Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Yeni YÖK Yasası, Anayasa Uzlamşma Komisyonu’nda görüşülüyor. YÖK’ün yerine yeni kurulacak Yükseköğretim Düzenleme Kurulu (YDK) üzerine üyeler görüş birliğine vardı. Bununla birlikte bugüne kadar hep göz ardı edilen meslek yüksekokulları bu yeniden yapılandırma çalışmalarında yine üvey evlat muamelesi mi görecek?
Türkiye’de Yeni YÖK Yasası iler yüksek öğrenimin yeniden şekillendirmeye yönelik çalışmalar yapılıyor. Ama bugüne kadar hep göz ardı edilen meslek yüksekokulları bu yeniden yapılandırma çalışmalarında yine üvey evlat muamelesi görüyor. MYO’ların sorunlarını her fırsatta dile getiren Avrupa Meslek Yüksekokulu Mütevelli Heyet Başkanı Talip Emiroğlu, Meslek Yüksekokulları’nın işini daha iyi yapabilmesi için kurumsallaştırılması, itibarlaştırılması ve daha cazip hale getirilmesi gerektiğini söylüyor. MYO’ların hükümetten beklentilerini 4 maddede özetleyen Emiroğlu, “Türkiye’nin bugünde ve geleceğinde büyük ve çok değerli bir irade ve misyona sahip Sayın Başbakanımızın, Meslek Yüksekokullarımızın da önünü açacağına inanmaktayız.” diye konuşuyor.
MYO’lardan Başbakana çağrı:
Başbakanımızın MYO’ların önünü açacağına inanıyoruz
MYO’LARIN HÜKÜMETTEN BEKLENTİLERİ
1. Vakıf Meslek Yüksekokulları’nın 4 yıllık Yüksekokul haline dönüştürülmesi
2. Veya üniversite olabilmeleri için kolaylıklar sağlanması (Bugünkü mevzuata göre, Meslek Yüksekokulları’nın üniversiteye dönüşmeleri, sıfırdan üniversite kuranla aynı yükümlülüktedir. )
3. Meslek Yüksekokul mezunlarına askerlik kolaylığı getirilmeli (Bugünkü mevzuata göre, lise mezunlarıyla aynı statüde tutulmaktadır.)
4. Ön Lisans alan Meslek Yüksekokul mezunlarının lisans tamamlamaları için Dikey Geçiş Sınavları’ nın kolaylaştırılması gerekmektedir. (Bugünkü mevzuata göre, akademik olarak zaten zayıf olan bu öğrencilerin, bu denli zor Dikey Geçiş Sınavları’nda başarılı olma oranları çok düşük.)
Meslek Yüksekokullarına gelen öğrenci profilleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
Meslek Yüksekokullarını tercih eden öğrenciler %90’ı meslek lisesi mezunudur. Bu öğrenciler sınavsız kayıt yaptırma hakkına sahiptir. Diğer öğrenciler ise düz lise diye adlandırılan lise mezunu öğrencilerdir. Bu öğrencilerin akademik niteliğine bakıldığı zaman 2011-2012 öğretim yılı ölçütlerine göre YGS’den 140 puan ve üzeri alan öğrenciler, yüksekokullara kayıt yaptırma hakkına sahiptir. Bu nitelikleriyle öğrencilerin akademik altyapılarının yükseköğretimin gerektirdiği yeterliliğe sahip olmadığı görülmektedir.
MYO’LARA YOKSUL ÖĞRENCİLER GELİYOR
Meslek yüksekokulu tercih eden öğrencilerin ailelerin sosyoekonomik düzeyleri incelendiğinde öğrencilerin %80’lik bir oranda alt sosyoekonomik tabakaya ait olduğu, öğrenci bursla desteklenmediği takdirde öğretim hayatına devam edemeyeceği net bir şekilde görülüyor. Bu iki olgu göz önüne alındığı zaman meslek yüksekokullarının kalıcı bir kurumsallaşma ve finans yapısı oluşturma imkânı önemli ölçüde oluşmamaktadır. Bu olgular vakıflara bağlı meslek yüksekokullarının geleceği açısından büyük bir risk oluşturmaktadır. Bu okulların öğrenci gelirleriyle eğitim öğretime devam etmeleri bu koşullarda zor görülmektedir.
Meslek Yüksekokullarına devam eden öğrenciler kısa dönem askerlik hakkından yararlanabiliyorlar mı?
Maalesef yararlanamıyorlar. Bu da önümüzdeki ciddi engellerden bir diğeri… Meslek yüksekokullarının gelişmesindeki önemli engellerden bir tanesi de mezun erkek öğrencilerin askerlik yükümlülüklerini lise mezunları gibi uzun dönem yapmasıdır. Bu durum, erkek adaylarda yüksekokulların bir cazibesi olmadığı ya da kendisine bir katkısı olmadığı fikrini oluşturmaktadır. Meslek yüksekokullarının gelişmesindeki bir diğer engel, yüksekokullarının öğrencilerinin dikey geçiş imkânları mevcut yasalarda önemli ölçüde sınırlandırılmasıdır.
Bu olgular ülkemizin geleceği bakımından çok önemli bir misyona sahip mesleki eğitimi önemli ölçüde olumsuz etkilemekte ve meslek yüksekokullarını bir cazibe merkezi olmalarının önüne geçmektedir.
Meslek Yüksekokullarında 2 yıllık programlar yer alıyor. 4 yıllık programlar neden açılmıyor?
Çünkü 4 yıllık programların açılmasına izin verilmiyor. Bunu da anlamak mümkün değil. Mevcut haliyle vakıf meslek yüksekokulları sadece iki yıllık programlar açabiliyor. Yukarıda da bahsettiğim gibi mevcut koşullarıyla gelen öğrencinin akademik ve ekonomik yeterlilikleri bu kurumların kendi imkânlarıyla ayakta durmasına yetmiyor. Bu nedenlerden ötürü vakıf meslek yüksekokullarına dört yıllık program açma izni de verilmesi gerekir. Bu koşullar yerine getirildiği zaman akademik ve ekonomik bakımından daha yeterli öğrenciler de bu okulları tercih edeceği için bu kurumların finansal büyümeleri güçlenecek ve toplumun istikrarlı, yararlı ve verimli birer eğitim kurumu haline geleceklerdir.
Vakıf MYO’ları fakültelerden ayıran özellikleri nelerdir?
Bilindiği üzere yüksekokullar ile fakülteler arasında iki temel fark vardır. Bunlardan birincisi, fakültelerde bir bilim dalına yönelik eğitim verilirken yüksekokullarda bir mesleğe yönelik eğitim verilmesidir. İkincisi ise, fakültelerde daha ziyade teorik derslerin, yüksekokullarda ise uygulamalı derslerin, laboratuvar ve atölyelerin ağırlıkta olmasıdır.
İzin verilmesi halinde münferit Vakıf Meslek yüksekokullarının zaten varolan atölyeleri, laboratuvarları, 9 yıldır oluşturdukları mesleki eğitim konusunda artık uzmanlaşan öğretim elemanı portföyleri ve sağlam sektörel işbirlikleri ile 4 yıllık yüksekokul eğitimini de başarıyla sürdürecekleri kuşkusuzdur. Bu nedenle 2547 sayılı kanunun 3. Maddesinin değişik c fıkrası değiştirilerek veya henüz taslak halindeki yeni yükseköğretim kanununa ilgili maddeler eklenerek, mevcut vakıf meslek yüksekokulu mütevelli heyetlerine münferit yüksekokul kurma veya var olan münferit meslek yüksekokullarının 4 yıllık eğitim veren münferit yüksekokullara dönüştürülmesi kuşkusuz çok isabetli olacaktır. Bu düzenleme, aynı zamanda eğitimlerini bir vakıf meslek yüksekokulunda sürdüren öğrencilerin isterlerse mesleki eğitimlerini bulundukları kurumda DGS sınavı ile lisansa tamamlamalarının da önünü açacaktır.
ÜNİVERSİTE İÇİN 50 MİLYON TL DAHA İSTENİYOR
Vakıf Meslek Yüksekokulları’nın üniversiteye dönüşmesinde ne tür sorunlar yaşanıyor?
Meslek yüksekokullarının üniversite olma sürecinde de bir adaletsizlik yaşanmaktadır. Yüksek Öğretim Kurulu tarafından üniversite kurmanın önkoşulu olarak 50 milyon TL teminat istenmektedir. Meslek yüksekokulları kurmak için de 20 milyon TL teminat istenmektedir. Bu miktara üniversite açmak için gerekli fiziki, teknolojik, istihdam ve diğer giderler dâhil değildir. Vakıf meslek yüksekokulu üniversite olmak istediğinde mevcut 20 milyon TL yok sayılarak 50 milyon TL istenmektedir. Bu durum değiştirilerek eğitim öğretime devam eden meslek yüksekokullarının otuz milyon TL teminat göstermesi durumunda üniversite kurma yetkisi verilmelidir.
Türkiye’nin bugünde ve geleceğinde büyük ve çok değerli bir irade ve misyona sahip Sayın Başbakanımızın, Meslek Yüksekokullarımızın da önünü açacağına inanmaktayız.
Ülkemizde mesleki yükseköğretim, sekiz yarıyıllık eğitim veren yüksekokullar ve dört yarıyıllık eğitim veren meslek yüksekokulları tarafından sürdürülmektedir. 2003 yılında Anadolu Bil Meslek Yüksekokulu’nun kuruluşundan bu yana ülkemizde toplam 10 adet münferit vakıf meslek yüksekokulu kurulmuş (Anadolu Bil, Kavram, Beykoz, Plato, Nişantaşı, Gelişim, Gedik, Kapadokya, Avrupa, Faruk Saraç), bunların bir 4’ü kuruluş aşamasını tamamlayarak üniversiteye dönüşmüştür (Anadolu Bil, Nişantaşı, Gelişim, Gedik). Geri kalan 6’sı ise üniversite kurmamış ve mesleki eğitimde uzmanlaşmayı tercih etmiştir. Sözü edilen Vakıf meslek yüksekokulları aradan geçen 9 yıl boyunca ülkemiz ekonomisinin önemli ihtiyaçlarından biri olan ara eleman ihtiyacını en iyi şekilde karşılamaya çalışmışlar ve Türkiye yükseköğretiminin mesleki eğitim alanında uzmanlaşmışlardır. Ancak yükseköğretim mevzuatımızda vakıflar tarafından MYO’lar gibi meslek elemanı yetiştiren 4 yıllık münferit yüksekokullar kurulmasının önü kapalıdır.
Vakıf MYO’lar olarak YÖK’de temsil ediliyor musunuz?
Bağımsız vakıf meslek yüksekokulları bilindiği gibi herhangi bir üniversiteye bağlı olmadan, doğrudan Yükseköğretim Kurulu’na(YÖK)bağlı müstakil yükseköğretim kurumlarıdır. Akademik organları devlet yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar gibi düzenlenir ve onların görevlerini yerine getirir. Yöneticileri olan Müdürler de vakıf üniversiteleri gibi Yükseköğretim Kurulunun olumlu görüşü alınmak suretiyle atanırlar. Rektörler ile benzer görev ve sorumluluklara sahip olup, benzer kurullara başkanlık ederler, aynı denetim usul ve esaslarına tabidirler, hatta Mütevelli Heyetin kabul ettiği bütçe sınırları içinde vakıf üniversitesi rektörleri gibi ita amiridirler.
Ancak, Yükseköğretim Kurulu’nca düzenlenen çeşitli “Rektörler Çalıştayları’ na ve hatta Sn. Cumhurbaşkanımız tarafından Çankaya’da verilen Rektörler Yemeği’ne dahi davet edilen, her türlü milli bayramda il protokolünde yer alan meslek yüksekokulu müdürleri, “Üniversitelerarası Kurul” ve “Rektörler Komitesi”nde kendi yükseköğretim kurumlarını temsil edememektedirler.
Üniversite rektörleri ile bu denli örtüşen yetki, görev ve sorumlulukları üstlenen meslek yüksekokulu müdürlerinin de Rektörler Komitesi ve Üniversitelerarası Kurul’da yer alması, hem katılımcı demokrasi hem de ülkemiz ekonomisinin ihtiyacı olan mesleki eğitimin hakkettiği saygınlığa kavuşması için kuşkusuz büyük önem arz etmektedir.
MYO’LAR FAKÜLTE Mİ OLACAK?
“14.11.2012 Salı günü Ankara YÖK’te yapılan yeni “Yükseköğretim Kanun Taslağı” görüşmeleri esnasında YÖK Yürütme Kurulu üyesi Prof. Dr. Mehmet Şişman, taslakta neden “yüksekokul” ifadesinin bulunmadığını soran bir katılımcıya, “yüksekokullar kaldırılıp, fakültelere dönüştürülecekler. Bu nedenle taslakta bilerek yüksekokul ifadesini kullanmadıklarını söylemiştir.”
Avrupa Meslek Yüksekokulu hakkında?
Avrupa Eğitim Vakfı, bütün kazançlarını eğitimden edinen ve bütün kazançlarını eğitime yatıran, ülkemizin önde gelen eğitim girişimcilerinden biri olan Talip Emiroğlu tarafından 2 Temmuz 2010 tarihinde kurulmuştur. Bu vakfın en önemli yatırımı Avrupa Meslek Yüksekokulu’dur. Bu meslek yüksekokulu, 2 yıldır 4 program ile eğitim öğretim faaliyetlerine devam etmektedir. Bu okulda okuyan öğrencilerin %90’ı Avrupa Eğitim Vakıf ve YÖK tarafından çeşitli oranlarda burslarla desteklenmektedir. Vakfımız, İlköğretim ve lise düzeyinde her yıl 110 öğrenciye burs vermektedir. Diğer yükseköğretim kurumlarında öğretim gören 19 öğrenciye de vakfımızca burs verilmektedir.
AMYO, Zeytinburnu yerleşkesinde Çocuk Gelişimi, Bilgisayar Programcılığı, Aşçılık ve Uygulamalı İngilizce ve Çevirmenlik programlarında toplam 200 öğrenci öğretim görmektedir. Meslek Yüksekokulumuz eğitim-öğretim koşulları Yükseköğretim Kurumunun öngördüğü norm ve standartları yakalamıştır. Kent State Üniversitesi ile işbirliği yapmak suretiyle eğitim kalitesini yükseltmek, ortak akademik çalışmalar geliştirmek ve öğrencilerimizin uluslararası bir vizyona sahip olmalarını sağlamak için gerekli eğitim öğretim koşullarını hazırlamıştır. Bu işbirliği gelişerek devam etmektedir.
Ülkemizde Vakıflara Bağlı Kurulan Bağımsız Meslek Yüksekokulları:
• Adıgüzel Meslek Yüksekokulu
• Avrupa Meslek Yüksekokulu
• Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu
• Faruk Saraç Tasarım Meslek Yüksekokulu
• İstanbul Kavram Meslek Yüksekokulu
• İstanbul Şişli Meslek Yüksekokulu
• Kapadokya Meslek Yüksekokulu
• Plato Meslek Yüksekokulu
Meslek Yüksekokulu Olarak Kurulup Üniversiteye Dönüşen Kurumlar:
• Anadolu Bil Meslek Yüksekokulu
(Aydın Üniversitesi)
• Gelişim Meslek Yüksekokulu
(Gelişim Üniversitesi)
• Gedik Meslek Yüksekokulu
(Gedik Üniversitesi)
• Nişantaşı Meslek Yüksekokulu
(Nişantaşı Üniversitesi)
YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Yeni YÖK Yasası, Anayasa Uzlamşma Komisyonu’nda görüşülüyor. YÖK’ün yerine yeni kurulacak Yükseköğretim Düzenleme Kurulu (YDK) üzerine üyeler görüş birliğine vardı. Bununla birlikte bugüne kadar hep göz ardı edilen meslek yüksekokulları bu yeniden yapılandırma çalışmalarında yine üvey evlat muamelesi mi görecek?
Türkiye’de Yeni YÖK Yasası iler yüksek öğrenimin yeniden şekillendirmeye yönelik çalışmalar yapılıyor. Ama bugüne kadar hep göz ardı edilen meslek yüksekokulları bu yeniden yapılandırma çalışmalarında yine üvey evlat muamelesi görüyor. MYO’ların sorunlarını her fırsatta dile getiren Avrupa Meslek Yüksekokulu Mütevelli Heyet Başkanı Talip Emiroğlu, Meslek Yüksekokulları’nın işini daha iyi yapabilmesi için kurumsallaştırılması, itibarlaştırılması ve daha cazip hale getirilmesi gerektiğini söylüyor. MYO’ların hükümetten beklentilerini 4 maddede özetleyen Emiroğlu, “Türkiye’nin bugünde ve geleceğinde büyük ve çok değerli bir irade ve misyona sahip Sayın Başbakanımızın, Meslek Yüksekokullarımızın da önünü açacağına inanmaktayız.” diye konuşuyor.
MYO’lardan Başbakana çağrı:
Başbakanımızın MYO’ların önünü açacağına inanıyoruz
MYO’LARIN HÜKÜMETTEN BEKLENTİLERİ
1. Vakıf Meslek Yüksekokulları’nın 4 yıllık Yüksekokul haline dönüştürülmesi
2. Veya üniversite olabilmeleri için kolaylıklar sağlanması (Bugünkü mevzuata göre, Meslek Yüksekokulları’nın üniversiteye dönüşmeleri, sıfırdan üniversite kuranla aynı yükümlülüktedir. )
3. Meslek Yüksekokul mezunlarına askerlik kolaylığı getirilmeli (Bugünkü mevzuata göre, lise mezunlarıyla aynı statüde tutulmaktadır.)
4. Ön Lisans alan Meslek Yüksekokul mezunlarının lisans tamamlamaları için Dikey Geçiş Sınavları’ nın kolaylaştırılması gerekmektedir. (Bugünkü mevzuata göre, akademik olarak zaten zayıf olan bu öğrencilerin, bu denli zor Dikey Geçiş Sınavları’nda başarılı olma oranları çok düşük.)
Meslek Yüksekokullarına gelen öğrenci profilleri hakkında bilgi verebilir misiniz?
Meslek Yüksekokullarını tercih eden öğrenciler %90’ı meslek lisesi mezunudur. Bu öğrenciler sınavsız kayıt yaptırma hakkına sahiptir. Diğer öğrenciler ise düz lise diye adlandırılan lise mezunu öğrencilerdir. Bu öğrencilerin akademik niteliğine bakıldığı zaman 2011-2012 öğretim yılı ölçütlerine göre YGS’den 140 puan ve üzeri alan öğrenciler, yüksekokullara kayıt yaptırma hakkına sahiptir. Bu nitelikleriyle öğrencilerin akademik altyapılarının yükseköğretimin gerektirdiği yeterliliğe sahip olmadığı görülmektedir.
MYO’LARA YOKSUL ÖĞRENCİLER GELİYOR
Meslek yüksekokulu tercih eden öğrencilerin ailelerin sosyoekonomik düzeyleri incelendiğinde öğrencilerin %80’lik bir oranda alt sosyoekonomik tabakaya ait olduğu, öğrenci bursla desteklenmediği takdirde öğretim hayatına devam edemeyeceği net bir şekilde görülüyor. Bu iki olgu göz önüne alındığı zaman meslek yüksekokullarının kalıcı bir kurumsallaşma ve finans yapısı oluşturma imkânı önemli ölçüde oluşmamaktadır. Bu olgular vakıflara bağlı meslek yüksekokullarının geleceği açısından büyük bir risk oluşturmaktadır. Bu okulların öğrenci gelirleriyle eğitim öğretime devam etmeleri bu koşullarda zor görülmektedir.
Meslek Yüksekokullarına devam eden öğrenciler kısa dönem askerlik hakkından yararlanabiliyorlar mı?
Maalesef yararlanamıyorlar. Bu da önümüzdeki ciddi engellerden bir diğeri… Meslek yüksekokullarının gelişmesindeki önemli engellerden bir tanesi de mezun erkek öğrencilerin askerlik yükümlülüklerini lise mezunları gibi uzun dönem yapmasıdır. Bu durum, erkek adaylarda yüksekokulların bir cazibesi olmadığı ya da kendisine bir katkısı olmadığı fikrini oluşturmaktadır. Meslek yüksekokullarının gelişmesindeki bir diğer engel, yüksekokullarının öğrencilerinin dikey geçiş imkânları mevcut yasalarda önemli ölçüde sınırlandırılmasıdır.
Bu olgular ülkemizin geleceği bakımından çok önemli bir misyona sahip mesleki eğitimi önemli ölçüde olumsuz etkilemekte ve meslek yüksekokullarını bir cazibe merkezi olmalarının önüne geçmektedir.
Meslek Yüksekokullarında 2 yıllık programlar yer alıyor. 4 yıllık programlar neden açılmıyor?
Çünkü 4 yıllık programların açılmasına izin verilmiyor. Bunu da anlamak mümkün değil. Mevcut haliyle vakıf meslek yüksekokulları sadece iki yıllık programlar açabiliyor. Yukarıda da bahsettiğim gibi mevcut koşullarıyla gelen öğrencinin akademik ve ekonomik yeterlilikleri bu kurumların kendi imkânlarıyla ayakta durmasına yetmiyor. Bu nedenlerden ötürü vakıf meslek yüksekokullarına dört yıllık program açma izni de verilmesi gerekir. Bu koşullar yerine getirildiği zaman akademik ve ekonomik bakımından daha yeterli öğrenciler de bu okulları tercih edeceği için bu kurumların finansal büyümeleri güçlenecek ve toplumun istikrarlı, yararlı ve verimli birer eğitim kurumu haline geleceklerdir.
Vakıf MYO’ları fakültelerden ayıran özellikleri nelerdir?
Bilindiği üzere yüksekokullar ile fakülteler arasında iki temel fark vardır. Bunlardan birincisi, fakültelerde bir bilim dalına yönelik eğitim verilirken yüksekokullarda bir mesleğe yönelik eğitim verilmesidir. İkincisi ise, fakültelerde daha ziyade teorik derslerin, yüksekokullarda ise uygulamalı derslerin, laboratuvar ve atölyelerin ağırlıkta olmasıdır.
İzin verilmesi halinde münferit Vakıf Meslek yüksekokullarının zaten varolan atölyeleri, laboratuvarları, 9 yıldır oluşturdukları mesleki eğitim konusunda artık uzmanlaşan öğretim elemanı portföyleri ve sağlam sektörel işbirlikleri ile 4 yıllık yüksekokul eğitimini de başarıyla sürdürecekleri kuşkusuzdur. Bu nedenle 2547 sayılı kanunun 3. Maddesinin değişik c fıkrası değiştirilerek veya henüz taslak halindeki yeni yükseköğretim kanununa ilgili maddeler eklenerek, mevcut vakıf meslek yüksekokulu mütevelli heyetlerine münferit yüksekokul kurma veya var olan münferit meslek yüksekokullarının 4 yıllık eğitim veren münferit yüksekokullara dönüştürülmesi kuşkusuz çok isabetli olacaktır. Bu düzenleme, aynı zamanda eğitimlerini bir vakıf meslek yüksekokulunda sürdüren öğrencilerin isterlerse mesleki eğitimlerini bulundukları kurumda DGS sınavı ile lisansa tamamlamalarının da önünü açacaktır.
ÜNİVERSİTE İÇİN 50 MİLYON TL DAHA İSTENİYOR
Vakıf Meslek Yüksekokulları’nın üniversiteye dönüşmesinde ne tür sorunlar yaşanıyor?
Meslek yüksekokullarının üniversite olma sürecinde de bir adaletsizlik yaşanmaktadır. Yüksek Öğretim Kurulu tarafından üniversite kurmanın önkoşulu olarak 50 milyon TL teminat istenmektedir. Meslek yüksekokulları kurmak için de 20 milyon TL teminat istenmektedir. Bu miktara üniversite açmak için gerekli fiziki, teknolojik, istihdam ve diğer giderler dâhil değildir. Vakıf meslek yüksekokulu üniversite olmak istediğinde mevcut 20 milyon TL yok sayılarak 50 milyon TL istenmektedir. Bu durum değiştirilerek eğitim öğretime devam eden meslek yüksekokullarının otuz milyon TL teminat göstermesi durumunda üniversite kurma yetkisi verilmelidir.
Türkiye’nin bugünde ve geleceğinde büyük ve çok değerli bir irade ve misyona sahip Sayın Başbakanımızın, Meslek Yüksekokullarımızın da önünü açacağına inanmaktayız.
Ülkemizde mesleki yükseköğretim, sekiz yarıyıllık eğitim veren yüksekokullar ve dört yarıyıllık eğitim veren meslek yüksekokulları tarafından sürdürülmektedir. 2003 yılında Anadolu Bil Meslek Yüksekokulu’nun kuruluşundan bu yana ülkemizde toplam 10 adet münferit vakıf meslek yüksekokulu kurulmuş (Anadolu Bil, Kavram, Beykoz, Plato, Nişantaşı, Gelişim, Gedik, Kapadokya, Avrupa, Faruk Saraç), bunların bir 4’ü kuruluş aşamasını tamamlayarak üniversiteye dönüşmüştür (Anadolu Bil, Nişantaşı, Gelişim, Gedik). Geri kalan 6’sı ise üniversite kurmamış ve mesleki eğitimde uzmanlaşmayı tercih etmiştir. Sözü edilen Vakıf meslek yüksekokulları aradan geçen 9 yıl boyunca ülkemiz ekonomisinin önemli ihtiyaçlarından biri olan ara eleman ihtiyacını en iyi şekilde karşılamaya çalışmışlar ve Türkiye yükseköğretiminin mesleki eğitim alanında uzmanlaşmışlardır. Ancak yükseköğretim mevzuatımızda vakıflar tarafından MYO’lar gibi meslek elemanı yetiştiren 4 yıllık münferit yüksekokullar kurulmasının önü kapalıdır.
Vakıf MYO’lar olarak YÖK’de temsil ediliyor musunuz?
Bağımsız vakıf meslek yüksekokulları bilindiği gibi herhangi bir üniversiteye bağlı olmadan, doğrudan Yükseköğretim Kurulu’na(YÖK)bağlı müstakil yükseköğretim kurumlarıdır. Akademik organları devlet yükseköğretim kurumlarındaki akademik organlar gibi düzenlenir ve onların görevlerini yerine getirir. Yöneticileri olan Müdürler de vakıf üniversiteleri gibi Yükseköğretim Kurulunun olumlu görüşü alınmak suretiyle atanırlar. Rektörler ile benzer görev ve sorumluluklara sahip olup, benzer kurullara başkanlık ederler, aynı denetim usul ve esaslarına tabidirler, hatta Mütevelli Heyetin kabul ettiği bütçe sınırları içinde vakıf üniversitesi rektörleri gibi ita amiridirler.
Ancak, Yükseköğretim Kurulu’nca düzenlenen çeşitli “Rektörler Çalıştayları’ na ve hatta Sn. Cumhurbaşkanımız tarafından Çankaya’da verilen Rektörler Yemeği’ne dahi davet edilen, her türlü milli bayramda il protokolünde yer alan meslek yüksekokulu müdürleri, “Üniversitelerarası Kurul” ve “Rektörler Komitesi”nde kendi yükseköğretim kurumlarını temsil edememektedirler.
Üniversite rektörleri ile bu denli örtüşen yetki, görev ve sorumlulukları üstlenen meslek yüksekokulu müdürlerinin de Rektörler Komitesi ve Üniversitelerarası Kurul’da yer alması, hem katılımcı demokrasi hem de ülkemiz ekonomisinin ihtiyacı olan mesleki eğitimin hakkettiği saygınlığa kavuşması için kuşkusuz büyük önem arz etmektedir.
MYO’LAR FAKÜLTE Mİ OLACAK?
“14.11.2012 Salı günü Ankara YÖK’te yapılan yeni “Yükseköğretim Kanun Taslağı” görüşmeleri esnasında YÖK Yürütme Kurulu üyesi Prof. Dr. Mehmet Şişman, taslakta neden “yüksekokul” ifadesinin bulunmadığını soran bir katılımcıya, “yüksekokullar kaldırılıp, fakültelere dönüştürülecekler. Bu nedenle taslakta bilerek yüksekokul ifadesini kullanmadıklarını söylemiştir.”
Avrupa Meslek Yüksekokulu hakkında?
Avrupa Eğitim Vakfı, bütün kazançlarını eğitimden edinen ve bütün kazançlarını eğitime yatıran, ülkemizin önde gelen eğitim girişimcilerinden biri olan Talip Emiroğlu tarafından 2 Temmuz 2010 tarihinde kurulmuştur. Bu vakfın en önemli yatırımı Avrupa Meslek Yüksekokulu’dur. Bu meslek yüksekokulu, 2 yıldır 4 program ile eğitim öğretim faaliyetlerine devam etmektedir. Bu okulda okuyan öğrencilerin %90’ı Avrupa Eğitim Vakıf ve YÖK tarafından çeşitli oranlarda burslarla desteklenmektedir. Vakfımız, İlköğretim ve lise düzeyinde her yıl 110 öğrenciye burs vermektedir. Diğer yükseköğretim kurumlarında öğretim gören 19 öğrenciye de vakfımızca burs verilmektedir.
AMYO, Zeytinburnu yerleşkesinde Çocuk Gelişimi, Bilgisayar Programcılığı, Aşçılık ve Uygulamalı İngilizce ve Çevirmenlik programlarında toplam 200 öğrenci öğretim görmektedir. Meslek Yüksekokulumuz eğitim-öğretim koşulları Yükseköğretim Kurumunun öngördüğü norm ve standartları yakalamıştır. Kent State Üniversitesi ile işbirliği yapmak suretiyle eğitim kalitesini yükseltmek, ortak akademik çalışmalar geliştirmek ve öğrencilerimizin uluslararası bir vizyona sahip olmalarını sağlamak için gerekli eğitim öğretim koşullarını hazırlamıştır. Bu işbirliği gelişerek devam etmektedir.
Ülkemizde Vakıflara Bağlı Kurulan Bağımsız Meslek Yüksekokulları:
• Adıgüzel Meslek Yüksekokulu
• Avrupa Meslek Yüksekokulu
• Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu
• Faruk Saraç Tasarım Meslek Yüksekokulu
• İstanbul Kavram Meslek Yüksekokulu
• İstanbul Şişli Meslek Yüksekokulu
• Kapadokya Meslek Yüksekokulu
• Plato Meslek Yüksekokulu
Meslek Yüksekokulu Olarak Kurulup Üniversiteye Dönüşen Kurumlar:
• Anadolu Bil Meslek Yüksekokulu
(Aydın Üniversitesi)
• Gelişim Meslek Yüksekokulu
(Gelişim Üniversitesi)
• Gedik Meslek Yüksekokulu
(Gedik Üniversitesi)
• Nişantaşı Meslek Yüksekokulu
(Nişantaşı Üniversitesi)
YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Son Güncelleme: Salı, 26 Şubat 2013 18:56
Gösterim: 6192
Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullarda okutulan ders kitaplarıyla ilgili sansür skandallarının ardı arkası kesilmiyor. Bakanlık, son olarak Cem Karaca'nın da seslendirdiği Cahit Külebi’nin ‘Hikaye’ adlı şiirinde 'öp beni' sözcüğünü sansürledi.
Milli Eğitim Bakanlığı, sansür skandallarına bir yenisini daha ekledi. Ünlü şair Cahit Külebi’nin ‘Hikaye’ adlı şiirinden "Benim doğduğum köylerde / kuzey rüzgârları eserdi / ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır / öp biraz!" dizeleri silinerek, ‘öp beni kısmı yerine (...) üç nokta konuldu.
Milli Eğitim Bakanlığı’nda Ömer Dinçer döneminde “Fareler ve İnsanlar” ile “Şeker Portakalı” kitapları sakıncalı bulunmuş, Yunus Emre, Kaygusuz Abdal, Edip Cansever gibi Türk edebiyatının önde gelen şairlerinin şiirleri de makaslanmıştı. Sansür iddialarıyla ilgili bakanlık yaptığı açıklamada yapılanların sansür olmadığını belirtmişti
Onur Caymaz’ın bilgicagı.com sitesindeki haberine göre, bu sefer Cahit Külebi’nin “Hikâye” şiiri lise kitaplarında sansüre uğradı. 9’uncu sınıflarda okutulan ve editörlüğü Dr. Sakin Öner’in yaptığı ders kitabında Külebi’nin “Benim doğduğum köylerde / kuzey rüzgârları eserdi / ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır / öp biraz!" dizeleri silinerek, yerine (…) üç nokta konuldu.
Cahit Külebi’nin ‘Hikaye’ adlı şiirini Doğan Canku bestelemiş ve Cem Karaca’da o eşşis sesiyle yorumlamıştı
Cahit Külebi'nin şiirinin tamamı şöyleydi:
HİKÂYE
Senin dudakların pembe
Ellerin beyaz,
Al tut ellerimi bebek
Tut biraz!
Benim doğduğum köylerde
Ceviz ağaçları yoktu,
Ben bu yüzden serinliğe hasretim
Okşa biraz!
Benim doğduğum köylerde
Buğday tarlaları yoktu,
Dağıt saçlarını bebek
Savur biraz!
Benim doğduğum köyleri
Akşamları eşkıyalar basardı.
Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem
Konuş biraz!
Benim doğduğum köylerde
Kuzey rüzgârları eserdi,
Ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır
Öp biraz!
Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin!
Benim doğduğum köyler de güzeldi,
Sen de anlat doğduğun yerleri,
Anlat biraz!
YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullarda okutulan ders kitaplarıyla ilgili sansür skandallarının ardı arkası kesilmiyor. Bakanlık, son olarak Cem Karaca'nın da seslendirdiği Cahit Külebi’nin ‘Hikaye’ adlı şiirinde 'öp beni' sözcüğünü sansürledi.
Milli Eğitim Bakanlığı, sansür skandallarına bir yenisini daha ekledi. Ünlü şair Cahit Külebi’nin ‘Hikaye’ adlı şiirinden "Benim doğduğum köylerde / kuzey rüzgârları eserdi / ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır / öp biraz!" dizeleri silinerek, ‘öp beni kısmı yerine (...) üç nokta konuldu.
Milli Eğitim Bakanlığı’nda Ömer Dinçer döneminde “Fareler ve İnsanlar” ile “Şeker Portakalı” kitapları sakıncalı bulunmuş, Yunus Emre, Kaygusuz Abdal, Edip Cansever gibi Türk edebiyatının önde gelen şairlerinin şiirleri de makaslanmıştı. Sansür iddialarıyla ilgili bakanlık yaptığı açıklamada yapılanların sansür olmadığını belirtmişti
Onur Caymaz’ın bilgicagı.com sitesindeki haberine göre, bu sefer Cahit Külebi’nin “Hikâye” şiiri lise kitaplarında sansüre uğradı. 9’uncu sınıflarda okutulan ve editörlüğü Dr. Sakin Öner’in yaptığı ders kitabında Külebi’nin “Benim doğduğum köylerde / kuzey rüzgârları eserdi / ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır / öp biraz!" dizeleri silinerek, yerine (…) üç nokta konuldu.
Cahit Külebi’nin ‘Hikaye’ adlı şiirini Doğan Canku bestelemiş ve Cem Karaca’da o eşşis sesiyle yorumlamıştı
Cahit Külebi'nin şiirinin tamamı şöyleydi:
HİKÂYE
Senin dudakların pembe
Ellerin beyaz,
Al tut ellerimi bebek
Tut biraz!
Benim doğduğum köylerde
Ceviz ağaçları yoktu,
Ben bu yüzden serinliğe hasretim
Okşa biraz!
Benim doğduğum köylerde
Buğday tarlaları yoktu,
Dağıt saçlarını bebek
Savur biraz!
Benim doğduğum köyleri
Akşamları eşkıyalar basardı.
Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem
Konuş biraz!
Benim doğduğum köylerde
Kuzey rüzgârları eserdi,
Ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır
Öp biraz!
Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin!
Benim doğduğum köyler de güzeldi,
Sen de anlat doğduğun yerleri,
Anlat biraz!
YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Son Güncelleme: Çarşamba, 27 Şubat 2013 12:41
Gösterim: 3826
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), kaldırılıyor. Yerine ise Yükseköğretim Düzenleme Kurulu (YDK) geliyor.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu, YÖK'ün kaldırılmasına karar verdi. Ancak komisyon bu Kurum yerine Yükseköğretim Düzenleme Kurulu (YDK) adıyla yeni bir anayasal kurum oluşturulmasında uzlaştı.
Radikal Gazetesi’nin haberine göre, TBMM’de yeni Anayasa çalışmaları hızla devam ederken Anayasa Uzlaşma Komisyonu YÖK’ün kaldırılmasında tüm partilerle mutabakata ardı. Yeni Anayasa’daki maddeye göre, YÖK’ün yerine kurulacak YDK, yükseköğretimle ilgili planlamalar yapmak, görüş bildirmek ve eşgüdümü sağlamakla yetkili olacak. YDK’nın YÖK’te olduğu gibi üniversitelerle ilgili “yönetme, denetleme, bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirme” görevleri olmayacak.
YDK, “bilimsel ve akademik özgürlük, akademik ve kurumsal özerklik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve katılımcılık” ilkelerine uygun çalışmakla sorumlu olacak. YÖK 21 üyeden oluşarken, YDK 15 üyeden oluşacak. 9 üye Üniversitelerarası Kurul’da seçilecek, 6 üyeyi ise 330 oyla Meclis seçecek.
YDK’nın yetkileri Anayasa metnine şöyle yazıldı:
“Yükseköğretim kurumlarıyla toplumun çeşitli kesimleri arasında işbirliğini teşvik eder ve niteliği artırıcı önlemler alır. Üniversite, fakülte, yüksekokul ve enstitülerin kuruluşları ile programların açılması ve kapatılmasına ilişkin ölçütleri üniversitelerin görüşlerini alarak belirler. Yabancı diplomaların ve akademik unvanların denkliğini tanır. Yeni üniversitelerin kurulması konusunda görüş bildirir. Öğretim elemanı kadroları ve öğrenci kontenjanları ile ilgili temel ölçütleri belirler. Yükseköğretim kurumlarının faaliyetlerini değerlendirir, gerekli tedbirleri alır.”( radikal .com.tr)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Yükseköğretim Kurulu (YÖK), kaldırılıyor. Yerine ise Yükseköğretim Düzenleme Kurulu (YDK) geliyor.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu, YÖK'ün kaldırılmasına karar verdi. Ancak komisyon bu Kurum yerine Yükseköğretim Düzenleme Kurulu (YDK) adıyla yeni bir anayasal kurum oluşturulmasında uzlaştı.
Radikal Gazetesi’nin haberine göre, TBMM’de yeni Anayasa çalışmaları hızla devam ederken Anayasa Uzlaşma Komisyonu YÖK’ün kaldırılmasında tüm partilerle mutabakata ardı. Yeni Anayasa’daki maddeye göre, YÖK’ün yerine kurulacak YDK, yükseköğretimle ilgili planlamalar yapmak, görüş bildirmek ve eşgüdümü sağlamakla yetkili olacak. YDK’nın YÖK’te olduğu gibi üniversitelerle ilgili “yönetme, denetleme, bilimsel araştırma faaliyetlerini yönlendirme” görevleri olmayacak.
YDK, “bilimsel ve akademik özgürlük, akademik ve kurumsal özerklik, şeffaflık, hesap verebilirlik ve katılımcılık” ilkelerine uygun çalışmakla sorumlu olacak. YÖK 21 üyeden oluşarken, YDK 15 üyeden oluşacak. 9 üye Üniversitelerarası Kurul’da seçilecek, 6 üyeyi ise 330 oyla Meclis seçecek.
YDK’nın yetkileri Anayasa metnine şöyle yazıldı:
“Yükseköğretim kurumlarıyla toplumun çeşitli kesimleri arasında işbirliğini teşvik eder ve niteliği artırıcı önlemler alır. Üniversite, fakülte, yüksekokul ve enstitülerin kuruluşları ile programların açılması ve kapatılmasına ilişkin ölçütleri üniversitelerin görüşlerini alarak belirler. Yabancı diplomaların ve akademik unvanların denkliğini tanır. Yeni üniversitelerin kurulması konusunda görüş bildirir. Öğretim elemanı kadroları ve öğrenci kontenjanları ile ilgili temel ölçütleri belirler. Yükseköğretim kurumlarının faaliyetlerini değerlendirir, gerekli tedbirleri alır.”( radikal .com.tr)
Son Güncelleme: Salı, 26 Şubat 2013 07:30
Gösterim: 1569
Milli Eğitim Bakanlığı, ‘Taş Mektep’ isimli sinema filminin okullarda gösterilmesi ve teşvik edilmesi için genelge yayımladı
Milli Eğitim Bakanlığı, Bakan Nabi Avcı imzasıyla, ‘Taş Mektep’ adlı sinema filminin okullarda gösterilmesi ve öğrencilere teşvik edilmesi için bir genelge yayımladı. Genelgede, Türkiye’nin ilk liselerinden Kayseri Lisesi’nin 1920-21 tarihlerinde Kurtuluş Savaşı yıllarında 63 son sınıf öğrencisinin Sakarya Meydan Muharebesi’ne gidişini ve şehit düşmelerini anlattığı vurgulanarak, filmin okullarda gösterilmesinin uygun olduğu ve teşvik edilmesi belirtildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı, ‘Taş Mektep’ isimli sinema filminin okullarda gösterilmesi ve teşvik edilmesi için genelge yayımladı
Milli Eğitim Bakanlığı, Bakan Nabi Avcı imzasıyla, ‘Taş Mektep’ adlı sinema filminin okullarda gösterilmesi ve öğrencilere teşvik edilmesi için bir genelge yayımladı. Genelgede, Türkiye’nin ilk liselerinden Kayseri Lisesi’nin 1920-21 tarihlerinde Kurtuluş Savaşı yıllarında 63 son sınıf öğrencisinin Sakarya Meydan Muharebesi’ne gidişini ve şehit düşmelerini anlattığı vurgulanarak, filmin okullarda gösterilmesinin uygun olduğu ve teşvik edilmesi belirtildi.
Son Güncelleme: Salı, 26 Şubat 2013 11:15
Gösterim: 2437
Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Ali Demir, 24 Mart’ta yapılacak YGS sınavında YÖK aldığı din sorusu kararını uygulayacaklarını belirtti
Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Ali Demir, ''Bildiğiniz gibi üniversite giriş sistemi YÖK'ün kontrolü altında. YÖK'ün aldığı kararların biz uygulayıcısıyız. Son YÖK toplantısında 'Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden zorunlu olmayan veya farklı bir müfredat alanlara 5 felsefe sorusu sorulsun' diye karar alındı. Bu kararı, 24 Mart'ta yapılacak sınavda uygulayacağız'' dedi.
ÖSYM Başkanı Demir, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Senato Salonu'nda düzenlenen, ''ÖSYM Durum Analizi ve İstişare Toplantısı''na katıldı.
Demir, burada yaptığı konuşmada, Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nda (YGS), Yüksek Öğretim Kurumu'nun (YÖK), ortaöğretim kurumlarında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi'ni almak zorunda olmayan veya farklı müfredatla alan öğrencilerin, 2013-YGS Sosyal Bilimler testinde yer alan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi sorularından muaf tutulmasına ve söz konusu öğrencilere felsefe alanından 5 soru sorulmasına karar verdiğini hatırlattı.
YGS'nin 24 Martta yapılacağını ifade eden Demir, ''Bildiğiniz gibi üniversite giriş sistemi YÖK'ün kontrolü altında. YÖK'ün aldığı kararların biz uygulayıcısıyız. Son YÖK toplantısında 'Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden zorunlu olmayan veya farklı bir müfredat alanlara 5 felsefe sorusu sorulsun' diye karar alındı. Bu kararı, 24 Mart'ta yapılacak sınavda uygulayacağız. Dolayısıyla Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi'nden almak zorunda olmayan ya da farklı bir müfredatla almak durumunda olan adaylarımız 5 felsefe sorusuyla değerlendirilecek, özellikle bu durumda olan adayları belki de rahatlatan bir karar oldu. Biz de bunu uygulayacağız'' diye konuştu.
ÖSYM Durum Analizi ve İstişare Toplantısı'nın yedincisini Ağrı'da yaptıklarını belirten Demir, ÖSYM'nin son 2 yılda yaşadığı süreci, rektörlerle paylaşacaklarını ve ÖSYM'nin gelecekte yapacakları çalışmalar hakkında da bilgi vereceklerini söyledi.
Demir, daha önce İstanbul, Sakarya, Malatya, Manisa ve Ankara'da da bu toplantıyı yaptıklarını ifade ederek, bugün de Ağrı'da yapılan bu toplantıyla tüm rektörlerle görüşme imkanı bulduklarını kaydetti.
Bu toplantıların, ÖSYM için yararlı olacağını belirten Demir, ''2010'da aldığımız ÖSYM'yi bugün ne duruma getirdiğimizi, sınavlarda hak ve adaleti tesis etmek adına yaptığımız sınav güvenliği çalışmalarını paylaşacak ve sayın rektörlere bundan sonraki çalışmaları sunup görüş ve önerilerini alacağız'' dedi.
Ağrı Valisi Mehmet Tekinarslan'a teşekkür eden Demir, Tekinarslan'ın, ÖSYM'nin, özerk bir kurum olduğu dönemde ilk yönetim kurulu üyelerinden biri olduğunu hatırlattı.
Demir, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörü Prof Dr. İrfan Aslan'a da organizasyon için teşekkür etti.
Bölgedeki üniversite rektörlerinin katılımıyla gerçekleşen toplantı, basına kapalı devam etti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Ali Demir, 24 Mart’ta yapılacak YGS sınavında YÖK aldığı din sorusu kararını uygulayacaklarını belirtti
Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Ali Demir, ''Bildiğiniz gibi üniversite giriş sistemi YÖK'ün kontrolü altında. YÖK'ün aldığı kararların biz uygulayıcısıyız. Son YÖK toplantısında 'Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden zorunlu olmayan veya farklı bir müfredat alanlara 5 felsefe sorusu sorulsun' diye karar alındı. Bu kararı, 24 Mart'ta yapılacak sınavda uygulayacağız'' dedi.
ÖSYM Başkanı Demir, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Senato Salonu'nda düzenlenen, ''ÖSYM Durum Analizi ve İstişare Toplantısı''na katıldı.
Demir, burada yaptığı konuşmada, Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nda (YGS), Yüksek Öğretim Kurumu'nun (YÖK), ortaöğretim kurumlarında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi'ni almak zorunda olmayan veya farklı müfredatla alan öğrencilerin, 2013-YGS Sosyal Bilimler testinde yer alan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi sorularından muaf tutulmasına ve söz konusu öğrencilere felsefe alanından 5 soru sorulmasına karar verdiğini hatırlattı.
YGS'nin 24 Martta yapılacağını ifade eden Demir, ''Bildiğiniz gibi üniversite giriş sistemi YÖK'ün kontrolü altında. YÖK'ün aldığı kararların biz uygulayıcısıyız. Son YÖK toplantısında 'Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden zorunlu olmayan veya farklı bir müfredat alanlara 5 felsefe sorusu sorulsun' diye karar alındı. Bu kararı, 24 Mart'ta yapılacak sınavda uygulayacağız. Dolayısıyla Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi'nden almak zorunda olmayan ya da farklı bir müfredatla almak durumunda olan adaylarımız 5 felsefe sorusuyla değerlendirilecek, özellikle bu durumda olan adayları belki de rahatlatan bir karar oldu. Biz de bunu uygulayacağız'' diye konuştu.
ÖSYM Durum Analizi ve İstişare Toplantısı'nın yedincisini Ağrı'da yaptıklarını belirten Demir, ÖSYM'nin son 2 yılda yaşadığı süreci, rektörlerle paylaşacaklarını ve ÖSYM'nin gelecekte yapacakları çalışmalar hakkında da bilgi vereceklerini söyledi.
Demir, daha önce İstanbul, Sakarya, Malatya, Manisa ve Ankara'da da bu toplantıyı yaptıklarını ifade ederek, bugün de Ağrı'da yapılan bu toplantıyla tüm rektörlerle görüşme imkanı bulduklarını kaydetti.
Bu toplantıların, ÖSYM için yararlı olacağını belirten Demir, ''2010'da aldığımız ÖSYM'yi bugün ne duruma getirdiğimizi, sınavlarda hak ve adaleti tesis etmek adına yaptığımız sınav güvenliği çalışmalarını paylaşacak ve sayın rektörlere bundan sonraki çalışmaları sunup görüş ve önerilerini alacağız'' dedi.
Ağrı Valisi Mehmet Tekinarslan'a teşekkür eden Demir, Tekinarslan'ın, ÖSYM'nin, özerk bir kurum olduğu dönemde ilk yönetim kurulu üyelerinden biri olduğunu hatırlattı.
Demir, Ağrı İbrahim Çeçen Üniversitesi Rektörü Prof Dr. İrfan Aslan'a da organizasyon için teşekkür etti.
Bölgedeki üniversite rektörlerinin katılımıyla gerçekleşen toplantı, basına kapalı devam etti.
Son Güncelleme: Pazartesi, 25 Şubat 2013 17:10
Gösterim: 1620