Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Üniversitelere kayıt işlemleri başladı. Kayıt süresi 7 Eylül Cuma günü sona erecek.

ÖSYS sonuçlarına göre bir programa kayıt hakkı kazanan adayların kayıt işlemleri bütün üniversitelerde 7 Eylül Cuma gününe kadar yapılacak. Kayıt hakkı kazanan adayların, kayıt için gerekli belgelerle kayıt süresi içinde üniversiteye başvurması gerekiyor. Bu süre içerisinde kayıt için başvurmayan veya kayıt işlemlerini tamamlamayan adaylar kayıt haklarını kaybedecek.

Kayıt sırasında adayların mezun olduğu ortaöğretim kurumundan aldığı diplomanın aslı ya da yeni tarihli mezuniyet belgesini, katkı payının /öğretim ücretinin ödenmesi ile ilgili belgeyi, ek puandan yararlanarak ya da sınavsız geçişle yerleştirilmiş ancak alanı diplomasında veya mezuniyet belgesinde belirtilmemişse, hangi okul ve alandan mezun olduğunu gösterir resmi belgeyi, 12 adet fotoğrafı, kayıttan önce belirlenip üniversite tarafından ilan edilecek diğer belgelerin aslı veya üniversite onaylı suretlerini yanlarında bulundurmaları gerekiyor.

Yapılan yeni düzenlemeyle yeni kayıt yaptıracak birinci öğretim ve açık öğretim öğrencilerinden, öğrenci katkı payı alınmayacak. Bu öğrencilerden alınması gereken öğrenci katkı payı devlet tarafından karşılanacak.

Bir yükseköğretim programına yerleşen yükümlülerin askerlik durumları, üniversiteler tarafından ''http://kamu.turkiye.gov.tr'' internet adresinde görülebilecek.

Adayların askerlikle ilgili sorunları için askerlik şubelerine, kredi konusunda ayrıntılı bilgi için de üniversite rektörlüklerine veya Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'na başvurmaları gerekiyor.

Anadolu Üniversitesi merkezi açık öğretim programlarını kazanan adaylar ise kayıt işlemleri ve kayıt tarihi için Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü'ne başvuracak.

Kayıt için adayın bizzat başvurması gerekiyor

Adayların kayıt için bizzat başvurmaları gerekiyor. Posta ile kayıt yapılmayacak. Kayıt için istenen belgelerin onaysız sureti veya fotokopisi kabul edilmeyecek. Ancak aslının getirilmesi suretiyle üniversite tarafından onaylı örneği kabul edilecek.

Belgeleri eksik olan adayların kayıtları yapılmayacak. Yükseköğretim kurumları kayıt yaptıracak adaylardan sağlık kurulu raporu isteyebilecek.Üniversiteler, gerçeğe aykırı beyanda bulunarak kayıt yaptıran adaylar hakkında gerekli yasal işlemleri yapmaya yetkili olacak.

Merkezi yerleştirme işlemi ile bir yükseköğretim programına kayıt hakkı kazanan adayın kaydını yaptırabilmesi, ilgili yükseköğretim kurumunun aradığı bütün koşulları taşımasına bağlı olacak. Adayın internet ortamında bir programı kazandığının yazılmış olması bu adaya, ilgili programın öngördüğü diğer koşulları taşımadan kayıt yaptırma hakkı vermeyecek.

Sağlık muayenesi, bedensel yetersizlik, mülakat sınavını kazanamama ve intibak eğitiminin olumsuzluğu gibi başvuru sırasında bilinemeyen bir nedenle yerleştirildiği programa kaydı yapılamayan öğrenciler, durumları ÖSYM Başkanlığı'nca değerlendirilerek, alt tercihlerinden puanlarının elverdiği programlara kayıtlar tamamlandıktan sonraki ilk 1 ay içinde başvurdukları takdirde yerleştirilecek.

Ek yerleştirme

Yükseköğretim programlarına kayıt işlemleri tamamlandıktan sonra boş kalan kontenjanlar üniversitelerce ÖSYM'ye bildirilecek.

Yükseköğretim programlarının 2012-ÖSYS sonuçlarına göre (sınavsız geçiş dahil) yapılan genel yerleştirme sonunda boş kalan veya kaydolmama nedeniyle dolmayan kontenjanlarına ve varsa yeni açılan yükseköğretim programlarına ÖSYM tarafından merkezi olarak ek yerleştirme yapılacak.

Sınavsız geçiş dahil merkezi yerleştirmede açık öğretimin kontenjansız programları dışında bir yükseköğretim programına yerleştirilen adaylar ek yerleştirme için başvuramayacak.

> Üniversiteye kayıtlar başladı

Üniversitelere kayıt işlemleri başladı. Kayıt süresi 7 Eylül Cuma günü sona erecek.

ÖSYS sonuçlarına göre bir programa kayıt hakkı kazanan adayların kayıt işlemleri bütün üniversitelerde 7 Eylül Cuma gününe kadar yapılacak. Kayıt hakkı kazanan adayların, kayıt için gerekli belgelerle kayıt süresi içinde üniversiteye başvurması gerekiyor. Bu süre içerisinde kayıt için başvurmayan veya kayıt işlemlerini tamamlamayan adaylar kayıt haklarını kaybedecek.

Kayıt sırasında adayların mezun olduğu ortaöğretim kurumundan aldığı diplomanın aslı ya da yeni tarihli mezuniyet belgesini, katkı payının /öğretim ücretinin ödenmesi ile ilgili belgeyi, ek puandan yararlanarak ya da sınavsız geçişle yerleştirilmiş ancak alanı diplomasında veya mezuniyet belgesinde belirtilmemişse, hangi okul ve alandan mezun olduğunu gösterir resmi belgeyi, 12 adet fotoğrafı, kayıttan önce belirlenip üniversite tarafından ilan edilecek diğer belgelerin aslı veya üniversite onaylı suretlerini yanlarında bulundurmaları gerekiyor.

Yapılan yeni düzenlemeyle yeni kayıt yaptıracak birinci öğretim ve açık öğretim öğrencilerinden, öğrenci katkı payı alınmayacak. Bu öğrencilerden alınması gereken öğrenci katkı payı devlet tarafından karşılanacak.

Bir yükseköğretim programına yerleşen yükümlülerin askerlik durumları, üniversiteler tarafından ''http://kamu.turkiye.gov.tr'' internet adresinde görülebilecek.

Adayların askerlikle ilgili sorunları için askerlik şubelerine, kredi konusunda ayrıntılı bilgi için de üniversite rektörlüklerine veya Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'na başvurmaları gerekiyor.

Anadolu Üniversitesi merkezi açık öğretim programlarını kazanan adaylar ise kayıt işlemleri ve kayıt tarihi için Anadolu Üniversitesi Rektörlüğü'ne başvuracak.

Kayıt için adayın bizzat başvurması gerekiyor

Adayların kayıt için bizzat başvurmaları gerekiyor. Posta ile kayıt yapılmayacak. Kayıt için istenen belgelerin onaysız sureti veya fotokopisi kabul edilmeyecek. Ancak aslının getirilmesi suretiyle üniversite tarafından onaylı örneği kabul edilecek.

Belgeleri eksik olan adayların kayıtları yapılmayacak. Yükseköğretim kurumları kayıt yaptıracak adaylardan sağlık kurulu raporu isteyebilecek.Üniversiteler, gerçeğe aykırı beyanda bulunarak kayıt yaptıran adaylar hakkında gerekli yasal işlemleri yapmaya yetkili olacak.

Merkezi yerleştirme işlemi ile bir yükseköğretim programına kayıt hakkı kazanan adayın kaydını yaptırabilmesi, ilgili yükseköğretim kurumunun aradığı bütün koşulları taşımasına bağlı olacak. Adayın internet ortamında bir programı kazandığının yazılmış olması bu adaya, ilgili programın öngördüğü diğer koşulları taşımadan kayıt yaptırma hakkı vermeyecek.

Sağlık muayenesi, bedensel yetersizlik, mülakat sınavını kazanamama ve intibak eğitiminin olumsuzluğu gibi başvuru sırasında bilinemeyen bir nedenle yerleştirildiği programa kaydı yapılamayan öğrenciler, durumları ÖSYM Başkanlığı'nca değerlendirilerek, alt tercihlerinden puanlarının elverdiği programlara kayıtlar tamamlandıktan sonraki ilk 1 ay içinde başvurdukları takdirde yerleştirilecek.

Ek yerleştirme

Yükseköğretim programlarına kayıt işlemleri tamamlandıktan sonra boş kalan kontenjanlar üniversitelerce ÖSYM'ye bildirilecek.

Yükseköğretim programlarının 2012-ÖSYS sonuçlarına göre (sınavsız geçiş dahil) yapılan genel yerleştirme sonunda boş kalan veya kaydolmama nedeniyle dolmayan kontenjanlarına ve varsa yeni açılan yükseköğretim programlarına ÖSYM tarafından merkezi olarak ek yerleştirme yapılacak.

Sınavsız geçiş dahil merkezi yerleştirmede açık öğretimin kontenjansız programları dışında bir yükseköğretim programına yerleştirilen adaylar ek yerleştirme için başvuramayacak.

Son Güncelleme: Pazartesi, 03 Eylül 2012 11:58

Gösterim: 2086

Bakan Dinçer: 66 aya PKK karşı

Son günlerin en çok konuşulan konusu olan 66 ay konusunda bu ısrar niye? Avrupa Birliği ülkelerinde çocuklar ne zaman okula başlıyor? PKK neden 66 aya karşı çıkıyor?

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Türkiye'nin çok konuşulan konusuyla ilgili olarak önemli açıklamalarda bulundu. Akşam gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya'yı telefonla arayarak bir de serzenişte bulunan Bakan Dinçer, PKK'nın bu sistemi çok eleştirdiğini söyledi ve bunun gerekçelerini de Küçükkaya bugünkü köşesine aktardı. İşte Küçükkaya'nın konuyla ilgili yazısı:

Öğretmen fazlasının maliyeti 1.1 milyar lira

"Eğitim dönemi yaklaşırken ortaya çıkan kaotik durum ve belirsizlikle ilgili dünkü yazım üzerine Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, telefonla aradı. Sözlerine 'Doğrusu üzüldüm, kırıldım. Çok kişi eleştiriyor, umursamıyorum. Ama sizinkini önemsedim ve bana haksızlık yaptığınızı düşündüm. Onun için aradım, dertleşmek için' cümlesiyle başladı. Ben de kendisine eğitim sistemindeki aksaklıklar ve belirsizliklerle ilgili gözlemlerimi anlattım. Bakan, bunun üzerine 'Buyurun siz sorun ben de yanıtlayayım' deyince telefonda yaklaşık bir saat konuştuk.

Milyonlarca öğrenci ve ailesini yakından ilgilendiren, okulların açılmasına çok az bir zaman kala merak edilen soru ve sorunları açık açık sordum. Bakan Dinçer de sağ olsun dürüstçe ve açık yüreklilikle yanıtladı. İşte bir pazar sabahı Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ile yaptığımız görüşmenin kelime kelime dökümü:

- Eğitim dünyasının şu anda karşı karşıya kaldığı kargaşanın sebebi nedir?

Kargaşa var, evet fakat bu bizim yaptıklarımızla ilgili değil. Kargaşa var ama ciddi bir problem yok. Kargaşayı bizim ne yapmaya çalıştığımızı anlamayan sözde eğitim uzmanları çıkarıyor. Oysa biz Türkiye'yi değiştirecek hazırlıkları altı aydır sürdürüyoruz. Apar topar olmadı.

- Bence bir kargaşa var. Bu ülkede yaşayan bir vatandaş ve gazeteci olarak bunu gözlemliyorum. Galiba imam hatiplerle ilgili düzenlemenizde şeffaf davranmadığınız için bunların bir kısmı yaşanıyor. Türkiye eski Türkiye değil. İmam hatiplerle ilgili düzenleme yapmak istiyorsanız daha şeffaf ve açık bir şekilde yapamaz mıydınız? Mesela 4+4+4 yerine 5+3 olmaz mıydı?

Nimet Çubukçu döneminde sanıyorum 18'inci eğitim şurasında alınmış bir karara göre 4+4+4 uygulamasına geçtik. Ayrıca yabancı dil eğitimi konusunda buna ihtiyacımız vardı. Hazırlık sınıflarıyla ilgili çok ciddi hazırlık yapıyoruz. Bunun için de ortaokul birinci sınıfı öngörüyoruz. En uygunu odur. 4+4+4 derken arkada böylesine planlamalar var.

- İmam hatip liseleri bu düzenlemenin neresinde?

Biz aslında imam hatipler için yola çıkmadık. İmam hatiple alakası yok. Bu konudaki düşüncelerimizi çok da şeffaf söyledik. Türk eğitim sistemini demokratikleştiriyoruz ve esnekleştiriyoruz. Elbette dindar çizgi, muhafazakar kesimin ihtiyaç ve taleplerini de ele aldık. Daha önceki dönemde mağdur edilmişlerdi.

AB ÇOCUKLARI 60 AYLIK GİDİYOR

- 66 ay konusunda bu ısrar niye? Adeta dayatma gibi algılanmıyor mu?

Bu bilimsel bir tercihtir. Doğrudur. Bugün en çok gürültü yapanlar yarın önce kendi çocuklarını okula gönderecekler. 'Hazır değiliz' kervanı var görüyorum. Rakamları anlatayım size. Türkiye'de biz geçen sene 60 ay ila 72 ay arasındaki çocuklarımızın yüzde 67'sini okullarımıza aldık. Okul öncesi eğitim verdik. Dikkat edin yüzde 67... Okul, sınıf ve lavabo sıkıntısı olmadı. Bu çocuklar okulu tanıyor. İngiltere'de çocuklar 60 ayda okula gidiyor da bizimkiler 66 ayda niye gitmesin. AB ülkelerinin 15'inde oluyor da bizde niye olmuyor?

- Peki okul ve derslik ihtiyacı ne olacak? Prefabrik derslikler çözüm olur mu?

Türkiye çapındaki bütün okulları araştırdık. Makam odası ve masraf dışı kullanılan odaları dersliğe çevirdik. Ne kadar derslik kazandık biliyor musunuz? 7 bin 900... Biz her yıl 17 bin derslik yapıyoruz. Bu yıl 20 bin olacak. Bu 7 bini de ekleyin. 30 öğrenciyle çarpın. Yani derslik konusunda kesin olarak söylüyorum geçen yıldan daha kötü olmayacak.

- En ciddi problemlerden biri de öğretmenler değil mi?

Ben de öyle görüyorum. Yola da böyle çıktım. 57 bin öğretmen alıyoruz. Hüseyin Çelik ve Nimet Çubukçu dönemlerinde ve önceki bakanlar dönemlerinde kaç öğretmen alınmış?

PKK YANLISI VE LAİKÇİ RAHATSIZ

- Vatandaş sizce niye tepki gösteriyor? Herkes kendi çocuğunun iyiliğini düşünmez mi?

Normal vatandaşlarımızın çoğunluğu bizi destekliyor. Bakın, biz istemiyoruz ama vatandaşlar 60 aylık çocuğunu bile okula göndermekten yana. Eleştirilerin bir kısmı PKK kaynaklı. Çocuklarımızı erken yaşta okula alıp Türkçe öğreteceğiz, onları hayata hazırlayacağız. 'Rapor dahi almayın' diyenler PKK yanlıları. Bunu önlemek istiyor. Bir de laikçi kesim bu reformdan rahatsız oluyor.

(Bakan'a burada itiraz ettim. Tanıdığım pek çok ailenin endişelerini aktardım. Hastanelerde rapor peşinde koşan ailelerin durumunu hatırlattım. Ve sorumu yineledim. Bakan burada bir iddiada bulundu ve bir rakam verdi. Okullar açıldığında en fazla bu rakam kadar velinin rapor alacağını söyledi. 'Bunu o gün tekrar konuşalım' dedi. Ama rakamı yazmamamı rica etti.)

- Eş durumundan atama problemi de çok konuşuluyor. Yoğun talepler var. Bir çözüm modeli söz konusu mu?

Bakan Dinçer bu noktada çok önemli ve çarpıcı bulduğum bazı rakamları aktardı. Yanıtı aynen şöyle:

Açık konuşayım büyük şehirlerde özellikle İstanbul ve Ankara'da tam 33 bin norm fazlası öğretmen var. Bunun 13 bini sınıf öğretmeni. Büyük şehirlerde yığılmışlar. Bir öğretmenin aylık maliyeti 3 bin lira, yıllık 36 bin lira. 33 bin öğretmenin yıllık maliyeti 1.1 milyar TL. Şimdi soruyorum Türkiye bu kadar zengin mi?

BÜYÜK KENTE YIĞILMAYACAK

- Haklısınız ama eşiyle ayrı ayrı şehirlerde görev yapan öğretmenlerin durumları ne olacak?

İki bin öğretmen kulis yapıyor. Sosyal medyada lobi yapmanın faydasını gördüler. 'Eşleri neden bir araya getirmiyorsunuz' diyorlar. Biri Diyarbakır'da biri Uşak'ta iyi de neden Diyarbakır'dakini Uşak'a göndereyim? Orada zaten fazla var. Öbür tarafa gideceksen birleştireyim. Bu ülkenin çocuğu neredeyse öğretmeni de orada olacak. İstanbul ve Ankara'ya yığılmayacak.

Doğruları söyledim kimseye anlatamadım

- Geri adım atacak mısınız?

Kampanya yapıyorlar. Ama ben doğruları savunuyorum. Açıkçası bu konuda derdimi Sayın Başbakanımıza bile anlatamıyorum. Öncelikle eğitimi ve çocukları düşünüyorum. Ben bu ülkeyi ve çocukları çok seviyorum. Tüm öğretmenlerimizi sınıfta görmek istiyorum. Eğer biz öğretmenlerimizi Türkiye genelinde adil dağıtabilirsek sorunu büyük ölçüde çözeriz.

ÇELİK VE ÇUBUKÇU DÖNEMİ YÜZDE 50 İDİ

- Peki öğretmen sorununu daha kalıcı biçimde nasıl çözeceksiniz?

Bazı gerçekler var. Hüseyin Çelik konuşuyor, Nimet Çubukçu konuşuyor. Rakamlara bakalım. Hüseyin Çelik, Nimet Çubukçu ve ondan önceki dönemlerde biz ihtiyaç duyduğumuz öğretmenlerin ancak yüzde 50'sini alabiliyorduk. Ben bu sene 57 bin öğretmen alıyorum. Toplam ihtiyacın yüzde 80'ini karşılıyorum. Ayrıca şu da var. Geçen yıl ilköğretimi 5 yıl diye düşünmüştük. Bu sene dört yıl. Beşinci sınıflarda iki kat öğretmen var elimde. Bunları okullarında tuttuk. İyi değerlendirirsek çok fayda sağlayacak. Şu rakamı da vereyim. Özür ataması olarak yer değiştirmek isteyen 25 bin öğretmen talebi var. Diyelim tamamı bile haklı olsa ben bunları nereye dağıtayım? Taleplerde yığılma olan yerlere bakın. Beni eleştirenler bir an kendilerini Milli Eğitim Bakanı yerine koysunlar sonra da ellerini vicdanlarına."(akşam)

> Bakan Dinçer'den çarpıcı iddia!

Bakan Dinçer: 66 aya PKK karşı

Son günlerin en çok konuşulan konusu olan 66 ay konusunda bu ısrar niye? Avrupa Birliği ülkelerinde çocuklar ne zaman okula başlıyor? PKK neden 66 aya karşı çıkıyor?

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Türkiye'nin çok konuşulan konusuyla ilgili olarak önemli açıklamalarda bulundu. Akşam gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya'yı telefonla arayarak bir de serzenişte bulunan Bakan Dinçer, PKK'nın bu sistemi çok eleştirdiğini söyledi ve bunun gerekçelerini de Küçükkaya bugünkü köşesine aktardı. İşte Küçükkaya'nın konuyla ilgili yazısı:

Öğretmen fazlasının maliyeti 1.1 milyar lira

"Eğitim dönemi yaklaşırken ortaya çıkan kaotik durum ve belirsizlikle ilgili dünkü yazım üzerine Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, telefonla aradı. Sözlerine 'Doğrusu üzüldüm, kırıldım. Çok kişi eleştiriyor, umursamıyorum. Ama sizinkini önemsedim ve bana haksızlık yaptığınızı düşündüm. Onun için aradım, dertleşmek için' cümlesiyle başladı. Ben de kendisine eğitim sistemindeki aksaklıklar ve belirsizliklerle ilgili gözlemlerimi anlattım. Bakan, bunun üzerine 'Buyurun siz sorun ben de yanıtlayayım' deyince telefonda yaklaşık bir saat konuştuk.

Milyonlarca öğrenci ve ailesini yakından ilgilendiren, okulların açılmasına çok az bir zaman kala merak edilen soru ve sorunları açık açık sordum. Bakan Dinçer de sağ olsun dürüstçe ve açık yüreklilikle yanıtladı. İşte bir pazar sabahı Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ile yaptığımız görüşmenin kelime kelime dökümü:

- Eğitim dünyasının şu anda karşı karşıya kaldığı kargaşanın sebebi nedir?

Kargaşa var, evet fakat bu bizim yaptıklarımızla ilgili değil. Kargaşa var ama ciddi bir problem yok. Kargaşayı bizim ne yapmaya çalıştığımızı anlamayan sözde eğitim uzmanları çıkarıyor. Oysa biz Türkiye'yi değiştirecek hazırlıkları altı aydır sürdürüyoruz. Apar topar olmadı.

- Bence bir kargaşa var. Bu ülkede yaşayan bir vatandaş ve gazeteci olarak bunu gözlemliyorum. Galiba imam hatiplerle ilgili düzenlemenizde şeffaf davranmadığınız için bunların bir kısmı yaşanıyor. Türkiye eski Türkiye değil. İmam hatiplerle ilgili düzenleme yapmak istiyorsanız daha şeffaf ve açık bir şekilde yapamaz mıydınız? Mesela 4+4+4 yerine 5+3 olmaz mıydı?

Nimet Çubukçu döneminde sanıyorum 18'inci eğitim şurasında alınmış bir karara göre 4+4+4 uygulamasına geçtik. Ayrıca yabancı dil eğitimi konusunda buna ihtiyacımız vardı. Hazırlık sınıflarıyla ilgili çok ciddi hazırlık yapıyoruz. Bunun için de ortaokul birinci sınıfı öngörüyoruz. En uygunu odur. 4+4+4 derken arkada böylesine planlamalar var.

- İmam hatip liseleri bu düzenlemenin neresinde?

Biz aslında imam hatipler için yola çıkmadık. İmam hatiple alakası yok. Bu konudaki düşüncelerimizi çok da şeffaf söyledik. Türk eğitim sistemini demokratikleştiriyoruz ve esnekleştiriyoruz. Elbette dindar çizgi, muhafazakar kesimin ihtiyaç ve taleplerini de ele aldık. Daha önceki dönemde mağdur edilmişlerdi.

AB ÇOCUKLARI 60 AYLIK GİDİYOR

- 66 ay konusunda bu ısrar niye? Adeta dayatma gibi algılanmıyor mu?

Bu bilimsel bir tercihtir. Doğrudur. Bugün en çok gürültü yapanlar yarın önce kendi çocuklarını okula gönderecekler. 'Hazır değiliz' kervanı var görüyorum. Rakamları anlatayım size. Türkiye'de biz geçen sene 60 ay ila 72 ay arasındaki çocuklarımızın yüzde 67'sini okullarımıza aldık. Okul öncesi eğitim verdik. Dikkat edin yüzde 67... Okul, sınıf ve lavabo sıkıntısı olmadı. Bu çocuklar okulu tanıyor. İngiltere'de çocuklar 60 ayda okula gidiyor da bizimkiler 66 ayda niye gitmesin. AB ülkelerinin 15'inde oluyor da bizde niye olmuyor?

- Peki okul ve derslik ihtiyacı ne olacak? Prefabrik derslikler çözüm olur mu?

Türkiye çapındaki bütün okulları araştırdık. Makam odası ve masraf dışı kullanılan odaları dersliğe çevirdik. Ne kadar derslik kazandık biliyor musunuz? 7 bin 900... Biz her yıl 17 bin derslik yapıyoruz. Bu yıl 20 bin olacak. Bu 7 bini de ekleyin. 30 öğrenciyle çarpın. Yani derslik konusunda kesin olarak söylüyorum geçen yıldan daha kötü olmayacak.

- En ciddi problemlerden biri de öğretmenler değil mi?

Ben de öyle görüyorum. Yola da böyle çıktım. 57 bin öğretmen alıyoruz. Hüseyin Çelik ve Nimet Çubukçu dönemlerinde ve önceki bakanlar dönemlerinde kaç öğretmen alınmış?

PKK YANLISI VE LAİKÇİ RAHATSIZ

- Vatandaş sizce niye tepki gösteriyor? Herkes kendi çocuğunun iyiliğini düşünmez mi?

Normal vatandaşlarımızın çoğunluğu bizi destekliyor. Bakın, biz istemiyoruz ama vatandaşlar 60 aylık çocuğunu bile okula göndermekten yana. Eleştirilerin bir kısmı PKK kaynaklı. Çocuklarımızı erken yaşta okula alıp Türkçe öğreteceğiz, onları hayata hazırlayacağız. 'Rapor dahi almayın' diyenler PKK yanlıları. Bunu önlemek istiyor. Bir de laikçi kesim bu reformdan rahatsız oluyor.

(Bakan'a burada itiraz ettim. Tanıdığım pek çok ailenin endişelerini aktardım. Hastanelerde rapor peşinde koşan ailelerin durumunu hatırlattım. Ve sorumu yineledim. Bakan burada bir iddiada bulundu ve bir rakam verdi. Okullar açıldığında en fazla bu rakam kadar velinin rapor alacağını söyledi. 'Bunu o gün tekrar konuşalım' dedi. Ama rakamı yazmamamı rica etti.)

- Eş durumundan atama problemi de çok konuşuluyor. Yoğun talepler var. Bir çözüm modeli söz konusu mu?

Bakan Dinçer bu noktada çok önemli ve çarpıcı bulduğum bazı rakamları aktardı. Yanıtı aynen şöyle:

Açık konuşayım büyük şehirlerde özellikle İstanbul ve Ankara'da tam 33 bin norm fazlası öğretmen var. Bunun 13 bini sınıf öğretmeni. Büyük şehirlerde yığılmışlar. Bir öğretmenin aylık maliyeti 3 bin lira, yıllık 36 bin lira. 33 bin öğretmenin yıllık maliyeti 1.1 milyar TL. Şimdi soruyorum Türkiye bu kadar zengin mi?

BÜYÜK KENTE YIĞILMAYACAK

- Haklısınız ama eşiyle ayrı ayrı şehirlerde görev yapan öğretmenlerin durumları ne olacak?

İki bin öğretmen kulis yapıyor. Sosyal medyada lobi yapmanın faydasını gördüler. 'Eşleri neden bir araya getirmiyorsunuz' diyorlar. Biri Diyarbakır'da biri Uşak'ta iyi de neden Diyarbakır'dakini Uşak'a göndereyim? Orada zaten fazla var. Öbür tarafa gideceksen birleştireyim. Bu ülkenin çocuğu neredeyse öğretmeni de orada olacak. İstanbul ve Ankara'ya yığılmayacak.

Doğruları söyledim kimseye anlatamadım

- Geri adım atacak mısınız?

Kampanya yapıyorlar. Ama ben doğruları savunuyorum. Açıkçası bu konuda derdimi Sayın Başbakanımıza bile anlatamıyorum. Öncelikle eğitimi ve çocukları düşünüyorum. Ben bu ülkeyi ve çocukları çok seviyorum. Tüm öğretmenlerimizi sınıfta görmek istiyorum. Eğer biz öğretmenlerimizi Türkiye genelinde adil dağıtabilirsek sorunu büyük ölçüde çözeriz.

ÇELİK VE ÇUBUKÇU DÖNEMİ YÜZDE 50 İDİ

- Peki öğretmen sorununu daha kalıcı biçimde nasıl çözeceksiniz?

Bazı gerçekler var. Hüseyin Çelik konuşuyor, Nimet Çubukçu konuşuyor. Rakamlara bakalım. Hüseyin Çelik, Nimet Çubukçu ve ondan önceki dönemlerde biz ihtiyaç duyduğumuz öğretmenlerin ancak yüzde 50'sini alabiliyorduk. Ben bu sene 57 bin öğretmen alıyorum. Toplam ihtiyacın yüzde 80'ini karşılıyorum. Ayrıca şu da var. Geçen yıl ilköğretimi 5 yıl diye düşünmüştük. Bu sene dört yıl. Beşinci sınıflarda iki kat öğretmen var elimde. Bunları okullarında tuttuk. İyi değerlendirirsek çok fayda sağlayacak. Şu rakamı da vereyim. Özür ataması olarak yer değiştirmek isteyen 25 bin öğretmen talebi var. Diyelim tamamı bile haklı olsa ben bunları nereye dağıtayım? Taleplerde yığılma olan yerlere bakın. Beni eleştirenler bir an kendilerini Milli Eğitim Bakanı yerine koysunlar sonra da ellerini vicdanlarına."(akşam)

Son Güncelleme: Pazartesi, 03 Eylül 2012 09:43

Gösterim: 1683

Sabah Gazetesi Yazarı Yavuz Donat’ın bugünkü yazısı

Okulların açılmasına sayılı günler kaldı... Tartışma sürüyor.

TV'de, canlı yayında, Başbakan'a da soruldu.

"İlköğretimdeki yeni düzenlemeden... 4+4+4'ten" söz ediyoruz.

Geçen hafta "eğitim konusunu" yazdık.

"Eş durumundan atama bekleyen öğretmenlerden" de bahsettik.

"Yüzlerce" değil "binlerce" mesaj geldi.

Yazımızın çıktığı gün Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer bizi aradı... Uzun konuştuk... Yazdık.

Bu defa "çok daha hızlı bir mesaj yağmuruyla" karşılaştık.

Tam bir "Feryat... Figan."

1. Bakan Dinçer'in iyiniyetinden kuşkumuz yok.

2. Küresel rekabette geride kalmayacak bir nesil yetiştirmek, eğitimde kaliteyi artırmak istiyor.

3. Ama... Bir yerlerde sorun var... Bakanlık mı politikasını anlatamıyor?.. Bakanla öğretmenler arasında iletişim problemi mi yaşanıyor?.. Ankara ile taşra kopukluğu mu söz konusu?.. Yoksa hepsi birden mi?

Sonuç

Eleştirilere "önyargılı" bakılmamalı.

Her eleştiride "mutlaka bir art niyet" aranmamalı.

Ve eleştiriden yararlanılmalı.

Geç olmadan... Okullar açılmadan... Öğretmenin de, öğrenci velisinin de, bakanlığın da başı "çok daha fazla ağrımadan."

Kara mizah

Televizyonda izlemiş olmalısınız.

TV muhabiri "Bakanlık yetkilisine" sordu... Soru "okul bahçelerine prefabrik derslik yapılması" konusunda.

Üst yetkili "hayır" dedi: "Böyle bir şey yok."

Sonra ekrana "okul bahçesine yapılan derslik" getirildi.

Güler misiniz, ağlar mısınız?

Hele bir de çocuğunuz bu yıl okula başlayacaksa...

Ombudsman

Köksal Toptan...

Dostumuzdur...

Saygın bir devlet adamıdır.

Milli Eğitim Bakanlığı da yapmıştır.

"Bu saatten sonra" kimseyi kıskanacak, hatır için söz söyleyecek veya hırsa kapılıp insan kötüleyecek değil. Konuyu ona açtık.

Bugüne kadar suskundu... İlk kez konuştu:

 4+4+4'ün altyapısının hazır olmadığı endişelerim var.

 Bakanlık çalışanları ile illerdeki bakanlık temsilcileri arasında kopukluk olduğu endişelerim de.

 İstanbul'da, okul bahçelerine derslik yapılması ihtiyacı, bu endişelerimi doğruluyor.

 Sayın Bakan'ın erken yaşta eğitim konusundaki açıklamaları, okullarda ve velilerde tam karşılığını bulmuş değil.

 Sayın Hüseyin Çelik ve sayın Nimet Baş'ın, eş durumu atamalarına dair açıklamaları oldu... Üzerinde düşünülmeli... Aile birliğini sarsıcı bir durum mu var?

 Ve bazı kurumlara ayrıcalık mı tanınıyor?

 Eşi subaysa... Veya polisse... Hâkim ya da savcıysa... Onların ataması yapılacak... Doğru bir şey... Ama ya eşi Tapu'da veya Maliye'de ya da Tarım Bakanlığı'na bağlı bir yerde ise... Ona tayin yok... Bu doğru mu?.. Eşitsizlik değil mi?

 Ayrıca... Eşi özel sektörde çalışanın günahı ne?.. Ki, biz özel sektör eliyle kalkınmaya büyük önem veren bir siyasi görüşün temsilcileriyiz.

> 4+4+4 kanayan yara

Sabah Gazetesi Yazarı Yavuz Donat’ın bugünkü yazısı

Okulların açılmasına sayılı günler kaldı... Tartışma sürüyor.

TV'de, canlı yayında, Başbakan'a da soruldu.

"İlköğretimdeki yeni düzenlemeden... 4+4+4'ten" söz ediyoruz.

Geçen hafta "eğitim konusunu" yazdık.

"Eş durumundan atama bekleyen öğretmenlerden" de bahsettik.

"Yüzlerce" değil "binlerce" mesaj geldi.

Yazımızın çıktığı gün Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer bizi aradı... Uzun konuştuk... Yazdık.

Bu defa "çok daha hızlı bir mesaj yağmuruyla" karşılaştık.

Tam bir "Feryat... Figan."

1. Bakan Dinçer'in iyiniyetinden kuşkumuz yok.

2. Küresel rekabette geride kalmayacak bir nesil yetiştirmek, eğitimde kaliteyi artırmak istiyor.

3. Ama... Bir yerlerde sorun var... Bakanlık mı politikasını anlatamıyor?.. Bakanla öğretmenler arasında iletişim problemi mi yaşanıyor?.. Ankara ile taşra kopukluğu mu söz konusu?.. Yoksa hepsi birden mi?

Sonuç

Eleştirilere "önyargılı" bakılmamalı.

Her eleştiride "mutlaka bir art niyet" aranmamalı.

Ve eleştiriden yararlanılmalı.

Geç olmadan... Okullar açılmadan... Öğretmenin de, öğrenci velisinin de, bakanlığın da başı "çok daha fazla ağrımadan."

Kara mizah

Televizyonda izlemiş olmalısınız.

TV muhabiri "Bakanlık yetkilisine" sordu... Soru "okul bahçelerine prefabrik derslik yapılması" konusunda.

Üst yetkili "hayır" dedi: "Böyle bir şey yok."

Sonra ekrana "okul bahçesine yapılan derslik" getirildi.

Güler misiniz, ağlar mısınız?

Hele bir de çocuğunuz bu yıl okula başlayacaksa...

Ombudsman

Köksal Toptan...

Dostumuzdur...

Saygın bir devlet adamıdır.

Milli Eğitim Bakanlığı da yapmıştır.

"Bu saatten sonra" kimseyi kıskanacak, hatır için söz söyleyecek veya hırsa kapılıp insan kötüleyecek değil. Konuyu ona açtık.

Bugüne kadar suskundu... İlk kez konuştu:

 4+4+4'ün altyapısının hazır olmadığı endişelerim var.

 Bakanlık çalışanları ile illerdeki bakanlık temsilcileri arasında kopukluk olduğu endişelerim de.

 İstanbul'da, okul bahçelerine derslik yapılması ihtiyacı, bu endişelerimi doğruluyor.

 Sayın Bakan'ın erken yaşta eğitim konusundaki açıklamaları, okullarda ve velilerde tam karşılığını bulmuş değil.

 Sayın Hüseyin Çelik ve sayın Nimet Baş'ın, eş durumu atamalarına dair açıklamaları oldu... Üzerinde düşünülmeli... Aile birliğini sarsıcı bir durum mu var?

 Ve bazı kurumlara ayrıcalık mı tanınıyor?

 Eşi subaysa... Veya polisse... Hâkim ya da savcıysa... Onların ataması yapılacak... Doğru bir şey... Ama ya eşi Tapu'da veya Maliye'de ya da Tarım Bakanlığı'na bağlı bir yerde ise... Ona tayin yok... Bu doğru mu?.. Eşitsizlik değil mi?

 Ayrıca... Eşi özel sektörde çalışanın günahı ne?.. Ki, biz özel sektör eliyle kalkınmaya büyük önem veren bir siyasi görüşün temsilcileriyiz.

Son Güncelleme: Pazartesi, 03 Eylül 2012 16:38

Gösterim: 2178

MEB’in, 2012 Öğretmen Yerleştirme Kılavuzu’nda Felsefe Grubu Öğretmenleri’ne 154 kontenjan vermesi bu branşın öğretmenleri tarafından tepkiyle karşılandı.

Milli Eğitim Bakanlığı, 2012 öğretmen atama kontenjanlarını açıkladı. Buna göre Felsefe Grubu Öğretmenleri’ne yalnızca 154 kontenjan ayrıldı, sınava 12.000 Felsefe Grubu Öğretmeni girdi.

Felsefe Grubu Öğretmenleri’nin MEB’e açık mektubu;

2012 Atamasından 3.053 kişilik Rehber Öğretmen Kontenjanı ayrılmıştır. 2008 Yılında ÖSYS Verilerine Göre Üniversitelere 2.242 kişilik PDR Kontenjanı Açılmıştır.

Bu 2242 kişilik Kontenjanın 232 ‘si Yurt Dışındaki Üniveristelerin PDR Bölümlerine Açılmıştır. Bu 2008 Girişliler Bu Yıl Mezun Olmuştur.

SİSTEMDE İSE P10 PUANINA SAHİP PDR MEZUN SAYISI 3.741 KİŞİDİR

PDR Derneği geçen seneki alan dışı atama olayını bu sene engellemek için Ara Sınıfta Okuyan Öğrencilerine ve Kamu veya Özel Sektörde Çalışan Mezunlarına çağrı yaparak 2012 Kpss Sınavına Girmeleri Yönünde Telkinleri olmuştur.

Bu bakımdan sınavda 3.741 PDR bölümünden arkadaş sistemde gözükmektedir.

Sonuçta Doğu illerine fazla itibar etmeyecekleri bilinen bir gerçektir.

Bugüne kadar yapılan atamaları incelediğimizde en fazla başvuru yapılan sayı 1606 olmuştur. Her yıl yaklaşık 1.000 kişi sistemde tercih yapmadan kalmaktadır.

Bu yıl ise Tercihte Bulunmayacak veya 26. Tercihi Açmayacak Kişi Sayısının 1.500 den fazla olacağını söylemek hiçte medyumluk değildir aksine Realitedir.

Yapılacak husus ise;Rehber Öğretmenliği Branşından kalacak olan BOŞ KONTENJANLAR Felsefe Grubu Öğretmenliği Mezunlarına 3.öncelik olarak açılmasıdır.

Geçen yılda kılavuz açıklandıktan sonra alan dışı atama söz konusu olmuştur. Bu bakımdan sizlerden büyük bir kitle adına destek bekliyoruz.

> MEB, çocuklara felsefe yaptırmayacak

MEB’in, 2012 Öğretmen Yerleştirme Kılavuzu’nda Felsefe Grubu Öğretmenleri’ne 154 kontenjan vermesi bu branşın öğretmenleri tarafından tepkiyle karşılandı.

Milli Eğitim Bakanlığı, 2012 öğretmen atama kontenjanlarını açıkladı. Buna göre Felsefe Grubu Öğretmenleri’ne yalnızca 154 kontenjan ayrıldı, sınava 12.000 Felsefe Grubu Öğretmeni girdi.

Felsefe Grubu Öğretmenleri’nin MEB’e açık mektubu;

2012 Atamasından 3.053 kişilik Rehber Öğretmen Kontenjanı ayrılmıştır. 2008 Yılında ÖSYS Verilerine Göre Üniversitelere 2.242 kişilik PDR Kontenjanı Açılmıştır.

Bu 2242 kişilik Kontenjanın 232 ‘si Yurt Dışındaki Üniveristelerin PDR Bölümlerine Açılmıştır. Bu 2008 Girişliler Bu Yıl Mezun Olmuştur.

SİSTEMDE İSE P10 PUANINA SAHİP PDR MEZUN SAYISI 3.741 KİŞİDİR

PDR Derneği geçen seneki alan dışı atama olayını bu sene engellemek için Ara Sınıfta Okuyan Öğrencilerine ve Kamu veya Özel Sektörde Çalışan Mezunlarına çağrı yaparak 2012 Kpss Sınavına Girmeleri Yönünde Telkinleri olmuştur.

Bu bakımdan sınavda 3.741 PDR bölümünden arkadaş sistemde gözükmektedir.

Sonuçta Doğu illerine fazla itibar etmeyecekleri bilinen bir gerçektir.

Bugüne kadar yapılan atamaları incelediğimizde en fazla başvuru yapılan sayı 1606 olmuştur. Her yıl yaklaşık 1.000 kişi sistemde tercih yapmadan kalmaktadır.

Bu yıl ise Tercihte Bulunmayacak veya 26. Tercihi Açmayacak Kişi Sayısının 1.500 den fazla olacağını söylemek hiçte medyumluk değildir aksine Realitedir.

Yapılacak husus ise;Rehber Öğretmenliği Branşından kalacak olan BOŞ KONTENJANLAR Felsefe Grubu Öğretmenliği Mezunlarına 3.öncelik olarak açılmasıdır.

Geçen yılda kılavuz açıklandıktan sonra alan dışı atama söz konusu olmuştur. Bu bakımdan sizlerden büyük bir kitle adına destek bekliyoruz.

Son Güncelleme: Pazartesi, 03 Eylül 2012 09:08

Gösterim: 1627

Halkevleri üyesi bir grup dün Milli Eğitim Bakanlığı önünde bir araya gelerek yeni eğitim sisteminin değiştirilmesini istedi. Eyleme okula yeni başlayacak çocuklar da aileleriyle birlikte katılarak pankart taşıdı

Çocuklar 4+4+4’ü protesto ettiBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “66 aylık çocuğa rapor alanları, evlatlarına ihanetle vasıflandırıyorum. Niye; evladım ‘gerizekalı’ diyorlar” sözlerine veliler ve çocukları yaptıkları eylemle tepki gösterdi. Milli Eğitim Bakanlığı önüne çocuklarıyla yürüyen veliler, çocuklarını erken yaşta okula göndermemekte kararlı olduklarını belirterek, doktor raporu almayacaklarını ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından verilecek cezaları da ödemeyeceklerini söyledi.

Halkevleri Eğitim Hakkı Meclisi üyeleri, veliler ve çocuklar dün 4+4+4 eğitim sistemini protesto etmek için Kızılay’da bir araya geldi. “Çocuk işçi, çocuk gelin istemiyoruz”, ”Ana sınıfı istiyoruz” yazılı dövizler taşıyan eylemciler, sloganlar eşliğinde Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önüne yürüdü. 4+4+4 eğitim sistemi ile ilgili Başbakan Erdoğan’ın 66 aylık çocuğa rapor alanları, evlatlarına ihanetle vasıflandırıyorum. Niye; evladım ‘gerizekalı’ diyorlar sözlerini de eleştiren veliler ve minikler şunları söyledi:

* Füsun Culfa: “Bu yıl 5-5,5 yaşında okula başlayacak çocuklar kobay olarak kullanıldı. Bu çocuklar okuma yazma öğrenme çağında değil, oyun çağındalar. Kendi başına tuvalet ihtiyacını dahi gidermekte zorlanan bu çocuklara nasıl bir eğitim verileceği şaibelidir.”

* Evrim Aydoğan: “Kızım şu an 4 yaşında. 4+4+4 sistemine göre seneye okula başlaması gerekiyor. Çok erken. Çocuklarımız oyun oynaması gereken yaşta ders çalışacak. Çocuğum 72 ayı doldurmadan okula göndermeyeceğim. Rapor almayacağız. Milli Eğitim Bakanlığı’nın çocuğumuzu erken yaşta okula göndermediğimiz ve rapor almadığımız için keseceği ceza da ödemeyeceğiz.

* Suat Aydır: “Dörtbuçuk yaşında bir oğlum var. Burada birlikte eylem yapıyoruz. Henüz yürüyemiyor, kucağımdan inmiyor. Eğer erken okula giderse ya öğretmeninin kucağında oturmak isteyecek ya da bizi yanında isteyecek. Oğlumu erken yaşta okula göndermeyeceğim, bunun için rapor almayacağım. Ceza da ödemeyeceğim. İstediklerini yapsınlar.”

‘Okullarda pedagog yok’

* Bora Balcı: “Prefabrik sınıf yapacaklarını söylüyorlar. Eksi 23 derecede, tuvaleti olmayan, prefabrik sınıflara kim çocuğunu göndermek ister? Ayrıca okullarda pedagog da yok. Veliler kararsızlık yaşamasınlar, dik dursunlar.”

* Davut Konmaz: Anaokulunda branş öğretmeniyim. 4 aylık bir kızımız var ve bugün birlikte buradayız. Çocuklarımız zamanında okula gitsin istiyoruz. Rapor almak yanlış. Başbakan  çocuklarına rapor alanların, çocuklarını gerizekalı yerine koyduğunu söyledi. Halkı gerizekalı gibi göstermeye çalışanlar aslında bu kanunu çıkaranlar.

(milliyet)

> Çocuklar 4+4+4’ü protesto etti

Halkevleri üyesi bir grup dün Milli Eğitim Bakanlığı önünde bir araya gelerek yeni eğitim sisteminin değiştirilmesini istedi. Eyleme okula yeni başlayacak çocuklar da aileleriyle birlikte katılarak pankart taşıdı

Çocuklar 4+4+4’ü protesto ettiBaşbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “66 aylık çocuğa rapor alanları, evlatlarına ihanetle vasıflandırıyorum. Niye; evladım ‘gerizekalı’ diyorlar” sözlerine veliler ve çocukları yaptıkları eylemle tepki gösterdi. Milli Eğitim Bakanlığı önüne çocuklarıyla yürüyen veliler, çocuklarını erken yaşta okula göndermemekte kararlı olduklarını belirterek, doktor raporu almayacaklarını ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından verilecek cezaları da ödemeyeceklerini söyledi.

Halkevleri Eğitim Hakkı Meclisi üyeleri, veliler ve çocuklar dün 4+4+4 eğitim sistemini protesto etmek için Kızılay’da bir araya geldi. “Çocuk işçi, çocuk gelin istemiyoruz”, ”Ana sınıfı istiyoruz” yazılı dövizler taşıyan eylemciler, sloganlar eşliğinde Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) önüne yürüdü. 4+4+4 eğitim sistemi ile ilgili Başbakan Erdoğan’ın 66 aylık çocuğa rapor alanları, evlatlarına ihanetle vasıflandırıyorum. Niye; evladım ‘gerizekalı’ diyorlar sözlerini de eleştiren veliler ve minikler şunları söyledi:

* Füsun Culfa: “Bu yıl 5-5,5 yaşında okula başlayacak çocuklar kobay olarak kullanıldı. Bu çocuklar okuma yazma öğrenme çağında değil, oyun çağındalar. Kendi başına tuvalet ihtiyacını dahi gidermekte zorlanan bu çocuklara nasıl bir eğitim verileceği şaibelidir.”

* Evrim Aydoğan: “Kızım şu an 4 yaşında. 4+4+4 sistemine göre seneye okula başlaması gerekiyor. Çok erken. Çocuklarımız oyun oynaması gereken yaşta ders çalışacak. Çocuğum 72 ayı doldurmadan okula göndermeyeceğim. Rapor almayacağız. Milli Eğitim Bakanlığı’nın çocuğumuzu erken yaşta okula göndermediğimiz ve rapor almadığımız için keseceği ceza da ödemeyeceğiz.

* Suat Aydır: “Dörtbuçuk yaşında bir oğlum var. Burada birlikte eylem yapıyoruz. Henüz yürüyemiyor, kucağımdan inmiyor. Eğer erken okula giderse ya öğretmeninin kucağında oturmak isteyecek ya da bizi yanında isteyecek. Oğlumu erken yaşta okula göndermeyeceğim, bunun için rapor almayacağım. Ceza da ödemeyeceğim. İstediklerini yapsınlar.”

‘Okullarda pedagog yok’

* Bora Balcı: “Prefabrik sınıf yapacaklarını söylüyorlar. Eksi 23 derecede, tuvaleti olmayan, prefabrik sınıflara kim çocuğunu göndermek ister? Ayrıca okullarda pedagog da yok. Veliler kararsızlık yaşamasınlar, dik dursunlar.”

* Davut Konmaz: Anaokulunda branş öğretmeniyim. 4 aylık bir kızımız var ve bugün birlikte buradayız. Çocuklarımız zamanında okula gitsin istiyoruz. Rapor almak yanlış. Başbakan  çocuklarına rapor alanların, çocuklarını gerizekalı yerine koyduğunu söyledi. Halkı gerizekalı gibi göstermeye çalışanlar aslında bu kanunu çıkaranlar.

(milliyet)

Son Güncelleme: Pazartesi, 03 Eylül 2012 07:31

Gösterim: 1539


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.