Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanlığı’na AK Parti’li Emrullah İşler seçildi
Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanlığı’na AK Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler seçildi.
Komisyon, bugün Başkanvekili, AK Parti Amasya Milletvekili Avni Erdemir başkanlığında toplanarak başkanlık seçimi yaptı.
Yapılan oylamada, AK Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler komisyon başkanlığa seçildi.
İşler, seçimin ardından yaptığı konuşmada, komisyonun gündeminde üç üniversite kurulmasıyla ilgili kanun teklifi olduğunu belirterek, "Önümüzde kısa bir süre var, muhtemelen bir kaç toplantı ancak yapabileceğiz. Dönem sonuna kadar verimli, güzel çalışmalar yapmayı temenni ediyorum" dedi.
Komisyon başkanlığı, AK Parti Amasya Milletvekili Naci Bostancı’nın AK Parti Grup Başkanvekili seçilmesiyle boşalmıştı.
Emrullah İşler kimdir?
Emrullah İşler, 7 Ocak 1960'ta Ankara'nın Kızılcahamam Kuşçuören köyünde doğdu. Kral Suud Üniversitesi Eğitim Fakültesi İslami İlimler Bölümünde lisans, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Bölümünde Yüksek lisansını ve doktorasını aynı üniversitenin Tefsir Anabilim Dalında tamamladı. Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölümünde Tefsir alanında yardımcı doçent olarak çalıştıktan sonra, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Yabancı Diller Eğitimi Arap Dili Eğitimi Anabilim Dalında yardımcı doçent, doçent ve profesör unvanıyla görev yaptı. Kazakistan ve Suudi Arabistan'da misafir öğretim üyeliği görevinde bulunan İşler aynı zamanda Başbakan Başmüşaviri olarak çalıştı. Gazi Eğitim Fakültesi Arap Dili Eğitimi Anabilim Dalı Başkanlığı yaptı ve TBMM 24. Dönem Ankara milletvekilliği ile 24. Dönemde İKÖPAB Türk Grubu Başkanlığı yaptı. İyi düzeyde Arapça ve İngilizce bilmektedir. Evli ve Ayşenur İşler ile evlidir. 3 çocuk babasıdır.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanlığı’na AK Parti’li Emrullah İşler seçildi
Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanlığı’na AK Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler seçildi.
Komisyon, bugün Başkanvekili, AK Parti Amasya Milletvekili Avni Erdemir başkanlığında toplanarak başkanlık seçimi yaptı.
Yapılan oylamada, AK Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler komisyon başkanlığa seçildi.
İşler, seçimin ardından yaptığı konuşmada, komisyonun gündeminde üç üniversite kurulmasıyla ilgili kanun teklifi olduğunu belirterek, "Önümüzde kısa bir süre var, muhtemelen bir kaç toplantı ancak yapabileceğiz. Dönem sonuna kadar verimli, güzel çalışmalar yapmayı temenni ediyorum" dedi.
Komisyon başkanlığı, AK Parti Amasya Milletvekili Naci Bostancı’nın AK Parti Grup Başkanvekili seçilmesiyle boşalmıştı.
Emrullah İşler kimdir?
Emrullah İşler, 7 Ocak 1960'ta Ankara'nın Kızılcahamam Kuşçuören köyünde doğdu. Kral Suud Üniversitesi Eğitim Fakültesi İslami İlimler Bölümünde lisans, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri Bölümünde Yüksek lisansını ve doktorasını aynı üniversitenin Tefsir Anabilim Dalında tamamladı. Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Temel İslam Bilimleri Bölümünde Tefsir alanında yardımcı doçent olarak çalıştıktan sonra, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Yabancı Diller Eğitimi Arap Dili Eğitimi Anabilim Dalında yardımcı doçent, doçent ve profesör unvanıyla görev yaptı. Kazakistan ve Suudi Arabistan'da misafir öğretim üyeliği görevinde bulunan İşler aynı zamanda Başbakan Başmüşaviri olarak çalıştı. Gazi Eğitim Fakültesi Arap Dili Eğitimi Anabilim Dalı Başkanlığı yaptı ve TBMM 24. Dönem Ankara milletvekilliği ile 24. Dönemde İKÖPAB Türk Grubu Başkanlığı yaptı. İyi düzeyde Arapça ve İngilizce bilmektedir. Evli ve Ayşenur İşler ile evlidir. 3 çocuk babasıdır.
Son Güncelleme: Çarşamba, 15 Ekim 2014 10:47
Gösterim: 1203
Üniversitelerde görev yapan öğretim üyeleri ile araştırma görevlisi, öğretim görevlisi ve okutmanların mali haklarında, "yükseköğretim tazminatı" adı altında yeni bir ödeme unsuru getirilerek artış yapılacak.
Yükseköğretim Personel Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı TBMM Başkanlığı'na sunuldu.
Tasarıyla 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununa madde eklenerek, yüksek öğretim tazminatı uygulaması düzenleniyor. Buna göre Devlet Memurları Kanunu'na tabi en yüksek devlet memuru, ek gösterge dahil brüt aylık tutarının profesör, doçent ve yardımcı doçent kadrosunda bulunanlara yüzde 100'ü, araştırma görevlisi, öğretim görevlisi ve okutman kadrosunda bulunanlara yüzde 115'i oranında her ay yükseköğretim tazminatı ödenecek. Bu tazminata hak kazanılması ve ödenmesinde aylıklara ilişkin hükümler uygulanacak.
Bu maddeye göre ödenecek tazminat damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmayacak ve ilgili mevzuatı uyarınca ödenmekte olan zam, tazminat, ödenek, döner sermaye ek ödemesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemelerin hesabında dikkate alınmayacak.
Akademik Teşvik Ödeneği
Tasarıya göre bilim, teknoloji ve sanata katkı sağlayıcı nitelikte yurt içinde veya yurt dışında sonuçlandırdıkları proje, yaptıkları araştırma, yayın ve sergi, aldıkları patent ile çalışmalarına yapılan atıflar, bilim danışma kurulu bulunan uluslararası düzeydeki toplantılarda sundukları ve almış oldukları akademik ödüller esas alınarak, öğretim üyeleri ile araştırma görevlisi, öğretim görevlisi ve okutmanlar için yıllık akademik teşvik puanı hesaplanacak, aldıkları puanlarla orantılı olarak da akademik teşvik ödeneği adı altında yeni bir ödeme yapılacak.
Buna göre her bir takvim yılı için, bir önceki yıl, bilim, teknoloji ve sanata katkı sağlayıcı nitelikte yurt içinde veya yurt dışında sonuçlandırılan proje, araştırma, yayın, tasarım, sergi, patent ile çalışmalara yapılan atıflar, bilim kurulu bulunan uluslararası düzeydeki toplantılarda tebliğ sunma ve almış olduğu akademik ödüller esas alınarak öğretim elemanları için yüz puan üzerinden yıllık akademik teşvik puanı hesaplanacak.
Akademik teşvik puanı otuz ve üzerinde bulunanlara, Devlet Memurları Kanunu'na tabi ek gösterge dahil en yüksek devlet memuru brüt aylık tutarının, profesör kadrosunda bulunanlar için yüzde 100'üne, doçent kadrosunda bulunanlar için yüzde 90'ına, yardımcı doçent kadrosunda bulunanlar için yüzde 80'ine, araştırma görevlisi kadrosunda bulunanlar için yüzde 70'ine, öğretim görevlisi ve okutman kadrosunda bulunanlar için ise yüzde 60'ına, aldıkları akademik teşvik puanının yüze bölünmesi suretiyle bulunacak oranın uygulanması suretiyle hesaplanan tutarda akademik teşvik ödeneği verilecek. Ödeme, aylık ödendiği sürece ve kadrolarının bulunduğu yükseköğretim kurumları tarafından Şubat ayının onbeşinden itibaren oniki ay süreyle her ayın 15'inde yapılacak. Damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmayacak. İlgili mevzuatı uyarınca ödenmekte olan zam, tazminat, ödenek, döner sermaye ek ödemesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemelerin hesabında dikkate alınmayacak.
Bilim alanlarının özellikleri ve öğretim elemanlarının unvanına göre, akademik teşvik puanlarının hesaplanmasında esas alınacak faaliyetlerin ayrıntılı özellikleri, bu faaliyetlerin puan karşılıkları, akademik teşvik toplam puanının yüzde 30'unu geçmemek üzere her bir akademik faaliyet türünün toplam puanın hesaplanmasındaki ağırlıkları, akademik teşvik puanının hesaplanmasına ilişkin usul ve esaslar ile bu hesaplamaları yapacak komisyonun oluşumu ile diğer hususlar, Yükseköğretim Kurulu'nun önerisi, Maliye Bakanlığı'nın görüşü ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenecek.
Söz konusu yönetmelik 4 ay içinde yürürlüğe konulacak, ilk defa akademik teşvik puanı hesaplanması, 2015 yılında yapılan faaliyetler esas alınmak suretiyle, 2016 yılı için yapılacak.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Üniversitelerde görev yapan öğretim üyeleri ile araştırma görevlisi, öğretim görevlisi ve okutmanların mali haklarında, "yükseköğretim tazminatı" adı altında yeni bir ödeme unsuru getirilerek artış yapılacak.
Yükseköğretim Personel Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı TBMM Başkanlığı'na sunuldu.
Tasarıyla 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununa madde eklenerek, yüksek öğretim tazminatı uygulaması düzenleniyor. Buna göre Devlet Memurları Kanunu'na tabi en yüksek devlet memuru, ek gösterge dahil brüt aylık tutarının profesör, doçent ve yardımcı doçent kadrosunda bulunanlara yüzde 100'ü, araştırma görevlisi, öğretim görevlisi ve okutman kadrosunda bulunanlara yüzde 115'i oranında her ay yükseköğretim tazminatı ödenecek. Bu tazminata hak kazanılması ve ödenmesinde aylıklara ilişkin hükümler uygulanacak.
Bu maddeye göre ödenecek tazminat damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmayacak ve ilgili mevzuatı uyarınca ödenmekte olan zam, tazminat, ödenek, döner sermaye ek ödemesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemelerin hesabında dikkate alınmayacak.
Akademik Teşvik Ödeneği
Tasarıya göre bilim, teknoloji ve sanata katkı sağlayıcı nitelikte yurt içinde veya yurt dışında sonuçlandırdıkları proje, yaptıkları araştırma, yayın ve sergi, aldıkları patent ile çalışmalarına yapılan atıflar, bilim danışma kurulu bulunan uluslararası düzeydeki toplantılarda sundukları ve almış oldukları akademik ödüller esas alınarak, öğretim üyeleri ile araştırma görevlisi, öğretim görevlisi ve okutmanlar için yıllık akademik teşvik puanı hesaplanacak, aldıkları puanlarla orantılı olarak da akademik teşvik ödeneği adı altında yeni bir ödeme yapılacak.
Buna göre her bir takvim yılı için, bir önceki yıl, bilim, teknoloji ve sanata katkı sağlayıcı nitelikte yurt içinde veya yurt dışında sonuçlandırılan proje, araştırma, yayın, tasarım, sergi, patent ile çalışmalara yapılan atıflar, bilim kurulu bulunan uluslararası düzeydeki toplantılarda tebliğ sunma ve almış olduğu akademik ödüller esas alınarak öğretim elemanları için yüz puan üzerinden yıllık akademik teşvik puanı hesaplanacak.
Akademik teşvik puanı otuz ve üzerinde bulunanlara, Devlet Memurları Kanunu'na tabi ek gösterge dahil en yüksek devlet memuru brüt aylık tutarının, profesör kadrosunda bulunanlar için yüzde 100'üne, doçent kadrosunda bulunanlar için yüzde 90'ına, yardımcı doçent kadrosunda bulunanlar için yüzde 80'ine, araştırma görevlisi kadrosunda bulunanlar için yüzde 70'ine, öğretim görevlisi ve okutman kadrosunda bulunanlar için ise yüzde 60'ına, aldıkları akademik teşvik puanının yüze bölünmesi suretiyle bulunacak oranın uygulanması suretiyle hesaplanan tutarda akademik teşvik ödeneği verilecek. Ödeme, aylık ödendiği sürece ve kadrolarının bulunduğu yükseköğretim kurumları tarafından Şubat ayının onbeşinden itibaren oniki ay süreyle her ayın 15'inde yapılacak. Damga vergisi hariç herhangi bir vergiye tabi tutulmayacak. İlgili mevzuatı uyarınca ödenmekte olan zam, tazminat, ödenek, döner sermaye ek ödemesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemelerin hesabında dikkate alınmayacak.
Bilim alanlarının özellikleri ve öğretim elemanlarının unvanına göre, akademik teşvik puanlarının hesaplanmasında esas alınacak faaliyetlerin ayrıntılı özellikleri, bu faaliyetlerin puan karşılıkları, akademik teşvik toplam puanının yüzde 30'unu geçmemek üzere her bir akademik faaliyet türünün toplam puanın hesaplanmasındaki ağırlıkları, akademik teşvik puanının hesaplanmasına ilişkin usul ve esaslar ile bu hesaplamaları yapacak komisyonun oluşumu ile diğer hususlar, Yükseköğretim Kurulu'nun önerisi, Maliye Bakanlığı'nın görüşü ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenecek.
Söz konusu yönetmelik 4 ay içinde yürürlüğe konulacak, ilk defa akademik teşvik puanı hesaplanması, 2015 yılında yapılan faaliyetler esas alınmak suretiyle, 2016 yılı için yapılacak.
Son Güncelleme: Çarşamba, 15 Ekim 2014 10:35
Gösterim: 1783
İstanbul’da binası olmayan Şahintepe İmam Hatip Ortaokulu adına, Bahçeşehir’deki Abdi İbrahim Ortaokulu’nda 5 dersliğin verilmesine karşı çıkan velilerin nöbeti sonuç verdi.
“Eğitim kalitesi düşecek” diyerek bir inisiyatif oluşturan yaklaşık 500 veli imza toplamıştı. 4 veli de ‘Nöbetçi Anneler’ adı ile her gün okulda nöbet tutuyordu. 7 kişi, geçen cuma Başakşehir Milli Eğitim Müdürü Ramazan Yılmaz’ın davetlisiydi. Veliler, Yılmaz’ın, “İmam hatip için çok talep yok, okulun da kapasitesi müsait değil, söz veriyorum. Nöbeti bitirin, çocukların psikolojisi kötü etkileniyor” dediğini aktardı. Olayı doğrulayan Yılmaz’ın, yazılı tahaddütü üzerine veliler nöbeti bitirdi.
Hürriyeteğitim’den Ali Kurt’un haberi
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
İstanbul’da binası olmayan Şahintepe İmam Hatip Ortaokulu adına, Bahçeşehir’deki Abdi İbrahim Ortaokulu’nda 5 dersliğin verilmesine karşı çıkan velilerin nöbeti sonuç verdi.
“Eğitim kalitesi düşecek” diyerek bir inisiyatif oluşturan yaklaşık 500 veli imza toplamıştı. 4 veli de ‘Nöbetçi Anneler’ adı ile her gün okulda nöbet tutuyordu. 7 kişi, geçen cuma Başakşehir Milli Eğitim Müdürü Ramazan Yılmaz’ın davetlisiydi. Veliler, Yılmaz’ın, “İmam hatip için çok talep yok, okulun da kapasitesi müsait değil, söz veriyorum. Nöbeti bitirin, çocukların psikolojisi kötü etkileniyor” dediğini aktardı. Olayı doğrulayan Yılmaz’ın, yazılı tahaddütü üzerine veliler nöbeti bitirdi.
Hürriyeteğitim’den Ali Kurt’un haberi
Son Güncelleme: Çarşamba, 15 Ekim 2014 09:48
Gösterim: 1045
Ege Üniversitesi'nde yabancı diller bölümü ek binasını işgal eden 38 öğrencinin toplam 839 yıl hapis cezası istemiyle yargılandığı dava başladı.
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, “Eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi”, “Kamu malına zarar verme”, “Kamu görevlisine direnme”, “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” ve “Örgüt propagandası” iddialarıyla tutuksuz yargılanan bazı sanıklar ve avukatları katıldı.
Sanıklar, Soma’da gerçekleşen katliama sessiz kalmadıklarını, demokratik haklarını kullanarak tepkilerini dile getirdiklerini, eylemlerinin bine yakın çevik kuvvet polisi, özel harekat polisleri, TOMA’lar ve helikopterlerle sindirilmeye çalışıldığını savundu.
Mahkeme heyeti, dosyadaki eksiklerin tamamlanması ve gelmeyen sanıkların dinlenmesi için duruşmayı erteledi.
Duruşma öncesi basın açıklaması
Duruşma öncesinde Ege Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Öğrencileri Onurumuzu Savunuyoruz Platformu üyelerinin yaptığı basın açıklamasına CHP Manisa milletvekili Özgür Özel de destek verdi. Özel, “Bugün Soma Holding’in sahibi Alp Gürkan meydanlarda gezerken katliamdan sorumlular elini kolunu sallaya sallaya dolaşırken orada yaşananın bir kaza değil, bir cinayet olduğunu söyleyen, sizleri yargılayanlara yazıklar olsun” dedi.
Öğrencilerin tepkilerini gösterirken ifade ettikleri her şeyin bilirkişi raporunda karşılığını bulduğunu ifade eden Özel, “Bilirkişi raporu elbette holdingin sahibini ama onunla birlikte taşeron sistemi, hükumetin özelleştirme politikalarını ve bunun yanında her geçen gün biraz daha acımasızlaşan ve buna karşı hiçbir tedbir almayan sömürü düzenini sorumlu tuttu. Hem bilirkişi raporunda hem de hepimizin ortak vicdanında kimin suçlu, kimin haklı olduğunu biliyoruz” diye konuştu.
Olay nasıl gerçekleşmişti?
22 Mayıs günü Ege Üniversitesi yerleşkesindeki yabancı diller bölümü ek binası, bir grup öğrenci tarafından işgal edilmiş, öğrenciler Ege Üniversitesi Rektörlüğü'nden taleplerini içeren bir yazıyı binaya asmıştı.
Konu ile ilgili olarak İzmir Valiliği ise eylemin Soma’da meydana gelen maden faciayla ilgisi olmadığını F tipi cezaevlerinin kurulmasını protesto etmek amacıyla 2000 yılı aralık ayında başlatılan ölüm orucunda hayatını kaybeden bir öğrenciyi anmakla ilgili olduğunu açıklamıştı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Ege Üniversitesi'nde yabancı diller bölümü ek binasını işgal eden 38 öğrencinin toplam 839 yıl hapis cezası istemiyle yargılandığı dava başladı.
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, “Eğitim ve öğretim hakkının engellenmesi”, “Kamu malına zarar verme”, “Kamu görevlisine direnme”, “2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet” ve “Örgüt propagandası” iddialarıyla tutuksuz yargılanan bazı sanıklar ve avukatları katıldı.
Sanıklar, Soma’da gerçekleşen katliama sessiz kalmadıklarını, demokratik haklarını kullanarak tepkilerini dile getirdiklerini, eylemlerinin bine yakın çevik kuvvet polisi, özel harekat polisleri, TOMA’lar ve helikopterlerle sindirilmeye çalışıldığını savundu.
Mahkeme heyeti, dosyadaki eksiklerin tamamlanması ve gelmeyen sanıkların dinlenmesi için duruşmayı erteledi.
Duruşma öncesi basın açıklaması
Duruşma öncesinde Ege Üniversitesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Öğrencileri Onurumuzu Savunuyoruz Platformu üyelerinin yaptığı basın açıklamasına CHP Manisa milletvekili Özgür Özel de destek verdi. Özel, “Bugün Soma Holding’in sahibi Alp Gürkan meydanlarda gezerken katliamdan sorumlular elini kolunu sallaya sallaya dolaşırken orada yaşananın bir kaza değil, bir cinayet olduğunu söyleyen, sizleri yargılayanlara yazıklar olsun” dedi.
Öğrencilerin tepkilerini gösterirken ifade ettikleri her şeyin bilirkişi raporunda karşılığını bulduğunu ifade eden Özel, “Bilirkişi raporu elbette holdingin sahibini ama onunla birlikte taşeron sistemi, hükumetin özelleştirme politikalarını ve bunun yanında her geçen gün biraz daha acımasızlaşan ve buna karşı hiçbir tedbir almayan sömürü düzenini sorumlu tuttu. Hem bilirkişi raporunda hem de hepimizin ortak vicdanında kimin suçlu, kimin haklı olduğunu biliyoruz” diye konuştu.
Olay nasıl gerçekleşmişti?
22 Mayıs günü Ege Üniversitesi yerleşkesindeki yabancı diller bölümü ek binası, bir grup öğrenci tarafından işgal edilmiş, öğrenciler Ege Üniversitesi Rektörlüğü'nden taleplerini içeren bir yazıyı binaya asmıştı.
Konu ile ilgili olarak İzmir Valiliği ise eylemin Soma’da meydana gelen maden faciayla ilgisi olmadığını F tipi cezaevlerinin kurulmasını protesto etmek amacıyla 2000 yılı aralık ayında başlatılan ölüm orucunda hayatını kaybeden bir öğrenciyi anmakla ilgili olduğunu açıklamıştı.
Son Güncelleme: Çarşamba, 15 Ekim 2014 14:54
Gösterim: 1194
OECD Bir Bakışta Eğitim Raporu’na gör, Türkiye, OECD ülkeleri arasında öğretmen maaşlarını en fazla artıran ülke olmasına rağmen, Türkiye’de öğretmenler OECD ortalamasının altında maaş alıyor. İşte OECD'nin "Bir Bakışta Eğitim Raporu"
OECD, üye ülkelerin eğitim standartlarını, gelişmelerini inceleyen “Bir Bakışta Eğitim 2014” yıllık raporunu yayınladı. Rapora göre Türkiye, OECD ülkeleri arasında öğretmen maaşlarını en fazla artıran ülke olmasına rağmen, Türkiye’de öğretmenler OECD ortalamasının altında kazanıyor.
Merkezi Paris’te bulunan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından, “Bir Bakışta Eğitim 2014” raporu yayınlandı. OECD’ye göre Brezilya, Kore, Meksika ve Türkiye’de lise mezunları ortaokul diploması olanlardan daha fazla işsiz kalıyor. İlkokul sınıflarının mevcudunu 12 yılda 31’den 24’lere düşürerek OECD ortalamasına yaklaşan Türkiye, öğretmen maaşlarında 12 yılda reel yüzde 50 artış yaparak OECD’de öğretmen maaşlarını en fazla yükselten ülkeler arasında ilk sıralarda yer aldı. Okul öncesi eğitimde OECD ortalamasında 3 yaşından büyük çocuk başına yılda 7 bin 428 dolar harcanırken Türkiye, 2 bin 412 dolar ile en az harcama yapılan ülke oluyor. Lüksemburg’da ise bir çocuğa okul öncesi için yılda 25 bin 74 bin dolar harcanıyor.
Öğretmen maaşlarını en fazla artıran ülkeyiz
Türkiye 2000-2012 yılları arasında ilkokullarda sınıf mevcudunu 31’den 24’e düşürdü ve 21 olan OECD ortalamasına yaklaştı. Çin’de sınıf mevcutları 40. En iyi Lüksemburg’ta ise sınıflar 17 kişilik. Rapora göre, 2000-2012 arası ilkokul sınıf boyu en dikkat çekici şekilde Kore ve Türkiye’de azaldı. Buralarda öğrenci sayısı 4’ten fazla azalış gösterdi. Türkiye mesleki yükseköğretimde ise öğretmen başına en kalabalık öğrenci düşen ülke. Mesleki yükseköğretimde 53 öğrenciye bir normal üniversite eğitiminde ise 16 öğrenciye bir öğretmen düşüyor.
2000-2012 döneminde öğretmen maaşları reel anlamda birçok OECD ülkesinde yükseldi. Fransa, Yunanistan ve Japonya’da yüzde 10 düştü. Çek Cumhuriyeti, Estonya ve Türkiye’de ilkokul ve lisede maaşlar bu dönemde en az yüzde 50 arttı. Türkiye’de örneğin 2000’de ilkokul öğretmeni maaşı endeksi 55 iken, 2012’de endeks 107’ye çıktı. Lise öğretmenlerinin maaşında ise endeks 2000’de 50 iken 2012’de 110’a yükseldi. Türkiye bu rakamlarla OECD’de öğretmen maaşlarını en fazla artıran ülkeler arasında ilk sıralarda yer aldı.
İlk ve orta mezunları liselilerden daha kolay iş buluyor
2012’de OECD’de lise öncesi eğitim alan yetişkinlerin yüzde 14’ü işsiz kaldı, oran 2005’ten bu yana fazla değişmemişti. Ancak Yunanistan, Macaristan, İrlanda ve İspanya’da düşük eğitim görenlerde işsizlik dikkat çekici şekilde 2005-2012’de yüzde 10’dan fazla arttı. 2010-2012 arasında ise Kanada, Estonya, Almanya, Türkiye ve ABD’de orta eğitimliler arası işsizlikte önemli düşüş görüldü.
Bazı ülkelerde yüksek ve düşük seviye eğitim almış yetişkinler arasındaki işsizlik oranları farklı dar ya da ters orantılı. Örneğin Brezilya, Kore, Meksika ve Türkiye’de lise mezunları için işsizlik; daha alt diplomaları olanların yaşadığından daha yüksek. Meksika’da lise eğitimi almış yetişkinler arasında işsizlik, üniversite mezunu yetişkinlerin yaşadığı işsizlikten daha düşük.
Türkiye’de üniversite eğitimi almış kadınların yüzde 11’i, erkeklerin yüzde 6’sı işsiz. Yunanistan’da işsizlik oranı kadınlarda yüzde 20, erkeklerde yüzde 14. Kadın erkek işsizliği farkı lise mezunları için daha belirgin. Türkiye’de lise mezunu kızların yüzde 17’si, erkeklerin yüzde 7’si işsiz. Yunanistan’da bu oranlar yüzde 30 ve 21.
Kadınlar maaş mücadelesinde erkeklerden önde
Veriler cinsiyetler arası gelir uçurumunun en fazla üniversite mezunları arasında olduğunu ortaya koydu. OECD’de üniversite mezunu kadınlar, üniversite mezunu erkeklerin kazandıkları ücretin yüzde 75’ini kazanıyor. Sadece Belçika, Slovenya, İspanya ve Türkiye’de kadınların kazançları, erkeklerin kazançlarının yüzde 80’i ya da fazlasına ulaşıyor. Brezilya, Şili ve Macaristan’da üniversite diplomalı kadınların kazançları ise erkeklerin kazançlarının yüzde 65 ve altı oluyor. Şili, Brezilya, Macaristan’da üniversite diplomalılar lise mezunlarının iki katı ücret alıyor. Brezilya, Türkiye ve ABD’de lise mezunu olmayanlar, mezun olanların kazançlarının üçte ikisine ulaşabiliyor.
Türkiye okul öncesi eğitimde en az harcama yapan ülke
İlkokuldan üniversiteye kadar öğrenci başına ortalama yıllık harcama Türkiye, Brezilya, Endonezya ve Meksika’da görülen 4 bin dolardan en düşük miktarlardan, büyük Avrupa ülkeleri ve Japonya’daki 10 bin dolarla, İsviçre ve ABD’deki 15 bin dolara kadar ulaşıyor. Üniversite ve okul öncesi hariç kurumlarında öğrenci başına harcama kamu-özel toplamında OECD ortalaması 7 bin 996 dolar. Ancak en düşük rakamlar Meksika, Türkiye ve ortak ülke Kolombiya’da 2 bin 300 dolar şeklinde hesaplandı. ABD Avusturya, Belçika, Lüksemburg, İsveç, Norveç’te ise 10 bin dolara çıkıyor.
Okul öncesi eğitimde OECD ortalamasında 3 yaşından büyük çocuk başına yılda 7 bin 428 dolar harcanırken Türkiye, 2 bin 412 dolar ile en az harcama yapılan ülke oluyor. Lüksemburg’da ise bir çocuğa okul öncesi için yılda 25 bin 74 bin dolar harcanıyor. OECD ülkeleri genelinde bir üniversite öğrencisi için ilkokul öğrencisinden ortalama 1.7 kat daha fazla harcama yapılıyor. Rakam Türkiye’de 3 kata çıkıyor.
OECD genelinde ilk ve orta öğretim kurumlarına harcamalar GSYH’nın yüzde 3.8’ini oluşturuyor. Harcamalar Arjantin ve Yeni Zelanda’da oran yüzde 5 ve üzeri, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Japonya, Letonya, Rusya, Slovak Cumhuriyeti ve Türkiye’de yüzde 3 ve aşağısına karşılık geliyor. Türkiye tüm eğitim kurumlarına yapılan harcamalar GSYH’dan daha fazla arttı, böylece GSYH’dan eğitime ayrılan payın arttığı birkaç ülke arasında yer aldı. Türkiye’de 2000-2011 arasında eğitim harcamalarının GSYH’deki payı yüzde 2.5’tan yüzde 4.2’ye çıktı.
Eğitim seviyelerine göre, GSYİH yüzdesi olarak eğitim kurumlarına yapılan harcama miktarı, 2010
Türkiye’de okullaşma yüzde 30 arttı
1995-2012 arası 15-19 yaş arası öğrencilerin okullaşma oranı OECD ülkelerinde yüzde 74’ten yüzde 84’e çıktı. Üye ülkeler arasında en büyük artış yüzde 30 ile Türkiye’de görüldü, izleyen Çek Cumhuriyeti, Yunanistan ve Macaristan’da artış yüzde 20 oldu. Buna rağmen Türkiye’de 15-19 yaş grubu okullaşması yüzde 40’ı geçti. Almanya’da yüzde 90, Belçika’da yüzde 94.
İlkokul ve öncesi eğitimi Batı ve Kuzey Avrupa ülkeleri, İtalya ve İspanya’da çocukların yüzde 95’ini, Finlandiya, Endonezya, Türkiye, Yunanistan ve İsviçre’de yüzde 60’tan aşağılarını içine alıyor. Türkiye’de okul öncesi eğitim nadir görülüyor, 15 yaş öncesi çocukların ise yüzde 30’undan azı okul öncesi eğitime gitmiş bulunuyor.
2000-2012 arası iki yıllık meslek yüksekokullarına giden öğrenci oranı OECD’de değişmedi, sadece Macaristan, İspanya ve Türkiye’de öğrenci sayılarında yüzde 10’dan çok artış görüldü.
15-29 yaş arası eğitimde değil ve çalışmıyor
OECD’de eğitim ya da öğretim içinde bulunmayan, çalışmayan ve iş aramayan 15-19 yaş arası genç oranı yüzde 5. Bu gençlerin gelecekte de eğitim ya da iş umutları bulunmaması kendilerini risk grubuna sokuyor. Brezilya, Şili, Meksika ve Türkiye’de 15-19 yaş gençlerin yüzde 15’i bu grupta. Türkiye’de “15-29” yaş arası gençlerin ise yüzde 20’sinden fazlası eğitim görmeyen ve çalışmayan grubunda yer alıyor. Türkiye’nin 2011-2012 döneminde okumayan ve çalışmayan 15-29 yaş nüfusunu en fazla “azaltan” ülke olduğu da çıktı.
Meksika, İspanya ve Türkiye 1995 - 2012 arasında lise mezunu sayısında en büyük artışı yaşadı. Yıllık artış Türkiye’de yüzde 2’yi geçti, OECD ortalaması yüzde 0.8 idi.
Şekil 4. Eğitimdeki başarı oranlarına ve çalışma durumlarına göre, 15-29 yaşındaki eğitimini sürdüren ve sürdürmeyen kişilerin yüzdesi
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
OECD Bir Bakışta Eğitim Raporu’na gör, Türkiye, OECD ülkeleri arasında öğretmen maaşlarını en fazla artıran ülke olmasına rağmen, Türkiye’de öğretmenler OECD ortalamasının altında maaş alıyor. İşte OECD'nin "Bir Bakışta Eğitim Raporu"
OECD, üye ülkelerin eğitim standartlarını, gelişmelerini inceleyen “Bir Bakışta Eğitim 2014” yıllık raporunu yayınladı. Rapora göre Türkiye, OECD ülkeleri arasında öğretmen maaşlarını en fazla artıran ülke olmasına rağmen, Türkiye’de öğretmenler OECD ortalamasının altında kazanıyor.
Merkezi Paris’te bulunan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından, “Bir Bakışta Eğitim 2014” raporu yayınlandı. OECD’ye göre Brezilya, Kore, Meksika ve Türkiye’de lise mezunları ortaokul diploması olanlardan daha fazla işsiz kalıyor. İlkokul sınıflarının mevcudunu 12 yılda 31’den 24’lere düşürerek OECD ortalamasına yaklaşan Türkiye, öğretmen maaşlarında 12 yılda reel yüzde 50 artış yaparak OECD’de öğretmen maaşlarını en fazla yükselten ülkeler arasında ilk sıralarda yer aldı. Okul öncesi eğitimde OECD ortalamasında 3 yaşından büyük çocuk başına yılda 7 bin 428 dolar harcanırken Türkiye, 2 bin 412 dolar ile en az harcama yapılan ülke oluyor. Lüksemburg’da ise bir çocuğa okul öncesi için yılda 25 bin 74 bin dolar harcanıyor.
Öğretmen maaşlarını en fazla artıran ülkeyiz
Türkiye 2000-2012 yılları arasında ilkokullarda sınıf mevcudunu 31’den 24’e düşürdü ve 21 olan OECD ortalamasına yaklaştı. Çin’de sınıf mevcutları 40. En iyi Lüksemburg’ta ise sınıflar 17 kişilik. Rapora göre, 2000-2012 arası ilkokul sınıf boyu en dikkat çekici şekilde Kore ve Türkiye’de azaldı. Buralarda öğrenci sayısı 4’ten fazla azalış gösterdi. Türkiye mesleki yükseköğretimde ise öğretmen başına en kalabalık öğrenci düşen ülke. Mesleki yükseköğretimde 53 öğrenciye bir normal üniversite eğitiminde ise 16 öğrenciye bir öğretmen düşüyor.
2000-2012 döneminde öğretmen maaşları reel anlamda birçok OECD ülkesinde yükseldi. Fransa, Yunanistan ve Japonya’da yüzde 10 düştü. Çek Cumhuriyeti, Estonya ve Türkiye’de ilkokul ve lisede maaşlar bu dönemde en az yüzde 50 arttı. Türkiye’de örneğin 2000’de ilkokul öğretmeni maaşı endeksi 55 iken, 2012’de endeks 107’ye çıktı. Lise öğretmenlerinin maaşında ise endeks 2000’de 50 iken 2012’de 110’a yükseldi. Türkiye bu rakamlarla OECD’de öğretmen maaşlarını en fazla artıran ülkeler arasında ilk sıralarda yer aldı.
İlk ve orta mezunları liselilerden daha kolay iş buluyor
2012’de OECD’de lise öncesi eğitim alan yetişkinlerin yüzde 14’ü işsiz kaldı, oran 2005’ten bu yana fazla değişmemişti. Ancak Yunanistan, Macaristan, İrlanda ve İspanya’da düşük eğitim görenlerde işsizlik dikkat çekici şekilde 2005-2012’de yüzde 10’dan fazla arttı. 2010-2012 arasında ise Kanada, Estonya, Almanya, Türkiye ve ABD’de orta eğitimliler arası işsizlikte önemli düşüş görüldü.
Bazı ülkelerde yüksek ve düşük seviye eğitim almış yetişkinler arasındaki işsizlik oranları farklı dar ya da ters orantılı. Örneğin Brezilya, Kore, Meksika ve Türkiye’de lise mezunları için işsizlik; daha alt diplomaları olanların yaşadığından daha yüksek. Meksika’da lise eğitimi almış yetişkinler arasında işsizlik, üniversite mezunu yetişkinlerin yaşadığı işsizlikten daha düşük.
Türkiye’de üniversite eğitimi almış kadınların yüzde 11’i, erkeklerin yüzde 6’sı işsiz. Yunanistan’da işsizlik oranı kadınlarda yüzde 20, erkeklerde yüzde 14. Kadın erkek işsizliği farkı lise mezunları için daha belirgin. Türkiye’de lise mezunu kızların yüzde 17’si, erkeklerin yüzde 7’si işsiz. Yunanistan’da bu oranlar yüzde 30 ve 21.
Kadınlar maaş mücadelesinde erkeklerden önde
Veriler cinsiyetler arası gelir uçurumunun en fazla üniversite mezunları arasında olduğunu ortaya koydu. OECD’de üniversite mezunu kadınlar, üniversite mezunu erkeklerin kazandıkları ücretin yüzde 75’ini kazanıyor. Sadece Belçika, Slovenya, İspanya ve Türkiye’de kadınların kazançları, erkeklerin kazançlarının yüzde 80’i ya da fazlasına ulaşıyor. Brezilya, Şili ve Macaristan’da üniversite diplomalı kadınların kazançları ise erkeklerin kazançlarının yüzde 65 ve altı oluyor. Şili, Brezilya, Macaristan’da üniversite diplomalılar lise mezunlarının iki katı ücret alıyor. Brezilya, Türkiye ve ABD’de lise mezunu olmayanlar, mezun olanların kazançlarının üçte ikisine ulaşabiliyor.
Türkiye okul öncesi eğitimde en az harcama yapan ülke
İlkokuldan üniversiteye kadar öğrenci başına ortalama yıllık harcama Türkiye, Brezilya, Endonezya ve Meksika’da görülen 4 bin dolardan en düşük miktarlardan, büyük Avrupa ülkeleri ve Japonya’daki 10 bin dolarla, İsviçre ve ABD’deki 15 bin dolara kadar ulaşıyor. Üniversite ve okul öncesi hariç kurumlarında öğrenci başına harcama kamu-özel toplamında OECD ortalaması 7 bin 996 dolar. Ancak en düşük rakamlar Meksika, Türkiye ve ortak ülke Kolombiya’da 2 bin 300 dolar şeklinde hesaplandı. ABD Avusturya, Belçika, Lüksemburg, İsveç, Norveç’te ise 10 bin dolara çıkıyor.
Okul öncesi eğitimde OECD ortalamasında 3 yaşından büyük çocuk başına yılda 7 bin 428 dolar harcanırken Türkiye, 2 bin 412 dolar ile en az harcama yapılan ülke oluyor. Lüksemburg’da ise bir çocuğa okul öncesi için yılda 25 bin 74 bin dolar harcanıyor. OECD ülkeleri genelinde bir üniversite öğrencisi için ilkokul öğrencisinden ortalama 1.7 kat daha fazla harcama yapılıyor. Rakam Türkiye’de 3 kata çıkıyor.
OECD genelinde ilk ve orta öğretim kurumlarına harcamalar GSYH’nın yüzde 3.8’ini oluşturuyor. Harcamalar Arjantin ve Yeni Zelanda’da oran yüzde 5 ve üzeri, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Japonya, Letonya, Rusya, Slovak Cumhuriyeti ve Türkiye’de yüzde 3 ve aşağısına karşılık geliyor. Türkiye tüm eğitim kurumlarına yapılan harcamalar GSYH’dan daha fazla arttı, böylece GSYH’dan eğitime ayrılan payın arttığı birkaç ülke arasında yer aldı. Türkiye’de 2000-2011 arasında eğitim harcamalarının GSYH’deki payı yüzde 2.5’tan yüzde 4.2’ye çıktı.
Eğitim seviyelerine göre, GSYİH yüzdesi olarak eğitim kurumlarına yapılan harcama miktarı, 2010
Türkiye’de okullaşma yüzde 30 arttı
1995-2012 arası 15-19 yaş arası öğrencilerin okullaşma oranı OECD ülkelerinde yüzde 74’ten yüzde 84’e çıktı. Üye ülkeler arasında en büyük artış yüzde 30 ile Türkiye’de görüldü, izleyen Çek Cumhuriyeti, Yunanistan ve Macaristan’da artış yüzde 20 oldu. Buna rağmen Türkiye’de 15-19 yaş grubu okullaşması yüzde 40’ı geçti. Almanya’da yüzde 90, Belçika’da yüzde 94.
İlkokul ve öncesi eğitimi Batı ve Kuzey Avrupa ülkeleri, İtalya ve İspanya’da çocukların yüzde 95’ini, Finlandiya, Endonezya, Türkiye, Yunanistan ve İsviçre’de yüzde 60’tan aşağılarını içine alıyor. Türkiye’de okul öncesi eğitim nadir görülüyor, 15 yaş öncesi çocukların ise yüzde 30’undan azı okul öncesi eğitime gitmiş bulunuyor.
2000-2012 arası iki yıllık meslek yüksekokullarına giden öğrenci oranı OECD’de değişmedi, sadece Macaristan, İspanya ve Türkiye’de öğrenci sayılarında yüzde 10’dan çok artış görüldü.
15-29 yaş arası eğitimde değil ve çalışmıyor
OECD’de eğitim ya da öğretim içinde bulunmayan, çalışmayan ve iş aramayan 15-19 yaş arası genç oranı yüzde 5. Bu gençlerin gelecekte de eğitim ya da iş umutları bulunmaması kendilerini risk grubuna sokuyor. Brezilya, Şili, Meksika ve Türkiye’de 15-19 yaş gençlerin yüzde 15’i bu grupta. Türkiye’de “15-29” yaş arası gençlerin ise yüzde 20’sinden fazlası eğitim görmeyen ve çalışmayan grubunda yer alıyor. Türkiye’nin 2011-2012 döneminde okumayan ve çalışmayan 15-29 yaş nüfusunu en fazla “azaltan” ülke olduğu da çıktı.
Meksika, İspanya ve Türkiye 1995 - 2012 arasında lise mezunu sayısında en büyük artışı yaşadı. Yıllık artış Türkiye’de yüzde 2’yi geçti, OECD ortalaması yüzde 0.8 idi.
Şekil 4. Eğitimdeki başarı oranlarına ve çalışma durumlarına göre, 15-29 yaşındaki eğitimini sürdüren ve sürdürmeyen kişilerin yüzdesi
Son Güncelleme: Çarşamba, 15 Ekim 2014 12:35
Gösterim: 2259