banner

Ana kucağından Anaokuluna




Hami Koç - Eğitimci - Sosyolog 

hami_kocOkul öncesi eğitim tarihin ilk dönemlerinden itibaren insanlığın gündeminde olan ancak 1900 yılından sonra dünya genelinde üzerinde gerçekten konuşulmaya başlayan bir konudur. Alan uzmanları çocukluğun ilk yıllarının gelecekte ne kadar önemli olduğu konusunda yeni araştırmalar yaptıkça, okul öncesi eğitimin önemi de artmaya devam etmiştir. Dünya genelindeki ülkelerin uygulamalarına bakıldığında çok farklı uygulamalar görünse de en azından okul öncesi eğitimin önemine dair bir mutabakat sağlanmıştır.
Türkiye’de okul öncesi eğitimle ilgili ilk olarak II. Meşrutiyet döneminde bazı adımların atıldığını söyleyebiliriz. İlk olarak 1900’lü yılların başında Ravza-i Sıbyan ismiyle açılan mektep, sonraki yıllarda “Çocuk bahçesi” ismiyle açılmaya devam etmiştir. 1916 yılında İstanbul’da resmi olarak açılan okul öncesi kurumlarının sayısı 30 olarak kayıtlara geçmiştir. Bu arada yapılan bütün Milli Eğitim Şuralarında okul öncesi eğitimle ilgili mutlaka bir gündem maddesi oluşturulmuş ancak genellikle kaynak yetersizliği gerekçe gösterilerek istenen hedeflere ulaşılamamıştır.


NEDEN BU KADAR ÖNEMLİ?
Peki, okul öncesi eğitim niçin bu kadar önemli? Çocuklar zaten uzun yıllar okula gidecekler. Bari 5-6 sene ailesiyle birlikte kalsın diye düşünenler yok mu? Var elbette. Hem de sadece Türkiye’de değil dünyanın birçok ülkesinde bu konu hala tartışılıyor. Ama yaşadığımız çağın ihtiyaçları ve hayat şartları göz önüne alındığında, okul öncesi eğitim kurumlarının önemi daha da belirginleşiyor.
Artık hepimiz eğitimin temellerinin erken çocukluk döneminde atıldığından eminiz. Bu konuda bir tartışma yok. Yetişkinlerin yaşadıkları birçok sorunun temelinde, okul öncesinde yaşanan tecrübelerin izi olduğundan da eminiz. Bu anlamda aslında doğumla birlikte anne babalar için de ziller çalıyor. Çocukluk döneminin ilk üç yılında annenin çocuğun yanında olması bütün uzmanlar tarafından çok önemli görülüyor. Ancak ekonomik şartlara bağlı olarak bazı anneler çalışmak zorunda kaldığı için çocuklar bakıcılara teslim ediliyor. Ama bakıcıların çocuklarla kurdukları iletişimin niteliği çok ayrı bir yazı konusu. O yüzden biz okul öncesi eğitimle ilgili yazmaya ve konuşmaya devam edelim.

Anaokulları çocuklara bilgi aktarımı olarak değerlendirilmemeli. Çocuk anaokulundan eve geldiğinde, ailesi “Bugün okulda ne öğrendiniz?” diye sormamalı. Bu yanlış olur. Çünkü o yaş grubundaki çocuklar zaten her an öğrenmeye devam etmektedir. Size anlatamasalar da bir okul gününde onlarca şey öğrenmişlerdir. Bu yüzden “Bugün ne öğrendiniz?” diye sormak yerine, “Bugün okulda neler yaşadın? Seni çok mutlu eden bir anını benimle paylaşabilir misin?” şeklinde sorular sormak gerekir.


ÖZEL OKULLAR NE KADAR ÖZEL HİZMET VERİYOR?
Özel okulların da bu noktada sorumlulukları büyüktür. Eğer anaokulları, çalışan anne babalara bakıcı hizmeti veren kurumlar olarak algılanmaya başlarsa, uzun vadede çok problemler yaşanabilir. Öğretmeniyle, fiziki donanımıyla, kullanılan materyalleriyle ve sistemiyle anaokulları ciddi şekilde ele alınması gereken kurumlardır. Çocukların aile dışında ilk adımını attığı yer olduğu düşünülürse, burada yaşayacağı tecrübelerin bütün hayatını etkileyeceği görülebilir. Bu yüzden anaokulları çocukları oyalama ve eğlendirme merkezleri olarak değil, eğitim hayatına hazırlama ve onları sosyal açıdan donanımlı hâle getirmek için hizmet veren yerler olarak görülmelidir.
Özellikle son dönemde ekranlarla çok fazla haşır neşir olan çocukların akranlarıyla vakit geçirmesini sağlayan okul öncesi eğitim kurumları, bu özelliğiyle de aslında çocukların sosyal gelişimine büyük bir katkı sağlamaktadır. Çocuklar birlikte yaşamayı, birlikte yemeyi, paylaşmayı ve oynamayı burada öğrenmektedir. Zihinsel ve duygusal açıdan telafisi olmayan bu yıllar, işte bu yüzden altın çağ olarak değerlendirilmiştir.

REKLAMLAR VE GERÇEKLER
Montessori, Waldorf veya Reggio Emilia gibi bazı okul öncesi eğitim yaklaşımları özel okulların reklamlarını süslüyor. Ama bu modellerin gerçekten nitelikli olarak uygulandığından maalesef çok emin olamıyoruz. Bu sistemleri elbette çok büyük bir başarıyla uygulayan ve başarılı olan kurumlar var. Ancak sadece reklam çalışması için logoyu alan ve sürecin geri kalan kısmında saldım çayıra kıvamında çalışan okullar da var. Bakanlık bu konuda mutlaka denetimleri sıklaştırmalı. Okul öncesi eğitim bu anlamda denetimsiz bırakılmayacak kadar önemli bir alan ve bu yıllar nitelikli bir şekilde geçirilirse, sonraki kademelerin de işi kolaylaşır. Her zaman verilen ilk düğme örneğini tekrarlamak istemiyorum ama bu ilk adım gerçekten de çok ama çok önemli.

ZORUNLU OLMAK ZORUNDA MI?
Okul öncesi eğitim kurumlarıyla ilgili yaşanan diğer bir tartışma da zorunlulukla ilgili. Bir grup okul öncesi eğitimin mutlaka zorunlu eğitime dâhil edilmesi gerektiğini savunurken, bir grup karşı tarafta yer alıyor. Bu konuda bir karar vermeden önce her zaman yaptığımız gibi diğer ülkelerin uygulamalarını incelemekte fayda var. Okul öncesi okullaşma oranlarının yüzde yüze vardığı İngiltere veya Almanya gibi ülkelere bakalım mesela. Orada okul öncesi eğitim zorunlu mu yoksa gönüllü mü? Cevabımız zorunlu değil. Peki, okullaşma oranı nasıl bu kadar yüksek? Sorunun cevabı aslında basit. Eğer nitelikli bir eğitim verirseniz, gönüllü de olsa sınıflar dolar ve bir işe yarar. Ama eğitimde nitelik yoksa zorunlu do olsa bir işe yaramaz. Sınıflar belki dolar ama çocukların zihinleri ve gönülleri boş kalır. Bu yüzden zorunluluk tartışmasından önce nitelik konusunu gündeme almamız gerekir. Çünkü nitelikli eğitim sağladığımız gün, zaten birçok konu çözülmüş olacaktır.

 

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.