Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Alfa kuşağı; yapay zeka, nesnelerin interneti, akıllı telefonlar, sanayi 4.0’ın içine doğan kuşak… Uzmanlara göre; teknolojinin içine doğan bu yeni kuşak, dünyayı fiziksel sınırları olmayan bir yer olarak görüyor. Sahip oldukları ve hayatlarına entegre ettikleri tüm teknolojileri kişiselleştiriyor ve teknolojiyi diğer tüm kuşaklara göre daha merkezde tutuyor. Hayatın daha erken dönemlerinde bilgiye ve kaynaklara ulaşabildiklerinden, Alfalar en girişimci kuşak olacak.
Özel okullar okul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorlar?
Sibel Çetin - Kültür2000 Koleji Alkent Anaokulu Müdürü: Anaokulları, modern zamanlarda ortaya çıkmış kurumlardır. Başlangıçta çocukların bırakıldığı yuvalardı ve yalnızca çocukların akşama kadar oyalanmaları gereken yerler olarak görülüyordu. Daha sonra çocukların beyin gelişimleri ve öğrenme süreçleriyle ilgili birçok araştırma yapılmış ve okul öncesi eğitimin belki de eğitim öğretim sisteminin en önemli parçası olduğu ortaya çıkmıştır. Çünkü çocuklara 6 yaşına kadar doğru bir eğitim verilip geliştirildiğinde ondan sonra her şeyin çok kolay ilerlediği gözlemlenmiş ve bu bağlamda süreç içerisinde okulöncesi eğitiminde uygulanacak yaklaşımlar, eğitim modelleri ortaya çıkmıştır. Birçoğu bu konuda ciddi başarılara imza attılar. Montesorri, Reggioi High Scope ve diğer alternatif yaklaşımlarla okul öncesi eğitim modellemelerinde iyi sonuçlara ulaştılar.
Genel olarak özel okullarda okul öncesi eğitimde uygulanan modellerin her biri, çocuklarda farklı bir gelişim alanına odaklanmıştır. İncelediğimizde görüyoruz ki eğitim modellerinin hepsinin de ortak amacı erken yaşta çocukların gelişimine olumlu katkılar sağlayabilmektir.
İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Kurucu ve Onursal Başkanı Sayın Fahamettin Akıngüç de 1970’lerin başında okulöncesi eğitimin önemini fark etmiş ve bu amaçla yurtdışında anaokullarını gezmiş ve eğitim modellerini incelemiştir. İnceledikçe de ne kadar önemli, ne kadar sorumluluk gerektiren bir iş olduğunu fark ederek bu konuda uzun bir çalışma başlatmış ve 1989 yılında Kültür Koleji olarak bir anaokulu kurmak için hazırlığa başlamıştır. Bu dönemde itibaren Kültür Anaokulları’nın eğitim programları her öğrenciye aynı ölçüde başarı sağlama olanağı verecek, her çocuğa başarı duygusunu tattıracak ve tek tek her çocuğun mutluluğunu temel alacak yönde düzenlenmiştir. Özgürce yaratma ve oyun çocukların kendilerini ve dünyayı tanımaları için zorunlu bir etkinlik sayılmıştır.
ÇİFT DİLLİ (BILINGUAL) EĞİTİM
Kültür Koleji ve Kültür 2000 Koleji Anaokullarında eğitim yaklaşımınız nedir?
Sibel Çetin - Kültür2000 Koleji Alkent Anaokulu Müdürü: Kültür Koleji Anaokulu, Kültür 2000 Koleji Alkent Anaokulu ve Kültür 2000 Koleji Bahçeşehir Anaokullarımızın eğitim yaklaşımı; İstanbul Kültür Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü akademisyenlerinin desteği ile hazırlanmış bir eğitim programından oluşmaktadır.
Bu programın içeriğide HighScope, PYP, Farklılaştırılmış eğitim, GEMS ve Reggio Emilio ve Reflective Thinking gibi dünyadan başarılı örnekler kendi eğitim yaklaşımımıza entegre edilmiştir. Yaşam temelli öğrenmenin sağlandığı bilimsel ve özgün eğitim programımız dünyadaki bu başarılı çalışmaların entegtesyonu ile eklektik bir yapı haline gelmiştir. Bu sistemle gerçekleştirilen eğitim sonucu, çocuklar kendilerini üreten, yapabilen, etkin ve saygın kişiler olarak algılarlar.
Ayrıca Güçlü İngilizce Temeli İçin Anaokullarımızda Çift Dilli (Bilingual) Eğitim Sistemi Uygulanmaktadır.
Çift Dilli – Bilingual Eğitim Sistemi kapsamında 5 yaş öğrencileri yarım gün İngilizce yarım gün Türkçe programdan oluşan bir eğitim görür. İngilizce, Türkçe kavramlar günlük yaşam akışı içinde bütünsel algılanır. Çocuklar, şarkılar ve oyunlarla yaparak yaşayarak ve taklit ederek, iki farklı düşünme becerisi geliştirir.
Çift Dilli (Bilingual) Eğitim Nedir?
Sibel Çetin - Kültür2000 Koleji Alkent Anaokulu Müdürü: Çiftdilli eğitim, öğrencilerimize prohram müfredatı ile uyumlu olarak ana dil ve ikinci dil kullanılarak akademik içeriğin öğretilmesini içermektedir.
Bilingual (Çift Dilli) Eğitim Programının okulöncesi için önemi nedir ve nasıl uyguluyorsunuz?
Sibel Çetin - Kültür2000 Koleji Alkent Anaokulu Müdürü: Aslında Bilingul( Çift Dilli) Eğitimin çocuk açısından önemini 5 başlıkta kısaca açıklayıp detaylandırmak isterim.
- Yüksek Akademik Performans
- Akıcı Öğrenme Becerileri
- Farklı Kültürleri Tanıma İmkanı
- Çok Yönlü Zeka Gelişimi
- Disiplinler Arası Öğrenim
Çiftdilli eğitim, her iki dildeki içeriğin ve kelimelerin kullanılarak beynin iki dili anlama, problem çözme, eleştirel düşünme ve yaratıcılık gibi bilişsel yeteneklerini geliştirmektedir. Aynı zamanda, öğrencilere dilin edinimini uygulamalı hayat deneyimi ile sunmaktadır. Bu nedenle, önceden öğrenilen kelimelerin ve dilbilgisinin daha da güçlenmesini sağlamaktadır.
Çiftdilli programımız matematik, fen, sanat ve sosyal beceriler gibi birçok konuyu içermektedir. Öğrencilerimiz, çift dilli derslerimizi bir ders gibi değil, iki farklı dili konuşan öğretmenler ile geçirdikleri keyifli bir ders olarak görmektedir. Bu yaş grubunda dil öğrenmenin en iyi yolu budur. Dili, üzerinde uğraştıkları temalı aktiviteler ile öğrenirler ve bu süreçteki dil edinimlerini üzerlerinde uzun bir süre boyunca kalıcı olur.
Okul öncesi eğitimin gerekliliğine inanan anne-babalar da her geçen gün Anaokullarımızın eğitim anlayışına ve uygulamalarına daha çok güven duymakta ve çocuklarını okullarımıza gönderirken gözleri arkada kalmamaktadır.
OYUN EN DEĞERLİ GELİŞİM FIRSATIDIR
Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır?
Elçin Özkan – Kültür Koleji Anaokulu Müdürü: Oyun, çocuklar için doğal ve bazen de yapılandırılmış öğrenme ortamlarıdır. Johan Huizinga’ya göre oyun, insanın yaşamı ve doğayı öğrenmekte kullandığı ilk etkinliktir. İnsanoğlu doğuştan “homo ludens”, yani oynayan insandır. Montaigne ise oyunu, çocukların en gerçek uğraşları olarak tanımlamıştır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesine göre ise oyun çocuk haklarından biridir ve aynı zamanda çocukluk yıllarının en değerli gelişimsel fırsatıdır.
Oyunlar kendi içinde ihtiyaca göre sınıflandırılır ve öğrenme ortamlarında ihtiyaca göre uygulama alanı bulur. İletişim ve güvene dayalı oyunlar, ısınma oyunları, tanışma oyunları, sosyal oyunlar ve hayali oyunlar gibi başlıklar altında sayısız oyun mevcuttur.
Okul öncesi dönemde çocuklar bilişsel olarak işlem öncesi dönemde oldukları için soyut kavramlarla ilgili zihinde canlandırma zorlukları oyun ile somutlaştırılarak ortadan kaldırılır ve çocukların daha kolay öğrenmeleri sağlanabilir. Bu dönemde oyundan yararlanarak çocukların çeşitli konularda farkındalıklarını arttırmak, çocukların doğru tutumlara sahip olmasını sağlamak mümkündür. Kültür Koleji Anaokulunda eğitim öğretim programı içerisinde yer alan çevre bilinci kazandırma çalışmaları oyun temelli uygulamalarla zenginleştirilmiştir. Oyun temelli uygulamalarda yaratıcı drama teknikleri de kullanılır. Akademik çalışmalar, masa başı etkinlikler öncesinde çocukların hareket etmelerini sağlamak amacıyla ısınma oyunları, sınıf içinde grup dinamiğini ve sınıf iklimini güçlendirmek için de iletişim ve güvene dayalı oyunlar tercih edilmektedir.
Ebeveynler okul öncesi eğitim kurumlarını seçerken nelere dikkat edilmeli?
Elçin Özkan - KültürKoleji Anaokulu Müdürü: Günümüzde okul seçimi ebeveynlerin zorlandığı alanlardan biri. Aileler okul seçimi yaparken çocuklarının sadece öğretim alacağı yeri değil; okulu çocuğa eğitim ve öğretim veren bir kurum olarak da değerlendirmelidirler. Ebeveynler ilk olarak, anne ve baba olarak çocuklarına kazandırmak istedikleri değerleri belirlemeliler. İkinci adımda çevrelerindeki okulları listelemeliler. Ailenin çocuğuna kazandırmak istediği değerlerle kurum değerleri örtüşen, ihtiyaçlarını karşılayan ve güven duydukları okullarla görüşerek eğitim programları hakkında bilgi almalı, okulun fiziki yapısını mutlaka görmeliler. Ebeveynler okul seçimi yaparken, çocuklarının okulun iklimi, kültürü ve değerleriyle büyüyeceğini göz önüne alarak seçim yapmalılar.
Okul öncesi eğitimde aileye düşen görev ve sorumluluklar neler?
Elçin Özkan - KültürKoleji Anaokulu Müdürü: Okul öncesi dönem çocukların sosyalleştikleri, toplumsal hayata adım attıkları ve okulla ilk tanıştıkları mekân olma önemi taşır. Bu dönemde ailelere düşen görev ve sorumluluk, çocuğu okula hazırlamaktır. Bu hazırlık, çocuk okula gelmeden önce başlamalıdır.
Kültür Koleji Anaokulu olarak bizler velilere şu önerilerde bulanabiliriz:
Öncelikle evde, çocuğun yaşına uygun olarak öz bakım becerilerini sergilemesi, sorumluluklarını yerine getirmesi, evdeki ortak yaşama katılması, akranlarıyla bir arada olacağı ortamlara dâhil edilmesi ve evde oluşturulan rutinleri sürdürmesi okula başlangıç sürecindeki uyumu olumlu yönde etkiler. Okul ve ev birbirine ne kadar benzerse çocukların okula uyumu o kadar yüksek olur. Okul öncesi dönemde yaşanabilecek güçlüklerin önüne geçmek için çocuğa okulda onu nelerin beklediğini açıklamak, okula ne zaman başlayacağını anlayabileceği somutlukta anlatmak, okula onu kimin götürüp okuldan onu kimin alacağına kadar birçok detay hakkında çocuğu bilgilendirmek çocuğun kaygılarını hafifletmek ve duygusal gelişimi açısından önemlidir. Çocuk her ne kadar hazırbulunuşluğu yüksek olarak okula başlasa da bağlandığı ebeveyni ya da bakım vereninden ayrılmakta zorlanabilir ve bu oldukça doğal bir sonuçtur. Tıpkı doğum anında bebeğin güvenli alandan yeni bir alana geçişindeki gibi sancılı ve bir o kadar da bireyi konfor alanından çıkararak geliştiren bir süreçtir. Aileler bu sürecin doğal bir durum olduğuna inanırsa, çocuğun bağımsızlığını desteklerse, okula güvenir ve okulla işbirliği halinde ilerlerse uyum süreci kısa sürede başarıyla tamamlanır.
İYİ BİR OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN NASIL OLMALI?
Okul Öncesinde Öğretmenler Hangi Niteliklere Sahip Olmalı?
Sevil Koraltürk Özkent - Kültür2000 Koleji Bahçeşehir Anaokulu Müdürü: Okulöncesi eğitim, ülkemizde kadınların ve annelerin çalışma hayatına dahil olmasıyla birlikte ihtiyaç duyulması kaçınılmaz olan eğitim dönemidir. Okul öncesi eğitimin bileşenleri arasında yer alan eğitim programı ve eğitim ortamını en üst düzeyde kullanarak, erken çocukluk çağındaki çocuklara, en doğru eğitim ve öğretimi sağlayacak kişilerde okul öncesi öğretmenlerdir. “İyi bir okul öncesi öğretmeni hangi nitelikleri sahip olmalı?” Her şeyden önce bu mesleği severek ve isteyerek seçmeli. Coşkulu ve dinamik olmalı. Sabırlı olmalı, çocuklar ile konuşurken ses tonunu ve vücut dilini doğru kullanmalı. Mesleki eğitim döneminde aldığı teorik eğitim metotlarını, pratikte doğru uygulayabilmeli. Erken çocuk gelişiminin dönemlerini çok iyi bilmeli ve özümsemiş olmalı. Bilime inanmalı. Edindiği tecrübeleri doğru bir şekilde kanalize edebilmeli. Problemlere çabuk çözümler bulabilmeli, çözüm odaklı olmalı. Yaratıcı ve esnek olmalı ve sınırlarını bilmeli. Etik olmalı, din, dil,ırk ayırt etmemeli. Farklılıklara saygılı olmalı. Yeniliklere açık olmalı. Okumayı sevmeli, mesleği ile ilgili güncel eğitim makalelerini ve dokümanları takip etmeli. Özgüveni olmalı, empati kurabilmeli. İnsan ilişkileri güçlü olmalı. Öğrencinin var olan potansiyelini ortaya çıkarabilmeli. Dünya vatandaşı olmalı. Her sabah okula gelirken ilk günkü heyecan ile gelmeli.
TÜRKİYE’DE OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN GELİŞİMİ İÇİN NELER YAPILMALI?
Sevil Koraltürk Özkent - Kültür2000 Koleji Bahçeşehir Anaokulu Müdürü: Milli Eğitim Bakanlığının 2020-2021 istatistiklerine göre öğrencilerin bulundukları yaş gruplarına göre okullaşma oranlarımız; 3-5 yaş grubunda yüzde 28,95, 4-5 yaş grubunda yüzde 37,62, 5 yaşta yüzde 58,53, 6-9 yaş grubunda yüzde 97,23, 10-13 yaş grubunda yüzde 98,55, 14-17 yaş grubu için yüzde 90,76 olarak belirtilmektedir. Bu oranlara bakıldığında okul öncesi eğitimin diğer kademelerdeki eğitim oranına göre geride kaldığı görülmektedir. Peki Türkiye’de okul öncesi eğitimin gelişimi için neler yapılmalı? Öncelikle okul öncesi öğretmenlik bölümlerinin lisan düzeyinde eğitim öğretim veriyor olması ve alanında iyi öğretmenler mezun etmiş olması gerekmektedir. Bir diğer husus da okul öncesi eğitim kurumlarının fiziksel ve eğitimsel donanımlarının tam ve eksiksiz olmasıdır. Yapılan çalışmalar sonucunda okulöncesi eğitime katılımı etkileyen en önemli değişkenler, hane halkının varlık seviyesi, annenin eğitim düzeyi ve annenin istihdam durumudur. Çalışan annelerin çocukları okulöncesi eğitimden daha fazla yararlanıyor. Çalışan annelere kolaylık sağlanmalı ve destek verilmeli. Her çocuk okulöncesi eğitimden yararlandırılmalıdır. Çalışmayan annelerin çocukları içinde okulöncesi eğitimin önemini anlatılmalı ve cazip hale getirilmelidir. Kurumların bünyelerinde çalışanları için okulöncesi eğitim kurumu açabilmeleri için milli eğitim bakanlığı tarafından rehberlik edilmeli ve desteklenmelidir.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Alfa kuşağı; yapay zeka, nesnelerin interneti, akıllı telefonlar, sanayi 4.0’ın içine doğan kuşak… Uzmanlara göre; teknolojinin içine doğan bu yeni kuşak, dünyayı fiziksel sınırları olmayan bir yer olarak görüyor. Sahip oldukları ve hayatlarına entegre ettikleri tüm teknolojileri kişiselleştiriyor ve teknolojiyi diğer tüm kuşaklara göre daha merkezde tutuyor. Hayatın daha erken dönemlerinde bilgiye ve kaynaklara ulaşabildiklerinden, Alfalar en girişimci kuşak olacak.
Özel okullar okul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorlar?
Sibel Çetin - Kültür2000 Koleji Alkent Anaokulu Müdürü: Anaokulları, modern zamanlarda ortaya çıkmış kurumlardır. Başlangıçta çocukların bırakıldığı yuvalardı ve yalnızca çocukların akşama kadar oyalanmaları gereken yerler olarak görülüyordu. Daha sonra çocukların beyin gelişimleri ve öğrenme süreçleriyle ilgili birçok araştırma yapılmış ve okul öncesi eğitimin belki de eğitim öğretim sisteminin en önemli parçası olduğu ortaya çıkmıştır. Çünkü çocuklara 6 yaşına kadar doğru bir eğitim verilip geliştirildiğinde ondan sonra her şeyin çok kolay ilerlediği gözlemlenmiş ve bu bağlamda süreç içerisinde okulöncesi eğitiminde uygulanacak yaklaşımlar, eğitim modelleri ortaya çıkmıştır. Birçoğu bu konuda ciddi başarılara imza attılar. Montesorri, Reggioi High Scope ve diğer alternatif yaklaşımlarla okul öncesi eğitim modellemelerinde iyi sonuçlara ulaştılar.
Genel olarak özel okullarda okul öncesi eğitimde uygulanan modellerin her biri, çocuklarda farklı bir gelişim alanına odaklanmıştır. İncelediğimizde görüyoruz ki eğitim modellerinin hepsinin de ortak amacı erken yaşta çocukların gelişimine olumlu katkılar sağlayabilmektir.
İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Kurucu ve Onursal Başkanı Sayın Fahamettin Akıngüç de 1970’lerin başında okulöncesi eğitimin önemini fark etmiş ve bu amaçla yurtdışında anaokullarını gezmiş ve eğitim modellerini incelemiştir. İnceledikçe de ne kadar önemli, ne kadar sorumluluk gerektiren bir iş olduğunu fark ederek bu konuda uzun bir çalışma başlatmış ve 1989 yılında Kültür Koleji olarak bir anaokulu kurmak için hazırlığa başlamıştır. Bu dönemde itibaren Kültür Anaokulları’nın eğitim programları her öğrenciye aynı ölçüde başarı sağlama olanağı verecek, her çocuğa başarı duygusunu tattıracak ve tek tek her çocuğun mutluluğunu temel alacak yönde düzenlenmiştir. Özgürce yaratma ve oyun çocukların kendilerini ve dünyayı tanımaları için zorunlu bir etkinlik sayılmıştır.
ÇİFT DİLLİ (BILINGUAL) EĞİTİM
Kültür Koleji ve Kültür 2000 Koleji Anaokullarında eğitim yaklaşımınız nedir?
Sibel Çetin - Kültür2000 Koleji Alkent Anaokulu Müdürü: Kültür Koleji Anaokulu, Kültür 2000 Koleji Alkent Anaokulu ve Kültür 2000 Koleji Bahçeşehir Anaokullarımızın eğitim yaklaşımı; İstanbul Kültür Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü akademisyenlerinin desteği ile hazırlanmış bir eğitim programından oluşmaktadır.
Bu programın içeriğide HighScope, PYP, Farklılaştırılmış eğitim, GEMS ve Reggio Emilio ve Reflective Thinking gibi dünyadan başarılı örnekler kendi eğitim yaklaşımımıza entegre edilmiştir. Yaşam temelli öğrenmenin sağlandığı bilimsel ve özgün eğitim programımız dünyadaki bu başarılı çalışmaların entegtesyonu ile eklektik bir yapı haline gelmiştir. Bu sistemle gerçekleştirilen eğitim sonucu, çocuklar kendilerini üreten, yapabilen, etkin ve saygın kişiler olarak algılarlar.
Ayrıca Güçlü İngilizce Temeli İçin Anaokullarımızda Çift Dilli (Bilingual) Eğitim Sistemi Uygulanmaktadır.
Çift Dilli – Bilingual Eğitim Sistemi kapsamında 5 yaş öğrencileri yarım gün İngilizce yarım gün Türkçe programdan oluşan bir eğitim görür. İngilizce, Türkçe kavramlar günlük yaşam akışı içinde bütünsel algılanır. Çocuklar, şarkılar ve oyunlarla yaparak yaşayarak ve taklit ederek, iki farklı düşünme becerisi geliştirir.
Çift Dilli (Bilingual) Eğitim Nedir?
Sibel Çetin - Kültür2000 Koleji Alkent Anaokulu Müdürü: Çiftdilli eğitim, öğrencilerimize prohram müfredatı ile uyumlu olarak ana dil ve ikinci dil kullanılarak akademik içeriğin öğretilmesini içermektedir.
Bilingual (Çift Dilli) Eğitim Programının okulöncesi için önemi nedir ve nasıl uyguluyorsunuz?
Sibel Çetin - Kültür2000 Koleji Alkent Anaokulu Müdürü: Aslında Bilingul( Çift Dilli) Eğitimin çocuk açısından önemini 5 başlıkta kısaca açıklayıp detaylandırmak isterim.
- Yüksek Akademik Performans
- Akıcı Öğrenme Becerileri
- Farklı Kültürleri Tanıma İmkanı
- Çok Yönlü Zeka Gelişimi
- Disiplinler Arası Öğrenim
Çiftdilli eğitim, her iki dildeki içeriğin ve kelimelerin kullanılarak beynin iki dili anlama, problem çözme, eleştirel düşünme ve yaratıcılık gibi bilişsel yeteneklerini geliştirmektedir. Aynı zamanda, öğrencilere dilin edinimini uygulamalı hayat deneyimi ile sunmaktadır. Bu nedenle, önceden öğrenilen kelimelerin ve dilbilgisinin daha da güçlenmesini sağlamaktadır.
Çiftdilli programımız matematik, fen, sanat ve sosyal beceriler gibi birçok konuyu içermektedir. Öğrencilerimiz, çift dilli derslerimizi bir ders gibi değil, iki farklı dili konuşan öğretmenler ile geçirdikleri keyifli bir ders olarak görmektedir. Bu yaş grubunda dil öğrenmenin en iyi yolu budur. Dili, üzerinde uğraştıkları temalı aktiviteler ile öğrenirler ve bu süreçteki dil edinimlerini üzerlerinde uzun bir süre boyunca kalıcı olur.
Okul öncesi eğitimin gerekliliğine inanan anne-babalar da her geçen gün Anaokullarımızın eğitim anlayışına ve uygulamalarına daha çok güven duymakta ve çocuklarını okullarımıza gönderirken gözleri arkada kalmamaktadır.
OYUN EN DEĞERLİ GELİŞİM FIRSATIDIR
Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır?
Elçin Özkan – Kültür Koleji Anaokulu Müdürü: Oyun, çocuklar için doğal ve bazen de yapılandırılmış öğrenme ortamlarıdır. Johan Huizinga’ya göre oyun, insanın yaşamı ve doğayı öğrenmekte kullandığı ilk etkinliktir. İnsanoğlu doğuştan “homo ludens”, yani oynayan insandır. Montaigne ise oyunu, çocukların en gerçek uğraşları olarak tanımlamıştır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesine göre ise oyun çocuk haklarından biridir ve aynı zamanda çocukluk yıllarının en değerli gelişimsel fırsatıdır.
Oyunlar kendi içinde ihtiyaca göre sınıflandırılır ve öğrenme ortamlarında ihtiyaca göre uygulama alanı bulur. İletişim ve güvene dayalı oyunlar, ısınma oyunları, tanışma oyunları, sosyal oyunlar ve hayali oyunlar gibi başlıklar altında sayısız oyun mevcuttur.
Okul öncesi dönemde çocuklar bilişsel olarak işlem öncesi dönemde oldukları için soyut kavramlarla ilgili zihinde canlandırma zorlukları oyun ile somutlaştırılarak ortadan kaldırılır ve çocukların daha kolay öğrenmeleri sağlanabilir. Bu dönemde oyundan yararlanarak çocukların çeşitli konularda farkındalıklarını arttırmak, çocukların doğru tutumlara sahip olmasını sağlamak mümkündür. Kültür Koleji Anaokulunda eğitim öğretim programı içerisinde yer alan çevre bilinci kazandırma çalışmaları oyun temelli uygulamalarla zenginleştirilmiştir. Oyun temelli uygulamalarda yaratıcı drama teknikleri de kullanılır. Akademik çalışmalar, masa başı etkinlikler öncesinde çocukların hareket etmelerini sağlamak amacıyla ısınma oyunları, sınıf içinde grup dinamiğini ve sınıf iklimini güçlendirmek için de iletişim ve güvene dayalı oyunlar tercih edilmektedir.
Ebeveynler okul öncesi eğitim kurumlarını seçerken nelere dikkat edilmeli?
Elçin Özkan - KültürKoleji Anaokulu Müdürü: Günümüzde okul seçimi ebeveynlerin zorlandığı alanlardan biri. Aileler okul seçimi yaparken çocuklarının sadece öğretim alacağı yeri değil; okulu çocuğa eğitim ve öğretim veren bir kurum olarak da değerlendirmelidirler. Ebeveynler ilk olarak, anne ve baba olarak çocuklarına kazandırmak istedikleri değerleri belirlemeliler. İkinci adımda çevrelerindeki okulları listelemeliler. Ailenin çocuğuna kazandırmak istediği değerlerle kurum değerleri örtüşen, ihtiyaçlarını karşılayan ve güven duydukları okullarla görüşerek eğitim programları hakkında bilgi almalı, okulun fiziki yapısını mutlaka görmeliler. Ebeveynler okul seçimi yaparken, çocuklarının okulun iklimi, kültürü ve değerleriyle büyüyeceğini göz önüne alarak seçim yapmalılar.
Okul öncesi eğitimde aileye düşen görev ve sorumluluklar neler?
Elçin Özkan - KültürKoleji Anaokulu Müdürü: Okul öncesi dönem çocukların sosyalleştikleri, toplumsal hayata adım attıkları ve okulla ilk tanıştıkları mekân olma önemi taşır. Bu dönemde ailelere düşen görev ve sorumluluk, çocuğu okula hazırlamaktır. Bu hazırlık, çocuk okula gelmeden önce başlamalıdır.
Kültür Koleji Anaokulu olarak bizler velilere şu önerilerde bulanabiliriz:
Öncelikle evde, çocuğun yaşına uygun olarak öz bakım becerilerini sergilemesi, sorumluluklarını yerine getirmesi, evdeki ortak yaşama katılması, akranlarıyla bir arada olacağı ortamlara dâhil edilmesi ve evde oluşturulan rutinleri sürdürmesi okula başlangıç sürecindeki uyumu olumlu yönde etkiler. Okul ve ev birbirine ne kadar benzerse çocukların okula uyumu o kadar yüksek olur. Okul öncesi dönemde yaşanabilecek güçlüklerin önüne geçmek için çocuğa okulda onu nelerin beklediğini açıklamak, okula ne zaman başlayacağını anlayabileceği somutlukta anlatmak, okula onu kimin götürüp okuldan onu kimin alacağına kadar birçok detay hakkında çocuğu bilgilendirmek çocuğun kaygılarını hafifletmek ve duygusal gelişimi açısından önemlidir. Çocuk her ne kadar hazırbulunuşluğu yüksek olarak okula başlasa da bağlandığı ebeveyni ya da bakım vereninden ayrılmakta zorlanabilir ve bu oldukça doğal bir sonuçtur. Tıpkı doğum anında bebeğin güvenli alandan yeni bir alana geçişindeki gibi sancılı ve bir o kadar da bireyi konfor alanından çıkararak geliştiren bir süreçtir. Aileler bu sürecin doğal bir durum olduğuna inanırsa, çocuğun bağımsızlığını desteklerse, okula güvenir ve okulla işbirliği halinde ilerlerse uyum süreci kısa sürede başarıyla tamamlanır.
İYİ BİR OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMEN NASIL OLMALI?
Okul Öncesinde Öğretmenler Hangi Niteliklere Sahip Olmalı?
Sevil Koraltürk Özkent - Kültür2000 Koleji Bahçeşehir Anaokulu Müdürü: Okulöncesi eğitim, ülkemizde kadınların ve annelerin çalışma hayatına dahil olmasıyla birlikte ihtiyaç duyulması kaçınılmaz olan eğitim dönemidir. Okul öncesi eğitimin bileşenleri arasında yer alan eğitim programı ve eğitim ortamını en üst düzeyde kullanarak, erken çocukluk çağındaki çocuklara, en doğru eğitim ve öğretimi sağlayacak kişilerde okul öncesi öğretmenlerdir. “İyi bir okul öncesi öğretmeni hangi nitelikleri sahip olmalı?” Her şeyden önce bu mesleği severek ve isteyerek seçmeli. Coşkulu ve dinamik olmalı. Sabırlı olmalı, çocuklar ile konuşurken ses tonunu ve vücut dilini doğru kullanmalı. Mesleki eğitim döneminde aldığı teorik eğitim metotlarını, pratikte doğru uygulayabilmeli. Erken çocuk gelişiminin dönemlerini çok iyi bilmeli ve özümsemiş olmalı. Bilime inanmalı. Edindiği tecrübeleri doğru bir şekilde kanalize edebilmeli. Problemlere çabuk çözümler bulabilmeli, çözüm odaklı olmalı. Yaratıcı ve esnek olmalı ve sınırlarını bilmeli. Etik olmalı, din, dil,ırk ayırt etmemeli. Farklılıklara saygılı olmalı. Yeniliklere açık olmalı. Okumayı sevmeli, mesleği ile ilgili güncel eğitim makalelerini ve dokümanları takip etmeli. Özgüveni olmalı, empati kurabilmeli. İnsan ilişkileri güçlü olmalı. Öğrencinin var olan potansiyelini ortaya çıkarabilmeli. Dünya vatandaşı olmalı. Her sabah okula gelirken ilk günkü heyecan ile gelmeli.
TÜRKİYE’DE OKUL ÖNCESİ EĞİTİMİN GELİŞİMİ İÇİN NELER YAPILMALI?
Sevil Koraltürk Özkent - Kültür2000 Koleji Bahçeşehir Anaokulu Müdürü: Milli Eğitim Bakanlığının 2020-2021 istatistiklerine göre öğrencilerin bulundukları yaş gruplarına göre okullaşma oranlarımız; 3-5 yaş grubunda yüzde 28,95, 4-5 yaş grubunda yüzde 37,62, 5 yaşta yüzde 58,53, 6-9 yaş grubunda yüzde 97,23, 10-13 yaş grubunda yüzde 98,55, 14-17 yaş grubu için yüzde 90,76 olarak belirtilmektedir. Bu oranlara bakıldığında okul öncesi eğitimin diğer kademelerdeki eğitim oranına göre geride kaldığı görülmektedir. Peki Türkiye’de okul öncesi eğitimin gelişimi için neler yapılmalı? Öncelikle okul öncesi öğretmenlik bölümlerinin lisan düzeyinde eğitim öğretim veriyor olması ve alanında iyi öğretmenler mezun etmiş olması gerekmektedir. Bir diğer husus da okul öncesi eğitim kurumlarının fiziksel ve eğitimsel donanımlarının tam ve eksiksiz olmasıdır. Yapılan çalışmalar sonucunda okulöncesi eğitime katılımı etkileyen en önemli değişkenler, hane halkının varlık seviyesi, annenin eğitim düzeyi ve annenin istihdam durumudur. Çalışan annelerin çocukları okulöncesi eğitimden daha fazla yararlanıyor. Çalışan annelere kolaylık sağlanmalı ve destek verilmeli. Her çocuk okulöncesi eğitimden yararlandırılmalıdır. Çalışmayan annelerin çocukları içinde okulöncesi eğitimin önemini anlatılmalı ve cazip hale getirilmelidir. Kurumların bünyelerinde çalışanları için okulöncesi eğitim kurumu açabilmeleri için milli eğitim bakanlığı tarafından rehberlik edilmeli ve desteklenmelidir.
Son Güncelleme: Çarşamba, 25 May 2022 13:53
Gösterim: 1281
Okul öncesi döneminde çocukların en büyük gereksinimlerinin oyun olduğunu belirten Mektebim Koleji CEO’su Elif Çağlayan, “Mektebim Koleji bünyesinde geliştirdiğimiz Bütünsel Eğitim Modelimizle ‘Dünya Benim Oyun Alanım’ düşüncesi etrafında çalışıyoruz.” diye konuştu.
Mektebim Koleji olarak okul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorsunuz?
Öğrencilerimizin her birinin farklı yeteneklere, farklı düşünme tiplerine ve farklı bakış açılarına sahip olduğunun farkındalığıyla çalışıyoruz. Bu farklılıkla her öğrencimizin dünyaya farklı bir iz bırakacağının bilincindeyiz. Mektebim Koleji olarak bizler okullarımızda çocuklarımızın benlik algısını geliştirmek ve yeteneklerini sergilemelerine olanak sağlamak için dünyada kabul görmüş birçok eğitim modelinin güçlü yönlerini merkezde tutarak hazırladığımız bir program uyguluyoruz. Bütünsel Eğitim Modeli olarak isimlendirdiğimiz bu modelde anaokulundan liseye kadar tüm öğrencilerimizi yaşama hazırlıyoruz. Eğitim programlarımızı teknolojiyi sadece kullanan değil, teknolojiyle üreten, yabancı dili ana dili kadar etkin kullanabilen, düşünen, soran, araştıran, okuyan, çevresine ve dünyaya karşı duyarlı ve en önemlisi ‘iyi insan olmak’ felsefesini benimsemiş bireyler yetiştirmek üzerine tasarlıyoruz. Öğrencilerimizin kendilerini keşfetme yolunda okul öncesinde başladıkları serüvene yine bu dönemde ‘Dünya Benim Oyun Alanım’ diyerek eşlik ediyoruz.
DÜNYA BENİM OYUN ALANIM
Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır?
Okul öncesi döneminde çocuklarımızın en büyük gereksinimlerinin oyun olduğu bilinciyle Mektebim Koleji bünyesinde geliştirdiğimiz Bütünsel Eğitim Modelimizle ‘Dünya Benim Oyun Alanım’ düşüncesi etrafında çalışıyoruz. Yaş dönemi itibariyle en büyük gereksinim olmasının dışında oyun çok iyi bir öğrenme aracı. Okul öncesi dönemde oyun alanı çocuklarımızın güven duyduğu, içerisinde bulunmanın rahatlığıyla yaratıcılıklarını kullandıkları ve kendilerini ifade ettikleri bir alan. Oyunların kazandırdıkları yaşam becerileriyle sınırlı değil. Çocuklar oyun yoluyla paylaşır, yardımlaşır, empati kurar. Yine oyunlarla kendi haklarının yanı sıra arkadaşlarının, hayvanların, doğanın haklarını fark eder.
Oyun çocuğun hayal kurmasını sağlar ama aynı zamanda gerçekçidir. Oyunlarda süreç önemli olsa da oyunun sonunda hem kaybeden hem de kazanan da olabilirsiniz. Kazanma ve kaybetme öğretilerinin işlenmesinde en temel şeydir oyun. Çocuklarımızın tüm bu kazanımları eğlenerek ediniyor olması ise oyunun sihirli gücünden kaynaklanır.
Okul öncesinde yabancı dil eğitimi hangi yaşta başlamalı ve hangi yöntemler uygulanmalıdır?
Dil ediniminin bir yaşı olmasa da yapılan araştırmalar bizlere gösteriyor ki erken yaşta dil edinim hızı yaşamın her döneminden çok daha fazla. Erken yaşta yabancı dil eğitiminin dil edinimini hızlandırmasının yanı sıra zihinsel ve bilişsel gelişimi desteklemek, hafızayı güçlü kılmak, dikkati, sosyalleşmeyi ve öz güveni arttırmak gibi birçok kazanımı olduğu söylenebilir. Tabi tüm bu kazanımlar doğru bir dil eğitimiyle kazandırılabilir. Okul öncesinde en doğru yol ise yine oyunlar ve ardından yaşayan metotlardır. Yabancı dil oyunlarla çocuğun ne kadar çok duyusuna hitap ederse öğrenme o kadar kolay ve kalıcı olur. Yabancı dil eğitiminde doğrudan bir yol değil, oyun, şarkı, tekerlemelerle, planlanmış yaşam sahneleriyle dolaylı bir yol izlenmeli.
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİ ÇOK YÖNLÜ OLMALI
Okul öncesinde öğretmenler hangi niteliklere sahip olmalı?
Sadece okul öncesinde değil her kademede olduğu gibi öğretmenlik mesleğinin ön koşulu; sevgi. Sözünü ettiğim çok yönlü bir sevgi. Öğretmenlik mesleğinin ne kadar özel bir meslek olduğunu bilen, dokunduğu her çocuk kalbiyle tüm güzellikleri içinde barındıran bir dünya inşa edebileceğinin yanı sıra ulaşamadığı tek bir çocukla dünyaya geri dönüşümü olmayan izler bırakabileceğinin de farkında olan öğretmenler yetiştirmeliyiz. Okul öncesi dönemi çocuklarımızın kendini keşfettiği en özel dönem, bu keşif yolculuğunda onlarla birlikte yürüyebilmeliyiz ki, yazacakları hikâyeye ortak olabilelim.
Öğretmenler öncelikle mesleğini sevmeli, elbette çocukları sevmeli ve bu sevgiyi güven ortamında gösterebilmeli. İyi bir gözlemci olmalı. Alan uzmanlığı, pedagojik alt yapının yanı sıra entelektüel birikim… Bunlar her kademede öğretmenlerimizden beklentimiz ama tüm bunların yanı sıra okul öncesi öğretmenleri aynı zamanda iyi birer sporcu ve sanatçı olmalı. İyi bir okur olmasının yanı sıra iyi bir hikâye anlatıcısı olmalı. Çocuk tiyatrolarını, sergilerini, konserlerini takip etmeli ama yeri geldiğinde sınıf içerisinde bir tiyatro oyuncusu, bir müzisyen de olabilmeli.
Ebeveynler okul öncesi eğitim kurumlarını seçerken nelere dikkat edilmeli?
Okul öncesi eğitimi veren okullar, yaşamsal beceri kazandırma hedefiyle müfredatın yanı sıra eğitim ortamlarını da doğru kurgulamalı. Merkezinde oyunla öğrenme de olmalı, yaşayarak öğrenme de. Okul öncesi dönem aile ve çocuğun birbirinden ayrıldığı belki de ilk dönem. Bu dönemde çocuğun kendini güvende hissetmesi, anne ve babanın güvenlik personelinden, yemekhane görevlisine tüm okul çalışanlarına güven duyması önemli. Okulun fiziki ortamları, hijyeni, öğretmenlerin güler yüzü, pedagojik alt yapısı ve bu alt yapıyı uygulayışları sözünü ettiğimiz bu güvenin temelini oluştururken ebeveynler okul seçimlerinde öncelikle güven duydukları seçimler yapmalı. 0 - 6 yaş döneminin yabancı dil eğitiminde önemi dikkate alınmalı, yabancı dil eğitimini edinime dönüştürebilen okullar öncelikli hedef olmalı.
ÇOCUKLAR DEMOKRATİK ORTAMDA BÜYÜMELİ
Okul öncesi eğitimde aileye düşen görev ve sorumluluklar neler?
Okulda kurulan doğru iletişim ve güven ortamı evde sürdürülebilir nitelikte olmalı. Çocuklarımız, okulda olduğu gibi evde de bir birey olduğunu hissettiren bir yaklaşımı solumalı.
Okul öncesi bireyinin karakterinin, hayat görüşünün de şekillendiği ilk basamak. Çocuklarımız demokratik aynı zamanda tüm dünya yaşamına saygılı bir ortamda büyümeli ve büyürken bunu bir yaşam biçimi olarak benimsemeli ki yetişkin bir birey olduğunda aynı bilinçle yaşamını sürdürsün.
Düşünmeyi öğrendiği bu dönemde anne ve babalar çocuklarını düşünmeye maruz bırakmalı. Onlardan gelen soruları doğru cevaplandırmak elbette önemli ama soruların cevabını bulmalarına fırsat vermek daha önemli. Parkta ağlayan bir çocukla karşılaştıklarında çocuklarından gelecek ‘neden ağlıyor?’ sorusundan önce, ‘sence neden ağlıyor olabilir?’ sorusu çocuklara yöneltilmeli ve olasılıklar üzerinde konuşulabilmeli.
Anne babaların en önemli görevi çocuklarımıza doğru model olmak. Kitap okuyan çocuklarımız olsun istiyorsak anne ve babalar olarak bizler okumalıyız, çevresine duyarlı çocuklarımız olsun istiyorsak sürdürülebilirliği kültür haline getirebilmeliyiz.
Türkiye’de okul öncesi eğitimin gelişimi için neler yapılmalı?
Her şeyin temelinde eğitim var. Öğretmen eğitimleri bu anlamda özel önem taşıyor. Teknoloji böylesine hızlı gelişirken eğitimin bu değişimin dışında kalması mümkün değil. Öğretmenler hem kişisel çabalarıyla hem de çalıştıkları kurumların desteğiyle bu değişim ve gelişimi yakından takip etmeli. Yine dünyada var olan eğitim modellerini tanımalı, eğitim stratejilerini uygulayabilmeli.
MEKTEBİM’DE YAZ OKULLARI
Eğitim – öğretim döneminin sonuna yaklaşılırken, Yaz Okulları ve Yaz Aktiviteleri programlarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Yaz okullarımız, kampüslerimizde ikişer haftalık periyotlar şeklinde devam ediyor. Öğrencilerimizin bir okulun içinde olması kadar bir yaşam alanında olduklarını onlara fark ettiriyoruz. Yaz okullarımızdaki aktivitelerde öğrencilerimiz tatilde olduklarını unutmuyorlar. Okulda akranlarıyla dil etkinlikleri, sanat, spor aktiviteleri, dinleme-izleme etkinlikleri, fen ve doğa etkinlikleri, bilimsel faaliyetler, açık alan gezileri ve etkinlikleri yapıyorlar. Yaş grubuna göre ayrılmış olan içeriklerimiz öğrencilerimizin iletişim becerilerini desteklerken, takım çalışmasını ve bireysel yeteneklerini geliştirmesini de destekliyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Okul öncesi döneminde çocukların en büyük gereksinimlerinin oyun olduğunu belirten Mektebim Koleji CEO’su Elif Çağlayan, “Mektebim Koleji bünyesinde geliştirdiğimiz Bütünsel Eğitim Modelimizle ‘Dünya Benim Oyun Alanım’ düşüncesi etrafında çalışıyoruz.” diye konuştu.
Mektebim Koleji olarak okul öncesi eğitimde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorsunuz?
Öğrencilerimizin her birinin farklı yeteneklere, farklı düşünme tiplerine ve farklı bakış açılarına sahip olduğunun farkındalığıyla çalışıyoruz. Bu farklılıkla her öğrencimizin dünyaya farklı bir iz bırakacağının bilincindeyiz. Mektebim Koleji olarak bizler okullarımızda çocuklarımızın benlik algısını geliştirmek ve yeteneklerini sergilemelerine olanak sağlamak için dünyada kabul görmüş birçok eğitim modelinin güçlü yönlerini merkezde tutarak hazırladığımız bir program uyguluyoruz. Bütünsel Eğitim Modeli olarak isimlendirdiğimiz bu modelde anaokulundan liseye kadar tüm öğrencilerimizi yaşama hazırlıyoruz. Eğitim programlarımızı teknolojiyi sadece kullanan değil, teknolojiyle üreten, yabancı dili ana dili kadar etkin kullanabilen, düşünen, soran, araştıran, okuyan, çevresine ve dünyaya karşı duyarlı ve en önemlisi ‘iyi insan olmak’ felsefesini benimsemiş bireyler yetiştirmek üzerine tasarlıyoruz. Öğrencilerimizin kendilerini keşfetme yolunda okul öncesinde başladıkları serüvene yine bu dönemde ‘Dünya Benim Oyun Alanım’ diyerek eşlik ediyoruz.
DÜNYA BENİM OYUN ALANIM
Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır?
Okul öncesi döneminde çocuklarımızın en büyük gereksinimlerinin oyun olduğu bilinciyle Mektebim Koleji bünyesinde geliştirdiğimiz Bütünsel Eğitim Modelimizle ‘Dünya Benim Oyun Alanım’ düşüncesi etrafında çalışıyoruz. Yaş dönemi itibariyle en büyük gereksinim olmasının dışında oyun çok iyi bir öğrenme aracı. Okul öncesi dönemde oyun alanı çocuklarımızın güven duyduğu, içerisinde bulunmanın rahatlığıyla yaratıcılıklarını kullandıkları ve kendilerini ifade ettikleri bir alan. Oyunların kazandırdıkları yaşam becerileriyle sınırlı değil. Çocuklar oyun yoluyla paylaşır, yardımlaşır, empati kurar. Yine oyunlarla kendi haklarının yanı sıra arkadaşlarının, hayvanların, doğanın haklarını fark eder.
Oyun çocuğun hayal kurmasını sağlar ama aynı zamanda gerçekçidir. Oyunlarda süreç önemli olsa da oyunun sonunda hem kaybeden hem de kazanan da olabilirsiniz. Kazanma ve kaybetme öğretilerinin işlenmesinde en temel şeydir oyun. Çocuklarımızın tüm bu kazanımları eğlenerek ediniyor olması ise oyunun sihirli gücünden kaynaklanır.
Okul öncesinde yabancı dil eğitimi hangi yaşta başlamalı ve hangi yöntemler uygulanmalıdır?
Dil ediniminin bir yaşı olmasa da yapılan araştırmalar bizlere gösteriyor ki erken yaşta dil edinim hızı yaşamın her döneminden çok daha fazla. Erken yaşta yabancı dil eğitiminin dil edinimini hızlandırmasının yanı sıra zihinsel ve bilişsel gelişimi desteklemek, hafızayı güçlü kılmak, dikkati, sosyalleşmeyi ve öz güveni arttırmak gibi birçok kazanımı olduğu söylenebilir. Tabi tüm bu kazanımlar doğru bir dil eğitimiyle kazandırılabilir. Okul öncesinde en doğru yol ise yine oyunlar ve ardından yaşayan metotlardır. Yabancı dil oyunlarla çocuğun ne kadar çok duyusuna hitap ederse öğrenme o kadar kolay ve kalıcı olur. Yabancı dil eğitiminde doğrudan bir yol değil, oyun, şarkı, tekerlemelerle, planlanmış yaşam sahneleriyle dolaylı bir yol izlenmeli.
OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENLERİ ÇOK YÖNLÜ OLMALI
Okul öncesinde öğretmenler hangi niteliklere sahip olmalı?
Sadece okul öncesinde değil her kademede olduğu gibi öğretmenlik mesleğinin ön koşulu; sevgi. Sözünü ettiğim çok yönlü bir sevgi. Öğretmenlik mesleğinin ne kadar özel bir meslek olduğunu bilen, dokunduğu her çocuk kalbiyle tüm güzellikleri içinde barındıran bir dünya inşa edebileceğinin yanı sıra ulaşamadığı tek bir çocukla dünyaya geri dönüşümü olmayan izler bırakabileceğinin de farkında olan öğretmenler yetiştirmeliyiz. Okul öncesi dönemi çocuklarımızın kendini keşfettiği en özel dönem, bu keşif yolculuğunda onlarla birlikte yürüyebilmeliyiz ki, yazacakları hikâyeye ortak olabilelim.
Öğretmenler öncelikle mesleğini sevmeli, elbette çocukları sevmeli ve bu sevgiyi güven ortamında gösterebilmeli. İyi bir gözlemci olmalı. Alan uzmanlığı, pedagojik alt yapının yanı sıra entelektüel birikim… Bunlar her kademede öğretmenlerimizden beklentimiz ama tüm bunların yanı sıra okul öncesi öğretmenleri aynı zamanda iyi birer sporcu ve sanatçı olmalı. İyi bir okur olmasının yanı sıra iyi bir hikâye anlatıcısı olmalı. Çocuk tiyatrolarını, sergilerini, konserlerini takip etmeli ama yeri geldiğinde sınıf içerisinde bir tiyatro oyuncusu, bir müzisyen de olabilmeli.
Ebeveynler okul öncesi eğitim kurumlarını seçerken nelere dikkat edilmeli?
Okul öncesi eğitimi veren okullar, yaşamsal beceri kazandırma hedefiyle müfredatın yanı sıra eğitim ortamlarını da doğru kurgulamalı. Merkezinde oyunla öğrenme de olmalı, yaşayarak öğrenme de. Okul öncesi dönem aile ve çocuğun birbirinden ayrıldığı belki de ilk dönem. Bu dönemde çocuğun kendini güvende hissetmesi, anne ve babanın güvenlik personelinden, yemekhane görevlisine tüm okul çalışanlarına güven duyması önemli. Okulun fiziki ortamları, hijyeni, öğretmenlerin güler yüzü, pedagojik alt yapısı ve bu alt yapıyı uygulayışları sözünü ettiğimiz bu güvenin temelini oluştururken ebeveynler okul seçimlerinde öncelikle güven duydukları seçimler yapmalı. 0 - 6 yaş döneminin yabancı dil eğitiminde önemi dikkate alınmalı, yabancı dil eğitimini edinime dönüştürebilen okullar öncelikli hedef olmalı.
ÇOCUKLAR DEMOKRATİK ORTAMDA BÜYÜMELİ
Okul öncesi eğitimde aileye düşen görev ve sorumluluklar neler?
Okulda kurulan doğru iletişim ve güven ortamı evde sürdürülebilir nitelikte olmalı. Çocuklarımız, okulda olduğu gibi evde de bir birey olduğunu hissettiren bir yaklaşımı solumalı.
Okul öncesi bireyinin karakterinin, hayat görüşünün de şekillendiği ilk basamak. Çocuklarımız demokratik aynı zamanda tüm dünya yaşamına saygılı bir ortamda büyümeli ve büyürken bunu bir yaşam biçimi olarak benimsemeli ki yetişkin bir birey olduğunda aynı bilinçle yaşamını sürdürsün.
Düşünmeyi öğrendiği bu dönemde anne ve babalar çocuklarını düşünmeye maruz bırakmalı. Onlardan gelen soruları doğru cevaplandırmak elbette önemli ama soruların cevabını bulmalarına fırsat vermek daha önemli. Parkta ağlayan bir çocukla karşılaştıklarında çocuklarından gelecek ‘neden ağlıyor?’ sorusundan önce, ‘sence neden ağlıyor olabilir?’ sorusu çocuklara yöneltilmeli ve olasılıklar üzerinde konuşulabilmeli.
Anne babaların en önemli görevi çocuklarımıza doğru model olmak. Kitap okuyan çocuklarımız olsun istiyorsak anne ve babalar olarak bizler okumalıyız, çevresine duyarlı çocuklarımız olsun istiyorsak sürdürülebilirliği kültür haline getirebilmeliyiz.
Türkiye’de okul öncesi eğitimin gelişimi için neler yapılmalı?
Her şeyin temelinde eğitim var. Öğretmen eğitimleri bu anlamda özel önem taşıyor. Teknoloji böylesine hızlı gelişirken eğitimin bu değişimin dışında kalması mümkün değil. Öğretmenler hem kişisel çabalarıyla hem de çalıştıkları kurumların desteğiyle bu değişim ve gelişimi yakından takip etmeli. Yine dünyada var olan eğitim modellerini tanımalı, eğitim stratejilerini uygulayabilmeli.
MEKTEBİM’DE YAZ OKULLARI
Eğitim – öğretim döneminin sonuna yaklaşılırken, Yaz Okulları ve Yaz Aktiviteleri programlarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Yaz okullarımız, kampüslerimizde ikişer haftalık periyotlar şeklinde devam ediyor. Öğrencilerimizin bir okulun içinde olması kadar bir yaşam alanında olduklarını onlara fark ettiriyoruz. Yaz okullarımızdaki aktivitelerde öğrencilerimiz tatilde olduklarını unutmuyorlar. Okulda akranlarıyla dil etkinlikleri, sanat, spor aktiviteleri, dinleme-izleme etkinlikleri, fen ve doğa etkinlikleri, bilimsel faaliyetler, açık alan gezileri ve etkinlikleri yapıyorlar. Yaş grubuna göre ayrılmış olan içeriklerimiz öğrencilerimizin iletişim becerilerini desteklerken, takım çalışmasını ve bireysel yeteneklerini geliştirmesini de destekliyor.
Son Güncelleme: Pazartesi, 23 May 2022 11:22
Gösterim: 1050
“Doğru planlanan ve nitelikli yönetilen eğitim süreçlerimiz, öğrencilerimizin günümüz dünyasını doğru analiz etmesini, geleceklerini doğru planlamasını ve 21. yüzyılın becerilerini edinmesini sağlıyor” diye konuşan Kavram Eğitim kurumları Genel Müdürü Adem Durmuş, 48 yıllık eğitim tecrübesi ve bilgi birikimi, modern eğitim anlayışı ve yenilikçi rehberlik desteğiyle birlikte geleceğini kurgulayabilen nesiller yetiştirdiklerini söyledi.
Eğitim metodolojiniz nedir?
1974’ten bu yana Kavram’ın iyi ve başarılı insan yetiştirmek temel hedefidir. Önce iyi insan, sonra başarılı doktor… Önce iyi insan sonra başarılı mühendis… Öğrencilerimizi ülkemizin tarih ve mirasına sahip çıkacak, yaşadığı coğrafyayı, kültürü ve günümüzün gerekliliklerini doğru analiz edecek ve çok hızlı değişen dünya standartlarına kolayca ve başarılı bir şekilde uyum sağlayacak şekilde yetiştiriyoruz. Bu hedefe ulaşmak için geleneksel eğitim modellerinden kopmuyor, ancak eğitim teknolojilerini de yerinde kullanıyoruz. Yeni öğretim ilke ve yöntemlerini benimseyerek, öğretmenlerimizin bu alandaki gelişimlerini sağlıyoruz. Geçmiş birikimlerimizle yeni yöntem ve teknikleri harmanlayarak öğrencilerimizin tüm ihtiyaçlarını kapsayacak şekilde 360 derece eğitim veriyoruz.
KAVRAM’ DA ÖĞRENCİLERİ NELER BEKLİYOR?
Ülkemizin birçok köşesinde birbirinden farklı özelliklere sahip ve birbirinden farklı hedefleri olan öğrencileri hedeflerine ulaştırmak için varız. Birbirlerinden farklı olmaları, daha iyi oldukları veya daha başarısız oldukları anlamına gelmiyor. Önemli olan kendi ilgi ve yeteneklerinin farkında olmaları ve bu bilinçle hedeflerine ulaşmak için kendilerine özgü yol haritasına sahip olmalarıdır.
Günümüz gençlerinin ilgi ve yeteneklerini düşündüğümüzde, profiller çok geniş bir yelpazeye sahip. Bu bilinçle hareket ettiğimiz için eğitim-öğretim süreçlerinde bireysel farklılıkları göz önünde bulunduruyoruz. Her öğrencimizin kendine özgü bir gelecek inşa etmesi için ona rehberlik ediyoruz. Bu yüzden de her şeyden önce, öğrencilerimizi doğru tanımak için yoğun çaba gösteriyoruz. Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik hizmetlerimizi öğrencilerimize daha yararlı olmak için günden güne daha nitelikli hale getiriyoruz.
Müfredatta yer alan derslerin öğrencilerimiz tarafından daha kolay ve kalıcı öğrenilmesi için alan uzmanları tarafından hazırlanmış nitelikli yayınlar kullanıyoruz. Sınava hazırlık konusunda uzman, konu ve kazanım dağılımı sınav müfredatıyla entegre olmuş ve yeni nesil soruları yapabilme becerisi artıran yayınları tercih ediyoruz. Eğitim teknolojileri ile zenginleştirilmiş sınava hazırlık çalışmalarımızı bir yılla sınırlandırmıyoruz. Sınava hazırlığı öğrencilerimizin tüm eğitim hayatlarına yayıyoruz. Böylece öğrencilerimiz LGS ve YKS’ye son yıl telaşlanmadan, konu atlamadan, başarıyı engelleyecek kaygı yaşamadan sınava hazırlanıyor.
Eğitim ve rehberlik stratejilerinizi nasıl özetlersiniz?
Okul ve sınıf, öğrencilerimizin sosyal öğrenme alanları, öğrenme de sosyalleşmektir. Bu nedenle öğrencilerimizin akranlarıyla bir arada olabilmelerini ve işbirliği yapmalarını sağlıyoruz. Projeler ve yarışmalar düzenleyerek ve öğretmenleriyle olan diyaloglarının niteliğini artırarak, sosyal alanlarda da gelişimlerini destekliyoruz.
Tüm süreçlerin doğru şekilde kurgulanması, sürdürülebilmesi ve doğru yönlendirmelerin zamanında yapılması çok önemlidir. Bu sebeple öğrencilerimizin sosyal ve duygusal gelişim seviyelerine bağlı olarak akademik gelişimlerini takip ediyoruz. Motivasyonlarını yüksek tutarak, problem çözme becerilerini geliştiriyor, sorgulayabilen ve eleştirebilen bireyler olarak hedeflerine uygun planlar yapmalarını sağlıyoruz. Bu da hem bizim ve hem de öğrencilerimizin başarısını artırıyor.
KAVRAM’DA YKS ve LGS
LGS ve YKS’ye girecek öğrenciler için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
LGS ve YKS grubu öğrencilerinin birden çok alanda desteklenmesi gerekiyor.“Sınav konuları şunlar, bu konuları öğrenirsen başarırsın.” gibi bir yaklaşım sınavlarda başarı sağlamıyor. Çünkü her öğrencinin sınav kaygısı, tercih danışmanlığı, motivasyon, ders çalışma teknikleri, dikkat toplama ve zamanı planlama gibi birçok konuda profesyonel rehberlik hizmetine ihtiyacı oluyor.
Kavram’da alanında uzman PDR uzmanları her öğrenciye özel olarak hazırlanmış rehberlik desteği veriyor. PDR çalışmalarımızda da yapay zekâyı aktif bir şekilde kullanıyoruz. Envanterlerimizi teknolojik alt yapıyla bilimsel yollarla uyguluyor ve alanında uzman PDR öğretmenlerimiz tarafından değerlendiriyoruz. Her öğrencimize PDR öğretmenlerimiz yapılan envanterlerle ilgili nitelikli geribildirimde bulunuyor.
Deneme sınavları Kavram’ın tüm okul ve kurs merkezlerinde aynı gün uygulanır ve tüm sınavlar Türkiye geneli değerlendirilir. Çok sayıda öğrenci arasında değerlendirilen sınavlar aslında gerçek sınavın provası niteliğini taşır. Her sınav provasında öğrencilerimize süre etüdü, konu kazanımları, eksik konu analizleri ve bire bir çalışmaları gereken konu başlıklarını detaylı şekilde sunarız. Böylece her sınav hedefe ulaşmak için her öğrenciye çalışması gereken konuları belirlemiş olmaktadır.
KALİTELİ EĞİTİM KİTLESEL BAŞARIYI GETİRİYOR
LGS ve YKS’de yakaladığınız kitlesel başarılarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Verdiğimiz eğitimin kalitesi Türkiye’nin her yerinde aynı olduğu için kitlesel başarı sağlıyor. Öğrencilerimize sunduğumuz tüm çalışmalar eğitim koordinatörlerimizin ve alan uzmanı öğretmenlerimizin birikimleriyle hazırlıyor ve ülkemizin farklı illerindeki tüm öğrencilerimize aynı kalitede sunuyoruz.
1974’ten bu yana Kavram sınava hazırlığın değişmeyen adresi olmuştur. Çünkü Kavram her öğrenciyi kendi hedefine ulaştırarak “Kitlesel Başarıda Bir Numara” olmuştur. Geçen yıl öğrencilerimizin % 28’i LGS’de ilk % 5’lik dilimde yer almıştır. YKS’de ise öğrencilerimizin % 42’si ilk 50.000’e girerek büyük başarıya imza atmıştır. Böylesine kapsamlı ve tabana yayılan bir başarı elbette tesadüf değil. Öğrencilerimizi geleceğimizin teminatı olarak görüyor, hak ettikleri en iyi yerlere gelebilmeleri için tüm tecrübemiz ve inancımızla onları hayata ve sınava hazırlıyoruz.
Veli ve öğrenci iş birliğini nasıl yürütüyorsunuz?
Öğrencilerimizin başarılarını artırmak için velilerimizi sürece her zaman dâhil ederiz. Velilerimizin de bilinçlendirilmesi ve bilgi sahibi olmasını hedefliyoruz. Onlara çocuklarını daha iyi tanımaları için PDR desteği sunuyor, bilinçli ebeveyn olmaları için bültenler hazırlıyor, seminerler düzenliyor ve ebeveyn buluşmaları organize ediyoruz. Çocukları ile ilgili öğretmenlerimiz akademik gelişimlerine yönelik geribildirimde bulunurken PDR uzmanlarımız ise psiko – sosyal destek çalışmaları organize ediyorlar.
KAVRAM ÖĞRENCİLERİNE ÖZEL BURS
Kurumsal çalışmalarınız ve iş birlik fırsatlarınız nelerdir?
Birçok devlet ve özel üniversitelerle işbirliği yapıyoruz. Üniversitelerimizin bilgi birikimlerini henüz okul çağındayken öğrencilerimize taşıyoruz. Okul ve üniversite ziyaretleri, kariyer günleri, canlı konferanslar, online toplantılar ve eğitimler, proje tabanlı çalışmalar ve seminerler organize ediyoruz. Üniversitelerin rektörleri ile öğrencilerimizi bir araya getiriyor sınava ve hayata hazırlık konusunda onları bilinçlendiriyoruz. Özel üniversitelerle yaptığımız protokol anlaşmaları çerçevesinde Kavram öğrencilerine özel burs ve yurt dışında eğitim alma imkânları sunuyoruz.
LGS &YKS’ de Başarılı Olmak Bir Kavram’a Bakar!
- Akademik performans takibi
- Etüt ve ofis soru çözüm saatleri
- Yeni nesil sorulardan oluşan güncel yayın paketi
- Dijital destekli eğitim programı
- Veri temelli yeni nesil Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik desteği
- Alanında uzman yenilikçi eğitim kadrosu
- Nitelikli ölçme ve değerlendirme sistemi
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
“Doğru planlanan ve nitelikli yönetilen eğitim süreçlerimiz, öğrencilerimizin günümüz dünyasını doğru analiz etmesini, geleceklerini doğru planlamasını ve 21. yüzyılın becerilerini edinmesini sağlıyor” diye konuşan Kavram Eğitim kurumları Genel Müdürü Adem Durmuş, 48 yıllık eğitim tecrübesi ve bilgi birikimi, modern eğitim anlayışı ve yenilikçi rehberlik desteğiyle birlikte geleceğini kurgulayabilen nesiller yetiştirdiklerini söyledi.
Eğitim metodolojiniz nedir?
1974’ten bu yana Kavram’ın iyi ve başarılı insan yetiştirmek temel hedefidir. Önce iyi insan, sonra başarılı doktor… Önce iyi insan sonra başarılı mühendis… Öğrencilerimizi ülkemizin tarih ve mirasına sahip çıkacak, yaşadığı coğrafyayı, kültürü ve günümüzün gerekliliklerini doğru analiz edecek ve çok hızlı değişen dünya standartlarına kolayca ve başarılı bir şekilde uyum sağlayacak şekilde yetiştiriyoruz. Bu hedefe ulaşmak için geleneksel eğitim modellerinden kopmuyor, ancak eğitim teknolojilerini de yerinde kullanıyoruz. Yeni öğretim ilke ve yöntemlerini benimseyerek, öğretmenlerimizin bu alandaki gelişimlerini sağlıyoruz. Geçmiş birikimlerimizle yeni yöntem ve teknikleri harmanlayarak öğrencilerimizin tüm ihtiyaçlarını kapsayacak şekilde 360 derece eğitim veriyoruz.
KAVRAM’ DA ÖĞRENCİLERİ NELER BEKLİYOR?
Ülkemizin birçok köşesinde birbirinden farklı özelliklere sahip ve birbirinden farklı hedefleri olan öğrencileri hedeflerine ulaştırmak için varız. Birbirlerinden farklı olmaları, daha iyi oldukları veya daha başarısız oldukları anlamına gelmiyor. Önemli olan kendi ilgi ve yeteneklerinin farkında olmaları ve bu bilinçle hedeflerine ulaşmak için kendilerine özgü yol haritasına sahip olmalarıdır.
Günümüz gençlerinin ilgi ve yeteneklerini düşündüğümüzde, profiller çok geniş bir yelpazeye sahip. Bu bilinçle hareket ettiğimiz için eğitim-öğretim süreçlerinde bireysel farklılıkları göz önünde bulunduruyoruz. Her öğrencimizin kendine özgü bir gelecek inşa etmesi için ona rehberlik ediyoruz. Bu yüzden de her şeyden önce, öğrencilerimizi doğru tanımak için yoğun çaba gösteriyoruz. Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik hizmetlerimizi öğrencilerimize daha yararlı olmak için günden güne daha nitelikli hale getiriyoruz.
Müfredatta yer alan derslerin öğrencilerimiz tarafından daha kolay ve kalıcı öğrenilmesi için alan uzmanları tarafından hazırlanmış nitelikli yayınlar kullanıyoruz. Sınava hazırlık konusunda uzman, konu ve kazanım dağılımı sınav müfredatıyla entegre olmuş ve yeni nesil soruları yapabilme becerisi artıran yayınları tercih ediyoruz. Eğitim teknolojileri ile zenginleştirilmiş sınava hazırlık çalışmalarımızı bir yılla sınırlandırmıyoruz. Sınava hazırlığı öğrencilerimizin tüm eğitim hayatlarına yayıyoruz. Böylece öğrencilerimiz LGS ve YKS’ye son yıl telaşlanmadan, konu atlamadan, başarıyı engelleyecek kaygı yaşamadan sınava hazırlanıyor.
Eğitim ve rehberlik stratejilerinizi nasıl özetlersiniz?
Okul ve sınıf, öğrencilerimizin sosyal öğrenme alanları, öğrenme de sosyalleşmektir. Bu nedenle öğrencilerimizin akranlarıyla bir arada olabilmelerini ve işbirliği yapmalarını sağlıyoruz. Projeler ve yarışmalar düzenleyerek ve öğretmenleriyle olan diyaloglarının niteliğini artırarak, sosyal alanlarda da gelişimlerini destekliyoruz.
Tüm süreçlerin doğru şekilde kurgulanması, sürdürülebilmesi ve doğru yönlendirmelerin zamanında yapılması çok önemlidir. Bu sebeple öğrencilerimizin sosyal ve duygusal gelişim seviyelerine bağlı olarak akademik gelişimlerini takip ediyoruz. Motivasyonlarını yüksek tutarak, problem çözme becerilerini geliştiriyor, sorgulayabilen ve eleştirebilen bireyler olarak hedeflerine uygun planlar yapmalarını sağlıyoruz. Bu da hem bizim ve hem de öğrencilerimizin başarısını artırıyor.
KAVRAM’DA YKS ve LGS
LGS ve YKS’ye girecek öğrenciler için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
LGS ve YKS grubu öğrencilerinin birden çok alanda desteklenmesi gerekiyor.“Sınav konuları şunlar, bu konuları öğrenirsen başarırsın.” gibi bir yaklaşım sınavlarda başarı sağlamıyor. Çünkü her öğrencinin sınav kaygısı, tercih danışmanlığı, motivasyon, ders çalışma teknikleri, dikkat toplama ve zamanı planlama gibi birçok konuda profesyonel rehberlik hizmetine ihtiyacı oluyor.
Kavram’da alanında uzman PDR uzmanları her öğrenciye özel olarak hazırlanmış rehberlik desteği veriyor. PDR çalışmalarımızda da yapay zekâyı aktif bir şekilde kullanıyoruz. Envanterlerimizi teknolojik alt yapıyla bilimsel yollarla uyguluyor ve alanında uzman PDR öğretmenlerimiz tarafından değerlendiriyoruz. Her öğrencimize PDR öğretmenlerimiz yapılan envanterlerle ilgili nitelikli geribildirimde bulunuyor.
Deneme sınavları Kavram’ın tüm okul ve kurs merkezlerinde aynı gün uygulanır ve tüm sınavlar Türkiye geneli değerlendirilir. Çok sayıda öğrenci arasında değerlendirilen sınavlar aslında gerçek sınavın provası niteliğini taşır. Her sınav provasında öğrencilerimize süre etüdü, konu kazanımları, eksik konu analizleri ve bire bir çalışmaları gereken konu başlıklarını detaylı şekilde sunarız. Böylece her sınav hedefe ulaşmak için her öğrenciye çalışması gereken konuları belirlemiş olmaktadır.
KALİTELİ EĞİTİM KİTLESEL BAŞARIYI GETİRİYOR
LGS ve YKS’de yakaladığınız kitlesel başarılarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Verdiğimiz eğitimin kalitesi Türkiye’nin her yerinde aynı olduğu için kitlesel başarı sağlıyor. Öğrencilerimize sunduğumuz tüm çalışmalar eğitim koordinatörlerimizin ve alan uzmanı öğretmenlerimizin birikimleriyle hazırlıyor ve ülkemizin farklı illerindeki tüm öğrencilerimize aynı kalitede sunuyoruz.
1974’ten bu yana Kavram sınava hazırlığın değişmeyen adresi olmuştur. Çünkü Kavram her öğrenciyi kendi hedefine ulaştırarak “Kitlesel Başarıda Bir Numara” olmuştur. Geçen yıl öğrencilerimizin % 28’i LGS’de ilk % 5’lik dilimde yer almıştır. YKS’de ise öğrencilerimizin % 42’si ilk 50.000’e girerek büyük başarıya imza atmıştır. Böylesine kapsamlı ve tabana yayılan bir başarı elbette tesadüf değil. Öğrencilerimizi geleceğimizin teminatı olarak görüyor, hak ettikleri en iyi yerlere gelebilmeleri için tüm tecrübemiz ve inancımızla onları hayata ve sınava hazırlıyoruz.
Veli ve öğrenci iş birliğini nasıl yürütüyorsunuz?
Öğrencilerimizin başarılarını artırmak için velilerimizi sürece her zaman dâhil ederiz. Velilerimizin de bilinçlendirilmesi ve bilgi sahibi olmasını hedefliyoruz. Onlara çocuklarını daha iyi tanımaları için PDR desteği sunuyor, bilinçli ebeveyn olmaları için bültenler hazırlıyor, seminerler düzenliyor ve ebeveyn buluşmaları organize ediyoruz. Çocukları ile ilgili öğretmenlerimiz akademik gelişimlerine yönelik geribildirimde bulunurken PDR uzmanlarımız ise psiko – sosyal destek çalışmaları organize ediyorlar.
KAVRAM ÖĞRENCİLERİNE ÖZEL BURS
Kurumsal çalışmalarınız ve iş birlik fırsatlarınız nelerdir?
Birçok devlet ve özel üniversitelerle işbirliği yapıyoruz. Üniversitelerimizin bilgi birikimlerini henüz okul çağındayken öğrencilerimize taşıyoruz. Okul ve üniversite ziyaretleri, kariyer günleri, canlı konferanslar, online toplantılar ve eğitimler, proje tabanlı çalışmalar ve seminerler organize ediyoruz. Üniversitelerin rektörleri ile öğrencilerimizi bir araya getiriyor sınava ve hayata hazırlık konusunda onları bilinçlendiriyoruz. Özel üniversitelerle yaptığımız protokol anlaşmaları çerçevesinde Kavram öğrencilerine özel burs ve yurt dışında eğitim alma imkânları sunuyoruz.
LGS &YKS’ de Başarılı Olmak Bir Kavram’a Bakar!
- Akademik performans takibi
- Etüt ve ofis soru çözüm saatleri
- Yeni nesil sorulardan oluşan güncel yayın paketi
- Dijital destekli eğitim programı
- Veri temelli yeni nesil Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik desteği
- Alanında uzman yenilikçi eğitim kadrosu
- Nitelikli ölçme ve değerlendirme sistemi
Son Güncelleme: Cuma, 20 May 2022 11:04
Gösterim: 771
Okul öncesi eğitimde öğrencilere özel kişiselleştirilmiş öğretim uygulamalarına yer verdiklerini belirten BİL Eğitim Kurumları Genel Müdürü Elif Pehlevan, “İstanbul Aydın Üniversitesinin rehberliğinde düşünme, sorgulama, planlama ve değerlendirme temelli çalışmalarla öğrencilerimizin meraklarını güdülüyor, öğrenme ile olan bağlarını özgünlüklerini de koruyarak güçlendiriyoruz.” diye konuştu.
Okul öncesi dönemde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorsunuz?
Okul öncesi dönemde öğrencilerimizin öğrenme deneyimlerini tasarlarken çocukluk dönemlerinin ayrıcalıklarına hitap etmeyi önemsiyoruz. Bu dönemde her fırsatta öğrencilerimize özel kişiselleştirilmiş öğretim uygulamalarına yer veriyoruz. Öğrencilerimizin gelişimsel olarak ihtiyaç duydukları ayrıcalıklara bütünsel bir süreç ile ulaşmak öncelikli hedefimizdir. Bu nedenle öğrencilerimizin bilgi, beceri, duygu, tutum, merak ve deneyim bütününde bir öğrenme keyfini deneyimlemesi, Bütünsel Öğrenme Modelimizin çerçevesini oluşturmaktadır. Öğrencilerimiz; her yeni güne Kids Yoga, Kids Morning Dance, Kids Meditation, Kids Zumba, Kids Stretching rutinleri ile heyecanla başlamakta, her günü değerlendirme toplantısı ile bitirmektedir.
BİL Eğitim Kurumlarında okul öncesi dönemde; genel kültür rutinlerimiz ile öğrencilerimize eşsiz deneyimler kazanma fırsatı sunma, öğrencilerimizin teoride öğrendiği bilgileri günlük hayatlarında somut yaşam becerilerine dönüştürme, öğrenmenin sürekli ve kalıcı olmasını sağlama, her öğrencimizin doğal yatkınlıklarını potansiyele dönüştürme hedeflenmektedir. Yetenek atölyelerinde yer verdiğimiz dans, müzik, spor, kodlama-robotik, okuma yazmaya hazırlık içeriklerinde her bir alan ana temanın çerçevesinde yabancı dil desteği ile uygulanmaktadır. Eğitim modelimizde önceliğimiz İngilizce ve tüm alanlarda etkin ifade becerileridir.
OYUN ÇOCUKLARIN DÜNYA ve KENDİ İLE OLAN BAĞIDIR
Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır? Bu konuda uygulamalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Oyun, yaşam becerileri için gerekli tüm kavramları içinde barındırır. Bu nedenle okul ortamlarının çocuk dostu, eğitim programlarının ve yetişkin iletişiminin ise oyun dostu olması çok önemlidir. Oyun, çocukların dünya ve kendi ile olan bağıdır. Öyle kuvvetli bir bağdırki büyük sorular, eşsiz fikirler, en hızlı çözümler, geniş perspektifler her zaman çocukluk döneminde kendisini oyun ile ifade edebilen ve gelişimini oyun ile besleyen bir çocukluk yaşamış yetişkinlerden gelir. Bu nedenle de oyun dostu programımızın ilk aşamasını sabah rutinlerimiz oluşturuyor ve her güne zihni aktif kılan sağlık oyunlarıyla başlıyoruz ve her günü oyun temelli değerlendirme çalışmaları ile tamamlıyoruz. Müfredatımızın ana çekirdeğini oluşturan öğrenme alanları da dâhil olmak üzere akademik ya da uygulamalı dersler fark etmeksizin bütünsel öğrenme sürecini oyun temelli deneyimin gereklilikleri ve kazanımlarıyla yapılandırıyoruz. Oyun bizim için bir uygulamadan ziyade metodolojimizin çatısıdır. Oyun; bilgiyi sunarken, sorularımızı yöneltirken, atölye tasarımlarını yaparken öğrencilerimize ulaşmak ve kalıcı, pozitif bir öğrenme iklimi oluşturmak için müfredatımızın süper gücüdür.
Okul öncesinde yabancı dil eğitimi hangi yaşta başlamalı ve hangi yöntemler uygulanmalıdır?
Yabancı dile maruz kalma ne kadar erken yaşta başlarsa çocukların dilsel ve bilişsel becerileri o kadar desteklenmiş olur. Yapılan araştırmalara göre, yabancı dil eğitimine 3 yaş ve öncesinde başlamak çocukların dil ediniminde oldukça etkilidir ve çocukların zihinsel işlevlerini geliştirir. Bu dönemde çocuklar daha çok duyduğunu, sevdiği şeyleri tekrar ve taklit yoluyla öğrenir, dolayısıyla çocukların dünyasının bir parçası olan günlük temalar ışığında, İngilizce hikâyeler, şarkılar, çizgi film, yaratıcı drama ve oyunlar ile yaparak, taklit ederek düşünme becerilerini geliştirir. Bütünsel dil gelişimi ve disiplinlerarası yaklaşımla farklı disiplinlerin İngilizce dil eğitimine entegrasyonu sağlanarak öğrencilerin yabancı dili kullanımlarını farklı alanlara aktarmaları mümkün kılınmaktadır. Bu kapsamda; öğrencilerin birincil derecede iletişimsel ihtiyaçlarına cevap veren cümle ve kelime içerikleriyle müfredatın kapsamı zenginleştirilmeli, teknolojinin görsel ve işitsel gücünden maksimum düzeyde faydalanılarak öğrencinin dile maruz kalma oranı oyun dostu ve çocuk dostu etkinliklerle aktif tutulmalıdır.
Okul öncesi çocukların eğitiminde en çok hangi problemlerle karşılaşılmaktadır?
Okul öncesi eğitimin günümüzde en büyük sorunu isteğe bağlı olması yani zorunlu olmamasıdır. Erken başlayan okul öncesi eğitimi, gelecekte güçlü eğitim hayatı ve yetişkinlik dönemini desteklemektedir. Okul öncesi eğitiminin yasal zorunluluğuna ek olarak yeni bir neslin ihtiyaçlarına yönelik bilinçli bir ebeveyn profili oluşturmak, bu ihtiyaca cevap veren öğretmen eğitimleri düzenlemek ve okul öncesi öğretmenleri yetiştirmek kritik önem taşımaktadır. Çocuklar için ürettiğimiz kaynaklar, iletişim kurmadaki özenimiz, etkileşim halinde dilimizdeki hassasiyetimiz, tasarımını yaptığımız binalar, oyuncaklar ve mobilyalar vb. üretimler ancak çocukluk döneminin yaşamsal rolünün farkında olan yetişkinlerle mümkün olmaktadır.
Okul öncesi eğitimde aileye düşen görev ve sorumluluklar nelerdir?
Okul öncesi dönem sosyal-duygusal becerilerin gelişimine yönelik önceliğin olduğu bir dönemdir; çünkü başta bilişsel gelişimimiz olmak üzere yetişkinler olarak çocukluk dönemindeki temel ile hayatı yorumlamaya devam ediyoruz. Bu kapsamda öncelikli kritik sorumluluğumuz iletişim dilimiz ve etkileşim özenimizdir. Ebeveynler olarak kurduğumuz her cümlenin, kullandığımız her kelimenin çocuklarımızın gelişimsel hikâyesinde ne kadar kilit bir temel oluşturduğunun farkında olmalıyız. Nezaket tonu, kelime yelpazesi, aile içi sohbetlere gösterilen özen, teşvik edici cümleler, demokratik tutumu destekleyen iletişim hassasiyetine özen göstermeliyiz. Diğer yandan çocuğumuzu bir proje olarak görmemek ve onların bizim hayallerimiz üzerinden değil kendi orijinalliklerini koruyarak büyümelerine izin vermeliyiz. Son olarak da çocuklarımızın insanî değerler bütününde büyümeleri için her zaman okul ile iş birliği içinde olmak, okul kültüründe aktif katılımcı olarak yer almak ve okul ile aile sorumluluğunda mutlaka sorumluluk almaya açık olmak bu dönemde önem taşımaktadır.
Okul öncesi eğitiminde eğitici oyun ve araçlar ile teknolojiden nasıl yararlanılmalı?
Teknoloji; eğitime nitelik kazandıran, entegrasyonu doğru zamanlama ve alanlarda sağlandığı takdirde öğrenme sürecine ivme kazandıran bir etkendir. Tüm eğitim paydaşlarının yakından takip ettiği üzere eğitimde hibrit bir dönem başladı. Bu nedenle içerik yönetimi ve teknik özellikler eğitim araçlarında oldukça kritik bir role sahiptir. Okul öncesi yaş gruplarında önceliğimiz sosyal-duygusal denge olduğu için önceliğimiz her zaman içerik gücüdür. Diğer yandan dijital yerliler olarak adlandırdığımız bugünün çocuklarında kısıtlayıcı değil teknoloji kullanım bilincini en küçük yaşlardan itibaren güçlendirecek şekilde öğrenme deneyimine teknoloji entegrasyonu sağlamalıyız. BİL Eğitim Kurumlarında Bugünü Yaşatan Yarını Tasarlayan Projeler ile dijital oyunlaştırma metotlarının kullanımını gerçekleştiriyoruz. Özellikle yabancı dil öğrenim süreçlerini çevrim içi, mobil teknolojilerle destekleyerek öğrencilerin gelişim dönemlerinin özelliklerine göre oyunlaştırma temelli öğretim materyalleri ve teknikleri kullanıyoruz.
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINI SEÇERKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?
* Okul öncesi eğitim kurumlarının bir felsefesi ve uyguladığı yazılı bir öğretim programı olmalıdır. Bu öğretim programları hazırlanırken çocukların gelişim özellikleri ve bireysel farklılıkları göz önüne alınmalıdır.
* Okul öncesi yaş grubu çocukların öğrenme sistemi merak, keşif ve deneyime dayalıdır. Bu bağlamda programların uygulanmasında deneyimleyerek öğrenme ilkesine göre hareket edilmelidir. Okul öncesi eğitim kurumlarında çocukların ilkokulda karşılaşacakları görevlere hazır olmalarını sağlayacak ön alıştırmalara yer verilmelidir.
* Okul öncesinde fizikî imkânlar, okul gereçleri ve eğitim araçları yeterli olmalıdır.
* Oyun mekânları çocukların ihtiyaçlarına cevap verecek genişlikte ve rahatlıkta olmalı, en önemlisi çocuklar burada kendilerini rahat hissetmelidir.
* Okul ve aile iş birliği içerisinde olmalı, çocuğun gelişimini olumlu yönde desteklemeli, yaşanan problemlerde birlikte hızlı ve pratik çözümler üretebilmelidir.
* Okul öncesi eğitim kurumlarında; çocuklarımızın dili kullanma, kendini ifade etme, aktif iletişim becerilerini geliştirme ve başarı hikâyelerini anlatacakları, deneyimlerini paylaşma fırsatı bulacakları ve kişisel özelliklerini keşfedecek proje ve etkinlikler olmalıdır.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Okul öncesi eğitimde öğrencilere özel kişiselleştirilmiş öğretim uygulamalarına yer verdiklerini belirten BİL Eğitim Kurumları Genel Müdürü Elif Pehlevan, “İstanbul Aydın Üniversitesinin rehberliğinde düşünme, sorgulama, planlama ve değerlendirme temelli çalışmalarla öğrencilerimizin meraklarını güdülüyor, öğrenme ile olan bağlarını özgünlüklerini de koruyarak güçlendiriyoruz.” diye konuştu.
Okul öncesi dönemde nasıl bir eğitim modeli uyguluyorsunuz?
Okul öncesi dönemde öğrencilerimizin öğrenme deneyimlerini tasarlarken çocukluk dönemlerinin ayrıcalıklarına hitap etmeyi önemsiyoruz. Bu dönemde her fırsatta öğrencilerimize özel kişiselleştirilmiş öğretim uygulamalarına yer veriyoruz. Öğrencilerimizin gelişimsel olarak ihtiyaç duydukları ayrıcalıklara bütünsel bir süreç ile ulaşmak öncelikli hedefimizdir. Bu nedenle öğrencilerimizin bilgi, beceri, duygu, tutum, merak ve deneyim bütününde bir öğrenme keyfini deneyimlemesi, Bütünsel Öğrenme Modelimizin çerçevesini oluşturmaktadır. Öğrencilerimiz; her yeni güne Kids Yoga, Kids Morning Dance, Kids Meditation, Kids Zumba, Kids Stretching rutinleri ile heyecanla başlamakta, her günü değerlendirme toplantısı ile bitirmektedir.
BİL Eğitim Kurumlarında okul öncesi dönemde; genel kültür rutinlerimiz ile öğrencilerimize eşsiz deneyimler kazanma fırsatı sunma, öğrencilerimizin teoride öğrendiği bilgileri günlük hayatlarında somut yaşam becerilerine dönüştürme, öğrenmenin sürekli ve kalıcı olmasını sağlama, her öğrencimizin doğal yatkınlıklarını potansiyele dönüştürme hedeflenmektedir. Yetenek atölyelerinde yer verdiğimiz dans, müzik, spor, kodlama-robotik, okuma yazmaya hazırlık içeriklerinde her bir alan ana temanın çerçevesinde yabancı dil desteği ile uygulanmaktadır. Eğitim modelimizde önceliğimiz İngilizce ve tüm alanlarda etkin ifade becerileridir.
OYUN ÇOCUKLARIN DÜNYA ve KENDİ İLE OLAN BAĞIDIR
Okul öncesinde oyun ile öğrenmenin önemi nedir ve nasıl uygulanmalıdır? Bu konuda uygulamalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Oyun, yaşam becerileri için gerekli tüm kavramları içinde barındırır. Bu nedenle okul ortamlarının çocuk dostu, eğitim programlarının ve yetişkin iletişiminin ise oyun dostu olması çok önemlidir. Oyun, çocukların dünya ve kendi ile olan bağıdır. Öyle kuvvetli bir bağdırki büyük sorular, eşsiz fikirler, en hızlı çözümler, geniş perspektifler her zaman çocukluk döneminde kendisini oyun ile ifade edebilen ve gelişimini oyun ile besleyen bir çocukluk yaşamış yetişkinlerden gelir. Bu nedenle de oyun dostu programımızın ilk aşamasını sabah rutinlerimiz oluşturuyor ve her güne zihni aktif kılan sağlık oyunlarıyla başlıyoruz ve her günü oyun temelli değerlendirme çalışmaları ile tamamlıyoruz. Müfredatımızın ana çekirdeğini oluşturan öğrenme alanları da dâhil olmak üzere akademik ya da uygulamalı dersler fark etmeksizin bütünsel öğrenme sürecini oyun temelli deneyimin gereklilikleri ve kazanımlarıyla yapılandırıyoruz. Oyun bizim için bir uygulamadan ziyade metodolojimizin çatısıdır. Oyun; bilgiyi sunarken, sorularımızı yöneltirken, atölye tasarımlarını yaparken öğrencilerimize ulaşmak ve kalıcı, pozitif bir öğrenme iklimi oluşturmak için müfredatımızın süper gücüdür.
Okul öncesinde yabancı dil eğitimi hangi yaşta başlamalı ve hangi yöntemler uygulanmalıdır?
Yabancı dile maruz kalma ne kadar erken yaşta başlarsa çocukların dilsel ve bilişsel becerileri o kadar desteklenmiş olur. Yapılan araştırmalara göre, yabancı dil eğitimine 3 yaş ve öncesinde başlamak çocukların dil ediniminde oldukça etkilidir ve çocukların zihinsel işlevlerini geliştirir. Bu dönemde çocuklar daha çok duyduğunu, sevdiği şeyleri tekrar ve taklit yoluyla öğrenir, dolayısıyla çocukların dünyasının bir parçası olan günlük temalar ışığında, İngilizce hikâyeler, şarkılar, çizgi film, yaratıcı drama ve oyunlar ile yaparak, taklit ederek düşünme becerilerini geliştirir. Bütünsel dil gelişimi ve disiplinlerarası yaklaşımla farklı disiplinlerin İngilizce dil eğitimine entegrasyonu sağlanarak öğrencilerin yabancı dili kullanımlarını farklı alanlara aktarmaları mümkün kılınmaktadır. Bu kapsamda; öğrencilerin birincil derecede iletişimsel ihtiyaçlarına cevap veren cümle ve kelime içerikleriyle müfredatın kapsamı zenginleştirilmeli, teknolojinin görsel ve işitsel gücünden maksimum düzeyde faydalanılarak öğrencinin dile maruz kalma oranı oyun dostu ve çocuk dostu etkinliklerle aktif tutulmalıdır.
Okul öncesi çocukların eğitiminde en çok hangi problemlerle karşılaşılmaktadır?
Okul öncesi eğitimin günümüzde en büyük sorunu isteğe bağlı olması yani zorunlu olmamasıdır. Erken başlayan okul öncesi eğitimi, gelecekte güçlü eğitim hayatı ve yetişkinlik dönemini desteklemektedir. Okul öncesi eğitiminin yasal zorunluluğuna ek olarak yeni bir neslin ihtiyaçlarına yönelik bilinçli bir ebeveyn profili oluşturmak, bu ihtiyaca cevap veren öğretmen eğitimleri düzenlemek ve okul öncesi öğretmenleri yetiştirmek kritik önem taşımaktadır. Çocuklar için ürettiğimiz kaynaklar, iletişim kurmadaki özenimiz, etkileşim halinde dilimizdeki hassasiyetimiz, tasarımını yaptığımız binalar, oyuncaklar ve mobilyalar vb. üretimler ancak çocukluk döneminin yaşamsal rolünün farkında olan yetişkinlerle mümkün olmaktadır.
Okul öncesi eğitimde aileye düşen görev ve sorumluluklar nelerdir?
Okul öncesi dönem sosyal-duygusal becerilerin gelişimine yönelik önceliğin olduğu bir dönemdir; çünkü başta bilişsel gelişimimiz olmak üzere yetişkinler olarak çocukluk dönemindeki temel ile hayatı yorumlamaya devam ediyoruz. Bu kapsamda öncelikli kritik sorumluluğumuz iletişim dilimiz ve etkileşim özenimizdir. Ebeveynler olarak kurduğumuz her cümlenin, kullandığımız her kelimenin çocuklarımızın gelişimsel hikâyesinde ne kadar kilit bir temel oluşturduğunun farkında olmalıyız. Nezaket tonu, kelime yelpazesi, aile içi sohbetlere gösterilen özen, teşvik edici cümleler, demokratik tutumu destekleyen iletişim hassasiyetine özen göstermeliyiz. Diğer yandan çocuğumuzu bir proje olarak görmemek ve onların bizim hayallerimiz üzerinden değil kendi orijinalliklerini koruyarak büyümelerine izin vermeliyiz. Son olarak da çocuklarımızın insanî değerler bütününde büyümeleri için her zaman okul ile iş birliği içinde olmak, okul kültüründe aktif katılımcı olarak yer almak ve okul ile aile sorumluluğunda mutlaka sorumluluk almaya açık olmak bu dönemde önem taşımaktadır.
Okul öncesi eğitiminde eğitici oyun ve araçlar ile teknolojiden nasıl yararlanılmalı?
Teknoloji; eğitime nitelik kazandıran, entegrasyonu doğru zamanlama ve alanlarda sağlandığı takdirde öğrenme sürecine ivme kazandıran bir etkendir. Tüm eğitim paydaşlarının yakından takip ettiği üzere eğitimde hibrit bir dönem başladı. Bu nedenle içerik yönetimi ve teknik özellikler eğitim araçlarında oldukça kritik bir role sahiptir. Okul öncesi yaş gruplarında önceliğimiz sosyal-duygusal denge olduğu için önceliğimiz her zaman içerik gücüdür. Diğer yandan dijital yerliler olarak adlandırdığımız bugünün çocuklarında kısıtlayıcı değil teknoloji kullanım bilincini en küçük yaşlardan itibaren güçlendirecek şekilde öğrenme deneyimine teknoloji entegrasyonu sağlamalıyız. BİL Eğitim Kurumlarında Bugünü Yaşatan Yarını Tasarlayan Projeler ile dijital oyunlaştırma metotlarının kullanımını gerçekleştiriyoruz. Özellikle yabancı dil öğrenim süreçlerini çevrim içi, mobil teknolojilerle destekleyerek öğrencilerin gelişim dönemlerinin özelliklerine göre oyunlaştırma temelli öğretim materyalleri ve teknikleri kullanıyoruz.
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM KURUMLARINI SEÇERKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİDİR?
* Okul öncesi eğitim kurumlarının bir felsefesi ve uyguladığı yazılı bir öğretim programı olmalıdır. Bu öğretim programları hazırlanırken çocukların gelişim özellikleri ve bireysel farklılıkları göz önüne alınmalıdır.
* Okul öncesi yaş grubu çocukların öğrenme sistemi merak, keşif ve deneyime dayalıdır. Bu bağlamda programların uygulanmasında deneyimleyerek öğrenme ilkesine göre hareket edilmelidir. Okul öncesi eğitim kurumlarında çocukların ilkokulda karşılaşacakları görevlere hazır olmalarını sağlayacak ön alıştırmalara yer verilmelidir.
* Okul öncesinde fizikî imkânlar, okul gereçleri ve eğitim araçları yeterli olmalıdır.
* Oyun mekânları çocukların ihtiyaçlarına cevap verecek genişlikte ve rahatlıkta olmalı, en önemlisi çocuklar burada kendilerini rahat hissetmelidir.
* Okul ve aile iş birliği içerisinde olmalı, çocuğun gelişimini olumlu yönde desteklemeli, yaşanan problemlerde birlikte hızlı ve pratik çözümler üretebilmelidir.
* Okul öncesi eğitim kurumlarında; çocuklarımızın dili kullanma, kendini ifade etme, aktif iletişim becerilerini geliştirme ve başarı hikâyelerini anlatacakları, deneyimlerini paylaşma fırsatı bulacakları ve kişisel özelliklerini keşfedecek proje ve etkinlikler olmalıdır.
Son Güncelleme: Cumartesi, 21 May 2022 11:16
Gösterim: 1048
Ankara Sınav Koleji, Oxford Üniversitesi tarafından, Oxford Test of English - OTE olarak akredite edildi. Bu akreditasyon ile Ankara Sınav Koleji, Türkiye'deki 15 sınav merkezinden biri olma özelliğini de kazandı.
Ankara Sınav Koleji, Oxford Üniversitesi’nin sertifikalandırdığı Dünyanın dört bir yanından çeşitli üniversiteler tarafından tanınırlığa sahip, tüm dil becerilerini iki saatte ölçebilen, adaptif ve %100 çevrimiçi olarak gerçekleşen dünyadaki tek yeterlilik sınavını Oxford University Press Türkiye ile imzaladı.
Sınav Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Metin Özer ile OTE Türkiye, Kanada ve Kuzey Afrika Genel Müdürü Erkan Akmeriç arasında imzalanan anlaşma ile Ankara Sınav Koleji Oxford Test of English - OTE olarak akredite edildi.
Oxford İngilizce Testi (Oxford Test of English - OTE) Nedir?
Oxford Test of English - OTE Dünyanın en eski üniversitelerinden olan Oxford Üniversitesi tarafından sertifikalandırılan tek İngilizce yeterlilik testidir ve Oxford University Press Türkiye tarafından gerçekleştirilmektedir.
Bireylere kişiselleştirilmiş, %100 çevrimiçi, esnek, hızlı ve kişiselleştirilmiş bir İngilizce dil testi sunan Oxford Test of English - OTE, bilgisayar tabanlı olmasından dolayı geleneksel dil yeterlilik testlerinden daha hızlı ve daha esnek olma özelliğine sahip. Oxford Üniversitesi tarafından onaylanmış tek "dil yeterlilik" testi olma özelliğine sahip olan Oxford Test of English - OTE sonuçları ömür boyu geçerlidir ve dünya çapında tanınmaktadır.
Oxford Test of English - OTE, bireylerin İngilizce A2, B1 ve B2 seviyelerini ölçerek, İngilizceyi etkili bir şekilde anlama ve iletişim kurma yeteneğini değerlendirmekte ve CEFR düzeyinde raporlama yapmaktadır.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Ankara Sınav Koleji, Oxford Üniversitesi tarafından, Oxford Test of English - OTE olarak akredite edildi. Bu akreditasyon ile Ankara Sınav Koleji, Türkiye'deki 15 sınav merkezinden biri olma özelliğini de kazandı.
Ankara Sınav Koleji, Oxford Üniversitesi’nin sertifikalandırdığı Dünyanın dört bir yanından çeşitli üniversiteler tarafından tanınırlığa sahip, tüm dil becerilerini iki saatte ölçebilen, adaptif ve %100 çevrimiçi olarak gerçekleşen dünyadaki tek yeterlilik sınavını Oxford University Press Türkiye ile imzaladı.
Sınav Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Metin Özer ile OTE Türkiye, Kanada ve Kuzey Afrika Genel Müdürü Erkan Akmeriç arasında imzalanan anlaşma ile Ankara Sınav Koleji Oxford Test of English - OTE olarak akredite edildi.
Oxford İngilizce Testi (Oxford Test of English - OTE) Nedir?
Oxford Test of English - OTE Dünyanın en eski üniversitelerinden olan Oxford Üniversitesi tarafından sertifikalandırılan tek İngilizce yeterlilik testidir ve Oxford University Press Türkiye tarafından gerçekleştirilmektedir.
Bireylere kişiselleştirilmiş, %100 çevrimiçi, esnek, hızlı ve kişiselleştirilmiş bir İngilizce dil testi sunan Oxford Test of English - OTE, bilgisayar tabanlı olmasından dolayı geleneksel dil yeterlilik testlerinden daha hızlı ve daha esnek olma özelliğine sahip. Oxford Üniversitesi tarafından onaylanmış tek "dil yeterlilik" testi olma özelliğine sahip olan Oxford Test of English - OTE sonuçları ömür boyu geçerlidir ve dünya çapında tanınmaktadır.
Oxford Test of English - OTE, bireylerin İngilizce A2, B1 ve B2 seviyelerini ölçerek, İngilizceyi etkili bir şekilde anlama ve iletişim kurma yeteneğini değerlendirmekte ve CEFR düzeyinde raporlama yapmaktadır.
Son Güncelleme: Çarşamba, 18 May 2022 13:17
Gösterim: 805

