banner

Çeyrek Asırdır Değişmeyen Hedef




Bilfen’in eğitim yolculuğu, 18 anaokulu, 8 ilköğretim okulu ve 5 liseyle çeyrek yüzyıldır devam ediyor. Bilfen İlköğretim Okulları Genel Müdür Yardımcısı Nurşen Kayatürk, Bilfen’i büyüyerek bir marka haline getirirken her zaman gelen talepler ışığında büyümeyi tercih ettiklerini söylüyor. Kayatürk, “ Her yıl yeni okullar açalım, tüm Türkiye’ye yayılalım gibi ticari bir bakış açımız hiç olmadı. Bu nedenle de markamızın her zaman başarı, öğrenci ve veli memnuniyetiyle birlikte anıldığını görüyoruz” diyor.


BİLFEN’İN BAŞARISININ SIRRI

TALEPLER IŞIĞINDA BÜYÜMEYİ TERCİH ETMESİNDE YATIYOR

Öncelikle Bilfen Okulları olarak eğitim sektörüne nasıl ve hangi düşünceyle adım attığınızı anlatır mısınız?

Aslen İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü olan Osman Öztürk, 1987 yılında Türkiye’nin ilk özel fen lisesi olan Özel Üsküdar Fen Lisesini açtı. 1988 yılında da Bilfen’in lise kısmı açıldı. Eğitimi liseden ortaokul ve ilkokula da taşımayı hedefleyen Osman Öztürk, 1988-89 öğretim döneminde Bilfen isminin ilk olarak kullanıldığı “Özel Bilfen Lisesi ve Ortaokulu”nu açtı. Aradan geçen bir yılın ardından da ilkokul ve anaokulu bölümleri hizmete girdi. İlkelerine bağlı, etik değerlerinden ödün vermeyen, tam öğrenme modeliyle kurulan Bilfen Okulları, Osman Öztürk’ün eğitimci kökeni sayesinde yoluna her zaman öğrenci odaklı ilerlemeyi sürdürüyor.

Bilfen Okulları’nı bir markaya dönüştürürken neler yaşadınız?

45 öğrenciyle başlayan Bilfen’in eğitim yolculuğu, şimdi 18 anaokulu, 8 ilköğretim okulu ve 5 liseyle çeyrek yüzyıldır devam ediyor. Bilfen’i büyüyerek bir marka haline getirirken birinci önceliğimiz değerlerimize sahip çıkmaktı. Biz her zaman gelen talepler ışığında büyümeyi tercih ettik. Her yıl yeni okullar açalım, tüm Türkiye’ye yayılalım gibi ticari bir bakış açımız hiç olmadı. Bu nedenle de markamızın her zaman başarı, öğrenci ve veli memnuniyetiyle birlikte anıldığını görüyoruz.

Kurum olarak eğitim sektöründe ulaşmak istediğiniz hedefler neler? Bu hedeflere ulaşmak için neler yapmayı planlıyorsunuz?

Kurulduğu 1988 yılından itibaren her yıl okul ve öğrenci kontenjanını artırarak büyüyen Bilfen, 2012 yılında öğrenci sayısını yüzde 10, cirosunu da yüzde 23 oranında artırdı. 2013 yılında öğrenci sayısında yüzde 25, ciroda ise yüzde 30 büyüme öngörüyoruz. Planlarımız içinde, Ankara’daki anaokulumuzun ardından 2013-2014 yılında Ankara Ümitköy’de açacağımız anaokulu-ilköğretim ve liseden oluşan büyük kampüs projemiz var. Bunun yanında İstanbul Sancaktepe Rings projesinin de içinde yer alıyoruz. Ankara’dan İzmir ve İstanbul Halkalı projelerimiz için de çalışmalarımız sürüyor. Öğrencilerin her türlü ihtiyacına uygun olarak tasarlanan yeni okullarımızla birlikte 2012-2013 öğretim yılında 8 bin, önümüzdeki yıl 10 bin öğrencinin bu eğitim imkânlarından yararlanmasını planlıyoruz. 

ÇEYREK ASIRDIR DEĞİŞMEYEN HEDEF

Eğitim sektörüne ilk adım attığınız zamanlarla bugün arasında neler değişti? Bu değişime kurum olarak nasıl ayak uydurdunuz?

Yaklaşık çeyrek asırdır Bilfen’in eğitim hedefi hep aynı: “Öğrencilerine en iyi öğretim hizmetini vermek.” Ancak başladığımız gün ile bugün arasında çok büyük farklılıklar var. Özellikle 2000 yılından itibaren kullanılan teknolojinin öğretime büyük katkısı oldu. Öğrencinin de yapısı değişti. Şimdi öğrenciler daha hızlılar, çabuk öğreniyor, çabuk tüketiyorlar pharmaciepourhomme.fr. Sorgulayıcılar ve teknolojiyi çok iyi kullanıyorlar. Onlara yetişebilmek ve onları iyi yetiştirebilmek için bizim jenerasyonumuzun daha çok çalışması, sık sık hizmet içi eğitim almaları gerekiyor. Bugün yetiştirdiğimiz öğrencilerimiz, geleceğin işgücüne katılacaklar. Bu sorumluluğun farkındayız ve adımlarımızı ona göre atıyoruz.

Eğitim sektöründeki olmazsa olmazları arasında neleri görüyorsunuz?

Dünyada eğitim nereye gidiyor, gelişmeler neler, hangi sistemleri kullanılıyor? Bu soruların yanıtlarını iyi bilmek gerekir. Çünkü globali anlamadan, görmeden yerelde başarılı olmak zordur. Teknolojik gelişmelerle birlikte dünyanın her yerine bir tuş kadar uzak olunca bu takibi yapmak zorunluluk hale geliyor. Eğitim, masraflardan kısıtlama yapılmayacak alanlardan biridir. Eğitimde kısıntıya gittiğinizde öğretmen kalitesini düşürmüş olursunuz, uygun fiziksel koşulları yaratamazsınız. Bunların sonucunda kendi kendinizi baltalamış olursunuz.

EĞİTİM SEKTÖRÜNÜN ÖNÜ AÇIK

Sektörün gelişimini ve geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch'in, Türkiye'nin kredi notunu yatırım yapılabilir seviyeye yükseltmesiyle “önümüz açık” diyebiliriz. Eğitim sektörünün de, son yıllarda sağlık sektöründe görülen hızlı büyüme gibi önünün açık olduğunu düşünüyorum. Özel sağlık sektörünün payı yüzde 35’lere çıkarken özel eğitim sektörünün payı yüzde 2.9’larda. Özel okul zincirleri gelişirken butik okullar durumlarını koruyacak fakat orta büyüklük segmentindeki okullar kan kaybına uğrayacak. Hükümetin özel eğitim sektörüne yönelik uyguladığı teşvikler de sektörün gelişmesinde büyük etken olacaktır. Bu noktada, özel öğretim sektörünün de tedbir ve teşvik paketi kapsamına alınması gerektiğini düşünüyoruz.

Başarıyı yakalamış bir kurum olarak eğitim sektörüne girmek isteyen girişimcilere neler tavsiye ediyorsunuz?

Sistemi iyi kurmak gerekiyor. İyi bir eğitimci ve yönetici kadrosu oluşturmak, çalışanlarda aidiyet duygusu yaratmak, uygun fiziksel koşulları oluşturmak, dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmek, öğrencileri akademik ve sosyal açıdan hayata hazırlayacak bir program hazırlamak, en iyi reklamın veli memnuniyetiyle yapılacağı gerçeğini görmek gerekiyor.

 “Kurulduğu 1988 yılından itibaren her yıl okul ve öğrenci kontenjanını artırarak büyüyen Bilfen, 2012 yılında öğrenci sayısını yüzde 10, cirosunu da yüzde 23 oranında artırdı. 2013 yılında öğrenci sayısında yüzde 25, ciroda ise yüzde 30 büyüme öngörüyoruz. Öğrencilerin her türlü ihtiyacına uygun olarak tasarlanan yeni okullarımızla birlikte 2012-2013 öğretim yılında 8 bin, önümüzdeki yıl 10 bin öğrencinin bu eğitim imkânlarından yararlanmasını planlıyoruz.”

YABANCI YATIRIMCILARIN GÖZÜ EĞİTİM SEKTÖRÜNDE

Eğitim sektörüne talep Türkiye’de hızlı bir şekilde büyürken yabancı yatırımcılar için Türkiye ilgi odağı haline geldi. Geçtiğimiz yıllarda belirli bir yüzdeleri yabancı fonlar tarafından satın alınan okullar kendi aralarında büyük rekabet içindeler ve öyle de olmaya devam edecekler. Yapılan bu türlü işbirliklerin başarılı sonuçlanması da diğer yabancı yatırımcıların da dikkatini çekiyor ve bu iyi referanslar beraberinde daha çok talep getiriyor. Biz her zaman Türk sermayesinden yanayız ve kazancın Türkiye’de kalmasını istiyoruz ama yabancı ortakların katacağı rekabet ve bunun eğitime getireceği taze kandan da faydalanırız.

  

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.