Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Engelsiz Eğitim Programı'nın, durumları sebebiyle özel eğitime muhtaç çocukların yeterliliklerinin artmasına katkı sağlayacak önemli bir çalışma olduğunu söyledi.

meb engelsiz Milli Eğitim Bakanlığı ve Turkcell iş birliğiyle hayata geçirilen Engelsiz Eğitim Programı'nın imza töreninde yaptığı konuşmada, bugün durumları sebebiyle özel eğitime muhtaç çocuklar için çok önemli bir adım attıklarını ifade etti.

Onların yeterliliklerinin artmasına katkı sağlayacak bir çalışmayı daha başlatmanın sevincini yaşadıklarını dile getiren Avcı, imzaladıkları protokole göre Türkiye'deki özel eğitim mesleki eğitim merkezlerindeki atölyelerin donanımının sağlanacağını, böylece bu merkezlerde eğitim alan öğrencilerin becerilerini uygulayarak geliştirmelerinin imkanı yakalanacağını söyledi.

Ayrıca işitme engelli öğrencilerin öğrenim gördüğü özel eğitim meslek liselerinde teknoloji sınıfları oluşturulacağını ve böylece bu öğrencilerin teknolojinin kendileri için sunduğu kolaylıklara kavuşacağını belirten Avcı, protokolün ikinci aşamasında özel eğitim meslek merkezlerindeki kimya, matbaa, metal, seramik, cam, tekstil, gıda ve tarım teknolojisi atölyelerinin donanımının da sağlanacağı bilgisini verdi.

80 okulda atölye ve sınıfların donanım ihtiyaçları karşılanacağını ve özel eğitime alınan öğrencilere ve velilere karşı önemli bir toplumsal sorumluluğun ifa edileceğini vurgulayan Avcı, şunları kaydetti:

"Bu protokolle karar bağlanacak program sayesinde bilim ve sanat merkezlerine devam eden öğrencilerin de yazılım eğitimine alınmasını çok önemli buluyorum. Burada eğitim alan öğrencilerimizin yazılım tekniğiyle, kod yazımıyla tanışmasında büyük fayda görüyoruz. Turkcell ile yaptığımız bu iş birliğinin hayırlı ve uğurlu olmasını, çocuklarımızın ve gençlerimizin yetişmelerine en yüksek katkıyı sağlamasını diliyorum. Bu projenin gerçekleştirilmesindeki aynı hassasiyet ve etkili iş birliği içinde çalışarak neticeye varılacağına yürekten inanıyorum."

İmza töreninde bir dinleti gerçekleştiren işitme engelli Rukiye Düzgün ve öğretmeni Funda Ceylan'a da teşekkür eden Avcı, şunları söyledi:

"Rukiye'yi dinlerken Beethoven ile ilgili bir anekdot aklıma geldi. Beethoven son dönemlerinde işitme yetisini büsbütün yitiriyor ve söylendiğine göre 9. Senfoni'yi hiç duymadığı bir dönemde yazıyor. O dönemle ilgili Bethoveen'ın insanın yüreğine dokunan bir sözü var; diyor ki 'Tanrı herkesin kulağına bir şeyler fısıldar ama benim kulağıma çok yüksek sesle haykırdı'. İnsanların kendi duydukları, gördükleri güzel şeyleri başkalarıyla paylaşması güzeldir. Ama insanın kendi duymadığı güzellikleri başkalarıyla paylaşması çok daha güzel. Ben onun için Rukiye'ye ve öğretmenlerimize çok teşekkür ediyorum."

Bakan Avcı, Engelsiz Eğitim Programı'nı hazırlayan Bakanlık ve Turkcell çalışanlarına işaret diliyle teşekkür etti.

10 bin öğrenciye ulaşılacak

Engelsiz Eğitim Programı adını taşıyan proje ile engelli öğrencilerin eğitimine ve nitelikli istihdama yönelik gelişimlerine destek sağlanacak.

7 milyon lira bütçe ayrılan ve 80 okulda yürütülecek proje kapsamında; engelli öğrencilerin özel eğitim aldıkları okullarda, meslek atölyeleri ve teknoloji sınıfları oluşturulacak. Engelsiz Eğitim Programı ile 2 yıl içerisinde 10 bin öğrenciye ulaşılacak.

> MEB ve Turkcell’den engelliler için iş birliği

Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Engelsiz Eğitim Programı'nın, durumları sebebiyle özel eğitime muhtaç çocukların yeterliliklerinin artmasına katkı sağlayacak önemli bir çalışma olduğunu söyledi.

meb engelsiz Milli Eğitim Bakanlığı ve Turkcell iş birliğiyle hayata geçirilen Engelsiz Eğitim Programı'nın imza töreninde yaptığı konuşmada, bugün durumları sebebiyle özel eğitime muhtaç çocuklar için çok önemli bir adım attıklarını ifade etti.

Onların yeterliliklerinin artmasına katkı sağlayacak bir çalışmayı daha başlatmanın sevincini yaşadıklarını dile getiren Avcı, imzaladıkları protokole göre Türkiye'deki özel eğitim mesleki eğitim merkezlerindeki atölyelerin donanımının sağlanacağını, böylece bu merkezlerde eğitim alan öğrencilerin becerilerini uygulayarak geliştirmelerinin imkanı yakalanacağını söyledi.

Ayrıca işitme engelli öğrencilerin öğrenim gördüğü özel eğitim meslek liselerinde teknoloji sınıfları oluşturulacağını ve böylece bu öğrencilerin teknolojinin kendileri için sunduğu kolaylıklara kavuşacağını belirten Avcı, protokolün ikinci aşamasında özel eğitim meslek merkezlerindeki kimya, matbaa, metal, seramik, cam, tekstil, gıda ve tarım teknolojisi atölyelerinin donanımının da sağlanacağı bilgisini verdi.

80 okulda atölye ve sınıfların donanım ihtiyaçları karşılanacağını ve özel eğitime alınan öğrencilere ve velilere karşı önemli bir toplumsal sorumluluğun ifa edileceğini vurgulayan Avcı, şunları kaydetti:

"Bu protokolle karar bağlanacak program sayesinde bilim ve sanat merkezlerine devam eden öğrencilerin de yazılım eğitimine alınmasını çok önemli buluyorum. Burada eğitim alan öğrencilerimizin yazılım tekniğiyle, kod yazımıyla tanışmasında büyük fayda görüyoruz. Turkcell ile yaptığımız bu iş birliğinin hayırlı ve uğurlu olmasını, çocuklarımızın ve gençlerimizin yetişmelerine en yüksek katkıyı sağlamasını diliyorum. Bu projenin gerçekleştirilmesindeki aynı hassasiyet ve etkili iş birliği içinde çalışarak neticeye varılacağına yürekten inanıyorum."

İmza töreninde bir dinleti gerçekleştiren işitme engelli Rukiye Düzgün ve öğretmeni Funda Ceylan'a da teşekkür eden Avcı, şunları söyledi:

"Rukiye'yi dinlerken Beethoven ile ilgili bir anekdot aklıma geldi. Beethoven son dönemlerinde işitme yetisini büsbütün yitiriyor ve söylendiğine göre 9. Senfoni'yi hiç duymadığı bir dönemde yazıyor. O dönemle ilgili Bethoveen'ın insanın yüreğine dokunan bir sözü var; diyor ki 'Tanrı herkesin kulağına bir şeyler fısıldar ama benim kulağıma çok yüksek sesle haykırdı'. İnsanların kendi duydukları, gördükleri güzel şeyleri başkalarıyla paylaşması güzeldir. Ama insanın kendi duymadığı güzellikleri başkalarıyla paylaşması çok daha güzel. Ben onun için Rukiye'ye ve öğretmenlerimize çok teşekkür ediyorum."

Bakan Avcı, Engelsiz Eğitim Programı'nı hazırlayan Bakanlık ve Turkcell çalışanlarına işaret diliyle teşekkür etti.

10 bin öğrenciye ulaşılacak

Engelsiz Eğitim Programı adını taşıyan proje ile engelli öğrencilerin eğitimine ve nitelikli istihdama yönelik gelişimlerine destek sağlanacak.

7 milyon lira bütçe ayrılan ve 80 okulda yürütülecek proje kapsamında; engelli öğrencilerin özel eğitim aldıkları okullarda, meslek atölyeleri ve teknoloji sınıfları oluşturulacak. Engelsiz Eğitim Programı ile 2 yıl içerisinde 10 bin öğrenciye ulaşılacak.

Son Güncelleme: Çarşamba, 17 Haziran 2015 15:01

Gösterim: 1561

Diyanet İşleri Başkanlığınca düzenlenen ve 22 Haziran'da başlatılması planlanan yaz Kur'an kurslarına kayıtlar devam ediyor. Bu yaz kurslara 5 milyon öğrencinin devam etmesi hedefleniyor.

diyanet_yazTürkiye Camii ve Kur'an Kursu Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Recep Kıyak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, okulların yaz tatiline girmesiyle Diyanet İşleri Başkanlığınca öğrencilere yönelik yaz Kur'an kursları düzenlendiğini söyledi. 

Kursların 22 Haziran'da başlayacağını, kayıtların bütün camilerde devam ettiğini belirten Kıyak, şunları söyledi:

"Velilerimizden bu konuda duyarlı davranmalarını, çocuklarını Kur'an kurslarına yollamalarını istiyoruz. Bütün öğrenci kardeşlerimizi camilerimize bekliyoruz. Kurs hocalarımız ve imamlarımız, 15 Haziran'dan itibaren kayıtlara başladı. Türkiye genelinde şu anda 86 bin camimiz var, 40 bine yakın da Kur'an kursumuz var. Kurslarımızda herhangi bir sıkıntı yoktur. Diyanet İşleri Başkanlığımız da cami ve Kuran kurslarımızı yakın takibe aldı. Yeterli gelmeme gibi bir durum yok. Talep olduğu sürece Diyanetİşleri Başkanlığımızca buna cevap verecek şekilde yer tahsis edilecek."

"Ramazanda öğrenci sayısında artış bekliyoruz"

Yaz Kur'an kurslarına geçen yıl 3 milyon 154 bin 68 öğrencinin başvurduğunu ifade eden Kıyak, "Yıldan yıla artış var. Türkiye'deki cami dernek başkanlarımızın, kurslara gelen çocuklara hediyeler alıp teşvik edici çalışmalar yapmalarını istiyorum. Bu konuda çalışmamız da var. Cami derneklerimizi bu konuda uyardık. Hedefimiz 5 milyon. Cenab-ı Allah da inşallah bizleri mahçup etmez. 5 milyondan aşağı düşürmemeye çalışıyoruz" dedi. 

Kıyak, ramazanda bu sayının daha da yükseleceğine inandıklarını belirtti. Kur'an kurslarında bu yıl kız çocuklarına yönelik çalışma olduğunu anımsatan Recep Kıyak, şöyle dedi:

"Kız çocuklarımız bu konuda çok daha duyarlı. Bizim bir de şu sıkıntımız var. Diyelim ki, Ağa Camisi'ne müracaat etmiş 100 çocuk var. 10-15 gün sonra sayılar düşüyor ama biz bunun sürmesini istiyoruz. Çocuklarımız, kurs bitene kadar devam ederlerse her konuda dini eğitimi almış olur ama yarıda bıraktığı zaman çocuk da verimlilik olmuyor. O nedenle velilerimizden mümkün olduğunca yaz kurslarımızın bitimine kadar çocuklarını kurslara teşvik etmelerini istiyoruz."

Camilerde yalnız erkeklere değil, kadınlara yer tahsis edildiğini anlatan Kıyak, bütün camilerde kadınların teravih namazını kılabilecekleri dönüşümlü bir çalışmalarının bulunduğunu da dile getirdi. Bazı camilerde kadınlara yer ayrılmadığını belirten kıyak, bunun içinh derneklerine uyarıda bulunduklarını kaydetti. 

> Diyanet'in hedefi 5 milyon öğrenciye ulaşmak

Diyanet İşleri Başkanlığınca düzenlenen ve 22 Haziran'da başlatılması planlanan yaz Kur'an kurslarına kayıtlar devam ediyor. Bu yaz kurslara 5 milyon öğrencinin devam etmesi hedefleniyor.

diyanet_yazTürkiye Camii ve Kur'an Kursu Dernekleri Federasyonu Genel Başkanı Recep Kıyak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, okulların yaz tatiline girmesiyle Diyanet İşleri Başkanlığınca öğrencilere yönelik yaz Kur'an kursları düzenlendiğini söyledi. 

Kursların 22 Haziran'da başlayacağını, kayıtların bütün camilerde devam ettiğini belirten Kıyak, şunları söyledi:

"Velilerimizden bu konuda duyarlı davranmalarını, çocuklarını Kur'an kurslarına yollamalarını istiyoruz. Bütün öğrenci kardeşlerimizi camilerimize bekliyoruz. Kurs hocalarımız ve imamlarımız, 15 Haziran'dan itibaren kayıtlara başladı. Türkiye genelinde şu anda 86 bin camimiz var, 40 bine yakın da Kur'an kursumuz var. Kurslarımızda herhangi bir sıkıntı yoktur. Diyanet İşleri Başkanlığımız da cami ve Kuran kurslarımızı yakın takibe aldı. Yeterli gelmeme gibi bir durum yok. Talep olduğu sürece Diyanetİşleri Başkanlığımızca buna cevap verecek şekilde yer tahsis edilecek."

"Ramazanda öğrenci sayısında artış bekliyoruz"

Yaz Kur'an kurslarına geçen yıl 3 milyon 154 bin 68 öğrencinin başvurduğunu ifade eden Kıyak, "Yıldan yıla artış var. Türkiye'deki cami dernek başkanlarımızın, kurslara gelen çocuklara hediyeler alıp teşvik edici çalışmalar yapmalarını istiyorum. Bu konuda çalışmamız da var. Cami derneklerimizi bu konuda uyardık. Hedefimiz 5 milyon. Cenab-ı Allah da inşallah bizleri mahçup etmez. 5 milyondan aşağı düşürmemeye çalışıyoruz" dedi. 

Kıyak, ramazanda bu sayının daha da yükseleceğine inandıklarını belirtti. Kur'an kurslarında bu yıl kız çocuklarına yönelik çalışma olduğunu anımsatan Recep Kıyak, şöyle dedi:

"Kız çocuklarımız bu konuda çok daha duyarlı. Bizim bir de şu sıkıntımız var. Diyelim ki, Ağa Camisi'ne müracaat etmiş 100 çocuk var. 10-15 gün sonra sayılar düşüyor ama biz bunun sürmesini istiyoruz. Çocuklarımız, kurs bitene kadar devam ederlerse her konuda dini eğitimi almış olur ama yarıda bıraktığı zaman çocuk da verimlilik olmuyor. O nedenle velilerimizden mümkün olduğunca yaz kurslarımızın bitimine kadar çocuklarını kurslara teşvik etmelerini istiyoruz."

Camilerde yalnız erkeklere değil, kadınlara yer tahsis edildiğini anlatan Kıyak, bütün camilerde kadınların teravih namazını kılabilecekleri dönüşümlü bir çalışmalarının bulunduğunu da dile getirdi. Bazı camilerde kadınlara yer ayrılmadığını belirten kıyak, bunun içinh derneklerine uyarıda bulunduklarını kaydetti. 

Son Güncelleme: Çarşamba, 17 Haziran 2015 13:02

Gösterim: 1364

2015-ÖSYS’ye başvuran adayların 'e-Okul' sisteminden temin edilen eğitim bilgileri, kontrol edilmesi amacıyla bugün itibarıyla; 'https://kkis.osym.gov.tr' internet adresinden ilgili okullara, 'https://ais.osym.gov.tr' internet adresinden 2015-ÖSYS adaylarına açıldı. Değişikliklerin 19 Haziran 2015 mesai bitimine kadar 'MEB e-Okul'a bildirilmesi gerekiyor.

osymÖSYM, 2015 Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi'ne (ÖSYS) başvuran adayların 'e-Okul' sisteminden temin edilen eğitim bilgilerinin, kontrol edilmesi amacıyla ilgili okullara ve adaylara açıldığını bildirdi. ÖSYM'nin internet sitesinden, "2015-ÖSYS: adayların diploma notu bilgilerinin e-Okul’dan edinilmesi, adaylar tarafından kontrolü ve okul işlemleri sisteminin açılması" konulu duyuru yapıldı.

2015-YGS ve LYS yerleştirme puanlarının hesaplanmasında ve sınavsız geçişle yerleştirme işlemlerinde kullanılacak olan Ortaöğretim Başarı Puanı'nı (OBP) oluşturan diploma notları ve eğitim bilgilerinin, Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri ile yapılan çalışmalar neticesinde, merkez tarafından "MEB e-Okul" sisteminden 13 Haziran 2015'de alınarak, ÖSYM Aday İşlemleri Sistemi'ne kaydedildiği bildirilen açıklamada, "Diploma notunun yanı sıra okul birinciliği bilgisi de 'MEB e-Okul' sisteminden alınacaktır. Bu sisteme KKTC okulları dahil değildir" ifadesi kullanıldı.

"2015-ÖSYS’ye başvuran adayların 'e-Okul' sisteminden temin edilen eğitim bilgileri, kontrol edilmesi amacıyla 16 Haziran 2015 tarihi itibarıyla; 'https://kkis.osym.gov.tr' internet adresinden ilgili okullara, 'https://ais.osym.gov.tr' internet adresinden 2015-ÖSYS adaylarına açılmıştır" bilgisinin paylaşıldığı açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Adaylar, 16-19 Haziran 2015 tarihleri arasında eğitim bilgilerinde düzeltme işlemleri için kendi okullarına başvuru yapacaklardır. Okul birinciliğine ilişkin itirazlar da okul müdürlüklerine yapılmalıdır. Eğitim bilgilerinde değişiklik yapılması gereken adaylar için okul müdürlükleri, 'e-Okul' sistemi üzerinden değişikliklerin yapılmasını en geç 19 Haziran 2015 mesai saati bitimine kadar sağlayacaklardır. Adayların bireysel olarak veya ortaöğretim kurumlarının doğrudan merkezimize yapacakları değişiklik, düzeltme talepleri kabul edilmeyecektir.

Düzeltme işlemlerinin bitmesinin ardından, merkezimiz tarafından eğitim bilgisi 'MEB e-Okul' sisteminden 20 Haziran 2015 tarihinde ikinci kez elektronik ortamda alınarak, ÖSYS kayıtlarına yansıtılacaktır. Bu nedenle, değişiklik isteklerinin 19 Haziran 2015 mesai bitimine kadar 'MEB e-Okul'a bildirilmesi önemlidir. Adaylar, 'MEB e-Okul' sistemindeki güncellenmiş eğitim bilgilerine 21 Haziran 2015 tarihinden itibaren 'https://ais.osym.gov.tr' internet adresinden erişebileceklerdir.

'https://kkis.osym.gov.tr' kullanıcı bilgileri 'https://bmis.osym.gov.tr' kullanıcı bilgileri ile aynıdır. 'https://kkis.osym.gov.tr' kullanıcı bilgilerini hatırlamayan okul müdürlükleri, bu bilgilerini 444 67 96 (ÖSYM) numaralı çağrı merkezinden öğrenebileceklerdir."

> ÖSYS adayları diploma notunu e-Okul’dan öğrenecek

2015-ÖSYS’ye başvuran adayların 'e-Okul' sisteminden temin edilen eğitim bilgileri, kontrol edilmesi amacıyla bugün itibarıyla; 'https://kkis.osym.gov.tr' internet adresinden ilgili okullara, 'https://ais.osym.gov.tr' internet adresinden 2015-ÖSYS adaylarına açıldı. Değişikliklerin 19 Haziran 2015 mesai bitimine kadar 'MEB e-Okul'a bildirilmesi gerekiyor.

osymÖSYM, 2015 Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sistemi'ne (ÖSYS) başvuran adayların 'e-Okul' sisteminden temin edilen eğitim bilgilerinin, kontrol edilmesi amacıyla ilgili okullara ve adaylara açıldığını bildirdi. ÖSYM'nin internet sitesinden, "2015-ÖSYS: adayların diploma notu bilgilerinin e-Okul’dan edinilmesi, adaylar tarafından kontrolü ve okul işlemleri sisteminin açılması" konulu duyuru yapıldı.

2015-YGS ve LYS yerleştirme puanlarının hesaplanmasında ve sınavsız geçişle yerleştirme işlemlerinde kullanılacak olan Ortaöğretim Başarı Puanı'nı (OBP) oluşturan diploma notları ve eğitim bilgilerinin, Milli Eğitim Bakanlığı yetkilileri ile yapılan çalışmalar neticesinde, merkez tarafından "MEB e-Okul" sisteminden 13 Haziran 2015'de alınarak, ÖSYM Aday İşlemleri Sistemi'ne kaydedildiği bildirilen açıklamada, "Diploma notunun yanı sıra okul birinciliği bilgisi de 'MEB e-Okul' sisteminden alınacaktır. Bu sisteme KKTC okulları dahil değildir" ifadesi kullanıldı.

"2015-ÖSYS’ye başvuran adayların 'e-Okul' sisteminden temin edilen eğitim bilgileri, kontrol edilmesi amacıyla 16 Haziran 2015 tarihi itibarıyla; 'https://kkis.osym.gov.tr' internet adresinden ilgili okullara, 'https://ais.osym.gov.tr' internet adresinden 2015-ÖSYS adaylarına açılmıştır" bilgisinin paylaşıldığı açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Adaylar, 16-19 Haziran 2015 tarihleri arasında eğitim bilgilerinde düzeltme işlemleri için kendi okullarına başvuru yapacaklardır. Okul birinciliğine ilişkin itirazlar da okul müdürlüklerine yapılmalıdır. Eğitim bilgilerinde değişiklik yapılması gereken adaylar için okul müdürlükleri, 'e-Okul' sistemi üzerinden değişikliklerin yapılmasını en geç 19 Haziran 2015 mesai saati bitimine kadar sağlayacaklardır. Adayların bireysel olarak veya ortaöğretim kurumlarının doğrudan merkezimize yapacakları değişiklik, düzeltme talepleri kabul edilmeyecektir.

Düzeltme işlemlerinin bitmesinin ardından, merkezimiz tarafından eğitim bilgisi 'MEB e-Okul' sisteminden 20 Haziran 2015 tarihinde ikinci kez elektronik ortamda alınarak, ÖSYS kayıtlarına yansıtılacaktır. Bu nedenle, değişiklik isteklerinin 19 Haziran 2015 mesai bitimine kadar 'MEB e-Okul'a bildirilmesi önemlidir. Adaylar, 'MEB e-Okul' sistemindeki güncellenmiş eğitim bilgilerine 21 Haziran 2015 tarihinden itibaren 'https://ais.osym.gov.tr' internet adresinden erişebileceklerdir.

'https://kkis.osym.gov.tr' kullanıcı bilgileri 'https://bmis.osym.gov.tr' kullanıcı bilgileri ile aynıdır. 'https://kkis.osym.gov.tr' kullanıcı bilgilerini hatırlamayan okul müdürlükleri, bu bilgilerini 444 67 96 (ÖSYM) numaralı çağrı merkezinden öğrenebileceklerdir."

Son Güncelleme: Salı, 16 Haziran 2015 16:52

Gösterim: 2919

Kimseye kaptırmadığı şapkası ile Demirel, Türk siyasi tarihine unutulmaz bir simgeyle kazındı. Demirel, şapkanın demokraside bir simge haline geldiği değerlendirmesinde bulunmuştu.

suleyman_demirelTürkiye Cumhuriyeti'nin 9. Cumhurbaşkanı, 40 yılı aşkın siyasi hayatında kendi deyimiyle "altı kez gittiği başbakanlığa yedi kez gelen" parti lideri, Devlet Su İşleri'nin "barajlar kralı" lakaplı inşaat mühendisi genel müdürü, Türk siyasetinin fötr şapkalı "baba"sı Süleyman Demirel, 91 yaşında hayatını kaybetti.

Türk siyasetinde "Binaenaleyh" denildiğinde akla gelen tek isim Süleyman Demirel oldu. Kimseye kaptırmadığı şapkası ve fotoğraf karelerine de yansıyan "kaptırmama mücadelesi" ile Demirel, Türk siyasi tarihine unutulmaz bir simgeyle kazındı. Demirel şapkanın demokraside bir simge haline geldiğini söyleyerek, "Şapka benim değil milletin şimdi" değerlendirmesini de yaptı. 

Süleyman Demirel, "Bir takım yürüyüşler oluyor diye asabınız bozulmasın, yürümekle sokaklar eskimez", "Memlekette benzin vardı da biz mi içtik", "Bana sağcılar adam öldürüyor dedirtemezsiniz", "GAP'ı gaptırmam", "Elektriğin komünisti olur mu", "Ege bir Yunan gölü değildir, Ege bir Türk gölü de değildir, binanaleyh Ege bir göl değildir", "Dün dündür, bugün bugündür" sözleriyle de hafızalarda yer etti.

Genç yaşta DSİ Genel Müdürlüğü

Demirel, Isparta'nın Atabey ilçesine bağlı İslamköy'de "Paşa Dayı" Yahya Bey ile Ümmühan Hanım'ın ikinci çocuğu olarak 1 Kasım 1924 yılında doğdu. İlköğrenimini 1930-35 yıllarında doğduğu köyde, ortaokul ve liseyi Isparta ve Afyon'da bitirdi. Afyon Lisesi'nden 1941 yılında mezun olan Demirel, daha sonraki yıllarda İstanbul Teknik Üniversitesi adını alacak olan Mühendis Mektebi sınavlarını kazandı.

İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi'nden 1949'da mezun olan Demirel, aynı yıl Elektrik İşleri Etüd İdaresinde göreve başladı. Sulama ve elektrik konularında araştırma yapmak üzere ABD'ye gönderilen Demirel, yurda dönmesinin ardından, kendisine "barajlar kralı" unvanını getirecek Devlet Su İşleri'ne atandı. Barajlar Dairesi başkanlığından sonra 1955'te Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'ne getirilen Demirel, genel müdür olarak, çok sayıda baraj ve sulama projesini hayata geçirdi. Eisenhower Vakfı'nın bursiyerini alarak bir kez daha ABD'ye giden Demirel, askerlik görevi için 1960'ta genel müdürlükten ayrıldı. 

27 Mayıs'tan sonra bir süre serbest mühendislik ve müteahhitlik yapan Demirel, ODTÜ'de öğretim görevlisi olarak çalıştı. Boğaz Köprüsü'nün ilk projesini hazırlayan ABD'nin uluslararası mühendislik ve müteahhitlik firması Morrison Knudsen Inc.'in Türkiye temsilciliğini üstlenen Demirel, bu görevinden dolayı bir dönem "Morrison Süleyman" olarak da anıldı.

"Barajlar kralı" siyasete giriyor

Siyasete 1962 yılında Adalet Partisi (AP) İdare Kurulu üyesi olarak başlayan Demirel, iki yıl içinde, 28 Kasım 1964'te genel başkanlığa seçildi. Kurulmasını sağladığı ve Şubat-Ekim 1965 aylarında görev yapan koalisyon hükumetinde Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı olarak görev alan Demirel, 10 Ekim 1965'te gerçekleştirilen seçimlerde ilk kez milletvekili oldu.

Seçimlerden birinci çıkan partinin lideri, Isparta milletvekili Süleyman Demirel, Türkiye Cumhuriyeti'nin 12. Başbakanı olarak hükümeti oluşturdu. Demirel, 1969, 1970, 1975, 1977 ve 1979 yıllarında beş kez daha hükümet kurdu. 12 Mart muhtırasından sonra "şapkasını alıp giden" Demirel, Adalet Partisi 1973 seçimlerinden ikinci parti olarak çıkınca ana muhalefet lideri olarak siyasi hayatına devam etti.

Milli Selamet Partisi lideri Necmettin Erbakan ve Milliyetçi Hareket Partisi lideri Alparslan Türkeş ile 1975'te birinci Milliyetçi Cephe hükümetini kuran Demirel, 1977 yılında Erbakan ve Türkeş ile ikinci Milliyetçi Cephe hükümetini oluşturdu. 1979 seçimlerinden sonra MSP ve MHP'nin desteklediği azınlık hükümetinin başında olan Demirel, 12 Eylül darbesiyle siyaset sahnesinden çekilmek zorunda kaldı. 

Partisi faaliyetten men edilen Demirel, 13 Eylül-11 Ekim tarihlerinde Hamzakoy'da zorunlu ikamete gitti. 1982 Anayasası ile siyaset yapması 10 yıl yasaklanan Demirel, kapatılan Adalet Partisi'nin eski yöneticileriyle bağlarını koparmadı. Siyasi partilerin kurulmasına verilen iznin ardından Demirel ile yakınlığı bilinen siyasetçiler ve bazı eski AP yöneticilerince kurulan Büyük Türkiye Partisi, Milli Güvenlik Kurulu kararıyla "AP'nin devamı olduğu" gerekçesiyle kapatıldı. Demirel, siyaset yasağını çiğnediği gerekçesiyle Çanakkale Zincirbozan'da yine zorunlu ikamete alındı. "Zincirbozan" günleri, 2007'de, Demirel'in de galasına katıldığı filme konu oldu.

Yedi kez hükümet kurdu 

Demirel'in siyasi yasağı 1987 yılında yapılan referandumla kaldırıldı. Doğru Yol Partisi'nin genel başkanlığını 24 Eylül 1987'de Hüsamettin Cindoruk'tan devralan Demirel, 29 Kasım 1987'deki genel seçimlerde yeniden Isparta milletvekili oldu. DYP, 1991'de yapılan genel seçimlerden birinci parti olarak çıkınca, kendi başkanlığında DYP-SHP koalisyonu kuruldu. Yedinci kez hükümet kuran Demirel, 49. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin başbakanı olarak 20 Kasım 1991'den 16 Mayıs1993'e kadar görev yaptı.  

Süleyman Demirel, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Nisan 1993'teki ölümünün ardından 16 Mayıs 1993'te, TBMM tarafından Türkiye'nin 9. Cumhurbaşkanı seçildi. 

Cumhurbaşkanlığı

Türkiye'nin 9. Cumhurbaşkanı Demirel, 7 yıllık görev süresinde Çankaya Köşkü'nde sayısız kabul gerçekleştirdi, 125 ülkeye gitti, yabancı devlet başkanlarını Türkiye'de ağırladı, çok sayıda ili ziyaret etti.

Görevi 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e devretmeden düzenlediği basın toplantısında Demirel, yaşamını "50 yılı aşkın kamu hizmetim, 35 yıllık siyaset hayatım, 7 yıllık Cumhurbaşkanlığım boyunca büyük Türkiye hedefi, demokrasinin ve anayasal kurumların güçlenmesi, demokratik kuralların işlemesi için mücadele ettim" sözleriyle özetledi. 

Demirel, kendi ifadeleriyle "Atatürk'ün mekanında yedi yıldır tuttuğu demokratik cumhuriyet nöbeti" sırasında Çankaya'nın halkın evi olduğunu, kapıların toplumun tüm kesimlerine açık tutulduğunu belirtti. Anayasa'nın verdiği bütün görevleri yerine getirdiğini ve yetkileri kullandığını, bunu yaparken kesin bir tarafsızlık içinde hareket ettiğini anlatan Demirel, Anayasa'dan, demokratik ve laik cumhuriyetten yana taraf olduğunu vurguladı.

28 Şubat süreci

Türk siyasi tarihine "post modern" darbe olarak geçen 28 Şubat sürecinde cumhurbaşkanı olan Demirel, başkanlık ettiği Milli Güvenlik Kurulu toplantısıyla da siyasi hafızada yer etti. Demirel, 28 Şubat sürecine ilişkin, "Hükümet alaşağı mı edilmiş? Siyasi partiler mi kapatılmış? Hükümet bir süre sonra istifa etmiş. Anayasaya göre yenisi kurulmuş. Buna darbe denilmez'' şeklinde değerlendirmede bulunmuştu.

28 Şubat Davası kapsamında beyanının alınması için Ağustos 2014'te davetiye çıkarılan Demirel, Ekim 2014'te avukatı aracılığıyla tanıklık yapmayacağını mahkemeye bildirmişti.

Demirel'in, bir televizyon programında da başörtüsüyle ilgili bir soru üzerine çeşitli değerlendirmelerde bulunmuştu. Demirel, kamuoyunda büyük tepki çeken açıklamasında, şu ifadeleri kullanmıştı:

"Üniversiteye başı kapalı giremezsiniz. Anayasa Mahkemesi koymuş, Danıştay koymuş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi koymuş. Başı bağlı olarak okutulan yerlere git. Arabistan'da filan vardır, oralara git."

Birlikte 65 yıl geçirdiler 

Süleyman Demirel kadar, her daim yanında yer alan eşi Nazmiye Demirel de Türk siyasi hayatının önemli simaları arasında yer aldı.

Demirel çifti, 12 Mart 1948 evlendi ve Nazmiye Demirel'in 27 Mayıs 2013'teki vefatına kadar hiç ayrılmadı. Nazmiye Demirel'in geçirdiği ateşli hastalığın yanlış tedavisi sonucu çocuk sahibi olamayan Demirel çifti, hayatı paylaşarak 65 yıl geçirdi.  

Süleyman Demirel, siyaset hayatının inişli çıkışla zamanlarında kendisine hep destek olan, 86 yaşında kaybettiği eşi için, vefatının hemen ardından, "Siyasetçilerin arkasında olmak kolay bir şey değildir. Nazmiye Hanım benim arkamda hep metanetle durmuştur. Gördüğüm hizmete karışmamış ama bana destek vermiştir. Onun için huzurunuzda kendisine şükranlarımı söylüyorum. Biz aslında bir elmanın iki yarısıyız. Kalan yarısı benim, giden yarısı Nazmiye Hanım'dır" sözleriyle minnetini dile getirmişti.

Çocukluk yıllarında çobanlık yaptığı için "Çoban Sülü" olarak da anılan "Türkiye'nin babası" Demirel, 50'den fazla üniversiteden fahri doktora aldı, yabancı ülkelerin devlet nişanlarına layık görüldü. Memleketi Isparta'da adını taşıyan Süleyman Demirel Üniversitesi kuruldu, Isparta'daki havalimanına ve Türkiye'nin farklı yerlerindeki pek çok okula adı verildi. 

Demirel, Türkiye'nin en genç genel müdürü, en genç başbakanı, İsmet İnönü ve Recep Tayyip Erdoğan'dan sonra en uzun süre başbakanlık yapan siyasetçisi oldu. Demirel, altı dönem Isparta milletvekilliği yaptı, yedi yıl yasaklı kaldı, yedi kez hükümet kurdu. 

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, 1949 yılında başladığı memurluk görevinden, cumhurbaşkanlığının sona erdiği döneme kadar geçen sürede okuduğu kitaplar, fotoğrafları ve kullandığı eşyalar, İslamköy'de geçen yıl açılan Süleyman Demirel Demokrasi ve Kalkınma Müzesi'nde sergileniyor. 

> Bir çok üniversitenin kuruluşunda imzası vardı

Kimseye kaptırmadığı şapkası ile Demirel, Türk siyasi tarihine unutulmaz bir simgeyle kazındı. Demirel, şapkanın demokraside bir simge haline geldiği değerlendirmesinde bulunmuştu.

suleyman_demirelTürkiye Cumhuriyeti'nin 9. Cumhurbaşkanı, 40 yılı aşkın siyasi hayatında kendi deyimiyle "altı kez gittiği başbakanlığa yedi kez gelen" parti lideri, Devlet Su İşleri'nin "barajlar kralı" lakaplı inşaat mühendisi genel müdürü, Türk siyasetinin fötr şapkalı "baba"sı Süleyman Demirel, 91 yaşında hayatını kaybetti.

Türk siyasetinde "Binaenaleyh" denildiğinde akla gelen tek isim Süleyman Demirel oldu. Kimseye kaptırmadığı şapkası ve fotoğraf karelerine de yansıyan "kaptırmama mücadelesi" ile Demirel, Türk siyasi tarihine unutulmaz bir simgeyle kazındı. Demirel şapkanın demokraside bir simge haline geldiğini söyleyerek, "Şapka benim değil milletin şimdi" değerlendirmesini de yaptı. 

Süleyman Demirel, "Bir takım yürüyüşler oluyor diye asabınız bozulmasın, yürümekle sokaklar eskimez", "Memlekette benzin vardı da biz mi içtik", "Bana sağcılar adam öldürüyor dedirtemezsiniz", "GAP'ı gaptırmam", "Elektriğin komünisti olur mu", "Ege bir Yunan gölü değildir, Ege bir Türk gölü de değildir, binanaleyh Ege bir göl değildir", "Dün dündür, bugün bugündür" sözleriyle de hafızalarda yer etti.

Genç yaşta DSİ Genel Müdürlüğü

Demirel, Isparta'nın Atabey ilçesine bağlı İslamköy'de "Paşa Dayı" Yahya Bey ile Ümmühan Hanım'ın ikinci çocuğu olarak 1 Kasım 1924 yılında doğdu. İlköğrenimini 1930-35 yıllarında doğduğu köyde, ortaokul ve liseyi Isparta ve Afyon'da bitirdi. Afyon Lisesi'nden 1941 yılında mezun olan Demirel, daha sonraki yıllarda İstanbul Teknik Üniversitesi adını alacak olan Mühendis Mektebi sınavlarını kazandı.

İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi'nden 1949'da mezun olan Demirel, aynı yıl Elektrik İşleri Etüd İdaresinde göreve başladı. Sulama ve elektrik konularında araştırma yapmak üzere ABD'ye gönderilen Demirel, yurda dönmesinin ardından, kendisine "barajlar kralı" unvanını getirecek Devlet Su İşleri'ne atandı. Barajlar Dairesi başkanlığından sonra 1955'te Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'ne getirilen Demirel, genel müdür olarak, çok sayıda baraj ve sulama projesini hayata geçirdi. Eisenhower Vakfı'nın bursiyerini alarak bir kez daha ABD'ye giden Demirel, askerlik görevi için 1960'ta genel müdürlükten ayrıldı. 

27 Mayıs'tan sonra bir süre serbest mühendislik ve müteahhitlik yapan Demirel, ODTÜ'de öğretim görevlisi olarak çalıştı. Boğaz Köprüsü'nün ilk projesini hazırlayan ABD'nin uluslararası mühendislik ve müteahhitlik firması Morrison Knudsen Inc.'in Türkiye temsilciliğini üstlenen Demirel, bu görevinden dolayı bir dönem "Morrison Süleyman" olarak da anıldı.

"Barajlar kralı" siyasete giriyor

Siyasete 1962 yılında Adalet Partisi (AP) İdare Kurulu üyesi olarak başlayan Demirel, iki yıl içinde, 28 Kasım 1964'te genel başkanlığa seçildi. Kurulmasını sağladığı ve Şubat-Ekim 1965 aylarında görev yapan koalisyon hükumetinde Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı olarak görev alan Demirel, 10 Ekim 1965'te gerçekleştirilen seçimlerde ilk kez milletvekili oldu.

Seçimlerden birinci çıkan partinin lideri, Isparta milletvekili Süleyman Demirel, Türkiye Cumhuriyeti'nin 12. Başbakanı olarak hükümeti oluşturdu. Demirel, 1969, 1970, 1975, 1977 ve 1979 yıllarında beş kez daha hükümet kurdu. 12 Mart muhtırasından sonra "şapkasını alıp giden" Demirel, Adalet Partisi 1973 seçimlerinden ikinci parti olarak çıkınca ana muhalefet lideri olarak siyasi hayatına devam etti.

Milli Selamet Partisi lideri Necmettin Erbakan ve Milliyetçi Hareket Partisi lideri Alparslan Türkeş ile 1975'te birinci Milliyetçi Cephe hükümetini kuran Demirel, 1977 yılında Erbakan ve Türkeş ile ikinci Milliyetçi Cephe hükümetini oluşturdu. 1979 seçimlerinden sonra MSP ve MHP'nin desteklediği azınlık hükümetinin başında olan Demirel, 12 Eylül darbesiyle siyaset sahnesinden çekilmek zorunda kaldı. 

Partisi faaliyetten men edilen Demirel, 13 Eylül-11 Ekim tarihlerinde Hamzakoy'da zorunlu ikamete gitti. 1982 Anayasası ile siyaset yapması 10 yıl yasaklanan Demirel, kapatılan Adalet Partisi'nin eski yöneticileriyle bağlarını koparmadı. Siyasi partilerin kurulmasına verilen iznin ardından Demirel ile yakınlığı bilinen siyasetçiler ve bazı eski AP yöneticilerince kurulan Büyük Türkiye Partisi, Milli Güvenlik Kurulu kararıyla "AP'nin devamı olduğu" gerekçesiyle kapatıldı. Demirel, siyaset yasağını çiğnediği gerekçesiyle Çanakkale Zincirbozan'da yine zorunlu ikamete alındı. "Zincirbozan" günleri, 2007'de, Demirel'in de galasına katıldığı filme konu oldu.

Yedi kez hükümet kurdu 

Demirel'in siyasi yasağı 1987 yılında yapılan referandumla kaldırıldı. Doğru Yol Partisi'nin genel başkanlığını 24 Eylül 1987'de Hüsamettin Cindoruk'tan devralan Demirel, 29 Kasım 1987'deki genel seçimlerde yeniden Isparta milletvekili oldu. DYP, 1991'de yapılan genel seçimlerden birinci parti olarak çıkınca, kendi başkanlığında DYP-SHP koalisyonu kuruldu. Yedinci kez hükümet kuran Demirel, 49. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin başbakanı olarak 20 Kasım 1991'den 16 Mayıs1993'e kadar görev yaptı.  

Süleyman Demirel, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Nisan 1993'teki ölümünün ardından 16 Mayıs 1993'te, TBMM tarafından Türkiye'nin 9. Cumhurbaşkanı seçildi. 

Cumhurbaşkanlığı

Türkiye'nin 9. Cumhurbaşkanı Demirel, 7 yıllık görev süresinde Çankaya Köşkü'nde sayısız kabul gerçekleştirdi, 125 ülkeye gitti, yabancı devlet başkanlarını Türkiye'de ağırladı, çok sayıda ili ziyaret etti.

Görevi 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e devretmeden düzenlediği basın toplantısında Demirel, yaşamını "50 yılı aşkın kamu hizmetim, 35 yıllık siyaset hayatım, 7 yıllık Cumhurbaşkanlığım boyunca büyük Türkiye hedefi, demokrasinin ve anayasal kurumların güçlenmesi, demokratik kuralların işlemesi için mücadele ettim" sözleriyle özetledi. 

Demirel, kendi ifadeleriyle "Atatürk'ün mekanında yedi yıldır tuttuğu demokratik cumhuriyet nöbeti" sırasında Çankaya'nın halkın evi olduğunu, kapıların toplumun tüm kesimlerine açık tutulduğunu belirtti. Anayasa'nın verdiği bütün görevleri yerine getirdiğini ve yetkileri kullandığını, bunu yaparken kesin bir tarafsızlık içinde hareket ettiğini anlatan Demirel, Anayasa'dan, demokratik ve laik cumhuriyetten yana taraf olduğunu vurguladı.

28 Şubat süreci

Türk siyasi tarihine "post modern" darbe olarak geçen 28 Şubat sürecinde cumhurbaşkanı olan Demirel, başkanlık ettiği Milli Güvenlik Kurulu toplantısıyla da siyasi hafızada yer etti. Demirel, 28 Şubat sürecine ilişkin, "Hükümet alaşağı mı edilmiş? Siyasi partiler mi kapatılmış? Hükümet bir süre sonra istifa etmiş. Anayasaya göre yenisi kurulmuş. Buna darbe denilmez'' şeklinde değerlendirmede bulunmuştu.

28 Şubat Davası kapsamında beyanının alınması için Ağustos 2014'te davetiye çıkarılan Demirel, Ekim 2014'te avukatı aracılığıyla tanıklık yapmayacağını mahkemeye bildirmişti.

Demirel'in, bir televizyon programında da başörtüsüyle ilgili bir soru üzerine çeşitli değerlendirmelerde bulunmuştu. Demirel, kamuoyunda büyük tepki çeken açıklamasında, şu ifadeleri kullanmıştı:

"Üniversiteye başı kapalı giremezsiniz. Anayasa Mahkemesi koymuş, Danıştay koymuş, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi koymuş. Başı bağlı olarak okutulan yerlere git. Arabistan'da filan vardır, oralara git."

Birlikte 65 yıl geçirdiler 

Süleyman Demirel kadar, her daim yanında yer alan eşi Nazmiye Demirel de Türk siyasi hayatının önemli simaları arasında yer aldı.

Demirel çifti, 12 Mart 1948 evlendi ve Nazmiye Demirel'in 27 Mayıs 2013'teki vefatına kadar hiç ayrılmadı. Nazmiye Demirel'in geçirdiği ateşli hastalığın yanlış tedavisi sonucu çocuk sahibi olamayan Demirel çifti, hayatı paylaşarak 65 yıl geçirdi.  

Süleyman Demirel, siyaset hayatının inişli çıkışla zamanlarında kendisine hep destek olan, 86 yaşında kaybettiği eşi için, vefatının hemen ardından, "Siyasetçilerin arkasında olmak kolay bir şey değildir. Nazmiye Hanım benim arkamda hep metanetle durmuştur. Gördüğüm hizmete karışmamış ama bana destek vermiştir. Onun için huzurunuzda kendisine şükranlarımı söylüyorum. Biz aslında bir elmanın iki yarısıyız. Kalan yarısı benim, giden yarısı Nazmiye Hanım'dır" sözleriyle minnetini dile getirmişti.

Çocukluk yıllarında çobanlık yaptığı için "Çoban Sülü" olarak da anılan "Türkiye'nin babası" Demirel, 50'den fazla üniversiteden fahri doktora aldı, yabancı ülkelerin devlet nişanlarına layık görüldü. Memleketi Isparta'da adını taşıyan Süleyman Demirel Üniversitesi kuruldu, Isparta'daki havalimanına ve Türkiye'nin farklı yerlerindeki pek çok okula adı verildi. 

Demirel, Türkiye'nin en genç genel müdürü, en genç başbakanı, İsmet İnönü ve Recep Tayyip Erdoğan'dan sonra en uzun süre başbakanlık yapan siyasetçisi oldu. Demirel, altı dönem Isparta milletvekilliği yaptı, yedi yıl yasaklı kaldı, yedi kez hükümet kurdu. 

9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, 1949 yılında başladığı memurluk görevinden, cumhurbaşkanlığının sona erdiği döneme kadar geçen sürede okuduğu kitaplar, fotoğrafları ve kullandığı eşyalar, İslamköy'de geçen yıl açılan Süleyman Demirel Demokrasi ve Kalkınma Müzesi'nde sergileniyor. 

Son Güncelleme: Çarşamba, 17 Haziran 2015 12:42

Gösterim: 1323

KPSS'de usulsüzlük iddialarına ilişkin soruşturmada, İstanbul'da dün gözaltına alınan 15 kişiden 13'ünün öğretmen, 2'sinin TRT çalışanı olduğu öğrenildi.

kpss_gozaltiAnkara Cumhuriyet Başsavcılığınca 2010 yılında yapılan KPSS'de usulsüzlük iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, İstanbul'da gözaltına alınan 15 kişiden 13'ünün öğretmen, 2'sinin TRT çalışanı olduğu öğrenildi.

İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından İstanbul'da dün gözaltına alınan 15 kişi Ankara'ya gönderildi. Şüphelilerden 13'ünün Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okullarda görev yapan öğretmen, birinin TRT İstanbul Bölge Müdürlüğü'nde kameraman ve birinin de aynı kurumda teknik eleman olarak çalıştığı bildirildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 2010 yılında yapılan KPSS'de usulsüzlük iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, soruları organize şekilde ele geçirerek, sınavda tam veya tama yakın puan aldıkları ileri sürülen 21 şüpheli, dün Ankara ve İstanbul'da yakalanmıştı.

> 13 öğretmen gözaltında

KPSS'de usulsüzlük iddialarına ilişkin soruşturmada, İstanbul'da dün gözaltına alınan 15 kişiden 13'ünün öğretmen, 2'sinin TRT çalışanı olduğu öğrenildi.

kpss_gozaltiAnkara Cumhuriyet Başsavcılığınca 2010 yılında yapılan KPSS'de usulsüzlük iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, İstanbul'da gözaltına alınan 15 kişiden 13'ünün öğretmen, 2'sinin TRT çalışanı olduğu öğrenildi.

İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından İstanbul'da dün gözaltına alınan 15 kişi Ankara'ya gönderildi. Şüphelilerden 13'ünün Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okullarda görev yapan öğretmen, birinin TRT İstanbul Bölge Müdürlüğü'nde kameraman ve birinin de aynı kurumda teknik eleman olarak çalıştığı bildirildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca 2010 yılında yapılan KPSS'de usulsüzlük iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, soruları organize şekilde ele geçirerek, sınavda tam veya tama yakın puan aldıkları ileri sürülen 21 şüpheli, dün Ankara ve İstanbul'da yakalanmıştı.

Son Güncelleme: Salı, 16 Haziran 2015 11:21

Gösterim: 1857


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.