Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Öğretmenlerin yaptığı tüm sınavlar izlemeye alınacak. Hangi okul, hangi sınıf ne kadar başarılı ya da başarısız tespit edilecek ve veriler merkezde toplanarak değerlendirilecek.

Ankara Milli Eğitim Müdürü, tıpkı sokakların MOBESE ile izlendiği gibi, öğretmenlerin verdikleri tüm sınav notlarını izleyeceklerini söyledi. Aydoğan, “Her dersten yapılan sınavları tek tek, sınıf sınıf ele alacağız, bir Ankara ortalaması çıkaracağız, sonuçta sınıf ortalaması Ankara ortalamasından düşük olan okulları bilgilendireceğiz” dedi.

Ankara İl Milli Eğitim Müdürü Kamil Aydoğan, başkentte tüm eğitim camiasının çok yoğun bir çalışma içinde olduğunu söyledi. Kentin son Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda (YGS) puan türlerine göre Türkiye genelinde en yüksek puanları alarak, geçmiş yıllara göre çok büyük bir atılım yaptığını ve en başarılı iller sıralamasında Türkiye birincisi olduğunu belirten Aydoğan, “Başkentimizin son 4 yıllık grafiği şöyle. 2010 yılında 6’ncı, 2011 yılında 5’inci, 2012 yılında 2’nci ve 2013 yılında Türkiye 1’incisi. Böyle bir başarı var mı bilmiyorum. Ayrıca, Ankara ilk kez tüm kategorilerde birinci oluyor. Bu da önemli bir şey” diye konuştu. Aydoğan, bu başarının tesadüfen elde edilmediğini, arkasında çok büyük bir çalışma olduğunu vurgulayarak, tüm okullarla etkili bir iletişim içinde olduklarını söyledi.

Eğitimin içindeki tüm aktörlerin niyetlerini, hedeflerini, stratejilerini bildiğini dile getiren Aydoğan, şunları söyledi:

“Herkesle çok yakın bir diyalog içindeyiz. İldeki tüm okullardan günlük rapor alan belki de tek iliz. Haymana’nın bir köyünde bir çocuğumuzun burnu kanasa haberimiz oluyor. Ankara’da veli profili de çok iyi. Okullarımıza çok yardımcı oluyorlar. Öğretmenlerimizin, gerek öğrencilerle gerekse velilerle diyalogları çok iyi. Bir de şu var. Biz doğrudan iletişimden yanayız. İnsan ilişkileri konusu bizim en temel önceliklerimizden biri ve herkes bizim bu önceliğimizin farkında. Tüm bunlar biraraya gelince, başarı da geliyor.”

Sınav notlarını izleyeceğiz

Kamil Aydoğan, Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün birçok yenilikçi uygulamaya da imza attığını belirterek, söz konusu uygulamaları hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin hizmetine sunduklarını bildirdi. Bunlardan birini daha önümüzdeki eğitim öğretim döneminde hayata geçireceklerini anlatan Aydoğan, şöyle konuştu:

“Tıpkı sokakların MOBESE ile izlendiği gibi biz de öğretmenlerimizin verdikleri tüm sınav notlarını izleyeceğiz. Çocuklar daha ilk yazılıyı olur olmaz, oluşturacağımız bir ekip, tüm Ankara’da yapılan birinci yazılıların sonuçlarının analizini yapacak ve öğrenciyi, veliyi değil okulu bilgilendirecek. ‘Müdürüm, sizin şu sınıfınızda Ankara’nın genel başarısıyla örtüşmeyen bir durum var. Hatta sizin kendi okulunuzun diğer sınıflarıyla da örtüşmeyen bir durum var. Bu sınıfta bir anormallik var, buraya dikkat edin’ diyecek. Yani bu sistemle, her dersten yapılan sınavları tek tek, sınıf sınıf, ele alacağız, bir Ankara ortalaması çıkaracağız, sonuçta sınıf ortalaması Ankara ortalamasından düşük olan okulları bilgilendireceğiz.”

Sistem cezalandırma amacıyla kullanılmayacak

Bu sistemin sonuçlarının kesinlikle cezalandırma amacıyla kullanılmayacağının altını çizen Aydoğan, bilgilendirme yapılacağını, önlem almak için okulların teşvik edileceğini, gerekirse de il veya ilçe milli eğitim müdürlükleri olarak destek vereceklerini söyledi. Sistemin Türkiye’de ilk olacağını belirten Aydoğan, “Adeta eğitimin MOBESE’si Ankara’da kurulacak. Şu anda da benzer bazı sistemlerle zaten okullarımızı izliyoruz. Faaliyetlerini, başarılarını takip ediyoruz. Bu sistemle de izlemediğimiz, ölçmediğimiz, değerlendirmediğimiz tek bir açık nokta bile kalmayacak” ifadelerini kullandı.

> Öğretmenlerin sınav notlarına MOBESE'li takip

Öğretmenlerin yaptığı tüm sınavlar izlemeye alınacak. Hangi okul, hangi sınıf ne kadar başarılı ya da başarısız tespit edilecek ve veriler merkezde toplanarak değerlendirilecek.

Ankara Milli Eğitim Müdürü, tıpkı sokakların MOBESE ile izlendiği gibi, öğretmenlerin verdikleri tüm sınav notlarını izleyeceklerini söyledi. Aydoğan, “Her dersten yapılan sınavları tek tek, sınıf sınıf ele alacağız, bir Ankara ortalaması çıkaracağız, sonuçta sınıf ortalaması Ankara ortalamasından düşük olan okulları bilgilendireceğiz” dedi.

Ankara İl Milli Eğitim Müdürü Kamil Aydoğan, başkentte tüm eğitim camiasının çok yoğun bir çalışma içinde olduğunu söyledi. Kentin son Yükseköğretime Geçiş Sınavı’nda (YGS) puan türlerine göre Türkiye genelinde en yüksek puanları alarak, geçmiş yıllara göre çok büyük bir atılım yaptığını ve en başarılı iller sıralamasında Türkiye birincisi olduğunu belirten Aydoğan, “Başkentimizin son 4 yıllık grafiği şöyle. 2010 yılında 6’ncı, 2011 yılında 5’inci, 2012 yılında 2’nci ve 2013 yılında Türkiye 1’incisi. Böyle bir başarı var mı bilmiyorum. Ayrıca, Ankara ilk kez tüm kategorilerde birinci oluyor. Bu da önemli bir şey” diye konuştu. Aydoğan, bu başarının tesadüfen elde edilmediğini, arkasında çok büyük bir çalışma olduğunu vurgulayarak, tüm okullarla etkili bir iletişim içinde olduklarını söyledi.

Eğitimin içindeki tüm aktörlerin niyetlerini, hedeflerini, stratejilerini bildiğini dile getiren Aydoğan, şunları söyledi:

“Herkesle çok yakın bir diyalog içindeyiz. İldeki tüm okullardan günlük rapor alan belki de tek iliz. Haymana’nın bir köyünde bir çocuğumuzun burnu kanasa haberimiz oluyor. Ankara’da veli profili de çok iyi. Okullarımıza çok yardımcı oluyorlar. Öğretmenlerimizin, gerek öğrencilerle gerekse velilerle diyalogları çok iyi. Bir de şu var. Biz doğrudan iletişimden yanayız. İnsan ilişkileri konusu bizim en temel önceliklerimizden biri ve herkes bizim bu önceliğimizin farkında. Tüm bunlar biraraya gelince, başarı da geliyor.”

Sınav notlarını izleyeceğiz

Kamil Aydoğan, Ankara İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün birçok yenilikçi uygulamaya da imza attığını belirterek, söz konusu uygulamaları hem öğrencilerin hem de öğretmenlerin hizmetine sunduklarını bildirdi. Bunlardan birini daha önümüzdeki eğitim öğretim döneminde hayata geçireceklerini anlatan Aydoğan, şöyle konuştu:

“Tıpkı sokakların MOBESE ile izlendiği gibi biz de öğretmenlerimizin verdikleri tüm sınav notlarını izleyeceğiz. Çocuklar daha ilk yazılıyı olur olmaz, oluşturacağımız bir ekip, tüm Ankara’da yapılan birinci yazılıların sonuçlarının analizini yapacak ve öğrenciyi, veliyi değil okulu bilgilendirecek. ‘Müdürüm, sizin şu sınıfınızda Ankara’nın genel başarısıyla örtüşmeyen bir durum var. Hatta sizin kendi okulunuzun diğer sınıflarıyla da örtüşmeyen bir durum var. Bu sınıfta bir anormallik var, buraya dikkat edin’ diyecek. Yani bu sistemle, her dersten yapılan sınavları tek tek, sınıf sınıf, ele alacağız, bir Ankara ortalaması çıkaracağız, sonuçta sınıf ortalaması Ankara ortalamasından düşük olan okulları bilgilendireceğiz.”

Sistem cezalandırma amacıyla kullanılmayacak

Bu sistemin sonuçlarının kesinlikle cezalandırma amacıyla kullanılmayacağının altını çizen Aydoğan, bilgilendirme yapılacağını, önlem almak için okulların teşvik edileceğini, gerekirse de il veya ilçe milli eğitim müdürlükleri olarak destek vereceklerini söyledi. Sistemin Türkiye’de ilk olacağını belirten Aydoğan, “Adeta eğitimin MOBESE’si Ankara’da kurulacak. Şu anda da benzer bazı sistemlerle zaten okullarımızı izliyoruz. Faaliyetlerini, başarılarını takip ediyoruz. Bu sistemle de izlemediğimiz, ölçmediğimiz, değerlendirmediğimiz tek bir açık nokta bile kalmayacak” ifadelerini kullandı.

Son Güncelleme: Pazar, 28 Nisan 2013 10:22

Gösterim: 1493

En az dört yıllık lisans eğitimi veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadî ve idarî bilimler fakülteleri mezunları Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Uzman Yardımcısı olabilecek.

Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Uzmanlığı Yönetmeliği Resmi Gazete'de yayımlandı. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Uzman Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Uzmanlığına atanmaları ile Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Uzman Yardımcıları ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Uzmanlarının görev ve sorumluluklarını düzenleyen yönetmeliğe göre, uzmanlık mesleğine, giriş sınavıyla uzman yardımcısı olarak girilecek ve uzman yardımcısı kadrosuna atanabilmek için giriş sınavında başarılı olmak şartı aranacak. Giriş sınavı, kadro ve ihtiyaç durumuna göre Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği tarafından uygun görülen zamanlarda açılacak. Giriş sınavı, yazılı ve sözlü olarak iki aşamalı veya yalnızca sözlü olarak tek aşamalı yapılacak.

Giriş sınavına katılma şartları ise şöyle:

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde belirtilen şartları taşımak, en az dört yıllık lisans eğitimi veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadî ve idarî bilimler fakültelerinden veya Genel Sekreterlikçe yürütülen hizmetlerin gerektirdiği en az dört yıllık lisans eğitimi veren yükseköğretim kurumları ile bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurtiçindeki veya yurtdışındaki öğretim kurumlarından mezun olmak, giriş sınavının yapılacağı tarihte otuz beş yaşını doldurmamış olmak, giriş sınavının son başvuru tarihi itibarıyla, geçerliliği bulunan merkezi sınavdan başvuru il'nında belirtilen puan türü veya puan türlerinden asgari puanı almış olmak."

Uzman yardımcılığı süresi en az üç yıl olacak. Uzman yardımcıları gerekli şartları yerine getirilmesi durumunda uzman olarak atanabilecek.

Uzman ve uzman yardımcıları, uzmanlık gerektiren çalışmaların ve görevlerin Genel Sekreterin talimatları doğrultusunda mevzuata, plan ve programlara uygun olarak, süresinde ve eksiksiz yerine getirilmesinden, hizmetlerin adil, verimli ve etkin sunulmasından Genel Sekretere ve bağlı bulundukları birim amirlerine karşı sorumlu olacak. Uzman ve uzman yardımcıları, uzmanlık mesleğinin gerektirdiği itibar ve güven duygusunu sarsacak ve etik ilkelere aykırı düşecek nitelikte davranışlarda bulunamayacak.

> İİBF mezunlarına yeni iş imkanı

En az dört yıllık lisans eğitimi veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadî ve idarî bilimler fakülteleri mezunları Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Uzman Yardımcısı olabilecek.

Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Uzmanlığı Yönetmeliği Resmi Gazete'de yayımlandı. Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Uzman Yardımcılarının mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Uzmanlığına atanmaları ile Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Uzman Yardımcıları ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Uzmanlarının görev ve sorumluluklarını düzenleyen yönetmeliğe göre, uzmanlık mesleğine, giriş sınavıyla uzman yardımcısı olarak girilecek ve uzman yardımcısı kadrosuna atanabilmek için giriş sınavında başarılı olmak şartı aranacak. Giriş sınavı, kadro ve ihtiyaç durumuna göre Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği tarafından uygun görülen zamanlarda açılacak. Giriş sınavı, yazılı ve sözlü olarak iki aşamalı veya yalnızca sözlü olarak tek aşamalı yapılacak.

Giriş sınavına katılma şartları ise şöyle:

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde belirtilen şartları taşımak, en az dört yıllık lisans eğitimi veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisat, işletme, iktisadî ve idarî bilimler fakültelerinden veya Genel Sekreterlikçe yürütülen hizmetlerin gerektirdiği en az dört yıllık lisans eğitimi veren yükseköğretim kurumları ile bunlara denkliği Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen yurtiçindeki veya yurtdışındaki öğretim kurumlarından mezun olmak, giriş sınavının yapılacağı tarihte otuz beş yaşını doldurmamış olmak, giriş sınavının son başvuru tarihi itibarıyla, geçerliliği bulunan merkezi sınavdan başvuru il'nında belirtilen puan türü veya puan türlerinden asgari puanı almış olmak."

Uzman yardımcılığı süresi en az üç yıl olacak. Uzman yardımcıları gerekli şartları yerine getirilmesi durumunda uzman olarak atanabilecek.

Uzman ve uzman yardımcıları, uzmanlık gerektiren çalışmaların ve görevlerin Genel Sekreterin talimatları doğrultusunda mevzuata, plan ve programlara uygun olarak, süresinde ve eksiksiz yerine getirilmesinden, hizmetlerin adil, verimli ve etkin sunulmasından Genel Sekretere ve bağlı bulundukları birim amirlerine karşı sorumlu olacak. Uzman ve uzman yardımcıları, uzmanlık mesleğinin gerektirdiği itibar ve güven duygusunu sarsacak ve etik ilkelere aykırı düşecek nitelikte davranışlarda bulunamayacak.

Son Güncelleme: Pazar, 28 Nisan 2013 09:00

Gösterim: 1640

MEB'in Resmi Gazete'de yayınlanan yönetmeliğine göre, ilköğretim okulu yerine ilköğretim kurumu ifadesi kullanılacak

Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurumların Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmelik'te, "ilköğretim okulu" ibaresi "ilköğretim kurumu" şeklinde değiştirildi.

Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurumların Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmelik'te Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Buna göre, Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Yönetmelik'te, "ilköğretim okulu" ibaresi "ilköğretim kurumu" şeklinde düzenlendi.

Ayrıca "ilköğretim okullarında" ibaresi, "ilköğretim kurumlarında", "hastane ilköğretim okulları" ibaresi "hastane ilkokulları", "ilköğretim okullarında" ibaresi "ilkokullarda", "hastane ilköğretim okulları" ve "hastane ilköğretim okulları" ibareleri sırasıyla "hastane ilkokulları" ve "hastane ilkokulları", "yatılı ilköğretim bölge okulları" ibaresi "yatılı bölge ortaokulları", "açık ilköğretim okulu" ibaresi "açık öğretim ortaokulu", "ilköğretim okullarında" ibareleri "ilkokullarda", "1-5 sınıflı ilköğretim okullarının" ibaresi "1-4 sınıflı ilkokulların" oldu.

> İlköğretim okulu gitti, ilköğretim kurumu geldi

MEB'in Resmi Gazete'de yayınlanan yönetmeliğine göre, ilköğretim okulu yerine ilköğretim kurumu ifadesi kullanılacak

Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurumların Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmelik'te, "ilköğretim okulu" ibaresi "ilköğretim kurumu" şeklinde değiştirildi.

Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul ve Kurumların Yönetici ve Öğretmenlerinin Norm Kadrolarına İlişkin Yönetmelik'te Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Buna göre, Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Yönetmelik'te, "ilköğretim okulu" ibaresi "ilköğretim kurumu" şeklinde düzenlendi.

Ayrıca "ilköğretim okullarında" ibaresi, "ilköğretim kurumlarında", "hastane ilköğretim okulları" ibaresi "hastane ilkokulları", "ilköğretim okullarında" ibaresi "ilkokullarda", "hastane ilköğretim okulları" ve "hastane ilköğretim okulları" ibareleri sırasıyla "hastane ilkokulları" ve "hastane ilkokulları", "yatılı ilköğretim bölge okulları" ibaresi "yatılı bölge ortaokulları", "açık ilköğretim okulu" ibaresi "açık öğretim ortaokulu", "ilköğretim okullarında" ibareleri "ilkokullarda", "1-5 sınıflı ilköğretim okullarının" ibaresi "1-4 sınıflı ilkokulların" oldu.

Son Güncelleme: Cuma, 26 Nisan 2013 09:09

Gösterim: 1303

24 Mart'ta yapılan Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nda (YGS) bir adayın soru kitapçığı ve cevap anahtarının kaybolduğu iddiaları Meclis gündemine taşındı

CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Yükseköğretime Geçiş Sınavı'na (YGS) giren Mevlüt Çetinkaya adlı öğrencinin, soru kitapçığı ve cevap anahtarının ÖSYM'de kaybolduğu iddiasını soru önergesiyle TBMM'ye taşıdı. ÖSYM ise konuyla ilgili inceleme başlatıldığını açıkladı.

CHP'li Ali İhsan Köktürk, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın cevaplaması istemiyle verdiği soru önergesinde, Beykoz Çok Programlı Lisesi öğrencisi Mevlüt Çetinkaya'nın, sınav evraklarının kaybolması nedeniyle seneye yeniden sınava girmesinin istenmesi iddiasını gündeme getirdi. Köktürk soru önergesinde, öğrencinin babası Necati Çetinkaya'nın bir gazeteye gönderdiği, "1 Nisan'da YGS sonuçları için ÖSYM sitesine girdiğimizde, 'Sınav evrakları incelenmektedir' yazısıyla karşılaştık. ÖSYM'de Sınav Hizmetleri Daire Başkanı ile görüştük. Oğluma, 'Sınav cevap anahtarı ile soru kitapçığını yanında mı götürdün?' türünde anlam veremediğimiz sorular sordular. Bu çocuk okuduğu lisenin en başarılı ilk 5 öğrencisinden biri olmuş. Bilgisi ölçülsün diye sınava girmiş. Sınav evrakları kayıp. Daire Başkanı Tomay Bey, 'Yapacak bir şey yok, oğlunuz 1 yıl sonra yeniden sınava girsin' diye kapıyı gösterdi. Oğlum 1 yılını yitirdi" şeklindeki mektubuna yer verdi.

Köktürk, Bakan Avcı'yı şu soruları yöneltti:

- Gazete köşesinde yer alan haber ile ilgili herhangi bir soruşturma açılmış mıdır?

- Mevlüt Çetinkaya'ya yapılan bu haksızlığın nedeni nedir? Soru kitapçığı ve cevap anahtarı ne olmuştur?

- Öğrencimizin uğradığı haksızlık nasıl telafi edilecektir?

- YGS'de benzeri olay yaşanmış mıdır? Yaşanmışsa mağdur olan öğrenci sayısı kaçtır?

İnceleme başlattık

ÖSYM Sınav Hizmetleri Daire Başkanı Yasin Bulduklu ise Hürriyet’e yaptığı açıklamada olayın incelendiğini belirterek şu bilgileri verdi:

"Kılavuzda soru kitapçığı ve cevap anahtarının sınav görevlilerine teslim etmenin adayın sorumluluğunda olduğu belirtiliyor. Aday ise ÖSYM’ye soru kitapçığını ve cevap anahtarını sıranın üzerinde bırakıp çıktığı bilgisini verdi. Evrakları bize ulaşmamış. Kamera kayıtlarından da durumu tespit ettik. Ayrıca 1 milyon 852 bin 815 adayın evrakları ÖSYM’ye ulaşmış sadece bir adayın ki ulaşmamış. Sadece cevap anahtarı ya da sadece soru kitapçığının ulaşmamış olması izah edilebilir. Ama bu adayın her iki evrakı da gelmemiş. Merkeze ulaşmayan bir kağıtla ilgili puan hesaplayacak değiliz, doğal olarak bu adayın puanı da hesaplanmadı. Yönetim Kurulu karar aldı. Konuyla ilgili inceleme başlattı. Görevlilerle ilgili de işlem başlatıyoruz."

Kaynak Hürriyet

> YGS’deki kayıp kitapçık iddiası Meclis gündeminde

24 Mart'ta yapılan Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nda (YGS) bir adayın soru kitapçığı ve cevap anahtarının kaybolduğu iddiaları Meclis gündemine taşındı

CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, Yükseköğretime Geçiş Sınavı'na (YGS) giren Mevlüt Çetinkaya adlı öğrencinin, soru kitapçığı ve cevap anahtarının ÖSYM'de kaybolduğu iddiasını soru önergesiyle TBMM'ye taşıdı. ÖSYM ise konuyla ilgili inceleme başlatıldığını açıkladı.

CHP'li Ali İhsan Köktürk, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın cevaplaması istemiyle verdiği soru önergesinde, Beykoz Çok Programlı Lisesi öğrencisi Mevlüt Çetinkaya'nın, sınav evraklarının kaybolması nedeniyle seneye yeniden sınava girmesinin istenmesi iddiasını gündeme getirdi. Köktürk soru önergesinde, öğrencinin babası Necati Çetinkaya'nın bir gazeteye gönderdiği, "1 Nisan'da YGS sonuçları için ÖSYM sitesine girdiğimizde, 'Sınav evrakları incelenmektedir' yazısıyla karşılaştık. ÖSYM'de Sınav Hizmetleri Daire Başkanı ile görüştük. Oğluma, 'Sınav cevap anahtarı ile soru kitapçığını yanında mı götürdün?' türünde anlam veremediğimiz sorular sordular. Bu çocuk okuduğu lisenin en başarılı ilk 5 öğrencisinden biri olmuş. Bilgisi ölçülsün diye sınava girmiş. Sınav evrakları kayıp. Daire Başkanı Tomay Bey, 'Yapacak bir şey yok, oğlunuz 1 yıl sonra yeniden sınava girsin' diye kapıyı gösterdi. Oğlum 1 yılını yitirdi" şeklindeki mektubuna yer verdi.

Köktürk, Bakan Avcı'yı şu soruları yöneltti:

- Gazete köşesinde yer alan haber ile ilgili herhangi bir soruşturma açılmış mıdır?

- Mevlüt Çetinkaya'ya yapılan bu haksızlığın nedeni nedir? Soru kitapçığı ve cevap anahtarı ne olmuştur?

- Öğrencimizin uğradığı haksızlık nasıl telafi edilecektir?

- YGS'de benzeri olay yaşanmış mıdır? Yaşanmışsa mağdur olan öğrenci sayısı kaçtır?

İnceleme başlattık

ÖSYM Sınav Hizmetleri Daire Başkanı Yasin Bulduklu ise Hürriyet’e yaptığı açıklamada olayın incelendiğini belirterek şu bilgileri verdi:

"Kılavuzda soru kitapçığı ve cevap anahtarının sınav görevlilerine teslim etmenin adayın sorumluluğunda olduğu belirtiliyor. Aday ise ÖSYM’ye soru kitapçığını ve cevap anahtarını sıranın üzerinde bırakıp çıktığı bilgisini verdi. Evrakları bize ulaşmamış. Kamera kayıtlarından da durumu tespit ettik. Ayrıca 1 milyon 852 bin 815 adayın evrakları ÖSYM’ye ulaşmış sadece bir adayın ki ulaşmamış. Sadece cevap anahtarı ya da sadece soru kitapçığının ulaşmamış olması izah edilebilir. Ama bu adayın her iki evrakı da gelmemiş. Merkeze ulaşmayan bir kağıtla ilgili puan hesaplayacak değiliz, doğal olarak bu adayın puanı da hesaplanmadı. Yönetim Kurulu karar aldı. Konuyla ilgili inceleme başlattı. Görevlilerle ilgili de işlem başlatıyoruz."

Kaynak Hürriyet

Son Güncelleme: Cuma, 26 Nisan 2013 15:01

Gösterim: 2250

Geçen yıl üniversitelerden gelen 6 bin projenin yüzde 30'unu destekleyen TÜBİTAK, bu yılki proje başvuru sayısını 7 bine çıkarmayı hedefliyor.

TÜBİTAK tarafından, Kocaeli Üniversitesi'nde (KOÜ), akademisyen ve öğrencilere yönelik "Burs ve Destek Programları Bilgilendirme Toplantısı" düzenlendi.

Toplantının ardından AA muhabirine açıklama yapan Araştırma Destek Programları Başkanlığı proje uzmanı Fatih Sinan Esen, Türkiye genelinde üniversiteleri dolaşarak, programlardan akademisyenlerin daha fazla faydalanmasını sağlamaya çalıştıklarını belirtti.

Başvuru sürecinde yaşanan bazı temel sıkıntıların bulunduğunu, hukuki prosedürlerin eksik yapıldığını anlatan Esen, imza eksikliklerinin, projelerin büyük oranda iade edilmesine sebep olduğunu ifade etti.

Esen, eksik belgeler ve proje metninin yetersiz olmasının da sık karşılaşılan hatalar arasında yer aldığını dile getirerek, bu aksaklıkların minimuma indirilmesi için eğitimler düzenlediklerini söyledi.

İlk aşamayı geçen ve bilimsel değerlendirmeye giren her projeye sevindiklerini vurgulayan Esen, proje sahiplerinin, çalışmalarını dikkatli hazırlamaları ve başvuru yapmadan önce ilgili konuda uzman kişilere projelerini okutmalarının önemli olduğunu kaydetti.

Esen, projelerin genelde son başvuru gününde teslim edildiğine dikkati çekerek, "Geçen aya baktığımız zaman, başvuruların yüzde 92'si son hafta gelmiş. Sistemde belli bir yoğunluk olabiliyor. Bunlardan mümkün oldukça kaçınmak gerekiyor. Projeyi, son dakikaya bırakmamak lazım. Proje yazım süreci, birkaç ay önceden başlamalı. Son haftaya gelmeden tamamlanıp TÜBİTAK'a gönderilmeli" ifadesini kullandı.

"2,5 milyon liraya kadar destek"

Akademisyenlerin, TÜBİTAK'ı yakından takip etmeleri gerektiğini ve proje konusunda katkı beklediklerini anlatan Esen, şöyle konuştu:

"2012 yılında Üniversitelerden 6 bin 182 proje geldi. Bu projelerde desteklenme oranı yüzde 30'lar civarında. 2005-2012 yılları arasında 12 kat artan bir destek var. Proje bütçelerinde ve proje sayılarında artışlar mevcut. Çok büyük bütçeler söz konusu. Minimum 30 bin liralık sınırımız var. Öncelikli alanla ilgili projelerde, 2,5 milyon liraya kadar destek veriliyor. Projenin uluslararası bir özgünlüğü olmasını istiyoruz."

"Parayı, sene sonunda hazineye aktarmayalım"

Esen, kurumun ciddi bir fon kaynağının bulunduğunu, bu bütçeyi adil ve uygun şekilde dağıtılmasını sağlamaya çalıştıklarını belirtti.

Desteklenen projelerin Türkiye için çok önemli çalışmaları kapsadığını dile getiren Esen, şunları kaydetti:

"6 bin proje sayısı yeterli değil. Biz daha da artmasını istiyoruz. Çok ciddi bütçeler ayrılıyor ama yine de proje sayısı yeterli değil. Bu yüzden paranın bir kısmını sene sonunda yine aktarmak zorunda kalıyoruz. Maalesef yıl sonunda elimizde para kalıyor. Biz üniversitedeki hocalara diyoruz ki; "bol bol proje yazın". TÜBİTAK'ın parası bol. Biz, size para vermek için, projelerinizi finanse etmek için varız. Paramız bizde kalmasın. Parayı, sene sonunda yine hazineye aktarmayalım."

Bu yıl 7 binden fazla proje gelmesini hedeflediklerine vurgu yapan Esen, bütçe ve proje sayısı olarak ciddi bir artış beklediklerini söyledi.

> TÜBİTAK, üniversitelerden proje bekliyor

Geçen yıl üniversitelerden gelen 6 bin projenin yüzde 30'unu destekleyen TÜBİTAK, bu yılki proje başvuru sayısını 7 bine çıkarmayı hedefliyor.

TÜBİTAK tarafından, Kocaeli Üniversitesi'nde (KOÜ), akademisyen ve öğrencilere yönelik "Burs ve Destek Programları Bilgilendirme Toplantısı" düzenlendi.

Toplantının ardından AA muhabirine açıklama yapan Araştırma Destek Programları Başkanlığı proje uzmanı Fatih Sinan Esen, Türkiye genelinde üniversiteleri dolaşarak, programlardan akademisyenlerin daha fazla faydalanmasını sağlamaya çalıştıklarını belirtti.

Başvuru sürecinde yaşanan bazı temel sıkıntıların bulunduğunu, hukuki prosedürlerin eksik yapıldığını anlatan Esen, imza eksikliklerinin, projelerin büyük oranda iade edilmesine sebep olduğunu ifade etti.

Esen, eksik belgeler ve proje metninin yetersiz olmasının da sık karşılaşılan hatalar arasında yer aldığını dile getirerek, bu aksaklıkların minimuma indirilmesi için eğitimler düzenlediklerini söyledi.

İlk aşamayı geçen ve bilimsel değerlendirmeye giren her projeye sevindiklerini vurgulayan Esen, proje sahiplerinin, çalışmalarını dikkatli hazırlamaları ve başvuru yapmadan önce ilgili konuda uzman kişilere projelerini okutmalarının önemli olduğunu kaydetti.

Esen, projelerin genelde son başvuru gününde teslim edildiğine dikkati çekerek, "Geçen aya baktığımız zaman, başvuruların yüzde 92'si son hafta gelmiş. Sistemde belli bir yoğunluk olabiliyor. Bunlardan mümkün oldukça kaçınmak gerekiyor. Projeyi, son dakikaya bırakmamak lazım. Proje yazım süreci, birkaç ay önceden başlamalı. Son haftaya gelmeden tamamlanıp TÜBİTAK'a gönderilmeli" ifadesini kullandı.

"2,5 milyon liraya kadar destek"

Akademisyenlerin, TÜBİTAK'ı yakından takip etmeleri gerektiğini ve proje konusunda katkı beklediklerini anlatan Esen, şöyle konuştu:

"2012 yılında Üniversitelerden 6 bin 182 proje geldi. Bu projelerde desteklenme oranı yüzde 30'lar civarında. 2005-2012 yılları arasında 12 kat artan bir destek var. Proje bütçelerinde ve proje sayılarında artışlar mevcut. Çok büyük bütçeler söz konusu. Minimum 30 bin liralık sınırımız var. Öncelikli alanla ilgili projelerde, 2,5 milyon liraya kadar destek veriliyor. Projenin uluslararası bir özgünlüğü olmasını istiyoruz."

"Parayı, sene sonunda hazineye aktarmayalım"

Esen, kurumun ciddi bir fon kaynağının bulunduğunu, bu bütçeyi adil ve uygun şekilde dağıtılmasını sağlamaya çalıştıklarını belirtti.

Desteklenen projelerin Türkiye için çok önemli çalışmaları kapsadığını dile getiren Esen, şunları kaydetti:

"6 bin proje sayısı yeterli değil. Biz daha da artmasını istiyoruz. Çok ciddi bütçeler ayrılıyor ama yine de proje sayısı yeterli değil. Bu yüzden paranın bir kısmını sene sonunda yine aktarmak zorunda kalıyoruz. Maalesef yıl sonunda elimizde para kalıyor. Biz üniversitedeki hocalara diyoruz ki; "bol bol proje yazın". TÜBİTAK'ın parası bol. Biz, size para vermek için, projelerinizi finanse etmek için varız. Paramız bizde kalmasın. Parayı, sene sonunda yine hazineye aktarmayalım."

Bu yıl 7 binden fazla proje gelmesini hedeflediklerine vurgu yapan Esen, bütçe ve proje sayısı olarak ciddi bir artış beklediklerini söyledi.

Son Güncelleme: Perşembe, 25 Nisan 2013 15:04

Gösterim: 1573


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.