banner

Kaçımızın aklına müdür denilince kadın geliyor?




Araştırmalara göre iş hayatında kadının önüne çıkan engellerin 30 yıldır değişmediğini, sorunların biçim değiştirerek özünü koruduğunu gösterdiğini belirten İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Okullar Koordinatörü Biriz Kutoğlu, “Kaçımızın aklına müdür denilince kadın geliyor? Bu sorunun cevabı ne zaman rahatça kadınları getiriyorsa işte o zaman eşitsizlik sona eriyor diyebiliriz.” diye konuştu.


biriz_kutoglu_mart_2021İş yaşamı içinde kadınların başarısını etkileyen olumlu ve olumsuz faktörler neler?

Kadın çalışanların, iş hayatında karşılaşmış oldukları kariyer engellerini ve özellikle cam tavan sendromunu bireysel çabaları ile aşmaya başladıklarını görüyoruz. “Cam tavan” kavramı bir iş yerindeki kadın ve erkek arasındaki eşitsizlikleri analiz etmek için kullanılan en çekici metaforlardan birisi. Günümüzde kadınları pek çok farklı meslek alanında lider ve yönetici konumunda görüyoruz. Kadınlar toplumsal, siyasal ve ekonomik alanlarda konum değiştiriyor, artık kadınların iş hayatında daha çok aktif rol üstlendiği, karar verici konuma geldiği, şirketlerin yönetim katında artık daha çok kadın bulunduğu bir gerçek. Bununla beraber, kadın yöneticilerin “erkek iş dünyasında” pek çok toplumsal önyargıyla başa çıkmak zorunda kaldığını da biliyoruz. Yönetici konumuna geçerken yükselen bariyerler motivasyonu yok edebiliyor. Veya kadın bulunduğu yerde kalmak için bir erkekten daha fazla çaba harcıyor. Türkiye’de kadınlar iş hayatında yönetici pozisyonuna gelebilmek için hem kendi bakış açılarını hem de toplumun bakış açısını değiştirmek durumunda. Araştırmalar, iş hayatında kadının önüne çıkan engellerin 30 yıldır değişmediğini, sorunların biçim değiştirerek özünü koruduğunu gösteriyor.

 

Eğitim sektöründe kadın yönetici sayısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye’de kadınların eğitim yönetimine katılma tarihleri 1800 yıllarına gitmesine, Cumhuriyet Döneminde öğretmenliğin kadınların girdiği ilk mesleklerden olmasına, öğretmenliğin Türkiye ve dünyada kadın mesleği olarak algılanmasına karşın okul yöneticisi olmada konusunda daha az istekli oldukları gözlemleniyordu. Son birkaç yıldır bu oran arttı ama yine de yeterli değil. Eğitim İzleme Raporu “Öğretmenler” dosyasına göre Türkiye, Japonya’dan sonra kadın okul müdürü oranının en düşük olduğu ülke. Türkiye’de, ortaokul kademesinde TALIS 2018’e (Uluslararası Öğrenme Ve Öğretme Araştırması) katılan 3 bin 951 öğretmenin yüzde 55.8’inin, 196 okul müdürünün ise yalnızca yüzde 7.2’sinin kadın olduğunu ortaya koyuyor. Bu oranlar Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ortalamasında öğretmende yüzde 68.3, okul müdüründe ise yüzde 47.3 olarak gerçekleşti.

 

İŞ VE ÖZEL HAYAT SINIRI BELİRSİZ

Teknolojinin yarattığı imkanlar kadınların iş yaşamını nasıl etkiliyor?

Günümüzde çalışmak, sadece mesai saatlerini kapsamıyor. E-posta kutularınızı düzenli olarak kontrol etmeniz, acil telefonlara karşı hazırlıklı olmanız gerekiyor. İşyeri kavramı değişirken, işle ilgili sorumluluklar evde, müşteri ofisinde, hatta kafe ve toplu taşıma araçlarında bile yerine getirilebiliyor. Çalışanlar, ne zaman ve nerede çalışırsa çalışsın işlerini tek bir cihazla yapmıyor, aynı anda birden çok cihaz kullanıyor. Masaüstü bilgisayar kullananların yarısından fazlası başka bir cihaz daha kullanıyor. Teknoloji sayesinde insanlar mesleki yükümlülüklerini ne zaman ve nerede yerine getireceklerini seçme konusunda daha fazla esnekliğe sahip oluyor. Araştırmalarda, çalışanların yüzde 64’ünün, en azından bazı işlerini mesai saatlerinden sonra evlerinde tamamladığı ortaya çıkmış. Gelişmekte olan ülkelerde, işverenler çalışanlardan evdeyken erişilebilir olmalarını bekliyor. Bu ülkelerdeki çalışanların yaklaşık yüzde 83’ü, iş e-postalarını mesai saatlerinden sonra da kontrol ediyor. Yöneticiler için iş hayatı ile özel hayat arasındaki sınır ise diğer çalışanlarda olduğundan daha belirsiz. Özellikle yönetici pozisyonunda çalışanlar için ileri teknoloji oldukça önemli. Teknoloji, kadınların iş yaşamındaki sayısının artması için şüphesiz çok önemli bir unsur.

 

ÇALIŞAN KADIN DİMDİK AYAKTA
Türkiye'de kadınların öncelikli sorunları hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu kapsamda neler yapılması gerekiyor? 
İş hayatı, bir yandan kadının üretkenliğini, toplumsal saygınlığını, özgüvenini artırıp ekonomik özgürlüğünü sağlarken diğer yandan geleneksel değerlere dayalı tutumların sürdürülmesi kadın için çeşitli sorunları beraberinde getiriyor. Ülkemizde kadın-erkek eşitliğine dair yasal gereklilikler çok büyük oranda yerine getirilmiş olsa da, toplumsal hayatta kadın ve erkeğin eşit görülmesinde sorunlar olduğunu düşünüyorum. Dünya üzerinde "çalışan erkek" gibi bir kavram yokken “çalışan kadın”, “çalışan anne” gibi kavramların olması bile kadının iş hayatında yaşadığı zorlukların bir ispatıdır. İşte “çalışan kadın” bu algıya karşı dimdik ayakta duran kadındır. Her sorunun çözümünde olduğu gibi kadınların iş yaşamında karşılaştığı problemin çözümünde de “eğitim” var. Son yıllarda kamu ve özel sektör tarafından yürütülen kız çocuklarının eğitilmesini teşvik eden proje ve kampanyaların uzun vadede kadınların kariyer yaşamlarına olumlu etki edeceğini düşünüyorum. Kadınlara mesleki eğitim veren, iş edindiren kurs ve programların iş hayatında kadın istihdamının arttırılmasında önemi büyük.

KADIN YÖNETİCİ OLARAK ALGILANMIYOR
Eğitimde kadın yönetici olmaya bakışı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye’de öğretmenlikte başarılı olan kadınların okul yöneticisi veya daha üst kademelerde yönetici olmada önlerinde yasal hiçbir engel bulunmazken, toplumun ve özellikle hemcins meslektaşlarının bakış açısı her zaman böyle olmuyor. Kadın yöneticiler okul yönetiminde erkek yöneticilerin de karşılaştıkları benzer sorunlarla karşılaşıyor. Eğitimde yöneticilik öğretmenlik basamağından sonra oluşmasına rağmen bu basamağı atlayıp yönetici olan kadın sayısı oldukça az. Buradaki ana sorun kadının yönetici olarak algılanmaması. Öğretmenlik mesleğinin çocuk bakımı odağında kalması… Kadın öğretmen dağılımına bakıldığında anaokulu ve ilkokul öğretmenlerinin ağırlıklı kadın, branş öğretmenlerinin ise daha eş bir dağılımda olduğunu görürsünüz. 3- 11 yaş arasındaki çocukların öğretmenlerinde ağırlıklı kadınlar öne çıkarken 11 yaş sonrasında yani ortaokul çağındaki çocukların öğretmenlerinde cinsiyet dağılımı birbirine daha yakın hale gelmektedir. Burada önemli olan “HOCA HANIM” olarak hitap edilen öğretmenlerin yöneticilik becerileri ile liderlik rolüne geçebilmeleri… Kaçımızın aklına müdür denilince kadın geliyor? Bu sorunun cevabı ne zaman rahatça kadınları getiriyorsa işte o zaman eşitsizlik sona eriyor diyebiliriz.

“Eğitim İzleme Raporu “Öğretmenler” dosyasına göre Türkiye, Japonya’dan sonra kadın okul müdürü oranının en düşük olduğu ülke. Türkiye’de, ortaokul kademesinde TALIS 2018’e (Uluslararası Öğrenme Ve Öğretme Araştırması) katılan 3 bin 951 öğretmenin yüzde 55.8’inin, 196 okul müdürünün ise yalnızca yüzde 7.2’sinin kadın olduğunu ortaya koyuyor. Bu oranlar Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ortalamasında öğretmende yüzde 68.3, okul müdüründe ise yüzde 47.3 olarak gerçekleşti.”

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.