Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Kültür Eğitim Kurumları Okullar Koordinatörü Biriz Kutoğlu, okul öncesi eğitimde çağdaş yöntemleri kullanarak bireyin çok yönlü gelişimi için çağdaş bilgi, beceri ve davranışları kazandıran bir eğitim anlayışıyla minik öğrencilerini geleceğe hazırladıklarını belirtiyor. Anaokullarında yarım gün Türkçe, yarım gün İngilizce eğitim verdiklerini anlatan Kutoğlu, 5 yaşından itibaren tüm öğrencilerin algoritmik düşünme ve kodlama dersi aldıklarına dikkat çekiyor.

biriz_kutogluOkul öncesi eğitimde okulların farklı uygulamaları benimsediklerini görüyoruz. Siz hangi yöntemleri uyguluyorsunuz?
Kültür Koleji ve Kültür2000 Koleji anaokulları, okul öncesi eğitimde çağdaş yöntemleri kullanarak içinde bulunduğumuz çağın değişen gereksinimleri doğrultusunda, bireyin çok yönlü gelişimi için çağdaş bilgi, beceri ve davranışları kazandıran bir eğitim anlayışıyla minik öğrencilerini geleceğe hazırlıyor. Eğitim uygulamalarında temel amaç; özgür seçimler yapabilen, farkındalığı yüksek, yaratıcı, kendini doğru ifade edebilen, sosyal ve özgüven sahibi bireyler yetiştirmektir. Anaokullarımızda, çocuğun kendini tanıması ve bireysel becerilerinin ortaya çıkmasını sağlayan, araştırmayı ve keşfi teşvik eden, öğrenmeyi sevdiren, gelişen dünyaya uyum sağlayan, gelişimsel, özgün bir eğitim programları uygulanıyor.

Kültür Koleji Anaokulu, Kültür2000 Koleji Bahçeşehir ve Alkent Anaokulları’nda; yarım gün İngilizce yarım gün Türkçe eğitim yapılır. Bu çerçevede; görsel sanatlar, müzik, beden eğitimi, drama, satranç, modern dans, bale, kodlama dersleri ile zengin bir öğrenme-öğretme süreci yaşanır. İstanbul Kültür Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nin danışmanlığında geliştirilmiş anaokulu eğitim programımız; High Scope, Reggio Emilia, Proje, Montessori, Waldorf, Child to Child yaklaşımları ile çok yönlü bir yapıdadır.

YARIM GÜN İNGİLİZCE EĞİTİM
Okul öncesinde yabancı dil eğitim politikanız hakkında neler söyleyebilirsiniz? Okul öncesinde yabancı dil eğitiminin ağırlığı ne olmalıdır?
Kültür Koleji ve Kültür2000 Koleji anaokullarında öğrencilerin İngilizce kullanma becerilerini en üst düzeye çıkarmayı amaçlayan yoğun bir İngilizce programı uygulanır. Anaokullarımızda, profesyonel Türk ve yabancı eğitimciler liderliğinde yarım gün İngilizce, yarım gün Türkçe eğitim yapılır. Bu sayede;
• Kavramları hem ana dillerinde hem de İngilizce olarak öğrenirler.
• Öğrenme sürecini bütünsel olarak algılarlar.
• İngilizceyi yaparak, yaşayarak, duyarak, taklit ederek eğlenirken öğrenirler.
• İngilizceyi günlük yaşamlarının doğal bir parçası olarak algılarlar.

Okul öncesi eğitim konularında üniversitelerle iş birlikleriniz var mı? Varsa nasıl bir ortak çalışma yürütüyorsunuz?
Kültür Koleji ve Kültür2000 Koleji anaokullarında okul öncesi eğitim programı İstanbul Kültür Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü akademisyenlerinin desteği ile hazırlanmıştır. Eğitim programı içeriği, öğrencilerin yaşamsal deneyimler yaşamalarına olanak sağlayan, bilimsel ve özgün bir eğitim programıdır. Hazırlanış aşamasında eklektik bir model oluşturulmuş, dünyadan başarılı örnekler kurumun temel eğitim yaklaşımlarına entegre edilmiştir. Programda, ilk deneyimlerin sadece akademik başarıya değil, yaşam başarısına odaklı olması gereğinden yola çıkılarak çocuğun bütünsel gelişimi hedeflenmiştir.

KODLAMA VE ALGORİTMİK DÜŞÜNME
DERSLERİ VERİYORUZ
Kültür Eğitim Kurumları olarak eğitim programınızda kodlama ve algoritmik düşünme dersleri bulunuyor. Bu derslerle neleri hedefliyorsunuz?
Teknolojinin hızla hayatımızı değiştirdiği bu dönemde “algoritmik düşünme ve kodlama becerisi“ gelecek için çok önemli bir fonksiyona sahip. Yapay zeka uygulamaları her geçen gün hayatımızı değiştiriyor. İş yapış biçimi, iletişim, haberleşme, üretim vb. konuların çoğunda yapay zeka, sensörler ve nesnelerin interneti devreye giriyor. Bunların temelinde ise “kodlama” var. Anaokulundan itibaren “algoritmik düşünme ve kodlama becerisi“ geliştirmeyi amaçlıyoruz. Bunun için eğitim programımızda “algoritmik düşünme ve kodlama dersi“ yer alıyor. 5 yaşından itibaren tüm öğrencilerimiz bu dersi alıyor. Dijital dünyanın minik bireyleri olarak geleceğe, güçlü ve donanımlı bir şekilde hazırlanıyorlar.

Proje çalışmalarınız ve Tablet Saati programınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Okul öncesi müfredatlarının içinde, dengeli teknoloji kullanımına olanak verecek şekilde “Tablet Zamanı” programının yer alıyor. Kullanımı günde sadece 20 dakika ile sınırlı olan tablet uygulamalarında, programımızda yer alan kavram ve değerlerin pekiştirilmesine yönelik İngilizce ve Türkçe içerikler kullanılır. Öğrencilerimiz her dönem seçilen bir temada disiplinler arası bir yaklaşımla projelerini hazırlar ve dönem sonu proje sunumlarını gerçekleştirirler.


OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMININ HEDEFLERİ

• Her çocuğun doğuştan gelen temel potansiyelini geliştirmesine yardımcı olmak,
• Okula ve öğrenmeye karşı olumlu tutum geliştirmek,
• Yaşamı boyunca sürecek öğrenme işlevi için gerekli temel becerileri kazandırmak (Yaratıcı düşünme, sorun çözme, öğrenmeyi öğrenme, etkili iletişim kurma, bilimsel araştırma becerileri)
• Yüksek benlik saygısı geliştirmek,
• Merakını geliştirmek,
• Girişimcilik ve tutarlılık alışkanlıklarını geliştirmek,
• İç disiplini ve düzen duygusunu geliştirmek ve korumak,
• Sosyal olarak kabul edilebilir davranışlar geliştirmesini sağlamak,
• Ayırt etme ve karar verme yeteneklerini arttırmak ve duygusal-motor yeteneklerini geliştirmek.

> İKEK minik bireyleri çok yönlü olarak geleceğe hazırlıyor

Kültür Eğitim Kurumları Okullar Koordinatörü Biriz Kutoğlu, okul öncesi eğitimde çağdaş yöntemleri kullanarak bireyin çok yönlü gelişimi için çağdaş bilgi, beceri ve davranışları kazandıran bir eğitim anlayışıyla minik öğrencilerini geleceğe hazırladıklarını belirtiyor. Anaokullarında yarım gün Türkçe, yarım gün İngilizce eğitim verdiklerini anlatan Kutoğlu, 5 yaşından itibaren tüm öğrencilerin algoritmik düşünme ve kodlama dersi aldıklarına dikkat çekiyor.

biriz_kutogluOkul öncesi eğitimde okulların farklı uygulamaları benimsediklerini görüyoruz. Siz hangi yöntemleri uyguluyorsunuz?
Kültür Koleji ve Kültür2000 Koleji anaokulları, okul öncesi eğitimde çağdaş yöntemleri kullanarak içinde bulunduğumuz çağın değişen gereksinimleri doğrultusunda, bireyin çok yönlü gelişimi için çağdaş bilgi, beceri ve davranışları kazandıran bir eğitim anlayışıyla minik öğrencilerini geleceğe hazırlıyor. Eğitim uygulamalarında temel amaç; özgür seçimler yapabilen, farkındalığı yüksek, yaratıcı, kendini doğru ifade edebilen, sosyal ve özgüven sahibi bireyler yetiştirmektir. Anaokullarımızda, çocuğun kendini tanıması ve bireysel becerilerinin ortaya çıkmasını sağlayan, araştırmayı ve keşfi teşvik eden, öğrenmeyi sevdiren, gelişen dünyaya uyum sağlayan, gelişimsel, özgün bir eğitim programları uygulanıyor.

Kültür Koleji Anaokulu, Kültür2000 Koleji Bahçeşehir ve Alkent Anaokulları’nda; yarım gün İngilizce yarım gün Türkçe eğitim yapılır. Bu çerçevede; görsel sanatlar, müzik, beden eğitimi, drama, satranç, modern dans, bale, kodlama dersleri ile zengin bir öğrenme-öğretme süreci yaşanır. İstanbul Kültür Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nin danışmanlığında geliştirilmiş anaokulu eğitim programımız; High Scope, Reggio Emilia, Proje, Montessori, Waldorf, Child to Child yaklaşımları ile çok yönlü bir yapıdadır.

YARIM GÜN İNGİLİZCE EĞİTİM
Okul öncesinde yabancı dil eğitim politikanız hakkında neler söyleyebilirsiniz? Okul öncesinde yabancı dil eğitiminin ağırlığı ne olmalıdır?
Kültür Koleji ve Kültür2000 Koleji anaokullarında öğrencilerin İngilizce kullanma becerilerini en üst düzeye çıkarmayı amaçlayan yoğun bir İngilizce programı uygulanır. Anaokullarımızda, profesyonel Türk ve yabancı eğitimciler liderliğinde yarım gün İngilizce, yarım gün Türkçe eğitim yapılır. Bu sayede;
• Kavramları hem ana dillerinde hem de İngilizce olarak öğrenirler.
• Öğrenme sürecini bütünsel olarak algılarlar.
• İngilizceyi yaparak, yaşayarak, duyarak, taklit ederek eğlenirken öğrenirler.
• İngilizceyi günlük yaşamlarının doğal bir parçası olarak algılarlar.

Okul öncesi eğitim konularında üniversitelerle iş birlikleriniz var mı? Varsa nasıl bir ortak çalışma yürütüyorsunuz?
Kültür Koleji ve Kültür2000 Koleji anaokullarında okul öncesi eğitim programı İstanbul Kültür Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü akademisyenlerinin desteği ile hazırlanmıştır. Eğitim programı içeriği, öğrencilerin yaşamsal deneyimler yaşamalarına olanak sağlayan, bilimsel ve özgün bir eğitim programıdır. Hazırlanış aşamasında eklektik bir model oluşturulmuş, dünyadan başarılı örnekler kurumun temel eğitim yaklaşımlarına entegre edilmiştir. Programda, ilk deneyimlerin sadece akademik başarıya değil, yaşam başarısına odaklı olması gereğinden yola çıkılarak çocuğun bütünsel gelişimi hedeflenmiştir.

KODLAMA VE ALGORİTMİK DÜŞÜNME
DERSLERİ VERİYORUZ
Kültür Eğitim Kurumları olarak eğitim programınızda kodlama ve algoritmik düşünme dersleri bulunuyor. Bu derslerle neleri hedefliyorsunuz?
Teknolojinin hızla hayatımızı değiştirdiği bu dönemde “algoritmik düşünme ve kodlama becerisi“ gelecek için çok önemli bir fonksiyona sahip. Yapay zeka uygulamaları her geçen gün hayatımızı değiştiriyor. İş yapış biçimi, iletişim, haberleşme, üretim vb. konuların çoğunda yapay zeka, sensörler ve nesnelerin interneti devreye giriyor. Bunların temelinde ise “kodlama” var. Anaokulundan itibaren “algoritmik düşünme ve kodlama becerisi“ geliştirmeyi amaçlıyoruz. Bunun için eğitim programımızda “algoritmik düşünme ve kodlama dersi“ yer alıyor. 5 yaşından itibaren tüm öğrencilerimiz bu dersi alıyor. Dijital dünyanın minik bireyleri olarak geleceğe, güçlü ve donanımlı bir şekilde hazırlanıyorlar.

Proje çalışmalarınız ve Tablet Saati programınız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Okul öncesi müfredatlarının içinde, dengeli teknoloji kullanımına olanak verecek şekilde “Tablet Zamanı” programının yer alıyor. Kullanımı günde sadece 20 dakika ile sınırlı olan tablet uygulamalarında, programımızda yer alan kavram ve değerlerin pekiştirilmesine yönelik İngilizce ve Türkçe içerikler kullanılır. Öğrencilerimiz her dönem seçilen bir temada disiplinler arası bir yaklaşımla projelerini hazırlar ve dönem sonu proje sunumlarını gerçekleştirirler.


OKUL ÖNCESİ EĞİTİM PROGRAMININ HEDEFLERİ

• Her çocuğun doğuştan gelen temel potansiyelini geliştirmesine yardımcı olmak,
• Okula ve öğrenmeye karşı olumlu tutum geliştirmek,
• Yaşamı boyunca sürecek öğrenme işlevi için gerekli temel becerileri kazandırmak (Yaratıcı düşünme, sorun çözme, öğrenmeyi öğrenme, etkili iletişim kurma, bilimsel araştırma becerileri)
• Yüksek benlik saygısı geliştirmek,
• Merakını geliştirmek,
• Girişimcilik ve tutarlılık alışkanlıklarını geliştirmek,
• İç disiplini ve düzen duygusunu geliştirmek ve korumak,
• Sosyal olarak kabul edilebilir davranışlar geliştirmesini sağlamak,
• Ayırt etme ve karar verme yeteneklerini arttırmak ve duygusal-motor yeteneklerini geliştirmek.

Son Güncelleme: Pazartesi, 04 Haziran 2018 15:34

Gösterim: 1077

Köy Enstitüleri'nin, İş İçinde Eğitim modelini kullanarak geleceğin öğrenim ihtiyaçlarını kazandırmayı hedeflediklerini belirten Enstitü Koleji Kurucusu Özgür Boza, “Taklitten, yabancı kelimelerden ve süsten arındırılmış duru ve net bir okuluz, bu memleketin okuluyuz.” diyor.

ozgur_boza_enstitu_1Enstitü Koleji’nin amaç ve eğitime bakış açısını anlatır mısınız?
Enstitü Koleji yeni keşfedilmiş ya da icat edilmiş bir bakış açısı değildir. Zaten bizim olan ve bu ülkenin içinden gelen bir eğitim anlayışıdır. Bu güne kadar, son 30 yılda eğitimde fark yaratmak adına öyle tutarsız ve temelsiz süslemeler yapıldı ki şu an o eğitimleri verenler de alanlar da içinden çıkamıyor. Harcanan emek ve para sürekli boşa gidiyor. Öğretildiği sanılan kazanımlar gerçek hayatta kullanılamıyor ve en önemlisi çocuklarımız gereksiz bir yükün altında kalıyor.
Bizim amacımız; eğitimi bu gereksiz süs ve taklitlerden arındırmak ve sadeleştirmek. Atatürk’ün söylediği gibi bilgiyi dünyanın neresinde olursa olsun alacağız ancak kendi öz program ve yöntemlerimizle sunacağız. Çocuklarımızı araştırmaya yöneltirken, yaşayarak öğrenmelerine rehber olacağız. Terzi atölyesinde takım elbise diktirmeyeceğiz, matematik öğretmeninin gömlek düğmesi dikerek anlattığı bir kazanımda hem düğmesini de dikebilen matematik dehaları amaçlıyoruz. Açıları, marangoz atolyesinde hisseden ve evdeki lambasını da takabilen gençler bizim hedefimiz.
Kısacası, Köy Enstitülerinin, İş İçinde Eğitim modelini kullanarak geleceğin öğrenim ihtiyaçlarını kazandırıyoruz. Taklitten, yabancı kelimelerden ve süsden arındırılmış duru ve net bir okuluz, bu memleketin okuluyuz. Mezunlarımız da ailesinin, ülkemizin imkan ve şartlarını bilen gençler olacak. Kısaca Yaşayan, Yaşayabilen, Ayakları Üzerinde Durabilen, Araştıran insanlar olacak.

Okul öncesi eğitimde okulların farklı uygulamaları benimsediklerini görüyoruz. Siz hangi
yöntemleri uyguluyorsunuz ve neden?
Enstitü Koleji olarak; Köy Enstitüleri’nden aldığımız ilhamla ögrencilere akademik becerilerin yanı sıra sosyal becerilerini de kazandirmayı amaçlıyoruz. Öğrencilerimizin el -göz koordinasyonlarını sağlayarak, yaparak -yaşayarak oğrenmelerini ve hayata dair adımlar atmalarını sağlamayı amaçlıyoruz. Usta - çırak iliskisinde nasıl işi iş ortamında uygulanarak oğretiliyor ise biz de eğitimi yaparak - yaşayarak, dokunarak, hissederek okulda yani eğitimin merkezinde yapmayı hedefliyoruz.

ÇOCUKLAR YAPARAK YAŞAYARAK ÖĞRENECEK
Okul öncesinde sınıf içi ve sınıf dışı etkinliklerin önemi nedir? Uygulamalarınız hakkında
bilgi verebilir misiniz?
Sınıf icinde yapılan etkinlikler; Türkçe-dil, fen-doga, sanat, oyunlar, bilişsel ve duyuşsal etkinliklerdir. Bu etkinlikler ile çocukların; konuşulan dili doğru ve etkili bir şekilde kullanmasını, düşünme yeteneğini geliştirmesini, görsel etkinlikler ile yaratıcılık ve yeteneklerini farketmelerini, oyunlar oynayarak kendilerini tanımalarını ve karşılıklı güven duygusunu yasamalarrını zeka oyunları oynayarak bilişsel ve duyuşsal dürtülerini ortaya çıkarmalarrını, fen ve doğa etkinlikleri ile yaparak ve yaşayarak oğrenmelerini sağlamayı hedefliyoruz.
Okulda yapılan eğitimin ve öğretimin eksik bıraktığı yönleri tamamlamak amacıyla planlanmış akademik, pratik ve hayati değerdeki eğitsel faaliyetler sınıf dışı faaliyetlerdir. Eğitimin amaçlarına uygun olarak, öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda, öğretmenlerin rehberliği altında yapılan planlı ve programlı çalışmalara sınıf dışı etkinlik diyoruz. Gezi, gözlem, sergi ve tiyatro bazı sınıf dışı etkinliklere verebileceğimiz örneklerdendir.

Okul öncesi eğitimin öğrencinin geleceği üzerinde önemli etkileri olduğu vurgulanıyor. Okul
öncesi eğitim alan öğrencilerin gelişimlerinde hangi farklılıklar ortaya çıkıyor? Bu
farklılıkların onların gelecekteki yaşantıları üzerindeki etkileri nelerdir?
Okul öncesi eğitim; çocukları okula hazırlayan, evdeki eğitimi eşgüdümlü devam ettiren, dili geliştirip, sosyal ortamlara hazırlayan programdır. Çocuklarırımız ilkokula başladıklarında temel alışkanlıkları kazanmış, özgüvenleri yerine gelmiş, yetenek ve yaraıcılıklarını farketmiş, kendi ailesinin dışında sosyalleşebilen bireyler olarak yasantılarına devam ederler.

İKİNCİ DİL ALMANCA VE İSPANYOLCA
Okul öncesinde yabancı dil eğitim politikanız hakkında neler söyleyebilirsiniz? Okul
öncesinde yabancı dil eğitiminin ağırlığı ne olmalıdır?
Enstitü Koleji’nde 42 aylıktan itibaren öğrenciler eğitim öğretime başlayabilirler ve alındığı yaştan itibaren de uluslararası dil olarak kabul edilen İngilizce dilini yoğun bir şekilde almaya başlarlar. Okul hayatları devam ettiği sürece eğitim öğretim uygulamalarımızın yarısından fazlasını yabancı dil uygulamalarımız kapsar. Bunun yanı sıra ikinci bir dil olarak öğrencilerimiz Almanca veya İspanyolca dan birini seçerek yine aynı yaştan itibaren eğitim almaya başlarlar.

Okul öncesi eğitim konularında üniversitelerle iş birlikleriniz var mı? Varsa nasıl bir ortak
çalışma yürütüyorsunuz?
Okul öncesi alanında uzmanlığı bulunan akademisyenlerden aldığımız danışmanlıkların yanı sıra bu alanda eğitim gören öğretmen adaylarına da kapılarımız açıktır.

Öğretmenin niteliği okul öncesi eğitimde kaliteyi belirleyen temel öğelerden biri. Öğretmen kadronuzu oluştururken hangi kriterleri gözetiyorsunuz? Okul öncesinde öğretmenler hangi niteliklere sahip olmalı? Öğretmenlerinize hizmet içi eğitimler düzenliyor musunuz?
Evet öğretmenin niteliği vermiş olduğumuz eğitim öğretim kalitesi ile doğru orantılıdır. Bu sebeple alanında lisans ve mümkünse yüksek lisans tamamlamış olmaları ilk önceliklerimizdendir. Onun dışında bu alanda en az 5 yıllık iş tecrübesi ve kişisel özelliklerinin güçlü olması da diğer tercih sebeplerimizdendir.
Çocuğu zihinsel, fiziksel ve duygusal açıdan besleyebilmeli, sosyal ortamla etkilesimini destekleyebilmelidir. Çocukta kalıtımsal olan özellikleri ortaya çıkarabilmeli ve her çocuğun "biricik, tek" olduğunu unutmamalı, bireysel farklılıklarıı, gelişm kişilik özelliklerini, yetenek ve becerilerini göz önünde bulundurmalıdır. Cocuklarımıza örnek olacaklarından Türkçeyi doğru ve etkili bir şekilde kullanmalı, tutarlı, iletişimi kuvvetli ve ikna kabiliyeti yüksek olmalıdır.

Türkiye’de okul öncesi eğitimin gelişimi hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu alanda önerileriniz
nelerdir?
Son yıllardaki gelişme yenilikler biz eğitimcileri de mutlu etmektedir. Milli Eğitim Bakanlığımızında bu alanda yenilikler üzerinde çalışmalar yaptığını da yakından takip ediyoruz.

"Velilere okul öncesi kurum seçerken ilk tavsiyemiz çocuklarını gönderecekleri kurumun ilkokul - ortaokul gibi devamının olmasına bakmalarıdır. Bunların dışında en önemli önerimiz öncelikle gittikleri kurumun yenilikçi eğitim anlayışı ve yönetim kadrosunun tecrübesini gözlemlemeleri olabilir. Bu güveni aldıktan sonra eğitim uygulamaları, okul güvenliği, ulaşım, fiziki yapı, veli profili, bütçeye uygunluk, eğitim materyalleri gibi yanıtlar karşısında karşılaştırmalar yapmak uygun seçimler sağlayacaktır."

KÖY ENSTİTÜSÜ MEZUNLARININ ENSTİTÜ HAKKINDA GÖRÜŞLERİ

Haydar Rençber

Bir güneş doğuyor. Mutluluktan uçuyorum. Okuduğum okulun, Köy Enstitüsü’nün tüm faaliyetlerini içeriyor. Kopan düğmesini bile dikemeyen nesil tarih olacak. Tüm eğitim kurumları bu okulu örnek alacak. Bu okul Türkiye’nin umududur. Ne mutlu bana.

Kemal Koçarslan

Ben Köy Enstitüsü mezunuyum. Adını, içtenlikle Enstitü Koleji koydukları bu çalışmayı gittim yerinde gördüm. Son derece mutlu oldum. Enstitülerin üretici ve eğitici özelliklerini taşıyan böyle bir eğitime dönük çalışma yapılması, Türkiye’nin gerçeklerine çok uygundur. Biliyorm ki; bu başlangıç bütün Türkiye’ye örnek olacaktır. Çocuklarımızın sadece soyut kuru bilgilerin ötesinde yaparak, deneyerek hayata dönük bilgi becerilerini geliştirerek yetişmelidir ki yaşamında başarılı olsun.Bu çalışmanın, ileride ne denli başarı sağlayacağını bu günden keşfetmek zor olmasa gerek. Eğitimci bir ana babanın çocukları olan Sayın Özgür Boza ve sevgili Erdoğan Boza yı candan kutluyorum. Eğitim ve öğretim alanında yurdumuza çok büyük yararlar sağlayacaklarını şimdiden müjdeliyorum. hayırlı olsun diliyorum.

Hanife Toker (Emekli Eğitim Yöneticisi)

Bu kurumların kapatılmış olmasının oluşturduğu boşluğu hep hissetmiş ve çeşitli vesilelerle bunu doldurmaya gayret etmiş bir eğitimci olarak, Aynı kurumlarda birlikte çalıştığım meslektaşım, öğrencim, genç arkadaşım Özgür Boza'nın kurmak üzere olduğu “Enstitü Koleji”ni de büyük bir sevinç ve mutlulukla karşıladığımı özellikle belirtmek isterim.

Köy Enstitülerinin o ilk zamanlardaki heyecan ve ilkelerini temel alarak, günümüz gereklilikleriyle yoğuran ve 2030'lara götürme bilinci içinde hepimizin dört gözle beklediği bu okula ve genç girişimci, eğitimci, idealist okul kurucusuna projenin ilk gününden beri seve seve destek oluyor ve elimden gelen çabaların en fazlasını “gönüllülük” esasına bağlı kalmak şartıyla sunmaya çalışıyorum.

Çünkü biliyorum ki çeşitli vesilelerle sekteye uğramış ve fakat yeniden yeşermek üzere Enstitü Koleji’nin açılışını bekleyen bu sistem, en kısa sürede tekrar tüm eğitim sevdalıları ve talepkârlarıyla buluşarak geleceğimizde söz sahibi olacak önemli kişilerin yetişmesine vesile olacaktır.

Bu oluşumda bulunan ve emek veren herkese, en başta kurucumuz ÖZGÜR BOZA olmak üzere tekrar teşekkür ediyor ve başarılar diliyorum.  

 

 

 

Hanife Toker (Emekli Eğitim Yöneticisi)

Bu kurumların kapatılmış olmasının oluşturduğu boşluğu hep hissetmiş ve çeşitli vesilelerle bunu doldurmaya gayret etmiş bir eğitimci olarak, Aynı kurumlarda birlikte çalıştığım meslektaşım, öğrencim, genç arkadaşım Özgür Boza'nın kurmak üzere olduğu “Enstitü Koleji”ni de büyük bir sevinç ve mutlulukla karşıladığımı özellikle belirtmek isterim.
Köy Enstitülerinin o ilk zamanlardaki heyecan ve ilkelerini temel alarak, günümüz gereklilikleriyle yoğuran ve 2030'lara götürme bilinci içinde hepimizin dört gözle beklediği bu okula ve genç girişimci, eğitimci, idealist okul kurucusuna projenin ilk gününden beri seve seve destek oluyor ve elimden gelen çabaların en fazlasını “gönüllülük” esasına bağlı kalmak şartıyla sunmaya çalışıyorum.
Çünkü biliyorum ki çeşitli vesilelerle sekteye uğramış ve fakat yeniden yeşermek üzere Enstitü Koleji’nin açılışını bekleyen bu sistem, en kısa sürede tekrar tüm eğitim sevdalıları ve talepkârlarıyla buluşarak geleceğimizde söz sahibi olacak önemli kişilerin yetişmesine vesile olacaktır.

Bu oluşumda bulunan ve emek veren herkese, en başta kurucumuz ÖZGÜR BOZA olmak üzere tekrar teşekkür ediyor ve başarılar diliyorum.  

 

> 21. Yüzyılın Köy Enstitüsü’nü hayata geçiriyoruz

Köy Enstitüleri'nin, İş İçinde Eğitim modelini kullanarak geleceğin öğrenim ihtiyaçlarını kazandırmayı hedeflediklerini belirten Enstitü Koleji Kurucusu Özgür Boza, “Taklitten, yabancı kelimelerden ve süsten arındırılmış duru ve net bir okuluz, bu memleketin okuluyuz.” diyor.

ozgur_boza_enstitu_1Enstitü Koleji’nin amaç ve eğitime bakış açısını anlatır mısınız?
Enstitü Koleji yeni keşfedilmiş ya da icat edilmiş bir bakış açısı değildir. Zaten bizim olan ve bu ülkenin içinden gelen bir eğitim anlayışıdır. Bu güne kadar, son 30 yılda eğitimde fark yaratmak adına öyle tutarsız ve temelsiz süslemeler yapıldı ki şu an o eğitimleri verenler de alanlar da içinden çıkamıyor. Harcanan emek ve para sürekli boşa gidiyor. Öğretildiği sanılan kazanımlar gerçek hayatta kullanılamıyor ve en önemlisi çocuklarımız gereksiz bir yükün altında kalıyor.
Bizim amacımız; eğitimi bu gereksiz süs ve taklitlerden arındırmak ve sadeleştirmek. Atatürk’ün söylediği gibi bilgiyi dünyanın neresinde olursa olsun alacağız ancak kendi öz program ve yöntemlerimizle sunacağız. Çocuklarımızı araştırmaya yöneltirken, yaşayarak öğrenmelerine rehber olacağız. Terzi atölyesinde takım elbise diktirmeyeceğiz, matematik öğretmeninin gömlek düğmesi dikerek anlattığı bir kazanımda hem düğmesini de dikebilen matematik dehaları amaçlıyoruz. Açıları, marangoz atolyesinde hisseden ve evdeki lambasını da takabilen gençler bizim hedefimiz.
Kısacası, Köy Enstitülerinin, İş İçinde Eğitim modelini kullanarak geleceğin öğrenim ihtiyaçlarını kazandırıyoruz. Taklitten, yabancı kelimelerden ve süsden arındırılmış duru ve net bir okuluz, bu memleketin okuluyuz. Mezunlarımız da ailesinin, ülkemizin imkan ve şartlarını bilen gençler olacak. Kısaca Yaşayan, Yaşayabilen, Ayakları Üzerinde Durabilen, Araştıran insanlar olacak.

Okul öncesi eğitimde okulların farklı uygulamaları benimsediklerini görüyoruz. Siz hangi
yöntemleri uyguluyorsunuz ve neden?
Enstitü Koleji olarak; Köy Enstitüleri’nden aldığımız ilhamla ögrencilere akademik becerilerin yanı sıra sosyal becerilerini de kazandirmayı amaçlıyoruz. Öğrencilerimizin el -göz koordinasyonlarını sağlayarak, yaparak -yaşayarak oğrenmelerini ve hayata dair adımlar atmalarını sağlamayı amaçlıyoruz. Usta - çırak iliskisinde nasıl işi iş ortamında uygulanarak oğretiliyor ise biz de eğitimi yaparak - yaşayarak, dokunarak, hissederek okulda yani eğitimin merkezinde yapmayı hedefliyoruz.

ÇOCUKLAR YAPARAK YAŞAYARAK ÖĞRENECEK
Okul öncesinde sınıf içi ve sınıf dışı etkinliklerin önemi nedir? Uygulamalarınız hakkında
bilgi verebilir misiniz?
Sınıf icinde yapılan etkinlikler; Türkçe-dil, fen-doga, sanat, oyunlar, bilişsel ve duyuşsal etkinliklerdir. Bu etkinlikler ile çocukların; konuşulan dili doğru ve etkili bir şekilde kullanmasını, düşünme yeteneğini geliştirmesini, görsel etkinlikler ile yaratıcılık ve yeteneklerini farketmelerini, oyunlar oynayarak kendilerini tanımalarını ve karşılıklı güven duygusunu yasamalarrını zeka oyunları oynayarak bilişsel ve duyuşsal dürtülerini ortaya çıkarmalarrını, fen ve doğa etkinlikleri ile yaparak ve yaşayarak oğrenmelerini sağlamayı hedefliyoruz.
Okulda yapılan eğitimin ve öğretimin eksik bıraktığı yönleri tamamlamak amacıyla planlanmış akademik, pratik ve hayati değerdeki eğitsel faaliyetler sınıf dışı faaliyetlerdir. Eğitimin amaçlarına uygun olarak, öğrencilerin ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda, öğretmenlerin rehberliği altında yapılan planlı ve programlı çalışmalara sınıf dışı etkinlik diyoruz. Gezi, gözlem, sergi ve tiyatro bazı sınıf dışı etkinliklere verebileceğimiz örneklerdendir.

Okul öncesi eğitimin öğrencinin geleceği üzerinde önemli etkileri olduğu vurgulanıyor. Okul
öncesi eğitim alan öğrencilerin gelişimlerinde hangi farklılıklar ortaya çıkıyor? Bu
farklılıkların onların gelecekteki yaşantıları üzerindeki etkileri nelerdir?
Okul öncesi eğitim; çocukları okula hazırlayan, evdeki eğitimi eşgüdümlü devam ettiren, dili geliştirip, sosyal ortamlara hazırlayan programdır. Çocuklarırımız ilkokula başladıklarında temel alışkanlıkları kazanmış, özgüvenleri yerine gelmiş, yetenek ve yaraıcılıklarını farketmiş, kendi ailesinin dışında sosyalleşebilen bireyler olarak yasantılarına devam ederler.

İKİNCİ DİL ALMANCA VE İSPANYOLCA
Okul öncesinde yabancı dil eğitim politikanız hakkında neler söyleyebilirsiniz? Okul
öncesinde yabancı dil eğitiminin ağırlığı ne olmalıdır?
Enstitü Koleji’nde 42 aylıktan itibaren öğrenciler eğitim öğretime başlayabilirler ve alındığı yaştan itibaren de uluslararası dil olarak kabul edilen İngilizce dilini yoğun bir şekilde almaya başlarlar. Okul hayatları devam ettiği sürece eğitim öğretim uygulamalarımızın yarısından fazlasını yabancı dil uygulamalarımız kapsar. Bunun yanı sıra ikinci bir dil olarak öğrencilerimiz Almanca veya İspanyolca dan birini seçerek yine aynı yaştan itibaren eğitim almaya başlarlar.

Okul öncesi eğitim konularında üniversitelerle iş birlikleriniz var mı? Varsa nasıl bir ortak
çalışma yürütüyorsunuz?
Okul öncesi alanında uzmanlığı bulunan akademisyenlerden aldığımız danışmanlıkların yanı sıra bu alanda eğitim gören öğretmen adaylarına da kapılarımız açıktır.

Öğretmenin niteliği okul öncesi eğitimde kaliteyi belirleyen temel öğelerden biri. Öğretmen kadronuzu oluştururken hangi kriterleri gözetiyorsunuz? Okul öncesinde öğretmenler hangi niteliklere sahip olmalı? Öğretmenlerinize hizmet içi eğitimler düzenliyor musunuz?
Evet öğretmenin niteliği vermiş olduğumuz eğitim öğretim kalitesi ile doğru orantılıdır. Bu sebeple alanında lisans ve mümkünse yüksek lisans tamamlamış olmaları ilk önceliklerimizdendir. Onun dışında bu alanda en az 5 yıllık iş tecrübesi ve kişisel özelliklerinin güçlü olması da diğer tercih sebeplerimizdendir.
Çocuğu zihinsel, fiziksel ve duygusal açıdan besleyebilmeli, sosyal ortamla etkilesimini destekleyebilmelidir. Çocukta kalıtımsal olan özellikleri ortaya çıkarabilmeli ve her çocuğun "biricik, tek" olduğunu unutmamalı, bireysel farklılıklarıı, gelişm kişilik özelliklerini, yetenek ve becerilerini göz önünde bulundurmalıdır. Cocuklarımıza örnek olacaklarından Türkçeyi doğru ve etkili bir şekilde kullanmalı, tutarlı, iletişimi kuvvetli ve ikna kabiliyeti yüksek olmalıdır.

Türkiye’de okul öncesi eğitimin gelişimi hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu alanda önerileriniz
nelerdir?
Son yıllardaki gelişme yenilikler biz eğitimcileri de mutlu etmektedir. Milli Eğitim Bakanlığımızında bu alanda yenilikler üzerinde çalışmalar yaptığını da yakından takip ediyoruz.

"Velilere okul öncesi kurum seçerken ilk tavsiyemiz çocuklarını gönderecekleri kurumun ilkokul - ortaokul gibi devamının olmasına bakmalarıdır. Bunların dışında en önemli önerimiz öncelikle gittikleri kurumun yenilikçi eğitim anlayışı ve yönetim kadrosunun tecrübesini gözlemlemeleri olabilir. Bu güveni aldıktan sonra eğitim uygulamaları, okul güvenliği, ulaşım, fiziki yapı, veli profili, bütçeye uygunluk, eğitim materyalleri gibi yanıtlar karşısında karşılaştırmalar yapmak uygun seçimler sağlayacaktır."

KÖY ENSTİTÜSÜ MEZUNLARININ ENSTİTÜ HAKKINDA GÖRÜŞLERİ

Haydar Rençber

Bir güneş doğuyor. Mutluluktan uçuyorum. Okuduğum okulun, Köy Enstitüsü’nün tüm faaliyetlerini içeriyor. Kopan düğmesini bile dikemeyen nesil tarih olacak. Tüm eğitim kurumları bu okulu örnek alacak. Bu okul Türkiye’nin umududur. Ne mutlu bana.

Kemal Koçarslan

Ben Köy Enstitüsü mezunuyum. Adını, içtenlikle Enstitü Koleji koydukları bu çalışmayı gittim yerinde gördüm. Son derece mutlu oldum. Enstitülerin üretici ve eğitici özelliklerini taşıyan böyle bir eğitime dönük çalışma yapılması, Türkiye’nin gerçeklerine çok uygundur. Biliyorm ki; bu başlangıç bütün Türkiye’ye örnek olacaktır. Çocuklarımızın sadece soyut kuru bilgilerin ötesinde yaparak, deneyerek hayata dönük bilgi becerilerini geliştirerek yetişmelidir ki yaşamında başarılı olsun.Bu çalışmanın, ileride ne denli başarı sağlayacağını bu günden keşfetmek zor olmasa gerek. Eğitimci bir ana babanın çocukları olan Sayın Özgür Boza ve sevgili Erdoğan Boza yı candan kutluyorum. Eğitim ve öğretim alanında yurdumuza çok büyük yararlar sağlayacaklarını şimdiden müjdeliyorum. hayırlı olsun diliyorum.

Hanife Toker (Emekli Eğitim Yöneticisi)

Bu kurumların kapatılmış olmasının oluşturduğu boşluğu hep hissetmiş ve çeşitli vesilelerle bunu doldurmaya gayret etmiş bir eğitimci olarak, Aynı kurumlarda birlikte çalıştığım meslektaşım, öğrencim, genç arkadaşım Özgür Boza'nın kurmak üzere olduğu “Enstitü Koleji”ni de büyük bir sevinç ve mutlulukla karşıladığımı özellikle belirtmek isterim.

Köy Enstitülerinin o ilk zamanlardaki heyecan ve ilkelerini temel alarak, günümüz gereklilikleriyle yoğuran ve 2030'lara götürme bilinci içinde hepimizin dört gözle beklediği bu okula ve genç girişimci, eğitimci, idealist okul kurucusuna projenin ilk gününden beri seve seve destek oluyor ve elimden gelen çabaların en fazlasını “gönüllülük” esasına bağlı kalmak şartıyla sunmaya çalışıyorum.

Çünkü biliyorum ki çeşitli vesilelerle sekteye uğramış ve fakat yeniden yeşermek üzere Enstitü Koleji’nin açılışını bekleyen bu sistem, en kısa sürede tekrar tüm eğitim sevdalıları ve talepkârlarıyla buluşarak geleceğimizde söz sahibi olacak önemli kişilerin yetişmesine vesile olacaktır.

Bu oluşumda bulunan ve emek veren herkese, en başta kurucumuz ÖZGÜR BOZA olmak üzere tekrar teşekkür ediyor ve başarılar diliyorum.  

 

 

 

Hanife Toker (Emekli Eğitim Yöneticisi)

Bu kurumların kapatılmış olmasının oluşturduğu boşluğu hep hissetmiş ve çeşitli vesilelerle bunu doldurmaya gayret etmiş bir eğitimci olarak, Aynı kurumlarda birlikte çalıştığım meslektaşım, öğrencim, genç arkadaşım Özgür Boza'nın kurmak üzere olduğu “Enstitü Koleji”ni de büyük bir sevinç ve mutlulukla karşıladığımı özellikle belirtmek isterim.
Köy Enstitülerinin o ilk zamanlardaki heyecan ve ilkelerini temel alarak, günümüz gereklilikleriyle yoğuran ve 2030'lara götürme bilinci içinde hepimizin dört gözle beklediği bu okula ve genç girişimci, eğitimci, idealist okul kurucusuna projenin ilk gününden beri seve seve destek oluyor ve elimden gelen çabaların en fazlasını “gönüllülük” esasına bağlı kalmak şartıyla sunmaya çalışıyorum.
Çünkü biliyorum ki çeşitli vesilelerle sekteye uğramış ve fakat yeniden yeşermek üzere Enstitü Koleji’nin açılışını bekleyen bu sistem, en kısa sürede tekrar tüm eğitim sevdalıları ve talepkârlarıyla buluşarak geleceğimizde söz sahibi olacak önemli kişilerin yetişmesine vesile olacaktır.

Bu oluşumda bulunan ve emek veren herkese, en başta kurucumuz ÖZGÜR BOZA olmak üzere tekrar teşekkür ediyor ve başarılar diliyorum.  

 

Son Güncelleme: Çarşamba, 23 May 2018 18:16

Gösterim: 2185

Çizgi Koleji ‘İnovasyon Ekibi’ tarafından 4 ayda yapımı tamamlanan Çizgi Koleji ‘STEM Otobüsü’, ‘Kodlama, STEM, Robotik Uygulamalar, 3D Tasarım ve Artırılmış Gerçeklik’ gibi uygulamalara erişim imkânı bulamayan 5 bin köy okulu öğrencisine, ilgili eğitimleri vermek üzere Silivri’den yola çıktı.

cizgi_stem_otobusÇizgi Koleji Kurucusu Ulaş Velioğlu: “Gezici STEM Otobüsü projesini şimdilik İstanbul ve Marmara bölgesinde başlatacağız. Ancak projenin ülke genelinde yaygınlaşabilmesi için bu tip bilim uygulamalarının sadece imkânı olan çocuklara değil tüm çocuklarımıza sunulması gerekliliğine inanıyor ve eğitime gerçek anlamda gönül vermiş değerli işbirlikçiler ile projeyi daha ileriye taşıyıp yolumuza devam etmeyi hedefliyoruz."

Çizgi Koleji ‘STEM Otobüsü’, ilk durağı Silivri Sayalar Köyü İlkokulu’nda düzenlenen açılış töreni ile kapılarını köy okulu öğrencilerine açtı. Çizgi Koleji öğretmenlerinin gözetiminde eğitim alacak öğrencilerin, zihinsel gelişimlerinin yanı sıra yaratıcı fikirlerinin de ürüne dönüştürülmesi hedefleniyor.
ulas_velioglu_gorselGEZİCİ STEM OTOBÜSÜ ŞİMDİLİK İSTANBUL VE MARMARA’DA
Silivri İlçe Kaymakamı Ali Partal, Garnizon Komutanı Mustafa Yoldaş, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, Silivri Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Gümüş, Rumeli Üniversitesi Rektörü Salih Aynural, İlçe Emniyet Müdürü Taner Ertürk, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Kemal Şamlıoğlu, Silivri İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Ay gibi isimlerin hazır bulunduğu açılış töreninde konuşan Çizgi koleji Kurucusu Ulaş Velioğlu, temelinde yaparak ve yaşayarak öğrenme prensibini taşıyan STEM Eğitimini, yapımını 4 ayda tamamladıkları “STEM Otobüsü” aracılığı ile bu eğitimi alma imkânı olmayan köy okulu öğrencilerinin ayaklarına götürmeyi hedeflediklerini söyledi. Şimdilik İstanbul ve Marmara bölgesinde başlattıkları projenin ülke genelinde yaygınlaşabilmesi için eğitim gönüllüsü iş adamları ve eğitim kurumları yöneticilerini projeye destek olma çağrısında bulunan Velioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “8. Kampüsümüzü Avcılar’da açmaya hazırlandığımız bu günlerde, yenilikçi eğitim yaklaşımımızı Türkiye’de örneği olmayan projelerle farklı mecralara taşıyoruz. Başta son dönemin en popüler eğitim yaklaşımı olan STEM Eğitimi olmak üzere birçok yeni ve henüz uygulanmamış projeleri kurumlarımızda hayata geçirdiğimiz Science (Bilim), Technology (Teknoloji), Engineering (Mühendislik), Mathematics (Matematik) kelimelerinin baş harflerinden oluşan, temelinde yaparak ve yaşayarak öğrenme prensibini taşıyan STEM Eğitimini şimdi de bu eğitimi alma imkânı olmayan 5 bin çocuğumuzun ayağına götürmeyi hedefliyoruz. Otobüsümüzde tüm çocuklar, konuşlandırılan bilim setleri ve proje uygulamaları ile aktiviteler yapabilecek. İmkânsızlıkları yokluk değil sadece biraz zorlanma olarak gördüğümüz bu süreçte, bu projeyi şimdilik İstanbul ve Marmara bölgesinde başlatacağız. Ancak projenin ülke genelinde yaygınlaşabilmesi için bu tip bilim uygulamalarının sadece imkânı olan çocuklara değil tüm çocuklarımıza sunulması gerekliliğine inanıyor ve eğitime gerçek anlamda gönül vermiş değerli işbirlikçiler ile projeyi daha ileriye taşıyıp yolumuza devam etmeyi hedefliyoruz.”

> Çizgi Koleji'nin Gezici STEM Otobüsü, köy okulu öğrencileri ile buluştu

Çizgi Koleji ‘İnovasyon Ekibi’ tarafından 4 ayda yapımı tamamlanan Çizgi Koleji ‘STEM Otobüsü’, ‘Kodlama, STEM, Robotik Uygulamalar, 3D Tasarım ve Artırılmış Gerçeklik’ gibi uygulamalara erişim imkânı bulamayan 5 bin köy okulu öğrencisine, ilgili eğitimleri vermek üzere Silivri’den yola çıktı.

cizgi_stem_otobusÇizgi Koleji Kurucusu Ulaş Velioğlu: “Gezici STEM Otobüsü projesini şimdilik İstanbul ve Marmara bölgesinde başlatacağız. Ancak projenin ülke genelinde yaygınlaşabilmesi için bu tip bilim uygulamalarının sadece imkânı olan çocuklara değil tüm çocuklarımıza sunulması gerekliliğine inanıyor ve eğitime gerçek anlamda gönül vermiş değerli işbirlikçiler ile projeyi daha ileriye taşıyıp yolumuza devam etmeyi hedefliyoruz."

Çizgi Koleji ‘STEM Otobüsü’, ilk durağı Silivri Sayalar Köyü İlkokulu’nda düzenlenen açılış töreni ile kapılarını köy okulu öğrencilerine açtı. Çizgi Koleji öğretmenlerinin gözetiminde eğitim alacak öğrencilerin, zihinsel gelişimlerinin yanı sıra yaratıcı fikirlerinin de ürüne dönüştürülmesi hedefleniyor.
ulas_velioglu_gorselGEZİCİ STEM OTOBÜSÜ ŞİMDİLİK İSTANBUL VE MARMARA’DA
Silivri İlçe Kaymakamı Ali Partal, Garnizon Komutanı Mustafa Yoldaş, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, Silivri Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Gümüş, Rumeli Üniversitesi Rektörü Salih Aynural, İlçe Emniyet Müdürü Taner Ertürk, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Kemal Şamlıoğlu, Silivri İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Ay gibi isimlerin hazır bulunduğu açılış töreninde konuşan Çizgi koleji Kurucusu Ulaş Velioğlu, temelinde yaparak ve yaşayarak öğrenme prensibini taşıyan STEM Eğitimini, yapımını 4 ayda tamamladıkları “STEM Otobüsü” aracılığı ile bu eğitimi alma imkânı olmayan köy okulu öğrencilerinin ayaklarına götürmeyi hedeflediklerini söyledi. Şimdilik İstanbul ve Marmara bölgesinde başlattıkları projenin ülke genelinde yaygınlaşabilmesi için eğitim gönüllüsü iş adamları ve eğitim kurumları yöneticilerini projeye destek olma çağrısında bulunan Velioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “8. Kampüsümüzü Avcılar’da açmaya hazırlandığımız bu günlerde, yenilikçi eğitim yaklaşımımızı Türkiye’de örneği olmayan projelerle farklı mecralara taşıyoruz. Başta son dönemin en popüler eğitim yaklaşımı olan STEM Eğitimi olmak üzere birçok yeni ve henüz uygulanmamış projeleri kurumlarımızda hayata geçirdiğimiz Science (Bilim), Technology (Teknoloji), Engineering (Mühendislik), Mathematics (Matematik) kelimelerinin baş harflerinden oluşan, temelinde yaparak ve yaşayarak öğrenme prensibini taşıyan STEM Eğitimini şimdi de bu eğitimi alma imkânı olmayan 5 bin çocuğumuzun ayağına götürmeyi hedefliyoruz. Otobüsümüzde tüm çocuklar, konuşlandırılan bilim setleri ve proje uygulamaları ile aktiviteler yapabilecek. İmkânsızlıkları yokluk değil sadece biraz zorlanma olarak gördüğümüz bu süreçte, bu projeyi şimdilik İstanbul ve Marmara bölgesinde başlatacağız. Ancak projenin ülke genelinde yaygınlaşabilmesi için bu tip bilim uygulamalarının sadece imkânı olan çocuklara değil tüm çocuklarımıza sunulması gerekliliğine inanıyor ve eğitime gerçek anlamda gönül vermiş değerli işbirlikçiler ile projeyi daha ileriye taşıyıp yolumuza devam etmeyi hedefliyoruz.”

Son Güncelleme: Pazartesi, 09 Nisan 2018 13:55

Gösterim: 1305

Avrupa Sınav Koleji Lise Tiyatro Topluluğu, 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü'nde down sendromlu dostları için Haldun Taner'in ölümsüz eseri Keşanlı Ali Destanı'nı sahnelediler.

avrupa_sinav_downHazırlıkları yedi ay süren oyunun prömiyer gecesi Avrupa Sınav Koleji bünyesindeki Prof. Dr. Adil Çağlar Konferans Salonu'nda gerçekleşti. Oyuna özel olarak davet edilen Tomurcuk Vakfı üyeleri ve velilerin yoğun katılımıyla birlikte, gece tam bir şölene dönüştü. Oyun başlamadan hemen önce, Avrupa Sınav Koleji öğrencilerinin down sendromlu bireylerin çalıştığı Tebessüm Kahvesi ziyaretindeki görüntülerinden oluşan klibin gösterimi yapıldı. Büyük alkışlar eşliğinde başlayan oyunun, sonuna gelindiğinde de anlamlı görüntüler devam etti. Oyunun sonunda selam vermek için sahneye gelirken, Tomurcuk Vakfı'ndan oyunu izlemek için gelen dostlarını da sahneye getiren öğrencilerin bu anlamlı hareketi karşısında katılımcılar duygu dolu anlar yaşadılar.

> Avrupa Sınav Koleji Öğrencileri Down Sendromlu Dostları İçin Sahne Aldı

Avrupa Sınav Koleji Lise Tiyatro Topluluğu, 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü'nde down sendromlu dostları için Haldun Taner'in ölümsüz eseri Keşanlı Ali Destanı'nı sahnelediler.

avrupa_sinav_downHazırlıkları yedi ay süren oyunun prömiyer gecesi Avrupa Sınav Koleji bünyesindeki Prof. Dr. Adil Çağlar Konferans Salonu'nda gerçekleşti. Oyuna özel olarak davet edilen Tomurcuk Vakfı üyeleri ve velilerin yoğun katılımıyla birlikte, gece tam bir şölene dönüştü. Oyun başlamadan hemen önce, Avrupa Sınav Koleji öğrencilerinin down sendromlu bireylerin çalıştığı Tebessüm Kahvesi ziyaretindeki görüntülerinden oluşan klibin gösterimi yapıldı. Büyük alkışlar eşliğinde başlayan oyunun, sonuna gelindiğinde de anlamlı görüntüler devam etti. Oyunun sonunda selam vermek için sahneye gelirken, Tomurcuk Vakfı'ndan oyunu izlemek için gelen dostlarını da sahneye getiren öğrencilerin bu anlamlı hareketi karşısında katılımcılar duygu dolu anlar yaşadılar.

Son Güncelleme: Çarşamba, 02 May 2018 12:43

Gösterim: 1021

Eğitim sektöründe birçok alanda görev alan Ebru Arpacı, bugün giderek büyüyen ve Türkiye’ye açılan VEGA Okulları’nın Genel Müdürü olarak eğitim alanında hizmet vermeye devam ediyor. Son yıllarda eğitim sektörünün hızlı bir büyüme içinde olduğunu, nitelikli eğitimciye ve yöneticiye daha çok ihtiyaç duyulduğunu belirten Arpacı ile bir kadın yönetici olarak kariyer yolculuğunu, kadınların eğitim dünyası ve toplumdaki konumunu konuştuk.

ebru_arpaci_vegaTürkiye’de kadınların iş dünyasında giderek daha fazla yer aldığını görüyoruz. Genelde iş dünyasında özelde ise eğitim sektöründe kadının konumu ve geldiği nokta hakkında düşüncülerinizi öğrenebilir miyiz?
Türkiye gelişen bir ekonomiye sahiptir. Bu bağlamda kadınların çalışma hayatına katılması, aktif rol almaları ve girişimcilik güçleri çok önemlidir. Kadın girişimcilerin özellikleri, dinamik olmaları, bağımsızlık, özgüven, rekabetçi ve amaç ve çözüm yönelimli olmalarıdır. Kadınların bu itici gücünü Türkiye iyi kullanmalıdır. Buna yönelik çalışmalar da yapılmaktadır.
Eğitimli kadın nüfusumuz arttıkça, kadının iş dünyasındaki yeri de her geçen gün artmakta ve farklılık göstermektedir. Eğitim sektöründe de kadın çalışan sayısı fazla olmakla birlikte kadın yönetici sayısı erkeklere oranla daha azdır. Hele Genel Müdür, Kurucu, Kurucu temsilcisi boyutunda bu daha aza inmektedir.
Kadın yönetici sayımızı arttırmalı, nitelik ve donanım anlamında da desteklemeliyiz.
Son yıllarda eğitim sektörü hızlı bir büyüme içinde, nitelikli eğitimciye ve yöneticiye çok fazla ihtiyacımız var. Sektördeki büyümeyle paralel nitelikli insan gücüne ihtiyacımız artıyor. Bu ihtiyacın giderilmesinde kadınlarımız aktif rol almalıdır.

FARKLI OLACAKSAM EĞİTİMDE OLMALIYDIM
Eğitim sektöründeki yolculuğunuz nasıl başladı?
Çok küçük yaşlardan itibaren eğitimle ilgili bir iş yapacağımı biliyordum. Kendimi de bir anlamda buna hazırlıyordum. Üniversite hayatım boyunca birçok alanda stajlar yaptım. Kendimi tanımaya çalıştım. Bu süreçte en yaratıcı olduğum, en çok ürettiğim, fikir ortaya koyabildiğim ve mutlu olduğum alanın eğitim olduğunu fark ettim. Birilerinden farklı bir şeyler ortaya koyacaksam ve farklı olacaksam eğitimde olmalıydım. Onun içinde de üniversite okurken anaokulu, ilkokul, ortaokulda yaratıcılık derslerine giriyor, bilimsel araştırma teknikleri öğretiyordum. Özel okullarla tanışmam böyle olmuştu. Sonrasında akademisyenlik hayal ederken kendimi en mutlu olduğum yer olan okul ortamında buldum.

REKABET KALİTEYİ GETİRİR
Genelde eğitim sektörünün kadınlar için en iyi çalışma ortamı olduğu yönünde bir inanış olduğunu söyleyebiliriz. Ancak eğitim dünyasında da rekabet giderek daha ağır bir hale dönüşüyor. Bu rekabet ortamı kadınları ve çalışma koşullarını nasıl etkiliyor?
Kadın iyi eğitim almışsa ve tam donanımlıysa her alanda başarılı olur. Çünkü biz kadınlar yapı olarak güçlü olmayı, rekabeti ve risk almayı severiz. Yaratıcıyız. O yüzden “eğitim kadınlar için en iyi çalışma ortamıdır”dan ziyade iyi eğitimli kadınlar eğitim sektöründe de çok başarılılar diyebiliriz.
Eğitim sektöründe rekabet fazla evet ama rekabet ediyor olmak kaliteyi de getirebilir. Daha fazla çalışmak ve üretiyor olmayı getirir. Çalışma koşullarını olumsuz değil olumlu olarak etkiler. Fazla okul açılıyor olması insan kaynağını değerli hale getirmiştir. Okullar iyi öğretmenleri kadrolarına almak için yarışmakta, var olan öğretmenlerin gelişimlerine katkı sağlamaktadır.

HAYATIMDAKİ İKİ ÖNEMLİ KADIN MODEL: BENAZİR BUTTO VE NUTAY SUNGUR
Sizin hayatınızı etkileyen ve örnek aldığınız kadınlar oldu mu? Hangi açılardan kendinize örnek aldınız?
Tabii ki var. Mesela Benazir Butto Müslüman bir devletin ilk kadın başbakanı. Sürgün edilen, ev hapsine maruz kalan ve suikast sonucu hayatını kaybeden bir kadın. Mücadele etmekten hiç vazgeçmedi. Yoksulların ve kadın haklarının korunması konusunda hep mücadele etti.
Güçlü kadınların mücadeleci ruhları ve inandığı yoldan gitmeleri beni çok etkiliyor. Bazı şeylere kolay sahip olmuyoruz. Her başarının arkasında ciddi çaba ve emek var.
Güçlü kadınların mücadele taraflarını ve var olma çabalarını örnek aldım hep. Ayrıca üniversiteden hocam Prof. Dr. Nuray Sungur benim kariyer hedefimi belirlemede ve dünyaya bakışımda en önemli kişilerdendir. Farklılığa odaklanmayı ondan öğrendim ve sıradan olmamayı.

ebru_arpaci_vega_2SORGULAMA ODAKLI EĞİTİMİ YETENEKLE BİRLEŞTİRİYORUZ.
Teknolojideki gelişmeler, dijital dönüşüm, eğitimi ve öğrenme ortamlarını ve öğrencileri değiştiriyor. Eğitim kurumunun tepe yöneticisi olarak bu değişim sizi nasıl etkiliyor? Bu değişim sürecini nasıl yönetiyorsunuz?
Teknolojide çok hızlı bir gelişim var. Bu süreçten koparak eğitimin on beş yirmi yıl sonrasını hayal edemezsiniz, planlayamazsınız. O yüzden tüm teknolojik gelişimi takip etmek gerekir. Fakat çok fazla teknoloji odaklı olup, eğitimin sorgulama, eleştirme, doğaya saygı, toplumsal hizmet tarafını boş bırakmamalıyız.
Bizler okullarımızda çocuklarımıza geleceğin onlardan beklediği teknolojik alt yapıyı vererek okullarımızı buna göre düzenliyoruz. Fakat sorgulama odaklı eğitimi yeteneklerin keşfiyle birleştiriyoruz. Bilgi sıralama yerine bilgiye ulaşmayı, beceri, tutum ve değerleri öğrencilerimize veriyoruz.

Eğitim yaşamınız nasıl geçti? Hangi okullardan mezun oldunuz? Geleceğinizi çizen bölümü isteyerek mi kazandınız?
Çok başarılı dopdolu bir eğitim hayatım oldu. Seçtiğim bölümde isteyerek okudum. Birçok sosyal sorumluluk projesinde çalıştım. Stajlar yaptım. Hep bir hedefim oldu. İstanbul Üniversitesi Eğitim Bilimleri Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü mezunuyum. Eğitim Yönetimi alanında yüksek lisans yaptım. Birçok sertifika programına dahil oldum.
Okulumda gerçekten çok iyi bir eğitim aldım. Ne yapmak istediğimi biliyordum ve yönetim dersleri daha çok ilgimi çekiyordu. Kendimi bu alana bir anlamda hazırlıyordum. Üniversiten hocam Prof. Dr. İrfan Erdoğan da beni bu anlamda çok desteklemiştir.

GLOBEL EĞİTİMİN ÖNEMLİ BİR PARÇASI OLACAĞIZ
Vega Okulları’nın Genel Müdürü olarak sektörde nasıl bir fark yaratmaya çalışıyorsunuz? Önümüzdeki süreçte kişi ve kurum olarak hedefleriniz nelerdir?
Fark yaratmak fark yaratacak bir eğitimle mümkün olduğunu hep söylüyoruz. Eğitime bütünsel bakıp öğrencilerimizin her alanda desteklenmesi, akademik olarak güçlü, değerleriyle bir bütün, tutum ve becerileriyle toplumsal fark yaratacak noktaya gelmeyi hedefliyoruz.
Fark yaratacak alanlarımızdan en önemlisi Yetenek Akademisi çalışmalarımız. Her çocuğun yetenek alanını belirliyoruz ki bunu 360 derece değerlendirme ile yapıyoruz. Sonrasında çocuklarımıza yetenek alanlarına göre düzenlediğimiz eğitim programlarına alıyoruz. Bu çalışmaları daha da geliştirerek devam ettireceğiz.
Kurum olarak hedefimiz global eğitim alanının en önemli parçalarından biri olmaktır. Bunu gerçekleştirmek içinde uluslararası birçok çalışma yapıyoruz. Sosyal sorumluluk projeleri üstleniyoruz.

EBRU ARPACI’DAN GELECEĞİN ÖĞRETMENLERİNE…

• Geleceğe yön veren bir alanda olduğunuz ve ve geleceği inşa edecek gençleri yetiştirmek için eğitim aldığınızı hiç unutmayın.
• Hedefleriniz olsun ve bunları gerçekleştirmek için de çok çalışın.
• Hayal kurmaktan vazgeçmeyin.
• Dünyayı iyi analiz edin.
• Eğitim modellerini karşılaştırmalı olarak değerlendirin
• Çok ama çok çalışıp farklı alanları görmek için staj programlarına katılın.
• Farklı disiplinler hayata dinamik kattığını aklınızdan çıkarmayın.
• Eğitim dışındaki birçok alanda ek eğitimler alarak kendinizi sürekli geliştirin.

ÇALIŞTIĞINIZ KURUMLARI SEÇERKEN NELERE DİKKAT ETTİNİZ?
Çalıştığım kurumları seçerken, sektöre, eğitime nasıl baktıkları ve neyi hedefledikleri benim için çok önemliydi. İnsan kaynağına ne kadar değer veriyorlardı. Fark yaratılabilecek miydi? Üretmeme izin verecekler miydi? Beni dinlerler miydi? Ya da bunu böyle kabul et ve iş çıkarmamı diyeceklerdi. Gelişimimi destekleyecekler miydi? Bunlara çok dikkat ettim.

> Ebru Arpacı: İyi eğitimli kadın her alanda başarılı olur

Eğitim sektöründe birçok alanda görev alan Ebru Arpacı, bugün giderek büyüyen ve Türkiye’ye açılan VEGA Okulları’nın Genel Müdürü olarak eğitim alanında hizmet vermeye devam ediyor. Son yıllarda eğitim sektörünün hızlı bir büyüme içinde olduğunu, nitelikli eğitimciye ve yöneticiye daha çok ihtiyaç duyulduğunu belirten Arpacı ile bir kadın yönetici olarak kariyer yolculuğunu, kadınların eğitim dünyası ve toplumdaki konumunu konuştuk.

ebru_arpaci_vegaTürkiye’de kadınların iş dünyasında giderek daha fazla yer aldığını görüyoruz. Genelde iş dünyasında özelde ise eğitim sektöründe kadının konumu ve geldiği nokta hakkında düşüncülerinizi öğrenebilir miyiz?
Türkiye gelişen bir ekonomiye sahiptir. Bu bağlamda kadınların çalışma hayatına katılması, aktif rol almaları ve girişimcilik güçleri çok önemlidir. Kadın girişimcilerin özellikleri, dinamik olmaları, bağımsızlık, özgüven, rekabetçi ve amaç ve çözüm yönelimli olmalarıdır. Kadınların bu itici gücünü Türkiye iyi kullanmalıdır. Buna yönelik çalışmalar da yapılmaktadır.
Eğitimli kadın nüfusumuz arttıkça, kadının iş dünyasındaki yeri de her geçen gün artmakta ve farklılık göstermektedir. Eğitim sektöründe de kadın çalışan sayısı fazla olmakla birlikte kadın yönetici sayısı erkeklere oranla daha azdır. Hele Genel Müdür, Kurucu, Kurucu temsilcisi boyutunda bu daha aza inmektedir.
Kadın yönetici sayımızı arttırmalı, nitelik ve donanım anlamında da desteklemeliyiz.
Son yıllarda eğitim sektörü hızlı bir büyüme içinde, nitelikli eğitimciye ve yöneticiye çok fazla ihtiyacımız var. Sektördeki büyümeyle paralel nitelikli insan gücüne ihtiyacımız artıyor. Bu ihtiyacın giderilmesinde kadınlarımız aktif rol almalıdır.

FARKLI OLACAKSAM EĞİTİMDE OLMALIYDIM
Eğitim sektöründeki yolculuğunuz nasıl başladı?
Çok küçük yaşlardan itibaren eğitimle ilgili bir iş yapacağımı biliyordum. Kendimi de bir anlamda buna hazırlıyordum. Üniversite hayatım boyunca birçok alanda stajlar yaptım. Kendimi tanımaya çalıştım. Bu süreçte en yaratıcı olduğum, en çok ürettiğim, fikir ortaya koyabildiğim ve mutlu olduğum alanın eğitim olduğunu fark ettim. Birilerinden farklı bir şeyler ortaya koyacaksam ve farklı olacaksam eğitimde olmalıydım. Onun içinde de üniversite okurken anaokulu, ilkokul, ortaokulda yaratıcılık derslerine giriyor, bilimsel araştırma teknikleri öğretiyordum. Özel okullarla tanışmam böyle olmuştu. Sonrasında akademisyenlik hayal ederken kendimi en mutlu olduğum yer olan okul ortamında buldum.

REKABET KALİTEYİ GETİRİR
Genelde eğitim sektörünün kadınlar için en iyi çalışma ortamı olduğu yönünde bir inanış olduğunu söyleyebiliriz. Ancak eğitim dünyasında da rekabet giderek daha ağır bir hale dönüşüyor. Bu rekabet ortamı kadınları ve çalışma koşullarını nasıl etkiliyor?
Kadın iyi eğitim almışsa ve tam donanımlıysa her alanda başarılı olur. Çünkü biz kadınlar yapı olarak güçlü olmayı, rekabeti ve risk almayı severiz. Yaratıcıyız. O yüzden “eğitim kadınlar için en iyi çalışma ortamıdır”dan ziyade iyi eğitimli kadınlar eğitim sektöründe de çok başarılılar diyebiliriz.
Eğitim sektöründe rekabet fazla evet ama rekabet ediyor olmak kaliteyi de getirebilir. Daha fazla çalışmak ve üretiyor olmayı getirir. Çalışma koşullarını olumsuz değil olumlu olarak etkiler. Fazla okul açılıyor olması insan kaynağını değerli hale getirmiştir. Okullar iyi öğretmenleri kadrolarına almak için yarışmakta, var olan öğretmenlerin gelişimlerine katkı sağlamaktadır.

HAYATIMDAKİ İKİ ÖNEMLİ KADIN MODEL: BENAZİR BUTTO VE NUTAY SUNGUR
Sizin hayatınızı etkileyen ve örnek aldığınız kadınlar oldu mu? Hangi açılardan kendinize örnek aldınız?
Tabii ki var. Mesela Benazir Butto Müslüman bir devletin ilk kadın başbakanı. Sürgün edilen, ev hapsine maruz kalan ve suikast sonucu hayatını kaybeden bir kadın. Mücadele etmekten hiç vazgeçmedi. Yoksulların ve kadın haklarının korunması konusunda hep mücadele etti.
Güçlü kadınların mücadeleci ruhları ve inandığı yoldan gitmeleri beni çok etkiliyor. Bazı şeylere kolay sahip olmuyoruz. Her başarının arkasında ciddi çaba ve emek var.
Güçlü kadınların mücadele taraflarını ve var olma çabalarını örnek aldım hep. Ayrıca üniversiteden hocam Prof. Dr. Nuray Sungur benim kariyer hedefimi belirlemede ve dünyaya bakışımda en önemli kişilerdendir. Farklılığa odaklanmayı ondan öğrendim ve sıradan olmamayı.

ebru_arpaci_vega_2SORGULAMA ODAKLI EĞİTİMİ YETENEKLE BİRLEŞTİRİYORUZ.
Teknolojideki gelişmeler, dijital dönüşüm, eğitimi ve öğrenme ortamlarını ve öğrencileri değiştiriyor. Eğitim kurumunun tepe yöneticisi olarak bu değişim sizi nasıl etkiliyor? Bu değişim sürecini nasıl yönetiyorsunuz?
Teknolojide çok hızlı bir gelişim var. Bu süreçten koparak eğitimin on beş yirmi yıl sonrasını hayal edemezsiniz, planlayamazsınız. O yüzden tüm teknolojik gelişimi takip etmek gerekir. Fakat çok fazla teknoloji odaklı olup, eğitimin sorgulama, eleştirme, doğaya saygı, toplumsal hizmet tarafını boş bırakmamalıyız.
Bizler okullarımızda çocuklarımıza geleceğin onlardan beklediği teknolojik alt yapıyı vererek okullarımızı buna göre düzenliyoruz. Fakat sorgulama odaklı eğitimi yeteneklerin keşfiyle birleştiriyoruz. Bilgi sıralama yerine bilgiye ulaşmayı, beceri, tutum ve değerleri öğrencilerimize veriyoruz.

Eğitim yaşamınız nasıl geçti? Hangi okullardan mezun oldunuz? Geleceğinizi çizen bölümü isteyerek mi kazandınız?
Çok başarılı dopdolu bir eğitim hayatım oldu. Seçtiğim bölümde isteyerek okudum. Birçok sosyal sorumluluk projesinde çalıştım. Stajlar yaptım. Hep bir hedefim oldu. İstanbul Üniversitesi Eğitim Bilimleri Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Bölümü mezunuyum. Eğitim Yönetimi alanında yüksek lisans yaptım. Birçok sertifika programına dahil oldum.
Okulumda gerçekten çok iyi bir eğitim aldım. Ne yapmak istediğimi biliyordum ve yönetim dersleri daha çok ilgimi çekiyordu. Kendimi bu alana bir anlamda hazırlıyordum. Üniversiten hocam Prof. Dr. İrfan Erdoğan da beni bu anlamda çok desteklemiştir.

GLOBEL EĞİTİMİN ÖNEMLİ BİR PARÇASI OLACAĞIZ
Vega Okulları’nın Genel Müdürü olarak sektörde nasıl bir fark yaratmaya çalışıyorsunuz? Önümüzdeki süreçte kişi ve kurum olarak hedefleriniz nelerdir?
Fark yaratmak fark yaratacak bir eğitimle mümkün olduğunu hep söylüyoruz. Eğitime bütünsel bakıp öğrencilerimizin her alanda desteklenmesi, akademik olarak güçlü, değerleriyle bir bütün, tutum ve becerileriyle toplumsal fark yaratacak noktaya gelmeyi hedefliyoruz.
Fark yaratacak alanlarımızdan en önemlisi Yetenek Akademisi çalışmalarımız. Her çocuğun yetenek alanını belirliyoruz ki bunu 360 derece değerlendirme ile yapıyoruz. Sonrasında çocuklarımıza yetenek alanlarına göre düzenlediğimiz eğitim programlarına alıyoruz. Bu çalışmaları daha da geliştirerek devam ettireceğiz.
Kurum olarak hedefimiz global eğitim alanının en önemli parçalarından biri olmaktır. Bunu gerçekleştirmek içinde uluslararası birçok çalışma yapıyoruz. Sosyal sorumluluk projeleri üstleniyoruz.

EBRU ARPACI’DAN GELECEĞİN ÖĞRETMENLERİNE…

• Geleceğe yön veren bir alanda olduğunuz ve ve geleceği inşa edecek gençleri yetiştirmek için eğitim aldığınızı hiç unutmayın.
• Hedefleriniz olsun ve bunları gerçekleştirmek için de çok çalışın.
• Hayal kurmaktan vazgeçmeyin.
• Dünyayı iyi analiz edin.
• Eğitim modellerini karşılaştırmalı olarak değerlendirin
• Çok ama çok çalışıp farklı alanları görmek için staj programlarına katılın.
• Farklı disiplinler hayata dinamik kattığını aklınızdan çıkarmayın.
• Eğitim dışındaki birçok alanda ek eğitimler alarak kendinizi sürekli geliştirin.

ÇALIŞTIĞINIZ KURUMLARI SEÇERKEN NELERE DİKKAT ETTİNİZ?
Çalıştığım kurumları seçerken, sektöre, eğitime nasıl baktıkları ve neyi hedefledikleri benim için çok önemliydi. İnsan kaynağına ne kadar değer veriyorlardı. Fark yaratılabilecek miydi? Üretmeme izin verecekler miydi? Beni dinlerler miydi? Ya da bunu böyle kabul et ve iş çıkarmamı diyeceklerdi. Gelişimimi destekleyecekler miydi? Bunlara çok dikkat ettim.

Son Güncelleme: Cuma, 16 Mart 2018 16:54

Gösterim: 4911


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.