Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Teknopark AŞ bünyesinde hizmet veren Teknoloji Transfer Ofisi'nde üstün zekalı öğrencilere yönelik girişimcilik eğitim programı başlatıldı.
Erciyes Teknopark Genel Müdürü Bilgin Saylık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "ön kuluçka programı" adını verdikleri program kapsamında öğrenciler başta olmak üzere toplumun her kesiminden insana girişimcilik eğitimi vermeye başladıklarını söyledi.
İlk etapta 50'si üniversite öğrencisi 30'u üstün zekalı öğrenciler olmak üzere 80 kişilik grubun eğitimine başladıklarını belirten Saylık, kursun yaklaşık 6 ay süreceğini ifade etti.
Kurs kapsamında başarılı girişimciler, akademisyenler ve işadamlarının öğrencilerle bir araya geldiğini ifade eden Saylık, girişimcilerin başarı hikayelerini öğrencilerle paylaşırken, akademisyenlerin de bilimsel yönden destek verdiğini vurguladı.
Türkiye Üstün Zekalı ve Dahi Çocuklar Eğitim Vakfı (TÜZDEV) ile üstün zekalı çocuklardan girişimciler yetiştirilmesi amacıyla iş birliği protokolü imzaladıklarını ifade eden Saylık, şunları söyledi:
"Vakıf ülke genelindeki üstün zekalı öğrencileri belirleyerek eğitiyor. Biz de bunların içinden girişimciliğe yatkın olanları belirleyip onları girişimci olarak yetiştirelim istiyoruz. Yeni nesil üstün zekalı girişimcileri oluşturacağız. Üstün zekalı girişimciler, Avrupa'nın birçok ülkesinde kurduğu şirketlerle ülkelerinin ekonomilerine önemli katkı sağlıyor. Biz de üstün zekalı öğrencilere girişimcilik eğitimi vermeye başladık. 4-14 yaş arası 30 çocuğumuz haftada bir gün Erciyes Teknopark'ta oluşturduğumuz ofise gelerek fikirlerini geliştiriyor. Ayrıca ilgi alanlarına göre diğer ofislerdeki projelerin nasıl yürütüldüğünü görme imkanı buluyorlar."
Fikirleri ve projeleri ürüne dönüşecek
Tamamen ücretsiz eğitim ve seminerlerle girişimci adaylarını bilgilendirdiklerini anlatan Saylık, ayrıca rehberlik ve koç uygulamalarını hayata geçirdiklerini belirtti.
Her bir takımı Teknopark'ta faaliyet gösteren ve alanında başarılı olmuş girişimcilere emanet ettiklerini dile getiren Saylık, şunları kaydetti:
"Bu kişiler takımı yetiştirip profesyonel hayatta karşılaşabilecekleri zorluklarla nasıl başa çıkabileceklerini öğretiyor. Hayatta neyle karşılaşabileceklerini uygulamalı olarak anlatıyorlar. Hukuk rehberlerimiz ve mali müşavirlerimiz de adaylarımızı en kapsamlı şekilde bilgilendiriyor. Adaylarımıza, başarılı birer girişimci olabilmeleri için zorlu piyasa koşullarında ayakta kalabilecek şekilde ihtiyaçları olan nitelikli eğitimi veriyoruz. İşadamlarımız, düzenli olarak adaylarımızla bir araya gelerek ekonomiye kazandırılabilecek proje ve fikirleri yatırıma, ürüne dönüştürüp, adaylarımızla ortaklık kurup projelerini satın alabilecek."
Öğrenciler büyük bir potansiyel
Türkiye genelinde 16 milyon öğrencinin olduğunu, Erciyes Üniversitesindeki 50 bin öğrencinin ise 10 bine yakınının mühendislik fakültesinde eğitim gördüğünü ifade eden Saylık, bu devasa potansiyelin harekete geçirilmesi gerektiğine inandıklarını söyledi.
Klasik eğitim yönteminin dışına çıkarak, ülke ekonomisine katkı sağlayacak fikirleri olan öğrencilerin tespit edilip desteklenmesi gerektiğini kaydeden Saylık, "Biz de tam olarak bunu yapıyoruz. Öğrenci potansiyelimizi harekete geçirerek Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu yüksek teknoloji ürünlerinin daha fazla üretilebilmesine imkan sağlayacağız. Programdaki öğrencilerimizin fikir ve projelerinin ürüne dönüştürülmesi durumunda Türkiye'nin 2023 hedefine ulaşması kolaylaşacaktır" diye konuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Teknopark AŞ bünyesinde hizmet veren Teknoloji Transfer Ofisi'nde üstün zekalı öğrencilere yönelik girişimcilik eğitim programı başlatıldı.
Erciyes Teknopark Genel Müdürü Bilgin Saylık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "ön kuluçka programı" adını verdikleri program kapsamında öğrenciler başta olmak üzere toplumun her kesiminden insana girişimcilik eğitimi vermeye başladıklarını söyledi.
İlk etapta 50'si üniversite öğrencisi 30'u üstün zekalı öğrenciler olmak üzere 80 kişilik grubun eğitimine başladıklarını belirten Saylık, kursun yaklaşık 6 ay süreceğini ifade etti.
Kurs kapsamında başarılı girişimciler, akademisyenler ve işadamlarının öğrencilerle bir araya geldiğini ifade eden Saylık, girişimcilerin başarı hikayelerini öğrencilerle paylaşırken, akademisyenlerin de bilimsel yönden destek verdiğini vurguladı.
Türkiye Üstün Zekalı ve Dahi Çocuklar Eğitim Vakfı (TÜZDEV) ile üstün zekalı çocuklardan girişimciler yetiştirilmesi amacıyla iş birliği protokolü imzaladıklarını ifade eden Saylık, şunları söyledi:
"Vakıf ülke genelindeki üstün zekalı öğrencileri belirleyerek eğitiyor. Biz de bunların içinden girişimciliğe yatkın olanları belirleyip onları girişimci olarak yetiştirelim istiyoruz. Yeni nesil üstün zekalı girişimcileri oluşturacağız. Üstün zekalı girişimciler, Avrupa'nın birçok ülkesinde kurduğu şirketlerle ülkelerinin ekonomilerine önemli katkı sağlıyor. Biz de üstün zekalı öğrencilere girişimcilik eğitimi vermeye başladık. 4-14 yaş arası 30 çocuğumuz haftada bir gün Erciyes Teknopark'ta oluşturduğumuz ofise gelerek fikirlerini geliştiriyor. Ayrıca ilgi alanlarına göre diğer ofislerdeki projelerin nasıl yürütüldüğünü görme imkanı buluyorlar."
Fikirleri ve projeleri ürüne dönüşecek
Tamamen ücretsiz eğitim ve seminerlerle girişimci adaylarını bilgilendirdiklerini anlatan Saylık, ayrıca rehberlik ve koç uygulamalarını hayata geçirdiklerini belirtti.
Her bir takımı Teknopark'ta faaliyet gösteren ve alanında başarılı olmuş girişimcilere emanet ettiklerini dile getiren Saylık, şunları kaydetti:
"Bu kişiler takımı yetiştirip profesyonel hayatta karşılaşabilecekleri zorluklarla nasıl başa çıkabileceklerini öğretiyor. Hayatta neyle karşılaşabileceklerini uygulamalı olarak anlatıyorlar. Hukuk rehberlerimiz ve mali müşavirlerimiz de adaylarımızı en kapsamlı şekilde bilgilendiriyor. Adaylarımıza, başarılı birer girişimci olabilmeleri için zorlu piyasa koşullarında ayakta kalabilecek şekilde ihtiyaçları olan nitelikli eğitimi veriyoruz. İşadamlarımız, düzenli olarak adaylarımızla bir araya gelerek ekonomiye kazandırılabilecek proje ve fikirleri yatırıma, ürüne dönüştürüp, adaylarımızla ortaklık kurup projelerini satın alabilecek."
Öğrenciler büyük bir potansiyel
Türkiye genelinde 16 milyon öğrencinin olduğunu, Erciyes Üniversitesindeki 50 bin öğrencinin ise 10 bine yakınının mühendislik fakültesinde eğitim gördüğünü ifade eden Saylık, bu devasa potansiyelin harekete geçirilmesi gerektiğine inandıklarını söyledi.
Klasik eğitim yönteminin dışına çıkarak, ülke ekonomisine katkı sağlayacak fikirleri olan öğrencilerin tespit edilip desteklenmesi gerektiğini kaydeden Saylık, "Biz de tam olarak bunu yapıyoruz. Öğrenci potansiyelimizi harekete geçirerek Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu yüksek teknoloji ürünlerinin daha fazla üretilebilmesine imkan sağlayacağız. Programdaki öğrencilerimizin fikir ve projelerinin ürüne dönüştürülmesi durumunda Türkiye'nin 2023 hedefine ulaşması kolaylaşacaktır" diye konuştu.
Son Güncelleme: Salı, 11 Kasım 2014 12:06
Gösterim: 1280
TDV, yükseköğrenim öğrencilerinin barınma ihtiyacını karşılamak için ülke genelinde öğrenci evleri açmak için çalışma başlattı
Türkiye Diyanet Vakfı (TDV), yükseköğrenim görenlerin barınma ihtiyacını karşılamak için ülke genelinde öğrenci evleri açmak için çalışma başlattı.
TDV Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Tutkun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, vakıf olarak 10 ilde 12 yükseköğrenim öğrenci yurduyla hizmet verdiklerini, yurt sayısını 20'ye çıkarmak için çalışmaların sürdüğünü söyledi.
Türkiye'de 2003'te 70 olan üniversite sayısının 2014 yılında 184'e çıktığını anımsatan Tutkun, üniversitede okuyan öğrenci sayısının 5 milyon 439 bine ulaştığını belirtti.
Tutkun, üniversite öğrencileriyle ailelerinden konaklama ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik yoğun talep aldıklarını dile getirdi.
Üniversite öğrencilerinin konaklama sorununu çözmek için farklı projeler geliştirdiklerini vurgulayan Tutkun, her ilde öğrenci evleri açılması yönünde çalışma başlattıklarını aktardı.
"Evlerde şu an yaklaşık 230 öğrenci kalıyor"
Tutkun, şu an yurtların toplam kapasitesinin 4 bin 878 olduğunu ifade ederek, "Bütün yurtlarımız dolmuş durumda. Bursa, Muğla ve Sakarya yurtlarımızda biraz yer kaldı. Vakıf olarak yükseköğrenim gençliğine huzur içinde kalabilmeleri için din görevlilerimiz gözetiminde öğrenci evleri açıyoruz. İstanbul Kadıköy'de 20, Yozgat Boğazlıyan'da 3, Samsun'da 3, Edirne'de 3, Antalya-Manavgat'ta 2 öğrenci evi açtık. Evlerde şu an yaklaşık 230 öğrenci kalıyor. Güvenilir, sağlıklı, modern evlerle öğrencinin başarı çıtasını yükseltmek istiyoruz" şeklinde konuştu.
Projeyi, son yıllarda yurtların yetersiz kalması ve öğrencilerin mağduriyet yaşamasından dolayı geliştirdiklerine işaret eden Tutkun, öğrenci evlerinin sorumluluğunu illerdeki TDV şubelerinin yürüteceğini kaydetti.
Gönüllü din görevlileri görevlendirilecek
Vakfın her ilde bir yurt projesiyle yurt yapımını teşvik ettiğine dikkati çeken Tutkun, şöyle devam etti:
"Öğrenci evlerini buna alternatif olarak değil, tamamlayıcı bir unsur olarak görmekteyiz. İlde yurt açılması durumunda öğrenciler açılan yurda yönlendirilebilecektir. Evlerimizi il ve ilçelerde gönüllü din görevlilerinin bulunduğu yerlerde açacağız. Her ev için gönüllü din görevlilerinden sorumlu bir kişi görevlendireceğiz. Bayan evleri için bayan, erkekler için de erkek görevlilerimiz olacak. Evlerde öğrencilerimizin maddi manevi gelişimlerine destek vereceğiz. Öğrenci evleri vakıf şubemizce kiralanacak. Kira kontratı şube adına yapılacak, kirası da şubemiz tarafından ödenecek. Evlerin iç donanımı yine şubelerimizce yapılacak."
Tutkun, evlere alınacak öğrencilerin vakıf başkanı, şube yönetim kurulundan bir üye ve şube yöneticisi tarafından oluşturulan komisyonca seçileceğini anlattı.
Öğrencilerin de yükümlülükleri bulunacak
Evlerde, bütün giderlerinin vakıf tarafından karşılanmayacağını, öğrencilerin de yükümlülükleri bulunacağını belirten Tutkun, şöyle konuştu:
"Vakıf şubesi adına kayıtlı evin elektrik, su, doğalgaz, internet fatura giderleri öğrencilerce karşılanacak. Faturaların ödenmesi işi evden sorumlu din görevlisi tarafından takip edilecek. Öğrenci evlerinde mutfak masrafları kalan öğrenciler tarafından karşılanacak. Bağışçılar ve şube imkanlarıyla evlere gıda ve ayni yardımlar da yapılabilecek. Evlerde barınan öğrencilerin ders, sosyal faaliyet, kurs, manevi gelişim konularındaki talepleri de karşılanacak."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
TDV, yükseköğrenim öğrencilerinin barınma ihtiyacını karşılamak için ülke genelinde öğrenci evleri açmak için çalışma başlattı
Türkiye Diyanet Vakfı (TDV), yükseköğrenim görenlerin barınma ihtiyacını karşılamak için ülke genelinde öğrenci evleri açmak için çalışma başlattı.
TDV Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Tutkun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, vakıf olarak 10 ilde 12 yükseköğrenim öğrenci yurduyla hizmet verdiklerini, yurt sayısını 20'ye çıkarmak için çalışmaların sürdüğünü söyledi.
Türkiye'de 2003'te 70 olan üniversite sayısının 2014 yılında 184'e çıktığını anımsatan Tutkun, üniversitede okuyan öğrenci sayısının 5 milyon 439 bine ulaştığını belirtti.
Tutkun, üniversite öğrencileriyle ailelerinden konaklama ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik yoğun talep aldıklarını dile getirdi.
Üniversite öğrencilerinin konaklama sorununu çözmek için farklı projeler geliştirdiklerini vurgulayan Tutkun, her ilde öğrenci evleri açılması yönünde çalışma başlattıklarını aktardı.
"Evlerde şu an yaklaşık 230 öğrenci kalıyor"
Tutkun, şu an yurtların toplam kapasitesinin 4 bin 878 olduğunu ifade ederek, "Bütün yurtlarımız dolmuş durumda. Bursa, Muğla ve Sakarya yurtlarımızda biraz yer kaldı. Vakıf olarak yükseköğrenim gençliğine huzur içinde kalabilmeleri için din görevlilerimiz gözetiminde öğrenci evleri açıyoruz. İstanbul Kadıköy'de 20, Yozgat Boğazlıyan'da 3, Samsun'da 3, Edirne'de 3, Antalya-Manavgat'ta 2 öğrenci evi açtık. Evlerde şu an yaklaşık 230 öğrenci kalıyor. Güvenilir, sağlıklı, modern evlerle öğrencinin başarı çıtasını yükseltmek istiyoruz" şeklinde konuştu.
Projeyi, son yıllarda yurtların yetersiz kalması ve öğrencilerin mağduriyet yaşamasından dolayı geliştirdiklerine işaret eden Tutkun, öğrenci evlerinin sorumluluğunu illerdeki TDV şubelerinin yürüteceğini kaydetti.
Gönüllü din görevlileri görevlendirilecek
Vakfın her ilde bir yurt projesiyle yurt yapımını teşvik ettiğine dikkati çeken Tutkun, şöyle devam etti:
"Öğrenci evlerini buna alternatif olarak değil, tamamlayıcı bir unsur olarak görmekteyiz. İlde yurt açılması durumunda öğrenciler açılan yurda yönlendirilebilecektir. Evlerimizi il ve ilçelerde gönüllü din görevlilerinin bulunduğu yerlerde açacağız. Her ev için gönüllü din görevlilerinden sorumlu bir kişi görevlendireceğiz. Bayan evleri için bayan, erkekler için de erkek görevlilerimiz olacak. Evlerde öğrencilerimizin maddi manevi gelişimlerine destek vereceğiz. Öğrenci evleri vakıf şubemizce kiralanacak. Kira kontratı şube adına yapılacak, kirası da şubemiz tarafından ödenecek. Evlerin iç donanımı yine şubelerimizce yapılacak."
Tutkun, evlere alınacak öğrencilerin vakıf başkanı, şube yönetim kurulundan bir üye ve şube yöneticisi tarafından oluşturulan komisyonca seçileceğini anlattı.
Öğrencilerin de yükümlülükleri bulunacak
Evlerde, bütün giderlerinin vakıf tarafından karşılanmayacağını, öğrencilerin de yükümlülükleri bulunacağını belirten Tutkun, şöyle konuştu:
"Vakıf şubesi adına kayıtlı evin elektrik, su, doğalgaz, internet fatura giderleri öğrencilerce karşılanacak. Faturaların ödenmesi işi evden sorumlu din görevlisi tarafından takip edilecek. Öğrenci evlerinde mutfak masrafları kalan öğrenciler tarafından karşılanacak. Bağışçılar ve şube imkanlarıyla evlere gıda ve ayni yardımlar da yapılabilecek. Evlerde barınan öğrencilerin ders, sosyal faaliyet, kurs, manevi gelişim konularındaki talepleri de karşılanacak."
Son Güncelleme: Salı, 04 Kasım 2014 11:14
Gösterim: 987
Türkiye Bilardo Federasyonu Başkanı Ersan Ercan, bilardo sporunu okullara ders olarak taşımayı hedeflediklerini söyledi. Milli Eğitim Bakanlığı ile çalışmaların devam ettiği bildirildi.
Ercan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, federasyon olarak bilardo sporunu yaygınlaştırmak için çalışmalarının sürdüğünü ifade etti.
Türkiye'de aktif ve lisanslı 5 bin civarında bilardo sporcusu olduğunu belirten Ercan, lisanslı sporcu haricinde bilardoyu oynayan binlerce insan bulunduğunu dile getirdi.
"Yabancı bir şirketin 2012 yılında yaptığı araştırmaya göre bilardo sporu futbol, basketbol ve voleyboldan sonra Türkiye'de oynanan dördüncü spor konumunda" diyen Ercan, şöyle devam etti:
"Bazı kesimler bilardoyu kahvehane sporu olarak görüyor. Bizim dünya şampiyonlarımız var. Dünya şampiyonaları Türkiye'de yapılıyor. Bilardo çok kaliteli ve görsel bir spor. Bunu kamuoyuna anlatmak için var gücümüzle çalışacağız. Yavaş yavaş bu algı kırılmaya başladı. Biz bunu hızlandırmak istiyoruz. Ailelerin çocuklarını ellerinden tutarak götürüp bilardo antrenörüne teslim edeceği ve çocuğunun bu sporu yapacağı günleri hayal ediyoruz. 20 yıl önce kahvehane köşelerinde çocuğunu bilardodan ayırmak isteyen velinin, 20 sene sonra özellikle kendi eliyle bilardo antrenörlerine teslim edeceği bir ortam hazırlamak istiyoruz ve bunu yavaş yavaş görüyoruz. Artık böyle ortamlar geliyor."
Gençlerin bazılarının "sanal uyuşma ortamının" pençesinde olduğunu savunan Ercan, "Geçlerimiz gerçek hiçbir şey yapmıyorlar, hep bilgisayar başındalar. Bilardoyu bile bilgisayarda sanal olarak oynuyorlar ve bilgisayara kitlenmiş durumdalar" dedi.
Ercan, federasyon olarak bilardoyu yaygınlaştırmak için "Bugün Gerçek Bir Şey Yapın" projesi kapsamında çeşitli etkinliklerle insanları bilardo sporuna yönlendirerek toplumsal kaynaşma ve sosyalleşme aracı olarak bilardoyu önereceklerini, 2016 yılındaki hedeflerinin bu projeyi hayata geçirmek olduğunu vurguladı.
"Bilardo tam bir okul sporu"
Bilardo sporunu okullara ders niteliğinde taşımayı hedeflediklerinin altını çizen Ercan, şunları kaydetti:
"Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı ile ciddi çalışmalarımız var. Bilardo tam bir okul sporu. Matematik, fizik, geometri ve psikolojiyi içinde barındıran tam bir beyin sporu. Nasıl satranç bir okul sporuysa bilardo da bir okul oyun sporudur, aynı zamanda beden sporudur. Çünkü 2 saat bilardo oynamak en az 5 kilometrelik bir yürüyüşe bedel. Böylelikle bilardo sporunu hem tabana yaymak hem insanlara bilardoyu sevdirmek hem de insanların spor yapmasını sağlamak için elimizden geleni yapacağız. Federasyon olarak en büyük hedefimiz bu."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Türkiye Bilardo Federasyonu Başkanı Ersan Ercan, bilardo sporunu okullara ders olarak taşımayı hedeflediklerini söyledi. Milli Eğitim Bakanlığı ile çalışmaların devam ettiği bildirildi.
Ercan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, federasyon olarak bilardo sporunu yaygınlaştırmak için çalışmalarının sürdüğünü ifade etti.
Türkiye'de aktif ve lisanslı 5 bin civarında bilardo sporcusu olduğunu belirten Ercan, lisanslı sporcu haricinde bilardoyu oynayan binlerce insan bulunduğunu dile getirdi.
"Yabancı bir şirketin 2012 yılında yaptığı araştırmaya göre bilardo sporu futbol, basketbol ve voleyboldan sonra Türkiye'de oynanan dördüncü spor konumunda" diyen Ercan, şöyle devam etti:
"Bazı kesimler bilardoyu kahvehane sporu olarak görüyor. Bizim dünya şampiyonlarımız var. Dünya şampiyonaları Türkiye'de yapılıyor. Bilardo çok kaliteli ve görsel bir spor. Bunu kamuoyuna anlatmak için var gücümüzle çalışacağız. Yavaş yavaş bu algı kırılmaya başladı. Biz bunu hızlandırmak istiyoruz. Ailelerin çocuklarını ellerinden tutarak götürüp bilardo antrenörüne teslim edeceği ve çocuğunun bu sporu yapacağı günleri hayal ediyoruz. 20 yıl önce kahvehane köşelerinde çocuğunu bilardodan ayırmak isteyen velinin, 20 sene sonra özellikle kendi eliyle bilardo antrenörlerine teslim edeceği bir ortam hazırlamak istiyoruz ve bunu yavaş yavaş görüyoruz. Artık böyle ortamlar geliyor."
Gençlerin bazılarının "sanal uyuşma ortamının" pençesinde olduğunu savunan Ercan, "Geçlerimiz gerçek hiçbir şey yapmıyorlar, hep bilgisayar başındalar. Bilardoyu bile bilgisayarda sanal olarak oynuyorlar ve bilgisayara kitlenmiş durumdalar" dedi.
Ercan, federasyon olarak bilardoyu yaygınlaştırmak için "Bugün Gerçek Bir Şey Yapın" projesi kapsamında çeşitli etkinliklerle insanları bilardo sporuna yönlendirerek toplumsal kaynaşma ve sosyalleşme aracı olarak bilardoyu önereceklerini, 2016 yılındaki hedeflerinin bu projeyi hayata geçirmek olduğunu vurguladı.
"Bilardo tam bir okul sporu"
Bilardo sporunu okullara ders niteliğinde taşımayı hedeflediklerinin altını çizen Ercan, şunları kaydetti:
"Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı ile ciddi çalışmalarımız var. Bilardo tam bir okul sporu. Matematik, fizik, geometri ve psikolojiyi içinde barındıran tam bir beyin sporu. Nasıl satranç bir okul sporuysa bilardo da bir okul oyun sporudur, aynı zamanda beden sporudur. Çünkü 2 saat bilardo oynamak en az 5 kilometrelik bir yürüyüşe bedel. Böylelikle bilardo sporunu hem tabana yaymak hem insanlara bilardoyu sevdirmek hem de insanların spor yapmasını sağlamak için elimizden geleni yapacağız. Federasyon olarak en büyük hedefimiz bu."
Son Güncelleme: Cuma, 31 Ekim 2014 11:27
Gösterim: 2042
Aydın'da, "Çağrı Merkezi Operatörlüğü"nün meslek liselerinde ders olarak okutulması ve istihdama katkı sağlaması için proje başlatıldı.
Aydın Osman Gazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi koordinatörlüğünde yürütülen "Çağrı Merkezi Operatörlüğü Modüllerinin Geliştirilmesi" adlı Mesleki Eğitimin Kalitesini Arttırma Hibe Projesi'nin tanıtım toplantısı Aydın'da yapıldı.
Toplantıda konuşan, Aydın Osman Gazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü İsmail Seçkin Üstün, Türkiye'de 43 ilde bin 200 civarında çağrı merkezinin bulunduğunu ve 80 bin kişinin istihdam edildiğini, 2024 yılında bu rakamın 350 bin kişiye çıkmasının öngörüldüğünü bildirdi.
Sektördeki şirketlerin operatör ihtiyacını karşılayabileceği herhangi bir örgün eğitim kurumunun da bulunmadığına dikkati çeken Seçkin Üstün, kendi okullarının yanı sıra Çine Muhsin Kalkan ile Bulancak Akşemsettin Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri ile bir özel firmanın katılımıyla 180 bin avro değerinde proje hazırladıklarını söyledi.
Çağrı merkezinde çalışacakları okulda yetiştirmeyi hedefledikleri projenin, liselerde "Çağrı Merkezi Operatörlüğü" dalının kurulmasını, öğretim ve ders materyallerinin oluşturulmasını ve bu bölümden mezun olacaklarla pilot uygulama yaptırılmasını içerdiğini bildiren Üstün, "Proje, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Avrupa Birliği (AB) Koordinasyon Daire Başkanlığı tarafından desteklenmeye hak kazandı. Pazarın büyüklüğünün yaklaşık 1,6 milyar dolar olan sektör, engellilerin, kadınların ve evde çalışmak isteyenler gibi toplumda dezavantajlı olarak değerlendirilebilecek kesimlerinin istihdamına uygun bir alan" diye konuştu.
Proje iştirakçisi firmanın genel müdür yardımcısı Orhan Acar da projenin 2015 yılında tamamlanacağını 2 bin metrekare alanda yaklaşık 400 müşteri temsilcisinin eğitiminin hedeflendiğini dile getirdi.
Çağrı Merkezi Operatörlüğü'nün Türkiye'de "bacasız bir sanayi sektörü" olduğunu ifade eden Acar, şöyle konuştu:
"Proje tamamlandığında mesleki eğitim sisteminde 'Çağrı Merkezi Operatörlüğü' dalının kurulması için gerekli tüm öğretim programı ve ders materyalleri oluşturulacak. Bu yeni modülle proje ortağı 3 okulun mezunlarına pilot uygulama gerçekleştirilecek. Bu modül İl Mili Eğitim Müdürlüğü öncülüğünde Milli Eğitim Bakanlığı'na sunularak, meslek liselerinin Büro Yönetimi alanında 'Çağrı Merkezi Operatörlüğü'nün' eğitim dalının açılması için gerekli çalışmalar gerçekleştirilecek".
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Aydın'da, "Çağrı Merkezi Operatörlüğü"nün meslek liselerinde ders olarak okutulması ve istihdama katkı sağlaması için proje başlatıldı.
Aydın Osman Gazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi koordinatörlüğünde yürütülen "Çağrı Merkezi Operatörlüğü Modüllerinin Geliştirilmesi" adlı Mesleki Eğitimin Kalitesini Arttırma Hibe Projesi'nin tanıtım toplantısı Aydın'da yapıldı.
Toplantıda konuşan, Aydın Osman Gazi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü İsmail Seçkin Üstün, Türkiye'de 43 ilde bin 200 civarında çağrı merkezinin bulunduğunu ve 80 bin kişinin istihdam edildiğini, 2024 yılında bu rakamın 350 bin kişiye çıkmasının öngörüldüğünü bildirdi.
Sektördeki şirketlerin operatör ihtiyacını karşılayabileceği herhangi bir örgün eğitim kurumunun da bulunmadığına dikkati çeken Seçkin Üstün, kendi okullarının yanı sıra Çine Muhsin Kalkan ile Bulancak Akşemsettin Mesleki ve Teknik Anadolu Liseleri ile bir özel firmanın katılımıyla 180 bin avro değerinde proje hazırladıklarını söyledi.
Çağrı merkezinde çalışacakları okulda yetiştirmeyi hedefledikleri projenin, liselerde "Çağrı Merkezi Operatörlüğü" dalının kurulmasını, öğretim ve ders materyallerinin oluşturulmasını ve bu bölümden mezun olacaklarla pilot uygulama yaptırılmasını içerdiğini bildiren Üstün, "Proje, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Avrupa Birliği (AB) Koordinasyon Daire Başkanlığı tarafından desteklenmeye hak kazandı. Pazarın büyüklüğünün yaklaşık 1,6 milyar dolar olan sektör, engellilerin, kadınların ve evde çalışmak isteyenler gibi toplumda dezavantajlı olarak değerlendirilebilecek kesimlerinin istihdamına uygun bir alan" diye konuştu.
Proje iştirakçisi firmanın genel müdür yardımcısı Orhan Acar da projenin 2015 yılında tamamlanacağını 2 bin metrekare alanda yaklaşık 400 müşteri temsilcisinin eğitiminin hedeflendiğini dile getirdi.
Çağrı Merkezi Operatörlüğü'nün Türkiye'de "bacasız bir sanayi sektörü" olduğunu ifade eden Acar, şöyle konuştu:
"Proje tamamlandığında mesleki eğitim sisteminde 'Çağrı Merkezi Operatörlüğü' dalının kurulması için gerekli tüm öğretim programı ve ders materyalleri oluşturulacak. Bu yeni modülle proje ortağı 3 okulun mezunlarına pilot uygulama gerçekleştirilecek. Bu modül İl Mili Eğitim Müdürlüğü öncülüğünde Milli Eğitim Bakanlığı'na sunularak, meslek liselerinin Büro Yönetimi alanında 'Çağrı Merkezi Operatörlüğü'nün' eğitim dalının açılması için gerekli çalışmalar gerçekleştirilecek".
Son Güncelleme: Salı, 04 Kasım 2014 09:53
Gösterim: 1639
Kurumlararası atamayla MEB'e geçen ve zorunlu hizmetle karşı karşıya kalan 6 bin öğretmen, TBMM Dilekçe Komisyonu'na başvurarak yardım istedi
2010 yılında kurumlararası atamayla Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) geçen öğretmenler, önceki çalışmalarının zorunlu hizmet sayılmaması nedeniyle Meclis'ten yardım istiyor.
TBMM Dilekçe Komisyonu'na yapılan yüzlerce başvuruda, 2010 yılından önce çeşitli devlet kademelerinde Devlet Memurları Kanunu'na tabi olarak yıllarca (6-17 yıl) çalışan ve 2010 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’na kurumlararası ilk atama atanan öğretmenler olduklarını belirttiler.
2010 yılında MEB'e geçtiklerinde çok sevindiklerini ancak bu sevinçlerinin uzun sürmediği ifade edilen dilekçede, şunlar kaydedildi:
"Zira yıllarca önümüze çıkarılan engellerin üzerine yeni bir engelle, zorunlu hizmetle yüz yüze geldik. Milli Eğitim Bakanlığı, daha önceki görev yerlerindeki hizmet puanlarımızı kabul ederken diğer hizmetlerimiz kabul edilmediğinden ötürü zorunlu çalışma yükümlüsü olduk. Milli Eğitim Bakanlığınca 6 Mayıs 2010 yılında yayımlanan Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği ile 2010 yılından önce göreve başlayan öğretmenlerin zorunlu hizmetleri affedildi. Belki bizler bu tarihte öğretmen değildik. Ama bizler de devlet kademesinde çalışan birer memurduk. Milli Eğitim’e geçtikten sonra 2010’da çıkartılan kanun gereğince bizim de zorunlu hizmetimiz affedilebilirken affedilmedi. Bizler yaklaşık 35-45 yaşlarında olan çoğumuz çoluk çocuğa karışmış kişileriz. Türkiye’nin başka bir kurumda devlete hizmet etmek suçundan ötürü yeni işe başlayan bir öğretmenle aynı konumda tutulmaktayız. Oysa hizmetimiz başka bir ülkeye değil yine aynı ülke sınırları içerisinde farklı bir kurumadır. Öte yandan Milli Eğitim Bakanlığı’nda sözleşmeli olarak öğretmenlik yapan, hiç zorunlu hizmet yüzü görmeyen öğretmen arkadaşlarımızın zorunlu hizmetleri çıkarılan bir kanunla affedildi. Bizlerin problemi de böyle bir kanunla affedilebilirdi. Şu anda bu mağduriyeti yaşayan 6 bine yakın öğretmeniz. Yıllardır sorunumuzun çözüme kavuşturulması için Milli Eğitim Bakanlığı’na durumumuzu arz etmekteyiz. Sorunumuzun giderilmesi için siz yardımlarınızı bekliyoruz."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Kurumlararası atamayla MEB'e geçen ve zorunlu hizmetle karşı karşıya kalan 6 bin öğretmen, TBMM Dilekçe Komisyonu'na başvurarak yardım istedi
2010 yılında kurumlararası atamayla Milli Eğitim Bakanlığı'na (MEB) geçen öğretmenler, önceki çalışmalarının zorunlu hizmet sayılmaması nedeniyle Meclis'ten yardım istiyor.
TBMM Dilekçe Komisyonu'na yapılan yüzlerce başvuruda, 2010 yılından önce çeşitli devlet kademelerinde Devlet Memurları Kanunu'na tabi olarak yıllarca (6-17 yıl) çalışan ve 2010 yılında Milli Eğitim Bakanlığı’na kurumlararası ilk atama atanan öğretmenler olduklarını belirttiler.
2010 yılında MEB'e geçtiklerinde çok sevindiklerini ancak bu sevinçlerinin uzun sürmediği ifade edilen dilekçede, şunlar kaydedildi:
"Zira yıllarca önümüze çıkarılan engellerin üzerine yeni bir engelle, zorunlu hizmetle yüz yüze geldik. Milli Eğitim Bakanlığı, daha önceki görev yerlerindeki hizmet puanlarımızı kabul ederken diğer hizmetlerimiz kabul edilmediğinden ötürü zorunlu çalışma yükümlüsü olduk. Milli Eğitim Bakanlığınca 6 Mayıs 2010 yılında yayımlanan Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği ile 2010 yılından önce göreve başlayan öğretmenlerin zorunlu hizmetleri affedildi. Belki bizler bu tarihte öğretmen değildik. Ama bizler de devlet kademesinde çalışan birer memurduk. Milli Eğitim’e geçtikten sonra 2010’da çıkartılan kanun gereğince bizim de zorunlu hizmetimiz affedilebilirken affedilmedi. Bizler yaklaşık 35-45 yaşlarında olan çoğumuz çoluk çocuğa karışmış kişileriz. Türkiye’nin başka bir kurumda devlete hizmet etmek suçundan ötürü yeni işe başlayan bir öğretmenle aynı konumda tutulmaktayız. Oysa hizmetimiz başka bir ülkeye değil yine aynı ülke sınırları içerisinde farklı bir kurumadır. Öte yandan Milli Eğitim Bakanlığı’nda sözleşmeli olarak öğretmenlik yapan, hiç zorunlu hizmet yüzü görmeyen öğretmen arkadaşlarımızın zorunlu hizmetleri çıkarılan bir kanunla affedildi. Bizlerin problemi de böyle bir kanunla affedilebilirdi. Şu anda bu mağduriyeti yaşayan 6 bine yakın öğretmeniz. Yıllardır sorunumuzun çözüme kavuşturulması için Milli Eğitim Bakanlığı’na durumumuzu arz etmekteyiz. Sorunumuzun giderilmesi için siz yardımlarınızı bekliyoruz."
Son Güncelleme: Salı, 28 Ekim 2014 12:04
Gösterim: 1287

