Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, çıraklık eğitiminin de 12 yıllık zorunlu eğitim sürecine dahil edilmesini öngören bir düzenleme hazırlığında olduklarını, ayrıca mesleki eğitim gören öğrencilerin, asgari ücretin yüzde 30'u oranında ücretlendirilmesi için de çalıştıklarını bildirdi.
Avcı, bakanlığının 2016 yılı bütçesi üzerinde TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, aday öğretmen yetiştirme, FATİH Projesi, mesleki eğitim ve bakanlığının diğer çalışmalarıyla ilgili bilgi verdi. Aday öğretmen yetiştirmenin, öğretmenlerin niteliğini artırmaya yönelik bir düzenleme olduğunu belirten Avcı, Şubat'ta atamalarını gerçekleştirdikleri 30 bin aday öğretmenin adaylık sürecinin farklı planlandığını ifade etti.
Avcı, her bir aday öğretmen için meslekte başarılarıyla ön plana çıkan, en az on yıllık mesleki tecrübesi olan, ulusal ve uluslararası projelerde koordinatör, danışman olmuş, iletişim becerisi, temsil yeteneği yüksek öğretmenler arasından danışman öğretmenler tayin ettiklerini anlattı.
Bu çerçevede 98 bin danışman öğretmen adayı belirlediklerini, onlara beklentilerini anlattıklarını, hizmet içi eğitim başlattıklarını vurgulayan Bakan Avcı, bu süreçte kendisi de dahil, merkez teşkilatı olarak üst düzey bürokratların sürecin her adımında görev aldıklarını kaydetti.
Aday öğretmenlere, adaylık sürecini hangi ilde yürütmek istediklerini sorduklarını ifade eden Avcı, aday öğretmenlerin tamamına yakınının birinci tercih ettiği ildeki danışman ve okullarla ilişkilendirildiğini vurguladı.
Avcı, 1 Mart itibariyle aday öğretmenlerin, danışman öğretmenlerin rehberliğinde adaylık yetiştirme süreci kapsamındaki çalışmalara başladığını açıkladı. Avcı, danışman öğretmenlerin, yetiştirme programı çerçevesinde aday öğretmenlere izleme, yöneltme, rehberlikte bulunma, mesleki bilgi, beceri, tutum ve davranışlarıyla ilgili tecrübelerini aktarma, öğretmen atama ve yer değiştirme yönetmeliği çerçevesinde birinci performans değerlendirmeleri yapma çalışmalarından sorumlu olacağını bildirdi. Bu süreçte gönüllü olarak görev almak isteyen öğretmenlerin, il milli eğitim müdürlüklerince tespit edileceğini, danışman havuzuna sürekli yeni isimler ekleneceğini aktaran Bakan Avcı, gelecek haftalarda danışman öğretmen havuzunda yer alanlara eğitim verileceğini belirtti.
"Öğretmen, öğretmen gölgesinde yetişir"
Bu süreci sadece aday öğretmenleri yetiştirme süreci olarak görmediklerine vurgu yapan Avcı, "Aynı zamanda danışman öğretmenlerimiz de mesleki olarak kendilerini yenileyecekleri, çok değerli, verimli ve bereketli bir süreç olarak görüyoruz. Bu süreçte bizim temel sloganımız, bütün kadim geleneklerde de geçerli olan insan, insan gölgesinde yetişir düsturudur. İnsan, insan gölgesinde, özellikle öğretmen de öğretmen gölgesinde yetişir. Çünkü öğretmenlik sadece bilgiyle yapılan bir meslek değil aynı zamanda bir sanattır. Bu sanat da ustaların yanında kamil manada öğrenilir" diye konuştu.
"Hayranlıkla izlenen proje"
FATİH Projesi hakkında da bilgi veren Avcı, bunun, bakanlığın bütün okullarını, dersliklerini kapsayan, okulları teknolojik donanımla buluşturmayı amaçlayan, bütün yurt sathını hedefleyen çok büyük bir eğitim hamlesi olarak nitelendirdi. FATİH projesinin, bütün dünyada yakından takip edilen, Avrupa Konseyi üyesi ülkeler de dahil, pek çok ülke tarafından hayranlıkla, gıptayla izlendiğini kaydeden Avcı, projenin sadece donanım değil içerik projesi de olduğunu ifade etti. Sadece eğitim teknolojisi alanında değil, elektronik ders içerikleri alanında da dünyanın en öncü ülkesi konumunda bulunduklarını aktaran Bakan Avcı, FATİH içerik bileşini, eğitim, bilişim ağı "eba.gov.tr" nin, dünyanın en büyük örgün eğitim portalı olduğuna dikkati çekerek, milletvekillerine, "Bunu da alkışlamayacaksanız ne zaman alkışlayacaksınız" diye espri yaptı.
Avcı, 2016-2017 yıllarında 604 bin uç kurumu daha yapılarak toplamda 1 milyon 519 bin 145 uç kurulumunun tamamlanacağını, bununla her dersliğe bir internet bağlantı noktası çektiklerini, öğretmen odası, kütüphane, çok amaçlı salon, laboratuvar, okul idarelerinin talep ettiği benzeri alanlara da uç kurulumu gerçekleştirdiklerini bildirdi.
"Çıraklık eğitimi"
Milli Eğitim Bakanı Avcı, sektörün ihtiyaç duyduğu, bir anlamda sahada yetişmiş iş gücünü mümkün kılmak için önemli bir ihtiyaç olan çıraklık eğitiminin altyapısının güçlendirilmesine yönelik olarak yeni bir yasa tasarısının gündemde olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı: "Çıraklık eğitiminin de 12 yıllık zorunlu eğitim sürecine dahil edilmesini öngören bir düzenlemenin hazırlığı içindeyiz. Bu sayede, çocuklarımız, hem lise eğitimini alacak ve dilerlerse yükseköğrenime devam imkanı bulacaklar hem de mezuniyetleriyle birlikte ustalık belgesi ve iş yeri açma belgesi almaya hak kazanacak ve dolayısıyla istihdama katılımları hızlanmış olacak.
Bir diğer mesleki eğitimin özendirilmesi, teşvikiyle ilgili önümüzdeki günlerde ayrıntılarını sizlerle paylaşacağımız düzenleme de mesleki eğitim gören öğrencilerimizin staj ücretlerinin ödenmesi, asgari ücretin yüzde 30'u oranında bir ücretlendirmeyle bu gençlerin işletmelerde yaptıkları çalışmaların ücretlendirilmesi, ayrıca gerek okulda gerek iş yerlerinde iş yeri kazalarına karşı sigortalanması. "
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, çıraklık eğitiminin de 12 yıllık zorunlu eğitim sürecine dahil edilmesini öngören bir düzenleme hazırlığında olduklarını, ayrıca mesleki eğitim gören öğrencilerin, asgari ücretin yüzde 30'u oranında ücretlendirilmesi için de çalıştıklarını bildirdi.
Avcı, bakanlığının 2016 yılı bütçesi üzerinde TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, aday öğretmen yetiştirme, FATİH Projesi, mesleki eğitim ve bakanlığının diğer çalışmalarıyla ilgili bilgi verdi. Aday öğretmen yetiştirmenin, öğretmenlerin niteliğini artırmaya yönelik bir düzenleme olduğunu belirten Avcı, Şubat'ta atamalarını gerçekleştirdikleri 30 bin aday öğretmenin adaylık sürecinin farklı planlandığını ifade etti.
Avcı, her bir aday öğretmen için meslekte başarılarıyla ön plana çıkan, en az on yıllık mesleki tecrübesi olan, ulusal ve uluslararası projelerde koordinatör, danışman olmuş, iletişim becerisi, temsil yeteneği yüksek öğretmenler arasından danışman öğretmenler tayin ettiklerini anlattı.
Bu çerçevede 98 bin danışman öğretmen adayı belirlediklerini, onlara beklentilerini anlattıklarını, hizmet içi eğitim başlattıklarını vurgulayan Bakan Avcı, bu süreçte kendisi de dahil, merkez teşkilatı olarak üst düzey bürokratların sürecin her adımında görev aldıklarını kaydetti.
Aday öğretmenlere, adaylık sürecini hangi ilde yürütmek istediklerini sorduklarını ifade eden Avcı, aday öğretmenlerin tamamına yakınının birinci tercih ettiği ildeki danışman ve okullarla ilişkilendirildiğini vurguladı.
Avcı, 1 Mart itibariyle aday öğretmenlerin, danışman öğretmenlerin rehberliğinde adaylık yetiştirme süreci kapsamındaki çalışmalara başladığını açıkladı. Avcı, danışman öğretmenlerin, yetiştirme programı çerçevesinde aday öğretmenlere izleme, yöneltme, rehberlikte bulunma, mesleki bilgi, beceri, tutum ve davranışlarıyla ilgili tecrübelerini aktarma, öğretmen atama ve yer değiştirme yönetmeliği çerçevesinde birinci performans değerlendirmeleri yapma çalışmalarından sorumlu olacağını bildirdi. Bu süreçte gönüllü olarak görev almak isteyen öğretmenlerin, il milli eğitim müdürlüklerince tespit edileceğini, danışman havuzuna sürekli yeni isimler ekleneceğini aktaran Bakan Avcı, gelecek haftalarda danışman öğretmen havuzunda yer alanlara eğitim verileceğini belirtti.
"Öğretmen, öğretmen gölgesinde yetişir"
Bu süreci sadece aday öğretmenleri yetiştirme süreci olarak görmediklerine vurgu yapan Avcı, "Aynı zamanda danışman öğretmenlerimiz de mesleki olarak kendilerini yenileyecekleri, çok değerli, verimli ve bereketli bir süreç olarak görüyoruz. Bu süreçte bizim temel sloganımız, bütün kadim geleneklerde de geçerli olan insan, insan gölgesinde yetişir düsturudur. İnsan, insan gölgesinde, özellikle öğretmen de öğretmen gölgesinde yetişir. Çünkü öğretmenlik sadece bilgiyle yapılan bir meslek değil aynı zamanda bir sanattır. Bu sanat da ustaların yanında kamil manada öğrenilir" diye konuştu.
"Hayranlıkla izlenen proje"
FATİH Projesi hakkında da bilgi veren Avcı, bunun, bakanlığın bütün okullarını, dersliklerini kapsayan, okulları teknolojik donanımla buluşturmayı amaçlayan, bütün yurt sathını hedefleyen çok büyük bir eğitim hamlesi olarak nitelendirdi. FATİH projesinin, bütün dünyada yakından takip edilen, Avrupa Konseyi üyesi ülkeler de dahil, pek çok ülke tarafından hayranlıkla, gıptayla izlendiğini kaydeden Avcı, projenin sadece donanım değil içerik projesi de olduğunu ifade etti. Sadece eğitim teknolojisi alanında değil, elektronik ders içerikleri alanında da dünyanın en öncü ülkesi konumunda bulunduklarını aktaran Bakan Avcı, FATİH içerik bileşini, eğitim, bilişim ağı "eba.gov.tr" nin, dünyanın en büyük örgün eğitim portalı olduğuna dikkati çekerek, milletvekillerine, "Bunu da alkışlamayacaksanız ne zaman alkışlayacaksınız" diye espri yaptı.
Avcı, 2016-2017 yıllarında 604 bin uç kurumu daha yapılarak toplamda 1 milyon 519 bin 145 uç kurulumunun tamamlanacağını, bununla her dersliğe bir internet bağlantı noktası çektiklerini, öğretmen odası, kütüphane, çok amaçlı salon, laboratuvar, okul idarelerinin talep ettiği benzeri alanlara da uç kurulumu gerçekleştirdiklerini bildirdi.
"Çıraklık eğitimi"
Milli Eğitim Bakanı Avcı, sektörün ihtiyaç duyduğu, bir anlamda sahada yetişmiş iş gücünü mümkün kılmak için önemli bir ihtiyaç olan çıraklık eğitiminin altyapısının güçlendirilmesine yönelik olarak yeni bir yasa tasarısının gündemde olduğunu belirterek sözlerini şöyle tamamladı: "Çıraklık eğitiminin de 12 yıllık zorunlu eğitim sürecine dahil edilmesini öngören bir düzenlemenin hazırlığı içindeyiz. Bu sayede, çocuklarımız, hem lise eğitimini alacak ve dilerlerse yükseköğrenime devam imkanı bulacaklar hem de mezuniyetleriyle birlikte ustalık belgesi ve iş yeri açma belgesi almaya hak kazanacak ve dolayısıyla istihdama katılımları hızlanmış olacak.
Bir diğer mesleki eğitimin özendirilmesi, teşvikiyle ilgili önümüzdeki günlerde ayrıntılarını sizlerle paylaşacağımız düzenleme de mesleki eğitim gören öğrencilerimizin staj ücretlerinin ödenmesi, asgari ücretin yüzde 30'u oranında bir ücretlendirmeyle bu gençlerin işletmelerde yaptıkları çalışmaların ücretlendirilmesi, ayrıca gerek okulda gerek iş yerlerinde iş yeri kazalarına karşı sigortalanması. "
Son Güncelleme: Pazar, 06 Mart 2016 11:46
Gösterim: 1992
Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Duman'ın makam aracına ateş açıldı.
Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Duman'ın makam aracına ateş açıldı. Aracı kullandığı ifade edilen rektörlük özel kalemi, diz kapağından hafif yaralandı. Yaralı, Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı.
Alınan bilgiye göre, Duman'ın içinde bulunmadığı araca, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü çıkışı Küçük Armutlu mevkisinde emniyet şeridinde, çakar lambası açık vaziyette seyrederken ateş edildi.
Aracı kullandığı ifade edilen rektörlük özel kalemi, diz kapağından hafif yaralandı. Yaralı, Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Otomobil, polis ekiplerinin olay yerindeki incelemesinin ardından kaldırıldı. Bu arada polisin, aracın çakar lamba kullanması ve emniyet şeridinden ilerlemesi dolayısıyla polis aracı sanılmış olabileceği ihtimali üzerinde durduğu öğrenildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Duman'ın makam aracına ateş açıldı.
Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Musa Duman'ın makam aracına ateş açıldı. Aracı kullandığı ifade edilen rektörlük özel kalemi, diz kapağından hafif yaralandı. Yaralı, Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı.
Alınan bilgiye göre, Duman'ın içinde bulunmadığı araca, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü çıkışı Küçük Armutlu mevkisinde emniyet şeridinde, çakar lambası açık vaziyette seyrederken ateş edildi.
Aracı kullandığı ifade edilen rektörlük özel kalemi, diz kapağından hafif yaralandı. Yaralı, Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Otomobil, polis ekiplerinin olay yerindeki incelemesinin ardından kaldırıldı. Bu arada polisin, aracın çakar lamba kullanması ve emniyet şeridinden ilerlemesi dolayısıyla polis aracı sanılmış olabileceği ihtimali üzerinde durduğu öğrenildi.
Son Güncelleme: Cuma, 04 Mart 2016 14:28
Gösterim: 1377
Çanakkale'nin Ezine ilçesinde bir lisede kız öğrenciyi taciz ettiği iddiasıyla gözaltına alınan okul müdürü tutuklandı.
Alınan bilgiye göre, Geyikli beldesinde bir lisede müdürlük yapan İ.K. hakkında kız öğrenciyi taciz ettiği iddiasıyla İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne dilekçe verildi. Bunun üzerine başlatılan soruşturma kapsamında İ.K. açığa alındı, iddiaları araştırmak üzere müfettiş görevlendirildi. Soruşturmanın ardından gözaltına alınan İ.K, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Çanakkale'nin Ezine ilçesinde bir lisede kız öğrenciyi taciz ettiği iddiasıyla gözaltına alınan okul müdürü tutuklandı.
Alınan bilgiye göre, Geyikli beldesinde bir lisede müdürlük yapan İ.K. hakkında kız öğrenciyi taciz ettiği iddiasıyla İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne dilekçe verildi. Bunun üzerine başlatılan soruşturma kapsamında İ.K. açığa alındı, iddiaları araştırmak üzere müfettiş görevlendirildi. Soruşturmanın ardından gözaltına alınan İ.K, çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.
Son Güncelleme: Perşembe, 03 Mart 2016 12:34
Gösterim: 1151
Yargıtay, 13 yaşındaki kız çocuğunu öpmeye çalışan sanığa 12,5 yıl hapis cezası veren yerel mahkemenin kararının onanmasına hükmetti.
Ankara'da 2010'da gerçekleşen olayda, annesi, 13 yaşındaki kızı S.T'yi beyaz renkli masa örtüsü alması için mefruşatçıya gönderdi. Mefruşatçının beyaz örtü bulunmadığı, bunun yerine krem renkli verebileceğini belirtmesi üzerine S.T, masa örtüsünü annesinin görmesi gerektiğini söyledi. S.T, masa örtüsünü annesine göstermek üzere mefruşatçıda çalışan E.D. ile evlerine gitti.
Anne N.T, rengi beğenmediğini belirterek, başka renkleri de görmek istediğini söyledi ve kızını E.D. ile mefruşatçıya geri gönderdi. Geri döndükleri sırada E.D, apartmanda küçük kızı duvara doğru sıkıştırıp öpmeye çalışınca S.T, "Ne yapıyorsun, seni anneme söyleyeceğim" diyerek karşı çıktı. Bunun üzerine E.D, kızı bıraktı. Olay, küçük kızın öğretmenine yazdığı mektupla ortaya çıktı. E.D. hakkında "çocuğun basit cinsel istismarı suçundan" dava açıldı. Mahkemenin talebi üzerine Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Dairesinden alınan raporda, kız çocuğunun olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğu belirtildi. Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi, sanığı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 103/1-a maddesi uyarınca 3 yıl hapis cezasına çarptırdı. Ceza, kızın ruh sağlığının bozulması nedeniyle kanunun 103/6. maddesi kapsamında 15 yıla çıkarıldı. Yargılama sürecindeki davranışları nedeniyle takdir indirimi uygulanarak sanığın cezası 12,5 yıla düşürüldü.
Daire, cezayı fazla buldu
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 14. Ceza Dairesi, cezayı fazla bularak yerel mahkemenin kararını bozdu. Bozma kararında, cezanın küçük kızın ruh sağlığının bozulması nedeniyle artırıldığına işaret edilerek, cebir ve tehdit olmaksızın gerçekleştirilen eylem nedeniyle sanığın kastettiğinden daha farklı ve ağır bir neticenin meydana geldiği belirtildi.
Bozma kararına itiraz
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, dairenin bozma kararına itiraz etti. Başsavcılığın itiraz yazısında, taksirde failin zaten öngörmediği neticeden sorumlu tutulduğu kaydedilerek, "İşlenen suç sonucunda meydana gelen ağır netice fail tarafından öngörülmemiş olabilir. Keza taksirin özü de budur. Zira taksirli suçlarda fail her durumda neticeyi öngörmemektedir. Zaten netice fail tarafından öngörülmüş ise ortaya çıkan olayın mahiyetine göre 'bilinçli taksir' veya 'olası kasıt' kavramlarının tartışılması bahis konusu olacaktır" görüşüne yer verildi. İtirazda, Yargıtay 14. Ceza Dairesinin bozma kararı kaldırılarak, yerel mahkeme hükmünün onanması istendi. Kurul, Başsavcılığın itirazını yerinde bularak, sanığa 12,5 yıl hapis cezası veren yerel mahkemenin kararının onanması gerektiğine hükmetti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Yargıtay, 13 yaşındaki kız çocuğunu öpmeye çalışan sanığa 12,5 yıl hapis cezası veren yerel mahkemenin kararının onanmasına hükmetti.
Ankara'da 2010'da gerçekleşen olayda, annesi, 13 yaşındaki kızı S.T'yi beyaz renkli masa örtüsü alması için mefruşatçıya gönderdi. Mefruşatçının beyaz örtü bulunmadığı, bunun yerine krem renkli verebileceğini belirtmesi üzerine S.T, masa örtüsünü annesinin görmesi gerektiğini söyledi. S.T, masa örtüsünü annesine göstermek üzere mefruşatçıda çalışan E.D. ile evlerine gitti.
Anne N.T, rengi beğenmediğini belirterek, başka renkleri de görmek istediğini söyledi ve kızını E.D. ile mefruşatçıya geri gönderdi. Geri döndükleri sırada E.D, apartmanda küçük kızı duvara doğru sıkıştırıp öpmeye çalışınca S.T, "Ne yapıyorsun, seni anneme söyleyeceğim" diyerek karşı çıktı. Bunun üzerine E.D, kızı bıraktı. Olay, küçük kızın öğretmenine yazdığı mektupla ortaya çıktı. E.D. hakkında "çocuğun basit cinsel istismarı suçundan" dava açıldı. Mahkemenin talebi üzerine Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Dairesinden alınan raporda, kız çocuğunun olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğu belirtildi. Ankara 3. Ağır Ceza Mahkemesi, sanığı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 103/1-a maddesi uyarınca 3 yıl hapis cezasına çarptırdı. Ceza, kızın ruh sağlığının bozulması nedeniyle kanunun 103/6. maddesi kapsamında 15 yıla çıkarıldı. Yargılama sürecindeki davranışları nedeniyle takdir indirimi uygulanarak sanığın cezası 12,5 yıla düşürüldü.
Daire, cezayı fazla buldu
Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 14. Ceza Dairesi, cezayı fazla bularak yerel mahkemenin kararını bozdu. Bozma kararında, cezanın küçük kızın ruh sağlığının bozulması nedeniyle artırıldığına işaret edilerek, cebir ve tehdit olmaksızın gerçekleştirilen eylem nedeniyle sanığın kastettiğinden daha farklı ve ağır bir neticenin meydana geldiği belirtildi.
Bozma kararına itiraz
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, dairenin bozma kararına itiraz etti. Başsavcılığın itiraz yazısında, taksirde failin zaten öngörmediği neticeden sorumlu tutulduğu kaydedilerek, "İşlenen suç sonucunda meydana gelen ağır netice fail tarafından öngörülmemiş olabilir. Keza taksirin özü de budur. Zira taksirli suçlarda fail her durumda neticeyi öngörmemektedir. Zaten netice fail tarafından öngörülmüş ise ortaya çıkan olayın mahiyetine göre 'bilinçli taksir' veya 'olası kasıt' kavramlarının tartışılması bahis konusu olacaktır" görüşüne yer verildi. İtirazda, Yargıtay 14. Ceza Dairesinin bozma kararı kaldırılarak, yerel mahkeme hükmünün onanması istendi. Kurul, Başsavcılığın itirazını yerinde bularak, sanığa 12,5 yıl hapis cezası veren yerel mahkemenin kararının onanması gerektiğine hükmetti.
Son Güncelleme: Cuma, 04 Mart 2016 14:18
Gösterim: 1161
Teklif, askerlik görevini er ve erbaş olarak yapan öğretmenlerin askerlik sürelerinin zorunlu hizmet süresine sayılmasını öngörüyor.
CHP Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen, askerlik görevini er ve erbaş olarak yapan öğretmenlerin askerlik sürelerinin zorunlu hizmet süresine sayılmasına ilişkin kanun teklifi hazırladı. Türkmen'in Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, TBMM Başkanlığına sunuldu. Teklifin gerekçesinde, mevcut düzenlemeye göre askerliğini er ya da erbaş olarak yapan öğretmenlerin bu sürelerinin, zorunlu çalışma süresinden sayılmadığına işaret edilerek, bunun öğretmenlerin zorunlu hizmet sürelerini tamamlayamamaları nedeniyle tayin talebinde bulunamamaları gibi sorunlara neden olduğu belirtildi.
Gerekçede, "Mevcut durumda Bakanlık kadrolarında öğretmen olarak görevli iken askerlik hizmetini yapmak üzere aylıksız izne ayrılanlardan, askerlik hizmetini temel askerlik eğitiminden sonra zorunlu çalışma yükümlülüğü öngörülen hizmet alanlarındaki eğitim kurumlarında öğretmen olarak yerine getiren asker öğretmenlerin askerlik süreleri zorunlu çalışma süresinden sayılmaktadır. Kanun teklifiyle asker öğretmenlere tanınan haktan askerliğini er ve erbaş olarak yapan öğretmenler de yararlandırılarak söz konusu ayrım ortadan kalkmış ve öğretmenlerimizin mağduriyeti giderilmiş olacaktır" denildi.
Teklif ile Askerlik Kanunu'nda ilgili maddede düzenleme yapılarak, Silahlı Kuvvetlerde er ya da erbaş olarak askerlik yükümlülüğünü yerine getiren öğretmenlerin askerlikte geçirdikleri sürelerin zorunlu çalışma süresinden sayılması öngörülüyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Teklif, askerlik görevini er ve erbaş olarak yapan öğretmenlerin askerlik sürelerinin zorunlu hizmet süresine sayılmasını öngörüyor.
CHP Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen, askerlik görevini er ve erbaş olarak yapan öğretmenlerin askerlik sürelerinin zorunlu hizmet süresine sayılmasına ilişkin kanun teklifi hazırladı. Türkmen'in Askerlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, TBMM Başkanlığına sunuldu. Teklifin gerekçesinde, mevcut düzenlemeye göre askerliğini er ya da erbaş olarak yapan öğretmenlerin bu sürelerinin, zorunlu çalışma süresinden sayılmadığına işaret edilerek, bunun öğretmenlerin zorunlu hizmet sürelerini tamamlayamamaları nedeniyle tayin talebinde bulunamamaları gibi sorunlara neden olduğu belirtildi.
Gerekçede, "Mevcut durumda Bakanlık kadrolarında öğretmen olarak görevli iken askerlik hizmetini yapmak üzere aylıksız izne ayrılanlardan, askerlik hizmetini temel askerlik eğitiminden sonra zorunlu çalışma yükümlülüğü öngörülen hizmet alanlarındaki eğitim kurumlarında öğretmen olarak yerine getiren asker öğretmenlerin askerlik süreleri zorunlu çalışma süresinden sayılmaktadır. Kanun teklifiyle asker öğretmenlere tanınan haktan askerliğini er ve erbaş olarak yapan öğretmenler de yararlandırılarak söz konusu ayrım ortadan kalkmış ve öğretmenlerimizin mağduriyeti giderilmiş olacaktır" denildi.
Teklif ile Askerlik Kanunu'nda ilgili maddede düzenleme yapılarak, Silahlı Kuvvetlerde er ya da erbaş olarak askerlik yükümlülüğünü yerine getiren öğretmenlerin askerlikte geçirdikleri sürelerin zorunlu çalışma süresinden sayılması öngörülüyor.
Son Güncelleme: Çarşamba, 02 Mart 2016 10:46
Gösterim: 1744

