Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencilerine sorgulamaya dayalı etkinlikler yaptıran öğretmenler arasında bilgi ve deneyim paylaşımı için "Scientix Fen ve Matematik Eğitim Konferansı" düzenleyecek.
MEB'den yapılan yazılı açıklamaya göre, öğrencilerine fen ve matematik eğitiminde sorgulamaya dayalı etkinlikler yaptıran öğretmenler arasında bilgi ve deneyim paylaşımı için "Scientix Fen ve Matematik Eğitim Konferansı" düzenlenecek.15-16 Haziran tarihlerinde Başkent Öğretmenevinde gerçekleştirilecek konferansa çeşitli illerden yaklaşık 180 öğretmen katılacak.
MEB Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü, Scientix Projesi'ne Mart 2014'de "Ulusal Destek Noktası" olarak dahil olmuştu.
Scientix Projesi, Avrupa ülkelerinde sorgulamaya dayalı fen ve matematik eğitimini "Scientix Portalı" aracılığıyla yaygınlaştırmayı amaçlıyor.
Scientix Portalına "http://scientix.eu" adresinden ulaşılabiliyor. Portalda, fen ve matematik öğretmenlerinin derslerinde kullanabilecekleri, öğrencilerin bilimsel düşünme ve araştırma yapma becerilerini geliştirmeye yönelik sorgulamaya dayalı projeler ve ders materyalleri paylaşılıyor.
Fatih Projesine destek
Konferans sonrasında, öğretmenlerin hazırladığı ders etkinliği sunumları Eğitim Bilişim Ağı (EBA) Portalından yayımlanacak ve bu sayede Eğitimde FATİH Projesi'ne içerik desteği sağlanacak.
FATİH Projesi sayesinde okullardaki bütün öğretmen ve öğrenciler Scientix Portalında yayımlanan Fen ve Matematik Eğitimi Projeleri ve ders materyalleri imkanlarından faydalanabilecek.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanlığı, öğrencilerine sorgulamaya dayalı etkinlikler yaptıran öğretmenler arasında bilgi ve deneyim paylaşımı için "Scientix Fen ve Matematik Eğitim Konferansı" düzenleyecek.
MEB'den yapılan yazılı açıklamaya göre, öğrencilerine fen ve matematik eğitiminde sorgulamaya dayalı etkinlikler yaptıran öğretmenler arasında bilgi ve deneyim paylaşımı için "Scientix Fen ve Matematik Eğitim Konferansı" düzenlenecek.15-16 Haziran tarihlerinde Başkent Öğretmenevinde gerçekleştirilecek konferansa çeşitli illerden yaklaşık 180 öğretmen katılacak.
MEB Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü, Scientix Projesi'ne Mart 2014'de "Ulusal Destek Noktası" olarak dahil olmuştu.
Scientix Projesi, Avrupa ülkelerinde sorgulamaya dayalı fen ve matematik eğitimini "Scientix Portalı" aracılığıyla yaygınlaştırmayı amaçlıyor.
Scientix Portalına "http://scientix.eu" adresinden ulaşılabiliyor. Portalda, fen ve matematik öğretmenlerinin derslerinde kullanabilecekleri, öğrencilerin bilimsel düşünme ve araştırma yapma becerilerini geliştirmeye yönelik sorgulamaya dayalı projeler ve ders materyalleri paylaşılıyor.
Fatih Projesine destek
Konferans sonrasında, öğretmenlerin hazırladığı ders etkinliği sunumları Eğitim Bilişim Ağı (EBA) Portalından yayımlanacak ve bu sayede Eğitimde FATİH Projesi'ne içerik desteği sağlanacak.
FATİH Projesi sayesinde okullardaki bütün öğretmen ve öğrenciler Scientix Portalında yayımlanan Fen ve Matematik Eğitimi Projeleri ve ders materyalleri imkanlarından faydalanabilecek.
Son Güncelleme: Cumartesi, 13 Haziran 2015 00:36
Gösterim: 1129
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, okul yöneticilerinin görevlendirilmelerine ilişkin yönetmeliğin iptaliyle ilgili açıklama yaptı.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, "Danıştayın okul yöneticilerinin görevlendirilmelerine ilişkin yönetmelikle ilgili yürütmeyi durdurma kararının sistemi nasıl etkileyeceği" sorusu üzerine şunları söyledi:
"Konuyla ilgili olarak bütün illere bugün itibarıyla yazıyı gönderdik. Yürütmenin durdurulması kararı doğrultusunda yapılması gerekenleri, illere resmi yazıyla bildirdik. Onun dışında, bu karardan kimlerin ne kadar nasıl etkileneceği ve Bakanlık olarak hukuken ne yapmamız gerektiği konusunda hukuk müşavirliğimiz gerekli çalışmayı yapıyor. Bu çalışma yapıldıktan sonra size ayrıntılı olarak açıklamayı yaparız."
MEB'den idareci görevlendirme süreci yazısı
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun eğitim kurumu yöneticilerinin görevlendirilmelerine ilişkin yönetmeliğin bazı hükümleri hakkında yürütmenin durdurulması kararının ardından, takvime göre bugün itibarıyla tamamlanacak olan müdürlük görev süresinin uzatılmasına ilişkin değerlendirme sürecinin, 17 Haziran 2015'e kadar uzatıldığını duyurdu.
MEB tarafından illere gönderilen yazıda, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun eğitim kurumu yöneticilerinin görevlendirilmelerine ilişkin yönetmeliğin bazı hükümleri hakkında yürütmenin durdurulması kararı verdiği ifade edildi.
Alınan bu karar üzerine yapılması gerekenlerin anlatıldığı yazıda, söz konusu karara ilişkin, "Karar, müdürlük görev süresinin uzatılmasına ilişkin değerlendirme sürecinde ilçe milli eğitim müdürü, eğitim kurumundan sorumlu şube müdürü ve insan kaynaklarından sorumlu şube müdürünün değerlendireceği okul müdürü ile en az altı ay süreyle çalışmış olması gerektiği, müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı görevlendirmelerinin sadece okul müdürünün teklifi üzerine yapılmasının doğru olmadığı, duyuru ve değerlendirme ölçütleri konularak yapılması gerektiği yönündedir" bilgisi paylaşıldı.
"Bu karar karşısında, takvime göre 12 Haziran 2015 (bugün) itibarıyla tamamlanacak olan müdürlük görev süresinin uzatılmasına ilişkin değerlendirme sürecinin, 17 Haziran 2015'e kadar uzatıldığının" bildirildiği yazıda, şunlar kaydedildi:
"Bu süreçte, değerlendirme süresinin son günü olan 12 Haziran 2015 (bugün) itibarıyla değerlendireceği okul müdürü ile en az altı ay süreyle çalışmamış durumda olan ilçe milli eğitim müdürü, eğitim kurumundan sorumlu şube müdürü ve insan kaynaklarından sorumlu şube müdürlerinin değerlendirme dışı tutulması sağlanacaktır. Bu amaçla, 'Değerlendirme Yapacak Kişileri Değiştirme' ekranında silme yetkisi verilecektir.
Bu durumda eksik kalacak değerlendirmeler, yönetmelikte belirlendiği gibi mevcut değerlendiricilerin değerlendirmelerinin yüzlük sisteme uyarlanması yoluyla yapılmış olacaktır.
Müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı görevlendirmeleri, yönetmelikte yargı kararı doğrultusunda yapılacak değişikliğin yürürlüğe konulmasından sonra yapılacak; dolayısıyla o zamana kadar bu kapsamda herhangi bir görevlendirme yapılmayacaktır. Takvime bağlı diğer işlemlerin zamanında yapılabilmesi için sürecin daha fazla uzatılması mümkün bulunmamaktadır. Bu bakımdan işlemlerin zamanında ve doğru şekilde sonuçlandırılması için gerekli hassasiyetin gösterilmesi önem arz etmektedir."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, okul yöneticilerinin görevlendirilmelerine ilişkin yönetmeliğin iptaliyle ilgili açıklama yaptı.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, "Danıştayın okul yöneticilerinin görevlendirilmelerine ilişkin yönetmelikle ilgili yürütmeyi durdurma kararının sistemi nasıl etkileyeceği" sorusu üzerine şunları söyledi:
"Konuyla ilgili olarak bütün illere bugün itibarıyla yazıyı gönderdik. Yürütmenin durdurulması kararı doğrultusunda yapılması gerekenleri, illere resmi yazıyla bildirdik. Onun dışında, bu karardan kimlerin ne kadar nasıl etkileneceği ve Bakanlık olarak hukuken ne yapmamız gerektiği konusunda hukuk müşavirliğimiz gerekli çalışmayı yapıyor. Bu çalışma yapıldıktan sonra size ayrıntılı olarak açıklamayı yaparız."
MEB'den idareci görevlendirme süreci yazısı
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun eğitim kurumu yöneticilerinin görevlendirilmelerine ilişkin yönetmeliğin bazı hükümleri hakkında yürütmenin durdurulması kararının ardından, takvime göre bugün itibarıyla tamamlanacak olan müdürlük görev süresinin uzatılmasına ilişkin değerlendirme sürecinin, 17 Haziran 2015'e kadar uzatıldığını duyurdu.
MEB tarafından illere gönderilen yazıda, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun eğitim kurumu yöneticilerinin görevlendirilmelerine ilişkin yönetmeliğin bazı hükümleri hakkında yürütmenin durdurulması kararı verdiği ifade edildi.
Alınan bu karar üzerine yapılması gerekenlerin anlatıldığı yazıda, söz konusu karara ilişkin, "Karar, müdürlük görev süresinin uzatılmasına ilişkin değerlendirme sürecinde ilçe milli eğitim müdürü, eğitim kurumundan sorumlu şube müdürü ve insan kaynaklarından sorumlu şube müdürünün değerlendireceği okul müdürü ile en az altı ay süreyle çalışmış olması gerektiği, müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı görevlendirmelerinin sadece okul müdürünün teklifi üzerine yapılmasının doğru olmadığı, duyuru ve değerlendirme ölçütleri konularak yapılması gerektiği yönündedir" bilgisi paylaşıldı.
"Bu karar karşısında, takvime göre 12 Haziran 2015 (bugün) itibarıyla tamamlanacak olan müdürlük görev süresinin uzatılmasına ilişkin değerlendirme sürecinin, 17 Haziran 2015'e kadar uzatıldığının" bildirildiği yazıda, şunlar kaydedildi:
"Bu süreçte, değerlendirme süresinin son günü olan 12 Haziran 2015 (bugün) itibarıyla değerlendireceği okul müdürü ile en az altı ay süreyle çalışmamış durumda olan ilçe milli eğitim müdürü, eğitim kurumundan sorumlu şube müdürü ve insan kaynaklarından sorumlu şube müdürlerinin değerlendirme dışı tutulması sağlanacaktır. Bu amaçla, 'Değerlendirme Yapacak Kişileri Değiştirme' ekranında silme yetkisi verilecektir.
Bu durumda eksik kalacak değerlendirmeler, yönetmelikte belirlendiği gibi mevcut değerlendiricilerin değerlendirmelerinin yüzlük sisteme uyarlanması yoluyla yapılmış olacaktır.
Müdür başyardımcısı ve müdür yardımcısı görevlendirmeleri, yönetmelikte yargı kararı doğrultusunda yapılacak değişikliğin yürürlüğe konulmasından sonra yapılacak; dolayısıyla o zamana kadar bu kapsamda herhangi bir görevlendirme yapılmayacaktır. Takvime bağlı diğer işlemlerin zamanında yapılabilmesi için sürecin daha fazla uzatılması mümkün bulunmamaktadır. Bu bakımdan işlemlerin zamanında ve doğru şekilde sonuçlandırılması için gerekli hassasiyetin gösterilmesi önem arz etmektedir."
Son Güncelleme: Cuma, 12 Haziran 2015 17:06
Gösterim: 2208
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ) Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu'nu (BESYO) bitiren Merve Özsuveren ile Ersan Bozkurt, mezuniyet töreninin ardından aynı salonda kıyılan nikahla evlendi.
KMÜ BESYO'da gerçekleştirilen diploma törenine katılan davetliler, törenin bittiğini düşünürken bir sürprizle karşılaştı.
Üniversitede dört yıl boyunca birlikte eğitim gören ve mezuniyetlerinde hayatlarını birleştirme kararı alan Özsuveren ile Bozkurt, harman dalı oyun havası ile sahneye çıktı.
Arkadaşları ve hocalarının şahitliğinde nikahları kıyılan çift, hem üniversiteden mezun olmanın hem de evliliğe adım atmanın heyecanını yaşadı.
Nikahın ardından salondakiler çifti uzun süre alkışladı https://edmedicom.com.
Özsuveren ile Bozkurt, tören sonrası kutlamaları kabul ederek, davetlilerle ve arkadaşlarıyla hatıra fotoğrafı çektirdi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi (KMÜ) Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu'nu (BESYO) bitiren Merve Özsuveren ile Ersan Bozkurt, mezuniyet töreninin ardından aynı salonda kıyılan nikahla evlendi.
KMÜ BESYO'da gerçekleştirilen diploma törenine katılan davetliler, törenin bittiğini düşünürken bir sürprizle karşılaştı.
Üniversitede dört yıl boyunca birlikte eğitim gören ve mezuniyetlerinde hayatlarını birleştirme kararı alan Özsuveren ile Bozkurt, harman dalı oyun havası ile sahneye çıktı.
Arkadaşları ve hocalarının şahitliğinde nikahları kıyılan çift, hem üniversiteden mezun olmanın hem de evliliğe adım atmanın heyecanını yaşadı.
Nikahın ardından salondakiler çifti uzun süre alkışladı https://edmedicom.com.
Özsuveren ile Bozkurt, tören sonrası kutlamaları kabul ederek, davetlilerle ve arkadaşlarıyla hatıra fotoğrafı çektirdi.
Son Güncelleme: Perşembe, 11 Haziran 2015 16:47
Gösterim: 1201
Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 17 milyon 559 bin öğrenci, bugün karne alacak ve 3 ay sürecek yaz tatiline girecek.
Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim okullarındaki 17 milyon 559 bin 989 öğrenci, bugün karne alacak ve 3 ay sürecek yaz tatiline girecek.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Ankara'da Mitat Enç Görme Engelliler Okulunda düzenlenecek törenle öğrencilere karnelerini dağıtacak.
İlkokul, ortaokul ve lise son sınıf öğrencileri mezuniyetin yanı sıra yaz tatilinde sınav ve kayıt heyecanı yaşayacak.
Liseye kayıt yaptıracak öğrenciler için Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi (TEOG) kapsamında, 8. sınıf öğrencilerine yönelik gerçekleştirilen merkezi ortak sınav sonuçlarına göre belirlenen Yerleştirmeye Esas Puanlar (YEP), 24 Haziran'da ilan edilecek. Merkezi sınav puanlarının tamamını veya bir kısmını kullanarak yapılacak özel okullara kayıt işlemleri ise 24 Haziran-5 Temmuz'da tamamlanacak. Güzel sanatlar lisesi ve spor liselerine öğrenci kayıtları da 10 Temmuz'da yapılacak. Öğrencilerin liselere yerleştirme işlemleri için 6-16 Temmuz'da saat 13.00'e kadar tercihler alınacak. Yerleştirme sonuçları, 14 Ağustos'ta ilan edilecek.
Üniversite adayı lise son sınıf öğrencilerinin katılacağı Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) ise 13-14 Haziran, 20-21 Haziran'da 5 oturum halinde gerçekleştirilecek.
Yeni eğitim öğretim yılı
Gelecek eğitim öğretim yılının ilk zili, 14 Eylül Pazartesi çalacak. Okul öncesi, ilkokul birinci sınıf, ortaokulve imam hatip ortaokullarının 5. sınıflarındaki öğrenciler ise uyum programına, 7-11 Eylül'te alınacak. Birinci dönemin 22 Ocak'ta sona ermesiyle öğrenciler, 25 Ocak-5 Şubat'ta yarı yıl tatiline girecek. İkinci dönem ise 8 Şubat 2016 Pazartesi günü başlayacak ve 10 Haziran 2016 Cuma günü sona erecek.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim okullarındaki yaklaşık 17 milyon 559 bin öğrenci, bugün karne alacak ve 3 ay sürecek yaz tatiline girecek.
Okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim okullarındaki 17 milyon 559 bin 989 öğrenci, bugün karne alacak ve 3 ay sürecek yaz tatiline girecek.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Ankara'da Mitat Enç Görme Engelliler Okulunda düzenlenecek törenle öğrencilere karnelerini dağıtacak.
İlkokul, ortaokul ve lise son sınıf öğrencileri mezuniyetin yanı sıra yaz tatilinde sınav ve kayıt heyecanı yaşayacak.
Liseye kayıt yaptıracak öğrenciler için Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi (TEOG) kapsamında, 8. sınıf öğrencilerine yönelik gerçekleştirilen merkezi ortak sınav sonuçlarına göre belirlenen Yerleştirmeye Esas Puanlar (YEP), 24 Haziran'da ilan edilecek. Merkezi sınav puanlarının tamamını veya bir kısmını kullanarak yapılacak özel okullara kayıt işlemleri ise 24 Haziran-5 Temmuz'da tamamlanacak. Güzel sanatlar lisesi ve spor liselerine öğrenci kayıtları da 10 Temmuz'da yapılacak. Öğrencilerin liselere yerleştirme işlemleri için 6-16 Temmuz'da saat 13.00'e kadar tercihler alınacak. Yerleştirme sonuçları, 14 Ağustos'ta ilan edilecek.
Üniversite adayı lise son sınıf öğrencilerinin katılacağı Lisans Yerleştirme Sınavları (LYS) ise 13-14 Haziran, 20-21 Haziran'da 5 oturum halinde gerçekleştirilecek.
Yeni eğitim öğretim yılı
Gelecek eğitim öğretim yılının ilk zili, 14 Eylül Pazartesi çalacak. Okul öncesi, ilkokul birinci sınıf, ortaokulve imam hatip ortaokullarının 5. sınıflarındaki öğrenciler ise uyum programına, 7-11 Eylül'te alınacak. Birinci dönemin 22 Ocak'ta sona ermesiyle öğrenciler, 25 Ocak-5 Şubat'ta yarı yıl tatiline girecek. İkinci dönem ise 8 Şubat 2016 Pazartesi günü başlayacak ve 10 Haziran 2016 Cuma günü sona erecek.
Son Güncelleme: Cuma, 12 Haziran 2015 10:43
Gösterim: 1675
Eğitim-İş Sendikası bir eğitim-öğretim yılı daha sona ererken eğitimde yaşanan sorunları bir rapor haline getirdi. İşte sendikanın raporuna göre eğitimin durumu:
2014-2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI DEĞERLENDİRME RAPORU
Eğitim biliminin en temel ilkelerine aykırı düzenlemelerde ısrarını sürdüren Milli Eğitim Bakanlığı, 2014-2015 eğitim-öğretim yılında da eğitimi niteliksizliğe ve düzensizliğe sürükleyerek çocuklarımızın geleceği ile oynamıştır. AKP iktidarının cumhuriyetimizin 90 yıllık eğitim birikimini yok sayarak uygulamaya koyduğu 4+4+4 düzenlemesi, daha üçüncü yılında yalnız eğitim açısından değil, içerdiği amaçlar ve yaratılmak istenen insan modeli yönünden de tam bir yıkım yasasına dönüşmüştür.
Eğitimde yıllardır acil çözüm bekleyen sorunları bir tarafa bırakan Milli Eğitim Bakanlığı, “dindar ve kindar nesil” yetiştirme hedefine uygun olarak dini eğitimi yaygınlaştırmaya çalışmıştır.
Her okulda mescit açma zorunluluğunun getirilmesi, anaokulu dahil ortaokullarda ve liselerde başörtüsünün serbest bırakılması, AİHM’nin zorunlu din dersleri ile ilgili kararına rağmen 19. Milli Eğitim Şurası’nda alınan tavsiye kararıyla seçmeli din derslerinin ilkokul 1, 2 ve 3. sınıflar ve anaokullarında dayatılması, okulların imam hatibe dönüştürülmesinden istenen sonuç alınamaması üzerine normal okullar içinde imam hatip sınıflarının açılması, öğrencileri imam hatiplere yönlendirme uygulamaları, belirli gün ve haftalara dini günlerin eklenmesi ve 19. Milli Eğitim Şurası’nda alınan kararlar, eğitimin “tek din, tek mezhep” anlayışına göre nasıl biçimlendirildiğini ortaya koymuştur. Karma eğitim fiilen ortadan kaldırılmaya çalışılmış birçok okulda, kız ve erkek öğrenciler ayrılmış, erkek öğrenciler sabahçı, kız öğrenciler ise öğlenci olarak eğitim görmüştür.
Yine Osmanlıcanın okullarda zorunlu olarak okutulması tartışmaya açılmış, alfabede yapılan devrime karşı bir konum alınmıştır.
Başta öğretmen yetiştirme problemleri olmak üzere, personel istihdam sorunları, derslik açıkları, fiziki ortam yetersizlikleri, kalabalık sınıflar, öğretmensiz okullar, bilimsellikten, sanattan, spordan uzak programlar ve plansız uygulamalar sonucunda sorunlar katlanarak artmış, eğitim sistemimiz çökertilmiş, eğitim emekçileri, öğrenciler ve veliler mağdur edilmiştir.
AKP iktidarı 2014-2015 Eğitim Öğretim Yılında da eğitim sistemimizi bir yandan gericileştirme öte yandan da tam bir işletme mantığıyla ticarileştirme ve yerelleştirme çalışmalarını hızla sürdürmüştür.
Okulöncesi Eğitim Gözden Çıkarıldı
Zorunlu ilköğretime başlama yaşının bir yıl erkene alınması, okulöncesi eğitimin zorunlu eğitimin dışına çıkarılması çocuğun gelişim ve eğitimine ilişkin olumsuz sonuçlarını kısa sürede ortaya çıkarmıştır.
2011-2012 eğitim öğretim yılında, 5 yaş grubunda okulöncesi eğitimde okullaşma oranı % 65,69 iken, 2012-2013 eğitim öğretim yılında bu oran % 39,72’ye düşmüş, 2013-2014 eğitim öğretim yılında ise ilkokula başlama yaşının 66 aydan 69 aya çekilmesi nedeniyle bir önceki yıla göre çok az bir artışla % 42,54’e çıkmıştır. Bu yıl ise 5 yaş grubu çocukların % 53.78’i okul öncesi eğitim almaktadır.
MEB’in 2010-2014 Stratejik Planı’nda hedef, “Okul öncesi eğitimde okullaşma oranını plan dönemi sonuna kadar % 70’in üstüne çıkarmak” şeklinde belirlenmesine rağmen, okulöncesi eğitimde okullaşma oranı, 4+4+4 düzenlemesiyle birlikte gerilemiştir.
Okul öncesi eğitimde, okul öncesi çağdaki öğrencilerin zorla ilkokula kaydedilmesi nedeniyle okul ve öğrenci ve öğretmen sayılarında da azalma meydana gelmiştir. 4+4+4 uygulamasından önce 2011-2012 eğitim öğretim yılında 28.625 olan okul öncesi eğitim veren okul sayısı, 2014-2015 eğitim öğretim yılında 26.972’ye düşmüş, öğrenci sayısı ise 1.169.556’dan 1.156.661’e gerilemiştir.
Okulöncesi Eğitimde Okul, Öğrenci ve Öğretmen Sayıları
|
Eğitim Yılı |
Okul |
Öğrenci Toplam |
Öğrenci Kız |
Öğrenci Erkek |
Öğretmen |
|
2011/'12 |
28.625 |
1.169.556 |
562.504 |
607.052 |
55.883 |
|
2012/'13 |
27.197 |
1.077.933 |
515.754 |
562.179 |
62.933 |
|
2013/'14 |
26.698 |
1.059.495 |
504.301 |
555.194 |
63.327 |
|
2014/’15 |
26.972 |
1.156.661 |
549.414 |
607.247 |
68.038 |
Kaynak: Milli Eğitim İstatistikleri, Örgün Eğitim 2014/2015
Okullaşma Oranı Düştü
Eğitimin temel sorunlarından biri olan okullaşma oranlarındaki yetersizlik çözülememiştir. İstatistiklere göre, ilkokul ve ortaokulda okullaşma oranlarında belirgin bir düşüş yaşanmıştır. 2013-2014 eğitim öğretim yılında okullaşma oranı ilkokullarda % 99.57, ortaokullarda % 94.52 iken, bu yıl bu oranlar ilkokullarda % 96.30’a, ortaokullarda % 94.35’e düşmüştür. Geçtiğimiz yıl % 99.61 olarak gerçekleşen kız çocuklarının okullaşma oranı ise bu yıl % 96.57’ye gerilemiştir.
Derslik Başına Düşen Öğrenci Sayısı Yüksektir
MEB’in istatistikleri, derslik başına düşen öğrenci sayısının geçen yıllara göre az da olsa düşmekle birlikte, özellikle göç alan illerde hala ortalamanın üstünde kalabalık sınıflar bulunduğunu ortaya koymuştur. Resmi okullara baktığımızda, ilkokullarda derslik başına düşen öğrenci sayısı ortalama 23, ortaokullarda 34, liselerde ise 30’dur.
Çocuk İşçiliğin Önü Açıldı
MEB istatistikleri, son yıllarda sermayenin kalifiye ve ucuz işgücü ihtiyacına bağlı olarak meslek liselerinin sayısında da artış olduğunu ortaya koymuştur. Türkiye genelindeki toplam 9 bin 61 lisenin yarısından fazlası yani 5 bin 106’sı mesleki ve teknik lisedir. Özel meslek lisesi sayısı ise 429’a çıkarken, geçen yıl bu okullarda okuyan öğrenci sayısı 56 bin 53’ten bu yıl verilen teşviklerle 75 bin 890’a yükselmiştir.
Bu okullarda okuyan öğrenciler daha öğrencilik yıllarından itibaren düşük ücretle işçi olarak çalıştırılmaktadır. “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” sloganıyla sermayenin resmi kurumlarla düzenlediği kampanyalar, özel meslek lisesi açacak iş adamlarına teşvik verilmesi uygulaması nitelikli çocuk işçiler yaratmak içindir.
Eğitim sistemi sermayenin çıkarları doğrultusunda şekillendirildi
MEB istatistiklerine göre ülke genelinde, 59 bin 509 okul bulunuyor. 4+4+4 düzenlemesi öncesi 2011-2012 eğitim öğretim yılında 4 bin 664 özel okulda 535 bin 788 öğrenci eğitim görürken, geçtiğimiz yıl 6 bin 710 özel okulda, 698 bin 912 öğrenci eğitim görmüştür. Bu yıl ise 7 bin 474 özel okulda 823 bin 515 öğrenci eğitim görmektedir.
|
Eğitim kademesi |
Okul/ Kurum |
Öğrenci Sayısı |
Öğretmen Sayısı |
Derslik |
||
|
Toplam
|
Erkek |
Kadın |
Toplam |
Toplam |
||
|
Örgün eğitim toplamı |
59.509 |
17.559.989 |
9.047.704 |
8.512.285 |
919.393 |
589.902 |
|
Örgün Eğitim (Resmi) |
52.033 |
14.950.897 |
7.671.350 |
7.279.547 |
829.077 |
528.674 |
|
Örgün Eğitim (Özel) |
7.474 |
823.515 |
438.850 |
384.665 |
90.316 |
61.228 |
Özel okulların sayısı, geçen yıla göre % 11.38 oranında, 2011-2012 eğitim öğretim yılına göre de % 60.2 oranında artmıştır. Ortaya çıkan tablo, AKP hükümetinin eğitim sistemini sermaye sınıfının çıkarları doğrultusunda nasıl şekillendirdiğini ve eğitim sistemindeki ayrışmayı gözler önüne sermektedir. MEB’in istatistikleri, özel okulları doğrudan kamu kaynaklarıyla destekleyen AKP’nin eğitimi kamusal bir hizmet olmaktan çıkarma amacını ortaya koymuştur.
Yine AKP döneminde sayıları yaklaşık 4 bine ulaşan ve 1 milyon 220 bin öğrenciyi sınavlara hazırlayan dershaneler, geçtiğimiz Mart ayında dershanelerin kapatılmasıyla ilgili düzenlemenin yasalaşmasıyla birlikte, 1 Eylül 2015 tarihinden sonra ya kapatılacak ya da temel lise adı altında eğitim verecek. MEB’in son rakamlarına göre 3 bin 300 dershaneden %60’ı okula dönüşmek için başvurdu. 2 bin 36 dershanenin dönüşüm başvurusu kabul edildi. Sadece tabela değişikliğiyle dönüşümü “Temel lise” adı altında gerçekleştirecek bu liselerde, yine dershanecilik faaliyeti yapılacak, dershaneler özel okullara değil, tüm özel okullar dershanelere dönüştürülecektir.
İmam Hatiplerin Sayısında Patlama Yaşandı
4+4+4 kesintili eğitim modelinde, yeniden ortaokul olarak düzenlenen ikinci 4 yıllık eğitime mesleki yönlendirmeyi erken yaşa çekme gerekçe olarak sunulmuştu. Ancak üç yıllık uygulamadan da anlaşıldığı gibi hükümetin amacı mesleki yönlendirme değil bütün okulları imam hatip okullarına dönüştürmektir.
İmam hatip ortaokullarının yeniden açılması ve birçok genel lisenin imam hatip lisesine dönüştürülmesiyle, bu okulların sayısında inanılmaz bir artış yaşanmıştır.
MEB’in istatistiklerine göre Türkiye genelinde imam hatip ortaokulu sayısı bir yılda 1361’den 1597’ye, imam hatip lisesi sayısı ise 854’ten 1017’ye çıktı. İmam hatip lisesi öğrenci sayısı 546 bin, imam hatip ortaokulu öğrenci sayısı ise 385 bin oldu. Geçen yıla göre ortaokul ve lise ile birlikte imam hatipli sayısı yaklaşık 658 binden yaklaşık 932 bine yükseldi.
Yine imam hatip ortaokullarında görev yapan öğretmen sayısı 11 bin 408’den 17 bin 325’e, derslik sayısı ise 7 bin 134’ten 10 bin 385’e çıkmıştır.
İmam hatip ortaokullarında 22 öğrenciye bir öğretmen düşüyor. Derslik ve öğretmen ihtiyacının hat safhaya ulaştığı ülkemizde imam hatiplerin öğretmen kadrosu bakımından avantajlı olması dikkat çekicidir.
Ortaöğretimde öğrenciler açık liseye yöneliyor
AKP hükümeti tarafından 4+4+4 düzenlemesi “zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması” girişimi olarak sunuldu. Oysa MEB’in 2014-2015 istatistikleri ortaöğretim çağındaki çocukların örgün eğitimden koparak açık liseye yönlendiğini ortaya koymuştur. İstatistiklere göre, mesleki açıköğretim lisesi de dahil olmak üzere açıköğretim lisesinde okuyan toplam öğrenci sayısı 1.470.434’tür. Bu sayı geçen yıl 1 milyon 306 bin 994 iken 4+4+4 düzenlemesi öncesi 2011-2012 eğitim öğretim yılında ise 940 bin 268’di. Liseye devam eden öğrencilerin yüzde 32’si açık liseye kayıtlıdır.
Taşımalı eğitim uygulamasındaki artış sürmektedir
6287 sayılı Yasa hazırlanırken gerekçe olarak kesintisiz 8 yıllık eğitim nedeniyle kırsal kesimde pek çok köy okulunun işlevsiz kaldığı, fizikî şartların yetersiz olduğu, yatılı bölge okullarına ya da taşımalı eğitim merkezi olan okullara öğrencilerin taşınması için tahsis edilen servislerin uzun mesafeleri kat ettiği ve öğrencilerin bu yolculukta çektiği eziyetler ileri sürülmüştü.
Ayrıca kırsal bölgelerdeki ailelerin küçük kızlarını bu şartlardaki taşımalı eğitime
vermeleri konusunda ciddi şikâyetleri olduğunu ve bu uygulamanın okullaşma, özellikle
de kız çocuklarının eğitimi adına sorunlara kaynaklık ettiği ifade edilmişti. Oysa 2014-2015 eğitim öğretim yılında taşımalı eğitim artarak devam etmiştir.
2012-2013 eğitim öğretim yılında taşınan öğrenci sayısı 801 bin 708 iken, 2013-2014 eğitim öğretim yılında toplam 23 bin 880 okul, 10 bin 551 merkez okula taşınırken taşınan ilkokul ve ortaokul öğrenci sayısı 825 bin 90’a çıkmıştır. 2014-2015 eğitim öğretim yılında ise 27 bin 921 okul, 10 bin 748 merkez okula taşınmaktadır. Taşınan öğrenci sayısı ise 850 405’tir.
İkili Eğitim Sorunu Hala Çözülememiştir
Yıllardır sınıf mevcutlarının azaltılması ve tekli öğretime geçilmesi hedeflenmekte ancak 4+4+4 düzenlemesi ve artan sınıf mevcutları nedeniyle okulların önemli bir bölümü ikili eğitime zorlanmaktadır. 2014-2015 eğitim öğretim yılında tam gün öğretime başlayan okulların önemli bir bölümü ikili öğretime geçmek durumunda kalmıştır.Türkiye genelinde ilköğretimde 9919 okulda, liselerde 1085 okulda olmak üzere toplam 11.004 okulda ikili eğitim yapılmaktadır.
Bütçede Yatırıma Yer Yok
Özel öğretimi özendirmek için özel okulları doğrudan kamu kaynaklarıyla destekleyen siyasi iktidar, “kaynak yok” bahanesiyle devlet okullarına, kamusal eğitime yeterli bütçe ayırmamıştır.
AKP Hükümeti, bu yıl da sadece zorunlu harcamaları karşılayan bir bütçe hazırlayarak eğitim harcamalarının yükünü yine velilerin ve hayırsever vatandaşların sırtına yüklemiştir.
2014 yılında 55 milyar 704 milyon 817 bin 610 TL olan MEB bütçesi, artan okul, derslik, öğretmen ihtiyacı ve altyapı sorunlarına rağmen 2015 yılı için 62 milyar TL olarak belirlenmiştir.
Bütçeden eğitime ayrılan pay artırılmış gibi görünse de MEB bütçesinin büyük bölümü personel giderlerine (% 78) ayrılmıştır. Bütçeden, yatırımlara ayrılan pay sürekli düşmüş, 1997-1998 eğitim öğretim yılında MEB bütçesinden yatırımlara % 30, 2002’de yatırımlara % 17 pay ayrılırken 2015’te bu oran % 8,86’lara gerilemiştir. MEB bütçesinin GSMH’ya oranı % 3.25’iken dünya ortalaması % 5’tir. Ülkemizde öğrenci başına harcama 3500 dolar, OECD ülkelerinde ise 10 bin dolardır.
Bu haliyle Türkiye, 2015 yılında da milli eğitime ayırdığı bütçe açısından OECD ülkelerinin gerisinde kalmış, eğitime en az pay ayıran ülkeler arasında yer almaktan kendini kurtaramamıştır. Öngörülen milli eğitim bütçesiyle parasız, nitelikli ve herkese eğitim anlayışının yaşama geçirilmesi mümkün değildir.
Fatih Projesi Çöktü
AKP iktidarının “çağ açıp, çağ kapatacak” diye tanımladığı ve 2011 yılında başlattığı büyük bir rant projesi olan Fatih Projesi çökmüştür.
Projeyi eğitim alanında yarattığı tahribatın üzerine örtmek için kullanan AKP hükümeti, 2014’te bitirilmesi öngörülen projenin ancak % 10’unu hayata geçirilebildi. 18 milyon 228 bin 936 öğrenci ve öğretmene tablet bilgisayar dağıtımı yapılması gerekirken sadece 731 bin 503 yani % 4,01 öğrenci ve öğretmene dağıtım yapılabildiği ortaya çıktı. 620 bin dersliğin etkileşimli tahta ile donatılması gerekirken sadece 84 bin 921 derslikte donatım yapıldı. % 13,69 oranında dersliğe etkileşimli tahta ulaştırılabildi.
Eğitim Çalışanları Borç Batağında
Öğretmenlerin toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük hakları, AKP iktidarı döneminde ciddi şekilde gerilemiştir. Eğitim sisteminde yaşanan köklü değişiklikler, 4+4+4 gerici eğitim yasasıyla Öğretim Birliği’ne vurulan darbe, okul dönüşümleri, siyasi kadrolaşma, yandaş yönetici atama gayreti, eğitimin dini referanslara göre şekillendirilmek istenmesi öğretmenlerin yaşadığı sorunları daha da derinleştirmiştir.
Öğretmen yetiştirme süreci siyasallaştırılarak çökertilmiş, öğretmenliğin saygınlığı da bundan büyük zarar görmüştür. Son yıllarda siyasi iktidar tarafından öğretmenlik mesleğinin itibarını zedeleyen söylem ve tutumların süreklilik kazanması, Alo 147 gibi isimsiz ihbar hatlarının kurulması, öğretmene yönelik şiddet eylemlerini artırmıştır. Bu tür olaylar sonucunda hayatını kaybeden ya da ciddi sağlık problemleri yaşayan öğretmenler bulunmaktadır.
Eğitim-İş’in “Öğretmenlerin gelirlerine ilişkin öğretmen görüşleri” adlı araştırma sonuçları öğretmenlerin karşı karşıya olduğu ekonomik sorunları ortaya koymuştur. Araştırmaya katılan öğretmenlerin % 73’ü gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle mesleğine motive olamadığını, % 61’i gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle psikolojik sorunlar yaşadığını, % 69’u ise daha çok para kazanacağı bir iş imkanı olursa öğretmenliği bırakacağını belirtmiştir. Öğretmenlerin yüzde 81’i kredi kartına, yüzde 79’u bankaya, yüzde 41’i esnafa, % 39’u ise şahıslara borcu olduğunu belirtirken, % 40’ı ise annesinden ve babasından maddi destek aldığını belirtmiştir.
Yandaş Yöneticilerden Sonra Yandaş Öğretmen Dönemi
Öte yandan, tamamen yandaşlarını kayırma amacını taşıyan, değerlendirme ölçütleri belli olmayan bir mülakat yöntemiyle yöneticiler kıyıma uğratılmıştır. İktidarın taşeronluğunu yapan Hükümet-Sen kendi kadrolarına yer açabilmek için bu kıyımda etkin rol almıştır. Çağdaş, ilerici, devrimci, Atatürkçü yöneticiler tasfiye edilerek AKP’nin kapıkulu zihniyetine uygun yöneticiler atanmıştır.
AKP’nin yandaş kadro merakı, yalnızca yöneticilerle sınırlı kalmamış, torba yasayla yandaş öğretmen dönemi de başlatılmıştır. Aday öğretmenlerimiz ilk yıl performans değerlendirmesine tabi tutulacak ve sonra da şaibeli bir "mülakattan" sonra kadro güvencesi kazanabileceklerdir. Aday öğretmenler, okul müdürü maarif müfettişi ve okul müdürünün belirleyeceği bir öğretmen tarafından performans değerlendirmesine alınacak, performans değerlendirmesini geçemeyen öğretmenler yazılı sözlü sınava katılamayacak ve devlet memurluğu ile ilişiği kesilecektir.Mülakatta aranacak temel ölçüt ise yandaşlık olacaktır. Böylece AKP torba yasalarla devlet memurlarının iş güvencelerini ortadan kaldırmaya, kapitalizmin en acımasız emek sömürüsü olan taşeronluk sisteminin içerisine eğitim emekçilerini de almaya çalışmaktadır.
Rotasyon ile Öğretmenler Emekliliğe Zorlanmaktadır
Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenleri çalışma sürelerine bağlı olarak zorunlu rotasyona tabi tutacaktır. Yaşamlarını zor koşullara rağmen sürdürmekte olan öğretmenlerimizi yerlerinden ve okullarından koparacak bu uygulamanın eğitim sistemine hiçbir katkısının olmayacağı açıktır. Öğretmenlerimizin isteği dışında rotasyona tabi tutulması sürgün anlamına gelmektedir ve Bakanlığın bu tür bir dayatma içine girmesi kabul edilemez. Bu uygulama ile yüzbinlerce öğretmenimiz ailelerinden ayrılacak, aile bütünlükleri bozulacak buna bağlı olarak da iş verimleri düşecektir. Böyle bir rotasyon öğretmenlerimizi emekliliğe ve istifaya zorlamak demektir.
Eğitim Yönetiminde Kadının Adı Yok
Türkiye’de örgün eğitimdeki yaklaşık 900 bin öğretmenin % 55'inin kadın olmasına karşın yönetim kademelerinde kadınlar azınlıktadır. Eğitim yönetiminde kadın yok sayılmış, IŞİD mantığı uygulanmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre, 62 bin 333 okul yöneticisinden sadece 6 bin 701’i kadınken, 81 il milli eğitim müdürü içinde sadece bir kadın bulunmaktadır. MEB’in Merkez Teşkilatı’na baktığımızda ise durum yine değişmemektedir. 16 Genel Müdürden sadece 1’i kadın, 91 Daire Başkanından sadece 7’si kadındır.
SONUÇ
Eğitim sisteminin karşı karşıya kaldığı sorunlar, 4+4+4 eğitim sisteminin uygulamaya konulmasının ardından bugün içinden çıkılamaz hale getirilmiştir.
Bilim insanlarının ve eğitim örgütlerinin uyarıları dikkate alınmadan, yeterli hazırlık ve altyapı çalışmaları yapılmadan uygulamaya geçirilen 4+4+4 düzenlemesi eğitim sistemimizde yıkımın adı olmuştur.
Dogma ve hurafelerin belirleyeceği bir toplumsal yapının oluşumuna zemin hazırlayan 4+4+4 düzenlemesi, ülkemize ve ulusumuza daha fazla zarar vermeden kaldırılmalıdır. Zorunlu ve kesintisiz 13 yıllık (1+12) bilimsel, laik ve demokratik bir eğitim yapılması için hızla çalışmalar başlatılmalıdır. Ülkemizin geleceğini oluşturacak yeni kuşaklar, akıl, bilim ve sanat ortamında verilen eğitim sistemiyle yetiştirilmelidir.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Eğitim-İş Sendikası bir eğitim-öğretim yılı daha sona ererken eğitimde yaşanan sorunları bir rapor haline getirdi. İşte sendikanın raporuna göre eğitimin durumu:
2014-2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI DEĞERLENDİRME RAPORU
Eğitim biliminin en temel ilkelerine aykırı düzenlemelerde ısrarını sürdüren Milli Eğitim Bakanlığı, 2014-2015 eğitim-öğretim yılında da eğitimi niteliksizliğe ve düzensizliğe sürükleyerek çocuklarımızın geleceği ile oynamıştır. AKP iktidarının cumhuriyetimizin 90 yıllık eğitim birikimini yok sayarak uygulamaya koyduğu 4+4+4 düzenlemesi, daha üçüncü yılında yalnız eğitim açısından değil, içerdiği amaçlar ve yaratılmak istenen insan modeli yönünden de tam bir yıkım yasasına dönüşmüştür.
Eğitimde yıllardır acil çözüm bekleyen sorunları bir tarafa bırakan Milli Eğitim Bakanlığı, “dindar ve kindar nesil” yetiştirme hedefine uygun olarak dini eğitimi yaygınlaştırmaya çalışmıştır.
Her okulda mescit açma zorunluluğunun getirilmesi, anaokulu dahil ortaokullarda ve liselerde başörtüsünün serbest bırakılması, AİHM’nin zorunlu din dersleri ile ilgili kararına rağmen 19. Milli Eğitim Şurası’nda alınan tavsiye kararıyla seçmeli din derslerinin ilkokul 1, 2 ve 3. sınıflar ve anaokullarında dayatılması, okulların imam hatibe dönüştürülmesinden istenen sonuç alınamaması üzerine normal okullar içinde imam hatip sınıflarının açılması, öğrencileri imam hatiplere yönlendirme uygulamaları, belirli gün ve haftalara dini günlerin eklenmesi ve 19. Milli Eğitim Şurası’nda alınan kararlar, eğitimin “tek din, tek mezhep” anlayışına göre nasıl biçimlendirildiğini ortaya koymuştur. Karma eğitim fiilen ortadan kaldırılmaya çalışılmış birçok okulda, kız ve erkek öğrenciler ayrılmış, erkek öğrenciler sabahçı, kız öğrenciler ise öğlenci olarak eğitim görmüştür.
Yine Osmanlıcanın okullarda zorunlu olarak okutulması tartışmaya açılmış, alfabede yapılan devrime karşı bir konum alınmıştır.
Başta öğretmen yetiştirme problemleri olmak üzere, personel istihdam sorunları, derslik açıkları, fiziki ortam yetersizlikleri, kalabalık sınıflar, öğretmensiz okullar, bilimsellikten, sanattan, spordan uzak programlar ve plansız uygulamalar sonucunda sorunlar katlanarak artmış, eğitim sistemimiz çökertilmiş, eğitim emekçileri, öğrenciler ve veliler mağdur edilmiştir.
AKP iktidarı 2014-2015 Eğitim Öğretim Yılında da eğitim sistemimizi bir yandan gericileştirme öte yandan da tam bir işletme mantığıyla ticarileştirme ve yerelleştirme çalışmalarını hızla sürdürmüştür.
Okulöncesi Eğitim Gözden Çıkarıldı
Zorunlu ilköğretime başlama yaşının bir yıl erkene alınması, okulöncesi eğitimin zorunlu eğitimin dışına çıkarılması çocuğun gelişim ve eğitimine ilişkin olumsuz sonuçlarını kısa sürede ortaya çıkarmıştır.
2011-2012 eğitim öğretim yılında, 5 yaş grubunda okulöncesi eğitimde okullaşma oranı % 65,69 iken, 2012-2013 eğitim öğretim yılında bu oran % 39,72’ye düşmüş, 2013-2014 eğitim öğretim yılında ise ilkokula başlama yaşının 66 aydan 69 aya çekilmesi nedeniyle bir önceki yıla göre çok az bir artışla % 42,54’e çıkmıştır. Bu yıl ise 5 yaş grubu çocukların % 53.78’i okul öncesi eğitim almaktadır.
MEB’in 2010-2014 Stratejik Planı’nda hedef, “Okul öncesi eğitimde okullaşma oranını plan dönemi sonuna kadar % 70’in üstüne çıkarmak” şeklinde belirlenmesine rağmen, okulöncesi eğitimde okullaşma oranı, 4+4+4 düzenlemesiyle birlikte gerilemiştir.
Okul öncesi eğitimde, okul öncesi çağdaki öğrencilerin zorla ilkokula kaydedilmesi nedeniyle okul ve öğrenci ve öğretmen sayılarında da azalma meydana gelmiştir. 4+4+4 uygulamasından önce 2011-2012 eğitim öğretim yılında 28.625 olan okul öncesi eğitim veren okul sayısı, 2014-2015 eğitim öğretim yılında 26.972’ye düşmüş, öğrenci sayısı ise 1.169.556’dan 1.156.661’e gerilemiştir.
Okulöncesi Eğitimde Okul, Öğrenci ve Öğretmen Sayıları
|
Eğitim Yılı |
Okul |
Öğrenci Toplam |
Öğrenci Kız |
Öğrenci Erkek |
Öğretmen |
|
2011/'12 |
28.625 |
1.169.556 |
562.504 |
607.052 |
55.883 |
|
2012/'13 |
27.197 |
1.077.933 |
515.754 |
562.179 |
62.933 |
|
2013/'14 |
26.698 |
1.059.495 |
504.301 |
555.194 |
63.327 |
|
2014/’15 |
26.972 |
1.156.661 |
549.414 |
607.247 |
68.038 |
Kaynak: Milli Eğitim İstatistikleri, Örgün Eğitim 2014/2015
Okullaşma Oranı Düştü
Eğitimin temel sorunlarından biri olan okullaşma oranlarındaki yetersizlik çözülememiştir. İstatistiklere göre, ilkokul ve ortaokulda okullaşma oranlarında belirgin bir düşüş yaşanmıştır. 2013-2014 eğitim öğretim yılında okullaşma oranı ilkokullarda % 99.57, ortaokullarda % 94.52 iken, bu yıl bu oranlar ilkokullarda % 96.30’a, ortaokullarda % 94.35’e düşmüştür. Geçtiğimiz yıl % 99.61 olarak gerçekleşen kız çocuklarının okullaşma oranı ise bu yıl % 96.57’ye gerilemiştir.
Derslik Başına Düşen Öğrenci Sayısı Yüksektir
MEB’in istatistikleri, derslik başına düşen öğrenci sayısının geçen yıllara göre az da olsa düşmekle birlikte, özellikle göç alan illerde hala ortalamanın üstünde kalabalık sınıflar bulunduğunu ortaya koymuştur. Resmi okullara baktığımızda, ilkokullarda derslik başına düşen öğrenci sayısı ortalama 23, ortaokullarda 34, liselerde ise 30’dur.
Çocuk İşçiliğin Önü Açıldı
MEB istatistikleri, son yıllarda sermayenin kalifiye ve ucuz işgücü ihtiyacına bağlı olarak meslek liselerinin sayısında da artış olduğunu ortaya koymuştur. Türkiye genelindeki toplam 9 bin 61 lisenin yarısından fazlası yani 5 bin 106’sı mesleki ve teknik lisedir. Özel meslek lisesi sayısı ise 429’a çıkarken, geçen yıl bu okullarda okuyan öğrenci sayısı 56 bin 53’ten bu yıl verilen teşviklerle 75 bin 890’a yükselmiştir.
Bu okullarda okuyan öğrenciler daha öğrencilik yıllarından itibaren düşük ücretle işçi olarak çalıştırılmaktadır. “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” sloganıyla sermayenin resmi kurumlarla düzenlediği kampanyalar, özel meslek lisesi açacak iş adamlarına teşvik verilmesi uygulaması nitelikli çocuk işçiler yaratmak içindir.
Eğitim sistemi sermayenin çıkarları doğrultusunda şekillendirildi
MEB istatistiklerine göre ülke genelinde, 59 bin 509 okul bulunuyor. 4+4+4 düzenlemesi öncesi 2011-2012 eğitim öğretim yılında 4 bin 664 özel okulda 535 bin 788 öğrenci eğitim görürken, geçtiğimiz yıl 6 bin 710 özel okulda, 698 bin 912 öğrenci eğitim görmüştür. Bu yıl ise 7 bin 474 özel okulda 823 bin 515 öğrenci eğitim görmektedir.
|
Eğitim kademesi |
Okul/ Kurum |
Öğrenci Sayısı |
Öğretmen Sayısı |
Derslik |
||
|
Toplam
|
Erkek |
Kadın |
Toplam |
Toplam |
||
|
Örgün eğitim toplamı |
59.509 |
17.559.989 |
9.047.704 |
8.512.285 |
919.393 |
589.902 |
|
Örgün Eğitim (Resmi) |
52.033 |
14.950.897 |
7.671.350 |
7.279.547 |
829.077 |
528.674 |
|
Örgün Eğitim (Özel) |
7.474 |
823.515 |
438.850 |
384.665 |
90.316 |
61.228 |
Özel okulların sayısı, geçen yıla göre % 11.38 oranında, 2011-2012 eğitim öğretim yılına göre de % 60.2 oranında artmıştır. Ortaya çıkan tablo, AKP hükümetinin eğitim sistemini sermaye sınıfının çıkarları doğrultusunda nasıl şekillendirdiğini ve eğitim sistemindeki ayrışmayı gözler önüne sermektedir. MEB’in istatistikleri, özel okulları doğrudan kamu kaynaklarıyla destekleyen AKP’nin eğitimi kamusal bir hizmet olmaktan çıkarma amacını ortaya koymuştur.
Yine AKP döneminde sayıları yaklaşık 4 bine ulaşan ve 1 milyon 220 bin öğrenciyi sınavlara hazırlayan dershaneler, geçtiğimiz Mart ayında dershanelerin kapatılmasıyla ilgili düzenlemenin yasalaşmasıyla birlikte, 1 Eylül 2015 tarihinden sonra ya kapatılacak ya da temel lise adı altında eğitim verecek. MEB’in son rakamlarına göre 3 bin 300 dershaneden %60’ı okula dönüşmek için başvurdu. 2 bin 36 dershanenin dönüşüm başvurusu kabul edildi. Sadece tabela değişikliğiyle dönüşümü “Temel lise” adı altında gerçekleştirecek bu liselerde, yine dershanecilik faaliyeti yapılacak, dershaneler özel okullara değil, tüm özel okullar dershanelere dönüştürülecektir.
İmam Hatiplerin Sayısında Patlama Yaşandı
4+4+4 kesintili eğitim modelinde, yeniden ortaokul olarak düzenlenen ikinci 4 yıllık eğitime mesleki yönlendirmeyi erken yaşa çekme gerekçe olarak sunulmuştu. Ancak üç yıllık uygulamadan da anlaşıldığı gibi hükümetin amacı mesleki yönlendirme değil bütün okulları imam hatip okullarına dönüştürmektir.
İmam hatip ortaokullarının yeniden açılması ve birçok genel lisenin imam hatip lisesine dönüştürülmesiyle, bu okulların sayısında inanılmaz bir artış yaşanmıştır.
MEB’in istatistiklerine göre Türkiye genelinde imam hatip ortaokulu sayısı bir yılda 1361’den 1597’ye, imam hatip lisesi sayısı ise 854’ten 1017’ye çıktı. İmam hatip lisesi öğrenci sayısı 546 bin, imam hatip ortaokulu öğrenci sayısı ise 385 bin oldu. Geçen yıla göre ortaokul ve lise ile birlikte imam hatipli sayısı yaklaşık 658 binden yaklaşık 932 bine yükseldi.
Yine imam hatip ortaokullarında görev yapan öğretmen sayısı 11 bin 408’den 17 bin 325’e, derslik sayısı ise 7 bin 134’ten 10 bin 385’e çıkmıştır.
İmam hatip ortaokullarında 22 öğrenciye bir öğretmen düşüyor. Derslik ve öğretmen ihtiyacının hat safhaya ulaştığı ülkemizde imam hatiplerin öğretmen kadrosu bakımından avantajlı olması dikkat çekicidir.
Ortaöğretimde öğrenciler açık liseye yöneliyor
AKP hükümeti tarafından 4+4+4 düzenlemesi “zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılması” girişimi olarak sunuldu. Oysa MEB’in 2014-2015 istatistikleri ortaöğretim çağındaki çocukların örgün eğitimden koparak açık liseye yönlendiğini ortaya koymuştur. İstatistiklere göre, mesleki açıköğretim lisesi de dahil olmak üzere açıköğretim lisesinde okuyan toplam öğrenci sayısı 1.470.434’tür. Bu sayı geçen yıl 1 milyon 306 bin 994 iken 4+4+4 düzenlemesi öncesi 2011-2012 eğitim öğretim yılında ise 940 bin 268’di. Liseye devam eden öğrencilerin yüzde 32’si açık liseye kayıtlıdır.
Taşımalı eğitim uygulamasındaki artış sürmektedir
6287 sayılı Yasa hazırlanırken gerekçe olarak kesintisiz 8 yıllık eğitim nedeniyle kırsal kesimde pek çok köy okulunun işlevsiz kaldığı, fizikî şartların yetersiz olduğu, yatılı bölge okullarına ya da taşımalı eğitim merkezi olan okullara öğrencilerin taşınması için tahsis edilen servislerin uzun mesafeleri kat ettiği ve öğrencilerin bu yolculukta çektiği eziyetler ileri sürülmüştü.
Ayrıca kırsal bölgelerdeki ailelerin küçük kızlarını bu şartlardaki taşımalı eğitime
vermeleri konusunda ciddi şikâyetleri olduğunu ve bu uygulamanın okullaşma, özellikle
de kız çocuklarının eğitimi adına sorunlara kaynaklık ettiği ifade edilmişti. Oysa 2014-2015 eğitim öğretim yılında taşımalı eğitim artarak devam etmiştir.
2012-2013 eğitim öğretim yılında taşınan öğrenci sayısı 801 bin 708 iken, 2013-2014 eğitim öğretim yılında toplam 23 bin 880 okul, 10 bin 551 merkez okula taşınırken taşınan ilkokul ve ortaokul öğrenci sayısı 825 bin 90’a çıkmıştır. 2014-2015 eğitim öğretim yılında ise 27 bin 921 okul, 10 bin 748 merkez okula taşınmaktadır. Taşınan öğrenci sayısı ise 850 405’tir.
İkili Eğitim Sorunu Hala Çözülememiştir
Yıllardır sınıf mevcutlarının azaltılması ve tekli öğretime geçilmesi hedeflenmekte ancak 4+4+4 düzenlemesi ve artan sınıf mevcutları nedeniyle okulların önemli bir bölümü ikili eğitime zorlanmaktadır. 2014-2015 eğitim öğretim yılında tam gün öğretime başlayan okulların önemli bir bölümü ikili öğretime geçmek durumunda kalmıştır.Türkiye genelinde ilköğretimde 9919 okulda, liselerde 1085 okulda olmak üzere toplam 11.004 okulda ikili eğitim yapılmaktadır.
Bütçede Yatırıma Yer Yok
Özel öğretimi özendirmek için özel okulları doğrudan kamu kaynaklarıyla destekleyen siyasi iktidar, “kaynak yok” bahanesiyle devlet okullarına, kamusal eğitime yeterli bütçe ayırmamıştır.
AKP Hükümeti, bu yıl da sadece zorunlu harcamaları karşılayan bir bütçe hazırlayarak eğitim harcamalarının yükünü yine velilerin ve hayırsever vatandaşların sırtına yüklemiştir.
2014 yılında 55 milyar 704 milyon 817 bin 610 TL olan MEB bütçesi, artan okul, derslik, öğretmen ihtiyacı ve altyapı sorunlarına rağmen 2015 yılı için 62 milyar TL olarak belirlenmiştir.
Bütçeden eğitime ayrılan pay artırılmış gibi görünse de MEB bütçesinin büyük bölümü personel giderlerine (% 78) ayrılmıştır. Bütçeden, yatırımlara ayrılan pay sürekli düşmüş, 1997-1998 eğitim öğretim yılında MEB bütçesinden yatırımlara % 30, 2002’de yatırımlara % 17 pay ayrılırken 2015’te bu oran % 8,86’lara gerilemiştir. MEB bütçesinin GSMH’ya oranı % 3.25’iken dünya ortalaması % 5’tir. Ülkemizde öğrenci başına harcama 3500 dolar, OECD ülkelerinde ise 10 bin dolardır.
Bu haliyle Türkiye, 2015 yılında da milli eğitime ayırdığı bütçe açısından OECD ülkelerinin gerisinde kalmış, eğitime en az pay ayıran ülkeler arasında yer almaktan kendini kurtaramamıştır. Öngörülen milli eğitim bütçesiyle parasız, nitelikli ve herkese eğitim anlayışının yaşama geçirilmesi mümkün değildir.
Fatih Projesi Çöktü
AKP iktidarının “çağ açıp, çağ kapatacak” diye tanımladığı ve 2011 yılında başlattığı büyük bir rant projesi olan Fatih Projesi çökmüştür.
Projeyi eğitim alanında yarattığı tahribatın üzerine örtmek için kullanan AKP hükümeti, 2014’te bitirilmesi öngörülen projenin ancak % 10’unu hayata geçirilebildi. 18 milyon 228 bin 936 öğrenci ve öğretmene tablet bilgisayar dağıtımı yapılması gerekirken sadece 731 bin 503 yani % 4,01 öğrenci ve öğretmene dağıtım yapılabildiği ortaya çıktı. 620 bin dersliğin etkileşimli tahta ile donatılması gerekirken sadece 84 bin 921 derslikte donatım yapıldı. % 13,69 oranında dersliğe etkileşimli tahta ulaştırılabildi.
Eğitim Çalışanları Borç Batağında
Öğretmenlerin toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük hakları, AKP iktidarı döneminde ciddi şekilde gerilemiştir. Eğitim sisteminde yaşanan köklü değişiklikler, 4+4+4 gerici eğitim yasasıyla Öğretim Birliği’ne vurulan darbe, okul dönüşümleri, siyasi kadrolaşma, yandaş yönetici atama gayreti, eğitimin dini referanslara göre şekillendirilmek istenmesi öğretmenlerin yaşadığı sorunları daha da derinleştirmiştir.
Öğretmen yetiştirme süreci siyasallaştırılarak çökertilmiş, öğretmenliğin saygınlığı da bundan büyük zarar görmüştür. Son yıllarda siyasi iktidar tarafından öğretmenlik mesleğinin itibarını zedeleyen söylem ve tutumların süreklilik kazanması, Alo 147 gibi isimsiz ihbar hatlarının kurulması, öğretmene yönelik şiddet eylemlerini artırmıştır. Bu tür olaylar sonucunda hayatını kaybeden ya da ciddi sağlık problemleri yaşayan öğretmenler bulunmaktadır.
Eğitim-İş’in “Öğretmenlerin gelirlerine ilişkin öğretmen görüşleri” adlı araştırma sonuçları öğretmenlerin karşı karşıya olduğu ekonomik sorunları ortaya koymuştur. Araştırmaya katılan öğretmenlerin % 73’ü gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle mesleğine motive olamadığını, % 61’i gelirlerindeki yetersizlik nedeniyle psikolojik sorunlar yaşadığını, % 69’u ise daha çok para kazanacağı bir iş imkanı olursa öğretmenliği bırakacağını belirtmiştir. Öğretmenlerin yüzde 81’i kredi kartına, yüzde 79’u bankaya, yüzde 41’i esnafa, % 39’u ise şahıslara borcu olduğunu belirtirken, % 40’ı ise annesinden ve babasından maddi destek aldığını belirtmiştir.
Yandaş Yöneticilerden Sonra Yandaş Öğretmen Dönemi
Öte yandan, tamamen yandaşlarını kayırma amacını taşıyan, değerlendirme ölçütleri belli olmayan bir mülakat yöntemiyle yöneticiler kıyıma uğratılmıştır. İktidarın taşeronluğunu yapan Hükümet-Sen kendi kadrolarına yer açabilmek için bu kıyımda etkin rol almıştır. Çağdaş, ilerici, devrimci, Atatürkçü yöneticiler tasfiye edilerek AKP’nin kapıkulu zihniyetine uygun yöneticiler atanmıştır.
AKP’nin yandaş kadro merakı, yalnızca yöneticilerle sınırlı kalmamış, torba yasayla yandaş öğretmen dönemi de başlatılmıştır. Aday öğretmenlerimiz ilk yıl performans değerlendirmesine tabi tutulacak ve sonra da şaibeli bir "mülakattan" sonra kadro güvencesi kazanabileceklerdir. Aday öğretmenler, okul müdürü maarif müfettişi ve okul müdürünün belirleyeceği bir öğretmen tarafından performans değerlendirmesine alınacak, performans değerlendirmesini geçemeyen öğretmenler yazılı sözlü sınava katılamayacak ve devlet memurluğu ile ilişiği kesilecektir.Mülakatta aranacak temel ölçüt ise yandaşlık olacaktır. Böylece AKP torba yasalarla devlet memurlarının iş güvencelerini ortadan kaldırmaya, kapitalizmin en acımasız emek sömürüsü olan taşeronluk sisteminin içerisine eğitim emekçilerini de almaya çalışmaktadır.
Rotasyon ile Öğretmenler Emekliliğe Zorlanmaktadır
Milli Eğitim Bakanlığı, öğretmenleri çalışma sürelerine bağlı olarak zorunlu rotasyona tabi tutacaktır. Yaşamlarını zor koşullara rağmen sürdürmekte olan öğretmenlerimizi yerlerinden ve okullarından koparacak bu uygulamanın eğitim sistemine hiçbir katkısının olmayacağı açıktır. Öğretmenlerimizin isteği dışında rotasyona tabi tutulması sürgün anlamına gelmektedir ve Bakanlığın bu tür bir dayatma içine girmesi kabul edilemez. Bu uygulama ile yüzbinlerce öğretmenimiz ailelerinden ayrılacak, aile bütünlükleri bozulacak buna bağlı olarak da iş verimleri düşecektir. Böyle bir rotasyon öğretmenlerimizi emekliliğe ve istifaya zorlamak demektir.
Eğitim Yönetiminde Kadının Adı Yok
Türkiye’de örgün eğitimdeki yaklaşık 900 bin öğretmenin % 55'inin kadın olmasına karşın yönetim kademelerinde kadınlar azınlıktadır. Eğitim yönetiminde kadın yok sayılmış, IŞİD mantığı uygulanmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı verilerine göre, 62 bin 333 okul yöneticisinden sadece 6 bin 701’i kadınken, 81 il milli eğitim müdürü içinde sadece bir kadın bulunmaktadır. MEB’in Merkez Teşkilatı’na baktığımızda ise durum yine değişmemektedir. 16 Genel Müdürden sadece 1’i kadın, 91 Daire Başkanından sadece 7’si kadındır.
SONUÇ
Eğitim sisteminin karşı karşıya kaldığı sorunlar, 4+4+4 eğitim sisteminin uygulamaya konulmasının ardından bugün içinden çıkılamaz hale getirilmiştir.
Bilim insanlarının ve eğitim örgütlerinin uyarıları dikkate alınmadan, yeterli hazırlık ve altyapı çalışmaları yapılmadan uygulamaya geçirilen 4+4+4 düzenlemesi eğitim sistemimizde yıkımın adı olmuştur.
Dogma ve hurafelerin belirleyeceği bir toplumsal yapının oluşumuna zemin hazırlayan 4+4+4 düzenlemesi, ülkemize ve ulusumuza daha fazla zarar vermeden kaldırılmalıdır. Zorunlu ve kesintisiz 13 yıllık (1+12) bilimsel, laik ve demokratik bir eğitim yapılması için hızla çalışmalar başlatılmalıdır. Ülkemizin geleceğini oluşturacak yeni kuşaklar, akıl, bilim ve sanat ortamında verilen eğitim sistemiyle yetiştirilmelidir.
Son Güncelleme: Perşembe, 11 Haziran 2015 14:37
Gösterim: 1425

