Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Zorunlu eğitim süresinin 12 yıla çıkarılmasıyla ortaöğretimde okullaşma oranlarını artırmak için çalışmalar yürütecek olan Milli Eğitim Bakanlığı, 2014 yılı için ortaöğretimde sınıf geçme oranlarını yüzde 96'ya çıkarmayı, 9. sınıfta okulu terk eden öğrenci oranını yüzde 5'e indirmeyi hedefliyor.

MEB'in 2014 yılında öncelik vereceği performans hedeflerini belirlediği, bu hedeflere ulaşabilmek için yapılacak gerekli faaliyetlerin yer aldığı 2012 Mali Yılı Performans Programı hazırlandı.

Programa göre, okul öncesi eğitimde 48-66 ay çağ nüfusu çocukların 2012-2013 eğitim-öğretim yılında yüzde 37.36 olan okullaşma oranının, dezavantajlı çocukları gözeterek 2013-2014 eğitim-öğretim yılında yüzde 70'e çıkartılması hedefleniyor.

Okul öncesi eğitimde 2013 yılında 21 olan öğretmen başına düşen öğrenci sayısının, gelecek yılda 22'ye çıkarılması planlanıyor. Bakanlık bu yönde farkındalığın artırılması için çeşitli çalışmalar yürütecek. Bütçeden ayrılan ödenek de 710 bin lira olarak belirlendi.

İlkokulda yüzde 98.66, ortaokulda yüzde 93.09 olan net okullaşma oranı, 2014 yılı sonuna kadar yüzde 100'e çıkarılacak. Bunun için derslik yapımına ağırlık verilecek. Bakanlık bütçesinden bu amaçla yürütülecek çalışmalar için 1 milyar 475 milyon lira ayrılacak.

Sürekli devamsız öğrenci sayısı azaltılacak

MEB, 2014 yılında ilköğretimde okul terklerinin önüne geçebilmek için de önemli adımlar atmayı planlıyor. Bu yönde, 2013-2014 eğitim öğretim yılında ilkokul ve ortaokulda 41 gün ve üzeri devamsızlığı olan öğrencilerin okula devamları sağlanacak.

Okullarda çocukların karşı karşıya kaldığı risklerin belirlenmesi, bu risklerin olumsuz sonuçlarının önlenebilmesi için müdaheleler uygulanabilmesi yönünde okul paydaşlarına sistematik yollar sunan, aynı zamanda çocuğun eğitim sistemiyle ilişkisini zedeleyebilecek ''riskli devamsızlık'' tiplerini belirleyen ve devamsızlığı önlemek için öğretmen ve okula yol göstermeyi amaçlayan Erken Uyarı ve Aşamalı Devamsızlık Yönetimi sisteminden alınan sonuçlar dikkate alınarak, sistem geliştirilecek.

Devamsızlıkların ortadan kaldırılmasına yönelik farkındalık yaratmak için hazırlanan eğitim programlarıyla il eğitim denetmenlerine eğitimler verilecek. Ayrıca eğitim-öğretim süreçlerini izlemek üzere bir sistem oluşturulacak.

Bakanlığın performans göstergelirine göre, ilköğretimde sürekli devamsız öğrenci sayısı 2012 yılında 90 bin, 2013 yılında 383 bin olarak belirlendi. 2014 yılı için ise bu sayının 200 bine düşürülmesi planlanıyor. Ayrıca ilköğretim kurumlarında devam oranlarının artırılması için proje çalışmaları da yürütülecek.

Okula devamsızlıkların azaltılması için Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden 8 milyon lira ayrılması öngörülüyor.

Ortaöğretimde okul terkleri önlenecek

Ayrıca ortaöğretimde öğrencilerin okul başarılarını artırmak üzere sınıf geçme oranlarını 2014 yılı sonuna kadar yüzde 96'ya çıkarmak da hedefleniyor.

2014 yılı sonu itibariyle eğitime toplumsal sorumluluk bilincini yerleştirip öğrencileri araştırmaya teşvik ederek onların ilgi ve istidatları doğrultusunda gelişimlerine yön verilmek suretiyle ortaöğretimde sınıf geçme oranı yüzde 3 oranında artırılacak.

Bakanlığın performans göstergelerine göre, 2012 ve 2013 yıllarında yüzde 6 olan 9. sınıfta okulu terk eden öğrenci sayısının 2014'te yüzde 5'e indirilmesi planlanıyor.

9. sınıfta sınıf tekrarı yapan öğrenci oranı ise 2012'de yüzde 17, 2013'te yüzde 16 olarak belirlenirken, 2014 yılında ise yüzde 15 olması öngörülüyor. Bu yönde yürütülecek tüm çalışmalar için bakanlık bütçesinden 18 milyon 597 bin 794 lira ayrılacak.

> MEB 2014'te okul terklerini azaltacak

Zorunlu eğitim süresinin 12 yıla çıkarılmasıyla ortaöğretimde okullaşma oranlarını artırmak için çalışmalar yürütecek olan Milli Eğitim Bakanlığı, 2014 yılı için ortaöğretimde sınıf geçme oranlarını yüzde 96'ya çıkarmayı, 9. sınıfta okulu terk eden öğrenci oranını yüzde 5'e indirmeyi hedefliyor.

MEB'in 2014 yılında öncelik vereceği performans hedeflerini belirlediği, bu hedeflere ulaşabilmek için yapılacak gerekli faaliyetlerin yer aldığı 2012 Mali Yılı Performans Programı hazırlandı.

Programa göre, okul öncesi eğitimde 48-66 ay çağ nüfusu çocukların 2012-2013 eğitim-öğretim yılında yüzde 37.36 olan okullaşma oranının, dezavantajlı çocukları gözeterek 2013-2014 eğitim-öğretim yılında yüzde 70'e çıkartılması hedefleniyor.

Okul öncesi eğitimde 2013 yılında 21 olan öğretmen başına düşen öğrenci sayısının, gelecek yılda 22'ye çıkarılması planlanıyor. Bakanlık bu yönde farkındalığın artırılması için çeşitli çalışmalar yürütecek. Bütçeden ayrılan ödenek de 710 bin lira olarak belirlendi.

İlkokulda yüzde 98.66, ortaokulda yüzde 93.09 olan net okullaşma oranı, 2014 yılı sonuna kadar yüzde 100'e çıkarılacak. Bunun için derslik yapımına ağırlık verilecek. Bakanlık bütçesinden bu amaçla yürütülecek çalışmalar için 1 milyar 475 milyon lira ayrılacak.

Sürekli devamsız öğrenci sayısı azaltılacak

MEB, 2014 yılında ilköğretimde okul terklerinin önüne geçebilmek için de önemli adımlar atmayı planlıyor. Bu yönde, 2013-2014 eğitim öğretim yılında ilkokul ve ortaokulda 41 gün ve üzeri devamsızlığı olan öğrencilerin okula devamları sağlanacak.

Okullarda çocukların karşı karşıya kaldığı risklerin belirlenmesi, bu risklerin olumsuz sonuçlarının önlenebilmesi için müdaheleler uygulanabilmesi yönünde okul paydaşlarına sistematik yollar sunan, aynı zamanda çocuğun eğitim sistemiyle ilişkisini zedeleyebilecek ''riskli devamsızlık'' tiplerini belirleyen ve devamsızlığı önlemek için öğretmen ve okula yol göstermeyi amaçlayan Erken Uyarı ve Aşamalı Devamsızlık Yönetimi sisteminden alınan sonuçlar dikkate alınarak, sistem geliştirilecek.

Devamsızlıkların ortadan kaldırılmasına yönelik farkındalık yaratmak için hazırlanan eğitim programlarıyla il eğitim denetmenlerine eğitimler verilecek. Ayrıca eğitim-öğretim süreçlerini izlemek üzere bir sistem oluşturulacak.

Bakanlığın performans göstergelirine göre, ilköğretimde sürekli devamsız öğrenci sayısı 2012 yılında 90 bin, 2013 yılında 383 bin olarak belirlendi. 2014 yılı için ise bu sayının 200 bine düşürülmesi planlanıyor. Ayrıca ilköğretim kurumlarında devam oranlarının artırılması için proje çalışmaları da yürütülecek.

Okula devamsızlıkların azaltılması için Milli Eğitim Bakanlığı bütçesinden 8 milyon lira ayrılması öngörülüyor.

Ortaöğretimde okul terkleri önlenecek

Ayrıca ortaöğretimde öğrencilerin okul başarılarını artırmak üzere sınıf geçme oranlarını 2014 yılı sonuna kadar yüzde 96'ya çıkarmak da hedefleniyor.

2014 yılı sonu itibariyle eğitime toplumsal sorumluluk bilincini yerleştirip öğrencileri araştırmaya teşvik ederek onların ilgi ve istidatları doğrultusunda gelişimlerine yön verilmek suretiyle ortaöğretimde sınıf geçme oranı yüzde 3 oranında artırılacak.

Bakanlığın performans göstergelerine göre, 2012 ve 2013 yıllarında yüzde 6 olan 9. sınıfta okulu terk eden öğrenci sayısının 2014'te yüzde 5'e indirilmesi planlanıyor.

9. sınıfta sınıf tekrarı yapan öğrenci oranı ise 2012'de yüzde 17, 2013'te yüzde 16 olarak belirlenirken, 2014 yılında ise yüzde 15 olması öngörülüyor. Bu yönde yürütülecek tüm çalışmalar için bakanlık bütçesinden 18 milyon 597 bin 794 lira ayrılacak.

Son Güncelleme: Pazartesi, 18 Kasım 2013 07:39

Gösterim: 1315

Milli Eğitim Bakanlığı, "öğretmen seçiminden, öğretmen atamasına, bakanlık teşkilat yapısından dershanelere" kadar eğitim sistemini kökten değiştirecek reform taslağı hazırladı. Dershanelerin de yer aldığı taslakta dershanelerin özel okula dönüşümü için 2 yıl süre verilecek.

Sabah, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın, 18 Kasım Pazartesi günü Bakanlar Kurulu'na sunması beklenen taslağa ulaştığını iddia etti.Sabah Gazetesi’nin haberine göre dershanelerin kapatılması 3 aşamalı bir dönüşümle sağlanacak. Bakanlar Kurulu'na sunulacak taslakta dershanelere, özel okullara dönüşmek için iki yıl süre tanınacak.

Milli Eğitim Bakanlığı, "öğretmen seçiminden, öğretmen atamasına, bakanlık teşkilat yapısından dershanelere" kadar eğitim sistemini kökten değiştirecek reform taslağı hazırladı. Taslak, dershaneler için 3 ayaklı dönüşüm öngörüyor, öğretmenlere kariyer planlaması getiriyor ve milli eğitimde yeni çalışma sistemi hedefliyor. SABAH, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın, 18 Kasım Pazartesi günü Bakanlar Kurulu'na sunması beklenen taslağa ulaştı. Eğitim reformu kapsamında düşünülen başlıklar şöyle:

ÖZEL OKULA DÖNÜŞENE TEŞVİK: Başbakan Tayyip Erdoğan'ın eğitimde adaletsizliğe neden olduğu gerekçesiyle özel okula dönüştürüleceğini açıkladığı dershaneler 2013-2014 eğitim öğretim yılı bitiminde faaliyetlerini sona erdirecek. Milli Eğitim Bakanlığı 30 Haziran 2014 tarihine kadar başvuran dershaneleri özel eğitim kurumuna dönüşme kapsamına alacak. Özel okula dönüşme kriterlerine uygun dershanelere Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen teşvikler verilecek. Bunlar arasında arsa tahsisi, vergi indirimi ve ucuz kredi sağlanması yer alacak.

2 YILLIK GEÇİŞ: Özel okula dönüşmek isteyen ancak kriterleri uygun olmayan dershanelere iki yıllık geçiş dönemi tanınacak. Bu kapsamda, mevzuatta öngörülen şartları karşılamaları kaydıyla geçici izinle eğitim kurumu olarak faaliyet gösterecekler. İki yıllık sürenin bitiminde özel okul şartlarını karşılayamayan okulların geçici izinleri iptal edilecek. Bu durumdaki kurumlar, teşvik uygulamaları kapsamında yararlandıkları eğitim ve öğretim desteği ile istisna, muafiyet ve hakların parasal tutarını devlete geri ödeyecekler.

DERSHANELERE AÇIK LİSE FORMÜLÜ: Hemen özel okula dönüşemeyecek durumdaki dershanelere iki yıl için açık lise statüsü kazandırılacak. Halen açık lisede okuyanlara devlet sadece ders kitabı verirken yeni uygulama ile açık lisede okuyan öğrencilere belli bir süre yüz yüze eğitim alma şartı da getirilecek. Devlet, bu kurumlardan hizmet satın alacak.

DERSHANE ÖĞRETMENİ DEVLET OKULUNA: Dershane öğretmenleri açıkta bırakılmayacak, devlet istihdam edecek. Faaliyetleri sona eren dershanelerde en az 5 yıl çalışmakta olan eğitim personeli KPSS'ye girme şartı aranmaksızın, kadro ve ihtiyaçlar dikkate alınarak sözlü sınavla Bakanlık kadrosunda öğretmen olarak atanacak.

ÜCRETSİZ HALK EĞİTİM MERKEZLERİ: Liseden mezun olan ve üniversiteye hazırlanan öğrenciler için Halk Eğitim Merkezleri'nde devletin imkanlarıyla kurs verecek. Bu kurslar tüm öğrenciler için ücretsiz olacak.

MESLEKİ KURSLARA İZİN: Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nda geçen dershane ve öğrenci etüt eğitim merkezleri ile ilgili tanımlar ve düzenlemeler kaldırılacak. Bunun yerine "Çeşitli Kurslar" başlığı ile "Ortaöğretime veya yüksek öğretime giriş sınavlarına veya bu sınavlar kapsamındaki derslere hazırlık niteliğinde olmamak üzere kişilerin sosyal, kültürel ve mesleki alanlarda bilgi, beceri, yetenek ve deneyimlerini geliştirmek veya isteklerine göre serbest zamanlarını değerlendirmek üzere faaliyet gösteren özel öğretim kurumları" ifadesi getirilecek. Dershanelerin kapatılması sadece ortaöğretim ve üniversiteye hazırlık kurslarını kapsarken başta KPSS, ALES, yabancı dil, ehliyet gibi diğer kurslar hizmet vermeye devam edecek.

ÖĞRENCİYE DESTEK: Dönüşecek kurumlardaki öğrenciler için Bakanlar Kurulu kararıyla iki yıl süreyle eğitim ve öğretim desteği sağlanacak. Ayrıca özel okula dönüşen dershanelerden bakanlık eğitim hizmeti satın alacak. Devlet, özel okulların kontenjanlarını dolduracak. Başarılı ancak yoksul öğrencilerin eğitimi özel okullarda yaptırılacak. Bunun karşılığında özel okullara öğrenci başına katkı payı verilecek.

AZINLIK OKULLARI HERKESE AÇILIYOR: Demokratikleşme programı kapsamında azınlıkların toplumun tamamı ile kaynaşabilmesi için azınlık okullarında yalnızca azınlık mensubu değil tüm vatandaşların çocukları okuyabilecek.

ÖĞRETMEN KARİYER BASAMAĞINI SINAVLARLA BİRER BİRER ÇIKACAK

ÖĞRETMENE KARİYER BASAMAĞI: Taslağa göre, öğretmenlik; "öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen" olarak kariyer basamaklarına ayrılacak. Öğretmen olabilmek için önce aday ya da stajyer öğretmenlik dönemini başarıyla tamamlama şartı aranacak. Aday öğretmenler ayrıca yazılı sınavdan geçerek öğretmen olabilecek.

KARİYER İÇİN ÖSYM SINAVI: Kariyer basamaklarını geçmek için ÖSYM tarafından yılda bir kez yapılacak sınavlara girilecek. Sınav puanının yüzde 50'si ile kıdem, eğitim, bilimsel, kültürel, sanatsal ve sportif etkinlikler, iş başarısı puanları ve sınav sonuçlarının ortalama yüzde 50'si esas alınacak. Kariyer basamaklarında yükselecekler değerlendirme puanlarına göre başarı sıralamasına alınacak. Değerlendirmeye alınmak için sınav tam puanının en az yüzde 60'ını almış olmak şartı aranacak. Tezli Yüksek lisan mezunları uzman öğretmenlik, doktora mezunları ise başöğretmenlik için sınav şartı aranmayacak. Bu öğretmenler diğer ölçütlere göre değerlendirilecek.

ŞUBATTA ÖZÜR GRUBU ATAMASI: Taslağa göre, yılda bir kez sadece yaz tatillerinde yapılan özür grubu ataması yarıyıl ve yaz tatillerinde olmak üzere değiştirilecek. Değişiklikle öğretmenler rotasyona tabi tutulacak. Okul müdürleri yazılı sınavla seçilecek ve 4 yıllığına görevlendirilecek.

SORU HAZIRLAYANA ÜCRET: Bakanlıkça yapılan sınavlarda soruları hazırlayanlar, inceleyenler, sınav başvuru merkezi ve koordinatörlerinde görev alanlara, sınavlarda görev alanlara ayrıca ücret ödenecek. Ayrıca bakanlığa incelenmesi amacıyla sunulan taslak ders kitapları, diğer ders araç ve gereçleri karşılığı tahsil edilerek döner sermaye hesabına yatırılacak. Bedel tutarını bakanlık tespit edecek. Sınav ücretlerinin belirlenmesinde ÖSYM'ye verilen yetki kaldırılarak MEB'e tahsis edilecek.

'TEMEL OLAN KâĞIT-KALEM'

Mili Eğitim Bakanı Nabi Avcı, 1. Çocuk ve Medya Kongresi'ne katılarak toplantı moderatörlüğü yaptı. Eğitimde temel gereçlerin kalem ve kağıt olduğunu ifade eden Bakan Avcı, "Okullarda tablet dağıtım törenlerine katılıyorum zaman zaman. Tabletleri gençlerimize verirken, öncelikle bunun sadece bir araç olduğunu ve bazı şeyleri biraz daha hızlı ve kolay yapmamızı sağlayacak bir araç olduğunu söylüyorum. Temel olan kâğıt ve kalemdir" ifadelerini kullandı. Üretkenliğin dışa vurumunun kalemler olduğunu vurgulayan Avcı, "Tablet bilgisayarlarımız olsun, derslerimizi işlerken bazı konuları izlerken, paylaşırken, veri alırken kullanalım. Ama bizim gerçek üretkenliğimizi ilk dışa vuracak olan ilk başvuracağımız alet bu alçak gönüllü kalemlerimizdir" şeklinde konuştu.

> Dershaneler nasıl kapatılacak? İşte o taslak

Milli Eğitim Bakanlığı, "öğretmen seçiminden, öğretmen atamasına, bakanlık teşkilat yapısından dershanelere" kadar eğitim sistemini kökten değiştirecek reform taslağı hazırladı. Dershanelerin de yer aldığı taslakta dershanelerin özel okula dönüşümü için 2 yıl süre verilecek.

Sabah, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın, 18 Kasım Pazartesi günü Bakanlar Kurulu'na sunması beklenen taslağa ulaştığını iddia etti.Sabah Gazetesi’nin haberine göre dershanelerin kapatılması 3 aşamalı bir dönüşümle sağlanacak. Bakanlar Kurulu'na sunulacak taslakta dershanelere, özel okullara dönüşmek için iki yıl süre tanınacak.

Milli Eğitim Bakanlığı, "öğretmen seçiminden, öğretmen atamasına, bakanlık teşkilat yapısından dershanelere" kadar eğitim sistemini kökten değiştirecek reform taslağı hazırladı. Taslak, dershaneler için 3 ayaklı dönüşüm öngörüyor, öğretmenlere kariyer planlaması getiriyor ve milli eğitimde yeni çalışma sistemi hedefliyor. SABAH, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı'nın, 18 Kasım Pazartesi günü Bakanlar Kurulu'na sunması beklenen taslağa ulaştı. Eğitim reformu kapsamında düşünülen başlıklar şöyle:

ÖZEL OKULA DÖNÜŞENE TEŞVİK: Başbakan Tayyip Erdoğan'ın eğitimde adaletsizliğe neden olduğu gerekçesiyle özel okula dönüştürüleceğini açıkladığı dershaneler 2013-2014 eğitim öğretim yılı bitiminde faaliyetlerini sona erdirecek. Milli Eğitim Bakanlığı 30 Haziran 2014 tarihine kadar başvuran dershaneleri özel eğitim kurumuna dönüşme kapsamına alacak. Özel okula dönüşme kriterlerine uygun dershanelere Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen teşvikler verilecek. Bunlar arasında arsa tahsisi, vergi indirimi ve ucuz kredi sağlanması yer alacak.

2 YILLIK GEÇİŞ: Özel okula dönüşmek isteyen ancak kriterleri uygun olmayan dershanelere iki yıllık geçiş dönemi tanınacak. Bu kapsamda, mevzuatta öngörülen şartları karşılamaları kaydıyla geçici izinle eğitim kurumu olarak faaliyet gösterecekler. İki yıllık sürenin bitiminde özel okul şartlarını karşılayamayan okulların geçici izinleri iptal edilecek. Bu durumdaki kurumlar, teşvik uygulamaları kapsamında yararlandıkları eğitim ve öğretim desteği ile istisna, muafiyet ve hakların parasal tutarını devlete geri ödeyecekler.

DERSHANELERE AÇIK LİSE FORMÜLÜ: Hemen özel okula dönüşemeyecek durumdaki dershanelere iki yıl için açık lise statüsü kazandırılacak. Halen açık lisede okuyanlara devlet sadece ders kitabı verirken yeni uygulama ile açık lisede okuyan öğrencilere belli bir süre yüz yüze eğitim alma şartı da getirilecek. Devlet, bu kurumlardan hizmet satın alacak.

DERSHANE ÖĞRETMENİ DEVLET OKULUNA: Dershane öğretmenleri açıkta bırakılmayacak, devlet istihdam edecek. Faaliyetleri sona eren dershanelerde en az 5 yıl çalışmakta olan eğitim personeli KPSS'ye girme şartı aranmaksızın, kadro ve ihtiyaçlar dikkate alınarak sözlü sınavla Bakanlık kadrosunda öğretmen olarak atanacak.

ÜCRETSİZ HALK EĞİTİM MERKEZLERİ: Liseden mezun olan ve üniversiteye hazırlanan öğrenciler için Halk Eğitim Merkezleri'nde devletin imkanlarıyla kurs verecek. Bu kurslar tüm öğrenciler için ücretsiz olacak.

MESLEKİ KURSLARA İZİN: Özel Öğretim Kurumları Kanunu'nda geçen dershane ve öğrenci etüt eğitim merkezleri ile ilgili tanımlar ve düzenlemeler kaldırılacak. Bunun yerine "Çeşitli Kurslar" başlığı ile "Ortaöğretime veya yüksek öğretime giriş sınavlarına veya bu sınavlar kapsamındaki derslere hazırlık niteliğinde olmamak üzere kişilerin sosyal, kültürel ve mesleki alanlarda bilgi, beceri, yetenek ve deneyimlerini geliştirmek veya isteklerine göre serbest zamanlarını değerlendirmek üzere faaliyet gösteren özel öğretim kurumları" ifadesi getirilecek. Dershanelerin kapatılması sadece ortaöğretim ve üniversiteye hazırlık kurslarını kapsarken başta KPSS, ALES, yabancı dil, ehliyet gibi diğer kurslar hizmet vermeye devam edecek.

ÖĞRENCİYE DESTEK: Dönüşecek kurumlardaki öğrenciler için Bakanlar Kurulu kararıyla iki yıl süreyle eğitim ve öğretim desteği sağlanacak. Ayrıca özel okula dönüşen dershanelerden bakanlık eğitim hizmeti satın alacak. Devlet, özel okulların kontenjanlarını dolduracak. Başarılı ancak yoksul öğrencilerin eğitimi özel okullarda yaptırılacak. Bunun karşılığında özel okullara öğrenci başına katkı payı verilecek.

AZINLIK OKULLARI HERKESE AÇILIYOR: Demokratikleşme programı kapsamında azınlıkların toplumun tamamı ile kaynaşabilmesi için azınlık okullarında yalnızca azınlık mensubu değil tüm vatandaşların çocukları okuyabilecek.

ÖĞRETMEN KARİYER BASAMAĞINI SINAVLARLA BİRER BİRER ÇIKACAK

ÖĞRETMENE KARİYER BASAMAĞI: Taslağa göre, öğretmenlik; "öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen" olarak kariyer basamaklarına ayrılacak. Öğretmen olabilmek için önce aday ya da stajyer öğretmenlik dönemini başarıyla tamamlama şartı aranacak. Aday öğretmenler ayrıca yazılı sınavdan geçerek öğretmen olabilecek.

KARİYER İÇİN ÖSYM SINAVI: Kariyer basamaklarını geçmek için ÖSYM tarafından yılda bir kez yapılacak sınavlara girilecek. Sınav puanının yüzde 50'si ile kıdem, eğitim, bilimsel, kültürel, sanatsal ve sportif etkinlikler, iş başarısı puanları ve sınav sonuçlarının ortalama yüzde 50'si esas alınacak. Kariyer basamaklarında yükselecekler değerlendirme puanlarına göre başarı sıralamasına alınacak. Değerlendirmeye alınmak için sınav tam puanının en az yüzde 60'ını almış olmak şartı aranacak. Tezli Yüksek lisan mezunları uzman öğretmenlik, doktora mezunları ise başöğretmenlik için sınav şartı aranmayacak. Bu öğretmenler diğer ölçütlere göre değerlendirilecek.

ŞUBATTA ÖZÜR GRUBU ATAMASI: Taslağa göre, yılda bir kez sadece yaz tatillerinde yapılan özür grubu ataması yarıyıl ve yaz tatillerinde olmak üzere değiştirilecek. Değişiklikle öğretmenler rotasyona tabi tutulacak. Okul müdürleri yazılı sınavla seçilecek ve 4 yıllığına görevlendirilecek.

SORU HAZIRLAYANA ÜCRET: Bakanlıkça yapılan sınavlarda soruları hazırlayanlar, inceleyenler, sınav başvuru merkezi ve koordinatörlerinde görev alanlara, sınavlarda görev alanlara ayrıca ücret ödenecek. Ayrıca bakanlığa incelenmesi amacıyla sunulan taslak ders kitapları, diğer ders araç ve gereçleri karşılığı tahsil edilerek döner sermaye hesabına yatırılacak. Bedel tutarını bakanlık tespit edecek. Sınav ücretlerinin belirlenmesinde ÖSYM'ye verilen yetki kaldırılarak MEB'e tahsis edilecek.

'TEMEL OLAN KâĞIT-KALEM'

Mili Eğitim Bakanı Nabi Avcı, 1. Çocuk ve Medya Kongresi'ne katılarak toplantı moderatörlüğü yaptı. Eğitimde temel gereçlerin kalem ve kağıt olduğunu ifade eden Bakan Avcı, "Okullarda tablet dağıtım törenlerine katılıyorum zaman zaman. Tabletleri gençlerimize verirken, öncelikle bunun sadece bir araç olduğunu ve bazı şeyleri biraz daha hızlı ve kolay yapmamızı sağlayacak bir araç olduğunu söylüyorum. Temel olan kâğıt ve kalemdir" ifadelerini kullandı. Üretkenliğin dışa vurumunun kalemler olduğunu vurgulayan Avcı, "Tablet bilgisayarlarımız olsun, derslerimizi işlerken bazı konuları izlerken, paylaşırken, veri alırken kullanalım. Ama bizim gerçek üretkenliğimizi ilk dışa vuracak olan ilk başvuracağımız alet bu alçak gönüllü kalemlerimizdir" şeklinde konuştu.

Son Güncelleme: Cumartesi, 16 Kasım 2013 11:14

Gösterim: 1855

Bakan Suat Kılıç, kategorik olarak, Gezi Parkı eylemlerine karıştığından dolayı yurtlardan atılan herhangi bir öğrencinin olmadığını bildirdi.

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, milletvekillerinin, Bakanlığının bütçesine ilişkin sorularını yanıtladı.

Suat Kılıç, Gezi Parkı eylemlerine katıldığı için yurttan atılan gençlerin olduğu yönündeki iddiaları değerlendirdi.

Adana'da kendisine yumurta atmaya teşebbüs eden genci bile hoş gördüğünü anımsatan Kılıç, "Herhangi bir genci yurttan atmanın, bunun, hayatının gelecekteki planlamasına ona da topluma da ailesine de iyilik olduğu kanaatinde değilim. Kategorik olarak, Gezi Parkı eylemlerine karıştığından dolayı yurtlarımızdan atılan herhangi bir genç yok. 'Kategorik olarak' diyorum. Ama bürokrat arkadaşlarımızın siyasi analizleri ya da siyasetin hangi cevabı ne şekilde değerlendireceği konusundaki yaklaşımları, bizim düşünce sistematiğimizle paralel olmayabiliyor. 'Gezi Parkı olayları nedeniyle yurttan atılanlar var mı?' dendiğinde onlar çok rahatlıkla 'Evet Gezi Parkı olayları nedeniyle 82 kişi yurttan atıldı' diyebiliyor. Halbu ki yönetmelikteki yasadışı eylemler faslından yani polis aracının yakıldığı bir yerde bizim yurdumuzda kalan gençler varsa ve orada topluca, kalabalıkla birlikte alınmışsa ya da bir yerde molotof kokteyl eyleminin içinde varsa ya da buna benzer, yönetmelikte tanımlanmış bir takım olayların içinde varlarsa.

Bir genci yurttan atmak bizim tabiatımıza, fıtratımıza kesinlikle aykırı. Lakin hoş görüldüğünde, öyle gençlerimiz var ki kuralları, yönetmelikleri ihlal ettikleri halde yurdun genel huzurunu bozdukları halde hoş görülmekten dolayı, kendilerini hoş görenlere hoşça karşılık verme eğilimi içinde olmayabiliyor. 'Nasılsa ceza vermediler hoş gördüler devamında da ceza vermezler' şeklinde yaklaşımlarla başka türlü davranışlar içine girebiliyor. Bizim önlemler almamız lazım ki diğer çocuklarımızın huzuru bozulmasın."

Bugün televizyonda izlediği bir haberi anlatan Kılıç, "Görüntü, (bir apartman maliki, birkaç öğrenci evinde kalan çocukları dışarıya çıkardı) diye. Çocukları ben ekranda gördüm. Olayın özü nedir bilmiyorum. Hemen arkadaşlarıma telefonla ricada bulundum. O gençleri biz, kendilerine istedikleri bir barınak buluncaya kadar, kızları kız, erkekleri erkek yurduna hemen misafir öğrenci statüsünde aldık" diye konuştu.

Sözümün arkasındayım

CHP Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in, Türkiye'nin 2020 olimpiyatlarını alamamasının ardından Twitter'da "kına stoku tükendi" şeklinde ifadesini anımsatması üzerine Kılıç, şunları söyledi:

"Türkiye'de olimpiyatları alamamış olmamız nasıl karşılandı diye sosyal medyayı taradım. Orada, mesleği gazetecilik olan bazılarının da aralarında bulunduğu bir kitlenin 'Haydi Taksim'e bunu kutlamamız lazım. Tayyip kaybetmeye başladı devamı gelecek' cümlelerini gördüğüm andan itibaren yazdığım cümle şudur: "Bir yandan Türkiye kazansın diye 16 saat kesintisiz uçanlar, diğer yandan Türkiye kaybetti diye kına yakanlar.' Bir diğeri de 'kına stokları tükenmiş.' Burada MHP, CHP, BDP grubuna sözüm yok. Ama Türkiye kaybetti diye sevinen kim varsa o sözüm onlaradır, sözümün de arkasındayım."

Sayıştay raporları

Bakan Kılıç, Sayıştay'ın, Gençlik ve Spor Bakanlığı için hazırladığı raporlarla ilgili de bu kurumun gerek Yüksek Öğretim Kredi ve Yurtlar Genel Kurumu, gerekse Spor Genel Müdürlüğü ile ilgili tespitleri üzerinde durmuş olmasını önemli bulduğunu belirterek, "Sayıştay, cumhuriyetin önemli kurumlarından bir tanesi. Nihayetinde TBMM'nin denetim görevini yerine getirme noktasındaki kanuni ve anayasal misyonunun görevinin ne olduğu, herkesin malumu" dedi.

Kendilerinin, o süreçte rahatsız oldukları bir konu olduğunu dile getiren Kılıç, "Sayıştay raporları, henüz ilgili kurumlara gelmeden maalesef bir kısım medya organlarına intikal etti. Bu, kurumun ciddiyeti açısından ciddi tartışmalar yaratan bir konuydu ve bununla ilgili kaygılarımızı korumaya devam edeceğiz" diye konuştu.

> ‘Gezi’ nedeniyle yurttan atılan öğrenci yok

Bakan Suat Kılıç, kategorik olarak, Gezi Parkı eylemlerine karıştığından dolayı yurtlardan atılan herhangi bir öğrencinin olmadığını bildirdi.

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, milletvekillerinin, Bakanlığının bütçesine ilişkin sorularını yanıtladı.

Suat Kılıç, Gezi Parkı eylemlerine katıldığı için yurttan atılan gençlerin olduğu yönündeki iddiaları değerlendirdi.

Adana'da kendisine yumurta atmaya teşebbüs eden genci bile hoş gördüğünü anımsatan Kılıç, "Herhangi bir genci yurttan atmanın, bunun, hayatının gelecekteki planlamasına ona da topluma da ailesine de iyilik olduğu kanaatinde değilim. Kategorik olarak, Gezi Parkı eylemlerine karıştığından dolayı yurtlarımızdan atılan herhangi bir genç yok. 'Kategorik olarak' diyorum. Ama bürokrat arkadaşlarımızın siyasi analizleri ya da siyasetin hangi cevabı ne şekilde değerlendireceği konusundaki yaklaşımları, bizim düşünce sistematiğimizle paralel olmayabiliyor. 'Gezi Parkı olayları nedeniyle yurttan atılanlar var mı?' dendiğinde onlar çok rahatlıkla 'Evet Gezi Parkı olayları nedeniyle 82 kişi yurttan atıldı' diyebiliyor. Halbu ki yönetmelikteki yasadışı eylemler faslından yani polis aracının yakıldığı bir yerde bizim yurdumuzda kalan gençler varsa ve orada topluca, kalabalıkla birlikte alınmışsa ya da bir yerde molotof kokteyl eyleminin içinde varsa ya da buna benzer, yönetmelikte tanımlanmış bir takım olayların içinde varlarsa.

Bir genci yurttan atmak bizim tabiatımıza, fıtratımıza kesinlikle aykırı. Lakin hoş görüldüğünde, öyle gençlerimiz var ki kuralları, yönetmelikleri ihlal ettikleri halde yurdun genel huzurunu bozdukları halde hoş görülmekten dolayı, kendilerini hoş görenlere hoşça karşılık verme eğilimi içinde olmayabiliyor. 'Nasılsa ceza vermediler hoş gördüler devamında da ceza vermezler' şeklinde yaklaşımlarla başka türlü davranışlar içine girebiliyor. Bizim önlemler almamız lazım ki diğer çocuklarımızın huzuru bozulmasın."

Bugün televizyonda izlediği bir haberi anlatan Kılıç, "Görüntü, (bir apartman maliki, birkaç öğrenci evinde kalan çocukları dışarıya çıkardı) diye. Çocukları ben ekranda gördüm. Olayın özü nedir bilmiyorum. Hemen arkadaşlarıma telefonla ricada bulundum. O gençleri biz, kendilerine istedikleri bir barınak buluncaya kadar, kızları kız, erkekleri erkek yurduna hemen misafir öğrenci statüsünde aldık" diye konuştu.

Sözümün arkasındayım

CHP Ankara Milletvekili İzzet Çetin'in, Türkiye'nin 2020 olimpiyatlarını alamamasının ardından Twitter'da "kına stoku tükendi" şeklinde ifadesini anımsatması üzerine Kılıç, şunları söyledi:

"Türkiye'de olimpiyatları alamamış olmamız nasıl karşılandı diye sosyal medyayı taradım. Orada, mesleği gazetecilik olan bazılarının da aralarında bulunduğu bir kitlenin 'Haydi Taksim'e bunu kutlamamız lazım. Tayyip kaybetmeye başladı devamı gelecek' cümlelerini gördüğüm andan itibaren yazdığım cümle şudur: "Bir yandan Türkiye kazansın diye 16 saat kesintisiz uçanlar, diğer yandan Türkiye kaybetti diye kına yakanlar.' Bir diğeri de 'kına stokları tükenmiş.' Burada MHP, CHP, BDP grubuna sözüm yok. Ama Türkiye kaybetti diye sevinen kim varsa o sözüm onlaradır, sözümün de arkasındayım."

Sayıştay raporları

Bakan Kılıç, Sayıştay'ın, Gençlik ve Spor Bakanlığı için hazırladığı raporlarla ilgili de bu kurumun gerek Yüksek Öğretim Kredi ve Yurtlar Genel Kurumu, gerekse Spor Genel Müdürlüğü ile ilgili tespitleri üzerinde durmuş olmasını önemli bulduğunu belirterek, "Sayıştay, cumhuriyetin önemli kurumlarından bir tanesi. Nihayetinde TBMM'nin denetim görevini yerine getirme noktasındaki kanuni ve anayasal misyonunun görevinin ne olduğu, herkesin malumu" dedi.

Kendilerinin, o süreçte rahatsız oldukları bir konu olduğunu dile getiren Kılıç, "Sayıştay raporları, henüz ilgili kurumlara gelmeden maalesef bir kısım medya organlarına intikal etti. Bu, kurumun ciddiyeti açısından ciddi tartışmalar yaratan bir konuydu ve bununla ilgili kaygılarımızı korumaya devam edeceğiz" diye konuştu.

Son Güncelleme: Cumartesi, 16 Kasım 2013 09:58

Gösterim: 2013

ÖSYM Başkanı Ali Demir, "Her geçen gün MEB müfredatıyla iç içe girdiğimizde belki dershanelerin etkisi daha geri plana gidecektir. Eğer üniversite sınavı müfredatla uyum içerisine çekilirse zaman içerisinde bu tür kurumlara ihtiyaç duyulmayacağını düşünüyorum" dedi.

ali demirÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir,  Sabahattin Zaim Üniversitesince Halkalı'daki merkez kampüsünde düzenlenen "Ortaöğretimden Yükseköğretime Sorunlar ve Çözüm Önerileri" konulu panelinda, ÖSYM'nin çalışma ilkelerinden bahsetti.

Demir, sınav sisteminde çok sık yapılan değişikliklerin kamuoyunda huzursuzluk yarattığının farkında olduklarını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Çoklu sınav sistemi üzerinde çalışıyoruz. YGS sınavı tek seferde yapılınca öğrenciler üzerinde büyük baskı oluşuyor. Biz YGS sınavını birden çok seferde yaparak bu baskıyı azaltmak istiyoruz. 2011'den bu yana ÖSYM ile MEB arasındaki ilişki çok güçlü durumda ve böylece bu yıllarda yapılan sınavların soruları lise müfredatına uygun hale geldi. Önümüzdeki yıllarda eğitim sistemimizde davranış ve yeteneklerin geliştirilmesi konusuna odaklanacağız. Test teknikleri öğrenciyi ezberciliğe yöneltiyor. Bunu önlemek amacıyla da müfredata uygun olmak koşuluyla öğrencilere açık uçlu sorular soracağız."

Dersaneler

ÖSYM Başkanı Demir, konuşmasını ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.

Demir, dershanelerle ilgili bir soru üzerine, geçmiş yıllarda yaptıkları anketlerde dershanelerin de okullar kadar öğrencilerin başarıları üzerinde etkili olduğunu gördüklerini belirtti.

Demir, ancak söz konusu yıllarda sınav sorularıyla eğitim müfredatı arasında bir çakışmanın söz konusu olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

"2011'e kadar MEB ile YÖK ve ÖSYM hiç konuşmamış, hiç birbirleriyle ilgilenmemiş. Biz bunu hayretle karşıladık. İlk defa biz 2011'de arkadaşları toparladık, MEB ve yetkili uzmanlardan randevu aldık ve müfradat konusunun çok önemli olduğunu orada dile getirdik. O tarihten itibaren sorularımızın tümüyle MEB müfredatıyla örtüşmesini sağladık. Her geçen gün MEB müfredatıyla iç içe girdiğimizde belki dershanelerin etkisi daha geri plana gidecektir. Ancak bu şekilde zaman içerisine yayarak, dershanelerin etkisi ortadan kaldırıldıktan sonra şu anda eğer bir sorun olarak görülüyorsa o zaman çözülmüş olacaktır."

"Dershanelerin kapatılmasıyla merdiven altı eğitim kurumları ortaya çıkar mı" sorusu üzerine Demir, bunu ileride zamanın göstereceğini belirterek, "Eğer üniversite sınavı müfredatla uyum içerisine çekilirse zaman içerisinde bu tür kurumlara ihtiyaç duyulmayacağını düşünüyorum" dedi.

> Müfredatla uyum sağlanırsa dershanelere gerek kalmaz

ÖSYM Başkanı Ali Demir, "Her geçen gün MEB müfredatıyla iç içe girdiğimizde belki dershanelerin etkisi daha geri plana gidecektir. Eğer üniversite sınavı müfredatla uyum içerisine çekilirse zaman içerisinde bu tür kurumlara ihtiyaç duyulmayacağını düşünüyorum" dedi.

ali demirÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ali Demir,  Sabahattin Zaim Üniversitesince Halkalı'daki merkez kampüsünde düzenlenen "Ortaöğretimden Yükseköğretime Sorunlar ve Çözüm Önerileri" konulu panelinda, ÖSYM'nin çalışma ilkelerinden bahsetti.

Demir, sınav sisteminde çok sık yapılan değişikliklerin kamuoyunda huzursuzluk yarattığının farkında olduklarını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Çoklu sınav sistemi üzerinde çalışıyoruz. YGS sınavı tek seferde yapılınca öğrenciler üzerinde büyük baskı oluşuyor. Biz YGS sınavını birden çok seferde yaparak bu baskıyı azaltmak istiyoruz. 2011'den bu yana ÖSYM ile MEB arasındaki ilişki çok güçlü durumda ve böylece bu yıllarda yapılan sınavların soruları lise müfredatına uygun hale geldi. Önümüzdeki yıllarda eğitim sistemimizde davranış ve yeteneklerin geliştirilmesi konusuna odaklanacağız. Test teknikleri öğrenciyi ezberciliğe yöneltiyor. Bunu önlemek amacıyla da müfredata uygun olmak koşuluyla öğrencilere açık uçlu sorular soracağız."

Dersaneler

ÖSYM Başkanı Demir, konuşmasını ardından katılımcıların sorularını yanıtladı.

Demir, dershanelerle ilgili bir soru üzerine, geçmiş yıllarda yaptıkları anketlerde dershanelerin de okullar kadar öğrencilerin başarıları üzerinde etkili olduğunu gördüklerini belirtti.

Demir, ancak söz konusu yıllarda sınav sorularıyla eğitim müfredatı arasında bir çakışmanın söz konusu olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

"2011'e kadar MEB ile YÖK ve ÖSYM hiç konuşmamış, hiç birbirleriyle ilgilenmemiş. Biz bunu hayretle karşıladık. İlk defa biz 2011'de arkadaşları toparladık, MEB ve yetkili uzmanlardan randevu aldık ve müfradat konusunun çok önemli olduğunu orada dile getirdik. O tarihten itibaren sorularımızın tümüyle MEB müfredatıyla örtüşmesini sağladık. Her geçen gün MEB müfredatıyla iç içe girdiğimizde belki dershanelerin etkisi daha geri plana gidecektir. Ancak bu şekilde zaman içerisine yayarak, dershanelerin etkisi ortadan kaldırıldıktan sonra şu anda eğer bir sorun olarak görülüyorsa o zaman çözülmüş olacaktır."

"Dershanelerin kapatılmasıyla merdiven altı eğitim kurumları ortaya çıkar mı" sorusu üzerine Demir, bunu ileride zamanın göstereceğini belirterek, "Eğer üniversite sınavı müfredatla uyum içerisine çekilirse zaman içerisinde bu tür kurumlara ihtiyaç duyulmayacağını düşünüyorum" dedi.

Son Güncelleme: Cumartesi, 16 Kasım 2013 10:18

Gösterim: 1220

TBMM’de Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın bütçesinin görüşmeleri sırasında CHP'li milletvekilleri salona, üzerinde "öğrenci çadırı", "yurt da yok ev de yok" yazılı çadır kurdu.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Spor Genel Müdürlüğü, Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'nun bütçeleri üzerinde görüşmeler başladı. 

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Bakanlığının 2014 yılı bütçesine ilişkin sunum yapıyor.

Kılıç sunumuna başlamadan önce, CHP'li milletvekilleri, öğrencilerin barınma sorununa dikkati çekebilmek amacıyla salona, üzerinde "öğrenci çadırı", "yurt da yok ev de yok" yazıları bulunan bir çadır kurdu. Çadır bir süre sonra kaldırıldı.

> ‘Yurt da yok ev de yok’

TBMM’de Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın bütçesinin görüşmeleri sırasında CHP'li milletvekilleri salona, üzerinde "öğrenci çadırı", "yurt da yok ev de yok" yazılı çadır kurdu.

TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Spor Genel Müdürlüğü, Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu'nun bütçeleri üzerinde görüşmeler başladı. 

Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Bakanlığının 2014 yılı bütçesine ilişkin sunum yapıyor.

Kılıç sunumuna başlamadan önce, CHP'li milletvekilleri, öğrencilerin barınma sorununa dikkati çekebilmek amacıyla salona, üzerinde "öğrenci çadırı", "yurt da yok ev de yok" yazıları bulunan bir çadır kurdu. Çadır bir süre sonra kaldırıldı.

Son Güncelleme: Cumartesi, 16 Kasım 2013 09:28

Gösterim: 1465


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.