Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Okul öncesi eğitim programlarının her çocuğun özel ve farklı olduğu gerçeği üzerine yapılandırıldığını belirten İMİ Eğitim Kurumları Okul Öncesi ve İlkokul Müdürü Selin Koban’dan okul öncesi eğitimle ilgili düşüncülerini ve önerilerini konuştuk.
Özel okullar okul öncesi eğitiminde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorlar?
Okul öncesi eğitim kurumlarında zekanın birden çok faktörü olduğu gerçeği üzerinde çalışan Howard Gardner’ın Çoklu Zeka Teorisi’nden geliştirilmiş olan Aktif Öğrenme Modeli ile MEB Okul Öncesi Eğitim Programı, PYP, Reggio Emilio, Montessori modellerinden faydalanarak özgün karma modeller uygulanmaktadır. Esneklik ilkesini benimseyen, yeniliklere açık, yaratıcı düşünmeyi destekleyen, problem çözme becerilerine dayanan, neden-sonuç ilişkilerini kullanarak karar verme becerisini geliştiren yaklaşımlar kullanılmaktadır. Okul öncesi programı her çocuğun özel ve farklı olduğu gerçeği üzerine yapılandırılmaktadır.
Programlarda, çocukların bireysel gelişimleri izlenerek; kendilerini yaratıcı olarak ifade edebilen, özgüvenli, kendisi ve çevresiyle barışık, bireylere ve görüşlere saygılı, sorumluluk sahibi bireyler olmalarını sağlayacak donanımı kazandırmak amaçlanmaktadır. Çocuğu ilköğretime hazırlayan bir programla öğrencilerin hazır bulunuşluk düzeyleri arttırılmaktadır.
Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır?
Okul öncesi çocukların gelişimleri ve eğitimlerinde önemli bir role sahip olan oyun çocuğun vazgeçilmez uğrasıdır. Oyun, belli bir amaca yönelik olan ya da olmayan, kurallı ya da kuralsız gerçekleştirilen fakat her durumda çocuğun isteyerek hoşlanarak yer aldığı, fiziksel, bilişsel, dil, duygusal ve sosyal gelişiminin temeli olan, gerçek yaşamın bir parçası ve etkin bir öğrenme sürecidir. Oyun gerçek hayatın bir provasıdır. Çocuk işittiği, gördüğü ve duyduğunu değil yaşadığını ve denediğini öğrenir; içselleştirir. Oyun sırasında çocuk gerçek hayatta tanık olduğu şeyleri taklit eder. Ayrıca birebir yaşadığı bir durumu da tekrar canlandırır. Taklit ve tekrar canlandırma sayesinde edindiği bilgi ve tecrübeler pekişir; kalıcı olur. Oyunlar sayesinde çocuklar birçok konuyu rahat bir biçimde eğlenerek öğrenmektedir. Bilindiği üzere çocukların kısa bir ilgi süreleri vardır ve birkaç dakika içinde büyüleyici bir şeyden uzaklaşabilirler. Bu yüzden geleneksel öğretim yöntemleri küçüklerde pek de etki etmeyecektir. Bu nedenle çocuklar için interaktif oyunlar eğitim ve öğretim için en iyi yollardan biridir. Bu tip oyunlar dersleri eğlenceli tutmanın harika bir yoludur.
YABANCI DİLDE 0-6 YAŞ DÖNEMİ
Okul öncesinde yabancı dil eğitimi hangi yaşta başlamalı ve hangi yöntemler uygulanmalıdır?
Çocuklar için 0-6 yaş arası dönem yabancı dil öğrenmek için en iyi zamandır. Genellikle bir dilin etkin bir şekilde kullanımı 4 yaşı itibariyle mümkün olur ancak 3 yaş öncesi çocuklar bir yabancı dile ne kadar fazla maruz kalırlarsa bu dili konuşmaları o kadar kolay olur.
Bu dönemde çocuk daha çok duyduğunu tekrar ve taklit yoluyla öğrenir. Televizyon, radyo gibi işitsel kaynaklar etkin rol oynar. Çocuklar sevdiği şeyleri yapmaktan ve taklit etmekten hoşlanırlar ve sevdiği şeyler üzerinden dil öğretmek daha etkili olur. Örneğin, İngilizce çizgi film izlemek çok faydalı olacaktır. Çocuk elma yediği zaman, kelimenin İngilizcesini söylemek ve bunu cümle içerisinde kullanmak, görsel ve işitsel hafızasını aynı anda çalıştırarak, dili hızla öğrenmesine yardımcı olur.
Sabırlı olmak sürecin en önemli kısmıdır. Çocuğun birden kusursuz bir şekilde İngilizce konuşmasını beklemek doğru değildir. Zamanla kelimelerin doğru telaffuzunu anlayan çocuk, bunu geliştirerek ileride rahat bir şekilde İngilizce konuşabilir.
Okul öncesi eğitim kurumlarını seçerken nelere dikkat edilmeli?
Öncelikle, çocuğumuzu tanımak, onun ilgi alanları ve beklentilerini bilmek. Ben veli olarak okuldan neler bekliyorum, ihtiyaçlarımız neler, gibi sorulara yanıt vermek, gerekli ise bir uzmandan destek almak. Sonrasında uygun olan kurumların listesini çıkarıp, çocuğumuzla birlikte onları ziyarete gitmek atılacak ilk adım olabilir. Seçilecek okulda sınıf mevcutları, sınıflara kaç öğretmen düştüğü, uyguladıkları eğitim sistemleri, eğitimcilerin disiplin anlayışları, ulaşım, yemeklerin nereden ve nasıl temin edildiği, psikolojik danışman varlığı, eğitim materyalleri, çocukların rahat edebilecekleri geniş alanların varlığı sorgulanabilir.
ANNE-BABALARA OKUL ÖNCESİ EĞİTİM ÖNERİLERİ
Çocuğunuzun içinde gelişim özelliklerini bilmeniz onu daha iyi tanımanıza ve kolay iletişim kurmanıza katkı sağlayacaktır.
* Sınır Koyun ve Temel Kuralları Öğretin
Okula başlayan çocuktan okuldaki kurallara uygun olarak davranması, beklenmektedir; bu beklentilerin gerçekleşmesi için okul öncesi dönemde anne ve baba tarafından çocuğa uygun şekilde sınır koyulması ve temel sosyal kuralların öğretilmesi büyük önem taşımaktadır. Okula gitmenin kendisi için neden önemli olduğu ve kuralların neler olduğu okula gitmeden önce anne ve baba tarafından çocuğa açıklanmalıdır. Okul öncesi dönemde sınır koyulmamış ve her istediği gerçekleştirilmiş bir çocuk okulda da her istediğinin olmasını ister, okul kurallarına uymakta zorluk çeker ve bu durum okula uyum sürecini olumsuz etkiler.
* Yaşına Uygun Sorumluluklar Verin
Okul öncesi dönemde çocuklara yaşlarına ve gelişim seviyelerine uygun bir şekilde sorumluluklar verilmesi kendilerine olan güvenlerini destekler ve okulla birlikte başlayan sorumlulukları yerine getirmeleri için bir hazırlık sürecinden geçmelerini sağlar. Sorumluluk bilinci, aşamalı olarak gelişen bir beceridir. Sorumluluk duygusunu geliştirmek için anne-babanın; yaşına, cinsiyetine ve kişisel özelliklerine uygun görevleri çocuğun yapmasına fırsat vermesi, istenilen davranışlar için model oluşturması ve çocuğun gösterdiği olumlu davranışları pekiştirmesi gerekir.
* Sağlıklı Bir Ayrılma Süreci Sağlanmalıdır
Sabahları anne ve babadan ayrılarak okula gidebilmek için çocuğun okul öncesi dönemde sağlıklı bir ayrılma sürecini geçirmiş olması gerekmektedir. Anne ve babaların okul öncesi dönemde çocuklarıyla sıcak ve yakın bir ilişki kurmaları, net, kararlı ve tutarlı davranmaları ve yukarıda belirtildiği şekilde uygun sınırlar koymaları gerekmektedir.
* Aşırı Koruyucu ve Kollayıcı Tutumdan Kaçının
Ders çalışmak, yemek yemek, giyinmek gibi kendi başına yapabileceği sorumlulukların çocuğun yerine aile bireyleri tarafından gerçekleştirilmesi çocuğun ebeveynden uzakta okula gitmeyi, ders çalışmayı reddetmesine yol açabilir ve okula uyum sürecini bozabilir. Aşırı koruyucu tutumdan kaçınmak için çocukların yeterli kas gelişimine sahip olduktan sonra tuvaletini kendi yapmasına, yemeğini kendi yemesine, kendi başına uyumasına, arkadaş ilişkileri kurmasına fırsat verilmelidir.
* Küçük Yaştan İtibaren Okul İle İlgili Bilgilendirmeler Yapın
Anne ve babalar okul öncesi dönemde, küçük yaşlardan itibaren çocuklarına gelişim seviyesine uygun şekilde okulun arkadaşlıklar edinilecek, yeni ve yararlı bilgilerin öğrenileceği, keyifli ve zevkli bir yer olduğu ve herkesin zamanı gelince okula gideceğine dair bilgilendirme yapmalıdırlar; bu bilgilendirme çocuğun kendisini okula hazırlanışını kolaylaştıracaktır.
* Okulun İlk Günü
Okulun ilk günü anne ve baba bir şölen havası içinde çocuğu okuluna götürüp, sınıf öğretmeniyle tanıştırmalı, dönüş zamanı ve eve ulaşım şekli konusunda çocuğu bilgilendirdikten sonra okuldan ayrılmalıdır.
"Eğitim, öğrenci-öğretmen-veli üçgeninden oluşan platformdur. Bu birliktelik ne kadar bilinçli ve sağlıklı olursa, çocuklarımızda o oranda sağlam bir kişilik kazanırlar. Okul ve öğretmen ile iletişim içinde olunmalı ve aile yönlendirmelere açık olmalıdır. Okul kurallarına paralel evde yapıcı kurallar ve sorumluluklar verilmelidir. Aşırı koruyucu ve kollayıcı tutumdan uzaklaşılmalı, çocukların özgüven kazanmaları sağlanmalıdır."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Okul öncesi eğitim programlarının her çocuğun özel ve farklı olduğu gerçeği üzerine yapılandırıldığını belirten İMİ Eğitim Kurumları Okul Öncesi ve İlkokul Müdürü Selin Koban’dan okul öncesi eğitimle ilgili düşüncülerini ve önerilerini konuştuk.
Özel okullar okul öncesi eğitiminde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorlar?
Okul öncesi eğitim kurumlarında zekanın birden çok faktörü olduğu gerçeği üzerinde çalışan Howard Gardner’ın Çoklu Zeka Teorisi’nden geliştirilmiş olan Aktif Öğrenme Modeli ile MEB Okul Öncesi Eğitim Programı, PYP, Reggio Emilio, Montessori modellerinden faydalanarak özgün karma modeller uygulanmaktadır. Esneklik ilkesini benimseyen, yeniliklere açık, yaratıcı düşünmeyi destekleyen, problem çözme becerilerine dayanan, neden-sonuç ilişkilerini kullanarak karar verme becerisini geliştiren yaklaşımlar kullanılmaktadır. Okul öncesi programı her çocuğun özel ve farklı olduğu gerçeği üzerine yapılandırılmaktadır.
Programlarda, çocukların bireysel gelişimleri izlenerek; kendilerini yaratıcı olarak ifade edebilen, özgüvenli, kendisi ve çevresiyle barışık, bireylere ve görüşlere saygılı, sorumluluk sahibi bireyler olmalarını sağlayacak donanımı kazandırmak amaçlanmaktadır. Çocuğu ilköğretime hazırlayan bir programla öğrencilerin hazır bulunuşluk düzeyleri arttırılmaktadır.
Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır?
Okul öncesi çocukların gelişimleri ve eğitimlerinde önemli bir role sahip olan oyun çocuğun vazgeçilmez uğrasıdır. Oyun, belli bir amaca yönelik olan ya da olmayan, kurallı ya da kuralsız gerçekleştirilen fakat her durumda çocuğun isteyerek hoşlanarak yer aldığı, fiziksel, bilişsel, dil, duygusal ve sosyal gelişiminin temeli olan, gerçek yaşamın bir parçası ve etkin bir öğrenme sürecidir. Oyun gerçek hayatın bir provasıdır. Çocuk işittiği, gördüğü ve duyduğunu değil yaşadığını ve denediğini öğrenir; içselleştirir. Oyun sırasında çocuk gerçek hayatta tanık olduğu şeyleri taklit eder. Ayrıca birebir yaşadığı bir durumu da tekrar canlandırır. Taklit ve tekrar canlandırma sayesinde edindiği bilgi ve tecrübeler pekişir; kalıcı olur. Oyunlar sayesinde çocuklar birçok konuyu rahat bir biçimde eğlenerek öğrenmektedir. Bilindiği üzere çocukların kısa bir ilgi süreleri vardır ve birkaç dakika içinde büyüleyici bir şeyden uzaklaşabilirler. Bu yüzden geleneksel öğretim yöntemleri küçüklerde pek de etki etmeyecektir. Bu nedenle çocuklar için interaktif oyunlar eğitim ve öğretim için en iyi yollardan biridir. Bu tip oyunlar dersleri eğlenceli tutmanın harika bir yoludur.
YABANCI DİLDE 0-6 YAŞ DÖNEMİ
Okul öncesinde yabancı dil eğitimi hangi yaşta başlamalı ve hangi yöntemler uygulanmalıdır?
Çocuklar için 0-6 yaş arası dönem yabancı dil öğrenmek için en iyi zamandır. Genellikle bir dilin etkin bir şekilde kullanımı 4 yaşı itibariyle mümkün olur ancak 3 yaş öncesi çocuklar bir yabancı dile ne kadar fazla maruz kalırlarsa bu dili konuşmaları o kadar kolay olur.
Bu dönemde çocuk daha çok duyduğunu tekrar ve taklit yoluyla öğrenir. Televizyon, radyo gibi işitsel kaynaklar etkin rol oynar. Çocuklar sevdiği şeyleri yapmaktan ve taklit etmekten hoşlanırlar ve sevdiği şeyler üzerinden dil öğretmek daha etkili olur. Örneğin, İngilizce çizgi film izlemek çok faydalı olacaktır. Çocuk elma yediği zaman, kelimenin İngilizcesini söylemek ve bunu cümle içerisinde kullanmak, görsel ve işitsel hafızasını aynı anda çalıştırarak, dili hızla öğrenmesine yardımcı olur.
Sabırlı olmak sürecin en önemli kısmıdır. Çocuğun birden kusursuz bir şekilde İngilizce konuşmasını beklemek doğru değildir. Zamanla kelimelerin doğru telaffuzunu anlayan çocuk, bunu geliştirerek ileride rahat bir şekilde İngilizce konuşabilir.
Okul öncesi eğitim kurumlarını seçerken nelere dikkat edilmeli?
Öncelikle, çocuğumuzu tanımak, onun ilgi alanları ve beklentilerini bilmek. Ben veli olarak okuldan neler bekliyorum, ihtiyaçlarımız neler, gibi sorulara yanıt vermek, gerekli ise bir uzmandan destek almak. Sonrasında uygun olan kurumların listesini çıkarıp, çocuğumuzla birlikte onları ziyarete gitmek atılacak ilk adım olabilir. Seçilecek okulda sınıf mevcutları, sınıflara kaç öğretmen düştüğü, uyguladıkları eğitim sistemleri, eğitimcilerin disiplin anlayışları, ulaşım, yemeklerin nereden ve nasıl temin edildiği, psikolojik danışman varlığı, eğitim materyalleri, çocukların rahat edebilecekleri geniş alanların varlığı sorgulanabilir.
ANNE-BABALARA OKUL ÖNCESİ EĞİTİM ÖNERİLERİ
Çocuğunuzun içinde gelişim özelliklerini bilmeniz onu daha iyi tanımanıza ve kolay iletişim kurmanıza katkı sağlayacaktır.
* Sınır Koyun ve Temel Kuralları Öğretin
Okula başlayan çocuktan okuldaki kurallara uygun olarak davranması, beklenmektedir; bu beklentilerin gerçekleşmesi için okul öncesi dönemde anne ve baba tarafından çocuğa uygun şekilde sınır koyulması ve temel sosyal kuralların öğretilmesi büyük önem taşımaktadır. Okula gitmenin kendisi için neden önemli olduğu ve kuralların neler olduğu okula gitmeden önce anne ve baba tarafından çocuğa açıklanmalıdır. Okul öncesi dönemde sınır koyulmamış ve her istediği gerçekleştirilmiş bir çocuk okulda da her istediğinin olmasını ister, okul kurallarına uymakta zorluk çeker ve bu durum okula uyum sürecini olumsuz etkiler.
* Yaşına Uygun Sorumluluklar Verin
Okul öncesi dönemde çocuklara yaşlarına ve gelişim seviyelerine uygun bir şekilde sorumluluklar verilmesi kendilerine olan güvenlerini destekler ve okulla birlikte başlayan sorumlulukları yerine getirmeleri için bir hazırlık sürecinden geçmelerini sağlar. Sorumluluk bilinci, aşamalı olarak gelişen bir beceridir. Sorumluluk duygusunu geliştirmek için anne-babanın; yaşına, cinsiyetine ve kişisel özelliklerine uygun görevleri çocuğun yapmasına fırsat vermesi, istenilen davranışlar için model oluşturması ve çocuğun gösterdiği olumlu davranışları pekiştirmesi gerekir.
* Sağlıklı Bir Ayrılma Süreci Sağlanmalıdır
Sabahları anne ve babadan ayrılarak okula gidebilmek için çocuğun okul öncesi dönemde sağlıklı bir ayrılma sürecini geçirmiş olması gerekmektedir. Anne ve babaların okul öncesi dönemde çocuklarıyla sıcak ve yakın bir ilişki kurmaları, net, kararlı ve tutarlı davranmaları ve yukarıda belirtildiği şekilde uygun sınırlar koymaları gerekmektedir.
* Aşırı Koruyucu ve Kollayıcı Tutumdan Kaçının
Ders çalışmak, yemek yemek, giyinmek gibi kendi başına yapabileceği sorumlulukların çocuğun yerine aile bireyleri tarafından gerçekleştirilmesi çocuğun ebeveynden uzakta okula gitmeyi, ders çalışmayı reddetmesine yol açabilir ve okula uyum sürecini bozabilir. Aşırı koruyucu tutumdan kaçınmak için çocukların yeterli kas gelişimine sahip olduktan sonra tuvaletini kendi yapmasına, yemeğini kendi yemesine, kendi başına uyumasına, arkadaş ilişkileri kurmasına fırsat verilmelidir.
* Küçük Yaştan İtibaren Okul İle İlgili Bilgilendirmeler Yapın
Anne ve babalar okul öncesi dönemde, küçük yaşlardan itibaren çocuklarına gelişim seviyesine uygun şekilde okulun arkadaşlıklar edinilecek, yeni ve yararlı bilgilerin öğrenileceği, keyifli ve zevkli bir yer olduğu ve herkesin zamanı gelince okula gideceğine dair bilgilendirme yapmalıdırlar; bu bilgilendirme çocuğun kendisini okula hazırlanışını kolaylaştıracaktır.
* Okulun İlk Günü
Okulun ilk günü anne ve baba bir şölen havası içinde çocuğu okuluna götürüp, sınıf öğretmeniyle tanıştırmalı, dönüş zamanı ve eve ulaşım şekli konusunda çocuğu bilgilendirdikten sonra okuldan ayrılmalıdır.
"Eğitim, öğrenci-öğretmen-veli üçgeninden oluşan platformdur. Bu birliktelik ne kadar bilinçli ve sağlıklı olursa, çocuklarımızda o oranda sağlam bir kişilik kazanırlar. Okul ve öğretmen ile iletişim içinde olunmalı ve aile yönlendirmelere açık olmalıdır. Okul kurallarına paralel evde yapıcı kurallar ve sorumluluklar verilmelidir. Aşırı koruyucu ve kollayıcı tutumdan uzaklaşılmalı, çocukların özgüven kazanmaları sağlanmalıdır."
Son Güncelleme: Cuma, 31 May 2019 10:18
Gösterim: 3092
Okul öncesinde “Dünya benim oyun alanım” mottosuyla öğrencilerin öğrenme süreçlerine aktif olarak katılımlarını desteklediklerini ve yaparak ve yaşayarak öğrendikleri bir eğitim ortamı kurduklarını belirten Mektebim Okul Öncesi ve İlkokul Koordinatörü Mine Akın Ezedin, okul öncesine yönelik yaptıkları çalışmaları artı eğitim’e anlattı.
Mektebim okul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyor?
Mektebim öğrencileri, okul öncesinden üniversiteye kadar “Bütünsel Eğitim Yaklaşımı” ile kendilerini keşfederek ve birer dünya vatandaşı olarak başarılı bir geleceğe adım adım yürümektedir. Öğrencinin yaş dönemi esas alınarak tasarlanan “Bütünsel Eğitim Yaklaşımı” öğrencilerin yetenekleri ve öğrenme şekilleriyle bütünleşerek kalıcı bir eğitime zemin hazırlamaktadır. Okul öncesinde “Dünya benim oyun alanım” mottosuyla öğrencilerin öğrenme süreçlerine aktif olarak katılımlarını destekliyoruz. Yaparak ve yaşayarak öğrendikleri bir eğitim yaklaşımıyla her çocuğun bireysel farklılıkları olduğu bilincinden hareket ederek yaratıcı düşünceyi daima cesaretlendiriyoruz. Yapılandırılmış etkinlikler ve yarı yapılandırılmış oyunlarla öğrenmeye önem veriyoruz. Oyun, çocuğun hayatında vazgeçilmez bir unsurdur. Bu sebeple öğrenmeleri gereken konuları oyunlarla veriyoruz. Oyun yoluyla öğrenme yöntemi, çocukların akıl yürütme, eleştirel düşünme ve yeni durumlara adaptasyon sağlayabilme becerilerini de geliştiriyor.
OYUN FARKINDALIĞI ARTIRIYOR
Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır?
Oyun, çocuğun hayatında vazgeçilmez bir unsurdur. Kişilik ve yeteneklerini geliştirmesine fırsat yaratarak onu yetişkin dünyasına hazırlar. Eğitim sistemimizde temel olarak öğrencinin ihtiyaçlarını karşılamak ve onu bir sonraki kademeye ve hayata hazırlamak üzerine program geliştiriyoruz. Okul öncesi kademesinde, kazanımları öğrencinin oyun oynayarak ve etkinlik yaparak öğrenebileceği şekilde kurguluyoruz. Oyun, öğrencinin gelişimine büyük katkı sağlıyor. Oyun yoluyla öğrenme ise öğrenciyi motive eden ve öğrencinin sürece aktif olarak katılmasına yarayan bir yöntemdir. Eğitimde oyunun kullanılmasıyla öğrenci yetişkinden bağımsız hareket edebilme yeteneğini geliştirerek farkındalığını artırır. Bedeninin işlevlerini keşfeder. Mektebim olarak eğitim programlarımızda oyun, yaş seviyesine ve konuya göre farklı anlarda kullanılır. Öğretmen sınıfın profiline göre değişiklikler yapabilir. Öğrencilerin oyunla öğrenilen konuyu pekiştirmeleri gerektiğini düşünüyorsa oyun yoluyla öğrenme etkinliklerine devam edebilir. Özellikle küçük yaş gruplarının eğitiminde süreyle ilgili keskin sınırlar belirlememekte fayda vardır. Öğrencilerin öğrenme stilleri farklı olacağı için oyun oynamaya devam etme süreleri de farklı olacaktır.
YABANCI DİL BECERİSİ İLETİŞİM BECERİSİ SAĞLIYOR
Okul öncesinde yabancı dil eğitimi hangi yaşta başlamalı ve hangi yöntemler uygulanmalıdır?
Bilim çevreleri, çocukların zihinsel ve duyusal becerileri ve esnekliklerinden dolayı yabancı dil öğretiminin erken yaşlarda çok daha etkin sonuçlar vereceği fikrini benimser. Erken yaşta yabancı dil öğretimi çocukta düşünmeye yönelik kıvraklık ve esnekliği, dinleme yetisini ve hassasiyetini geliştirir. Aynı zamanda anadilinde anlama kabiliyetini de geliştirir. Ana dildeki becerisi arttıkça çocuğun iletişim becerisi de artacaktır. Yabancı dil edinmek, çocuğun farklı kültürleri öğrenmesine olanak sağlar ve iletişim becerisinin gelişmesine katkıda bulunur. Özetle yabancı dil öğretimi küçük yaşlarda başlarsa çocuğun sadece yabancı dil öğrenmesine değil genel anlamda gelişime olumlu katkılar sunacaktır. Buradaki önemli nokta yabancı dil eğitiminin veriliş şeklidir. Öğrencilerin anlama becerilerini geliştirmek için yabancı dil eğitiminde dinlemeye, algılamaya, keşfetmeye ve çocukları üretmeye yönlendirecek çalışmalar yaptırılmalı, bunların yanında ritim ve vurgulama çalışmalarına da değinilmelidir.
DOĞRU OKUL HANGİSİ?
Okul öncesi eğitim kurumlarını seçerken nelere dikkat edilmeli?
Öncelikle anne babaların doğru soruyu sormaları gerekir. "İyi Okul hangisi?" sorusu yanlıştır. "Çocuğum için doğru okul hangisi?" sorusu, doğru sorudur. Öncelikle çocuğunuzu iyi tanımanız gerekir ki onun ihtiyaçlarını anlamak, onun ihtiyaçlarına yönelik bir okulu belirleyebilmek için bu çok önemlidir. Çocuğunuzun topluluk içinde davranışları, ders içindeki halleri, etkinlikleri tamamlama yöntemleri, eğilimleri vb. gibi konularda çocuğunuzu tanımak anne babaları doğru okul seçimine götürecektir.
Okul öncesi eğitimde aileye düşen görev ve sorumluluklar neler?
Çocuklar çok çabuk öğrenirler. Okul başlamadan önce evde geçirdikleri süreç, öğrenme açısından kıymetli bir zaman dilimidir. Kişisel bakım, saygı, empati gibi konular okuldan önce çocuğun hayatına girmiş olmalıdır. Örneğin 4-5 yaşındaki bir çocuk tuvalet eğitimini çoktan tamamlamış olmalıdır. Bu yaş gruplarında eğitimi çok keskin çizgilerle bölemeyiz. Tamamlanmayan bir kişisel bakım eğitimi çocuğun gündelik hayatını ve bu sebeple de öğrenme sürecini de olumsuz etkiler. Anne- babaların en öneli görevi çocuklarını okula hazırlamaktır. İlk öğretmen anne ve babadır.
ANNE-BABALAR İYİ BİR DİNLEYİCİ OLMALI!
Okul öncesi eğitimde çocuklar şarkı söylemek, resim yapmak, öğretmeninin açıklamalarını dinlemek ve bunun gibi çeşitli etkinliklerde yer alıyorlar ve bu etkinlikler de çocukların iyi birer dinleyici olmasını gerektiriyor. Anne babaların iyi birer dinleyici olması, çocuklarını sabırla dinlemeleri, çocukların dinlemeyi öğrenmesini sağlar. Başarının anahtarlarından biri iyi bir dinleyici olmaktır. Ailelerin okul dışında kalan vakitlerde çocuklarıyla oyun oynayarak onları takım çalışmasına hazırlamaları, yönerge takip etmelerini sağlamaları çok önemlidir. Bu sayede çocuk okulda yapılacak olan takım çalışmalarında başarılı olur, kişisel gelişimi hızlanır.
Birçok ebeveyn çocuklarından çok fazla şey bekliyor. Hala hassas bir öğrenme aşamasında olduklarını ve hala çocuk olduklarını unutmamak gerekir. Söylediklerinizi hemen anlayamayabilirler. Sabırla takip etmek ve kendi hızlarında öğrenmelerine izin vermek gerekir. Önemli olan, onları öğrenmeye ve denemeye devam etmeye teşvik etmektir.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Okul öncesinde “Dünya benim oyun alanım” mottosuyla öğrencilerin öğrenme süreçlerine aktif olarak katılımlarını desteklediklerini ve yaparak ve yaşayarak öğrendikleri bir eğitim ortamı kurduklarını belirten Mektebim Okul Öncesi ve İlkokul Koordinatörü Mine Akın Ezedin, okul öncesine yönelik yaptıkları çalışmaları artı eğitim’e anlattı.
Mektebim okul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyor?
Mektebim öğrencileri, okul öncesinden üniversiteye kadar “Bütünsel Eğitim Yaklaşımı” ile kendilerini keşfederek ve birer dünya vatandaşı olarak başarılı bir geleceğe adım adım yürümektedir. Öğrencinin yaş dönemi esas alınarak tasarlanan “Bütünsel Eğitim Yaklaşımı” öğrencilerin yetenekleri ve öğrenme şekilleriyle bütünleşerek kalıcı bir eğitime zemin hazırlamaktadır. Okul öncesinde “Dünya benim oyun alanım” mottosuyla öğrencilerin öğrenme süreçlerine aktif olarak katılımlarını destekliyoruz. Yaparak ve yaşayarak öğrendikleri bir eğitim yaklaşımıyla her çocuğun bireysel farklılıkları olduğu bilincinden hareket ederek yaratıcı düşünceyi daima cesaretlendiriyoruz. Yapılandırılmış etkinlikler ve yarı yapılandırılmış oyunlarla öğrenmeye önem veriyoruz. Oyun, çocuğun hayatında vazgeçilmez bir unsurdur. Bu sebeple öğrenmeleri gereken konuları oyunlarla veriyoruz. Oyun yoluyla öğrenme yöntemi, çocukların akıl yürütme, eleştirel düşünme ve yeni durumlara adaptasyon sağlayabilme becerilerini de geliştiriyor.
OYUN FARKINDALIĞI ARTIRIYOR
Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır?
Oyun, çocuğun hayatında vazgeçilmez bir unsurdur. Kişilik ve yeteneklerini geliştirmesine fırsat yaratarak onu yetişkin dünyasına hazırlar. Eğitim sistemimizde temel olarak öğrencinin ihtiyaçlarını karşılamak ve onu bir sonraki kademeye ve hayata hazırlamak üzerine program geliştiriyoruz. Okul öncesi kademesinde, kazanımları öğrencinin oyun oynayarak ve etkinlik yaparak öğrenebileceği şekilde kurguluyoruz. Oyun, öğrencinin gelişimine büyük katkı sağlıyor. Oyun yoluyla öğrenme ise öğrenciyi motive eden ve öğrencinin sürece aktif olarak katılmasına yarayan bir yöntemdir. Eğitimde oyunun kullanılmasıyla öğrenci yetişkinden bağımsız hareket edebilme yeteneğini geliştirerek farkındalığını artırır. Bedeninin işlevlerini keşfeder. Mektebim olarak eğitim programlarımızda oyun, yaş seviyesine ve konuya göre farklı anlarda kullanılır. Öğretmen sınıfın profiline göre değişiklikler yapabilir. Öğrencilerin oyunla öğrenilen konuyu pekiştirmeleri gerektiğini düşünüyorsa oyun yoluyla öğrenme etkinliklerine devam edebilir. Özellikle küçük yaş gruplarının eğitiminde süreyle ilgili keskin sınırlar belirlememekte fayda vardır. Öğrencilerin öğrenme stilleri farklı olacağı için oyun oynamaya devam etme süreleri de farklı olacaktır.
YABANCI DİL BECERİSİ İLETİŞİM BECERİSİ SAĞLIYOR
Okul öncesinde yabancı dil eğitimi hangi yaşta başlamalı ve hangi yöntemler uygulanmalıdır?
Bilim çevreleri, çocukların zihinsel ve duyusal becerileri ve esnekliklerinden dolayı yabancı dil öğretiminin erken yaşlarda çok daha etkin sonuçlar vereceği fikrini benimser. Erken yaşta yabancı dil öğretimi çocukta düşünmeye yönelik kıvraklık ve esnekliği, dinleme yetisini ve hassasiyetini geliştirir. Aynı zamanda anadilinde anlama kabiliyetini de geliştirir. Ana dildeki becerisi arttıkça çocuğun iletişim becerisi de artacaktır. Yabancı dil edinmek, çocuğun farklı kültürleri öğrenmesine olanak sağlar ve iletişim becerisinin gelişmesine katkıda bulunur. Özetle yabancı dil öğretimi küçük yaşlarda başlarsa çocuğun sadece yabancı dil öğrenmesine değil genel anlamda gelişime olumlu katkılar sunacaktır. Buradaki önemli nokta yabancı dil eğitiminin veriliş şeklidir. Öğrencilerin anlama becerilerini geliştirmek için yabancı dil eğitiminde dinlemeye, algılamaya, keşfetmeye ve çocukları üretmeye yönlendirecek çalışmalar yaptırılmalı, bunların yanında ritim ve vurgulama çalışmalarına da değinilmelidir.
DOĞRU OKUL HANGİSİ?
Okul öncesi eğitim kurumlarını seçerken nelere dikkat edilmeli?
Öncelikle anne babaların doğru soruyu sormaları gerekir. "İyi Okul hangisi?" sorusu yanlıştır. "Çocuğum için doğru okul hangisi?" sorusu, doğru sorudur. Öncelikle çocuğunuzu iyi tanımanız gerekir ki onun ihtiyaçlarını anlamak, onun ihtiyaçlarına yönelik bir okulu belirleyebilmek için bu çok önemlidir. Çocuğunuzun topluluk içinde davranışları, ders içindeki halleri, etkinlikleri tamamlama yöntemleri, eğilimleri vb. gibi konularda çocuğunuzu tanımak anne babaları doğru okul seçimine götürecektir.
Okul öncesi eğitimde aileye düşen görev ve sorumluluklar neler?
Çocuklar çok çabuk öğrenirler. Okul başlamadan önce evde geçirdikleri süreç, öğrenme açısından kıymetli bir zaman dilimidir. Kişisel bakım, saygı, empati gibi konular okuldan önce çocuğun hayatına girmiş olmalıdır. Örneğin 4-5 yaşındaki bir çocuk tuvalet eğitimini çoktan tamamlamış olmalıdır. Bu yaş gruplarında eğitimi çok keskin çizgilerle bölemeyiz. Tamamlanmayan bir kişisel bakım eğitimi çocuğun gündelik hayatını ve bu sebeple de öğrenme sürecini de olumsuz etkiler. Anne- babaların en öneli görevi çocuklarını okula hazırlamaktır. İlk öğretmen anne ve babadır.
ANNE-BABALAR İYİ BİR DİNLEYİCİ OLMALI!
Okul öncesi eğitimde çocuklar şarkı söylemek, resim yapmak, öğretmeninin açıklamalarını dinlemek ve bunun gibi çeşitli etkinliklerde yer alıyorlar ve bu etkinlikler de çocukların iyi birer dinleyici olmasını gerektiriyor. Anne babaların iyi birer dinleyici olması, çocuklarını sabırla dinlemeleri, çocukların dinlemeyi öğrenmesini sağlar. Başarının anahtarlarından biri iyi bir dinleyici olmaktır. Ailelerin okul dışında kalan vakitlerde çocuklarıyla oyun oynayarak onları takım çalışmasına hazırlamaları, yönerge takip etmelerini sağlamaları çok önemlidir. Bu sayede çocuk okulda yapılacak olan takım çalışmalarında başarılı olur, kişisel gelişimi hızlanır.
Birçok ebeveyn çocuklarından çok fazla şey bekliyor. Hala hassas bir öğrenme aşamasında olduklarını ve hala çocuk olduklarını unutmamak gerekir. Söylediklerinizi hemen anlayamayabilirler. Sabırla takip etmek ve kendi hızlarında öğrenmelerine izin vermek gerekir. Önemli olan, onları öğrenmeye ve denemeye devam etmeye teşvik etmektir.
Son Güncelleme: Cuma, 31 May 2019 10:03
Gösterim: 1166
Akademik içerikleri, sosyal sorumluluk projeleri ve öğretmenlere yapacakları yatırımlarla yeni yıla hızlı bir başlangıç yapacak olan Mektebim Okulları, Servet Özkök ile yola devam etme kararı aldı.
Yakın zamanda sermaye yapısı değişen Mektebim Okulları’nın, yönetiminde de değişiklikler oldu. Eğitim sektöründeki tecrübesi ile uzun yıllar önemli eğitim kurumlarında üst düzey yönetici olarak görev alan Servet Özkök, Mektebim Okulları’na CEO olarak atandı. Türkiye genelinde 23 ilde 35 bine yakın öğrencisi, 6 bine yakın akademik ve idari personeli ile faaliyet gösteren Mektebim, yeni eğitim öğretim yılına sektöre yapacağı yatırımlar, yeni eğitim yaklaşımları ve öğretmelerine yönelik “Sana Değer Öğretmenim Projesi” ile damgasını vuracak navigera över till den här sidan.
“Öğretmenlerimizin Gelişimine ve Kariyerine Yatırım Yapıyoruz.”
Mektebim Okulları’nda hissedarlık yapısının değiştiğini ifade eden Mektebim Okulları yeni CEO’su Servet Özkök, yönetimin en önemli gündeminin öğretmenler olduğunu belirtti. Yeni dönemde tüm öğretmenlere “Tamamlayıcı Sağlık Sigortası” ile destek olacaklarını söyleyen ve eğitimin bir ekosistem olduğunu dile getiren Özkök, “Okullarda yarattığımız ekosistemler canlıdır ve içerisinde; veli, öğretmen, öğrenci ve tüm çalışanlar vardır. Bu sistemin en önemli unsuru olan öğretmenlerimiz bizler için çok önemli. Öğretmenlerimizin mesleki ve kişisel gelişimlerine destek olacak ve “Kıymetlilerimizi” geleceğin dünyasına taşıyacağız. Yöneticilerimizi yetiştirmek adına Türkiye’nin önemli üniversiteleri ile eğitim iş birliği anlaşmaları yapıyoruz. Bu anlaşmalar sonucunda gerek yüksek lisans gerekse sertifika programları düzenleyerek, kendi yöneticilerimizi yetiştireceğiz. Bu çalışmalarla beraber yurtdışında da önemli eğitim kurumuyla görüşmelerimiz devam ediyor. Yöneticilerimizi yurtdışına göndererek eğitim programlarına katılmalarını ve sertifika almalarını sağlayacak, mesleki ve kişisel gelişimlerine yatırım yapacağız. ” dedi.
“Mektebim Okulları, dünyanın herhangi bir yerinde “en iyi eğitim” ve “inovasyon” ile ilgili öğrenilmesi gereken ne var ise hepsini yakından takip ederek öğrenecek ve öğrencilerine sunacaktır” diyen Özkök, yeni dönem için heyecanlı olduklarını belirtti. Özkök, sadece Türkiye’nin değil dünyanın en itibarlı eğitim kurumlarından biri olmayı hedeflediklerini söyledi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Akademik içerikleri, sosyal sorumluluk projeleri ve öğretmenlere yapacakları yatırımlarla yeni yıla hızlı bir başlangıç yapacak olan Mektebim Okulları, Servet Özkök ile yola devam etme kararı aldı.
Yakın zamanda sermaye yapısı değişen Mektebim Okulları’nın, yönetiminde de değişiklikler oldu. Eğitim sektöründeki tecrübesi ile uzun yıllar önemli eğitim kurumlarında üst düzey yönetici olarak görev alan Servet Özkök, Mektebim Okulları’na CEO olarak atandı. Türkiye genelinde 23 ilde 35 bine yakın öğrencisi, 6 bine yakın akademik ve idari personeli ile faaliyet gösteren Mektebim, yeni eğitim öğretim yılına sektöre yapacağı yatırımlar, yeni eğitim yaklaşımları ve öğretmelerine yönelik “Sana Değer Öğretmenim Projesi” ile damgasını vuracak navigera över till den här sidan.
“Öğretmenlerimizin Gelişimine ve Kariyerine Yatırım Yapıyoruz.”
Mektebim Okulları’nda hissedarlık yapısının değiştiğini ifade eden Mektebim Okulları yeni CEO’su Servet Özkök, yönetimin en önemli gündeminin öğretmenler olduğunu belirtti. Yeni dönemde tüm öğretmenlere “Tamamlayıcı Sağlık Sigortası” ile destek olacaklarını söyleyen ve eğitimin bir ekosistem olduğunu dile getiren Özkök, “Okullarda yarattığımız ekosistemler canlıdır ve içerisinde; veli, öğretmen, öğrenci ve tüm çalışanlar vardır. Bu sistemin en önemli unsuru olan öğretmenlerimiz bizler için çok önemli. Öğretmenlerimizin mesleki ve kişisel gelişimlerine destek olacak ve “Kıymetlilerimizi” geleceğin dünyasına taşıyacağız. Yöneticilerimizi yetiştirmek adına Türkiye’nin önemli üniversiteleri ile eğitim iş birliği anlaşmaları yapıyoruz. Bu anlaşmalar sonucunda gerek yüksek lisans gerekse sertifika programları düzenleyerek, kendi yöneticilerimizi yetiştireceğiz. Bu çalışmalarla beraber yurtdışında da önemli eğitim kurumuyla görüşmelerimiz devam ediyor. Yöneticilerimizi yurtdışına göndererek eğitim programlarına katılmalarını ve sertifika almalarını sağlayacak, mesleki ve kişisel gelişimlerine yatırım yapacağız. ” dedi.
“Mektebim Okulları, dünyanın herhangi bir yerinde “en iyi eğitim” ve “inovasyon” ile ilgili öğrenilmesi gereken ne var ise hepsini yakından takip ederek öğrenecek ve öğrencilerine sunacaktır” diyen Özkök, yeni dönem için heyecanlı olduklarını belirtti. Özkök, sadece Türkiye’nin değil dünyanın en itibarlı eğitim kurumlarından biri olmayı hedeflediklerini söyledi.
Son Güncelleme: Çarşamba, 29 May 2019 11:29
Gösterim: 1349
Çocukların uzun eğitim hayatlarında zaman zaman çok sıkılacakları, çok yorulacakları dönemlerin olacağını belirten BÜMED MEÇ Okulları Genel Müdürü Haluk Koçak, “Neden o hayatın ilk basamağı olan Okul Öncesi renkli ve eğlenceli olmasın?” diye soruyor. Okul öncesinde uyguladıklarI model hakkInda bilgi veren Koçak, “Okulumuzun adı Merak Eden Çocuk ve sadece isimde kalmayan, hem öğretmen hem öğrenci hem de veliler tarafından özümsenmiş uygulamalar yapılıyor.” diye konuştu.
Özel okullar okul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorlar?
Son yıllarda Okul Öncesi Eğitim’in daha çok ön plana çıkmasıyla beraber özel okullar Okul Öncesi Eğitim’de farklı yaklaşım biçimleri ile birlikte daha detaylı ve özenli programlar sunmaya başladılar.
Günümüz çocuklarının hayata bakışı, kavrama hızı, özgür alan ve sosyalleşme ihtiyaçları beceri edinmedeki ustalıkları ile birleştiğinde artık Okul Öncesi eğitim bizim eski bildiğimiz sadece oyun oynamak için alan sunmaktan ya da ailelerin iş hayatlarına devam edebilmeleri için çocuklarını mecbur bırakmak zorunda kaldıkları gündüz bakım evi mantığından çıktı.
Özel Okullar İlköğretim ve Ortaöğretim kademelerinde süreklilik beklentilerini artık Okul Öncesi Eğitim’de ebeveynlere çeşitli olanaklar sunarak sağlamaya başladılar.
Özellikle yabancı dil eğitiminin ya da Montessori, Waldorf ve Reggio Emilia gibi çocuğun bağımsız, özgüveni yüksek, becerileri gelişmiş bireyler yetiştirmeyi hedefleyen yaklaşımların Okul Öncesi Eğitim’de ön planda olduğunu görüyoruz.
Bu sebeple Okul Öncesi Eğitim’de Özel Okulların genel yaklaşımı bol oyunlu, doğayı keşfetmeyi ve etkinliklerle deneyimlemeyi baz alan kazanımları adres gösteren etkinlikler bütünüdür.
Erken yaşta rutin oluşturmanın ve belli bir düzene göre ilkokul deneyimini edinmenin de önemi göz önüne alındığında Okul Öncesi Eğitimi çocuk gelişimine yapılmış en büyük katkıdır.
BÜMED MEÇ Okullar’ında okul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uygulanıyor?
Okullarımızda kuruluşundan bugüne Boğaziçi Üniversitesi kültürü ve anlayışına göre üniversitemiz hocalarının danışmanlığı ile hazırlanmış model uygulanıyor. Okulumuzun adı Merak Eden Çocuk ve sadece isimde kalmayan, hem öğretmen hem öğrenci hem de veliler tarafından özümsenmiş uygulamalar yapılıyor. Bunlardan en önemlisi Merak Eden Çocuk Saati’dir. MEÇ Saati sunumlarında öğrencilerimiz, 21. yüzyıl becerileri olan STEM, Robotik ve Maker‘ı günlük hayatla birleştirirler. Yuva grubunda toplu olarak deneyler yapılırken, öğrencilerimiz kendilerini daha rahat ifade edebilmeye başladıkları anasınıfından itibaren merak ettikleri konularla ilgili sunumlar yaparlar.
MEÇ Saati’nde öğrenciler, yaşlarına ve gelişimsel düzeylerine uygun olarak seçtikleri konuları önce velilerinin rehberliğinde daha sonra öğretmenlerinin eşliğinde araştırmaktadırlar. Çocukların doğal meraklarının ürünü olan “Gökyüzü neden mavidir?”, “Su hareket eder mi?”, “İnsanlar neden birbirine benzemez?” gibi sayısız miktarda soruların yanıtlarını arayan öğrencilerin merakları ve öğrenme istekleri böylelikle ayakta tutulmaktadır. Öğrencilerimiz araştırdıkları konuları MEÇ Saatinde arkadaşlarına sunmaktadırlar. Bu sayede sınıf arkadaşlarının önünde kendilerini ifade etmekte ve küçük yaşta sunum becerileri kazanmaktadırlar.
MERAK ATÖLYESİ
Bir diğer uygulamamamız Merak Atölyesidir. Gözleme dayanan çizim, beynin görsel gelişiminin okuma yazmasıdır. Beynin görsel gelişimi, hayal etme becerisinin ve yaratıcı olmanın temelidir. Bu nedenle, gözlemlemeyi ve çizimi öğretmek yaratıcılığı öğretmenin temelidir. Öncelikle fark etmediğiniz bir şeyi çizemezsiniz. Çizimler bir deneyimdir. Beyninin gözlem ve çizim yapan alanları gelişmek için uyarılabilir. Dikkatli gözlem alışkanlığını öğrenmek hayatın her alanı için önemli bir anahtardır. Merak Atölyesinde her yaş grubu çocuklar ile sıkça bakmak, görmek ve çizmek üzerine çalışmalar yapıyoruz. Çünkü gözlem alışkanlığı ve çizim, her şey gibi düzenli pratik ile öğrenilir.
Her çocuk farklı, kendine has ve yaratıcıdır. Her çocuğun yaptığı resmin de kendine has ve farklı olması, bu farklılığın desteklenmesi yaratıcılık ve özgünlüğün geliştirilmesi için sanat eğitiminin olmazsa olmazlarındandır.
Merak Atölyesinde çalışmalarımızı yaparken çocuklara mutlak sonucu tanımlayan iş örnekleri göstermek yerine, farklı yaklaşımlarda çeşitli sanatçılar ve işleri üzerinden ilerliyoruz. Çocuklar bu yol ile sanat tarihinde farklı ve özgün çok çeşitli yaklaşımlar, bakış açıları ve ürünler olduğunu görüyor, bunlardan ilham alıyorlar.
Bütün sanatçıların ürettikleri nasıl birbirinden farklıysa her çocuğunda sanatsal üretimlerinin birbirinden farklı olduğu, kimsenin kimseye benzemediğini ve yaptıklarının da benzemeyeceğini, orijinalliğin gücünü fark ediyorlar.
Bu şekilde çocukların başkalarıyla kendilerini kıyaslamaları yerine, kendi biricikliklerine değer verip, kendilerine has yaklaşımlarını geliştirmelerini destekliyoruz.
Merak Atölyesinde yaptığımız çalışmalarda çocuklarla sıkça doğayı inceleyerek, ezber ve bildik sınırların ötesindeki dünyayı fark ettirmeye, doğanın rehberliğinde çocukların kendi engin hayal dünyalarını, yaratıcılıklarını keşfetmelerine ve kendilerini cesurca ortaya koymalarına alan tanıyoruz.
Merak Atölyesinde bu yüzden çocukların çizdiği ağaçlar rengarenk ve alışılmadık biçimlerde olabilir.
Bu iki farklı yaklaşımı temeline alan yaklaşım ise SARES (Sorgulama-Araştırma- Eleştirme - Savunma). Tüm derslerimiz, oyun zamanlarımız ve gezilerimizde planlamalar yapılırken öğrenciyi harekete geçirecek, merak uyandıracak soruların ne olduğunu öğretmenlerimiz kendi aralarında tartışıyor. Burada dikkat edilen bu soruların çocuklarımızdan gelmesi için uygun ortamın hazırlanması. Böylece çocuklar merak ettikçe derslerimiz büyüyor ve öğrencilerin keyif aldığı öğrenme zamanlarına dönüşüyor. Ne yaparsak yapalım en çok dikkat ettiğimiz ise onları gelecek kaygısı içinde boğmadan bugünü anlamaları, yaşadıkları anı değerli kılmalarıdır.
OKUL ÖNCESİ RENKLİ VE EĞLENCELİ OLMALI
Anne-babalar okul öncesi eğitim kurumlarını seçerken nelere dikkat edilmeli?
Çocuğunu anne-babasından daha iyi tanıyan kimse olamaz. Çocuğunuzun ihtiyacı nedir, hamuru nedir en iyi anne ve babalar bilebilir. Belki sizin beklentiniz çocuğunuzun akademik becerilerinin daha hızlı ortaya çıkarılacağı bir kurum… Ama ya çocuğunuz sadece oyun oynamak istiyorsa?
Ya da siz sadece o mutlu olsun, oyun oynasın isterken o masa başı etkinliği yapıp, harfleri keşfetmek istiyorsa? Çocuğunuz için doğru okulu seçerken o okulun çocuğunuz için uygun okul olmasıyla sizin beklentileriniz arasında iyi bir denge bulmanız gerekebilir.
Uzun eğitim hayatlarında zaman zaman çok sıkılacakları, çok yorulacakları dönemler olacak. Neden o hayatın ilk basamağı olan Okul Öncesi renkli ve eğlenceli olmasın?
Bırakın çocuğunuz doğayla iç içe olsun, bol bol oyun oynasın, gelişim özellikleri göz önüne alınarak planlanmış doğru etkinliklerle becerilerini geliştirsin. Ama en önemlisi sosyal- duygusal olarak sağlıklı, bağımsız ve özgüvenli bir birey olarak büyüsün ve gelişsin.
Her anne babanın biricik evladını emanet edeceği ortamın öncelikle güvenli ve sağlıklı olması önemlidir.
Sonrasında iyi bir eğitim kadrosu ve çocuk gelişimini destekler olarak planlanmış bir program ve rutine sahip her okul, hele bir de büyük bir bahçesi var ise doğru okuldur. Bu yüzden mutlaka çocuğunuzu göndermek istediğiniz okul öncesi kuruma rutin bir gününde ziyarette bulunun. Mümkünse oyun saatini uzaktan gözlemleyin. Unutmayın ki orada bulunan eğitimciler her çocuğa kendi çocuklarıymış gibi davranır, sizin gözlemlerken bakmanız gereken çocuğunuzun o ortamda mutu olup olmayacağıdır.
Okul öncesi eğitimde aileye düşen görev ve sorumluluklar neler?
Karakterimizde sahip olduğumuz olumlu-olumsuz her özelliğin tohumları Okul Öncesi ve İlkokul çağında atılır.
O tohumların doğru atılması ve fidanın yeşermesi için düzenli olarak sulanması ve takip edilmesi gerekir. Doğru miktarda su ve iyi bir güneş açısı fidanı yeşertir.
Çocuğunuzda da geliştirmek istediğiniz davranışları ve becerileri okuluyla paylaşın,
Devamlılık ve tutarlılık önemlidir.
Okulun çocuğunuza katmaya çalıştıkları, geliştirmeye çalıştığı davranışları ya da sizin yaptıklarınız ancak Okul-Aile işbirliği doğru ve sağlıklı sağlanırsa bir noktaya varır.
Beklentiyi doğru ifade etmek, kurumun yapısına ve sistemine güvenmek ve her zaman iletişimde kalmak hem çocuğunuzun gelişimini takip etmenize hem de size ebeveynlikte rehberlik edecek bir desteğe sahip olmanıza yardımcı olur.
Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır?
SARES ve Merak Eden Çocuk Saati uygulamalarımız oyun saatlerinde de hayatta. Oyun Türk Dil Kurumu sözlüğünde “Yetenek ve zekâ geliştirici, belli kuralları olan, iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence” olarak tanımlanmış. İyi vakit geçirmek aslında bizim sadece oyun değil tüm hayatımızda hedeflediğimiz bir şeydir. Bunu yaparken yeteneklerini öne çıkaracak, keyif aldıracak çalışmaları yapmak zaten her öğretmenin belki de meslek seçimlerindeki en önemli kriteridir. Okul bahçesinde çocuklarımız öğretmenlerimizin uzaktan sürekli izledikleri ortamda kendilerini ifade etme, başkalarına saygı gösterme gibi kavramları yaparak öğrenirler.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Çocukların uzun eğitim hayatlarında zaman zaman çok sıkılacakları, çok yorulacakları dönemlerin olacağını belirten BÜMED MEÇ Okulları Genel Müdürü Haluk Koçak, “Neden o hayatın ilk basamağı olan Okul Öncesi renkli ve eğlenceli olmasın?” diye soruyor. Okul öncesinde uyguladıklarI model hakkInda bilgi veren Koçak, “Okulumuzun adı Merak Eden Çocuk ve sadece isimde kalmayan, hem öğretmen hem öğrenci hem de veliler tarafından özümsenmiş uygulamalar yapılıyor.” diye konuştu.
Özel okullar okul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorlar?
Son yıllarda Okul Öncesi Eğitim’in daha çok ön plana çıkmasıyla beraber özel okullar Okul Öncesi Eğitim’de farklı yaklaşım biçimleri ile birlikte daha detaylı ve özenli programlar sunmaya başladılar.
Günümüz çocuklarının hayata bakışı, kavrama hızı, özgür alan ve sosyalleşme ihtiyaçları beceri edinmedeki ustalıkları ile birleştiğinde artık Okul Öncesi eğitim bizim eski bildiğimiz sadece oyun oynamak için alan sunmaktan ya da ailelerin iş hayatlarına devam edebilmeleri için çocuklarını mecbur bırakmak zorunda kaldıkları gündüz bakım evi mantığından çıktı.
Özel Okullar İlköğretim ve Ortaöğretim kademelerinde süreklilik beklentilerini artık Okul Öncesi Eğitim’de ebeveynlere çeşitli olanaklar sunarak sağlamaya başladılar.
Özellikle yabancı dil eğitiminin ya da Montessori, Waldorf ve Reggio Emilia gibi çocuğun bağımsız, özgüveni yüksek, becerileri gelişmiş bireyler yetiştirmeyi hedefleyen yaklaşımların Okul Öncesi Eğitim’de ön planda olduğunu görüyoruz.
Bu sebeple Okul Öncesi Eğitim’de Özel Okulların genel yaklaşımı bol oyunlu, doğayı keşfetmeyi ve etkinliklerle deneyimlemeyi baz alan kazanımları adres gösteren etkinlikler bütünüdür.
Erken yaşta rutin oluşturmanın ve belli bir düzene göre ilkokul deneyimini edinmenin de önemi göz önüne alındığında Okul Öncesi Eğitimi çocuk gelişimine yapılmış en büyük katkıdır.
BÜMED MEÇ Okullar’ında okul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uygulanıyor?
Okullarımızda kuruluşundan bugüne Boğaziçi Üniversitesi kültürü ve anlayışına göre üniversitemiz hocalarının danışmanlığı ile hazırlanmış model uygulanıyor. Okulumuzun adı Merak Eden Çocuk ve sadece isimde kalmayan, hem öğretmen hem öğrenci hem de veliler tarafından özümsenmiş uygulamalar yapılıyor. Bunlardan en önemlisi Merak Eden Çocuk Saati’dir. MEÇ Saati sunumlarında öğrencilerimiz, 21. yüzyıl becerileri olan STEM, Robotik ve Maker‘ı günlük hayatla birleştirirler. Yuva grubunda toplu olarak deneyler yapılırken, öğrencilerimiz kendilerini daha rahat ifade edebilmeye başladıkları anasınıfından itibaren merak ettikleri konularla ilgili sunumlar yaparlar.
MEÇ Saati’nde öğrenciler, yaşlarına ve gelişimsel düzeylerine uygun olarak seçtikleri konuları önce velilerinin rehberliğinde daha sonra öğretmenlerinin eşliğinde araştırmaktadırlar. Çocukların doğal meraklarının ürünü olan “Gökyüzü neden mavidir?”, “Su hareket eder mi?”, “İnsanlar neden birbirine benzemez?” gibi sayısız miktarda soruların yanıtlarını arayan öğrencilerin merakları ve öğrenme istekleri böylelikle ayakta tutulmaktadır. Öğrencilerimiz araştırdıkları konuları MEÇ Saatinde arkadaşlarına sunmaktadırlar. Bu sayede sınıf arkadaşlarının önünde kendilerini ifade etmekte ve küçük yaşta sunum becerileri kazanmaktadırlar.
MERAK ATÖLYESİ
Bir diğer uygulamamamız Merak Atölyesidir. Gözleme dayanan çizim, beynin görsel gelişiminin okuma yazmasıdır. Beynin görsel gelişimi, hayal etme becerisinin ve yaratıcı olmanın temelidir. Bu nedenle, gözlemlemeyi ve çizimi öğretmek yaratıcılığı öğretmenin temelidir. Öncelikle fark etmediğiniz bir şeyi çizemezsiniz. Çizimler bir deneyimdir. Beyninin gözlem ve çizim yapan alanları gelişmek için uyarılabilir. Dikkatli gözlem alışkanlığını öğrenmek hayatın her alanı için önemli bir anahtardır. Merak Atölyesinde her yaş grubu çocuklar ile sıkça bakmak, görmek ve çizmek üzerine çalışmalar yapıyoruz. Çünkü gözlem alışkanlığı ve çizim, her şey gibi düzenli pratik ile öğrenilir.
Her çocuk farklı, kendine has ve yaratıcıdır. Her çocuğun yaptığı resmin de kendine has ve farklı olması, bu farklılığın desteklenmesi yaratıcılık ve özgünlüğün geliştirilmesi için sanat eğitiminin olmazsa olmazlarındandır.
Merak Atölyesinde çalışmalarımızı yaparken çocuklara mutlak sonucu tanımlayan iş örnekleri göstermek yerine, farklı yaklaşımlarda çeşitli sanatçılar ve işleri üzerinden ilerliyoruz. Çocuklar bu yol ile sanat tarihinde farklı ve özgün çok çeşitli yaklaşımlar, bakış açıları ve ürünler olduğunu görüyor, bunlardan ilham alıyorlar.
Bütün sanatçıların ürettikleri nasıl birbirinden farklıysa her çocuğunda sanatsal üretimlerinin birbirinden farklı olduğu, kimsenin kimseye benzemediğini ve yaptıklarının da benzemeyeceğini, orijinalliğin gücünü fark ediyorlar.
Bu şekilde çocukların başkalarıyla kendilerini kıyaslamaları yerine, kendi biricikliklerine değer verip, kendilerine has yaklaşımlarını geliştirmelerini destekliyoruz.
Merak Atölyesinde yaptığımız çalışmalarda çocuklarla sıkça doğayı inceleyerek, ezber ve bildik sınırların ötesindeki dünyayı fark ettirmeye, doğanın rehberliğinde çocukların kendi engin hayal dünyalarını, yaratıcılıklarını keşfetmelerine ve kendilerini cesurca ortaya koymalarına alan tanıyoruz.
Merak Atölyesinde bu yüzden çocukların çizdiği ağaçlar rengarenk ve alışılmadık biçimlerde olabilir.
Bu iki farklı yaklaşımı temeline alan yaklaşım ise SARES (Sorgulama-Araştırma- Eleştirme - Savunma). Tüm derslerimiz, oyun zamanlarımız ve gezilerimizde planlamalar yapılırken öğrenciyi harekete geçirecek, merak uyandıracak soruların ne olduğunu öğretmenlerimiz kendi aralarında tartışıyor. Burada dikkat edilen bu soruların çocuklarımızdan gelmesi için uygun ortamın hazırlanması. Böylece çocuklar merak ettikçe derslerimiz büyüyor ve öğrencilerin keyif aldığı öğrenme zamanlarına dönüşüyor. Ne yaparsak yapalım en çok dikkat ettiğimiz ise onları gelecek kaygısı içinde boğmadan bugünü anlamaları, yaşadıkları anı değerli kılmalarıdır.
OKUL ÖNCESİ RENKLİ VE EĞLENCELİ OLMALI
Anne-babalar okul öncesi eğitim kurumlarını seçerken nelere dikkat edilmeli?
Çocuğunu anne-babasından daha iyi tanıyan kimse olamaz. Çocuğunuzun ihtiyacı nedir, hamuru nedir en iyi anne ve babalar bilebilir. Belki sizin beklentiniz çocuğunuzun akademik becerilerinin daha hızlı ortaya çıkarılacağı bir kurum… Ama ya çocuğunuz sadece oyun oynamak istiyorsa?
Ya da siz sadece o mutlu olsun, oyun oynasın isterken o masa başı etkinliği yapıp, harfleri keşfetmek istiyorsa? Çocuğunuz için doğru okulu seçerken o okulun çocuğunuz için uygun okul olmasıyla sizin beklentileriniz arasında iyi bir denge bulmanız gerekebilir.
Uzun eğitim hayatlarında zaman zaman çok sıkılacakları, çok yorulacakları dönemler olacak. Neden o hayatın ilk basamağı olan Okul Öncesi renkli ve eğlenceli olmasın?
Bırakın çocuğunuz doğayla iç içe olsun, bol bol oyun oynasın, gelişim özellikleri göz önüne alınarak planlanmış doğru etkinliklerle becerilerini geliştirsin. Ama en önemlisi sosyal- duygusal olarak sağlıklı, bağımsız ve özgüvenli bir birey olarak büyüsün ve gelişsin.
Her anne babanın biricik evladını emanet edeceği ortamın öncelikle güvenli ve sağlıklı olması önemlidir.
Sonrasında iyi bir eğitim kadrosu ve çocuk gelişimini destekler olarak planlanmış bir program ve rutine sahip her okul, hele bir de büyük bir bahçesi var ise doğru okuldur. Bu yüzden mutlaka çocuğunuzu göndermek istediğiniz okul öncesi kuruma rutin bir gününde ziyarette bulunun. Mümkünse oyun saatini uzaktan gözlemleyin. Unutmayın ki orada bulunan eğitimciler her çocuğa kendi çocuklarıymış gibi davranır, sizin gözlemlerken bakmanız gereken çocuğunuzun o ortamda mutu olup olmayacağıdır.
Okul öncesi eğitimde aileye düşen görev ve sorumluluklar neler?
Karakterimizde sahip olduğumuz olumlu-olumsuz her özelliğin tohumları Okul Öncesi ve İlkokul çağında atılır.
O tohumların doğru atılması ve fidanın yeşermesi için düzenli olarak sulanması ve takip edilmesi gerekir. Doğru miktarda su ve iyi bir güneş açısı fidanı yeşertir.
Çocuğunuzda da geliştirmek istediğiniz davranışları ve becerileri okuluyla paylaşın,
Devamlılık ve tutarlılık önemlidir.
Okulun çocuğunuza katmaya çalıştıkları, geliştirmeye çalıştığı davranışları ya da sizin yaptıklarınız ancak Okul-Aile işbirliği doğru ve sağlıklı sağlanırsa bir noktaya varır.
Beklentiyi doğru ifade etmek, kurumun yapısına ve sistemine güvenmek ve her zaman iletişimde kalmak hem çocuğunuzun gelişimini takip etmenize hem de size ebeveynlikte rehberlik edecek bir desteğe sahip olmanıza yardımcı olur.
Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır?
SARES ve Merak Eden Çocuk Saati uygulamalarımız oyun saatlerinde de hayatta. Oyun Türk Dil Kurumu sözlüğünde “Yetenek ve zekâ geliştirici, belli kuralları olan, iyi vakit geçirmeye yarayan eğlence” olarak tanımlanmış. İyi vakit geçirmek aslında bizim sadece oyun değil tüm hayatımızda hedeflediğimiz bir şeydir. Bunu yaparken yeteneklerini öne çıkaracak, keyif aldıracak çalışmaları yapmak zaten her öğretmenin belki de meslek seçimlerindeki en önemli kriteridir. Okul bahçesinde çocuklarımız öğretmenlerimizin uzaktan sürekli izledikleri ortamda kendilerini ifade etme, başkalarına saygı gösterme gibi kavramları yaparak öğrenirler.
Son Güncelleme: Perşembe, 30 May 2019 15:00
Gösterim: 1279
Honeywell’in yönettiği burs programı Honeywell Liderlik Akademisi’nin (HLCA) dünyanın dört bir yanından kabul ettiği 292 kişilik öğrenci grubu içinde 2 Türk lise öğrencisi yer alıyor. ABD Uzay ve Roket Merkezi (USSRC) ile ortaklaşa geliştirilen bu program, dünyanın dört bir yanındaki lise öğrencilerini; bilim, teknoloji, mühendislik ve matematikle ilgili kariyer yapmaya teşvik etmek amacıyla tasarlandı.
Honeywell, Türkiye de dahil olmak üzere 41 ülkeden 292 öğrencinin katıldığı Huntsville, Alabama'da bulunan ABD Uzay ve Roket Merkezi’nde her yıl gerçekleşen Honeywell Liderlik Akademisi’ne (HLCA) sponsor olarak destek veriyor. İki hafta süren programlar kapsamında öğrenciler, kodlama, bilgisayar bilimleri ve astronotlukta karşılaşılan zorluklarla bire bir mücadele ederek; bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) alanlarında kariyer yapmaya teşvik ediliyor.
Honeywell Liderlik Akademisi, ABD Uzay ve Roket Merkezi’nde bu yıl iki Türk lise öğrencisini ağırladı. Akademiye katılan Işık Baran Şandan (16) ve Alp Yurter (16), kendi okullarındaki STEM projelerine olan ilgilerini ve tutkularını destekleyecek benzersiz deneyimlerle Türkiye'ye geri döndü.
Honeywell Türkiye ve Orta Asya Başkanı Frans van Deursen, program hakkındaki görüşlerini “Dünyanın en heyecan verici ve ihtiyaç duyulan meslekleri bilim, teknoloji, mühendislik ve matematikle ilgili alanlar çevresinde gelişiyor. Honeywell’de hedefimiz, bugünün öğrencilerinin geleceğin zorluklarını çözebilecek yeni nesil mühendisler ve bilim insanları olmasını sağlamak ve insanlık için yaşam kalitesini artırma konusunda onlara ilham verebilmek. HLCA’ya Türkiye’den katılan bu özel öğrencilerin, kendi liderlik becerilerine güvenmelerine ve kendi gelecekleri için başarılı bir yol öngörüp, tasarlamalarına yardımcı oluyoruz. Honeywell bu genç öğrencilere yatırım yaparak, dünyamızı değiştirecek STEM okur-yazarlarını hazırlamaya yardımcı oluyor.” sözleriyle ifade etti.
16-18 yaş aralığındaki öğrenciler ABD’deki programlar kapsamında astronot simülasyonları, uzay mekiği görevleri ve ay yürüyüşü eğitimleri alıp; roket yapımı, kodlama ve test etme gibi çeşitli ekip oluşturma zorluklarını deneyimleyerek STEM liderlik becerilerini geliştirdiler. Ayrıca öğrenciler dijital becerilerini geliştirebilmek adına; bilgisayar bilimlerini ve bilgisayarla düşünme yöntemini kullandılar.
İstanbul Erkek Lisesi’nde 10. sınıf öğrencisi olan Işık Baran Şandan, “Honeywell Liderlik Akademisi’nde geçirdiğim süre bugüne kadar geçirdiğim en iyi hafta olabilir. Harika tecrübeler, görevler, sosyal aktiviteler düşünce şeklimi olumlu bir şekilde etkiledi. Başka hiçbir yerde bir haftada bu kadar çok şeyi deneyimlerken, bu kadar çok eğlenebileceğimi ve öğrenebileceğimi düşünmüyorum. Ayrıca hayatım boyunca görüşmek isteyeceğim harika arkadaşlar edindim. Hayatta bir kez yaşanacak bu muhteşem tecrübe için Honeywell’e teşekkür ederim.” şeklinde konuştu.
Özel Marmara Koleji 10.sınıf öğrencisi Hasan Alp Yurter, uzay kampında yaşadıklarıyla ilgili, “Asla unutamayacağım bir hafta ve eşsiz bir tecrübeydi. İyi arkadaşlar edindim. Uzaya bakış açım değişti. Diğer yandan, dünyanın dört bir yanından insanlarla zaman geçirmek ve farklı kültürlerden gelen insanlarla arkadaşlık kurmak çok heyecan vericiydi.” dedi.
Honeywell’in kurumsal vatandaşlık inisiyatifi olan Honeywell Hometown Solutions organizasyonu, 2010’dan bu yana Honeywell çalışanlarının katkısıyla 2.709 öğrenciye burs sağlandı. Öğrenciler başvuru içeriği, akademik başarıları ve toplumsal katılımı baz alan sıkı bir araştırma süreci sonucunda seçiliyor. Burs ücreti, yeme-içme ve konaklama ile program malzemeleri Honeywell ve Honeywell çalışanları tarafından yapılan finansal katkılarla karşılanıyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Honeywell’in yönettiği burs programı Honeywell Liderlik Akademisi’nin (HLCA) dünyanın dört bir yanından kabul ettiği 292 kişilik öğrenci grubu içinde 2 Türk lise öğrencisi yer alıyor. ABD Uzay ve Roket Merkezi (USSRC) ile ortaklaşa geliştirilen bu program, dünyanın dört bir yanındaki lise öğrencilerini; bilim, teknoloji, mühendislik ve matematikle ilgili kariyer yapmaya teşvik etmek amacıyla tasarlandı.
Honeywell, Türkiye de dahil olmak üzere 41 ülkeden 292 öğrencinin katıldığı Huntsville, Alabama'da bulunan ABD Uzay ve Roket Merkezi’nde her yıl gerçekleşen Honeywell Liderlik Akademisi’ne (HLCA) sponsor olarak destek veriyor. İki hafta süren programlar kapsamında öğrenciler, kodlama, bilgisayar bilimleri ve astronotlukta karşılaşılan zorluklarla bire bir mücadele ederek; bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik (STEM) alanlarında kariyer yapmaya teşvik ediliyor.
Honeywell Liderlik Akademisi, ABD Uzay ve Roket Merkezi’nde bu yıl iki Türk lise öğrencisini ağırladı. Akademiye katılan Işık Baran Şandan (16) ve Alp Yurter (16), kendi okullarındaki STEM projelerine olan ilgilerini ve tutkularını destekleyecek benzersiz deneyimlerle Türkiye'ye geri döndü.
Honeywell Türkiye ve Orta Asya Başkanı Frans van Deursen, program hakkındaki görüşlerini “Dünyanın en heyecan verici ve ihtiyaç duyulan meslekleri bilim, teknoloji, mühendislik ve matematikle ilgili alanlar çevresinde gelişiyor. Honeywell’de hedefimiz, bugünün öğrencilerinin geleceğin zorluklarını çözebilecek yeni nesil mühendisler ve bilim insanları olmasını sağlamak ve insanlık için yaşam kalitesini artırma konusunda onlara ilham verebilmek. HLCA’ya Türkiye’den katılan bu özel öğrencilerin, kendi liderlik becerilerine güvenmelerine ve kendi gelecekleri için başarılı bir yol öngörüp, tasarlamalarına yardımcı oluyoruz. Honeywell bu genç öğrencilere yatırım yaparak, dünyamızı değiştirecek STEM okur-yazarlarını hazırlamaya yardımcı oluyor.” sözleriyle ifade etti.
16-18 yaş aralığındaki öğrenciler ABD’deki programlar kapsamında astronot simülasyonları, uzay mekiği görevleri ve ay yürüyüşü eğitimleri alıp; roket yapımı, kodlama ve test etme gibi çeşitli ekip oluşturma zorluklarını deneyimleyerek STEM liderlik becerilerini geliştirdiler. Ayrıca öğrenciler dijital becerilerini geliştirebilmek adına; bilgisayar bilimlerini ve bilgisayarla düşünme yöntemini kullandılar.
İstanbul Erkek Lisesi’nde 10. sınıf öğrencisi olan Işık Baran Şandan, “Honeywell Liderlik Akademisi’nde geçirdiğim süre bugüne kadar geçirdiğim en iyi hafta olabilir. Harika tecrübeler, görevler, sosyal aktiviteler düşünce şeklimi olumlu bir şekilde etkiledi. Başka hiçbir yerde bir haftada bu kadar çok şeyi deneyimlerken, bu kadar çok eğlenebileceğimi ve öğrenebileceğimi düşünmüyorum. Ayrıca hayatım boyunca görüşmek isteyeceğim harika arkadaşlar edindim. Hayatta bir kez yaşanacak bu muhteşem tecrübe için Honeywell’e teşekkür ederim.” şeklinde konuştu.
Özel Marmara Koleji 10.sınıf öğrencisi Hasan Alp Yurter, uzay kampında yaşadıklarıyla ilgili, “Asla unutamayacağım bir hafta ve eşsiz bir tecrübeydi. İyi arkadaşlar edindim. Uzaya bakış açım değişti. Diğer yandan, dünyanın dört bir yanından insanlarla zaman geçirmek ve farklı kültürlerden gelen insanlarla arkadaşlık kurmak çok heyecan vericiydi.” dedi.
Honeywell’in kurumsal vatandaşlık inisiyatifi olan Honeywell Hometown Solutions organizasyonu, 2010’dan bu yana Honeywell çalışanlarının katkısıyla 2.709 öğrenciye burs sağlandı. Öğrenciler başvuru içeriği, akademik başarıları ve toplumsal katılımı baz alan sıkı bir araştırma süreci sonucunda seçiliyor. Burs ücreti, yeme-içme ve konaklama ile program malzemeleri Honeywell ve Honeywell çalışanları tarafından yapılan finansal katkılarla karşılanıyor.
Son Güncelleme: Cuma, 22 Mart 2019 11:24
Gösterim: 980

