Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
BT Öğretmenleri, Bitefo, Okulların BT donanımları ve Fatih Projesi ile ilgili sorulardan oluşan anket için 1500 BT Öğretmeninin verdiği cevaplara dayanan araştırma BBNet (BT Öğretmenleri Platformu) ve Çizgi Tagem tarafından ortaklaşa hazırlandı.
ARAŞTIRMA SONUÇLARI:
1- Anket katılan öğretmen yoğunluğu İlköğretim okullarındandır.
2- Okullarda öğretmen normu oluşması için gereken minimum 15 saat ders katılımcıların %70'inde yoktur. Şu an Bilişim Teknolojileri Öğretmenlerinin %45'i norm fazlası durumdadır. Sonuçlar gösteriyor ki yapılacak ilk norm güncellemesi ile (mayıs-haziran döneminde) Bilişim Öğretmenlerinin %70'i norm fazlası duruma düşecektir. Açıkça görülüyor ki bu sorun çözülmüyor, aksine sorun büyütülüyor. Her türlü uyarı çabalarına rağmen bu durumun bakanlık yetkililerince dikkate alınmamasını şaşkınla izliyoruz.
3- Bilişim Öğretmenlerinin ders sorunundan dolayı %80'i mecburen formatör öğretmen olarak görev almakta, görev alan öğretmenlerin %35'i mevcut yönetmelikler yok sayılarak zorunlu olarak görevlendirilmektedir.
4- Bitefo (Bilişim Teknolojileri formatör öğretmeni) olarak görevlendirilen öğretmenlerden %43'ü yapmak zorunda bırakıldıkları işin öğretmenlik mesleği ile bağdaşmadığını düşünmekte, Bitefo görevlendirmesi doğrultusunda gelen iş yükünün (bireysel yetenek gerektiren işler, teknik işler vs) mezun olunan alan ve atama branşı ile hiç örtüşmediği veya çok az örtüştüğü konusundaki sonuçta %85'dir.
5- Okul idareleri %72 oranla çok basit sorunların çözümü için bile Bilişim Teknolojileri Öğretmenlerini çağırmakta, buda mevcut idarecilerin bilgisayar kullanımı konusunda yeterince bilgi sahibi olmadıklarını sonucu ortaya çıkarmaktadır.
6- Ankette Okul bilişim sistemlerinin etkin olarak, amacına uygun (bilgisayar destekli eğitim) kullanılabilmesi için okullarda bitefo bulunması gerektiği ve teknik konulardaki sorunlar için de anlaşmalı teknik servislerin olması gerektiği sonucu çıkmaktadır.
7-Ankete katılan Bilişim Teknolojileri ve Bitefo olarak görevlendirilen öğretmenler ilköğretim ve orta öğretim kurumlarında bilişim teknolojileri derslerinin zorunlu ve 2saat yapılması gerektiğini düşünmektedir.
8- Okullardaki diğer öğretmenlerde bilişim eğitiminin okullarda zorunlu olarak verilmesi gerektiğini düşünmektedir.
9- Velilerin %77'si okullarda zorunlu olarak bilişim eğitimi verilmesi gerektiğini düşünmektedir.
10- Anket sonuçlarına göre öğrenciler Bilişim eğitimi için isteklilerdir fakat mevcut müfredatın yenilenilmesi gerektiğini düşünmektedir.
11- Okullarda Bilişim Teknolojileri dersinin seçimine %62 lik oranla kurum müdürleri karar vermekte hem bakanlık uygulamaları ve hem kurum idarecilerinin bilinçsizliği yüzünden hem öğrenciler hem de öğretmenler mağdur edilmekte ve bilişim eğitiminden mahrum bırakılmaktadır.
12- Bilişim Teknolojileri Öğretmenlerinin norm sorunlarının çözümü için öne çıkan iki seçenek vardır. Bilişim dersinin zorunlu olarak 2 saat şeklinde okutulması mevcut problemleri çözecek, aynı zamanda çocuklarımız ve gençlerimizde bilişim çağında bu eğitimlerden mahrum kalmayacaktır. Öğretmenlerde asli işleri olan öğretmenlik mesleğini yapabileceklerdir. Sayın bakanımızın yaptığı "çocuklar bilgisayar kullanmayı biliyorlar" açıklaması Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri ve bu eğitimlerin varolması gerektiğini düşünen eğitimciler arasında teessüfle karşılanmıştır. Zira bu bilgisayar kullanmayı bilmenin formal bir ölçütü de bulunmamaktadır. Anket sonuçlarında bu eğitimlerin gerekliliği sonucu çıkmaktadır.
Yapılabilecek diğer bir uygulamada Bilişim Teknolojileri öğretmenlerine rehber öğretmenler gibi bir unvan verilerek aynı şartlarda Bilgisayar Destekli eğitim için danışman olarak görev yaptırılması sağlanmalıdır.
13- Özellikle son yıllarda bilişim dersinin azaltılması/kaldırılmasından dolayı yeterli olarak bilişim eğitimi verilememekte olduğundan, öğrencilerin en başarılı olduğu konular güncel internet uygulamaları olmaktadır (sosyal medya, forum ve oyunlar). Ders az ya da hiç olmadığından dolayı yeterli eğitim alamayan öğrencilerimiz bilişim kültürü kazanamamakta, bilgisayarı bir eğitim araştırma aracı olarak görmek yerine oyun ve eğlence aracı olarak görmektedirler.
14- BT Öğretmenleri ve Bitefo olarak görevlendirilen öğretmenler; arıza yapan bilgisayarlara asli görevleri olmamasına rağmen müdahale etmiş, kendi çaba ve imkanları ile bilgisayarları çalışır hale getirmişlerdir. Bunların sonucunda yaşanmakta olan sıkıntılar "bu ülkede hiçbir başarı cezasız kalmaz" sözünü haklı çıkarır haldedir. Sonuçlara bakıldığında arıza veren bilgisayar sayısı ile Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri ve Bitefo olarak görevlendirilen öğretmenlerin kendi imkanları ile çalışır hale getirdikleri sayı hemen hemen eşittir.
15- Okullarda kullanılmakta olan MEB internet hatları okul ihtiyacını karşılayamadığından dolayı okulların çoğunluğu ilave olarak özel hat kullanmak zorunda kalmaktadırlar.
16- Ücretiz bir şekilde dağıtılan ve Tübitak tarafından geliştirilen milli işletim sistemimiz Pardus olmasına rağmen bu sistemlerin okullarımızda kullanım oranı %1 dir.
17- Teknoloji çok hızlı ilerlemesine rağmen okullardaki bilgisayarların seviyeleri mevcut yazılımları kaldıramamaktadır. Sistemleri yenilemek için okulların ödeneği olmaması ve bakanlık tarafından da yatırım yapılmamasından dolayı bakanlıkça gönderilen yeni yazılımlar bile kullanılamamakta, çok eski bilgisayarlar atıl halde kalmaktadır.
18- Okullarda halen bilgisayar destekli eğitim faaliyetinde hiç bulunmamış öğretmenlerin oranı %67' dir. Kurumlardaki BT sınıfları ve sınıflardaki teknolojik ekipmanların (sınıf bilgisayarı, projeksiyon, akıllı tahta vs) sürekli kullanıldığı okul sayısı halen %25, kullanan öğretmenlerin ise %80'i kaynakları internetten hazır olarak indirmektedir . Kendi materyalini oluşturabilen öğretmenler %5'lik ufak bir bölümü oluşturmaktadır. Bu da gösteriyor ki öğretmenler halen bilişim eğitimi konusunda geridedirler. Fatih projesi kapsamında planlanan kurslar ise çok yüzeysel olup halen ulaşılan öğretmen sayısı çok azdır. Planlanan bu eğitimlerin verilmesi için Bilişim Teknolojileri öğretmenlerinden faydalanmak gibi bir plan da mevcut durumda bulunmamaktadır. Öğretmenlere bilişim becerisi kazandırarak, öğretme ve öğrenme gereçleri hazırlamayı öğretmek ve sevdirmek gerekiyor, yoksa Fatih Projesinin bu şekilde başarılı olması beklenemez.
19- Teknolojiyle en barışık olan branş olan Bilişim Teknolojileri Öğretmenlerinin
%61'i Fatih projesinin mevcut haliyle başarılı olacağına inanmamakta;
%63'ü öğrenci başarısını artırmayacağını düşünmekte;
%92'si öğretmenlerin Fatih Projesiyle gelen donanımları kullanma konusunda yetersiz olduğunu düşünmekte;
%80'i öğrencilerin Fatih Projesiyle gelen donanımları kullanmak konusunda yetersiz olduğunu düşünmektedir.
Şu an okullardaki mevcut materyalleri öğretmenlerin %44'ü vasat, %15'inin verimsiz, %36'sının idare edecek kadar, sadece %4'ünün ise verimli kullandığı düşünülmektedir.
20- Fatih Projesi ise gelen donanım ve materyallerin bilişim eğitim olmadan öğrenciler tarafından tamamen verimli kullanılabileceğini düşünen öğretmen sayısı %1 dir.
21- Fatih Projesinde Bilişim Öğretmenlerinden yeterince yararlanılıyor mu sorusuna verilen cevaplarda durumun vehametini göstermektedir. Sayıları 13 bin'i bulan Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri, bilgisayar destekli eğitim konusunda eğitim almış ve eğitim verecek seviye de olmalarına rağmen, mezun oldukları bölüm isminde bile (Böte= Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü) Öğretim Teknolojileri geçerken yani Fatih Projesi'nin sac ayaklarını oluşturmaları gerektiği ve bilgisayar destekli eğitime rehberlik etmek için yetiştirildikleri halde üzerilerine görev tanımı dışındaki angarya ve teknik işlerin sorumluluğu yüklenmekte, bu öğretmenlerin potansiyelinden, bu genç branşın enerjisinden olumlu yönde faydalanılmamaktadır. Öğretmenlerin %56'sı sahip oldukları bilgi ve becerilerden hiç faydalanılmadığını, %37'si çok az faydalanıldığını düşünmektedir.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Eğitim Teknolojsi
BT Öğretmenleri, Bitefo, Okulların BT donanımları ve Fatih Projesi ile ilgili sorulardan oluşan anket için 1500 BT Öğretmeninin verdiği cevaplara dayanan araştırma BBNet (BT Öğretmenleri Platformu) ve Çizgi Tagem tarafından ortaklaşa hazırlandı.
ARAŞTIRMA SONUÇLARI:
1- Anket katılan öğretmen yoğunluğu İlköğretim okullarındandır.
2- Okullarda öğretmen normu oluşması için gereken minimum 15 saat ders katılımcıların %70'inde yoktur. Şu an Bilişim Teknolojileri Öğretmenlerinin %45'i norm fazlası durumdadır. Sonuçlar gösteriyor ki yapılacak ilk norm güncellemesi ile (mayıs-haziran döneminde) Bilişim Öğretmenlerinin %70'i norm fazlası duruma düşecektir. Açıkça görülüyor ki bu sorun çözülmüyor, aksine sorun büyütülüyor. Her türlü uyarı çabalarına rağmen bu durumun bakanlık yetkililerince dikkate alınmamasını şaşkınla izliyoruz.
3- Bilişim Öğretmenlerinin ders sorunundan dolayı %80'i mecburen formatör öğretmen olarak görev almakta, görev alan öğretmenlerin %35'i mevcut yönetmelikler yok sayılarak zorunlu olarak görevlendirilmektedir.
4- Bitefo (Bilişim Teknolojileri formatör öğretmeni) olarak görevlendirilen öğretmenlerden %43'ü yapmak zorunda bırakıldıkları işin öğretmenlik mesleği ile bağdaşmadığını düşünmekte, Bitefo görevlendirmesi doğrultusunda gelen iş yükünün (bireysel yetenek gerektiren işler, teknik işler vs) mezun olunan alan ve atama branşı ile hiç örtüşmediği veya çok az örtüştüğü konusundaki sonuçta %85'dir.
5- Okul idareleri %72 oranla çok basit sorunların çözümü için bile Bilişim Teknolojileri Öğretmenlerini çağırmakta, buda mevcut idarecilerin bilgisayar kullanımı konusunda yeterince bilgi sahibi olmadıklarını sonucu ortaya çıkarmaktadır.
6- Ankette Okul bilişim sistemlerinin etkin olarak, amacına uygun (bilgisayar destekli eğitim) kullanılabilmesi için okullarda bitefo bulunması gerektiği ve teknik konulardaki sorunlar için de anlaşmalı teknik servislerin olması gerektiği sonucu çıkmaktadır.
7-Ankete katılan Bilişim Teknolojileri ve Bitefo olarak görevlendirilen öğretmenler ilköğretim ve orta öğretim kurumlarında bilişim teknolojileri derslerinin zorunlu ve 2saat yapılması gerektiğini düşünmektedir.
8- Okullardaki diğer öğretmenlerde bilişim eğitiminin okullarda zorunlu olarak verilmesi gerektiğini düşünmektedir.
9- Velilerin %77'si okullarda zorunlu olarak bilişim eğitimi verilmesi gerektiğini düşünmektedir.
10- Anket sonuçlarına göre öğrenciler Bilişim eğitimi için isteklilerdir fakat mevcut müfredatın yenilenilmesi gerektiğini düşünmektedir.
11- Okullarda Bilişim Teknolojileri dersinin seçimine %62 lik oranla kurum müdürleri karar vermekte hem bakanlık uygulamaları ve hem kurum idarecilerinin bilinçsizliği yüzünden hem öğrenciler hem de öğretmenler mağdur edilmekte ve bilişim eğitiminden mahrum bırakılmaktadır.
12- Bilişim Teknolojileri Öğretmenlerinin norm sorunlarının çözümü için öne çıkan iki seçenek vardır. Bilişim dersinin zorunlu olarak 2 saat şeklinde okutulması mevcut problemleri çözecek, aynı zamanda çocuklarımız ve gençlerimizde bilişim çağında bu eğitimlerden mahrum kalmayacaktır. Öğretmenlerde asli işleri olan öğretmenlik mesleğini yapabileceklerdir. Sayın bakanımızın yaptığı "çocuklar bilgisayar kullanmayı biliyorlar" açıklaması Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri ve bu eğitimlerin varolması gerektiğini düşünen eğitimciler arasında teessüfle karşılanmıştır. Zira bu bilgisayar kullanmayı bilmenin formal bir ölçütü de bulunmamaktadır. Anket sonuçlarında bu eğitimlerin gerekliliği sonucu çıkmaktadır.
Yapılabilecek diğer bir uygulamada Bilişim Teknolojileri öğretmenlerine rehber öğretmenler gibi bir unvan verilerek aynı şartlarda Bilgisayar Destekli eğitim için danışman olarak görev yaptırılması sağlanmalıdır.
13- Özellikle son yıllarda bilişim dersinin azaltılması/kaldırılmasından dolayı yeterli olarak bilişim eğitimi verilememekte olduğundan, öğrencilerin en başarılı olduğu konular güncel internet uygulamaları olmaktadır (sosyal medya, forum ve oyunlar). Ders az ya da hiç olmadığından dolayı yeterli eğitim alamayan öğrencilerimiz bilişim kültürü kazanamamakta, bilgisayarı bir eğitim araştırma aracı olarak görmek yerine oyun ve eğlence aracı olarak görmektedirler.
14- BT Öğretmenleri ve Bitefo olarak görevlendirilen öğretmenler; arıza yapan bilgisayarlara asli görevleri olmamasına rağmen müdahale etmiş, kendi çaba ve imkanları ile bilgisayarları çalışır hale getirmişlerdir. Bunların sonucunda yaşanmakta olan sıkıntılar "bu ülkede hiçbir başarı cezasız kalmaz" sözünü haklı çıkarır haldedir. Sonuçlara bakıldığında arıza veren bilgisayar sayısı ile Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri ve Bitefo olarak görevlendirilen öğretmenlerin kendi imkanları ile çalışır hale getirdikleri sayı hemen hemen eşittir.
15- Okullarda kullanılmakta olan MEB internet hatları okul ihtiyacını karşılayamadığından dolayı okulların çoğunluğu ilave olarak özel hat kullanmak zorunda kalmaktadırlar.
16- Ücretiz bir şekilde dağıtılan ve Tübitak tarafından geliştirilen milli işletim sistemimiz Pardus olmasına rağmen bu sistemlerin okullarımızda kullanım oranı %1 dir.
17- Teknoloji çok hızlı ilerlemesine rağmen okullardaki bilgisayarların seviyeleri mevcut yazılımları kaldıramamaktadır. Sistemleri yenilemek için okulların ödeneği olmaması ve bakanlık tarafından da yatırım yapılmamasından dolayı bakanlıkça gönderilen yeni yazılımlar bile kullanılamamakta, çok eski bilgisayarlar atıl halde kalmaktadır.
18- Okullarda halen bilgisayar destekli eğitim faaliyetinde hiç bulunmamış öğretmenlerin oranı %67' dir. Kurumlardaki BT sınıfları ve sınıflardaki teknolojik ekipmanların (sınıf bilgisayarı, projeksiyon, akıllı tahta vs) sürekli kullanıldığı okul sayısı halen %25, kullanan öğretmenlerin ise %80'i kaynakları internetten hazır olarak indirmektedir . Kendi materyalini oluşturabilen öğretmenler %5'lik ufak bir bölümü oluşturmaktadır. Bu da gösteriyor ki öğretmenler halen bilişim eğitimi konusunda geridedirler. Fatih projesi kapsamında planlanan kurslar ise çok yüzeysel olup halen ulaşılan öğretmen sayısı çok azdır. Planlanan bu eğitimlerin verilmesi için Bilişim Teknolojileri öğretmenlerinden faydalanmak gibi bir plan da mevcut durumda bulunmamaktadır. Öğretmenlere bilişim becerisi kazandırarak, öğretme ve öğrenme gereçleri hazırlamayı öğretmek ve sevdirmek gerekiyor, yoksa Fatih Projesinin bu şekilde başarılı olması beklenemez.
19- Teknolojiyle en barışık olan branş olan Bilişim Teknolojileri Öğretmenlerinin
%61'i Fatih projesinin mevcut haliyle başarılı olacağına inanmamakta;
%63'ü öğrenci başarısını artırmayacağını düşünmekte;
%92'si öğretmenlerin Fatih Projesiyle gelen donanımları kullanma konusunda yetersiz olduğunu düşünmekte;
%80'i öğrencilerin Fatih Projesiyle gelen donanımları kullanmak konusunda yetersiz olduğunu düşünmektedir.
Şu an okullardaki mevcut materyalleri öğretmenlerin %44'ü vasat, %15'inin verimsiz, %36'sının idare edecek kadar, sadece %4'ünün ise verimli kullandığı düşünülmektedir.
20- Fatih Projesi ise gelen donanım ve materyallerin bilişim eğitim olmadan öğrenciler tarafından tamamen verimli kullanılabileceğini düşünen öğretmen sayısı %1 dir.
21- Fatih Projesinde Bilişim Öğretmenlerinden yeterince yararlanılıyor mu sorusuna verilen cevaplarda durumun vehametini göstermektedir. Sayıları 13 bin'i bulan Bilişim Teknolojileri Öğretmenleri, bilgisayar destekli eğitim konusunda eğitim almış ve eğitim verecek seviye de olmalarına rağmen, mezun oldukları bölüm isminde bile (Böte= Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü) Öğretim Teknolojileri geçerken yani Fatih Projesi'nin sac ayaklarını oluşturmaları gerektiği ve bilgisayar destekli eğitime rehberlik etmek için yetiştirildikleri halde üzerilerine görev tanımı dışındaki angarya ve teknik işlerin sorumluluğu yüklenmekte, bu öğretmenlerin potansiyelinden, bu genç branşın enerjisinden olumlu yönde faydalanılmamaktadır. Öğretmenlerin %56'sı sahip oldukları bilgi ve becerilerden hiç faydalanılmadığını, %37'si çok az faydalanıldığını düşünmektedir.
Son Güncelleme: Cumartesi, 10 Mart 2012 16:28
Gösterim: 3526
Genç mucit Necati Hacıkadiroğlu, omurilik felçlileriyle konuşarak onların ihtiyaçlarını tespit etti ve bir robot geliştirdi.
ÜNİVERSİTE yıllarından beri robotlar üzerine çalışan Necati Hacıkadiroğlu (31) ve 15 kişilik ekibi, GOSB Teknopark’ta 20 omurilik felçlisiyle fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanlarına danıştı. Öncelikli ihtiyaçları karşılamaya yönelik robotik mobilizasyon cihazı geliştirmeyi hedefleyen Hacıkadiroğlu, “Tek RMC, bugüne kadar omurilik felçlilerine yönelik geliştirilmiş, bilinen en küçük boyutlara sahip tekerlekli ayakta taşıma cihazı. Bu, gelişmiş tekerlekli sandalye değil, tamamen yeni bir buluş” diyor. Hacıkadiroğlu, Koç Üniversitesi fizik bölümünde okurken 3’üncü sınıfta okulu bırakmış. Okulun “robot kulübü” üyesiymiş.
Ütü yapar, markete gider
Omurilik felçlileri “Tek RMC” ile ayaktayken, oturur pozisyona geçebiliyor. Eğilebiliyor, her yöne ilerleyebiliyor. Ayağa kalkabiliyor, üst ya da alt raflardaki objelere uzanabiliyor. Ayakta bulaşık yıkıyor, yemek, ütü, temizlik yapabiliyor. Kullanıcısının ağırlığını dengeleyen amortisör mekanizması ile oturduğu yerden rahatlıkla kalkabiliyor, lavabo ve tuvaleti kolaylıkla kullanabiliyor. Hastanın egzersiz yapmasına da olanak tanıyor. Felçli isterse robotu okuluna, markete vs. götürebiliyor.
Tekerlekli sandalyeden küçük
12 yaşın üstündekilerin kullanabileceği cihazın Almanya’dan patent koruması alındı. “Tek RMC”, küçük bir tekerlekli sandalyenin bile 3’te 1’i kadar yer kaplıyor. Bu da ev, ofis, market gibi iç mekanlarda, diğer cihazlarla ulaşamadıkları yerlere rahatlıkla ulaşma imkanı sağlıyor.
Kumandayla yanına geliyor
Tek RMC adlı cihazı kullananlar ütü, temizlik, market işlerini yapabiliyor; işine, okuluna
gidebiliyor; günlük hayatını rahatlıkla sürdürebiliyor.
Robot, felçlinin yataktan kalkmasını ve yeniden yatana kadar tüm gereksinimlerini kendi başına karşılamasını sağlıyor.
ATTAN DÜŞEN YUSUF AKTÜRKOĞLU
Bağımsızlık duygusu yaşatıyor
Kocaeli Üniversitesi’nde Atçılık İşletmeciliği okurken 5 yıl önce attan düşerek felç olan Yusuf Aktürkoğlu (27), “Tek RMC” adlı cihazı deneyen hastalardan. Aktürkoğlu, “Robot benim gibiler için bir özgürlük. Evde tek başına da olsam işlerimi kendim yapabiliyor, ihtiyaçlarımı görebiliyorum. Bağımsızlık duygusu yaşatıyor” diyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Eğitim Teknolojsi
Genç mucit Necati Hacıkadiroğlu, omurilik felçlileriyle konuşarak onların ihtiyaçlarını tespit etti ve bir robot geliştirdi.
ÜNİVERSİTE yıllarından beri robotlar üzerine çalışan Necati Hacıkadiroğlu (31) ve 15 kişilik ekibi, GOSB Teknopark’ta 20 omurilik felçlisiyle fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanlarına danıştı. Öncelikli ihtiyaçları karşılamaya yönelik robotik mobilizasyon cihazı geliştirmeyi hedefleyen Hacıkadiroğlu, “Tek RMC, bugüne kadar omurilik felçlilerine yönelik geliştirilmiş, bilinen en küçük boyutlara sahip tekerlekli ayakta taşıma cihazı. Bu, gelişmiş tekerlekli sandalye değil, tamamen yeni bir buluş” diyor. Hacıkadiroğlu, Koç Üniversitesi fizik bölümünde okurken 3’üncü sınıfta okulu bırakmış. Okulun “robot kulübü” üyesiymiş.
Ütü yapar, markete gider
Omurilik felçlileri “Tek RMC” ile ayaktayken, oturur pozisyona geçebiliyor. Eğilebiliyor, her yöne ilerleyebiliyor. Ayağa kalkabiliyor, üst ya da alt raflardaki objelere uzanabiliyor. Ayakta bulaşık yıkıyor, yemek, ütü, temizlik yapabiliyor. Kullanıcısının ağırlığını dengeleyen amortisör mekanizması ile oturduğu yerden rahatlıkla kalkabiliyor, lavabo ve tuvaleti kolaylıkla kullanabiliyor. Hastanın egzersiz yapmasına da olanak tanıyor. Felçli isterse robotu okuluna, markete vs. götürebiliyor.
Tekerlekli sandalyeden küçük
12 yaşın üstündekilerin kullanabileceği cihazın Almanya’dan patent koruması alındı. “Tek RMC”, küçük bir tekerlekli sandalyenin bile 3’te 1’i kadar yer kaplıyor. Bu da ev, ofis, market gibi iç mekanlarda, diğer cihazlarla ulaşamadıkları yerlere rahatlıkla ulaşma imkanı sağlıyor.
Kumandayla yanına geliyor
Tek RMC adlı cihazı kullananlar ütü, temizlik, market işlerini yapabiliyor; işine, okuluna
gidebiliyor; günlük hayatını rahatlıkla sürdürebiliyor.
Robot, felçlinin yataktan kalkmasını ve yeniden yatana kadar tüm gereksinimlerini kendi başına karşılamasını sağlıyor.
ATTAN DÜŞEN YUSUF AKTÜRKOĞLU
Bağımsızlık duygusu yaşatıyor
Kocaeli Üniversitesi’nde Atçılık İşletmeciliği okurken 5 yıl önce attan düşerek felç olan Yusuf Aktürkoğlu (27), “Tek RMC” adlı cihazı deneyen hastalardan. Aktürkoğlu, “Robot benim gibiler için bir özgürlük. Evde tek başına da olsam işlerimi kendim yapabiliyor, ihtiyaçlarımı görebiliyorum. Bağımsızlık duygusu yaşatıyor” diyor.
Son Güncelleme: Cuma, 09 Mart 2012 18:05
Gösterim: 2349
Google’ın bu yıl altıncısı düzenlenen Pwn2own siber korsanlık yarışmasında, Windows 7 işletim sistemi kullanacak hackerlara, toplamda 1 milyon dolar ödül vaat edilmişti.
Kanada’da düzenlenen yarışmaya katılan Fransız Vupen grubu, Google Chrome'un bugüne dek aşılamayan güvenlik sistemini beş dakikadan kısa bir sürede yıkmayı başardı.
Siber korsanlar, geçtiğimiz yıl düzenlenen Pwn2own yarışmasında Safari ve Internet Explorer’ın güvenlik duvarını aşmayı başarmış, Chrome’a düzenlenen tüm saldırılar ise geri tepmişti. Vupen, Google’ın yarışmada en başarılı olacak gruplara vereceği para ödülü olan 60 bin doları da kazanmış oldu.
Bazı analistler ise Fransız grubun hükümetlere casusluk yazılımı satan bir şirket olduğunu ve güvenlik çevreleri tarafından şüpheyle karşılandığına dikkat çekti.
Vupen araştırma ekibinin başında yer alan Chaouki Bekrar, ZDNet’e yaptığı açıklamada, “Chrome’un alt edilemeyecek bir yazılım olmadığını göstermek istedik... Geçtiğimiz yıl, Chrome’un güvenliğinin aşılamaladığına dair sayısız haber gördük. Bu başarıya bu yıl ulaşmak istiyorduk” dedi.
Vupen, Pwn2own yarışmasının organizatörü ve sponsoru HP’nin Zero Day Initiative (ZDI) programı tarafından 32 puanla ödüllendirildi ve birinciliğini de neredeyse garantiledi. Yarışma, Google’ın vaat ettiği toplam bir milyon dolar ödüle ulaşılıncaya kadar devam edecek.
NASIL BAŞARDILAR?
Vupen, Chrome’un güvenlik duvarını yıkmak için, tarayıcının bugüne dek fark edilmemiş iki zayıf noktasından yararlandı. Chrome, sahip olduğu “sandbox” güvenlik sistemi sayesinde, bulunduğu bilgisayardaki işletim sisteminden kendini izole ederek çalışabiliyor. Böylece, siber korsanlar bilgisayarın kontrolünü ele geçirse de Chrome’a sızamıyorlar.
Vupen, iki “böcek” kullanarak, Chrome’u hem kod uygulamasıyla hem de sandbox sistemini deşifre ederek alt etti. Böceklerden biri, Chrome’un kötü yazılımlara karşı koruyucu izolasyon sisteminden (sandbox) çıkış noktası bularak, tıpkı işletim sistemini ele geçirdiği gibi tarayıcı da ele geçirmeyi başardı.
ALTI HAFTA ÇALIŞTILAR
Bekrar, ekibinin Pwn2own öncesinde Chrome’un hassas noktalarını bulmak için altı hafta çalıştığını söyledi. Vupen, bu süre boyunca Mozilla Firefox ve Internet Explorer’a saldırmak için de yeni yöntemler bulduklarını belirtti.
Fransız hacker, “Sandbox sistemini aşarak tüm güvenlik duvarlarını yıkmak çok kolay bir iş değil... Şunu söyleyebilirm ki Chrome karşımıza bugüne dek çıkan en güçlü tarayıcı” dedi.
Vupen, Chrome sandbox hakkında elde ettikleri bilgilerin saklı tutulacağını ve sadece müşterilerine sunulacağını ifade etti.
BEYAZ HACKERLARA DAVET
Google Chrome güvenlik ekibinden Chris Evans ve Justin Schuh, Pwn2own yarışması öncesinde, “Chrome güvenlik duvarının aşılmasının, daha iyi sistemler geliştirilmesi için gerekli olduğunu ve beyaz korsanların kendilerini geliştirebilmeleri adına ödül miktarını artırdıklarını” belirtmişti.
Google, Microsoft ve Facebook gibi şirketlerin, hackerlarla çalışarak güvenlik sistemlerinin seviyelerini yükseltmeye çalıştıkları biliniyor. Goole, Pwn2own yarışmasının bu amacı taşıdığını önceden belirtmişti.
Google, Vupen’ın başarısından etkilendiklerini belirtti. Justin Schuh, “Etkileyici bir saldırıydı... Chrome’un nasıl çalıştığına dair derin bilgileri ortaya koydu. Çok zor bir iş başardılar ve bu yüzden onlara 60 bin dolar vereceğiz” dediler.
Google Güvenlik Ekibi, Chrome’un açıklarına yama yapmak için çalışmalara başladıklarını belirtti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Eğitim Teknolojsi
Google’ın bu yıl altıncısı düzenlenen Pwn2own siber korsanlık yarışmasında, Windows 7 işletim sistemi kullanacak hackerlara, toplamda 1 milyon dolar ödül vaat edilmişti.
Kanada’da düzenlenen yarışmaya katılan Fransız Vupen grubu, Google Chrome'un bugüne dek aşılamayan güvenlik sistemini beş dakikadan kısa bir sürede yıkmayı başardı.
Siber korsanlar, geçtiğimiz yıl düzenlenen Pwn2own yarışmasında Safari ve Internet Explorer’ın güvenlik duvarını aşmayı başarmış, Chrome’a düzenlenen tüm saldırılar ise geri tepmişti. Vupen, Google’ın yarışmada en başarılı olacak gruplara vereceği para ödülü olan 60 bin doları da kazanmış oldu.
Bazı analistler ise Fransız grubun hükümetlere casusluk yazılımı satan bir şirket olduğunu ve güvenlik çevreleri tarafından şüpheyle karşılandığına dikkat çekti.
Vupen araştırma ekibinin başında yer alan Chaouki Bekrar, ZDNet’e yaptığı açıklamada, “Chrome’un alt edilemeyecek bir yazılım olmadığını göstermek istedik... Geçtiğimiz yıl, Chrome’un güvenliğinin aşılamaladığına dair sayısız haber gördük. Bu başarıya bu yıl ulaşmak istiyorduk” dedi.
Vupen, Pwn2own yarışmasının organizatörü ve sponsoru HP’nin Zero Day Initiative (ZDI) programı tarafından 32 puanla ödüllendirildi ve birinciliğini de neredeyse garantiledi. Yarışma, Google’ın vaat ettiği toplam bir milyon dolar ödüle ulaşılıncaya kadar devam edecek.
NASIL BAŞARDILAR?
Vupen, Chrome’un güvenlik duvarını yıkmak için, tarayıcının bugüne dek fark edilmemiş iki zayıf noktasından yararlandı. Chrome, sahip olduğu “sandbox” güvenlik sistemi sayesinde, bulunduğu bilgisayardaki işletim sisteminden kendini izole ederek çalışabiliyor. Böylece, siber korsanlar bilgisayarın kontrolünü ele geçirse de Chrome’a sızamıyorlar.
Vupen, iki “böcek” kullanarak, Chrome’u hem kod uygulamasıyla hem de sandbox sistemini deşifre ederek alt etti. Böceklerden biri, Chrome’un kötü yazılımlara karşı koruyucu izolasyon sisteminden (sandbox) çıkış noktası bularak, tıpkı işletim sistemini ele geçirdiği gibi tarayıcı da ele geçirmeyi başardı.
ALTI HAFTA ÇALIŞTILAR
Bekrar, ekibinin Pwn2own öncesinde Chrome’un hassas noktalarını bulmak için altı hafta çalıştığını söyledi. Vupen, bu süre boyunca Mozilla Firefox ve Internet Explorer’a saldırmak için de yeni yöntemler bulduklarını belirtti.
Fransız hacker, “Sandbox sistemini aşarak tüm güvenlik duvarlarını yıkmak çok kolay bir iş değil... Şunu söyleyebilirm ki Chrome karşımıza bugüne dek çıkan en güçlü tarayıcı” dedi.
Vupen, Chrome sandbox hakkında elde ettikleri bilgilerin saklı tutulacağını ve sadece müşterilerine sunulacağını ifade etti.
BEYAZ HACKERLARA DAVET
Google Chrome güvenlik ekibinden Chris Evans ve Justin Schuh, Pwn2own yarışması öncesinde, “Chrome güvenlik duvarının aşılmasının, daha iyi sistemler geliştirilmesi için gerekli olduğunu ve beyaz korsanların kendilerini geliştirebilmeleri adına ödül miktarını artırdıklarını” belirtmişti.
Google, Microsoft ve Facebook gibi şirketlerin, hackerlarla çalışarak güvenlik sistemlerinin seviyelerini yükseltmeye çalıştıkları biliniyor. Goole, Pwn2own yarışmasının bu amacı taşıdığını önceden belirtmişti.
Google, Vupen’ın başarısından etkilendiklerini belirtti. Justin Schuh, “Etkileyici bir saldırıydı... Chrome’un nasıl çalıştığına dair derin bilgileri ortaya koydu. Çok zor bir iş başardılar ve bu yüzden onlara 60 bin dolar vereceğiz” dediler.
Google Güvenlik Ekibi, Chrome’un açıklarına yama yapmak için çalışmalara başladıklarını belirtti.
Son Güncelleme: Cuma, 09 Mart 2012 10:34
Gösterim: 1804
Japonya'nın başkenti Tokyo'da sanal pop yıldızı son 2 günde 4 konser verdi, konserlere toplam 10 bin kişi akın etti.
Konser turlarına dünya çapında 3 yıldır devam eden Hatsune Miku bu kez memleketi Tokyo'da hayranlarıyla buluştu. Saatler süren konser ünlü Japon pop yıldızı yormadı. Çünkü Miku, insan değil, yalnızca bir hologram.
Japonya'nın sevilen dijital yıldızını bir bilgisyar programı yönetiyor. Sesi de yine bir yazılım programının ürünü. Ancak bu gerçek, onun yüzbinlerce hayranını rahatsız etmiyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Eğitim Teknolojsi
Japonya'nın başkenti Tokyo'da sanal pop yıldızı son 2 günde 4 konser verdi, konserlere toplam 10 bin kişi akın etti.
Konser turlarına dünya çapında 3 yıldır devam eden Hatsune Miku bu kez memleketi Tokyo'da hayranlarıyla buluştu. Saatler süren konser ünlü Japon pop yıldızı yormadı. Çünkü Miku, insan değil, yalnızca bir hologram.
Japonya'nın sevilen dijital yıldızını bir bilgisyar programı yönetiyor. Sesi de yine bir yazılım programının ürünü. Ancak bu gerçek, onun yüzbinlerce hayranını rahatsız etmiyor.
Son Güncelleme: Cuma, 09 Mart 2012 17:56
Gösterim: 2681
Apple’ın, uzun zamandır beklenen yeni iPad modeli San Francisco’daki Yerba Buena Sanat Merkezi’nde yapıldı.
Amerikan bilgisayar grubu Apple, daha iyi görüntü kapasitesine sahip yeni iPad tabletini tanıttı.
San Francisco'da düzenlenen ve Londra'nın da video konferans aracılığıyla katıldığı tanıtımda, son iPhone modellerinde de bulunan ''retina display'' özellikli, çok daha fazla piksel ve daha çok çözünürlüğe sahip ekranı bulunan iPad3 gösterildi.
Sanal klavyesinde yeni bir ''mikrofon'' tuşu bulunan tablet bilgisayar, 4G hücresel telefon şebekesiyle uyumlu olacak. Yeni iPad'de ayrıca İngilizce, Fransızca, Almanca ve Japonca bir yazdırma programı da bulunuyor.
Kamerası da 5 megapiksele yükseltilerek daha iyi hale getirilen iPad3, yüksek çözünürlüklü video çekebiliyor.
Apple, tanıtımda ayrıca internet bağlantılı televizyon segmentindeki varlığını pekiştirmek amacıyla geliştirdiği basitleştirilmiş bir arayüze sahip yeni Apple TV kutusunu da sundu.
Yeni tablet aralarında ABD, Fransa, Kanada ve Almanya'nın bulunduğu birçok ülkede 16 Mart'ta satışa sunulacak.
APPLE TV
Apple, tanıtımda ayrıca internet bağlantılı televizyon segmentindeki varlığını pekiştirmek amacıyla geliştirdiği basitleştirilmiş bir arayüze sahip yeni Apple TV kutusunu da sundu.
YENİ iPad'İN ÖZELLİKLERİ
- Yeni iPad, eski modeline kıyasla dört kat daha yüksek piksele sahip,
- A5X çipli çift çekirdekli işlemci,
- HDTV 1080 piksel video kayıt özelliği,
- Arkasında 5 mega piksel iSight kamera,
- 2048 x 1536 piksel ekran çözünürlüğü.
- Maksimum 72 mbps 4G LTE (kablosuz hızlı veri transferi).
- Arka panelde aydınlatma,
- Apple tasarımı ISP,
- Hibrit IR filtresi,
- 4G ile 9 saat batarya ömrü,
- 9.4 mm kalınlık,
- 0,630 gram ağırlık.
- 4G LTE'nin yanı sıra WiFi, Bluetooth ve 3G.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Eğitim Teknolojsi
Apple’ın, uzun zamandır beklenen yeni iPad modeli San Francisco’daki Yerba Buena Sanat Merkezi’nde yapıldı.
Amerikan bilgisayar grubu Apple, daha iyi görüntü kapasitesine sahip yeni iPad tabletini tanıttı.
San Francisco'da düzenlenen ve Londra'nın da video konferans aracılığıyla katıldığı tanıtımda, son iPhone modellerinde de bulunan ''retina display'' özellikli, çok daha fazla piksel ve daha çok çözünürlüğe sahip ekranı bulunan iPad3 gösterildi.
Sanal klavyesinde yeni bir ''mikrofon'' tuşu bulunan tablet bilgisayar, 4G hücresel telefon şebekesiyle uyumlu olacak. Yeni iPad'de ayrıca İngilizce, Fransızca, Almanca ve Japonca bir yazdırma programı da bulunuyor.
Kamerası da 5 megapiksele yükseltilerek daha iyi hale getirilen iPad3, yüksek çözünürlüklü video çekebiliyor.
Apple, tanıtımda ayrıca internet bağlantılı televizyon segmentindeki varlığını pekiştirmek amacıyla geliştirdiği basitleştirilmiş bir arayüze sahip yeni Apple TV kutusunu da sundu.
Yeni tablet aralarında ABD, Fransa, Kanada ve Almanya'nın bulunduğu birçok ülkede 16 Mart'ta satışa sunulacak.
APPLE TV
Apple, tanıtımda ayrıca internet bağlantılı televizyon segmentindeki varlığını pekiştirmek amacıyla geliştirdiği basitleştirilmiş bir arayüze sahip yeni Apple TV kutusunu da sundu.
YENİ iPad'İN ÖZELLİKLERİ
- Yeni iPad, eski modeline kıyasla dört kat daha yüksek piksele sahip,
- A5X çipli çift çekirdekli işlemci,
- HDTV 1080 piksel video kayıt özelliği,
- Arkasında 5 mega piksel iSight kamera,
- 2048 x 1536 piksel ekran çözünürlüğü.
- Maksimum 72 mbps 4G LTE (kablosuz hızlı veri transferi).
- Arka panelde aydınlatma,
- Apple tasarımı ISP,
- Hibrit IR filtresi,
- 4G ile 9 saat batarya ömrü,
- 9.4 mm kalınlık,
- 0,630 gram ağırlık.
- 4G LTE'nin yanı sıra WiFi, Bluetooth ve 3G.
Son Güncelleme: Perşembe, 08 Mart 2012 10:31
Gösterim: 2176

