Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, toplumun zihniyet değişimine ihtiyacı olduğunu, kalkınmak için üniversite mezunu çobana da ihtiyaç olduğunu söyledi.
2012-13 Akademik Yıl Açılış Töreni için Çankırı'ya gelen Kalkınma Bakanı Yılmaz ,Valiliği ziyaret edip Vali Vahdettin Özcan'dan brifing aldı. Sağlık Yüksekokulu Spor Salonu'ndaki açılış töreninde konuşan Çankırı Karatekin Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Ali İbrahim Savaş, Milletvekili Hüseyin Filiz, Vali Vahdettin Özcan üniversitenin kuruluşundan bu yana gelişim sürecini değerlendirdi.
Açılış töreninde konuşan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, dünyada kalkınma anlayışının değiştiğini belirterek, "Eskiden doğal kaynaklara toprağa dayalı kalkınma anlayışı ön planda tutulurken günümüzde bu anlayış yerini bilgi ve teknolojiye bırakmıştır" dedi. Üniversiteleri sadece eğitim ve araştırma kurumu olarak değil kalkınma kuruluşu olarak gördüklerini anlatan Yılmaz, "Üniversitelerimizden kalkınmamız ve gelişmemiz için donanımlı nesiller yetiştirmesini istiyoruz" dedi.
Türkiye'de modern üniversite kavramından girişimci üniversite kavramına geçildiğine değinen Bakan Yılmaz, girişimci üniversitelerin aynı zamanda bilginin katma değere dönüştürülmesi için çalıştığını söyledi. Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, "Üreten girişimci üniversite kavramını geliştirmek istiyoruz Eskiden üniversitenin etrafı duvarlarla çevrili köylüyle, esnafla, çiftçiyle bağlantı kuramayan sadece akademik çalışma yapan bir yapıda idi. Artık üniversitelerimiz topluma açık olmalı" diye konuştu.
2000 yılında bütün kamu üniversitelerine 249 milyon TL para aktarıldığını vurgulayan Yılmaz, 2012 yılına gelindiğinde kendi hükümetlerinin üniversitelere 3 milyar 365 bin lira ödenek aktardıklarını, bu katkının 14 kat artışa tekabül ettiğini söyledi. Zihniyet değişimine ihtiyacç olduğunu belirten Bakan Yılmaz, şunları söyledi:
"Ben üniversite mezunuyum, sadece belli işler yaparım' anlayışını terk etmemiz gerekiyor. Gelecekte bütün toplum üniversite mezunu olacak. Artık üniversite mezunu şoförümüzde, tamircimiz, üniversite mezunu çobanımız da olmalı. Toplumun bütün işlere ihtiyacı var. 'Ben üniversite mezunuyum devlet kapısında çalışırım başka işte çalışmam' derseniz çok sayıda işsizimiz olur. Her işin değerli olduğunu bu toplumun her işe muhtaç olduğunu bilmemiz lazım. Kalkınma denilince bundan sadece ekonomik büyümeyi anlamamalıyız. Kalkınma aynı zamanda bunun nimetlerini topluma adil ve dengeli bir şekilde yaymaktır. 'Fırsat eşitliği' dediğimiz hadise, Anadolu'nun gençlerinin ekonomide, yönetimde, sanatta, kültürde her alanda daha fazla devreye girmesi için üniversite çok önemlidir. Sadece belli dar kesimler üzerinden kalkınma ve gelişme olmaz. Bütün Anadolu'nun enerjisini kullanacaksak ve sosyal adalet çerçevesinde nimetleri Anadolu'ya dengeli bir şekilde yayacaksak üniversiteler olmazsa olmaz kurumdur."
Konuşma ardından Çankırı Karatekin Üniversitesi tarafından fahri doktora ünvanı verilen Bakan Yılmaz'a doktora cübbesi Rektör Prof.Dr. Ali İbrahim Savaş tarafından giydirildi. Bakan Yılmaz, Çankırı Karatekin Üniversitesinin Uluyazı'da yapımı devam eden kampus alanındaki inceleme ardından Çankırı'dan ayrıldı.
(haber7)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, toplumun zihniyet değişimine ihtiyacı olduğunu, kalkınmak için üniversite mezunu çobana da ihtiyaç olduğunu söyledi.
2012-13 Akademik Yıl Açılış Töreni için Çankırı'ya gelen Kalkınma Bakanı Yılmaz ,Valiliği ziyaret edip Vali Vahdettin Özcan'dan brifing aldı. Sağlık Yüksekokulu Spor Salonu'ndaki açılış töreninde konuşan Çankırı Karatekin Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Ali İbrahim Savaş, Milletvekili Hüseyin Filiz, Vali Vahdettin Özcan üniversitenin kuruluşundan bu yana gelişim sürecini değerlendirdi.
Açılış töreninde konuşan Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, dünyada kalkınma anlayışının değiştiğini belirterek, "Eskiden doğal kaynaklara toprağa dayalı kalkınma anlayışı ön planda tutulurken günümüzde bu anlayış yerini bilgi ve teknolojiye bırakmıştır" dedi. Üniversiteleri sadece eğitim ve araştırma kurumu olarak değil kalkınma kuruluşu olarak gördüklerini anlatan Yılmaz, "Üniversitelerimizden kalkınmamız ve gelişmemiz için donanımlı nesiller yetiştirmesini istiyoruz" dedi.
Türkiye'de modern üniversite kavramından girişimci üniversite kavramına geçildiğine değinen Bakan Yılmaz, girişimci üniversitelerin aynı zamanda bilginin katma değere dönüştürülmesi için çalıştığını söyledi. Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, "Üreten girişimci üniversite kavramını geliştirmek istiyoruz Eskiden üniversitenin etrafı duvarlarla çevrili köylüyle, esnafla, çiftçiyle bağlantı kuramayan sadece akademik çalışma yapan bir yapıda idi. Artık üniversitelerimiz topluma açık olmalı" diye konuştu.
2000 yılında bütün kamu üniversitelerine 249 milyon TL para aktarıldığını vurgulayan Yılmaz, 2012 yılına gelindiğinde kendi hükümetlerinin üniversitelere 3 milyar 365 bin lira ödenek aktardıklarını, bu katkının 14 kat artışa tekabül ettiğini söyledi. Zihniyet değişimine ihtiyacç olduğunu belirten Bakan Yılmaz, şunları söyledi:
"Ben üniversite mezunuyum, sadece belli işler yaparım' anlayışını terk etmemiz gerekiyor. Gelecekte bütün toplum üniversite mezunu olacak. Artık üniversite mezunu şoförümüzde, tamircimiz, üniversite mezunu çobanımız da olmalı. Toplumun bütün işlere ihtiyacı var. 'Ben üniversite mezunuyum devlet kapısında çalışırım başka işte çalışmam' derseniz çok sayıda işsizimiz olur. Her işin değerli olduğunu bu toplumun her işe muhtaç olduğunu bilmemiz lazım. Kalkınma denilince bundan sadece ekonomik büyümeyi anlamamalıyız. Kalkınma aynı zamanda bunun nimetlerini topluma adil ve dengeli bir şekilde yaymaktır. 'Fırsat eşitliği' dediğimiz hadise, Anadolu'nun gençlerinin ekonomide, yönetimde, sanatta, kültürde her alanda daha fazla devreye girmesi için üniversite çok önemlidir. Sadece belli dar kesimler üzerinden kalkınma ve gelişme olmaz. Bütün Anadolu'nun enerjisini kullanacaksak ve sosyal adalet çerçevesinde nimetleri Anadolu'ya dengeli bir şekilde yayacaksak üniversiteler olmazsa olmaz kurumdur."
Konuşma ardından Çankırı Karatekin Üniversitesi tarafından fahri doktora ünvanı verilen Bakan Yılmaz'a doktora cübbesi Rektör Prof.Dr. Ali İbrahim Savaş tarafından giydirildi. Bakan Yılmaz, Çankırı Karatekin Üniversitesinin Uluyazı'da yapımı devam eden kampus alanındaki inceleme ardından Çankırı'dan ayrıldı.
(haber7)
Son Güncelleme: Cuma, 16 Kasım 2012 15:03
Gösterim: 1398
Milli Eğitim Bakanlığı 700 bin öğretmen arasından 6 başarı hikâyesi seçti. "Yılın Öğretmenleri", 24 Kasım'da Ankara'da Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan tarafından da kabul edilecek
24 Kasım Öğretmenler Günü'nde yılın öğretmenlerinin hikâyeleri Türkiye'yi sarsacak. MEB, 700 bin öğretmen arasından mesleğine hayatını atayan, öğrencilerinin hayatını değiştiren ve farkındalık yaratan modern çalıkuşu hikâyeleriyle 6 öğretmeni yılın öğretmeni seçti. Milli Eğitim Bakanlığı, toplumda öğretmenlik mesleğinin yeniden hak ettiği yere gelmesi için ilk kez bu yıl 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde modern çalıkuşlarının hikayelerini Türkiye'yle buluşturacak. Öğretmen Yetiştirme Genel Müdürlüğü, mesleğinde fark yaratmış öğretmenleri bulmak için bir komisyon oluşturdu. Komisyon, illerden, mesleki çalışmalarıyla farkındalık yaratmış, başarı hikayesi olan yüzlerce öğretmen hikayesini tek tek değerlendirdi. Özgeçmişlerin arasında 6 öğretmenin hikayesi, kriterlerin de ötesine geçerek modern çalıkuşları olarak adlandırıldı. Bakanlık, öğretmenleri Ankara'ya davet ederek 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile bir araya getirerek, onurlandıracak. İşte yılın çalıkuşları seçilen 6 öğretmenin hikayesi...
OLİMPİYAT ŞAMPİYONU
Türkiye onu olimpiyat şampiyonu atlet olarak tanıyor ama o öğrencilerinin biricik beden eğitimi öğretmeni. 2012 Londra Olimpiyatları'nda atletizm 1500 metre şampiyonu Aslı Çakır Alptekin, Kütahya Saka İlköğretim Okulu'nda Beden Eğitimi Öğretmeni. Alptekin, kendisi gibi imkansızlıkların içinden kardelenler çıkarmak için hayatını mesleğe adadı.
BİYONİK KULAKLI MUCİT ÖĞRETMEN
Erzurum Yakutiye Hilalkent Lisesi Fizik öğretmeni Burhanettin Yeşilyurt, biyonik kulağı ile öğrencilerine, "Hayatta İmkansız yoktur"u öğretti. Burhanettin Öğretmen, genel lisede görev yapmasına rağmen öğrencilerine "Gaz Sensörü ve İlkyardım- Unutkanlık mı, Unut Gitsin" projesiyle öğrencilerini Türkiye mucitler finaline taşıdı. TÜBİTAK tarafından 2 birincilik, öğrencileri ise 2 başarı belgesi ve 1 birincilik elde eden Burhanettin öğretmen, master yaparak kendisini geliştirmeye devam ediyor.
KARİKATÜRİST HOCA EDEBİYATI SEVDİRDİ
Yatılı okulu şiirleri, masalları ve karikatürleriyle ısıtan Sinop Yaşar Topçu YİBO Görsel Sanatlar Öğretmeni Aşkın Ayrancıoğlu, öğrencilerini de kendisi gibi edebiyat meraklısı yetiştirdi. Ayrancıoğlu'nun öğrencileri bugüne kadar karikatür yarışmalarında 4 kez Dünya Birinciliği , 20 kez Türkiye Birinciliği, ulusal ve uluslararası alanlarda sayısız ödül aldı. "Yüzünden Düşen Bin Umut" adlı eleştiri kitabı ve "Sanat Yolu1/ Yatılı Okuldan Geçen Yol" adlı çocuk romanı bulunan Ayrancıoğlu, bugüne kadar katıldığı karikatür yarışmalarında 26'sı uluslararası olmak üzere 70'in üzerinde ödül kazandı. Aşkın Öğretmenin karikatürleri Yugoslavya, Romanya, Amerika Birleşik Devletleri, Japonya ve İtalya'da karikatür müzesinde sergileniyor.
ROBOT DAHİLERİNİ YETİŞTİRİYOR
Türkiye'nin en iyi fen liseleri ve kolejlerinin bile hayal edemediği Tokat Zile Endüstri Meslek Lisesi'nde gerçekleşti. Elektronik öğretmeni Ali Rıza Doğan, öğrencilerin ilgisini çekmek için okulunda robot kulübü kurarak, ders dışı zamanlarda robot yapmayı öğretti. Geleceğin mucitlerini Tokat'ta hazırlayan Ali Rıza öğretmen ve öğrencileri, Türkiye geneli ve uluslararası robot günleri yarışmalarında birinci, ikinci ve üçüncü olarak çok sayıda dereceler kazandı.
HASTA ÖĞRENCİYİ YALNIZ BIRAKMADI
Öğrencilerinin sadece öğretmeni değil, annesi-babası hatta doktoru oldu. Muş Yoncalıöz Ortaokulu Fen ve Teknoloji öğretmeni İbrahim Celayir, kahvaltı yapmadan okula gelen öğrencilerine kendi imkanları ile her sabah süt içirerek derse başlatıyor. Hastalanıp 10 gün hastanede kalması gereken öğrencisi için ders çıkışında hastaneye ders vermeye gitti. İbrahim öğretmen, hastanede aynı durumda olan öğrencileri ayırmayarak 5 ay boyunca 200'den fazla öğrenciye ders verdi.
15 YILLIK ARA AZMİNİ KIRMADI
Elazığ Bilim Sanat Merkezi Sınıf Öğretmeni Esra Gülmez, Anadolu Lisesi sınavlarında yüksek puan almasına rağmen babası tarafından okutulmadı, evlendirildi. Eğitim hayatına 15 yıl ara vermek zorunda kalan, çocukları olduktan sonra dışarıdan ortaokul ve liseyi bitiren Gülmez Fırat Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünden mezun oldu. "Televizyon ve Kadın" konulu doktora teziyle adını yükseköğretim camiasında duyuran Esra öğretmen, sınıf öğretmeni olarak minik öğrencilere ışık tutmayı seçti.(sabah)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı 700 bin öğretmen arasından 6 başarı hikâyesi seçti. "Yılın Öğretmenleri", 24 Kasım'da Ankara'da Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan tarafından da kabul edilecek
24 Kasım Öğretmenler Günü'nde yılın öğretmenlerinin hikâyeleri Türkiye'yi sarsacak. MEB, 700 bin öğretmen arasından mesleğine hayatını atayan, öğrencilerinin hayatını değiştiren ve farkındalık yaratan modern çalıkuşu hikâyeleriyle 6 öğretmeni yılın öğretmeni seçti. Milli Eğitim Bakanlığı, toplumda öğretmenlik mesleğinin yeniden hak ettiği yere gelmesi için ilk kez bu yıl 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde modern çalıkuşlarının hikayelerini Türkiye'yle buluşturacak. Öğretmen Yetiştirme Genel Müdürlüğü, mesleğinde fark yaratmış öğretmenleri bulmak için bir komisyon oluşturdu. Komisyon, illerden, mesleki çalışmalarıyla farkındalık yaratmış, başarı hikayesi olan yüzlerce öğretmen hikayesini tek tek değerlendirdi. Özgeçmişlerin arasında 6 öğretmenin hikayesi, kriterlerin de ötesine geçerek modern çalıkuşları olarak adlandırıldı. Bakanlık, öğretmenleri Ankara'ya davet ederek 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Tayyip Erdoğan ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile bir araya getirerek, onurlandıracak. İşte yılın çalıkuşları seçilen 6 öğretmenin hikayesi...
OLİMPİYAT ŞAMPİYONU
Türkiye onu olimpiyat şampiyonu atlet olarak tanıyor ama o öğrencilerinin biricik beden eğitimi öğretmeni. 2012 Londra Olimpiyatları'nda atletizm 1500 metre şampiyonu Aslı Çakır Alptekin, Kütahya Saka İlköğretim Okulu'nda Beden Eğitimi Öğretmeni. Alptekin, kendisi gibi imkansızlıkların içinden kardelenler çıkarmak için hayatını mesleğe adadı.
BİYONİK KULAKLI MUCİT ÖĞRETMEN
Erzurum Yakutiye Hilalkent Lisesi Fizik öğretmeni Burhanettin Yeşilyurt, biyonik kulağı ile öğrencilerine, "Hayatta İmkansız yoktur"u öğretti. Burhanettin Öğretmen, genel lisede görev yapmasına rağmen öğrencilerine "Gaz Sensörü ve İlkyardım- Unutkanlık mı, Unut Gitsin" projesiyle öğrencilerini Türkiye mucitler finaline taşıdı. TÜBİTAK tarafından 2 birincilik, öğrencileri ise 2 başarı belgesi ve 1 birincilik elde eden Burhanettin öğretmen, master yaparak kendisini geliştirmeye devam ediyor.
KARİKATÜRİST HOCA EDEBİYATI SEVDİRDİ
Yatılı okulu şiirleri, masalları ve karikatürleriyle ısıtan Sinop Yaşar Topçu YİBO Görsel Sanatlar Öğretmeni Aşkın Ayrancıoğlu, öğrencilerini de kendisi gibi edebiyat meraklısı yetiştirdi. Ayrancıoğlu'nun öğrencileri bugüne kadar karikatür yarışmalarında 4 kez Dünya Birinciliği , 20 kez Türkiye Birinciliği, ulusal ve uluslararası alanlarda sayısız ödül aldı. "Yüzünden Düşen Bin Umut" adlı eleştiri kitabı ve "Sanat Yolu1/ Yatılı Okuldan Geçen Yol" adlı çocuk romanı bulunan Ayrancıoğlu, bugüne kadar katıldığı karikatür yarışmalarında 26'sı uluslararası olmak üzere 70'in üzerinde ödül kazandı. Aşkın Öğretmenin karikatürleri Yugoslavya, Romanya, Amerika Birleşik Devletleri, Japonya ve İtalya'da karikatür müzesinde sergileniyor.
ROBOT DAHİLERİNİ YETİŞTİRİYOR
Türkiye'nin en iyi fen liseleri ve kolejlerinin bile hayal edemediği Tokat Zile Endüstri Meslek Lisesi'nde gerçekleşti. Elektronik öğretmeni Ali Rıza Doğan, öğrencilerin ilgisini çekmek için okulunda robot kulübü kurarak, ders dışı zamanlarda robot yapmayı öğretti. Geleceğin mucitlerini Tokat'ta hazırlayan Ali Rıza öğretmen ve öğrencileri, Türkiye geneli ve uluslararası robot günleri yarışmalarında birinci, ikinci ve üçüncü olarak çok sayıda dereceler kazandı.
HASTA ÖĞRENCİYİ YALNIZ BIRAKMADI
Öğrencilerinin sadece öğretmeni değil, annesi-babası hatta doktoru oldu. Muş Yoncalıöz Ortaokulu Fen ve Teknoloji öğretmeni İbrahim Celayir, kahvaltı yapmadan okula gelen öğrencilerine kendi imkanları ile her sabah süt içirerek derse başlatıyor. Hastalanıp 10 gün hastanede kalması gereken öğrencisi için ders çıkışında hastaneye ders vermeye gitti. İbrahim öğretmen, hastanede aynı durumda olan öğrencileri ayırmayarak 5 ay boyunca 200'den fazla öğrenciye ders verdi.
15 YILLIK ARA AZMİNİ KIRMADI
Elazığ Bilim Sanat Merkezi Sınıf Öğretmeni Esra Gülmez, Anadolu Lisesi sınavlarında yüksek puan almasına rağmen babası tarafından okutulmadı, evlendirildi. Eğitim hayatına 15 yıl ara vermek zorunda kalan, çocukları olduktan sonra dışarıdan ortaokul ve liseyi bitiren Gülmez Fırat Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji bölümünden mezun oldu. "Televizyon ve Kadın" konulu doktora teziyle adını yükseköğretim camiasında duyuran Esra öğretmen, sınıf öğretmeni olarak minik öğrencilere ışık tutmayı seçti.(sabah)
Son Güncelleme: Cuma, 16 Kasım 2012 08:49
Gösterim: 3999
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, doktor kardeşine 7 bin dolar maaşlı torpil iddiası için “Sağlık Bakanımıza kardeşimden bir kere olsun bahsetmişsem hep beraber yüzüme tükürebilirsiniz” dedi.
MHP’nin Dinçer hakkında verdiği ve dün akşam Meclis’te Ak Parti oylarıyla reddedilen gensoru önergesinin görüşmelerinde “torpil” tartışması çıktı. CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, Dinçer’in kardeşi ve oğluna ilişkin iddiaları gündeme getirdi. İnce, Dinçer’in sağlık bakanlığı’nda sıradan bir doktor olan kardeşinin bakanlığın Dünya Bankasıyla destekli bir projesi için açtığı saha koordinatörlüğüne 7 bin dolar maaşla atandığını, oğlunun da THY’de işe girdiğini öne sürdü. İnce, “Şu oğlanın bordrosunu bir çıkarsan, ortaya koysan da bir de öğretmenler görse o bordroyu olur mu” dedi.
Dinçer, iddiaları şöyle yanıtladı:
''EKŞİ AYRAN İÇMEDİM''
“Çok şükür, açık ve net yine söylüyorum, ekşi ayran içmedim, karnım ağrımıyor. Benim kardeşim, ben Ankara’ya gelip Başbakanlık Müsteşarı olmadan önce Türkiye’deki herhangi bir hastanede başhekim yardımcısıydı, hâlâ öyle, aktif değil belki ama o kadroda. Dünya Bankası projesinde çalıştığı doğrudur. Ama Dünya Bankası projesinde çalışan insanları, buradaki insanlar, Sağlık Bakanlığı’nın personeli seçmez, Dünya Bankasının o projeyi destekleyen birimi seçer ve onaylar. kardeşim sadece doktor değil, aynı zamanda Türkiye’de hastane yönetimi konusunda uzmanlaşmış çok az sayıdaki insanlardan biridir Sağlık Bakanımız da buradadır kendisi. Bir kere olsun kendisine konuyla ilgili kardeşimden bahsetmişsem -8-10 yıllık süre içerisinde- yüzüme hep beraber tükürebilirsiniz.”
''TRANSFER ETTİLER''
MHP Isparta Milletvekili Nevzat Korkmaz, “Kardeşiniz bahsetmiş olabilir mi?” diye laf atarken, Dinçer oğluyla ilgili iddiaya da karşılığı verdi: “Oğlumla ilgili verilen bilgi doğru değil, dedikodudur. Benim çocuğum THY’de çalışmıyor, THY’nin de ortak olduğu bir Amerikan firmasında çalışıyor. Buraya gelmeden önce ABD’de bir sigorta şirketinde yöneticiydi. Buraya transfer ettiler, ahla vahla, isteyerek. Benim çocuğum oradan belki yıl sonu itibarıyla ayrılacak ve hiç birinizin çocuğunun bu kadar hassas bir şekilde istihdam edilebileceği başka bir fırsat bilmiyorum, özellikle beni suçlayanların. Açık ve net şunu söylemek istiyorum, bugün benim kardeşim ve çocuğum ben bakan olmasaydım çok daha iyi yerlerde olacaklardı.”(hürriyet)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, doktor kardeşine 7 bin dolar maaşlı torpil iddiası için “Sağlık Bakanımıza kardeşimden bir kere olsun bahsetmişsem hep beraber yüzüme tükürebilirsiniz” dedi.
MHP’nin Dinçer hakkında verdiği ve dün akşam Meclis’te Ak Parti oylarıyla reddedilen gensoru önergesinin görüşmelerinde “torpil” tartışması çıktı. CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, Dinçer’in kardeşi ve oğluna ilişkin iddiaları gündeme getirdi. İnce, Dinçer’in sağlık bakanlığı’nda sıradan bir doktor olan kardeşinin bakanlığın Dünya Bankasıyla destekli bir projesi için açtığı saha koordinatörlüğüne 7 bin dolar maaşla atandığını, oğlunun da THY’de işe girdiğini öne sürdü. İnce, “Şu oğlanın bordrosunu bir çıkarsan, ortaya koysan da bir de öğretmenler görse o bordroyu olur mu” dedi.
Dinçer, iddiaları şöyle yanıtladı:
''EKŞİ AYRAN İÇMEDİM''
“Çok şükür, açık ve net yine söylüyorum, ekşi ayran içmedim, karnım ağrımıyor. Benim kardeşim, ben Ankara’ya gelip Başbakanlık Müsteşarı olmadan önce Türkiye’deki herhangi bir hastanede başhekim yardımcısıydı, hâlâ öyle, aktif değil belki ama o kadroda. Dünya Bankası projesinde çalıştığı doğrudur. Ama Dünya Bankası projesinde çalışan insanları, buradaki insanlar, Sağlık Bakanlığı’nın personeli seçmez, Dünya Bankasının o projeyi destekleyen birimi seçer ve onaylar. kardeşim sadece doktor değil, aynı zamanda Türkiye’de hastane yönetimi konusunda uzmanlaşmış çok az sayıdaki insanlardan biridir Sağlık Bakanımız da buradadır kendisi. Bir kere olsun kendisine konuyla ilgili kardeşimden bahsetmişsem -8-10 yıllık süre içerisinde- yüzüme hep beraber tükürebilirsiniz.”
''TRANSFER ETTİLER''
MHP Isparta Milletvekili Nevzat Korkmaz, “Kardeşiniz bahsetmiş olabilir mi?” diye laf atarken, Dinçer oğluyla ilgili iddiaya da karşılığı verdi: “Oğlumla ilgili verilen bilgi doğru değil, dedikodudur. Benim çocuğum THY’de çalışmıyor, THY’nin de ortak olduğu bir Amerikan firmasında çalışıyor. Buraya gelmeden önce ABD’de bir sigorta şirketinde yöneticiydi. Buraya transfer ettiler, ahla vahla, isteyerek. Benim çocuğum oradan belki yıl sonu itibarıyla ayrılacak ve hiç birinizin çocuğunun bu kadar hassas bir şekilde istihdam edilebileceği başka bir fırsat bilmiyorum, özellikle beni suçlayanların. Açık ve net şunu söylemek istiyorum, bugün benim kardeşim ve çocuğum ben bakan olmasaydım çok daha iyi yerlerde olacaklardı.”(hürriyet)
Son Güncelleme: Perşembe, 15 Kasım 2012 15:35
Gösterim: 1782
Kocaeli’nde yaşayan 60 yaşındaki emekli öğretmen 43 yıl önce yaşını büyütmek için gittiği mahkemede hakimin kendisine kızması üzerine doğduğu günün nüfus cüzdanına 00.06.1953 diye yazılması sonucu tam 43 yıldır doğum günü kutlayamıyor.
Kocaeli'nin Darıca İlçesi'nde yaşayan emekli öğretmen 60 yaşındaki Durmuş Kapadan'ın, bundan 43 yıl önce yaş büyütmek için gittikleri mahkemede annesinin ve kendisinin doğduğu günü tam alarak söylememesi ve hakimin de bu duruma kızması sonucu, doğum tarihi 00.06. 1952 olarak yazıldı.
Şu anda Darıca'da dersane açan Durmuş Kapadan'ın nüfus cüzdanında doğum gününün '00' olarak yazılması ile ilgili olay bundan 43 yıl önce meydana geldi. Henüz 17 yaşında öğretmenliğe başlayan Durmuş Kapadan'a, 18 yaşını doldurmadığı için maaş bağlanamadı. Durmuş Kapadan, bunun üzerine annesini de yanına alarak yaşını bir yaş büyütmek için mahkemeye başvurdu. Nüfus Müdürlüğü aleyhine açılan davada mahkeme annesiyle birlikte Kapadan'ı dinledi.
Mahkemede başından geçen olayı anlatan Durmuş Kapadan, eski nüfus cüzdanındaki doğum tarihi yazısının üzerine paslanan tel zımbanın gelmesi ve okunamaması nedeniyle doğduğu gün konusunda anlaşmazlık çıktığını söyledi. Annesine duruşma öncesinde, doğum tarihi olarak 20 Haziran 1952 olarak söylemesini tembihlemesine rağmen, annesinin duruşmada hakimin "Kızım sen bu çocuğu ne zaman doğurdun?" sorusuna "Oğlum dışarıda söyledi ama hatırlamıyorum, Haziran 1952 demişti sanırım" dediğini belirten Kapadan, "Ben hakime dönüp, doğum tarihimin 20 Haziran olduğunu söylememe rağmen, hakim bana 'Seni doğuran annen varken, sen nerden bileceksin ne zaman doğduğunu?' deyip kızdı. O kızgınlıkla da katibe talimat verip doğum tarihimi 00.06.1952 olarak yazdırdı" dedi.
Resmi işlerde çok sıkıntı yaşıyor
Doğum günü tarihi ile ilgili eksiklik nedeniyle özellikle resmi işlemler sırasında sıkıntı çektiğini söyleyen Durmuş Kapadan, "Yıllardır, hakimin kızgınlıkla iki dudağı arasından çıkan bir cümle yüzünden hayatım sıkıntılı hale geldi. Öğretmenlik maaşımı almak için yaşımı büyütmek isterken hayatım boyunca aldığım her maaş sıkıntı oldu. Aile bireylerim doğum günüm olmadığı için haziran ayı boyunca her gün doğum günümü kutluyorlar." dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Kocaeli’nde yaşayan 60 yaşındaki emekli öğretmen 43 yıl önce yaşını büyütmek için gittiği mahkemede hakimin kendisine kızması üzerine doğduğu günün nüfus cüzdanına 00.06.1953 diye yazılması sonucu tam 43 yıldır doğum günü kutlayamıyor.
Kocaeli'nin Darıca İlçesi'nde yaşayan emekli öğretmen 60 yaşındaki Durmuş Kapadan'ın, bundan 43 yıl önce yaş büyütmek için gittikleri mahkemede annesinin ve kendisinin doğduğu günü tam alarak söylememesi ve hakimin de bu duruma kızması sonucu, doğum tarihi 00.06. 1952 olarak yazıldı.
Şu anda Darıca'da dersane açan Durmuş Kapadan'ın nüfus cüzdanında doğum gününün '00' olarak yazılması ile ilgili olay bundan 43 yıl önce meydana geldi. Henüz 17 yaşında öğretmenliğe başlayan Durmuş Kapadan'a, 18 yaşını doldurmadığı için maaş bağlanamadı. Durmuş Kapadan, bunun üzerine annesini de yanına alarak yaşını bir yaş büyütmek için mahkemeye başvurdu. Nüfus Müdürlüğü aleyhine açılan davada mahkeme annesiyle birlikte Kapadan'ı dinledi.
Mahkemede başından geçen olayı anlatan Durmuş Kapadan, eski nüfus cüzdanındaki doğum tarihi yazısının üzerine paslanan tel zımbanın gelmesi ve okunamaması nedeniyle doğduğu gün konusunda anlaşmazlık çıktığını söyledi. Annesine duruşma öncesinde, doğum tarihi olarak 20 Haziran 1952 olarak söylemesini tembihlemesine rağmen, annesinin duruşmada hakimin "Kızım sen bu çocuğu ne zaman doğurdun?" sorusuna "Oğlum dışarıda söyledi ama hatırlamıyorum, Haziran 1952 demişti sanırım" dediğini belirten Kapadan, "Ben hakime dönüp, doğum tarihimin 20 Haziran olduğunu söylememe rağmen, hakim bana 'Seni doğuran annen varken, sen nerden bileceksin ne zaman doğduğunu?' deyip kızdı. O kızgınlıkla da katibe talimat verip doğum tarihimi 00.06.1952 olarak yazdırdı" dedi.
Resmi işlerde çok sıkıntı yaşıyor
Doğum günü tarihi ile ilgili eksiklik nedeniyle özellikle resmi işlemler sırasında sıkıntı çektiğini söyleyen Durmuş Kapadan, "Yıllardır, hakimin kızgınlıkla iki dudağı arasından çıkan bir cümle yüzünden hayatım sıkıntılı hale geldi. Öğretmenlik maaşımı almak için yaşımı büyütmek isterken hayatım boyunca aldığım her maaş sıkıntı oldu. Aile bireylerim doğum günüm olmadığı için haziran ayı boyunca her gün doğum günümü kutluyorlar." dedi.
Son Güncelleme: Perşembe, 15 Kasım 2012 17:06
Gösterim: 1582
CHP Milletvekili Muharrem İnce, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in oğlu hakkında çarpıcı bir iddia ortaya attı. İddiaya göre, Dinçer’in oğlunun THY’ye sınavsız bir şekilde girdiği, KPSS’ye bile girmediği belirtildi
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, Dinçer’in oğlunun THY’ye başladığını ifade ederek, "KPSS ile mi girdi, işe hiç sanmıyorum. Şu oğlunun bordrosunu bir çıkarsan da bir de öğretmenler görse o bordroyu" dedi.
O iddialara Dinçer, şu cevabı verdi;
''Ekşi ayran içmedim, karnım ağrımıyor. Benim kardeşim, ben Başbakanlık Müsteşarı olmadan önce herhangi bir hastanede başhekim yardımcısı idi. Dünya Bankası projesinde çalıştığı doğrudur. Ama bu projede çalışan insanları Sağlık Bakanlığı seçmez, Dünya Bankası'nın o projeyi destekleyen birimi seçer. Kardeşim sadece doktor değil, aynı zamanda hastane yönetimi konusunda uzmanlaşmış çok az sayıdaki insanlardan birisidir. Sağlık Bakanımız burada, 10 yılda bir kere olsun kendisine kardeşimden bahsetmişsem, yüzüme hep beraber tükürebilirsiniz.
Oğlum ile ilgili iddia doğru değil dedikodudur. Benim çocuğum Türk Hava Yolları'nda (THY) çalışmıyor. THY'nin de ortak olduğu bir Amerikan firmasında çalışıyor. Buraya gelmeden önce ABD'de sigorta şirketinde yönetici idi. Buraya transfer ettiler. Belki benim çocuğum oradan yıl sonu itibariyle ayrılacak. Kardeşim ve çocuğum, ben bakan olmasaydım, çok daha iyi yerlerde olacaklardı.''
AKP Kocaeli Milletvekili Faik Işık, gensorunun sadece denetleme amacıyla olması gerektiğini ifade etti.
İnce'nin Dinçer'in oğluyla ilgili sözlerini anımsatan Işık, ''Sayın Dinçer'in oğlunun pozisyonu bilmiyorum ama sayın İnce'nin iki sekreterini Meclis'e aldırırken hangi KPSS ile aldığını açıklamalıdır'' diye konuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
CHP Milletvekili Muharrem İnce, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’in oğlu hakkında çarpıcı bir iddia ortaya attı. İddiaya göre, Dinçer’in oğlunun THY’ye sınavsız bir şekilde girdiği, KPSS’ye bile girmediği belirtildi
CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce, Dinçer’in oğlunun THY’ye başladığını ifade ederek, "KPSS ile mi girdi, işe hiç sanmıyorum. Şu oğlunun bordrosunu bir çıkarsan da bir de öğretmenler görse o bordroyu" dedi.
O iddialara Dinçer, şu cevabı verdi;
''Ekşi ayran içmedim, karnım ağrımıyor. Benim kardeşim, ben Başbakanlık Müsteşarı olmadan önce herhangi bir hastanede başhekim yardımcısı idi. Dünya Bankası projesinde çalıştığı doğrudur. Ama bu projede çalışan insanları Sağlık Bakanlığı seçmez, Dünya Bankası'nın o projeyi destekleyen birimi seçer. Kardeşim sadece doktor değil, aynı zamanda hastane yönetimi konusunda uzmanlaşmış çok az sayıdaki insanlardan birisidir. Sağlık Bakanımız burada, 10 yılda bir kere olsun kendisine kardeşimden bahsetmişsem, yüzüme hep beraber tükürebilirsiniz.
Oğlum ile ilgili iddia doğru değil dedikodudur. Benim çocuğum Türk Hava Yolları'nda (THY) çalışmıyor. THY'nin de ortak olduğu bir Amerikan firmasında çalışıyor. Buraya gelmeden önce ABD'de sigorta şirketinde yönetici idi. Buraya transfer ettiler. Belki benim çocuğum oradan yıl sonu itibariyle ayrılacak. Kardeşim ve çocuğum, ben bakan olmasaydım, çok daha iyi yerlerde olacaklardı.''
AKP Kocaeli Milletvekili Faik Işık, gensorunun sadece denetleme amacıyla olması gerektiğini ifade etti.
İnce'nin Dinçer'in oğluyla ilgili sözlerini anımsatan Işık, ''Sayın Dinçer'in oğlunun pozisyonu bilmiyorum ama sayın İnce'nin iki sekreterini Meclis'e aldırırken hangi KPSS ile aldığını açıklamalıdır'' diye konuştu.
Son Güncelleme: Perşembe, 15 Kasım 2012 11:00
Gösterim: 2198