banner

Uzmanlar Y kuşağı ile iletişim kodlarını açıkladı




“Ah şu gençler! Kabalar, saygısızlar, kontrolden çıkmışlar!” Bu sözler ilginçtir ki, düşündüğünüz gibi bugünlere değil, bundan tam 2350 yıl öncesine, yani M.Ö. 350 yılına ait. Söyleyeni ise ünlü fizolof Aristoteles… Üstadın bugünlere uzanan sitemini en azından azaltmak için 2012 yılının ilk iş gününde ODTÜ kolları sıvadı. “Değişen Dünyada Y Kuşağı İle Etkili İletişim Kurma” seminerinde, kuşaklar arası anlaşmazlıklar ele alındı, katılımcılara bugünün ve geleceğin yöneticileri olan Y kuşağının iletişim kodları da anlatıldı.

Y Kuşağı 2000 lerin gençliğiODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu, Ankara ve çevre il, ilçelerde devlet okulları ile özel dershanelerde görev yapan rehber öğretmenlere Y Kuşağı ile İletişim Semineri verdi. Seminerde, X olarak adlandırılan 1965-1980 arasında doğmuş kuşak ile günümüz gençlerini temsil eden 1980-2000 arası doğumlu Y kuşağının birbirlerini anlamada yaşadığı güçlükler ve bu güçlüklerin nasıl giderilebileceği konuşuldu. Daha sağlıklı iletişim kurabilmek için neler yapmak gerektiği sorgulandı, öneriler sunuldu. Seminerde, ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu Sosyal Bilimler Programları Akademik Kurul Başkanı Prof. Dr. Meral Aksu ve ODTÜ Öğrenme ve Öğrenci Gelişim Birimi Başkanı Doç. Dr. Oya Yerin Güneri, eğitim ile psikolojik danışma ve rehberlikteki yeni trendleri anlatırken, Profesyonel Gelişim Danışmanı ve Eğitmeni Elif Duru Gönen de, Y kuşağının düşünce yapısı, bakış açısı, motivasyon faktörleri ve davranışlarındaki farklılıklarını değerlendirdi.
Seminerin açılış konuşmasını yapan ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampusu Rektörü Prof. Dr. Turgut Tümer, “Gençlerin önüne iyi fırsatlar konduğunda iki-üç matematik neti onlara engel olamaz” dedi. Prof. Dr. Tümer, Kuzey Kıbrıs Kampusu’nda da ODTÜ standartlarının işlediğini, eğitim kalitelerinin aynı seviyede olduğunu vurguladı.

X, Y ve Z kuşağının tarihsel yolculuğu

Konuşmasına kuşakların kronolojik sıralanışıyla başlayan Profesyonel Gelişim Danışmanı ve Eğitmeni Elif Duru Gönen’e göre jenerasyon sıralamasında ilk sırada 1922-1945 arası doğumlu olan ‘Geleneksel Kuşak’ yer alıyor. İkinci nesil kategorisinde yer alan ‘Ben Kuşağı’ (Boomers – BabyBoomers) ise 1946-1964 arası doğumlulardan oluşuyor. 1965-1980 zaman diliminde dünyaya gelen üçüncü nesil ‘X’ olarak adlandırılırken, seminerin ana konusunu oluşturan ‘Y Kuşağı’ ise 1980-2000 doğumluları kapsıyor. Bugün için son nesil olarak kategorize edilen, 2000 sonrası doğumluları ise ‘Z Kuşağı’ adı tarif ediyor.


Flu kuşak
Geleneksel Kuşak, II. Dünya Savaşını ve büyük buhranları yaşamış bir kuşak olarak sarsıntılar kuşağı olarak tanınıyor. ‘Bu kuşak çok büyük trajedilere sahip, bu yüzden hayatları boyunca kaygılara da sahip oldular’ diyen Gönen’e göre, o dönemin fotoğrafları bile flu. Tommiks’lerin, Mandrake’lerin ve bunun gibi kahramanı bol olan çizgi romanların vazgeçilmediği bu kuşakta, travmaların derinliğinde yaşadıkları umutları o kadar sığ ki, dünyayı kurtarıp, tüm acılara son verecek ‘süper kahramanlar’ umudun hayal hali oluyor. Gerçekçilik akımının dünyaya getirdiği yıkım, Dadaizm ve Sürrealizm akımlarının bu zaman aralığında doğmasına ve en çok bu kuşağın insanlarında yasamasına sebep oluyor.    


Bir milyar insan ve devrim kuşağı
Geleneksel kuşağın çocukları olarak dünyaya gelen ‘Ben Kuşağı’ (BabyBoomers) çok sakin bir kuşak olamıyor. Dünyanın insan hakları hareketlerini, radyonun altın çağını, Türkiye'nin ise ihtilali ve çok partili döneme geçiş sancılarını yaşadığı yılları yaşıyorlar. Bazıları babaları gibi otoriteye saygılı olsalar da içlerinden en idealistleri toplumsal haksızlıklara isyan edip 68 gençlik hareketlerinin kahramanı oldular. İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonraki ‘nüfus patlaması’ yıllarında doğan bu 1 milyar bebeğe ‘BabyBoomers’ deniyor. Gönen’in ‘Otoriteyi zorlayan ve statükodan nefret eden’ olarak dile getirdiği bu kuşakta teknoloji bazılarına yakın olurken, büyük kısmı ise teknolojiden uzak olmayı tercih ediyorlar.

Küçük Emrah jenerasyonu
Dünyanın hala nispeten çoğunluğunu oluşturan ‘X Kuşağı’ sandviç jenerasyon olarak da tanımlanıyor. Yaşadıkları evlerde hem önce çocuklarına, sonra yaşlanan anne-babalarına bakan X Kuşağı, kuşaklar arasında kalıyor. “Özal’ı, Küçük Emrah’ı, Ajda Pekkan’ı, araba telefonunu, ansiklopedilerin hala çok karizmatik olduğu dönemlerde son baskılarını yaşadık. Bunun yanında tüketim toplumunun ilk nesli olmayı da becerdik” diyen Gönen, iş alanlarında da arada kalmış bir kuşak olduklarını şu sözlerle vurguluyor: “İş hayatımın ilk zamanlarında, iki yöneticinin yaptığı toplantıda ‘bir fikrim var’ diye çıkış yapmıştım. Bana tuhaf baktılar. Kendi yöneticim beni içeri çekip kibarca susmamı söyleyip, fikirlerimi yönetici olana kadar saklamamı tembihlemişti, ben de uzun yıllarca tüm fikirlerimi bir deftere not aldım. Sürekli yazıyordum. Nihayetinde artık yönetici olmuştum. Ancak yönetici olduğumda Y Kuşağı ile çalışmaya başlamıştık. Biriktirdiğim tüm fikirleri kullanacaktım ki, işlerin değişmiş olduğunu fark ettim. Yeni kuşakta yönetim yapılanması üstten alta doğru değil yatay şekilde işliyormuş. Komut vermekle değil, beyin fırtınasıyla çalışılıyormuş. Not defterimi nerdeyse hiç kullanamadım.”

Neden Y kuşağı
IQ’nun her 10 yılda 3 puan arttığını dile getiren Gönen, günümüzde yaşayan kuşakların kesinlikle zeki olduklarını savundu. ‘Eski kuşakların dünya ile ortak noktası çok az iken, bu günün dünya insanı, yüzde 80 ortak yaşıyor.’ diyen Gönen, Y kuşağının (Why Generation) davranış ve düşünce farklılığının sebeplerini zamansal ve küresel değişikliklere göre temellendirdi. Bu değişiklikleri somutlaştırmak adına Radyonun, TV’nin, PC’nin ve IPAD ürününün satış ve rakam grafiğini anlattığı sunuma göre, radyo 38 yılda 50 milyon satış yaparken sadece IPad ürünü bile 3 günde 600 bin satışa ulaşıyor. ‘Dün, 300 milyardan fazla mail atıldı’ diye konuşan Gönen, ‘bilginin geçerliliği, süt şişesinin üzerindeki tarihten bile kısa artık’ diyerek kuşaklar arası bilgiye ulaşma tekniklerinin de değiştiğinin altını çizdi. ‘Bu kuşaklar artık her yerde öğreniyor’ diye sözlerine devam eden Gönen, elli yıl sonra kütüphanelerin, banknotların, petrol araçlarının, kaybolmanın, körlüğün, buzulların artık olmayacağını örneklendirerek, değişimin yarın olduğu gibi bu gün de kaçınılmaz ve gün geçtikçe daha da hızlandığını dile getirdi.

Y kuşağı aynı anda birçok işi yapabiliyor

Gönen’in verdiği Youth Media araştırmasına bilgilerine göre, Y kuşağı günde ortalama 4 saat sosyal medyada online olurken, aynı anda dizi izliyor, yine aynı anda arkadaşları ile de mesajlaşabiliyor, zekalarını çoklu konsantre şeklinde kullanıyorlar. Yine araştırmalara göre kuşağın yüzde 91’i mutlaka ‘online’ olurken, bu nesil için en önemli marka ürünleri ise telefon ve ayakkabıdan oluşuyor. Sportif giyimleri seven bu jenerasyon kendilerini ‘anlayışlı, eğlenceli ve canayakın’ buluyor. Kendi aralarında kurdukları kısaltılmış formlarla hem aynı frekansları yakalıyorlar hem de iletişimlerini hızlandırıyorlar. Eski bilgi edinme yöntemleri yerine yeni tür bilgi paylaşım forumları olan Facebook,  Twetter ve ‘Wiki-pedia-leaks’ gibi ‘e-öğretmenlerle’ bilginin kendisine akmasını istiyor, gündemi de buradan takip ediyor.

Devrimci nineler asi torunlar!
Samimiyetin, Y nesli için bir ilişkide en önemli duygu olduğunu belirten, Gönen’in anlatılarına göre kendisine açık davranıldığı durumlarda nesil, olgun ve anlayışlı davranıyor. Nintendo kuşağı, nexters, veya why jenerasyonu olarak da isimlendirilen bu kuşak, bir önceki X kuşağıyla çatışmalar yaşasa da, daha önceki ‘Ben’ kuşağı (BabyBoomers) ile çok daha iyi anlaşıyor. Y kuşağı ve Ben kuşağı özgürlüğe olan düşkünlüklerinde ve dünyayı değiştirmek için kahramanlara ihtiyaç duymamalarında benzerlik gösterip benzer idealleri paylaşıyor.
Y nesli ile daha sağlıklı iletişim kurabilmek için bazı anahtarların olduğuna vurgu yapan gönene göre ‘Onaylanmak’ olmazsa olmaz bir olgu.


Y kuşağını anlama kılavuzu

Onaylanmak: Bu kuşak için önemli olan faktörlerin başında ‘akran onayı’ da geliyor. Sıra arkadaşının, mesai arkadaşının, internetteki oyun arkadaşının önermediği ve onaylamadığı bir ürün ile Y'nin buluşması çok zor.
Kişiselleştirme: Tek tip olmaktan, aynı düşünmekten, fabrikasyon görünmekten hoşlanmıyorlar. Üreticiler bile ürünlerini ‘kendi tarzını yarat’ mantığında, özellikleri değiştirilebilir olarak sunuyor.
İşbirliği: Eğitim hayatlarında veya iş yaşamlarında karşılıklı etkileşim olursa ilgilerini yüksek tutuyorlar. Bir projenin kendilerine anlatılmasındansa projenin içinde yer almayı istiyorlar.
Eğlence: Hayattı gerektiğinden fazla ciddiye almanın sorunlu bir davranış olduğunu düşünüyorlar. Kendileriyle bile dalga geçebilen insanlar, kesinlikle sevecekleri, eğlenceli insanlar oluyor.
Hız: Aynı anda 4-5 yere odaklanabilen bu nesil, iletişimlerinde uzun nutuklar yerine ‘yatırımcı konuşması’nı tercih ediyor. Bu, aklında bir proje olan kişinin, potansiyel yatırımcıyla asansörde denk gelip, 20. kata kadar bir iş bağlantısı kurabilme konuşması oluyor.
Güven: İletişim halinde olduğu kişilerde güven duygusu arıyorlar. Bu da onlar için samimiyet, açıklık ve zamanla oluşuyor.

YASAL UYARI:

Yayınlanan köşe yazısı ve haberlerin tüm hakları ESM Yayıncılığa aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.



Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.