Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
YGS 1, YGS 2 ve YGS 6 testlerinde 500 tam puan alarak Türkiye birincileri arasında bulunan Ankara Fen Lisesi öğrencisi Ertem Nusret Taş, 9. sınıfın başından beri düzenli çalıştığını ama çok çalışmadığını belirtti.
Yükseköğretime Geçiş Sınavında (2014-YGS) YGS 1, YGS 2 ve YGS 6 testlerinde 500 tam puan alarak Türkiye birincileri arasında bulunan Ankara Fen Lisesi öğrencisi Ertem Nusret Taş (18), "9. sınıfın başından beri düzenli çalıştım ama çok çalışmadım. Mesela bazı kriterlerimden ödün vermedim. 12. sınıfta dahi elimden geldiğince spor yapmaya çalıştım. Pek stres duymadım bunun sebebi spor olabilir. Bir de çok kitap okudum. Kitap okumanın da başarıdaki payı yadsınamaz" dedi.
Taş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, YGS'ye hazırlanırken 9, 10, 11 ve 12. sınıflarda dershaneye gittiğini ancak başarısını düzenli çalışmaya borçlu olduğunu söyledi.
YGS 1, YGS 2 ve YGS 6 sınavlarından 500 puan aldığını aktaran Taş, sonuçlar açıklandığında dershanede olduğunu belirtti.
"Türkçede zorlandım"
Sınavının iyi geçtiğini ancak birinci olmayı beklemediğini, toplamda 6 yanlış cevabının olduğunu belirten Taş, "Sınava girdiğimde takip ettiğim sıra hep Türkçe, matematik, fen, sosyal şeklinde oluyor. Sınava ilk girdiğimde Türkçe sorularında biraz zorlandım. Kimi sorular bayağı çelişkiliydi. Kısa olmasına rağmen çok düşündüren sorulardı. Bir de felsefede zorlandım" diye konuştu
YGS'ye, lisenin başından beri düzenli çalışarak hazırlandığına değinen Taş, "Okulda gördüğümüz eğitim bence çok kaliteliydi. Onun başarımda büyük katkısı var. Ailemin, arkadaşlarımın çok büyük manevi desteği oldu. Bir sürü kişinin başarımda katkısı var" ifadesini kullandı.
Dershaneye 10. sınıfta başladığını dile getiren Taş, şöyle devam etti:
"11. sınıfta dershaneye kayıtlıydım ara ara gittim ama pek düzenli gitmedim. 9. sınıftan beri fizik olimpiyatlarına katıldım. Fizik olimpiyatlarına çalışmak bayağı özveri isteyen bir şey. O özveriyi de biraz dershaneden çaldım diyebilirim. Pek düzenli devam edemedim ama 12. sınıfın başlarında düzenli gittim dershaneye."
Taş, TÜBİTAK Bilim Olimpiyatları'nda fizik dalında altın madalya aldığını, sınavdan önce pek stres yaşamadığını, sınava rahat girdiğini ancak sınavdan çıktıktan sonra daha fazla heyecanlandığını söyledi.
Sosyal hayatına da zaman ayırdığını, sürekli ders çalışmadığını vurgulayan Taş, şunları kaydetti:
"9. sınıfın başından beri düzenli çalıştım ama çok çalışmadım. Mesela bazı kriterlerimden pek ödün vermedim. 12. sınıfta dahi elimden geldiğince spor yapmaya çalıştım. Spor insanı çok olumlu etkiliyor. Pek stres duymadım, bunun sebebi spor olabilir. Bir de çok kitap okudum. Kitaplar insanı en azından yaşadığı dünyadan alıp başka bir dünyaya götürüyor. Bu dünyanın dertleri sizi meşgul etmiyor ama aynı zamanda insanın ufkunu da açıyor. Bu dünyaya da öyle bir geri dönüşü oluyor. Kitap okumanın da başarıdaki payı yadsınamaz.”
Bilim insanı olmayı arzu ettiğini ve fizik alanında eğitim almayı düşündüğünü ifade eden Taş, insanlığa, ülkesine ve bilime hizmet etmek istediğini dile getirdi.
"Devlet okulları başarılı"
Ankara Fen Lisesi’nin bir devlet okulu olduğuna dikkati çeken Taş, okulunun başarısında çok büyük katkısı bulunduğunu söyledi.
Taş, okulunun kendisine ve arkadaşlarına çok büyük avantajlar sağladığını, böylece başarıya ve güzel çalışmalara imza attıklarını belirterek, "Devlet okulları bu aralar biraz gözden düşüyor gibi. Özel okullar bayağı artıyor, başarılarını hep ön plana çıkarıyorlar. Bu noktada devlet okulları arasında Ankara Fen Lisesi gibi nadide okulların hala bulunduğunu özellikle vurgulamak isterim" dedi.
Baba Levent Taş ise oğlunun hayatı boyunca başarılar elde ettiğini, bu sınavda da bir derece yapmasını beklediklerini söyledi.
Oğlu Nusret’in her yerde okulunu temsil etmek istediğini kaydeden Levent Taş, bunu başardığı için çok mutlu olduklarını vurguladı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Öne Çıkanlar
YGS 1, YGS 2 ve YGS 6 testlerinde 500 tam puan alarak Türkiye birincileri arasında bulunan Ankara Fen Lisesi öğrencisi Ertem Nusret Taş, 9. sınıfın başından beri düzenli çalıştığını ama çok çalışmadığını belirtti.
Yükseköğretime Geçiş Sınavında (2014-YGS) YGS 1, YGS 2 ve YGS 6 testlerinde 500 tam puan alarak Türkiye birincileri arasında bulunan Ankara Fen Lisesi öğrencisi Ertem Nusret Taş (18), "9. sınıfın başından beri düzenli çalıştım ama çok çalışmadım. Mesela bazı kriterlerimden ödün vermedim. 12. sınıfta dahi elimden geldiğince spor yapmaya çalıştım. Pek stres duymadım bunun sebebi spor olabilir. Bir de çok kitap okudum. Kitap okumanın da başarıdaki payı yadsınamaz" dedi.
Taş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, YGS'ye hazırlanırken 9, 10, 11 ve 12. sınıflarda dershaneye gittiğini ancak başarısını düzenli çalışmaya borçlu olduğunu söyledi.
YGS 1, YGS 2 ve YGS 6 sınavlarından 500 puan aldığını aktaran Taş, sonuçlar açıklandığında dershanede olduğunu belirtti.
"Türkçede zorlandım"
Sınavının iyi geçtiğini ancak birinci olmayı beklemediğini, toplamda 6 yanlış cevabının olduğunu belirten Taş, "Sınava girdiğimde takip ettiğim sıra hep Türkçe, matematik, fen, sosyal şeklinde oluyor. Sınava ilk girdiğimde Türkçe sorularında biraz zorlandım. Kimi sorular bayağı çelişkiliydi. Kısa olmasına rağmen çok düşündüren sorulardı. Bir de felsefede zorlandım" diye konuştu
YGS'ye, lisenin başından beri düzenli çalışarak hazırlandığına değinen Taş, "Okulda gördüğümüz eğitim bence çok kaliteliydi. Onun başarımda büyük katkısı var. Ailemin, arkadaşlarımın çok büyük manevi desteği oldu. Bir sürü kişinin başarımda katkısı var" ifadesini kullandı.
Dershaneye 10. sınıfta başladığını dile getiren Taş, şöyle devam etti:
"11. sınıfta dershaneye kayıtlıydım ara ara gittim ama pek düzenli gitmedim. 9. sınıftan beri fizik olimpiyatlarına katıldım. Fizik olimpiyatlarına çalışmak bayağı özveri isteyen bir şey. O özveriyi de biraz dershaneden çaldım diyebilirim. Pek düzenli devam edemedim ama 12. sınıfın başlarında düzenli gittim dershaneye."
Taş, TÜBİTAK Bilim Olimpiyatları'nda fizik dalında altın madalya aldığını, sınavdan önce pek stres yaşamadığını, sınava rahat girdiğini ancak sınavdan çıktıktan sonra daha fazla heyecanlandığını söyledi.
Sosyal hayatına da zaman ayırdığını, sürekli ders çalışmadığını vurgulayan Taş, şunları kaydetti:
"9. sınıfın başından beri düzenli çalıştım ama çok çalışmadım. Mesela bazı kriterlerimden pek ödün vermedim. 12. sınıfta dahi elimden geldiğince spor yapmaya çalıştım. Spor insanı çok olumlu etkiliyor. Pek stres duymadım, bunun sebebi spor olabilir. Bir de çok kitap okudum. Kitaplar insanı en azından yaşadığı dünyadan alıp başka bir dünyaya götürüyor. Bu dünyanın dertleri sizi meşgul etmiyor ama aynı zamanda insanın ufkunu da açıyor. Bu dünyaya da öyle bir geri dönüşü oluyor. Kitap okumanın da başarıdaki payı yadsınamaz.”
Bilim insanı olmayı arzu ettiğini ve fizik alanında eğitim almayı düşündüğünü ifade eden Taş, insanlığa, ülkesine ve bilime hizmet etmek istediğini dile getirdi.
"Devlet okulları başarılı"
Ankara Fen Lisesi’nin bir devlet okulu olduğuna dikkati çeken Taş, okulunun başarısında çok büyük katkısı bulunduğunu söyledi.
Taş, okulunun kendisine ve arkadaşlarına çok büyük avantajlar sağladığını, böylece başarıya ve güzel çalışmalara imza attıklarını belirterek, "Devlet okulları bu aralar biraz gözden düşüyor gibi. Özel okullar bayağı artıyor, başarılarını hep ön plana çıkarıyorlar. Bu noktada devlet okulları arasında Ankara Fen Lisesi gibi nadide okulların hala bulunduğunu özellikle vurgulamak isterim" dedi.
Baba Levent Taş ise oğlunun hayatı boyunca başarılar elde ettiğini, bu sınavda da bir derece yapmasını beklediklerini söyledi.
Oğlu Nusret’in her yerde okulunu temsil etmek istediğini kaydeden Levent Taş, bunu başardığı için çok mutlu olduklarını vurguladı.
Son Güncelleme: Cumartesi, 29 Mart 2014 21:45
Gösterim: 3648
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Makine Mühendisliği öğrencisi Ceyhun Derinboğaz, akıllı telefon, tablet bilgisayar gibi ürünlerin en büyük sorunu batarya kullanım süresini 4 kata çıkaracak "grafen" maddesinden pil üretti.
Derinboğaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Rus bilimadamları tarafından bulunan nanoteknoloji ürünü grafen maddesini, üniversitede geliştirdikleri reaktör ile üretmeyi başardıklarını belirtti. 
Geliştirdikleri makinenin patentini almak için başvurduklarını ifade eden Derinboğaz, şu bilgileri verdi:
"Günümüzde bütün elektronik aletlerde, elektrikli otomobil, motosiklet gibi vasıtalarda lityum iyon piller kullanılıyor. İşlemciler, bilgisayarlar çok hızlı çalışıyor ama en büyük sorunu batarya süreleri oluşturuyor. Lityum iyon piller, enerji yoğunluğunu en iyi sağlayan batarya türü olmasına rağmen bu dahi yetmiyor. Bunu çok önemli bir sorun olarak görerek, bu konuda bir çalışma yapmak istedim. Rus bilimadamlarının geliştirdiği grafen malzemesinden pil ürettik. Bu pil, lityum iyon pillere göre iki kat hızlı şarj oluyor. Şarj olduktan sonra ise kullanım süresini yüzde 400 oranında artırıyor."
Pilin henüz piyasaya çıkacak düzeyde olmadığını aktaran Derinboğaz, "Geliştirdiğimiz pilin en büyük sorunu, 10 kez şarj edip deşarj ettikten sonra pilin ömrünün azalmaya başlaması. Azalıp en sonunda lityum iyon pillerle aynı performansa düşüyor. Ancak bu sorunu da aşacak fikirlerimiz var. Grafenle birlikte, başka bir madde ile pilin dayanıklılığını 1-2 yıl aynı seviyede kalacak şekilde artırmayı düşünüyoruz. Bunun için de araştırmalara devam etmemiz, daha fazla deney yapmamız gerekiyor" diye konuştu.
"Sponsor ya da şirket ortağı arıyoruz"
Öğrenci Ceyhun Derinboğaz, pilin prototipini de hazırladıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Bu konuda bir şirket kurduk. Projemiz için Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından 100 bin lira destek aldık. Ürettiğimiz grafeni de satmaya başladık. Çok sayıda üniversiteden akademisyenler çalışmak istedikleri için bizden bu malzemeyi alıyor. TÜBİTAK 1507 desteği almak için başvurduk. Ancak bu desteğin yüzde 20'lik bölümünü KDV'siyle birlikte ödememiz gerekiyor. Bu desteği sağlamak için de sponsor bulmayı ya da şirketimizin hisselerinin bir bölünü satmayı düşünüyoruz."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Öne Çıkanlar
Yıldız Teknik Üniversitesi (YTÜ) Makine Mühendisliği öğrencisi Ceyhun Derinboğaz, akıllı telefon, tablet bilgisayar gibi ürünlerin en büyük sorunu batarya kullanım süresini 4 kata çıkaracak "grafen" maddesinden pil üretti.
Derinboğaz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Rus bilimadamları tarafından bulunan nanoteknoloji ürünü grafen maddesini, üniversitede geliştirdikleri reaktör ile üretmeyi başardıklarını belirtti. 
Geliştirdikleri makinenin patentini almak için başvurduklarını ifade eden Derinboğaz, şu bilgileri verdi:
"Günümüzde bütün elektronik aletlerde, elektrikli otomobil, motosiklet gibi vasıtalarda lityum iyon piller kullanılıyor. İşlemciler, bilgisayarlar çok hızlı çalışıyor ama en büyük sorunu batarya süreleri oluşturuyor. Lityum iyon piller, enerji yoğunluğunu en iyi sağlayan batarya türü olmasına rağmen bu dahi yetmiyor. Bunu çok önemli bir sorun olarak görerek, bu konuda bir çalışma yapmak istedim. Rus bilimadamlarının geliştirdiği grafen malzemesinden pil ürettik. Bu pil, lityum iyon pillere göre iki kat hızlı şarj oluyor. Şarj olduktan sonra ise kullanım süresini yüzde 400 oranında artırıyor."
Pilin henüz piyasaya çıkacak düzeyde olmadığını aktaran Derinboğaz, "Geliştirdiğimiz pilin en büyük sorunu, 10 kez şarj edip deşarj ettikten sonra pilin ömrünün azalmaya başlaması. Azalıp en sonunda lityum iyon pillerle aynı performansa düşüyor. Ancak bu sorunu da aşacak fikirlerimiz var. Grafenle birlikte, başka bir madde ile pilin dayanıklılığını 1-2 yıl aynı seviyede kalacak şekilde artırmayı düşünüyoruz. Bunun için de araştırmalara devam etmemiz, daha fazla deney yapmamız gerekiyor" diye konuştu.
"Sponsor ya da şirket ortağı arıyoruz"
Öğrenci Ceyhun Derinboğaz, pilin prototipini de hazırladıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Bu konuda bir şirket kurduk. Projemiz için Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından 100 bin lira destek aldık. Ürettiğimiz grafeni de satmaya başladık. Çok sayıda üniversiteden akademisyenler çalışmak istedikleri için bizden bu malzemeyi alıyor. TÜBİTAK 1507 desteği almak için başvurduk. Ancak bu desteğin yüzde 20'lik bölümünü KDV'siyle birlikte ödememiz gerekiyor. Bu desteği sağlamak için de sponsor bulmayı ya da şirketimizin hisselerinin bir bölünü satmayı düşünüyoruz."
Son Güncelleme: Perşembe, 27 Mart 2014 13:21
Gösterim: 2495
Tıp doktoru Prof. Dr. Faik Mümtaz Koyuncu, 60 yaşında öğrenciliğe geri döndü. Koyuncu, Gediz Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimi görüyor. Gündüz öğrencilerine ders veriyor, akşam kendisi ders alıyor
Gediz Üniversitesi bu yıl sıradışı bir öğrenciye sahip: Prof. Dr. Faik Mümtaz Koyuncu. Kadın hastalıkları alanında yaptığı çalışmalarla bilinen, Türk Jinekoloji Derneği'nin uzun yıllardır yöneticiliğini yapan Prof. Dr. Koyuncu, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde öğretim üyesi. Akademisyenlikte çeyrek asrı geride bırakan hocaların hocası, 60 yaşında tekrar öğrenci oldu. Gediz Üniversitesi Sağlık Kuruluşları Yöneticiliği Yüksek Lisans Programı'nda eğitim görüyor. Girdiği zorlu ameliyatlara, yorucu mesaisine rağmen akşamları öğrenci sırasına oturuyor.
"Örnek olmak istedim"
Bugüne kadar birçok doktor ve akademisyen yetiştiren, Prof. Dr. Koyuncu, topluma, özellikle de gençlere örnek olmak istediğini söyledi. Gündüz ders verip akşamları ders alan, bir güne hem hocalığı hem de öğrenciliği sığdıran Prof. Dr. Koyuncu, eğitimin yaşam boyu sürmesi gerektiğine inandığını dile getirdi. Koyuncu "Gençlerimize örnek olmak istedim. Eğitim yaşam boyu sürmeli" dedi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Öne Çıkanlar
Tıp doktoru Prof. Dr. Faik Mümtaz Koyuncu, 60 yaşında öğrenciliğe geri döndü. Koyuncu, Gediz Üniversitesi'nde yüksek lisans eğitimi görüyor. Gündüz öğrencilerine ders veriyor, akşam kendisi ders alıyor
Gediz Üniversitesi bu yıl sıradışı bir öğrenciye sahip: Prof. Dr. Faik Mümtaz Koyuncu. Kadın hastalıkları alanında yaptığı çalışmalarla bilinen, Türk Jinekoloji Derneği'nin uzun yıllardır yöneticiliğini yapan Prof. Dr. Koyuncu, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde öğretim üyesi. Akademisyenlikte çeyrek asrı geride bırakan hocaların hocası, 60 yaşında tekrar öğrenci oldu. Gediz Üniversitesi Sağlık Kuruluşları Yöneticiliği Yüksek Lisans Programı'nda eğitim görüyor. Girdiği zorlu ameliyatlara, yorucu mesaisine rağmen akşamları öğrenci sırasına oturuyor.
"Örnek olmak istedim"
Bugüne kadar birçok doktor ve akademisyen yetiştiren, Prof. Dr. Koyuncu, topluma, özellikle de gençlere örnek olmak istediğini söyledi. Gündüz ders verip akşamları ders alan, bir güne hem hocalığı hem de öğrenciliği sığdıran Prof. Dr. Koyuncu, eğitimin yaşam boyu sürmesi gerektiğine inandığını dile getirdi. Koyuncu "Gençlerimize örnek olmak istedim. Eğitim yaşam boyu sürmeli" dedi.
Son Güncelleme: Çarşamba, 26 Mart 2014 08:58
Gösterim: 2584
Umut veren bilim kadınlarını teşvik etmek amacıyla verilen “L’Oréal-UNESCO ödülünü bu yıl Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahu Arslan Yıldız kazandı
Okan Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahu Arslan Yıldız, umut veren bilim kadınlarını teşvik etmek amacıyla verilen “L’Oréal-UNESCO Ödülleri” kapsamında burs almaya hak kazandı. Bu bursu kazanan dünyadaki 15 bilim kadınından biri olan Yıldız, Mayıs ayında araştırma çalışmalarında bulunmak üzere Harvard Üniversitesi’ne gidecek.
L’Oréal ve UNESCO tarafından 16 yıldır gerçekleştirilen Uluslararası Bilim Kadınları İçin Burs Programı kapsamında kadın araştırmacıların gelişimi destekleniyor.Bu çerçevede 1998 yılından bu yana, her yıl bilimsel ilerlemeye bulundukları katkılardan dolayı farklı kıtalardan 5 bilim kadını ödüllendiriliyor. L’Oréal - UNESCO Uluslararası Burs Programı kapsamında 2000 yılından bu yana; yaşam bilimlerinde doktora veya doktora sonrası aşamalarda görev alan ve umut vaad eden kadınları teşvik etmek üzere de her bir UNESCO bölgesinden 15 Uluslararası bursiyer seçiliyor. Bursiyerlere, çalışmalarını kendi ülkeleri dışındaki prestijli kurumlarda sürdürmeleri fırsatı sunulurken bilimsel araştırmaları da L’Oréal tarafından 2 yıl boyunca destekleniyor.
Tören, Sorbonne Üniversitesi’nde gerçekleştirildi
Bu yıl,L’Oréal-UNESCO 2014 Uluslararası Bilim Kadınları Bursu’na, UNESCO’nun Avrupa ve Kuzey Amerika Bölgesi’nden Yrd. Doç. Ahu Arslan Yıldız layık görüldü. Yıldız, geçtiğimiz hafta Paris’teki Sorbonne Üniversitesi’nde düzenlenen törende ödülünü aldı. Okan Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Öğretim Üyesi olan Ahu Arslan Yıldız,yüksek lisansını ODTÜ Polimer Bilimi ve Kimya Bölümü’nde tamamladıktan sonra doktorasını ise Almanya’da Max Planck Enstitüsü Polimer Araştırmaları ve Johannes Gutenberg Üniversitesi’nde Biyoloji ve Malzeme Bilimi üzerine tamamladı. Yıldız, L’Oréal - UNESCO Uluslararası Burs Programı’nın da desteğiyle bir yıl Harvard Tıp Fakültesi Biyomühendislik Bölümü’nde projesini tamamlayacak.
Umut verici araştırma projelerini sürdürmeleri için bursa layık görülen 15 yetenekli genç bilim kadını arasında yer alan Yrd. Doç. Dr. Ahu Arslan Yıldız, Malzeme Bilimi ve Biyokimya alanında çalışıyor. Bilimsel araştırmasında yenilikçi bir tanı aracı geliştirmeye odaklanan Yıldız, hücre zarını ve içerdiği proteinleri taklit eden yenilikçi ve deneysel bir zar platformu geliştiren teknolojide ilerlemeler kaydetti. Hücre zarı proteinleri, Alzheimer, diyabet ve kanser gibi çok geniş çeşitlilikteki hastalıklarla bağlantılı olduğu için, diğer pek çok hastalığın erken tanı ve ön hazırlık taraması açısından önemli bilgiler sağlamaktadır.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Öne Çıkanlar
Umut veren bilim kadınlarını teşvik etmek amacıyla verilen “L’Oréal-UNESCO ödülünü bu yıl Okan Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahu Arslan Yıldız kazandı
Okan Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahu Arslan Yıldız, umut veren bilim kadınlarını teşvik etmek amacıyla verilen “L’Oréal-UNESCO Ödülleri” kapsamında burs almaya hak kazandı. Bu bursu kazanan dünyadaki 15 bilim kadınından biri olan Yıldız, Mayıs ayında araştırma çalışmalarında bulunmak üzere Harvard Üniversitesi’ne gidecek.
L’Oréal ve UNESCO tarafından 16 yıldır gerçekleştirilen Uluslararası Bilim Kadınları İçin Burs Programı kapsamında kadın araştırmacıların gelişimi destekleniyor.Bu çerçevede 1998 yılından bu yana, her yıl bilimsel ilerlemeye bulundukları katkılardan dolayı farklı kıtalardan 5 bilim kadını ödüllendiriliyor. L’Oréal - UNESCO Uluslararası Burs Programı kapsamında 2000 yılından bu yana; yaşam bilimlerinde doktora veya doktora sonrası aşamalarda görev alan ve umut vaad eden kadınları teşvik etmek üzere de her bir UNESCO bölgesinden 15 Uluslararası bursiyer seçiliyor. Bursiyerlere, çalışmalarını kendi ülkeleri dışındaki prestijli kurumlarda sürdürmeleri fırsatı sunulurken bilimsel araştırmaları da L’Oréal tarafından 2 yıl boyunca destekleniyor.
Tören, Sorbonne Üniversitesi’nde gerçekleştirildi
Bu yıl,L’Oréal-UNESCO 2014 Uluslararası Bilim Kadınları Bursu’na, UNESCO’nun Avrupa ve Kuzey Amerika Bölgesi’nden Yrd. Doç. Ahu Arslan Yıldız layık görüldü. Yıldız, geçtiğimiz hafta Paris’teki Sorbonne Üniversitesi’nde düzenlenen törende ödülünü aldı. Okan Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Öğretim Üyesi olan Ahu Arslan Yıldız,yüksek lisansını ODTÜ Polimer Bilimi ve Kimya Bölümü’nde tamamladıktan sonra doktorasını ise Almanya’da Max Planck Enstitüsü Polimer Araştırmaları ve Johannes Gutenberg Üniversitesi’nde Biyoloji ve Malzeme Bilimi üzerine tamamladı. Yıldız, L’Oréal - UNESCO Uluslararası Burs Programı’nın da desteğiyle bir yıl Harvard Tıp Fakültesi Biyomühendislik Bölümü’nde projesini tamamlayacak.
Umut verici araştırma projelerini sürdürmeleri için bursa layık görülen 15 yetenekli genç bilim kadını arasında yer alan Yrd. Doç. Dr. Ahu Arslan Yıldız, Malzeme Bilimi ve Biyokimya alanında çalışıyor. Bilimsel araştırmasında yenilikçi bir tanı aracı geliştirmeye odaklanan Yıldız, hücre zarını ve içerdiği proteinleri taklit eden yenilikçi ve deneysel bir zar platformu geliştiren teknolojide ilerlemeler kaydetti. Hücre zarı proteinleri, Alzheimer, diyabet ve kanser gibi çok geniş çeşitlilikteki hastalıklarla bağlantılı olduğu için, diğer pek çok hastalığın erken tanı ve ön hazırlık taraması açısından önemli bilgiler sağlamaktadır.
Son Güncelleme: Perşembe, 27 Mart 2014 12:24
Gösterim: 2814
Muğla'da, Menteşe ilçesinin 4 bin 150 seçmeni bulunan Kötekli Mahallesi'nde üniversite öğrencisi Barış Esen, muhtar adaylığını ilan etti
Muğla'da, Menteşe ilçesinin 4 bin 150  seçmeni bulunan Kötekli Mahallesi'nde bir üniversite öğrencisi, muhtarlık için aday oldu.
Kötekli Mahallesi'nde muhtarlık için adaylığını ilan eden 3 adaydan birisi, üniversite öğrencisi Barış Esen. Esen ve diğer 2 muhtar adayı, 4 bin 150 seçmeni bulunan mahallede seçmenleri ikna ederek muhtar seçilmek için çalışmalarını sürdürüyor.
Mahallesinde esnaf ve öğrencilerin kaldığı evleri, iş yerlerini gezerek muhtarlık seçimi için destek isteyen Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu Konaklama İşletmeciliği son sınıf öğrencisi olan Barış Esen, gazetecilere yaptığı açıklamada, eğitimini sürdürdüğü kentte muhtar adayı olduğunu söyledi.
Mahallesine eksik kalan, güzel ve kaliteli hizmetler yapabilmek, üniversite öğrencilerinin sorunlarına çözüm üretebilmek için adaylığını ilan ettiğini anlatan Esen, 2010 yılından beri Kötekli Mahallesi'nde yaşadığını ifade etti.
Aday olmaya öğrenci arkadaşlarının ve hocalarının cesaretlendirmesiyle karar verdiğini dile getiren Esen, "Öğrenci olarak geldiğim bir bölge. Daha sonra burada çalışmaya başladım. Çalıştığım bölgeye bir şeyler katmak istedim. Öğrenciliğim bittikten sonra muhtar olarak burada kalmaya devam etmek istiyorum" dedi.
Mahallenin yüzde 80'inin öğrenciden oluştuğunu ancak ikametlerinin mahallede olmaması nedeniyle oy kullanacak fazla öğrenci bulunmadığını anlatan Esen, "Adaylığımı açıklamam beklenen bir şey değildi. Çünkü Türkiye genelinde bir örneği yok. Kendimi öncü olarak görüyorum. Umarım bu son olmaz. Gençler daha fazla yerel yönetimde söz sahibi olur. Sadece öğrencilerden değil, akademisyenler de bana destek veriyor. Bir öğrencinin böyle bir atılım yapması onların çok hoşuna gitti" diye konuştu.
Sloganı "Sorunu çözmek için yaşamak gerekir"
Mahalledeki öğrenci ve yerel halkın sorunlarına hakim olduğunu vurgulayan Esen, şunları söyledi:
"Mahallede en büyük sıkıntı ulaşım ve altyapı. Altyapı sıkıntısına belediye aracılığıyla çözüm bulacağız ve acil eylem planları gerçekleştireceğiz. Ulaşımda belirli saatlerde yoğunluk yaşandığı için bunlara çözüm bulacağız. Belediyenin faaliyete geçirmediği projeleri var, onların faaliyete geçirilmesi için çalışmaları yapacağız. Barınma sıkıntısı var, yurtlar, apartlar yetersiz. Öğrenciler olarak bizim de halklarımızı savunmamız gerekiyor."
Esen, yaşadığı mahallenin güzel olmasını istediklerine dikkati çekerek, "İnsanların mutlu olmasını istiyorum. Kişilik olarak, başkalarının sorununu kendi sorunum gibi gören birisiyim. Elimden geldiği kadar öğrenci arkadaşlarıma yardımcı olmaya çalışacağım. Sloganım 'Sorunu çözmek için yaşamak gerekir'. Aza heyetimiz de genç. Biri öğrenci. Diğer arkadaşlarım da genç ve etkili insanlar. Bölgenin sorunlarına hakimler. Güzel şeyler yapacağıma inanıyorum."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Öne Çıkanlar
Muğla'da, Menteşe ilçesinin 4 bin 150 seçmeni bulunan Kötekli Mahallesi'nde üniversite öğrencisi Barış Esen, muhtar adaylığını ilan etti
Muğla'da, Menteşe ilçesinin 4 bin 150  seçmeni bulunan Kötekli Mahallesi'nde bir üniversite öğrencisi, muhtarlık için aday oldu.
Kötekli Mahallesi'nde muhtarlık için adaylığını ilan eden 3 adaydan birisi, üniversite öğrencisi Barış Esen. Esen ve diğer 2 muhtar adayı, 4 bin 150 seçmeni bulunan mahallede seçmenleri ikna ederek muhtar seçilmek için çalışmalarını sürdürüyor.
Mahallesinde esnaf ve öğrencilerin kaldığı evleri, iş yerlerini gezerek muhtarlık seçimi için destek isteyen Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Turizm İşletmeciliği ve Otelcilik Yüksekokulu Konaklama İşletmeciliği son sınıf öğrencisi olan Barış Esen, gazetecilere yaptığı açıklamada, eğitimini sürdürdüğü kentte muhtar adayı olduğunu söyledi.
Mahallesine eksik kalan, güzel ve kaliteli hizmetler yapabilmek, üniversite öğrencilerinin sorunlarına çözüm üretebilmek için adaylığını ilan ettiğini anlatan Esen, 2010 yılından beri Kötekli Mahallesi'nde yaşadığını ifade etti.
Aday olmaya öğrenci arkadaşlarının ve hocalarının cesaretlendirmesiyle karar verdiğini dile getiren Esen, "Öğrenci olarak geldiğim bir bölge. Daha sonra burada çalışmaya başladım. Çalıştığım bölgeye bir şeyler katmak istedim. Öğrenciliğim bittikten sonra muhtar olarak burada kalmaya devam etmek istiyorum" dedi.
Mahallenin yüzde 80'inin öğrenciden oluştuğunu ancak ikametlerinin mahallede olmaması nedeniyle oy kullanacak fazla öğrenci bulunmadığını anlatan Esen, "Adaylığımı açıklamam beklenen bir şey değildi. Çünkü Türkiye genelinde bir örneği yok. Kendimi öncü olarak görüyorum. Umarım bu son olmaz. Gençler daha fazla yerel yönetimde söz sahibi olur. Sadece öğrencilerden değil, akademisyenler de bana destek veriyor. Bir öğrencinin böyle bir atılım yapması onların çok hoşuna gitti" diye konuştu.
Sloganı "Sorunu çözmek için yaşamak gerekir"
Mahalledeki öğrenci ve yerel halkın sorunlarına hakim olduğunu vurgulayan Esen, şunları söyledi:
"Mahallede en büyük sıkıntı ulaşım ve altyapı. Altyapı sıkıntısına belediye aracılığıyla çözüm bulacağız ve acil eylem planları gerçekleştireceğiz. Ulaşımda belirli saatlerde yoğunluk yaşandığı için bunlara çözüm bulacağız. Belediyenin faaliyete geçirmediği projeleri var, onların faaliyete geçirilmesi için çalışmaları yapacağız. Barınma sıkıntısı var, yurtlar, apartlar yetersiz. Öğrenciler olarak bizim de halklarımızı savunmamız gerekiyor."
Esen, yaşadığı mahallenin güzel olmasını istediklerine dikkati çekerek, "İnsanların mutlu olmasını istiyorum. Kişilik olarak, başkalarının sorununu kendi sorunum gibi gören birisiyim. Elimden geldiği kadar öğrenci arkadaşlarıma yardımcı olmaya çalışacağım. Sloganım 'Sorunu çözmek için yaşamak gerekir'. Aza heyetimiz de genç. Biri öğrenci. Diğer arkadaşlarım da genç ve etkili insanlar. Bölgenin sorunlarına hakimler. Güzel şeyler yapacağıma inanıyorum."
Son Güncelleme: Çarşamba, 19 Mart 2014 14:55
Gösterim: 6109
          
	        
