Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

1998 yılında Eğitim Girişimcileri Nezih Sorguç ve Nilgün Akdoğan tarafından kurulan DAS Akademie (Deutsche Akademie für Sprachen), merkezinde “yabancı dil olarak Almanca” programlarının yer aldığı ve bütünleşik Almanca eğitim çözümleri sunan başarılı bir eğitim kurumu olarak, 25. kuruluş yıldönümünü kutluyor.

das_akademieAlmanca eğitimi alanında en iyilerden olma hedefine ulaşmak için 25 yıldır kurumsal değerleri çerçevesinde ve nitelikli insan gücüyle tüm paydaşları için en iyi katma değeri oluşturmaya gayret gösteren DAS Akademie, 1998 yılında İzmir’de Almanca dil kampları ve Almanca kursları sunmak amacıyla hizmet vermeye başladı. 2006 yılında Berlin Şubesi’nin, 2022 yılında da İstanbul şubesinin faaliyete geçmesi ile hedeflerini büyüten DAS Akademie, eğitimci kimlikleriyle öne çıkan yöneticilerinin vizyoner yaklaşımları sayesinde, 25 yılda hizmet verdiği alanları kat be kat arttırarak, sektörünün en iyisi olmaya çalışıyor.
İki kardeşin idealleri ışığında İzmir’in Alsancak semtinde 80 metrekarelik bir ofis olarak kurulan DAS Akademie’nin bu noktaya geleceğini bildiğini söyleyen Nezih Sorguç, kuruluşta bir elin parmaklarını geçmeyen ekibin bugün yaklaşık 50 kişiye ulaşmasından ve 25 yıllık bu muhteşem deneyimden gururla söz ediyor. Yüz binlerce öğrencinin hayatına dokunmuş olmanın, öğrencileri ve diğer tüm paydaşları için her zaman ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmanın kendileri için büyük bir övünç kaynağı olduğunu söylüyor.

das_akademie











BAŞARILARLA DOLU BİR YOLCULUK
DAS Akademie’nin hizmetlerini tanımak ve bu yolculuğun kilometre taşlarını öğrenmek için sözü Nilgün Akdoğan’a bırakıyoruz: “DAS Akademie, yolculuğuna Almanca dil kampları ile başladı. Kuruluştaki ana gayemiz Türkiye’de ve Almanya’da, yüksek verimli kamplar organize etmek ve çocukların kamp deneyimlerinin Almanca eğitimleri ile harmanlamasını sağlamaktı. Bu anlamda, 1998 yılından bugüne kadar neredeyse her yıl düzenlediğimiz Almanca kamplarında, tamamı Almanca konuşan personelimiz ve öğretmenlerimiz ile öğrencilere günlük yaşamlarında Almancayı kullanma alanı sağlıyor, keyifli etkinliklerle Almancayı sevdiriyoruz.”
Bu kamplarda, gerçekleştirilen onlarca etkinlik ve Almanca dersleri ile birlikte çocukların, unutulmaz anılar biriktireceği, hem yaşıtları hem de Almanca öğretmenleri ile birlikte kaliteli vakit geçirebileceği bir ortam yaratılıyor. Katılımcılar yaz kamplarında Almanca öğrenmenin yanı sıra temiz hava ve bol güneş sayesinde hem fizyolojik hem de psikolojik açıdan tazeleniyorlar.
Nilgün Akdoğan sözlerini şu şekilde sürdürüyor: “Kurulduğumuz dönemde, kamplardan bir sonraki adımımızın Almanca kursları olacağını planlamış olsak da, gelen yoğun talep bu planımızı çok daha öne çekmemizi gerektirdi. Bu şekilde, DAS Akademie’ye Almanca eğitiminde herkesin bildiği bir marka olma yolunu açan kurslarımıza start verdik. Bu alanda o kadar başarılı olduk ki, çok kısa bir süre içerisinde, yüzlerce öğrencisi olan, her yıl binlerce kişiye Almanca öğreten bir kurum konumuna geldik. Aradan geçen bunca yılın ardından, Berlin ve İzmir şubelerimizin Almanca öğrenmek isteyenlerin ilk tercihlerinden olması bizleri ayrıca gururlandırıyor.”
DAS Akademie, bünyesinde kurduğu Almanca Öğretmenleri Kariyer Merkezi (DAÖKM) ile sadece öğrencilerin değil, alanında uzman ve gerekli yetkinliğe sahip Almanca öğretmenlerinin yetiştirilmesine de katkı sunuyor. DAÖKM programı, özellikle Almancayı Türkiye’de öğrenmiş öğretmenlerin katılımlarıyla, her geçen gün daha fazla ilgi görüyor.

das_akademie








ALMANCA EĞİTİMİNDE BİR DEVRİM: MINTICITY
2007 yılına gelindiğinde, gerek DAS Akademie, gerekse Almanca eğitimi alanında bir kilometre taşı daha yerine koyuluyor: Dijital Almanca Eğitim Platformu Minticity. Platformun kuruluş hikayesini aynı zamanda “fikir annesi” olan Nilgün Akdoğan şu şekilde aktarıyor: “Şaşırtıcı bir biçimde, gördüğüm bir rüya üzerine ve muhteşem bir ekip ile çalışarak ilk yapıtaşlarını oluşturduğumuz Minticity, bugün Almanca eğitiminin yeniden dizayn edilmesini sağlayan, eşsiz bir platforma dönüşmüş durumda.”
Minticity’nin başarısının altında yatan neden ise, şirket CEO’su Azize Sorguç tarafından şöyle özetleniyor: “Minticity’nin 15 yıldır Türkiye’de ve 2021 yılından itibaren global pazarlarda göstermeye başladığı başarının altında yatan neden, zamanının çok ötesinde bir eğitim felsefesine sahip olması şeklinde özetlenebilir. Gamification (Oyunlaştırma), Learning Management System (LMS), Content Management System (CMS), Game Management System (GMS) gibi kavramlar henüz literatürde yer almaya yeni başladığı dönemlerde, Minticity içerisinde ve entegre bir biçimde yer almaktaydı.”
Dijital Almanca Eğitim Platformu Minticity ile bugüne kadar yüz binlerce öğrenciye Almanca öğreten ve 500’ün üzerinde okula hizmet sunan DAS Akademie, 2021 yılında global hedefleri doğrultusunda Avrupa satışlarına da başlamış bulunmakta.

BÜYÜME SÜRECİ
Minticity ile, özellikle eğitim camiasında tanınırlığını artıran DAS Akademie, 2011 yılında stratejik bir adım daha atarak, Almanya merkezli Telc gGmbH’nın Türkiye Yetkili Sınav Merkezi olarak Avrupa Birliği Ortak Dil Kriterleri (CEFR)’nin tüm seviyelerinde öğrenciler, yetişkinler ve çalışanlar olmak üzere üç ayrı gruba yönelik sınavlar sunmaya, süresiz geçerliliğe ve tanınırlığa sahip bir sertifika sağlamaya başlıyor. Telc Sınavı dünyada 3000’i aşkın sınav merkezinde yapılmakla birlikte, Türkiye’de yapılan Telc Sınavı için çoğunluğun tercihi yıllardır DAS Akademie oluyor. Üstelik sadece Türkiye’den katılan adaylar değil, çevre ülkelerden gelen katılımcılar da çoğunlukla DAS Akademie’yi tercih ediyorlar.
Türkiye’deki yüzlerce okulun Almanca eğitiminde tercih ettiği partner olan DAS Akademie, Telc Okul Sınavlarını da 2013 yılından beri tüm Türkiye genelinde başarıyla uyguluyor. Sınavlar okul yönetimleri ile eşgüdümlü olarak planlanıyor ve tüm organizasyon kurum tarafından gerçekleştiriliyor. Almanca eğitiminin her alanında hizmet sunma prensibi çerçevesinde, DAS Akademie tarafından hedeflenen son alan ise Basılı Yayıncılık oluyor. Gerek bağımsız eğitim yayınları gerekse Minticity platformunu destekleyen yardımcı yayınlar ile bugün, giderek artan bir yelpazede -5 yaşından lise son sınıfa kadar- basılı yayın öğrencilerin kullanımına sunuluyor.
DAS Akademie tarafından geliştirilen ve yaklaşık 5 yıldır başarı ile uygulanan “Fasikül Sistemi” sayesinde ise, tüm seviyelerde, bütün üniteler için okula özel kitaplar basılabiliyor.

NİLGÜN AKDOĞAN: ALMANCA’YI SEVDİRİYORUZ
“DAS Akademie, yolculuğuna Almanca dil kampları ile başladı. Kuruluştaki ana gayemiz Türkiye’de ve Almanya’da, yüksek verimli kamplar organize etmek ve çocukların kamp deneyimlerinin Almanca eğitimleri ile harmanlanmasını sağlamaktı. Bu anlamda, 1998 yılından bugüne kadar neredeyse her yıl düzenlediğimiz Almanca kamplarında, tamamı Almanca konuşan personelimiz ve öğretmenlerimiz ile öğrencilere günlük yaşamlarında Almancayı kullanma alanı sağlıyor, keyifli etkinliklerle Almancayı sevdiriyoruz.”

DAS AKADEMIE’NİN GELECEK VİZYONU
DAS Akademie’nin ikinci 25 yılına ilişkin planları ve bundan sonraki adımları ile ilgili olarak, kurumun Genel Müdürü Ümit Günel şunları söylüyor: “Geçmiş 25 yıldan aldığımız güç ve edindiğimiz engin deneyim ile, ikinci 25 yılımızı planlamaktayız. Asla taviz vermediğimiz kurum kültürümüzün, günümüz şartlarına uygun biçimde sürdürülerek, yeni kuşaklara aktarılması ve kurumsallaşma, ajandamızdaki başlıca konu başlıkları. Kısa – orta vadedeki hedefimiz ise globalleşme. Özellikle son yıllarda bu anlamda büyük çaba sarf etmekteyiz. Almanca eğitimi alanında ilklerin kurumu olmayı sürdürürken, hem yatayda hem de dikeyde büyüme fırsatlarına odaklanmak istiyoruz. Bu bağlamda bir diğer kuruluşumuz olan LTA Teknoloji A.Ş. ile birlikte, eğitim teknolojileri alanındaki faaliyetlerimizi günden güne artırmaktayız.”

> DAS AKADEMIE 25 YAŞINDA!

1998 yılında Eğitim Girişimcileri Nezih Sorguç ve Nilgün Akdoğan tarafından kurulan DAS Akademie (Deutsche Akademie für Sprachen), merkezinde “yabancı dil olarak Almanca” programlarının yer aldığı ve bütünleşik Almanca eğitim çözümleri sunan başarılı bir eğitim kurumu olarak, 25. kuruluş yıldönümünü kutluyor.

das_akademieAlmanca eğitimi alanında en iyilerden olma hedefine ulaşmak için 25 yıldır kurumsal değerleri çerçevesinde ve nitelikli insan gücüyle tüm paydaşları için en iyi katma değeri oluşturmaya gayret gösteren DAS Akademie, 1998 yılında İzmir’de Almanca dil kampları ve Almanca kursları sunmak amacıyla hizmet vermeye başladı. 2006 yılında Berlin Şubesi’nin, 2022 yılında da İstanbul şubesinin faaliyete geçmesi ile hedeflerini büyüten DAS Akademie, eğitimci kimlikleriyle öne çıkan yöneticilerinin vizyoner yaklaşımları sayesinde, 25 yılda hizmet verdiği alanları kat be kat arttırarak, sektörünün en iyisi olmaya çalışıyor.
İki kardeşin idealleri ışığında İzmir’in Alsancak semtinde 80 metrekarelik bir ofis olarak kurulan DAS Akademie’nin bu noktaya geleceğini bildiğini söyleyen Nezih Sorguç, kuruluşta bir elin parmaklarını geçmeyen ekibin bugün yaklaşık 50 kişiye ulaşmasından ve 25 yıllık bu muhteşem deneyimden gururla söz ediyor. Yüz binlerce öğrencinin hayatına dokunmuş olmanın, öğrencileri ve diğer tüm paydaşları için her zaman ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmanın kendileri için büyük bir övünç kaynağı olduğunu söylüyor.

das_akademie











BAŞARILARLA DOLU BİR YOLCULUK
DAS Akademie’nin hizmetlerini tanımak ve bu yolculuğun kilometre taşlarını öğrenmek için sözü Nilgün Akdoğan’a bırakıyoruz: “DAS Akademie, yolculuğuna Almanca dil kampları ile başladı. Kuruluştaki ana gayemiz Türkiye’de ve Almanya’da, yüksek verimli kamplar organize etmek ve çocukların kamp deneyimlerinin Almanca eğitimleri ile harmanlamasını sağlamaktı. Bu anlamda, 1998 yılından bugüne kadar neredeyse her yıl düzenlediğimiz Almanca kamplarında, tamamı Almanca konuşan personelimiz ve öğretmenlerimiz ile öğrencilere günlük yaşamlarında Almancayı kullanma alanı sağlıyor, keyifli etkinliklerle Almancayı sevdiriyoruz.”
Bu kamplarda, gerçekleştirilen onlarca etkinlik ve Almanca dersleri ile birlikte çocukların, unutulmaz anılar biriktireceği, hem yaşıtları hem de Almanca öğretmenleri ile birlikte kaliteli vakit geçirebileceği bir ortam yaratılıyor. Katılımcılar yaz kamplarında Almanca öğrenmenin yanı sıra temiz hava ve bol güneş sayesinde hem fizyolojik hem de psikolojik açıdan tazeleniyorlar.
Nilgün Akdoğan sözlerini şu şekilde sürdürüyor: “Kurulduğumuz dönemde, kamplardan bir sonraki adımımızın Almanca kursları olacağını planlamış olsak da, gelen yoğun talep bu planımızı çok daha öne çekmemizi gerektirdi. Bu şekilde, DAS Akademie’ye Almanca eğitiminde herkesin bildiği bir marka olma yolunu açan kurslarımıza start verdik. Bu alanda o kadar başarılı olduk ki, çok kısa bir süre içerisinde, yüzlerce öğrencisi olan, her yıl binlerce kişiye Almanca öğreten bir kurum konumuna geldik. Aradan geçen bunca yılın ardından, Berlin ve İzmir şubelerimizin Almanca öğrenmek isteyenlerin ilk tercihlerinden olması bizleri ayrıca gururlandırıyor.”
DAS Akademie, bünyesinde kurduğu Almanca Öğretmenleri Kariyer Merkezi (DAÖKM) ile sadece öğrencilerin değil, alanında uzman ve gerekli yetkinliğe sahip Almanca öğretmenlerinin yetiştirilmesine de katkı sunuyor. DAÖKM programı, özellikle Almancayı Türkiye’de öğrenmiş öğretmenlerin katılımlarıyla, her geçen gün daha fazla ilgi görüyor.

das_akademie








ALMANCA EĞİTİMİNDE BİR DEVRİM: MINTICITY
2007 yılına gelindiğinde, gerek DAS Akademie, gerekse Almanca eğitimi alanında bir kilometre taşı daha yerine koyuluyor: Dijital Almanca Eğitim Platformu Minticity. Platformun kuruluş hikayesini aynı zamanda “fikir annesi” olan Nilgün Akdoğan şu şekilde aktarıyor: “Şaşırtıcı bir biçimde, gördüğüm bir rüya üzerine ve muhteşem bir ekip ile çalışarak ilk yapıtaşlarını oluşturduğumuz Minticity, bugün Almanca eğitiminin yeniden dizayn edilmesini sağlayan, eşsiz bir platforma dönüşmüş durumda.”
Minticity’nin başarısının altında yatan neden ise, şirket CEO’su Azize Sorguç tarafından şöyle özetleniyor: “Minticity’nin 15 yıldır Türkiye’de ve 2021 yılından itibaren global pazarlarda göstermeye başladığı başarının altında yatan neden, zamanının çok ötesinde bir eğitim felsefesine sahip olması şeklinde özetlenebilir. Gamification (Oyunlaştırma), Learning Management System (LMS), Content Management System (CMS), Game Management System (GMS) gibi kavramlar henüz literatürde yer almaya yeni başladığı dönemlerde, Minticity içerisinde ve entegre bir biçimde yer almaktaydı.”
Dijital Almanca Eğitim Platformu Minticity ile bugüne kadar yüz binlerce öğrenciye Almanca öğreten ve 500’ün üzerinde okula hizmet sunan DAS Akademie, 2021 yılında global hedefleri doğrultusunda Avrupa satışlarına da başlamış bulunmakta.

BÜYÜME SÜRECİ
Minticity ile, özellikle eğitim camiasında tanınırlığını artıran DAS Akademie, 2011 yılında stratejik bir adım daha atarak, Almanya merkezli Telc gGmbH’nın Türkiye Yetkili Sınav Merkezi olarak Avrupa Birliği Ortak Dil Kriterleri (CEFR)’nin tüm seviyelerinde öğrenciler, yetişkinler ve çalışanlar olmak üzere üç ayrı gruba yönelik sınavlar sunmaya, süresiz geçerliliğe ve tanınırlığa sahip bir sertifika sağlamaya başlıyor. Telc Sınavı dünyada 3000’i aşkın sınav merkezinde yapılmakla birlikte, Türkiye’de yapılan Telc Sınavı için çoğunluğun tercihi yıllardır DAS Akademie oluyor. Üstelik sadece Türkiye’den katılan adaylar değil, çevre ülkelerden gelen katılımcılar da çoğunlukla DAS Akademie’yi tercih ediyorlar.
Türkiye’deki yüzlerce okulun Almanca eğitiminde tercih ettiği partner olan DAS Akademie, Telc Okul Sınavlarını da 2013 yılından beri tüm Türkiye genelinde başarıyla uyguluyor. Sınavlar okul yönetimleri ile eşgüdümlü olarak planlanıyor ve tüm organizasyon kurum tarafından gerçekleştiriliyor. Almanca eğitiminin her alanında hizmet sunma prensibi çerçevesinde, DAS Akademie tarafından hedeflenen son alan ise Basılı Yayıncılık oluyor. Gerek bağımsız eğitim yayınları gerekse Minticity platformunu destekleyen yardımcı yayınlar ile bugün, giderek artan bir yelpazede -5 yaşından lise son sınıfa kadar- basılı yayın öğrencilerin kullanımına sunuluyor.
DAS Akademie tarafından geliştirilen ve yaklaşık 5 yıldır başarı ile uygulanan “Fasikül Sistemi” sayesinde ise, tüm seviyelerde, bütün üniteler için okula özel kitaplar basılabiliyor.

NİLGÜN AKDOĞAN: ALMANCA’YI SEVDİRİYORUZ
“DAS Akademie, yolculuğuna Almanca dil kampları ile başladı. Kuruluştaki ana gayemiz Türkiye’de ve Almanya’da, yüksek verimli kamplar organize etmek ve çocukların kamp deneyimlerinin Almanca eğitimleri ile harmanlanmasını sağlamaktı. Bu anlamda, 1998 yılından bugüne kadar neredeyse her yıl düzenlediğimiz Almanca kamplarında, tamamı Almanca konuşan personelimiz ve öğretmenlerimiz ile öğrencilere günlük yaşamlarında Almancayı kullanma alanı sağlıyor, keyifli etkinliklerle Almancayı sevdiriyoruz.”

DAS AKADEMIE’NİN GELECEK VİZYONU
DAS Akademie’nin ikinci 25 yılına ilişkin planları ve bundan sonraki adımları ile ilgili olarak, kurumun Genel Müdürü Ümit Günel şunları söylüyor: “Geçmiş 25 yıldan aldığımız güç ve edindiğimiz engin deneyim ile, ikinci 25 yılımızı planlamaktayız. Asla taviz vermediğimiz kurum kültürümüzün, günümüz şartlarına uygun biçimde sürdürülerek, yeni kuşaklara aktarılması ve kurumsallaşma, ajandamızdaki başlıca konu başlıkları. Kısa – orta vadedeki hedefimiz ise globalleşme. Özellikle son yıllarda bu anlamda büyük çaba sarf etmekteyiz. Almanca eğitimi alanında ilklerin kurumu olmayı sürdürürken, hem yatayda hem de dikeyde büyüme fırsatlarına odaklanmak istiyoruz. Bu bağlamda bir diğer kuruluşumuz olan LTA Teknoloji A.Ş. ile birlikte, eğitim teknolojileri alanındaki faaliyetlerimizi günden güne artırmaktayız.”

Son Güncelleme: Perşembe, 18 May 2023 14:20

Gösterim: 1351

Genç Başarı Eğitim Vakfı tarafından tasarlanan Kültür Odaklı Yenilikçi Genç Girişimciliği projesine başvurular başladı. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı iş birliğiyle gerçekleştirilen projede, 16-18 yaş grubu lise öğrencileri kültür odaklı girişimlerini ortaya koyma şansı yakalayacak. Girişimciliğin kültürel endüstrilerle entegrasyonunun destekleneceği projeye son başvuru tarihi ise 15 Ocak 2023.

gbev_2022Girişimci zihin yapısına sahip gençlerin ve çocukların yetişmesi amacıyla ilköğretimdenyüksek öğretim düzeyine kadar farklı yaş grupları için eğitici ve deneyim odaklı programlar tasarlayan Genç Başarı Eğitim Vakfı’nın T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı iş birliğiyle,Gelecek Gençlerin Kültür Endüstrileri Destek Programı kapsamında hayata geçirdiği Kültür Odaklı Yenilikçi Genç Girişimciliği projesine başvurular başladı.

Gençlerin tasarım odaklı düşünme, girişimcilik eğitimleriyle kültür, turizm dikeylerinde teknoloji girişimleri geliştirme, kültürel mirasların ve değerlerin karşı karşıya kaldığı tehditlere çözüm kavuşturma, yenilikçi ve teknolojik yöntemlerle şehirlerinin tarihi ve kültürel miraslarına sahip çıkma gibi kazanımlar elde etmesi hedeflenen projede öğrenciler dijital eğitim platformu aracılığıyla kendi illeri özelinde kültürel miras ve değerlerini tanıyacak.

15 Ocak 2023 tarihine kadar, Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. "> Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. adresi üzerinden İstanbul, İzmir, Bursa, Konya ve Şanlıurfa illerinde yaşayan 16-18 yaşlarındaki tüm lise öğrencilerinin başvurularına açık olan Kültür Odaklı Yenilikçi Genç Girişimciliği projesine beş ilden toplam 300 öğrencinin katılması hedefleniyor.

Projede gençleri neler bekliyor?
12 ay sürmesi planlanan program kapsamında kültür odaklı girişimcilik, no-code gibi alanlarda eğitim alma fırsatı yakalayacak olan katılımcılar, aldıkları eğitimlerin ardından girişimcilik fikirlerini ortaya koyacak. Eğitimlerin ardından takımlarını oluşturacak olan gençler, üç gün boyunca online olarak gerçekleşecek üç ayrı Kültür Odaklı İnovasyon Kampı ile fikirlerinin temellerini sağlamlaştırma fırsatı yakalayacak ve yatırımcılarla buluşma deneyimi yaşayacak. İnovasyon kamplarının ardından deneyimli jüriler tarafından seçilen her şehirden iki takım ise ulusal final organizasyonuna katılmaya hak kazanacak. 

Proje final organizasyonuyla son bulacak
İnovasyon kamplarından seçilecek olan 10 takımın yer alacağı ulusal final organizasyonunda liseli gençler, jüri değerlendirmesine tabi tutulacak. Final organizasyonunda jüri değerlendirmesinden başarıyla geçen takımlar arasından seçilen üç takımın iş fikirleri ve mobil uygulamaları prototip aşamasına geçmek üzere ileri teknoloji eğitimleri ve girişim danışmanlığıyla desteklenecek.

Girişimcilik ilhamını kültürel endüstrilerle buluşturan projede gençler; kültür, turizm, sanat alanlarındaki sorun, zorluk ve tehditlerin yenilikçi bakış açısıyla çözüm bulma konusunda motive olacak. Girişimci zihin yapısının ve çözüm odaklı girişimlerin destekleneceği Kültür Odaklı Yenilikçi Genç Girişimciliği projesinin sonunda ise beş il özelinde hazırlanacak olan kültürel tarih ve turizm odaklı eğitim içerikleri ve prototip aşamasında üç adet kültür endüstrileri odaklı mobil uygulama elde edilecek.

 

> Yenilikçi Genç Girişimciliği projesine başvurular başladı

Genç Başarı Eğitim Vakfı tarafından tasarlanan Kültür Odaklı Yenilikçi Genç Girişimciliği projesine başvurular başladı. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı iş birliğiyle gerçekleştirilen projede, 16-18 yaş grubu lise öğrencileri kültür odaklı girişimlerini ortaya koyma şansı yakalayacak. Girişimciliğin kültürel endüstrilerle entegrasyonunun destekleneceği projeye son başvuru tarihi ise 15 Ocak 2023.

gbev_2022Girişimci zihin yapısına sahip gençlerin ve çocukların yetişmesi amacıyla ilköğretimdenyüksek öğretim düzeyine kadar farklı yaş grupları için eğitici ve deneyim odaklı programlar tasarlayan Genç Başarı Eğitim Vakfı’nın T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı iş birliğiyle,Gelecek Gençlerin Kültür Endüstrileri Destek Programı kapsamında hayata geçirdiği Kültür Odaklı Yenilikçi Genç Girişimciliği projesine başvurular başladı.

Gençlerin tasarım odaklı düşünme, girişimcilik eğitimleriyle kültür, turizm dikeylerinde teknoloji girişimleri geliştirme, kültürel mirasların ve değerlerin karşı karşıya kaldığı tehditlere çözüm kavuşturma, yenilikçi ve teknolojik yöntemlerle şehirlerinin tarihi ve kültürel miraslarına sahip çıkma gibi kazanımlar elde etmesi hedeflenen projede öğrenciler dijital eğitim platformu aracılığıyla kendi illeri özelinde kültürel miras ve değerlerini tanıyacak.

15 Ocak 2023 tarihine kadar, Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. "> Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. adresi üzerinden İstanbul, İzmir, Bursa, Konya ve Şanlıurfa illerinde yaşayan 16-18 yaşlarındaki tüm lise öğrencilerinin başvurularına açık olan Kültür Odaklı Yenilikçi Genç Girişimciliği projesine beş ilden toplam 300 öğrencinin katılması hedefleniyor.

Projede gençleri neler bekliyor?
12 ay sürmesi planlanan program kapsamında kültür odaklı girişimcilik, no-code gibi alanlarda eğitim alma fırsatı yakalayacak olan katılımcılar, aldıkları eğitimlerin ardından girişimcilik fikirlerini ortaya koyacak. Eğitimlerin ardından takımlarını oluşturacak olan gençler, üç gün boyunca online olarak gerçekleşecek üç ayrı Kültür Odaklı İnovasyon Kampı ile fikirlerinin temellerini sağlamlaştırma fırsatı yakalayacak ve yatırımcılarla buluşma deneyimi yaşayacak. İnovasyon kamplarının ardından deneyimli jüriler tarafından seçilen her şehirden iki takım ise ulusal final organizasyonuna katılmaya hak kazanacak. 

Proje final organizasyonuyla son bulacak
İnovasyon kamplarından seçilecek olan 10 takımın yer alacağı ulusal final organizasyonunda liseli gençler, jüri değerlendirmesine tabi tutulacak. Final organizasyonunda jüri değerlendirmesinden başarıyla geçen takımlar arasından seçilen üç takımın iş fikirleri ve mobil uygulamaları prototip aşamasına geçmek üzere ileri teknoloji eğitimleri ve girişim danışmanlığıyla desteklenecek.

Girişimcilik ilhamını kültürel endüstrilerle buluşturan projede gençler; kültür, turizm, sanat alanlarındaki sorun, zorluk ve tehditlerin yenilikçi bakış açısıyla çözüm bulma konusunda motive olacak. Girişimci zihin yapısının ve çözüm odaklı girişimlerin destekleneceği Kültür Odaklı Yenilikçi Genç Girişimciliği projesinin sonunda ise beş il özelinde hazırlanacak olan kültürel tarih ve turizm odaklı eğitim içerikleri ve prototip aşamasında üç adet kültür endüstrileri odaklı mobil uygulama elde edilecek.

 

Son Güncelleme: Pazartesi, 28 Kasım 2022 11:25

Gösterim: 1708

MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Ömer İnan, özel okullarla ilgili artı eğitim dergisinin sorularını yanıtladı.

omer_inan_meb* Kaliteli eğitime erişimin giderek önem kazandığı bu süreçte, eğitim ve öğretim alanında kritik öneme sahip özel okulların faaliyetlerini nitelikli biçimde sürdürmelerini sağlayacak çalışmalar gerçekleştiriyoruz.
* Kimi zaman özel sektör tarafından atıl kapasitenin kullanılması, eğitimde fırsat eşitliğinin artırılması gibi gerekçelerle eğitim ve öğretim desteğinin yeniden verilmesi talep edilmektedir. Bu ve benzeri mali talepleri değerlendirmekle birlikte, bütçe imkanları dahilinde finansmanı rahatlatacak farklı modellere yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
* Bizim açımızdan özel sektörün eğitim faaliyetlerinin dinamik bir yönü var. Bakanlık olarak sektörün karşılaştığı sorunların çözümü için hızlı biçimde karar almaya ve bu kararları uygulamaya geçirmeye çalışıyoruz.

Türk eğitim sistemi içinde özel okulların yeri ve önemi hakkında bilgi verebilir misiniz?
Öncelikle özel öğretim kurumları aracılığıyla, daha spesifik olarak özel okullar aracılığıyla sürdürülen eğitim-öğretim hizmetlerinin kamu hizmeti niteliğini taşıdığını belirtmek isterim. Bu hizmetin, Bakanlığımızın denetimi ve gözetimi altında yürütülmesine, eğitim öğretim sürecinde kullanılan araç-gereçler, materyaller ve uygulanacak müfredatın standartlarının belirlenmesine yönelik hukuki zeminde çeşitli düzenlemeler gerçekleştirilmektedir.
Türk Eğitim Tarihi açısından bakacak olursak, özel okulların köklü bir geçmişe sahip olduğunu ve bu köklü geçmişe yönelik ilk kayıtların 1882 yılına kadar uzandığını görmemiz mümkündür. Bugün geldiğimiz noktada ise özel okullar aracılığıyla sunulan kamu hizmetiyle, kamu kesiminin eğitim-öğretim ile ilgili sorumluluklarının bir ölçüde paylaşıldığına ilişkin bir öngörü sağlamış oluyoruz.

MALİ KONULAR GÜNDEMDE OLACAK
Özel öğretim kurumlarını nasıl eğitim-öğretim dönemi bekliyor? Bu dönemde sektörde öne çıkan konular neler olacak? Beklentileriniz ve öngörüleriniz nelerdir?
Hepimizin bildiği üzere tüm dünya ile birlikte ciddi bir salgın dönemi ile mücadele etmeye devam ediyoruz. Sayın Bakanımızın okulların açık kalmasına yönelik kararlı yaklaşımı, yalnızca kamu kurumlarında okuyan çocuklarımız için değil özel öğretim kurumlarına devam eden çocuklarımız ve bu kurumlarda görevli personel için de olumlu sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Öte yandan salgın sürecinin yaratmış olduğu çeşitli ekonomik güçlüklerin bazı özel öğretim kurumlarını mali olarak zayıflattığını biliyoruz. Ancak salgın sürecinin etkilerinin azalması, Bakanlığımızın kurumlar açısından telafisi güç zararlar olmasını engellemek açısından çeşitli dönemlerde yaptığı girişimler neticesinde bu dönemin daha sağlıklı başlayacağını düşünüyorum. Bu dönemde kurumlarımızın her eğitim öğretim yılında olduğu gibi bu yıl da eğitim öğretimin niteliğini artıracak çalışmalar gerçekleştirmesini umuyorum. Mali konuların da gündemde kalacağını düşünüyorum.

Bugün özel okullarda doluluk oranının yüzde 50 civarında olduğu biliniyor. Atıl kapasitenin kullanılması için neler yapılmalı?
Bildiğiniz gibi 2014 yılından itibaren özel okul oranlarını artırmak, özel okulların atıl kapasitelerinin kullanılması ve kamu kurumlarıyla birlikte derslik başına düşen öğrenci sayısının azaltılması amacıyla özel okullarda okuyan öğrencilere Bakanlığımızca eğitim öğretim desteği verilmiştir. Bu uygulama 2018-2019 eğitim öğretim yılından itibaren eğitim ve öğretim desteği alan öğrencilerin okullarından mezun olmalarına imkan verecek şekilde kademeli olarak kaldırılmıştır. Ancak, sanayinin ihtiyaç duyduğu ara teknik eleman yetiştirmek üzere organize sanayi bölgesi içinde veya dışında açılan özel mesleki ve teknik Anadolu liselerinde eğitim alan öğrencilere eğitim ve öğretim desteği verilmeye devam etmektedir.
Kimi zaman özel sektör tarafından atıl kapasitenin kullanılması, eğitimde fırsat eşitliğinin artırılması gibi gerekçelerle eğitim ve öğretim desteğinin yeniden verilmesi talep edilmektedir. Bakanlık olarak sektörden gelen bu ve benzeri mali talepleri değerlendirmekle birlikte, bütçe imkanları dahilinde finansmanı rahatlatacak farklı modellere yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

KDV ORANINI DİĞER KURUMLARLA DEĞERLENDİRİYORUZ
Verilere ve açıklamalara baktığımızda son dönemde kapanan özel okul kurumları oranının yüzde 14 olduğu belirtiliyor. Özel okulların yaşadığı ekonomik sorunlara sektörün KDV, vergi düzenlemeleri vb. talepleri göz önüne alındığında nasıl çözümler düşünüyorsunuz?
Salgın süreciyle yaşanan ekonomik zorluklar göz önünde bulundurularak, özel öğretim kurumlarının sürekliliğinin sağlanması ve özel okul velilerinin desteklenmesi amacıyla bilindiği üzere 1 Eylül 2020 ile 30 Haziran 2021 tarihleri arasında Cumhurbaşkanı Kararıyla KDV oranı %8’den %1’e düşürülmüştür. Özel öğretim kurumlarınca verilen eğitim-öğretim hizmeti alımlarında %8 olan KDV oranının tamamen kaldırılması ya da %1 olarak uygulanmasına yönelik talepleri güncel mali durumları göz önünde bulundurularak Bakanlığımız dışındaki diğer ilgili birimlerle değerlendiriyoruz.

Veliler özel okul seçerken nelere dikkat etmeliler? Bu kapsamda neler önerirsiniz?
Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü olarak özel okulların mevzuatımızda yer alan tüm asgari standartlara uygun nitelikli bir eğitim sağlayacak biçimde faaliyet göstermelerini sağlıyoruz. Ancak elbette kurumlarımız asgari standartların üstüne çıkarak, gerek eğitim-öğretim alanında gerekse destekleyici diğer eğitim faaliyetleri bağlamında niteliklerini artırmaya yönelik çalışmalar gerçekleştirmektedir. Bu nedenle Bakanlığımızı temsilen herhangi bir okulu öne çıkaracak ya da geri planda bırakacak kriterler söylemeyi etik bulmuyorum. Ancak yine mevzuat hükümleri doğrultusunda velilerimizin öğrenci kayıtlarında Genel Müdürlüğümüzün internet sitesinde yayımlanan sözleşmeyi inceleyerek, ön bilgi edinmeleri, kayıt yapılmasına kesin karar verilmesi halinde yapılmasını söyleyebilirim. Bu sözleşmede okul ile veli arasında mutabık kalınan ücret ile birlikte, eğitim öğretim dışındaki diğer ödemelere yer verilmesi gerekmektedir.

AYNI AĞACIN DALLARI
Özel okullarla resmi okullar arasındaki iletişim ve ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu alanda işbirliği imkanlarını geliştirmek için neler yapılmalı?
Özel okullarla resmi okulları aynı ağacın dalları olarak görüyorum. Hizmetlerin yürütülmesi açısından çeşitli boyutlarda farklılıklar olabilse de en nihayetinde her iki dalın da gayesi aynı olacaktır. Bu ortak gayeden hareketle daha önce çeşitli dönemlerde kurumlar arasındaki işbirliğini güçlendirmek adına farklı projeler gerçekleştirdik. Bu imkanları geliştirmek için Bakanlık olarak çalışma arkadaşlarımızla yeni projeler üzerinde çalışmaya devam ediyoruz. Öte yandan yerel düzeyde de bu tür çalışmaların gerçekleştirilmesini önemli görüyorum.

DÜNYA İLE KARŞILATIRILDIĞINDA ÖZEL OKULLARIN
TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNDEKİ ETKİSİ ÇOK ÖNEMLİ BİR NOKTADA
Dünyada özel okulculuk alanında öne çıkan konu ve uygulamalar nelerdir? Bu çerçevede dünya ile karşılaştırıldığında Türk özel okulculuğunun yeri hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Bu alanda yapılan akademik çalışmalar ve uluslararası yayınları incelediğimizde; Amerika Birleşik Devletlerinde özel okulların kaynakların bir bölümünün devlet tarafından karşılandığı, İngiltere’de ise bir kısmının ticari faaliyet kapsamında olsa da çoğunlukla vakıflar ya da hayır kurumları tarafından desteklendikleri, Fransa’da yasal düzenlemeler bakımından özel okul açmaya ilişkin bürokrasinin azaltılmaya çalışıldığı, Almanya’da özel okulların dağılımının eyaletler arasında farklılıklar gösterdiği gibi örneklerin olduğunu görebiliriz. Ancak ülkemizle diğer ülkeler arasındaki uygulamaların kıyaslanması için belirli odaklar üzerinde gerçekleştirilen çalışmalarla daha sağlıklı sonuçların elde edilebileceğini söyleyebilirim. Yine de ülkemizdeki azınlık, yabancı ve milletlerarası okullar gibi farklı türde okulların sayısı ya da oranı göz önünde bulundurularak diğer ülkelerle kıyaslama yaptığımızda; okullarımızın Türk eğitim sistemindeki etkisinin oldukça önemli olduğunu söyleyebiliriz.

BİRLİKTE DÜŞÜNMEK…
Hepimizin bildiği gibi salgın dönemi doğrudan ve dolaylı yollarla eğitimi etkiledi. Bu olumsuz etkileri azaltmak ve özel okullarımızın eğitim ve öğretim sistemi içindeki konumlarını daha görünür hale getirmek için; eğitime ilginin ve eğitime yönelik beklentinin artırılmasına yönelik çalışmalar gerçekleştirmelerini önemli buluyorum. Bu noktada biz Bakanlık olarak özel okullarımızın karşılaştıkları çeşitli sorunların çözülebilmesi için “birlikte düşünmek” mottosuyla hareket etmeye ve bunu her fırsatta dile getirmeye gayret gösteriyoruz. Bu vesileyle yeni eğitim öğretim döneminin Milli Eğitim Bakanlığı çatısı altındaki herkes için hayırlı olmasını içtenlikle diliyorum.

ÖZEL OKULLARDA NİTELİĞİ ARTIRACAK STRATEJİLER ÜZERİNDE ÇALIŞIYORUZ
Türkiye’de özel okul sektörünün gelişmesi ve ilerlemesi için Bakanlık olarak strateji ve planlarınız nelerdir?
Bu konuyu daha geniş bir çerçevede ele almakta fayda görüyorum. Bilim ve teknolojideki gelişmelerin etkisiyle yaşam biçimlerimizde de üretimden ekonomiye, politikadan sosyal yapıya hayatın tüm alanlarında değişimler yaşanmaktadır. Bu değişimlerin etkileri hiç şüphesiz eğitim sistemi için de yeni bakış açılarına, yeni yaklaşımlara ihtiyaç duyulmasına neden olmaktadır. Kaliteli eğitime erişimin giderek önem kazandığı bu süreçte, eğitim ve öğretim alanında kritik öneme sahip özel okulların faaliyetlerini nitelikli biçimde sürdürmelerini sağlayacak çalışmalar gerçekleştiriyoruz.
Bizim açımızdan özel sektörün eğitim faaliyetlerinin dinamik bir yönü var. Bakanlık olarak sektörün karşılaştığı sorunların çözümü için hızlı biçimde karar almaya ve bu kararları uygulamaya geçirmeye çalışıyoruz. Hızlı biçimde gerçekleştirilen bu aksiyonların yanında özel okulların eğitim kalitelerinin artırılması, öğrenciler, veliler, eğitim personeli ve kurucular gibi sürecin tüm paydaşlarını gözeterek sağduyulu biçimde kurumların eğitim sisteminin gerektirdiği çıktıları sağlamaları için geniş bir çerçeveden bakarak çeşitli stratejiler üzerinde çalışıyoruz.

> Finansmanı rahatlatacak farklı modeller üzerinde çalışıyoruz

MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Ömer İnan, özel okullarla ilgili artı eğitim dergisinin sorularını yanıtladı.

omer_inan_meb* Kaliteli eğitime erişimin giderek önem kazandığı bu süreçte, eğitim ve öğretim alanında kritik öneme sahip özel okulların faaliyetlerini nitelikli biçimde sürdürmelerini sağlayacak çalışmalar gerçekleştiriyoruz.
* Kimi zaman özel sektör tarafından atıl kapasitenin kullanılması, eğitimde fırsat eşitliğinin artırılması gibi gerekçelerle eğitim ve öğretim desteğinin yeniden verilmesi talep edilmektedir. Bu ve benzeri mali talepleri değerlendirmekle birlikte, bütçe imkanları dahilinde finansmanı rahatlatacak farklı modellere yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
* Bizim açımızdan özel sektörün eğitim faaliyetlerinin dinamik bir yönü var. Bakanlık olarak sektörün karşılaştığı sorunların çözümü için hızlı biçimde karar almaya ve bu kararları uygulamaya geçirmeye çalışıyoruz.

Türk eğitim sistemi içinde özel okulların yeri ve önemi hakkında bilgi verebilir misiniz?
Öncelikle özel öğretim kurumları aracılığıyla, daha spesifik olarak özel okullar aracılığıyla sürdürülen eğitim-öğretim hizmetlerinin kamu hizmeti niteliğini taşıdığını belirtmek isterim. Bu hizmetin, Bakanlığımızın denetimi ve gözetimi altında yürütülmesine, eğitim öğretim sürecinde kullanılan araç-gereçler, materyaller ve uygulanacak müfredatın standartlarının belirlenmesine yönelik hukuki zeminde çeşitli düzenlemeler gerçekleştirilmektedir.
Türk Eğitim Tarihi açısından bakacak olursak, özel okulların köklü bir geçmişe sahip olduğunu ve bu köklü geçmişe yönelik ilk kayıtların 1882 yılına kadar uzandığını görmemiz mümkündür. Bugün geldiğimiz noktada ise özel okullar aracılığıyla sunulan kamu hizmetiyle, kamu kesiminin eğitim-öğretim ile ilgili sorumluluklarının bir ölçüde paylaşıldığına ilişkin bir öngörü sağlamış oluyoruz.

MALİ KONULAR GÜNDEMDE OLACAK
Özel öğretim kurumlarını nasıl eğitim-öğretim dönemi bekliyor? Bu dönemde sektörde öne çıkan konular neler olacak? Beklentileriniz ve öngörüleriniz nelerdir?
Hepimizin bildiği üzere tüm dünya ile birlikte ciddi bir salgın dönemi ile mücadele etmeye devam ediyoruz. Sayın Bakanımızın okulların açık kalmasına yönelik kararlı yaklaşımı, yalnızca kamu kurumlarında okuyan çocuklarımız için değil özel öğretim kurumlarına devam eden çocuklarımız ve bu kurumlarda görevli personel için de olumlu sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Öte yandan salgın sürecinin yaratmış olduğu çeşitli ekonomik güçlüklerin bazı özel öğretim kurumlarını mali olarak zayıflattığını biliyoruz. Ancak salgın sürecinin etkilerinin azalması, Bakanlığımızın kurumlar açısından telafisi güç zararlar olmasını engellemek açısından çeşitli dönemlerde yaptığı girişimler neticesinde bu dönemin daha sağlıklı başlayacağını düşünüyorum. Bu dönemde kurumlarımızın her eğitim öğretim yılında olduğu gibi bu yıl da eğitim öğretimin niteliğini artıracak çalışmalar gerçekleştirmesini umuyorum. Mali konuların da gündemde kalacağını düşünüyorum.

Bugün özel okullarda doluluk oranının yüzde 50 civarında olduğu biliniyor. Atıl kapasitenin kullanılması için neler yapılmalı?
Bildiğiniz gibi 2014 yılından itibaren özel okul oranlarını artırmak, özel okulların atıl kapasitelerinin kullanılması ve kamu kurumlarıyla birlikte derslik başına düşen öğrenci sayısının azaltılması amacıyla özel okullarda okuyan öğrencilere Bakanlığımızca eğitim öğretim desteği verilmiştir. Bu uygulama 2018-2019 eğitim öğretim yılından itibaren eğitim ve öğretim desteği alan öğrencilerin okullarından mezun olmalarına imkan verecek şekilde kademeli olarak kaldırılmıştır. Ancak, sanayinin ihtiyaç duyduğu ara teknik eleman yetiştirmek üzere organize sanayi bölgesi içinde veya dışında açılan özel mesleki ve teknik Anadolu liselerinde eğitim alan öğrencilere eğitim ve öğretim desteği verilmeye devam etmektedir.
Kimi zaman özel sektör tarafından atıl kapasitenin kullanılması, eğitimde fırsat eşitliğinin artırılması gibi gerekçelerle eğitim ve öğretim desteğinin yeniden verilmesi talep edilmektedir. Bakanlık olarak sektörden gelen bu ve benzeri mali talepleri değerlendirmekle birlikte, bütçe imkanları dahilinde finansmanı rahatlatacak farklı modellere yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

KDV ORANINI DİĞER KURUMLARLA DEĞERLENDİRİYORUZ
Verilere ve açıklamalara baktığımızda son dönemde kapanan özel okul kurumları oranının yüzde 14 olduğu belirtiliyor. Özel okulların yaşadığı ekonomik sorunlara sektörün KDV, vergi düzenlemeleri vb. talepleri göz önüne alındığında nasıl çözümler düşünüyorsunuz?
Salgın süreciyle yaşanan ekonomik zorluklar göz önünde bulundurularak, özel öğretim kurumlarının sürekliliğinin sağlanması ve özel okul velilerinin desteklenmesi amacıyla bilindiği üzere 1 Eylül 2020 ile 30 Haziran 2021 tarihleri arasında Cumhurbaşkanı Kararıyla KDV oranı %8’den %1’e düşürülmüştür. Özel öğretim kurumlarınca verilen eğitim-öğretim hizmeti alımlarında %8 olan KDV oranının tamamen kaldırılması ya da %1 olarak uygulanmasına yönelik talepleri güncel mali durumları göz önünde bulundurularak Bakanlığımız dışındaki diğer ilgili birimlerle değerlendiriyoruz.

Veliler özel okul seçerken nelere dikkat etmeliler? Bu kapsamda neler önerirsiniz?
Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü olarak özel okulların mevzuatımızda yer alan tüm asgari standartlara uygun nitelikli bir eğitim sağlayacak biçimde faaliyet göstermelerini sağlıyoruz. Ancak elbette kurumlarımız asgari standartların üstüne çıkarak, gerek eğitim-öğretim alanında gerekse destekleyici diğer eğitim faaliyetleri bağlamında niteliklerini artırmaya yönelik çalışmalar gerçekleştirmektedir. Bu nedenle Bakanlığımızı temsilen herhangi bir okulu öne çıkaracak ya da geri planda bırakacak kriterler söylemeyi etik bulmuyorum. Ancak yine mevzuat hükümleri doğrultusunda velilerimizin öğrenci kayıtlarında Genel Müdürlüğümüzün internet sitesinde yayımlanan sözleşmeyi inceleyerek, ön bilgi edinmeleri, kayıt yapılmasına kesin karar verilmesi halinde yapılmasını söyleyebilirim. Bu sözleşmede okul ile veli arasında mutabık kalınan ücret ile birlikte, eğitim öğretim dışındaki diğer ödemelere yer verilmesi gerekmektedir.

AYNI AĞACIN DALLARI
Özel okullarla resmi okullar arasındaki iletişim ve ilişkileri nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu alanda işbirliği imkanlarını geliştirmek için neler yapılmalı?
Özel okullarla resmi okulları aynı ağacın dalları olarak görüyorum. Hizmetlerin yürütülmesi açısından çeşitli boyutlarda farklılıklar olabilse de en nihayetinde her iki dalın da gayesi aynı olacaktır. Bu ortak gayeden hareketle daha önce çeşitli dönemlerde kurumlar arasındaki işbirliğini güçlendirmek adına farklı projeler gerçekleştirdik. Bu imkanları geliştirmek için Bakanlık olarak çalışma arkadaşlarımızla yeni projeler üzerinde çalışmaya devam ediyoruz. Öte yandan yerel düzeyde de bu tür çalışmaların gerçekleştirilmesini önemli görüyorum.

DÜNYA İLE KARŞILATIRILDIĞINDA ÖZEL OKULLARIN
TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNDEKİ ETKİSİ ÇOK ÖNEMLİ BİR NOKTADA
Dünyada özel okulculuk alanında öne çıkan konu ve uygulamalar nelerdir? Bu çerçevede dünya ile karşılaştırıldığında Türk özel okulculuğunun yeri hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Bu alanda yapılan akademik çalışmalar ve uluslararası yayınları incelediğimizde; Amerika Birleşik Devletlerinde özel okulların kaynakların bir bölümünün devlet tarafından karşılandığı, İngiltere’de ise bir kısmının ticari faaliyet kapsamında olsa da çoğunlukla vakıflar ya da hayır kurumları tarafından desteklendikleri, Fransa’da yasal düzenlemeler bakımından özel okul açmaya ilişkin bürokrasinin azaltılmaya çalışıldığı, Almanya’da özel okulların dağılımının eyaletler arasında farklılıklar gösterdiği gibi örneklerin olduğunu görebiliriz. Ancak ülkemizle diğer ülkeler arasındaki uygulamaların kıyaslanması için belirli odaklar üzerinde gerçekleştirilen çalışmalarla daha sağlıklı sonuçların elde edilebileceğini söyleyebilirim. Yine de ülkemizdeki azınlık, yabancı ve milletlerarası okullar gibi farklı türde okulların sayısı ya da oranı göz önünde bulundurularak diğer ülkelerle kıyaslama yaptığımızda; okullarımızın Türk eğitim sistemindeki etkisinin oldukça önemli olduğunu söyleyebiliriz.

BİRLİKTE DÜŞÜNMEK…
Hepimizin bildiği gibi salgın dönemi doğrudan ve dolaylı yollarla eğitimi etkiledi. Bu olumsuz etkileri azaltmak ve özel okullarımızın eğitim ve öğretim sistemi içindeki konumlarını daha görünür hale getirmek için; eğitime ilginin ve eğitime yönelik beklentinin artırılmasına yönelik çalışmalar gerçekleştirmelerini önemli buluyorum. Bu noktada biz Bakanlık olarak özel okullarımızın karşılaştıkları çeşitli sorunların çözülebilmesi için “birlikte düşünmek” mottosuyla hareket etmeye ve bunu her fırsatta dile getirmeye gayret gösteriyoruz. Bu vesileyle yeni eğitim öğretim döneminin Milli Eğitim Bakanlığı çatısı altındaki herkes için hayırlı olmasını içtenlikle diliyorum.

ÖZEL OKULLARDA NİTELİĞİ ARTIRACAK STRATEJİLER ÜZERİNDE ÇALIŞIYORUZ
Türkiye’de özel okul sektörünün gelişmesi ve ilerlemesi için Bakanlık olarak strateji ve planlarınız nelerdir?
Bu konuyu daha geniş bir çerçevede ele almakta fayda görüyorum. Bilim ve teknolojideki gelişmelerin etkisiyle yaşam biçimlerimizde de üretimden ekonomiye, politikadan sosyal yapıya hayatın tüm alanlarında değişimler yaşanmaktadır. Bu değişimlerin etkileri hiç şüphesiz eğitim sistemi için de yeni bakış açılarına, yeni yaklaşımlara ihtiyaç duyulmasına neden olmaktadır. Kaliteli eğitime erişimin giderek önem kazandığı bu süreçte, eğitim ve öğretim alanında kritik öneme sahip özel okulların faaliyetlerini nitelikli biçimde sürdürmelerini sağlayacak çalışmalar gerçekleştiriyoruz.
Bizim açımızdan özel sektörün eğitim faaliyetlerinin dinamik bir yönü var. Bakanlık olarak sektörün karşılaştığı sorunların çözümü için hızlı biçimde karar almaya ve bu kararları uygulamaya geçirmeye çalışıyoruz. Hızlı biçimde gerçekleştirilen bu aksiyonların yanında özel okulların eğitim kalitelerinin artırılması, öğrenciler, veliler, eğitim personeli ve kurucular gibi sürecin tüm paydaşlarını gözeterek sağduyulu biçimde kurumların eğitim sisteminin gerektirdiği çıktıları sağlamaları için geniş bir çerçeveden bakarak çeşitli stratejiler üzerinde çalışıyoruz.

Son Güncelleme: Çarşamba, 21 Eylül 2022 15:01

Gösterim: 1634

Eğitim Girişimcisi Ümit Kalko’nun hazırlayıp sunduğu 2 Ekim’de Haber Global TV’de başlayan “Ümit Kalko ile Başarının Sırrı” programı sanattan spora, siyasetten iş dünyasına kadar tüm sektörlerden ünlü isimlerin saklı kalmış başarı öykülerini gözler önüne seriyor. Televizyon dünyasına farklı bir soluk getiren program, her hafta farklı başarı hikâyesiyle gençlere ilham kaynağı olmayı hedefliyor. Programa katılan başarılı isimler, önerileriyle gençlere yol gösteriyor.

umitkalkoYILMAZ VURAL: HER ZAMAN KENDİNE İNAN
Haber Global’de 2 Ekim’de başlayan “Ümit Kalko ile Başarının Sırrı” programının ilk konuğu deneyimli Teknik Direktör Yılmaz Vural’dı. İddialı açıklamalar yapan Vural, futbolun farklı görüşleri birleştiren sosyal bir olay olduğunu vurguladı. İçten ve doğal olduğu için taraftarların kendisine sempati beslediğini belirten deneyimli isim, genellikle küme düşme potasına girmiş takımları ayağa kaldırdığını, hiç şampiyonluğa oynayan bir takımda hocalık yapmadığını anlattı.

MİLLİ TAKIM RUHU
Başarının formülünü veren Vural, “Motivasyon, strateji ve inanç çok önemli. Bunu uygularsanız başarı ortaya çıkar” dedi.3 büyüklerde teknik direktör olma hayalinden vazgeçmediğini belirten Vural, “Kendi antrenörlük yeterliliğimin oralarda daha da ortaya çıkabileceğini düşünüyorum” diye konuştu. Milli Takım ruhundan uzaklaşıldığını da sözlerine ekleyen deneyimli teknik direktör, “Milli takımın başına gelseydim bunu değiştirirdim. Başarılı olmak adına ne yapmak gerektiğini iyi biliyorum. Ülkemi, insanımı tanıyorum. Onun için Milli Takıma yabancı antrenör getirilmesine çok üzülüyorum” dedi.

TERİM BELGESELİNİ ELEŞTİRDİ
Kariyerinde 24’ten fazla takım çalıştıran 69 yaşındaki deneyimli teknik direktör, Türkiye’nin konuştuğu Fatih Terim belgeselini de şu sözlerle eleştirdi: “Belgesel değil o. Fatih kardeşimizi anlatan bir çalışma. Belgeselde bir şey anlatamazsınız. Yaptıklarınızı gösterir herkes. Bunun ismine belgesel dememek lazım. Güzel olmuş ama biraz orada hocayla ilgili güzel şeyler gösteriliyor. Hep güzel şeyler yapmadık ki biz.”
Türk futboluyla ilgili önemli mesajlar veren Vural, gençlerin önünün açılması gerektiğini söyledi. Vural, “Türkiye’de takımlar alt yapıya değer vermiyor. Gençlere ‘Siz yarının geleceğisiniz’ diyoruz ama onların geleceğini iyi düzenleyemiyoruz. Gençlere imkân verilmesi gerekiyor” dedi.

umitkalkoOLİMPİYAT ŞAMPİYONU METE GAZOZ: İŞİNİZİ SEVİN VE ÇOK ÇALIŞIN
Olimpiyat Şampiyonu Milli Okçu Mete Gazoz, 9 Ekim’de katıldığı “Ümit Kalko ile Başarının Sırrı”nda bilinmeyenlerini anlattı. Eğitim Girişimcisi Kalko’nun sorularını yanıtlayan Mete, okla 3 yaşında tanıştığını, kendini geliştirmek için yüzme, basketbol, resim ve müzikle de ilgilendiğini söyledi.

İŞİN PÜF NOKTASI HIRS MI KARARLILIK MI?
2016 olimpiyatlarında zihinsel olarak hazır olmadığı için kaybettiğini belirten Gazoz, şampiyon olmak için çok çalıştığını belirtti. Gazoz, “2016’da 16 yaşındaydım. 5 yıl olimpiyatlara hazırlandım. ‘Tokyo’da şampiyon olacağım’ diye kendime söz verdim” dedi.

ŞAMPİYON OLDUKTAN SONRA HAYATIM DEĞİŞTİ
2
020 Tokyo Olimpiyat Oyunlarında okçulukta Türkiye'ye tarihindeki ilk olimpiyat madalyasını kazandıran Gazoz, şampiyon olduktan sonra hayatının değiştiğini belirtti. Olimpiyatlardan sonra yolda yürürken herkesin kendisini tanıdığını ifade eden milli sporcu, bu duruma alıştığını da sözlerine ekledi.

TAKTİĞE DÖNÜŞEN GÜLÜŞÜN ARDINDAKİ GERÇEK
Rakiplerine karşı gülümsemesiyle bilinen Mete Gazoz, t
aktiğe dönüşen gülüşün ardındaki gerçeği açıkladı. Milli okçu, “Nasıl kaybettiğin ve nasıl kazandığın önemli. Bizim sporda temas olmadığı için bir şekilde rakibinizi tartmanız gerekir. Sahada üstünlük kurmak için rahat tavırlar sergiliyorum. Karşı tarafa ‘Ben stresliyim, bu adam nasıl bu kadar rahat’ hissini verdiğiniz zaman avantajlı oluyorsunuz” dedi.
Başarısıyla gençlere ilham olan Gazoz, “başarısının sırrını” da şu sözlerle paylaştı: “Disiplinli olmak yetenekten daha önemli. Yetenek bir faktördür. Ancak disiplin ve çalışmak yetenekten çok daha üstündür. Genç arkadaşlarıma tavsiyem yeteneklerini doğru keşfetsinler, sevdikleri işi yapsınlar ve disiplinli şekilde çalışsınlar.”

umitkalkoPİYANİST TULUYHAN UĞURLU: HER GÜN AYNI SAATTE ÇALIŞIN
“Ümit Kalko ile Başarının Sırrı” programına 16 Ekim’de konuk olan dünyaca ünlü piyanist ve besteci Tuluyhan Uğurlu, başarısının sırrını Ümit Kalko’ya anlattı. 2 yaşında kariyerine başlayan sanatçı, çocukluğunun Edip Cansever, Metin Eloğlu ve Fazıl Hüsnü Dağlarca ile geçtiğini, Anadolu sevgisini de büyük üstatlardan öğrendiğini belirtti.

MEHTER TAKIMI VE SENFONİNİN BULUŞMASI
İlklere imza atan piyanist, senfoni orkestrasıyla mehter takımını birleştirdiği ‘Senfoni Türk’ ile hayalini gerçekleştirdiğini söyledi. “Arif Sağ ve Orhan Gencebay’ın sazına hayranım” sözleri nedeniyle klasik müzik camiası tarafından eleştirilen sanatçı, “Beni ‘Bağlamanın, piyanonun yanında ne işi var’ diye eleştiriyorlar. Osmanlı ritimlerinden Mozart bile ilham almıştır” dedi.

NEMRUT DAĞINA ÇIKAN PİYANO
Ünlü Piyanist, “Nemrut Dağı’na piyano çıkartma fikrinin nasıl doğduğu” sorusuna da cevap verdi. Uğurlu, “Doğu ile batının kucaklaştığı topraklar. Misyonum doğu ile batıyı bütünleştirmek” ifadesini kullandı.

KUŞAĞIN ‘Z’Sİ OLUR MU?
Piyanist Uğurlu, “Z Kuşağı” ifadesini yanlış bulduğunu da söyledi. “Kuşağın Z’si olur mu? Bizim aslan gibi kuşağımız var. Cumhuriyet, Atatürk kuşağı var” dedi. Okullardaki müzik derslerine değinen sanatçı, müziğin görgü meselesi olduğunu söyledi ve ekledi: “Müzik ruhu yontar. Önce müzik dinleme ruhunu aşılamamız gerekiyor. Eğitim kurumlarından ricam, çocukları konsere götürsünler.”
Başarısının sırrını veren usta sanatçı, “Her gün aynı saatte yapılan çalışmalar, başarıya giden yoldur. Her gün aynı saatte piyanonun başına otururum. Başarının sırrından anladığım budur” diye konuştu.

umitkalkoMARTI’NIN KURUCUSU OĞUZ ALPER ÖKTEM: VAZGEÇMEYİN VE RİSK ALIN
Türkiye’nin ilk yerli elektrikli scooter girişimi Martı’nın Kurucusu Oğuz Alper Öktem, 23 Ekim’de ekranlara gelen “Ümit Kalko ile Başarının Sırrı” programında önemli tavsiyeler verdi.

GELECEK ELEKTRİKLİ VE SESSİZ OLACAK
İstanbul’un trafik sorununu çözmek için Martı’yı kurduğunu söyleyen Öktem, mikro mobilite ile başlayan serüvenin daha da ileriye gideceğine, tekerlekli olan her şeyin elektrikli olacağına ve elektrikli olan her şeyin de paylaşılacağına inandığını söyledi. Öktem, “1 kişinin sahibi olduğu araçların sonu geliyor. Gelecek paylaşımlı, elektrikli ve sessiz olacak” dedi.

BAŞARILI GİRİŞİMLERE YATIRIM YAPILIR
Girişimcilik yolunda yatırımcılara nasıl ulaştığını açıklayan Öktem, “Teknoloji alanında sermayeyi girişimcinin kurması beklenmez. Bunun için risk sermayesi var. Başarılı bir girişime insanlar yatırım yapıyor. Biz doğru yatırımcıları ikna ederek ciddi sermaye çekebildik” ifadelerini kullandı. Vazgeçmeyen ve risk alabilenlerin iyi girişimci olduğunu vurgulayan Öktem, “İlk yıllarda taktiğimiz alışkanlık yapması için scooter araçları çok sayıda insana kullandırmak ve sonrasında kâr marjını düşünmekti. Bu taktiğimiz bizi buralara kadar getirdi” diyerek alışkanlık yaptıktan sonra kara geçtiklerini vurguladı.
Kurumsal hayat mizacına uygun olmadığı için girişimciliği tercih ettiğini söyleyen Öktem, gelecek planlarından da bahsetti. “İnsanların karada kullandıkları tüm araçların elektrikli olması ve paylaşılması için çalışıyoruz” dedi. Öktem, hayali olan ancak imkânı olmayan girişimci adaylarına da şu tavsiyelerde bulundu: “Her şey kendine güven ve umutla başlıyor. Başarılı olacağına inanan ve bedel ödemeye razı olan bir insanın önünde kimse duramaz. İyi bir girişimciyi iyi bir girişimci yapan şey, risk iştahı ve strese karşı yılmamasıdır.”

 

 

 

> Eğitim Girişimcisi Ümit Kalko sordu ‘BAŞARANLAR’ sırlarını anlattı

Eğitim Girişimcisi Ümit Kalko’nun hazırlayıp sunduğu 2 Ekim’de Haber Global TV’de başlayan “Ümit Kalko ile Başarının Sırrı” programı sanattan spora, siyasetten iş dünyasına kadar tüm sektörlerden ünlü isimlerin saklı kalmış başarı öykülerini gözler önüne seriyor. Televizyon dünyasına farklı bir soluk getiren program, her hafta farklı başarı hikâyesiyle gençlere ilham kaynağı olmayı hedefliyor. Programa katılan başarılı isimler, önerileriyle gençlere yol gösteriyor.

umitkalkoYILMAZ VURAL: HER ZAMAN KENDİNE İNAN
Haber Global’de 2 Ekim’de başlayan “Ümit Kalko ile Başarının Sırrı” programının ilk konuğu deneyimli Teknik Direktör Yılmaz Vural’dı. İddialı açıklamalar yapan Vural, futbolun farklı görüşleri birleştiren sosyal bir olay olduğunu vurguladı. İçten ve doğal olduğu için taraftarların kendisine sempati beslediğini belirten deneyimli isim, genellikle küme düşme potasına girmiş takımları ayağa kaldırdığını, hiç şampiyonluğa oynayan bir takımda hocalık yapmadığını anlattı.

MİLLİ TAKIM RUHU
Başarının formülünü veren Vural, “Motivasyon, strateji ve inanç çok önemli. Bunu uygularsanız başarı ortaya çıkar” dedi.3 büyüklerde teknik direktör olma hayalinden vazgeçmediğini belirten Vural, “Kendi antrenörlük yeterliliğimin oralarda daha da ortaya çıkabileceğini düşünüyorum” diye konuştu. Milli Takım ruhundan uzaklaşıldığını da sözlerine ekleyen deneyimli teknik direktör, “Milli takımın başına gelseydim bunu değiştirirdim. Başarılı olmak adına ne yapmak gerektiğini iyi biliyorum. Ülkemi, insanımı tanıyorum. Onun için Milli Takıma yabancı antrenör getirilmesine çok üzülüyorum” dedi.

TERİM BELGESELİNİ ELEŞTİRDİ
Kariyerinde 24’ten fazla takım çalıştıran 69 yaşındaki deneyimli teknik direktör, Türkiye’nin konuştuğu Fatih Terim belgeselini de şu sözlerle eleştirdi: “Belgesel değil o. Fatih kardeşimizi anlatan bir çalışma. Belgeselde bir şey anlatamazsınız. Yaptıklarınızı gösterir herkes. Bunun ismine belgesel dememek lazım. Güzel olmuş ama biraz orada hocayla ilgili güzel şeyler gösteriliyor. Hep güzel şeyler yapmadık ki biz.”
Türk futboluyla ilgili önemli mesajlar veren Vural, gençlerin önünün açılması gerektiğini söyledi. Vural, “Türkiye’de takımlar alt yapıya değer vermiyor. Gençlere ‘Siz yarının geleceğisiniz’ diyoruz ama onların geleceğini iyi düzenleyemiyoruz. Gençlere imkân verilmesi gerekiyor” dedi.

umitkalkoOLİMPİYAT ŞAMPİYONU METE GAZOZ: İŞİNİZİ SEVİN VE ÇOK ÇALIŞIN
Olimpiyat Şampiyonu Milli Okçu Mete Gazoz, 9 Ekim’de katıldığı “Ümit Kalko ile Başarının Sırrı”nda bilinmeyenlerini anlattı. Eğitim Girişimcisi Kalko’nun sorularını yanıtlayan Mete, okla 3 yaşında tanıştığını, kendini geliştirmek için yüzme, basketbol, resim ve müzikle de ilgilendiğini söyledi.

İŞİN PÜF NOKTASI HIRS MI KARARLILIK MI?
2016 olimpiyatlarında zihinsel olarak hazır olmadığı için kaybettiğini belirten Gazoz, şampiyon olmak için çok çalıştığını belirtti. Gazoz, “2016’da 16 yaşındaydım. 5 yıl olimpiyatlara hazırlandım. ‘Tokyo’da şampiyon olacağım’ diye kendime söz verdim” dedi.

ŞAMPİYON OLDUKTAN SONRA HAYATIM DEĞİŞTİ
2
020 Tokyo Olimpiyat Oyunlarında okçulukta Türkiye'ye tarihindeki ilk olimpiyat madalyasını kazandıran Gazoz, şampiyon olduktan sonra hayatının değiştiğini belirtti. Olimpiyatlardan sonra yolda yürürken herkesin kendisini tanıdığını ifade eden milli sporcu, bu duruma alıştığını da sözlerine ekledi.

TAKTİĞE DÖNÜŞEN GÜLÜŞÜN ARDINDAKİ GERÇEK
Rakiplerine karşı gülümsemesiyle bilinen Mete Gazoz, t
aktiğe dönüşen gülüşün ardındaki gerçeği açıkladı. Milli okçu, “Nasıl kaybettiğin ve nasıl kazandığın önemli. Bizim sporda temas olmadığı için bir şekilde rakibinizi tartmanız gerekir. Sahada üstünlük kurmak için rahat tavırlar sergiliyorum. Karşı tarafa ‘Ben stresliyim, bu adam nasıl bu kadar rahat’ hissini verdiğiniz zaman avantajlı oluyorsunuz” dedi.
Başarısıyla gençlere ilham olan Gazoz, “başarısının sırrını” da şu sözlerle paylaştı: “Disiplinli olmak yetenekten daha önemli. Yetenek bir faktördür. Ancak disiplin ve çalışmak yetenekten çok daha üstündür. Genç arkadaşlarıma tavsiyem yeteneklerini doğru keşfetsinler, sevdikleri işi yapsınlar ve disiplinli şekilde çalışsınlar.”

umitkalkoPİYANİST TULUYHAN UĞURLU: HER GÜN AYNI SAATTE ÇALIŞIN
“Ümit Kalko ile Başarının Sırrı” programına 16 Ekim’de konuk olan dünyaca ünlü piyanist ve besteci Tuluyhan Uğurlu, başarısının sırrını Ümit Kalko’ya anlattı. 2 yaşında kariyerine başlayan sanatçı, çocukluğunun Edip Cansever, Metin Eloğlu ve Fazıl Hüsnü Dağlarca ile geçtiğini, Anadolu sevgisini de büyük üstatlardan öğrendiğini belirtti.

MEHTER TAKIMI VE SENFONİNİN BULUŞMASI
İlklere imza atan piyanist, senfoni orkestrasıyla mehter takımını birleştirdiği ‘Senfoni Türk’ ile hayalini gerçekleştirdiğini söyledi. “Arif Sağ ve Orhan Gencebay’ın sazına hayranım” sözleri nedeniyle klasik müzik camiası tarafından eleştirilen sanatçı, “Beni ‘Bağlamanın, piyanonun yanında ne işi var’ diye eleştiriyorlar. Osmanlı ritimlerinden Mozart bile ilham almıştır” dedi.

NEMRUT DAĞINA ÇIKAN PİYANO
Ünlü Piyanist, “Nemrut Dağı’na piyano çıkartma fikrinin nasıl doğduğu” sorusuna da cevap verdi. Uğurlu, “Doğu ile batının kucaklaştığı topraklar. Misyonum doğu ile batıyı bütünleştirmek” ifadesini kullandı.

KUŞAĞIN ‘Z’Sİ OLUR MU?
Piyanist Uğurlu, “Z Kuşağı” ifadesini yanlış bulduğunu da söyledi. “Kuşağın Z’si olur mu? Bizim aslan gibi kuşağımız var. Cumhuriyet, Atatürk kuşağı var” dedi. Okullardaki müzik derslerine değinen sanatçı, müziğin görgü meselesi olduğunu söyledi ve ekledi: “Müzik ruhu yontar. Önce müzik dinleme ruhunu aşılamamız gerekiyor. Eğitim kurumlarından ricam, çocukları konsere götürsünler.”
Başarısının sırrını veren usta sanatçı, “Her gün aynı saatte yapılan çalışmalar, başarıya giden yoldur. Her gün aynı saatte piyanonun başına otururum. Başarının sırrından anladığım budur” diye konuştu.

umitkalkoMARTI’NIN KURUCUSU OĞUZ ALPER ÖKTEM: VAZGEÇMEYİN VE RİSK ALIN
Türkiye’nin ilk yerli elektrikli scooter girişimi Martı’nın Kurucusu Oğuz Alper Öktem, 23 Ekim’de ekranlara gelen “Ümit Kalko ile Başarının Sırrı” programında önemli tavsiyeler verdi.

GELECEK ELEKTRİKLİ VE SESSİZ OLACAK
İstanbul’un trafik sorununu çözmek için Martı’yı kurduğunu söyleyen Öktem, mikro mobilite ile başlayan serüvenin daha da ileriye gideceğine, tekerlekli olan her şeyin elektrikli olacağına ve elektrikli olan her şeyin de paylaşılacağına inandığını söyledi. Öktem, “1 kişinin sahibi olduğu araçların sonu geliyor. Gelecek paylaşımlı, elektrikli ve sessiz olacak” dedi.

BAŞARILI GİRİŞİMLERE YATIRIM YAPILIR
Girişimcilik yolunda yatırımcılara nasıl ulaştığını açıklayan Öktem, “Teknoloji alanında sermayeyi girişimcinin kurması beklenmez. Bunun için risk sermayesi var. Başarılı bir girişime insanlar yatırım yapıyor. Biz doğru yatırımcıları ikna ederek ciddi sermaye çekebildik” ifadelerini kullandı. Vazgeçmeyen ve risk alabilenlerin iyi girişimci olduğunu vurgulayan Öktem, “İlk yıllarda taktiğimiz alışkanlık yapması için scooter araçları çok sayıda insana kullandırmak ve sonrasında kâr marjını düşünmekti. Bu taktiğimiz bizi buralara kadar getirdi” diyerek alışkanlık yaptıktan sonra kara geçtiklerini vurguladı.
Kurumsal hayat mizacına uygun olmadığı için girişimciliği tercih ettiğini söyleyen Öktem, gelecek planlarından da bahsetti. “İnsanların karada kullandıkları tüm araçların elektrikli olması ve paylaşılması için çalışıyoruz” dedi. Öktem, hayali olan ancak imkânı olmayan girişimci adaylarına da şu tavsiyelerde bulundu: “Her şey kendine güven ve umutla başlıyor. Başarılı olacağına inanan ve bedel ödemeye razı olan bir insanın önünde kimse duramaz. İyi bir girişimciyi iyi bir girişimci yapan şey, risk iştahı ve strese karşı yılmamasıdır.”

 

 

 

Son Güncelleme: Cumartesi, 19 Kasım 2022 11:25

Gösterim: 1759

Hisar Okulları Lise öğrencisi Gül Şener'in Sinema - Edebiyat dersinde hazırladığı kısa film uluslararası iki ayrı festivalden kabul aldı.

gul_sener_hisar100’den fazla ülkeden 5000’in üzerinde başvuru alan “Student World Impact Film Festival (SWIFF) ve “First-Time Filmmaker Sessions 2022”de Hisar Okulları lise öğrencisinin senaryosunu yazdığı, yönettiği ve oynadığı; yaşamın rahatsız edici seslerinden kendini müzikle izole eden bireyin sessizliğe kaçışını konu edinen “Loud” isimli kısa film gösterime girmeye hak kazandı.

100’den fazla ülkeden 5000’in üzerinde başvuru arasından seçildi
SWIFF, dünyanın dört bir yanındaki öğrencileri film yapmaya özendirmek için düzenleniyor. Dünyanın her yerindeki öğrenciler ve film yapımcılığı hayali olan herkesin ücretsiz katılım gerçekleştirebildiği festivalde bu sene 100’den fazla ülkeden 5000’in üzerinde başvuru yer alıyor. Toplam 12 farklı kategoriden oluşan festivale, Hisar Okulları 11. sınıf öğrencisi Gül Şener yaşamın rahatsız edici seslerinden kendini müzikle izole eden bir bireyin sessizliğe kaçışını konu edinen “Loud” isimli kısa filmiyle katılmaya hak kazandı.

Festival aynı zamanda bağımsız filmlere ilginin artırılmasını amaçlanıyor
45 dakikadan daha az olan bağımsız kısa filmlerin gösterildiği First-Time Filmmaker Sessions festivali en iyi kısa filmleri ve özelliklerini seçmek yerine dünyanın her yerinden gelen birçok projeden farklı unsurlar taşıyan filmlere gösterim imkanı sağlıyor. Kısa filminde yer alan müzikleri de piyanoda kendisi besteleyen Gül Şener’in filmi “Loud” 22 Ağustos - 5 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek festivalde gösterime girecek.

“Görsel içerik üretimi, gençlerin kendilerini ifade etme becerilerine de destek oluyor”
Öğrencinin filminin 5000’inden fazla kısa film arasından seçilmesiyle gurur duyduklarını ifade eden Hisar Lisesi Müdürü Okan Uzelli; görsel iletişimin giderek önem kazandığı günümüz dünyasında; gençlerin bu alanda sadece bir tüketici olmayıp, yaratıcı içerikler üreten bireyler olmalarının ve kendilerini görsel araçlarla ifade etmelerinin de büyük önem kazandığına dikkat çekerek, bu alanda öğrencileri desteklemeye devam edeceklerini belirtti.

Türk Dili ve EdebiyatıBölüm Başkanı Barış Has ise konuyla ilgili olarak; görsel içerik üretmeye yönelik çalışmaların öğrencilerin yaratıcılıklarını, kendilerini ifade etme ve planlama becerilerini daha üst seviyeye çıkardığına değinerek, gençlerin zamanlarının büyük bölümünü geçirdiği cep telefonu gibi iletişim araçlarının aynı zamanda bir görsel içerik üretim aracı olarak da değerlendirilebileceğini hatırlattı. Okulda aktif bir sinema kulübü ve öğrenciler tarafından hazırlanan kapsamlı bir sinema dergisini olduğunu ekleyen Has, öğrencilerin sinema sevgisini okulun akademik ve idari personelinin de paylaştığını ve Hisar Sinema Sohbetleri etkinliği ile katılımcıların film kültürü ve film inceleme pratiğini geliştirdiğini ifade etti.

> Lise öğrencisinden kısa film ile uluslararası başarı

Hisar Okulları Lise öğrencisi Gül Şener'in Sinema - Edebiyat dersinde hazırladığı kısa film uluslararası iki ayrı festivalden kabul aldı.

gul_sener_hisar100’den fazla ülkeden 5000’in üzerinde başvuru alan “Student World Impact Film Festival (SWIFF) ve “First-Time Filmmaker Sessions 2022”de Hisar Okulları lise öğrencisinin senaryosunu yazdığı, yönettiği ve oynadığı; yaşamın rahatsız edici seslerinden kendini müzikle izole eden bireyin sessizliğe kaçışını konu edinen “Loud” isimli kısa film gösterime girmeye hak kazandı.

100’den fazla ülkeden 5000’in üzerinde başvuru arasından seçildi
SWIFF, dünyanın dört bir yanındaki öğrencileri film yapmaya özendirmek için düzenleniyor. Dünyanın her yerindeki öğrenciler ve film yapımcılığı hayali olan herkesin ücretsiz katılım gerçekleştirebildiği festivalde bu sene 100’den fazla ülkeden 5000’in üzerinde başvuru yer alıyor. Toplam 12 farklı kategoriden oluşan festivale, Hisar Okulları 11. sınıf öğrencisi Gül Şener yaşamın rahatsız edici seslerinden kendini müzikle izole eden bir bireyin sessizliğe kaçışını konu edinen “Loud” isimli kısa filmiyle katılmaya hak kazandı.

Festival aynı zamanda bağımsız filmlere ilginin artırılmasını amaçlanıyor
45 dakikadan daha az olan bağımsız kısa filmlerin gösterildiği First-Time Filmmaker Sessions festivali en iyi kısa filmleri ve özelliklerini seçmek yerine dünyanın her yerinden gelen birçok projeden farklı unsurlar taşıyan filmlere gösterim imkanı sağlıyor. Kısa filminde yer alan müzikleri de piyanoda kendisi besteleyen Gül Şener’in filmi “Loud” 22 Ağustos - 5 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek festivalde gösterime girecek.

“Görsel içerik üretimi, gençlerin kendilerini ifade etme becerilerine de destek oluyor”
Öğrencinin filminin 5000’inden fazla kısa film arasından seçilmesiyle gurur duyduklarını ifade eden Hisar Lisesi Müdürü Okan Uzelli; görsel iletişimin giderek önem kazandığı günümüz dünyasında; gençlerin bu alanda sadece bir tüketici olmayıp, yaratıcı içerikler üreten bireyler olmalarının ve kendilerini görsel araçlarla ifade etmelerinin de büyük önem kazandığına dikkat çekerek, bu alanda öğrencileri desteklemeye devam edeceklerini belirtti.

Türk Dili ve EdebiyatıBölüm Başkanı Barış Has ise konuyla ilgili olarak; görsel içerik üretmeye yönelik çalışmaların öğrencilerin yaratıcılıklarını, kendilerini ifade etme ve planlama becerilerini daha üst seviyeye çıkardığına değinerek, gençlerin zamanlarının büyük bölümünü geçirdiği cep telefonu gibi iletişim araçlarının aynı zamanda bir görsel içerik üretim aracı olarak da değerlendirilebileceğini hatırlattı. Okulda aktif bir sinema kulübü ve öğrenciler tarafından hazırlanan kapsamlı bir sinema dergisini olduğunu ekleyen Has, öğrencilerin sinema sevgisini okulun akademik ve idari personelinin de paylaştığını ve Hisar Sinema Sohbetleri etkinliği ile katılımcıların film kültürü ve film inceleme pratiğini geliştirdiğini ifade etti.

Son Güncelleme: Cuma, 02 Eylül 2022 16:02

Gösterim: 1289


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.