Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Aynanın karşına geçen çocuğun ‘saçım şekil önümden çekil’ deyip aynaya kafaya atması internette en çok izlenen videolar arasına girdi.

Sosyal medyanın yeni fenomeni olan çocuğun videosu izlenme rekorları kırıyor. Aynanın karşına geçen çocuğun ‘saçım şekil önümden çekil’ deyip aynaya kafaya atması internette en çok izlenen videolar arasına girdi. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

> İnternetin yeni fenomeni! İzlenme rekorları kırdı

Aynanın karşına geçen çocuğun ‘saçım şekil önümden çekil’ deyip aynaya kafaya atması internette en çok izlenen videolar arasına girdi.

Sosyal medyanın yeni fenomeni olan çocuğun videosu izlenme rekorları kırıyor. Aynanın karşına geçen çocuğun ‘saçım şekil önümden çekil’ deyip aynaya kafaya atması internette en çok izlenen videolar arasına girdi. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Son Güncelleme: Çarşamba, 16 Nisan 2014 13:55

Gösterim: 2698

“Aylin” ile gönüllere “Şura” ile zirveye taht kuran Farah Zeynep Abdullah

Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisinde Aylin rolüyle yıldızı parlayan Farah Zeynep Abdullah, şöhretinin zirvesindeyken diziden ayrılıp yarıda bıraktığı tiyatro eğitimini tamamlamak için İngiltere'ye gitmişti. Üniversite diplomasını cebine koyar koymaz Türkiye’ye geri dönen Abdullah, “Bi Küçük Eylül Meselesi” filmi ve “Kurt Seyit ve Şura” dizisiyle adından başarıyla söz ettiriyor.

“Kurt Seyit ve Şura” dizisinin Şura’sı Farah Zeynep Abdullah’ı ilk olarak Öyle Bir Geçer Zaman ki dizisinde oynadığı Aylin rolüyle tanıdık. Bu rolle kısa zamanda dikkatleri üstüne çekmeyi başaran Abdullah’ı daha sonra‘Kelebeğin Rüyası’ ve ‘Bi Küçük Eylül Meselesi’ filmlerinde izledik. Son olarak da ‘Kurt Seyit ve Şura’ dizisiyle karşımıza çıkan Abdullah, oyunculuğu, güzelliği ve masumiyeti ile izleyenleri büyülemeye devam ediyor.

Iraklı bir baba ile Türk, Boşnak kökenli bir annenin kızı olarak 17 Ağustos 1989 yılında İstanbul'da doğan Farah Zeynep Abdullah, lisenin bir kısmını İstanbul Saint Michel Fransız Lisesi'nde okuyor. 2006 yılında babasının işi nedeniyle İngiltere’ye taşınmaları sebebiyle, liseyi orada tamamlıyor. Farah Zeynep Abdullah bir röportajında o dönemler ile ilgili şunları söylüyor:“Lisedeyken İngiltere’ye taşındık. Tiyatro, Medya ve Fransızca seçtim. Tiyatroya her zaman meraklıydım ama hiçbir zaman oyuncu olurum demiyordum. Oyunculuğa İngiltere’deki öğretmenim sayesinde başladım. O okulda sahneye çıktığım son oyun, bana “en iyi oyuncu ödülü” de kazandıran Virginia Woolf’ün “Kim Korkar Hain Kurttan”ı oldu. Lise bitince öğleleri garsonluk, geceleri bir kulüpte barmaid’lik yaptım, bir yılım öyle geçti. Ardından University Of Kent’te Tiyatro ve Fransızca bölümüne başladım.”

Geç de olsa üniversite diplomasını aldı

Farah Zeynep Abdullah’ın üniversitedeki ikinci senesinde, Paskalya tatili için geldiği Türkiye'de, Kanal D Dramalar Koordinatörü Lale Eren'le tanışmasıyla hayatının akışı değişiyor. Lale Eren ve yönetmen Zeynep Günay Tan, "Öyle Bir Geçer Zaman ki"deki Aylin karakteri için oyuncu ararken, hayat yollarını kesiştiriyor. Abdullah,“Facebook'tan fotoğrafımı görür görmez 'budur' demiş Zeynep abla. Ertesi gün bir kamera çekimi aldılar. Aynı hafta içinde de 'gelebilir misin' diye sordular. Dondurdum okulu. Setteki ilk günüm çok zordu ama. Eve gidip ağlıyordum; ne yaptım, bu nasıl geçecek diye. Çok zor bir dönemdi. Dil zorluğu vardı, aksanım çok kayıktı” diyor.

İki senelik yoğun dizi temposunun ve "Kelebeğin Rüyası"nın çekimlerinin ardından İngiltere'ye giderek üniversite eğitimini tamamlayan Abdullah, 2013 yılında üniversite diplomasını alıyor.

> Paskalya tatili için geldiği Türkiye’de hayatı değişti!

“Aylin” ile gönüllere “Şura” ile zirveye taht kuran Farah Zeynep Abdullah

Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisinde Aylin rolüyle yıldızı parlayan Farah Zeynep Abdullah, şöhretinin zirvesindeyken diziden ayrılıp yarıda bıraktığı tiyatro eğitimini tamamlamak için İngiltere'ye gitmişti. Üniversite diplomasını cebine koyar koymaz Türkiye’ye geri dönen Abdullah, “Bi Küçük Eylül Meselesi” filmi ve “Kurt Seyit ve Şura” dizisiyle adından başarıyla söz ettiriyor.

“Kurt Seyit ve Şura” dizisinin Şura’sı Farah Zeynep Abdullah’ı ilk olarak Öyle Bir Geçer Zaman ki dizisinde oynadığı Aylin rolüyle tanıdık. Bu rolle kısa zamanda dikkatleri üstüne çekmeyi başaran Abdullah’ı daha sonra‘Kelebeğin Rüyası’ ve ‘Bi Küçük Eylül Meselesi’ filmlerinde izledik. Son olarak da ‘Kurt Seyit ve Şura’ dizisiyle karşımıza çıkan Abdullah, oyunculuğu, güzelliği ve masumiyeti ile izleyenleri büyülemeye devam ediyor.

Iraklı bir baba ile Türk, Boşnak kökenli bir annenin kızı olarak 17 Ağustos 1989 yılında İstanbul'da doğan Farah Zeynep Abdullah, lisenin bir kısmını İstanbul Saint Michel Fransız Lisesi'nde okuyor. 2006 yılında babasının işi nedeniyle İngiltere’ye taşınmaları sebebiyle, liseyi orada tamamlıyor. Farah Zeynep Abdullah bir röportajında o dönemler ile ilgili şunları söylüyor:“Lisedeyken İngiltere’ye taşındık. Tiyatro, Medya ve Fransızca seçtim. Tiyatroya her zaman meraklıydım ama hiçbir zaman oyuncu olurum demiyordum. Oyunculuğa İngiltere’deki öğretmenim sayesinde başladım. O okulda sahneye çıktığım son oyun, bana “en iyi oyuncu ödülü” de kazandıran Virginia Woolf’ün “Kim Korkar Hain Kurttan”ı oldu. Lise bitince öğleleri garsonluk, geceleri bir kulüpte barmaid’lik yaptım, bir yılım öyle geçti. Ardından University Of Kent’te Tiyatro ve Fransızca bölümüne başladım.”

Geç de olsa üniversite diplomasını aldı

Farah Zeynep Abdullah’ın üniversitedeki ikinci senesinde, Paskalya tatili için geldiği Türkiye'de, Kanal D Dramalar Koordinatörü Lale Eren'le tanışmasıyla hayatının akışı değişiyor. Lale Eren ve yönetmen Zeynep Günay Tan, "Öyle Bir Geçer Zaman ki"deki Aylin karakteri için oyuncu ararken, hayat yollarını kesiştiriyor. Abdullah,“Facebook'tan fotoğrafımı görür görmez 'budur' demiş Zeynep abla. Ertesi gün bir kamera çekimi aldılar. Aynı hafta içinde de 'gelebilir misin' diye sordular. Dondurdum okulu. Setteki ilk günüm çok zordu ama. Eve gidip ağlıyordum; ne yaptım, bu nasıl geçecek diye. Çok zor bir dönemdi. Dil zorluğu vardı, aksanım çok kayıktı” diyor.

İki senelik yoğun dizi temposunun ve "Kelebeğin Rüyası"nın çekimlerinin ardından İngiltere'ye giderek üniversite eğitimini tamamlayan Abdullah, 2013 yılında üniversite diplomasını alıyor.

Son Güncelleme: Perşembe, 10 Nisan 2014 11:32

Gösterim: 2838

Hatay'da, eşinin karşı çıkması üzerine eğitimini yarıda bırakan kadın, öğretmenlik hayalini gerçekleştirebilmek için ilerlemiş yaşına rağmen iki üniversitede birden okuyor.

Memuriyet döneminde iktisat bölümünden mezun olan ve emekli olunca Mustafa Kemal Üniversitesi'nde (MKÜ) hem Türkçe öğretmenliği bölümünde hem de İlahiyat Fakültesi'nde eğitimini sürdüren 57 yaşındaki Hatice Kaya, ilerlemiş yaşına rağmen torunu yaşındaki öğrencilerle aynı sıraları paylaşıyor.

Liseden sonra girdiği sınavlarda hem Türkçe öğretmenliğini hem de maliye memurluğunu kazanan Kaya, eşinin "ya ben ya okul" demesi üzerine tercihini eşinden yana kullanıp maliyede memur olarak işe başladı.

Memurluk döneminde 3 çocuğu olduktan sonra açıköğretim sınavlarıyla girdiği iktisat bölümünü bitirdikten sonra 1987'de tekrar üniversite sınavına girdi. Bu defa hayalindeki öğretmenlik bölünü kazanan ancak sadece 2 ay okula gidebilen Kaya'nın hayali, eşinin başka bir şehre tayinin çıkması nedeniyle yine suya düştü.

Öğrenci affıyla yıllar sonra öğretmenlik hayalini gerçekleştirmek için yeniden bir fırsat yakalayan Kaya, AA muhabirine yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Öğretmenlik arzum içimden hiç çıkmamıştı. Bu sefer ne eşim ne başka biri beni kimse Allah'ın izniyle engelleyemez dedim. Afla birlikte okula kayıt yaptırdım. 54 yaşımda üniversiteli oldum. Şimdi 3'üncü senem ama hep üstten dersten aldım. 4'üncü sınıf sayılırım. Dil bilgisinden kalmasaydım, bu sene bitiriyordum. Uygulamaya gidiyorum, ortaokullarda derslere giriyorum. Bir taraftan KPSS'ye çalışıyorum."

Mezun olduktan sonra yüksek lisans yapmayı hedeflediğini ifade eden Kaya, 5 kız ve 2 torun sahibi olmasına karşın öğretmenlik hayaline kavuşacak olmanın mutluluğunu yaşadığını belirtti.

"Beşikten mezara kadar eğitim"

Eşinin o dönem kendisini ikilemde bırakarak okuldan vazgeçirdiğini kaydeden Kaya, eşinin şimdi de "zamanında sen beni dinledin, şimdi de ben seni dinliyorum, istediğin kadar okuyabilirsin" dediğini ve kendisini desteklediğini aktardı. 

Çocuklarının ise "anne ne yapacaksın bu yaştan sonra ye, iç, keyfine bak" dediklerini anlatan Kaya, okumayı çok sevdiğini, bunun kendisi için adeta bir aşk halini aldığını söyledi.

Kaya, beşikten mezara kadar eğitim felsefesiyle hareket ettiğini ve bu uğurda derslerine gayretle çalıştığını, bazen yurtta kalan öğrencilerle etüt çalışmalarına katıldığını ifade etti.

Gençlere tavsiye

Gençlere de nasihatta bulunan Kaya, "Gençleri çok seviyorum, onların okumalarını istiyorum. Ben diploma için okumuyorum her okuduğum bilgi bir insan olmayı gösteriyor. Gençlerimize de çok çalışmalarını tavsiye ediyorum. Atatürk gibi... Çalış, güven, öğün. Onun için hep çalışmalarını istiyorum gençlerimizden ama az çalışıyorlar görüyorum" diye konuştu.

> Öğretmenlik hayali 54'ünde üniversiteli yaptı

Hatay'da, eşinin karşı çıkması üzerine eğitimini yarıda bırakan kadın, öğretmenlik hayalini gerçekleştirebilmek için ilerlemiş yaşına rağmen iki üniversitede birden okuyor.

Memuriyet döneminde iktisat bölümünden mezun olan ve emekli olunca Mustafa Kemal Üniversitesi'nde (MKÜ) hem Türkçe öğretmenliği bölümünde hem de İlahiyat Fakültesi'nde eğitimini sürdüren 57 yaşındaki Hatice Kaya, ilerlemiş yaşına rağmen torunu yaşındaki öğrencilerle aynı sıraları paylaşıyor.

Liseden sonra girdiği sınavlarda hem Türkçe öğretmenliğini hem de maliye memurluğunu kazanan Kaya, eşinin "ya ben ya okul" demesi üzerine tercihini eşinden yana kullanıp maliyede memur olarak işe başladı.

Memurluk döneminde 3 çocuğu olduktan sonra açıköğretim sınavlarıyla girdiği iktisat bölümünü bitirdikten sonra 1987'de tekrar üniversite sınavına girdi. Bu defa hayalindeki öğretmenlik bölünü kazanan ancak sadece 2 ay okula gidebilen Kaya'nın hayali, eşinin başka bir şehre tayinin çıkması nedeniyle yine suya düştü.

Öğrenci affıyla yıllar sonra öğretmenlik hayalini gerçekleştirmek için yeniden bir fırsat yakalayan Kaya, AA muhabirine yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Öğretmenlik arzum içimden hiç çıkmamıştı. Bu sefer ne eşim ne başka biri beni kimse Allah'ın izniyle engelleyemez dedim. Afla birlikte okula kayıt yaptırdım. 54 yaşımda üniversiteli oldum. Şimdi 3'üncü senem ama hep üstten dersten aldım. 4'üncü sınıf sayılırım. Dil bilgisinden kalmasaydım, bu sene bitiriyordum. Uygulamaya gidiyorum, ortaokullarda derslere giriyorum. Bir taraftan KPSS'ye çalışıyorum."

Mezun olduktan sonra yüksek lisans yapmayı hedeflediğini ifade eden Kaya, 5 kız ve 2 torun sahibi olmasına karşın öğretmenlik hayaline kavuşacak olmanın mutluluğunu yaşadığını belirtti.

"Beşikten mezara kadar eğitim"

Eşinin o dönem kendisini ikilemde bırakarak okuldan vazgeçirdiğini kaydeden Kaya, eşinin şimdi de "zamanında sen beni dinledin, şimdi de ben seni dinliyorum, istediğin kadar okuyabilirsin" dediğini ve kendisini desteklediğini aktardı. 

Çocuklarının ise "anne ne yapacaksın bu yaştan sonra ye, iç, keyfine bak" dediklerini anlatan Kaya, okumayı çok sevdiğini, bunun kendisi için adeta bir aşk halini aldığını söyledi.

Kaya, beşikten mezara kadar eğitim felsefesiyle hareket ettiğini ve bu uğurda derslerine gayretle çalıştığını, bazen yurtta kalan öğrencilerle etüt çalışmalarına katıldığını ifade etti.

Gençlere tavsiye

Gençlere de nasihatta bulunan Kaya, "Gençleri çok seviyorum, onların okumalarını istiyorum. Ben diploma için okumuyorum her okuduğum bilgi bir insan olmayı gösteriyor. Gençlerimize de çok çalışmalarını tavsiye ediyorum. Atatürk gibi... Çalış, güven, öğün. Onun için hep çalışmalarını istiyorum gençlerimizden ama az çalışıyorlar görüyorum" diye konuştu.

Son Güncelleme: Perşembe, 03 Nisan 2014 14:10

Gösterim: 2697

ABD'de yaşayan henüz 5 yaşındaki Kristoffer Von Hassel, Microsoft'un güvenlik açığını bulan en küçük 'kaşif' oldu.

Microsoft'un popüler oyun servisi Xbox Live'deki büyük bir açığı keşfeden Kristoffer Von Hassel dünyanın dilinde... Babasının Xbox Live hesabına parolayı bilmediği halde girmeyi başaran Hassel, bunun için herhangi bir hack yöntemi kullanmadı. Sadece 'space' yani 'boşluk' tuşuna defalarca basan ve şifre hanesini doldurduktan sonra 'Enter' tuşuna tıklayan Hassel bu şekilde hesaba giriş yapmayı başardı.

'Space' butonuna defalarca basarak herhangi bir hesabın açılabildiğinin ortaya çıkmasıyla baba Robert Von Hassel durumu Microsoft'a bildirdi. Söz konusu açığı hızlıca kapatan Microsoft ise bu dev hatayı keşfettiği için Hassel'a 50 dolarlık para ödülü ve ücretsiz Xbox Live aboneliği hediye etti.

> Öyle bir şey yaptı ki, dünya onu konuşuyor!

ABD'de yaşayan henüz 5 yaşındaki Kristoffer Von Hassel, Microsoft'un güvenlik açığını bulan en küçük 'kaşif' oldu.

Microsoft'un popüler oyun servisi Xbox Live'deki büyük bir açığı keşfeden Kristoffer Von Hassel dünyanın dilinde... Babasının Xbox Live hesabına parolayı bilmediği halde girmeyi başaran Hassel, bunun için herhangi bir hack yöntemi kullanmadı. Sadece 'space' yani 'boşluk' tuşuna defalarca basan ve şifre hanesini doldurduktan sonra 'Enter' tuşuna tıklayan Hassel bu şekilde hesaba giriş yapmayı başardı.

'Space' butonuna defalarca basarak herhangi bir hesabın açılabildiğinin ortaya çıkmasıyla baba Robert Von Hassel durumu Microsoft'a bildirdi. Söz konusu açığı hızlıca kapatan Microsoft ise bu dev hatayı keşfettiği için Hassel'a 50 dolarlık para ödülü ve ücretsiz Xbox Live aboneliği hediye etti.

Son Güncelleme: Cumartesi, 05 Nisan 2014 10:55

Gösterim: 2647

Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi (OKÜ) Mühendislik Fakültesi öğrencileri, enerjisini güneş ışıklarından alan otomobil projesinin ilk aşamasını başarıyla gerçekleştirdi.

OKÜ Mühendislik Fakültesi Öğretim Görevlisi Yard. Doç. Dr. Çoşkun Özalp'ın başkanlığını yaptığı 17 öğrenciden oluşan ekip, güneş enerjisiyle çalışan otomobilin ilk üretim aşamasını tamamladı. Öğrenciler, proje sonuçlandığında TÜBİTAK'ın düzenlediği Formula-G yarışmalarına katılacak.

Proje koordinatörü Özalp, amaçlarının yeni kurulan üniversitelerinin adını ulusal ve uluslararası platformlarda duyurmak olduğunu söyledi.

Enerji Sistemleri, Makine ve Elektrik - Elektronik Bölümü öğrencilerinin ortaklaşa yaptıkları güneş enerjisiyle çalışan otomobil için üniversitenin katkı sağladığını belirten Özalp, projenin geliştirilmesi için sponsor arayışında olduklarını kaydetti.

OKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Türk de nitelikli insan kaynaklarını kullanarak, üniversite - sanayi - toplum işbirliğini geliştirerek, ulusal çapta önder olma vizyonuna sahip bir üniversite olmayı amaçladıklarını anlattı.

Bilimsel projelerin bir aşamadan sonra sponsorluklara ihtiyaç duyduğunu ve bunun için Osmaniye Sanayi ve Ticaret Odası üyelerinin desteğini beklediklerini dile getiren Türk, bu kapsamda kendilerine çok iş düştüğünü ifade etti.

OKÜ Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölümü 4. sınıf öğrencisi İrfan Tunçkaşık ise projeyi gerçekleştiren 17 kişilik ekibin adını Korkut Ata Üniversitesi isminden etkilenerek KORK-SUN, otomobilin adını ise ATAK koyduklarını söyledi https://sildentadal.com/.

Amaçlarının, alternatif enerji kaynaklarını yaygınlaştırmak ve toplumda bu bilinci oluşturmak olduğuna işaret eden Tunçkaşık, proje tamamlandığında TÜBİTAK Formula-G yarışmalarından başarılı sonuçla dönmeyi umduklarını aktardı.

> Üniversite öğrencilerinin büyük başarısı

Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi (OKÜ) Mühendislik Fakültesi öğrencileri, enerjisini güneş ışıklarından alan otomobil projesinin ilk aşamasını başarıyla gerçekleştirdi.

OKÜ Mühendislik Fakültesi Öğretim Görevlisi Yard. Doç. Dr. Çoşkun Özalp'ın başkanlığını yaptığı 17 öğrenciden oluşan ekip, güneş enerjisiyle çalışan otomobilin ilk üretim aşamasını tamamladı. Öğrenciler, proje sonuçlandığında TÜBİTAK'ın düzenlediği Formula-G yarışmalarına katılacak.

Proje koordinatörü Özalp, amaçlarının yeni kurulan üniversitelerinin adını ulusal ve uluslararası platformlarda duyurmak olduğunu söyledi.

Enerji Sistemleri, Makine ve Elektrik - Elektronik Bölümü öğrencilerinin ortaklaşa yaptıkları güneş enerjisiyle çalışan otomobil için üniversitenin katkı sağladığını belirten Özalp, projenin geliştirilmesi için sponsor arayışında olduklarını kaydetti.

OKÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Murat Türk de nitelikli insan kaynaklarını kullanarak, üniversite - sanayi - toplum işbirliğini geliştirerek, ulusal çapta önder olma vizyonuna sahip bir üniversite olmayı amaçladıklarını anlattı.

Bilimsel projelerin bir aşamadan sonra sponsorluklara ihtiyaç duyduğunu ve bunun için Osmaniye Sanayi ve Ticaret Odası üyelerinin desteğini beklediklerini dile getiren Türk, bu kapsamda kendilerine çok iş düştüğünü ifade etti.

OKÜ Enerji Sistemleri Mühendisliği Bölümü 4. sınıf öğrencisi İrfan Tunçkaşık ise projeyi gerçekleştiren 17 kişilik ekibin adını Korkut Ata Üniversitesi isminden etkilenerek KORK-SUN, otomobilin adını ise ATAK koyduklarını söyledi https://sildentadal.com/.

Amaçlarının, alternatif enerji kaynaklarını yaygınlaştırmak ve toplumda bu bilinci oluşturmak olduğuna işaret eden Tunçkaşık, proje tamamlandığında TÜBİTAK Formula-G yarışmalarından başarılı sonuçla dönmeyi umduklarını aktardı.

Son Güncelleme: Perşembe, 03 Nisan 2014 13:58

Gösterim: 2811


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.