,
- Öğrenme kayıpları ve eksikliklerini tespit etmeye yönelik geçerli, güvenilir ve aynı zamanda süreç odaklı bir ölçme değerlendirme yaklaşımı benimsenmeli,
- Yeni öğretim çalışmaları planlanırken salgında önemi bir kez daha anlaşılan yaşam becerilerine de yer verilmeli,
- Uygulamalı dersler, öğrencinin bütüncül gelişimini de destekleyecek biçimde yeni bir anlayışla düzenlenmeli,
- İlkokul 1. ve 2. sınıfı uzaktan eğitim yoluyla tamamlayan, ortaokul veya lise kademesine geçiş yapan öğrenciler, lisede alan seçecek öğrenciler, 8. ve 12.sınıf öğrencilere özellikle odaklanacak çalışmalara yer verilmeli,
- Yeni koşullara uygun bir rehberlik anlayışı geliştirilmeli,
- Öğretmenlerin iyi olma hallerinin sağlanmasına yönelik çalışmalar devam etmeli,
- Gelecekte yaşanabilecek olası doğal afet ve salgın gibi durumlarda eğitim öğretimin sürdürülmesi ve öğrenme kayıplarının azaltılması için önceden hazırlanmış eğitimde acil durum eylem planı oluşturulmalı.
Girne Koleji olarak biz kurumlarımızda, ders tasarımlarını oluştururken içeriği doğru eğitim teknolojisi ile bütünleştiriyoruz.
- Yapay zeka tabanlı online eğitim platformları,
- Oyunlaştırılmış eğitim araçları,
- Dijital Okuryazarlık dersleri,
- Robotik-kodlama dersleri,
- Bilim ve teknoloji dersleri
gibi dersler ile sadece sınıf ortamında değil ev ortamında da senkron ve asenkron yaklaşımla teknolojiyi içerikle bütünleştiriyoruz.
Son Güncelleme: Çarşamba, 28 Temmuz 2021 13:49
Gösterim: 844