Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Özel Okullar Birliği Başkanı Cem Gülan, özel okulların tablet bilgisayarlı eğitime ne zaman geçeceğini açıkladı.
Bloomberg HT televizyonunda Gülin Yıldırımkaya’nın sorularını yanıtlayan Özel Okullar Birliği Başkanı Cem Gülan, özel okullarda okuyan öğrencilerin de tablet bilgisayara hakkı olduğunu vurgulayarak “Birlik olarak düzenlediğimiz sempozyuma davet ettiğimiz Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’den, özel okullarda okuyan çocukların da tablet bilgisayar verilmesi gerektiğini belirttik. Çünkü özel okullarda okuyan öğrenciler de bu devletin vatandaşları. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan çocuklara tablet veriliyorsa özel okullar da okuyanlara da verilmeli. Şuanki göstergeler verilmeyecek yönünde. Verilmesin de. Biz zaten hiçbir şey için devlete yalvarmadık” dedi.
Tabletle eğitim ne zaman olacak?
Özel okulların yüzde 95’inde akıllı tahtaların mevcut olduğunu ifade eden Gülan “Devlete tablet ve akıllı tahta temin eden firmalarla pazarlık yapacağız. Devlete verdikleri bedelden 1 lira fazla fiyat verirlerse o firmaları ifşa edeceğiz ve satın almayacağız. Tablet bilgisayarların bedeli velilere taksitlendirme olarak sunulabilir. Kimi okul vardır gücü yeter kendisi alır tabletini, kimi okul vardır, kimi okul da velilere yansıtır. Özel okulların kısa sürede tablet bilgisayarla eğitime geçiş yapacağını düşünmüyorum. Pilot projeden çıkacak sonuçlara göre bir değerlendirme yapacaklardır” dedi.
En zengin öğrenciker Anadolu ve Fen liselerinde
Dünya Bankası’nın Türk eğitimine yönelik hazırladığı rapora göre Türkiye’de en zengin kesimi oluşturan kişilerin çocuklarının Anadolu ve Fen Liseleri’nde okuduğunu kaydeden Gülan, “Fen Liseleri’ne gidenlerin üçte ikisi, Anadolu Liseleri’ne gidenlerin yüzde 50’si Türkiye’nin en zengin kesimi olan ilk yüzde 20’lik dilimden. Anadolu ve Fen Liseleri’nin tercih edilme sebebi ülkemizin eğitim sisteminin endeksli olduğu anlamsız sınavlardan (sbs, ygs, lys) kaynaklanıyor” dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Özel Okullar Birliği Başkanı Cem Gülan, özel okulların tablet bilgisayarlı eğitime ne zaman geçeceğini açıkladı.
Bloomberg HT televizyonunda Gülin Yıldırımkaya’nın sorularını yanıtlayan Özel Okullar Birliği Başkanı Cem Gülan, özel okullarda okuyan öğrencilerin de tablet bilgisayara hakkı olduğunu vurgulayarak “Birlik olarak düzenlediğimiz sempozyuma davet ettiğimiz Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’den, özel okullarda okuyan çocukların da tablet bilgisayar verilmesi gerektiğini belirttik. Çünkü özel okullarda okuyan öğrenciler de bu devletin vatandaşları. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan çocuklara tablet veriliyorsa özel okullar da okuyanlara da verilmeli. Şuanki göstergeler verilmeyecek yönünde. Verilmesin de. Biz zaten hiçbir şey için devlete yalvarmadık” dedi.
Tabletle eğitim ne zaman olacak?
Özel okulların yüzde 95’inde akıllı tahtaların mevcut olduğunu ifade eden Gülan “Devlete tablet ve akıllı tahta temin eden firmalarla pazarlık yapacağız. Devlete verdikleri bedelden 1 lira fazla fiyat verirlerse o firmaları ifşa edeceğiz ve satın almayacağız. Tablet bilgisayarların bedeli velilere taksitlendirme olarak sunulabilir. Kimi okul vardır gücü yeter kendisi alır tabletini, kimi okul vardır, kimi okul da velilere yansıtır. Özel okulların kısa sürede tablet bilgisayarla eğitime geçiş yapacağını düşünmüyorum. Pilot projeden çıkacak sonuçlara göre bir değerlendirme yapacaklardır” dedi.
En zengin öğrenciker Anadolu ve Fen liselerinde
Dünya Bankası’nın Türk eğitimine yönelik hazırladığı rapora göre Türkiye’de en zengin kesimi oluşturan kişilerin çocuklarının Anadolu ve Fen Liseleri’nde okuduğunu kaydeden Gülan, “Fen Liseleri’ne gidenlerin üçte ikisi, Anadolu Liseleri’ne gidenlerin yüzde 50’si Türkiye’nin en zengin kesimi olan ilk yüzde 20’lik dilimden. Anadolu ve Fen Liseleri’nin tercih edilme sebebi ülkemizin eğitim sisteminin endeksli olduğu anlamsız sınavlardan (sbs, ygs, lys) kaynaklanıyor” dedi.
Son Güncelleme: Perşembe, 09 Şubat 2012 14:32
Gösterim: 4159
Özel Okullar Birliği Başkanı Cem Gülan, özel okullarda okuyan öğrencilerin ailelerinin de vergi verdiğini hatırlatarak özel okullara da tablet bilgisayar verilme talebini yineledi.
Geçtiğimiz günlerde çeşitli televizyon programlarına konuk olan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer özel okulların Fatih Projesi kapsamı dışında bırakılarak öğrencilerine tablet bilgisayar verilmeyeceğini açıklamıştı. Dinçer, özel okulların kar amacı güden kuruluşlar olduğunu belirterek kendi akıllı tahtalarını ve tablet bilgisayarlarını kendilerinin alabileceğini söylemişti.
Gülan: Bu açıklamayı dil sürçmesi olarak algılıyorum!
Bu açıklamaların üzerinde Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan Haberturk televizyonuna telefon bağlantısı ile katıldığı bir programda Milli Eğitim Bakanlığı’nın özel okullara Fatih Projesi çerçevesinde tablet verilmeyeceği yönündeki açıklamalarını eleştirerek “Bu açıklamayı bir dil sürçmesi olarak değerlendiriyorum. Özel okulların kar amacı güden kurumlar olmasının öğrencilerine tablet verilmemesini gerektiren bir durum değildir. Neticede bu çocukların aileleri de devlete vergi veriyor. Milli Eğitim Bakanlığı bu ayrıntıyı es geçmemeli” dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Özel Okullar Birliği Başkanı Cem Gülan, özel okullarda okuyan öğrencilerin ailelerinin de vergi verdiğini hatırlatarak özel okullara da tablet bilgisayar verilme talebini yineledi.
Geçtiğimiz günlerde çeşitli televizyon programlarına konuk olan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer özel okulların Fatih Projesi kapsamı dışında bırakılarak öğrencilerine tablet bilgisayar verilmeyeceğini açıklamıştı. Dinçer, özel okulların kar amacı güden kuruluşlar olduğunu belirterek kendi akıllı tahtalarını ve tablet bilgisayarlarını kendilerinin alabileceğini söylemişti.
Gülan: Bu açıklamayı dil sürçmesi olarak algılıyorum!
Bu açıklamaların üzerinde Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan Haberturk televizyonuna telefon bağlantısı ile katıldığı bir programda Milli Eğitim Bakanlığı’nın özel okullara Fatih Projesi çerçevesinde tablet verilmeyeceği yönündeki açıklamalarını eleştirerek “Bu açıklamayı bir dil sürçmesi olarak değerlendiriyorum. Özel okulların kar amacı güden kurumlar olmasının öğrencilerine tablet verilmemesini gerektiren bir durum değildir. Neticede bu çocukların aileleri de devlete vergi veriyor. Milli Eğitim Bakanlığı bu ayrıntıyı es geçmemeli” dedi.
Son Güncelleme: Pazar, 05 Şubat 2012 03:26
Gösterim: 4031
Çeşme’de düzenlenen Dijital Çağda Eğitimde Fırsatlar ve Sorumluluklarımız sempozyumunun sonuç bildirgesi açıklandı.
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği tarafından Çeşme’de düzenlenen Dijital Çağda Eğitimde Fırsatlar ve Sorumluluklarımız adlı sempozyumun sonuç bildirgesi açıklandı.
Bildirgede öğrenme ortamlarının “dijital yerli” olarak tanımlanan öğrencilerin özellikleri dikkate alınarak düzenleme yapılması ve öğrencilerin sayısal teknoloji kullanım becerilerinin niteliksel olarak gelişmesini gerektiği vurgulandı.
Bu gelişmeye paralel olarak velilerin ve öğretmenlerin kişisel değerler ve etik kurallar içinde dijital olanaklardan yararlanması, yöntemlerini öğrenmesi ve öğrencilere öğretmesi gerektiği altı çizilen bildirgede Türkiye Özel Okullar Birliği’nin FATİH Projesi’ni önemsediği açıklandı.
Sempozyuma katılım yüksekti
Sempozyuma katılanlar arasında Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Milli Eğitim Bakanı Özel Öğretim Kurumları Müdürü Mehmet Küçük, Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Mahmut Tuncel, bakanlık bürokratları, İzmir Valisi, İzmir İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü ve Manisa İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İlçe Milli Eğitim Müdürleri, Özel Öğretim Kurumlarını temsil eden 9 Dernek Başkanı, yurtdışından 11 yabancı akademisyen, önde gelen üniversitelerden 14 bilim insanı ve eğitim uzmanı, yazılı ve görsel basın mensupları ile 720 civarında özel okul kurucusu, yöneticisi ve öğretmeni yer aldı.
Sonuç bildirgesinin tam metni
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Dijital Çağda Eğitimde Fırsatlar ve Sorumluluklarımız Sempozyum Bildirgesi’nin tam metni aşağıda yer almaktadır.
Sempozyum; Çeşme Sheraton Otel’de Milli Eğitim Bakanı, Müsteşar Yardımcısı, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü, Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü, Bakanlık bürokratları, İzmir Valisi, İzmir İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü ve Manisa İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İlçe Milli Eğitim Müdürleri, Özel Öğretim Kurumlarını temsil eden 9 Dernek Başkanı, yurtdışından 11 yabancı akademisyen, ülkemizin önde gelen üniversitelerinden 14 bilim insanı ve eğitim uzmanı, yazılı ve görsel basın mensupları ile 720 civarında özel okul kurucusu, yöneticisi ve öğretmenin katılımıyla gerçekleşmiştir.
Sempozyumumuzda sosyal medya etkin olarak kullanılmıştır. Sempozyumun tüm sunuları, videoları ve yorumları Derneğimizin www.dijitalcagdaegitim.com adresinden yayınlanacaktır.
- Bilgi çağı yeni bilgi üretimi ile teknolojinin sürekli gelişimini sağlayarak hayatımızın her aşamasında vazgeçilmez olmuştur. Her şeyin böylesine hızlı değiştiği çağımızda eğitimin bu gelişmelere ayak uydurmaması düşünülemez. Günümüzde teknoloji, eğitimin tüm süreçlerine entegre edilmeye çalışılmakta fakat bu entegrasyon sürecinde kaçınılmaz olarak bir takım zorluklarla da karşılaşılmaktadır. Eğitimciler olarak, öğrenme ortamlarını “dijital yerli” yani bu sayısal çağda doğan öğrencilerimizin özelliklerini dikkate alarak düzenlemeli, onların “sayısal teknoloji” kullanım becerilerinin niteliksel olarak da gelişmesini sağlamalıyız. Aksi taktirde bilgi üreten değil bilgi tüketen bir toplum olmaya devam ederiz.
- Bunları yaparken kişisel değerler ve etik kurallar içinde dijital olanaklardan yararlanmanın yöntemlerini öğretmenler ve ebeveynler olarak öğrenmeli, çocuklarımıza öğretmeli, gençlerimizin bu ilkeleri benimsemelerine ve uygulamalarına yardımcı olmalıyız. Kişinin kendisine, başkalarına, beraber çalıştığı gruplara ve çevresine karşı hakkaniyet ve saygıyla davranması bu çağda daha da önem kazanmıştır. Onlara rehberlik etmek, okullarımıza ve öğretmenlerimize düşen önemli bir görevdir.
- Bu bağlamda, Milli Eğitim Bakanlığı; eğitim süreci, eğitim metodolojisi ve felsefesi olarak FATİH Projesi yani Fırsatları Artırma Teknolojiyi İyileştirme Hareketi ile bir dijital dönüşüm yaklaşımına öncülük etmektedir. Bu kapsamlı proje kendi eğitimcilerimiz kadar tüm dünya ülkelerinin eğitimcileri tarafından da ilgiyle izlenmektedir. Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği olarak ülkemizi çok ileriye götüreceğine inandığımız bu projenin dünya ülkelerine de model olmasını diliyoruz.
Sempozyum sonuçları
Dijital çağda tüm öğretmenlerin sahip olması gereken 21. yüzyıl becerilerini gözden geçirmek, çevrimiçi öğrenmenin gücünden yararlanmak ve ileriye gitmek için öğretim programının içine teknolojiyi nasıl bütünleştireceğimizi planlamak artık bir gereklilik olarak görülmelidir. Öğretmenlerin pedagojiden uzaklaşmadan dijital teknolojiye geçişi başarıyla nasıl yönetebileceğine ilişkin yeni bir çerçeveye ihtiyaç olduğu açıktır.
Teknolojinin eğitimi etkileyen eğilimler bağlamında itici bir güç olduğu, sürekli teknolojiye maruz kalan çocukların bilgiyi işleme ve öğrenme biçimlerini değiştirdiği görülmektedir. Bu değişikliklerin farkında olunmalı ve öğretme yöntemleri bu değişikliklere göre yapılanmalıdır. Artık öğrenciler özel yaşamlarında teknolojiyi kullanmaktadırlar. Bunların sınıf dışında da öğrenmelerini nasıl kolaylaştırabileceğini ve artırabileceğini düşünmeli, elde taşınabilir mobil cihazlardan eğlence ve spordan sonra eğitimde de yararlanmaya başlanmalıdır.
Bilgi çağının dünyası, daha yüksek seviyelerde bilgi, karmaşık iletişim becerileri, üst düzey düşünme becerileri gibi yeni bir takım becerileri gerektirmektedir. 21. yüzyılda okuma, yazma ve matematikten oluşan geleneksel ana becerilere; eleştirel bakış, işbirliği, yaratıcı ve üretici düşünme, takım çalışması, küreselleşen dünyada kültürlerarası anlayış, bilgisayar, dijital çağa uygun bilişim ve iletişim teknolojileri becerilerinin eklenmesi gerekmektedir.
Türkiye’de başta internet olmak üzere sayısal teknolojilerin kullanımı çocuklar ve gençler arasında giderek artmaktadır. Sayısal teknolojilerin gündelik yaşamımıza getirdiği olanaklar ve riskleri dikkate alarak, gençlerin ve çocukların ‘’dijital kuşaklar’’ olarak bu teknolojileri daha nitelikli ve daha doğru, yaratıcı ve üretken kullanmalarına olanak sağlanmalıdır.
İnternet sayesinde, her çeşit eğitim sisteminden ve seviyeden öğrencinin her türlü bilgiye erişmesi artık günümüz dünyasında çok kolay olmaktadır. Bu yeni ve değişen senaryo, eğitimcilerin akademik etik gibi önemli bir konuyla başa çıkmaları için yeni politikaların geliştirilmesini gerekli kılmaktadır.
Şu anda mevcut el bilgisayarı türlerinin çeşitliliği sınıfta öğrenimin geliştirilmesi ve ayrıca mLearning (Mobil Öğrenme) olarak da adlandırılan şekliyle sınıf dışına da taşabilmesi için zengin olanaklar sunmaktadır. Ancak bunların etkin ve verimli kullanımına ilişkin yeni tartışmalara gereklilik vardır.
Öğrenenlerin sadece “tüketici” olmaktan öte “yaratıcı” olabilmeleri nasıl sağlanabilir? Teknoloji acaba gelecek için ne gibi etik sorunları beraberinde getiriyor? Sorularının cevabı eğitimcilerce oluşturmalıdır.
Eğitimciler ve velilerin teknolojik değişimlere açık olup bu yeni dijital teknolojileri benimsemesi gerekmektedir. Öğrenciler, dijital çağın eğitim olanaklarına yönlendirilmeli ve teknolojiyi sadece etkin ve yaratıcı değil aynı zamanda sorumlu bir şekilde kullanıp yetkin dijital yurttaşlar olmaları konusunda rehberlik edilmelidir.
Sonuç olarak; bilgi çağında en hızlı gelişen kavramın teknoloji olduğu, teknolojinin öğretilmesi ve eğitimde daha verimli bir şekilde kullanılması, ülkemizin ileri uygarlıklar seviyesine ulaşıp yerini alması açısından fırsatları da içinde barındırmaktadır. Türkiye’de belli başlı merkezlerde dijital çağda eğitim çalışmalarına devam edilmesi, sadece İstanbul ve Ankara merkezli çalışmalar yerine birçok merkezde benzer çalışmalar yapılması, bu çalışmalardan kurumların bilgilendirilmesi ve konunun nesnesi ve tüketicisi olmaktan ziyade öznesi ve üreticisi haline geçmelerine yardım edilmesi elzemdir. Sempozyumda tartışılan bazı başlıklar bu çalışma gruplarının ana temaları olabilir ve sempozyum web sitesi olarak açılan site, yapılacak çalışmalara bir platform oluşturabilir. Böylece konuyla ilgili tüm kurumlar, STK’lar, medya, okullar ve öğretmenlerin bu fikirleri takip etmesi ve bunlara katkı sağlaması sempozyumumuzun daha geniş çapta amacına ulaşmasının göstergesi olacaktır.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Çeşme’de düzenlenen Dijital Çağda Eğitimde Fırsatlar ve Sorumluluklarımız sempozyumunun sonuç bildirgesi açıklandı.
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği tarafından Çeşme’de düzenlenen Dijital Çağda Eğitimde Fırsatlar ve Sorumluluklarımız adlı sempozyumun sonuç bildirgesi açıklandı.
Bildirgede öğrenme ortamlarının “dijital yerli” olarak tanımlanan öğrencilerin özellikleri dikkate alınarak düzenleme yapılması ve öğrencilerin sayısal teknoloji kullanım becerilerinin niteliksel olarak gelişmesini gerektiği vurgulandı.
Bu gelişmeye paralel olarak velilerin ve öğretmenlerin kişisel değerler ve etik kurallar içinde dijital olanaklardan yararlanması, yöntemlerini öğrenmesi ve öğrencilere öğretmesi gerektiği altı çizilen bildirgede Türkiye Özel Okullar Birliği’nin FATİH Projesi’ni önemsediği açıklandı.
Sempozyuma katılım yüksekti
Sempozyuma katılanlar arasında Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Milli Eğitim Bakanı Özel Öğretim Kurumları Müdürü Mehmet Küçük, Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Mahmut Tuncel, bakanlık bürokratları, İzmir Valisi, İzmir İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü ve Manisa İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İlçe Milli Eğitim Müdürleri, Özel Öğretim Kurumlarını temsil eden 9 Dernek Başkanı, yurtdışından 11 yabancı akademisyen, önde gelen üniversitelerden 14 bilim insanı ve eğitim uzmanı, yazılı ve görsel basın mensupları ile 720 civarında özel okul kurucusu, yöneticisi ve öğretmeni yer aldı.
Sonuç bildirgesinin tam metni
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Dijital Çağda Eğitimde Fırsatlar ve Sorumluluklarımız Sempozyum Bildirgesi’nin tam metni aşağıda yer almaktadır.
Sempozyum; Çeşme Sheraton Otel’de Milli Eğitim Bakanı, Müsteşar Yardımcısı, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü, Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü, Bakanlık bürokratları, İzmir Valisi, İzmir İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü ve Manisa İl Milli Eğitim Müdürü, İstanbul İlçe Milli Eğitim Müdürleri, Özel Öğretim Kurumlarını temsil eden 9 Dernek Başkanı, yurtdışından 11 yabancı akademisyen, ülkemizin önde gelen üniversitelerinden 14 bilim insanı ve eğitim uzmanı, yazılı ve görsel basın mensupları ile 720 civarında özel okul kurucusu, yöneticisi ve öğretmenin katılımıyla gerçekleşmiştir.
Sempozyumumuzda sosyal medya etkin olarak kullanılmıştır. Sempozyumun tüm sunuları, videoları ve yorumları Derneğimizin www.dijitalcagdaegitim.com adresinden yayınlanacaktır.
- Bilgi çağı yeni bilgi üretimi ile teknolojinin sürekli gelişimini sağlayarak hayatımızın her aşamasında vazgeçilmez olmuştur. Her şeyin böylesine hızlı değiştiği çağımızda eğitimin bu gelişmelere ayak uydurmaması düşünülemez. Günümüzde teknoloji, eğitimin tüm süreçlerine entegre edilmeye çalışılmakta fakat bu entegrasyon sürecinde kaçınılmaz olarak bir takım zorluklarla da karşılaşılmaktadır. Eğitimciler olarak, öğrenme ortamlarını “dijital yerli” yani bu sayısal çağda doğan öğrencilerimizin özelliklerini dikkate alarak düzenlemeli, onların “sayısal teknoloji” kullanım becerilerinin niteliksel olarak da gelişmesini sağlamalıyız. Aksi taktirde bilgi üreten değil bilgi tüketen bir toplum olmaya devam ederiz.
- Bunları yaparken kişisel değerler ve etik kurallar içinde dijital olanaklardan yararlanmanın yöntemlerini öğretmenler ve ebeveynler olarak öğrenmeli, çocuklarımıza öğretmeli, gençlerimizin bu ilkeleri benimsemelerine ve uygulamalarına yardımcı olmalıyız. Kişinin kendisine, başkalarına, beraber çalıştığı gruplara ve çevresine karşı hakkaniyet ve saygıyla davranması bu çağda daha da önem kazanmıştır. Onlara rehberlik etmek, okullarımıza ve öğretmenlerimize düşen önemli bir görevdir.
- Bu bağlamda, Milli Eğitim Bakanlığı; eğitim süreci, eğitim metodolojisi ve felsefesi olarak FATİH Projesi yani Fırsatları Artırma Teknolojiyi İyileştirme Hareketi ile bir dijital dönüşüm yaklaşımına öncülük etmektedir. Bu kapsamlı proje kendi eğitimcilerimiz kadar tüm dünya ülkelerinin eğitimcileri tarafından da ilgiyle izlenmektedir. Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği olarak ülkemizi çok ileriye götüreceğine inandığımız bu projenin dünya ülkelerine de model olmasını diliyoruz.
Sempozyum sonuçları
Dijital çağda tüm öğretmenlerin sahip olması gereken 21. yüzyıl becerilerini gözden geçirmek, çevrimiçi öğrenmenin gücünden yararlanmak ve ileriye gitmek için öğretim programının içine teknolojiyi nasıl bütünleştireceğimizi planlamak artık bir gereklilik olarak görülmelidir. Öğretmenlerin pedagojiden uzaklaşmadan dijital teknolojiye geçişi başarıyla nasıl yönetebileceğine ilişkin yeni bir çerçeveye ihtiyaç olduğu açıktır.
Teknolojinin eğitimi etkileyen eğilimler bağlamında itici bir güç olduğu, sürekli teknolojiye maruz kalan çocukların bilgiyi işleme ve öğrenme biçimlerini değiştirdiği görülmektedir. Bu değişikliklerin farkında olunmalı ve öğretme yöntemleri bu değişikliklere göre yapılanmalıdır. Artık öğrenciler özel yaşamlarında teknolojiyi kullanmaktadırlar. Bunların sınıf dışında da öğrenmelerini nasıl kolaylaştırabileceğini ve artırabileceğini düşünmeli, elde taşınabilir mobil cihazlardan eğlence ve spordan sonra eğitimde de yararlanmaya başlanmalıdır.
Bilgi çağının dünyası, daha yüksek seviyelerde bilgi, karmaşık iletişim becerileri, üst düzey düşünme becerileri gibi yeni bir takım becerileri gerektirmektedir. 21. yüzyılda okuma, yazma ve matematikten oluşan geleneksel ana becerilere; eleştirel bakış, işbirliği, yaratıcı ve üretici düşünme, takım çalışması, küreselleşen dünyada kültürlerarası anlayış, bilgisayar, dijital çağa uygun bilişim ve iletişim teknolojileri becerilerinin eklenmesi gerekmektedir.
Türkiye’de başta internet olmak üzere sayısal teknolojilerin kullanımı çocuklar ve gençler arasında giderek artmaktadır. Sayısal teknolojilerin gündelik yaşamımıza getirdiği olanaklar ve riskleri dikkate alarak, gençlerin ve çocukların ‘’dijital kuşaklar’’ olarak bu teknolojileri daha nitelikli ve daha doğru, yaratıcı ve üretken kullanmalarına olanak sağlanmalıdır.
İnternet sayesinde, her çeşit eğitim sisteminden ve seviyeden öğrencinin her türlü bilgiye erişmesi artık günümüz dünyasında çok kolay olmaktadır. Bu yeni ve değişen senaryo, eğitimcilerin akademik etik gibi önemli bir konuyla başa çıkmaları için yeni politikaların geliştirilmesini gerekli kılmaktadır.
Şu anda mevcut el bilgisayarı türlerinin çeşitliliği sınıfta öğrenimin geliştirilmesi ve ayrıca mLearning (Mobil Öğrenme) olarak da adlandırılan şekliyle sınıf dışına da taşabilmesi için zengin olanaklar sunmaktadır. Ancak bunların etkin ve verimli kullanımına ilişkin yeni tartışmalara gereklilik vardır.
Öğrenenlerin sadece “tüketici” olmaktan öte “yaratıcı” olabilmeleri nasıl sağlanabilir? Teknoloji acaba gelecek için ne gibi etik sorunları beraberinde getiriyor? Sorularının cevabı eğitimcilerce oluşturmalıdır.
Eğitimciler ve velilerin teknolojik değişimlere açık olup bu yeni dijital teknolojileri benimsemesi gerekmektedir. Öğrenciler, dijital çağın eğitim olanaklarına yönlendirilmeli ve teknolojiyi sadece etkin ve yaratıcı değil aynı zamanda sorumlu bir şekilde kullanıp yetkin dijital yurttaşlar olmaları konusunda rehberlik edilmelidir.
Sonuç olarak; bilgi çağında en hızlı gelişen kavramın teknoloji olduğu, teknolojinin öğretilmesi ve eğitimde daha verimli bir şekilde kullanılması, ülkemizin ileri uygarlıklar seviyesine ulaşıp yerini alması açısından fırsatları da içinde barındırmaktadır. Türkiye’de belli başlı merkezlerde dijital çağda eğitim çalışmalarına devam edilmesi, sadece İstanbul ve Ankara merkezli çalışmalar yerine birçok merkezde benzer çalışmalar yapılması, bu çalışmalardan kurumların bilgilendirilmesi ve konunun nesnesi ve tüketicisi olmaktan ziyade öznesi ve üreticisi haline geçmelerine yardım edilmesi elzemdir. Sempozyumda tartışılan bazı başlıklar bu çalışma gruplarının ana temaları olabilir ve sempozyum web sitesi olarak açılan site, yapılacak çalışmalara bir platform oluşturabilir. Böylece konuyla ilgili tüm kurumlar, STK’lar, medya, okullar ve öğretmenlerin bu fikirleri takip etmesi ve bunlara katkı sağlaması sempozyumumuzun daha geniş çapta amacına ulaşmasının göstergesi olacaktır.
Son Güncelleme: Pazartesi, 30 Ocak 2012 14:29
Gösterim: 2944
Özel okullar Pis Yedili adlı gençlik dizisini RTÜK’e şikayet etti. RTÜK diziyi şikayet özel okullara ne cevap verdi?
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan özel okullar, “Pis Yedili” adlı televizyon dizisinin resmi liselerde okuyan gençler ile özel okullardaki öğrencileri birbirlerine düşman yaptığını” söyleyerek, diziyi Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) şikâyet etti. “Pis Yedili” adlı diziyi RTÜK’e şikâyet ettiklerini ancak kurumun yapımcılarla konuşmalarını önerdiğini belirterek, “Dizi gençleri birbirine düşman yapıyor” dedi.
RTÜK’ün cevabı
Özel okullar, “Pis Yedili” adlı televizyon dizisinin resmi liselerde okuyan gençler ile özel okullardaki öğrencileri birbirlerine düşman yaptığını” söyleyerek, diziyi Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) şikâyet etti. Kurul ise “Yapımcılarla konuşun” yanıtını verdi. Başrolünde Ayşegül Aldinç’in “paragöz bir özel lise müdürünü” canlandırdığı dizi devlet lisesinde okuyan 7 gencin özel okula yerleştirilmesini ve bu okulda okuyan “şımarık, düzenbaz, zengin çocukları”na karşı verdikleri mücadeleyi anlatıyor.
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği’nin bu dizinin “özel ve genel lise öğrencilerini birbirine düşman ettiği” gerekçesiyle RTÜK’e başvurduğunu anlatan Dernek YönetimKurulu Başkanı CemGülan, şikâyetlerini dikkate almayan RTÜK’e kırgın olduklarını vurgulayarak, şöyle konuşuyor:
‘Böyle bir özel okul yok’
“Bu dizi iki gençlik arasında düşmanlık yaratıyor. Biz özel okullar için oluşan ‘paralı zengin çocuklarının okulu’ önyargısını kırmak için yıllardır çaba harcıyoruz. Bu dizide özel okulların paragöz, paranın dışında hiçbir değeri olmadığı işleniyor. Özel okullarda okuyan gençlerin zengin ailelerin şımarık, üçkâğıtçı, bencil, sadece fakir çocuklarına tuzaklar kuran çocuklar olduğu vurgulanıyor.
Ne özel okullar böyledir, ne de bu okullarda okuyan çocuklar bu dizinin anlattığı gibidir. Böyle bir okul, öğrenci ve yönetici yok.” Gülan, dizide devlet liseli gençlerin özel okuldaki öğrencilerden birinin babasının korumalarından “tabanca çekerek” kurtulduklarını hatırlatıyor. Gülan, “Devlet lisesi öğrencileri tabancaylamı geziyor? Öğrenciler çete kurup birbirlerinin okulunu bassa hesabını kim verecek?” diyor.
Pis Yedili ne anlatıyor?
Senaryosunu Gani Müjde’nin yazdığı, başrollerinde Ayşegül Aldinç’in de yer aldığı “Pis Yedili” haftada bir kez oynuyor. Dizinin konusu şöyle: Devlet lisesinde yangın çıkınca öğrencileri civardaki okullara yerleştirilir ama 4’ü erkek 7 öğrenci açıkta kalır. Onlar da özel bir okula yerleştirilir. Fakir devlet lisesi öğrencilerinin gelmesiyle zengin çocukların okuduğu özel lisede öğrenciler arasında çatışma başlar. Özel okulun öğrencileri sürekli bu öğrencilere tuzak kurup, onları zor durumda bırakır. En büyük destekçileri de “fakir öğrencileri istemeyen” okul müdiresidir.
(habertürk.com)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Özel okullar Pis Yedili adlı gençlik dizisini RTÜK’e şikayet etti. RTÜK diziyi şikayet özel okullara ne cevap verdi?
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği Başkanı Cem Gülan özel okullar, “Pis Yedili” adlı televizyon dizisinin resmi liselerde okuyan gençler ile özel okullardaki öğrencileri birbirlerine düşman yaptığını” söyleyerek, diziyi Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) şikâyet etti. “Pis Yedili” adlı diziyi RTÜK’e şikâyet ettiklerini ancak kurumun yapımcılarla konuşmalarını önerdiğini belirterek, “Dizi gençleri birbirine düşman yapıyor” dedi.
RTÜK’ün cevabı
Özel okullar, “Pis Yedili” adlı televizyon dizisinin resmi liselerde okuyan gençler ile özel okullardaki öğrencileri birbirlerine düşman yaptığını” söyleyerek, diziyi Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’na (RTÜK) şikâyet etti. Kurul ise “Yapımcılarla konuşun” yanıtını verdi. Başrolünde Ayşegül Aldinç’in “paragöz bir özel lise müdürünü” canlandırdığı dizi devlet lisesinde okuyan 7 gencin özel okula yerleştirilmesini ve bu okulda okuyan “şımarık, düzenbaz, zengin çocukları”na karşı verdikleri mücadeleyi anlatıyor.
Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği’nin bu dizinin “özel ve genel lise öğrencilerini birbirine düşman ettiği” gerekçesiyle RTÜK’e başvurduğunu anlatan Dernek YönetimKurulu Başkanı CemGülan, şikâyetlerini dikkate almayan RTÜK’e kırgın olduklarını vurgulayarak, şöyle konuşuyor:
‘Böyle bir özel okul yok’
“Bu dizi iki gençlik arasında düşmanlık yaratıyor. Biz özel okullar için oluşan ‘paralı zengin çocuklarının okulu’ önyargısını kırmak için yıllardır çaba harcıyoruz. Bu dizide özel okulların paragöz, paranın dışında hiçbir değeri olmadığı işleniyor. Özel okullarda okuyan gençlerin zengin ailelerin şımarık, üçkâğıtçı, bencil, sadece fakir çocuklarına tuzaklar kuran çocuklar olduğu vurgulanıyor.
Ne özel okullar böyledir, ne de bu okullarda okuyan çocuklar bu dizinin anlattığı gibidir. Böyle bir okul, öğrenci ve yönetici yok.” Gülan, dizide devlet liseli gençlerin özel okuldaki öğrencilerden birinin babasının korumalarından “tabanca çekerek” kurtulduklarını hatırlatıyor. Gülan, “Devlet lisesi öğrencileri tabancaylamı geziyor? Öğrenciler çete kurup birbirlerinin okulunu bassa hesabını kim verecek?” diyor.
Pis Yedili ne anlatıyor?
Senaryosunu Gani Müjde’nin yazdığı, başrollerinde Ayşegül Aldinç’in de yer aldığı “Pis Yedili” haftada bir kez oynuyor. Dizinin konusu şöyle: Devlet lisesinde yangın çıkınca öğrencileri civardaki okullara yerleştirilir ama 4’ü erkek 7 öğrenci açıkta kalır. Onlar da özel bir okula yerleştirilir. Fakir devlet lisesi öğrencilerinin gelmesiyle zengin çocukların okuduğu özel lisede öğrenciler arasında çatışma başlar. Özel okulun öğrencileri sürekli bu öğrencilere tuzak kurup, onları zor durumda bırakır. En büyük destekçileri de “fakir öğrencileri istemeyen” okul müdiresidir.
(habertürk.com)
Son Güncelleme: Pazartesi, 30 Ocak 2012 10:02
Gösterim: 7366
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), özel okullar, dershaneler, kursların da aralarında bulunduğu özel öğretim kurumlarına ilişkin yönetmelikte değişiklik yapmak üzere çalışıyor.
MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü, mevzuatın sadeleştirilmesi için çalışma başlattı. Bu kapsamda, ''Milli Eğitim Bakanlığı Özel Okullar Çerçeve Yönetmeliği, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Akşam Liseleri Yönetmeliği, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Kurslar Yönetmeliği, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Dershaneler Yönetmeliği, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğrenci Etüt Eğitim Merkezleri Yönetmeliği, Özel Öğretim Kurumları Öğrenci ve Kursiyer Ücretleri Tespit ve Tahsil Yönetmeliği, Özel Öğretim Kurumlarında Ücretsiz veya Burslu Okutulacak Öğrenci ve Kursiyerler Hakkında Yönetmelik ve Milli Eğitim Bakanlığı Özel Hizmet İçi Eğitim Merkezleri Yönetmeliği''nin Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin içerisine dahil edilerek bütünleştirilmesi için çalışma yürütüyor.
Bu kapsamda MEB, sivil toplum kuruluşlarından alınan görüşler doğrultusunda ''Özel Öğretim Kurumları Yönetmelik Taslağı'' hazırladı. Taslak yönetmelik, her derecede ve türdeki özel öğretim kurumlarının açılış işleyişiyle ilgili usül ve esasları düzenliyor.
Taslağa göre, kurum açılacak binanın sağlam ve dayanıklı olduğuna ilişkin çevre ve şehircilik il müdürlükleri, yapının proje müellifleri ya da yetkili serbest proje büroları veya üniversitelerin ilgili bölümlerince düzenlenen teknik rapor istenecek. Ancak yapı denetim firmaları denetiminde özel öğretim kurumu olarak yapılan kurumlardan bu belge istenmeyecek.
Özel öğretim kurumlarına ''ad verme'' ile ilgili hükmü düzenleyen maddenin, ''Özel öğretim kurumlarına, 1739 sayılı Kanunda belirtilen Türk milli eğitiminin genel ve özel amaçları ile temel ilkeleri doğrultusunda kurumun amacına ve düzeyine uygun ve belli bir anlam taşıyan ad verilir'' şeklinde düzenlenmesi öngörülüyor.
Mevcut yönetmelikte, ''Özel öğretim kurumlarına verilecek adların, Türk Milli Eğitiminin genel ve özel amaçları ile temel ilkelerine aykırı düşmemesi ve Türkçe olması şartıyla kurumun amacına ve düzeyine uygun ve belli bir anlam taşıması gerekir'' hükmü yer alıyor. Yönetmelik taslağında ''Atatürk Köşesi'' ile ilgili madde için ise ''Kurumların girişinde temiz, düzenli ve kolayca görülebilecek en uygun yerde Atatürk köşesi oluşturulur'' şeklinde düzenleme bulunuyor.
Okullarda görevlendirilecek personeller
Taslağa göre, yeni kurum açma izni ile iş yeri açma ve çalışma ruhsatı verilen özel okulların kayıt ve kabul süreleri, gerektiğinde il veya ilçe milli eğitim müdürlüklerince 15 gün uzatılabilecek.
Okullarda normal öğretim yapılacak ve öğretim seviyesine göre resmi dengi okullardaki ders saati süresi uygulanması esas olacak. Bakanlıkça uygun görülmesi halinde farklı uygulamalar da yapılabilecek. Okullarda ikili öğretim yapılamayacak.
Okullar dışındaki özel öğretim kurumlarında günlük çalışmalar 07.00 ile 22.30 saatleri arasında yapılacak. Ders saatinin süresi, 45 dakika olacak. Uygulamalı dersler blok halinde 90 dakika olarak yapılabilecek.
Okul öncesi eğitim kurumları hariç okullara ait bina ve binalar içinde iki ayrı kurucuya ait aynı veya farklı derecede veya türde okul bulunamayacak hükmünün yer aldığı taslağa göre, aynı kurucuya ait kurumlardan sadece özel okulların belirli bölümleri birlikte kullanılabilecek. Ancak ilköğretim ve ortaöğretim okullarının derslikleri ayrı katlarda olacak şekilde aynı binada bulunabilecek.
Yangın, deprem, sel, sağlık sebepleri ve tahliye kararı gibi hallerden dolayı binayı ani olarak terk etme durumunda kalan kurumlar; sağlam ve dayanıklı olduğuna ilişkin rapor hariç diğer nakil şartları aranmaksızın kurumda uygulanan öğretim programlarına kayıtlı öğrenci veya kursiyer sayısına uygun başka bir binada valiliğin izniyle geçici olarak faaliyetine devam edebilecek.
Özel öğretim kurumlarında görevlendirilecek personele ilişkin bir madde de yönetmelik taslağında yer alıyor. Özel okullarda, kurum müdürü, okul öncesi eğitim kurumlarında kontenjanı 150 ve daha fazla, ilköğretim ve ortaöğretim okullarında kontenjanı 400 ve daha fazla olan okullarda müdür yardımcısı, okulun kademe ve türüne uygun sınıf ve alan öğretmeni, özel eğitim okullarında kontenjana bakılmaksızın, ilköğretim okullarında öğrenci sayısı 250 ve daha fazla, ortaöğretim okullarında öğrenci sayısı 150 ve daha fazla olanlara rehber öğretmen, ölçme ve değerlendirme servisi elemanı, uzman öğretici veya usta öğretici ve diğer personel isteğe bağlı olarak görevlendirilecek.
Özel okullarda görevli yönetici ve öğretmenler dengi resmi okul öğretmenlerinin okutmakla yükümlü bulundukları ders saati sayısı kadar ders okutabilecek. Özel okullarda görevli uzman öğreticiler ile usta öğreticiler haftada 30 saat ders okutabilecek.
Kurumlara müdür ve müdür yardımcısı olarak atanacaklarda resmi ve özel öğretim kurumlarından en az 2 yıl asıl görevli olarak öğretmenlik yapmış olma şartı aranacak.
İlköğretim okullarının 1, 2 ve 3. sınıflarında sınıf öğretmenliği esas olacak, ancak 4 ve 5. sınıflarda da sınıf öğretmeni görevlendirilebilecek.
Dershanelerde ders saatleri
Dershanelerde ilköğretim okullarından sonra bir üst okulun giriş sınavlarına hazırlık programları 200 ders saatinden, yükseköğretime öğrenci seçme sınavına hazırlık programları 250 ders saatinden, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarının ara sınıflarında öğrencilerin eksikliklerini gidermek amacıyla takviye programları 100 ders saatinden az olamayacak.
Dershaneler, kayıtlı veya kayıtsız öğrencilere yönelik yaptıkları sınavlar için ücret alamayacak.
Azınlık okulları ile ilgili düzenleme
Özel okullarda sınıf mevcutları, okul öncesi eğitimde 20, ilköğretimde 30, fen ve sosyal bilimler liselerinde 26, mesleki ve teknik liselerde 24, diğer ortaöğretim kurumlarında 30'dan fazla olmayacak.
Okullar dışındaki kurumlarda sınıf mevcutları 30 öğrenci veya kursiyeri geçmeyecek şekilde düzenlenecek.
Azınlık okulları ile ilgili hükümlerin düzenlendiği maddede, mevcut yönetmelikte yer alan ''Bu okullarda, yalnız kendi azınlığına mensup Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çocukları okuyabilir'' hükmünün çıkarılması öngörülüyor.
(haber7.com)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), özel okullar, dershaneler, kursların da aralarında bulunduğu özel öğretim kurumlarına ilişkin yönetmelikte değişiklik yapmak üzere çalışıyor.
MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürlüğü, mevzuatın sadeleştirilmesi için çalışma başlattı. Bu kapsamda, ''Milli Eğitim Bakanlığı Özel Okullar Çerçeve Yönetmeliği, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Akşam Liseleri Yönetmeliği, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Kurslar Yönetmeliği, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Dershaneler Yönetmeliği, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğrenci Etüt Eğitim Merkezleri Yönetmeliği, Özel Öğretim Kurumları Öğrenci ve Kursiyer Ücretleri Tespit ve Tahsil Yönetmeliği, Özel Öğretim Kurumlarında Ücretsiz veya Burslu Okutulacak Öğrenci ve Kursiyerler Hakkında Yönetmelik ve Milli Eğitim Bakanlığı Özel Hizmet İçi Eğitim Merkezleri Yönetmeliği''nin Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin içerisine dahil edilerek bütünleştirilmesi için çalışma yürütüyor.
Bu kapsamda MEB, sivil toplum kuruluşlarından alınan görüşler doğrultusunda ''Özel Öğretim Kurumları Yönetmelik Taslağı'' hazırladı. Taslak yönetmelik, her derecede ve türdeki özel öğretim kurumlarının açılış işleyişiyle ilgili usül ve esasları düzenliyor.
Taslağa göre, kurum açılacak binanın sağlam ve dayanıklı olduğuna ilişkin çevre ve şehircilik il müdürlükleri, yapının proje müellifleri ya da yetkili serbest proje büroları veya üniversitelerin ilgili bölümlerince düzenlenen teknik rapor istenecek. Ancak yapı denetim firmaları denetiminde özel öğretim kurumu olarak yapılan kurumlardan bu belge istenmeyecek.
Özel öğretim kurumlarına ''ad verme'' ile ilgili hükmü düzenleyen maddenin, ''Özel öğretim kurumlarına, 1739 sayılı Kanunda belirtilen Türk milli eğitiminin genel ve özel amaçları ile temel ilkeleri doğrultusunda kurumun amacına ve düzeyine uygun ve belli bir anlam taşıyan ad verilir'' şeklinde düzenlenmesi öngörülüyor.
Mevcut yönetmelikte, ''Özel öğretim kurumlarına verilecek adların, Türk Milli Eğitiminin genel ve özel amaçları ile temel ilkelerine aykırı düşmemesi ve Türkçe olması şartıyla kurumun amacına ve düzeyine uygun ve belli bir anlam taşıması gerekir'' hükmü yer alıyor. Yönetmelik taslağında ''Atatürk Köşesi'' ile ilgili madde için ise ''Kurumların girişinde temiz, düzenli ve kolayca görülebilecek en uygun yerde Atatürk köşesi oluşturulur'' şeklinde düzenleme bulunuyor.
Okullarda görevlendirilecek personeller
Taslağa göre, yeni kurum açma izni ile iş yeri açma ve çalışma ruhsatı verilen özel okulların kayıt ve kabul süreleri, gerektiğinde il veya ilçe milli eğitim müdürlüklerince 15 gün uzatılabilecek.
Okullarda normal öğretim yapılacak ve öğretim seviyesine göre resmi dengi okullardaki ders saati süresi uygulanması esas olacak. Bakanlıkça uygun görülmesi halinde farklı uygulamalar da yapılabilecek. Okullarda ikili öğretim yapılamayacak.
Okullar dışındaki özel öğretim kurumlarında günlük çalışmalar 07.00 ile 22.30 saatleri arasında yapılacak. Ders saatinin süresi, 45 dakika olacak. Uygulamalı dersler blok halinde 90 dakika olarak yapılabilecek.
Okul öncesi eğitim kurumları hariç okullara ait bina ve binalar içinde iki ayrı kurucuya ait aynı veya farklı derecede veya türde okul bulunamayacak hükmünün yer aldığı taslağa göre, aynı kurucuya ait kurumlardan sadece özel okulların belirli bölümleri birlikte kullanılabilecek. Ancak ilköğretim ve ortaöğretim okullarının derslikleri ayrı katlarda olacak şekilde aynı binada bulunabilecek.
Yangın, deprem, sel, sağlık sebepleri ve tahliye kararı gibi hallerden dolayı binayı ani olarak terk etme durumunda kalan kurumlar; sağlam ve dayanıklı olduğuna ilişkin rapor hariç diğer nakil şartları aranmaksızın kurumda uygulanan öğretim programlarına kayıtlı öğrenci veya kursiyer sayısına uygun başka bir binada valiliğin izniyle geçici olarak faaliyetine devam edebilecek.
Özel öğretim kurumlarında görevlendirilecek personele ilişkin bir madde de yönetmelik taslağında yer alıyor. Özel okullarda, kurum müdürü, okul öncesi eğitim kurumlarında kontenjanı 150 ve daha fazla, ilköğretim ve ortaöğretim okullarında kontenjanı 400 ve daha fazla olan okullarda müdür yardımcısı, okulun kademe ve türüne uygun sınıf ve alan öğretmeni, özel eğitim okullarında kontenjana bakılmaksızın, ilköğretim okullarında öğrenci sayısı 250 ve daha fazla, ortaöğretim okullarında öğrenci sayısı 150 ve daha fazla olanlara rehber öğretmen, ölçme ve değerlendirme servisi elemanı, uzman öğretici veya usta öğretici ve diğer personel isteğe bağlı olarak görevlendirilecek.
Özel okullarda görevli yönetici ve öğretmenler dengi resmi okul öğretmenlerinin okutmakla yükümlü bulundukları ders saati sayısı kadar ders okutabilecek. Özel okullarda görevli uzman öğreticiler ile usta öğreticiler haftada 30 saat ders okutabilecek.
Kurumlara müdür ve müdür yardımcısı olarak atanacaklarda resmi ve özel öğretim kurumlarından en az 2 yıl asıl görevli olarak öğretmenlik yapmış olma şartı aranacak.
İlköğretim okullarının 1, 2 ve 3. sınıflarında sınıf öğretmenliği esas olacak, ancak 4 ve 5. sınıflarda da sınıf öğretmeni görevlendirilebilecek.
Dershanelerde ders saatleri
Dershanelerde ilköğretim okullarından sonra bir üst okulun giriş sınavlarına hazırlık programları 200 ders saatinden, yükseköğretime öğrenci seçme sınavına hazırlık programları 250 ders saatinden, ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarının ara sınıflarında öğrencilerin eksikliklerini gidermek amacıyla takviye programları 100 ders saatinden az olamayacak.
Dershaneler, kayıtlı veya kayıtsız öğrencilere yönelik yaptıkları sınavlar için ücret alamayacak.
Azınlık okulları ile ilgili düzenleme
Özel okullarda sınıf mevcutları, okul öncesi eğitimde 20, ilköğretimde 30, fen ve sosyal bilimler liselerinde 26, mesleki ve teknik liselerde 24, diğer ortaöğretim kurumlarında 30'dan fazla olmayacak.
Okullar dışındaki kurumlarda sınıf mevcutları 30 öğrenci veya kursiyeri geçmeyecek şekilde düzenlenecek.
Azınlık okulları ile ilgili hükümlerin düzenlendiği maddede, mevcut yönetmelikte yer alan ''Bu okullarda, yalnız kendi azınlığına mensup Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çocukları okuyabilir'' hükmünün çıkarılması öngörülüyor.
(haber7.com)
Son Güncelleme: Cumartesi, 28 Ocak 2012 18:17
Gösterim: 4271

