banner

Biz onlardan yaşlıyız, onlar bizden büyük...




Hamza Aydoğdu - MEB İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı - Eğitim Grup Başkanı
hamza_aydogduBilgi, her dönemde insanoğlunun yaşamında yer aldı; ancak günümüzdeki önemi oldukça fazla. Çünkü içerisinde bulunduğumuz dönemde dünyamız, çevremiz kısacası bildiğimiz birçok şey tahmin edilenden, hatta hayal edilenden daha hızlı bir dönüşümle değişiyor.
Değişimin sebebi ve sonucu olan insanın, varolanı anlamak ve işlemek için 'bilgi'ye olan ihtiyacının her zamankinden çok daha fazla artmış olması. Bu nedenle günümüzde yaşanan hızlı değişim süreci, iletişim ve bilişim teknolojisindeki gelişmeler 'Bilgi Toplumu' olarak adlandırılan toplumsal bir yapılanmayı gerekli kıldı.
Bilgi toplumu kavramı bir toplumun bilgi ile olan ilişkisinin düzeyinin ve niteliğinin gelişmişliğini anlatır. Gelişen teknolojiden yararlanmak toplum içindeki zor ve karmaşık algılanan işleri basit hale getirdi, bireyler arasındaki bilgi alışverişini hızlandırdı. Sonuçta ortaya, öğrenen, öğrendiklerini paylaşan karmaşık bir organizasyonel yapı çıktı. Bilginin sürekli yenilendiği ve üretildiği dünyaya ayak uydurmayanlar varolanla yaşamaya mecbur kaldı...
Yaşadığımız dünyada her gün 10 bin yeni kavram üretiliyor. Dünya'da son 30 yılda üretilen bilgi önceki beş bin yılda üretilen bilgiden daha fazla. 'Yeni Dünya'da maddi varlıklara ve fiziksel sermayeye sahip olmak artık fark oluşturmuyor; fark kurumun ya da kişinin sahip olduğu entelektüel sermaye sayesinde oluyor.
Entellektüel sermayenin en önemli unsuru; nitelikli insandır. Bunu da besleyen en önemli kaynak, teknoloji ve teknolojik değişimlerdir. Öyle bir değişim ki, yazdığı eserler sonrasını gören Jules Verne'nin hayali bile zayıf kalıyor. '80 günde devr-i alem', 'Deniz altında 20 bin fersah' eserlerinin yazarı olan Verne; Fransız Akademi üyesi olmak istediğinde reddedilir. O zamanki şartlarda dünyayı 80 günde dolaşmak bir hayaldi, belki de safsataydı. Ondandır ki akademi reddedilme sebebini açıklarken: "Roman yazmıyor; insanları şaşırtacak yalanlar söylüyor, hayali işlerle uğraşıyor, yazdıkları palavra" diyecektir.
Ne acıdır ki, bugünkü çocuklar bu eserleri okuduğunda da 80 günde dünya mı gezilir diye Verne'nin geri kaldığını söyleyerek Verne'yi alaya alıyorlar. Ne acı bir kader...
 
İnsan ve teknoloji
21. yüzyılda, değişimin iki unsurundan söz edilebilir. Bunlardan birincisi, yani en temel aktör insan, diğeri ise teknolojidir. En önemlisi insandır; çünkü insan değişimin bizzat kendisidir. İnsanın düşünsel, fiziksel ve psikolojik alanlardaki değişimi sayesinde teknoloji de değişiyor. Teknolojiyi bulan ve kullanan da insanın kendisidir. Bu nedenle günümüz insanı eleştirel olmalı. Eleştirel akılla ürettiği şeylerde de bilimsel olmalı.
Her şeyin bu kadar hızlı değiştiği, bilgiye ulaşmanın maliyetinin neredeyse sıfır olduğu günümüzde rekabet hızla arttı. Bunun sonucu olarak sürekli değişim içerisinde olan bir dünya karşımıza çıktı.  Öyle ki; 1940'ta 500 yıla inen bilgi yenilenmesi, 1980'de 2.5 yıla, 1999'da 6 aya, 2002'de 39 güne, 2007'de 5 güne, 2010'da 2 güne inmiştir.
Örneğin, teknik alanda eğitim gören bir üniversite öğrencisinin öğrendiklerinin yüzde 20'si 3. yıla gelindiğinde geçersiz oluyor. 2010'da en çok rağbet gören birçok meslek dalı 2004'te yoktu. 2004'te var olan mesleklerden bazıları da günümüzde yok. İşte tüm bunların sebebi, bilginin sürekli değişmesi ve bilgiye erişim maliyetinin sıfır olmasıdır.
Y nesli
Peki, bu değişim karşısında nasıl bir nesil yetişiyor, nasıl bir gençlikle karşı karşıyayız, nedir bu yetişen gençliğin temel özellikleri?
Bir 'Y' nesli, kuşağı yetişiyor. Bu neslin en belirgin özelliği ise seksen sonrası dünyaya gelmeleri. Yaklaşık 74 milyon nüfusun yüzde 20'si 80 sonrası, yani 'Y nesli' dediğimiz kuşağı kapsıyor. Gün geçtikçe bu kuşağın 80 öncesi kuşak üzerindeki etkisi de hızla artıyor. Bilgi çağında yetişen 80 sonrası neslin temel özellikleri kendisinden önceki nesle göre farklılaşmıştır. Biz onlardan yaşlıyız; ama onlar bizden oldukça büyükler. Çünkü bizim 15-20 yaşında ulaştığımız bilgiye onlar 5 yaşında ulaşıyor, ulaşmakla kalmıyor, o bilgi dünyasının bir parçası oluyorlar.
Bilgi çağının çocukları;
- Çabuk tüketen, çabuk kızan, çabuk pes eden, hızlı hareket eden
- Bağımsızlığı seven
- Yeniliği takip eden
- Özgürlüğe düşkün
- Hayatlarının merkezinde 'elektronik' aletler olan
- Az konuşan, az dinleyen ve az okuyan özellikler taşıyorlar.
Bu durumda böylesine farklı bir kuşağı yönetmek için 'dijital neslin' özelliklerine ve ihtiyaçlarına göre stratejiler, programlar, sistemler geliştirmek zorundayız... Bütün dikkatlerini teknolojiye veren, hayatlarının merkezinde teknoloji olan bu nesli yetiştirecek eğitimciler, anne-babalar ve yöneticiler bu değişime ayak uydurmak zorunda.
Nielsen'nin Amerika'da yaptığı araştırmaya göre 13-17 yaş aralığındaki çocuk ve gençlerin günlük mobil internet kullanımı 320 mb'ı buluyor. 2 çocuk arasında ayda ortalama 3.400 sms/mms trafiği yaşanıyor. İnternet Kurulu; 9-16 yaş arası çocuklarının tamamının Facebook kullanıcısı olduğunu belirtiyor.
 
Çocukların;
- Yüzde 23'ü haftada bir kereden fazla,
- Yüzde 38.4'ü her gün bir kere,
- Yüzde 30'u ise her gün bir kereden fazla internet kullanıyor.
 
Dijital fırtına kapımızda
 
Bu kadar teknoloji ile haşır neşir olan bir kuşağı eğitim sistemi içinde tutmanın yolu teknoloji ve teknolojik kaynakları en verimli; en yararlı ve nitelikli bir şekilde kullanmaktan geçer. Bilgi gezgini olan bu bireylerin eğitim sistemi içinde teknolojik donanımla tutulması eğitim sistemimiz için itici dinamik bir güç olacak. Yoksa kontrolsüz güç hepimizi tehdit edecek...
 
Harward Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Tony Wagner: "Bizler ya 3 özelliği olan bireyler yetiştireceğiz ya da bu bireyleri yetiştirecek ülkelerin vesayeti altına gireceğiz" diyor.
- Eleştirel düşünceye sahip problem çözme yetisi olan, teknolojiyi hayatının bir parçası olarak kullanan bireyler,
- Etkili iletişim becerilerine sahip bireyler,
- Grup ve takım çalışması yapabilen, sosyalleşmiş bireyler.
 Unutmayalım ki, olmamız gereken şeyi olduğumuz gibi kalarak başaramayız.
 Dijital bir fırtına kapımızda; hazırlıklı olmazsak o fırtına hepimizin sonu olacak...

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.