Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın grup toplantısında kendisine ve partisine yönelttiği eleştirilere cevap verdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Tekmelerin yaşandığı bir TBMM'de, düşünceler askıya alınmış, kaba kuvvet, orman kanunu geçerli demektir. Eğer bu ülkede milletvekili tekmelenip dövülüyorsa, sokaktaki vatandaş, hayli hayli tekmelenip, dövülecek, baskı altına alınacak, şiddet uygulanacaktır" dedi.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın kendisinin anlayacağı dilden konuşursa çok memnun olacağını belirten Kılıçdaroğlu, "Ben demokrasi, özgürlük, insan hakları, kalkınma diyorum. Sen benim dilimden konuşmuyorsun. Keşke konuşsan, o zaman oturup anlaşacağız" dedi.
TBMM CHP Grup Toplantısı sonrası açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, Sivas davasının, bugün zamanaşımına uğradığını, bu sürecin içinde AK Parti'nin büyük sorumluluğunun bulunduğunu ifade ederek, "Sanıkların yakalanmaması, davanın zamanaşımına uğraması, 'Türkiye için yüzkarasıdır. Böyle bir tabloyu kabul etmek mümkün değildir. Bu tablo özgür, insan haklarına önem veren bir Türkiye'ye yakışmıyor. Bu tablo, eğitilmiş bir topluma yakışmıyor. Bu tablo, yüreğinde insan sevgisi olan bir Türkiye'ye yakışmıyor. Bu tablo, her türlü inanca ve kimliğe saygı duyan bir topluma yakışmıyor. Bu tablonun içinde AK Parti'nin ağırlığı var" dedi.
Milli Eğitim Komisyonu'nda pazar günü meydana gelen olayları değerlendiren Kılıçdaroğlu, tekmelerin olduğu bir TBMM'de, düşüncelerin askıya alındığı, kaba kuvvetin, orman kanununun geçerli olduğu anlamına geldiğini ifade etti. Toplumda, düşünce açıklama özgürlüğü değil, düşünce açıklamama yönünde baskı olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, bir Öğretim üyesinin bu kaygıyı dile getirirken, kendisine telefon geldiğini belirterek, "CHP milletvekilleri, Milli Eğitim Komisyonunda yumruklandılar, yerlerde
tekmelendiler. Zorbalıkla, alçaklıkla darp edildiler. Bu topraklarda yere düşene tekme atılmaz, kaldırılır. Onların anlayışına göre yere düşene tekme atılır, onların inançları da büyük ihtimalle böyledir. Onların inançları, Müslümanlığın engin hoşgörüsüyle bağdaşmıyor. İnanç, her şeyden önce saygı duymaktır. İnsanda biraz utanma, ar, haya olur. Kiminle, nasıl gelirseniz gelin CHP'yi susturamayacaksınız. Tekmelerin yaşandığı bir TBMM'de, düşünceler askıya alınmış, kaba kuvvet, orman kanunu geçerli demektir.
Eğer bu ülkede milletvekili tekmelenip dövülüyorsa, sokaktaki vatandaş, hayli hayli tekmelenip, dövülecek, baskı altına alınacak, şiddet uygulanacaktır. Bu şiddeti, terörü her yerde, her ortamda, bütün dünyada kınayacağız. Erdoğan kızsa da dünyada, her yerde seslendireceğiz. Ta ki bu ülkeye demokrasi, insan haklarına saygı gelinceye kadar" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, eğitim gibi önemli bir konunun, gece yarısı kanun teklifiyle parlamentoya getirildiğini ifade ederek, "Bir tek olumsuz rapor getirsinler, bir tek bilimsel rapor yok. Olumluluğu konusunda yazılmış çok sayıda rapor var, çocuk işçilikte, çocuk yaşta evlilikte azalma var, çocukların bilgi, becerilerini geliştirmede artma var, ailelerde sorun yok. Sorun Erdoğan'ın kafasında. Çağ dışı kafalar bunu anlayamaz, çağdaş kafalar evet der. Post modern diktatörümüz var, bir de sözcüleri var.
Milletvekilleri Pazar günü kravatsız, montlarla geldiler. Önceden 150 kişiye yemek ısmarlanmış, 'gelin' denmiş. Konuşma yapmaları için teklifi bilmeleri lazım, teklifin ne olduğunu bilmiyorlar. Bir tek kişi bile söz istemedi. Gelme gerekçeleri tek kaba kuvvet için geldiler. Başbakan, bugün konuşmuş, 'hangi dilden anlıyorlarsa o' diye. Biz hangi AK Parti milletvekilini yere yatırıp, teklemedik Sayın Başbakan. Bunu söylemek için kafanda demokrasi olması lazım. Çağ dışı düşünüyorsun, geri kafalısın sen. Biz
demokrasi dilinden, özgürlüklerden, konuşma özgürlüğünden söz ediyoruz. Komisyonda hangi AK Parti milletvekiline yumruk attık, boğazını sıktık, 'konuşma' dedik" şeklinde konuştu.
Daha önce 4306 sayılı, 8 yıllık kesintisiz eğitime ilişkin 11 maddelik tasarının, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken 23 komisyon üyesinin 160 kez, komisyon üyesi olmayan 113 milletvekilinin ise 496 kez söz istediğini, tekme, tokat, salon işgali, orman kanununun değil, o dönemde hukuka, milletvekiline saygı olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "İnsanın parlamentoya saygısı olursa, parlamentoya talimat vermez. Türkiye post modern bir diktatörün oyuncak alanına döndü. 'Ben istediğimi yaparım' bugün de
'Sizin anlayacağınız dilden konuşurum' diyor. Vallahi benim anlayacağım dilden konuşursan çok memnun olurum. Ben demokrasi, özgürlük, insan hakları, kalkınma diyorum. Sen benim dilimden konuşmuyorsun. Keşke konuşsan, o zaman oturup anlaşacağız. Birbirimizin dilinden anlıyorsak, zaten ülkede uzlaşma denilen kavram olur. Birbirimizin dünyaları, dünyaya, demokrasiye, insan haklarına bakışımız farklı. Ben başka, sen başka şey söylüyorsun. O nedenle aynı dilden konuşmuyoruz'' ifadelerini kullandı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’ın grup toplantısında kendisine ve partisine yönelttiği eleştirilere cevap verdi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Tekmelerin yaşandığı bir TBMM'de, düşünceler askıya alınmış, kaba kuvvet, orman kanunu geçerli demektir. Eğer bu ülkede milletvekili tekmelenip dövülüyorsa, sokaktaki vatandaş, hayli hayli tekmelenip, dövülecek, baskı altına alınacak, şiddet uygulanacaktır" dedi.
Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın kendisinin anlayacağı dilden konuşursa çok memnun olacağını belirten Kılıçdaroğlu, "Ben demokrasi, özgürlük, insan hakları, kalkınma diyorum. Sen benim dilimden konuşmuyorsun. Keşke konuşsan, o zaman oturup anlaşacağız" dedi.
TBMM CHP Grup Toplantısı sonrası açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, Sivas davasının, bugün zamanaşımına uğradığını, bu sürecin içinde AK Parti'nin büyük sorumluluğunun bulunduğunu ifade ederek, "Sanıkların yakalanmaması, davanın zamanaşımına uğraması, 'Türkiye için yüzkarasıdır. Böyle bir tabloyu kabul etmek mümkün değildir. Bu tablo özgür, insan haklarına önem veren bir Türkiye'ye yakışmıyor. Bu tablo, eğitilmiş bir topluma yakışmıyor. Bu tablo, yüreğinde insan sevgisi olan bir Türkiye'ye yakışmıyor. Bu tablo, her türlü inanca ve kimliğe saygı duyan bir topluma yakışmıyor. Bu tablonun içinde AK Parti'nin ağırlığı var" dedi.
Milli Eğitim Komisyonu'nda pazar günü meydana gelen olayları değerlendiren Kılıçdaroğlu, tekmelerin olduğu bir TBMM'de, düşüncelerin askıya alındığı, kaba kuvvetin, orman kanununun geçerli olduğu anlamına geldiğini ifade etti. Toplumda, düşünce açıklama özgürlüğü değil, düşünce açıklamama yönünde baskı olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, bir Öğretim üyesinin bu kaygıyı dile getirirken, kendisine telefon geldiğini belirterek, "CHP milletvekilleri, Milli Eğitim Komisyonunda yumruklandılar, yerlerde
tekmelendiler. Zorbalıkla, alçaklıkla darp edildiler. Bu topraklarda yere düşene tekme atılmaz, kaldırılır. Onların anlayışına göre yere düşene tekme atılır, onların inançları da büyük ihtimalle böyledir. Onların inançları, Müslümanlığın engin hoşgörüsüyle bağdaşmıyor. İnanç, her şeyden önce saygı duymaktır. İnsanda biraz utanma, ar, haya olur. Kiminle, nasıl gelirseniz gelin CHP'yi susturamayacaksınız. Tekmelerin yaşandığı bir TBMM'de, düşünceler askıya alınmış, kaba kuvvet, orman kanunu geçerli demektir.
Eğer bu ülkede milletvekili tekmelenip dövülüyorsa, sokaktaki vatandaş, hayli hayli tekmelenip, dövülecek, baskı altına alınacak, şiddet uygulanacaktır. Bu şiddeti, terörü her yerde, her ortamda, bütün dünyada kınayacağız. Erdoğan kızsa da dünyada, her yerde seslendireceğiz. Ta ki bu ülkeye demokrasi, insan haklarına saygı gelinceye kadar" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, eğitim gibi önemli bir konunun, gece yarısı kanun teklifiyle parlamentoya getirildiğini ifade ederek, "Bir tek olumsuz rapor getirsinler, bir tek bilimsel rapor yok. Olumluluğu konusunda yazılmış çok sayıda rapor var, çocuk işçilikte, çocuk yaşta evlilikte azalma var, çocukların bilgi, becerilerini geliştirmede artma var, ailelerde sorun yok. Sorun Erdoğan'ın kafasında. Çağ dışı kafalar bunu anlayamaz, çağdaş kafalar evet der. Post modern diktatörümüz var, bir de sözcüleri var.
Milletvekilleri Pazar günü kravatsız, montlarla geldiler. Önceden 150 kişiye yemek ısmarlanmış, 'gelin' denmiş. Konuşma yapmaları için teklifi bilmeleri lazım, teklifin ne olduğunu bilmiyorlar. Bir tek kişi bile söz istemedi. Gelme gerekçeleri tek kaba kuvvet için geldiler. Başbakan, bugün konuşmuş, 'hangi dilden anlıyorlarsa o' diye. Biz hangi AK Parti milletvekilini yere yatırıp, teklemedik Sayın Başbakan. Bunu söylemek için kafanda demokrasi olması lazım. Çağ dışı düşünüyorsun, geri kafalısın sen. Biz
demokrasi dilinden, özgürlüklerden, konuşma özgürlüğünden söz ediyoruz. Komisyonda hangi AK Parti milletvekiline yumruk attık, boğazını sıktık, 'konuşma' dedik" şeklinde konuştu.
Daha önce 4306 sayılı, 8 yıllık kesintisiz eğitime ilişkin 11 maddelik tasarının, Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken 23 komisyon üyesinin 160 kez, komisyon üyesi olmayan 113 milletvekilinin ise 496 kez söz istediğini, tekme, tokat, salon işgali, orman kanununun değil, o dönemde hukuka, milletvekiline saygı olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "İnsanın parlamentoya saygısı olursa, parlamentoya talimat vermez. Türkiye post modern bir diktatörün oyuncak alanına döndü. 'Ben istediğimi yaparım' bugün de
'Sizin anlayacağınız dilden konuşurum' diyor. Vallahi benim anlayacağım dilden konuşursan çok memnun olurum. Ben demokrasi, özgürlük, insan hakları, kalkınma diyorum. Sen benim dilimden konuşmuyorsun. Keşke konuşsan, o zaman oturup anlaşacağız. Birbirimizin dilinden anlıyorsak, zaten ülkede uzlaşma denilen kavram olur. Birbirimizin dünyaları, dünyaya, demokrasiye, insan haklarına bakışımız farklı. Ben başka, sen başka şey söylüyorsun. O nedenle aynı dilden konuşmuyoruz'' ifadelerini kullandı.
Son Güncelleme: Salı, 13 Mart 2012 18:11
Gösterim: 1977
CHP kanun teklifi verdi. Kadın erkek eşitliği için pembe renkli nüfus cüzdanının kaldırılması ve herkese tek renk kimlik verilmesi istendi.
CHP İstanbul milletvekili Mahmut Tanal tarafından hazırlanan bir kanun teklifi ile, pembe renkli nüfus cüzdanlarının kaldırılması ve herkese tek renk nüfus kağıdı verilmesi istendi.
Nüfus Hizmetleri kanunda değişiklik öngören ve TBMM Başkanlığına sunulan teklifin gerekçesinde, ‘’Kadın erkek eşitliğini belirten her türlü siyasal ve sosyal değişiklikler, topluma yansıtılmalıdır. Doğuştan devlet eli ile kadın ve erkeğe farklı uygulamalar yapılması, eşitlik ilkesinin ruhuna aykırıdır’’ denildi.
Kanun teklifi ile yasaya ‘’Bakanlık nüfus cüzdanının kapsamını şeklini ve ebadını belirlerken, cinsiyet farkını gözetmeyecek düzenlemeler yapar’’ maddesinin eklenmesi isteniyor. Teklif TBMM İçişleri Komisyonu ve Genel Kurulda ele alınacak.
(haber7)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
CHP kanun teklifi verdi. Kadın erkek eşitliği için pembe renkli nüfus cüzdanının kaldırılması ve herkese tek renk kimlik verilmesi istendi.
CHP İstanbul milletvekili Mahmut Tanal tarafından hazırlanan bir kanun teklifi ile, pembe renkli nüfus cüzdanlarının kaldırılması ve herkese tek renk nüfus kağıdı verilmesi istendi.
Nüfus Hizmetleri kanunda değişiklik öngören ve TBMM Başkanlığına sunulan teklifin gerekçesinde, ‘’Kadın erkek eşitliğini belirten her türlü siyasal ve sosyal değişiklikler, topluma yansıtılmalıdır. Doğuştan devlet eli ile kadın ve erkeğe farklı uygulamalar yapılması, eşitlik ilkesinin ruhuna aykırıdır’’ denildi.
Kanun teklifi ile yasaya ‘’Bakanlık nüfus cüzdanının kapsamını şeklini ve ebadını belirlerken, cinsiyet farkını gözetmeyecek düzenlemeler yapar’’ maddesinin eklenmesi isteniyor. Teklif TBMM İçişleri Komisyonu ve Genel Kurulda ele alınacak.
(haber7)
Son Güncelleme: Salı, 13 Mart 2012 17:24
Gösterim: 4653
TBMM Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nun kabul ettiği yasanın tam metni yayınlandı.
İLKÖĞRETİM VE EĞİTİM KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 5/1/1961 tarihli ve 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 3- Mecburî ilköğretim çağı 6-13 yaş grubundaki çocukları kapsar. Bu çağ çocuğun 5 yaşını bitirdiği yılın eylül ayı sonunda başlar, 13 yaşını bitirip 14 yaşına girdiği yılın öğretim yılı sonunda biter.”
MADDE 2- (1) 222 sayılı Kanununun 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 7- İlköğretim; 1 inci maddede belirtilen amacı gerçekleştirmek için kurulmuş dört yıl süreli ve zorunlu ilkokul ile dört yıl süreli ve zorunlu ortaokuldan oluşan bir Milli Eğitim ve Öğretim Kurumudur.”
MADDE 3- 222 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“İlköğretim kurumlarının ilkokul ve ortaokul olarak bağımsız okullar hâlinde kurulması esastır. Ancak imkân ve şartlara göre ortaokullar, ilkokullarla veya liselerle birlikte de kurulabilir.”
MADDE 4- 222 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “büyüklüğüne” ibaresi “ilkokullar ve ortaokullar birlikte veya ayrı oluşlarına, büyüklüğüne” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 5- 222 sayılı Kanuna aşağıdaki Ek Madde 4 eklenmiştir.
“EK MADDE 4- Bu Kanunun 76 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre elde edilen gelirler, il özel idarelerince, ortaöğretim kurumlarının arsa temini, binalarının yapım, bakım ve onarımı ile diğer ihtiyaçlarının karşılanması için de kullanılır.”
MADDE 6- 222 sayılı Kanuna aşağıdaki Geçici Madde 11 eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 11- Bu maddenin yayımı tarihinde ilköğretim kurumlarının 5, 6, 7 ve 8 inci sınıflarında eğitim görenler eğitimlerini bu kurumlarda tamamlar.
Bu maddenin uygulanmasıyla ilgili usul ve esaslar Milli Eğitim Bakanlığınca belirlenir; Bakanlık bu maddenin uygulanmasıyla ilgili düzenlemeleri il, ilçe ve okul bazında yapmaya yetkilidir.”
MADDE 7- 14/6/1973 tarihli ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 22 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 22- Mecburi ilköğretim çağı 6-13 yaş grubundaki çocukları kapsar. Bu çağ çocuğun 5 yaşını bitirdiği yılın eylül ayı sonunda başlar, 13 yaşını bitirip 14 yaşına girdiği yılın öğretim yılı sonunda biter.”
MADDE 8- 1739 sayılı Kanunun 24 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 24-“İlköğretim kurumlarının ilkokul ve ortaokul olarak bağımsız okullar hâlinde kurulması esastır. Ancak imkân ve şartlara göre ortaokullar, ilkokullarla veya liselerle birlikte de kurulabilir.”
MADDE 9- 1739 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin mülga birinci fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“İlköğretim kurumları; dört yıl süreli ve zorunlu ilkokullar ile dört yıl süreli, zorunlu ve farklı programlar arasında tercihe imkân veren ortaokullardan oluşur. Ortaokullarda lise eğitimini destekleyecek şekilde öğrencilerin yetenek, gelişim ve tercihlerine göre seçimlik dersler oluşturulur. Ortaokullarda oluşturulacak program seçenekleri bakanlıkça belirlenir.”
MADDE 10- 1739 sayılı Kanunun 26 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 26- Ortaöğretim, ilköğretime dayalı, dört yıllık zorunlu, örgün veya yaygın öğrenim veren genel, meslekî ve teknik öğretim kurumlarının tümünü kapsar. Bu okulları bitirenlere ortaöğretim diploması verilir.”
MADDE 11- 1739 sayılı Kanuna aşağıdaki Geçici Madde 3 eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 3- Zorunlu ortaöğretim 2012-2013 eğitim-öğretim yılından itibaren uygulanmaya başlanır. Bakanlar Kurulu uygulamayı bir eğitim-öğretim yılı ertelemeye yetkilidir.”
MADDE 12- 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununun 18 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "yüzde onundan fazla" ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
MADDE 13- 16/8/1997 tarihli ve 4306 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin (A) fıkrasının 2 numaralı bendinin (c) alt bendinde yer alan “sekiz yıllık kesintisiz ilköğretim” ibaresi “ilköğretim ve ortaöğretim” şeklinde değiştirilmiş ve maddede yer alan “sekiz yıllık kesintisiz” ibareleri madde metninden çıkarılmıştır.
MADDE 14- 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 45 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Yükseköğretime giriş ve yerleştirme
MADDE 45- Yükseköğretime giriş ve yerleştirme aşağıdaki şekilde yapılır.
a. Yükseköğretim kurumlarına giriş ve yerleştirme işlemleri imkan ve fırsat eşitliğini sağlayacak tedbirleri almak kaydıyla, Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen usul ve esaslara göre yapılır.
b. Yükseköğretim kurumlarına esasları Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen merkezi sınavlarla girilir. Yerleştirme puanlarının hesaplanmasında adayların ortaöğretim başarıları dikkate alınır. Ortaöğretim bitirme başarı notları en küçüğü ikiyüzelli, en büyüğü beş yüz olmak üzere ortaöğretim başarı puanına dönüştürülür. Ortaöğretim başarı puanının yüzde on ikisi yerleştirme puanı hesaplanırken merkezi sınavdan alınan puana eklenir.
c. Ortaöğretim kurumlarını birincilik ile bitiren adaylar için mevcut kontenjanların yanı sıra Yükseköğretim Kurulu kararı ile ayrı kontenjanlar belirlenebilir.
d. Bir mesleğe yönelik program uygulayan ortaöğretim kurumlarının mezunlarının Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen aynı meslek dalında yer alan yükseköğretim programlarına yerleşmelerinde, (b) bendindeki puana ek olarak, ortaöğretim başarı puanının yüzde dördü yerleştirme puanına eklenir.
e. Mesleki ve teknik orta öğretim kurumlarından mezun olan öğrenciler, istedikleri takdirde bitirdikleri programın devamı niteliğinde veya bunlara en yakın olan mesleki ve teknik önlisans yükseköğretim programlarına sınavsız olarak yerleştirilebilir. Bu öğrencilerin yerleştirilmesine ilişkin usul ve esaslar Milli Eğitim Bakanlığının görüşü üzerine Yükseköğretim Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
f. Önlisans mezunları için, ilişkili lisans programlarında belirlenmiş kontenjanın yüzde onunu geçmeyecek şekilde Yükseköğretim Kurulu kararı ile her yıl dikey geçiş kontenjanı ayrılabilir.
g. Yabancı uyruklu öğrenciler ile ortaöğretimin tamamını yurtdışında tamamlayan öğrencilerin yükseköğretim kurumlarına kabul usul ve esasları Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenir. Uluslararası andlaşmalar gereği Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarında burslu olarak öğrenim görecek yabancı uyruklu öğrencilerin yerleştirme işlemleri Yükseköğretim Kurulu tarafından yapılır.
h. Yükseköğretim Kurulunca belirlenecek usul ve esaslara göre, belli sanat ve spor dallarında üstün kabiliyetli olduğu tespit edilen öğrenciler ile Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunca tespit edilen uluslararası bilimsel yarışmalarda ödül kazanan öğrenciler, ilgili dallarda eğitim yapmak kaydıyla yükseköğretim kurumlarına yerleştirilebilir.”
MADDE 15- 2547 sayılı Kanunun 56 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri tarafından üniversitelere, yüksek teknoloji enstitüleri ile gelirlerinin en az dörtte üçünü münhasıran devlet üniversitelerinin faaliyetlerinin devam ettirilmesi ve desteklenmesini amaç edinmek üzere kurulan ve fiilen bu çerçevede faaliyette bulunan vakıflardan Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınanlara makbuz karşılığında yapılan bağışlar, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları hükümlerine göre yıllık beyanname ile bildirilecek gelirden ve kurum kazancından indirilebilir. Bu hükmün uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 16- 2547 sayılı Kanuna aşağıdaki Geçici Madde 61 eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 61- Bu maddenin yayımı tarihinden sonraki ilk yükseköğretime giriş ve yerleştirme işlemlerine mahsus olmak üzere bu Kanunun 45 inci maddesinin birinci fıkrasının (b), (d) ve (f) bentleri uyarınca adayların merkezi sınavlardan almış olduğu puanlara ilave edilecek ortaöğretim başarı puanları Yükseköğretim Kurulunca belirlenen usul ve esaslara göre hesaplanır.
MADDE 17- 2547 sayılı Kanunun ek 21 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 18- 28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununun ek 9 uncu maddesinin başlığı ile birinci fıkrasında yer alan “Zonguldak Karaelmas Üniversitesi” ibareleri “ Bülent Ecevit Üniversitesi” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 19- 2809 sayılı Kanunun ek 61 inci maddesinin başlığı ile birinci fıkrasında yer alan “Rize Üniversitesi” ibareleri “Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 20- 2809 sayılı Kanunun ek 129 uncu maddesinin başlığı ile birinci fıkrasında yer alan “Konya Üniversitesi” ibareleri “Necmettin Erbakan Üniversitesi” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 21- 2809 sayılı Kanunun ek 130 uncu maddesinin başlığı ile birinci fıkrasında yer alan “Kayseri Abdullah Gül Üniversitesi” ibareleri “Abdullah Gül Üniversitesi” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 22- 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun eki (II) sayılı cetvelin “Yükseköğretim Kurulu, Üniversiteler ve Yüksek Teknoloji Enstitüleri” bölümünün 53, 61, 102 ve 103 üncü sıraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
“53)Bülent Ecevit Üniversitesi
61) Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
102)Necmettin Erbakan Üniversitesi
103) Abdullah Gül Üniversitesi”
MADDE 23- 21/12/2011 tarihli ve 6260 sayılı 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu, 2/9/1983 tarihli ve 78 sayılı Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede; Zonguldak Karaelmas, Rize, Konya ve Kayseri Abdullah Gül Üniversitelerine yapılmış olan atıflar Bülent Ecevit, Recep Tayyip Erdoğan, Necmettin Erbakan ve Abdullah Gül Üniversitelerine yapılmış sayılır.
MADDE 24- 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa aşağıdaki Geçici Madde 13 eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 13- Yurtiçi üretimin ve katma değerin artırılması, teknoloji kazanımının sağlanması, daha önce yurt içinde üretimi bulunmayan ürünlerin üretilebilmesi, yeni teknoloji ve ürünlere yönelik araştırma-geliştirme faaliyetlerinin sürdürülmesi ve bilgi toplumuna geçiş hedefleriyle, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okulöncesi, ilköğretim ve ortaöğretim kademelerindeki okulların dersliklerine bilişim teknolojisi donanımı, yazılımı, ağ altyapısı ve internet erişim imkânının sağlanması, dersler için çevrim içi ve çevrim dışı ortamlarda e-içerik temin edilmesi ve e-içerik altyapısının oluşturulması, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda görev yapan öğretmenlere ve örgün eğitim gören öğrencilere e-kitap, tablet bilgisayar ve benzeri ihtiyaçların sağlanması amaçlarıyla Eğitimde Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) Projesi kapsamında, Millî Eğitim Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından 2015 yılı sonuna kadar yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım işleri, ceza ve ihalelerden yasaklama hükümleri hariç, bu Kanun hükümlerine tabi değildir. Bu madde uyarınca yapılacak alımlara ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ve Kamu İhale Kurumunun görüşü alınarak Millî Eğitim Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından müştereken hazırlanacak yönetmelikle düzenlenir.”
MADDE 25- 5018 sayılı Kanuna aşağıdaki Geçici Madde 20 eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 20- Eğitimde Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) Projesi kapsamında Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullara internet erişim hizmetleri ve ağ altyapısının sağlanması için Millî Eğitim Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca 2015 yılı sonuna kadar yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinde üst yöneticinin onayıyla 15 yıla kadar gelecek yıllara yaygın yüklenmelere girişilebilir.”
MADDE 26- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 27- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
TBMM Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nun kabul ettiği yasanın tam metni yayınlandı.
İLKÖĞRETİM VE EĞİTİM KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 5/1/1961 tarihli ve 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanununun 3 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 3- Mecburî ilköğretim çağı 6-13 yaş grubundaki çocukları kapsar. Bu çağ çocuğun 5 yaşını bitirdiği yılın eylül ayı sonunda başlar, 13 yaşını bitirip 14 yaşına girdiği yılın öğretim yılı sonunda biter.”
MADDE 2- (1) 222 sayılı Kanununun 7 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 7- İlköğretim; 1 inci maddede belirtilen amacı gerçekleştirmek için kurulmuş dört yıl süreli ve zorunlu ilkokul ile dört yıl süreli ve zorunlu ortaokuldan oluşan bir Milli Eğitim ve Öğretim Kurumudur.”
MADDE 3- 222 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“İlköğretim kurumlarının ilkokul ve ortaokul olarak bağımsız okullar hâlinde kurulması esastır. Ancak imkân ve şartlara göre ortaokullar, ilkokullarla veya liselerle birlikte de kurulabilir.”
MADDE 4- 222 sayılı Kanunun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan “büyüklüğüne” ibaresi “ilkokullar ve ortaokullar birlikte veya ayrı oluşlarına, büyüklüğüne” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 5- 222 sayılı Kanuna aşağıdaki Ek Madde 4 eklenmiştir.
“EK MADDE 4- Bu Kanunun 76 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine göre elde edilen gelirler, il özel idarelerince, ortaöğretim kurumlarının arsa temini, binalarının yapım, bakım ve onarımı ile diğer ihtiyaçlarının karşılanması için de kullanılır.”
MADDE 6- 222 sayılı Kanuna aşağıdaki Geçici Madde 11 eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 11- Bu maddenin yayımı tarihinde ilköğretim kurumlarının 5, 6, 7 ve 8 inci sınıflarında eğitim görenler eğitimlerini bu kurumlarda tamamlar.
Bu maddenin uygulanmasıyla ilgili usul ve esaslar Milli Eğitim Bakanlığınca belirlenir; Bakanlık bu maddenin uygulanmasıyla ilgili düzenlemeleri il, ilçe ve okul bazında yapmaya yetkilidir.”
MADDE 7- 14/6/1973 tarihli ve 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 22 nci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 22- Mecburi ilköğretim çağı 6-13 yaş grubundaki çocukları kapsar. Bu çağ çocuğun 5 yaşını bitirdiği yılın eylül ayı sonunda başlar, 13 yaşını bitirip 14 yaşına girdiği yılın öğretim yılı sonunda biter.”
MADDE 8- 1739 sayılı Kanunun 24 üncü maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 24-“İlköğretim kurumlarının ilkokul ve ortaokul olarak bağımsız okullar hâlinde kurulması esastır. Ancak imkân ve şartlara göre ortaokullar, ilkokullarla veya liselerle birlikte de kurulabilir.”
MADDE 9- 1739 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin mülga birinci fıkrası aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
“İlköğretim kurumları; dört yıl süreli ve zorunlu ilkokullar ile dört yıl süreli, zorunlu ve farklı programlar arasında tercihe imkân veren ortaokullardan oluşur. Ortaokullarda lise eğitimini destekleyecek şekilde öğrencilerin yetenek, gelişim ve tercihlerine göre seçimlik dersler oluşturulur. Ortaokullarda oluşturulacak program seçenekleri bakanlıkça belirlenir.”
MADDE 10- 1739 sayılı Kanunun 26 ncı maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“MADDE 26- Ortaöğretim, ilköğretime dayalı, dört yıllık zorunlu, örgün veya yaygın öğrenim veren genel, meslekî ve teknik öğretim kurumlarının tümünü kapsar. Bu okulları bitirenlere ortaöğretim diploması verilir.”
MADDE 11- 1739 sayılı Kanuna aşağıdaki Geçici Madde 3 eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 3- Zorunlu ortaöğretim 2012-2013 eğitim-öğretim yılından itibaren uygulanmaya başlanır. Bakanlar Kurulu uygulamayı bir eğitim-öğretim yılı ertelemeye yetkilidir.”
MADDE 12- 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununun 18 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan "yüzde onundan fazla" ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
MADDE 13- 16/8/1997 tarihli ve 4306 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesinin (A) fıkrasının 2 numaralı bendinin (c) alt bendinde yer alan “sekiz yıllık kesintisiz ilköğretim” ibaresi “ilköğretim ve ortaöğretim” şeklinde değiştirilmiş ve maddede yer alan “sekiz yıllık kesintisiz” ibareleri madde metninden çıkarılmıştır.
MADDE 14- 4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 45 inci maddesi başlığı ile birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Yükseköğretime giriş ve yerleştirme
MADDE 45- Yükseköğretime giriş ve yerleştirme aşağıdaki şekilde yapılır.
a. Yükseköğretim kurumlarına giriş ve yerleştirme işlemleri imkan ve fırsat eşitliğini sağlayacak tedbirleri almak kaydıyla, Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen usul ve esaslara göre yapılır.
b. Yükseköğretim kurumlarına esasları Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen merkezi sınavlarla girilir. Yerleştirme puanlarının hesaplanmasında adayların ortaöğretim başarıları dikkate alınır. Ortaöğretim bitirme başarı notları en küçüğü ikiyüzelli, en büyüğü beş yüz olmak üzere ortaöğretim başarı puanına dönüştürülür. Ortaöğretim başarı puanının yüzde on ikisi yerleştirme puanı hesaplanırken merkezi sınavdan alınan puana eklenir.
c. Ortaöğretim kurumlarını birincilik ile bitiren adaylar için mevcut kontenjanların yanı sıra Yükseköğretim Kurulu kararı ile ayrı kontenjanlar belirlenebilir.
d. Bir mesleğe yönelik program uygulayan ortaöğretim kurumlarının mezunlarının Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenen aynı meslek dalında yer alan yükseköğretim programlarına yerleşmelerinde, (b) bendindeki puana ek olarak, ortaöğretim başarı puanının yüzde dördü yerleştirme puanına eklenir.
e. Mesleki ve teknik orta öğretim kurumlarından mezun olan öğrenciler, istedikleri takdirde bitirdikleri programın devamı niteliğinde veya bunlara en yakın olan mesleki ve teknik önlisans yükseköğretim programlarına sınavsız olarak yerleştirilebilir. Bu öğrencilerin yerleştirilmesine ilişkin usul ve esaslar Milli Eğitim Bakanlığının görüşü üzerine Yükseköğretim Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
f. Önlisans mezunları için, ilişkili lisans programlarında belirlenmiş kontenjanın yüzde onunu geçmeyecek şekilde Yükseköğretim Kurulu kararı ile her yıl dikey geçiş kontenjanı ayrılabilir.
g. Yabancı uyruklu öğrenciler ile ortaöğretimin tamamını yurtdışında tamamlayan öğrencilerin yükseköğretim kurumlarına kabul usul ve esasları Yükseköğretim Kurulu tarafından belirlenir. Uluslararası andlaşmalar gereği Türkiye’deki yükseköğretim kurumlarında burslu olarak öğrenim görecek yabancı uyruklu öğrencilerin yerleştirme işlemleri Yükseköğretim Kurulu tarafından yapılır.
h. Yükseköğretim Kurulunca belirlenecek usul ve esaslara göre, belli sanat ve spor dallarında üstün kabiliyetli olduğu tespit edilen öğrenciler ile Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumunca tespit edilen uluslararası bilimsel yarışmalarda ödül kazanan öğrenciler, ilgili dallarda eğitim yapmak kaydıyla yükseköğretim kurumlarına yerleştirilebilir.”
MADDE 15- 2547 sayılı Kanunun 56 ncı maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri tarafından üniversitelere, yüksek teknoloji enstitüleri ile gelirlerinin en az dörtte üçünü münhasıran devlet üniversitelerinin faaliyetlerinin devam ettirilmesi ve desteklenmesini amaç edinmek üzere kurulan ve fiilen bu çerçevede faaliyette bulunan vakıflardan Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınanlara makbuz karşılığında yapılan bağışlar, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları hükümlerine göre yıllık beyanname ile bildirilecek gelirden ve kurum kazancından indirilebilir. Bu hükmün uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
MADDE 16- 2547 sayılı Kanuna aşağıdaki Geçici Madde 61 eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 61- Bu maddenin yayımı tarihinden sonraki ilk yükseköğretime giriş ve yerleştirme işlemlerine mahsus olmak üzere bu Kanunun 45 inci maddesinin birinci fıkrasının (b), (d) ve (f) bentleri uyarınca adayların merkezi sınavlardan almış olduğu puanlara ilave edilecek ortaöğretim başarı puanları Yükseköğretim Kurulunca belirlenen usul ve esaslara göre hesaplanır.
MADDE 17- 2547 sayılı Kanunun ek 21 inci maddesi yürürlükten kaldırılmıştır.
MADDE 18- 28/3/1983 tarihli ve 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununun ek 9 uncu maddesinin başlığı ile birinci fıkrasında yer alan “Zonguldak Karaelmas Üniversitesi” ibareleri “ Bülent Ecevit Üniversitesi” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 19- 2809 sayılı Kanunun ek 61 inci maddesinin başlığı ile birinci fıkrasında yer alan “Rize Üniversitesi” ibareleri “Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 20- 2809 sayılı Kanunun ek 129 uncu maddesinin başlığı ile birinci fıkrasında yer alan “Konya Üniversitesi” ibareleri “Necmettin Erbakan Üniversitesi” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 21- 2809 sayılı Kanunun ek 130 uncu maddesinin başlığı ile birinci fıkrasında yer alan “Kayseri Abdullah Gül Üniversitesi” ibareleri “Abdullah Gül Üniversitesi” şeklinde değiştirilmiştir.
MADDE 22- 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun eki (II) sayılı cetvelin “Yükseköğretim Kurulu, Üniversiteler ve Yüksek Teknoloji Enstitüleri” bölümünün 53, 61, 102 ve 103 üncü sıraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
“53)Bülent Ecevit Üniversitesi
61) Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
102)Necmettin Erbakan Üniversitesi
103) Abdullah Gül Üniversitesi”
MADDE 23- 21/12/2011 tarihli ve 6260 sayılı 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu, 2/9/1983 tarihli ve 78 sayılı Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanlarının Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede; Zonguldak Karaelmas, Rize, Konya ve Kayseri Abdullah Gül Üniversitelerine yapılmış olan atıflar Bülent Ecevit, Recep Tayyip Erdoğan, Necmettin Erbakan ve Abdullah Gül Üniversitelerine yapılmış sayılır.
MADDE 24- 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa aşağıdaki Geçici Madde 13 eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 13- Yurtiçi üretimin ve katma değerin artırılması, teknoloji kazanımının sağlanması, daha önce yurt içinde üretimi bulunmayan ürünlerin üretilebilmesi, yeni teknoloji ve ürünlere yönelik araştırma-geliştirme faaliyetlerinin sürdürülmesi ve bilgi toplumuna geçiş hedefleriyle, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okulöncesi, ilköğretim ve ortaöğretim kademelerindeki okulların dersliklerine bilişim teknolojisi donanımı, yazılımı, ağ altyapısı ve internet erişim imkânının sağlanması, dersler için çevrim içi ve çevrim dışı ortamlarda e-içerik temin edilmesi ve e-içerik altyapısının oluşturulması, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda görev yapan öğretmenlere ve örgün eğitim gören öğrencilere e-kitap, tablet bilgisayar ve benzeri ihtiyaçların sağlanması amaçlarıyla Eğitimde Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) Projesi kapsamında, Millî Eğitim Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından 2015 yılı sonuna kadar yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım işleri, ceza ve ihalelerden yasaklama hükümleri hariç, bu Kanun hükümlerine tabi değildir. Bu madde uyarınca yapılacak alımlara ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ve Kamu İhale Kurumunun görüşü alınarak Millî Eğitim Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından müştereken hazırlanacak yönetmelikle düzenlenir.”
MADDE 25- 5018 sayılı Kanuna aşağıdaki Geçici Madde 20 eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 20- Eğitimde Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) Projesi kapsamında Millî Eğitim Bakanlığına bağlı okullara internet erişim hizmetleri ve ağ altyapısının sağlanması için Millî Eğitim Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca 2015 yılı sonuna kadar yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinde üst yöneticinin onayıyla 15 yıla kadar gelecek yıllara yaygın yüklenmelere girişilebilir.”
MADDE 26- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
MADDE 27- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
Son Güncelleme: Salı, 13 Mart 2012 15:27
Gösterim: 4436
Eğitim-Sen üyesi bir grup, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Yusuf Devran hakkında "görevi kötüye kullanma" iddiasıyla bugün suç duyurusunda bulundu.
Eğitim-Sen üyesi bir grup, Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önünde toplanarak Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Devran'ı protesto etti ve hakkında suç duyurusunda bulundu. “Baskılar bizi yıldıramaz" yazılı pankart açan grup adına basın açıklamasını okuyan Eğitim-Sen Üniversiteler Şube Başkanı İsmet Akça, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde öğrencilerin fişlendiğini, polislerin fakültede yoğunlaştığını ve öğretim üyelerine soruşturma açıldığını söyledi.
İletişim Fakültesinde, Yusuf Devran'ın dekanlığa atanmasından itibaren güvenlik önlemlerinin genişletildiğini ifade eden Akça, "Soruşturmalarla fakültenin eski öğretim kadrosu itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor. Cezalar, tayinler ve istifalar artık vakai adliyeden sayılıyor. Sivil polislere oda tahsis ediliyor. Öğretim üyelerinin giriş çıkışları kameralardan tespit ediliyor. Sağ ve sol görüşlü öğrenciler ayrı binalarda sınava sokuluyor. Otoparkta çevik kuvvet minibüsü bekletiliyor" diye konuştu.
Grup üyeleri açıklamanın ardından "haberleşmenin gizliliğinin ihlali", "sendikal hakların kullanımının engellenmesi" ve "görevi kötüye kullanma" suçları iddiasıyla dekan Yusuf Devran hakkında suç duyurusunda bulundu.
(radikal)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Eğitim-Sen üyesi bir grup, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Yusuf Devran hakkında "görevi kötüye kullanma" iddiasıyla bugün suç duyurusunda bulundu.
Eğitim-Sen üyesi bir grup, Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı önünde toplanarak Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Devran'ı protesto etti ve hakkında suç duyurusunda bulundu. “Baskılar bizi yıldıramaz" yazılı pankart açan grup adına basın açıklamasını okuyan Eğitim-Sen Üniversiteler Şube Başkanı İsmet Akça, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde öğrencilerin fişlendiğini, polislerin fakültede yoğunlaştığını ve öğretim üyelerine soruşturma açıldığını söyledi.
İletişim Fakültesinde, Yusuf Devran'ın dekanlığa atanmasından itibaren güvenlik önlemlerinin genişletildiğini ifade eden Akça, "Soruşturmalarla fakültenin eski öğretim kadrosu itibarsızlaştırılmaya çalışılıyor. Cezalar, tayinler ve istifalar artık vakai adliyeden sayılıyor. Sivil polislere oda tahsis ediliyor. Öğretim üyelerinin giriş çıkışları kameralardan tespit ediliyor. Sağ ve sol görüşlü öğrenciler ayrı binalarda sınava sokuluyor. Otoparkta çevik kuvvet minibüsü bekletiliyor" diye konuştu.
Grup üyeleri açıklamanın ardından "haberleşmenin gizliliğinin ihlali", "sendikal hakların kullanımının engellenmesi" ve "görevi kötüye kullanma" suçları iddiasıyla dekan Yusuf Devran hakkında suç duyurusunda bulundu.
(radikal)
Son Güncelleme: Salı, 13 Mart 2012 16:12
Gösterim: 1749
Başbakan Erdoğan grup toplantısında konuşuyor…
İmam Hatiplerin, meslek liselerinin önünü kesmek için kesintisiz eğitimi savundular. Zenginin çocuğu zengin olsun, kapıcının çocuğu kapıcı kalsın diye bunları yaptılar. Engelleri aşıp üniversite önlerine gelenler. İkna odalarında işkencelere mazur kaldılar. Çobanlıktan Cumhurbaşkanlığı'na kadar yükselenler bile Başörtüsü ile üniversiteye gelenler gitsin Suudi Arabistan'da okusun diyecek kadar bunlara benzedi. CHP ne yaparsa yapsın milletin dediği olacaktır.
CHP'nin bu ülkeyi 1940 lara götürme sevdasına bu millet asla ve asla izin vermeyecektir. Lütfen bunu iyi dinleyin. Milletime sesleniyorum: Komisyon ve alt komisyom yasa teklifini 91 saat 41 dakika görüştü, 342 konuşma yapıldı. AK Parti 22 konuşma yaptı. 30'unu CHP yaptı, 15'i de MHP tarafından yapıldı. Kalbi olduğu söylenen vekil 12 saat aralıksız konuştu. İmam Hatipleri sizlere açtırmayacağızdan başka da bir şey söylemediler.
Yönetimden çok MHP'ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum. MHP, kendi tabanının istek ve arzularına gözardı ederek CHP'ye vagon olmuştur. 28 Şubat ile bağını koparmayı elinin tersiyle itmiştir.
Eğitim yasa teklifi 2 hafta genel kurula gelmeyecek. Okul öncesi zorunlu olsun. Siz mezradaki aileye bunu nasıl yapacaklar? Taşımalı sistemi kurduk. Okul öncesi eğitimi yüzde 11'den yüzde 43'e getirdik.
Eğitimin önünü açmanın gayreti içindeyiz. İlla bir dindar olması için dayatmayacak. Kalıptan insan geçirecek halimiz yok. Avrupa'da bir çok liseler var. Herkes nereye isterse oraya gider. Dindar olandan çağdaş nesil olamaz mı? Bunların çağdaşlık ölçüsü başörtüsü ile geleni üniversite kapısından almamaktır.
Bazı okullarda soba yanmıyormuş bunları söylüyolar, en modern evlerde bile arızalar olur. Böyle şeyleri siyaset malzemesi yapmanın hiçbir anlamı inanın yok. 60 ayla 72 ay arasında zorunlu eğitim süreci başlıyor. Türkiye'de malesef eğitim zaafa uğratılmıştır. Türkiye'de bugüne kadar öğretim verilmiştir. Bundan sonra Eğitim-öğretim olacaktır. Biz kapı kapı dolaşıp 75 milyonu dindar nesil yapmak için uğraşmayacağız. Bu bizim arzumuzdur söyleriz sadece.
Türkiye'deki yabancı okullar seni neden rahatsız etmiyor? Beni de etmiyor. Geldiğimizden beri kime ne zaman müdahale ettik biz. Herkes istediğini okur istediği alana yönlenir. Dünyadaki bu yarışta kendi insanımızı ön plana çıkarmak için bir nesil yetiştirmek istiyoruz. Dİndar olan çağdş olamaz mı? Bunların çağdaşlık ölçüsü başörtüsü ile üniversiteye geleni kapıdan geri çevirmektir.
Üç çocuk istememizden CHP rahatsız olmuş. Almanya ciddi teşvikler veriyor. Putin seçim kampanyasında kullandı. İnsana saygı burada başlıyor. AK Parti'yi gönül verenler en az üç tane yapmaya devam etsinler. Bu bir kanun mudur? Başbakan'ın bir tavsiyesidir. İnşallah ekonomik olarak daha iyi olalım daha fazlasını isteyelim.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Başbakan Erdoğan grup toplantısında konuşuyor…
İmam Hatiplerin, meslek liselerinin önünü kesmek için kesintisiz eğitimi savundular. Zenginin çocuğu zengin olsun, kapıcının çocuğu kapıcı kalsın diye bunları yaptılar. Engelleri aşıp üniversite önlerine gelenler. İkna odalarında işkencelere mazur kaldılar. Çobanlıktan Cumhurbaşkanlığı'na kadar yükselenler bile Başörtüsü ile üniversiteye gelenler gitsin Suudi Arabistan'da okusun diyecek kadar bunlara benzedi. CHP ne yaparsa yapsın milletin dediği olacaktır.
CHP'nin bu ülkeyi 1940 lara götürme sevdasına bu millet asla ve asla izin vermeyecektir. Lütfen bunu iyi dinleyin. Milletime sesleniyorum: Komisyon ve alt komisyom yasa teklifini 91 saat 41 dakika görüştü, 342 konuşma yapıldı. AK Parti 22 konuşma yaptı. 30'unu CHP yaptı, 15'i de MHP tarafından yapıldı. Kalbi olduğu söylenen vekil 12 saat aralıksız konuştu. İmam Hatipleri sizlere açtırmayacağızdan başka da bir şey söylemediler.
Yönetimden çok MHP'ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum. MHP, kendi tabanının istek ve arzularına gözardı ederek CHP'ye vagon olmuştur. 28 Şubat ile bağını koparmayı elinin tersiyle itmiştir.
Eğitim yasa teklifi 2 hafta genel kurula gelmeyecek. Okul öncesi zorunlu olsun. Siz mezradaki aileye bunu nasıl yapacaklar? Taşımalı sistemi kurduk. Okul öncesi eğitimi yüzde 11'den yüzde 43'e getirdik.
Eğitimin önünü açmanın gayreti içindeyiz. İlla bir dindar olması için dayatmayacak. Kalıptan insan geçirecek halimiz yok. Avrupa'da bir çok liseler var. Herkes nereye isterse oraya gider. Dindar olandan çağdaş nesil olamaz mı? Bunların çağdaşlık ölçüsü başörtüsü ile geleni üniversite kapısından almamaktır.
Bazı okullarda soba yanmıyormuş bunları söylüyolar, en modern evlerde bile arızalar olur. Böyle şeyleri siyaset malzemesi yapmanın hiçbir anlamı inanın yok. 60 ayla 72 ay arasında zorunlu eğitim süreci başlıyor. Türkiye'de malesef eğitim zaafa uğratılmıştır. Türkiye'de bugüne kadar öğretim verilmiştir. Bundan sonra Eğitim-öğretim olacaktır. Biz kapı kapı dolaşıp 75 milyonu dindar nesil yapmak için uğraşmayacağız. Bu bizim arzumuzdur söyleriz sadece.
Türkiye'deki yabancı okullar seni neden rahatsız etmiyor? Beni de etmiyor. Geldiğimizden beri kime ne zaman müdahale ettik biz. Herkes istediğini okur istediği alana yönlenir. Dünyadaki bu yarışta kendi insanımızı ön plana çıkarmak için bir nesil yetiştirmek istiyoruz. Dİndar olan çağdş olamaz mı? Bunların çağdaşlık ölçüsü başörtüsü ile üniversiteye geleni kapıdan geri çevirmektir.
Üç çocuk istememizden CHP rahatsız olmuş. Almanya ciddi teşvikler veriyor. Putin seçim kampanyasında kullandı. İnsana saygı burada başlıyor. AK Parti'yi gönül verenler en az üç tane yapmaya devam etsinler. Bu bir kanun mudur? Başbakan'ın bir tavsiyesidir. İnşallah ekonomik olarak daha iyi olalım daha fazlasını isteyelim.
Son Güncelleme: Salı, 13 Mart 2012 12:55
Gösterim: 2167

