Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Uzun süredir Meclis’te görüşmeleri devam eden ve büyük tartışmalara neden olan 4+4+4 sisteminin Mcliste’te kabul edilmesinin ardından yasayla ilgili tartışmalar hala gündemden düşmüyor. Peki yasa tam olarak neler getiriyor? 4+4+4’te merak edilenler.
TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda kabul edilen teklife göre, okulların kademeleri, 4 yıl süreli ve zorunlu ilkokul ile 4 yıl süreli ve zorunlu ortaokuldan oluşan kurumlar olarak düzenleniyor. Ortaöğretim kurumları, ilköğretim kurumlarından sonra 4 yıllık zorunlu öğrenim veren genel, mesleki ve teknik öğretim kurumları olarak tanımlanıyor.
İlköğretim kurumlarının toplam eğitim süresi 8 yıl olacak
Teklife göre, ilköğretim kurumlarının toplam eğitim süresi 8 yıl olacak. ''Bu okullarda kesintisiz eğitim yapılır'' ifadesi, kanundan çıkarılıyor. Bu kurumlar, ilköğretim birinci kademe ve ilköğretim ikinci kademe okullarından oluşacak. İlköğretim birinci ve ikinci kademe okulları bağımsız okullar son halinde kurulabileceği gibi imkan ve şartlara göre birlikte de kurulabilecek. İlköğretim 6-14 yaş grubundaki çocukların eğitimi ve öğretimini kapsayacak, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunlu ve Devlet okullarında parasız olacak. Yasanın yayımı tarihinde ilköğretim kurumlarının 5, 6, 7 ve 8. sınıflarında eğitim görenler, eğitimlerini bu kurumlarda tamamlayacak.
Mecburi ilköğretim çağı 6-14 yaş grubundaki çocukları kapsayacak
Teklifle, 12 yıllık zorunlu eğitim uygulamasının başlangıç tarihi Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek. 12 yıllık zorunlu eğitim uygulamasına geçilinceye kadar ilköğretim ikinci kademesini tamamlayanlara ilköğretim diploması verilecek. Mecburi ilköğretim çağı 6-14 yaş grubundaki çocukları kapsayacak. Bu çağ, çocuğun 6 yaşını bitirdiği yılın eylül ayı sonunda başlayıp, 14 yaşını bitirip 15 yaşına girdiği yılın öğretim yılı sonunda bitecek.
İlköğretim birinci kademesinin son ders yılında öğrencilere; ikinci kademede devam edebilecekleri, ikinci kademenin son ders yılında da ortaöğretimde devam edebilecekleri ''okul ve programların hangi mesleklerin yolunu açabileceği ve bu mesleklerin kendilerine sağlayacağı yaşam standardı'' konusunda tanıtıcı bilgiler verilecek. Bununla ilgili gerekli çalışmalar yapılacak.
Bağımsız okullar olarak kurulacak
İlköğretim kurumlarının toplam eğitim süresi 8 yıl olacak. Yasadaki ''kesintisiz'' ibaresi çıkarılıyor. İlköğretim kurumları, 4 yıl süreli ilköğretim birinci kademe okulları ile 4 yıl süreli ilköğretim ikinci kademe okullarından oluşur. İkinci kademe ilköğretim okulları, ortaöğretim programlarıyla ilişkilendirilecek. Hangi programlar için ilköğretim ikinci kademe okullarının oluşturulacağı Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek.
İlköğretim kurumlarının ilköğretim birinci kademe ve ilköğretim ikinci kademe okullar olarak bağımsız okullar halinde kurulması esas olacak. Ancak imkan ve şartlara göre ilköğretim birinci ve ikinci kademe okulları birlikte de kurulabilecek.
Nüfusun az ve dağınık olduğu yerlerde, köyler gruplaştırılarak merkezi durumda olan köylerde ilköğretim birinci ve ikinci kademe okulları ve bunlara bağlı pansiyonlar, gruplaştırmanın mümkün olmadığı yerlerde yatılı ilköğretim bölge birinci ve ikinci kademe okulları kurulacak.
Ortaöğretim kurumları, ilköğretim kurumlarından sonra 4 yıllık zorunlu öğrenim veren genel, mesleki ve teknik öğretim kurumları olarak tanımlanıyor. Bu okulları bitirenlere ortaöğretim diploması verilecek. Düzenlemede belirtilen ilköğretim birinci kademe sonrasında hangi programların açık öğretimle ilişkilendirileceği ve zorunlu eğitim kapsamına alınacağı Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek.
Yasadaki, ''ilköğretim okulu'' ibaresi, ''ilköğretim birinci kademe'' şeklinde değiştiriliyor.
Çıraklık yaşı 11’e çekildi
Çırak olabilmek için ''14 yaşını doldurmuş, en az ilköğretim okulu mezunu olmak'' şartı da değiştiriliyor. Çırak olabilmek için 11 yaşını doldurmak ve ilköğretim birinci kademeden mezun olmak şartı getiriliyor.
Katsayı
Teklifle, üniversiteye girişteki katsayı uygulamasına ilişkin düzenleme de yapılıyor. Buna göre, Yükseköğretim kurumlarına giriş ve yerleştirme işlemleri, imkan ve fırsat eşitliğini sağlayacak tedbirleri almak kaydıyla, YÖK tarafından belirlenen usul ve esaslara göre yapılacak.
Yükseköğretim kurumlarına, esasları YÖK tarafından belirlenen merkezi sınavlarla girilecek. Yerleştirme puanlarının hesaplanmasında adayların ortaöğretim başarıları dikkate alınacak. Ortaöğretim bitirme başarı notları en küçüğü 100, en büyüğü 500 olmak üzere ortaöğretim başarı puanına dönüştürülecek. Ortaöğretim başarı puanının yüzde 12'si yerleştirme puanı hesaplanırken merkezi sınavdan alınan puana eklenecek.
Ortaöğretim kurumlarını birincilikle bitiren adaylar için mevcut kontenjanların yanı sıra YÖK kararı ile ayrı kontenjanlar belirlenebilecek.
Kişinin üniversitede, ortaöğretim kurumundan mezun olduğu meslek dalıyla aynı bölüme yerleşmesi halinde ortaöğretim puanına ek olarak, ortaöğretim puanının yüzde 6'sı yerleştirme puanına eklenecek.
Meslek liseleri sınavsız üniversiteye geçebilecek
Mesleki ve teknik orta öğretim kurumlarından mezun olan öğrenciler, bitirdikleri programın devamı niteliğinde veya bunlara en yakın olan mesleki ve teknik önlisans yükseköğretim programlarına sınavsız olarak yerleştirilebilecek. Bu öğrencilerin yerleştirilmesine ilişkin usul ve esaslar Milli Eğitim Bakanlığının görüşü üzerine YÖK tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek.
Sınavsız dikey geçiş hakkı
Önlisans mezunları için, ilişkili lisans programlarında belirlenmiş kontenjanın yüzde 10'unu geçmeyecek şekilde YÖK kararı ile her yıl dikey geçiş kontenjanı ayrılabilecek.
Yabancı uyruklu öğrenciler ile ortaöğretimin tamamını yurtdışında tamamlayan öğrencilerin yükseköğretim kurumlarına kabul usul ve esasları YÖK tarafından belirlenecek. Uluslararası andlaşmalar gereği Türkiye'deki yükseköğretim kurumlarında burslu olarak öğrenim görecek yabancı uyruklu öğrencilerin yerleştirme işlemleri YÖK tarafından yapılacak.
YÖK tarafından belirlenecek usul ve esaslara göre, belli sanat ve spor dallarında üstün kabiliyetli olduğu tespit edilen öğrenciler ile TÜBİTAK tarafından tespit edilen uluslararası bilimsel yarışmalarda ödül kazanan öğrenciler, ilgili dallarda eğitim yapmak kaydıyla yükseköğretim kurumlarına yerleştirilebilecek.
Tayip Erdoğan ve Abdullah Gül Üniversitesi geliyor
Teklifle, Rize Üniversitesinin adı ''Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi'', Kayseri Abdullah Gül üniversitesinin adı ise ''Abdullah Gül Üniversitesi'' şeklinde değiştiriliyor.
Fatih Projesi
Eğitimde Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) Projesi kapsamında, Milli Eğitim Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından 2015 yılı sonuna kadar yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım işleri, Kamu İhale Kanunu hükümlerine tabi olmayacak. Bu madde uyarınca yapılacak alımlara ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ve Kamu İhale Kurumunun görüşü alınarak Milli Eğitim Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından müştereken hazırlanacak yönetmelikle düzenlenecek.
FATİH Projesi kapsamında MEB'e bağlı okullara internet erişim hizmetleri ve ağ altyapısının sağlanması için MEB ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca 2015 yılı sonuna kadar yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinde üst yöneticinin onayıyla 15 yıla kadar gelecek yıllara yaygın yüklenmelere girişilebilecek.
Yeni madde eklendi
Teklifte, üniversiteye girişte yeni katsayı uygulamasına yer veriliyor. FATİH projesi kapsamında, 2015 yılı sonuna kadar yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım işleri, kamu ihale kanununa tabi olmayacak.
Teklife ihdas edilen yeni madde ile devlet üniversitelerinin faaliyetlerinin desteklenmesi amacıyla kurulan vakıflardan Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınanlara makbuz karşılığında yapılan bağışlar da devlet üniversitelerine ve ileri teknoloji enstitülerine yapılan bağışlarda olduğu gibi gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından beyannamelerde bildirdikleri gelirlerden ve kurum kazançlarından indirilecek.
(sabah)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Uzun süredir Meclis’te görüşmeleri devam eden ve büyük tartışmalara neden olan 4+4+4 sisteminin Mcliste’te kabul edilmesinin ardından yasayla ilgili tartışmalar hala gündemden düşmüyor. Peki yasa tam olarak neler getiriyor? 4+4+4’te merak edilenler.
TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda kabul edilen teklife göre, okulların kademeleri, 4 yıl süreli ve zorunlu ilkokul ile 4 yıl süreli ve zorunlu ortaokuldan oluşan kurumlar olarak düzenleniyor. Ortaöğretim kurumları, ilköğretim kurumlarından sonra 4 yıllık zorunlu öğrenim veren genel, mesleki ve teknik öğretim kurumları olarak tanımlanıyor.
İlköğretim kurumlarının toplam eğitim süresi 8 yıl olacak
Teklife göre, ilköğretim kurumlarının toplam eğitim süresi 8 yıl olacak. ''Bu okullarda kesintisiz eğitim yapılır'' ifadesi, kanundan çıkarılıyor. Bu kurumlar, ilköğretim birinci kademe ve ilköğretim ikinci kademe okullarından oluşacak. İlköğretim birinci ve ikinci kademe okulları bağımsız okullar son halinde kurulabileceği gibi imkan ve şartlara göre birlikte de kurulabilecek. İlköğretim 6-14 yaş grubundaki çocukların eğitimi ve öğretimini kapsayacak, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunlu ve Devlet okullarında parasız olacak. Yasanın yayımı tarihinde ilköğretim kurumlarının 5, 6, 7 ve 8. sınıflarında eğitim görenler, eğitimlerini bu kurumlarda tamamlayacak.
Mecburi ilköğretim çağı 6-14 yaş grubundaki çocukları kapsayacak
Teklifle, 12 yıllık zorunlu eğitim uygulamasının başlangıç tarihi Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek. 12 yıllık zorunlu eğitim uygulamasına geçilinceye kadar ilköğretim ikinci kademesini tamamlayanlara ilköğretim diploması verilecek. Mecburi ilköğretim çağı 6-14 yaş grubundaki çocukları kapsayacak. Bu çağ, çocuğun 6 yaşını bitirdiği yılın eylül ayı sonunda başlayıp, 14 yaşını bitirip 15 yaşına girdiği yılın öğretim yılı sonunda bitecek.
İlköğretim birinci kademesinin son ders yılında öğrencilere; ikinci kademede devam edebilecekleri, ikinci kademenin son ders yılında da ortaöğretimde devam edebilecekleri ''okul ve programların hangi mesleklerin yolunu açabileceği ve bu mesleklerin kendilerine sağlayacağı yaşam standardı'' konusunda tanıtıcı bilgiler verilecek. Bununla ilgili gerekli çalışmalar yapılacak.
Bağımsız okullar olarak kurulacak
İlköğretim kurumlarının toplam eğitim süresi 8 yıl olacak. Yasadaki ''kesintisiz'' ibaresi çıkarılıyor. İlköğretim kurumları, 4 yıl süreli ilköğretim birinci kademe okulları ile 4 yıl süreli ilköğretim ikinci kademe okullarından oluşur. İkinci kademe ilköğretim okulları, ortaöğretim programlarıyla ilişkilendirilecek. Hangi programlar için ilköğretim ikinci kademe okullarının oluşturulacağı Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek.
İlköğretim kurumlarının ilköğretim birinci kademe ve ilköğretim ikinci kademe okullar olarak bağımsız okullar halinde kurulması esas olacak. Ancak imkan ve şartlara göre ilköğretim birinci ve ikinci kademe okulları birlikte de kurulabilecek.
Nüfusun az ve dağınık olduğu yerlerde, köyler gruplaştırılarak merkezi durumda olan köylerde ilköğretim birinci ve ikinci kademe okulları ve bunlara bağlı pansiyonlar, gruplaştırmanın mümkün olmadığı yerlerde yatılı ilköğretim bölge birinci ve ikinci kademe okulları kurulacak.
Ortaöğretim kurumları, ilköğretim kurumlarından sonra 4 yıllık zorunlu öğrenim veren genel, mesleki ve teknik öğretim kurumları olarak tanımlanıyor. Bu okulları bitirenlere ortaöğretim diploması verilecek. Düzenlemede belirtilen ilköğretim birinci kademe sonrasında hangi programların açık öğretimle ilişkilendirileceği ve zorunlu eğitim kapsamına alınacağı Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek.
Yasadaki, ''ilköğretim okulu'' ibaresi, ''ilköğretim birinci kademe'' şeklinde değiştiriliyor.
Çıraklık yaşı 11’e çekildi
Çırak olabilmek için ''14 yaşını doldurmuş, en az ilköğretim okulu mezunu olmak'' şartı da değiştiriliyor. Çırak olabilmek için 11 yaşını doldurmak ve ilköğretim birinci kademeden mezun olmak şartı getiriliyor.
Katsayı
Teklifle, üniversiteye girişteki katsayı uygulamasına ilişkin düzenleme de yapılıyor. Buna göre, Yükseköğretim kurumlarına giriş ve yerleştirme işlemleri, imkan ve fırsat eşitliğini sağlayacak tedbirleri almak kaydıyla, YÖK tarafından belirlenen usul ve esaslara göre yapılacak.
Yükseköğretim kurumlarına, esasları YÖK tarafından belirlenen merkezi sınavlarla girilecek. Yerleştirme puanlarının hesaplanmasında adayların ortaöğretim başarıları dikkate alınacak. Ortaöğretim bitirme başarı notları en küçüğü 100, en büyüğü 500 olmak üzere ortaöğretim başarı puanına dönüştürülecek. Ortaöğretim başarı puanının yüzde 12'si yerleştirme puanı hesaplanırken merkezi sınavdan alınan puana eklenecek.
Ortaöğretim kurumlarını birincilikle bitiren adaylar için mevcut kontenjanların yanı sıra YÖK kararı ile ayrı kontenjanlar belirlenebilecek.
Kişinin üniversitede, ortaöğretim kurumundan mezun olduğu meslek dalıyla aynı bölüme yerleşmesi halinde ortaöğretim puanına ek olarak, ortaöğretim puanının yüzde 6'sı yerleştirme puanına eklenecek.
Meslek liseleri sınavsız üniversiteye geçebilecek
Mesleki ve teknik orta öğretim kurumlarından mezun olan öğrenciler, bitirdikleri programın devamı niteliğinde veya bunlara en yakın olan mesleki ve teknik önlisans yükseköğretim programlarına sınavsız olarak yerleştirilebilecek. Bu öğrencilerin yerleştirilmesine ilişkin usul ve esaslar Milli Eğitim Bakanlığının görüşü üzerine YÖK tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek.
Sınavsız dikey geçiş hakkı
Önlisans mezunları için, ilişkili lisans programlarında belirlenmiş kontenjanın yüzde 10'unu geçmeyecek şekilde YÖK kararı ile her yıl dikey geçiş kontenjanı ayrılabilecek.
Yabancı uyruklu öğrenciler ile ortaöğretimin tamamını yurtdışında tamamlayan öğrencilerin yükseköğretim kurumlarına kabul usul ve esasları YÖK tarafından belirlenecek. Uluslararası andlaşmalar gereği Türkiye'deki yükseköğretim kurumlarında burslu olarak öğrenim görecek yabancı uyruklu öğrencilerin yerleştirme işlemleri YÖK tarafından yapılacak.
YÖK tarafından belirlenecek usul ve esaslara göre, belli sanat ve spor dallarında üstün kabiliyetli olduğu tespit edilen öğrenciler ile TÜBİTAK tarafından tespit edilen uluslararası bilimsel yarışmalarda ödül kazanan öğrenciler, ilgili dallarda eğitim yapmak kaydıyla yükseköğretim kurumlarına yerleştirilebilecek.
Tayip Erdoğan ve Abdullah Gül Üniversitesi geliyor
Teklifle, Rize Üniversitesinin adı ''Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi'', Kayseri Abdullah Gül üniversitesinin adı ise ''Abdullah Gül Üniversitesi'' şeklinde değiştiriliyor.
Fatih Projesi
Eğitimde Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) Projesi kapsamında, Milli Eğitim Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından 2015 yılı sonuna kadar yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım işleri, Kamu İhale Kanunu hükümlerine tabi olmayacak. Bu madde uyarınca yapılacak alımlara ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ve Kamu İhale Kurumunun görüşü alınarak Milli Eğitim Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından müştereken hazırlanacak yönetmelikle düzenlenecek.
FATİH Projesi kapsamında MEB'e bağlı okullara internet erişim hizmetleri ve ağ altyapısının sağlanması için MEB ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca 2015 yılı sonuna kadar yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinde üst yöneticinin onayıyla 15 yıla kadar gelecek yıllara yaygın yüklenmelere girişilebilecek.
Yeni madde eklendi
Teklifte, üniversiteye girişte yeni katsayı uygulamasına yer veriliyor. FATİH projesi kapsamında, 2015 yılı sonuna kadar yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım işleri, kamu ihale kanununa tabi olmayacak.
Teklife ihdas edilen yeni madde ile devlet üniversitelerinin faaliyetlerinin desteklenmesi amacıyla kurulan vakıflardan Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınanlara makbuz karşılığında yapılan bağışlar da devlet üniversitelerine ve ileri teknoloji enstitülerine yapılan bağışlarda olduğu gibi gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından beyannamelerde bildirdikleri gelirlerden ve kurum kazançlarından indirilecek.
(sabah)
Son Güncelleme: Pazartesi, 12 Mart 2012 19:56
Gösterim: 3334
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun başkanlığında toplanan CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), dün TBMM Milli Eğitim Komisyonu'nda yaşanan olaylarla ilgili bir bildiri yayınlandı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin tarafından açıklanan MYK bildirisinde, şu ifadelere yer verildi:
"11 Mart günü Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin çatısı altında iktidar partisinin zorbaları tarafından Türk demokrasisine, siyasi tarihimize bir utanç sayfası olarak geçecek bir darbe vurulmuştur. Muhalefete mensup milletvekilleri salona alınmamış, kendilerine söz hakkı verilmemiş ve oylamaya katılmaları zorla önlenmiştir. Bununla da yetinilmemiş, CHP milletvekilleri tartaklanmış ve yere düşen bir milletvekilimiz yerdeyken insanlığa ve geleneklerimize aykırı bir anlayışla tekmelenmiştir. Bu eşkıyaya yakışan davranışlar zincirinin bütün halkaları sorumsuz ve anti-demokratik nitelikleriyle vahimdir. Demokrasi çiğnenmiş, Meclis İçtüzük hükümleri ihlal edilmiş, insanlık onuru ve milletimizin iradesi ayaklar altına alınmıştır."
TBMM'deki iktidar çoğunluğunun ve onun adına hareket eden yetkililerin artık kendilerini yasama organının kurallarıyla bağlı görmediği ve sadece yürütmenin başından aldıkları emirleri yerine getirdikleri savunulan bildiride, "Meclis, Başbakanlık noterine dönüştürülmüş, tek adam yönetiminin insafına terk edilmiştir. Yargı bağımsızlığı yok edilerek, yürütmenin vesayeti altına alınmasından sonra kuvvetler ayrılığının sona erdirilmesi süreci şimdi yasama organının hükümetin emir-komuta zincirine bağlanmasıyla tamamlanmak istenmektedir. Ancak AKP'nin burada hesap edemediği hayati bir nokta vardır. O da Cumhuriyet Halk Partisi'nin varlığı ve halkımızın demokrasimize sahip çıkma iradesi, gücü ve kararlılığıdır. Sanılıyor ki kaba kuvvetle veya yandaş hukuk ve medyayla muhalefet sindirilecek ve susturulacaktır. AKP yanılmaktadır. CHP, demokrasimizi zorbalığa, hukuksuzluğa, dayatmalara asla teslim etmeyecektir.
Cumhuriyeti kuran ve demokratik rejimi getiren CHP, halkımızla birlikte demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve özgürlükleri egemen kılma mücadelesine hiçbir engel tanımadan ve korkmadan devam edecektir. Aydınlık karanlığı yeninceye kadar CHP meşalesi yanacaktır. Bir noktayı daha vurgulamak istiyoruz. CHP, Milli Eğitim Komisyonu'ndan her türlü hukuk ihlaliyle geçirilen ve dolayısıyla hükümsüz olan 4+4+4 yasa teklifine karşıdır. Bu yasa çocuklarımızı çok erken yaşlarda çalışmaya, kızlarımızı evliliğe zorlayacaktır. Fırsat eşitliği yok edilmekte, sınıfsal farklılıklar derinleştirilmekte, kast sistemi oluşturulmaktadır. Yoksul aileler yoksulluğa mahkum edilmektedir. Toplumumuz çocuk işçi, çocuk gelin, çocuk anneler ve yoksul ailelerle dolu bir topluma dönüşecek, iktidar partisinin kindarları ise sömürülerine devam edeceklerdir. CHP, çocuklarımızın geleceğini sömürü, kin ve nefret üzerine kurulu AKP zihniyetine teslim etmeyecektir. CHP, demokrasimizin yok edilmesine, çocuklarımızın geleceğinin çalınmasına müsaade etmeyecek, bu doğrultuda mücadelesini demokratik yöntemlerle ve hukuk yoluyla sürdürecektir. Yarınlar, aydınlığın, hak ve hukukun ve demokrasinin olacaktır" denildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun başkanlığında toplanan CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), dün TBMM Milli Eğitim Komisyonu'nda yaşanan olaylarla ilgili bir bildiri yayınlandı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin tarafından açıklanan MYK bildirisinde, şu ifadelere yer verildi:
"11 Mart günü Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin çatısı altında iktidar partisinin zorbaları tarafından Türk demokrasisine, siyasi tarihimize bir utanç sayfası olarak geçecek bir darbe vurulmuştur. Muhalefete mensup milletvekilleri salona alınmamış, kendilerine söz hakkı verilmemiş ve oylamaya katılmaları zorla önlenmiştir. Bununla da yetinilmemiş, CHP milletvekilleri tartaklanmış ve yere düşen bir milletvekilimiz yerdeyken insanlığa ve geleneklerimize aykırı bir anlayışla tekmelenmiştir. Bu eşkıyaya yakışan davranışlar zincirinin bütün halkaları sorumsuz ve anti-demokratik nitelikleriyle vahimdir. Demokrasi çiğnenmiş, Meclis İçtüzük hükümleri ihlal edilmiş, insanlık onuru ve milletimizin iradesi ayaklar altına alınmıştır."
TBMM'deki iktidar çoğunluğunun ve onun adına hareket eden yetkililerin artık kendilerini yasama organının kurallarıyla bağlı görmediği ve sadece yürütmenin başından aldıkları emirleri yerine getirdikleri savunulan bildiride, "Meclis, Başbakanlık noterine dönüştürülmüş, tek adam yönetiminin insafına terk edilmiştir. Yargı bağımsızlığı yok edilerek, yürütmenin vesayeti altına alınmasından sonra kuvvetler ayrılığının sona erdirilmesi süreci şimdi yasama organının hükümetin emir-komuta zincirine bağlanmasıyla tamamlanmak istenmektedir. Ancak AKP'nin burada hesap edemediği hayati bir nokta vardır. O da Cumhuriyet Halk Partisi'nin varlığı ve halkımızın demokrasimize sahip çıkma iradesi, gücü ve kararlılığıdır. Sanılıyor ki kaba kuvvetle veya yandaş hukuk ve medyayla muhalefet sindirilecek ve susturulacaktır. AKP yanılmaktadır. CHP, demokrasimizi zorbalığa, hukuksuzluğa, dayatmalara asla teslim etmeyecektir.
Cumhuriyeti kuran ve demokratik rejimi getiren CHP, halkımızla birlikte demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve özgürlükleri egemen kılma mücadelesine hiçbir engel tanımadan ve korkmadan devam edecektir. Aydınlık karanlığı yeninceye kadar CHP meşalesi yanacaktır. Bir noktayı daha vurgulamak istiyoruz. CHP, Milli Eğitim Komisyonu'ndan her türlü hukuk ihlaliyle geçirilen ve dolayısıyla hükümsüz olan 4+4+4 yasa teklifine karşıdır. Bu yasa çocuklarımızı çok erken yaşlarda çalışmaya, kızlarımızı evliliğe zorlayacaktır. Fırsat eşitliği yok edilmekte, sınıfsal farklılıklar derinleştirilmekte, kast sistemi oluşturulmaktadır. Yoksul aileler yoksulluğa mahkum edilmektedir. Toplumumuz çocuk işçi, çocuk gelin, çocuk anneler ve yoksul ailelerle dolu bir topluma dönüşecek, iktidar partisinin kindarları ise sömürülerine devam edeceklerdir. CHP, çocuklarımızın geleceğini sömürü, kin ve nefret üzerine kurulu AKP zihniyetine teslim etmeyecektir. CHP, demokrasimizin yok edilmesine, çocuklarımızın geleceğinin çalınmasına müsaade etmeyecek, bu doğrultuda mücadelesini demokratik yöntemlerle ve hukuk yoluyla sürdürecektir. Yarınlar, aydınlığın, hak ve hukukun ve demokrasinin olacaktır" denildi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 12 Mart 2012 19:30
Gösterim: 2055
AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, dünkü kavgalı komisyon toplantısına ilişkin TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile görüştü.
AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, İçtüzük'te TBMM Başkanı'nın komisyon raporunu iade etme yetkisi bulunmadığını belirterek, "Komisyonda yapılan hatalar varsa düzeltme yolu TBMM Genel Kurulu'dur. Genel Kurul'da yapılan hatalar varsa bunun düzeltme yolu da Anayasa Mahkemesi'dir. Düzeltme yolu şiddet değildir. Düzeltme yolu tankları Komisyon Başkanı'nın başına fırlatmak değildir" dedi.
Elitaş, dünkü kavgalı komisyon toplantısına ilişkin TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile görüştü. Görüşmenin ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Elitaş, TBMM Başkanı Çiçek'in MHP grubunun itirazlarını dile getirdiğini, kendisinin de yaşanan olayları ilettiğini belirtti. Elitaş, Çiçek'in yaşanan olayların kendisini üzdüğünü söylediğini ve aynı görüşü paylaştıklarını söyledi. Komisyon raporunun iadesi ile ilgili tartışmaların hatırlatılması ve Çiçek'in raporu iade edip edemeyeceğinin sorulması üzerine ise Elitaş, "Meclis Başkanı yetkili arkadaşlarla bu konuyu değerlendiriyor. Ama bizim gördüğümüz kadarıyla İçtüzük'te bu konuyla ilgili Meclis Başkanı'na herhangi bir yetki verilmemiş" dedi.
Komisyon ve TBMM Genel Kurulu'ndaki işlemlerle ilgili bugüne kadar hiçbir örnekte Meclis Başkanı'nın milletvekillerinin iradesi üstünde bir iradesinin olmadığını anlatan Elitaş, "Daha önce 5 tane iade olmuş. Bunlar tamamen İçtüzük 35. maddeyle alakalı ve bunda da Komisyon Başkanları doğrudan Meclis Başkanlığı'na raporlarını tekrar iade etmişler. Bunda da yorum, Meclis Başkanı'nın komisyon raporunu geri gönderme yetkisi olmadığı şeklinde bizim kanaatimiz" diye konuştu.
TBMM'de hiç kimsenin Meclis kürsüsünü işgal etme hakkına sahip olmadığını belirten Elitaş, şunları söyledi: "Hiçbir siyasi parti veya örgüt komisyonların çalışmasını engelleyecek şiddete başvuramaz. Demokrasi kurallar doğrultusunda insanların fikirlerini ifade edeceği bir özgür ortamı ortaya çıkarmakla mükellef olan bir tarzdır. Ama şiddetle hak aramak sokak tarzıdır. Başkalarının sokağa çektiği gibi, parlamenter sistem, millet iradesi sokakta aranmaz, sokakta böyle şiddete davet edilmez. Herkes ne konuştuğunu iyi ölçmeli, hesaplamalı, nereye gideceğini bilmeli. Hezeyan içinde yapılan basın toplantıları yarın kendilerine farklı bir şekilde ve üzücü olarak geri dönebilir. Açıkçası milletvekili arkadaşların hezeyan içindeki söylemlerini daha ölçülü ve sakinleştikten sonra yapmalarının uygun olduğunu düşünüyorum."
"MUHALEFET 'YOK HÜKMÜNDEDİR' DİYEMEZ"
Muhalefetin de dünkü toplantının 'yok hükmünde' olduğunu söylemesi ve AK Parti'yi şiddet uygulamakla suçladığının hatırlatılması üzerine Elitaş, şöyle konuştu: "Toplantının yok hükmünde olduğunu ifade etmek, İçtüzüğü iyi okurlarsa bunu görürler. İçtüzük'te neyin ne olduğu açık ve net yazıyor. Muhalefet 'yok hükmündedir' diyemez. Her şeyin bir yolu vardır. Komisyonda yapılan hatalar varsa düzeltme yolu TBMM Genel Kurulu'dur. Genel Kurul'da yapılan hatalar varsa bunun düzeltme yolu da Anayasa Mahkemesi'dir. Düzeltme yolu şiddet değildir. Düzeltme yolu tankları Komisyon Başkanı'nın başına fırlatmak değildir. Genel Başkan (CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu) 'tankların üzerine çıkacağım' diyor ama bir milletvekili veya grup başkanvekili, kim olduğunu bilmiyorum, tankı Komisyon Başkanı'nın kafasına fırlatıyor."
Çiçek'in komisyon tutanaklarını ilgililere incelettiğini belirten Elitaş, ifadelerin tutanaklarda net olarak geçtiğini söyledi. Elitaş, muhalefetin 'önergelerimiz dikkate alınmadı' dediğini ancak tutanaklara göre muhalefetin bir tane önerge verdiğini ve bunun da oylanarak kabul edilmediğini söyledi.
"KOMİSYON SALONU İÇİNDE KAVGA OLMADI"
Yaşanan kavga ortamında görüşmelerin sürdürülmesi ve oylamanın yapılmasının normal olup olmadığının sorulması üzerine ise Elitaş, "Komisyonun dışında cereyan eden hadise. Komisyonun içinden kapı tarafından cereyan eden hadise, özellikle de komisyonun dış tarafından cereyan eden hadise. Komisyon toplantı salonunda öyle bir hadise yok" dedi.
Elitaş ayrıca, teklifin normal şartlarda TBMM Genel Kurulu'na gelebileceğini ancak komisyon raporlarının yazılma süreci ve Meclis Başkanı'nın tutanakları incelemesi ile sonraki haftaya da kalabileceğini söyledi. Elitaş, CHP'nin önce İçtüzük tartışmalarında Genel Kurul kürsüsünü işgal ederek, dün de komisyonda şiddet uyguladığını belirterek, "Biz sadece direnişi durdurmak, demokrasiyi engellemek isteyen CHP'yi engellemek amacıyla yapılan bir işimizdi" şeklinde konuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, dünkü kavgalı komisyon toplantısına ilişkin TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile görüştü.
AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, İçtüzük'te TBMM Başkanı'nın komisyon raporunu iade etme yetkisi bulunmadığını belirterek, "Komisyonda yapılan hatalar varsa düzeltme yolu TBMM Genel Kurulu'dur. Genel Kurul'da yapılan hatalar varsa bunun düzeltme yolu da Anayasa Mahkemesi'dir. Düzeltme yolu şiddet değildir. Düzeltme yolu tankları Komisyon Başkanı'nın başına fırlatmak değildir" dedi.
Elitaş, dünkü kavgalı komisyon toplantısına ilişkin TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile görüştü. Görüşmenin ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Elitaş, TBMM Başkanı Çiçek'in MHP grubunun itirazlarını dile getirdiğini, kendisinin de yaşanan olayları ilettiğini belirtti. Elitaş, Çiçek'in yaşanan olayların kendisini üzdüğünü söylediğini ve aynı görüşü paylaştıklarını söyledi. Komisyon raporunun iadesi ile ilgili tartışmaların hatırlatılması ve Çiçek'in raporu iade edip edemeyeceğinin sorulması üzerine ise Elitaş, "Meclis Başkanı yetkili arkadaşlarla bu konuyu değerlendiriyor. Ama bizim gördüğümüz kadarıyla İçtüzük'te bu konuyla ilgili Meclis Başkanı'na herhangi bir yetki verilmemiş" dedi.
Komisyon ve TBMM Genel Kurulu'ndaki işlemlerle ilgili bugüne kadar hiçbir örnekte Meclis Başkanı'nın milletvekillerinin iradesi üstünde bir iradesinin olmadığını anlatan Elitaş, "Daha önce 5 tane iade olmuş. Bunlar tamamen İçtüzük 35. maddeyle alakalı ve bunda da Komisyon Başkanları doğrudan Meclis Başkanlığı'na raporlarını tekrar iade etmişler. Bunda da yorum, Meclis Başkanı'nın komisyon raporunu geri gönderme yetkisi olmadığı şeklinde bizim kanaatimiz" diye konuştu.
TBMM'de hiç kimsenin Meclis kürsüsünü işgal etme hakkına sahip olmadığını belirten Elitaş, şunları söyledi: "Hiçbir siyasi parti veya örgüt komisyonların çalışmasını engelleyecek şiddete başvuramaz. Demokrasi kurallar doğrultusunda insanların fikirlerini ifade edeceği bir özgür ortamı ortaya çıkarmakla mükellef olan bir tarzdır. Ama şiddetle hak aramak sokak tarzıdır. Başkalarının sokağa çektiği gibi, parlamenter sistem, millet iradesi sokakta aranmaz, sokakta böyle şiddete davet edilmez. Herkes ne konuştuğunu iyi ölçmeli, hesaplamalı, nereye gideceğini bilmeli. Hezeyan içinde yapılan basın toplantıları yarın kendilerine farklı bir şekilde ve üzücü olarak geri dönebilir. Açıkçası milletvekili arkadaşların hezeyan içindeki söylemlerini daha ölçülü ve sakinleştikten sonra yapmalarının uygun olduğunu düşünüyorum."
"MUHALEFET 'YOK HÜKMÜNDEDİR' DİYEMEZ"
Muhalefetin de dünkü toplantının 'yok hükmünde' olduğunu söylemesi ve AK Parti'yi şiddet uygulamakla suçladığının hatırlatılması üzerine Elitaş, şöyle konuştu: "Toplantının yok hükmünde olduğunu ifade etmek, İçtüzüğü iyi okurlarsa bunu görürler. İçtüzük'te neyin ne olduğu açık ve net yazıyor. Muhalefet 'yok hükmündedir' diyemez. Her şeyin bir yolu vardır. Komisyonda yapılan hatalar varsa düzeltme yolu TBMM Genel Kurulu'dur. Genel Kurul'da yapılan hatalar varsa bunun düzeltme yolu da Anayasa Mahkemesi'dir. Düzeltme yolu şiddet değildir. Düzeltme yolu tankları Komisyon Başkanı'nın başına fırlatmak değildir. Genel Başkan (CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu) 'tankların üzerine çıkacağım' diyor ama bir milletvekili veya grup başkanvekili, kim olduğunu bilmiyorum, tankı Komisyon Başkanı'nın kafasına fırlatıyor."
Çiçek'in komisyon tutanaklarını ilgililere incelettiğini belirten Elitaş, ifadelerin tutanaklarda net olarak geçtiğini söyledi. Elitaş, muhalefetin 'önergelerimiz dikkate alınmadı' dediğini ancak tutanaklara göre muhalefetin bir tane önerge verdiğini ve bunun da oylanarak kabul edilmediğini söyledi.
"KOMİSYON SALONU İÇİNDE KAVGA OLMADI"
Yaşanan kavga ortamında görüşmelerin sürdürülmesi ve oylamanın yapılmasının normal olup olmadığının sorulması üzerine ise Elitaş, "Komisyonun dışında cereyan eden hadise. Komisyonun içinden kapı tarafından cereyan eden hadise, özellikle de komisyonun dış tarafından cereyan eden hadise. Komisyon toplantı salonunda öyle bir hadise yok" dedi.
Elitaş ayrıca, teklifin normal şartlarda TBMM Genel Kurulu'na gelebileceğini ancak komisyon raporlarının yazılma süreci ve Meclis Başkanı'nın tutanakları incelemesi ile sonraki haftaya da kalabileceğini söyledi. Elitaş, CHP'nin önce İçtüzük tartışmalarında Genel Kurul kürsüsünü işgal ederek, dün de komisyonda şiddet uyguladığını belirterek, "Biz sadece direnişi durdurmak, demokrasiyi engellemek isteyen CHP'yi engellemek amacıyla yapılan bir işimizdi" şeklinde konuştu.
Son Güncelleme: Pazartesi, 12 Mart 2012 18:25
Gösterim: 1616
Oda TV davası kapsamında tutuklu yargılanan gazeteciler Nedim Şener ile Ahmet Şık'ın tahliye edilmesine karar verildi.
Oda TV davası kapsamında tutuklu yargılanan gazeteciler Nedim Şener ile Ahmet Şık'ın tahliye edilmesine karar verildi. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, Oda Tv davasının 11. duruşmasında 4 gazeteci hakkında tahliye kararı çıktı. Mahkeme başkanı Ahmet Şık, Nedim Şener, Coskun Musluk ve Sait Çakır hakkında tahliye kararı verdi. 375 gündür tutuklu bulunan Nedim Şener’in eşi Vecide Şener, NTV canlı yayınında yaptığı açıklamada çok şaşkın ve heyecanlı olduğunu söyledi. ‘Biz başından beri tahliye bekliyorduk’ diyen Şener, ‘Çok şaşkın ve heyecanlıyım. Ancak bu durum artık bir his olayı değil, özgürlük olayı. Ben boş yere yatan bütün insanların özgür kalması istiyorum’ dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Oda TV davası kapsamında tutuklu yargılanan gazeteciler Nedim Şener ile Ahmet Şık'ın tahliye edilmesine karar verildi.
Oda TV davası kapsamında tutuklu yargılanan gazeteciler Nedim Şener ile Ahmet Şık'ın tahliye edilmesine karar verildi. İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi, Oda Tv davasının 11. duruşmasında 4 gazeteci hakkında tahliye kararı çıktı. Mahkeme başkanı Ahmet Şık, Nedim Şener, Coskun Musluk ve Sait Çakır hakkında tahliye kararı verdi. 375 gündür tutuklu bulunan Nedim Şener’in eşi Vecide Şener, NTV canlı yayınında yaptığı açıklamada çok şaşkın ve heyecanlı olduğunu söyledi. ‘Biz başından beri tahliye bekliyorduk’ diyen Şener, ‘Çok şaşkın ve heyecanlıyım. Ancak bu durum artık bir his olayı değil, özgürlük olayı. Ben boş yere yatan bütün insanların özgür kalması istiyorum’ dedi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 12 Mart 2012 18:33
Gösterim: 1950
Meclis’te tartışmalara ve yumruklaşmalara yol açan ‘Zorunlu Temel Eğitim Yasa Tasarısı’için TBMM Başkanı Cemil Çiçek devreye girdi.
Meclis’te tartışmalı bir şekilde kabul edilen 4+4+4 zorunlu eğitim yasa tasarısı için Meclis Başkanı Cemil Çiçek yaşanan gerginliğe çözüm bulmaya çalışmak amacıyla öncelikle Ak Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş ile görüştü. Çiçek’in daha sonra CHP Grup Başkanvekili Akif Hamza Çebi ile görüşeceği belirtildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Meclis’te tartışmalara ve yumruklaşmalara yol açan ‘Zorunlu Temel Eğitim Yasa Tasarısı’için TBMM Başkanı Cemil Çiçek devreye girdi.
Meclis’te tartışmalı bir şekilde kabul edilen 4+4+4 zorunlu eğitim yasa tasarısı için Meclis Başkanı Cemil Çiçek yaşanan gerginliğe çözüm bulmaya çalışmak amacıyla öncelikle Ak Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş ile görüştü. Çiçek’in daha sonra CHP Grup Başkanvekili Akif Hamza Çebi ile görüşeceği belirtildi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 12 Mart 2012 17:17
Gösterim: 1736

