Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Yusuf Devran’ın yükseklisans sınavında öğrencileri fişlediği iddiasıyla açılan davada, mahkeme yapılan sınavı hukuka aykırı bularak iptal etti.

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Yusuf Devran tarafından yükseklisans sınavında yanına PKK anlamına gelen 'p' harfi konarak fişlendiğini, dekanın jüri üyelerine kendi listesini dayattığı ve sınavların şüpheli olduğunu iddia ederek İdare Mahkemesi'ne yürütmeyi durdurma için başvuran Azad Bedirhan'ı mahkeme haklı buldu.

Mahkeme kararında sözlü sınavda açıkça hukuka aykırılık olduğunu belirtti. Bedirhan yeniden sözlü sınava girecek.

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Dekan Prof.Dr. Yunus Devran’nın doktora ve yüksek lisans sınavında ‘kabul edilecekler’ listesi hazırladığı ve Doç.Dr. Gözde Yılmaz’ın listeleri imzalaması için tehdit ettiği iddia edilmişti. Dekan’ın ayrıca öğrencileri fişlediği de ileri sürülmüştü. 32 kişinin adının olduğu listede yedi öğrencinin yanında çeşitli harfler bulundugu idda edilmişti. 5 öğrenci dekan hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Fişlendiğini iddia eden, Kürt olduğunu çin bunları yaşadığını bir soruşturmasının bil olmadığını anlatan Halkla İlişkiler mezunu ve bölüm birincisi Azad Bedirhan, ayrıca idare mahkemesine de dava açmıştı.

Sözlü sınav komisyon üyeleri ayrı ayrı puanlama yapmamış 

İstanbul 10. İdare Mahkemesi, sözlü sınavda açıkça hukuka aykırılık olduğunu belirterek kararda şöyle dedi:

“...gönderilen bilgi ve belgelerden anlaşıldığı üzere; yapılan sözlü sınavda sözlü sınav komisyon üyelerinin her birinin ayrı ayrı verdikleri puanların olmadığı ve tüm komisyon üyelerinin tek bir değerlendirmesinin olduğu, davacıya sözlü sınavda hangi soruların sorulduğu, bu sorulara davacı tarafından verilen yanıtlara hangi puanların verildiği gibi hususların açıklığa kavuşturulmadığı, mülakat puanlaması yapılırken hangi kriterlere göre puanlama tablosunun oluşturulduğunun belli olmadığı, davacıya verilen puanlar için veya kırılan puanlar için hiçbir açıklamanın yapılmadığı anlaşılmaktadır.

Telafisi güç zararlar doğar 

Bu durumda; ölçme ve değerlendirme ilkesi uyarınca idarece, sınav komisyonu tarafından sınav öncesinde hazırlanarak tutanağa bağlanmış soruların ve cevap anahtarlarının ve sınav sırasında, davacıya sorulan soru ve verilen yanıtlara hangi komisyon üyesince, hangi notun taktir edildiğinin (düşük not verilmesi durumunda gerekçeleriyle) ortaya konulmasının gerektiğinden dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır... Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27.maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütmesinin durdurulmasına oybirliğiyle karar verildi.” arara göre düzgün ölçme ve değerlendirme kriterleri çerçevesinde Azad Bedirhan yeniden sözlü sınava girecek.

(radikal)

> Dekan Devran'ın şüpheli sınavı hukuka aykırı bulundu

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Yusuf Devran’ın yükseklisans sınavında öğrencileri fişlediği iddiasıyla açılan davada, mahkeme yapılan sınavı hukuka aykırı bularak iptal etti.

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Yusuf Devran tarafından yükseklisans sınavında yanına PKK anlamına gelen 'p' harfi konarak fişlendiğini, dekanın jüri üyelerine kendi listesini dayattığı ve sınavların şüpheli olduğunu iddia ederek İdare Mahkemesi'ne yürütmeyi durdurma için başvuran Azad Bedirhan'ı mahkeme haklı buldu.

Mahkeme kararında sözlü sınavda açıkça hukuka aykırılık olduğunu belirtti. Bedirhan yeniden sözlü sınava girecek.

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde Dekan Prof.Dr. Yunus Devran’nın doktora ve yüksek lisans sınavında ‘kabul edilecekler’ listesi hazırladığı ve Doç.Dr. Gözde Yılmaz’ın listeleri imzalaması için tehdit ettiği iddia edilmişti. Dekan’ın ayrıca öğrencileri fişlediği de ileri sürülmüştü. 32 kişinin adının olduğu listede yedi öğrencinin yanında çeşitli harfler bulundugu idda edilmişti. 5 öğrenci dekan hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Fişlendiğini iddia eden, Kürt olduğunu çin bunları yaşadığını bir soruşturmasının bil olmadığını anlatan Halkla İlişkiler mezunu ve bölüm birincisi Azad Bedirhan, ayrıca idare mahkemesine de dava açmıştı.

Sözlü sınav komisyon üyeleri ayrı ayrı puanlama yapmamış 

İstanbul 10. İdare Mahkemesi, sözlü sınavda açıkça hukuka aykırılık olduğunu belirterek kararda şöyle dedi:

“...gönderilen bilgi ve belgelerden anlaşıldığı üzere; yapılan sözlü sınavda sözlü sınav komisyon üyelerinin her birinin ayrı ayrı verdikleri puanların olmadığı ve tüm komisyon üyelerinin tek bir değerlendirmesinin olduğu, davacıya sözlü sınavda hangi soruların sorulduğu, bu sorulara davacı tarafından verilen yanıtlara hangi puanların verildiği gibi hususların açıklığa kavuşturulmadığı, mülakat puanlaması yapılırken hangi kriterlere göre puanlama tablosunun oluşturulduğunun belli olmadığı, davacıya verilen puanlar için veya kırılan puanlar için hiçbir açıklamanın yapılmadığı anlaşılmaktadır.

Telafisi güç zararlar doğar 

Bu durumda; ölçme ve değerlendirme ilkesi uyarınca idarece, sınav komisyonu tarafından sınav öncesinde hazırlanarak tutanağa bağlanmış soruların ve cevap anahtarlarının ve sınav sırasında, davacıya sorulan soru ve verilen yanıtlara hangi komisyon üyesince, hangi notun taktir edildiğinin (düşük not verilmesi durumunda gerekçeleriyle) ortaya konulmasının gerektiğinden dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır... Açıklanan nedenlerle; hukuka aykırılığı açık olan dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç zararlar doğabileceğinden 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27.maddesi uyarınca teminat alınmaksızın yürütmesinin durdurulmasına oybirliğiyle karar verildi.” arara göre düzgün ölçme ve değerlendirme kriterleri çerçevesinde Azad Bedirhan yeniden sözlü sınava girecek.

(radikal)

Son Güncelleme: Perşembe, 21 Şubat 2013 08:54

Gösterim: 1639

Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu (YAYFED), korsanla mücadele ve telif haklarıyla ilgili yaptığı açıklamada, genellikle okul ve üniversitelerde yapılan bir kitaptan fotokopi çekip çoğaltmanın suç olduğunu, 2 yıldan 4 yıla kadar hapis, 50-150 bin lira arası para cezası olduğunu belirtti

Korsanla mücadele çalışmaları kapsamında geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen 191 baskında, kitap, kitap kapağı, forma, kalıp, bandrol, matbaa makinasının yer aldığı toplam 1 milyon 207 bin 162 materyale el konulurken, 10 milyon 432 bin liralık korsan kitap ele geçirildi.

Türkiye’deki yayımcıların bir araya geldiği Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu (YAYFED), kuruluşundan bu yana geçen iki yıllık sürede Kültür ve Turizm ile İçişleri Bakanlıklarının destekleriyle korsan kitaba karşı etkin mücadele başlattı.

YAYFED tarafından düzenlenen, "Korsan kitapla mücadelede gelinen son nokta ve yükselen trend e-kitaptaki telif hakları" konulu basın toplantısı, Armada Hotel’de gerçekleştirildi.

Dünya kitap sektörü 111 milyar dolar

Toplantıda konuşan YAYFED Yönetim Kurulu Başkanı Bayram Murat, federasyonun, öncelikle fikri mülkiyet hukukunun güçlendirilmesi, yayımcıların yasalar nezdinde mali haklarının savunulması, fikri hak takibinin yapılması ve hak ihlallerinin önlenmesi, kayıt, tescil, bandrol ve sertifika konularında sektörün yönlendirilmesine çalıştığını belirtti.

Dünya kitap sektörünün 2012'de 111,6 milyar dolar büyüklüğe ulaştığını ifade eden Bayram Murat, 2009'de 700 milyon dolar olan Türkiye pazarının ise geçen yıl 2,5 milyar dolara yükseldiğini ifade etti. Türkiye'de geçen yıl 43 bin konu başlığında 298 milyon adet kitap basıldığını bildiren Murat, sektörde 3 bin yayıncı, 10 bin kitapçı ile 200 bin kişiye istihdam sağlandığını söyledi.

"Fotokopiyle çoğaltmak da suç"

Bir kitaptan fotokopi çekip çoğaltmanın da suç olduğunu, 2 yıldan 4 yıla kadar hapis, 50-150 bin lira arası para cezası olduğunu hatırlatan Bayram Murat, bu tip korsanlıkların genellikle okul ve üniversitelerde meydana geldiğini belirtti.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda genelge yayınladığını fakat bu işin suç olduğuna dikkat çekmek için gerekli takibi yapması gerektiğini anlatan Bayram Murat, "Üniversite ve Milli Eğitim okullarındaki akademik ve kültür kitaplarının fotokopi çekimleri, kırtasiyecilerin gerekli duyarlılığı göstermemeleri, insanların fikir hakkını bir hırsızlık olarak değerlendirmemesi korsanla mücadelede en büyük engeli oluşturuyor. Bu işi yapan insanlardan bir kısmı kasten, bir kısmı iyi niyetten bu suçu işlemeye devam ediyor. Hiçbir kitabı fotokopi ile çoğaltarak kitaptan daha ucuza mal etmek mümkün değil. Eğitim kurumlarının bu işe bulaşması bizi ciddi ümitsizliğe itiyor" dedi.

(kaynak Hürriyet)

> Kitaptan fotokopi çekip çoğaltmak suç

Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu (YAYFED), korsanla mücadele ve telif haklarıyla ilgili yaptığı açıklamada, genellikle okul ve üniversitelerde yapılan bir kitaptan fotokopi çekip çoğaltmanın suç olduğunu, 2 yıldan 4 yıla kadar hapis, 50-150 bin lira arası para cezası olduğunu belirtti

Korsanla mücadele çalışmaları kapsamında geçtiğimiz yıl gerçekleştirilen 191 baskında, kitap, kitap kapağı, forma, kalıp, bandrol, matbaa makinasının yer aldığı toplam 1 milyon 207 bin 162 materyale el konulurken, 10 milyon 432 bin liralık korsan kitap ele geçirildi.

Türkiye’deki yayımcıların bir araya geldiği Yayımcı Meslek Birlikleri Federasyonu (YAYFED), kuruluşundan bu yana geçen iki yıllık sürede Kültür ve Turizm ile İçişleri Bakanlıklarının destekleriyle korsan kitaba karşı etkin mücadele başlattı.

YAYFED tarafından düzenlenen, "Korsan kitapla mücadelede gelinen son nokta ve yükselen trend e-kitaptaki telif hakları" konulu basın toplantısı, Armada Hotel’de gerçekleştirildi.

Dünya kitap sektörü 111 milyar dolar

Toplantıda konuşan YAYFED Yönetim Kurulu Başkanı Bayram Murat, federasyonun, öncelikle fikri mülkiyet hukukunun güçlendirilmesi, yayımcıların yasalar nezdinde mali haklarının savunulması, fikri hak takibinin yapılması ve hak ihlallerinin önlenmesi, kayıt, tescil, bandrol ve sertifika konularında sektörün yönlendirilmesine çalıştığını belirtti.

Dünya kitap sektörünün 2012'de 111,6 milyar dolar büyüklüğe ulaştığını ifade eden Bayram Murat, 2009'de 700 milyon dolar olan Türkiye pazarının ise geçen yıl 2,5 milyar dolara yükseldiğini ifade etti. Türkiye'de geçen yıl 43 bin konu başlığında 298 milyon adet kitap basıldığını bildiren Murat, sektörde 3 bin yayıncı, 10 bin kitapçı ile 200 bin kişiye istihdam sağlandığını söyledi.

"Fotokopiyle çoğaltmak da suç"

Bir kitaptan fotokopi çekip çoğaltmanın da suç olduğunu, 2 yıldan 4 yıla kadar hapis, 50-150 bin lira arası para cezası olduğunu hatırlatan Bayram Murat, bu tip korsanlıkların genellikle okul ve üniversitelerde meydana geldiğini belirtti.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda genelge yayınladığını fakat bu işin suç olduğuna dikkat çekmek için gerekli takibi yapması gerektiğini anlatan Bayram Murat, "Üniversite ve Milli Eğitim okullarındaki akademik ve kültür kitaplarının fotokopi çekimleri, kırtasiyecilerin gerekli duyarlılığı göstermemeleri, insanların fikir hakkını bir hırsızlık olarak değerlendirmemesi korsanla mücadelede en büyük engeli oluşturuyor. Bu işi yapan insanlardan bir kısmı kasten, bir kısmı iyi niyetten bu suçu işlemeye devam ediyor. Hiçbir kitabı fotokopi ile çoğaltarak kitaptan daha ucuza mal etmek mümkün değil. Eğitim kurumlarının bu işe bulaşması bizi ciddi ümitsizliğe itiyor" dedi.

(kaynak Hürriyet)

Son Güncelleme: Perşembe, 21 Şubat 2013 10:45

Gösterim: 4002

Türkiye, Erzurum'da tek yumurta ikizleri 7 yaşındaki Tuğrulhan ve Timurhan'ı konuşuyor. İkizler farklı zaman dilimlerinde aynı şeyi yaşıyor. Birinin burnu kanasa diğerinin de kanıyor.

Güvenlik görevlisi olan baba Mustafa Bakır, "Timurhan'ın burnu kanadığı zaman 15 dakika sonra Tuğrulhan'ın da burnu kanıyor" dedi.

Merkez Yakutiye İlçesi Tebrizkapı Semtinde oturan Mustafa- Nurgül Bakır çiftinin tek yumurta ikizi oğulları farklı özellikleriyle çevredekileri şaşırtıyor.

Vali Hafız Paşa İlkokulu birinci sınıf öğrencisi Timurhan ve Tuğrulhan, benzerlikleri nedeniyle okulda arkadaşları ve öğretmenleri tarafından sürekli karıştırılıyor. Birbirlerinden bir an olsun ayrılmayan ve tıpa tıp benzeyen ikizlerden birinin başına ne gelirse diğeri de aynı olayı yaşıyor.

Şaşırtan benzer olaylar

Güvenlik görevlisi baba 33 yaşındaki Mustafa Bakır, ikizlerden birinin düştükten sonra diğerinin de belli bir süre sonra düştüğünü söyledi.

Çocuklarının çok hareketli olduğunu kaydeden Mustafa Bakır, ikizlerin doğumundan sonra kendisine 'duble baba' denildiğini belirterek şunları anlattı:

"Yazın Timurhan arkadaşlarıyla pikniğe gitmişti. Sıcak çay göğsüne dökülerek yanmıştı. Bir kaç saat sonra evde Tuğrulhan'ın göğsüne de çay döküldü ve yandı.

Geçen gün Tuğrulhan'ı çarşıya götürürken buzda kadı düştü. Evi aradığım zaman annesi Timurhan'ın da buzda kayıp düştüğünü ve bacağını incittiğini söyledi.

Akşam evde otururken Timurhan'ın burnu kanadı. Yaklaşık 15 dakika sonra ikizinin de burnu kanadı. Bu durum beni, eşimi, yakınlarımızı hayrete düşürüyor."

> Türkiye bu ikizleri konuşuyor

Türkiye, Erzurum'da tek yumurta ikizleri 7 yaşındaki Tuğrulhan ve Timurhan'ı konuşuyor. İkizler farklı zaman dilimlerinde aynı şeyi yaşıyor. Birinin burnu kanasa diğerinin de kanıyor.

Güvenlik görevlisi olan baba Mustafa Bakır, "Timurhan'ın burnu kanadığı zaman 15 dakika sonra Tuğrulhan'ın da burnu kanıyor" dedi.

Merkez Yakutiye İlçesi Tebrizkapı Semtinde oturan Mustafa- Nurgül Bakır çiftinin tek yumurta ikizi oğulları farklı özellikleriyle çevredekileri şaşırtıyor.

Vali Hafız Paşa İlkokulu birinci sınıf öğrencisi Timurhan ve Tuğrulhan, benzerlikleri nedeniyle okulda arkadaşları ve öğretmenleri tarafından sürekli karıştırılıyor. Birbirlerinden bir an olsun ayrılmayan ve tıpa tıp benzeyen ikizlerden birinin başına ne gelirse diğeri de aynı olayı yaşıyor.

Şaşırtan benzer olaylar

Güvenlik görevlisi baba 33 yaşındaki Mustafa Bakır, ikizlerden birinin düştükten sonra diğerinin de belli bir süre sonra düştüğünü söyledi.

Çocuklarının çok hareketli olduğunu kaydeden Mustafa Bakır, ikizlerin doğumundan sonra kendisine 'duble baba' denildiğini belirterek şunları anlattı:

"Yazın Timurhan arkadaşlarıyla pikniğe gitmişti. Sıcak çay göğsüne dökülerek yanmıştı. Bir kaç saat sonra evde Tuğrulhan'ın göğsüne de çay döküldü ve yandı.

Geçen gün Tuğrulhan'ı çarşıya götürürken buzda kadı düştü. Evi aradığım zaman annesi Timurhan'ın da buzda kayıp düştüğünü ve bacağını incittiğini söyledi.

Akşam evde otururken Timurhan'ın burnu kanadı. Yaklaşık 15 dakika sonra ikizinin de burnu kanadı. Bu durum beni, eşimi, yakınlarımızı hayrete düşürüyor."

Son Güncelleme: Çarşamba, 20 Şubat 2013 13:58

Gösterim: 1549

Nargilelik tütün mamulü içilen işyerine ait alan ve alanları düzenleyen yönetmelikte yapılan değişiklik Resmi Gazete’de yayımlandı. Yönetmeliğe göre, nargile içilen yerler eğitim kurumlarına en az 200 metre mesafede bulunacak

Nargilelik tütün mamulü içilen işyerine ait alan/alanlar okul öncesi eğitim kurumları, dershaneler, öğrenci yurtları, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk, orta ve lise öğrenim kurumlarına kapıdan kapıya en az 200 metre mesafede bulunabilecek.

Nargilelik Tütün Mamulü İçilen İşyerine Ait Alan/Alanlara Sunum Uygunluk Belgesi Verilmesi ile Bu Yerlerin İşletilmesinde Uyulması Gerekli Hususlar Hakkında Tebliğ, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Buna göre, nargilelik tütün mamulü içimi yapılan işyerine ait alan/alanlar için Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'ndan Nargilelik Tütün Mamulü Sunum Uygunluk Belgesi alınması zorunlu olacak.

Nargilelik tütün mamulü içilen işyerine ait alan/alanların, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte yer alan düzenlemelerle birlikte; okul öncesi eğitim kurumları, dershaneler, öğrenci yurtları, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk, orta ve lise öğrenim kurumlarına kapıdan kapıya en az 200 metre mesafede bulunacak

Nargilelik tütün içilen iş yerleri, okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk, orta, lise ve yükseköğretim kurumlarının; kültür ve sosyal hizmet binalarının; bu binaların müstakil yapıları ile bunların eklentileri ve bahçelerinin, yerleşke sınırları içinde faaliyet gösteriliyor ise buraların, kapalı ve açık alanlarında yer almayacak. Sağlık, kültür, sosyal hizmet ve spor hizmeti verilen yerlerin hizmetin ifa edildiği alanların müstakil yapıları ile bunların eklentileri ve bahçelerinin yerleşke sınırları içinde faaliyet gösteriliyor ise buraların, kapalı ve açık alanlarında bulunmayacak. Bu işyerlerinin ''kapalı alan'' tanımına girmeyen alana sahip olması gerekecek.

-Uyulması gereken hususlar-

Tütün ihtiva eden ve etmeyen, nargile aparatında tüketilen tüm ürünler onsekiz yaşını doldurmamış kişilere satılamayacak ve tüketimlerine sunulamayacak. İçime sunulan nargilelik tütün mamulleri, TS 13445 Nargilelik Tütün Mamulü Standardında belirtilen şekilde üretilip ambalajlanacak ve ilgili mevzuatına göre bandrollenecek.

Nargilelik tütün mamulü, içerisinde su bulunan geleneksel nargilelerde tüketilecek, dumanı direkt, nargile dışında başka araçlarla veya suyun dışındaki başka bir madde içerisinden geçirilerek tüketime sunulamayacak.

Nargilelik tütün mamulü içiminde kullanılan nargileler, her kullanımdan sonra içerisinde bulunan su değiştirilerek temizlenecek, üzerinde bulunan ve insan ağzıyla temas eden parçası (sipsi) her kullanımda yenilenecek, insan ağzıyla temas eden bu parça tek kullanımlık olacak.

İçimin yapıldığı alan/alanlarda herkes tarafından görülebilecek şekilde; tütün ürünleri kullanımının tehlikelerini anlatan ''yasal uyarı'' yazıları bulundurulacak.

Nargilelik tütün mamulünün içime sunulduğu işyerine ait alan/alanlarda her ne suretle olursa olsun, bu mamullerin tüketimini özendirici ve teşvik edici reklam, tanıtım, kampanya, promosyon veya herhangi bir etkinlik yapılamayacak. Bu yasaklar bilgi toplumu hizmetleri yoluyla yapılacak eylemleri de kapsayacak.

İçime sunulan nargilelik tütün mamulü, Kurumdan satış belgesi almış satıcılardan temin edilecek, bunlara ilişkin belgeler saklanıp ve gerektiğinde ilgililere ibraz edilecek. Nargilelik tütün mamulü gibi nargile aparatı ile tüketilen, tütün dışındaki hammaddelerden elde edilmiş bitkisel nargile veya bitkisel nargile melası benzeri ürünler içime sunulamayacak.

Nargile şişeleri üzerinde, usul ve esasları Kurumca belirlenen sağlık uyarıları bulundurulacak.

Nargilelik tütün mamulü içilen işyerine ait alan/alanlar ve burada tüketime sunulan ürünler mevzuatla verilen yetki çerçevesinde Kurum, mülki amirlikler ile diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından lüzum görülen hallerde incelenip denetlenebilecek. Kurum dışındaki ilgili merciler tarafından yapılan inceleme ve denetimler sırasında tespit edilen Kurum mevzuatına aykırı hususlar ve aykırılıklara ilişkin olarak yapılan işlemler onbeş gün içinde Kuruma ve/veya yetkili mercilere bildirilecek.

Bu Tebliğ hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında ilgili kanunlar uyarınca gerekli idari yaptırımlar uygulanacak.

Bu Tebliğin yayımlandığı tarihten önce faaliyette bulunan nargilelik tütün mamulü içilen işyerine ait alan/alanlar, en geç 27 Temmuz 2013 tarihine kadar bu Tebliğe uygun hale getirilecek.

> Nargileye 200 metre okul yasağı

Nargilelik tütün mamulü içilen işyerine ait alan ve alanları düzenleyen yönetmelikte yapılan değişiklik Resmi Gazete’de yayımlandı. Yönetmeliğe göre, nargile içilen yerler eğitim kurumlarına en az 200 metre mesafede bulunacak

Nargilelik tütün mamulü içilen işyerine ait alan/alanlar okul öncesi eğitim kurumları, dershaneler, öğrenci yurtları, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk, orta ve lise öğrenim kurumlarına kapıdan kapıya en az 200 metre mesafede bulunabilecek.

Nargilelik Tütün Mamulü İçilen İşyerine Ait Alan/Alanlara Sunum Uygunluk Belgesi Verilmesi ile Bu Yerlerin İşletilmesinde Uyulması Gerekli Hususlar Hakkında Tebliğ, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Buna göre, nargilelik tütün mamulü içimi yapılan işyerine ait alan/alanlar için Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'ndan Nargilelik Tütün Mamulü Sunum Uygunluk Belgesi alınması zorunlu olacak.

Nargilelik tütün mamulü içilen işyerine ait alan/alanların, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin Satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte yer alan düzenlemelerle birlikte; okul öncesi eğitim kurumları, dershaneler, öğrenci yurtları, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk, orta ve lise öğrenim kurumlarına kapıdan kapıya en az 200 metre mesafede bulunacak

Nargilelik tütün içilen iş yerleri, okul öncesi eğitim kurumlarının, dershaneler, özel eğitim ve öğretim kurumları dahil olmak üzere ilk, orta, lise ve yükseköğretim kurumlarının; kültür ve sosyal hizmet binalarının; bu binaların müstakil yapıları ile bunların eklentileri ve bahçelerinin, yerleşke sınırları içinde faaliyet gösteriliyor ise buraların, kapalı ve açık alanlarında yer almayacak. Sağlık, kültür, sosyal hizmet ve spor hizmeti verilen yerlerin hizmetin ifa edildiği alanların müstakil yapıları ile bunların eklentileri ve bahçelerinin yerleşke sınırları içinde faaliyet gösteriliyor ise buraların, kapalı ve açık alanlarında bulunmayacak. Bu işyerlerinin ''kapalı alan'' tanımına girmeyen alana sahip olması gerekecek.

-Uyulması gereken hususlar-

Tütün ihtiva eden ve etmeyen, nargile aparatında tüketilen tüm ürünler onsekiz yaşını doldurmamış kişilere satılamayacak ve tüketimlerine sunulamayacak. İçime sunulan nargilelik tütün mamulleri, TS 13445 Nargilelik Tütün Mamulü Standardında belirtilen şekilde üretilip ambalajlanacak ve ilgili mevzuatına göre bandrollenecek.

Nargilelik tütün mamulü, içerisinde su bulunan geleneksel nargilelerde tüketilecek, dumanı direkt, nargile dışında başka araçlarla veya suyun dışındaki başka bir madde içerisinden geçirilerek tüketime sunulamayacak.

Nargilelik tütün mamulü içiminde kullanılan nargileler, her kullanımdan sonra içerisinde bulunan su değiştirilerek temizlenecek, üzerinde bulunan ve insan ağzıyla temas eden parçası (sipsi) her kullanımda yenilenecek, insan ağzıyla temas eden bu parça tek kullanımlık olacak.

İçimin yapıldığı alan/alanlarda herkes tarafından görülebilecek şekilde; tütün ürünleri kullanımının tehlikelerini anlatan ''yasal uyarı'' yazıları bulundurulacak.

Nargilelik tütün mamulünün içime sunulduğu işyerine ait alan/alanlarda her ne suretle olursa olsun, bu mamullerin tüketimini özendirici ve teşvik edici reklam, tanıtım, kampanya, promosyon veya herhangi bir etkinlik yapılamayacak. Bu yasaklar bilgi toplumu hizmetleri yoluyla yapılacak eylemleri de kapsayacak.

İçime sunulan nargilelik tütün mamulü, Kurumdan satış belgesi almış satıcılardan temin edilecek, bunlara ilişkin belgeler saklanıp ve gerektiğinde ilgililere ibraz edilecek. Nargilelik tütün mamulü gibi nargile aparatı ile tüketilen, tütün dışındaki hammaddelerden elde edilmiş bitkisel nargile veya bitkisel nargile melası benzeri ürünler içime sunulamayacak.

Nargile şişeleri üzerinde, usul ve esasları Kurumca belirlenen sağlık uyarıları bulundurulacak.

Nargilelik tütün mamulü içilen işyerine ait alan/alanlar ve burada tüketime sunulan ürünler mevzuatla verilen yetki çerçevesinde Kurum, mülki amirlikler ile diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından lüzum görülen hallerde incelenip denetlenebilecek. Kurum dışındaki ilgili merciler tarafından yapılan inceleme ve denetimler sırasında tespit edilen Kurum mevzuatına aykırı hususlar ve aykırılıklara ilişkin olarak yapılan işlemler onbeş gün içinde Kuruma ve/veya yetkili mercilere bildirilecek.

Bu Tebliğ hükümlerine aykırı hareket edenler hakkında ilgili kanunlar uyarınca gerekli idari yaptırımlar uygulanacak.

Bu Tebliğin yayımlandığı tarihten önce faaliyette bulunan nargilelik tütün mamulü içilen işyerine ait alan/alanlar, en geç 27 Temmuz 2013 tarihine kadar bu Tebliğe uygun hale getirilecek.

Son Güncelleme: Çarşamba, 20 Şubat 2013 14:25

Gösterim: 2113

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, 1993-1994 yılları arasında kuyumculuk yaptığı ortaya çıktı. İstanbul Kuyumcular Odasına (İKO) kaydı da bulunan ve ‘’Kuyumcu-Satıcı’’ belgesi alan Erdoğan, bir yıl sonra aktif üyelikten ayrıldı ve ‘’Faaliyeti sona eren üye’’ statüsüne alındı.

İstanbul Kuyumcular Odası Başkanı Alaattin Kameroğlu, bankalara cumhuriyet altını alım satım yetkisi verilmesi ile ekmeklerine göz dikildiğini belirterek; Başbakan Erdoğan'ın da geçmişte kuyumculuk yaptığını ve esnafın halinden anladığını söyledi. Kameroğlu, "Bu soruna başbakanımız kısa zamanda çözüm bulacaktır. Bankacılık ve kuyumculuk sektörünün barış içerisinde iş yapacağı imkanı kavuşturacağını umuyorum." diye konuştu.

Türkiye Kuyumcu Oda ve Dernekleri, Ankara Sanayi ve Ticaret Odası (ASO)'nda gerçekleştirdiği basın toplantısında, bankaların cumhuriyet altını satışına başlamasının altın sektörüne olan etkileri ele alındı. Yastık altında yer alan altınların bankalar tarafından alımının altın sektörüne olan olumsuz etkilerinin paylaşıldığı toplantıda, Türkiye Kuyumcu ve Oda Dernekleri adına İstanbul Kuyumcular Odası Başkanı Alaattin Kameroğlu açıklama yaptı. Kameroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Kuyumcular Odasına yaptığı kaydı gösterdi. Başbakan Erdoğan'ın eski bir kuyumcu olduğunu ifade eden Kameroğlu, Erdoğan'ın 16.04.1993'te odaya kaydolduğunu 10 aylık bir kuyumculuk deneyiminin ardından 25.02.1994 yılında kaydına son verdiğini anlattı. Erdoğan'ın esnafın halinden anladığını belirten Kameroğlu, "Bu soruna başbakanımız kısa zamanda çözüm bulacaktır. Bankacılık ve kuyumculuk sektörünün barış içerisinde iş yapacağı imkanı kavuşturacağını umuyorum." ifadelerini kullandı.

> Başbakan'ın hiç bilinmeyen mesleği

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, 1993-1994 yılları arasında kuyumculuk yaptığı ortaya çıktı. İstanbul Kuyumcular Odasına (İKO) kaydı da bulunan ve ‘’Kuyumcu-Satıcı’’ belgesi alan Erdoğan, bir yıl sonra aktif üyelikten ayrıldı ve ‘’Faaliyeti sona eren üye’’ statüsüne alındı.

İstanbul Kuyumcular Odası Başkanı Alaattin Kameroğlu, bankalara cumhuriyet altını alım satım yetkisi verilmesi ile ekmeklerine göz dikildiğini belirterek; Başbakan Erdoğan'ın da geçmişte kuyumculuk yaptığını ve esnafın halinden anladığını söyledi. Kameroğlu, "Bu soruna başbakanımız kısa zamanda çözüm bulacaktır. Bankacılık ve kuyumculuk sektörünün barış içerisinde iş yapacağı imkanı kavuşturacağını umuyorum." diye konuştu.

Türkiye Kuyumcu Oda ve Dernekleri, Ankara Sanayi ve Ticaret Odası (ASO)'nda gerçekleştirdiği basın toplantısında, bankaların cumhuriyet altını satışına başlamasının altın sektörüne olan etkileri ele alındı. Yastık altında yer alan altınların bankalar tarafından alımının altın sektörüne olan olumsuz etkilerinin paylaşıldığı toplantıda, Türkiye Kuyumcu ve Oda Dernekleri adına İstanbul Kuyumcular Odası Başkanı Alaattin Kameroğlu açıklama yaptı. Kameroğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Kuyumcular Odasına yaptığı kaydı gösterdi. Başbakan Erdoğan'ın eski bir kuyumcu olduğunu ifade eden Kameroğlu, Erdoğan'ın 16.04.1993'te odaya kaydolduğunu 10 aylık bir kuyumculuk deneyiminin ardından 25.02.1994 yılında kaydına son verdiğini anlattı. Erdoğan'ın esnafın halinden anladığını belirten Kameroğlu, "Bu soruna başbakanımız kısa zamanda çözüm bulacaktır. Bankacılık ve kuyumculuk sektörünün barış içerisinde iş yapacağı imkanı kavuşturacağını umuyorum." ifadelerini kullandı.

Son Güncelleme: Perşembe, 21 Şubat 2013 08:53

Gösterim: 1883


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.