Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, dershanelerin dönüşüm sürecinin Eylül 2015 tarihine kadar uzatıldığını belirtti.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) Toplantısına katılmak için iki günden beri Antalya'da bulunan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Antalyalı gazetecilerle bir araya geldi.
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Avcı, bu ay içerisinde devletin eğitim kurumları dahil Türkiye'deki bütün eğitim-öğretim kurumlarıyla ilgili kapsamlı bir envanter çalışması yapılacağını söyledi.
Envanter çalışması kapsamında dershanelerin de fiziki ve beşeri altyapılarının inceleneceğini belirten Avcı, çalışma sonucunda resmin tamamında nasıl bir beşeri sermaye ile karşı karşıya olduklarını göreceklerini ve dershanelerin hangi kurumsal dönüşüme uygun olduğunun saptanacağını bildirdi. Avcı, "Bir dershanenin özel okula dönüştüğünde istihdam edeceği öğretmen kadrosu farklı, açık liseye dönüştüğü zaman farklı, özel etüt eğitim merkezine dönüştüğü zaman farklı. Onların hepsini hem kendilerinin hem de bizim görmemiz lazım" diye konuştu.
Dershanelerde çalışan öğretmenlerin de ne kadarının Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda istihdam edilebilir niteliğe sahip olduğuna bakılacağını anlatan Avcı, dönüşüm sürecinde öğretim kadrosunda olan pek az kişinin Milli Eğitim Bakanlığı tarafına geçmek isteyeceğini düşündüklerini kaydetti.
Avcı, "Geçmek isteyenlerin büyük kısmını, hemen hemen tamamını da diyebilirim, bugüne kadar yapmakta oldukları işin niteliğine uygun bir birimimizde, yani halk eğitim merkezlerimizde veya okullarda açtığımız veya açacağımız kurslarda değerlendirebiliriz. Onun statüsünü daha sonra ortaya çıkacak resme göre kararlaştırırız" dedi.
Dönüşüm için Eylül 2015'e kadar süre verildi
Butik ve orta ölçekli dershanelerin kayıtlarının büyük bölümünü ocak aylarında aldıklarını, onların maddi olarak bir sıkıntı yaşamamaları için bu yıl da öğrenci almalarına izin verildiğini kaydeden Milli Eğitim Bakanı Avcı, dönüşüm sürecinin de Eylül 2015 tarihine kadar uzatıldığını anımsattı.
Eylül 2015 ile dershanelere dönüşüm için gerekli altyapıyı kurmaları için süre tanındığını vurgulayan Bakan Avcı, bir daha da uzatma olmayacağını bildirdi.
Özel okul olamayanlar açık liseye dönüşebilecek
Özel okul olmaya uygun olmayan dershanelerin açık liseye de dönüşebileceğini kaydeden Nabi Avcı, yeni açık liselerin mevcut açık liselerden farklı olacağını söyledi.
Avcı, şöyle konuştu:
"Şu andaki uygulama e-okul sistemi üzerinden kaydı yapılan ve devam mecburiyeti olmayan bir uygulama. Yani yüz yüze eğitim yok. Bu okullar ortaokulu bitirmiş, öğrenim çağı geçmiş, belli bir yaşa gelmiş, sonra 'keşke lise okusaydım' diye düşünen kişiler için. Sonra herhangi bir mazeret nedeniyle örgün öğretimden yararlanamayan çocuklar da açık liseden yararlansın diye çağ nüfusuna da açıldı. Halen 1 milyon 400 bin civarında çocuğumuz açık lisede okuyor.
Şimdi biz bu açık liseyi şuna dönüştürmek istiyoruz. Ortaokulu bitirmiş öğrencilerden isteyenler açık liseye kaydolabilecek ama açık lise aynı zamanda artık devam mecburiyeti de olan bir lise türüne dönüşecek. Ne kadar devam mecburiyeti olacak? Şu anda örgün liselerimizde haftalık yaklaşık 40 saat eğitim var. Öngördüğümüz açık liselerde yüz yüze eğitim 40 saat olmasın, asgari bir saat olsun. Dershane sektörü temsilcileriyle yaptığımız toplantılarda bize 20 saat dediler. Sonra bu 20 saat zorunluluğunun daha çok zincir dershaneler için uygun olduğunu söylediler. Butik ve orta ölçekli dershaneler için bunun belki 15 saat olabileceğini söylediler. Şu anda çalışmalarımızı ikisi üzerinden yapıyoruz."
Açık lisede okuyan ve belli bir saat yüz yüze eğitim gören öğrencilerin lise diploması alabileceğini vurgulayan Avcı, isteyen ve altyapısı uygun dershanelerin açık liseye dönüşeceğini söyledi.
“Öğrencilerin haftada 60 saat çalıştırılması ILO Sözleşmesi’ne aykırı”
Çocukların haftada 40 saat okulda ders gördüğünü, 20 saat de dershaneye gittiğini, bunun da Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Sözleşmesine göre suç olduğunu belirten Avcı, "Bir işçiyi bu kadar çalıştırırsanız ILO Sözleşmesinden dolayı başınız derde girer. Çocukların ağzı var dili yok, 60 saat çalıştırıyorsunuz. Olmaz böyle bir şey. Onun için 20 saat dershaneye gideceğine açık lisede 20 saat yüz yüze eğitimini görür. Mevcut altyapıda 50 bin derslik de buna dönüşmüş olur" dedi.
Açık lise formatında özel okulda aranan bahçe gibi kriterlerin aranmayacağına da dikkati çeken Avcı, belli kriterlere uyan dershanelerin açık lise için yeterli sayılacağını bildirdi. Avcı, açık liselerin ücretli olacağını fakat özel okul düzeyinde bir ücretin olmayacağını da vurguladı.
Dershanecilerin açık lise modelinde liselerden çok ciddi talep çekeceğini düşündüklerini ifade eden Avcı, bu sistem sayesinde son sınıftaki öğrencilerin de rapor almaktan kurtulacağını kaydetti.
Düzenlemeden en çok yararlanacak dershaneler
Yeni düzenlemeden en çok yararlanacak dershanelerin "kendilerine karşı kast-ı mahsusla hareket edildiği söylenen dershaneler" olduğunu belirten Avcı, "Yani şu anda kendilerini bu kategoride gören dershaneler özel okullara dönüşme imkanına daha çok sahip. Bırakın açık liseyi özel okula dönüşmek için bu camianın ciddi bir altyapısı var. Bu dönüşümü daha zor yapacak olan dershaneler butik dershaneler ve orta boy işletmeler" dedi.
Düzenlemenin sıfırdan başlayan bir düzenleme olmadığını, uzun yıllardır zaten konuşulduğunu ifade eden Bakan Avcı, dershane tartışmalarının ardından bazı dershanelerin faaliyetlerini askıya aldığını, bazılarının ise özellikle zincir dershane gruplarının da küçük yerlerdeki işletmeleri aldıklarına dair duyumları olduğunu söyledi.
3 yılda 10 milyon 600 bin tablet dağıtılacak
Tablet dağıtımında 9'uncu sınıflara öncelik verildiğini ifade eden Bakan Avcı, 2014 yılında 675 bin tablet bilgisayarın dağıtılacağını, önümüzdeki 3 yıl içinde de 10 milyon 600 bin öğrenciye tablet bilgisayar vermeyi hedeflediklerini kaydetti.
Yeni YÖK Yasa Tasarısı
Kendisi bakan olmadan önce hazırlanan YÖK Yasa Taslağının kendi imzasıyla Başbakanlık'a gönderildiğini fakat bakanlık olarak yasa taslağını yeterli bulmadıkları yönünde bir yazıyı da Başbakanlık'a gönderdiklerini belirten Nabi Avcı, yüksek öğrenimi düzenleyecek yasanın bir çerçeve yasa olması gerektiğini, ayrıntıların da yönetmeliklerle düzenlenmesi gerektiğini bildirdi.
Bakan Avcı, "İstanbul Teknik Üniversitesi ile Bayburt Üniversitesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi ile Akdeniz Üniversitesi aynı yasal kalıplara uymak zorunda bırakılmamalı. Her üniversitenin kendi özel koşullarına uygun düzenleme yapmasına izin veren esnek bir yasa olmalı" diye konuştu.
"Anlayış ve dikkatle takip etmek lazım"
Bir gazetecinin "dershane tartışmalarından sonra özel ders bürolarında ciddi bir artış olduğu söyleniyor" sözleri üzerine Bakan Avcı, şu yanıtı verdi:,
"O biraz sansasyonel bir şey. Bugünlerde öyle haberleri çok duyarsınız. Özel ders verenlerin sayısının arttığını çok duyarsınız, dershanelerde okuduğu için Nobel'e aday olan bilim adamı sayısını çok duyarsınız, bugünlerde çatısı akan okul haberlerini çok duyarsınız, bugünlerde öğretmenleri kaçtığı için çocukları bahçede oynayan devlet okullarının haberlerini, çocukların haberlerini çok görürsünüz. Anlayışla ve dikkatle takip etmek lazım."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, dershanelerin dönüşüm sürecinin Eylül 2015 tarihine kadar uzatıldığını belirtti.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından düzenlenen Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş (TEOG) Toplantısına katılmak için iki günden beri Antalya'da bulunan Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, Antalyalı gazetecilerle bir araya geldi.
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Bakan Avcı, bu ay içerisinde devletin eğitim kurumları dahil Türkiye'deki bütün eğitim-öğretim kurumlarıyla ilgili kapsamlı bir envanter çalışması yapılacağını söyledi.
Envanter çalışması kapsamında dershanelerin de fiziki ve beşeri altyapılarının inceleneceğini belirten Avcı, çalışma sonucunda resmin tamamında nasıl bir beşeri sermaye ile karşı karşıya olduklarını göreceklerini ve dershanelerin hangi kurumsal dönüşüme uygun olduğunun saptanacağını bildirdi. Avcı, "Bir dershanenin özel okula dönüştüğünde istihdam edeceği öğretmen kadrosu farklı, açık liseye dönüştüğü zaman farklı, özel etüt eğitim merkezine dönüştüğü zaman farklı. Onların hepsini hem kendilerinin hem de bizim görmemiz lazım" diye konuştu.
Dershanelerde çalışan öğretmenlerin de ne kadarının Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda istihdam edilebilir niteliğe sahip olduğuna bakılacağını anlatan Avcı, dönüşüm sürecinde öğretim kadrosunda olan pek az kişinin Milli Eğitim Bakanlığı tarafına geçmek isteyeceğini düşündüklerini kaydetti.
Avcı, "Geçmek isteyenlerin büyük kısmını, hemen hemen tamamını da diyebilirim, bugüne kadar yapmakta oldukları işin niteliğine uygun bir birimimizde, yani halk eğitim merkezlerimizde veya okullarda açtığımız veya açacağımız kurslarda değerlendirebiliriz. Onun statüsünü daha sonra ortaya çıkacak resme göre kararlaştırırız" dedi.
Dönüşüm için Eylül 2015'e kadar süre verildi
Butik ve orta ölçekli dershanelerin kayıtlarının büyük bölümünü ocak aylarında aldıklarını, onların maddi olarak bir sıkıntı yaşamamaları için bu yıl da öğrenci almalarına izin verildiğini kaydeden Milli Eğitim Bakanı Avcı, dönüşüm sürecinin de Eylül 2015 tarihine kadar uzatıldığını anımsattı.
Eylül 2015 ile dershanelere dönüşüm için gerekli altyapıyı kurmaları için süre tanındığını vurgulayan Bakan Avcı, bir daha da uzatma olmayacağını bildirdi.
Özel okul olamayanlar açık liseye dönüşebilecek
Özel okul olmaya uygun olmayan dershanelerin açık liseye de dönüşebileceğini kaydeden Nabi Avcı, yeni açık liselerin mevcut açık liselerden farklı olacağını söyledi.
Avcı, şöyle konuştu:
"Şu andaki uygulama e-okul sistemi üzerinden kaydı yapılan ve devam mecburiyeti olmayan bir uygulama. Yani yüz yüze eğitim yok. Bu okullar ortaokulu bitirmiş, öğrenim çağı geçmiş, belli bir yaşa gelmiş, sonra 'keşke lise okusaydım' diye düşünen kişiler için. Sonra herhangi bir mazeret nedeniyle örgün öğretimden yararlanamayan çocuklar da açık liseden yararlansın diye çağ nüfusuna da açıldı. Halen 1 milyon 400 bin civarında çocuğumuz açık lisede okuyor.
Şimdi biz bu açık liseyi şuna dönüştürmek istiyoruz. Ortaokulu bitirmiş öğrencilerden isteyenler açık liseye kaydolabilecek ama açık lise aynı zamanda artık devam mecburiyeti de olan bir lise türüne dönüşecek. Ne kadar devam mecburiyeti olacak? Şu anda örgün liselerimizde haftalık yaklaşık 40 saat eğitim var. Öngördüğümüz açık liselerde yüz yüze eğitim 40 saat olmasın, asgari bir saat olsun. Dershane sektörü temsilcileriyle yaptığımız toplantılarda bize 20 saat dediler. Sonra bu 20 saat zorunluluğunun daha çok zincir dershaneler için uygun olduğunu söylediler. Butik ve orta ölçekli dershaneler için bunun belki 15 saat olabileceğini söylediler. Şu anda çalışmalarımızı ikisi üzerinden yapıyoruz."
Açık lisede okuyan ve belli bir saat yüz yüze eğitim gören öğrencilerin lise diploması alabileceğini vurgulayan Avcı, isteyen ve altyapısı uygun dershanelerin açık liseye dönüşeceğini söyledi.
“Öğrencilerin haftada 60 saat çalıştırılması ILO Sözleşmesi’ne aykırı”
Çocukların haftada 40 saat okulda ders gördüğünü, 20 saat de dershaneye gittiğini, bunun da Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Sözleşmesine göre suç olduğunu belirten Avcı, "Bir işçiyi bu kadar çalıştırırsanız ILO Sözleşmesinden dolayı başınız derde girer. Çocukların ağzı var dili yok, 60 saat çalıştırıyorsunuz. Olmaz böyle bir şey. Onun için 20 saat dershaneye gideceğine açık lisede 20 saat yüz yüze eğitimini görür. Mevcut altyapıda 50 bin derslik de buna dönüşmüş olur" dedi.
Açık lise formatında özel okulda aranan bahçe gibi kriterlerin aranmayacağına da dikkati çeken Avcı, belli kriterlere uyan dershanelerin açık lise için yeterli sayılacağını bildirdi. Avcı, açık liselerin ücretli olacağını fakat özel okul düzeyinde bir ücretin olmayacağını da vurguladı.
Dershanecilerin açık lise modelinde liselerden çok ciddi talep çekeceğini düşündüklerini ifade eden Avcı, bu sistem sayesinde son sınıftaki öğrencilerin de rapor almaktan kurtulacağını kaydetti.
Düzenlemeden en çok yararlanacak dershaneler
Yeni düzenlemeden en çok yararlanacak dershanelerin "kendilerine karşı kast-ı mahsusla hareket edildiği söylenen dershaneler" olduğunu belirten Avcı, "Yani şu anda kendilerini bu kategoride gören dershaneler özel okullara dönüşme imkanına daha çok sahip. Bırakın açık liseyi özel okula dönüşmek için bu camianın ciddi bir altyapısı var. Bu dönüşümü daha zor yapacak olan dershaneler butik dershaneler ve orta boy işletmeler" dedi.
Düzenlemenin sıfırdan başlayan bir düzenleme olmadığını, uzun yıllardır zaten konuşulduğunu ifade eden Bakan Avcı, dershane tartışmalarının ardından bazı dershanelerin faaliyetlerini askıya aldığını, bazılarının ise özellikle zincir dershane gruplarının da küçük yerlerdeki işletmeleri aldıklarına dair duyumları olduğunu söyledi.
3 yılda 10 milyon 600 bin tablet dağıtılacak
Tablet dağıtımında 9'uncu sınıflara öncelik verildiğini ifade eden Bakan Avcı, 2014 yılında 675 bin tablet bilgisayarın dağıtılacağını, önümüzdeki 3 yıl içinde de 10 milyon 600 bin öğrenciye tablet bilgisayar vermeyi hedeflediklerini kaydetti.
Yeni YÖK Yasa Tasarısı
Kendisi bakan olmadan önce hazırlanan YÖK Yasa Taslağının kendi imzasıyla Başbakanlık'a gönderildiğini fakat bakanlık olarak yasa taslağını yeterli bulmadıkları yönünde bir yazıyı da Başbakanlık'a gönderdiklerini belirten Nabi Avcı, yüksek öğrenimi düzenleyecek yasanın bir çerçeve yasa olması gerektiğini, ayrıntıların da yönetmeliklerle düzenlenmesi gerektiğini bildirdi.
Bakan Avcı, "İstanbul Teknik Üniversitesi ile Bayburt Üniversitesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi ile Akdeniz Üniversitesi aynı yasal kalıplara uymak zorunda bırakılmamalı. Her üniversitenin kendi özel koşullarına uygun düzenleme yapmasına izin veren esnek bir yasa olmalı" diye konuştu.
"Anlayış ve dikkatle takip etmek lazım"
Bir gazetecinin "dershane tartışmalarından sonra özel ders bürolarında ciddi bir artış olduğu söyleniyor" sözleri üzerine Bakan Avcı, şu yanıtı verdi:,
"O biraz sansasyonel bir şey. Bugünlerde öyle haberleri çok duyarsınız. Özel ders verenlerin sayısının arttığını çok duyarsınız, dershanelerde okuduğu için Nobel'e aday olan bilim adamı sayısını çok duyarsınız, bugünlerde çatısı akan okul haberlerini çok duyarsınız, bugünlerde öğretmenleri kaçtığı için çocukları bahçede oynayan devlet okullarının haberlerini, çocukların haberlerini çok görürsünüz. Anlayışla ve dikkatle takip etmek lazım."
Son Güncelleme: Pazartesi, 09 Aralık 2013 08:56
Gösterim: 1679
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, dershanelerle ilgili yaptığı açıklamada, eğitim sisteminin sınav odaklı olmasını istemediklerini belirterek, "Sınavı amaç olmaktan çıkartmak, okulu merkeze almak lazım" dedi.
Memur-Sen'e bağlı Eğitim-Bir-Sen'in Bursa'da bir otelde gerçekleştirilen yıllık değerlendirme toplantısından önce basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Gündoğdu, bu toplantıyla, eğitimin kalitesinin arttırılmasının, kalitesi artan eğitimin öncülerinin özlük haklarıyla ilgili sorunların çözülmesinin amaçlandığını söyledi.
Demokratikleşme paketinin bazı maddelerinin bazı siyasi partiler ve sendikalar tarafından değişik yerlere çekildiğini belirten Gündoğdu, "Örneğin andımız konusu... Andımız yasaklanmadı, zorla öğrencilere okutulma işlemine son verildi ama bu son verme işleminden sonra baktık bir siyasi parti lideri, andımızı okuyamadı. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin bir şube başkanı, Türk Eğitim-Sen'in bir il yöneticisi okuyamadı. O zaman andımız yasaklanmamalıdır. İsteyen okumalıdır. Özellikle okumak isteyen yetişkinler, öğrenerek okumalıdır. Çocuklara zorla okutulmamalıdır. Bu arkadaşlarımız, partilerine, sendikalarına andımızı okuyarak girebilirler, çıkarken de 10. Yıl Marşı'nı okuyarak çıkabilirler" ifadelerini kullandı.
"Sınavı amaç olmaktan çıkartmak, okulu merkeze almak lazım"
Gündoğdu, dershanelerle ilgili soru üzerine, eğitim sisteminin sınav odaklı olmasını istemediklerini belirterek, "Sınavı amaç olmaktan çıkartmak, okulu merkeze almak lazım" dedi.
Öğretmen açığını gidermek gerektiğini belirten Gündoğdu, şunları söyledi:
"Öğretmene daha önce 'çalışmıyor' şeklindeki şaşı bakış sona ermiştir. Doğru bakış, ek ödeme ve saygınlıkla hayata geçmiştir. Dört dörtlük eğitimle de özgür bireyin yetişmesinin temeli atılmıştır. Şimdi bu sistemi topyekun hayata hazırlığı öne alarak geliştirmek lazım. Bunun için biz demiştik ki 'Dershaneler kapatılmamalıdır ama kapanmalıdır'. Siz eğitimde öyle kaliteli adımlar atın ki dershaneye ihtiyaç kalmasın. 'Paydaşlarla oturup konuşmak lazım' demiştim. 10 gündür konuşuldu, 2 yıllık bir sürece yayıldı. Dershaneci dostlarla görüşmemizden anlıyorum ki Meclis'te yasalaşma sürecinde bu en az 3 yıla çıkarılırsa bir taraftan özel okulların yapılması, desteklenmesi, diğer taraftan da dershanelerin sona ermesi ama dershaneleri sona erdirecek kaliteli eğitimin hayata geçmesi... Kızgınlıkların biraz azaldığını görüyoruz. Bazı kızgınlıkların da amacının eğitim olmadığını ama belli kesimleri kavga ettirmeyi rant olarak gördüklerini görüyoruz. Onun için bu uzlaşı kültürünün artarak devam etmesinde fayda var diye düşünüyorum."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, dershanelerle ilgili yaptığı açıklamada, eğitim sisteminin sınav odaklı olmasını istemediklerini belirterek, "Sınavı amaç olmaktan çıkartmak, okulu merkeze almak lazım" dedi.
Memur-Sen'e bağlı Eğitim-Bir-Sen'in Bursa'da bir otelde gerçekleştirilen yıllık değerlendirme toplantısından önce basın mensuplarına açıklamalarda bulunan Gündoğdu, bu toplantıyla, eğitimin kalitesinin arttırılmasının, kalitesi artan eğitimin öncülerinin özlük haklarıyla ilgili sorunların çözülmesinin amaçlandığını söyledi.
Demokratikleşme paketinin bazı maddelerinin bazı siyasi partiler ve sendikalar tarafından değişik yerlere çekildiğini belirten Gündoğdu, "Örneğin andımız konusu... Andımız yasaklanmadı, zorla öğrencilere okutulma işlemine son verildi ama bu son verme işleminden sonra baktık bir siyasi parti lideri, andımızı okuyamadı. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin bir şube başkanı, Türk Eğitim-Sen'in bir il yöneticisi okuyamadı. O zaman andımız yasaklanmamalıdır. İsteyen okumalıdır. Özellikle okumak isteyen yetişkinler, öğrenerek okumalıdır. Çocuklara zorla okutulmamalıdır. Bu arkadaşlarımız, partilerine, sendikalarına andımızı okuyarak girebilirler, çıkarken de 10. Yıl Marşı'nı okuyarak çıkabilirler" ifadelerini kullandı.
"Sınavı amaç olmaktan çıkartmak, okulu merkeze almak lazım"
Gündoğdu, dershanelerle ilgili soru üzerine, eğitim sisteminin sınav odaklı olmasını istemediklerini belirterek, "Sınavı amaç olmaktan çıkartmak, okulu merkeze almak lazım" dedi.
Öğretmen açığını gidermek gerektiğini belirten Gündoğdu, şunları söyledi:
"Öğretmene daha önce 'çalışmıyor' şeklindeki şaşı bakış sona ermiştir. Doğru bakış, ek ödeme ve saygınlıkla hayata geçmiştir. Dört dörtlük eğitimle de özgür bireyin yetişmesinin temeli atılmıştır. Şimdi bu sistemi topyekun hayata hazırlığı öne alarak geliştirmek lazım. Bunun için biz demiştik ki 'Dershaneler kapatılmamalıdır ama kapanmalıdır'. Siz eğitimde öyle kaliteli adımlar atın ki dershaneye ihtiyaç kalmasın. 'Paydaşlarla oturup konuşmak lazım' demiştim. 10 gündür konuşuldu, 2 yıllık bir sürece yayıldı. Dershaneci dostlarla görüşmemizden anlıyorum ki Meclis'te yasalaşma sürecinde bu en az 3 yıla çıkarılırsa bir taraftan özel okulların yapılması, desteklenmesi, diğer taraftan da dershanelerin sona ermesi ama dershaneleri sona erdirecek kaliteli eğitimin hayata geçmesi... Kızgınlıkların biraz azaldığını görüyoruz. Bazı kızgınlıkların da amacının eğitim olmadığını ama belli kesimleri kavga ettirmeyi rant olarak gördüklerini görüyoruz. Onun için bu uzlaşı kültürünün artarak devam etmesinde fayda var diye düşünüyorum."
Son Güncelleme: Pazar, 08 Aralık 2013 09:43
Gösterim: 1008
CHP'nin, "Öteki Türkiye" raporunda, çocuk işçi sayısının 450 bine yaklaştığı belirtilirken, bu yılın 10 ayında ise 55 çocuğun "iş kazası kurbanı" olduğu kaydedildi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin'in koordinasyonunda hazırlanan "Öteki Türkiye" başlıklı raporda, Türkiye genelinde işçiler, çocuk ve kadınlar ile Suriye'den Türkiye'ye sığınanların durumlarına ilişkin çeşitli veriler ve değerlendirmeler yer aldı.
Raporun "çocuk işçiler" bölümünde ise çocukların büyüyen ekonominin "en zayıf halkasını" oluşturduğu ileri sürüldü.
Çocukların başta Marmara Bölgesi ve özelde İstanbul olmak üzere sanayi, tarım ve ev işleri gibi sektörlerde "insan onuruna ve çocuk haklarına aykırı" koşullar altında çalışmaya zorlandığı belirtildi.
BM'nin Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin birçok maddesinin çocukların sağlıklı bir yaşam sürdürmelerini desteklediği, ayrıca anayasada da devletin her türlü istismara ve şiddete karşı koruyucu tedbirleri almasına yönelik maddeler olduğu hatırlatılan raporda, "Anayasanın ve uluslararası sözleşmelerin çizdiği çerçeveye rağmen Türkiye'de çocukların çalışma hayatına katılımında, dünyadaki genelinin tersine ciddi bir artış görülmektedir" görüşü savunuldu.
Çalışan çocuk sayısının 2006-2012 yılları arasında yüzde 64 oranında artarak, 272 binden 445 bine yükseldiği iddia edilen raporda, ekonomik bir faaliyette çalışan okuyan çocuk sayısının yüzde 3'e, ev işlerinde çalışanlarının oranının ise yüzde 50'ye yükseldiği bildirildi.
Tarım sektöründe istihdam edilen çocukların sayısında son 10 yılda görülen 8,1 puanlık artışın, çocuk mevsimlik tarım işçilerindeki artıştan kaynaklandığı ifade edilirken, "Türkiye’de çocuklar ya serbest piyasanın görünmez eline ya da ücretsiz aile işçiliği ‘sektörüne teslim edilmekte" denildi.
55 çocuk işçi hayatını kaybetti
Raporda, "Çocuk İşçi Cinayetleri" başlığında iş kazalarına da yer verildi.
Geçen yıl önlenebilir nedenlerden dolayı 36 çocuk işçinin kaza geçirdiği belirtilen raporda, en büyüğü 17, en küçüğü ise 16 aylık olmak üzere 28 çocuğun da iş kazasında hayatını kaybettiği bildirildi. Bu çocuklardan üçünün ise beş, yedi ve dokuz yaşlarında olduğu belirtildi. Raporda, 2013’ün ilk 10 ayında ise en az 55 çocuk işçinin hayatını kaybettiği ifade edildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
CHP'nin, "Öteki Türkiye" raporunda, çocuk işçi sayısının 450 bine yaklaştığı belirtilirken, bu yılın 10 ayında ise 55 çocuğun "iş kazası kurbanı" olduğu kaydedildi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin'in koordinasyonunda hazırlanan "Öteki Türkiye" başlıklı raporda, Türkiye genelinde işçiler, çocuk ve kadınlar ile Suriye'den Türkiye'ye sığınanların durumlarına ilişkin çeşitli veriler ve değerlendirmeler yer aldı.
Raporun "çocuk işçiler" bölümünde ise çocukların büyüyen ekonominin "en zayıf halkasını" oluşturduğu ileri sürüldü.
Çocukların başta Marmara Bölgesi ve özelde İstanbul olmak üzere sanayi, tarım ve ev işleri gibi sektörlerde "insan onuruna ve çocuk haklarına aykırı" koşullar altında çalışmaya zorlandığı belirtildi.
BM'nin Çocuk Haklarına Dair Sözleşme'nin birçok maddesinin çocukların sağlıklı bir yaşam sürdürmelerini desteklediği, ayrıca anayasada da devletin her türlü istismara ve şiddete karşı koruyucu tedbirleri almasına yönelik maddeler olduğu hatırlatılan raporda, "Anayasanın ve uluslararası sözleşmelerin çizdiği çerçeveye rağmen Türkiye'de çocukların çalışma hayatına katılımında, dünyadaki genelinin tersine ciddi bir artış görülmektedir" görüşü savunuldu.
Çalışan çocuk sayısının 2006-2012 yılları arasında yüzde 64 oranında artarak, 272 binden 445 bine yükseldiği iddia edilen raporda, ekonomik bir faaliyette çalışan okuyan çocuk sayısının yüzde 3'e, ev işlerinde çalışanlarının oranının ise yüzde 50'ye yükseldiği bildirildi.
Tarım sektöründe istihdam edilen çocukların sayısında son 10 yılda görülen 8,1 puanlık artışın, çocuk mevsimlik tarım işçilerindeki artıştan kaynaklandığı ifade edilirken, "Türkiye’de çocuklar ya serbest piyasanın görünmez eline ya da ücretsiz aile işçiliği ‘sektörüne teslim edilmekte" denildi.
55 çocuk işçi hayatını kaybetti
Raporda, "Çocuk İşçi Cinayetleri" başlığında iş kazalarına da yer verildi.
Geçen yıl önlenebilir nedenlerden dolayı 36 çocuk işçinin kaza geçirdiği belirtilen raporda, en büyüğü 17, en küçüğü ise 16 aylık olmak üzere 28 çocuğun da iş kazasında hayatını kaybettiği bildirildi. Bu çocuklardan üçünün ise beş, yedi ve dokuz yaşlarında olduğu belirtildi. Raporda, 2013’ün ilk 10 ayında ise en az 55 çocuk işçinin hayatını kaybettiği ifade edildi.
Son Güncelleme: Cumartesi, 07 Aralık 2013 11:27
Gösterim: 1793
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, dershanelerin dönüşümü için bu ay içinde bütün dershanelerin bir envanterinin çıkarılacağını belirterek, "Tek tek dershanelerimizin fiziki altyapıları nedir, beşeri altyapıları nedir, öğretmen ve diğer çalışanların niteliği nedir? İnceden inceye bütün dershanelerimizin bir anlamda röntgenini çıkartacağız ki bu dönüşüm sürecinde herkes kendi altyapısına uygun kurumsallaşmayı kolaylıkla gerçekleştirebilsin" dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Antalya'daki Topkapı Palace Otel'de düzenlenen "Milli Eğitim Müdürleri Değerlendirme Toplantısı"na katılan Bakan Avcı, basına kapalı gerçekleşen toplantı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. 28 ve 29 Kasım'da ortaöğretime geçiş ortak sınavları kapsamında Türkiye genelinde denetimli yazılıların yapıldığını hatırlatan Avcı, bugün yapılan toplantıda da bu sınavların değerlendirileceğini söyledi.
Yazılı uygulamalardan sonra il müdürlerinin uygulamada gördükleri hususları tek tek elden geçirmek istediklerini belirten Avcı, "Nisanda yapacağımız yazılı uygulamalarda daha da gelişmiş ne tür yöntemler uygulayabiliriz, bunları konuşmak üzere il müdürlerimizle burada iki günlük bir çalışma toplantısı düzenledik" diye konuştu.
Ortaöğretime geçiş ortak sınavlarının başarılı geçtiğini, kendilerine ulaşan ilk bilgilere göre öğrencilerin, öğretmenlerin ve velililerin çok mutlu olduklarını ifade eden Avcı, çocukların kendi sınıflarında sınava girdiğini, öğretmenlerin de kendi okullarında görev yaptıklarını, bunun da öğrenci ve velilerin psikolojilerini olumlu etkilediğini kaydetti.
Bakan Avcı, söz konusu organizasyonun başarılı olmasında emeği geçen, öğretmenler, milli eğitim müdürleri ile güvenliği sağlayan polis ve jandarma ekiplerine teşekkür etti.
Dershanelerin dönüşümü
Dershanelerin dönüşümüyle ilgili çalışmaların sorulması üzerine Bakan Nabi Avcı, daha önce açıkladıkları program çerçevesinde 2014 yılı Ocak ayında konuyla ilgili tasarıyı Meclis'e sevk etmiş olacaklarını bildirdi.
Dönüşüm için bu ay içinde bütün dershanelerin envanterini çıkartacaklarını kaydeden Avcı, şunları söyledi:
"Tek tek dershanelerimizin fiziki alt yapıları nedir, beşeri altyapıları nedir, orada görev yapan öğretmenlerin ve diğer çalışanların sayısı, niteliği nedir inceden inceye bütün dershanelerimizin röntgenini bir anlamda çıkartacağız ki bu dönüşüm sürecinde herkes kendi altyapısına en uygun kurumsallaşmayı kolaylıkla gerçekleştirebilsin. Şimdi biz öncelikle inceleyelim, tek tek herkesin durumunu bir görelim. Nasıl bir binada çalışıyorsunuz, kirada mısınız, kendi mülkünüzde misiniz? Kaç dersliğiniz var? Kaloriferli mi, sobalı mı?.. Bunlara varıncaya kadar bunların röntgenini bir çıkarmak istiyoruz. Sonra çalışanların durumları… Formasyonu olan öğreticileriniz var mı, formasyonu olmayan öğreticileriniz kaç kişi, bunların branşları nedir, kaç yıldan beri sigortalı çalışıyorlar gibi daha sonra yapılacak düzenlemelerde bizim işimize yarayacak yoğun bir envanter çalışması yapacağız. İnşallah bu envanter çalışmasıyla biz kurumlarımıza hangi tip kuruma dönüşmelerinin kendileri açısından, öğrenciler açısından ve içinde bulundukları ortam, şehir açısından en uygun olacağını önerebiliriz."
Özel okula dönüşmek için şu anda bir başvuru yapılmadı
Özel okula dönüşmek için şu anda bir başvuru olmadığını belirten Avcı, fakat dershane sektörünün temsilcileriyle yaptıkları görüşmelerde bu konuda ciddi bir istek olduğunu gördüklerini söyledi.
Dershaneler konusunda 2012 yılında yapılmış araştırmalar olduğunu da ifade eden Avcı, fakat o günden bugüne ne tür değişikliklerin olduğunu görmek açısından yeni bir çalışma yapmak istediklerini vurguladı. Avcı, "Sağlıklı kararlar verebilelim diye bu çalışmayı güncellemek istiyoruz. Yani bu bir güncelleme çalışması, daha ayrıntılı bir güncelleme çalışması" diye konuştu.
Üniversite sınav sisteminde değişiklik
Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nda iki sene kadar önce alınan karar çerçevesinde, üniversiteye girişin tek bir sınava endeksli olmaktan çıkartılması için bir çalışma içinde bulunduklarını bildiren Bakan Avcı, "Çocuklarımızın özellikle lisedeki başarılarının değerlendirilmesine dayalı bir yerleştirilmenin yapılması için bir Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu kararı vardı. O karar gereğince zaten gerek YÖK, gerek ÖSYM, gerek TÜBİTAK ve Milli Eğitim Bakanlığı olarak uyumlu bir biçimde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İnşallah 2015'i hedefleyerek yapıyoruz bu çalışmalarımızı" dedi.
2015 yılından itibaren ortaöğretime geçişte olduğu gibi üniversite sınavlarının da tek sınava endeksli olmaktan çıkartılacağını vurgulayan Avcı, öğrencilerin akademik başarılarının yanı sıra orta ve uzun vadede diğer sosyal etkinliklerdeki başarılarını da üniversiteye yerleştirmede esas alacak bir çalışma yaptıklarını kaydetti.
Müfredat sadeleştirmesi
Okullardaki ders müfredatlarını sadeleştirme yönündeki çalışmaların sürdüğünü de belirten Milli Eğitim Bakanı Avcı, müfredata çok şey konulduğunu, fakat bunların pek azının öğretilebildiğini söyledi. Avcı, müfredatın daha gerçekçi bir yaklaşımla oluşturulacağını ve bir ders yılında öğretilebileceği kadarının hedefleneceğini bildirdi.
Müfredatın tek sınava endeksli olmaktan çıkartılması gerektiğini kaydeden Avcı, çocukların daha analitik düşünme, düşündüklerini ifade etme kabiliyetlerini geliştirebilecek bir uygulamayı hayata geçirmek istediklerini dile getirdi.
2006 yılından bu yana matematik ve fen bilgisinde iyileşme hızının arttığını ifade eden Avcı, fakat henüz istedikleri yerde olmadıklarını vurguladı.
"Bugün çocuklarınızı bir kitapçıya götürün"
7 Aralık gününün tüm dünyada "Bugün Çocuklarınızı Bir Kitapçıya Götürün Günü" olarak kutlandığını anlatan Avcı, "Ben de böyle bir günün olduğunu yeni öğrendim. Buradan bütün velilerimize, öğretmenlerimize ve çocuklarımıza duyuralım istiyorum. Bugün çocuklarını alsınlar uygun yerde olanlar çocuklarını kitapçıya götürsünler ve bir kitap alsınlar" dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, dershanelerin dönüşümü için bu ay içinde bütün dershanelerin bir envanterinin çıkarılacağını belirterek, "Tek tek dershanelerimizin fiziki altyapıları nedir, beşeri altyapıları nedir, öğretmen ve diğer çalışanların niteliği nedir? İnceden inceye bütün dershanelerimizin bir anlamda röntgenini çıkartacağız ki bu dönüşüm sürecinde herkes kendi altyapısına uygun kurumsallaşmayı kolaylıkla gerçekleştirebilsin" dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Antalya'daki Topkapı Palace Otel'de düzenlenen "Milli Eğitim Müdürleri Değerlendirme Toplantısı"na katılan Bakan Avcı, basına kapalı gerçekleşen toplantı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. 28 ve 29 Kasım'da ortaöğretime geçiş ortak sınavları kapsamında Türkiye genelinde denetimli yazılıların yapıldığını hatırlatan Avcı, bugün yapılan toplantıda da bu sınavların değerlendirileceğini söyledi.
Yazılı uygulamalardan sonra il müdürlerinin uygulamada gördükleri hususları tek tek elden geçirmek istediklerini belirten Avcı, "Nisanda yapacağımız yazılı uygulamalarda daha da gelişmiş ne tür yöntemler uygulayabiliriz, bunları konuşmak üzere il müdürlerimizle burada iki günlük bir çalışma toplantısı düzenledik" diye konuştu.
Ortaöğretime geçiş ortak sınavlarının başarılı geçtiğini, kendilerine ulaşan ilk bilgilere göre öğrencilerin, öğretmenlerin ve velililerin çok mutlu olduklarını ifade eden Avcı, çocukların kendi sınıflarında sınava girdiğini, öğretmenlerin de kendi okullarında görev yaptıklarını, bunun da öğrenci ve velilerin psikolojilerini olumlu etkilediğini kaydetti.
Bakan Avcı, söz konusu organizasyonun başarılı olmasında emeği geçen, öğretmenler, milli eğitim müdürleri ile güvenliği sağlayan polis ve jandarma ekiplerine teşekkür etti.
Dershanelerin dönüşümü
Dershanelerin dönüşümüyle ilgili çalışmaların sorulması üzerine Bakan Nabi Avcı, daha önce açıkladıkları program çerçevesinde 2014 yılı Ocak ayında konuyla ilgili tasarıyı Meclis'e sevk etmiş olacaklarını bildirdi.
Dönüşüm için bu ay içinde bütün dershanelerin envanterini çıkartacaklarını kaydeden Avcı, şunları söyledi:
"Tek tek dershanelerimizin fiziki alt yapıları nedir, beşeri altyapıları nedir, orada görev yapan öğretmenlerin ve diğer çalışanların sayısı, niteliği nedir inceden inceye bütün dershanelerimizin röntgenini bir anlamda çıkartacağız ki bu dönüşüm sürecinde herkes kendi altyapısına en uygun kurumsallaşmayı kolaylıkla gerçekleştirebilsin. Şimdi biz öncelikle inceleyelim, tek tek herkesin durumunu bir görelim. Nasıl bir binada çalışıyorsunuz, kirada mısınız, kendi mülkünüzde misiniz? Kaç dersliğiniz var? Kaloriferli mi, sobalı mı?.. Bunlara varıncaya kadar bunların röntgenini bir çıkarmak istiyoruz. Sonra çalışanların durumları… Formasyonu olan öğreticileriniz var mı, formasyonu olmayan öğreticileriniz kaç kişi, bunların branşları nedir, kaç yıldan beri sigortalı çalışıyorlar gibi daha sonra yapılacak düzenlemelerde bizim işimize yarayacak yoğun bir envanter çalışması yapacağız. İnşallah bu envanter çalışmasıyla biz kurumlarımıza hangi tip kuruma dönüşmelerinin kendileri açısından, öğrenciler açısından ve içinde bulundukları ortam, şehir açısından en uygun olacağını önerebiliriz."
Özel okula dönüşmek için şu anda bir başvuru yapılmadı
Özel okula dönüşmek için şu anda bir başvuru olmadığını belirten Avcı, fakat dershane sektörünün temsilcileriyle yaptıkları görüşmelerde bu konuda ciddi bir istek olduğunu gördüklerini söyledi.
Dershaneler konusunda 2012 yılında yapılmış araştırmalar olduğunu da ifade eden Avcı, fakat o günden bugüne ne tür değişikliklerin olduğunu görmek açısından yeni bir çalışma yapmak istediklerini vurguladı. Avcı, "Sağlıklı kararlar verebilelim diye bu çalışmayı güncellemek istiyoruz. Yani bu bir güncelleme çalışması, daha ayrıntılı bir güncelleme çalışması" diye konuştu.
Üniversite sınav sisteminde değişiklik
Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nda iki sene kadar önce alınan karar çerçevesinde, üniversiteye girişin tek bir sınava endeksli olmaktan çıkartılması için bir çalışma içinde bulunduklarını bildiren Bakan Avcı, "Çocuklarımızın özellikle lisedeki başarılarının değerlendirilmesine dayalı bir yerleştirilmenin yapılması için bir Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu kararı vardı. O karar gereğince zaten gerek YÖK, gerek ÖSYM, gerek TÜBİTAK ve Milli Eğitim Bakanlığı olarak uyumlu bir biçimde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İnşallah 2015'i hedefleyerek yapıyoruz bu çalışmalarımızı" dedi.
2015 yılından itibaren ortaöğretime geçişte olduğu gibi üniversite sınavlarının da tek sınava endeksli olmaktan çıkartılacağını vurgulayan Avcı, öğrencilerin akademik başarılarının yanı sıra orta ve uzun vadede diğer sosyal etkinliklerdeki başarılarını da üniversiteye yerleştirmede esas alacak bir çalışma yaptıklarını kaydetti.
Müfredat sadeleştirmesi
Okullardaki ders müfredatlarını sadeleştirme yönündeki çalışmaların sürdüğünü de belirten Milli Eğitim Bakanı Avcı, müfredata çok şey konulduğunu, fakat bunların pek azının öğretilebildiğini söyledi. Avcı, müfredatın daha gerçekçi bir yaklaşımla oluşturulacağını ve bir ders yılında öğretilebileceği kadarının hedefleneceğini bildirdi.
Müfredatın tek sınava endeksli olmaktan çıkartılması gerektiğini kaydeden Avcı, çocukların daha analitik düşünme, düşündüklerini ifade etme kabiliyetlerini geliştirebilecek bir uygulamayı hayata geçirmek istediklerini dile getirdi.
2006 yılından bu yana matematik ve fen bilgisinde iyileşme hızının arttığını ifade eden Avcı, fakat henüz istedikleri yerde olmadıklarını vurguladı.
"Bugün çocuklarınızı bir kitapçıya götürün"
7 Aralık gününün tüm dünyada "Bugün Çocuklarınızı Bir Kitapçıya Götürün Günü" olarak kutlandığını anlatan Avcı, "Ben de böyle bir günün olduğunu yeni öğrendim. Buradan bütün velilerimize, öğretmenlerimize ve çocuklarımıza duyuralım istiyorum. Bugün çocuklarını alsınlar uygun yerde olanlar çocuklarını kitapçıya götürsünler ve bir kitap alsınlar" dedi.
Son Güncelleme: Cumartesi, 07 Aralık 2013 18:29
Gösterim: 1535
Bitlis'te 14 yaşındaki çocuğun kullandığı traktörün devrilmesi sonucu 13'ü öğrenci 14 kişi yaralandı
Bitlis merkeze bağlı İçgeçit köyünde öğrencileri taşıyan traktörün devrilmesi sonucu, 14 kişi yaralandı.
Bölükyazı Tekel Edip Safder Gaydalı Yatılı Bölge Ortaokulu'ndaki öğrencileri, okul çıkışında İçgeçit köyündeki evlerine götürmek isteyen 14 yaşındaki Y.K'nın (14) kullandığı traktör, İçgeçit köyü yakınlarında virajı alamayarak devrildi.
Kazada, sürücü ile traktörün römorkunda bulunan 13 öğrenci yaralandı.
Yaralılar, olay yerine çağrılan ambulans ve köy minibüsleriyle Bitlis ve Tatvan devlet hastanelerine kaldırıldı.
Kazanın ardından Vali Veysel Yurdakul, İl Emniyet Müdürü Sadettin Akgüç ve İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Alaaddin Yurderi, Bitlis Devlet Hastanesi'ne gelerek, buradaki yaralı öğrencileri ziyaret etti.
Öğrencilerin sağlık durumu hakkında doktorlardan bilgi alan Yurdakul, kazayla ilgili inceleme başlatılacağını söyledi.
Yaralı öğrencilerin sağlık durumunun iyi olduğunu ifade eden Yurdakul, öğrencilerin velilerine geçmiş olsun dileklerinde bulunarak, bir süre sohbet etti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Bitlis'te 14 yaşındaki çocuğun kullandığı traktörün devrilmesi sonucu 13'ü öğrenci 14 kişi yaralandı
Bitlis merkeze bağlı İçgeçit köyünde öğrencileri taşıyan traktörün devrilmesi sonucu, 14 kişi yaralandı.
Bölükyazı Tekel Edip Safder Gaydalı Yatılı Bölge Ortaokulu'ndaki öğrencileri, okul çıkışında İçgeçit köyündeki evlerine götürmek isteyen 14 yaşındaki Y.K'nın (14) kullandığı traktör, İçgeçit köyü yakınlarında virajı alamayarak devrildi.
Kazada, sürücü ile traktörün römorkunda bulunan 13 öğrenci yaralandı.
Yaralılar, olay yerine çağrılan ambulans ve köy minibüsleriyle Bitlis ve Tatvan devlet hastanelerine kaldırıldı.
Kazanın ardından Vali Veysel Yurdakul, İl Emniyet Müdürü Sadettin Akgüç ve İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Alaaddin Yurderi, Bitlis Devlet Hastanesi'ne gelerek, buradaki yaralı öğrencileri ziyaret etti.
Öğrencilerin sağlık durumu hakkında doktorlardan bilgi alan Yurdakul, kazayla ilgili inceleme başlatılacağını söyledi.
Yaralı öğrencilerin sağlık durumunun iyi olduğunu ifade eden Yurdakul, öğrencilerin velilerine geçmiş olsun dileklerinde bulunarak, bir süre sohbet etti.
Son Güncelleme: Cumartesi, 07 Aralık 2013 10:10
Gösterim: 1366

