Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Yalan Dünya'nın sevilen tiplemesi Çağatay'ı canlandıran usta tiyatrocu Hakan Meriçliler mahkemeye düştü.
Tiyatro sanatçıları Ayla Baki ile Hakan Meriçliler, özel bir ilköğretim okulunda okuyan oğulları D.M.’nin (11) saçlarının okul yönetimince kesildiğini, çocuklarının yaramazlıkla suçlanıp onu okuldan almaya zorlandıklarını belirterek okul aleyhine 10 bin TL’lik dava açtı. Önümüzdeki ay yapılacak olan duruşmada, çocuğun rehberlik dosyası incelenecek. D.M.’nin halen devam ettiği bir başka özel okula da durumu sorularak aşırı yaramaz olup olmadığı belirlenecek. Tiyatrocu anne-baba, mahkemeye sundukları dilekçede şu görüşlere yer verdi:
‘Çocuğunuzu alın’
“Okul yönetimi bizi arayarak oğlumuzun arkadaşlarını dövdüğünü söyleyip okuldan alınması gerektiğini bildirdi. Rehberlik öğretmenini aradık. Öğretmen olayı başka türlü anlattı ve tamamen şakalaşırken yaşandığını söyledi. Okula gittiğimizde müdür bize çocuğumuzu okuldan almamızı söyledi. Ayrıca oğlumuzun saçı, ıslahevinde yapılacak bir biçimde kesildi. Oğlumuz bu yapılanlar nedeniyle istenmeyen, sevilmeyen bir kişi olduğu düşüncesine kapıldı. Bu durum nedeniyle kendisini başka bir okula vermek zorunda kaldık. Sorunlar nedeniyle kendisini pedagoga götürdük. D.M.’nin gayet normal ve problemsiz bir çocuk olduğunu ifade ettiler. İddia edildiği gibi, hiperaktif, uyumsuz ve şiddete eğimli bir çocuk olmadığı da söylendi.”
İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yapılan duruşmada D.M.’nin okulda görevli bir öğretmeni ifade verdi. D.M.’nin okula başladığı hafta arkadaşlarını ısırmak, tekme atmak ve sıraları çekip yere düşürmek gibi davranışlar gösterdiğini öne süren öğretmen, “Tüm görevliler ona sevgi gösterip ilgileniyorduk. Kendisinden 4-5 yaş büyük çocukları bile merdivenden itiyordu. Kimsenin onu hırpalamasına imkân yoktu. D.M.’nin annesinin yanında da kuralsız davrandığını görüyordum” dedi.
Saçı neden kesildi?
Öğretmen, çocuğun saçının kesilmesiyle ilgili olarak da “D.M. hareketli bir çocuktu. Terliyor, saçları yapış yapış oluyordu. Ailesine söyledik, ancak reklam filminde oynuyor diye kabul etmediler. Onun gibi birkaç çocuğu okul müdürü kuaföre gönderip saçlarını kestirmiş” diye konuştu. Davanın önümüzdeki ay yapılacak olan duruşmasında, çocuğun rehberlik dosyasının incelenmesine karar verildi. D.M.’nin halen devam ettiği özel okula da durumu sorularak aşırı yaramaz olup olmadığı belirlenecek. (Habertürk)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Yalan Dünya'nın sevilen tiplemesi Çağatay'ı canlandıran usta tiyatrocu Hakan Meriçliler mahkemeye düştü.
Tiyatro sanatçıları Ayla Baki ile Hakan Meriçliler, özel bir ilköğretim okulunda okuyan oğulları D.M.’nin (11) saçlarının okul yönetimince kesildiğini, çocuklarının yaramazlıkla suçlanıp onu okuldan almaya zorlandıklarını belirterek okul aleyhine 10 bin TL’lik dava açtı. Önümüzdeki ay yapılacak olan duruşmada, çocuğun rehberlik dosyası incelenecek. D.M.’nin halen devam ettiği bir başka özel okula da durumu sorularak aşırı yaramaz olup olmadığı belirlenecek. Tiyatrocu anne-baba, mahkemeye sundukları dilekçede şu görüşlere yer verdi:
‘Çocuğunuzu alın’
“Okul yönetimi bizi arayarak oğlumuzun arkadaşlarını dövdüğünü söyleyip okuldan alınması gerektiğini bildirdi. Rehberlik öğretmenini aradık. Öğretmen olayı başka türlü anlattı ve tamamen şakalaşırken yaşandığını söyledi. Okula gittiğimizde müdür bize çocuğumuzu okuldan almamızı söyledi. Ayrıca oğlumuzun saçı, ıslahevinde yapılacak bir biçimde kesildi. Oğlumuz bu yapılanlar nedeniyle istenmeyen, sevilmeyen bir kişi olduğu düşüncesine kapıldı. Bu durum nedeniyle kendisini başka bir okula vermek zorunda kaldık. Sorunlar nedeniyle kendisini pedagoga götürdük. D.M.’nin gayet normal ve problemsiz bir çocuk olduğunu ifade ettiler. İddia edildiği gibi, hiperaktif, uyumsuz ve şiddete eğimli bir çocuk olmadığı da söylendi.”
İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yapılan duruşmada D.M.’nin okulda görevli bir öğretmeni ifade verdi. D.M.’nin okula başladığı hafta arkadaşlarını ısırmak, tekme atmak ve sıraları çekip yere düşürmek gibi davranışlar gösterdiğini öne süren öğretmen, “Tüm görevliler ona sevgi gösterip ilgileniyorduk. Kendisinden 4-5 yaş büyük çocukları bile merdivenden itiyordu. Kimsenin onu hırpalamasına imkân yoktu. D.M.’nin annesinin yanında da kuralsız davrandığını görüyordum” dedi.
Saçı neden kesildi?
Öğretmen, çocuğun saçının kesilmesiyle ilgili olarak da “D.M. hareketli bir çocuktu. Terliyor, saçları yapış yapış oluyordu. Ailesine söyledik, ancak reklam filminde oynuyor diye kabul etmediler. Onun gibi birkaç çocuğu okul müdürü kuaföre gönderip saçlarını kestirmiş” diye konuştu. Davanın önümüzdeki ay yapılacak olan duruşmasında, çocuğun rehberlik dosyasının incelenmesine karar verildi. D.M.’nin halen devam ettiği özel okula da durumu sorularak aşırı yaramaz olup olmadığı belirlenecek. (Habertürk)
Son Güncelleme: Pazartesi, 13 Şubat 2012 11:30
Gösterim: 3249
Özel Okullar Birliği Başkanı Cem Gülan, özel okulların tablet bilgisayarlı eğitime ne zaman geçeceğini açıkladı.
Bloomberg HT televizyonunda Gülin Yıldırımkaya’nın sorularını yanıtlayan Özel Okullar Birliği Başkanı Cem Gülan, özel okullarda okuyan öğrencilerin de tablet bilgisayara hakkı olduğunu vurgulayarak “Birlik olarak düzenlediğimiz sempozyuma davet ettiğimiz Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’den, özel okullarda okuyan çocukların da tablet bilgisayar verilmesi gerektiğini belirttik. Çünkü özel okullarda okuyan öğrenciler de bu devletin vatandaşları. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan çocuklara tablet veriliyorsa özel okullar da okuyanlara da verilmeli. Şuanki göstergeler verilmeyecek yönünde. Verilmesin de. Biz zaten hiçbir şey için devlete yalvarmadık” dedi.
Tabletle eğitim ne zaman olacak?
Özel okulların yüzde 95’inde akıllı tahtaların mevcut olduğunu ifade eden Gülan “Devlete tablet ve akıllı tahta temin eden firmalarla pazarlık yapacağız. Devlete verdikleri bedelden 1 lira fazla fiyat verirlerse o firmaları ifşa edeceğiz ve satın almayacağız. Tablet bilgisayarların bedeli velilere taksitlendirme olarak sunulabilir. Kimi okul vardır gücü yeter kendisi alır tabletini, kimi okul vardır, kimi okul da velilere yansıtır. Özel okulların kısa sürede tablet bilgisayarla eğitime geçiş yapacağını düşünmüyorum. Pilot projeden çıkacak sonuçlara göre bir değerlendirme yapacaklardır” dedi.
En zengin öğrenciker Anadolu ve Fen liselerinde
Dünya Bankası’nın Türk eğitimine yönelik hazırladığı rapora göre Türkiye’de en zengin kesimi oluşturan kişilerin çocuklarının Anadolu ve Fen Liseleri’nde okuduğunu kaydeden Gülan, “Fen Liseleri’ne gidenlerin üçte ikisi, Anadolu Liseleri’ne gidenlerin yüzde 50’si Türkiye’nin en zengin kesimi olan ilk yüzde 20’lik dilimden. Anadolu ve Fen Liseleri’nin tercih edilme sebebi ülkemizin eğitim sisteminin endeksli olduğu anlamsız sınavlardan (sbs, ygs, lys) kaynaklanıyor” dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Özel Okullar Birliği Başkanı Cem Gülan, özel okulların tablet bilgisayarlı eğitime ne zaman geçeceğini açıkladı.
Bloomberg HT televizyonunda Gülin Yıldırımkaya’nın sorularını yanıtlayan Özel Okullar Birliği Başkanı Cem Gülan, özel okullarda okuyan öğrencilerin de tablet bilgisayara hakkı olduğunu vurgulayarak “Birlik olarak düzenlediğimiz sempozyuma davet ettiğimiz Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’den, özel okullarda okuyan çocukların da tablet bilgisayar verilmesi gerektiğini belirttik. Çünkü özel okullarda okuyan öğrenciler de bu devletin vatandaşları. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan çocuklara tablet veriliyorsa özel okullar da okuyanlara da verilmeli. Şuanki göstergeler verilmeyecek yönünde. Verilmesin de. Biz zaten hiçbir şey için devlete yalvarmadık” dedi.
Tabletle eğitim ne zaman olacak?
Özel okulların yüzde 95’inde akıllı tahtaların mevcut olduğunu ifade eden Gülan “Devlete tablet ve akıllı tahta temin eden firmalarla pazarlık yapacağız. Devlete verdikleri bedelden 1 lira fazla fiyat verirlerse o firmaları ifşa edeceğiz ve satın almayacağız. Tablet bilgisayarların bedeli velilere taksitlendirme olarak sunulabilir. Kimi okul vardır gücü yeter kendisi alır tabletini, kimi okul vardır, kimi okul da velilere yansıtır. Özel okulların kısa sürede tablet bilgisayarla eğitime geçiş yapacağını düşünmüyorum. Pilot projeden çıkacak sonuçlara göre bir değerlendirme yapacaklardır” dedi.
En zengin öğrenciker Anadolu ve Fen liselerinde
Dünya Bankası’nın Türk eğitimine yönelik hazırladığı rapora göre Türkiye’de en zengin kesimi oluşturan kişilerin çocuklarının Anadolu ve Fen Liseleri’nde okuduğunu kaydeden Gülan, “Fen Liseleri’ne gidenlerin üçte ikisi, Anadolu Liseleri’ne gidenlerin yüzde 50’si Türkiye’nin en zengin kesimi olan ilk yüzde 20’lik dilimden. Anadolu ve Fen Liseleri’nin tercih edilme sebebi ülkemizin eğitim sisteminin endeksli olduğu anlamsız sınavlardan (sbs, ygs, lys) kaynaklanıyor” dedi.
Son Güncelleme: Perşembe, 09 Şubat 2012 14:32
Gösterim: 4115
Özel okullar Pis Yedili adlı gençlik dizisini RTÜK’e şikayet etti. RTÜK diziyi şikayet özel okullara ne cevap verdi?
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan özel okullar, “Pis Yedili” adlı televizyon dizisinin resmi liselerde okuyan gençler ile özel okullardaki öğrencileri birbirlerine düşman yaptığını” söyleyerek, diziyi Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) şikâyet etti. “Pis Yedili” adlı diziyi RTÜK’e şikâyet ettiklerini ancak kurumun yapımcılarla konuşmalarını önerdiğini belirterek, “Dizi gençleri birbirine düşman yapıyor” dedi.
RTÜK’ün cevabı
Özel okullar, “Pis Yedili” adlı televizyon dizisinin resmi liselerde okuyan gençler ile özel okullardaki öğrencileri birbirlerine düşman yaptığını” söyleyerek, diziyi Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) şikâyet etti. Kurul ise “Yapımcılarla konuşun” yanıtını verdi. Başrolünde Ayşegül Aldinç’in “paragöz bir özel lise müdürünü” canlandırdığı dizi devlet lisesinde okuyan 7 gencin özel okula yerleştirilmesini ve bu okulda okuyan “şımarık, düzenbaz, zengin çocukları”na karşı verdikleri mücadeleyi anlatıyor.
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği’nin bu dizinin “özel ve genel lise öğrencilerini birbirine düşman ettiği” gerekçesiyle RTÜK’e başvurduğunu anlatan Dernek YönetimKurulu Başkanı CemGülan, şikâyetlerini dikkate almayan RTÜK’e kırgın olduklarını vurgulayarak, şöyle konuşuyor:
‘Böyle bir özel okul yok’
“Bu dizi iki gençlik arasında düşmanlık yaratıyor. Biz özel okullar için oluşan ‘paralı zengin çocuklarının okulu’ önyargısını kırmak için yıllardır çaba harcıyoruz. Bu dizide özel okulların paragöz, paranın dışında hiçbir değeri olmadığı işleniyor. Özel okullarda okuyan gençlerin zengin ailelerin şımarık, üçkâğıtçı, bencil, sadece fakir çocuklarına tuzaklar kuran çocuklar olduğu vurgulanıyor.
Ne özel okullar böyledir, ne de bu okullarda okuyan çocuklar bu dizinin anlattığı gibidir. Böyle bir okul, öğrenci ve yönetici yok.” Gülan, dizide devlet liseli gençlerin özel okuldaki öğrencilerden birinin babasının korumalarından “tabanca çekerek” kurtulduklarını hatırlatıyor. Gülan, “Devlet lisesi öğrencileri tabancaylamı geziyor? Öğrenciler çete kurup birbirlerinin okulunu bassa hesabını kim verecek?” diyor.
Pis Yedili ne anlatıyor?
Senaryosunu Gani Müjde’nin yazdığı, başrollerinde Ayşegül Aldinç’in de yer aldığı “Pis Yedili” haftada bir kez oynuyor. Dizinin konusu şöyle: Devlet lisesinde yangın çıkınca öğrencileri civardaki okullara yerleştirilir ama 4’ü erkek 7 öğrenci açıkta kalır. Onlar da özel bir okula yerleştirilir. Fakir devlet lisesi öğrencilerinin gelmesiyle zengin çocukların okuduğu özel lisede öğrenciler arasında çatışma başlar. Özel okulun öğrencileri sürekli bu öğrencilere tuzak kurup, onları zor durumda bırakır. En büyük destekçileri de “fakir öğrencileri istemeyen” okul müdiresidir.
(habertürk.com)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Özel okullar Pis Yedili adlı gençlik dizisini RTÜK’e şikayet etti. RTÜK diziyi şikayet özel okullara ne cevap verdi?
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan özel okullar, “Pis Yedili” adlı televizyon dizisinin resmi liselerde okuyan gençler ile özel okullardaki öğrencileri birbirlerine düşman yaptığını” söyleyerek, diziyi Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) şikâyet etti. “Pis Yedili” adlı diziyi RTÜK’e şikâyet ettiklerini ancak kurumun yapımcılarla konuşmalarını önerdiğini belirterek, “Dizi gençleri birbirine düşman yapıyor” dedi.
RTÜK’ün cevabı
Özel okullar, “Pis Yedili” adlı televizyon dizisinin resmi liselerde okuyan gençler ile özel okullardaki öğrencileri birbirlerine düşman yaptığını” söyleyerek, diziyi Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) şikâyet etti. Kurul ise “Yapımcılarla konuşun” yanıtını verdi. Başrolünde Ayşegül Aldinç’in “paragöz bir özel lise müdürünü” canlandırdığı dizi devlet lisesinde okuyan 7 gencin özel okula yerleştirilmesini ve bu okulda okuyan “şımarık, düzenbaz, zengin çocukları”na karşı verdikleri mücadeleyi anlatıyor.
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği’nin bu dizinin “özel ve genel lise öğrencilerini birbirine düşman ettiği” gerekçesiyle RTÜK’e başvurduğunu anlatan Dernek YönetimKurulu Başkanı CemGülan, şikâyetlerini dikkate almayan RTÜK’e kırgın olduklarını vurgulayarak, şöyle konuşuyor:
‘Böyle bir özel okul yok’
“Bu dizi iki gençlik arasında düşmanlık yaratıyor. Biz özel okullar için oluşan ‘paralı zengin çocuklarının okulu’ önyargısını kırmak için yıllardır çaba harcıyoruz. Bu dizide özel okulların paragöz, paranın dışında hiçbir değeri olmadığı işleniyor. Özel okullarda okuyan gençlerin zengin ailelerin şımarık, üçkâğıtçı, bencil, sadece fakir çocuklarına tuzaklar kuran çocuklar olduğu vurgulanıyor.
Ne özel okullar böyledir, ne de bu okullarda okuyan çocuklar bu dizinin anlattığı gibidir. Böyle bir okul, öğrenci ve yönetici yok.” Gülan, dizide devlet liseli gençlerin özel okuldaki öğrencilerden birinin babasının korumalarından “tabanca çekerek” kurtulduklarını hatırlatıyor. Gülan, “Devlet lisesi öğrencileri tabancaylamı geziyor? Öğrenciler çete kurup birbirlerinin okulunu bassa hesabını kim verecek?” diyor.
Pis Yedili ne anlatıyor?
Senaryosunu Gani Müjde’nin yazdığı, başrollerinde Ayşegül Aldinç’in de yer aldığı “Pis Yedili” haftada bir kez oynuyor. Dizinin konusu şöyle: Devlet lisesinde yangın çıkınca öğrencileri civardaki okullara yerleştirilir ama 4’ü erkek 7 öğrenci açıkta kalır. Onlar da özel bir okula yerleştirilir. Fakir devlet lisesi öğrencilerinin gelmesiyle zengin çocukların okuduğu özel lisede öğrenciler arasında çatışma başlar. Özel okulun öğrencileri sürekli bu öğrencilere tuzak kurup, onları zor durumda bırakır. En büyük destekçileri de “fakir öğrencileri istemeyen” okul müdiresidir.
(habertürk.com)
Son Güncelleme: Pazartesi, 30 Ocak 2012 10:02
Gösterim: 7290
Özel Okullar Birliği Başkanı Cem Gülan, özel okullarda okuyan öğrencilerin ailelerinin de vergi verdiğini hatırlatarak özel okullara da tablet bilgisayar verilme talebini yineledi.
Geçtiğimiz günlerde çeşitli televizyon programlarına konuk olan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer özel okulların Fatih Projesi kapsamı dışında bırakılarak öğrencilerine tablet bilgisayar verilmeyeceğini açıklamıştı. Dinçer, özel okulların kar amacı güden kuruluşlar olduğunu belirterek kendi akıllı tahtalarını ve tablet bilgisayarlarını kendilerinin alabileceğini söylemişti.
Gülan: Bu açıklamayı dil sürçmesi olarak algılıyorum!
Bu açıklamaların üzerinde Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan Haberturk televizyonuna telefon bağlantısı ile katıldığı bir programda Milli Eğitim Bakanlığı’nın özel okullara Fatih Projesi çerçevesinde tablet verilmeyeceği yönündeki açıklamalarını eleştirerek “Bu açıklamayı bir dil sürçmesi olarak değerlendiriyorum. Özel okulların kar amacı güden kurumlar olmasının öğrencilerine tablet verilmemesini gerektiren bir durum değildir. Neticede bu çocukların aileleri de devlete vergi veriyor. Milli Eğitim Bakanlığı bu ayrıntıyı es geçmemeli” dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Özel Okullar Birliği Başkanı Cem Gülan, özel okullarda okuyan öğrencilerin ailelerinin de vergi verdiğini hatırlatarak özel okullara da tablet bilgisayar verilme talebini yineledi.
Geçtiğimiz günlerde çeşitli televizyon programlarına konuk olan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer özel okulların Fatih Projesi kapsamı dışında bırakılarak öğrencilerine tablet bilgisayar verilmeyeceğini açıklamıştı. Dinçer, özel okulların kar amacı güden kuruluşlar olduğunu belirterek kendi akıllı tahtalarını ve tablet bilgisayarlarını kendilerinin alabileceğini söylemişti.
Gülan: Bu açıklamayı dil sürçmesi olarak algılıyorum!
Bu açıklamaların üzerinde Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan Haberturk televizyonuna telefon bağlantısı ile katıldığı bir programda Milli Eğitim Bakanlığı’nın özel okullara Fatih Projesi çerçevesinde tablet verilmeyeceği yönündeki açıklamalarını eleştirerek “Bu açıklamayı bir dil sürçmesi olarak değerlendiriyorum. Özel okulların kar amacı güden kurumlar olmasının öğrencilerine tablet verilmemesini gerektiren bir durum değildir. Neticede bu çocukların aileleri de devlete vergi veriyor. Milli Eğitim Bakanlığı bu ayrıntıyı es geçmemeli” dedi.
Son Güncelleme: Pazar, 05 Şubat 2012 03:26
Gösterim: 3987
Çeşme’de düzenlenen Dijital Çağda Eğitimde Fırsatlar ve Sorumluluklarımız sempozyumunun sonuç bildirgesi açıklandı.
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği tarafından Çeşme’de düzenlenen Dijital Çağda Eğitimde Fırsatlar ve Sorumluluklarımız adlı sempozyumun sonuç bildirgesi açıklandı.
Bildirgede öğrenme ortamlarının “dijital yerli” olarak tanımlanan öğrencilerin özellikleri dikkate alınarak düzenleme yapılması ve öğrencilerin sayısal teknoloji kullanım becerilerinin niteliksel olarak gelişmesini gerektiği vurgulandı.
Bu gelişmeye paralel olarak velilerin ve öğretmenlerin kişisel değerler ve etik kurallar içinde dijital olanaklardan yararlanması, yöntemlerini öğrenmesi ve öğrencilere öğretmesi gerektiği altı çizilen bildirgede Türkiye Özel Okullar Birliği’nin FATİH Projesi’ni önemsediği açıklandı.
Sempozyuma katılım yüksekti
Sempozyuma katılanlar arasında Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Milli Eğitim Bakanı Özel Öğretim Kurumları Müdürü Mehmet Küçük, Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Mahmut Tuncel, bakanlık bürokratları, İzmir Valisi, İzmir İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü ve Manisa İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İlçe Milli Eğitim Müdürleri, Özel Öğretim Kurumlarını temsil eden 9 Dernek Başkanı, yurtdışından 11 yabancı akademisyen, önde gelen üniversitelerden 14 bilim insanı ve eğitim uzmanı, yazılı ve görsel basın mensupları ile 720 civarında özel okul kurucusu, yöneticisi ve öğretmeni yer aldı.
Sonuç bildirgesinin tam metni
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Dijital Çağda Eğitimde Fırsatlar ve Sorumluluklarımız Sempozyum Bildirgesi’nin tam metni aşağıda yer almaktadır.
Sempozyum; Çeşme Sheraton Otel’de Milli Eğitim Bakanı, Müsteşar Yardımcısı, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü, Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü, Bakanlık bürokratları, İzmir Valisi, İzmir İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü ve Manisa İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İlçe Milli Eğitim Müdürleri, Özel Öğretim Kurumlarını temsil eden 9 Dernek Başkanı, yurtdışından 11 yabancı akademisyen, ülkemizin önde gelen üniversitelerinden 14 bilim insanı ve eğitim uzmanı, yazılı ve görsel basın mensupları ile 720 civarında özel okul kurucusu, yöneticisi ve öğretmenin katılımıyla gerçekleşmiştir.
Sempozyumumuzda sosyal medya etkin olarak kullanılmıştır. Sempozyumun tüm sunuları, videoları ve yorumları Derneğimizin www.dijitalcagdaegitim.com adresinden yayınlanacaktır.
- Bilgi çağı yeni bilgi üretimi ile teknolojinin sürekli gelişimini sağlayarak hayatımızın her aşamasında vazgeçilmez olmuştur. Her şeyin böylesine hızlı değiştiği çağımızda eğitimin bu gelişmelere ayak uydurmaması düşünülemez. Günümüzde teknoloji, eğitimin tüm süreçlerine entegre edilmeye çalışılmakta fakat bu entegrasyon sürecinde kaçınılmaz olarak bir takım zorluklarla da karşılaşılmaktadır. Eğitimciler olarak, öğrenme ortamlarını “dijital yerli” yani bu sayısal çağda doğan öğrencilerimizin özelliklerini dikkate alarak düzenlemeli, onların “sayısal teknoloji” kullanım becerilerinin niteliksel olarak da gelişmesini sağlamalıyız. Aksi taktirde bilgi üreten değil bilgi tüketen bir toplum olmaya devam ederiz.
- Bunları yaparken kişisel değerler ve etik kurallar içinde dijital olanaklardan yararlanmanın yöntemlerini öğretmenler ve ebeveynler olarak öğrenmeli, çocuklarımıza öğretmeli, gençlerimizin bu ilkeleri benimsemelerine ve uygulamalarına yardımcı olmalıyız. Kişinin kendisine, başkalarına, beraber çalıştığı gruplara ve çevresine karşı hakkaniyet ve saygıyla davranması bu çağda daha da önem kazanmıştır. Onlara rehberlik etmek, okullarımıza ve öğretmenlerimize düşen önemli bir görevdir.
- Bu bağlamda, Milli Eğitim Bakanlığı; eğitim süreci, eğitim metodolojisi ve felsefesi olarak FATİH Projesi yani Fırsatları Artırma Teknolojiyi İyileştirme Hareketi ile bir dijital dönüşüm yaklaşımına öncülük etmektedir. Bu kapsamlı proje kendi eğitimcilerimiz kadar tüm dünya ülkelerinin eğitimcileri tarafından da ilgiyle izlenmektedir. Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği olarak ülkemizi çok ileriye götüreceğine inandığımız bu projenin dünya ülkelerine de model olmasını diliyoruz.
Sempozyum sonuçları
Dijital çağda tüm öğretmenlerin sahip olması gereken 21. yüzyıl becerilerini gözden geçirmek, çevrimiçi öğrenmenin gücünden yararlanmak ve ileriye gitmek için öğretim programının içine teknolojiyi nasıl bütünleştireceğimizi planlamak artık bir gereklilik olarak görülmelidir. Öğretmenlerin pedagojiden uzaklaşmadan dijital teknolojiye geçişi başarıyla nasıl yönetebileceğine ilişkin yeni bir çerçeveye ihtiyaç olduğu açıktır.
Teknolojinin eğitimi etkileyen eğilimler bağlamında itici bir güç olduğu, sürekli teknolojiye maruz kalan çocukların bilgiyi işleme ve öğrenme biçimlerini değiştirdiği görülmektedir. Bu değişikliklerin farkında olunmalı ve öğretme yöntemleri bu değişikliklere göre yapılanmalıdır. Artık öğrenciler özel yaşamlarında teknolojiyi kullanmaktadırlar. Bunların sınıf dışında da öğrenmelerini nasıl kolaylaştırabileceğini ve artırabileceğini düşünmeli, elde taşınabilir mobil cihazlardan eğlence ve spordan sonra eğitimde de yararlanmaya başlanmalıdır.
Bilgi çağının dünyası, daha yüksek seviyelerde bilgi, karmaşık iletişim becerileri, üst düzey düşünme becerileri gibi yeni bir takım becerileri gerektirmektedir. 21. yüzyılda okuma, yazma ve matematikten oluşan geleneksel ana becerilere; eleştirel bakış, işbirliği, yaratıcı ve üretici düşünme, takım çalışması, küreselleşen dünyada kültürlerarası anlayış, bilgisayar, dijital çağa uygun bilişim ve iletişim teknolojileri becerilerinin eklenmesi gerekmektedir.
Türkiye’de başta internet olmak üzere sayısal teknolojilerin kullanımı çocuklar ve gençler arasında giderek artmaktadır. Sayısal teknolojilerin gündelik yaşamımıza getirdiği olanaklar ve riskleri dikkate alarak, gençlerin ve çocukların ‘’dijital kuşaklar’’ olarak bu teknolojileri daha nitelikli ve daha doğru, yaratıcı ve üretken kullanmalarına olanak sağlanmalıdır.
İnternet sayesinde, her çeşit eğitim sisteminden ve seviyeden öğrencinin her türlü bilgiye erişmesi artık günümüz dünyasında çok kolay olmaktadır. Bu yeni ve değişen senaryo, eğitimcilerin akademik etik gibi önemli bir konuyla başa çıkmaları için yeni politikaların geliştirilmesini gerekli kılmaktadır.
Şu anda mevcut el bilgisayarı türlerinin çeşitliliği sınıfta öğrenimin geliştirilmesi ve ayrıca mLearning (Mobil Öğrenme) olarak da adlandırılan şekliyle sınıf dışına da taşabilmesi için zengin olanaklar sunmaktadır. Ancak bunların etkin ve verimli kullanımına ilişkin yeni tartışmalara gereklilik vardır.
Öğrenenlerin sadece “tüketici” olmaktan öte “yaratıcı” olabilmeleri nasıl sağlanabilir? Teknoloji acaba gelecek için ne gibi etik sorunları beraberinde getiriyor? Sorularının cevabı eğitimcilerce oluşturmalıdır.
Eğitimciler ve velilerin teknolojik değişimlere açık olup bu yeni dijital teknolojileri benimsemesi gerekmektedir. Öğrenciler, dijital çağın eğitim olanaklarına yönlendirilmeli ve teknolojiyi sadece etkin ve yaratıcı değil aynı zamanda sorumlu bir şekilde kullanıp yetkin dijital yurttaşlar olmaları konusunda rehberlik edilmelidir.
Sonuç olarak; bilgi çağında en hızlı gelişen kavramın teknoloji olduğu, teknolojinin öğretilmesi ve eğitimde daha verimli bir şekilde kullanılması, ülkemizin ileri uygarlıklar seviyesine ulaşıp yerini alması açısından fırsatları da içinde barındırmaktadır. Türkiye’de belli başlı merkezlerde dijital çağda eğitim çalışmalarına devam edilmesi, sadece İstanbul ve Ankara merkezli çalışmalar yerine birçok merkezde benzer çalışmalar yapılması, bu çalışmalardan kurumların bilgilendirilmesi ve konunun nesnesi ve tüketicisi olmaktan ziyade öznesi ve üreticisi haline geçmelerine yardım edilmesi elzemdir. Sempozyumda tartışılan bazı başlıklar bu çalışma gruplarının ana temaları olabilir ve sempozyum web sitesi olarak açılan site, yapılacak çalışmalara bir platform oluşturabilir. Böylece konuyla ilgili tüm kurumlar, STK’lar, medya, okullar ve öğretmenlerin bu fikirleri takip etmesi ve bunlara katkı sağlaması sempozyumumuzun daha geniş çapta amacına ulaşmasının göstergesi olacaktır.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Çeşme’de düzenlenen Dijital Çağda Eğitimde Fırsatlar ve Sorumluluklarımız sempozyumunun sonuç bildirgesi açıklandı.
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği tarafından Çeşme’de düzenlenen Dijital Çağda Eğitimde Fırsatlar ve Sorumluluklarımız adlı sempozyumun sonuç bildirgesi açıklandı.
Bildirgede öğrenme ortamlarının “dijital yerli” olarak tanımlanan öğrencilerin özellikleri dikkate alınarak düzenleme yapılması ve öğrencilerin sayısal teknoloji kullanım becerilerinin niteliksel olarak gelişmesini gerektiği vurgulandı.
Bu gelişmeye paralel olarak velilerin ve öğretmenlerin kişisel değerler ve etik kurallar içinde dijital olanaklardan yararlanması, yöntemlerini öğrenmesi ve öğrencilere öğretmesi gerektiği altı çizilen bildirgede Türkiye Özel Okullar Birliği’nin FATİH Projesi’ni önemsediği açıklandı.
Sempozyuma katılım yüksekti
Sempozyuma katılanlar arasında Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Milli Eğitim Bakanı Özel Öğretim Kurumları Müdürü Mehmet Küçük, Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Mahmut Tuncel, bakanlık bürokratları, İzmir Valisi, İzmir İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü ve Manisa İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İlçe Milli Eğitim Müdürleri, Özel Öğretim Kurumlarını temsil eden 9 Dernek Başkanı, yurtdışından 11 yabancı akademisyen, önde gelen üniversitelerden 14 bilim insanı ve eğitim uzmanı, yazılı ve görsel basın mensupları ile 720 civarında özel okul kurucusu, yöneticisi ve öğretmeni yer aldı.
Sonuç bildirgesinin tam metni
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Dijital Çağda Eğitimde Fırsatlar ve Sorumluluklarımız Sempozyum Bildirgesi’nin tam metni aşağıda yer almaktadır.
Sempozyum; Çeşme Sheraton Otel’de Milli Eğitim Bakanı, Müsteşar Yardımcısı, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü, Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü, Bakanlık bürokratları, İzmir Valisi, İzmir İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü ve Manisa İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İlçe Milli Eğitim Müdürleri, Özel Öğretim Kurumlarını temsil eden 9 Dernek Başkanı, yurtdışından 11 yabancı akademisyen, ülkemizin önde gelen üniversitelerinden 14 bilim insanı ve eğitim uzmanı, yazılı ve görsel basın mensupları ile 720 civarında özel okul kurucusu, yöneticisi ve öğretmenin katılımıyla gerçekleşmiştir.
Sempozyumumuzda sosyal medya etkin olarak kullanılmıştır. Sempozyumun tüm sunuları, videoları ve yorumları Derneğimizin www.dijitalcagdaegitim.com adresinden yayınlanacaktır.
- Bilgi çağı yeni bilgi üretimi ile teknolojinin sürekli gelişimini sağlayarak hayatımızın her aşamasında vazgeçilmez olmuştur. Her şeyin böylesine hızlı değiştiği çağımızda eğitimin bu gelişmelere ayak uydurmaması düşünülemez. Günümüzde teknoloji, eğitimin tüm süreçlerine entegre edilmeye çalışılmakta fakat bu entegrasyon sürecinde kaçınılmaz olarak bir takım zorluklarla da karşılaşılmaktadır. Eğitimciler olarak, öğrenme ortamlarını “dijital yerli” yani bu sayısal çağda doğan öğrencilerimizin özelliklerini dikkate alarak düzenlemeli, onların “sayısal teknoloji” kullanım becerilerinin niteliksel olarak da gelişmesini sağlamalıyız. Aksi taktirde bilgi üreten değil bilgi tüketen bir toplum olmaya devam ederiz.
- Bunları yaparken kişisel değerler ve etik kurallar içinde dijital olanaklardan yararlanmanın yöntemlerini öğretmenler ve ebeveynler olarak öğrenmeli, çocuklarımıza öğretmeli, gençlerimizin bu ilkeleri benimsemelerine ve uygulamalarına yardımcı olmalıyız. Kişinin kendisine, başkalarına, beraber çalıştığı gruplara ve çevresine karşı hakkaniyet ve saygıyla davranması bu çağda daha da önem kazanmıştır. Onlara rehberlik etmek, okullarımıza ve öğretmenlerimize düşen önemli bir görevdir.
- Bu bağlamda, Milli Eğitim Bakanlığı; eğitim süreci, eğitim metodolojisi ve felsefesi olarak FATİH Projesi yani Fırsatları Artırma Teknolojiyi İyileştirme Hareketi ile bir dijital dönüşüm yaklaşımına öncülük etmektedir. Bu kapsamlı proje kendi eğitimcilerimiz kadar tüm dünya ülkelerinin eğitimcileri tarafından da ilgiyle izlenmektedir. Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği olarak ülkemizi çok ileriye götüreceğine inandığımız bu projenin dünya ülkelerine de model olmasını diliyoruz.
Sempozyum sonuçları
Dijital çağda tüm öğretmenlerin sahip olması gereken 21. yüzyıl becerilerini gözden geçirmek, çevrimiçi öğrenmenin gücünden yararlanmak ve ileriye gitmek için öğretim programının içine teknolojiyi nasıl bütünleştireceğimizi planlamak artık bir gereklilik olarak görülmelidir. Öğretmenlerin pedagojiden uzaklaşmadan dijital teknolojiye geçişi başarıyla nasıl yönetebileceğine ilişkin yeni bir çerçeveye ihtiyaç olduğu açıktır.
Teknolojinin eğitimi etkileyen eğilimler bağlamında itici bir güç olduğu, sürekli teknolojiye maruz kalan çocukların bilgiyi işleme ve öğrenme biçimlerini değiştirdiği görülmektedir. Bu değişikliklerin farkında olunmalı ve öğretme yöntemleri bu değişikliklere göre yapılanmalıdır. Artık öğrenciler özel yaşamlarında teknolojiyi kullanmaktadırlar. Bunların sınıf dışında da öğrenmelerini nasıl kolaylaştırabileceğini ve artırabileceğini düşünmeli, elde taşınabilir mobil cihazlardan eğlence ve spordan sonra eğitimde de yararlanmaya başlanmalıdır.
Bilgi çağının dünyası, daha yüksek seviyelerde bilgi, karmaşık iletişim becerileri, üst düzey düşünme becerileri gibi yeni bir takım becerileri gerektirmektedir. 21. yüzyılda okuma, yazma ve matematikten oluşan geleneksel ana becerilere; eleştirel bakış, işbirliği, yaratıcı ve üretici düşünme, takım çalışması, küreselleşen dünyada kültürlerarası anlayış, bilgisayar, dijital çağa uygun bilişim ve iletişim teknolojileri becerilerinin eklenmesi gerekmektedir.
Türkiye’de başta internet olmak üzere sayısal teknolojilerin kullanımı çocuklar ve gençler arasında giderek artmaktadır. Sayısal teknolojilerin gündelik yaşamımıza getirdiği olanaklar ve riskleri dikkate alarak, gençlerin ve çocukların ‘’dijital kuşaklar’’ olarak bu teknolojileri daha nitelikli ve daha doğru, yaratıcı ve üretken kullanmalarına olanak sağlanmalıdır.
İnternet sayesinde, her çeşit eğitim sisteminden ve seviyeden öğrencinin her türlü bilgiye erişmesi artık günümüz dünyasında çok kolay olmaktadır. Bu yeni ve değişen senaryo, eğitimcilerin akademik etik gibi önemli bir konuyla başa çıkmaları için yeni politikaların geliştirilmesini gerekli kılmaktadır.
Şu anda mevcut el bilgisayarı türlerinin çeşitliliği sınıfta öğrenimin geliştirilmesi ve ayrıca mLearning (Mobil Öğrenme) olarak da adlandırılan şekliyle sınıf dışına da taşabilmesi için zengin olanaklar sunmaktadır. Ancak bunların etkin ve verimli kullanımına ilişkin yeni tartışmalara gereklilik vardır.
Öğrenenlerin sadece “tüketici” olmaktan öte “yaratıcı” olabilmeleri nasıl sağlanabilir? Teknoloji acaba gelecek için ne gibi etik sorunları beraberinde getiriyor? Sorularının cevabı eğitimcilerce oluşturmalıdır.
Eğitimciler ve velilerin teknolojik değişimlere açık olup bu yeni dijital teknolojileri benimsemesi gerekmektedir. Öğrenciler, dijital çağın eğitim olanaklarına yönlendirilmeli ve teknolojiyi sadece etkin ve yaratıcı değil aynı zamanda sorumlu bir şekilde kullanıp yetkin dijital yurttaşlar olmaları konusunda rehberlik edilmelidir.
Sonuç olarak; bilgi çağında en hızlı gelişen kavramın teknoloji olduğu, teknolojinin öğretilmesi ve eğitimde daha verimli bir şekilde kullanılması, ülkemizin ileri uygarlıklar seviyesine ulaşıp yerini alması açısından fırsatları da içinde barındırmaktadır. Türkiye’de belli başlı merkezlerde dijital çağda eğitim çalışmalarına devam edilmesi, sadece İstanbul ve Ankara merkezli çalışmalar yerine birçok merkezde benzer çalışmalar yapılması, bu çalışmalardan kurumların bilgilendirilmesi ve konunun nesnesi ve tüketicisi olmaktan ziyade öznesi ve üreticisi haline geçmelerine yardım edilmesi elzemdir. Sempozyumda tartışılan bazı başlıklar bu çalışma gruplarının ana temaları olabilir ve sempozyum web sitesi olarak açılan site, yapılacak çalışmalara bir platform oluşturabilir. Böylece konuyla ilgili tüm kurumlar, STK’lar, medya, okullar ve öğretmenlerin bu fikirleri takip etmesi ve bunlara katkı sağlaması sempozyumumuzun daha geniş çapta amacına ulaşmasının göstergesi olacaktır.
Son Güncelleme: Pazartesi, 30 Ocak 2012 14:29
Gösterim: 2908