Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Cumhuriyetin ilk yıllarında, bilim ve teknolojinin gelişebilmesi için önce eğitim reformları yapıldı. Ardından ekonomi ve sanayi hamlesi için adımlar atıldı.

Cumhuriyetin İlk Yıllarında Eğitim Reformları

Atatürk’ün talimatıyla, iyi eğitimli insan sayısını artırmak için 1921-1924 döneminde üç kez Eğitim Kongreleri düzenlendi. O dönemde; bakanlığa bağlı az sayıdaki rüştiye, idadi ve sultani okulları dışında ayrıca; misyoner, azınlık, özel vakıf okulları ve mahalle mektepleri vardı. Tüm okulları Maarif Bakanlığı’na bağlayan Öğretim Birliği (Tevhid-i Tedrisat) Kanunu 1924’te çıkartıldı. Halkın büyük çoğunluğu okuma yazma bilmediği için Millet Mektepleri açıldı ve 1928’de Arap harfleri terk edilip Latin harflerine geçildi. Başbakan dahil tüm memurlar okuma yazma öğretti. Yedi yılda 2,6 milyon kişiye okuma yazma öğretildi. Öğretmen olmadığı için köylerin çoğunda okul yoktu. Üç sınıflı Eğitmenli Köy Okulları 1935’te açıldı ve 6 ay kurs gören ordudaki çavuşlar, köylere eğitmen olarak atandı. Eğitmenli okullar köylerdeki öğrenci sayısını iki katına çıkardı. Teknik ara eleman yetiştirmek için 1930’larda her ilde ve ilçelerin çoğunda sanat okulları açıldı. Hitler’den kaçan Yahudi profesörler üniversitelerde görevlendirildi. Böylece uluslararası standartta araştırma yapmak ve teknoloji üretmek için ilk adım atılmış oldu. Ülkemizde 1923’te 342 bin ilkokul öğrencisi varken 1939’da sayı 814 bine çıktı. Ortaokullarda 6 bin olan öğrenci sayısı 1939’da 83 bini aştı. Liselerde bin civarında öğrenci varken sayı 1939’da 24 bini aştı. Üniversite reformu, 1933’te Darül Fünun kapatılıp İstanbul Üniversitesi’ni açılarak gerçekleştirildi. Ankara’da; 1925’te Hukuk, 1933’te Y. Ziraat, 1935’te DTCF, 1943’te Fen ve 1945’te Tıp fakülteleri açıldı.

1923-1938 Dönemindeki Ekonomi ve Sanayi Hamleleri

Atatürk, ülkenin kalkınması için bilim ve teknolojiye önem verdi. Kalkınma amacıyla genç cumhuriyetin atacağı adımlar, 1923’te İzmir’deki ilk İktisat Kongresi’nde belirlendi. Atatürk kongrede “Askeri zaferden sonra iktisadi zaferlerin kazanılması için daha çok fabrika açılması” gerektiğini vurguladı. Kongrede; sanayinin teşviki, sanayi fuarları açılması, sanayi bankası kurulması, sanayi için teknik eleman yetiştirilmesi ve mühendislere Avrupa’da ihtisas yaptırılmasına karar verildi. Cumhuriyetin ilk şeker fabrikasının temeli 1923’te Uşak’ta atıldı. Trakya Şeker Fabrikası ise 1925’te açıldı. Zonguldak Yüksek Maden ve Sanayi Mühendis Mektebi 1924’te kuruldu. Kayseri Uçak Fabrikası 1925’te üretime başladı. Ankara Çimento ve Isparta Halı fabrikaları 1926’da kuruldu. Sanayi ve Maden Bankası 1927’de açıldı. İstanbul Glikoz ve Nişasta Fabrikası 1930’da kuruldu. Dünyadaki 1929 ekonomik krizi nedeniyle, 1930’da İkinci İktisat Kongresi toplanıp gerekli düzenlemeleri belirledi. Özel sektörün sermayesi yetersiz olduğu için devletçilik modeli benimsendi. Ardından 1934-1939 yıllarında uygulanan Birinci Beş Yıllık Plan hazırlanıp uygulandı. Tüm sermayenin sanayi yatırımında kullanılması ve devletin sanayide öncü olması kararlaştırıldı. Planda; tekstil, madencilik, seramik, selüloz ve kimya sanayi kollarında yatırım yapılması öngörüldü. Kongrenin ardından; Kırıkkale Askeri Çelik Fabrikası 1932’de, Sümerbank ise 1933’te kuruldu. Sümerbank; çok sayıda fabrikayı devreye aldı, 1939’da Kamu İktisadi Kuruluşu oldu ve sanayileşmeye öncülük etti. Enerji santrallerinin devreye alınması görevi, 1935’te kurulan Elektrik İşleri Etüt İdaresi’ne verildi. Etibank 1935’te; maden, metalürji ve enerji üretmek amacıyla kuruldu. MTA, maden arama işlerinde görevlendirilmek üzere 1936’da kuruldu. Karabük Demir Çelik tesisinin temeli 1937’de atıldı. Sümerbank, EİEİ, Etibank ve MTA teknik elemanların yurt dışında yetişmesi için burslar verdi ve mühendislerini de ihtisas için yurt dışına gönderdi. Bu elemanlar, çok iyi yetiştiği için daha sonra bazıları sanayici oldu, doktorası olanlar da üniversitelerde akademisyen olarak görev aldı.

1939 Sonrasında Bilim ve Teknolojik Gelişmeler    

İkinci Dünya Savaşı nedeniyle sanayi yatırımı konusunda sorun yaşansa da yatırımlar durmadı. Malatya Tütün (1939), Kağıt-Selüloz (1941), Sivas Çimento (1943) ve Rize Çay (1947) fabrikaları kuruldu. Diğer yandan İTÜ ve Ankara Üniversitesi’nin kurulup Alman hocaların görevlendirilmesi önemli bir gelişme oldu. Türkiye’de 1950’den itibaren; liman, baraj ve elektrik santralleri, gübre ve şeker fabrikalarının yapımı ağırlık kazandı. Arçelik fabrikası 1959’da çamaşır makinesi ve 1960’ta buzdolabı üretimine başladı. Teknik eleman ihtiyacını karşılamak için ODTÜ ve KTÜ 1955’te kuruldu. Türkiye 1960’ta planlı kalkınmaya önem verdi ve DPT 1961’de kuruldu. Bilim ve teknolojinin gelişmesi için 1963’te TÜBİTAK kuruldu. Kayseri’de Çinkur, Antalya’da Ferrokrom, Bursa’da Volfram, Konya’da Krom-Manyezit ve Cıva tesisleri ile Seydişehir’deki Alüminyum Fabrikası hizmete girdi. İlk otomobil fabrikamızda 1966’da Anadol üretildi. NETAŞ, 1967’de telefon santrali üretmek için kuruldu. Daha sonra; Tümosan Motor, Taksan Takım ve Temsan Elektromekanik gibi tesisler teknolojik gelişmeyi hızlandırdı. Aselsan, Havelsan, TAI, TEI ve Tusaş sayesinde savunma ve havacılık sektörü gelişti. Son yıllarda üniversite sayıları artınca bilimsel yayın sayıları yükseldi. Üniversitelerimiz dünya sıralamalarında yükselmeye başlasa da ilk 200 arasında henüz üniversitemiz yok. Milli gelirden Ar-Ge için ayrılan pay hala %1’den az olduğu için patent sayımız düşük ve Rekabet Gücü Sıralamasında 44. sıradayız. Yarı iletken üretmek için kurulan Testaş, yıllarca hiç üretim yapamayınca 1998’de ODTÜ’ye devredildi. ODTÜ, bu tesisi modernleştirip Mikro Elektro Mekanik Sistemler (MEMS) üretir hale getirdi. Modern gece görüş kamera algılayıcıları ve biyosensör üretmeyi başardı.

Tekmer ve teknoparkların kurulması, üniversite sanayi işbirliğini artırdı ve az da olsa teknoparklardan yazılım ve elektronik ürünleri ihraç edilmeye başlandı.

Prof. Dr. Ural Akbulut

ODTÜ Kimya Bölümü

> Cumhuriyet döneminde bilim ve teknoloji

Cumhuriyetin ilk yıllarında, bilim ve teknolojinin gelişebilmesi için önce eğitim reformları yapıldı. Ardından ekonomi ve sanayi hamlesi için adımlar atıldı.

Cumhuriyetin İlk Yıllarında Eğitim Reformları

Atatürk’ün talimatıyla, iyi eğitimli insan sayısını artırmak için 1921-1924 döneminde üç kez Eğitim Kongreleri düzenlendi. O dönemde; bakanlığa bağlı az sayıdaki rüştiye, idadi ve sultani okulları dışında ayrıca; misyoner, azınlık, özel vakıf okulları ve mahalle mektepleri vardı. Tüm okulları Maarif Bakanlığı’na bağlayan Öğretim Birliği (Tevhid-i Tedrisat) Kanunu 1924’te çıkartıldı. Halkın büyük çoğunluğu okuma yazma bilmediği için Millet Mektepleri açıldı ve 1928’de Arap harfleri terk edilip Latin harflerine geçildi. Başbakan dahil tüm memurlar okuma yazma öğretti. Yedi yılda 2,6 milyon kişiye okuma yazma öğretildi. Öğretmen olmadığı için köylerin çoğunda okul yoktu. Üç sınıflı Eğitmenli Köy Okulları 1935’te açıldı ve 6 ay kurs gören ordudaki çavuşlar, köylere eğitmen olarak atandı. Eğitmenli okullar köylerdeki öğrenci sayısını iki katına çıkardı. Teknik ara eleman yetiştirmek için 1930’larda her ilde ve ilçelerin çoğunda sanat okulları açıldı. Hitler’den kaçan Yahudi profesörler üniversitelerde görevlendirildi. Böylece uluslararası standartta araştırma yapmak ve teknoloji üretmek için ilk adım atılmış oldu. Ülkemizde 1923’te 342 bin ilkokul öğrencisi varken 1939’da sayı 814 bine çıktı. Ortaokullarda 6 bin olan öğrenci sayısı 1939’da 83 bini aştı. Liselerde bin civarında öğrenci varken sayı 1939’da 24 bini aştı. Üniversite reformu, 1933’te Darül Fünun kapatılıp İstanbul Üniversitesi’ni açılarak gerçekleştirildi. Ankara’da; 1925’te Hukuk, 1933’te Y. Ziraat, 1935’te DTCF, 1943’te Fen ve 1945’te Tıp fakülteleri açıldı.

1923-1938 Dönemindeki Ekonomi ve Sanayi Hamleleri

Atatürk, ülkenin kalkınması için bilim ve teknolojiye önem verdi. Kalkınma amacıyla genç cumhuriyetin atacağı adımlar, 1923’te İzmir’deki ilk İktisat Kongresi’nde belirlendi. Atatürk kongrede “Askeri zaferden sonra iktisadi zaferlerin kazanılması için daha çok fabrika açılması” gerektiğini vurguladı. Kongrede; sanayinin teşviki, sanayi fuarları açılması, sanayi bankası kurulması, sanayi için teknik eleman yetiştirilmesi ve mühendislere Avrupa’da ihtisas yaptırılmasına karar verildi. Cumhuriyetin ilk şeker fabrikasının temeli 1923’te Uşak’ta atıldı. Trakya Şeker Fabrikası ise 1925’te açıldı. Zonguldak Yüksek Maden ve Sanayi Mühendis Mektebi 1924’te kuruldu. Kayseri Uçak Fabrikası 1925’te üretime başladı. Ankara Çimento ve Isparta Halı fabrikaları 1926’da kuruldu. Sanayi ve Maden Bankası 1927’de açıldı. İstanbul Glikoz ve Nişasta Fabrikası 1930’da kuruldu. Dünyadaki 1929 ekonomik krizi nedeniyle, 1930’da İkinci İktisat Kongresi toplanıp gerekli düzenlemeleri belirledi. Özel sektörün sermayesi yetersiz olduğu için devletçilik modeli benimsendi. Ardından 1934-1939 yıllarında uygulanan Birinci Beş Yıllık Plan hazırlanıp uygulandı. Tüm sermayenin sanayi yatırımında kullanılması ve devletin sanayide öncü olması kararlaştırıldı. Planda; tekstil, madencilik, seramik, selüloz ve kimya sanayi kollarında yatırım yapılması öngörüldü. Kongrenin ardından; Kırıkkale Askeri Çelik Fabrikası 1932’de, Sümerbank ise 1933’te kuruldu. Sümerbank; çok sayıda fabrikayı devreye aldı, 1939’da Kamu İktisadi Kuruluşu oldu ve sanayileşmeye öncülük etti. Enerji santrallerinin devreye alınması görevi, 1935’te kurulan Elektrik İşleri Etüt İdaresi’ne verildi. Etibank 1935’te; maden, metalürji ve enerji üretmek amacıyla kuruldu. MTA, maden arama işlerinde görevlendirilmek üzere 1936’da kuruldu. Karabük Demir Çelik tesisinin temeli 1937’de atıldı. Sümerbank, EİEİ, Etibank ve MTA teknik elemanların yurt dışında yetişmesi için burslar verdi ve mühendislerini de ihtisas için yurt dışına gönderdi. Bu elemanlar, çok iyi yetiştiği için daha sonra bazıları sanayici oldu, doktorası olanlar da üniversitelerde akademisyen olarak görev aldı.

1939 Sonrasında Bilim ve Teknolojik Gelişmeler    

İkinci Dünya Savaşı nedeniyle sanayi yatırımı konusunda sorun yaşansa da yatırımlar durmadı. Malatya Tütün (1939), Kağıt-Selüloz (1941), Sivas Çimento (1943) ve Rize Çay (1947) fabrikaları kuruldu. Diğer yandan İTÜ ve Ankara Üniversitesi’nin kurulup Alman hocaların görevlendirilmesi önemli bir gelişme oldu. Türkiye’de 1950’den itibaren; liman, baraj ve elektrik santralleri, gübre ve şeker fabrikalarının yapımı ağırlık kazandı. Arçelik fabrikası 1959’da çamaşır makinesi ve 1960’ta buzdolabı üretimine başladı. Teknik eleman ihtiyacını karşılamak için ODTÜ ve KTÜ 1955’te kuruldu. Türkiye 1960’ta planlı kalkınmaya önem verdi ve DPT 1961’de kuruldu. Bilim ve teknolojinin gelişmesi için 1963’te TÜBİTAK kuruldu. Kayseri’de Çinkur, Antalya’da Ferrokrom, Bursa’da Volfram, Konya’da Krom-Manyezit ve Cıva tesisleri ile Seydişehir’deki Alüminyum Fabrikası hizmete girdi. İlk otomobil fabrikamızda 1966’da Anadol üretildi. NETAŞ, 1967’de telefon santrali üretmek için kuruldu. Daha sonra; Tümosan Motor, Taksan Takım ve Temsan Elektromekanik gibi tesisler teknolojik gelişmeyi hızlandırdı. Aselsan, Havelsan, TAI, TEI ve Tusaş sayesinde savunma ve havacılık sektörü gelişti. Son yıllarda üniversite sayıları artınca bilimsel yayın sayıları yükseldi. Üniversitelerimiz dünya sıralamalarında yükselmeye başlasa da ilk 200 arasında henüz üniversitemiz yok. Milli gelirden Ar-Ge için ayrılan pay hala %1’den az olduğu için patent sayımız düşük ve Rekabet Gücü Sıralamasında 44. sıradayız. Yarı iletken üretmek için kurulan Testaş, yıllarca hiç üretim yapamayınca 1998’de ODTÜ’ye devredildi. ODTÜ, bu tesisi modernleştirip Mikro Elektro Mekanik Sistemler (MEMS) üretir hale getirdi. Modern gece görüş kamera algılayıcıları ve biyosensör üretmeyi başardı.

Tekmer ve teknoparkların kurulması, üniversite sanayi işbirliğini artırdı ve az da olsa teknoparklardan yazılım ve elektronik ürünleri ihraç edilmeye başlandı.

Prof. Dr. Ural Akbulut

ODTÜ Kimya Bölümü

Son Güncelleme: Perşembe, 16 Ekim 2014 09:49

Gösterim: 12973

Özel Deva Anadolu Sağlık Meslek Lisesi, Hemşirelik, Acil Tıp, Radyoloji ve Anestezi Teknisyenliği bölümleri ile eğitim veriyor.

Özel Deva Anadolu Sağlık Meslek Lisesi, Hemşirelik, Acil Tıp, Radyoloji ve Anestezi Teknisyenliği bölümleri ile eğitim veriyor. 2014-2015 öğretim yılında Tıbbi Sekreterlik bölümünü de açmak için çalışmalarını sürdürdüklerini söyleyen Dr. Mustafa Mete, “Öğrencilerimizin bilgi ve tecrübe ile donatılıp hayata atılmalarını sağlamak için gereken özeni göstermekteyiz. Özgüvenini geliştirerek kurumumuzdan mezun olacak öğrencilerimiz, hem kamu hem de özel kuruşlarda rahatlıkla iş bulma fırsatını yakalayacaktır. Buna güvenimiz tamdır” diyor.

Deva Eğitim Kurumları bünyesinde kurulan Özel Deva Anadolu Sağlık Meslek Lisesi, 2013-2014 eğitim-öğretim yılında eğitim ve öğretime başladı. Kurum çatısı altında 2014- 2015 eğitim-öğretim yılından itibaren Özel Deva Anadolu Lisesi ve Özel Deva Anaokulu da hizmet vermeye başlayacak. Özel Deva Anadolu Sağlık Meslek Lisesi’nin Hemşirelik, Acil Tıp, Radyoloji ve Anestezi Teknisyenliği bölümleri ile öğrencilerine iyi bir gelecek sunduğunu söyleyen Özel Deva Anadolu Sağlık Meslek Lisesi Müdürü Dr. Mustafa Mete, 2014-2015 öğretim yılında Tıbbi Sekreterlik bölümünün açılması için çalışmaların devam ettiğini belirtti. Mete, veli ve öğrencilerden gelecek talepler doğrultusunda doğa sporları, İngilizce ve Matematik içerikli bir yaz kampı oluşturmayı düşündüklerini de kaydetti.

“Alanında uzman öğretmen ve akademisyen kadromuz, son teknolojiyi kullanarak tüm öğrencilerimize hizmet vermektedir” diyen Dr. Mustafa Mete, öğrencilerin donanımlı ve bilgili olarak yetişmeleri için her türlü çalışmanın desteklendiğini vurguladı.  Alan bilgisine tam hâkim, öğrenciyi kendi evladı yerine koyabilen, özgüveni yüksek ve özverili, üretken öğretmenler ile çalışmayı, ekip ruhu oluşturmayı ilke edindiklerini söyleyen Mete, “Bunu da başarmakta olduğumuza inanıyoruz. Takım ruhunun olmadığı yerde başarıdan, sinerjiden bahsedilemez. Sıcak bir aile ortamı, arkadaşlık, güven ve huzur içinde eğitim ve öğretim görmek, kurum kültürümüzün bir parçası olmuştur. Tüm çalışan öğretmen ve personellerimiz, öğrencilerimize kendi çocuklarıymış gibi davranmaktadır” dedi.

Mete, sözlerine şöyle devam etti: “En büyük servet sağlığımız olduğundan, sağlık personelinin ne denli donanımlı olması bilincini tüm çalışan personelimiz içselleştirmiştir. Mezun öğrencilerimizin hem mesleklerinde en iyiler arasında olmaları hem de üniversite eğitimi almaları en büyük hedeflerimizdendir. Bu sebeple, öğrencilerimizin bilgi ve tecrübe ile donatılıp hayata atılmalarını sağlamak için gereken özeni göstermekteyiz. Özgüvenini geliştirerek kurumumuzdan mezun olacak öğrencilerimiz, hem kamu hem de özel kuruşlarda rahatlıkla iş bulma fırsatını yakalayacaktır. Buna güvenimiz tamdır.”

MESLEK DERSLERİ UYGULAMALARLA DESTEKLENİYOR

Dr. Mustafa Mete, Özel Deva Anadolu Sağlık Meslek Lisesi’nde öğrencilere sunulan eğitim hakkında da şunları söyledi:“Eğitim programımızı iki yönden güçlü kılmaya özen gösterdik. Bunlardan ilki, mesleki derslerin titizlikle ve uygulamalarla desteklenmesidir. İkincisi ise, kültür derslerinin müfredat ile birlikte, üniversiteye yönelik olarak işlenmesidir. Üniversiteye ve devlet memurluğuna girişte matematik dersinin önemini bilmekte ve bu konuda öğrencilerimize sıfırdan matematik öğretme yöntemlerini uygulamaktayız. Bu konuda kurumun özgün dokümanları mevcuttur. Meslek ve fen derslerimiz ise laboratuarlarda yapılmaktadır.”

Sosyal aktivitelere önem verdiklerini ifade eden Mete, “Yapılan sosyal aktivitelerde tüm görevler, öğrencilerimize verilmektedir. Öğrencilerimizin özgüvenlerinin gelişmesi için tüm imkânlarımızı seferber etmekteyiz. Yarışmalar, önemli günlerin kutlanması, okul ve duvar gazeteleri, geziler ve kulüp faaliyetleri ile öğrencilerimizin ruhen ve bedenen gelişmelerine katkı sunmaktayız” dedi.

Özel Deva Anadolu Sağlık Meslek Lisesi’ne kayıt koşulları hakkında da bilgiler veren Dr. Mustafa Mete, şöyle konuştu: “Lisemize ortaokuldan mezun kız veya erkek öğrenciler kontenjan dâhilinde kayıt yaptırabilmektedir. Aynı zamanda herhangi bir lise türünde 1. sınıfta okurken yılsonunda başarısız olmuş, yani kalmış öğrenciler de kurumumuza başvurarak, okuma fırsatını yakalayabilir.”

> Özel Deva Anadolu Sağlık Meslek Lisesi hakkında merak edilenler

Özel Deva Anadolu Sağlık Meslek Lisesi, Hemşirelik, Acil Tıp, Radyoloji ve Anestezi Teknisyenliği bölümleri ile eğitim veriyor.

Özel Deva Anadolu Sağlık Meslek Lisesi, Hemşirelik, Acil Tıp, Radyoloji ve Anestezi Teknisyenliği bölümleri ile eğitim veriyor. 2014-2015 öğretim yılında Tıbbi Sekreterlik bölümünü de açmak için çalışmalarını sürdürdüklerini söyleyen Dr. Mustafa Mete, “Öğrencilerimizin bilgi ve tecrübe ile donatılıp hayata atılmalarını sağlamak için gereken özeni göstermekteyiz. Özgüvenini geliştirerek kurumumuzdan mezun olacak öğrencilerimiz, hem kamu hem de özel kuruşlarda rahatlıkla iş bulma fırsatını yakalayacaktır. Buna güvenimiz tamdır” diyor.

Deva Eğitim Kurumları bünyesinde kurulan Özel Deva Anadolu Sağlık Meslek Lisesi, 2013-2014 eğitim-öğretim yılında eğitim ve öğretime başladı. Kurum çatısı altında 2014- 2015 eğitim-öğretim yılından itibaren Özel Deva Anadolu Lisesi ve Özel Deva Anaokulu da hizmet vermeye başlayacak. Özel Deva Anadolu Sağlık Meslek Lisesi’nin Hemşirelik, Acil Tıp, Radyoloji ve Anestezi Teknisyenliği bölümleri ile öğrencilerine iyi bir gelecek sunduğunu söyleyen Özel Deva Anadolu Sağlık Meslek Lisesi Müdürü Dr. Mustafa Mete, 2014-2015 öğretim yılında Tıbbi Sekreterlik bölümünün açılması için çalışmaların devam ettiğini belirtti. Mete, veli ve öğrencilerden gelecek talepler doğrultusunda doğa sporları, İngilizce ve Matematik içerikli bir yaz kampı oluşturmayı düşündüklerini de kaydetti.

“Alanında uzman öğretmen ve akademisyen kadromuz, son teknolojiyi kullanarak tüm öğrencilerimize hizmet vermektedir” diyen Dr. Mustafa Mete, öğrencilerin donanımlı ve bilgili olarak yetişmeleri için her türlü çalışmanın desteklendiğini vurguladı.  Alan bilgisine tam hâkim, öğrenciyi kendi evladı yerine koyabilen, özgüveni yüksek ve özverili, üretken öğretmenler ile çalışmayı, ekip ruhu oluşturmayı ilke edindiklerini söyleyen Mete, “Bunu da başarmakta olduğumuza inanıyoruz. Takım ruhunun olmadığı yerde başarıdan, sinerjiden bahsedilemez. Sıcak bir aile ortamı, arkadaşlık, güven ve huzur içinde eğitim ve öğretim görmek, kurum kültürümüzün bir parçası olmuştur. Tüm çalışan öğretmen ve personellerimiz, öğrencilerimize kendi çocuklarıymış gibi davranmaktadır” dedi.

Mete, sözlerine şöyle devam etti: “En büyük servet sağlığımız olduğundan, sağlık personelinin ne denli donanımlı olması bilincini tüm çalışan personelimiz içselleştirmiştir. Mezun öğrencilerimizin hem mesleklerinde en iyiler arasında olmaları hem de üniversite eğitimi almaları en büyük hedeflerimizdendir. Bu sebeple, öğrencilerimizin bilgi ve tecrübe ile donatılıp hayata atılmalarını sağlamak için gereken özeni göstermekteyiz. Özgüvenini geliştirerek kurumumuzdan mezun olacak öğrencilerimiz, hem kamu hem de özel kuruşlarda rahatlıkla iş bulma fırsatını yakalayacaktır. Buna güvenimiz tamdır.”

MESLEK DERSLERİ UYGULAMALARLA DESTEKLENİYOR

Dr. Mustafa Mete, Özel Deva Anadolu Sağlık Meslek Lisesi’nde öğrencilere sunulan eğitim hakkında da şunları söyledi:“Eğitim programımızı iki yönden güçlü kılmaya özen gösterdik. Bunlardan ilki, mesleki derslerin titizlikle ve uygulamalarla desteklenmesidir. İkincisi ise, kültür derslerinin müfredat ile birlikte, üniversiteye yönelik olarak işlenmesidir. Üniversiteye ve devlet memurluğuna girişte matematik dersinin önemini bilmekte ve bu konuda öğrencilerimize sıfırdan matematik öğretme yöntemlerini uygulamaktayız. Bu konuda kurumun özgün dokümanları mevcuttur. Meslek ve fen derslerimiz ise laboratuarlarda yapılmaktadır.”

Sosyal aktivitelere önem verdiklerini ifade eden Mete, “Yapılan sosyal aktivitelerde tüm görevler, öğrencilerimize verilmektedir. Öğrencilerimizin özgüvenlerinin gelişmesi için tüm imkânlarımızı seferber etmekteyiz. Yarışmalar, önemli günlerin kutlanması, okul ve duvar gazeteleri, geziler ve kulüp faaliyetleri ile öğrencilerimizin ruhen ve bedenen gelişmelerine katkı sunmaktayız” dedi.

Özel Deva Anadolu Sağlık Meslek Lisesi’ne kayıt koşulları hakkında da bilgiler veren Dr. Mustafa Mete, şöyle konuştu: “Lisemize ortaokuldan mezun kız veya erkek öğrenciler kontenjan dâhilinde kayıt yaptırabilmektedir. Aynı zamanda herhangi bir lise türünde 1. sınıfta okurken yılsonunda başarısız olmuş, yani kalmış öğrenciler de kurumumuza başvurarak, okuma fırsatını yakalayabilir.”

Son Güncelleme: Cuma, 18 Nisan 2014 11:38

Gösterim: 11752

İstanbul Arel Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Küçüksavaş, “Öğrenciler ara eleman değil aranan elemanlardır” diyor.

Program açarken iş dünyasının taleplerini dikkate aldıklarını ve bazı derslerin uygulama deneyimi olan öğretim elemanları tarafından verildiğini belirten İstanbul Arel Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Küçüksavaş, “ Bu iş birliği sonucunda meslek yüksekokulumuzdaki birçok öğrenci okurken iş hayatına atılma olanağı buluyor. Ayrıca ben şahsen ara eleman deyimini de hoş bulmuyorum. Öğrenciler ara eleman değil aranan elemanlardır” diyor.

Üniversite ile iş dünyasının sıkı bir iş birliği içerisinde olması gerekiyor. Size göre ülkemizde iş dünyası ve üniversiteler arasında güçlü bir bağ var mı? Bu bağı güçlendirmek adına neler yapılabilir?

İstanbul Arel Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat KüçüksavaşBir ülkedeki sanayi dışa bağımlı olmadan kendi teknolojisini kendisi üretebiliyorsa, küreselleşen dünya pazarında rekabet şansı da o derece yüksek olacaktır. Sanayinin kendi teknolojisini üretebilmesi için teknolojiyi üretebilecek bilgiye kolayca ulaşabilmesi gerekir. Bu da ancak güçlü bir üniversite-sanayi işbirliği ile mümkündür.

Rekabette ayakta kalmak ve rekabet üstünlüğünü sürdürmek, işletmelerin ürünlerini, süreçlerini, yapılarını ve yönetim anlayışlarını sürekli geliştirmelerine bağlıdır. Bu çerçevede, üniversite-sanayi işbirliği rekabet gücünü artırma ve sürdürmede yaşamsal önem kazanmaktadır.

İş dünyası ile gerçekleştirdiğiniz iş birliklerinden ve gerçekleştirme hedefinde olduğunuz projelerinizden bahsedebilir misiniz? İş dünyasının üniversitenizden ve sizin de iş dünyasından ne gibi talepleriniz oluyor?

İstanbul Arel Üniversitesi kurulduğu günden bu yana iş dünyası ile yakın ilişki içerisindedir. Her iki kampüsümüzde hizmet ve sanayi işletmelerinin yoğun olduğu bölgede bulunmaktadır. Bu da bize büyük avantajlar sağlamaktadır. Staj uygulamaları konusunda en küçük bir zorluk yaşamamaktayız. Ayrıca kurum olarak eğitimde sanayi ve hizmet sektöründen deneyimli elemanların yer almasının uygun olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle bazı derslerimizin uygulama deneyimi olan öğretim elemanları tarafından verilmesini arzu ediyoruz. Bu konuda hiçbir sorun yaşamadık. Konumumuz gereği alanında uzman elemanları eğitim programlarında görevlendirebiliyoruz. Bu işbirliği sonucu, özellikle meslek yüksekokulumuzdaki birçok öğrenci okurken iş hayatına atılma olanağı buluyor. Ayrıca kariyer merkezimiz tarafından iş dünyasının ihtiyaç duyduğu birçok eğitimi üniversitemizde verme imkanımız oluyor. Bu konuda iş dünyasından yoğun bir talep alıyoruz. Bu talepte her geçen gün artarak devam ediyor. Bu da işimizi iyi yaptığımızı göstermektedir. Bunun dışında sektörde bilinen ve tanınan sanayicilerle “Sektör Günleri” adı altında düzenlediğimiz etkinliklerle öğrenci ve profesyonelleri buluşturuyoruz.

İstanbul Arel Üniversitesi olarak birçok konuda çalışmalarımız var. Bir defa ders programlarımızı paydaşlarımızın katılımıyla sanayinin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde değiştirdik. Üniversite eğitiminin belki de en eksik yönü verilen teorik bilginin pratiğe aktarılamamasıdır. Bu düşünceden hareketle eğitim programlarımızda 7+1 ve 3+1 şeklinde ifade ettiğimiz bir yarıyıl işyerinde uygulamalı eğitimi planlıyoruz. Şu anda 1.500’ın üzerindeki çözüm ortağımızla staj ve yerinde uygulamalarla önemli başarılar elde ettik. Ayrıca (ARELSEM) Sürekli Eğitim Merkezimizde sanayinin önemli ölçüde eğitim ihtiyaçlarını karşılıyoruz. 2015 yılında faaliyete geçirmeyi planladığımız Trakya Bölgesi Teknokent Projemiz ile bu konuda da önemli bir başarı sağlayacağımıza inanıyorum.

İş dünyasından taleplerimiz, uygulama ve staj imkanları, mezunlarımızın işe yerleştirilmesi, birlikte projeler üretmek ve deneyimli yöneticilerin birikimlerini öğrencilerimize aktarmaları şeklinde özetlenebilir. İş dünyasından ise daha çok kurumsal eğitim talepleri ve az da olsa birlikte proje hazırlama talepleri geliyor. Bunun yanında da özellikle ara eleman konusunda da bizden istekler oluyor. Her iki taraf olarak büyük ölçüde isteklerimiz karşılanmaktadır. Birlikte proje üretme konusunda istenilen düzeye geliyoruz. Teknoparkımızın kurulması ve yaptığımız diğer hazırlıklar sonucunda, bu konuda da önemli başarılar sağlayacağımıza inanıyorum. Önümüzdeki yıllarda bu konudaki somut başarılarımızı birlikte göreceğiz.

“KARİYER GÜNLERİ”NDE FİRMALAR İLE ÖĞRENCİLERİ BULUŞTURUYORUZ

Öğrencilerinize okurken ve mezun olduktan sonra iş ve staj imkanı bulma konusunda destek oluyor musunuz?

Öğrencilerinin üniversite sonrası kariyer planlamalarına oldukça önem veren üniversitemiz her yıl geniş katılımlı  “Kariyer Günleri” düzenlemektedir. Stant açan firmalar, öğrencilerle birebir iletişim kurarak şirketlerinin çalışma prensiplerini, faaliyet alanlarını ve kariyer süreçlerini anlatarak staj ve iş imkanları konusunda istihdam olanağı sunuyor. Alanında uzman kişiler tarafından öğrencilere seminerler yoluyla bilgiler aktarılıyor. Kariyer Günleri sayesinde, öğrenciler üniversite sonrası iş veya akademik hayatlarıyla alakalı doğru ve sağlıklı bilgiler ediniyor. İş yerinde stajı çok önemseyen üniversitemiz, gönüllü ve zorunlu yaz stajlarının organizasyonunu Ocak ayından itibaren yapmaya başlayıp, Mayıs ayında sonuçlandırıyor. Üniversitemizin amacı öğrencilerimizin teorik bilgilerinin yanına reel sektör deneyimleri eklemek. Yani biz üniversite olarak öğrencilerimizi her anlamda yanındayız. Nihayetinde öğrencilerimizin iş bulma kaygısını biz de hissedip gerekli tedbirleri her zaman düzenli olarak alıyoruz. 1,500’ün üzerinde çözüm ortağımız ile sürekli irtibatta olarak, üniversite sonrasında öğrencilerimizin işe yerleşmelerine yardımcı olmaya devam ediyoruz. Aynı zamanda üniversite içinde idari kadro ihtiyaçlarımızın karşılanmasında, kendi mezun öğrencilerimize imkan tanıyoruz. Bu bahsettiğim tüm konuları bizzat ben de çok yakından takip ediyorum.

Ayrıca üniversitemiz Kariyer Planlama, Uygulama ve Araştırma Merkezi (ArelKam); çözüm ortağı olduğumuz çeşitli sektörlerde yer alan firmaların yarı zamanlı ve ücret karşılığı olan iş ilanlarını kampüs içindeki panolarda öğrencilerimize duyurmaktadır. Öğrencilerimiz bu firmalara doğrudan başvuru yapabilmekte ve ilgili firmaların işe yerleştirme süreçlerine katılabilmektedirler. Aynı koşullar mezun öğrencilerimiz için de geçerlidir.

Program açarken ara eleman sıkıntısının daha çok olduğu meslekleri göz önünde bulunduruyor musunuz?

Hemen hemen tüm sektörlerde ara eleman ihtiyacı vardır. Ancak bazı sektörlerde bu ihtiyaç daha fazla olabiliyor. Meslek yüksekokulumuzda programlar açarken paydaşlarımızla birlikte çok ayrıntılı bir çalışma yapıyoruz. Programları açarken çözüm ortaklarımızın fikirlerini de alıyoruz. Birçok firmadan mesleklerle ilgili eleman ihtiyaçları konusunda geri bildirimler alıyoruz. Kendi deneyimlerimiz ile, çözüm ortaklarımızdan gelen geri bildirimleri birleştirerek karar vermeye çalışıyoruz. Bu konuda da başarılı olduğumuzu gururla söyleyebilirim. Çünkü son yıllarda açtığımız programlardan mezun olan öğrencilerimizin işe yerleşme oranları çok yüksek. Bu da bize doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Ayrıca ben şahsen ara eleman deyimini de hoş bulmuyorum. Öğrenciler ara eleman değil aranan elemanlardır.

Özellikle ülkemizde mesleki ve teknik eğitimin olması gerektiği noktaya geldi mi? Ayrıca eğitim sistemimizin sorunları nelerdir? Bu sorunlara çözüm bulmak neler yapılması gerekmektedir?

Mesleki ve Teknik Eğitim konusunda ülkemizde gerçekten önemli çalışmalar yapıldı. MEB bünyesinde Genel Müdürlüğümüz de mevcut. Ayrıca Mesleki ve Teknik Eğitim Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2013-2017) hazırlanmış bulunmaktadır. Buna uygun olarak birçok projede hayata geçirilmiştir. Bundan sonra yapılması gereken, bu belgeye uygun eylem planlarını daha hızlı bir şekilde hayata geçirmektir.

Bence vakıf- devlet üniversitesi ayrımı gereksizdir. Sonuçta kamu-özel olsun ülkenin kaynakları kullanılmaktadır. Bu nedenle bunu en verimli şekilde kim kullanıyorsa ona öncelik verilmelidir.  Özel üniversitelerin açılmasına da izin verilmelidir. Bu anlamda sosyal adalet açısından devlet tarafından çok iyi bir burs sisteminin kurulması gerekir. Ekonomik durumu iyi olmayan adayların bu şekilde desteklenmesi uygun olur.

Vakıf üniversitelerinde sadece ekonomik durumu iyi olan öğrencilerin okuduğu kabul edilmektedir. Bu nedenle burs ve krediler sadece devlet üniversitelerinde okuyan öğrencilere verilmektedir. Bu doğru değildir.  Bu nedenle bu olanakların vakıf üniversitesi öğrencilerine de tanınması ve adil olmayan bu uygulamanın bir an önce düzeltilmesi gerekmektedir.

Şu anda vakıf üniversitelerinin eğitim sistemimiz içindeki payı dünya ortalamasına göre düşüktür. Bu payın artırılması gerekmektedir. Bunun için sektör belirli bir düzeye gelinceye kadar adil bir teşvik sistemiyle desteklenmelidir. Ayrıca Yükseköğretim öğrencilerine yönelik özel bir kredilendirme sistemi geliştirilebilir. Vakıf üniversitelerinin devlet üniversiteleri için düzenlenen yasal mevzuat kıskacından bir an önce kurtarılması ve daha özerk bir yönetime kısa sürede kavuşturulması kaçınılmazdır.

 (ARELSEM) Sürekli Eğitim Merkezimizde sanayinin önemli ölçüde eğitim ihtiyaçlarını karşılıyoruz. 2015 yılında faaliyete geçirmeyi planladığımız Trakya Bölgesi Teknokent Projemiz ile bu konuda da önemli bir başarı sağlayacağımıza inanıyorum.

> Öğrenciler ara eleman değil aranan elemanlardır

İstanbul Arel Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Küçüksavaş, “Öğrenciler ara eleman değil aranan elemanlardır” diyor.

Program açarken iş dünyasının taleplerini dikkate aldıklarını ve bazı derslerin uygulama deneyimi olan öğretim elemanları tarafından verildiğini belirten İstanbul Arel Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Küçüksavaş, “ Bu iş birliği sonucunda meslek yüksekokulumuzdaki birçok öğrenci okurken iş hayatına atılma olanağı buluyor. Ayrıca ben şahsen ara eleman deyimini de hoş bulmuyorum. Öğrenciler ara eleman değil aranan elemanlardır” diyor.

Üniversite ile iş dünyasının sıkı bir iş birliği içerisinde olması gerekiyor. Size göre ülkemizde iş dünyası ve üniversiteler arasında güçlü bir bağ var mı? Bu bağı güçlendirmek adına neler yapılabilir?

İstanbul Arel Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat KüçüksavaşBir ülkedeki sanayi dışa bağımlı olmadan kendi teknolojisini kendisi üretebiliyorsa, küreselleşen dünya pazarında rekabet şansı da o derece yüksek olacaktır. Sanayinin kendi teknolojisini üretebilmesi için teknolojiyi üretebilecek bilgiye kolayca ulaşabilmesi gerekir. Bu da ancak güçlü bir üniversite-sanayi işbirliği ile mümkündür.

Rekabette ayakta kalmak ve rekabet üstünlüğünü sürdürmek, işletmelerin ürünlerini, süreçlerini, yapılarını ve yönetim anlayışlarını sürekli geliştirmelerine bağlıdır. Bu çerçevede, üniversite-sanayi işbirliği rekabet gücünü artırma ve sürdürmede yaşamsal önem kazanmaktadır.

İş dünyası ile gerçekleştirdiğiniz iş birliklerinden ve gerçekleştirme hedefinde olduğunuz projelerinizden bahsedebilir misiniz? İş dünyasının üniversitenizden ve sizin de iş dünyasından ne gibi talepleriniz oluyor?

İstanbul Arel Üniversitesi kurulduğu günden bu yana iş dünyası ile yakın ilişki içerisindedir. Her iki kampüsümüzde hizmet ve sanayi işletmelerinin yoğun olduğu bölgede bulunmaktadır. Bu da bize büyük avantajlar sağlamaktadır. Staj uygulamaları konusunda en küçük bir zorluk yaşamamaktayız. Ayrıca kurum olarak eğitimde sanayi ve hizmet sektöründen deneyimli elemanların yer almasının uygun olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle bazı derslerimizin uygulama deneyimi olan öğretim elemanları tarafından verilmesini arzu ediyoruz. Bu konuda hiçbir sorun yaşamadık. Konumumuz gereği alanında uzman elemanları eğitim programlarında görevlendirebiliyoruz. Bu işbirliği sonucu, özellikle meslek yüksekokulumuzdaki birçok öğrenci okurken iş hayatına atılma olanağı buluyor. Ayrıca kariyer merkezimiz tarafından iş dünyasının ihtiyaç duyduğu birçok eğitimi üniversitemizde verme imkanımız oluyor. Bu konuda iş dünyasından yoğun bir talep alıyoruz. Bu talepte her geçen gün artarak devam ediyor. Bu da işimizi iyi yaptığımızı göstermektedir. Bunun dışında sektörde bilinen ve tanınan sanayicilerle “Sektör Günleri” adı altında düzenlediğimiz etkinliklerle öğrenci ve profesyonelleri buluşturuyoruz.

İstanbul Arel Üniversitesi olarak birçok konuda çalışmalarımız var. Bir defa ders programlarımızı paydaşlarımızın katılımıyla sanayinin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde değiştirdik. Üniversite eğitiminin belki de en eksik yönü verilen teorik bilginin pratiğe aktarılamamasıdır. Bu düşünceden hareketle eğitim programlarımızda 7+1 ve 3+1 şeklinde ifade ettiğimiz bir yarıyıl işyerinde uygulamalı eğitimi planlıyoruz. Şu anda 1.500’ın üzerindeki çözüm ortağımızla staj ve yerinde uygulamalarla önemli başarılar elde ettik. Ayrıca (ARELSEM) Sürekli Eğitim Merkezimizde sanayinin önemli ölçüde eğitim ihtiyaçlarını karşılıyoruz. 2015 yılında faaliyete geçirmeyi planladığımız Trakya Bölgesi Teknokent Projemiz ile bu konuda da önemli bir başarı sağlayacağımıza inanıyorum.

İş dünyasından taleplerimiz, uygulama ve staj imkanları, mezunlarımızın işe yerleştirilmesi, birlikte projeler üretmek ve deneyimli yöneticilerin birikimlerini öğrencilerimize aktarmaları şeklinde özetlenebilir. İş dünyasından ise daha çok kurumsal eğitim talepleri ve az da olsa birlikte proje hazırlama talepleri geliyor. Bunun yanında da özellikle ara eleman konusunda da bizden istekler oluyor. Her iki taraf olarak büyük ölçüde isteklerimiz karşılanmaktadır. Birlikte proje üretme konusunda istenilen düzeye geliyoruz. Teknoparkımızın kurulması ve yaptığımız diğer hazırlıklar sonucunda, bu konuda da önemli başarılar sağlayacağımıza inanıyorum. Önümüzdeki yıllarda bu konudaki somut başarılarımızı birlikte göreceğiz.

“KARİYER GÜNLERİ”NDE FİRMALAR İLE ÖĞRENCİLERİ BULUŞTURUYORUZ

Öğrencilerinize okurken ve mezun olduktan sonra iş ve staj imkanı bulma konusunda destek oluyor musunuz?

Öğrencilerinin üniversite sonrası kariyer planlamalarına oldukça önem veren üniversitemiz her yıl geniş katılımlı  “Kariyer Günleri” düzenlemektedir. Stant açan firmalar, öğrencilerle birebir iletişim kurarak şirketlerinin çalışma prensiplerini, faaliyet alanlarını ve kariyer süreçlerini anlatarak staj ve iş imkanları konusunda istihdam olanağı sunuyor. Alanında uzman kişiler tarafından öğrencilere seminerler yoluyla bilgiler aktarılıyor. Kariyer Günleri sayesinde, öğrenciler üniversite sonrası iş veya akademik hayatlarıyla alakalı doğru ve sağlıklı bilgiler ediniyor. İş yerinde stajı çok önemseyen üniversitemiz, gönüllü ve zorunlu yaz stajlarının organizasyonunu Ocak ayından itibaren yapmaya başlayıp, Mayıs ayında sonuçlandırıyor. Üniversitemizin amacı öğrencilerimizin teorik bilgilerinin yanına reel sektör deneyimleri eklemek. Yani biz üniversite olarak öğrencilerimizi her anlamda yanındayız. Nihayetinde öğrencilerimizin iş bulma kaygısını biz de hissedip gerekli tedbirleri her zaman düzenli olarak alıyoruz. 1,500’ün üzerinde çözüm ortağımız ile sürekli irtibatta olarak, üniversite sonrasında öğrencilerimizin işe yerleşmelerine yardımcı olmaya devam ediyoruz. Aynı zamanda üniversite içinde idari kadro ihtiyaçlarımızın karşılanmasında, kendi mezun öğrencilerimize imkan tanıyoruz. Bu bahsettiğim tüm konuları bizzat ben de çok yakından takip ediyorum.

Ayrıca üniversitemiz Kariyer Planlama, Uygulama ve Araştırma Merkezi (ArelKam); çözüm ortağı olduğumuz çeşitli sektörlerde yer alan firmaların yarı zamanlı ve ücret karşılığı olan iş ilanlarını kampüs içindeki panolarda öğrencilerimize duyurmaktadır. Öğrencilerimiz bu firmalara doğrudan başvuru yapabilmekte ve ilgili firmaların işe yerleştirme süreçlerine katılabilmektedirler. Aynı koşullar mezun öğrencilerimiz için de geçerlidir.

Program açarken ara eleman sıkıntısının daha çok olduğu meslekleri göz önünde bulunduruyor musunuz?

Hemen hemen tüm sektörlerde ara eleman ihtiyacı vardır. Ancak bazı sektörlerde bu ihtiyaç daha fazla olabiliyor. Meslek yüksekokulumuzda programlar açarken paydaşlarımızla birlikte çok ayrıntılı bir çalışma yapıyoruz. Programları açarken çözüm ortaklarımızın fikirlerini de alıyoruz. Birçok firmadan mesleklerle ilgili eleman ihtiyaçları konusunda geri bildirimler alıyoruz. Kendi deneyimlerimiz ile, çözüm ortaklarımızdan gelen geri bildirimleri birleştirerek karar vermeye çalışıyoruz. Bu konuda da başarılı olduğumuzu gururla söyleyebilirim. Çünkü son yıllarda açtığımız programlardan mezun olan öğrencilerimizin işe yerleşme oranları çok yüksek. Bu da bize doğru yolda olduğumuzu gösteriyor. Ayrıca ben şahsen ara eleman deyimini de hoş bulmuyorum. Öğrenciler ara eleman değil aranan elemanlardır.

Özellikle ülkemizde mesleki ve teknik eğitimin olması gerektiği noktaya geldi mi? Ayrıca eğitim sistemimizin sorunları nelerdir? Bu sorunlara çözüm bulmak neler yapılması gerekmektedir?

Mesleki ve Teknik Eğitim konusunda ülkemizde gerçekten önemli çalışmalar yapıldı. MEB bünyesinde Genel Müdürlüğümüz de mevcut. Ayrıca Mesleki ve Teknik Eğitim Strateji Belgesi ve Eylem Planı (2013-2017) hazırlanmış bulunmaktadır. Buna uygun olarak birçok projede hayata geçirilmiştir. Bundan sonra yapılması gereken, bu belgeye uygun eylem planlarını daha hızlı bir şekilde hayata geçirmektir.

Bence vakıf- devlet üniversitesi ayrımı gereksizdir. Sonuçta kamu-özel olsun ülkenin kaynakları kullanılmaktadır. Bu nedenle bunu en verimli şekilde kim kullanıyorsa ona öncelik verilmelidir.  Özel üniversitelerin açılmasına da izin verilmelidir. Bu anlamda sosyal adalet açısından devlet tarafından çok iyi bir burs sisteminin kurulması gerekir. Ekonomik durumu iyi olmayan adayların bu şekilde desteklenmesi uygun olur.

Vakıf üniversitelerinde sadece ekonomik durumu iyi olan öğrencilerin okuduğu kabul edilmektedir. Bu nedenle burs ve krediler sadece devlet üniversitelerinde okuyan öğrencilere verilmektedir. Bu doğru değildir.  Bu nedenle bu olanakların vakıf üniversitesi öğrencilerine de tanınması ve adil olmayan bu uygulamanın bir an önce düzeltilmesi gerekmektedir.

Şu anda vakıf üniversitelerinin eğitim sistemimiz içindeki payı dünya ortalamasına göre düşüktür. Bu payın artırılması gerekmektedir. Bunun için sektör belirli bir düzeye gelinceye kadar adil bir teşvik sistemiyle desteklenmelidir. Ayrıca Yükseköğretim öğrencilerine yönelik özel bir kredilendirme sistemi geliştirilebilir. Vakıf üniversitelerinin devlet üniversiteleri için düzenlenen yasal mevzuat kıskacından bir an önce kurtarılması ve daha özerk bir yönetime kısa sürede kavuşturulması kaçınılmazdır.

 (ARELSEM) Sürekli Eğitim Merkezimizde sanayinin önemli ölçüde eğitim ihtiyaçlarını karşılıyoruz. 2015 yılında faaliyete geçirmeyi planladığımız Trakya Bölgesi Teknokent Projemiz ile bu konuda da önemli bir başarı sağlayacağımıza inanıyorum.

Son Güncelleme: Perşembe, 20 Şubat 2014 09:02

Gösterim: 3385

İstanbul Kültür Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mahmut Paksoy, ön lisans eğitiminin lisans eğitimiyle kıyaslanmaması gerektiğini belirtti.

1997 yılında eğitim-öğretime başlayan İstanbul Kültür Üniversitesi’nde İşletmecilik, Teknik Bilimler ve Adalet olmak üzere 3 meslek yüksekokulu bulunuyor. Ön lisans eğitiminin lisans eğitimiyle kıyaslanmaması gerektiğini belirten İstanbul Kültür Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mahmut Paksoy, “Ön lisans eğitim anlayışımızda temel hedefimiz ara eleman kavramına bakışı değiştirmek” diyor.

İstanbul Kültür Üniversitesi’nin kaç meslek yüksekokulu var ve hangi programlarda eğitim veriyorsunuz? Bu programların kontenjan durumu nedir?

İstanbul Kültür Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mahmut PaksoyÜniversitemizde Adalet, İşletmecilik ve Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu olmak üzere 3 Meslek Yüksekokulumuzda 18 ön lisans programı bulunuyor. İşletmecilik ve Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulumuz İncirli Yerleşkesi’nde eğitim hizmeti veriyor. 2012-2013 akademik yılında ilk öğrencilerini alan Adalet Meslek Yüksekokulumuzun eğitim yeri ise Hukuk Fakültemizin bulunduğu Şirinevler Yerleşkesi. İşletmecilik Meslek Yüksekokulumuzda Turizm ve Otel İşletmeciliği, Bankacılık ve Sigortacılık, Dış Ticaret, Grafik Tasarım, Halkla İlişkiler ve Tanıtım, İşletme Yönetimi, Muhasebe ve Vergi Uygulamaları, Pazarlama, Lojistik, Havacılıkta Yer Hizmetleri Yönetimi, Hava Lojistiği, Moda Tasarımı; Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulumuzda Bilgisayar Programcılığı, Elektronik Teknolojisi, Radyo ve Televizyon Teknolojisi, İklimlendirme ve Soğutma Teknolojisi, Çocuk Gelişimi, Uçak Elektroniği; Adalet Meslek Yüksekokulumuzda ise Adalet Programında ön lisans eğitimi veriliyor.

Geçtiğimiz akademik yılda 18 bölümümüzde toplamda 1300 kontenjanımız vardı. Aday tercihlerine baktığımızda ise her programın kontenjanı ölçeğinde eşit düzeyde talep gördüğünü söyleyebiliriz. Geçtiğimiz yıl bazı programlarımızda, çalışan adaylar için eğitim saatlerinde kolaylık sağlayan ikinci öğretim programlarımızı da açtık. İstanbul Kültür Üniversitesi olarak ön lisans eğitim anlayışımızda temel hedefimiz ara eleman kavramına bakışı değiştirmek.

Eğitim programlarını açarken hangi kriterleri gözetiyorsunuz? Program açarken iş dünyasının ihtiyaçlarını da gözetiyor musunuz?

Öğrencilerimiz iş dünyasının belirlediği evrensel standartları karşılayan teorik bilgiye ve uygulamaya hâkim uzman iş gücü olarak yetiştirmek bizim için önemli. Bu nedenle meslek yüksekokullarımızda temel hizmet kriterlerimizden biri öğretim kadromuz. Programlarımızın öğretim kadrosu sektörel deneyimi olan uzmanlar ve akademisyenlerden oluşuyor. Bir diğer kriterimiz ise teori ve uygulamayı eşit ölçüde kazandıracak eğitim içerikleri. Bu kapsamda öğrencilerimizin çalışma deneyimini öğrencilik yıllarında edinmelerini sağlayacak sektörel iş birlikleri ağını geliştirmek. Yabancı dil eğitimini de önemsiyor ve talep eden öğrencilerimize hazırlık eğitimi sunuyoruz. Amerika, Bulgaristan ve Kanada olmak üzere yurt dışında lisans tamamlama olanağı sunan uluslararası bağlantılarımız var. Bölümlerimizi açarken ise temel yaklaşımımız iş hayatının ihtiyaçlarıyla öğrencilerin gelecek beklentilerini eşit düzeyde karşılayabilmek.

ÖĞRENCİLERİMİZİN %40’I MESLEK LİSESİ MEZUNU

Meslek yüksekokulunuzdaki öğrencilerinizin kaçı meslek liselerinden mezun olmuştur? Meslek liselerinden gelen bu öğrencilerin bilgisi yeterli düzeyde midir? Bu doğrultuda meslek liselerindeki eğitimin kalitesinin artırılması için neler yapılabilir?

Meslek Yüksekokulu öğrencilerimizin yaklaşık 40’ı meslek lisesi mezunudur. Meslek lisesi mezunu öğrencilerimizin bilgileri ve uygulama deneyimleri elbette ön lisans eğitimiyle yeni bir boyut kazanıyor. Ancak meslek liselerinde uygulamaya ilişkin eğitim içerikleri ne ölçüde artarsa, ön lisans eğitiminden alınacak verim de o ölçüde yükselir.

Eğitimlerde mesleğe yönelik bilgilerin öğretilmesi adına iş dünyasından kurum ve kuruluşlarla iş birliği yapıyor musunuz? Bu iş birliklerin içeriği ve yapılan çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?

Her programımızın kendi sektöründe belirleyici olan kurum ve kuruluşlarla, öğrenci gelişimini destekleyen yakın temasları bulunuyor. Örneğin İşletmecilik Meslek Yüksekokulu’nda Bankacılık ve Sigortacılık Bölümümüzün SAB (Sigorta Acenteleri Birliği) ile protokolü bulunuyor. Moda Tasarımı Programında öğrencilerimizin staj ve iş yeri çalışmaları Moda ve Hazır Giyim Federasyonu ve Çorap Sanayicileri Derneği tarafından destekleniyor. Lojistik Programı; mezunlarımıza, diplomalarının yanı sıra IRU (International Roadtransport Union) tarafından verilen CPC Manager sertifikası sağlanıyor. Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu İklimlendirme ve Soğutma Teknolojisi Programımız iklimlendirme ve soğutma piyasasının lokomotifi durumundaki firmaların yanı sıra İSEDA (İklimlendirme ve Soğutma Eğitim Danışma ve Araştırma Derneği) ve İstanbul Buzdolap, İklimlendirme ve Soğutma Teknisyenleri Odası gibi sivil toplum kuruluşlarıyla da protokolleri bulunmaktadır.

İŞ DÜNYASINDAN DENEYİMLİ ÖĞRETİM KADROMUZ VAR

Öğretim üyesi kadrosunu oluştururken dikkat ettiğiniz hususlar nelerdir? Önem verdiğiniz en büyük özellik nedir?

Ön lisans eğitiminde temel hedef öğrenciye teorik bilgiyi ve uygulama yetisini eşit ölçüde kazandırabilmek. Bu nedenle meslek yüksekokulları kadromuzda sektörü yakından tanıyan iş dünyasında deneyimli öğretim üyeleri ve uzmanlar var. Öğrencilerimize entelektüel birikim ve teorik düzeyde mesleki bilgiyi ise üniversitemizin ağırlıklı tam zamanlı görev yapan öğretim görevlileri sunuyor. Fakülte kadrolarımız ön lisans eğitiminde de öğrencilerimizin yanında. Örneğin Adalet Meslek Yüksekokulumuzda eğitim hizmeti Hukuk Fakültemiz ile Ceza Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezimizin akademik kadrosundan tam destek alıyor.

Eğitim olanaklarınız nelerdir? Sizi diğer meslek yüksekokullarından ayıran özellikleriniz nelerdir? Öğrencilerinize staj imkânı sağlanıyor mu? Mezuniyet sonrası öğrencilerin iş bulma olanağı ne kadardır?

İstanbul Kültür Üniversitesi olarak ön lisans eğitimini, ülke geleceği ve iş dünyası adına son derece önemsiyoruz. 2 yıllık bir zaman dilimine yayılan bu eğitimde yalnız teorik değil uygulamalı eğitime de çok önem veriyoruz. Bunun yanı sıra ön lisans mezunu öğrencilerimize devam etmek istedikleri takdirde lisans tamamlama konusunda da destek veriyoruz. Üniversitemizin ön lisans programlarından mezun olan ve lisans eğitimine yine üniversitemizde devam etmek isteyen öğrencilerimize katkı payından yüzde 25 oranında bir indirim sağlıyoruz. Staj olanağı sunan bağlantılarımız var ancak ders aldıkları sektörün deneyimli isimlerinden oluşan hocaları da öğrencilerimiz için ciddi bir network. Mezuniyet sonrası öğrencilerimizin iş bulma ya da kurma konusunda istatistikleri sektöre ve çalışma alanlarına göre değişiyor, ancak Mezunlar Derneği aracılığıyla edindiğimiz bilgilere göre, iş bulan ya da kuran, ön lisansını lisans eğitimine üniversitemizde ya da yurt dışında tamamlayan öğrencilerimizin sayısı sevindirici düzeyde.

MESLEKİ EĞİTİM HER GEÇEN YIL GELİŞİYOR

Mesleki eğitime yönelik eğitim veren meslek yüksekokulları iş gücü ihtiyacını karşılıyor mu? Bu noktada Türkiye’deki mesleki eğitim hakkında neler söyleyebilirsiniz?

İstihdam, iş gücü piyasasının beklentilerini karşılama süreci çok boyutlu bir konu. Teori ve uygulamaya eşit düzeyde hâkim eleman ihtiyacı dünya genelinde her sektör için temel bir ihtiyaç. Bunun yanı sıra eğitim her dönem güncellenmesi gereken bir alan. Bu noktada mesleki eğitimin de her geçen yıl biraz daha geliştiğini söyleyebiliriz. Türkiye’de bu konuda yapılacak iyileştirme ve geliştirme çalışmalarının hedefine ulaşabilmesi için her şeyden önce ara eleman kavramına bakışın hem adayların, hem ailelerin hem de iş dünyasının gözünde değişmesi gerekiyor. Akademik eğitimi ön lisans, yüksek lisans ve doktora ile sınırlanmaması gerektiği farklı uygulamalarla anlatılmalı. Ön lisans eğitimi lisans eğitimiyle kıyaslanmamalı. Uygulaması, eğitim içerikleri ve uygulamasının yoğunluğu çok daha farklı. Eğitimli, uygulamaya hâkim ön lisans mezunları iş dünyasının da ritmini ve vizyonunu pozitif yönde etkiler.

> Ön lisans ve lisans eğitimi kıyaslanmamalı

İstanbul Kültür Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mahmut Paksoy, ön lisans eğitiminin lisans eğitimiyle kıyaslanmaması gerektiğini belirtti.

1997 yılında eğitim-öğretime başlayan İstanbul Kültür Üniversitesi’nde İşletmecilik, Teknik Bilimler ve Adalet olmak üzere 3 meslek yüksekokulu bulunuyor. Ön lisans eğitiminin lisans eğitimiyle kıyaslanmaması gerektiğini belirten İstanbul Kültür Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mahmut Paksoy, “Ön lisans eğitim anlayışımızda temel hedefimiz ara eleman kavramına bakışı değiştirmek” diyor.

İstanbul Kültür Üniversitesi’nin kaç meslek yüksekokulu var ve hangi programlarda eğitim veriyorsunuz? Bu programların kontenjan durumu nedir?

İstanbul Kültür Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mahmut PaksoyÜniversitemizde Adalet, İşletmecilik ve Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu olmak üzere 3 Meslek Yüksekokulumuzda 18 ön lisans programı bulunuyor. İşletmecilik ve Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulumuz İncirli Yerleşkesi’nde eğitim hizmeti veriyor. 2012-2013 akademik yılında ilk öğrencilerini alan Adalet Meslek Yüksekokulumuzun eğitim yeri ise Hukuk Fakültemizin bulunduğu Şirinevler Yerleşkesi. İşletmecilik Meslek Yüksekokulumuzda Turizm ve Otel İşletmeciliği, Bankacılık ve Sigortacılık, Dış Ticaret, Grafik Tasarım, Halkla İlişkiler ve Tanıtım, İşletme Yönetimi, Muhasebe ve Vergi Uygulamaları, Pazarlama, Lojistik, Havacılıkta Yer Hizmetleri Yönetimi, Hava Lojistiği, Moda Tasarımı; Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulumuzda Bilgisayar Programcılığı, Elektronik Teknolojisi, Radyo ve Televizyon Teknolojisi, İklimlendirme ve Soğutma Teknolojisi, Çocuk Gelişimi, Uçak Elektroniği; Adalet Meslek Yüksekokulumuzda ise Adalet Programında ön lisans eğitimi veriliyor.

Geçtiğimiz akademik yılda 18 bölümümüzde toplamda 1300 kontenjanımız vardı. Aday tercihlerine baktığımızda ise her programın kontenjanı ölçeğinde eşit düzeyde talep gördüğünü söyleyebiliriz. Geçtiğimiz yıl bazı programlarımızda, çalışan adaylar için eğitim saatlerinde kolaylık sağlayan ikinci öğretim programlarımızı da açtık. İstanbul Kültür Üniversitesi olarak ön lisans eğitim anlayışımızda temel hedefimiz ara eleman kavramına bakışı değiştirmek.

Eğitim programlarını açarken hangi kriterleri gözetiyorsunuz? Program açarken iş dünyasının ihtiyaçlarını da gözetiyor musunuz?

Öğrencilerimiz iş dünyasının belirlediği evrensel standartları karşılayan teorik bilgiye ve uygulamaya hâkim uzman iş gücü olarak yetiştirmek bizim için önemli. Bu nedenle meslek yüksekokullarımızda temel hizmet kriterlerimizden biri öğretim kadromuz. Programlarımızın öğretim kadrosu sektörel deneyimi olan uzmanlar ve akademisyenlerden oluşuyor. Bir diğer kriterimiz ise teori ve uygulamayı eşit ölçüde kazandıracak eğitim içerikleri. Bu kapsamda öğrencilerimizin çalışma deneyimini öğrencilik yıllarında edinmelerini sağlayacak sektörel iş birlikleri ağını geliştirmek. Yabancı dil eğitimini de önemsiyor ve talep eden öğrencilerimize hazırlık eğitimi sunuyoruz. Amerika, Bulgaristan ve Kanada olmak üzere yurt dışında lisans tamamlama olanağı sunan uluslararası bağlantılarımız var. Bölümlerimizi açarken ise temel yaklaşımımız iş hayatının ihtiyaçlarıyla öğrencilerin gelecek beklentilerini eşit düzeyde karşılayabilmek.

ÖĞRENCİLERİMİZİN %40’I MESLEK LİSESİ MEZUNU

Meslek yüksekokulunuzdaki öğrencilerinizin kaçı meslek liselerinden mezun olmuştur? Meslek liselerinden gelen bu öğrencilerin bilgisi yeterli düzeyde midir? Bu doğrultuda meslek liselerindeki eğitimin kalitesinin artırılması için neler yapılabilir?

Meslek Yüksekokulu öğrencilerimizin yaklaşık 40’ı meslek lisesi mezunudur. Meslek lisesi mezunu öğrencilerimizin bilgileri ve uygulama deneyimleri elbette ön lisans eğitimiyle yeni bir boyut kazanıyor. Ancak meslek liselerinde uygulamaya ilişkin eğitim içerikleri ne ölçüde artarsa, ön lisans eğitiminden alınacak verim de o ölçüde yükselir.

Eğitimlerde mesleğe yönelik bilgilerin öğretilmesi adına iş dünyasından kurum ve kuruluşlarla iş birliği yapıyor musunuz? Bu iş birliklerin içeriği ve yapılan çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?

Her programımızın kendi sektöründe belirleyici olan kurum ve kuruluşlarla, öğrenci gelişimini destekleyen yakın temasları bulunuyor. Örneğin İşletmecilik Meslek Yüksekokulu’nda Bankacılık ve Sigortacılık Bölümümüzün SAB (Sigorta Acenteleri Birliği) ile protokolü bulunuyor. Moda Tasarımı Programında öğrencilerimizin staj ve iş yeri çalışmaları Moda ve Hazır Giyim Federasyonu ve Çorap Sanayicileri Derneği tarafından destekleniyor. Lojistik Programı; mezunlarımıza, diplomalarının yanı sıra IRU (International Roadtransport Union) tarafından verilen CPC Manager sertifikası sağlanıyor. Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu İklimlendirme ve Soğutma Teknolojisi Programımız iklimlendirme ve soğutma piyasasının lokomotifi durumundaki firmaların yanı sıra İSEDA (İklimlendirme ve Soğutma Eğitim Danışma ve Araştırma Derneği) ve İstanbul Buzdolap, İklimlendirme ve Soğutma Teknisyenleri Odası gibi sivil toplum kuruluşlarıyla da protokolleri bulunmaktadır.

İŞ DÜNYASINDAN DENEYİMLİ ÖĞRETİM KADROMUZ VAR

Öğretim üyesi kadrosunu oluştururken dikkat ettiğiniz hususlar nelerdir? Önem verdiğiniz en büyük özellik nedir?

Ön lisans eğitiminde temel hedef öğrenciye teorik bilgiyi ve uygulama yetisini eşit ölçüde kazandırabilmek. Bu nedenle meslek yüksekokulları kadromuzda sektörü yakından tanıyan iş dünyasında deneyimli öğretim üyeleri ve uzmanlar var. Öğrencilerimize entelektüel birikim ve teorik düzeyde mesleki bilgiyi ise üniversitemizin ağırlıklı tam zamanlı görev yapan öğretim görevlileri sunuyor. Fakülte kadrolarımız ön lisans eğitiminde de öğrencilerimizin yanında. Örneğin Adalet Meslek Yüksekokulumuzda eğitim hizmeti Hukuk Fakültemiz ile Ceza Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezimizin akademik kadrosundan tam destek alıyor.

Eğitim olanaklarınız nelerdir? Sizi diğer meslek yüksekokullarından ayıran özellikleriniz nelerdir? Öğrencilerinize staj imkânı sağlanıyor mu? Mezuniyet sonrası öğrencilerin iş bulma olanağı ne kadardır?

İstanbul Kültür Üniversitesi olarak ön lisans eğitimini, ülke geleceği ve iş dünyası adına son derece önemsiyoruz. 2 yıllık bir zaman dilimine yayılan bu eğitimde yalnız teorik değil uygulamalı eğitime de çok önem veriyoruz. Bunun yanı sıra ön lisans mezunu öğrencilerimize devam etmek istedikleri takdirde lisans tamamlama konusunda da destek veriyoruz. Üniversitemizin ön lisans programlarından mezun olan ve lisans eğitimine yine üniversitemizde devam etmek isteyen öğrencilerimize katkı payından yüzde 25 oranında bir indirim sağlıyoruz. Staj olanağı sunan bağlantılarımız var ancak ders aldıkları sektörün deneyimli isimlerinden oluşan hocaları da öğrencilerimiz için ciddi bir network. Mezuniyet sonrası öğrencilerimizin iş bulma ya da kurma konusunda istatistikleri sektöre ve çalışma alanlarına göre değişiyor, ancak Mezunlar Derneği aracılığıyla edindiğimiz bilgilere göre, iş bulan ya da kuran, ön lisansını lisans eğitimine üniversitemizde ya da yurt dışında tamamlayan öğrencilerimizin sayısı sevindirici düzeyde.

MESLEKİ EĞİTİM HER GEÇEN YIL GELİŞİYOR

Mesleki eğitime yönelik eğitim veren meslek yüksekokulları iş gücü ihtiyacını karşılıyor mu? Bu noktada Türkiye’deki mesleki eğitim hakkında neler söyleyebilirsiniz?

İstihdam, iş gücü piyasasının beklentilerini karşılama süreci çok boyutlu bir konu. Teori ve uygulamaya eşit düzeyde hâkim eleman ihtiyacı dünya genelinde her sektör için temel bir ihtiyaç. Bunun yanı sıra eğitim her dönem güncellenmesi gereken bir alan. Bu noktada mesleki eğitimin de her geçen yıl biraz daha geliştiğini söyleyebiliriz. Türkiye’de bu konuda yapılacak iyileştirme ve geliştirme çalışmalarının hedefine ulaşabilmesi için her şeyden önce ara eleman kavramına bakışın hem adayların, hem ailelerin hem de iş dünyasının gözünde değişmesi gerekiyor. Akademik eğitimi ön lisans, yüksek lisans ve doktora ile sınırlanmaması gerektiği farklı uygulamalarla anlatılmalı. Ön lisans eğitimi lisans eğitimiyle kıyaslanmamalı. Uygulaması, eğitim içerikleri ve uygulamasının yoğunluğu çok daha farklı. Eğitimli, uygulamaya hâkim ön lisans mezunları iş dünyasının da ritmini ve vizyonunu pozitif yönde etkiler.

Son Güncelleme: Perşembe, 20 Şubat 2014 09:14

Gösterim: 3909

Gökkuşağı Koleji Rehberlik Uzmanı Ferhan Diri oyunun okul dönemi çocuklar için bir ihtiyaç olduğunu vurguluyor. Beden Eğitimi dersinde oynanan bireysel ve takım oyunlarının çocuklara olan katkısının hafife alınmaması gerektiğini bu sebeple, diğer derslerde işlenen konuların Beden Eğitimi dersinde desteklenmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Gökkuşağı Koleji’nde iPad oyunları derslerin belirli kısımlarında kullanılarak öğrenme eğlenceli ve kalıcı hale getiriliyor. iPadin yanında uluslararası müfredatlar uygulayan okulların kullandığı dünyaca ünlü BritannicaSchool, YoungDigitalPlanet, Educationcity gibi online içerik platformlarında da öğrencilere derslerle bağlantılı sayısız oyun oynama imkanı sunuluyor.

Gökkuşağı Koleji Uluslararası Programlar Koordinatörü Murat Kotan, iPad üzerindeki binlerce eğitsel ve kreatif oyun uygulamalarını öğrencilerle 2 yıldır uyguladıklarını söyleyerek, dönem başlarında öğretmenlerce müfredatla eşleştirilerek seçilen iPad uygulamalarından her sınıf için listeler oluşturup öğrenme ortamının zenginleştirilmesinin sağlandığını kaydediyor.

Kotan, oyunların eğitimciler tarafından tasarlanmasının da önemli olduğunu vurgulayarak, “Gökkuşağı Koleji’nde öğretmenlerimiz oyun tasarlamaya yönelik aldıkları eğitim sonucunda iPad oyunlarını kendileri de tasarlıyorlar” diyor.  Kotan, işlenen konuları destekleyen iPad oyunlarının derslerin belirli kısımlarında kullanılarak öğrenmeyi eğlenceli ve kalıcı hale getirdiğini de belirtiyor.

Murat Kotan,  iPadin yanında uluslararası müfredatlar uygulayan okulların kullandığı dünyaca ünlü BritannicaSchool, YoungDigitalPlanet, Educationcity gibi online içerik platformlarında da öğrencilerin derslerle bağlantılı sayısız oyun oynama şansı bulduğunu ve hatta farklı ülke çocuklarıyla aynı anda online yarışmalar yapabildiğini de ifade ediyor. Kotan, Gökkuşağı Koleji'nde iPad ile gerçekleştirilen bir kaç çalışmayı şöyle anlatıyor:

-TOONTASTIC ile çocuklar çizim ve animasyon yaparak arkadaşlarıyla ve tüm dünyadaki ailelerle çizgi filmlerini paylaşmakta; kreatif anlatım, öykü oluşturup birbirlerinin ürünlerini puanlamaktadırlar.

-TINYTAP uygulaması ile öğrenci ve öğretmenler kendi eğitimsel oyunlarını oluşturabilmekte ve diğer binlerce öğretmen ve öğrenciler tarafından oluşturulmuş oyunları oynayabilmekte. 

-QR Code uygulaması sayesinde öğretmenler okul koridorlarına sorular asmakta ve öğrenciler bu soruların cevaplarını araştırıp bularak ödüller kazanmaktalar.

-GarageBand ile öğrenciler kendi oluşturdukları müzikleri paylaşmakta, sunmakta ve yarıştırmaktalar.

-RocketMath ile yörüngeye fırlattıkları roketlerle matematik ve problem çözme becerilerini artırmaktalar.

-MovieMaker ile kendi filmlerini oluşturan öğrenciler, StoryWheel ile bilişsel yeteneklerini ortaya çıkararak, hayal dünyalarını işleterek kendilerine has öyküler oluşturmakta ve sözlü dil becerilerini geliştirebilmekteler.

-You’re The Detective! uygulaması ile birer detektife dönüşen öğrenciler, takım çalışması içinde, verilen puzzle’ı çözmeye çalışmakta ve yabancı dilde okuma becerilerini geliştirmekte.

OYUN OKUL DÖNEMİ ÇOCUKLAR İÇİN BİR İHTİYAÇTIR

Gökkuşağı Koleji Rehberlik Uzmanı Ferhan Diri oyunun okul dönemi çocuklar için bir ihtiyaç olduğunu vurguluyor. Beden Eğitimi dersinde oynanan bireysel ve takım oyunlarının çocuklara olan katkısının hafife alınmaması gerektiğini bu sebeple, diğer derslerde işlenen konuların Beden Eğitimi dersinde desteklenmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Ferhan Diri, oyunların öncelikle öğrencilerin motivasyon düzeylerini son derece yüksek tutmakla beraber dersi eğlenceli, öğrenmeyi ise kalıcı hale getirdiğini kaydediyor. Dersin belirli bölümlerinde oyunu kullanmanın çok faydalı olacağını ifade eden Diri, “Aynı durum evde de söz konusudur. Evde ders çalışma sürecinin dışında dersle ilgili oynanan bilgi yarışmaları, hafıza kart oyunları vb. dikkat ve bilgiye yönelik oyunlar yine öğrencinin başarısını arttırıcı faaliyetlerdir” diyor.

Gökkuşağı Koleji Anaokulu Zümre Başkanı Sinem Barutçuoğlu ise oyunsuz okul ortamının öğrencinin ilgisini çekmeyeceğini ifade ederek, “Çocuğa hareket özgürlüğü sağlayan oyun, çocuğun kendi yönettiği, denetlediği bir hayal dünyası yaratmasına da imkan sağlar. Araştırma, merak, serüven, oyunun dürtücü öğelerindendir. Dil gelişiminin temeli, oyun sürecinde oluşturduğu için insanlar arası etkileşimi artırmakta oyunun ilginç, özel ve yapıcı gücü vardır. Gökkuşağı Koleji’nde, öğrencinin ilgi ve dikkat toplaması, odaklanması oyunla geliştirilir. Öğrenciler, oyunla karar verme ve mantık yürütme yeteneğini geliştirir. Oyun öğrencilerimizi, öğrenim sırasında canlandırır ve etkinleştirir” diye konuşuyor.

> Oyun okul dönemi çocuklar için bir ihtiyaçtır

Gökkuşağı Koleji Rehberlik Uzmanı Ferhan Diri oyunun okul dönemi çocuklar için bir ihtiyaç olduğunu vurguluyor. Beden Eğitimi dersinde oynanan bireysel ve takım oyunlarının çocuklara olan katkısının hafife alınmaması gerektiğini bu sebeple, diğer derslerde işlenen konuların Beden Eğitimi dersinde desteklenmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Gökkuşağı Koleji’nde iPad oyunları derslerin belirli kısımlarında kullanılarak öğrenme eğlenceli ve kalıcı hale getiriliyor. iPadin yanında uluslararası müfredatlar uygulayan okulların kullandığı dünyaca ünlü BritannicaSchool, YoungDigitalPlanet, Educationcity gibi online içerik platformlarında da öğrencilere derslerle bağlantılı sayısız oyun oynama imkanı sunuluyor.

Gökkuşağı Koleji Uluslararası Programlar Koordinatörü Murat Kotan, iPad üzerindeki binlerce eğitsel ve kreatif oyun uygulamalarını öğrencilerle 2 yıldır uyguladıklarını söyleyerek, dönem başlarında öğretmenlerce müfredatla eşleştirilerek seçilen iPad uygulamalarından her sınıf için listeler oluşturup öğrenme ortamının zenginleştirilmesinin sağlandığını kaydediyor.

Kotan, oyunların eğitimciler tarafından tasarlanmasının da önemli olduğunu vurgulayarak, “Gökkuşağı Koleji’nde öğretmenlerimiz oyun tasarlamaya yönelik aldıkları eğitim sonucunda iPad oyunlarını kendileri de tasarlıyorlar” diyor.  Kotan, işlenen konuları destekleyen iPad oyunlarının derslerin belirli kısımlarında kullanılarak öğrenmeyi eğlenceli ve kalıcı hale getirdiğini de belirtiyor.

Murat Kotan,  iPadin yanında uluslararası müfredatlar uygulayan okulların kullandığı dünyaca ünlü BritannicaSchool, YoungDigitalPlanet, Educationcity gibi online içerik platformlarında da öğrencilerin derslerle bağlantılı sayısız oyun oynama şansı bulduğunu ve hatta farklı ülke çocuklarıyla aynı anda online yarışmalar yapabildiğini de ifade ediyor. Kotan, Gökkuşağı Koleji'nde iPad ile gerçekleştirilen bir kaç çalışmayı şöyle anlatıyor:

-TOONTASTIC ile çocuklar çizim ve animasyon yaparak arkadaşlarıyla ve tüm dünyadaki ailelerle çizgi filmlerini paylaşmakta; kreatif anlatım, öykü oluşturup birbirlerinin ürünlerini puanlamaktadırlar.

-TINYTAP uygulaması ile öğrenci ve öğretmenler kendi eğitimsel oyunlarını oluşturabilmekte ve diğer binlerce öğretmen ve öğrenciler tarafından oluşturulmuş oyunları oynayabilmekte. 

-QR Code uygulaması sayesinde öğretmenler okul koridorlarına sorular asmakta ve öğrenciler bu soruların cevaplarını araştırıp bularak ödüller kazanmaktalar.

-GarageBand ile öğrenciler kendi oluşturdukları müzikleri paylaşmakta, sunmakta ve yarıştırmaktalar.

-RocketMath ile yörüngeye fırlattıkları roketlerle matematik ve problem çözme becerilerini artırmaktalar.

-MovieMaker ile kendi filmlerini oluşturan öğrenciler, StoryWheel ile bilişsel yeteneklerini ortaya çıkararak, hayal dünyalarını işleterek kendilerine has öyküler oluşturmakta ve sözlü dil becerilerini geliştirebilmekteler.

-You’re The Detective! uygulaması ile birer detektife dönüşen öğrenciler, takım çalışması içinde, verilen puzzle’ı çözmeye çalışmakta ve yabancı dilde okuma becerilerini geliştirmekte.

OYUN OKUL DÖNEMİ ÇOCUKLAR İÇİN BİR İHTİYAÇTIR

Gökkuşağı Koleji Rehberlik Uzmanı Ferhan Diri oyunun okul dönemi çocuklar için bir ihtiyaç olduğunu vurguluyor. Beden Eğitimi dersinde oynanan bireysel ve takım oyunlarının çocuklara olan katkısının hafife alınmaması gerektiğini bu sebeple, diğer derslerde işlenen konuların Beden Eğitimi dersinde desteklenmesi gerektiğinin altını çiziyor.

Ferhan Diri, oyunların öncelikle öğrencilerin motivasyon düzeylerini son derece yüksek tutmakla beraber dersi eğlenceli, öğrenmeyi ise kalıcı hale getirdiğini kaydediyor. Dersin belirli bölümlerinde oyunu kullanmanın çok faydalı olacağını ifade eden Diri, “Aynı durum evde de söz konusudur. Evde ders çalışma sürecinin dışında dersle ilgili oynanan bilgi yarışmaları, hafıza kart oyunları vb. dikkat ve bilgiye yönelik oyunlar yine öğrencinin başarısını arttırıcı faaliyetlerdir” diyor.

Gökkuşağı Koleji Anaokulu Zümre Başkanı Sinem Barutçuoğlu ise oyunsuz okul ortamının öğrencinin ilgisini çekmeyeceğini ifade ederek, “Çocuğa hareket özgürlüğü sağlayan oyun, çocuğun kendi yönettiği, denetlediği bir hayal dünyası yaratmasına da imkan sağlar. Araştırma, merak, serüven, oyunun dürtücü öğelerindendir. Dil gelişiminin temeli, oyun sürecinde oluşturduğu için insanlar arası etkileşimi artırmakta oyunun ilginç, özel ve yapıcı gücü vardır. Gökkuşağı Koleji’nde, öğrencinin ilgi ve dikkat toplaması, odaklanması oyunla geliştirilir. Öğrenciler, oyunla karar verme ve mantık yürütme yeteneğini geliştirir. Oyun öğrencilerimizi, öğrenim sırasında canlandırır ve etkinleştirir” diye konuşuyor.

Son Güncelleme: Cuma, 14 Şubat 2014 09:58

Gösterim: 3311


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.