Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

YÖK Yasası’nın 50 D maddesine göre üniversitede kadrolu olarak çalışan araştırma görevlileri, işlerine son verileceği gerekçesiyle İTÜ de eylem başlattı.

itu eylemYüksek Öğretim Kanunu ( YÖK ) Tasarısı’yla İstanbul Teknik Üniversitesi ’nde işten çıkarılması gündeme gelen 80 öğretim görevlisi, seslerini duyurmak için ‘Üniversitemizi Terk Etmiyoruz’ eylemi başlattı. Seslerini duyurmak için İTÜ Makine Fakültesi’nde sabahlayan akademisyenler “Doktoralı işsiz olmayacağız” diyor.

50D kadrosunda çalışan araştırma görevlilerinin doktorada 6 yılı tamamlaması halinde işten çıkarılmasını öngören tasarı, kamuoyunda Torba Yasa adıyla da bilinen 6111 sayılı torba yasada yer aldı. Bu kanuna dayanılarak işlerine son verilmesi beklenen 80 öğretim görevlisi, başka bir üniversitede de kadro alamayacak.

İsminin verilmesini istemeyen bir araştırma görevlisi “Bir araştırma görevlisi sadece tez yazmaz, bir yandan derslere girer, idari işlerde sorumluluk alır, başka görevleri de vardır. O yüzden 6 yılda tezin bitmemesi çok şaşırılacak bir durum değil” diyor.

Torba yasa üniversiteden atılmayı kaldırıyor ama azami süre tanımlıyor, yüksek lisans için 3, doktora için 6 yıl sınırlaması getirdi. YÖK de 50D kadrosunu da ‘yüksek lisans ve doktora öğrencilerine verilen bir burs’ olarak yorumlayarak bu hakların içine dahil ediyor ve azami süreyi aşan araştırma görevlilerinin işten çıkarılmasını istiyor.

Aynı şekilde 50D kadrosunda çalışanların askerlik dışında doğum izni/ücretli izin de sayılmadığını söyleyen B.Y. sürecin İTÜ dışındaki üniversitelere de yaygınlaşacağını belirterek “ Yeni YÖK yasasının provası İTÜ’de yapılıyor. Yeni YÖK yasasında araştırma görevliliği kurumunun tamamen ortadan kaldırılması, proje bazlı sosyal güvencesiz çalıştırmanın gündeme gelmesi ve mevcut 50D kadrolarının eritilmesi öngörülüyor, Atılmayı bekliyoruz” dedi.

YÖK Yasası’nın 50D maddesinde lisansüstü öğrenimi sürdüğü sürece lisans üstü öğrencilerin yıllık olarak öğretim yardımcılığı kadrolarına atanabiliceği belirtiliyor.

> İTÜ’de araştırma görevlilerinin 50 D eylemi

YÖK Yasası’nın 50 D maddesine göre üniversitede kadrolu olarak çalışan araştırma görevlileri, işlerine son verileceği gerekçesiyle İTÜ de eylem başlattı.

itu eylemYüksek Öğretim Kanunu ( YÖK ) Tasarısı’yla İstanbul Teknik Üniversitesi ’nde işten çıkarılması gündeme gelen 80 öğretim görevlisi, seslerini duyurmak için ‘Üniversitemizi Terk Etmiyoruz’ eylemi başlattı. Seslerini duyurmak için İTÜ Makine Fakültesi’nde sabahlayan akademisyenler “Doktoralı işsiz olmayacağız” diyor.

50D kadrosunda çalışan araştırma görevlilerinin doktorada 6 yılı tamamlaması halinde işten çıkarılmasını öngören tasarı, kamuoyunda Torba Yasa adıyla da bilinen 6111 sayılı torba yasada yer aldı. Bu kanuna dayanılarak işlerine son verilmesi beklenen 80 öğretim görevlisi, başka bir üniversitede de kadro alamayacak.

İsminin verilmesini istemeyen bir araştırma görevlisi “Bir araştırma görevlisi sadece tez yazmaz, bir yandan derslere girer, idari işlerde sorumluluk alır, başka görevleri de vardır. O yüzden 6 yılda tezin bitmemesi çok şaşırılacak bir durum değil” diyor.

Torba yasa üniversiteden atılmayı kaldırıyor ama azami süre tanımlıyor, yüksek lisans için 3, doktora için 6 yıl sınırlaması getirdi. YÖK de 50D kadrosunu da ‘yüksek lisans ve doktora öğrencilerine verilen bir burs’ olarak yorumlayarak bu hakların içine dahil ediyor ve azami süreyi aşan araştırma görevlilerinin işten çıkarılmasını istiyor.

Aynı şekilde 50D kadrosunda çalışanların askerlik dışında doğum izni/ücretli izin de sayılmadığını söyleyen B.Y. sürecin İTÜ dışındaki üniversitelere de yaygınlaşacağını belirterek “ Yeni YÖK yasasının provası İTÜ’de yapılıyor. Yeni YÖK yasasında araştırma görevliliği kurumunun tamamen ortadan kaldırılması, proje bazlı sosyal güvencesiz çalıştırmanın gündeme gelmesi ve mevcut 50D kadrolarının eritilmesi öngörülüyor, Atılmayı bekliyoruz” dedi.

YÖK Yasası’nın 50D maddesinde lisansüstü öğrenimi sürdüğü sürece lisans üstü öğrencilerin yıllık olarak öğretim yardımcılığı kadrolarına atanabiliceği belirtiliyor.

Son Güncelleme: Cumartesi, 20 Ekim 2012 13:37

Gösterim: 4585

İstanbul'un fethiyle yaşıt, Türkiye'nin en köklü üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi aralık ayında yeni rektörünü belirlemek için sandığa gidecek.

Üniversitenin Celil Bilsel Konferans Salonu'nda aralık ayında yapılacak rektörlük seçimlerinde, Prof. Dr. Yunus Söylet, Prof. Dr. İbrahim Keleş, Prof. Dr. Raşit Tükel ve Prof. Dr. Faruk Ergezen adaylığını açıkladı.

Söylet ve Keleş dışındaki adaylar resmi başvurularını henüz yapmadı. Üniversitede görevli toplam 2 bin 400 profesör, doçent ve yardımcı doçent rektörlük seçimlerinde oy kullanacak.

> İÜ'de rektörlük yarışı

İstanbul'un fethiyle yaşıt, Türkiye'nin en köklü üniversitesi olan İstanbul Üniversitesi aralık ayında yeni rektörünü belirlemek için sandığa gidecek.

Üniversitenin Celil Bilsel Konferans Salonu'nda aralık ayında yapılacak rektörlük seçimlerinde, Prof. Dr. Yunus Söylet, Prof. Dr. İbrahim Keleş, Prof. Dr. Raşit Tükel ve Prof. Dr. Faruk Ergezen adaylığını açıkladı.

Söylet ve Keleş dışındaki adaylar resmi başvurularını henüz yapmadı. Üniversitede görevli toplam 2 bin 400 profesör, doçent ve yardımcı doçent rektörlük seçimlerinde oy kullanacak.

Son Güncelleme: Cuma, 19 Ekim 2012 13:04

Gösterim: 2248

Bakan Ergün, üniversitelerin ''patent'' sahibi olmasının yolunun açıldığını söyledi.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Patent Yasası'nda değişiklik yapılacağını belirterek, hazırlanan taslağın Başbakanlığa gönderildiğini, yılbaşından sonra Meclis gündemine gelmesini amaçladıklarını söyledi.

Ergün,  "Her hocanın patentinden üniversiteler gelir sahibi olabilecek. Böylece üniversiteler araştırmaları daha çok destekleyebilecek. İki taraf da kazanacak." dedi.

> Üniversiteler patent sahibi olabilecek

Bakan Ergün, üniversitelerin ''patent'' sahibi olmasının yolunun açıldığını söyledi.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Patent Yasası'nda değişiklik yapılacağını belirterek, hazırlanan taslağın Başbakanlığa gönderildiğini, yılbaşından sonra Meclis gündemine gelmesini amaçladıklarını söyledi.

Ergün,  "Her hocanın patentinden üniversiteler gelir sahibi olabilecek. Böylece üniversiteler araştırmaları daha çok destekleyebilecek. İki taraf da kazanacak." dedi.

Son Güncelleme: Cuma, 12 Ekim 2012 12:11

Gösterim: 1484

Üniversiteler arasında aslan payını 2012 yılına göre bütçesi yüzde 11 artırılan İstanbul Üniversitesi alacak.

Devlet, üniversitelere önümüzdeki yıl için ayırdığı ödeneği yüzde 20 artırarak 15 milyar 193 milyon 878 bin liraya çıkardı.

17 üniversiteye ayrılan toplam ödenek tutarı 712,6 milyon lira olurken, tek başına İstanbul Üniversitesi'ne 713 milyon 478 bin lira ödenek verilecek.

Bütçesi en yüksek ikinci üniversite 518 milyon 557 bin lira ile Ankara Üniversitesi olurken, Hacettepe Üniversitesi 503 milyon 622 bin lira ile üçüncü sırada yer alacak.

Necmettin Erbakan Üniversitesi ise 9 katına çıkarılacak bütçesiyle ödeneği en fazla artırılan üniversite olacak.

> 17 üniversiteyi geride bıraktı

Üniversiteler arasında aslan payını 2012 yılına göre bütçesi yüzde 11 artırılan İstanbul Üniversitesi alacak.

Devlet, üniversitelere önümüzdeki yıl için ayırdığı ödeneği yüzde 20 artırarak 15 milyar 193 milyon 878 bin liraya çıkardı.

17 üniversiteye ayrılan toplam ödenek tutarı 712,6 milyon lira olurken, tek başına İstanbul Üniversitesi'ne 713 milyon 478 bin lira ödenek verilecek.

Bütçesi en yüksek ikinci üniversite 518 milyon 557 bin lira ile Ankara Üniversitesi olurken, Hacettepe Üniversitesi 503 milyon 622 bin lira ile üçüncü sırada yer alacak.

Necmettin Erbakan Üniversitesi ise 9 katına çıkarılacak bütçesiyle ödeneği en fazla artırılan üniversite olacak.

Son Güncelleme: Cuma, 12 Ekim 2012 12:19

Gösterim: 1881

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, yeni YÖK yasa tasarısının ana dayanağının çeşitlilik ilkesi olduğunu söyledi.

YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, Ardahan Üniversitesi'nin yeni öğretim dönemi açılışına katılmak üzere Ardahan’a geldi. Halk Eğitim Merkezi’nde düzenlenen törende konuşan Prof. Dr. Çetinsaya, üzerinde çalıştıkları yeni yükseköğretim yasa tasarısının içeriği hakkında detayları aktardı. Türkiye’nin yükseköğretim alanında gerek küresel eğilimlere ve 21. yüzyılın ihtiyaçlarına uygun olarak büyüdüğüne dikkat çeken Çetinsaya, mevcut yüksek öğretim sisteminin bu büyüme sürecinin sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi ve kaliteli bir biçimde inşa edilmesi noktasında yeniden yapılandırılma ihtiyacı ile karşı karşıya olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Çetinsaya, “Bu süreçte üniversitelerimizin çeşitliliğine, evrensel kalite standartlar içerisinde hareket edebilmesine, kurumsal özerklik ve hesap verebilirliğine, rekabet imkânlarının geliştirilmesine ve finansal esneklik içerisinde faaliyet gösterebilmelerine imkan tanıyacak bir sistem hedeflenmektedir” diye konuştu.

Prof. Dr. Çetinsaya, yükseköğretim kurumlarının kurumsal olarak daha özerk, rekabete daha açık, daha esnek ve daha güçlü bir biçimde örgütlenebilmesinin önünü açacaklarını ifade ederek, üniversitelerin dünyadaki saygınlıklarının artması ve bölgesindeki zenginliklerden beslenen, dünyayla daha çok bütünleşen bir yapıya kavuşmasını istediklerini belirtti.

Üniversitelerde bu çerçevede çeşitlendirilmiş eğitim tekniklerine imkân tanıyan bir yapı kurulduğunu da vurgulayan Çetinsaya, yüz yüze eğitim sistemini önemsemekle birlikte çeşitlendirilmiş uzaktan eğitim modellerine örgütlenmelerine de imkan tanıyan bir model tasarlandığını kaydetti.

"BİLİMİN AYDINLIĞINDA BİLİMİN IŞIĞINDA HUZURU GÖRMEK İSTİYORUZ"

Ardahan Üniversitesi Rektörü Ramazan Korkmaz ise, "Bilimin aydınlığında, bilimin ışığında huzuru görmek istiyoruz" diyerek şöyle devam etti:

"Üniversiteler konjonktürel düşündükleri zaman kaybederler. Kendi kişisel yaşamımızda da birey olarak ta toplum olarak ta ne zaman ki konjonktürel davranırsak hep kaybettiğimizi hatırlamalıyız. Biz bu coğrafyada yaşıyorsak eğer, komşularımızla konjonktürel ilişki kurmamalıyız. Organize ilişkiler kurmalıyız, ebedi ilişkiler kurmalıyız. Bu toprakların ruhuna bu toprakların köküne ve bu toprakların varlığına uygun ilişkiler kurmalıyız. Bu bizim borcumuzdur, bundan kaçamayız. Bu topraklar yüz yıllarca savaş gördü, yıkım gördü, zulüm gördü, artık bu topraklar huzuru görmek istiyor. Bilimin aydınlığında, bilimin ışığında huzuru görmek istiyor. Ardahan Üniversitesi ülkemizin bu son noktasında huzurun sayesinde karıştığı bir ışıktır, bir meşaledir" dedi.

> Yeni YÖK yasası ‘çeşitlilik’ ilkesine dayanıyor

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, yeni YÖK yasa tasarısının ana dayanağının çeşitlilik ilkesi olduğunu söyledi.

YÖK Başkanı Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, Ardahan Üniversitesi'nin yeni öğretim dönemi açılışına katılmak üzere Ardahan’a geldi. Halk Eğitim Merkezi’nde düzenlenen törende konuşan Prof. Dr. Çetinsaya, üzerinde çalıştıkları yeni yükseköğretim yasa tasarısının içeriği hakkında detayları aktardı. Türkiye’nin yükseköğretim alanında gerek küresel eğilimlere ve 21. yüzyılın ihtiyaçlarına uygun olarak büyüdüğüne dikkat çeken Çetinsaya, mevcut yüksek öğretim sisteminin bu büyüme sürecinin sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi ve kaliteli bir biçimde inşa edilmesi noktasında yeniden yapılandırılma ihtiyacı ile karşı karşıya olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Çetinsaya, “Bu süreçte üniversitelerimizin çeşitliliğine, evrensel kalite standartlar içerisinde hareket edebilmesine, kurumsal özerklik ve hesap verebilirliğine, rekabet imkânlarının geliştirilmesine ve finansal esneklik içerisinde faaliyet gösterebilmelerine imkan tanıyacak bir sistem hedeflenmektedir” diye konuştu.

Prof. Dr. Çetinsaya, yükseköğretim kurumlarının kurumsal olarak daha özerk, rekabete daha açık, daha esnek ve daha güçlü bir biçimde örgütlenebilmesinin önünü açacaklarını ifade ederek, üniversitelerin dünyadaki saygınlıklarının artması ve bölgesindeki zenginliklerden beslenen, dünyayla daha çok bütünleşen bir yapıya kavuşmasını istediklerini belirtti.

Üniversitelerde bu çerçevede çeşitlendirilmiş eğitim tekniklerine imkân tanıyan bir yapı kurulduğunu da vurgulayan Çetinsaya, yüz yüze eğitim sistemini önemsemekle birlikte çeşitlendirilmiş uzaktan eğitim modellerine örgütlenmelerine de imkan tanıyan bir model tasarlandığını kaydetti.

"BİLİMİN AYDINLIĞINDA BİLİMİN IŞIĞINDA HUZURU GÖRMEK İSTİYORUZ"

Ardahan Üniversitesi Rektörü Ramazan Korkmaz ise, "Bilimin aydınlığında, bilimin ışığında huzuru görmek istiyoruz" diyerek şöyle devam etti:

"Üniversiteler konjonktürel düşündükleri zaman kaybederler. Kendi kişisel yaşamımızda da birey olarak ta toplum olarak ta ne zaman ki konjonktürel davranırsak hep kaybettiğimizi hatırlamalıyız. Biz bu coğrafyada yaşıyorsak eğer, komşularımızla konjonktürel ilişki kurmamalıyız. Organize ilişkiler kurmalıyız, ebedi ilişkiler kurmalıyız. Bu toprakların ruhuna bu toprakların köküne ve bu toprakların varlığına uygun ilişkiler kurmalıyız. Bu bizim borcumuzdur, bundan kaçamayız. Bu topraklar yüz yıllarca savaş gördü, yıkım gördü, zulüm gördü, artık bu topraklar huzuru görmek istiyor. Bilimin aydınlığında, bilimin ışığında huzuru görmek istiyor. Ardahan Üniversitesi ülkemizin bu son noktasında huzurun sayesinde karıştığı bir ışıktır, bir meşaledir" dedi.

Son Güncelleme: Perşembe, 11 Ekim 2012 20:29

Gösterim: 1689


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.