Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Devletin özel okullara teşvik vereceğini açıklamasını, okullaşma oranı yüzde 3 civarında seyreden özel eğitim kurumları açısından son derece olumlu bir adım olarak değerlendiren Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan, 1500 TL teşvikin başlangıç için iyi bir rakam olduğunu düşünüyor.

özel okullarGülan, bu desteğin büyük şehirler dışında öğrenci sayısını ikiye katlayacağını, büyük şehirlerde ise veliye rahat nefes aldıracağını vurgulayarak, “Tüm gelişmiş ülkelerde bu tarz katkılar var. Örneğin Amerika Houston’da öğrenci başına destek 8 bin ABD Doları seviyesinde. Bu destek 5-8 bin TL’ler seviyesine çıkarsa öğrenci oranı kısa vadede %10’lara öğretmen sayısı da 150 binlere yükselebilir” diye konuşuyor.

Öncelikle Türkiye’de özel okul işletmeciliğinin bugün itibariyle ulaştığı konum ve büyüklük hakkında bilgi verir misiniz?

Şu an için özel okul sektöründe 3 bin 600 civarında özel okul bulunuyor, bu okullarda yaklaşık 495 bin öğrenci öğrenim görürken, 59 bin öğretmen de görev yapıyor. Kesin olmamakla birlikte yıllık işlem hacmi 5-6 milyar TL civarında... Öğrenci sayısı açısından özel okullaşma oranı ise %3 civarında seyrediyor.

Türkiye’deki özel okul sektörünü Avrupa ile kıyasladığınızda nasıl bir tablo ortaya çıkıyor?

Öğrenci sayısı açısından bakıldığında 495 bin öğrenci, bazı Avrupa ülkelerinin toplam öğrenci sayısından bile fazla! Ancak %3 okullaşma oranı gelişmiş ülkeler ortalaması olan % 25’in çok gerisinde yer alıyor. Bunu ancak ülkenin ekonomik göstergeleri ve toplumun eğitime yönelik verdiği önemle açıklayabiliriz. Birleşmeler sağlıklı ortamlar ve şartlarda gerçekleşiyorsa ekonomik dayanma gücü kazanma anlamında önemlidir. Ancak dernek olarak eğitimin kişiye özel ve son derece önemli bir konu olduğunu düşünmekteyiz. Bu nedenle sağlıksız zincirleşmelere ve yurtdışından kar amaçlı geldiğini düşündüğümüz yabancı yatırımlara tedbirli yaklaşmaktayız.

MEVCUT OKULLAR REKABET EDEMEYEREK KAPANABİLİR 

Başbakan Erdoğan’ın, dershaneleri kaldırıp, özel okulları teşvik edeceklerini açıklamasından sonra harekete geçen MEB ve Maliye Bakanlığı, ‘Özel Eğitim Kurumlarına Teşvik Yasası’nın taslağını hazırladı. Bu önemli adıma yönelik görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?

Bugün özel okullar yarı kapasite ile çalışıyor. Yani özel okulların yarısı boş! Hal böyleyken dershanelerin özel okula dönüşmesi pek mümkün gözükmüyor. Ayrıca dershanelere olan ihtiyaç ortadan kalkmadan dershaneler kapanmaz veya dönüşmez. Bunun dışında mevcut okullar çok büyük sıkıntı içindeyken yeni açılacak okullara 5. bölge teşvikleri verilmesi de sağlıklı değil. Bu durumda ya mevcut okullar rekabet edemeyerek kapanacak ya da yeni açılanlarda dahil tüm okullar sıkıntı çekecek. Bu anlamda özel okulda okuyacak öğrenci ailelerine 1500 TL destek verilmesi öncelikle uygulamaya alınması gereken teşviktir.

ÖZEL OKULCULUK ‘MARKETÇİLİK’ ANLAYIŞI İLE BÜYÜMEMELİ

Özel okulların eğitimden aldığı payın üç yıl içinde en az ikiye katlanacağı öngörülürken, bu kapsamda özel sermaye fonlarının da bu alana ilgisinin artacağı tahmin ediliyor. Sizce sektördeki yabancı sermayenin artışı beraberinde hangi artıları/eksileri getirir?

Yatırım teşvikleri ile birlikte yabancı sermaye ve zincirler daha güçlü duruma gelerek mevcut küçük okulların ortadan kalkmasına neden olabilirler. Dolayısı ile özel öğretimde yerli sermaye payı yabancı sermayeye doğru kayabilir. Eğitimde tekelleşmeler, yabancı sermayenin payının artması ile ilgili stratejik kararlar daha ziyade Bakanlığın ve Hükümetin dikkatle takip etmesi gereken konulardır. Bize düşen eğitimde kişiye özel yaklaşımın önemli olduğu ilkesi ile mevcut okulların rekabet gücünü artırarak korumak ve toplumu bilinçlendirmek... Temelde eğitimin marketçilik veya fast food zincirleri ile paralellik göstermediğini savunup zincirleşmenin de isim satma ile değil, kendilerinin yeni okullar kurması ile büyümesini savunmaktayız.

Özel okulların kısa, orta ve uzun vadeli yol haritası hangi başlıklardan oluşuyor?

Sektör, kısa vadede değişen kanun ve yönetmeliklerin bir eğitim reformu haline gelmesi için çalışmalar yapacak. Orta vadede okulların eğitim yönlerini güçlendirmenin yanında ekonomik yapılarını da güçlendirme çalışmalarına devam edilecek. Uzun vadede, yani 2023 ve ötesi için amacımız özel okulculuktan ziyade Türkiye’nin dünyadaki en gelişmiş 10 ekonomi arasına girmesi için eğitim desteğinin sağlanmasıdır.

1+5+3+4’Ü DE TALEP EDEBİLİRDİK!

4+4+4 uygulamasının özel okullara yönelik yansımaları sizce nasıl olacak?

4+4+4, geçmişte de eğitim “8 yıl zorunlu ama kesintili olmalı” diyen bir dernek açısından beklenen bir sonuç... Ancak eğitimin kesintilerinden ve kesintilerin rastladığı yıllardan çok program bütünlüğü ve müfredat önem taşıyor. Örneğin bize kalsa 1+5+3+4 talep edebilir, isteyen okullar hazırlık açsınlar diyebilir ve birinci sınıfa 72 ayını dolduran çocuklar gitsin isteyebilirdik. Şimdi talep ve görüşlerimizi de ileterek yönetmeliklerin oluşmasını beklemek ve sistemi her yıl geri beslemelerle güçlendirmek durumundayız.

YAPILAN YANLIŞLAR TÜM SEKTÖRE MAL EDİLMESİN

Rekabete katılmak için küçük okulların birleşerek zincir okullar haline geleceği veya büyük zincirlerin küçük okulları alacağı öngörülüyor. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?

Şu ana kadar zincirler genellikle zayıflayan okulları alarak veya isim satarak büyümesini sürdürüyor. Çok az sayıda arazi ve bina yatırımı yapılırken, genellikle kiralama yöntemi seçiliyor. Bu hareket tarzı, yatırımın hızlı büyümesi ile açıklanabileceği gibi yatırımın kısa sürede el değiştirerek kâr etme amacında olması gibi de yorumlanabilir. Dolayısı ile sonucu zaman gösterecek.

Dernek bünyesindeki bağımsız okulların da en azından reklam, tanıtım, öğrenci bulma, hizmet içi eğitim, ölçme değerlendirme, soru bankası, yönetim programları, satın alma gibi konularda zincir benzeri yapı oluşturma beklentileri bulunuyor. Dernek yönetimi bu konuda yasal zemin araştırması yapıyor. Benim şahsi görüşüm ise okullardaki zincirleşme durumunun market-bakkal örneğine pek benzemeyeceği yönünde... Zincirlerin kaliteli eğitim veren kurumlarla uzun vadede rekabet edemeyeceğini ama kısa vadede ciddi zarar vereceğini düşünmekteyim. En üzücü olan ise kısa vadede verilen bu zarar tüm özel okulculuğa mal edilebilir. Yani yapılan yanlışlar, her özel okulda varmış gibi düşünülebilir.

> Türkiye'de özel okullar ve geleceği

Devletin özel okullara teşvik vereceğini açıklamasını, okullaşma oranı yüzde 3 civarında seyreden özel eğitim kurumları açısından son derece olumlu bir adım olarak değerlendiren Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan, 1500 TL teşvikin başlangıç için iyi bir rakam olduğunu düşünüyor.

özel okullarGülan, bu desteğin büyük şehirler dışında öğrenci sayısını ikiye katlayacağını, büyük şehirlerde ise veliye rahat nefes aldıracağını vurgulayarak, “Tüm gelişmiş ülkelerde bu tarz katkılar var. Örneğin Amerika Houston’da öğrenci başına destek 8 bin ABD Doları seviyesinde. Bu destek 5-8 bin TL’ler seviyesine çıkarsa öğrenci oranı kısa vadede %10’lara öğretmen sayısı da 150 binlere yükselebilir” diye konuşuyor.

Öncelikle Türkiye’de özel okul işletmeciliğinin bugün itibariyle ulaştığı konum ve büyüklük hakkında bilgi verir misiniz?

Şu an için özel okul sektöründe 3 bin 600 civarında özel okul bulunuyor, bu okullarda yaklaşık 495 bin öğrenci öğrenim görürken, 59 bin öğretmen de görev yapıyor. Kesin olmamakla birlikte yıllık işlem hacmi 5-6 milyar TL civarında... Öğrenci sayısı açısından özel okullaşma oranı ise %3 civarında seyrediyor.

Türkiye’deki özel okul sektörünü Avrupa ile kıyasladığınızda nasıl bir tablo ortaya çıkıyor?

Öğrenci sayısı açısından bakıldığında 495 bin öğrenci, bazı Avrupa ülkelerinin toplam öğrenci sayısından bile fazla! Ancak %3 okullaşma oranı gelişmiş ülkeler ortalaması olan % 25’in çok gerisinde yer alıyor. Bunu ancak ülkenin ekonomik göstergeleri ve toplumun eğitime yönelik verdiği önemle açıklayabiliriz. Birleşmeler sağlıklı ortamlar ve şartlarda gerçekleşiyorsa ekonomik dayanma gücü kazanma anlamında önemlidir. Ancak dernek olarak eğitimin kişiye özel ve son derece önemli bir konu olduğunu düşünmekteyiz. Bu nedenle sağlıksız zincirleşmelere ve yurtdışından kar amaçlı geldiğini düşündüğümüz yabancı yatırımlara tedbirli yaklaşmaktayız.

MEVCUT OKULLAR REKABET EDEMEYEREK KAPANABİLİR 

Başbakan Erdoğan’ın, dershaneleri kaldırıp, özel okulları teşvik edeceklerini açıklamasından sonra harekete geçen MEB ve Maliye Bakanlığı, ‘Özel Eğitim Kurumlarına Teşvik Yasası’nın taslağını hazırladı. Bu önemli adıma yönelik görüşlerinizi öğrenebilir miyiz?

Bugün özel okullar yarı kapasite ile çalışıyor. Yani özel okulların yarısı boş! Hal böyleyken dershanelerin özel okula dönüşmesi pek mümkün gözükmüyor. Ayrıca dershanelere olan ihtiyaç ortadan kalkmadan dershaneler kapanmaz veya dönüşmez. Bunun dışında mevcut okullar çok büyük sıkıntı içindeyken yeni açılacak okullara 5. bölge teşvikleri verilmesi de sağlıklı değil. Bu durumda ya mevcut okullar rekabet edemeyerek kapanacak ya da yeni açılanlarda dahil tüm okullar sıkıntı çekecek. Bu anlamda özel okulda okuyacak öğrenci ailelerine 1500 TL destek verilmesi öncelikle uygulamaya alınması gereken teşviktir.

ÖZEL OKULCULUK ‘MARKETÇİLİK’ ANLAYIŞI İLE BÜYÜMEMELİ

Özel okulların eğitimden aldığı payın üç yıl içinde en az ikiye katlanacağı öngörülürken, bu kapsamda özel sermaye fonlarının da bu alana ilgisinin artacağı tahmin ediliyor. Sizce sektördeki yabancı sermayenin artışı beraberinde hangi artıları/eksileri getirir?

Yatırım teşvikleri ile birlikte yabancı sermaye ve zincirler daha güçlü duruma gelerek mevcut küçük okulların ortadan kalkmasına neden olabilirler. Dolayısı ile özel öğretimde yerli sermaye payı yabancı sermayeye doğru kayabilir. Eğitimde tekelleşmeler, yabancı sermayenin payının artması ile ilgili stratejik kararlar daha ziyade Bakanlığın ve Hükümetin dikkatle takip etmesi gereken konulardır. Bize düşen eğitimde kişiye özel yaklaşımın önemli olduğu ilkesi ile mevcut okulların rekabet gücünü artırarak korumak ve toplumu bilinçlendirmek... Temelde eğitimin marketçilik veya fast food zincirleri ile paralellik göstermediğini savunup zincirleşmenin de isim satma ile değil, kendilerinin yeni okullar kurması ile büyümesini savunmaktayız.

Özel okulların kısa, orta ve uzun vadeli yol haritası hangi başlıklardan oluşuyor?

Sektör, kısa vadede değişen kanun ve yönetmeliklerin bir eğitim reformu haline gelmesi için çalışmalar yapacak. Orta vadede okulların eğitim yönlerini güçlendirmenin yanında ekonomik yapılarını da güçlendirme çalışmalarına devam edilecek. Uzun vadede, yani 2023 ve ötesi için amacımız özel okulculuktan ziyade Türkiye’nin dünyadaki en gelişmiş 10 ekonomi arasına girmesi için eğitim desteğinin sağlanmasıdır.

1+5+3+4’Ü DE TALEP EDEBİLİRDİK!

4+4+4 uygulamasının özel okullara yönelik yansımaları sizce nasıl olacak?

4+4+4, geçmişte de eğitim “8 yıl zorunlu ama kesintili olmalı” diyen bir dernek açısından beklenen bir sonuç... Ancak eğitimin kesintilerinden ve kesintilerin rastladığı yıllardan çok program bütünlüğü ve müfredat önem taşıyor. Örneğin bize kalsa 1+5+3+4 talep edebilir, isteyen okullar hazırlık açsınlar diyebilir ve birinci sınıfa 72 ayını dolduran çocuklar gitsin isteyebilirdik. Şimdi talep ve görüşlerimizi de ileterek yönetmeliklerin oluşmasını beklemek ve sistemi her yıl geri beslemelerle güçlendirmek durumundayız.

YAPILAN YANLIŞLAR TÜM SEKTÖRE MAL EDİLMESİN

Rekabete katılmak için küçük okulların birleşerek zincir okullar haline geleceği veya büyük zincirlerin küçük okulları alacağı öngörülüyor. Siz bu görüşe katılıyor musunuz?

Şu ana kadar zincirler genellikle zayıflayan okulları alarak veya isim satarak büyümesini sürdürüyor. Çok az sayıda arazi ve bina yatırımı yapılırken, genellikle kiralama yöntemi seçiliyor. Bu hareket tarzı, yatırımın hızlı büyümesi ile açıklanabileceği gibi yatırımın kısa sürede el değiştirerek kâr etme amacında olması gibi de yorumlanabilir. Dolayısı ile sonucu zaman gösterecek.

Dernek bünyesindeki bağımsız okulların da en azından reklam, tanıtım, öğrenci bulma, hizmet içi eğitim, ölçme değerlendirme, soru bankası, yönetim programları, satın alma gibi konularda zincir benzeri yapı oluşturma beklentileri bulunuyor. Dernek yönetimi bu konuda yasal zemin araştırması yapıyor. Benim şahsi görüşüm ise okullardaki zincirleşme durumunun market-bakkal örneğine pek benzemeyeceği yönünde... Zincirlerin kaliteli eğitim veren kurumlarla uzun vadede rekabet edemeyeceğini ama kısa vadede ciddi zarar vereceğini düşünmekteyim. En üzücü olan ise kısa vadede verilen bu zarar tüm özel okulculuğa mal edilebilir. Yani yapılan yanlışlar, her özel okulda varmış gibi düşünülebilir.

Son Güncelleme: Çarşamba, 25 Nisan 2012 15:30

Gösterim: 7598

Özel okulların, 4+4+4'ün içinde "İkinci dört yılın başında (ortaokul öncesi) hazırlık sınıfı açılmalı" olmalı önerisi eğitimciler ve sendikalar tarafından olumlu karşılanıyor. Ancak, iyi düşünülmesi gerektiğinin de altı çiziliyor.

Kamuoyunda 4+4+4 olarak bilinen yeni eğitim yasası Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylandı ve Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Başından beri birçok tartışmaya neden olan 4+4+4 ile ilgili öneriler ise devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği tarafından 4+4+4 yasası ile ilgili olarak 60 özel okul yöneticisiyle bir toplantı düzenlendi. Toplantı sonucunda ise Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Cem Gülan önerilerini açıkladı.

Öneriler arasında en dikkat çeken madde ise "İkinci dört yılın başında (ortaokul öncesi) hazırlık sınıfı açılmalı" oldu. Önerinin içeriğini açıklayan Dernek Yönetim Kurulu Başkanı Cem Gülan, bu madde ile yabancı dil ağırlıklı bir eğitimi kast ettiklerini söyledi. Özel okulların bu önerisini ise eğitimcilere ve sendika başkanlarına sorduk. Genellikle bu öneriye sıcak bakmakla birlikte pedagojik altyapısının iyi planlanması gerektiğini söylediler. Bu öneri hayata geçerse ve yabancı dil eğitimi temeline dayanırsa öğrencilere olumlu katkılarda bulunacağını düşünen de var, tereddüt eden de.

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk öneriyi, "Çocukların yabancı dil iştahını kabartır" diye yorumlarken, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Gök, pedagojik altyapısının iyi hazırlanması gerektiğinin altını çiziyor.

Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayla Oktay ise, daha önceki uygulamaları dikkate alarak, "Sadece yabancı dil olursa öğrenci diğer derslerden kopuyor, ama müfredat da uygulanırsa sorun olmaz" diyor. 

EĞİTİMCİLERİN VE SENDİKA BAŞKANLARININ GÖRÜŞLERİ ŞÖYLE:

Öğrencilerin iştahını kabartır

Türk Eğitim-Sen Başkanı İsmail Koncuk: Teklifleri verirken öğretmen dengesi de gözetilmeli. 5'inci sınıflara sınıf öğretmeni giriyor. Tamamen sınıf öğretmenlerinden alırlarsa 50 binden fazla norm fazlası olur. 5'inci sınıftan önce hazırlık sınfı olmasına MEB bir karar verilmeli. İkinci dört yılın sonunda bir hazırlık sınıfı olabilir. Sayın Milli Eğitim Bakanı daha önce açıkladı ve 5'inci sınıflara sınıf öğretmenlerinin gireceğini söyledi. Böyle olursa o bütünlüğü bozmamak lazım, 5 ile 6 arasına hazırlık sınıfı koymak lazım. Bir hazırlık sınıfı olmalı. Çünkü biz yıllardır çocuklarımıza iyi bir yabancı dil öğretememekten şikayet ediyoruz, böyle bir hazırlık sınıfı yabancı dil eğitimi için çocukların iştahını kabartabilir.

Pedagojik altyapısı hazırlanmalı

Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Gök: Yeni yasada zaten bir karışıklık var. Bunlar çok ciddi işler. Aynen hükümetin bir acele yangından mal kaçırır gibi bu yasayı çıkarmasına benzer bir şekilde bir hazırlık sınıfı önerilmesi gibi durumları gayri ciddi buluyorum. Bilimsel hazırlık mı olmalı yoksa yabacı dil ağırlıklı mı? Bunlar tartışılmalı ve pedogojik altyapısı hazırlanmalı.

Çocuk müfredattan kopmamalı

Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayla Oktay: Yabancı dil eğitimi olursa, olumsuz bir durum değil. Ama bu tür uygulamalar eskiden de yapılıyordu. Öğrenci bir yıl boyunca sadece dil eğitimi alıyordu. Ancak, o zaman da müfredattan kopuyor öğrenci. Şimdi 4'üncü sınıftan mezun olan öğrenci ortaokula 5'inci sınıftan devam edecek. Eğer araya bir yıl yabancı dil hazırlık girerse ve sadece yabancı dil okutulursa öğrenci müfredattan kopar. Ama diğer temel dersler de devam ederse bir sorun olmayabilir. Yani çocuk müfredattan kopmamalı.

(hürriyet eğitim)

> Ortaokul öncesi hazırlık sınıfı mı konacak?

Özel okulların, 4+4+4'ün içinde "İkinci dört yılın başında (ortaokul öncesi) hazırlık sınıfı açılmalı" olmalı önerisi eğitimciler ve sendikalar tarafından olumlu karşılanıyor. Ancak, iyi düşünülmesi gerektiğinin de altı çiziliyor.

Kamuoyunda 4+4+4 olarak bilinen yeni eğitim yasası Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylandı ve Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Başından beri birçok tartışmaya neden olan 4+4+4 ile ilgili öneriler ise devam ediyor. Geçtiğimiz hafta Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği tarafından 4+4+4 yasası ile ilgili olarak 60 özel okul yöneticisiyle bir toplantı düzenlendi. Toplantı sonucunda ise Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Cem Gülan önerilerini açıkladı.

Öneriler arasında en dikkat çeken madde ise "İkinci dört yılın başında (ortaokul öncesi) hazırlık sınıfı açılmalı" oldu. Önerinin içeriğini açıklayan Dernek Yönetim Kurulu Başkanı Cem Gülan, bu madde ile yabancı dil ağırlıklı bir eğitimi kast ettiklerini söyledi. Özel okulların bu önerisini ise eğitimcilere ve sendika başkanlarına sorduk. Genellikle bu öneriye sıcak bakmakla birlikte pedagojik altyapısının iyi planlanması gerektiğini söylediler. Bu öneri hayata geçerse ve yabancı dil eğitimi temeline dayanırsa öğrencilere olumlu katkılarda bulunacağını düşünen de var, tereddüt eden de.

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk öneriyi, "Çocukların yabancı dil iştahını kabartır" diye yorumlarken, Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Gök, pedagojik altyapısının iyi hazırlanması gerektiğinin altını çiziyor.

Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayla Oktay ise, daha önceki uygulamaları dikkate alarak, "Sadece yabancı dil olursa öğrenci diğer derslerden kopuyor, ama müfredat da uygulanırsa sorun olmaz" diyor. 

EĞİTİMCİLERİN VE SENDİKA BAŞKANLARININ GÖRÜŞLERİ ŞÖYLE:

Öğrencilerin iştahını kabartır

Türk Eğitim-Sen Başkanı İsmail Koncuk: Teklifleri verirken öğretmen dengesi de gözetilmeli. 5'inci sınıflara sınıf öğretmeni giriyor. Tamamen sınıf öğretmenlerinden alırlarsa 50 binden fazla norm fazlası olur. 5'inci sınıftan önce hazırlık sınfı olmasına MEB bir karar verilmeli. İkinci dört yılın sonunda bir hazırlık sınıfı olabilir. Sayın Milli Eğitim Bakanı daha önce açıkladı ve 5'inci sınıflara sınıf öğretmenlerinin gireceğini söyledi. Böyle olursa o bütünlüğü bozmamak lazım, 5 ile 6 arasına hazırlık sınıfı koymak lazım. Bir hazırlık sınıfı olmalı. Çünkü biz yıllardır çocuklarımıza iyi bir yabancı dil öğretememekten şikayet ediyoruz, böyle bir hazırlık sınıfı yabancı dil eğitimi için çocukların iştahını kabartabilir.

Pedagojik altyapısı hazırlanmalı

Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Gök: Yeni yasada zaten bir karışıklık var. Bunlar çok ciddi işler. Aynen hükümetin bir acele yangından mal kaçırır gibi bu yasayı çıkarmasına benzer bir şekilde bir hazırlık sınıfı önerilmesi gibi durumları gayri ciddi buluyorum. Bilimsel hazırlık mı olmalı yoksa yabacı dil ağırlıklı mı? Bunlar tartışılmalı ve pedogojik altyapısı hazırlanmalı.

Çocuk müfredattan kopmamalı

Maltepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayla Oktay: Yabancı dil eğitimi olursa, olumsuz bir durum değil. Ama bu tür uygulamalar eskiden de yapılıyordu. Öğrenci bir yıl boyunca sadece dil eğitimi alıyordu. Ancak, o zaman da müfredattan kopuyor öğrenci. Şimdi 4'üncü sınıftan mezun olan öğrenci ortaokula 5'inci sınıftan devam edecek. Eğer araya bir yıl yabancı dil hazırlık girerse ve sadece yabancı dil okutulursa öğrenci müfredattan kopar. Ama diğer temel dersler de devam ederse bir sorun olmayabilir. Yani çocuk müfredattan kopmamalı.

(hürriyet eğitim)

Son Güncelleme: Çarşamba, 18 Nisan 2012 12:09

Gösterim: 2813

Türkiye Özel Okullar Birliği 4+4+4’ün uygulanmasına yönelik öneriler içeren metnini kamuoyuna açıkladı.

cem_gulanİlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6287 Sayılı Kanunu’nun (4+4+4 Sistemine ilişkin Kanun) 11.04.2012 tarih ve 28261 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması üzerine Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği tarafından gerçekleştirilen ve 60 özel okul yöneticisinin katıldığı 6 ayrı Komisyon tarafından ilgili Kanun ve M.E.B. Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği üzerinde yapılan çalışmalar sonucu aşağıda belirtilen öneriler geliştirilmiştir.

•60-69 ay arası çocuklara; veli tercihi, öğretim kadrosu ve rehberlik görüşü baz alınarak ve çocukların fiziksel, duygusal ve sosyal gelişim özellikleri göz önünde bulundurularak, bir alt sınıfa (ana sınıfı hazırlık) kayıt hakkı tanınmalıdır.
•Eğer birinci madde gerçekleşmez veya isteğe bağlı kayıtlarla ilköğretim birinci sınıfa başlayan öğrenciler arasında  yaş farkı oluşursa bu durum göz önüne alınmalı ve farklı sınıflar oluşturulmalıdır. İlköğretim birinci sınıfa başlayan 2007 doğumlu öğrenciler için mevcut müfredat programı ile ortak kazanımları içeren yeni müfredat oluşturulmalı ve bu yeni müfredatın yöntem ve teknikler ile eğitim materyalleri  ve  etkinlikleri yönüyle  farklılaştırılması sağlanmalıdır.
•Yine birinci madde gerçekleşmezse, Okul öncesi eğitimin 24-60 ay arası çocukları kapsaması sağlanmalı ve  48 -60 ay arası dönemin zorunlu eğitim kapsamına alınması planlanmalıdır.
•Okul öncesi programının 24-36 ay arası çocukları da kapsayacak şekilde genişletilmesi ve bu dönem için gelişim programlarının hazırlanması önerilmektedir.  
•Özel okulların 4+4+4 yıllık programı uygularken, aşağıda sunulan seçeneklerden birini veya birkaçını uygulamasına izin verilmelidir.
a.İkinci dört yılın başında (ortaokul öncesi) hazırlık sınıfı açılması,
b.İkinci dört yılın ilk sınıfı olan 5’inci sınıfta isteyen okulların temel eğitimi aksatmayacak şekilde TTK’ca onaylanacak dil ağırlıklı program uygulayabilmesi,
c.Üçüncü dört yılın başında isteyen özel okulların mevcut hazırlık sınıflarını muhafaza etmesi
d.Belli bir süre veya süresiz olarak özel okulların bu seçenekler arasından istediklerini uygulayabilmesi.
•İlkokuldan-ortaokula veya ortaokuldan liseye geçişlerde özel okullar geçiş sistemlerini belirleyebilmeli gerekirse kendi geçiş sistemlerini uygulayabilmelidir.
•İlkokul, ortaokul ve ortaöğretim okulları ayrı müdürler tarafından yönetilebileceği gibi ortaokul ayrı bir müdür yardımcısı atanması şartıyla isteğe bağlı olarak ilköğretim veya ortaöğretim müdürünce yönetilebilmelidir.
•İsteyen okullar, okul öncesi ve ilkokul yönetimini tek bir müdür tarafından yürütebilmelidir.
•Yabancı öğretmen atamalarında ön izin alındıktan sonra yabancıların çalışma izinlerinin yürütülmesi ya da ilgili bakanlıkların bu konunun yürütülmesine dair temsilciliklerinden oluşan bir birimin özel öğretim kurumları genel müdürlük bünyesinde oluşturulması sağlanmalıdır.
•Azınlık okullarında görevlendirilen Türkçe ve Türkçe kültür dersi öğretmenleri, valiliğin onayı ile en fazla 5 yıl süre ile görevlendirilirler. Bu 5 yıllık sürenin birer yıllık süreler halinde ve okul müdürünün de görüşleri alınarak gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır.  
•İlkokul, ortaokul ve ortaöğretim kurumları için Dernek bünyesinde oluşturulan komisyonlar tarafından haftalık ders dağıtım çizelgeleri hazırlanmalı ve seçmeli derslere bağlı program önerileri hazırlanarak Bakanlığa sunulmalıdır.
•1-4 sınıflar haftalık ders çizelgelerinde adı geçen derslerin okulların imkanları doğrultusunda isteğe bağlı olarak branş öğretmenleri tarafından da verilebilmesine olanak sağlanmalıdır.
•Seçmeli ders paketlerinin okulun  ve çevrenin şartları, öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçları ile velilerin görüşleri de dikkate alınarak okul yönetimince belirlenmesi ve öğrencilerin seçimine sunulması uygun bulunmaktadır.

> Özel okulların 4+4+4’ün uygulanmasına yönelik önerileri

Türkiye Özel Okullar Birliği 4+4+4’ün uygulanmasına yönelik öneriler içeren metnini kamuoyuna açıkladı.

cem_gulanİlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 6287 Sayılı Kanunu’nun (4+4+4 Sistemine ilişkin Kanun) 11.04.2012 tarih ve 28261 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanması üzerine Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği tarafından gerçekleştirilen ve 60 özel okul yöneticisinin katıldığı 6 ayrı Komisyon tarafından ilgili Kanun ve M.E.B. Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği üzerinde yapılan çalışmalar sonucu aşağıda belirtilen öneriler geliştirilmiştir.

•60-69 ay arası çocuklara; veli tercihi, öğretim kadrosu ve rehberlik görüşü baz alınarak ve çocukların fiziksel, duygusal ve sosyal gelişim özellikleri göz önünde bulundurularak, bir alt sınıfa (ana sınıfı hazırlık) kayıt hakkı tanınmalıdır.
•Eğer birinci madde gerçekleşmez veya isteğe bağlı kayıtlarla ilköğretim birinci sınıfa başlayan öğrenciler arasında  yaş farkı oluşursa bu durum göz önüne alınmalı ve farklı sınıflar oluşturulmalıdır. İlköğretim birinci sınıfa başlayan 2007 doğumlu öğrenciler için mevcut müfredat programı ile ortak kazanımları içeren yeni müfredat oluşturulmalı ve bu yeni müfredatın yöntem ve teknikler ile eğitim materyalleri  ve  etkinlikleri yönüyle  farklılaştırılması sağlanmalıdır.
•Yine birinci madde gerçekleşmezse, Okul öncesi eğitimin 24-60 ay arası çocukları kapsaması sağlanmalı ve  48 -60 ay arası dönemin zorunlu eğitim kapsamına alınması planlanmalıdır.
•Okul öncesi programının 24-36 ay arası çocukları da kapsayacak şekilde genişletilmesi ve bu dönem için gelişim programlarının hazırlanması önerilmektedir.  
•Özel okulların 4+4+4 yıllık programı uygularken, aşağıda sunulan seçeneklerden birini veya birkaçını uygulamasına izin verilmelidir.
a.İkinci dört yılın başında (ortaokul öncesi) hazırlık sınıfı açılması,
b.İkinci dört yılın ilk sınıfı olan 5’inci sınıfta isteyen okulların temel eğitimi aksatmayacak şekilde TTK’ca onaylanacak dil ağırlıklı program uygulayabilmesi,
c.Üçüncü dört yılın başında isteyen özel okulların mevcut hazırlık sınıflarını muhafaza etmesi
d.Belli bir süre veya süresiz olarak özel okulların bu seçenekler arasından istediklerini uygulayabilmesi.
•İlkokuldan-ortaokula veya ortaokuldan liseye geçişlerde özel okullar geçiş sistemlerini belirleyebilmeli gerekirse kendi geçiş sistemlerini uygulayabilmelidir.
•İlkokul, ortaokul ve ortaöğretim okulları ayrı müdürler tarafından yönetilebileceği gibi ortaokul ayrı bir müdür yardımcısı atanması şartıyla isteğe bağlı olarak ilköğretim veya ortaöğretim müdürünce yönetilebilmelidir.
•İsteyen okullar, okul öncesi ve ilkokul yönetimini tek bir müdür tarafından yürütebilmelidir.
•Yabancı öğretmen atamalarında ön izin alındıktan sonra yabancıların çalışma izinlerinin yürütülmesi ya da ilgili bakanlıkların bu konunun yürütülmesine dair temsilciliklerinden oluşan bir birimin özel öğretim kurumları genel müdürlük bünyesinde oluşturulması sağlanmalıdır.
•Azınlık okullarında görevlendirilen Türkçe ve Türkçe kültür dersi öğretmenleri, valiliğin onayı ile en fazla 5 yıl süre ile görevlendirilirler. Bu 5 yıllık sürenin birer yıllık süreler halinde ve okul müdürünün de görüşleri alınarak gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır.  
•İlkokul, ortaokul ve ortaöğretim kurumları için Dernek bünyesinde oluşturulan komisyonlar tarafından haftalık ders dağıtım çizelgeleri hazırlanmalı ve seçmeli derslere bağlı program önerileri hazırlanarak Bakanlığa sunulmalıdır.
•1-4 sınıflar haftalık ders çizelgelerinde adı geçen derslerin okulların imkanları doğrultusunda isteğe bağlı olarak branş öğretmenleri tarafından da verilebilmesine olanak sağlanmalıdır.
•Seçmeli ders paketlerinin okulun  ve çevrenin şartları, öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçları ile velilerin görüşleri de dikkate alınarak okul yönetimince belirlenmesi ve öğrencilerin seçimine sunulması uygun bulunmaktadır.

Son Güncelleme: Perşembe, 12 Nisan 2012 18:23

Gösterim: 2685

Rönesans Grubu TED ile anlaşarak 40 milyon dolara mal olacak bir okul yapıyor.

suha_gunelTürkiye ve Rusya’da bulunan yaklaşık 2 milyar dolarlık ticari gayrimenkul portföyüne sahip bir gayrimenkul geliştirme ve yatırım şirketi olan Rönesans Gayrimenkul Yatırım, bir ilki gerçekleştirerek, İstanbul Küçükyalı’daki yeni alış veriş, iş merkezi ve otel projesine okulu da dahil ediyor.
Rönesans Yönetim AŞ Genel Müdürü Süha Günel Adana Optimum Outlet Alışveriş Merkezi’nin 1. kuruluş yıl dönümü kutlamaları sırasında Adana’da yaptığı açıklamada, Rönesans Gayrimenkul’ün, alışveriş merkezi halkalarına İstanbul, Ankara ve Adana’dan sonra İzmir’i de ekleyerek, Türkiye’nin lokomotif kentlerinde yerini aldığını söyledi.
Günel, alışveriş merkezinden çok yaşam alanı inşa ettiklerine dikkati çekerek, "Bu kapsamda, Türk Eğitim Derneği ile de anlaşma yaptık. TED Rönesans Koleji'ni 2013-2014 eğitim öğretim yılına yetiştirmeye çalışacağız ve bu yatırım sosyal sorumluluk çerçevesinde gerçekleşecek, yaklaşık 40 milyon dolarlık bir projedir" dedi.

> 40 milyon dolarlık okul

Rönesans Grubu TED ile anlaşarak 40 milyon dolara mal olacak bir okul yapıyor.

suha_gunelTürkiye ve Rusya’da bulunan yaklaşık 2 milyar dolarlık ticari gayrimenkul portföyüne sahip bir gayrimenkul geliştirme ve yatırım şirketi olan Rönesans Gayrimenkul Yatırım, bir ilki gerçekleştirerek, İstanbul Küçükyalı’daki yeni alış veriş, iş merkezi ve otel projesine okulu da dahil ediyor.
Rönesans Yönetim AŞ Genel Müdürü Süha Günel Adana Optimum Outlet Alışveriş Merkezi’nin 1. kuruluş yıl dönümü kutlamaları sırasında Adana’da yaptığı açıklamada, Rönesans Gayrimenkul’ün, alışveriş merkezi halkalarına İstanbul, Ankara ve Adana’dan sonra İzmir’i de ekleyerek, Türkiye’nin lokomotif kentlerinde yerini aldığını söyledi.
Günel, alışveriş merkezinden çok yaşam alanı inşa ettiklerine dikkati çekerek, "Bu kapsamda, Türk Eğitim Derneği ile de anlaşma yaptık. TED Rönesans Koleji'ni 2013-2014 eğitim öğretim yılına yetiştirmeye çalışacağız ve bu yatırım sosyal sorumluluk çerçevesinde gerçekleşecek, yaklaşık 40 milyon dolarlık bir projedir" dedi.

Son Güncelleme: Pazar, 15 Nisan 2012 18:05

Gösterim: 3102

Türkiye’nin en önemli eğitim kurumları bugün toplanıyor. 70 okul hem yeni sistemi konuşmak hem de bu dersi açıp açmama konusunda karar vermek için toplanıyor.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onaylaması ve dün de Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla 4+4+4 şeklinde formüle edilen eğitimi kesintili ama zorunlu 12 yıla çıkaran kanun yürürlüğe girdi. 2012-2013 öğretim yılında liseler zorunlu hale gelirken, ilköğretime başlama yaşı 5 oldu. Ancak liselere yerleştirme ilköğretim 5., 6., 7. ve 8. sınıflarında öğrenim gören öğrenciler için SBS’yle yapılacak.

YASAYLA SEÇMELİ DERS KONDU

Kanunun yayımlanmasıyla birlikte ilk kez yasayla okullara seçmeli ders kondu. Merak edilen, yasada “Ortaokul ve liselerde Kuran-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin Hayatı isteğe bağlı seçmeli ders olarak okutulur” maddesinin aralarında Amerikan Robert, Fransız, İtalyan, Alman, Avusturya gibi yabancı liselerin de olduğu özel okulları kapsayıp kapsamadığı ve bu dersi okutmakla yükümlü olup olmadıkları.

Bu sorunun yanıtını Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Gülan verdi. Gülan’a göre yabancı ve Türk özel okullar bu dersi okutup okutmamakta serbest. Tüm seçmeli derslerde olduğu gibi bu derste de kararı okul yönetimi verir. Gülan, okullarda hangi seçmeli derslerin okutulacağına MEB Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği ile MEB Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme ve Sınav Yönetmeliği’ne göre karar verildiğini belirterek şöyle dedi:

“Talim Terbiye Kurulu seçmeli derslerin saatlerini belirler. Bu yönetmelikler de seçmeli derslerin nasıl açılacağını. İşte bu yönetmeliklere göre hangi seçmeli dersin açılacağına okul müdürü, zümre öğretmenleri, öğretmenler kurulu karar verir. Bu kararı verirken okulun imkânlarını dikkate alır. Tüm seçmeli dersler gibi bu dersin açılıp açılmayacağına da okullar kendileri karar verir. Uygun değillerse açmazlar. Yasada bir zorunluluk yok. Yönetmelik de bize, seçmeli dersleri okul isterse açar, velilerine duyurur, 10 öğrenci isterse ders açılır, 6 öğrenci isterse ilçe milli eğitim müdürlüğünün kararıyla ders açılır diyor. Bu ders açılmadığı için bir okulun demokratik olmayan yaptırımla karşılaşacağını düşünmüyorum.”

BUGÜN 70 OKUL KARAR VERECEK

BU arada Gülan bugün aralarında yabancı liselerin de bulunduğu 70 okulun kurucu temsilcisi ve yöneticisinin toplantı yaparak, 4+4+4 eğitim sistemini görüşeceklerini belirterek; gündem maddelerinden birinin de “seçmeli dersler” olacağını söyledi. Gülan, şöyle konuştu: “Kuran-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin Hayatı dersini de diğer seçmeli dersler gibi konuşacağız ve karar vereceğiz. Bunun yanı sıra nakiller, kayıtlar, 5 yaş, özel okulların geleceği de tartışacağımız diğer konular olacak. 

SEÇMELİ DERSİ OKUL BELİRLER

BİR yabancı özel lisenin yöneticisinin de yorumu şöyle: “Bugüne kadar da öğrencilerimizin talep ettiği birçok seçmeli dersi açmadık. Çünkü hangi derslerin açılacağına okullar karar veriyor. Yönetmelikler de bize bu hakkı veriyor. Bir okulun “Kuran-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin Hayatı” dersini açmadığı için yaptırımla ya da baskıyla karşılacağını düşünmüyoruz. Yönetmelik değişmezse sorun yok.”

(habertürk)

> Özel okullarda Kuran dersi olmayacak mı?

Türkiye’nin en önemli eğitim kurumları bugün toplanıyor. 70 okul hem yeni sistemi konuşmak hem de bu dersi açıp açmama konusunda karar vermek için toplanıyor.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onaylaması ve dün de Resmi Gazete’de yayımlanmasıyla 4+4+4 şeklinde formüle edilen eğitimi kesintili ama zorunlu 12 yıla çıkaran kanun yürürlüğe girdi. 2012-2013 öğretim yılında liseler zorunlu hale gelirken, ilköğretime başlama yaşı 5 oldu. Ancak liselere yerleştirme ilköğretim 5., 6., 7. ve 8. sınıflarında öğrenim gören öğrenciler için SBS’yle yapılacak.

YASAYLA SEÇMELİ DERS KONDU

Kanunun yayımlanmasıyla birlikte ilk kez yasayla okullara seçmeli ders kondu. Merak edilen, yasada “Ortaokul ve liselerde Kuran-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin Hayatı isteğe bağlı seçmeli ders olarak okutulur” maddesinin aralarında Amerikan Robert, Fransız, İtalyan, Alman, Avusturya gibi yabancı liselerin de olduğu özel okulları kapsayıp kapsamadığı ve bu dersi okutmakla yükümlü olup olmadıkları.

Bu sorunun yanıtını Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Gülan verdi. Gülan’a göre yabancı ve Türk özel okullar bu dersi okutup okutmamakta serbest. Tüm seçmeli derslerde olduğu gibi bu derste de kararı okul yönetimi verir. Gülan, okullarda hangi seçmeli derslerin okutulacağına MEB Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği ile MEB Ortaöğretim Kurumları Sınıf Geçme ve Sınav Yönetmeliği’ne göre karar verildiğini belirterek şöyle dedi:

“Talim Terbiye Kurulu seçmeli derslerin saatlerini belirler. Bu yönetmelikler de seçmeli derslerin nasıl açılacağını. İşte bu yönetmeliklere göre hangi seçmeli dersin açılacağına okul müdürü, zümre öğretmenleri, öğretmenler kurulu karar verir. Bu kararı verirken okulun imkânlarını dikkate alır. Tüm seçmeli dersler gibi bu dersin açılıp açılmayacağına da okullar kendileri karar verir. Uygun değillerse açmazlar. Yasada bir zorunluluk yok. Yönetmelik de bize, seçmeli dersleri okul isterse açar, velilerine duyurur, 10 öğrenci isterse ders açılır, 6 öğrenci isterse ilçe milli eğitim müdürlüğünün kararıyla ders açılır diyor. Bu ders açılmadığı için bir okulun demokratik olmayan yaptırımla karşılaşacağını düşünmüyorum.”

BUGÜN 70 OKUL KARAR VERECEK

BU arada Gülan bugün aralarında yabancı liselerin de bulunduğu 70 okulun kurucu temsilcisi ve yöneticisinin toplantı yaparak, 4+4+4 eğitim sistemini görüşeceklerini belirterek; gündem maddelerinden birinin de “seçmeli dersler” olacağını söyledi. Gülan, şöyle konuştu: “Kuran-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin Hayatı dersini de diğer seçmeli dersler gibi konuşacağız ve karar vereceğiz. Bunun yanı sıra nakiller, kayıtlar, 5 yaş, özel okulların geleceği de tartışacağımız diğer konular olacak. 

SEÇMELİ DERSİ OKUL BELİRLER

BİR yabancı özel lisenin yöneticisinin de yorumu şöyle: “Bugüne kadar da öğrencilerimizin talep ettiği birçok seçmeli dersi açmadık. Çünkü hangi derslerin açılacağına okullar karar veriyor. Yönetmelikler de bize bu hakkı veriyor. Bir okulun “Kuran-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin Hayatı” dersini açmadığı için yaptırımla ya da baskıyla karşılacağını düşünmüyoruz. Yönetmelik değişmezse sorun yok.”

(habertürk)

Son Güncelleme: Perşembe, 12 Nisan 2012 10:43

Gösterim: 2495


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.