Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Türkiye’nin birçok üniversitesinden gelerek Başkent’te buluşan akademisyenler, YÖK Yasa Taslağı’nı protesto etti.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi önünden sloganlar ve alkışlarla Sakarya’ya yürüyen akademisyenler, Yükseköğretim Yasa Taslağı’nı protesto etti. Cebeci’den Sakarya’ya kadar yürüyen akademisyenlere CHP’li milletvekilleri Nurettin Demir, Oğuz Oyan, Mahmut Tanal, Birgül Ayman Güler ve Dilek Akagün Yılmaz’ın yanı sıra Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık da destek verdi. CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir, özgür bir üniversite ve özgür bir Türkiye için akademisyenlerin yürüyüşüne destek verdiklerini belirterek, “Türkiye’nin birçok yerinden akademisyenler gelmiş. Özellikle ODTÜ’teki öğrenci ve akademisyenleri desteklemek için yürüyorlar ve yeni YÖK yasasını yasalaştıran, sermayeye teslim eden yönetime karşı çıkmak için yürüyorlar. Biz de CHP olarak destek veriyoruz” dedi.

Akademisyenler adına bir konuşma yapan Üniversite Konseyleri Başkanı Prof. Dr. Erhan Nalçacı, iktidarın devleti ele geçirmesiyle bir rejim değişikliği olduğunu savunarak, “Bu rejim değişikliği gericilik demektir, dini inançların suiistimali demektir. AKP kendi üniversitesini de yaratmaktadır. Kendi üniversitesini, bu rejimin üniversitesini yaratmaya çalışmaktadır. Bizim itirazımız bunadır. Rejim kendi üniversitesini yaratırken aydınlanmanın kazanımlarını yok ediyor” diye konuştu.

Üniversitelerden saçılan yolsuzlukların da talan ekonomisinin ürünü olduğunu belirten Nalçacı, üniversitelerde var olan bu fiili durumun şimdi de yasa haline getirilmek istendiğini öne sürdü. Nalçacı, “Yasa taslağı üniversiteleri doğrudan sermayeye teslim ediyor. Bu aynı zamanda üniversitelerin özelleştirilmesi projesidir. Sermayenin baskısı altına alınması, idari özerkliğin ortadan kaldırılmasıdır” dedi.

Öte yandan, akademisyenlere bir destek de küçük oğlu ile nohut pilav satan seyyar satıcıdan geldi. Seyyar satıcı, nohut pilav sattığı küçük arabası ile akademisyenlerin yürüyüşüne eşlik etti. Oğlu için bilim ve teknoloji istediğini belirten seyyar satıcı, “Oğlum için bilim ve teknoloji istiyorum. Din ayrı bir şey, bilim ve teknolojiyle alakası yok. Ben oğlum için bilim ve teknoloji istiyorum” diye bağırdı.

> Akademisyenler YÖK’ü protesto etti

Türkiye’nin birçok üniversitesinden gelerek Başkent’te buluşan akademisyenler, YÖK Yasa Taslağı’nı protesto etti.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi önünden sloganlar ve alkışlarla Sakarya’ya yürüyen akademisyenler, Yükseköğretim Yasa Taslağı’nı protesto etti. Cebeci’den Sakarya’ya kadar yürüyen akademisyenlere CHP’li milletvekilleri Nurettin Demir, Oğuz Oyan, Mahmut Tanal, Birgül Ayman Güler ve Dilek Akagün Yılmaz’ın yanı sıra Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık da destek verdi. CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir, özgür bir üniversite ve özgür bir Türkiye için akademisyenlerin yürüyüşüne destek verdiklerini belirterek, “Türkiye’nin birçok yerinden akademisyenler gelmiş. Özellikle ODTÜ’teki öğrenci ve akademisyenleri desteklemek için yürüyorlar ve yeni YÖK yasasını yasalaştıran, sermayeye teslim eden yönetime karşı çıkmak için yürüyorlar. Biz de CHP olarak destek veriyoruz” dedi.

Akademisyenler adına bir konuşma yapan Üniversite Konseyleri Başkanı Prof. Dr. Erhan Nalçacı, iktidarın devleti ele geçirmesiyle bir rejim değişikliği olduğunu savunarak, “Bu rejim değişikliği gericilik demektir, dini inançların suiistimali demektir. AKP kendi üniversitesini de yaratmaktadır. Kendi üniversitesini, bu rejimin üniversitesini yaratmaya çalışmaktadır. Bizim itirazımız bunadır. Rejim kendi üniversitesini yaratırken aydınlanmanın kazanımlarını yok ediyor” diye konuştu.

Üniversitelerden saçılan yolsuzlukların da talan ekonomisinin ürünü olduğunu belirten Nalçacı, üniversitelerde var olan bu fiili durumun şimdi de yasa haline getirilmek istendiğini öne sürdü. Nalçacı, “Yasa taslağı üniversiteleri doğrudan sermayeye teslim ediyor. Bu aynı zamanda üniversitelerin özelleştirilmesi projesidir. Sermayenin baskısı altına alınması, idari özerkliğin ortadan kaldırılmasıdır” dedi.

Öte yandan, akademisyenlere bir destek de küçük oğlu ile nohut pilav satan seyyar satıcıdan geldi. Seyyar satıcı, nohut pilav sattığı küçük arabası ile akademisyenlerin yürüyüşüne eşlik etti. Oğlu için bilim ve teknoloji istediğini belirten seyyar satıcı, “Oğlum için bilim ve teknoloji istiyorum. Din ayrı bir şey, bilim ve teknolojiyle alakası yok. Ben oğlum için bilim ve teknoloji istiyorum” diye bağırdı.

Son Güncelleme: Pazar, 13 Ocak 2013 09:44

Gösterim: 1722

Siber saldırı grubu Redhack bugün de Marmara ve Karadeniz Teknik Üniversitesi hakkındaki yolsuzluklar üzerine belgeler yayınladı.

Hürriyet Gazetesi’nin haberine göre, Redhack’in bugünkü hedefinde Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) ve Marmara Üniversitesi vardı. Siber saldırı grubunun bugün yayınladığı belgelerde Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, KTÜ hakkında başlattığı soruşturmaya konu olan iddialar ve YÖK Başkan Vekili Prof. Dr. Şaban H. Çalış imzasıyla verdiği yanıtlar yer alıyor.

Soruşturma açılan konulardan ilki, KTÜ Güçlendirme Vakfı’nın kanuna aykırı olarak üniversite personeline teşvik amaçlı yardımlar yapması ile ilgili. Belgelerde 2007-2009 yılları arasında yaşanan olayda kimlere yardım yapıldığı ve neden kanuna aykırı olduğun anlatılıyor. YÖK’ün Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği yanıtta, KTÜ Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özen’in de görüşlerine de yer verilerek, vakıfta görev alan ve üniversite yönetiminde bulunan kişilerin uyarılması gerektiği belirtiliyor.

İkinci soruşturma konusu ile üniversiteye ait paranın, vakfın hesabına yatırılması hakkında. YÖK’ün verdiği cevaba göre, üniversite yönetiminin hatası sonucu vakfa yapılan bağışlar üniversitenin hesabına yatırıldı. Hatanın fark edilmesi ile para vakfın hesabına geçirildi ve konuyla ilgili herhangi bir işlem yapılmadı.

KTÜ ile ilgili son iddia ise, geçen yıllarda birçok üniversitelinin eylem yapmasına da neden olan kayıt sırasında öğrencilerden zorla bağış alınması hakkında. YÖK’ün verdiği cevaba göre kayıt sırasında öğrencilerden katkı payı dışında para alınmaması gerekirken, yapılan incelemeler sonucunda KTÜ’de öğrencilerden ilk kayıtta 100, ikinci kayıtta ise 25 TL para alındığı tespit edildi. Ancak bunun, zorla bağış olarak yorumlanamayacağının belirtildiği belgede, öğrencilerin ‘mahalle baskısı’ sendromuyla ve farkında olmadan bu paraları yatırdığı bilgisine yer veriliyor. Konuyla ilgili olarak dönemin rektör ve rektör yardımcısı hakkında disiplin soruşturması açılıp, kınama cezası verildiği belirtiliyor.

Marmara hakkında altı iddia

Redhack’in bugün yayınladığı belgelerden ikincisi de Marmara Üniversitesi’ne ait. Ak Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop tarafından YÖK’e gönderilen belgede üniversiteye ait altı iddia yer alıyor. İddialar şöyle:

- Hukuka ve mevzuata aykırı akademik personel alımı,

- Lisansüstü giriş sınavları için her öğrenciden 100 TL ücret alınması,

- Rektörlük idarecileri başta olmak üzere otomasyon birimi ve diğer yerlerdeki bazı personele zarf içinde kayıt dışı ödeme yapılması,

- Kampüs kart uygulaması kapsamında öğrenci ve personelin izni olmadan kişisel bilgilerinin bankaya iletilmesi ve 70 binin üzerinde kişiye haberleri olmadan banka hesabı açılması,

- Üniversite Rektörünün, yetkisi olmamasına rağmen hukuk fakültesine dekan ataması yapması ve bir dekan yardımcısının atamasının geri alınması için dekanlığa yazı göndermesi,

- İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden mezun olan bir öğrencinin yazılı sınav kağıdının, dersin hocası tarafından yok edilmesi ve sahte sınav kağıdı düzenlenerek öğrenciye başarısız not verilmesi.

Şentop imzası taşıyan belgeden, YÖK’ün bu iddiaların hiçbirine yanıt vermediği anlaşılıyor.

> Redhack, Marmara ve KTÜ’yü vurdu

Siber saldırı grubu Redhack bugün de Marmara ve Karadeniz Teknik Üniversitesi hakkındaki yolsuzluklar üzerine belgeler yayınladı.

Hürriyet Gazetesi’nin haberine göre, Redhack’in bugünkü hedefinde Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) ve Marmara Üniversitesi vardı. Siber saldırı grubunun bugün yayınladığı belgelerde Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, KTÜ hakkında başlattığı soruşturmaya konu olan iddialar ve YÖK Başkan Vekili Prof. Dr. Şaban H. Çalış imzasıyla verdiği yanıtlar yer alıyor.

Soruşturma açılan konulardan ilki, KTÜ Güçlendirme Vakfı’nın kanuna aykırı olarak üniversite personeline teşvik amaçlı yardımlar yapması ile ilgili. Belgelerde 2007-2009 yılları arasında yaşanan olayda kimlere yardım yapıldığı ve neden kanuna aykırı olduğun anlatılıyor. YÖK’ün Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdiği yanıtta, KTÜ Rektörü Prof. Dr. İbrahim Özen’in de görüşlerine de yer verilerek, vakıfta görev alan ve üniversite yönetiminde bulunan kişilerin uyarılması gerektiği belirtiliyor.

İkinci soruşturma konusu ile üniversiteye ait paranın, vakfın hesabına yatırılması hakkında. YÖK’ün verdiği cevaba göre, üniversite yönetiminin hatası sonucu vakfa yapılan bağışlar üniversitenin hesabına yatırıldı. Hatanın fark edilmesi ile para vakfın hesabına geçirildi ve konuyla ilgili herhangi bir işlem yapılmadı.

KTÜ ile ilgili son iddia ise, geçen yıllarda birçok üniversitelinin eylem yapmasına da neden olan kayıt sırasında öğrencilerden zorla bağış alınması hakkında. YÖK’ün verdiği cevaba göre kayıt sırasında öğrencilerden katkı payı dışında para alınmaması gerekirken, yapılan incelemeler sonucunda KTÜ’de öğrencilerden ilk kayıtta 100, ikinci kayıtta ise 25 TL para alındığı tespit edildi. Ancak bunun, zorla bağış olarak yorumlanamayacağının belirtildiği belgede, öğrencilerin ‘mahalle baskısı’ sendromuyla ve farkında olmadan bu paraları yatırdığı bilgisine yer veriliyor. Konuyla ilgili olarak dönemin rektör ve rektör yardımcısı hakkında disiplin soruşturması açılıp, kınama cezası verildiği belirtiliyor.

Marmara hakkında altı iddia

Redhack’in bugün yayınladığı belgelerden ikincisi de Marmara Üniversitesi’ne ait. Ak Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Şentop tarafından YÖK’e gönderilen belgede üniversiteye ait altı iddia yer alıyor. İddialar şöyle:

- Hukuka ve mevzuata aykırı akademik personel alımı,

- Lisansüstü giriş sınavları için her öğrenciden 100 TL ücret alınması,

- Rektörlük idarecileri başta olmak üzere otomasyon birimi ve diğer yerlerdeki bazı personele zarf içinde kayıt dışı ödeme yapılması,

- Kampüs kart uygulaması kapsamında öğrenci ve personelin izni olmadan kişisel bilgilerinin bankaya iletilmesi ve 70 binin üzerinde kişiye haberleri olmadan banka hesabı açılması,

- Üniversite Rektörünün, yetkisi olmamasına rağmen hukuk fakültesine dekan ataması yapması ve bir dekan yardımcısının atamasının geri alınması için dekanlığa yazı göndermesi,

- İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden mezun olan bir öğrencinin yazılı sınav kağıdının, dersin hocası tarafından yok edilmesi ve sahte sınav kağıdı düzenlenerek öğrenciye başarısız not verilmesi.

Şentop imzası taşıyan belgeden, YÖK’ün bu iddiaların hiçbirine yanıt vermediği anlaşılıyor.

Son Güncelleme: Pazar, 13 Ocak 2013 08:52

Gösterim: 1895

İstanbul'da 800 bin öğrenciye online kalp taraması yapılacak.

kalpKamu Hastaneler Birliği Bakırköy bölgesine bağlı Mehmet Akif Ersoy Göğüs, Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi, yeni geliştirdikleri proje ile birliklerine bağlı Bakırköy, Kücükçekmece, Bahçelievler, Esenler, Esenyurt, Başakşehir, Avcılar, Büyükçekmece, Silivri ve Çatalca bölgesindeki kamu ve özel okullarda okuyan yaklaşık 800 bin ilköğretim okulu öğrencisini kalp taramasından geçirmeyi planlıyor.

Okulda öğrencinin EKG cihazı ile çekilen görüntüleri internet üzerinden merkezdeki uzman doktorların incelemesi için EKG yönetim sistemine (MUSE)aktarılacak.

Hem EKG yönetim sistemindeki yazılım hem de uzman doktorlar tarafından kontrol edilecek EKG'ler sayesinde birçok çocuğun kalp sağlığı çocukluk çağında kayıt altına alınarak, varsa mevcut hastalıkları da erken teşhisle tedavi edilecek.

> 800 bin öğrencinin kalbine bakılacak

İstanbul'da 800 bin öğrenciye online kalp taraması yapılacak.

kalpKamu Hastaneler Birliği Bakırköy bölgesine bağlı Mehmet Akif Ersoy Göğüs, Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi, yeni geliştirdikleri proje ile birliklerine bağlı Bakırköy, Kücükçekmece, Bahçelievler, Esenler, Esenyurt, Başakşehir, Avcılar, Büyükçekmece, Silivri ve Çatalca bölgesindeki kamu ve özel okullarda okuyan yaklaşık 800 bin ilköğretim okulu öğrencisini kalp taramasından geçirmeyi planlıyor.

Okulda öğrencinin EKG cihazı ile çekilen görüntüleri internet üzerinden merkezdeki uzman doktorların incelemesi için EKG yönetim sistemine (MUSE)aktarılacak.

Hem EKG yönetim sistemindeki yazılım hem de uzman doktorlar tarafından kontrol edilecek EKG'ler sayesinde birçok çocuğun kalp sağlığı çocukluk çağında kayıt altına alınarak, varsa mevcut hastalıkları da erken teşhisle tedavi edilecek.

Son Güncelleme: Cumartesi, 12 Ocak 2013 16:36

Gösterim: 1714

Bakan Dinçer, ''Milli Eğitim Bakanlığı'nın işi sansür yapmak değil. Bırakın çocuklar kitap okusun'' dedi.

bakan dincerMilli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet ve Liderlik Okulu kapsamında bu yıl 9'uncusu düzenlenen ''Siyaset Okulu'' programının açılış dersini verdi.

Beşiktaş Kampüsü'ndeki derste Bakan Dinçer, dünyanın hiçbir yerinde Türkiye kadar çok çeşit lise diploması veren bir ülke olmadığını vurgulayarak, ''Bizden sonra en fazla lise diploması veren ülke İtalya. O da 5 farklı lise diploması veriyor. Biz ise 23-24 tane lise diploması veriyoruz. Bunun 13-14 tanesi meslek lisesi, 9 tane de lise diploması veriyoruz.  Okul türlerini azaltacağız dedik. Geçenlerde yalan yanlış bir haber çıktı. O haber doğru değildi ama biz ortaöğretimde okul çeşidini azaltacağız. Bu kadar çok meslek lisesi diploması vermeyeceğiz'' diye konuştu.

Sorular

Katılımcıların sorularını da yanıtlayan Dinçer, ''Sınav sistemi kalkmadan ya da üniversite kapasitesi taleplerin üzerine çıkmadan dershanelerin ortadan kalkması halinde yeni kriterlerin uygulanabilirliği, öğrencilerin seçilebilirliği nasıl olacak?'' sorusu üzerine,''Esas odaklandığımız nokta, ilköğretimden ortaöğretime geçişteki sınavı kaldırmak. Ortaöğretimden yükseköğretime geçişle alakalı henüz bir çalışmamız yok'' dedi.

''Şeker Portakalı'' kitabıyla ilgili iddialara ilişkin soru üzerine Dinçer, ''Bunlar, öküz altında buzağı arama işleri. Bunlara gerek yok. Milli Eğitim Bakanlığı'nın işi sansür yapmak değil. Biz çocuklarımıza hangi kitap olursa olsun, hepsini okutmak istiyoruz. Bırakın çocuklar kitap okusun'' diye konuştu.

> Bakan Dinçer: ‘İşimiz sansür yapmak değil’

Bakan Dinçer, ''Milli Eğitim Bakanlığı'nın işi sansür yapmak değil. Bırakın çocuklar kitap okusun'' dedi.

bakan dincerMilli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet ve Liderlik Okulu kapsamında bu yıl 9'uncusu düzenlenen ''Siyaset Okulu'' programının açılış dersini verdi.

Beşiktaş Kampüsü'ndeki derste Bakan Dinçer, dünyanın hiçbir yerinde Türkiye kadar çok çeşit lise diploması veren bir ülke olmadığını vurgulayarak, ''Bizden sonra en fazla lise diploması veren ülke İtalya. O da 5 farklı lise diploması veriyor. Biz ise 23-24 tane lise diploması veriyoruz. Bunun 13-14 tanesi meslek lisesi, 9 tane de lise diploması veriyoruz.  Okul türlerini azaltacağız dedik. Geçenlerde yalan yanlış bir haber çıktı. O haber doğru değildi ama biz ortaöğretimde okul çeşidini azaltacağız. Bu kadar çok meslek lisesi diploması vermeyeceğiz'' diye konuştu.

Sorular

Katılımcıların sorularını da yanıtlayan Dinçer, ''Sınav sistemi kalkmadan ya da üniversite kapasitesi taleplerin üzerine çıkmadan dershanelerin ortadan kalkması halinde yeni kriterlerin uygulanabilirliği, öğrencilerin seçilebilirliği nasıl olacak?'' sorusu üzerine,''Esas odaklandığımız nokta, ilköğretimden ortaöğretime geçişteki sınavı kaldırmak. Ortaöğretimden yükseköğretime geçişle alakalı henüz bir çalışmamız yok'' dedi.

''Şeker Portakalı'' kitabıyla ilgili iddialara ilişkin soru üzerine Dinçer, ''Bunlar, öküz altında buzağı arama işleri. Bunlara gerek yok. Milli Eğitim Bakanlığı'nın işi sansür yapmak değil. Biz çocuklarımıza hangi kitap olursa olsun, hepsini okutmak istiyoruz. Bırakın çocuklar kitap okusun'' diye konuştu.

Son Güncelleme: Cumartesi, 12 Ocak 2013 16:41

Gösterim: 1576

Trabzon'un Vakfıkebir ilçesinde ilköğretim 4. sınıf öğrencisi 10 yaşındaki Kaan Karadeniz dürüstlüğü ile herkese örnek oldu. Sosyal Bilgiler dersinde 71 alan öğrenci notunun sisteme 88 olarak girdiğini görünce müdüre başvurdu.

kaan karadenizVakfıkebir Osman Tan İlköğretim Okulu 4. sınıf öğrencisi 10 yaşındaki Kaan Karadeniz, Sosyal Bilgiler dersi sınavından 71 almasına rağmen "e-okul" sistemine 88 olarak girildiğini gördü. Karadeniz, Okul Müdürü Ahmet Karahasan'a başvurarak notunun sisteme yanlış yazıldığını belirterek düzeltilmesini istedi. Karadeniz'in başvurusu üzerine okul yönetimi ders notundaki yanlışlığı düzeltirken, kendisine bu dürüstlüğünden dolayı ödül verdi.

Konuyla ilgili açıklama yapan Okul Müdürü Ahmet Karahasan, "Öğrencimiz bize gelerek 'öğretmenim notumu yanlış girdiniz' dedi. 'Sosyal Bilgiler dersinde 71 aldım ama sisteme 88 olarak girdiniz' dedi. Biz baktık gerçekten not 88, öyle girilmiş. Öğrencimiz sosyal bilgiler kitabını getirdi onun arkasına derslerden aldığını notları yazıyordu. Bize onu da kitabından teyit ettirdi. Biz öğretmeniyle görüştük gerçekten not yanlış girilmiş. Biz sonra öğrencilerin bu örnek davranışı nedeniyle ödül verdik. İlçemiz tarafından öğrencimize ödül verildi. Bu davranışı okulda çok büyük bir yankı uyandırdı. Her öğrenci notunun yükseltilmesini istediği bir ortamda kendi notunu düşürmek için okul yönetimine müracaat eden öğrencimiz Kaan Karadeniz, öğrencilerimiz açısından da örnek oldu" dedi.

Anne Yıldız Karadeniz ise oğlunun bu hareketinin kendileri için gurur kaynağı olduğunu ifade ederek "Kaan doğruluğu, dürüstlüğünü bir kez daha kanıtlamış oldu. Notun önemli olmadığı yalan konuşmanın yanlış olduğunu ifade etti. Biz evde dürüstlüğün önemli olduğunu, yalan konuşmanın kötü bir davranış olduğu anlatıyoruz. Tabi bunun için okulda önemli bunun için okuldaki müdürüne ve öğretmenlerine teşekkür ediyorum" diye konuştu.

Babası Mehmet Karadeniz ilçede bulunan bir işletmeye nakliyecilik yaparken, annesi Yıldız Karadeniz ise el işi yaparak aile bütçesine katkı yapmaya çalışıyor. İlköğretim 4. sınıf öğrencisi Kaan Karadeniz, "Yalan söylemenin çok kötü bir şey olduğunu öğretmenlerimiz sürekli bizlere söylüyor. Bende yalan söylememek için böyle bir davranış sergiledim. Bütün arkadaşlarıma yalan söylememelerini tavsiye ediyorum" açıklamasında bulundu.

> Böyle öğrenci zor bulunur!

Trabzon'un Vakfıkebir ilçesinde ilköğretim 4. sınıf öğrencisi 10 yaşındaki Kaan Karadeniz dürüstlüğü ile herkese örnek oldu. Sosyal Bilgiler dersinde 71 alan öğrenci notunun sisteme 88 olarak girdiğini görünce müdüre başvurdu.

kaan karadenizVakfıkebir Osman Tan İlköğretim Okulu 4. sınıf öğrencisi 10 yaşındaki Kaan Karadeniz, Sosyal Bilgiler dersi sınavından 71 almasına rağmen "e-okul" sistemine 88 olarak girildiğini gördü. Karadeniz, Okul Müdürü Ahmet Karahasan'a başvurarak notunun sisteme yanlış yazıldığını belirterek düzeltilmesini istedi. Karadeniz'in başvurusu üzerine okul yönetimi ders notundaki yanlışlığı düzeltirken, kendisine bu dürüstlüğünden dolayı ödül verdi.

Konuyla ilgili açıklama yapan Okul Müdürü Ahmet Karahasan, "Öğrencimiz bize gelerek 'öğretmenim notumu yanlış girdiniz' dedi. 'Sosyal Bilgiler dersinde 71 aldım ama sisteme 88 olarak girdiniz' dedi. Biz baktık gerçekten not 88, öyle girilmiş. Öğrencimiz sosyal bilgiler kitabını getirdi onun arkasına derslerden aldığını notları yazıyordu. Bize onu da kitabından teyit ettirdi. Biz öğretmeniyle görüştük gerçekten not yanlış girilmiş. Biz sonra öğrencilerin bu örnek davranışı nedeniyle ödül verdik. İlçemiz tarafından öğrencimize ödül verildi. Bu davranışı okulda çok büyük bir yankı uyandırdı. Her öğrenci notunun yükseltilmesini istediği bir ortamda kendi notunu düşürmek için okul yönetimine müracaat eden öğrencimiz Kaan Karadeniz, öğrencilerimiz açısından da örnek oldu" dedi.

Anne Yıldız Karadeniz ise oğlunun bu hareketinin kendileri için gurur kaynağı olduğunu ifade ederek "Kaan doğruluğu, dürüstlüğünü bir kez daha kanıtlamış oldu. Notun önemli olmadığı yalan konuşmanın yanlış olduğunu ifade etti. Biz evde dürüstlüğün önemli olduğunu, yalan konuşmanın kötü bir davranış olduğu anlatıyoruz. Tabi bunun için okulda önemli bunun için okuldaki müdürüne ve öğretmenlerine teşekkür ediyorum" diye konuştu.

Babası Mehmet Karadeniz ilçede bulunan bir işletmeye nakliyecilik yaparken, annesi Yıldız Karadeniz ise el işi yaparak aile bütçesine katkı yapmaya çalışıyor. İlköğretim 4. sınıf öğrencisi Kaan Karadeniz, "Yalan söylemenin çok kötü bir şey olduğunu öğretmenlerimiz sürekli bizlere söylüyor. Bende yalan söylememek için böyle bir davranış sergiledim. Bütün arkadaşlarıma yalan söylememelerini tavsiye ediyorum" açıklamasında bulundu.

Son Güncelleme: Cumartesi, 12 Ocak 2013 15:05

Gösterim: 1783


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.